medeni kanunla gelen haklara bakarak da cıkaraiblirsin snaki bunları ?

bildigim kadariyla sözlük yazari saryade feminizim üzeri yüksek lisans yapiyordu belkio sana yardimci olabilir (umarim saryade bunu yazdigim icin bana kizmaz)

galiba modern mahrem de vardi böyle birseyler. nilüfer göle yazmisti.

Saryade Kadın Araştırmaları okumakta.

muhitin kulağa güzel gelmesinin aksine (foça falan hesabı), eğitime gelenleri kanırttıklarını duydum ben.

ayrıca (bkz: yeni foca 7nci jandarma komando egitim alayi)

geçmiş olsun...

foca yi görebileceginiz bir mekan degil diye biliyorum.

iyi eglenceler!

yokmudur ben ordaydım diyen biri? :)

www.zargan.com
www.tureng.com
istanbul için bürolar genelde çevirmene hedef metnin 1000 karakteri başına 5-6 YTL veriyorlar.

babylon olabilir sozluk olarak.

Seslisözlük de fena değildir. Çeşitlilik açısından iyi.
Eğer bir büro için çalışıyorsan 5 ila 6 uygundur.

ücret metnin icerigine göre degisir. ama 5-6 nedense bana cok az gelir. o kadar emek var, gözyasi var. kolay degil bu isler.

dictionary.com
freedictionary'
urban dictionary'den de yardım alabilirsin. biliyorum ingilizce karşılıklarını bulacaksın ama böylesi daha iyi oluyor. tabi metin ingilizceyse.

ingilizce ise aradigin bbc, yok türkce olsun diyorsan radyoodtu.

In Our Time with Melvyn Bragg
The Bugle
Modern Sabahlar
PRI: To the best of our knowledge
Slate Explainer

ve de tabi ki pokerci hoca'nin mey okulu (eski bolumleri).

www.nuricankaya.com

it hakkinda burada ki podcastleri takip ediyorum

feeds.feedburner.com
odeo.com
duzenli olarak takip ettiklerim degil fakat arasıra guzel podcastler denk geldıgım sıteler .
birde cok kısada olsada power fmde gevezenın 1 nısan sakalrı var ,sadec 1 podcast ama eglenceli

eski kitapcilara bakabilirsin. kıbrıs sehitlerinin girisinde sağda ilk sokakta var bir tane. orada bulabilirsin. iletisimde yoksa eger birinci el bulman zor gibi.

@atmacaged
tarif ettiğin yeri biliyorum(doğan kitap mı adı ne?) ama orada yok, sormuştum, birinci el ummuyorum ikinci el de işimi görür. sayfaları tam ve okunabilicek kadar iyi olsun yeter.teşekkürler.

birikim satabilecek ikinci el kitapçılar neresidir diye sorumu değiştireyim. karşıyaka daki kitapçıları bilmiyorum pek belki oralarda olabilir?

o doğan kitap sokağının bitimine gelmeden sola bi sokak sapıyo orda bi tane daha kitapçı var, eski yayınlar, plak ıvır zıvır vs. bulunuyor orda. ayrıca buca'da eğitim fakültesi karşı sokağında ve o sokağın aralarında da(o çevrede) eski kitapçılara bakabilirsin. kızlarağasının doğu tarafındaki kapısının karşı sokağında, hemen sokağın başında sağda bi sahaf daha var. bi de sevgi yolunda sor bence.

karsiya da carsi da bir tane migros sokaginda sevil galiba ismi digeri de postanenin karsi sokaginda olmak üzere iki tane var. bir de bir aralar dogru bati dergisinin bir kac sene onceki sayisini kabileden almistim. o ayki sayinin fiyatina vermislerdi. bir de orayi dene istersen.

(git: 21445)

daha önce de sorulmustu benzer bir soru. yazicinin ayarlari ile yapabiliyorsunuz ama cok zahmetli. bir fotokopici de cok daha rahat ve nispeten ucuza halledebilirsiniz işinizi.

yazıcımın öyle bir ayarı olmadığı anlaşıldı.. fotokopicide yaptırdım, kolay ve guzel oldu.. yardımlarınız için teşekkürler, araştırmadan lönk diye soruyu yazmışım bu arada, affedin..

ziraat i bilmiyorum ama yapıkredi ve anadolubankla çalışıyorduk, ikisinde para çekmeden önce haber veriyorduk.

ziraat bankasindan hem de ögleden sonra saat 3 te 3 milyar para istemistim. ama simdi veremeyiz durun bri bakalim cikacak mi demislerdi. 45 dakika sonra alabilmistim. sube ile alakali anlayacaginiz.

Özellikle Taşra Şubelerinde ve küçük şubelerde sorun olabiliyor.

çok dağınbaşında bir şube değilse sorun olacağını sanmıyorum. yine de arayıp sormakta/haber vermekte fayda var. bir şekilde parayı bulurlar ama gereksiz yere beklememiş olursunuz. bir de şu var, siz şubeye girmeden 10dk önce birisi gelip 100bin ytl çekmiş olabilir. ne kadar merkezi/büyük bir şube olursa olsun sıkıntı yaşayabilirler.

10.000 ytl. bir adet 100 ytl'lik deste yapar ki her bankada bu kadar para vardır zannediyorum. haber vermeden sorun olmaz. bir banka için çok para değil.

5 bin ytl ustu cekimler icin onceden bankayi (subeyi) arayip bilgi vermeniz gerekmektedir.

Çekmek istediğiniz saate göre de değişir o, haber vermeden akşamüstü almak isterseniz hayatta vermezler, çünkü şubeler gece ellerinde para bırakırlarsa gecelik faiz kadar şube zararına yazılır. Siz saatinizi ve istediğiniz miktarı haber verin.

ararsan sen rahat edersin. aramazsan seni rahatsız ederler. :)

arayıp haber verirsen para çekmeye gittiğinde beklemezsin. aksi takdirde o anda kasada o kadar nakit olmayabilir, doğaldır, beklemen icap edebilir.

trimpot'un dedigi gibi degil, ben 2 ay once sabah 10'da gidip (kadikoy subesi) 7.000 ytl cekim yaptim toplam 5-6 dakika surdu tek formalite imzami tutturmam gerekiyordu o birkac denemeden sonra oldu.

haber vermende büyük fayda var, sorun çıkartılabilir.

Spesifik olarak bilmiyorum ama şurası araştırılırsa bulunabilir:

en.wikipedia.org

bir wikipedi linki de benden. tarif ettigin tür bilimkurgu büyük ölcüde paralel evrenler/dünyalar türüne uyuyor. türkce olarak da www.bilimkurgu2000.com da bilgi olmasi lazim. bir de oraya bak istersen.

en.wikipedia.org(fiction)

rama serisini şiddetle öneririm, arthur c. clarke'nin 4 kitaplık bi dizisi bu. ithaki'nin yayınlamış olması lazım (içeri gidip bakmaya üşendim)

bir örnek,
sozluk.sourtimes.org

Tam aradıklarınıza uygun olarak Asgard üçlemesi var. Üçleme diyor ama ilk iki kitabı yayınlandı.
The Hitchhiker's Guide To The Galaxy'i söylemeye gerek yok sanırım.

Sozun gectigi baglami aciklar hatta cumleyi falan verirsen daha rahat cevap verebiliriz.

Cümlede geçmiyor aslında, liseden mezun olduğum alanda yazıyor ve kalıp olarak da kullanıyoruz zaten ama iki kelime de aynı anlamda nerdeyse

science uyuyor yahu neden uymasın

science uyuyor da dışarıdan birisine sanki bilimin allahını görmüşüz izlenimi uyandırıyor. peki astronomi ve uzay bilimlerini nasıl çevirebiliriz? liseden sonra en çok bu konuda sıkıntı çekiyorum. elin oğlu buradan çıkıp nasa'ya gideceğimizi falan zannediyor.

studies olabilir belki, science kadar ağır olmasın diyorsanız. Astronomy and space studies gibi

natural science diyebilirsin fen bilimleri için.ben dediğin kelimenin almancasına ihtiyaç duymuştum senin durumda, lise için.kullandığım kelimenin çevirisine baktım natural science diye geçiyor.

edit:uzay bilimleri internette de space science olarak geçiyor zaten.başına da bi astronomy koydun mu sorun yok bence.

hatta ingilizce menseili universitelerimizde fakultelerin adi boyledir. sabanci vs. en.wikipedia.org

applied sciences diye de geciyor.

gecenlerde ben de denk geldim. in-depth interview ya da depth interview diye geciyor. bir tür saha araştırma yöntemi ve benim denk geldigim metinde mülakat ve derinlemesine mülakat diye ikiye ayrilmisti denek görüsmeleri.

Derinlemesine mülakat (in-depth interview) bir kalitatif (niteliksel) araştırma yöntemidir. Deneklerle belli bir konu üzerine 1-1,5 saatlik bir görüşme yapılır. Bu görüşmede o konuya ilişkin duyguları, düşünceleri, anıları falan anlattırılır, olayları hikaye gibi anlatması istenir. Bu esnada kayıt yapılır (sesli ya da görüntülü). Belli bir sayıya ulaştıktan sonra bu görüşmeler çözümlenir, farklı mülakatlardaki ortak noktalar analiz edilir falan filan.

Keşifsel (exploratory) araştırmalarda ve özellikle psikoloji, tüketici davranışları gibi alanlarda oldukça sık kullanılan bir yöntemdir.

bak şu iki site var, bomba;

sinefil78.blogcu.com

400darbedesinema.blogspot.com

bunlardan gayrı "politik kamera" diye bi kitap var. aslında türler ve klişeler dışında, filmleri ideolojik açıdan inceleyen bi kitap(mış). bu kitabı bulursan bi göz at, olmadı al direkt. hatta bana da msj at, nerden bulduysan ben de alayım. piyasada pek yok bu kitap.

hollywood yapimlarinda ebeveyn profilleri

www.cilekindunyasi.blogspot.com

yukarıdaki adrese kefilim ben, çok iyi bir adres.

ayrıca: www.sinematik.blogspot.com

çok teşekkürler..politik kamera kitabını bi araştırıcam.bulursam haber veririm..

politik kamera nin yazarlari michael ryan ve douglas kellnera ait bir dolu makale bulunabiliyor internette ve özellikle media kültürü, ideoloji ve sinema üzerine cok yazmisliklari var. makalelerin cogu ingilizce bilmeyi gerektirir ama sizi bircok baska makale ve yazara da ulastirirlar ayni zamanda.

son yıllarda artık senaryolar belli yapılara göre kuruluyorlar. joseph campbell'ı araştırırsanız, bir sürü veri elde edersiniz bu konuda.

ama joseph campbell'ı direkt araştırmanız size bir sonuç vermeyecektir. onun "kahramanın yolculuğu"ndan yola çıkılarak sinema için oluşturulan bir izlek var, ona ulaşmanız gerek. bunu da daha çok syd field yapıyor...

genel olarak yapılır bu uyarı aslında sırbistan değil bulgarsitan falanda dahildir, nedeni kosova değil, en azından benim bildiklerim;
- yol boyu çevirme yapıp rüşvet istemeleri
- sahte polislerin insanların arabalarına ve mallarına el koymaları
- belli dnlenme tesisleri hariç, soyguna maruz kalma
en son olarak, bosna savaşı sırasında gene yazın türkiyeye gelen gurbetci aile sırplar tarafından durdurulup, arabadan genç kızın alınması ve diğerlernin bırakılması. şehir efsanesimi bilmem ama almanya/avusturya civarında hemen herkes bunu bilir ve gerçek olma ihtimali yüksek.
zaten genelde avrupada türk gazetelerinde güzergahlar ve dinlenme tesisleri anlatılır ki yukardaki sorunlar olmasın. zor iş.

Kosova mevzusu da tüy dikmiş olabilir. Şöyle bir şey hatırlıyorum; orada çıkan olaylar/gösteriler hakkında haber yapanlar, haberi doğrudan yerinden(göstericilerin yanından) yapıyorlardı sonra elemanlar bunların Türk olduğunu öğrenince polisler çıkartabilmişti bunları. Sonra uzak bir yerden haberi vermeye devam ettiler.

bilge egemen isimli hos hatun bir zamanlar bir program icin almanya dan araba ile türkiye ye geldi ve yol boyunca anlatti surada yenilir buraya gidilir falan diye. sanırım sırbistan da (eski yugoslavya da) arabayi konsoloslugun yakinina birakin, gözünüz arkada kalmasin demisti.

hakkaten de gecen hafta televizyonda sahte polislerin bir gurbetcinin arabasina el koymasiyla ilgili haber vardi.

vardır. bazı internet sitelerinde dinleme ve konusma alistirmalari var. onestopenglish ve eslcafe den baslarsaniz gezinmeye bir kac tanesine denk gelirsiniz.

herhangi bir yabanci arkadasiniz varsa, o arkadasinizin babasi ile duzenli chat yapmasini saglayabilirsiniz mesela babanizin?

ucuk gibi gelebilir ama bir nevi karsilikli konusma oldugundan ise yarar gibi az da olsa?

Ayrıca bunlar için konuşma sınıfları var ingilizce kurslarında. Herhangi bir kitap olmaksızınoturup sınıfça ingilizce geyik yapıyorlar...

@selimse : hafta içi çalıştığı,hafta sonu da müzikle uğraşması gerektiği için kurs düşünemiyoruz, zaten tam şu araya kurs ayarlamak muhtemelen zor olur.
@la traviata: aslında fena fikir değil,niye olmasın

nacizane fikir: babanızın evde türkçe konuşmasını yasaklayın. bütün dileklerini, şikayetlerini, düşüncelerini vs. ingilizce dile getirsin. hani evdeki herkes de ingilizce bilmiyorsa önce ingilizcesini söyler, sonra türkçesini.

1. tv ye konussun. misal haber izliyor, tepkisini ing. anlatsin.
2. filmden ziyade turkce dizi izlerken duydugu replikleri ingilizceye cevirsin.( dizi diyaloglari daha basittir)
( ilk etapta ya da etrafta siz varken bunlari icinden yapabilir ama sonra sesli konusmasi lazim. etrafta duyan varsa cekinebilir ama sonucta biraz abuk bir durum. ayri bir odada tv izleyebilir bir sureligine)
3. bazi ing ogrenme cd lerinde speaking aktiviteleri var, sesini kaydedip dinliyorsun vs.. english plus in var mesela.
4. bilgi egitim in konusma siniflari gelcek hafta gibi basliycak, sanirim 6 hafta suruyor.saat 19 da basliyor, ayarlayabilirse onlara da gidebilir haftada 3 gun. koordinat dolapdere.

şu adresi de buldum, belki bir işe yarar.
www.cdlponline.org

Sevgili Montella;bence takım oyunu. Ama görüldüğü gibi öne çıkanlar ve geride kalanlar olabiliyor. Kimi zaman bir oyuncu kotarıyor işi, üstelik berbat bir senaryoya rağmen, kimi zaman senaristin muhteşem hikayesi oyuncuların düşük performansı neticesinde sönük kalıyor,beklediği ilgiyi görmüyor. Ama nihayetinde takım oyunu olduğuna inanmaktayım.

(bkz: auteur sinema)

zaten dogasinda var bu isin boyle olmasi. odul torenleri de hep bu sekilde degerlendirir. tum odul torenlerinde oduller; en iyi yonetmen, en iyi senaryo, en iyi film, en iyi oyuncu vs diye verilir. bazen bir film en iyi filmi alir, bu en iyi takim calismasina dalelettir genelde ama ote yandan iyi yonetmeni baskasi alir, en iyi senaryoyu da bir baskasi.

oyle yani.

genel olarak filmler ve programlar yapımcınındır. yapımcı senariste senorya yazdırır, ya da hazır bi senaryo alır. kaliteli bir yönetmen seçer, beğenmezse yönetmeni değiştirir ve ajanslardan oyuncuları seçer.

tüm film aslında yapımcınındır, hollywood da bu bir kişi yerine firma oluyor. warner bros mesela.

ama son kullanıcı olan bizler için genelde başrol oyuncusuna maledilir ya da biraz bilinçli isek yönetmenine maledilir.

bu size yönetmenin izlediğiniz filmlerinde kazandırdığı alışkanlıklarla alakalı. herhangi birisi yönetmenini bilmeden bir film izlediğinde ona tim burton filmi diyebilir ya da bir başka filme "tim burton tarzında" diyebilir. yerleşmiş anlatım dili, bir de sık kullanılan oyuncular (bakınız: Tim Burton & Johnny Depp, Guy Ritchie & Jason Statham, Tony Scott & Denzel Washington) o yönetmenin kaşesi oluyor bir şekilde.

özellikle ben de Danny Boyle'u seyrederken benzer bir his oluşuyor. çünkü adam senaryoları yazmadığı, hatta farklı senaristlerle çalıştığı halde ortaya benzer yapı ve dokuya sahip filmler çıkartıyor. izlerken Danny Boyle'u izlediğini hissediyorsun. zaten başarılı yönetmenler ve yıllar sonra adı anılan yönetmenler bunlar oluyorlar. kendine has anlatım dili geliştirebilmek sinemanın en zorlu yanı bana kalırsa.

ayrıca başarılı yönetmenlerin senaryo seçmesindeki olağanüstü refleksleriyle alakalı olabilir tüm bunlar...

bir şey daha eklemek istiyorum, afişlerde ve giriş jeneriğinde yazan "bir ... filmi" kalıbı bana çok bencilce geliyor. sinema bir ekip çalışması ve bunu sadece yönetmene mal etmek gerçekten doğru değil.

yönetmeni bir futbol takımının antrenörüne, oyuncuları, futbolculara, yapımcıları ise yönetime benzetebiliriz.

baldur durumu çok iyi özetlemiş bence. benim merak ettiğim bir filmin yapılmaya nasıl karar verildiği? yani yapımcı "şöyle bir film yapsak ne tutulur be" diyor, akabinde ekibi topluyor diyelim. fakat sanırım tarantino olsun, david lynch olsun durum onlarda daha farklı işliyor.. mu?

bir filmin yapılmaya karar verilmesi için önce ortada bir senaryo olması gerekiyor. her şey o senaryoya göre şekilleniyor. yapımcılar, yönetmenler, oyuncular (son dönemlerde oyuncular da yönetiyor veya yapımcı oluyorlar) bir senaryoyu beğenip işe başlıyorlar.

tabii ki, bazen tamamen gişe amaçlı formülize senaryolar yazılıyor, yazdırılıyor. birçok örneği ben saymasam bile, kendiniz tahmin edebilirsiniz. onlar tamamen popüler kültüre hizmet eden ticari sinemaya hizmet ediyorlar...

şimdi,
ilk olarak eğer bir yönetmen kötüyse, kusurusuz bir senaryoyu bile izlenemez bir film haline getirebilir. ama mesela senaryo kötüyse, yönetmenlik kusursuz olsa bile, filmde bir eksiklik hisseder izleyici.
yani ilk olarak senaryo iyi olacak, yönetmen kötü olmayacak.
ayrıca şu da var ki, her yönetmenin senaryoya katkısı vardır. bazısında azdır, bazısında çoktur. (örneği verdiğiniz baba filminde, romanı mario puzo yazmıştır ama film(-lerin) senaryosunu mario puzo ve francis ford coppola beraber yazmışlardır.)
tabi bazı filmlerde oyuncu filmin önüne geçebilir, -ki bu bence yönetmenin takdiridir. eğer usta bir yönetmen istemezse hiçbir oyuncu, filmin önüne geçemez.
sağlam hikayeyi, yönetmen daha ne kadar etkili hale getirebilir ki? sorunuza aklıma ilk gelen film "seven"i veriyorum. bence senarist bile, seven'i yazarken öylesi bir atmosfer hayal etmemiştir. işte yönetmen mahareti de biraz o'dur bence. -atmosfer yaratabilmek-.
son olarak, eğer filmin gerçek sahibi -yasal olarak- kimdir derseniz, bir sinema filmi için, sadece filmin yapımcısı, yönetmeni, senaristi, müzik bestecisi ve diyalog yazarı hak iddia edebilir.(mesela oyuncuların, aksi yönde bir antlaşmaları yoksa, film üzerinde hiçbir hakları yoktur.

sofistike maymun;
hollywood'la avrupa sineması (ve bazı amerikalı bağımsız yönetmenler) farklı işliyor.
tarantino'su olsun lynch'i olsun, kubric'i olsun kieskovski'si olsun bunlar otör yönetmenler. yani 1 yapımcı bunlara recep ivedik senaryosu götürüp yönetmesini istese siktiri yer oturur yerine muhtemelen. bu tip yönetmenler kendi hikayelerini kendi yarattıkları tarzda anlatan adamlar oldukları için tarzlarının dışında bir film yapmazlar.

Oyuncular veya senaryo öne çıkabilse de film her zaman yönetmenindir. Filmin sahibi yapımcı olabilir ama yapıt olarak film yönetmenindir. Böyledir bu. Ressam tabolusunu başkasına satabilir, sahibi başkası olabilir o tablonun. Ama o resim o ressamındır. Böyledir bu.

almazsın olur biter.

Ben de rahatsız oluyorum ama rahatsız olduğum için biraz da kızıyorum kendime. Neticede bir duyuru sitesi ve bu duyurular da kurallara uygun.

Yine de başkasının emeği üzerinden para kazanılması üzüyor beni. Düpedüz korsanlık bu diyorum. Sonra şu anda film indirdiğim geliyor aklıma, ben ne yapıyorum ki diye düşünüyorum.

aynı ilanın sürekli olarak verilmesinden rahatsızım ben. bir ara rüyama girecekti "ingiliz edebiyatı ile ilgili görsel arşiv" diye.

korsan zımbırtıların burada parayla satılmaya çalışılması da hoşuma gitmiyor evet. ama satana niye satıyorsun da denmez ki.

satana neden satiyorsun elbet denmez ve de istemiyorsam "almam olur biter", peki calinti oldugu bilinmesine ragmen bir esyanin satilmasi ile ilgili bir duyuru yazsam kalacak mi burada. mesela ben bryan furynin nerde oturdugunu buldum, arabasini caldim, geldim buraya satilik araba diye ilan verdim. almazsak olup bitecek mi?

Satana karışmam da, risk alıyor(lar). Seveni vardır, sevmeyeni vardır, başına iş alır. Yalnız takas ilanlarına oldukça sıcak bakıyorum.

burda film nasıl indirilir diye sorulurken ,araba nasıl çalınır diye sorulmadıgına göre divx arşivini satmak isteyen varken çalıntı araba satıyorum diyen olmaz.satmak isteyen satar, almak isteyen alır arşivleri; gereksiz vicdan muhasebelerine girmek yersiz.
kültürel eserler ile diğer ilegal eylemleri karıştırmak oldukça yanlış,zaten bir sansür merakı başladı yine hafiften her alanda...

bu mp3 indirmenin araba çalmaya benzetilmesi olayına gıcığım ben. ben bryan fury'nin arabasını çaldığımda bunun kötü bir şey olmasının sebebi benim fazladan bir arabam olması mı bryan fury'nin bir araba kaybetmesi mi? herhalde ikincisi... ben mp3 indirdiğimde kimin nesi eksiliyor arkadaşım onu izah edebilen var mı?

ben de rahatsız oluyorum
kendin de indirip izliyosun evet kabul ediyorum , müzikle kitabı korsan kullanmasam da filme ve oyuna para yetiştiremiyorum dvd sini bulamadıgım ve kiralayamadıgım filmi internetten indirip izliyorum..çok sevdigim bir oyun degilse de satın almadan indirip oynuyorum.
ama indirip senin izlemen-oynaman başka bunun üzerinden para kazanmak başka bişey. sen adamın yaptıgı şeyin, satma hakkını elinde tuttugu şeyin üzerinden para kazanıyorsun. bu hırsızlık işte, çünkü onun kazanması gereken parayı sen alıyorsun.
böyle bir ticaret kabul görmemeli bence almazsın olur biter mantıklı bir yaklaşım degil.
bu gözle bakıldıgında da bence araba çalıp satmaktan farkı yok. bir kitap çıkarttıgınızı ve kitabın başkaları tarafından satıldıgını, kendi kitabınızın satışından zırnık alamadıgınızı düşünürseniz aynı şey oldugunu görürsünüz.dedigim gibi insanların indirmesine p2p de paylaşmasına vs. engel olmak karşı çıkmak imkansız ama satmak olayın bambaşka bir boyutu.

netten bir tane şarki bile indirmiş bir insanın burda tek kelime etmesinin samimiyetsizliğini yalancığığını kolpacılığını fener tutup göstermeye gerek yok.
"ben de indirdim ama...şöle şöle" lüzumsuzluğu nasıl bişedir.

di mi lostu 3 yıl sonra izlemeye yürek dayanmadı izledik. house u dexterı bekleyemedik tnt ülkeye gelsin de yayınlasın. afm sinemaları avrupa filmlerini versin diye durunamadık di mi.

torrent diye bişe olmasa çoğumuz şu an çok sevdiğimiz yönetmenlerden haberdar olmayacaktık kimilerine göre eksik kalacaktık ya da kendimize göre.

hangimizin para vererek kevin smith küliiyatı ya da tarkovski külliyatı alacak imkanı var paramız olsa da. bilmem bakmadım satarlar mı çok çok 2 şer dvdsi vardır piyasada.

hiç satın almadım bi ilandan ama eski bir oynunu filmi bulamayana yolladım. çok ilgimi çeken bir şey olsa para verip alırdım. msnden şarkı alıyorsunuz arkadaşlarınızdan. sonra da "ben de indirdim ama.." laflarına gelmesin kimse.

emek hırsızlığımış da şuymuş.

bildigin korsan durumundan farki yok. bir filmi indirip izlemek ile bunu satip maddi kazanc elde etmek ayni $ey degil elbette. eskiden olsa "filmler, oyunlar, albumler turkiye'de cok fahi$ fiyata satiliyor" deyip korsana ufak yollu tahammul imkani bulundurulabilirdi lakin artik fiyatlar da diger ulkeler ile ayni hatta bazen daha ucuz oluyor. ama degi$meyen tek $ey gelir duzeyi. 1 ay cali$ip 3 kuru$ kazanan birinin 1 kuru$unu tum bunlarin orjinaline ayirmasi da soz konusu olmuyor. bu ve benzeri durumlar da korsana yonlendiriyor insanlari tabi bu en cok bundan kazanc elde edenlerin i$ine geliyor.

elinden geldigi kadar orjinal film almaya cali$ ama her aradigini bulamayacaksin ve mecburen ya internetten indireceksin ya da boyle ar$ivini satanlardan temin etmek zorunda kalacaksin. misalen en son burada da duyurusunu actigim ama cevap bulamadigim "Animaux amoureux, Les" filmini aradim hatta bu film onumuzdeki haftalarda turkiye'de gosterime girecek ama gitme $ansim bazi sebeplerden dolayi yok. orjinal dvd zaten piyasa da yok. mecburen bunu da ya internetten bulacagim (bulamadim) ya da korsan ar$ivinde olan birinden parasini verip alacagim.

sebepler cok ama korsani hakli cikaran yanlari yok tabi.

bence bu duyurulari rahatsiz edici kılan biraz da bu mp3 leri filmleri satan arkadaslarin bakis acilari. elbette korsan indiriyor herkes ve elbette korsan kötü birsey olmasina ragmen el mahkum bazen. ama o filmleri mp3 leri satarken ne kadar cok para kazanirim nasil bu isten zengin olurum diye düsünüyorsa arkadas orada bir yanlislik var bence. o filmlerin nasil ve nereden indigi belli. bir bos dvd nin ne kadar ettigi de belli. varsa elinde film mp3 takas edersin ya da eşegin kulagina su kacirmadan satarsin. ama ayni ilani defalarca ve bikmadan usanmadan yayinlarsa bir arkadas görmezden gelmek de mümkün olmuyor. ya da en azindan ben bu duyuru sitesinde böyle cambazliklar yapilmasini pek hos goremiyorum. onu kim takar elbette o da başka bir soru.

zaten sorun da aslında tam bu noktada.

mesela arkadaşınızdan bir kitabı alıp, fotokopisini çektirebilirsiniz.
arkadaşnızdan cd alıp onu da kendiniz için kopyalayabilirsiniz.
bunlar legaldir, çünkü kişisel kullanım içindir.

ama o kitabın fotokopisini alıp, satmaya başlarsanız, bu kişisel kullanımın ötesine fersah fersah geçeceği için artık suç işleyen bir insan konumundasınız. hayırlı olsun.

elbette, şu tarz bir arama duyurusu legaldir (kişisel kullanım sınırları)
"bilmemne ödevim için x filmni arıyorum, kopyasını gönderebilecek arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim"
ancak, "elimde, x,y,z, filmlerinin kopyaları var, isteyenlere makul ücret karşılığı gönderebilirim" gibi bir duyuru legal değildir.

yani, burada, internetten indirdiğim filmleri satıyorum demekle, katotopark'ta korsan cd satmak arasında fark yoktur. ikisinde de polis merkeze götürüp, öptürebilir. ikisinde de hakim karşısına çıkarsınız. ikisinde de para cezası alırsınız. hatta hapis cezası bile alabilirsiniz. tek fark, burası küçük bir komünite ve mesam'ın, müyap'ın, müyo-bir'in ya da satılan eserlerin mali haklarını elinde tutan insanların haberi olmuyor.

edit: ayrıca, üzülerek söylüyorum ki, yürürlükteki Fikri Sınai Haklar Mevzuatı ve İnternetle ilgili bilimum mevzuata göre, bu duyuruların yayınlanmasına aracılık eden site de bundan sorumludur. örneğin, her ne kadar çakma mallar cenneti bile olsa, gittigidiyor bile, bu konuda yaptırımlar uygulamaktadır. örneğin, armani vekili, gg'de çakma armani satıldığını fark edip, siteye ihtar gönderirse, söz konusu ürünleri anında satıştan kaldırıyorlar. burada da benzer bir durum yaşanmaması için, bu tarz illegal satışların burada yer almaması gerekir diye düşünüyorum.

ancak unutmamak gerekir ki; şu tarz bir arama duyurusu legaldir (kişisel kullanım sınırları)
"bilmemne ödevim için x filmni arıyorum, kopyasını gönderebilecek arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim"

bu tür duyurular sadece sozluk kullanıcılarına açık.ayrıca korsan tezgahlarında mp3 cd si almakla burdaki bir kullanıcıdan almak arasında bir fark yok denildiği gibi.satın almak isteyen kişinin bağlantı sorunu olabilir,zaman sorunu yüzünden p2p olayına giremiyor olabilir,hala her yerde alenen korsan tezgahları varken, burda suçtur bu demenin alemi yok.polis önce gözü önündeki şeyleri halleder halledecekse.
bu açıdan bakarsanız kitabın fotokopisini üstüne kar koyarak satan üniversite fotokopicilerini polisin toplaması lazım.

bu sekilde yapanlarin verdikleri listelerdeki materyalleri cekiyorum, yakinda isteyenlere bedava dagitmaya baslayacam. biraz sabredin.

eksi duyuru olabildigince esnek bir platformdur, anormal durumlar haricinde hic bir seyi silmek istemiyoruz. Cunku size hos gelmeyen seyler baskalarinin isine yarayabilir.

Ama eger bir duyuru, ana sayfada kalmak ugruna silinip silinip tekrar ekleniyorsa, o zaman bunu yapmak yasak, duyuru kurallarinda da belirtildigi gibi. (bunu onlemenin yollari arastirilmiyor degil).

Her turlu basimizi belaya sokacak duyuru ve ilanin internet kullanicilarina kapali olmasi konusunda ozen gosterin, siteyi kapatirirlarsa bu durum hic kimsenin hosuna gitmez.

Şimdi olayı biraz alegorik hale getirip, aynı zamanda cinselliği de kullanarak (bkz: freud) şöyle bir örnek verilebilir:
Farzedelim ki bir ülkede evlilik dışı cinsellik ve para ile seks yapmak yasak. mp3 ya da başka bir telifli eseri indirmek evlilik dışı cinsellik gibi; onu satmak ise para karşılığı birilerinin cinsel ihtiyacını tatmin etmek gibi.
Teşbihte hata olmasın da :)

mesaj yardimci olur umarim. sevgilerimlen.

dizideki sarkilarin bir kismini muammer ketencoglu nun albümünde bulabilirsiniz. ama hangi albüm derseniz son albümlerinden birisidir diyebilirim. simdi bakmaya üsendim.

valla orjinal halleri yok da, diziden çekme kayıtlar var bende. istersen upload ederim bi ara rapide.

@pyro: baştacısın, gerçek bir prensessin !
@atmacaged: sağolasın
@crayze horse: eyvallah onlar bende de mevcut :)

kpss gerekmiyor.(muhtemelen en yakın kpss haziran veya temmuzdadır)
üniversitelerin farklı kriterleri olabiliyor, fakat ortak olan kriterler ales / kpds ve üds'dir. daha çok etkili olan da kpds tabii ki. zaten üniversiteler akademik kadro alımı için ilan verdikleri zaman bu kriterleri belirtirler.

mesela Kocaeli Üniversitesi'nde geçtiğimiz kasım ayında verilmiş ilanda şöyle belirtilmiş bu mevzu:

"Öğretim Görevlisi (MYO ve Fen Edebiyat Fak. İngiliz Dili Edebiyatı ABD Öğr.Gör. kadroları hariç) ve Arş.Gör. (Eğitim Fak. İngiliz Dili Eğitimi ABD Arş.Gör. kadrosu hariç) kadrolarına başvuran adaylar KPDS ve ÜDS’den 50 ve daha fazla puan almış olmak zorundadırlar."

kpss gerekmez, bu sene temmuz başında yapılacak ve sınav başvuru tarihi de nisan sonu.

önemli olan kpds yahut üdsdir ve bu kriterler okuldan okula değişir. Kocaeli örneği var, bende Ankara Üni örneği vereyim. Üds veya Kdps'den 70 gerekiyor kadro için.

ales ve üds yeterlidir.

yüksek lisans sırasında diye belirtmişsiniz gerçi ama bazı okullar mastera kabul ederken kendi proficiencylerini ya da toefl ı kabul ediyorlar, aynı şekilde akademik kadro için de.

araştırma görevlisi olmak icin merkezi sinav düsünülüyor. eskiden ales ve üds yeterli olabiliyordu. simdiki mevzuata iyi bakmak lazim. bir de cesit cesit arastirma görevlisi kadrosu var. ona da dikkat etmek gerekiyor.

önüne bir aşure kazanı alıp da ben hangi taneyi yemeliyim diye sormak gibi oldu

sergi gezmek istersen koudelka sergisi var. bir de istanbul modern var gezilebilecek.

film festivali

Rahmi Koç Müzesi
Tophanede güzel bir nargile
ya da sahilde güzel bir sahlep
Nevizade'de güzel bi 70'lik
En kötü ihtimalle Kabataş - Zeytinburnu tramvayına binmek bile tarihi mekan turu gibidir :)

bir arkadasim eşi ve iki yakini ile birlikte gitti söyledigin gibi kendi yaptiklari bir planla. bir araba kiralamislar ve italya da 5-6 gün kadar gecirmisler. tüm masraflar kisi basi 1.5 ytl yi gecmemis git gel ye ic derken.

italya diger Avrupa ulkelerine gore oldukca ucuz.fiyatlar turkiyeyle ayni -ama Euro-.euro bu hizla giderse gocertecegi cok acik. en azindan ogrenci olan beni gocertir. o yuzden zamaninda her yanini gezmis olduguma seviniyorum. euro 1700 civarlarindayken, bir ogrenci icin okul zamani calisip yazin yurtdisina gitmek cok kolay bir seydi. simdi ise insan kahroluyor. Sizin gezinize donersek; gezeceginiz yerler Napoli -pompei-, Roma, Firenze, Venedik olmali. Pompei de gecersek geri kalan 3 sehiri gezeceksiniz mutlaka. Otel fiyatlarini bilmem ama hosteller 20€ yuvarlak hesap. Konaklama adami gocertir. Ucak bileti simdiden alinirsa bulunur ucuza -myair ile-.

kafama esti gidip gezicem derseniz vize zor olmaz mı?

hele italyadan

@demlikposeti:
bunu yazmamin bir nedeni de buydu zaten. ben oncesinden yerimi falan ayirtsam, ucak biletini de alsam gidis-donus italya verir mi bize vize? elimizde patlama sansi olabilir mi yoksa hepsinin (gerci her ulkede var bu sans ama)? ne ugrasiyon gidip tur'a katilsaniza mi diyorsunuz yoksa? biraz bilgi ermek gerekirse 3 kisi gidecek, birisi avukat birisi eczaci birisi de bos gezenin bos kalfasi.

türkiyeden tatil ayarlamak çok pahalı, lüks muamelesi yaptıkları için deli gibi koyuyolar üzerine.canlı yaşanmış örnek var bi dolu, aynı vakit aynı yerde aynı şekilde 250 euroya bulduğum tatil trden alınca 1200 ytl idi geçen sene.

o yüzden diyeceğim şudur ki y.dışında bi arkadaşınız varsa onun üzerinden yapın rezervasyon işlerini.ona parayı verin onun hesabından çekilsin miktar ne ise.

www.ltur.de ve www.lastminute.de benim daha önceden kullandığım 2 site buralarda son dakka fiyatları yakalarsan değmesinler keyfine :)

uçak bileti için de germanwings.com ya da verdiğim sitelere bakabilirsin.

entrapmen: oyle hopp dur bakiyim nereye gidiyorsun diye bir sey soylenmiyor, eger belgelerin tamsa, yani maddi durumlari gosteren banka hesabi, 1-2 tapu vs varsa gayet rahat veriyorlar vizeyi, hic sorun yasamadim simdiye kadar ben. bildigim kadariyla da pek zengin bir aile degiliz. tabi ucak biletlerin, otel rezervasyonlarin v.s hazir olacak.

vampyria: su soyledigin konu cok onemli. nedenini bilmiyorum ama bizim ulkede kendi vatandasini ...me politikasi almis basini yuruyor. hem az veriyor, hem karsiliginda cok aliyor. arkadaslar eger burdan bir tatil koyune rezervasyon yaptirisaniz -luks bir yere- 1500ytl para cekerler. ayni yere rusyada okuyan ark.im yaptirdiginda ise 400€ odemisti. hollandaya gitmek icin hollandali bir arkadasima hangi ucuz yolu kullaniyorsun diye sordugumda onurair demisti. halbuki onur air 150€ istiyordu. o oradan yaptirdiginda 25€ almisti bileti. demem odur ki bu durumu iyi belleyin, yurtdisindan bir tanidiginiza yaptirin rezervasyon v.s

Konu benim istemedigim bir yone dogru ilerlemis, turlardan once kendim ayarlasami dusunuyorum halen.

Biz oyle cok saglam otellerde falan konaklamak istemiyoruz, ne bileyim 3-2 yildizli oteller keser bizi sonucta sadece uyuyacagiz orda. Ha yol gecen hani gibi de olmasin 2 bayan 1 bay gidecegiz. Ayrica ucak biletleri dedigim gibi pegasusun kampanyadan alinacak bilet ucreti olmadan. Benim, Italya icin konusacak olursak, her sehirde 1 adet otel bulmam gerekiyor. Bir de bu sehirler arasi gidis ve en nihayetinde donusu ayarlamam gerekiyor ki bunun icin verilen adreslerdeki ucuslara baktim maalesef yok oyle ucuslar.

Sandigimdan daha zor herhalde boyle bir seyi ayarlamak :|

otel degil de hosteller kesmez mi ya da kampingler ? Roma'da camping flaminio, firenze de camping michelangelo, venezia da camping alba doro. Roma da prefabriklerde kalmistik 2 kisilik ufak oda. Yalniz kamping 5 yildizli otel gibi, havuz, cillop duslar v.s v.s kisi basi 22€ idi. Firenze ve Venedikteki kampingler, kendi cadirlarinda kalmak 10€-12€. bungalow ya da prefabriklerini bilmiyorum, daha pahalidir. hostelbookers.com ya da hostelworld.com bu tur yerler icin isini gorur. Burdan arayabilirsin. Sehirler arasi yolculugu burdan ayarlamayacaksin. Gideceksin oraya, dogaclama bir sekilde tren garina gidip, trene atlayip gideceksin. Trenler hizli, ucuz ve konforlu, en kolay ulasim aracidir. Dusundugun kadar zor degil ayarlamak.

bazi tur sirketleri sadece paket tur satmiyor. italya'ya calisan ve munferit tur ayarlayan bir sirket bulursaniz en ucuzu soyle olur: ucak biletinizi ve misal ilk ineceginiz sehirdeki oteli turdan satin alin. diger sehirlerde de istediginiz gibi takilin. mesela bir arkadasim 2 hafta sonra prag'a gidiyor ve ucak bileti arti 4 gunluk 4 yildizli otel icin aldigi fiyat ( sadece bu ikisi var) havayolu sirketinden alacagi bilet fiyatindan daha ucuza geldi. onlar hazir vizeyi falan da aliyorlar, rahat olur.
daha zor ve pahali olmasina ragmen anarsik gezmeyi seven biri olarak sunu da oneririm: avrupa'ya cogu havayolunun sezonluk promosyonlari oluyor. 70 euro arti vergi bileti var aylardir. vergi epey tutuyor gerci ama olsun yine de normal ucuslara oranla epey indirimli fiyatlar. en son swiss ve malev' in avrupa promosyonlari vardi, bi goz atin isterseniz trek'in sayfasina. en alttaki promosyon ucuslari.

(bkz: ucuz uçuş) faydalı olabilir..
ayrıca, oteli boşverin, avrupadaki hosteller bizdeki pek çok 3-4 yıldızlı otelden daha doğru düzgün yerler. otel yerine hostelleri öneririm.

thesaurus: hemen hemen tum sozluk sitelerinde arama yaptirabilirsin ' thesaurus' u secersen. bu adamlarin esanlamli kelimeler icin hazirladiklari ozel sozluk. bu ise yariyor yani. bir de su var:
193.133.140.102 burasi enfes bir yerdir. esanlam icin thesaurus ve suggest alternatives'e basarak arama yaptirabilirsin. eksi duyuru kullanicilarina bir de kiyak yapmak isterim hazir bahse acilmisken. aramayi ' show combinations' seklinde yaparsaniz arattiginiz kelimenin nasil nerde ne sekil kullanildigina dair ornek cumleler acar. misal preposition aliyo mu, hangi anlamlarda kullanilmis, word formation olaylari gibi bazen sozlukte aramanizin zor oldugu detaylari cart diye gosterir.
turkce icin bilmiyorum maalesef.

online sözlüklerde farkli anlamlari verilir ama aradaki fark aciklanmaz. en iyisi oxford ya da cambridge in advanced sözlükleri ya da varsa cd lerine bakmak olabilir. thesaurus icin wordweb güzelce is görüyor, www.dictionary.com da da theasurus bölümü var ayrica. ama dedigim gibi aradaki anlam farklarini aciklamaz büyük cogunlugu.

3 hafta once bir kaza gecirdim, hastaneye giderken 112yi aradigimizda gelen ambulansa para verildi mi bilmiyorum ama taburcu olurken doktorsuz ozel ambulansa 60 lira vermistik

112 acil sağlık hizmetleri acil durumlar dahilinde ücretsiz olarak hizmet vermektedir. acil durumlarda yapılan müdahaleler ve doktorların zorunlu gördüğü nakiller ücretsizdir.
ancak keyfi olarak yapılan hasta nakillerinde ücret alınmakta diye biliyorum ki bunlar içinde çoğunlukla hasta nakil ambulansları kullanılmakta.
entryde ambulansı boş yere meşgul ettikleri için ceza ödenmiş olması kuvvetle muhtemeldir, oh iyi olmuştur...

1998-1999 gibi 112 de görevliydim. normalde bir makbuz durur söforun yaninda ve hasta yakininin hali vakti yerinde ise ücret istenirdi. ama 2 seneye yakin süre icinde 5 kez kesilmemistir o makbuz.

112 hizmetleri ücretsizdir. sizden para istenmesi tamamen şöförün insiyatifine, sizin vermeniz de sizin insiyatifinize bağlıdır. mecbur değilsiniz. hasta nakline ise zaten 112 gelmiyor bildiğim kadarıyla..paranızla ambulans tutuyorsunuz.

power xl var.

www.powerxl.com.tr

yayinonline dan bakıcaksın, keyfine göre hangisi uyarsa dinleyeceksin oradan.

tek gecerim
www.radyoodtu.com.tr

Sourberry şunun son versiyonu bunun plug in i filan demiyorki. Tıklıyorsun ve anında winampden dinlemeye başlıyorsun.

Fi tarihinden kalma winamp kullananlar dinleyemiyor ne yazik ki Sourberry. Gerci yeni winamplerin de light surumleri gayet iyi ama bazen insan upgrade etmek istemiyor.

(Bence Sourberry guzel dinlenesi radyo, ama size kalmis tabi.)

radioparadise in hastasiyim ama sadece yabanci cok nadir türkce caliyor(mus bana daha türkce parca denk gelmedi).

winamp'in media library 'sinden (son sürüm) shoutcast radio bölümüne girilir. Ordaki binlerce radyodan çeşit çeşit bitrate bitrate dinlenir.

iyi ingilizce kursu yoktur iyi hoca vardir bence. kurstan ziyade daha once kursa gitmis hocadan memnun kalmis arkadaslarla görüsmeye calis.

toefl'a hazırlanırken english academy'ye gitmiştim ben. asıl amacım o olmamasına rağmen konuşma konusunda çok ilerledim, tavsiye ederim.

Wasabi'de yok.
Babel'de var.
Tam olarak istediğin "işitme engellilik" üzerine filmler mi, yoksa işitme engelli karakterlerin bulunduğu filmler mi?

nell vardi jodie foster oynuyordu galiba.

(bkz: copying beethoven)

children of a lesser god ,marlee matlin

deafness.about.com
www.michdhh.org
deafness.about.com

fully charged dedikten sonra cek. telefoncular oyle demesinin amacı batarya bir süre sonra gercek performansına kavusur ilk basta biraz fazla tutarsanız ona daha cabuk kavusur yani olmasada olur.

bi nevi şehir efsanesidir bu olay. son zamanlarda cıkan modellerin kullanma kılavuzlarında yazıyordu gerek yok oyle bir şeye diye.

Bu olay açıklandı, ben de çok yakın geçmişte pil aldığım için aynı bu soruyu nette araştırmıştım ve güvenilir bir kaynaktan (elektronikle fenle ilgili sağlam bi yerdi) şu cevabı buldum: cep telefonunun pili eski Nimh pillerden se 10 saat tut, ama Lithum(Li-On) pil ise doldm diyince çek. Çünkü yeni pillerin içinde çip filan var cep telefonunun işlemcisine seviyesini voltajını filan bildiren, ayrıca Li-on pil kullanmayan telefonda kalmadı zaten. Çekebilirsin fişten.

Normalde benim bildiğim bataryalar ilk takıldığında gerçkten bi 10-15 saat şarjda beklemek zorundadır tam şarj olabilmesi için. Fakat sanırım şu 1-2 yıldır üreticiler bizim yerimize şarjda tutuyorlar bataryayı o yüzden bizim bir daha tutmamıza gerek kalmıyor. Eğer zaten gerek olsa idi ekranda fully charged yazmazdı çünkü 3200'ün de dediği gibi artık yeni teknoloji şarj cihazlarında bataryanın doluluk oranını ölçebilen bir sensör bulunmakta. Bu sayede batarya tam şarj olduğundaalet şarj işlemini kesiyor. O yüzden tam şarj olmuş bir telefonu 1 dk da 10 saatte şarjda tutsanızhiç bir şey farketmeyecektir zira alet zaten şarj etmeyi kesmiş durumdadır...

Bazi sarj edilebilir elektronik aletlerde batarya mesela %95 gibi bir oranda sarj oldu mu tam sarj oldu olarak kabul ediliyor. Son %5 cok yavas doluyor geri kalan sarja oranla. O yuzden tam dolu isareti veriliyor kullaniciya. Ama uzun sure birakirsan agir agir dolmaya devam ediyor batarya. O yuzden ilk sarj icin uzun sure oneriliyor olabilir.

Soyledigim gibi, bu bazi aletler icin gecerli. Ama fazla sarj modern aletlerde goz cikarmadigi icin eger telefonla isiniz yoksa birakin uzun sure sarj olsun.

kullanım kılavuzunu okuyun. orada hepsi yazıyor.

eldeki üc tane siemens telefon fazla şarj da birakildigi icin bozuldu ve tamir ettiremedik bir türlü. dikkatli olmanizda fayda var o sebeple.

www.dilforum.com
www.kpds.org
www.seyfihoca.com

Bi sürü yazdım uçtu gitti...

Av malzemeleri satan yerlere uğrarsan oldukça ucuza bulabilirsin. Misal resimdekinin yeşilini 45ytl'ye almıştım geçen sene. Şehir belirtmemişsin ayrıca, izmir'deysen Kemeraltında av malzemesei satan bi sürü tükan var oralarda satılıyor. Ama hepsini gez öyle karar ver, kazıklamaya çalışıyor ...ler.

koctas tan aldim masasi ile birlikte takim halinde iki tane de sandalye vardi. hepsi katlanip bagaja sigiyor rahatlikla.

Koçtaş, praktiker gibi mağazalarda olabiliyor...

geçen sene "metro" marketten, tanesi 13 ytl ye almıştım. yine bimlere bunlardan geliyormuş daha da ucuz oluyormuş.

bizdeki koltukların bir tanesinin ambalajı açılmamış neyseki. üreten firmanın bilgi kağıdı var içinde.

belde tüketim ve tekstil ürünleri tic.
www.beldebelsan.com
0216 611 81 72 - 72 - 73

web sitesinde satış noktaları kısmı varmış. yardımı olur sanırım.

www.adrenalin.com.tr

kamp malzemeleri satan yerleri tavsiye ederim ben de, gerçi metrodaki 13 ytl de iyiymiş ondan ucuzu bulunmaz muhtemelen ama yine de bakmak istersen tophane'ye gidebilirsin.

nargilecilerin orda, sahile doğru yürürken aynı dediğin tip koltuklardan satan bi kamp malzemecisi var.pazarlık falan da yapıyorlar.

formasyon diye aratirsan daha once sorulmus benzer sorulara verilmis cevaplar var. formasyon dan kastinin ingilizce ögretmenligi sertifikasi oldugunu tahmin ediyorum. 3 ayda vermek mümkün degil bildigim kadari ile.

ekran karti olabilirmi acaba¿

lcdnin bağlantılarında sorun varsa yapar bunu. söküp bu noktalara bakman lazım

Bi ara yapmaz olmasını açıklayamıyorum ama notebook gövdesinden lcd ekrana giden kablolarda bi iletişimsizlik,kopukluk felan var olabilir. Görüntü gittiğinde lcd yi oynatın, lcd kablolarının geçtiğini tahmin ettiğiniz yerlere filan bastırın. Görüntü gelirse önermemin doğru olma ihtimali yükselir...

aynısından benim siemens te de oluyordu. servise götürdüm iki kez cözemediler. ama format atinca gecti. uzun suredir de olmuyor.

bornova da musevi mezarliginin karsisinda bi yer var,orda olabilir

reyhan pastanesi ile vakko arasında bir dvd dukkanı var,uye olmama ragmen adını hatırlayamıyorum su anda,orada eski yeni her turlu dvd'yi bulabilirsin,en son 5 ytl'di kiralama ucreti

opera bale binasinin arka sokaginda gözlükcülerin arasinda bir dvd satıcısı yer var. oldukca genis arsivleri var. bir de websiteleri olacakti ama aklima gelince yazarim arti.

mac bizim evin yakınında var okan cd tarif edeyim yerini kskya yolun duserse

ya da daha iyisi ben indirip çekerim sana bulamazsan haber et

en iyisi algoritma nin dedigi gibi bornova daki mtk. baya sağlam bi arşivi var ne ararsan var, olmayan şeyleri de buluyolar.

tam teşekküllü bir hastane olması şart. bu durumda bulundugunuz yerdeki araştırma hastaneleri, üniversite hastaneleri ve büyük merkezi hastanelerden almaniz yeterli gibi. ben devlet hastanesinden almistim. ilce hastanelerinden alinan raporlarda sorun cikabiliyor diye duydum tam tesekküllü degil diyerekten.

atmacaged'in yazdıklarının tam tersine, bana bizzat askerlik şubesindeki astsubay tek doktorlu sağlık ocağından bile alabilirsin demişti.ama tek şart özel olmayacak mutlaka devlet hastanesi falan olacak.tabi bu bilgiye güvenip güvenmemek sizin elinizde.ben denemedim.

rumbagus yedeksubayus hastalığına yakalanmışsınız siz.

beyazlar beceremez. yazmadan kimse ben yazayım çünkü kesin yazılır ve izlememen imkansız çok film izlediğini belirtmen dolayısıyla. ayrıca son saniye üçlüğü içermeyen varsa bende seyredeyim konsept değişmiştir belki. son olarak ana tema olmasa da mesela american history x türü siyah-beyaz kapışmasının olduğu filmlerde de (ağırlıklı olarak streetball) karşılaşmak mümkündür basketbolla.

daha once sorulmustu söyleyememistim. simdiye nasipmiis. gene hackman in alkolik bir basketbol antrenörünü oynadigi güzel bir film var. ismi de hoosier imis. türkcesini hatirlayamadim. su adresten bakabilirsin www.amazon.com

(git: 20372)

space jam vardı maykıl abimiz falan. süper bişeydi.

teşekkürler.
seçtiğim filmler: Crossover, Blue Chips, Home of the Giants, The Red Sneakers, Love & Basketball. En kısa sürede hepsini izleyeceğim umarım candanag'in dediği gibi son saniye üçlüğü tematiği yoktur.
Bu arada yüksek ihtimal izlemişsinizdir ama Finding Forrester adlı filmi kesinlikle öneriyorum.Hem edebiyat hem basketbol.. Çok etkilenmiştim izlediğimde.

Coach carter

www.imdb.com

basketball diaries vardı bir de, gerçi izlemişsindir muhtemelen ama gözünden kaçmışsa diye =)

he got game içlerinden en begendiğim film diyebilirim.
ray allen ve denzel washington sevgisinden olabilir(denzel ı sevmem aslında eheh) ama güzel bir filmdi.sözlükte okumuştum galiba stephon marbury nin yaşam öyküsüymüş gibi bir şey vardı.

bir arkadas yabancilara türkce ders veriyor, konu üzerine yüksek lisans yapiyor. ne yazik ki yabancilara türkce ögretecek dogru düzgün bir kitap olmamasindan yakiniyordu. bu sebeple mümkünse bol pratik ile ögrenmeye calismasi.

Kolay Türkçe.

Litera firmasından Güven Açık'la irtibata geçilebilir.

Ankara Üniversitesi TÖMER'e başvurabilir bence, oradan yönlendirilir - ki TÖMER'in kendi kitapları da var

Ingilizce TV kanali varsa (Digiturk, kablo vs) altyazisiz izle. Bu seni biraz Ingilizce havasina sokar ve rahatlatir.

Ne mulakati bu? Is basvurusu icin mi? Konu neyse, o konu hakkindaki en temel sorulari kafandan gecir, cevaplarini hazirla. Ezberleme, sadece birkac kere sorulara mulakattaymissin gibi cevap ver. Egitimini, is tecrubeni vs Ingilizce olarak anlat. Konu ile ilgili bilmedigin onemli anahtar sozcuklerin Ingilizcesini ogren (mesela konfeksyoncuysan "confectioner" deme, dogrusunu ogren).

ingilizce bilen bir arkadasinla en az 3-4 kez provasini yapin, sorular sorulsun cevaplar verilsin. hem heyecani alir, hem de ne söylenecek ne söylenmeyecek onun kritigi alinir. sözlü mülakattan korkulmaz, mülakattan korkmaktan korkulur diyerek baglayayim. rahat olmak lazim. onlar da insan senin benim gibi.

ne yaparsanız yapın ingilizce bilmediğiniz için güvensiz durmayın. hele "excuse my bad english" falan kesinlikle demeyin. kekelemek, tökezlemek, doğru kelimelerin kafadan uçması normaldir, mülakatlarda olur öyle şeyler

moot court'a katılım söz konusu sanırım. bildiğim kadarıyla kısaca kendinden bahsetmeni isteyecekler, hangi okulda okuduğun, hobilerin falan. neden yarışmaya katılmak istediğin ve hukukun hangi alanları ile ilgilendiğini de sorabilirler. tavsiyem, ayna karşısında kendi kendine konuş. bilmediğin ama bilmen lazım gelen kelimeleri doğru teleffuzları ile öğren.

kendi kendine konuş hocam. sürekli mantıklı mantıksız, tv ye açıklama yapar gibi, röportaj veriyormuşsun gibi sürekli konuş ama doğru konuşmaya çalışarak konuş. önemli olan akıcılığındır eğer yeterli akıcılıkta konuşabilirsen yaptığın hatalar göze batmaz arada kaynar gider, ama unutma akıcı olmak demek hızlı konuşmak demek değildir.

hotel rwanda (ağlatır)
elephant man (üzer)
dancer in the dark (hımmm'dan öte)
duvar (kızdırır)
yol (üzer)
sodom'un 120 günü (depresif duyguları besler)

devam edecek...(şimdilik aklıma gelenler)

elephant man'e ben de katılıyorum, ve hanneke'nin funny games adlı eseri oranında artırıyorum. ha ne hissedeceğin süpriz olsun.

Hiç bir filmin etki göstereceğini sanmıyorum..

into the wild
the pursuit of happyness

oturup ağlayın.

Film den ziyade televizyon tarihinin en carpici sosyal serisi olan Oz u izle. Omrumce cok cok az kez ekran karsisinda aglamisimdir, hatta suan tek hatirladigim "ucurtmayi vurmasinlar" var ki ondada yasim kucuktu. yani beni aglatmayi basaran yapit kesinlikle Oz oldu (spoiler: ozellikle Cyril O'riley in malum sahnesi). gerci dikkate pek alinmayan bi oneri bu. cunku genel bi onyargi var bu tip bazi temalara. bu seri bir aksiyon, vurdu kirdi serisi degildir. hele benim gibi tanriyi fazlaca sorgulayan birisiyseniz idealdir. sozu acilmisken bu tip on yargilara birde "battlestar galactica" yi uzay filminden ibaret sanip siktreden bunyelere yaziktir demek var ama neyse..

Oz, actiginiz baslikta dediginiz gibi size kesinlikle biseyler (!) hissettirecektir.

Mar Adentro filmini izlerken ağlamayana kendim dışında rastlamadım. Sizi ağlatır mı bilemem.

Ek: (bkz: #6842291)

flawless haklı, requiem ve schindler'e hmm diyen adama hiçbir film kar etmez ama şunlara da bir bakılabilinir:

eternal sunshine of the spotless mind
c.r.a.z.y.

bu film de seni aglatmazsa eger, bir ay boyunca gozlerine sogan bagla. :)

Taegukgi hwinalrimyeo

not: o listedeki filmlere bile hmmm dediysen, ya senin algi probleminde bir sroun var ya da baska dunyalarda yasiyorsun. ayrica, sana "birseyler hissettiren" film varsa ne oldugunu cok feci merak ediyorum.

edit: aklima geldi yine birsey, bu animeyi izle, izleyip de aglamayan yokmusmus. ben henuz izlemeye cesaret edemedim.

Grave of the Fireflies

"vozvrashcheniye"
sabredebilirsen...

my name is sam var sean penn in oynadigi. benim gibi bir kütüge ile amanın dedirtmistir.

"Black" derim ben (bkz: http://www.imdb.com/title/tt0375611/)

amores perros
forrest gump
reconstruction
12 angry men
donnie darko
mulholland dr

çok var aslında, bunlara da tepki veremiyorsan bence bi uzmana görün derim..

babam ve oğlum

(bkz: la vita e bella)
(bkz: reis bey)
(bkz: freaks)
(bkz: koroshiya 1)

dalgaları aşmak olabilir.

yeşil yol

insan hah en büyük tepkim hmm olmuştur diyorsa, tüm büyük yönetmenler birleşse film çekse gene beğenmez. yani genel olarak böyle değilseniz, zaten bir süre sonra bu döneminiz geçince (böyle dönemler olur normaldir) zaten izlediğinizfilmler öyle yada böyle etkileyecektir.

the shining

(bkz: susam sokağı)

in the name of the father

ağlatılacak kişi erkekse;
a perfect world - kevin costner, clint eastwood

ilgilenenler için doğru cevapları yazayım dedim:
(bkz: salo o le 120 giornate di sodoma)
(bkz: cannibal holocaust)
(bkz: hotaru no haka)
(bkz: pink flamingos)

grave of the fireflies'ı -orijinal adı hotaru no haka- izledim demin.ağlamadım ama gözlerim doldu.gayet mutsuz etti şu anda beni film.

fotokopi için gidebilirsin her halde. olmadı bir itü öğrencisi yardımcı olabilir..

daha once de sorulmustu benzer bir soru. kayitli oldugunuz üniversitenin kütüphaneler arasi ödünc alma/verme ofisine bir danışın. bazı üniversiteler lisans ögrencileri icin talep kabul etmez iken bazilari ediyor bildigim kadari ile. en temizi böyle.

başka bir üniversitenin lisans öğrencisini almıyor itü kütüphanesi. yüksek lisans öğrencisini alıyor ama ondan da para alıyordu sanırım.

one dimensional man - herbert marcuse o yillarda elden düsmeyen kitap diyor kaynaklar. ecnebi memleketler de elbette. buralarda bilemem.

ronald fraser'in "isyancı bir öğrenci kuşağı 1968" adlı belge yayınevinden çıkan çalışması işine yarayabilir.

Gofret Beyin'e bir sorsanız ya sözlük mesajından.

çok teşekkürler sağolunuz...

antonio negri & félix guattari, bizim gibi komünistler, otonom yayıncılık.

sözlük yazarı babaerenler'e de sorun, o çok fazla biliyor batı literatürünü.
türkiye için itaatsiz'e başvurun.

gofret beyin ve in nuce gibi çok kıymetli yazarlar var sözlükte, onların da fikrini almadan bir şeyler eksik kalır.

tekrardan tesekkur ediyorum. ismini verdiginiz yazarlara da ulasip danisacagim.

www.imdb.com
buradan bakabilirsin filomografisine.

film degil de televizyon dizisiydi diye hatirliyorum. hatta haluk bilginer de zuhal olcay in ölen eşiydi.cok feci sallamis oldugumu da hissetmiyor degilim.

"uzman sözlük kadrosu" şeklinde arama yap sözlükten. oradan da "türk" diye arat. oradaki yazarlara mesaj at :)

dvd sürücün varsa, bi dvd player programı edinerek...

powerdvd örneğin.

media player classic

Windows Media Player'da da izleyebilirsin

vlc player

çıkmazsın öyle bişey olsa topçu subaylar nasıl çalışacak. bizim milli guvenlikçi hiç birşey duymazdı.

malesef bu olayı yemiyor askeriye. sol kulağında %60 sağ kulağında %68 duyma kaybı olan çok yakın bir akrabam şu anda askerliğinin 3 ayında.

dalağınızın yarısını aldırırsanız askerden yırtabilirsiniz. kulaktan dolma bir bilgidir, sisteminizin karşılaşacağı problemler konusunda mesuliyet kabul etmem.

2 parmagi olmayan asker gordum

Tek böbreği olan bir arkaşım çürüğe ayrıldı.Tek kulak olayında kıyas yapabilir miyiz bilmiyorum.

Tek kulağı hiç duymayan bir arkadaşım, askerliğin 3. ayında çürüğe ayrılabildi.

tek kulağı duymayan bir arkadaşım hiç gitmeden çürük almış. hatta hiç duymuyor da değildi, yüksek bir oranda duymuyordu ama.

her iki kulağımda da kulak zarı erimesi ve işitme kaybı var. tıp dili ile söylersek rahatsızlığım bilateral kronik otitis media. gündelik hayatımı çok etkilemiyecek bir işitme kaybım var. sol kulağımda kayip daha fazla. 2003 yılında askerlik icin basvuru yaptigimda bu rahatsızlıgımı askeri hastanedeki kbb doktoruna soyledim. bulundugum ilçeden izmirdeki kara kuvvetleri hastanesine sevk ettiler. ordan da ankara gataya. gatadan tekrar ilçeye ilçeden tekrar izmire... aradaki yılbasi ve hafta tatillerinide sayarsak 1 ayı geçkin bir süre dolaştım durdum. rapor alacağımı hiç ummuyordum ancak 2003 ocak ayında askerliğe elverişli değildir diye rapor verdiler. duyduğuma göre bu kadar çok dolaşmamın ve uzun sürmesinin nedeni çürük raporu denen askerliğe elverişli olmadıgını gösteren raporların çok hassas konu oldugu ve doktorlarında basını agrıttıgı. herkes topu birbirine attı benim olayımda. anladigim kadariyla çürük almak istiyorsun ama biraz zor olabilir çok ümit baglama derim ben.. umarım verdiğim bilgiler işine yarar.. askerlik muayenesi için askeri hastaneye gittiğinde bu rahatsızlıgını söyle en azından şansını denemiş olursun. bol şans :)

benim de ortopedik bir sıkıntı yüzünden cürük raporu alma hayallerim vardi. askeri hastanede tanidik bir doktora denk geldim. cürük raporu verme netameli bir iş önce alırız birligine gidince oradaki doktor uygun görürse o versin cürük raporunu demisti. bir fikir verir belki.

valla ben de vakti zamaninda (askere gitmeden 10 sene once) tuberkuloz gecirmistim. askere gidene kadar butun askeri muayenelerde, subede falan soyledim kimse birsey demedi. sonra birlige gittim, ordaki giris muayenesinde soyleyince askeri hasteneye sevk ettiler, ordaki askeri doktor hastaligi gecirdigim doneme ait rapor, rontgen ve kan tahlillerini istedi, verdim, 12 gun askerlikten sonra curuk raporunu alip ciktim. yani atmacaged'in dedigi raporu askere gittikten sorna verme yanlisi bu adamlar, bi gitsin gorsun diyolar herhalde. subede falan biraz bastirirsan yada netteki resmi askerlik mevzuatlarini karistirirsan kesin bir bilgi edinebilirsin.

cevaplayan herkese çok teşekkürler. palyacopapi eğer bunu okursan bana mail adresimden ulaşır mısın? burada forum havası olmaması için bir iki soru sormak istiyordum da...

[email protected]

newsreader da deniyor. anchorwoman haber sunmaktan ötesini yapiyor sanki.

Ben anchor ya da anchorwoman diyecektim.

bush ass licker ne ya ahauhauhahuhauha...fluffer deseydik bari

tamam ya şımarın yolladım metni. anchorwoman yazdım. haber ötesi bişi yapsın kafamız rahat olsun. :)

defne samyeli ali kırca, mali birand gibi haber sunuyor diyorsanız anchorwoman dır. yok kaan yakuphan gibi sunuyor diyorsanız newsreader dır. böyle artistlik yapıp yorumlarla falan sunan dallamalık yapanlar anchor oluyor işte man ya da woman ne gerek var insan işte insan.

en iyisi "prince" fakat piyasada bulmak zor. orjinal italyan malı olanından bulursanız brc de iyidir. arabanızın marka ve modeline göre araştırma yapın. bir marka, bir arabada çok iyiyken, başka bir arabada kötü olabilir. markadan daha da önemlisi, montajı yapan yer...

bence atiker, pahali ve kaliteli. kac motor hangi model bunlari da yazarsaniz tam yakacagi tutari verebilirim. agirlik, tork ve model bu kriterlerde onemli cunku

brc iyi ama cok kopyasi var piyasada. biz orjinalini takiyoruz deseler de pek güvenme derim. yerliler icinde ise aldesa iyi gibi. genelde taksiciler falan seciyor. fiat da fabrika cikisi lpgyi aldesa takiyormus .

havaş servisi konak'a değil alsancak'a bırakıyor. Oradan 8 nolu otobüse binerseniz, gideceğiniz yere ulaşabilirsiniz. Yolculuk etmesi en zevkli hatlardandır bu. Deniz kenarındasınız çoğunlukla.. Hattın ayrıntıları şurada:
www.izmir.bel.tr
Siz istihkam durağında ineceksiniz muhtemelen.

bir de izmir belediyesi en son havaalanına otobüs hattı koymuştu. havaşla aynı yerde bırakıyor. havaş'dan 4 kat ucuzdu en son. bir de aceleyse işiniz adnan menderes yolunda baya bir çalışma var şuaralar. genelde olabildiğine sıkışık oluyor. ona göre planlamanızı yapmanızı öneririm.

havaalanından kesinlikle 200 numaralı otobüsü tercih edin 1,5 ytl vereceksiniz 10 lira yerine ayrıca aynı yerden kalkıp aynı durağa gidiyor. oradan da 8 numaralı otobüsle ulaşabilirsiniz

Otobüs havaalanına giderken Bostanlı EGS Parktan kalkıyormuş, Efes otelinin önünden yolcu alıyormuş, oradan havaalanına devam. Yani şöför bana öyle dedi.

adnan menderes yolundaki trafik biraz canımı sıksa da sanırım 1,5 2 saatte birliğe ulaşırım..yardımlar için teşekkürler..

otobus efes otelinin yan tarafinda thy bürolarının orada alip oraya birakiyor. oradan biraz yürüyüp 8 numaraya binmek en güzeli.

Nelerden hoşlandığı derken? Belli bir ürün, ürün grubu, marka, ya da hayat tarzları itibari ile davranışlar falan mı kastettiğiniz?

genel olarak. mesela türkler rakı sever almanlar bira gibi.

Hmm. Aslında şöyle bir şey var, A.B.D. deki çeşitli bakanlıklar (ticaret falan filan) böyle ülke raporları yayınlıyorlar, o ülkelerde iş yapacak Amerikalılar için. İşte ekonomik durumundan tut, kültürel olaylara, adreslere kadar her bi halt oluyor. Ortadoğu'da iş yapıyorsanız uzun yemeklere alışık olundan tut, uzakdoğu'da yemeğe beyaz elbiseyle gitmeyine kadar bir sürüşey görmüştüm oralarda. trade.gov, commerce.gov, state.gov gibi adreslerin altında olması lazım. Trade, country reports, cultural information, falan gibi keywordlerle aratırsan bulursun belki.

gezi kitaplarında bu tip konular hakkında da bilgilere yer veriliyor. nelerden hoşlanırlar veya neler kabalık olarak algılanır..

çekler birayı sevmez ona taparlar :)
bulgarlar pezeveklik-orospuluk alanında nam salmıştır avrupada, kötü bişey bu.

sui nin söyledigi sanirim factbook lar, ama bildigim kadari ile sadece istatistiki bilgiler yer aliyor ama son derece ayrintilidir istatistikler o ayri. ben de travel guide lari tavsiye edecegim. ülkelere ait kültürel özellikleri ve nelere dikkat etmeniz gerektigini falan yazarlar.

battlestar galactica ilk sırada olmalı sanırım . dizi arşivini mesajla yollarsan indirmene gerek kalmayabilir :)

stargate sg-1 le başlarsın (10 sezon) sonra 8. sezondan itibaren atlantisi izlemeye başlarsın (şu anda 4. sezon) mininova denilen yerde sg nin tüm bölümlri mevcut. gayet güzel bir arşiv olur izler izler durursun ben hepsini izledim ordan biliyorum

the lost room vardi bide dvd sini kaybettim 6 bolum felandi. ankaradaysan banada ver hatta :)

lost room 3 bolim ve sakina izleme. flash tv de cikan 5. kalite ek$in filmlerinden oteye gitmiyor. benden soylemesi.

bir de stephen king in hikayelerinin kurgulandigi bir seri vardi onu izle derim.

lost room u kesın izle. begenmezsen gel ben burdayım. paranı iade edeyim.

efendim işbu duyuruyu zaten lost room u seyrettikten sonra açtım. daha başka söyle mini series tarzi ne var diye. lost room ise güzel konu kötü oyunculuk sebebi ile heder edilmis bir dizi bence.

her ne kadar bilim kurgu olmasa da carnivale benim bir numarali fantastik dizimdir. siddetle de herkese tavsiye ederim. dusmanima bile!

daha sonradan ayrıca kisa film olarak cekmislerdi. normalde filmin icinde duvarlardan gectigi kismi yok.

evet pixar'ın gösteri amaçlı hazırladığı kliplerden. bende var hatta isteyip de bulamayan varsa.

filmden sahne değil yani, güzel düşünmüşler o zaman, bendeki fransızca, ingilizcesi için link alabilirim, ya da ismi nedir, belki vardır rapidde

pixar in diger kisa filmlerini topladigi bir dvd si var. torrent ten indirmistim ben.

o dvd pixar'ın bugüne kadar yaptığı bütün kısa filmlerin güzel bir toplaması. divx i de var hatta 700 mb civarı.

önce kbb sonra dişçi hastalık,iltihap fln varsa dişçi dokunmaz pek. rakı bi gün idare eder kökten çözmez.

beyninize yakin herhangi bir yerdeki agri tehlikeli olabilir deniliyor, bir an once doktora gorunmede yarar var

Tahminen söylüyorum; yirmilik dişin iltihaplanmış olabilir. Diş sorunları kalbe bile vurabiliyor, sanırım en yakın zamanda 20liği çektirmenizgerekiyor . Şayet tamamen çıkmadıysa diş, kesinlikle herhangi bir diş hekimine gitmeyin. Yarı cerrahi müdahale tadında bir şey olduğu için, bu konuda ihtisasli birine çektirmenizi öneririm. geçmiş olsun

agrı kesici icin ise majezik öneririm. üstüne tanimam.

(bkz: hüseyin hatemi)

hüseyin hatemi ve hüsrev hatemi öyle konuşuyorlar ama dinci değiller.

akit yazari bir adam vardi sanirim oydu söyledigin.

ara sıra tayyip de o şekilde konuşur. her gün haberleri izlerseniz farkedersiniz.

sürpriz olarak ali rıza demircan demek istiyorum.

Hah işte bu adam! Teşekkürler.

yapıkredi yada iş bankası olsa kolaydı. garanti iptal etmiyor bildiğim kadarıyla.

şubeye gidip ya da haklı müşteri hakkını arayıp ben kartımı iptal ettirecem diyorsunuz. onlar da niye diye soruyor size de yıllık aidat diyorsunuz.büyük ihtimal iade ederler bu durumda.

kartınızı iptal ettirmek için içinde borç olmaması lazım, ben kartı iptal ettirmek istiyorum dediğiniz zaman; peki o zaman borcunu ödeyin iptal edelim önerisi ile karşılaşırsanız pek iyi olmaz.

ha geri alabiliyorsunuz, ben mesela tekstilbank kredi kartıma yansıtılan kart ücretini geri aldım, çünkü ben kart için müracat ederken benden 2 sene kart ücreti alınmayacağına dair madde vardı sözleşmemde. ancak pek çok bankanın sözleşmesinde (hani o küçük yazılarla yazılıp okunmayan yerde) bunu kabul ettiğiniz yazar.

ha çok itiraz etmek istiyorsanız; ilçe kaymakamlığında bulunan tüketici sorunları hakem heyetine başvurabiliyorsunuz. sonrası allah kerim..

yapıkredide belli bir miktar harcamaya söz verip iptal ettiriyosunuz. mesela gecen sene temmuzda veya agustosta kesmişlerdi, aradım kesmenizi istemiyorum dedim, 4 kasım a kadar 1800 ytl harcamayı garanti ediyosanız kesmeyiz dediler, nitekim kesmediler de onu harcayınca. ama garantide öyle bi olay yok diye biliyorum.

aradım sordum, garanti bankasi adina konusan telefondaki hanım o ücretin alinacagi sözlesmenizde yaziyor dedi. ama tüketici mahkemesi kararlari dedim o da bddk kararlari var dedi. tüketici mahkemesine basvurayim parayi alayim dedim 15 ytl lik posta pulu istediler. ben de en sonunda vazgectim. garanti de olmuyor yani.

sözleşmede yazıyor bu ücret dediler.ben biliyorum araştırdım deyince "tüm borcu ödeyin kartınızı kapatın,o şekilde veririz" dediler.sonra bir dilekçe yazdım.ay sonu ekstresinde +30ytl kredi kartı düzeltmesi yazıyordu.kartı da kapatmadılar.annem bu parayı verdiklerine hala inanmıyor orası ayrı mevzu:)

not: Garanti bankası - 2007 Haziran

bildiğim kadarıyla 2 tane otomatik ödeme talimatı verilirse kart için ücret alnmıyor

@reeper redeemer: 2 otomatik ödeme faturası yıllık hesap işletim ücreti için. Kartta işe yaramıyor.

Akbank Neo için 6 aylık 21ytl para alıyor. Bankamatik kartı talebine karşılık verilmişti bu kart üstelik, kredi kartı değil.

flickr.com var.

çok uzaklara gitmeyin. eksibition var. ama geçici olarak hizmet dışı galiba. gayet de "aha bizim ev" fotoları falan oluyor yani.

flickr gibi gizli bir hazine icin tesekkur ederim.
eksibition hem ufak hem de cogunlukla bizden.

benim demek istedigim icinde profesyonel fotograf bulunmayan ve global bir site. ya bildigin amator cekimler iste

türkçe arıyorsan flickr benzeri negatif.com var.

facebook.com eheheheh