sunum hazırlayabilirsin, kendi dizüstü bilgisayarını götürüp yapacağın kısa ve öz bir sunum etkileyici olabilir.

telefonun sahibi değilim ama yüksek ihtimalle alacağım. o yüzden yaptığım araştırmaların neticesinde cevap vermeye çalışacağım.

-görüntülü konuşma olayını bilmiyorum ama ön kamerası olup da bu kadar üst düzey bi telefonun görüntülü konuşma özelliği yüksek ihtimalle vardır.
-kapaktan gelen ses tam olarak gıcırtı değil de boşluk hissi gibi bir esneme. özellikle tuşların olduğu kısmın kenarlarının alt kısmı içeriden boş ve bastırınca içeri doğru esniyor biraz. her cihazda var mı yok onu bilmiyorum ama ben de teknosa'ya gidip denedim bir tane, bahsettiğim haricinde bi problem görmedim.

güncelleme konusu şöyle. lg google'ın nexuslarını yapıyor, bu anlaşma devam ettiği sürece sanıyorum ki google lg'nin kendi klasmanındaki flagship cihazlarına güncelleme verir. ancak nexus 5'in beklenen başarıyı yakalayamaması söz konusu görünüyor, bu da ileride lg google ortaklığı biter mi diye merak ettiriyor. bundan önceki nexus'u üreten samsung'un nexus cihazına kitkat(4.4) gelmedi mesela, öküz öldü ortaklık bozuldu durumu olabilir. hiç güncelleme gelmemesi gibi bir durum olmaz, zaten en geç aralık gibi 4.4 gelecek. android 5'in geliş tarihine de bağlı ancak en az android 5'e de yükseltilecektir diye düşünüyorum. dediğim gibi, bu konudaki tek güvencem google-lg anlaşması. yoksa lg'nin güncelleme konusunda sabıkası çok iyi değil. en olmadı, telefon çok satılacağa benziyor, resmi destek gelmese bile custom rom'larla telefon güncel tutulabilir.

yine de, telefonun genel avantajlarını düşününce bunlar gözardı edilebilecek şeyler gibi geliyor bana.

@baba jo teşekkür ederim .. Bir de flash desteklemiyormuş :/ bunun sıkıntısını ben IPadde çok yaşıyorum mesela .. Piyasada da G2den iyi telefon yok gibime geliyor .. Kafa çok karışık anlayacağın :/

adobe andorid'in son sürümleri için flash geliştirmedi, bu yüzden son dönemlerde çıkan birçok telefonda (jelly bean kurmadıkça) yok ne yazık ki flash özelliği. playstore haricinde eski sürümün apk'sını bulabilirsin, bazı cihazlar çok stabil olmasa da çalıştırabiliyor. puffin web browser var, ücretli sürümü flash içerikleri açıyor, senin için önemliyse satın alabilirsin.

ben de aynı tereddütleri yaşıyorum ama biraz fazla mükemmeli aradığımız için oluyor bunlar. tabii ki az para değil verdiğimiz, almışken en iyisi olsun istiyoruz ama bu eksiklikleri farklı şekillerde gidermek mümkünken asıl avantajları göz ardı etmemek lazım. bi kapak alırsın gıcırtı olayını çözersin, bahsettiğim uygulama flash'ı, custom rom da güncelleme sıkıntısını çözer. o yüzden al derim g2'yi, ben öyle yapacağım.

gıcırtı duymadım ben, boşlukta hissetmedim. belki hatalı model bir şey vardır? ya da yanında gelen kılıfsız toplam 2 gün falan kullandım farketmemiş de olabilirim.

flash desteklenmiyor, ama yavaş yavaş html5'e geçiş olduğu için o açığı çok farketmemeye başlıyorsun.

Şebeke üzerinden görüntülü konuşma desteği yok gerçekten ama tango skype ile görüntülü görüşme yapılıyormuş.

dust in the wind

inanılmaz ötesi; fizy.com

mor ve ötesi-bisiklet. özellikle klibe dikkat çekerim.
www.youtube.com

purple rain ,november rain,wind of change

barış manço - kol düğmeleri

www.youtube.com

rock falan değil ama piyano severseniz;

www.youtube.com

camel-rajaz
(bkz: rajaz camel'cıları)

(bkz: serserinim)
www.youtube.com

(bkz: gecenin üçünde)
www.youtube.com

(bkz: güzel ne güzel olmuşsun)
www.youtube.com

A Whiter Shade Of Pale - Procol Harum
www.youtube.com

www.youtube.com
www.youtube.com

fleetwood mac - landslide

fikret kızılok-ama babacığım
halimden konan anlar-kendime çaylar
the hollies-the air that i breath

Bülent Ortaçgil > Sevgi
Bülent Ortaçgil > Değirmenler
Bülent Ortaçgil > Sensiz Olmaz

Mor ve Ötesi > Gece
Mor ve Ötesi > Hayat

Vega > Uçları Kırık
Vega > Mendil

sesli kitap siteleri var, oralarla iletişime geç derim. sesli kütüphaneler var ayrıca, gönüllü olarak okuyucu ararlar genelde.

kindle paperwhite

zippo getirt iki tane, birini bana satarsın cüzi bir karla, diğerini de saklarsın ya da kullanırsın; mis!

kol saati mutlak getirsin.ucuz.
elektronikler de öyle bildiklerim.
türkiye de bir dünya para olan giyim markaları da orada uygun.
çok şey getirsin parası varsa yani

kesinlikle kindle paperwhite.

Kindle Paperwhite alip kaca satabilirim?

Ps4 getirsin.

burada 400 lira fiyat çekilmiş, 250 liraya bulur herhalde orada, 300'e kapış kapış satarsın bence.

urun.gittigidiyor.com

ben tam 300 e aldim amerikadan getiren bir arkadastan. ama 310-320 civarina da satarsin.

15-20

buraya göre en fazla 10 lira.
www.taksiucreti.com

ben de 10 - 15 arası diyorum.

15 yazmaz 10 geçer belki.

her sene numarasız olmayanları almayacağız diyorlar ama ben en son 3 sene önce numarasız girdim. ama son 2 senedir vodafone sponsor oldu, ciddi yatırım ve pr çalışması yapıyorlar, işi ciddiye alıp parkura girmenize izin vermeyebilirler. bugün kayıt yaptırabilirsiniz sinan erdem'de, son gün.

Abur cuburdan sayarsanız fındık-ceviz-kuru üzüm- günkurusu

probis olabilir

meyveli yoğurt

grissini'yi abur cubur sayarsak ki bence öyle, grissini.

tefal actifry ile yapılan patates kızartması, cips

meyveli yoğurt oldukça katkılı ve zararlıdır (evde kendiniz yapıyorsanız ayrı)

Meyvenin kendisi.

kabuklu fistik ve cikolata en az zararli bulduklarim bunlar. tahilli minik ekmekler ve peynir cok daha zararsiz tabi, bunlari da abur cubur ermis gibi yemeyi ogrendim. meyevli yogurt, ya da yogurda karistirilmis ceviz, bal ya da recel de zararsiz kategorisinde benim icin. abur cubur yiyesim geldiyse bazen ot cop caylari yapiyorum, en azindan vakit geciriyorum boylelikle; zencefil,bal ve tarcin favorim. meyve tabi basli basina en zararsiz abur cubur.
afiyet olsun

markette son kullanma tarihi ile satılan fabrikasyon tüm abur cuburlar sağlıksız. kuru meyveler, kuru yemiş türevleri <3

lays fırında.

yağsız ve tuzsuz patlamış mısır, baharat olabilir.
elma
portokal

sugar crash dediğimiz şeyden muzdarip olmamak için bu saydıklarımı tavsiye ederim.

ayrıca probis gibi karbonhidrat, şeker ve yağ deposu olan bir yiyeceği zararsız abur cubur ilan eden arkadaşın kaç kilo olduğunu sorabilir miyim?

lays fırında...

abur cuburların TÜMÜ zararlıdır. bunu kafana öncelikle sok.

yapman gereken şey, aslında abur cubur olmayan şeyleri atıştırmalık şeyler haline getirmek. mesela kavrulmamış, tuzlanmamış kuruyemişler (özellikle badem, ceviz, fındık, kuru üzüm, kuru kayısı gibi) buna bir örnek. ha sen alıp da bir avuç fındık bir avuç badem yiyeyim dersen o zaman o da zararlı olur. kararında yiyeceksin.

meyve sebze yiyebilirsin atıştırmalık olarak. ben karnabahar çok severim mesela, çiğden koparıp yerim aralarda. bunun gibi mesela salatalık olur, havuç olur, çiğ yenen sebzeleri tüketebilirsin. meyve zaten kafana göre takıl ancak meyvelerin de şeker içerdiğini ve yine abartılmaması gerektiğini unutma. (kocaman bir ananası bir oturuşta bitirmiyoruz örneğin.)

süt ürünleri ve yoğurt da yine tüketilebilir, hatta bunlarla söylendiği gibi meyveli yoğurt, meyveli süt gibi şeyler hazırlayabilirsin. tatlandırmak adına da çok az bal ekleyebilirsin içine.

kepekli galetalar falan yine imdadına yetişebilirler. tabii yine söyleyeyim, bunları da abartmıyoruz. veya kendi uyguladığım bir teknik olarak, bayatlayan ekmeği küp küp kestikten sonra fırınlayıp kendi atıştırmalığımı yapıyordum, çok canım isteyince bir iki tane yiyordum. bu da ilham verebilir yine.

çok tavsiye etmiyorum ama şu diyet bisküviler de değerlendirilebilir. hepsi değil elbette, kremalılarını falan yapıyorlar, onlardan uzak dur. (kremalı diyet bisküvi bir oksimoron örneği resmen.) pirinç patlakları var disk şeklinde, onlar olabilir. veya 'sunta' şeklinde bahsi geçen kepekli bisküviler var, onlara kendini alıştırabilirsen süper oluyor. (vakit alır ama imkansız değil en azından.)

diyorsan ki "abur cuburumu yiyeyim ama en zararsızından yiyeyim." o halde yazdıklarımı takmana pek gerek yok ancak "abur cubur niyetine zararsız şeyler yiyeyim." diyorsan o halde bu sese kulak vereceksin. marketi abur cubur reyonundan alacağın hiçbir şey işine yaramaz (diyet reyonunun ayrı olduğunu varsayıyorum ehehe).

ekleme: "abur cuburların tümü zararlıdır." cümlesini özellikle kurdum çünkü zararsız abur cubur arayışına girildiğinde bisküvi ve tatlıların olduğu reyonlarda aranıyor genellikle. bakış açısının değiştirilmesi lazım, abur cubur söz öbeği orada durdukça da o iş zor oluyor. (bkz: kendimden biliyorum)

salatalik

www.ttnet.com.tr

tavsiye edilir.Yeni bağlattım ve gayet memnunum.

kota limittir, kotayı aşarsan ekstra ücret ödersin. mbps "megabyte per second" demek, yani saniyede aktarılan megabaytı belirtir. kabaca tabirle internette dolaşma ve veri indirme hızını gösterir, ne kadar yüksek o kadar hızlı. hız alanı paketin dahilinde verilen kota limitini aşarsan hızının düşürüleceğini belirten alandır, senin istediğin pakete göre bakarsak 100 gb limitini aşarsan hızın düşecek demektir. sesten kastı telefon olabilir, onu bilemedim.
hız ve hız alanı düşünüldüğünde fiyat iyi duruyor ama 50 mbps aşırı gereksiz bir hız, eğer bireysel ve sıradan bir kullanım gerçekleştirecekseniz. 20 veya 25 mbps olarak uygun fiyatlar bulursanız bağlatın derim.

edit: bigman doğru dedi, mbps'deki b bit oluyor.

50 mbps internetle saniyede 7 8 mb indirme hizina ulasabilirsin (10 u bile gorur) ama genelde 5 - 5.5 ta kalır gece saatlerinde yardiriyor hız.

Hiz alani adil kullanim kotası demek, 100 gb tan sonra benim 20 mbps fiberim 3 e iniyor mesela. Kota bildigin kota o limiti asarsan ek ücret gelir telefona 250 dk konusma pakedi aldin 250 dkyi gectikten sonra her saniye icin faturayi geciriyorlar gibi dusun.

Ses de sabit telefon gene fiber altyapisiyla.

Eger torrentci vs degilsen 20 mbps lik paket fazlasiyla yetecektir ve ttnet kullanmayin superonline altyapisi varsa.

ufak ama onemli bir duzeltme;

mbps, mega BYTE per second degil mega BIT per second dir.. yani 50 mbps hizin 8 de biridir megabyte olarak hiziniz.. 1 byte = 8 bit..

mbps deki "b" harfi kucuk yazilirsa bit, buyuk yazilirsa byte dir..

Kota : internetten alabileceğin veri miktarı.

mbps : internet hızın. 50 mbps alıcaksan saniyede 6.6 megabayt indirebiliyorsun son hızla.

hız alanı : kota ile aynı sanırım. kota bitince fiyat aynı kalıyor sadece hızın 3 mbite düşüyor. ayın 1inde sıfırlanıyor.

24 aylık sözleşme imzalatarak sizi bağlıyorlar ve o yüzden aylık vereceğiniz miktar düşüyor. İnterneti kapatmak istediğinizde 200 300 tl para ödüyorsunuz (fazla söylemiş olabilirim)

50 mbps 100 gb yerine 250 gb seçin. 89 tl olması lazım.

ha bir de fiyat farkı 200 tl en az.

distribütör garantiliyi tercih et derim çünkü ithalatçı garantili aldığın cihazın ülkedeki resmi teknik servisi o cihaz için servis vermez. sadece aldığın ihtalatçının kendi teknik servisinden faydalanabilirsin. arada büyük fiyat farkı yoksa distribütör tercih et derim.

edit: 200 tl'yi gördüm, ithalatçıya güvenebilirsen ithalat garantili al çünkü hem sony'nin servisi teleservice sorunlu bir firma hem de 200 tl az değil.

3g yaz 2222'ye gönder.

bozuntuya vermemek lazım, insanlık hali olabilir böyle şeyler. sürekli olmadıktan sonra tabi :D

sizin isyeri osuruk ve gegirtiden gecilmiyo nasil olsa. raad olun. bu gibi durumlarda, minik bi espri yapilabilir. elinizi karniniza bastirip bi yandan da hayretle siritarak, oh my gush, sorry guys! filan gibilerden.

insanlık hali. bunun ayıbı olmaz çünkü istemsiz olan bir durum. bozuntuya verme, suratını ekşit biraz sanki sorun varmış gibi, bitti gitti.

altına sıçmadıysan problem yok.

bana istanbulpark gibi geldi ama hiç emin olamadım.

veliefendi hipodromu gibime geldi.

İstanbulpark burası, 2011'de çektiğim fotoğrafı;

fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net

xperia sp. sl daha eski bir model, daha fazla güncelleme almaz. xperia sp ise android 4.4 bile alır diye düşünüyorum. ayrıca sp 2300 mah civarı bir bataryaya sahip, sl 1700 civarı. kamera çok önemli diyorsan sl tercihini anlarım ancak bunun dışında sp daha iyi bir telefon.

xperia sp.

sp, gelecek ay 4.3 güncellemesini alacak. sanıyorum ki 2014'ün ortalarında da 4.4 güncellemesini alır.

sl, eski bir telefon. bundan sonra bu tür bir güncelleme almaz.

teşekkürler herkese.

şimdi gülen insanlar mutsuzdur. somurtan insanlar da mutsuzsa kim mutlu?
nicksonlarımız aynı olunca şey edeyim dedim. iy geceler.

var öyle bir şey bi arkdaşımdan biliyorum. ama genelleme yapılamaz

dogru degil herkes huzun tasir. dertsiz insan var mi dunyada? kalkip annesi olmus, kanserli biri eglenceli olmaz. eglenceli insanin huznu senin benim kadardir

herkes için geçerli değil, ben de çok eğlenceli bir insanım ama hüzünlü değilim, hüzünlenmekten de nefret ederim.

O ben eğlenceli görünüyorum ama o hikayedeki palyaço benim, çok duygusalım çok üzgünüm diyen arkadaşlar, hayatta bazı eşikleri geçememişlerdir.
sahiden o palyaço olmayı başaran birisi kendini hüzne teslim etmez.
burada hayatlarımızı anlatıp acı yarıştırabiliriz,en çok acı çekenin en çok laf söyleme hakkı olduğuna inanırsınız, deneyim denilen şeyin de acıyla ilişkili olduğu önkabulü yüzünden kendi acılarını herkesinkinin üstünde tutar insanlar.
Demem o ki, yaşamın mizahını, insanı güldüren yanını sahiden gören birisi, azbuçuk aklı varsa bunu kaybetmez.
Başarılı insanlara bakın. Başarılı deyince para ve ün kazananları kastetmiyorum.
Mutlu olanlara bakın. Bilim insanlarına, öğrenmenin coşkusunu yaşayanlara...
Bunlar hayatlarında her şey yolunda giden insanlar değiller ama mutlu kalmayı başarıyorlar. Neden? Çünkü acıyla kurulan karmaşık bağı anlıyor ve ona ne mesafede kalmaları gerektiğini öğreniyorlar.
Bizim filmlerimiz bile acıdan besleniyor.
En çok acı çekenin en çok ödüllendirileceğine dair inanç var.
Acı seven toplumda böyle yanlış yerleşiyor fikirler.
Hayatta ağlayan palyaçoluk durumu yoktur, onu diyen halt etmiş.

herkes her şeyi taşır. derecesiz gözlük gibi bi laf.

var.
şebek gibi gülücükler saçarak geziniyorum ama çok mutsuzum. mutsuzluktan ölecem yeminle. ama dışarıdan bakınca aa neşeli cici tatlı kız. başka bi şekilde hayata tutunamam heralde. mutlu taklidi yapmak gerek kısacası.

geçmişinde daha fazla acı çekmiş biri ya da ne bileyim üzüntüyü daha çok yaşamış olanlar daha neşeli olurlar.çok dikkat ederim çevremde bu tezi çok kanıtladım.

bunu da bağladığım bir yer var aslında.daha çok üzülen,geçmişte sıkıntı çeken biri basit şeylere üzülmemeyi öğrenip neşeli olmaya çalışırken,diğerleri daha ufak şeylere moralini bozup surat asabilirler falan.çünkü asıl zorluğu tatmadığı için o anki ufak şeyler zor gelir.

çok aşırı eğlenceli biriyim. hiç hüzün falan yok bende

klişe yapmış yok öyle genelleme.

modeminin ethernet portu var mı? eğer varsa bağlantıyı kablolu kullandığını, farklı kablo ve bilgisayarla deneme yapmana rağmen ağ kablosu takılı değil uyarısı aldığını söyle. portun üzerinde ışık falan vardır belki, onun yanmadığını söyle. tabi teknik ekip gelip onu kontrol eder mi bilmiyorum ama bunu deneyebilirsin. tabi sonra yeni getirecekleri modem de sendekinin aynısı olabilir, bu da bir ihtimal.

en başta çalan şarkıyı mı diyosun? en başından açtı videoyu. o da işte programa özel yapılmış bişey de bence onu sormuyosun.

48:39da başlıyor

www.youtube.com

tekrar tesekkürler

açıkçası cihazla ilgili pek bilgim yok ancak 300 tl oldukça uygun bir fiyat gibi görünüyor. bahsettiğin gibi aşırı güç gerektirecek şeyler yapmayacaksan sorun yaratmayacaktır diye düşünüyorum, sadece belki şarj konusunda biraz sıkıntı yaşayabilirsin. bir de; telefon android gingerbread(2.3.6) ile geliyor ki bu da oldukça eski bir sürüm, güncelleme konusunda firma hangi sürüme kadar destek sağlamış ona bak derim, yeni nesil bazı uygulamalar en az ics(4.0) istiyor. fiziksel problemler konusunda ise bir şey diyemiyorum, neticede kvk garantisi var, kullanıcı hatası kapsamına girecek şeyler yapmadıktan sonra durup dururken bozulacağını sanmıyorum. kısa kesmek gerekirse, bu paraya bulmuşken al derim.

ideos x5 kullanıcısıyım. yaklaşık 2 yıl boyunca hunharca kullandım. düşmeler çarpmlar gırla. aldığımdan beri ne jelatin ne de kılıf kullanmadım. telefonun batarya ömrü bitmesi dışında sorunu yok. root falan da yaptım, yine bi şey olmadı. samsung galaxy s3'ün kenarlarında olan soyulmalar falan hiç olmadı o kadar düşmesine rağmen. bence alınır. hatta gözün kapalı al derim. ama biraz da şans bu işler, bunun bilincinde olarak almalısın bence.

eyvallah...

modemin arayüzüne yeni güncelleme çıkmış mı kontrol et derim, yazılımsal problemler dediğin tarz şeylere sebep olabiliyor.

dikkat edersen usa mağazasında da 5 yok. bende merak ediyorum ama tahminim üretimden kaldırmış olmaları

artik oyle bir model uretmemeleri.

Tamamen satış politikası.

Mesela bundan önce de 4S satılmıyordu. Bu sayede 4S alacakları 4'e yönlendiriyordu.

Eldeki 4 stoğu bitiyordu.

Şimdisi aynısı 5'le alakalı. Elde kalan 4S'ler bitecek sonra 5 satılacak.

5'lerin satılması için de 5S'ler stoktan kaldırılacak. (:

5c 5'in yerine çıktı gibi bişeyler dedi bugünkü apple fanboy'u arkadaşım, onunla alakası olabilir belki. yerine çıkma derken, pazar hedefi olarak tabii ki, 5'ten daha önem vereceklermiş sanırım. yine de çok mantıklı gelmiyor ama duyduğumu söyliyeyim dedim.

4s üretilip 5 üretilmeyecek mi yani? dandik telefon mu aldık yahu :)) değersizleşiyor mu ne:)

5c ile aynı olduğundan 5c satılsın diye satılmıyor. Başka türlü o bok gibi telefonu kimse almaz herkes 5 alırdı. Dandik değil aksine taş gibi iki sene götürür daha.

satış politikası. insanlar 5c alsın diye 5'i satmıyorlar. 6 çıkınca da 5c satılmayacak. şerefsizce ama akıllıca bence. bir de telefonlarında adam gibi bir yenilik yapmadıklarının farkındalar. çünkü 5 varken insanlar 5s,5c almaz satışları az olur diye düşünüyorlar, satmıyorlar :)

normalde yeni iphone çıkınca bir önceki model de satılmaya devam ederdi, bu defa iphone 5'in sistemini değiştirmeden iphone 5c'ye dönüştürdüler, yani 5c 5'in yerini aldı, 5'in de pek bir anlamı kalmamış oldu. ama aslında bir satış politikası.

simdi durum su sekilde.
apple stratejisi her zaman yeni nesil urun ciktigi zaman eskisinin fiyatinin dusmesi seklinde olmustur. normal sartlarda 5c cikmaz idi ve 5 500 dolara satilirdi. (500 dolardan emin degilim. temsili bir miktar olarak dusunun)
fakat i5'te kullanilan malzemeler yuzunden bu telefonu bu kadar ucuza satilmasi zarar ettirecek. bu nedenle polikarbonat kasali ici neredeyse 5 ile ayni ama uretmesi daha az maliyetli olan 5c'yi urettiler ve 5'i satmamaya karar verdiler. yani sebebi tamamen maliyet kaynakli.

kısacası pişmanlık yaşama diyorsunuz:) teşekkürler..

sinema salonlarında kiosk'lar var, oradan yazdırabiliyorsun kredi kartını takıp.

gerek yok. sms geldiyse o sms'i gişeye gösterip girebiliyorsun.

www.imdb.com

@kafadanbacaklı tam olarak o sayfadan geliyorum. duyuruculardan tavsiye almak istiyorum, imdb'yi pek sallamıyorum o yüzden.

korku olmasın, zombi olsun derken tam anlamadım.

film önerileri:

twelve monkeys
blindness
a boy and his dog
tang shan da di zhen
war of the worlds
the mist
carriers
stake land
right at your door
ever since the world ended
the signal
delicatessen
contagion
9
le dernier combat
the stand (mini dizi)
zombieland
the quiet earth
reign of fire
cloverfield

equilibrium.

en.wikipedia.org
www.imdb.com

valla güzelleri de izlemişsin hep işin aslı
zombieland eğlenceliydi
a boy and his dog var yani eski film ama çok yalnız hayal kırıklığı olmasın.
doomsday belki ama muhtemelen izlemişsindir onları da
the mist güzeldi
28 days ve weeks later diyeceğim onu da izlemişsindir.
children of men yazarken orada gördüm zaten izlemişsin
romero filmleri olur dawn of the dead land of the dead filan
izlemediysen shaun of the dead
hanekenin le temp dü lupe var bak o da denişik
listede screamers ı gördüm çok değişik bir filmdi ama muhtemelen izlemişsindir onu da.
quiet earth denişikti
escape from new york escape from los angeles hani tam post apoc değil ama
blindness vardı denişikti o

@ermanen sırf korkuya yoğunlaşmış filmleri izlemeyi sevmiyorum ama zombi filmleri güzel/çerezlik oluyor. listendeki bazı filmleri izledim, diğerlerini deneyeceğim.

@baba jo equilibrium çok güzel filmdi. buna benzer film önerin varsa almak isterim.

@kyha zombieland, doomsday, the mist, 28 days, children of men, shaun of dead, screamers filmlerini izledim ama a boy and his dog, escape from new york-la izlemedim. kurt russell oynuyormuş sanırım onları da watcliste ekleyeceğim :)

zombi dediğin için vereceğim bu örneği.

les revenants diye bir fransız dizimiz var 8 bölümlük , ilk sezonu bitti. 2. sezonu önümüzdeki sene kasımdaymış.

çeşitli zamanlarda ölen insanlar tekrar dirilip geri dönüyorlar ; onların ve yakınlarının yaşadıklarını anlatıyor. bölümler durağan gelebilir , ama bölüm sonlarını iyi toparlamışlar. erotik öğeler içerir.

aynı isimli aynı konuda fransız filmi de var ; izlemedim ama genel yorumlar çok iyi bir film olmadığı yönünde. hani çeşit olsun , ingilizceden sıkıldım , avrupa sineması ve değişik dillerde takılayım dersen aklında bulunsun.

Romantikli zombi filmi:

www.imdb.com

12 monkeys i izlediysen, (bkz: la jetee) adli kisa filmi de kesin izle.

mad max, blade runner, cyborg gibi kült filmler var.

sanırım yazılmamış:

(bkz: the road)

iyi olanlarin cogunda oyunculari bilmem ama iyi yönetmenler vardir.

tabii ki izleyerek. izlemeden bir filmin -özellikle korku filmiyse- anlamak pek mümkün değil. korku filmlerinin iyi olmasını sağlayan şey filmde yaratılan atmosferdir, bunu da izlemeden anlamak çok zor. belki fragmanı izleyip çok etkilenebilirsin ama artık bunu da çözmüşler, fragman harici doğru düzgün sahneye sahip olmayan bir sürü film var.
bunların dışında, korku filmleri genelde klişeler üzerine oturtulduğu için biraz sıradışı bir senaryosu varsa izlenmeye değer olacaktır diye düşünüyorum. garanti etmez iyi olduğunu ama en azından başka şeyler vadediyor olması izlemek için iyi bir sebeptir. yönetmen de etkili olabilir, daha önce izleyip beğendiğin bir yönetmen varsa ona güvenip izleyebilirsin diğer filmlerini.

İzleyip ayırabiliriz. Korkuyorsan iyidir.
Yok izlemeden bileyim diyorsan, imdb'ye bakabilirsin.

iyi derken aslında b sınıfı, dandik olmayanlarını kastediyorum. beğeni durumuna göre değil de statüsüne göre yani.

özgün senaryosu, kendi içinde tutarsızlıkların olmaması. bir de korku filmlerine ucuz film muamelesi yapılmasını anlamıyorum imdb'de 7 üstü puan alan korku filmi yok nerdeyse (olanlar da sanatsal kisvesi adı altında kültleşen filmler shining,psycho gibi..) bir korku filminin illa sanatsal kaygı taşıması gerektiğini düşünmüyorum.

+ b sınıfı filmler genelde düşük bütçelerle yapılmış klişe konular üzerinde dönen filmler. (korkudan ziyade komedi filmi gibiler daha çok)

bütün cevap verenlerden allah razı olsun ama ben beğeni durumuna göre değil de statüsüne göre ayırmak istediğimden dolayı, daha nesnel indikatörler arıyorum. misal film şirketinin ismi olur, imdb puanı olur, ne bileyim böyle şeyler işte.

bir süre sonra o melekeyi kazanıyorsunuz. örneğin george romero'yu ele alalım. korku filmi dalında bir efsanedir. ama neden? çünkü geçmişte, night of the living dead'le başlayıp bu "living dead" serisini çekmiş. peki bu filmler iyi midir? ben açıkçası romero'nun living dead serisindeki filmleri eğlenceli fakat hoşaf buluyorum. ya da john carpenter'ı alalım, mesela o da aksine çok iyi çektiği eserleri sallanmayabilir, örneğin prince of darkness bence insanı çok huzursuz eden bir yapıt ama imdb'de puanı 6.6'ymış.

Yani bir süre sonra kazanılan bir meleke gibi düşünün bunu. bir de tabii skorların yine de değeri var. zaten b-sınıfıysa hakkında yapılan incelemelerde mutlaka "şuna selam çakıyor, b sınıfı bilmemkime selam çakmayı da unutmuyor" tarzı cümleler kurulur. buna da genelde metacritic'teki alınan ortalamadan ya da keza rotten tomatoes'dan da ulaşabilirsiniz.

bir de kime göre neye göre korku mesela gerçeküstünü anlatan her film bana tırt geliyor neredeyse,bir spoorlos olamıyor mesela bu tip filmler. o yüzden film izleyip sezer hale geleceksiniz.

iyi korku filmlerinin hepsinde asıl mevzu canavarlar veya ölümden ziyade başka bir şeydir. belli bir gerilim öğesi taşır. rosemary's baby, the exorcist, halloween, carrie gibi filmleri ele alalım; hepsi kadın cinselliği ve özgürleşmesi üzerine filmlerdir bir yerde. the shining amerika'daki şiddet kültürü, the thing ve the hunger aids metaforları, the fog batı kapitalizminin sömürgeci kökenleri üzerinedir.

kötü korku filmleri sadece kan taşır ve tek amaçları korkutmaktır. bu uğurda en ucuz yollara bile başvururlar.

ilginizi çekebilir:
www.rottentomatoes.com

yönetmenleri araştırabilirsiniz.

Shutter Tayland versiyonu.

[Rec]

www.imdb.com

rec +1. 2 ve 3. filmlerini de izle, 2. idare eder, 3. pek güzel değil ama yine de izle, belirttiğin tarzın iyi örneklerinden.

1408
in the mouth of madness

The Conjuring ,ben korku filmi sevmem ama izleyen arkadaşlarım çok beğenmiş.

www.rottentomatoes.com

bilirsin belki ama sattas'ın irie şarkısı iyidir. reggae alemi ne düşünür haklarında bilmiyorum ama şarkıyı seviyorum ben.
www.youtube.com

Vayy,sevdim hocam eyw :D .. Başka arttıran ??

Biraz daha farklı bir eksen ama ENTU dinledin mi hiç?

www.youtube.com

İşte bunu seviyorum.
www.youtube.com

edit: Bi de bu vardı.
www.youtube.com

Nas & Damian "Jr. Gong" Marley - As We Enter www.youtube.com

www.youtube.com
Chezidek - Call Pon Dem

GTA IV'te de çalardı hey gidi..

ipod nano 4g sahibi olarak ipod harika bişey cidden, diğer mp3 çalarlardan farklı ki 6 7. nesiller aşmış artık

classic'i uzunca seneler kullanabilirsin taş gibi alet. ayrıca harici disk gibi de kullanabilin.

8gb yetiyor bana mesela video falan izlemem sırf müzik olunca gayet yeterli gibi.

itunes çok kolay, senkronizasyon değilde sürükle bırak yöntemiyle şarkı atarsan sıkıntı yaşamazsın. liste oluşturması vs kolay.

16 gb sana yeter mi yetmez mi, asıl önemli olan bu bence. bütün arşivimi yanımda taşırım diyorsan klasik derim ama sıkıldıkça şarkı sirkülasyonu yaparım bilgisayardan diyorsan 16 gb yeterlidir kanımca.

16 gb nere 160 gb nere? Kararindaki tek kistas bu olsun.

Ben de 7. nesil ipod classic var. Tum arsivimi attim icine o gunden beri pcye baglamiyorum. Ama 160 gbin tumunu dinliyorum.

Eger muzik arsivin bu kadar degilse classic alma. Baska artisi yok cunku.

birisi taraftar forması (daha dandik kumaştan)
diğeri ise maç forması (futbolcuların maçlarda giydiği kaliteli kumaşlı formanın aynısı)

nesilsiz +1. dandik kumaş demeyelim de, futbolcu formasında dri-fit denen kumaş teknolojisi var, teri emme vs. gibi artıları var(ter emme işini salladım). halısahada falan giyeceksen onu al, öbürü tişört niyetine gider.
edit: dri-fit olayı zaten ter ile ilgiliymiş, çok da sallamamışım, hava alıyormuş kumaş, ferah tutuyormuş.
antik.eksisozluk.com

"söylemek" ile kuramadım ama şöyle bir şey olabilir belki

"Horse-eating man said he was hungry again." - evet o kadar düşünüp bulduğum örnek at yiyen adam.

Yoda'nın grammar'ından yardım alabilirsin. "To rest was what the man wished for straightening up his tired ass (ya da exhaustion)" gibi...

relative clause yerine -ing kullanabiliyorsun diye hatırlıyorum.senin için hazırlık defterimi aradım ama bulamadıım başkan.şöyle diyebilitiz
the man saying get tired wanted to rest.

Gerund veya infinitive kullanarak fiilimsi görevi yükleyebilirsin kelimelere, isim fiil ve sıfat fiil olarak . Yahut şöyle bir kullanım olabilir :A man telling he is tired said that he wanted to rest.

"telling that he was tired, the man wanted to rest" olmuyor mu?

şimdi herkese teşekkürler önceleyin. who kullanmadan yapacağım olayı bir de mesela "man" kullanmayıp özel isim kullandığımızı var sayarsak daha isabetli olur.

misal: yorulduğunu söyleyen mahmut dinlenmek istedi gibi.

cevaplara gelecek olursak.

@celeron 300a: sizin dediğinizi özel isimlere uyarlayamıyorum. horse-eating mahmut dediğim an pek kulağa hoş gelmiyor.

@sttc: who kullanmayarak bir alternatif var mı diye sormuş idim.

@renascimento: abi hiç bir şey anlamadım

@babasi iskandinav annesi bayburtlu: usta burada sanki (who is)düşme var gibi. the man who is saying get tired ile aynı şey. ben zarfın önde gelmesini istiyorum.

@baba jo: başkan yukarıda yazığımın aynısı. zarfı önceleyen bir yapı mümkün mü?

@kül: olur gibi gözüküyor da bir googledım mesela "telling that" ile başlayan pek cümle bulamadım. emin değilim.

tell fiilini yanlış seçmiş olabilirim, bir anlık söylenen bir cümlede tell kullanımı doğru olmuyor galiba. onun dışında şurada bazı örnek cümleler buldum, belki fikir verebilir:

kimzeywiki.wikifoundry.com

Yorulduğunu söyleyip dinlenmek istediğini söylemeyince, kimin nasıl yorgunluğu algıladığını çözemedim ben de kestirmeden gittim işte, yoksa mantık sınırlarını zorlayan bir cümle. İlahi bakış açısıyla anlatıldığını varsayınca şunu da deneyebilirim: "he wanted to rest, now being said that he was tired."

Rigel ve midpointin basarili

ben çok yerde yemedim ama dominosunkileri baya beğeniyorum. denemediyseniz bir bakın.

@condom kurşunu

midpointte ben de yedim evet şimdiye kadar en çok orayı beğendim galiba.

Dominos +1
Bi de kurucesmede assk kafe var orasi da iyiydi

Ben dilek restaurant'ınkini çok beğenmiştim. Midpoint'e kıyasla daha iyiydi.

midpoint,istanbuldaysan bende yapabilirim

Big Chefs Tarabya

Dilek Pastanesi! Kötü bulursan bu duyurunun altında beklerim.

@gibson

hepsini deneyip bir de seninkini denerim söz!

Sıralıyorum
Lacivert
Big Chefs
Dilek Pera
Midpoint'ten nefret etsem de Midpoint
Özsüt

değişik sufleler yapan bi yer de Moda'da var, cafe sufle mi neydi.

k.cekmece de love garden efsane...sufle her yerden yenmez

kesinlikle j'adore. çikolata konusunda zaten aşmış bir mekan, sufleleri de mükemmel. sadece porsiyon biraz küçük, onu da çikolatalı pastalarını yiyerek telafi edebilirsin zira şu ana kadar yediğim en güzel çikolatalı pasta kendileri.

belki şaşıracaksın ama pizza hut çok güzel yapıyor. fiyat da süper. bir oturuşta 3 tane yiyip tatlı krizine girebilirsin.

özsütün suflesi iyi

little ceasarsınki dominosunkini döver.

Bütün BiBuçuk şubeleri ve Bağdat Caddesi'ndeki Flame Grill kebap Burger

iki telefonun arasında hemen hemen 100 tl fark var, eğer senin için önemli bir kriterse bu, discovery al derim. önemli eksikleri yok s3 mini'den, hatta fazlası var. bir tanesi iş arkadaşımda var, diğeri kız arkadaşımda; bana deseler discovery'yi seçerim. teknik özellik bakımından discovery daha güçlü bir cihaz, ekranı da daha büyük ve daha net. fotoğraf çözünürlüğü daha yüksek ama kalite olarak çok önde değil. daha ince ama daha büyük. şarj konusunda yine discovery biraz daha önde diyebilirim. niye öbürü daha pahalı diye soracaksın, işin içine marka değeri giriyor. general mobile "dandik" diye bilinen bir marka ama aslında bu telefonun üreticisi kendisi değil. çeşitli ülkelerde farklı isimlerle çıkmış bir cihaz, bizde de gm kendi adıyla satıyor. malzeme kalitesi açısından da pek fark yok aralarında, s3 mini biraz daha yuvarlak hatlı olduğu için daha zarif görünüyor ama bu tabi biraz da seninle alakalı, satın almadan önce gidip eline almalısın ikisini de. marka benim için önemli diyorsan s3 tercihine saygı duyarım ama onun haricindeki her konuda discovery daha başarılı bir cihaz bence. bir de şu notu ekleyelim, discovery'nin 4 ve 16 gb'lık olmak üzere iki farklı modeli var. 16 gb olan s3 mini ile aynı fiyatta olabilir, tam emin değilim. hafıza kart girişi var, eğer çok fazla uygulama yüklemem diyorsan 4 gb versiyonu öneririm çünkü uygulamalar hafıza kartına yüklenmiyor, en azından custom rom atmadan, o da uzun iş, cihazı garantiden çıkartabilir vs. vs. o yüzden almadan önce bunu da düşün derim.

General mobile +1

Teknoloji meraklisi biri degilsen iphone 5 ile devam etmeni oneririm. Kullanim basitligi vs. yonunden ama illa android dusunulecekse arayuzu farkli olan htc one bi incele derim

iphone'dan ciddi ciddi soğumaya başladım özellikle androidcilerin foşur foşur pil konusunda rahat olmaları şarj cihazıyla gezmemeleri felan beni ayfondan soğuttu diyebiliriz. yoksa her türlü iphone 5 5s felan çakar gömer.

hayır öyle aletki uçak moduna almadan bi şeyleri kısamıyorsun illa pilden yiyor.

xperia z1 vs iphone 5 alacağına ocağı bekle hemen hemen aynı fiyata galaxy s5 al derim.

Lg g2

dediklerin içinde s4

S4. Bence note 2 paran varsa note 3

İphone 5 alacak gucteyim lakin sarj sorunu kameranin yavasligi ve kalitesizligi' kendi telefonum icin konusuyorum iphone 4 ' bi de ios 7 zingirtisi, iphonedan soguttu. İphone 5 ve samsungun sadece s3 modelini denedim. S4 ve note 3 un buyuklukleri sadece biraz korkutuyor.

Bu yeni telefon slma isi ne zor ismis butun telefonlarin birbirini tamamlayan oEllikleri var.

Lg G2 sizi bermuda şeytan üçgeninden kurtaracak sihirli amiral gemi :D
ama size uymuyorsa bu şıklar arasında Z1 derim. nedenlerinide sıralayabilirdik ama nedenlerini istememişsiniz.

www.teknoseyir.com
www.teknoseyir.com
www.teknoseyir.com
www.teknoseyir.com

Gm discovery

Nedenleri su. Resim cekmek benim icin cok onemli mesela bir arada ailecek kocaman bir yemek sofrasi iphoneda kamera ufak ve kalitesiz kalabiiyor, teknolojik seyleri seviyorum, ayri ayri ekranda cok islem yapma vs. Bir de sarj konusu tabii ki, oyunla fazla isim yok lakin basit oyunlari oynuyorum ra sira.

Z1 si gecirmeme ve kamerasi cezbediyor.

o zaman Z1 tek tercihiniz olsun.

S3 note ile z1 arasinda gidip geliyorum.

Z1 iyidir. su geçirmez + dayanıklılık falan bir adım öne atar.

S4 ile htc one kaydim kesin ikisinden biri olacak :)

htc one'ı araya alarak en iyisini yaptın, iphone'dan samsung'a geçersen telefon hepten plastik gelicektir ki bence htc one bu konuda iphone'lardan daha fazla kalite hissi veriyor; o yüzden htc one derim. teknik konular vs. zaten hiçbir önemli eksiği yok s4'ten.

evet samsung s4 aldım. telefon uçuyor. iphonedan sonra uçak gibi geldi. kamerası ve hızına bayıldım 1 gün kullandım şarj sabah yuzde yirminin uzerindeydi. yedek pille daha da uzayacak. memnumun, almayı düşünenler direkt alsın bnce.

şık bir kalem

Organik murekkep
Tuy kalem
Dolmakalem
Siyah defter beyaz kalem
Parsomen
Papirus
"muhur mumu" eritilip baski yapiliyor ya o muhur setinden.

Vs vs liste uzar

duzeltme icin microfictiona tesekkuru borc bilirim.

Sik bi moleskine

Gelecekte çıkacak kitabının kapağı

şık bir moleskine ve cross kalem seti(dolma+tükenmez+versatil)

bunlardanistiyorum.com

gayet hoş bir tasarım bence. şurada daha geniş seçenekler var bakabilirsin:
bunlardanistiyorum.com

güzel bir dolmakalem

daha orjinal olsun çok da tuzlu olmasın diyorsan siyah sayfalı defter, beyaz ve ya gri tükenmez kalem. kadın ise şahıs kalem parlak alınabilir.

ogrenci degil ve yazmayi okuldaki notlar icin seven biri degilse wireless keyboard.

edebiyat kasıyorsa nostalji olsun diye daktilo alınabilir.

Dun gece bininci defa izledigim beetlejuice

(bkz: the hangover)

Knocked Up.

ilk elli opucuk
my best friends wedding

(bkz: 1 kezban 1 mahmut)

in-ka'yı öneririm, bir ara ben de çalıştım bünyelerinde, "sağlam" olduklarını söyleyebilirim.
www.in-ka.com

İn-ka'da ben de çalıştım. Piyasadaki en düşük maaşı verirdi ama para ödemesinde sorun çıkmazdı diğer ajanslardaki gibi. Sahipleri gayet tatlı insanlar ama spv'leri 5 para etmez. Ezdirme kendini sakın.

çok eskiden "tontonlarla ponponlar" diye bir program vardı. 2000'lerde yeniden çekildiyse, nostalji olsun diye, aynı adı vermiş olabilirler.

hatırladım ama görüntüleri bulamadım. tatil'li bişeydi ismi yanılmıyorsam. hatta çalan şarkılardan biri de şuydu.
www.youtube.com

Mehmet Çepiç sunuyordu hatta.

Yaz Oyunları olması lazım.

spotify var.

stereomood iyidir, hem kullanıcıların playlist'leri hem de benzer "mood"daki şarkıların playlist'leri var.

grooveshark'ta da dinlenebiliyor.

soundcloud.com

En iyileri verilmiş ama bu da unutulmasın
8tracks.com

bilgisayarında dlna özelliği var mı, varsa kablosuz ağ üzerinden bağlantı kurabilirsin. tabi tv'de de olması lazım ki genelde smart tv'lerde oluyor.

Valla o nedir hiç bilmiyorum. Toplama bilgisayar almıştım. Ekran kartındaki bir özellik mi?

masaüstü yani? masaüstü bilgisayarda olacağını sanmıyorum, en azından toplama ise. dlna aynı ağ üzerinden farklı cihazlarla dosya paylaşımı yapmanı sağlayan bir özellik, ekran kartıyla ilintili değil.

ayni internet baglantisina bagli oldugu surece baglayabilirsin.

samsung'un programi var onu kuruyorsun bilgisayarina.

samsung all share play

programi ac.
paylasmak istedigin klasoru veya klasorleri sec,(icinde filmlerin, muziklerin, resimlerin oldugu)
tv'den smart hub'a gir, all share play'i ac.
bilgisayarin yanda cikacak.
istedigin filmi ac izle.
altyazinin adi filmin adiyla ayniysa altyazilari sorunsuz gosterir. turkce karakterlerde sapitabilir.

iyi seyirler.

(bkz: equilibrium)
bilim-kurgunun içerisinde ne kadar mantık aranır bilemedim ama güzel bir distopyadır bu film.

yoksa sen hala fringe'i izlemedin mi? (dizidir kendisi)

(bkz: fringe)

code 46 (hatta bu tam aradığın tarz)
source code
sleep dealer

black mirror. 6 bölümlük dizi ama her bölüm film kıvamında

Contact
Frequency
Gattaca

Reader icin Barcode Scanner

qr droid ve neo reader kullandığım ve beğendiğim iki program, tavsiye ederim.

play.google.com

play.google.com

qr droid güzel. iki işi de görüyor.

hiçkimseyi tanımıyorum.

0

hiç kimse +1

ben bi abiyle burdan iletişime geçip yolculuk etmiştim

kimseyi tanımıyorum ama geçenlerde birine facebookumu verdim. sıkıntı olmadı ama hiç gerek yoktu bence.

0

8-9 falan

10-15 vardır herhalde.
çoğu da zaten yazar olarak daha önceden sözlükten tanıdıklarım.

@hevipeyra,
yalan söyleme la çarpılacaksın!

sadece 1 kişiyle tanıştım, ama artık görüşmüyoruz.
onun dışında 2 kişi de facebook'a ekli.

birebir görüstügüm 5-6 kisi var sanirim, 20-30 kisi filanda kim oldugumu bilir galiba.

1

ilk aklıma gelenlerle +10 diyorum

duyuru zirvelerinde 50 + kişiyle tanıştım ama zirve dışında 2 3 kişiyle görüşüyorum

@holy diver: ya ben nicklere bakmadım burda pek. pardon. :))

0

piknik zirvesi yapmıştık. orda 12 kişi vardı.

4 kişiyi tanıyorum.

0

$zero

10 kisi olmustur sanirim yuzyuze gorustugum.

neslihan'ı tanıyorum ama o beni tanımıyor ^_^
nikini yazmiycam tabisi de. :D

kimseyi. her şeyde olduğu gibi burada da geç kalmışlık hissini yaşıyorum.

1

Bir kişiyi tanıyorum.
O da eşim oluyor zaten..

2013 den bu gününe amma çok şey değişmiş şu anda buradan tanıdıklarımın sayısı 20 den fazladır.

1

10 yıldan fazladır ekşisözlükteyim ne duyurudan ne de sözlükten bir kişiyi görmüş değilim

neslihan +1

1: kız arkadaşım :)

bir tek neslihan'ı tanıyorum.

neslihana duyurudan bahseden benim, yatın kalkın bana dua edin.

sıfır ve böyle iyi

16 tane saydim.

0

none...

2-3 kişi var.

sözlükten çok var ama duyurudan kimse yok.

KİM BU NESLİHAN

2

0. neslihan'ı tanımak isterdim ama...

1 kişi o da sevgilim

1 ki$i var. tanırım iyi çocuktur.
neslihan da duyurunun sahibi galiba?

sanırım 0, piknik zirvesi olacak mı acaba tekrar :)