bilidğim kadarıyla varan, ulusoy gibi firmalar sakinleştiricisi verilmiş ve kafesinden çıkarmadan kedi yolculuğuna izin veriyor. yine de bunu bilet almadan önce sormmanız daha iyi olur. çünkü şubeden şubeye yaklaşım değişebiliyor.

ben bagajda tasindigina sahit olmustum varan'da. ama kurallar nasildir bilemem. muhtemelen birinde nasilsa hepsinde oyledir ve yine muhtemelen yasak fln derler. ama acip konusursaniz halledebilirsiniz diye tahmin ediyorum.

yengem metro'yla götürmüştü. bagajda sanırım hava alan bi kısım varmış oraya koyuyolar. siz yine konuşursunuz tabi ama problem olmaz bence.

iki şirketin de müşteri hizmetlerini aradım. varan hiç bir şekilde taşımayacağını söylerken ulusoy bayram münasebeti/yoğunluğu nedeniyle taşıma yapmadığını belirtti.

veterinerine danış önce. plegisil diye bir ilaç var kedinin kilosuna göre damla ayarı yapıp şırıngayla içiriyorsun. mışıl mışıl uyutuyor. izmir'den istanbul'a nilüferle getirmiştik bizim leoparı sorun çıkmamıştı. ayrıca aklınızda olsun mola yerinde falan çıkarayım da hava alsın diye kafesi falan dışarı çıkarmayın hayvan mala bağlıyor. direkt yolculuğun bitişinde alın. içiniz rahat etmezse kontrol edin ama ellemeyin olduğu yerde kalsın. zaten zor alıştığı bagaj ortamından bekleme tesisinin curcunasına sokmayın.

iyi yolculuklar.

@beyimsiz: metro'yu aradım, geçen sene alınan bir kararla artık evcil hayvan taşımadıklarını söylediler.
@atrin: nilüfer'i de aradım ve kesinlikle taşıma yapmadıklarını söylediler. plgisil'i daha önce çorlu - ankara uçarken kullanmıştım ama otobüste taşıma yapılmadığı için şu anda plegisil de fayda etmiyor gibi görünüyor...

kamil koc kabul ediyor gordugum kadariyla. bi kac kez sahit olmustum cunku.

bilgi olsun diye vereyim. işler çözüldü gibi çünkü.
kamil koç taşıma yapabileceğini söyledi ancak hiç bir şekilde mesuliyet kabul etmediğini söyledi. ayrıca bayram doluluğu sebebiyle kediye uygun bir yer bulunamayabileceğini de ekledi. ayrıyeten havalandırma durumunu sorunca "kapakların altından da hava alıyor efendim" gibi abuk bir şey söyledi, ki, bana pek tekin bir yaklaşım gibi gelmedi
anadolu turizm ise taşıma yapabileceğinin yanında bagaj bölmesinin havalandırmalı olduğunu ve kedinin özenle yerleştirildiğini söyledi. bu açıdan anadolu turizm bana daha uygun gibi geldi.

gece yolculuğunda dış ortam sıcaklığının baya bir düşeceğini hesaba katınız lütfen !..
bagajda ısıtma sisteminin olmaması ihtimalini de tabi...

@jeanluc:
hocam kedimiz ankra kedisi olmasından mütevellit gereğinden fazla tüye sahip hali hazırda. evde her tarafın bembeyaz olmasından belli :) tabii ki bunun yanında otobüsün bagaj haznesinde buna uygun bir durum yoksa belirteceğim, uyarınız için teşekkürler. zaten yetmedi beyefendinin kazağı var, onu giydireceğiz.

trenle gitmeyi düşünmez misiniz?
yol oldukça uzun sürüyor belki ama kediniz yanınızda gider vagonda sizinle birlikte hiç değilse :)
gerçi o kadar saat yetecek sakinleştirici var mıdır bilemedim onu da ama :s

(bkz: cem sanci)

(bkz: author)

Buradaki cem sancı nın gerçek olmadığını düşünüyorum.

Yeni eseri için twitter hesabını kapatığını söylüyordu, şimdi burada mı vakit harcıyor?

bi aralar levelda editörlük yapıyodu bu şahsiyet

ilk öpücüğünü altı yaşında norveçli bir kızdan almış şahsiyettir.

author eğer sensen kolunun capsini koy:)

ya kendisinin bir seveni değilim ama ona laf sokma yarışındaki veledler çok kötü, çok acınası görünüyorlar, farkında olsalar iyi olur bence.

Authorizm.com'daki ilk başlığın sonuna ünlem işareti koyayım, bu konu artık uzamasın.

www.authorizm.com

niye benim etrafımdaki kızların hiçbiri özellikle arabası olan erkeğe "gönül" vermiyo acaba? böyle bi kriterleri yok en azından. çok ilginç bazı kanıların nasıl oluştuğunu anlamıyorum. neden genelliyosunuz ki? etrafta bunu takmayan sürüyle kız var.

ama "sana ne kardeşim ben soruyorum cevabın var mı?" dersen, şu durumdan olabilir olsa olsa. bi önceki ilişkisinde bu rahatlığı yaşamışsa(hani arayarak değil, şans eseri); şimdiki ilişkilerine başlamadan bunu kriter olarak koyabilir. ama zor yani bu da tabi.

eh araba iyiyse parası da çok demek. bu kızlar da orospu ruhlu oldukları için arabası olana veriyorlar.

(bkz: neslin devamı)

Arabası olan adamın cebinde parası da vardır. Şimdi kızacaklar ama kadın çoğu zaman paraya verir (gönlünü). İster evinin kadını olarak tek bir adama, ister Karaköy'deki gibi bir otobüs dolusuna.

Not: Atalarımız derki; "Erkeğin güzelliği parası, kadının parası güzelliğidir."
Not 2: İnşallah banlanmam ama acı gerçek budur.

"Kız isteyen mühendis ve doktor" önermesinde bile bir maddi unsur olduğunu düşünürsek,
oldukça normal bir durum.

arabaya gönlünü veren kızlar mantığı; "ipsiz sapsız biri olup ikimizi birden süründüreceğine, arabası olup kraliçeler gibi yaşarım"dır. aslında bu sadece arabaya-veren-kızlarda değil de, herkes de vardır. bir marketin önüne lüküs bir arabayla gelirseniz, market sahibi sizi kapıda karşılar.

demem o ki; araba, yat filan bunlar zenginliğin göstergesi olduğu için, paraya önem veren insanlarda ekstazi etkisi yapar.

misal benim şu an çok param olsa idi, annem bana daha çok ilgi gösterirdi diye düşünüyorum. şimdi ben burda adamsı, adamsı yazıyorum ama bazen ben de zenginler için böyle düşünüyorumdur.

www.youtube.com

istediğiniz kadar genelleyebilirsiniz, haklısınız da. ben kız olsaydım ben de arabası, parası olana verirdim(?).

ye kürküm ye

kadınlar binyıllardan beri güce taparlar, bugün güç paradır. o arabaya jetonla binmiyor neticede.

aklama çabalarına hiç gerek yok. "orospu ruhluyum" deyin, dürüstçe ve kendinizle barışık yaşayın işte. şu hayatta bundan daha güzel bişey var mı..

neymiş efendim? "rahat etmek" için öyle yapıyormuş. türkçesi şu: bu kızın araba yerine örneğin otobüse veya taksiye binerek kazanacağı maddi rahatlığa biçtiği değer sevgilisinin ve ilişkisinin hissettirdiklerine verdiği değerden daha fazla. şimdi bunun adı orospuluk değildir de nedir peki a dostlar?

tabi herkes aşık olup da ilişkiye girecek diye bir şey yok. aşık olunabilecek insanlar da ağaçta yetişmiyor zaten. fakat karşısındakine ve ilişkiye kendi vermediği değeri/sevgiyi/saygıyı karşısındakinden göremediği zaman sızlananları da anlamıyorum.

Direkt arabaya veren var, arbadan inen arkadaşıma "bi arabalı sevgilimiz olmadı" diye laf atıldığını biliyorum.

Ama araba genellikle destekleyici bir unsurdur. Gece dışarı çıkacaksın, kız şıkır şıkır giyinmişken otobüs/dolmuşa binmeyi mi tercih eder yoksa kapısından gelip arabayla alan, gece de kapısına bırakanı mı tercih eder ?

Hiç iki gönül bir olunca lay lay lom edebiyatına girmeyelim.

Yazın diyelim sağa sola kısa mesafeye günübirlik bir yerlere gitmek istedin. Sırtında çanta o otogar senin şu dolmuş benim dolaşmak adamı hayattan soğutur.

Pikniğe gitmek istedin, piknik alanlarına araba gitmiyor.

Gece mekandan çıkacaksın. Saat 3te 4 te otobüs yok amk.

taksi de nereye kadar, geçirdikçe geçiriyorlar.

kız olsam ben de arabaya verirmişim valla, 3 aydır arabasızım, 10 senedir götüm doğru dürüst otobüs yüzü görmemişti kıymetini şimdi anladım. evet arabay binmek çok önemli.

onlar kız değil mal. (kız değil derken asla bakireliği kastetmedim)

ölüyor anasını satayım. evet çok önemli arabaya binmek. fakir erkeklerin de sevgilileri olabiliyor. arabalı erkek büyük memeli kız gibi bir şey. artı bir özellik. daha iyisini bulmanı sağlıyor. bilgiğin iktisadi kavramlarla incelenebilecek meseleler bunlar.

böyle kızların varlığından nedense sadece internete girdiğimde haberim oluyor. esprisi döner hep "oooh zengin evlenilinir de" falan diye ama öyle bi dünya yok. sırf arabası var diye biriyle çıkacak ya da arabası yok diye sevgilisin küçümseyecek kimseyi tanımıyorum ama illa ki istisnalar vardır da nedense onlara hep sözlük insanları denk geliyor

yok böyle bişey.

dünya üzerinde her türden arızalı insan bulmak mümkündür ama sadece araba için birisiyle beraber olacak kız yok denilecek kadar azdır.

hayır, mesela twitter.com/deliberte yazdım ben sözlükçülerin twitter adresleri başlığına, sonra geçti zaman, tekrar gündeme getirmek istedim, sildim tekrar en sona yazdım ki insanlar görsünler. işte bu suistimal oluyor.

Hayır, silip tekrar yazmak. Mesela on ay önce bir şey yazdınız ve istediğiniz tepkiyi alamadınız. Şimdi onu silip dur biraz daha tepki alayım diye yeniden yazarsanız pis iş yapmış oluyorsunuz. Burada aynı duyuruyu istediği cevapları alana kadar açanların yaptığı işe benziyor.

hayır sanırım entryi komple silip, yeni entry girmek. sürekli sol frame de güncel tutmak gibi olmalı.

benim anladığım tekrar sol framede gözüksün vs. diye var olan entryyi silip aynı başlığa aynı entryyi tekrardan girmek şeklinde.

anladım. mantıklıymış. ama moderasyon takibini nasıl yapıyor bunun?

telefonları dinliyorlarmış, oradan tespit ediliyormuş..

sanırım ya göze batacak kadar entry silmek lazım ya da moderasyona şikayetle takibi sağlanır.

modlog'tan bir yazarın sildiği entry leri moderasyon rahatlıkla görebilir.

baslik icinde o yazarin silinmis dahil ne kadar entry'si varsa gorebiliyoruz. kolay oluyor yani.

@guybrush threpwood tamam da yinede dolaşırken denk gelmek lazım böyle bir şeyi yakalamak için ancak. o da "sözlükçülerin last.fm sayfaları" gibi bi başlıkta hiç mümkün değil zaten.

moderatörler zaten sil/yaz'ların bir çoğu gözden kaçacağı için bu konuda bu kadar entry yazıp duyuru yayınlıyorlar. ben silip yazacağım, modların gözünden kaçacak, sen silip yazacaksın, bir mod farkedecek, seni çaylak edecekler. haksızlığı minimuma indirmek için "takibi çok kolay yea, hemen yakalıyoruz" deyip korkutuyorlar. dolayısıyla millet de tırsıyor sil/yaz yapmaktan, gayet mantıklı.

@karmarulez sil/yaz genelde "sozlukculerin x sayfalari" gibi basliklarda yapiliyor. o baslikta da mesela sagdaki arama kutusuna @karmarulez yazinca senin silinmis dahil tum entry'lerini gorebiliyoruz. bunu disinda modlog var deliberte'nin de dedigi gibi. fakat atiyorum "elma" basliginda sil/yaz yapani tespit etmek cok daha zor. anca denk gelinecek, ya da biri mesajla bize bildirecek.

mybrute ve e-castig'de benzeri uygulanmisti, uzun zamandir "sozlukculerin x sayfalari" basliklarinda da kismen uygulaniyordu, bu sebepten bir duyuru yapilmasi iyi olur diye dusunuldu. korkutmak icin genelde yazarlarin arkasindan yaklasip "bö!" diyoruz. daha etkili.

www.dreamersfigure.com

taksim de galatasaray ın karşı tarafında kalan pasajlarda var , bizzat gördüm ^ ^ çok da pahalı bişi değil 15 20 gibi bişi sanırım bi araştırın oraları , böyle arkada çay bahçesi var , oraya geçmek için geçtiğiniz arada var istediğinizden , pasajları hatırlayamadım şimdi

@beyimsiz

hocu naaptin ya cok pahali bu =D

@busuta

15-20 ideal, bi ara gidip bakiyim taksim'e o zaman :)

15-20den sonra tabi pahalı gelmiştir. ama olsun ben görevimi yaptım. sen sordun ben de cevapladım :)

bu arada arkadaşın bahsettiği pasaj sanırım gs lisesini geçince simit sarayından sonra girilen pasaj. girişte oyuncak satan dükkan falan var. inşallah bulursun.

kontol merkezinde sıranız yazıyo. tabi 10 entry girdiyseniz.

en son 60000 küsurlardaydı bildiğim kadarıyla her gün online olman fln gibi şartlar getirildi ne zaman çıkacağı belli olmaz 2 sene kafadan bekleniyor:)

(bkz: şu anda çaylak onay listesinde 815. sıradasınız. bu sıra ilk defa onay bekliyor olmanıza ve 10 entry'yi ne zaman doldurduğunuza göre belirlenmektedir.)

Yazıyo iyi bişimi bu..?

3 yıl kadar sürüyo.

bir iki aya kadar sıra gelir bu hızla giderse..

benimki de 1800 lerde..

hımm, hiç fena sayılmaz. birçok kişiye göre şanslı sayılırsın. ama alımlar çok yavaş yine de. 4-5 ay sürer, eğer toplu alım olmazsa.

815. sıra güzelmiş, sıranız daha da yaklaştığında her gün online olun

45.550 falandı benim en son.
geçen sene de 45.560 idi...
ilginç vallahi.

bu sebepten dolayı vista sürümü olan bilgisayarımı işin ehline götürdüm fakat kendisi bi sebep bulamadı. bana denilen şudur;

" sebebini bulamadım ama sanırım windows güncelleme yapmaya çalışıyor (ki o sıralar her pcyi kapatışımda 'install updates and shutdown' seçeneği çıkıyodu) fakat güncelleme yapamadığı için o dosyayı c ye kaydediyor. fakat biz c ye özelliklerden baktığımızda dolmamış olduğunu görüyoruz. o yüzden güncelleme yapmadan kapat"

o öneriyi dinlediğimden beri c de böyle bi sorun yaşamadım.

edit: aynı zamanda virüs taramasından da geçmiş olan bilgisayar hakkında "maşallah aradım taradım virüs de yok" denmiştir. umarım yardımcı olur :)

evet, virüs olabilir. avira'nın bulamadığı virüsü bir başka antivirüs kolaylıkla bulabiliyor ya da tam terside olabiliyor. ben size combofix tavsiye ederim.

hemmen bir gelişmiş dosya araması yapın. 1gb'dan büyük dosyaları listeleyecek şekilde ayar yapıp *.* olarak aratın. şansınız varsa tek dosya şişiriyordur.

Bu arada eğer programlama ile uğraşıyorsanız ve dosyalama/database ile çalışıyorsanız yapacağınız yanlış bir işlem devasa boyutlarda dosyalar oluşmasına sebep olabiliyor.

ben de aynı problemi yaşadım. işl.sistemim xp ama (git: #164930)

(bkz: tune-up utilities) bunda disc space explorer diye bir sey var size detayli bilgileri veriyor ne tur dosyalar en cok yer kapliyor en buyuk 100 dosya hangisi vs. gereksiz dosyalari silme gibi otomatik bakim secenekleri de var ustelik. zaten virus gibi abuk sabuk bir sey varsa orada da bir dolu abuk sabuk dosya sonucu gorursunuz sanirim.

Tune Up i yükleyecegim. Baska bir virus programi da kuracagim. Update ile ilgili degil sorun maalesef.

Ancak suan acil is yapmam gerekiyor. Daha somut bir cözüm bilen varsa aciklarsa cok sevinirim. Internette arastirma yapiyorum daha net bir sey bulamasam da bu konu Vista ile alakali oldugunu saniyorum.

Herkese cevaplri icin ayri ayri teskkürler. Daha fazla bilgi verebileceklere de acigim.

Geçenlerde böyle bir şeyi yeğenimin bilgisayarında yaşamıştık. program files altında internet explorer klasöründe yer alan bir log dosyasının (sanırım) sürekli boyutu arttığı için bu durumun meydana geldiğini bulduk. Ne şekilde çözdük hatırlamıyorum.

hiberfil.sys nin boyutuna bak. geçici olarak veri tutması gereken bi dosyadır, kendi kafasına göre veri tutmaya başladıysa sorun çıkartabilir..

"powercfg -h off" yazabilirsin, yada sanal bellek ayarlarını kontrol edebilirsin..

system restore point'leri silmeyi dene. kafasına göre geri yükleme oktası oluşturuyor olabilir.

sorunu düzelteli epey oldu lakin bu sorun ile karsilasacaklar icin not düseyim:


tune up ile pc icersinde en cok yer kaplayan dosyayi aradim. cputime.xml gibi bir dosya yüzlerce gb yer kapliyordu. sildim v sorun bitti.

Herhangi bir mağazaya gidip olayı anlatırsanız sorun çıkarmazlar ama illa ki kendim yapacağım derseniz aşağıdaki linkte nasıl yapılacağı anlatılmış.

www.instructables.com

(git: 106688)

20-25 dk falan sürer

edit: valla şimdi fark ettim, mallığa gel. söğütlüçeşme diye okursam uzunçayırı tabi bu kadar fazla yazarım dakikayı. evet 15 dk anca sürer:)

15-20dk

15 dakkaya geçmez. ortalama 11.dakika falan.

15 dakiak hacı arada kaç durak varki zaten.

içeriden gelen bilgilere göre, son facebook olaylarından sonra liseliler dolmasın diye kapalı tutuyorlar, inci bu gerçi belli olmaz :)

benim üyelik var ama ben kullanmıyorum :D

dün akşam 6 sularında yazar oldum:) arada takip et birkaç saatlik sürelerle açıcaklarmış gün içerisinde.

bi kac gunlugune geceyarıları 1-2 gibi acılıcakmıs

bazı geceler 2-3 sularında yarım saatliğine açacaklarmış. liselilere önlem olsun diye böyle bir şey yapıyolarmış

kıvırcık aç kapıyı.
boşuna mı venüs demişler?
tikim vardı noldu, geçmiş :)

uygundur efenim. rahatça kullanınız.

uygun. jilet kullandiginiza gore erkek oldugunuzu dusunerek sunu ekleyeyim, venus'un bicaklari herhangi bir gilette tiras makinesine de takilabiliyor.

(bkz: waking life) bi arkadaşım önermişti, güzel aynen gerçek mi hayal mi karışık hoş bi film

(bkz: next)

geçmişten geliyor "elm street"

jacob's ladder

La science des rêves.

rüya/gerçek ikilemine düşürmese de gerçek kavramını sorgulayan existenz var, tavsiye ederim güzel filmdir. bir de kim ki-duk'un dream'i var. onun da trailerını şuradan izleyebilirsiniz;
www.dailymotion.com

(bkz: abre los ojos) / hollywood olarak (bkz: vanilla sky)

(bkz: kelebek etkisi)ilk versiyonu(eştın keçırın oynadığı:))
gerçi rüya anlatmıyor ama, sanal-gerçek döngüsü izlemeye değer kılıyor.

stay

lost highway

big fish.....

The Thirteenth Floor - Onüçüncü Kat (1999)

ortaköyden beşiktaş beşiktaştan kadıköy yap vapurla. sonra e-5ten geçen herhangi bi otobüse bin mesela kartal otobüsü olabilir 21a, beyazevler durağında inersin. zaten indiğin nokta carrefourun tam karşısı olcak. ordan da artık yürüyerek ulaşırsın.

içerenköy carrefour durağından bir önceki durakta ineceksiniz,ara durak gibi bir şeydir orası. beyazevler'de (carrefour durağı olur burası) inerseniz çok yürürsünüz siz yüzbeşevler durağında inin. Karıştı biliyorum,en kısası şöyle yeni sahra'dan sonraki,içerenköy carrefour'dan bir önceki durakta ineceksiniz kısacası :)

kadıköy'e geçip e-5'ten giden ve içerenköy carrefour'un önünden geçen tüm otobüslere binebilirsiniz. 20-30 tane hat geçer oradan.

3-b iyi. 3-c'yi salla.

5- aylardir salladigin, en gilligisli, en boktan, en can SIKICI, en angarya isi yap, bitir, kurtul. Zihnin rahat etsin, bi nefes al.

@compradito: düşünüyorum da öyle bi işim yok ya. o kadar aylarca salladığım bi iş olması pek olası değil zaten. en uzun aksattığım şey sakal traşı olmaktır ki o da 1 hafta falan olur ve yapması 5 dakka sürer. ha bi de ev temizliği var ki o da aylar olmadı henüz. :) ama güzel öneriydi, teşekkürler. :)

ben olsam önce torrent dan film dizi gibi bi şey bulup onu download halinde bırakırdım. bu esnada evi temizlerdim sonra da duşa girip bi çay yapardım kendime. sonra da ayaklarımı uzatıp ne indirdiysem internetten onu izlerdim. yani sanırım 2-4-2 oluyor:)

valla şahsen ben bugün 10:00'da kalktım diye mal gibi hissettim kendimi. hafta boyu her sabah küfür ederek kalkıyorum çünkü.

spartacus blood and sand izledim bitirdim, şimdi de ne izlesem diye bakınıyorum. bu esnada bişiler atıştırmak yerine bira içiyorum lakin.

dışarı çık sosyal ol derdim ama, önce sen ol derler bana da (:

bu arada, yancı olarak bu akşam ne yesem diye sorabilir miyim ben de?

@beyimsiz: birader istediği için entourage'ın ilk sezonunu indirmeye bırakmıştım, senin cevap yazdığın dakikalarda bir utorrentten gelen "pıt" sesi eşliğinde bitti indirme işi. :)

dediğin yolda ilerliyomuşum zaten meğer ben. ev temizlemek sıkıcı bir iş olduğu için pek listeye koyasım gelmemişti ama devamındaki görevini yerine getirmenin huzuru sebebiyle tercih edilebilir evet. :)

zamanım daralıyor canlar. saat 7 olmuş, püü. :((

e- tanıdığın birinin hala bitiremediği bir işi varsa fikir ver, işi yapmasına yardım et, el ile yapılabilecek bir hobi edinmek için ilk adımını at, bir şeylere dokunup bir şeyler uygulamak çoğu açıdan iyidir.

çok uzun zaman kalmadığı için bir an evvel karar verip uygulamak lazım. bu sebeple kararımı verdim. beyimsiz'in önerisi en sağlıklısı görünüyor. ufak tefek değişikliklerle bunu uygulamaya koyuyorum. zaten compadrito'nun ve kobuzchu kiz'ın da önerileri önce sıkıcı kısmı halletmekle ilgiliydi. yapayım da bitsin madem.

devamında önerilerinize bakmak üzere tekrar gelmek üzere bilgisayar başından ayrılıyorum. temizlik ve duş işleri 1-2 saat içinde hallolacağı için devamında kalan 3-4 saat için önerilerinize açığım halen. dizi izlemek ya da başka şeyler olabilir. sizin fikriniz nedir?

not: uyuzcan, git bulabildiğin en iri patatesi al ve fırına atıp kumpir yap. biz geçen gün yaptık, şahane oldu. ev yapımı kumpir. :))

yaşadığın yer neresidir bilemedim ama sahil falan varsa git şöyle bi turla sonra sinemaya git mesela.

ya da istanbuldaysan haydarpaşa garında saat 21:30 da tiyatro var.(bilmem sever misin) böyle denizin karşısında haydarpaşa merdivenlerinde tiyatro izliyosun çok eğlenceli oluyo. hatta öncesinde de projeksiyon gösterisi var çok güzel. izlemeni tavsiye ederim:)

tabi hepsi temizlikten sonra.

Sorunu ve cevapları okudum. Şu an temizlik yapmakla uğraşıyorsun büyük ihtimalle. Kalan 3 veya 4 saatinde ise; sevdiğin bir içeceği yudumlarken, müzik dinlemeni öneriyorum. Yorulmuş olacağını düşünerek. Biraz dinlenerek yeni haftaya öyle başlamak da, seçeneklerin arasında olsun.

şu an silme süpürme faslı bitti. hanımla beraber yapınca çabuk halloluyor haliyle. :)
sırada banyoyu temizlemek ve duş almak var. o arada uğrayayım dedim. üstümdeki tişört sırılsıklam oldu lan! acaip kardiyo yaptım. asdjkhkajshkjdsa

@beyimsiz: yaşadığım yer istanbul hesapta ama bulgaristan'a bağlı kısmı. :) bu sebeple sahil işi falan kasar biraz. yani yapmaya yapılır ama uzak be, yaktığım mazota değmez. :) sanırım banyo temizliği ve duş işini falan halledince saat 9 olur. o saatten sonra dışarı çıkmak pek mantıklı değil hem. bu sebeple yolumuza evde devam edicez. :)

@july14: müzikle aram çok yok. yani dinlerim tabi de benim için bi hayat biçimi falan değil. :) bu sebeple 3-4 saat müzik dinlemek tatmin etmekten öte sıkar beni. tv ve internet daha eğlenceli geliyor şu an. duş aldıktan sonra yeniden düşünücem. belki yutuptan bişiler açarım. :)

Hevipeyra, o zaman biraz daha değişik bir öneri. Biraz daha çalış. Hanımını nazla biraz. Güzel bir sofra hazırla. O hiç bir şeye elini sürmesin. Güzel bir yemek, müzik eşliğinde. Sonra güzel bir film seyredin. Biraz romantik de olabilir. Seyretmediyseniz Dragonfly'ı izleyin. Biraz gerilim unusuru da var, dozunda yalnız. Yine de insanın içine dokunan bir film. Zaman ilerliyor, elini çabuk tut. Yemek yerken, dans da olabilir. Bilemiyorum elbette.

@july14: yok o açmaz bizi şimdi. zaten geç uyandığımız için kahvaltıyı da oldukça geç bir saatte yaptık. bu saatten sonra yemek yemeyiz. anca meyve, kuruyemiş falan atıştırırız. o romantik film faslını da dün gece hallettik zaten. peş peşe before sunrise ve before sunset izledik sabah 7 ye kadar. bundan fazla romantizm kusturur artık. :))

duş iyi geldi valla. pek detaylı olmasa da evi de temizlemiş olduk. bundan sonra tv ve internette vakit geçirmek kısmı kaldı. entoruage'ın altyazılarını bulayım da ufaktan başlayalım izlemeye.

çok teşekkürler hepinize.. :))

herkes bir sürü cevap yazmış okumadım onları,

3b iyi, o esnada da torrent e bi film at insin spordan gelince de onu izle sonra uyu.

@ruroni: spor olarak 3b yi değil de 4 ü uyguladım. hem ev temiz oldu hem de mis gibi kardiyo yaptım. yemin ederim koşu bandında bu kadar ter atmıyorum ben. :)

sırada da torrent var evet. :)

3b ve 4

sağlık bakanlığınınkini bilmiyorum. fiyatı tuzlu olan bi tedavi çeşidi var. bu aletle sigara bırakan tanıdıklarım oldu. biraz araştırın isterseniz. (ben pek inanmıyorum ama belki sizin kafanıza yatar)

www.neosante.com.tr

şehir yazmamışsınız ama mesela ankara atatürk hastanesi nde hipnoz la sigara bıraktırılıyor, bulunduğunuz şehirdeki hastanelere bakın.

hipnoza falan gerek yok, sen iste yeter ki... sigara biraktirma merkezleri de hipnoz turu islerle ugrasmiyor. size destek veriyor, yol gosteriyor. tiynetinize gore azaltarak biraktiyor, mesela diyor ki "bundan sonra yalnizca balkonda icecen". ya da $aaaakk diye biraktiriyor. ama mucize yok, siz isteyeceksiniz.

yer Gazi Universitesi: www.med.gazi.edu.tr

09.06.2010 02:57 tarihine kadar izinli.

kimdir nedirinizde tıkladığnızda açılan sayfada mouse'u kayıp yazısının üstüne getirirseniz ne zaman sona ereceği yazıyor.

9/6/2010 2:57 ye kadar sürcekmiş

Merhaba,

Evet, söylenenler doğru. Kafa izni almışsınız. 9 Haziran'a kadar kafa izniniz devam ediyor. 3 gün sonra geri dönersiniz sözlüğe. Bu arada, kullanıcı adınızı buradan silin derim ben. Güvenlik amaçlı...

Selamlar. Kolay gelsin.

duyuru.marmara.edu.tr

bildiğim kadarıyla fiyat listesi şu anda tam anlamıyla belli değil. biz de bekliyoruz.(ya da beklemiyoruz-çok yüksek olabilirmiş)

yaz.

iki yıldır boyle gibiyim, univeriste bittikten sonra oldu boyle, kaldım mal gibi. ya salak bir konu oldu kusura bakmayın uzn uzun aslında dertleri anlatmak lazım ama bi an sıkıldım yazdım sadece.

madyb, bugun daha 250 milyon para kaybettim. sosyallesecek kadar da param yok. :) o parayı baska bir amac icin saklıyodum aslında ama arkadas saolsun sattı, birazda ondan dertlendim. boyle bir satıs beklemiyodum, hem oyle satıldım hem de o para gitti anasını satayım. sans bi kere gulmez ki zaten.

o zaman yalnızlık değil mutsuzluk.
o zaman (bkz: montla sıç)

bisoru, onu da denerim o da yemezse montla baska bisey denerim?

değilsin :) 7 milyar insan bi sürü hayvan tonlarca böcek ve milyarlarca bitki ile berabersin. :) hep birlikte uzayda süzülüyoruz bir kayanın üstüne yapışık vaziyette.

david bowie - space oddity dinle bence :) radioheadden sonra. rahatlatır.
bir de thom yorke ile björk'ten, i've seen it all beni hep rahatlatır.

kediebesi, özünde haklısın ama bazı gercekleri gormezden gelmeme engel degil bu lafların. dinliyorum dediklerini umarım haklı cıkarsın.

Zirvelere katıl? Binlerce yazar arasından illaki kafana uyan birilerini bulursun.

Daha ne yapmamızı bekliyorsun ki buradan?

bi satir soru sordun, on dakkada ne kadar cevap geldi gordun mu?

yalniz degilsin.

intihar geldi mi aklina hic? eger geldiyse, suna bi takil:

(bkz: yeni baslayanlar icin depresyon/@compadrito)

polyannacilik oyna ama surekli oyna.

ataturkiye zaten dedimya aslında bir amacım olmadıgını soyledim, yazılacak cogu seyi de dusunebiliyorum. sorun bende sanırım kusura bakmayın. kediebesi, dancer in the darkı ilzemistim bu sarkılı kısmda cok etkilenmistim, tekrar hatırlattıgın icin tesekkur ederm.

söylediklerim gerçekle bağdaşmayabilir.
ama şu bir gerçek, bugün elinde olan bişi (değer verdiğin her ne ise) yarın olmayabilir ve çoğu da olmayacak (en basitinden gençliğin).
yoksa ben de yalnızım yani realitede ne var. :)
sohbet ediyoruz işte.

compadrito, buranın zaten yardım ettigine inandıgım icin yazdım. intiharı hic dusunmedim, o boyuta hic gelmedi durumum. kendime yetmeyi ogrendim zamala, en basitinden cok sıkıldıgım zamanlarda sadece sıkıntım gitsin diye, aksamın bir vakti saatlerce kostugumu bilirim. su acaba ben mi asosyalim, yoksa isteseme sosyallesebilir miyim durumu var gibi. istiyorum bi yandan, ama bir yandan da yapı itiabri ile cok samimi olamıyorum cogu insanla. universitede bir iki kisi vardı onlar yetiyodu onlardan ayrılınca zor olmaya basladı baska insanlar. calıstıgım yerde arkadasım var en basitinden bir kac kere gittim evine sonra o da sarmadı ki cok iyi anlasıoruz, kafa dengi biri. yalnızlıgı dengeleyemedigim icin belki de bugun bu sitem cıktı. biraz caba gostersem belki farklı olabilir.

seni olduğun gibi kabul edenlerle beraber olmaya çalış :) insanlara ve hayvanlara kötü davranmaktan kaçın. gayet iyi olursun bence :) ekstra bir çabaya gerek kalmaz.

o durumdayım zaten, insanlara ve hayvanlara iyi davranyıyorum. :) saolun tekrardn herkese iyi geceler. sabah ders var, bi de ogretmen olacaz :)

maalesef arada hepimize gelen durumlar bunlar sanırım. çözümü her duyuruda arıyoruz belki, ama bunların hepsi lafta kalıyo, yalnızlık da baki.

yapcak bi şey yok galiba böyle arada isyanla karışık sitemden başka.

(okuyunca fark ettim ki çok şiirsel konuşmuşum. baya dertlenmişim ben de:) hatıra kalsın)

iyi bir öğretmen olmak da mesela iyi bişi :P
ona kassan ömrünce yalnız kalmazsın iki günde bir 25 yıl önceden bir öğrencin arar filan :)

haklısınız, ogrenciler candır. :) severler sagolsunlaar, bu sene zor bir seneydi gerci ama seve seve gittim cogu zaman isime. dersane olunca daha zor oluyo tabi. ama yine de isimi seviyorum :) bi omur bu isi yapcam. oyle ya da boyle

yalnızken götü parmaklıcaksın, ilaç gibi gelir bak.

pentegram, sonsuzluk dinle eğer ilk tavsiyeyi beğenemzsen

arada bir olur böyle şeyler takma kafaya

spora basla. hayvan gibi spor yap. aksama hic halin kalmasin, vur kafayi yat.

ben burdaki "ev arkadaşı arıyorum" ilanlarının birinden buldum. yaklaşık 3 ay oldu gayet memnunum. bi problemim de yok. demek ki olabiliyomuş. ama başka bi tane daha bakmıştım, mesela o kafama yatmamıştı. yani her ilan verenle uyuşuyosun diye bi şey de yok tabi:)

ilk ev arkadaşım dışındaki ev arkadaşlarımı (toplamda iki kere internetten ev arkadaşı) buldum. ilk ev arkadaşım ise ilkokuldan beri tanıdığım, çok yakın olmasa da iyidir dediğim biriydi. sonuç? arkadaş şizofren çıktı, saçmasapan bir sürü sorun yaşattı bana ve bir anda gitmeye karar verdi, çekti gitti evi savaş yerine çevirerek. onu gördükten sonra tanıdığımı sandığım birinden daha kötü olamayacağına karar verdim. ha biraz şanslıydım belki de bilmiyorum ama şu anda yine internetten bulduğum arkadaşlarla yaşıyorum, gayet memnunum..

valla ilan üzerine arayıp gelen oldu ama masraflar arkadaşa uymadı.

istanbula gelip ikinci saatimde netten ev arkadaşı buldum...fena herifler değil.bu işler biraz şans biraz da ortak payda da bulşmayı becermek için özveri...denemelisin

var hem de en güzelinden. zaten iki taraf da mantıklıo insanlar olduğu ve ilk başta her şeyi net bir şekilde konuştuğu sürece memnun olmamak kaçınılmaz bir durum.

(bkz: the globalization of world politics) adlı kitap dediğin gibi bütün ideolojileri, rejimleri globalization konusuna da bağlayarak anlatır.

bunun dışında andrew heywood a ait politics kitabı var bunu da alıp okuyabilirsin. o da aynı şekilde ilk chapterlarında ayrıntılı olarak realism, liberalism, marxism falan komple anlatır. bu kitabın aynı zamanda türkçesi de var. onu da alabilirsin tabi. bu ilk söylediğime göre daha hafif bi kitaptır.

umarım yardımcı olur:)

yok.

romantik tabi canım. ıslandıktan sonra hasta olmayacaksan güzel bi fantezi :)
hatta hatun kişiysen hafta sonu el ele ıslanıp hoplayıp zıplayabiliriz.

saça iyi gelir.

ilik yagmurda yurumeyi ve islanmayi severim, yaninda sevdicegin olacak bir de...

edit: sehrin gobeginde kastetmedim tabi ben , dogada veya denize yakin yerlerde olsa super olur. zaten nerde oldugunu yazmamissin kendi acindan. istanbul'da olsam yapmam mesela.

edit2: yagmurda denize girmek ve futbol oynamak da cok zevkli. ama denize girmeyi tasvip etmiyorum, yildirim carpabilir :)

normalde yağmur suyu saça iyi gelir, uzatır bikbikbik. ama nisan olmasının anlamı şudur bence; havalar güzel ya. hasta olmazsın sonra. kasım yağmurunda ıslansan iki hafta yataktan kalkamazsın. yağmurda ıslanmak için en mantıklı günler. aferim.

bugün açık radyoda tam da bundan bahsediyordu gökhan abur (ntv deki tok sesli hava durumcu amca) aman diyordu bugünlerde, özellikle pazartesiden sonra yağmurda ıslanaym romantik olayım demeyin asit yağmurları geliyor diyor idi.

bu akşam nisan yağmuru sebebiyle arabamın üstünü yapış yapış bir kum kaplamış. bence saçınıza deysin istemezsiniz aynı maddenin.

yer istanbul.

beraber yürümek için yanında nefes olmayınca neye yarar? saçıma değil tırnağımın ucuna bile şifa getirmez. öyle de kesin konuşuyorum!

çok enteresan çevremde kafası açık yağmurda delicesine ıslanarak yürüme fikri bir tek benim hoşuma gidiyor, bir de hadi kapişonla ya da şemsiyeyle falan 1-2 kişinin. onun dışında herkes ıy yamur yaıyor evde oturalım falan modunda. bana da enteresan geliyor. dünyanın en süper olayı yahu yamurda yürümek ıslanmak, sulara çıp çıp basmak. belki çok romantik deyil ama biraz hzünlü biraz sevecen, az biraz da matrak...

- El magico, teşekkür ederim. Başka birini bulsan...
- Ermanen, İstanbul' dayım. Deniz kenarında ve toprak kokusunu duyabiliyorum yağmur yağdığında. Ayrıca yakın çevrede gayet güzel yerler var, gitmek sorun değil.
- Lovemyself çok haklısın, hasta olmadan yağmurda ıslanmak çok güzel.
- Rentts dikkat edeyim asit yağmurlarına. Sağol çok.
- Eyke çölden geliyormuş o çamurumsu tozlar, demir yönünden de hayli zenginmiş, nasılını bilmiyorum ama, insanlara da yararı var diye okumuştum.
- Beyimsiz haklısın. Yalnız da yürüyebiliyor insan. Yine de güzel.
- Cedric tweedledee tam olarak senin söylediğin nedenle açtım bu duyuruyu. Çok güzel ifade etmişsin. Sağolasın.

yürümeyi geçtim çok fena bisiklete binmek istiyorum artık, yağmurda yürümek kesmiyor. bu sene olmaz ancak önümüzdeki seneki nisan yağmurlarını çamura katıp son sürat geçeceğim.

şubat ayında bileğine kadar su basmış sokaklarda eve koşarken alnını yol tabelasına vurma (yaşanmıştır) gibi deneyimler bile insana romantik gelebiliyorsa (yaşanmıştır 2) yağmur teması ay gün saat şiddet farkettirmeden romantiktir diyebilirim

ıslak edit: bisiklet sürmek de fena değilmiş, 1 damla su ve göz arasında bullseye ilişkisi olmasın yeter.

geceyse ve muzik dinleme imkanim varsa severim yagmurda dolasmayi. dun gece eve donerken yagmur baslayinca biraz dolandim hatta.

ediyor tabi. bunu kendi sıranıza bakarak takip edebilirsiniz. günde 10-20 kişi onaylamaya çalışıyorlar.

sozluk.sourtimes.org

(bkz: #18651167 )

(bkz: unlem isaretinden sonra gelen bir)

benim bundan anladığım; yani o kadar sinirliyim tepkiliyim ki shiftle-düzeltmeyle uğraşamadım, ünlem yapmaya çalıştım, aralarda 1 olsa da umrum değil.

:9 gibi bişey.

adam sıralı ünlemleri koyaren sağ elini shift'e basılı tutuyor, sol eliyle de 1 tuşuna basılı tutuyor. yeteri kadar ünlem koyduğuna kanaat getirince önce 1'deki elini, sonra shift'teki elini kaldırması gerekirken sinirden tersini yapıyor, önce shift'teki elini kaldırıyor. 1 tuşuna halen basılı tutnmaya devam ettiği için 2-3 tane 1 rakamı da ünlemlerin sonuna ekleniyor. tabi hızlıca oluyor bu. sinirle yazı yazan adam da ne ona dikkat ediyor, ne düzeltiyor.

basit bir klavye hatasından çıkan bu olayı o kadar çok kişi yanlışlıkla yaptı ki taşağa dönüştü. sinirli bir ifade kullanarak yazı yazan kişi artık bilinçli olarak komiklik olsun diye yapmaya başladı.

ben çok kızmış şakası yapmak için kullanıyorum. o nasıl bir şey diyecek olursan;

burada böyle saçma sorular sorulamaması gerek!!!!!!1!!!!! bura ciddi bi ortam ;P

gibi :D

!!!!111onbirbir var hatta. çok komik olduğu düşünülüyor olsa gerek.

adsl kullanıcısı lazm (yani siz)

herhangi bir telekom bayii ne gidip yaptırabileceğiniz gibi telekomun kendi bürolarından da dilekçenizi vererek aboneliğinizi iptal ettirebilirsiniz.

hat sahibinin yapması gerekiyor

karar verin:)

adsli siz iptal ettirebilirsiniz. telefon hattını sahibi iptal ettirir.

Hayır! ttnet kullanıcı adı sizinse ama hat başkasınaysa, hat sahibi iptal edebilir. ben 16 yaşındayken internet bağlandı eve kullanıcı adı benim adım soyadımdı. 16 yaşında biri nasıl hat sahibi olur da iptal eder. 18 yaşımda bile işlemler için babamı istediler. Hat sahibi gerekiyo yani.

ama yeminimi bozcam şimdi. kendi aranızda anlaşın bi cevap verin o zaman:)

edit: 3-3 (çok zor soru sordum)

hat sahibinin olmasi gerekiyor.

ttnet farklı kurum, türk telekom farklı kurum. çatıları aynı olsa da, işlemleri aynı dükkanlardan yapılsa da farklı kurumlar. internet hizmetini ttnet veriyor, telefon hizmetini türk telekom veriyor. internet aboneliği sizin adınızaysa, telefon aboneliği bir başkasının adınaysa, siz telefon kalsın sadece interneti iptal edeyim diyorsanız sadece sizin gitmeniz yeterlidir. telefonu da kapattırayım diyecekseniz ikiniz birden gideceksiniz.

Ya arkadaşlar bu adsl telekom üzerine verilmiyor mu?
Bu durumda telekom kimin üzerineyse yetkilide odur.

kibritsuyu abi;
internet hattı başkası üzerine gelebiliyor mu? telekomdan farkli ismle

öncelikle kullanıcı adı benim üstüme derken ne kastettiğiniz önemli?
eğer sonradan bir değişiklik olmadıysa bildiğim kadarıyla adsl hattı almak için telefon hattı abonesi başvurur ve onun adına adsl aboneliği yapılır ttnet için böyledir. senin kullanıcı adı benim üstüme dediğinden kastın matilda'nın da dediği gibi büyük ihtimalle adsl kullanıcı adı ve şifresi o kullanıcı adı herhangi birşey olbilir ve isim olarak bir geçerliliği yoktur.

yani kısaca telefon hattı ve adsl hattı abonesi aynı kişidir ve adsl hattını iptal ettirmek için onun başvurması gerekir.

evet aynen dediğiniz şeyi kastediyorum. kullanıcı adı ve şifresi. yani ttnet benim adıma açıldı ama tabi ki başvuruyu telefon sahibi yaptı. (babamdan 3. kişi olarak bahsetmem çok kastı beni) neyse babam şimdi benimle aynı şehirde olmadığından kastırıyorum bu kadar.

aslında bi şey daha sorasım var, çok korkuyorum ama sorcam. şimdi herhangi bi şehirden iptal ettirebilir mi yoksa illa telefonun alan kodunun bağlı olduğu yerden mi iptal edilcek? daha fazla boşuna fatura ödemek istemiyorum.

Yok telekom müdürlükleri iptalini yapıyorlar. İl farketmez.

arkadaşlar işlem yapıldı. duyuruda konuyu aratcaklar için yazıyorum;

ttneti yalnızca telefon hattı kimin adınaysa o iptal edebiliyor; yani ttnet kullanıcı adının size ait olması bi anlam ifade etmiyor.

bunun için herhangi bir telekom bayiini kullanamıyoruz. gidip telekomun ana binalarında(buna tanımlama bulamadım) form dolduruyoruz, adslimiz iptal ediliyor.

böylece bu tartışma da bitmiş oldu. kolay gelsin...

numarayı yazıp 2 yazıp 9235 e msj atıyosunuz

edit: başka bir hatta mı? numara değil yani. aveadan sadece aveaya para gönderebilirsiniz. ben öyle biliyorum-eğer soru buysa tabi.

çocuğum yok, oto koltuğu da almadım. ama kuzenlerimden falan fikrimi söylemek isterim. çocuk zaten 4-5 yaşına kadar hatta o kadar bile değil o koltuğa anca oturur. siz oturtmak isteseniz de kabul etmez. çünkü kişilik kazanmaya ve kendilerini birey gibi görmeye başlıyolar o koltuğu kullanamazsınız o yüzden.

bence 8-9 yaşa kadar kullanılabilen koltuğu ihtiyaç yok bu sebeple. diğeri işinizi görür.

hem belki kardeş yaparsınız. o koltuk kardeşin olur sizin oğlan da abilik yapar:)

3 yeğenim var 3 ü de çatır çatır oturuyorlar aksi halde zaten asla arabaya bindirmiyoruz cinayettir onun adı. kişilik kazandırken çocuğa ona göre kazandırın. asla koltuksuz ve emniyet kemerleri bağlanmadan arabayı hareket ettirtmezler benimkiler. çünkü çok önemli olduğu öğretildi kendilerine.

Arka koltukta koltuksuz ya da kemersiz oturan bir çocuk, otomobil 50 kilometre süratle duvara çarptığında bile bir yavru fil ağırlığı ile öne doğru fırlar. ve ön cama çarparken başına aldığı şiddet tam üç tondur.

ayrıca gecen hafta zorunlu hale getirildi çocuk koltuğu. zaten mecbursunuz almaya.

sırt bölümü yatırılanlarla rahat edersiniz uyurken ve uzun yolculuklarda.. ama 8-9 yasa kadar idare etsin derseniz siz bilirsiniz. bence 5 yaşa kadar en azından yatırılanlardan alın sonrasında yeniden bakarsınız.

şimdi onlar cicim aylarındalar, yakında kızla bu kadar ilgilenmemeye başlar siz de eski halinize dönersiniz :)

arkadaşına biraz daha süre tanı. şimdi ilk aylar olduğu durum için böyledir. Zamanla daha katlanılabilir bir dereceye gelir.

ilk aylar dediğiniz ilk bir iki ay değil ki sadece ben 1 aydır biliyorum,5-6 aydır çıkıyorlardır.belki daha da fazla.

yahu o kadar uzun zamandan sonra adam manita yapmış tabi ki 3-5 ay bu şekilde takılcak sonra enseye şaplak .... durumlarına geçerler sen de rahatlarsın. alınganlık etme. sözlükten geliyor; (bkz: kıskanma ne olur çalış senin de olur )


:) öyle yani

tamam zaman geçirsin sevgilisiyle,hatta tüm günün onunla olsun buna alınganlık göstercek kadar çoçuk değilim,yanlış anlaşılmışım.mesele benle görüşmesi değil,az görüşürüz amenna ama bir insan bir insana söz veriyorsa şu saatte şurda buluşalım diye hatta bunu kendisi teklif ediyosa oraya zmanında gelr,ya da aksilik olur böyle böyle oldu der bende babalar gibi eyvallah derim.ama 1,2,3,4 değil ki bu.bunlar sadece şuan aklıma gelenler.evlerimiz yakın arıyo beni gel inelim biraz turlayalım diyo,ok diyorum iniyoruz konuşurken mesaj geliyo ben bi şey soruyorum resmen 5 dk bekletiyo hiç birşey dmeden mesajını yazıyo sonra ne demiştin diyo.bunlar bana tuhaf geliyo.madem mesaj yazcaksın çağırma abi.beraber vakit geçiriyosak da 1 saat mesaj yazma...haksızlık mı ediyorum bilmiyorum.

okurken "ben mi yazdım la acaba bunu?" dedim kendi kendime.

Şimdi öyle olur, ufak ufak kulağını çekersin, biraz da zaman geçti miydi tamam mis gibi olur her bişey. :)

Ufak ufak kulağını çekmekten kastım işte mesela 1 saat geç geldiyse biraz kızgın bi tonla laf söyle. Geç kal, geç gelme adam ol falan de mesela.

Gerçi hiç belli olmaz, o kadar zamandır tanıdığın adam içinde bir yavşak saklıyordu da kız onu tutup dışarı çıkarmış da olabilir.

Neyse ben anlamam zaten ya susayım en iyisi... :)

[Adamın yavşak bi tip olmadığına güveniyosan ilk kısım geçerlidir, düzelecektir.]

edit: bu lafım bir veya bir kaç kişi için özel değil, zihniyetedir. sana şu sorunun üstüne "sen ne biçim arkadaşsın" minvalinde laflar edecek kişi; amsalaktır, adamlık müessesesiyle uzaktan yakından alakası yoktur. Arkadaşlık denen şeyi götünden anlamış, çıkarcının tekidir.

o zaman arkadaşına direkt olarak bunları söyliceksin. bana söz verdiğinde yerine getir, mesajlaşıyor olabilirsin ama bu beni sallamanı gerektirmez. eğer müsait değilsen sonra da görüşebiliriz problem olmaz gibi şeyler söyle. tavrını belli et o da ona göre davransın.

bu yazdığın daha açıklayıcı oldu sanki, ama bu seninle ilgili bi problem değil yani bütün yeni sevgili edinenler bu tavra girebiliyor. sabah-akşam mesaj at, konuş, yat-kalk hep onunla ilgilen, arkadaşı sadece sevgiliyle görüşme zamanına kadar kullan, sonra at. bunu yapıyolar yani. sallamıcaksın, bekle o sana döner:)

daha beteri var, sevgili bulunca arayıp sormayan arkadaşlar. ben de sevgili yapınca ilk aylar arkadaşlarımın çoğu ile seyrek görüşürüm.

ondan sonra kalıcı bir şeyse zaten tanıştırma faslına girerim ki çevremde de bu böyle oldu hep.

merak etme bir kaç geçtikten sonra arkadaşın düzelir. benim önerim sen de elini çabuk tutup bir sevgili yap, arkadaşın samimi ise dediğin gibi kız arkadaşlarınızın da anlaşma ihtimali yüksek. Bu şekilde daha fazla görüşebilirsiniz.

oradan bi taksiye atlıyacan. pendik ido ya gidicen. ordan vapura binip yalovaya geçicen. yalovada indiğin yerde bursaya kalkan küçük otobüsler var onlara atlayıp geçicen.

edit: saati göz önüne almamışım. doğrudur en son 22:45 varmış deniz otobüsü.

(git: 131252)

saat 23:30'da istanbul'a inen bir uçak için geçerli değil diğer başlık ve bu başlıkta yazılanlar. deniz otobüsü geceleri çalışmıyor çünkü.

o yüzden önce havaş ile kozyatağına. sonra taksi ile harem ya da ataşehir'e gidilmesi gerekiyor. bu ikisi anadolu yakasındaki otobüslerin durak yeri olduğundan birinde bursa'ya giden otobüs bulunabilir.

bence geri gidip, ilerlemektense ve taksiye verecek paran varsa once bi gebzeye düş zaten aynı hatta daha az tutar(pazarlık yap 25'ten fazla verme sakın). ışıklar denen bolgeye ve otur orda başla otobus beklemeye. zibille otobus geçer, en geç 1 saatte bir. erkek oldugunu umarak yazıyorum tabi bunları:).

sabiha gökçenden izmite gideceksin..12 de servis var bildiğim kadarı ile.
izmit otagarda inersin..

otagar 24 saat acık ve de bursaya giden mutlaka bi araba bulursun..

rahat ol dediğimi yap:)

aslansınız kaplansınız...

sosyal tanışma sitelerine gir. insanlarla tanış. hiç karanterin değilmiş gibi konuş yavşakça ilk başta sırıtırsın engellenirsin terslenirsin ama bi yrden sonra açılırsın.

haa bunu yaparken kimsenin kalbini kırma, ahını alma. çıkar acısı sonra genede dikkatli ol. böyle ciddi olmayan yavşak tipleri seç.

aklıma bu geldi işine yarar umarım

bazı insanların yalnız olmaları gerekir.normal is overrated

sözlük zirvelerine git. yazar tanıdığın varsa ayarlar sana.
ha şu da var ki, gerçek dost öyle kolay bulunabilen bişey değil, şu saatten sonra da dostum diyebileceğin insanı zor bulursun. sadece sevgilin en iyi dostun olabilir. bu gerçek ne yazık ki. herkesin dostu genellikle çocukluk arkadaşıdır. bu saatten sonra bir insanı dost olarak kabul etmek... bilmiyorum. tabi bu benim fikrim.

sıkıntını ve buraya yazış sebebini anlayabiliyorum. bana da vuruyo arada. aynı tipten olduğumu söyleyebilirim. aynı şekilde canım ciğerim diyebilceğim kimse yok ya da canım sıkılınca telefonu karıştırıyorum, arayabilceğim kimse de yok. biraz da yapı meselesi belki. diyorum ki hani istesem olurdu arkadaşım, demek ki aslında istemiyorum. bazen de "hayat beni neden yoruyosun" modunda dolaşıyorum. isyan ediyorum.

yani iş sende bitiyo bence. kendi sınırlarını aşman lazım. eğer o zincirleri esnetirsen o zaman her şey daha kolay olabilir ama kelin ilacı olsa kendi başına sürerdi dimi?


çözüm yolu bulursanız bana da söyleyin:)

(süper saçmaladım)

@arthedain arkadaşıma tamamen katılıyorum,senin aradığın şey aslında bir mutluluk ve mutluluk kavramını insanlarda bulacaksın diyede bir kaide yok.
Kitaplar veyahutta bir film koleksiyonu ne bileyim seni sürekli meşgalede tutabilicek vede keyif vericek herşey seni mutlu edebilir.Ben sana kitap okumayı öneririm genel kültürün artmasının yanı sıra yeni bi dünyanın kapıları ardına kadar açılıcak vede hayal alemin olucak inan bi müddet sonra artık hiçbirşeye ihtiyacın olmadığını sadece kendinin sana yettiğini anlayacaksın.Geri kalan bi zamanın olursa yalnızda olsa git bara bir bira iç barmenle sohbet et illa samimi olucaksın diye bir kural yok...

şu an stres altında mısın, son zamanlarda stres bindi mi üzerine? bu işin uzmanları stresin kısa vadede yalnızlık hissine yol açabileceğini söylüyor. uzun vadede daha da kötü zaten.

bir de "natural born leader" olabilirsin, bunun farkında olmayabilirsin, bu özelliğin kullanılabilecek ortamlardan yoksun olduğu için yalnızlık hissi veriyordur.

ayrıca, sosyal tanışma siteleriyle filan geçmez pek.

bir de ailene sor çoculuğun nasılmış? yalnız oyunları severmiymişsin? tek başına oynar mıymışsın sık sık?

müdahalede bulunmak istiyorum. arkadaşlar iyi güzel diyosunuz da -kitap oku film izle- bunu yapmıyo muyuz sanki(şahsen ben yapıyorum) ama sonuç olarak nereye kadar bu şekilde devam edebilir. illa ki bi noktada tıkanıyorsun ve stroyaa gibi sebebini bilmeden sorunu buraya aktarma ihtiyacı duyuyorsun. evet yalnızlık cidden hoş-güzel, ama yeter noktasına gelince zaten eline kitap alıp okuyasın, film koyup izleyesin falan kalmıyor ki.

daha realist mi düşünsek acaba?

naçizane tavsiye gibimsi.

arkadaşlık siteleriydi, evde vakit geçirmekti v.s bence bunlardan uzak durman gerek.. tabi zorla güzellik olmaz belki de sen bu şekilde mutlusundur ama belki işine yarayabilir,

üniversiteye gidiyorum demişsin, hergün düzenli olarak okuluna git, azçok aklına yatan bir kulübe üye ol, etkinliklerini takip et, onlarla birlikte proje geliştirmeye çalış (sevdiğin bir kulüp olsun).. okul önemli sosyal çevre açısından.. kantinde her önüne geleni kesen tiplerden olma ama iki üç arkadaş takılıp "hmm bak şu hatun güzelmiş" "hacı geçen erene peste bi çaktım" "olm bak mesele ülke ekonomisinin kötüye gitmesinden ziyade.." gibisine sohbetlerle vakit geçir atıyorum.. kantin güzel bir yerdir..

spora git, mutlaka!! haftada 3 gün 2 saatten 6 saatini kendine ayır.. haftada 6 saat.. koşacaksın, ağırlık kaldıracaksın, ter atacaksın ve üzerindeki negatif enerji gidecek.. yeni insanlarla tanışacaksın, belli bir forma gireceksin ve bir müddet sonra (atıyorum) gömleklerin omuzuna daha bir oturduğunu, duruşunun düzeldiğini, kendini daha bir sevmeye başladığını göreceksin.. ama düzenli bir şekilde yapmak önemli 2 gün gidip bir daha gitmeyenlerden olma derim, spor salonlarını zengin etmekten ve cebindeki paranın gitmesinden başka bir işe yaramaz..

klasik olacak ama latin dansları/ halk oyunları/ modern danslar... eğer bir partner bulabilirsen ve sevdiğin biriyse onla birlikte git.. haftada 2 gününü de dansa ayırdığın da neleer neler olur.. bachata, salsa, chacha eşli danslar bunlar güzel şeyler, ama kesinlikle ulan gidelim belki kız düşer mantığıyla gelenlere ayak uydurma, işin tadını çıkarmaya bak, kendini dansa ver:) ya da latin dansları sarmaz diyorsan eminim okulunda da vardır halk danslarına git..kendini bulacağın bir dans, bir yöre vardır onu bulmaya bak.. halk danslarında da mükemmel vakit geçirebilirsin, seymen, zeybek olabilir karadeniz, doğu yöreleri vs hepsi birbirinden güzel ve içine girdikçe seveceğin, vakit ayırdıkça yeni arkadaşlar edineceğin ve eğleneceğin yerler..

olabildiğince interneti az kullanmaya bak.. facebook, msn, sözlük, forum, video paylaşım siteleri derken vaktini öldürme bu içinde bulunduğun durumu daha da kötü yapar.. (içinde bulunduğun durum kötü değil ama daha iyisi olsun istiyoruz :)) günlük yarım saat hadi bilemedin 1 saati geçmesin internet kullanımın.. yok artık diyebilirsin ama kendine vakit ayırman için bu şart, kendini bulman için.. bilgisayarda yapacağın en güzel iş film izlemek ya da müzik dinlemek.. film izle, haftada 3-5 film izle.. takıl işte...

kitap oku.. mutlaka demiyorum, ki zor gelecektir ama ilgini çektiğini düşündüğün ve dili akıcı olan kitapları bulup okumayı deneyebilirsin..

eğer müziğe ilgin varsa bir müzik aletine de vakit ayırabilirsin.. klasik ama bu böyle işte, eğer bağlama çalmaya ilgin varsa ve uğraşırken zevk alıyorsan ya da klarnete merakın varsa tam vakti..

sözlüğün zirvelerine katılabilirsin, güzel dostluklar kurabilirsin, hiç beklemediğin arkadaşlıklar edinebilirsin..

illa ki hayatında dünya ahiret kardeşim/dostum dediğin biri olmak zorunda değil, muhabbetinin iyi olduğu hareketlerinin seni rahatsız etmediği insanlarla 2 gün öncesinden plan yap ve geceleri dışarı çık.. on numara giyin, yap yakıştır ve geceleri eğlenmeye git..

v.s v.s v.s

bunların hepsi nacizane tavsiyeler, umarım az biraz bir yol gösterme olur.. eminim bunların hepsini ve daha fazlasını ya da tavsiyeleri kendin de biliyorsundur ama ufak birer hatırlatma olarak düşün.. ki yazdıklarının bir anda kaleme alınan bir şey olduğunu düşünerek şöyle de bir durum var içinde bulunduğu psikolojik durum seni bu şekilde düşünmeye itiyor olabilir, bir anda hayatı irdelemeye, insanlarla kendini kıyaslamaya, nerdeyim nereye gidiyorum ben kimim sorularını (heyt bee sorulara bak :)) sormaya itmiş olabilir fln fln.. gereğinden fazla uzun yazdım benim de canım sıkılmış anlaşılan, saygılar:)

@seljax
benzer şeyleri yapmışlığım var ama sanal, internet falan değil benim bahsettiğim. facebook hesabımı bile kapattım zaten.
@jack of shades, @eyke
bimiyorum belki de haklısınız.
@eyke
Çocukluğumdan beri işleri tek başıma hallederim. Bir şeyi yardım alarak yapmaktan nefret ederim bir işi tamamen kendim halledersem daha iyi oluyor(hakkaten daha iyi oluyor bugüne kadar öyle oldu), ekip çalışmasına yatkın değilim tamamen kendim yaparım birşeyi(ama gerçekten iyi yaparım yaptığım işi)
@beyimsiz
düşünceme tercüman oldun.
@ogzi
yazdıkların için teşekkürler. gerçekten normal insanlar için çok işe yarayacak öneriler ancak bu bendeki biraz kişilik meselesi sanırım.)spor+1
@arthedain
Dediğim gibi hobi edinmeydi falan gibi şeylerle değişecek bir durum değil. din olayı da yatar ateistim.
Kitap oku vs. diyen ve stresten dolayı kendini yalnız hissetme durumu diyen arkadaşlar da olmuş. Kitap okurum, film izlerim ancak dediğim gibi kendimi bildim bileli böyleyim. Anlık, dönemlik birşey kesinlikle değil.
Teşekkürler.

bu arada diğer ilanlarına da göz attım, dediğin gibi anlık, dönemlik bir şey değil gibi gözüküyor ve bence bu konuyu önemsenmeyecek bir şey olarak algılama hatta ilerisi için psikolojik yardım al derim..

valla kendime o kadar yakın buldum ki bi ara "lan bunu ben mi yazdım" diye düşündüm..

aynı problemi aşmak için çok vakit geçirdiğim bi insanla dost oldum.ben de mesela insanlara değer vermeme vardı, insanların birileriyle takılmak için samimiyetsiz hareketler yaptğıına inanırdım hala da inanıyorum ama yanlış insanlara gördüğümü anladım. dediğim gibi o insana değer verdim başkalarından fakrlı davrandım. ve kendimi değiştirdim baya. 2 sene önceki kız arkadaşımla vakit geçirdik. o da şaşırdı gerçekten bu halime.

yani bu sende durum olmayabilir ama fikir verir en azından dedim. ben yine çok aşmış değilim problemi. seni çok iyi anlıyorum kendi kendine mutlusun ama cumartesi akşamı boş boş otururken insanların cuma günü taksim fotoğraflarına bakmayı ben de sevmiyorum. ama en iyi çözüm bi gruba falan katılmak ve kız arkadaş yapmak sanırım. kız arkadaşın da sosyal bi insansa onun çevresine direk dahil olursun...

intjsindir, korkma, geçmez.

www.youtube.com bunu demion mu ?

bende soundtrack var fakat ıslıkla çalınan parça yok. ama lilium ve shinkai güzeldir:)

edit: bilemedim öyleyse

bende'DE soundtrack var fakat ıslıkla çalınan parça yok onu arıyorum?

havaalanında iett otobüslerine yada havaş servislerine binsin kartaldan ve pendikten yalovaya deniz otobüsü ve arabalı vapur seferleri var yalovaya geçince bursa arabalrı hemen ordan kalkıyor en kısa ve rahat böyle olur

ya e-9 otobüsüyle kartal sahilde iner ve ordan idoyla gider(ama otobüs saatte bi kalkıyor problem yaratabilir) ya da taksi tutar yine sahile inip ordan yalova'ya geçebilir. ya da dümdüz kadıköye gider e-10 otobüsüyle ordan bursaya geçer idoyla. artık seçimi siz yapın :)

ben havaşla taksime geçip oradan metro veya ulusoyun börüsuna gidiyordum. yaşlı teyze için de fena bir yöntem olmaz aslında. yol uzuyor kabul fakat bilmeyince böyle olmuştu. ha eğer denk getirir de taksi falan tutarsa bırakırlar bir otobüsün yazıhanesine.

eğer beklerim biraz derse kadıköye geçsin ordan 18:50 de mudanya ya feribot var. yada 17:30 da yenikapıdan var.

olmadı ataşehir yada hareme geçsin otobüse binsin daha erken varır bursaya? otobüs saatlerine netten bakarsın artık.

not: eğer feribotu tercih ederse biletini şimdiden alsın yoksa bilet bulamayabilir.

Ordan metro nun kamil in falan sabiha nin devaminda TEM ustunde otobuslerinin kalktigi noktalar var oradan binebilir gonul rahatligi ile ama bence siz gidip alin madem yasli yalniz birakmayin

HAVAŞ'ın Ataşehir'deki otobüs terminallerine giden bir servisi var mıdır acaba? Çok aktarmalı olması biraz zorluk çıkarıyor. Havaş binse inip indiği yerde Kamil Koç, Nilüfer vb. direkt binme şansı yok mudur?

Ataşehir'deki dediğiniz yerlere direk ulaşması biraz zor kozyatağı havaşa binip tekrar taksiye binmesi gerekir. O sebeple E-10'la Kadıköy'e Rıhtım'daki yazıhanelere geçip otobüs şirketinin servisini kullanarak Ataşehir'e geçmesi daha mantıklı olur.

www.havas.net

burdaki havaş servisine göre kozyatağı için giden havaş otobüsünün varış noktası kadıköy iskelesi. bu durumda havaşa biner kadıköye gelir. kadıköy iskelesinin karşısında bütün otobüs firmaları oluyor. kamil koç da var. ordan biletini alır. hareme götürüyolar zaten firmaların servisleri. başka alternatif gelmiyor aklıma.

isterseniz buradan bakabilirsiniz. olmadı merakınızı gidermek için bir arayın.

www.havas.net


linkin aynısı gelmiş yukarda zaten. (:

Duyuruyu açalı 6 sene olmuş :)

Bu zaman zarfında bir çok yöntem denedik ama başarılı olanı çıkmadı.

Hipnoterapi uzmanı da bilinçaltına inemediğini söyledi, normalde tek seansta fobi yenebildiğini ama eşimin durumunda birkaç seans daha olacağını söyledi. Araya cenazeler filan girdi, birşey yapamadık, devam ediyoruz.

Evimizi değiştirdik, komuşlarımız hem evlerinde hem bahçelerinde hayvan besleyen insanlar oldu. Kediler bizim için hala sorun. Dazzer, jel, çamaşır suyu çözüm değil.

Über hayvanseverlerimiz merak etmesin, henüz cinayet işlemedik. Biz de hasbelkader bu gezegende yaşayan canlılar olduğumuz için diğer canlıların hayatlarına saygı duyuyoruz.

Bilim insanlarına naçizane önerim, kedi - köpek canlılarını insandan garantili olarak en az 5 metre uzak tutabilen bir çip / esans / ultrasonik cihaz filan yaparlarsa çok para kazanacaklar...

çarşıda bulunan nezih(ler) açık olur çektirebilirsiniz. olmadı marmara göztepe kampüsü önü fotokopici kaynıyo oraya bakarsınız. ayrıca nezihin yanında bi fotoğrafçı var orası da fotokopi çekiyor. öyle işte(nasıl bitirceğimi bilemedim)

13.00-18.00 arası cemil'de açıktır ki bu alanda işini en iyi yapan yerdir.

yazıcıoğlu iş hanının sokağında bulunan cemil ozalit'e gidebilirsiniz.

2008 ali sami yen konserinde kapalı tribünde yer problemi olmuş mesela, insanlar karışık oturmuşlar bilet numaralarına göre değil, arkadaşım çok sıkıcı oldugunu söylemişti, sonuçta bileti önceden alırken nispeten güzel bir yer seçip alıyorsun ama stada gittiğinde yerinde birisi oturuyo ve ortada görevli yok, ama tam bilemeyiz tabi, ben saha içindeydim. 1.85 boy var bişi gözükmüyodu :))

this is heavy'nin dediği doğru, çoğunluk istediği yere oturdu, kimse o yer benim, şu yer senin kavgasına tutuşmamıştı o konserde. tribünün avantajı iste altında koltuk var, ve zaten tribün olduğu için önündeki yüzünden sahneyi görememe gibi bir derdin yok.

metallica konserini açık tribünde izlemiştim (naptın hacı deme). boy kısa, saha içinde itiş kakış var, parayı da çok baymak istemedim. nasıl olsa büyük ekranlar da var mantığıyla tribüne geçtim.

evet tribünde bilet alışı yaparken seçtiğiniz yerlere oturmuyosunuz, yani önce gelen kapıyo ama herkes bi şekilde oturcak yerini buldu problem de çıkmadı. isteyen ayağa kalktı tepindi, isteyen oturdu izledi. gayet güzel oldu. bana tribün çok daha mantıklı geliyor saha içinden. dediğim gibi zaten ekranlar var ve vip le aynı konumda olan yerden almak daha mantıklı. itiş kakış olcağını sanmıyorum.

ben saha içinden izlemiştim..
saha içinin de en önündeydim.. yani en ödeki demire dayanmıştım.. önümde kimse yoktu.. sahne önünün en arka sırasında gibiydim, yani james hetfield'in dövmelerini bile rahatlıkla görmüştüm..

ama benim çok değil sadece 3 sıra arkamdaki adamlar bütün konseri ekranlardan izlediler, eminim buna..

ancak şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki saha içinin en önüne geçeceğimi garanti etsinler, gene de kesinlikle saha içi almam..
vücudum resmen zip'lendi, üstüne bir de rar'landı.. eve gelirken otobuste rar'lanmış vücudumu zor açtım.. hacmim üçte birine indi, o nasıl sıkışmaktı öyle :s :s :s

en önde demire dayanmış haldeydim.. bazen arkadan bütün saha içi dolusu insan bir ittiriyordu, göğsüm, midem o demirle iç içe geçiyordu, midem ağzıma geliyordu.. göğüs kafesim o demir yüzünden kırılacak sandım..
saha içi kesinlikle 17-18 yaş çok pis metalci, deli metalci arkadaşlara kalsın..

uzun süre zamanının ötesinde kalmış bir entry'mde de yazmıştım bu durumu..
sozluk.sourtimes.org

tribün sıkışık olsa da saha içi gibi eziyet olacağını tahmin etmiyordum zaten :))
teşekkürler cevaplar için..

en kötü camı değişir.

yeni mi bu? aldığın yere danışabilirsin.
www.saatservisi.com
nette bu tip tamirciler var bir bakın istersen.
www.ersa.com.tr

ekrandan kastınız saatin camıysa değiştirebilirsiniz...plastik ya da başka bişeyse zor görünüyor...

hangi ilde yaşıyorsunuz?

hangi saat olduğuna da bağlı, bazı saatler var ki camı değişmiyo maalesef. bunun dışında cam yüzeyini temizleme aletleri var. camı inceltiyomuş ama yine de tertemiz yapıyor.

istanbul'dayım.

saatin değişebilecek camı yok. plastik galiba.

şöyle bir şey:

www.net-market.cz

size en yakın kuyumcu tamircisine gidip sorarsanız size yardımcı olacaktır büyük ihtimal. neden kuyumcu tamircisi diyeceksiniz. bir kere benim de saatimin camı çizilmişti, gittim. altınları parlattıkları cilalı bi alet var hızlıca dönüyor ismini bilmiyorum. onunla temizlemişti. 2-3 milyon vermiştim yenisi gibi parlatmıştı saolsun. yalnız ilk olarak sorun olur mu diye bilmiyorsa yaptırmayın. bilen bir tamirci bulmanızı diliyorum.

aynen ben de swatch saat camı çizilince götürüyodum bi makineyle temizliyorlar-zımparalıyorlar mis oluyor. cam inceliyor tabi..

(bkz: polisaj)

valla ben okuldan toplu alımla istedim henüz gelmedi. o yüzden bu bahaneyle kullanmaya devam edebilirsin. sonuçta daha okulara gönderilmeyen bi şey için şoförler yeni kart talep edemez.

ben bi örtmen olarak daha geçen hafta 2009 kartını aldım. 2010 kartları nisan-mayıs gibi çıkacak dediler... bir iki ay daha kullanırsınız yani.

yenisi gelene kadar eskisini kullanabilirsin. daha kimsede yok sanıyorum 2010 kartları. yeni pasoları vermden "hop birader, sen binemezsin bu kartla." deseler öğrenciye bildiğin kan çıkar :)

iett'nin sitesinde gecikmeyle ilgili haber metni şu şekilde:

"2010 yılında Akbil’in yerini alması planlanan İstanbulkart’ın dağıtımı bir süreliğine ertelendiğinden 2009 yılında düzenlenmiş indirimli ve ücretsiz seyahat kartlarının geçerlilik süresi ikinci bir emre kadar uzatılmıştır. Sistemin tamamlanmasının ardından 2010 yılı için kart başvurusunda bulunmuş eğitim kurumu ve şahıslar çeşitli duyuru araçlarıyla bilgilendirilecektir. Araç takip, filo yönetimi ve yolcu bilgilendirme sisteminden oluşan Akyolbil projesinin eksiksiz hayata geçirilmesinde büyük önem taşıyan ve banka kartı şeklinde tasarlanan İstanbulkart, toplu taşıma araçlarına yerleştirilecek geçiş cihazlarına gösterilerek kullanılacak. İlk aşamada Akbil ile paralel uygulanacak sistem, daha sonra tek başına yaygınlaştırılacak. İstanbulkart’a yerleştirilecek çipler sayesinde yolcu yoğunluğunun yaşandığı hat ve güzergahlar takip edilecek. Böylece hatlar gerçek zamanlı verilere dayalı olarak yönetilerek verimli hale getirilecek. İstanbulkart’ta geçerlilikle ilgili süre uzatımları çip sayesinde elektronik ortamda yapılacağından her yıl yenilenmesi ihtiyacı ortadan kalkacak."

bu aralar hep böyle cevap veriyorum ama (bkz: empyrium) ayrıca (bkz: my dying bride)da olur yani neden olmasın

Adorned Brood

hobarey.
önce (bkz: #18180460)
sonra lumsk (Svend Herlufsens Ord adında 4 parça bir şarkıları var onları tavsiye ederim),Fjoergyn,Echo Of Dalriada,kari rueslatten tabi ki(metal degil folk ve alternatif daha cok),Folkearth vs vs.

korpiklaani,moonsorrow,finntroll,turisas falan girmiyorum onlara onları zaten bilirsin ya da kolayca bulursun.

bir de neden folk müzik duyduğumuzda kanımız kaynıyor bunu da biri araştırsın.

forefather, cruachan

Skyclad yazılmamış ama bildiğini varsayarak bir türk folk söylüyorum "Knight Errant". tamamıyle folk olmasa da kuzey tınılarıyla "Falconer" de çokça tavsiye edilir.

en son UDO'dan gelsin "trainride in russia"

knight errant sarmadi. turk gruplari, ozellikle anatolian rock mudur nedir herneyse hic sevmedim zaten hicbirini. neyse digerleri guzel ama.

ayrica kalevala ne kadar guzel biseymis.

hortlatayım şu konuyu, Türkiye'de pek bilinmeyen sağlam bi grubun parçasıyla Riger-Streyf grooveshark.com

in extremo pas geçilmiş! Ayıp beaw :)

ftp://dokuman.osym.gov.tr/2009/2009_OSYS_TERCIH_KILAVUZU/tablo4.pdf

burdan bakıp en son kaçıncıyı almış görebilirsin. ona göre de bi tahmin yürüt işte. tm de yüzdelik dilim o kadar uçmaz. o daha çok sayısalda olur. yani tm de iyi üniversite güzel puan işi 10 bilemedin 15 bine kadar. hatta o kadar bile değil.

sorun sozlukte degil sende :\
ama bir yavaslik da yok degil hani.

yok ya sözlükte bence.

"500 - Internal server error" diyor da diyor.

evet sözlükte bi salaklık var. yenile yapınca kendine geliyor ama bikaç defa hata verdi bende de.

evet düzeldi şimdi.

arada bir login olmaya çalışırken ya da mesaj yazıp yolla butonuna basıldığında veriyor bu hatayı. aman diyim bu aralar yazdığınız uzun şeyleri ctrl+c yapmadan yollamaya kalkmayın, emeğinizi çöpe atmayın derim.

bunu okudum ya hayatta gitmem

rek-lam-lar! reksan reklam sunar...

siteye 2-3 kere girmis olmasan inancaz da neyse ki benim dis hekimim de mukemmel. ismini vermem ama.

bence reklam yapıyor olsa:

1. telefon nosu, adres filan verir
2. daha iyi bir türkçe'yle yazar.

tavsiyeye inandım ben. kardeş çok rahat etmiş, ne güzel paylaşmış hemen çemkirmeyin bakiim :)

@zkurmus: masumiyetine inanabilesin diye 1 ve 2 no'lu maddeleri ihlal ediyor olabilir mi?

ben geçen gün bunlardan görmüştüm. fiyatını hatırlamıyorum ama pahalı olsaydı hatırlardım. istanbul forum da alt katta bunlardan satılıyor. bir de bu guinea pig beslenmek dışında birde yeniliyor mu?

petarkadas.com'a bir bakın. bazen insanlar alıp da bakamadıkları petlerini ya da yavrulayan petlerini veriyorlar. pet shoptan almak yerine oradan alabilirsiniz.

bursa kısmına dikakt etmemişim.)

Asya ülkelerinde en sevilen yemeklerden biri diye biliyorum ama onların yemek anlayışını herkes bildiği için şimdi onlara küfretmek için enerji harcamama gerek yok.Öyle siteleri biraz araştırdım ve pahalı geldi bana hemde istediğim türden değillerdi ama yinede daha detaylı bir araştırma yaparım.Birde bakması çok zor mudur annemi zar zor ikna ettim çünkü.

ben istanbulda 30 liraya almıştım. ama ömürleri çok kısa, güzel beslemek lazım yani meyve falan da vermeli sırf yemiyle olmuyo. koku sorunu var tabi her kemirgen hayvan türünde olduğu gibi. ama sahibini tanıyo, tepkileri falan çok tatlı. odada gezerken poposunu izlemek cidden zevkli:)(benim odamdan dışarı çıkarmam yasaktı). ama genel olarak kolay bi hayvan. sevimli, sessiz.

sorunuza cevap değil ama konusu geçtiği için söylüyorum, madem guinea pig alacaksınız bilin diye yani... guinea piglerin ömrü hiç de öyle 2-3 yıl filan değildir. gayet de yaşarlar "bakarsanız".

1 şubatta biterse şaşırma.

1 subatta bitmeyecegine eminim. daha once aldigim kafa izinlerinde hangi saatte aldiysam tam o saatte bitmisti ama onlar hep haftalikti. aylik durumu kavrayamadim ve bir de su aptal hata mesaji cikip durdugundan kafam karisti. en iyisi iletisimden yonetime sormak.

edit: kimdir nedir'imde hala kayip mi yaziyor birisi kontrol edip soyleyebilir mi? kayip yaziyorsa bir sorun yok ve 31 gun suruyor demektir.

entrapmen dimi? hala kayıp yazıyor;

"altıncı nesil miğferdibi kayıp yazar"

big in japan?

samsunlu olarak yazıyorum.

evet samsunda pek bir şey yoktur. ne yapabilirsiniz... gittiğiniz gibi çiftlik caddesini öğrenin. şehrin en işlek yeri orasıdır. bir nevi istiklal caddesi gibi(hata orijinalinde adı istiklaldir ama biz çiftlik deriz) orda dürümcüler var özellikle çalıkuşunda sade soslu dürüm patlatırsanız bana dua edersiniz. döner+ayran 4-5 milyon bi şey ama hayatında hiç bu kadar güzel dürüm yicek misin acaba?

bunun dışında sahile inip sahil boyu gezebilirsiniz ama pek açıcağını zannetmiyorum. belki görmek iserseniz amisos tepesi var eğer sahilden atakum'a doğru olan dolmuşlara binip abi bizi teleferikte bırakın derseniz orda inip teleferikle tepeye çıkabilirsiniz. amisos da hem tarihi eser babında bikaç şey ayrıca restoran var. ya da dümdüz devam edin atakum sahilde bıraksınlar. atakumda hem alışveriş merkezi var hem de sahil boyunca güzel kafeler. gezersiniz oralarda.

ayrıca eğer vaktiniz olursa pide de yemenizi öneririm. sinopla heralde 3 saat falan sürer arası tam tahmin edemiyorum.

ekstra sorun olursa cevaplarım.

peki yöresel yiyecek birşeyi yok mu? yeni tatlar falan (bizim için öyle oluyor tabi..) ((:

samsun...yöresel...

yok öyle bi şey. samsunun 2 güzel şeyi vardır; biri ince uzun gevrek pidesidir(ki bunu özelikle ilçelerde daha güzel yaparlar)evin babası cumartesi gecesi kıymalı harcı hazırlar pazar sabahı pide yaptırmaya gider odun fırınında çıtır çıtır pideler yapılır.

2.si de dürümüdür. ben hayatta başka yerde et dürüm yemiyorum. samsuna gelen herkese dürüm yediririz biz ve hakkaten şu ana dek "abarttığın kadar yokmuş" diyenini bulmadım. herkes bayılır dürüme.

yöresel bi şeyler bulmak istiyosan daha doğuya gitmelisin karadenizde.

edit: hımm yani alabalık falan ye diycem ama onlar bafra da oluyor yani öyle altında araba, yanında yolu bilen biri yoksa onu pek yapamazsınız.

referans; kastamonuluyum=)

kastamonu merkezde de pek matah bi şey yok, bi tarafı kale bi tarafı kule ortada boklu dere diye tanımlayan vatandaşlarımız var (bunu diyenler bunu da dedi; ayu çıkabülü daş düşebilü) neyse, ben kastamonu merkezden değilim, kıyı şeridinde bizim köy(abana). sinop taraflarına geçmedim hiç. kıyı yolu nasıldır bilmiyorum. ama kıyı yolunun daha eğlenceli olacağı kesin (doğa vs.) kıyıdan kastamonu sınırlarına geldiğinizde, abana(bozkurt-devrekani yolu üzerinden kzstamonuya yol var) ya da ineboludan kastamonuya vurun arabayı daha ilerisine gerek yok bence ki en son hatırladıgım kadarıyla yol da kotulesıyordu ineboludan sonra. ama yılın bu zamanı kıyıdan kastamonuya cıkan yol (ki yaylalardan falan geçiyorsunuz) kardan dolayı kapanmış olabilir bilmiyorum onu bi ögrenin. (otobus şirketlerine sorun kastamonu özlem mesela) kastamonu da etli ekmek yiyin, dini bütün bi insansanız türbe ve camiileriyle ünlü kastamonu onları ziyaret edin. kastamonu içinde yapabileceğin pek bir şey yok.

kastamonudan sonra;

ılgazdan geçebilirsiniz (yalnız ılgaz yolu nereden bağlanıyor bılmıyorum) ılgaz milli parkı var orası güzel diye duymuştum zaten yılın bu zamanı kar da vardır tesisler de var orada konaklama bile yapabilirsiniz.8ılgazdan çankırı ankara istikametini kullanıp ana yollara cıkabılırınız.) kastamonu merkezda görülecek belli başlı bi şey yok bence yol boyunca gördüğün doğa güzelliklerine odaklanın.

çok karman cokrman yazmışım, kuralsız yazım vs. idare edin.

artı olarak sinop ta ayancık a uğrayabilirsin ama yollar oldukça virajlı ve dar. biz baya gerilmiştik yani giderken. yaz olsaydı sinopta erfelek şelalelerine çıkın derdim süper bi şey oluyo ama onu yapamazsınız.

ben bu kadar biliyorum valla

peki sayın kastamonu ben abanada kışın pek kimse kalmaz istanbula giderler dediler bana (bizzat abanalı arkadaşım söyledi) aslı var mıdır? oralarda nerde kalabiliriz yani şöyle olacak gibi sinopta kalıp gezip kastamonuya geçeceğiz 1 ya da en fazla 2 gün kalırız, nokta vuruşu yapabilirsek güzel olur.. şurası diye hedef gösterebilir misin?? ((:
bir de beyimsiz teşekkür ederim :)

evet o abanali arkadaş doğru söylemiş, kışın boştur orası, kimseler olmaz. pansiyon bulabilirsiniz bence, zaten tek bir meydan var çarşı orası, orada pansiyon sorabilirsiniz ya da size şunları buldum;

www.abanaalesta.com burası gayet hoş ama kışın açık mıdır bilmem.

www.egitimlinkleri.net

bi de abanadan devam edip 15-20 km sonra inebolu var orasaı daha büyük abanadan ve daha kalabalıktır. orada da pansiyon ya da otel bulabiliriniz.

başka soru varsa, bekliyorum..

peki hızlı sperm kastamonuda kıyıda abana dışında nereye gidebiliriz görmemiz gerekir?? inebolu mu mesela? gezilecek nere var? yöresel yemek bir de ((:

Kastamonu'ya gelecekseniz ilçelere (sahile) gitmeyin bu mevsimde, merkeze gelin. Kalesi, kulesi güzeldir, konakları güzeldir. Yöresel yemek olarak etli ekmek ve kır pidesi yiyebilirsiniz (Gelmeye karar verirseniz nokta atışı yapabilirim bu hususta). Çekme helva da alırsınız, oh mis.

Mesela Liva Paşa Konağı (img146.imageshack.us )'na gidip Banduma yiyebilirsiniz (Hayır, Bandırma falan değil, Banduma :) {Gerçi ben sevmem ama çok severler burada, hindi etiyle yapılan bi yemektir. Başka bi konakta çok daha iyi yapılıyordu galiba bu, gelecek olursanız bilenlere danışırım bu konuyu :)

Tirit diye bişey var, kuru simitle yapılır, ondan yersiniz (bkz: tiridine bandım).

Kuru simit demişken, susamsız bi simit vardır burda, böööyle sıcak sıcak yerseniz bi daha susamlısını yemek istemezsiniz, o derece. Kel simit denir kendisine.

Gezelim görelim köşesi olarak da Nasrullah Camii, Münire Medresesi, Şeyh Şaban-ı Veli Türbesi, Aşıklı Sultan (Ayağı Yanık) Türbesi ve benzerleri vardır.

Gelin görün derim, pişman olmazsınız.

hmm sahil turu yapmayalım yani.. ilgimi çekti aslında merkezdekiler ((: teşekkürler..

zaten sinoptan abana ya da inebolya geldikten sonra ötesine geçmeye gerek yok bence, zaten kıyı birbirine benziyor. kıyı boyunca dediğim gibi bol bol doğa manzarası var. (dalgalar yüzünden yer yer yollar cokuyor heyelan tehlıkesı var dikkatlı olun) bence kıyı şeridi artı kastamonu için 2 defa konaklama yapmayın. sabah sinoptan erken cıkın. geze geze gelin, dediğim gibi görülmesi gereken tek şey mavi karadeniz ve yeşil doğa, ortalama 20 km aralıklarla ilçeler var kıyıda (ayancık-turkeli-catalzeytin-abana-inebolu vs.) diye gidiyor. buraları geçin teker teker(çatalzeytin abana arası 10km de falan denizbükü köyü var oraya selam edin bizim ev orada=) ), ineboludan da kastamonuya vurun orada geceleyin bence daha mantıklı. yani kıyı kesimleri zaten gelişmemiş ve kışın cidden kimse yok. lakin daha önce de dediğim gibi hava koşulları ve yol durumları nedir bilmiyorum bunu iyi öğrenin bence.

sezercik yavrum benim yöresel yemeklerden bolca bahsetmiş zaten bunun üstüne bi şey eklemek olmaz.

sinopta tavsiye otel
www.oteldiyojen.com
sitesinde gezilecek yerlerde var.

otel müdürüne ekşisözlük yazarıyız biz ordan gördük de geldik derseniz
müdür haa öyle mi deyip indirim bile yapabilir :)

sayet safranbolu'ya gitmeye karar verirseniz surda kalin:
www.gokgozoglu.com

benim beye lazim olunca, burdan bulmustum. ucuz ve guzel bir yer.

mesaj atmayı denediniz mi?

bana bi atın bakayım.

''yazar değilsiniz'' diyor. ben de ''geri git ne bileyim'' e tıkladım . :(

bug var demek ki. hayvanlara mesaj attım ben şimdi.

hmmm aynı şey bende de var, hatta sen yazınca baktım biri bana mesaj atmış ama mesaj kutusu falan yanmamıştı. ilginç... :|

ve evet cevap atamıyorum.

edit: @serafettinn badiler bende de aktif olmuş ve sana da mesaj atamadım. hatta modlog butonu da var ama tıklayınca bomboş. sanırım sözlükle oynuyolar:)

bende de badiler aktif.
bana mesaj atmayı deneyebilir misiniz "serafettinn".
belki yazarlar çaylaklara gönderebiliyordur.

ilginc, caylaklara mesaj gonderilebiliyor. serafettinn'e gonderdim mesela simdi.

aaa geldi :) 1 sene 5 gün olmuş 10 entry yazalı.
arkadaş bu kadar da duygularımla oynanmaz ki ya. oysa ne gül gibi entryler döşemiştim ben.

bana da atınnn mesaj:d nasıl bir his acep. nikim ''pclik''

-assert h- test.
goruldugu uzere cok bir numarasi yok.

çok güzelmiş yav:d kendimi bi an yazar gibi hissettim:d

(bkz: semi çaylak)
bişey buldum

caylaklara mesaj yollanabilmesi normal sanirim, degilse duzeltirim, sag panel ustundeki mesaj/cop/olay butonlarindan mesaj butonu ile zaten kontrol merkezindeki mesaj kismina gitmek her zaman mumkun, yalniz tabi ordaki mesaj gonderme kisminin kalkmasi lazim, madem gonderemiycen ne diye sorarsin :)

ben geçen sene oyuna gittim "üsküdar" kerem yılmazer sahnesine. ümraniye'dekinin adının farklı olması lazım.

üsküdar zeynep kamilde.
(hemen bizim evin orda:) )

Kapağıyla beraber 18 cm(boy)
kapaksız 17,85 cm(boy)
Konservenin gücü adına

slymene; bütün konserve tutkunları sana şükran borçlu. bu heralde 1 litrelik olanların ölçüsüdür. allah ne konserve, salça, reçel muradın varsa versin.

bizdeki kapakla 13.5 kapaksız 13 küsür gibi bi şey. kavanoz kapağımızın üstünde kapı gibi de paşabahçe yazıyor :)

Bizimkindede paşabahçe yazıyor,İçi menemen dolu:=)
Beyaz kapaklı olandan
Rica ederim

benim ölçümlerimde de sonuç farklı çıkmadı...
afiyet olsun...

p.s: bu kadar acil ne olabilir merak ettim...

çok daha ayrıntılı bilgi için:
www.anadolucam.com.tr
1 litre için ürün kodu : 103599
2 litre için ürün kodu : 142899 ve 147599

kavanoz polemiğine girmeyelim arkadaşlar. anlaşılan beyimsiz'inkiler 1 ltlik, slymene'ninkiler 2 ltlik.
kabablanka, sende farklı çıkmayan ölçü hangisi belirtmemişsin ama gene de sağol.
tüm kavanozların boyunun ölçüsünü alanlardan allah razı olsun.

tiroitle ilgili bir şey olabilir. ama bence kendini çok dinleme iyice takarsın.

(bkz: hipertiroidi)

bazı kapak hasalıklarında bu durum olabiliyor.
aslında kendinizi nasıl hissettiğiniz de önemli. örneğin efora dayanıklılık nasıl? efor ile kalp hızınız artabiliyormu ( normal olarak) o anda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
hiç tansiyonunuzu ölçtünüzmü çarpıntı anında.. bir de nabız düşük derken kaç mesela? kaç ken çarpıntı oluyor?
ama aklınızda kalmasın.. basit bir muayene, ekg ve gerekirse eko sorununuzu anlayacaktır.

öncelikle şunu söyleyeyim. konunun uzmanı değilim.. hatta plastik cerrahım...
ancak azıcık bir fikir verebilirim sanırım...
sorununuzun kalp elektrik iletim problemi olduğunu düşünüyorum. sizin anlayacağınız tabirle aritmi gibi bişi.. şimdi herhangibir nedenle kalp ritmi bozulursa kalp atış hızı, vuru gücü falan değişiyor. o anda boyunda dolgunluk, çarpıntı, uzun ve şiddetli olursa tansiyon düşmesi, bayılma olabiliyor.. bazı aritmiler masumdur ve geçicidir. (gençlerde çoğu bu tiptedir) ancak yine de araştırmak ve varsa nedenini bulmak gerekir. çok ender vakalarda koroner damarlarda kalbin kaslarda ve elektrik üreten bölgeler olan "düğüm" lerde beslenme problemleri olabilmektedir. bu iletim kusuru yaratır. ve aritmi oluşur.
sonuç olarak sıksa ve sizi zorluyorsa mutlaka bir kardiyoloğa görünün derim..
geçmiş olsun

ventriküler erken vuruyu tarifliyorsunuz
bir kardiyoloğa görünmenizde fayda var.

fdd nin yayınlarından uzak dur yeter sana :)

tümay ve güvender güzel kaynaklardır.

katılmaktayım fdd'den uzak dur. ben zafer öneririm,her ne kadar fena kastırsa da çok yararını gördüm yayınlarının.

Eğer geçmiş öss sınavlarının sorularına göz gezdirirsen,soru tiplerinin güvender sorularıyla benzer olduğunu hemen farkedebilirsin.
EA 2 sınav esnasında tercih edilen kitapçığın türü değil.YGS zaten ortak.LYS zamanı EA 2 nin sınavlarına gireceksin ki o da MAT2 GEO2 sınavı ve diğer sözel sınav oluyor.

zaferin geometrisinden uzak dur (bence) çünkü formüllere dayanarak gider eğer daha çok görerek çözmeyi tercih ediyosan tümay canavardır. güvender de iyidir sosyal-türkçe için falan kullanabilirsin. güvenderin edebiyat cep kitabını al çok yararlı oluyor.

katsayı olayıyla ilgili karışıklık var, sayısal mezunu olup ea2 seçmen sorun yaratabilir. bi dersaneye ya da etüt merkezine gir adam gibi konuş rehberlik kısmıyla. çünkü biliyosun değişti her şey, sonra itiraz edildi, sonra farklı bi uygulama kondu falan karıştı yani.

eğer katsayı konusunda problem olmuyorsa bildiğim kadarıyla şöyle gerçekleşiyor olay; nisanda genel sınava giriyosun türkçe-sos-mat-fen. bundan belirli bi puan alıyosun ve 2. sınava girmeye hak kazanıyosun. 2. sınav parça parça oluyor, sen mesela ea2 den bölüm seçmeyi düşünüyosun, buna göre ed-mat sınavlarına girceksin. ayrıca bu ea puanları da kendi arasında ayrılıyor, seçiceğin bölüm bu ea puanlarından hangisin kabul ediyor öğren. mesela bi puanda türkçenin katsayısı fazlayken, bi puanda matematiğin katsayısı fazla. mesela hukuk heralde edebiyatın yüksek olmasını ister ama bi işletme matematik ister gibi.

uzun yazdım ama dediğim gibi en temizi bi dersanede rehberlikçiyle konuşmak. o sen hem yönlendirir hem de etüt gibi şeylerden yararlanırsın belki.

sıçtı sanırım. bende giremedim.

bende de bekliyorum bekliyorum hata! bu bağlantı bozuk diyor. yaklaşık 5-10 dk dır böyle anlamadım.


edit: düzeldi. öyle bi şeyi tekrar yapmazlardı zaten ben beklemiyodum. her sürprüz bi kere olur ki anlamı olsun, çok da tabii değil mi alahınızı severseniz?

yok ben de kendimden şüphelendim ama girilmiyor. sanırım süpriz dediğimiz şey bu olsa gerek. 21 aralık...

açılmıyor.

downforeveryoneorjustme.com

bi olaylar dönüyor, bekliyoruz biz de.

şaka hazırlığı

giriyor bi problem yok.

geri geldi.

ve düzeldi.

düzeldi de eee yok bir şey olmamış??

bir şey olmamış da, incisözlük'te sözlükspot'un şöyle bir duyurusu var. muhtemelen şakadır tabi:

"sevgili inciler,

israil'li hack team'imimizle beraber ekşi sözlük'e 5 dakikalık bir ddos xl girişimimiz oldu. eğer ssg bütün yazarlara haklarını vermezse hacking girişimimiz 30 dk, 60 dk ve 24 saatlik saldırılar şeklinde devam edecektir."

hatta sözlük daha da hızlı oldu gibi