ankara hızlı istanbul yavaş diye biliyorum italyada. ankaradan alan arkadaşlarım 1 haftada falan aldılar en geç.

Kasım'da Ankara'dan aldım. Daha önceden İtalya'dan defalarca alınmış Schengen vizelerim vardı. Pasaportu teslim ettikten sonra vizeyi almam 5 gün sürdü.

Randevu alabilmek onemli,randevuyu aldıktan sonra genelde kısa sürede veriyor,bizimkilerin evraklarını verdik iki gün sonra hazırdı vizeleri

eşim için istanbul'dan ekim sonu kasım başı gibi başvurmuştuk ve seyahatimizi 15 şubat olarak belirtmiştik. 30 Ocak'ta geldi vize. 3 ay içeride kaldı pasaport.

Sözün özü; eskiden böyle değildi son durumlardan sonra daha ince eleyip sık dokuyorlar ve seyahat tarihine yakın verdikleri doğru.

Senin planın da güzel ama ben olsam denk getirip Roma'nın bi içsaha maçına giderdim.

Soylediklerinin arasında panteonu gezebilirsin fakat diğerleri çok zamanını alır. Yarım yamalak kalır ve strese girersin. Terminiden çıktıktan sonra hemen kolezyuma git. İçerisine girme, giremezsin de zaten 10 saatlik zaman diliminde saçma olur. Kolezyum dan sonra emanuel abidisi var oraya git oradan Capitol tepesine git. Biraz dinlendikten sonra aşk çeşmesi, İspanyol merdivenleri ve en son da vatikan tarafına gidip panoramik olarak gör. Ardından bir yerde yemek ye ve yavaş yavaş terminiye geç.

1 ay önce Roma'daydım. Kolezyum ve Vatikan Müzesi'ne daha önce gittiğim için içlerine girmedim. Özellikle kısıtlı vakitte kolezyum ve forum alanını dışardan gezebilirsiniz diye düşünüyorum. İçi de güzel ama kısıtlı vakitte bence şart değil. San Pietro'ya girişte sıra oluyor, tek tek xrayden geçirerek alıyorlar, ben bir tek orda yaklaşık yarım saat sıra bekledim. Panteon biletini yerinden aldım, çok hızlı akan bir sıra vardı, giriş problem olmadı. Bir de papanın jübilesi sebebiyle tadilatta olan yerler -pek çoğu açılmış olsa da- vardı. Aşk çeşmesi boş, Piazza Navona'daki heykelin etrafı brandalarla çevriliydi- belki şimdiye açılmıştır. Ziyaret etmek istediğiniz yerlerle ilgili bu konuyu da önceden kontrol edebilirsiniz. Ek olarak iyi bir restoranda güzel bir öğle yemeği yiyin bence, rezervasyon da yaptırın önceden mutlaka, iyi yerlerde kapıdan girmek mümkün olmayabiliyor.

her yer birbirine yürüyerek de yakın. Atla bolt'a vatikandan başla yürümeye.. müze gezmezsen baya baya bir yeri gezersin.

İlk girişin vize alınan ülkeden olması daha iyi olur. Geçeri bir sebebin yoksa sorun çıkma ihtimali var. Ben olsam riske girmezdim.

Macaristan'dan vize alıp ilk girişimizi Avusturya üzerinden yapmıştık ve bir problem olmamıştı. Burada önemli olan konu vizeyi aldığınız ülkede daha çok gün geçirecek olmanız.

Yine de profesyonel olarak çalışan kurumdan bilgi alın belki ülkeden ülkeye değişiyor.

şimdi girişte sorun çıkmasa dahi bir sonraki vize başvurusunda sorun çıkabilir.

Sorun olmaz. Almanya schengi ile ilk ülke olarak İtalya'ya girmiştim. Sonradan aldığım vizeler süre olarak hep artış gösterdi.

çıkabilir. sonuçta girişinize izin verecek kişi o ülkenin sınır polisi. o izin vermeyebilir. verse bile fransada da sorun çıkabilir. daha sonraki schengen vizelerinde de sorun yaşanabilir. tamamen oradaki görevliye bağlı.

fransadan vize aldım barcelonadan girdim sorun cıkmadı. bir sonraki vizede sorun çıkarsa da napayım?

normalde frasnadan girecektim, hastalık oldugu için giremedim, bi sonraki durağım da barselonaydı her şeyim hazırdı. napacaktım yani? sırf bu yüzden barselona biletimi iptal edip fransaya mı dönecektim?

bana çok saçma geliyor bu mevzu.

Schengen'e başvururken birden fazla ülke ziyaret edecekseniz en uzun kalacağınız ülkeden vize almanız bekleniyor. Sorarlarsa Belçika'dan giriş yaparken Fransa'da daha uzun kalacağınızı belgeyle kanıtlayabiliyorsanız hiçbir şey diyemezler. Sormazlarsa zaten sıkıntı yok.

Ancak sorarlar ve kanıtlayamazsanız sıkıntı çıkabilir, çıkmayadabilir. Bu durumda risk almış oluyorsunuz. Nasıl bir polise denk geldiğinize bakar.

Almanyanin bekleme sirasi uzun, fransadan randevu almak daha kolay. Hollanda genel olarak daha uzun veriyor diyorlar, fransa veya hollanda yapardim ben olsam. (Hollanda’ya basvurucam aralikta ben de)

fransa kesinlikle. almanya asla.

Fransa.
Almanya vizeleri sıkıntılı ve bu sıkıntı 2025 ilk çeyreğe kadar devam edeceği öngörülüyor. Red alanların itirazları 2025 e kadar askıya alındı diye haberlerde geçildi bugün.

Normalde en uzun süre kalacağınız ülkeden almanız gerekiyor ama yalandan rezervasyon göstererek bunu aşabilirsiniz. Fransa+1

the museum

2022'de şuradan çok memnun kalmıştık: www.serinnhouse.com

butcelerini bilemem tabi bolgede her butceye uygun otel var.
ben 2-3 sene once wish'te kaldim sizin yazdiginiz hem uygun fiyatli hem magara icin de hem de sahibi cok ilgili bir yerdi. kendi adima tavsiye edebilirim.

yoksa argos ve taskonalar da var mesela ama en pahali otellerden.

www.hikmetshouse.com


evin hikayesini okusunlar o ruhu bulabilirler

(Bkz: Anatolian houses)

Argos tuzludur ama mükemmel bir otel. Odaların yanısıra mağaraların içinde düzenlenmiş ortak alanları, şarap mahzeni vs. alanlar var. Tüm mekanlar arazideki mağaraların büyüklüğüne durumuna göre özel tasarlanmış. Teraslarından sabah balonları izlemek muhteşem bir deneyim. Restoranı da harika. Öve öve bitiremedim ama o kadar var:)

ben bookingde hep orada ödeme seçeneği ile başvurdum, bir sorun olmadı.
Ayrıca parasını ödeseniz bile iptal edebilirsiniz ki onlar da biliyor bunu.
Aynı şey uçak biletleri için de geçerli değil mi zaten.
Sadece planlamanızı görmek için yapıyorlar diye biliyorum.

bence otobüs biletlerini rezerve etmeniz iyi olur.

1- konaklama: sorun olmaz. Yani hollanda spesifik bir durum yoksa normalde sorun olmaz o konaklama belgesinde. Konaklamada önemli olan confirmation olmalı. Yani numarası vs. Yani ödeme olmasa bile rezervasyon gerçek olmalı. Arasalar sorsalar evet rezerve etmiş denilecek konumda olman lazım öyle düşün.

2-Bazen elzem olmasa bile planlamarınız ne kadar şeffaf ve belgeli olursa o kadar sıkıntı yaşama şansınızı azaltırsınız.

Vizeyle beraber bir dilekçe veriyorsunuz, ben şu, şu sebeple ülkenize geleceğim, şu kadar şurda kalıp, şu araçla şu tarihte şuraya geçip şurada kalacağım vs. tüm programınızı bu dilekçeye yazarsanız sorun çıkmıyor. Ben haziranda yaptığım başvurumda arkadaşımın aracıyla ülke değiştirecektim, bunu dilekçeye yazdım ve sorunsuz vizemi aldım. Bir gece de arkadaşımda kalacaktım, davet mektubu vs. uğraşmamak için iptal edilebilir hostel rezervasyonu yaptırdım, vizeyi aldıktan sonra da rezervasyonu iptal ettim- onda da sıkıntı olmuyor.

Programınız dilekçede açık ve rezervasyon bilgileriyle tutarlıysa sorun olmayacaktır.

Vize çıksa bile oasaport kontrolde bazen sorabiliuorlar napıcaksın planın ne netede kalacaksın diye, otel rezervasyonlarını görmek istiyorlar. Ben mesela diğer ülkelere de geçecegimi ayrıntılı söylememiştim.

ağın özelliklerini göremedim (ya da ben bulamadım) ama bizim kedi bütün ip ağları açtı bu zamana kadar. hatta kafasını ittire ittire içinden geçiyordu.
küçük gözenekli tel taktırdık sorun ortadan kalktı. o yüzden eğer ip'se tavsiye etmiyorum.

Bundan yapmıştım ben ittirerek kenarından çıkıyor bizimki malesef. Çok sık kanca vidalayarak filan belki halledilir ama bence tel daha iyi. Tel ittirince açılıyor diye japon yapıştırıcısıyla dolaplar için kullanılan çocuk kilidi taktım ben sinekliklere, o da işe yarıyor.

çok sağlam (kalın makreme ipi gibi düşünün) ipten örülmüş ağ ve sağlam dübele takılmış kanca olmadıktan sonra balkonda çok anlamı yok. Bu şekilde yaptıran arkadaşım var ben koşup atlasam beni tutar gibi geliyor. Pencere için güzel çözümler var da balkon ancak bu şekilde.

Winblock araştırın, sahibiyle tanışmıştım %80 ihracat çalışıyorlar, çocuk ve pet için ürünleri var, metal ağlı hepsi. tamamen kendi arge'leriyle geliştirmişler kaliteli bir firma.

www.winblock.store

merhaba, file iple daha ucuza mal olabilir. youtubeda bir ton videolar var, çoğu kişi kümes teli ilede yapıyor. önemli olan kedi yaramazsa kafasının geçmeyeceği gibi olmalı özellikle ip filede 4cmden küçük aralıklı file alıp çıtaya sabitleyecek cama takın.
eğer pimapene sabitlicem derseniz bir matkap ve kanca (çengel vida gibi) ile camın etrafına 10 tane kanca vidalayıp fileyi bu kancalara geçirebilirsiniz, instagramda yapan hesaplardan görsel yardım alabilirsin.

kendin çok pratik yaparsın filecilere para kaptırma.
ve lütfen tüm açtığınız tüm camlara yapın

parma ve bologna duz italyan sehirleri, parma kucuk bologna daha buyukce bir sehir. cenova'ya gitmedim yorum yapamam ama madem floransa'ya zaten ayrica gideceksiniz, pisa'ya kadar gitmisken ben olsam cinque terre'ye giderdim.

Cenova çok özel bir yer sayılmaz -Floransa, Roma vs. karşılaştırınca:)- İyi şarapların ve yemeklerin üretildiği Chianti bölgesine gidiyorsunuz aslında ilginiz varsa şarapevlerine ve onların restoranlarına uğrayabilirsiniz. Montalcino'da gün batımı şahanedir. Montepulciano da güzel bir köy. Cinque Terre önerisine katılırım, bir günde 5 köyü trenle gezebilir, denize girip deniz ürünleri yiyebilirsiniz.

Nasıl bir gezgin olduğunuza bağlı, ben dolce vita kısmına daha çok hakimim:) Müze, tarihi yerler görmeyi sevenlerdenseniz Floransa, Bologna, Siena'yı anca gezersiniz. Özellikle Floransa'da görecek çok yer var.

Siena'ya gidin bence. Parma'ya gitmedim. Genova'yı ben sevmem ama Bologna'dan daha görülesi. Bologna daha küçük ama sevimli bir şehir. Trenitaliaya bir bakın, hızlı trenle venedik'e gidilebilir. Firenze venedik arası iki saat civarı gibi aklımda kalmış. Cinque Terre de ayrıca güzeldir.

saydıklarınızdan sadece parmayı görmedim.
cinque terre 5 köyden oluşan bir yer daha ilersinde portofino var bir hatta iki gün kesin oralara ayırın derim. genova yerine de bolognayı tercih ederdim. siena, lucca, san gimignano monteriggioni ye de bakabilirsiniz. müze gezmeyecekseniz tabi .

Diyet yapmadan kilo vermezsin kardiyo yapmak vücuttaki enerjiyi kullanma yöntemlerinden biridir, temelde araba kullanmaktan bir farkı yoktur, bu aşamada harcadığın her kalori sonradan aldığın kalorilerle yerine koyulur yani kilo vermezsin ama sonradan aldığın kalorileri azaltma yoluna gidersen yağ kaybı yaşarsın. Yani diyet şart. Kaynak: Benim engin ve uçsuz bucaksız bilgilerim.

yakılan kalori (bazal metabolizma+spor) - alınan kalori (yediğin, içtiğin her şey) = 7100 (sayıyı net hatırlamıyorum) = 1 kilo

su, sade soda ve sigara dışında her şeyde kalori var desem yeridir.
yemek düzenini değiştirmesen bile aldığın kalori sabit değildir. bu şekilde vereceksen kalori saymak daha sağlıklı sonuçlar verecektir. bunun için de fatsecret tarzı kullanışlı uygulamalar var.

çevrimiçi kaynak olarak da youtubeda kilo verme - kalori hesabı olarak aratırsan gençvefit, savaşcebeci, ağırsağlam, fityemek vs kanalları detaylı anlatıyo bu konuyu.

illa yazılı kaynak istiyosan gençvefit artık yok ama videolarına kaynak makaleler de ekliyolardı. videolar duruyodur.

(git: youtu.be)
Bu kız bilimsel ama anlaşılır bir dille anlatıyor. Farklı benzer videoları da var.
Kardiodansa hiit ve ağırlık egzersizleri daha verimli olacaktır.

@Kaleci Saçlı Forvet'in dediklerine ilave olarak.

Yine de beslenme alışkanlığını değiştirmeden yağ yakma kararlılığın varsa,
Salonda spin bisiklet varsa, onu kullanarak ve nabız ölçmek için akıllı saat edinerek hiit kardiyo yapabilirsin.

Ekşide başlığı var ve konu hakkında da bi milyon tane internet sitesi var.

Yalnız, şu kadar adet ya da şu kadar süre şunu yapın diyenleri ciddiye alma.

Nabzını hangi aralıkta ne kadar sürelerde yükseltip düşüreceğini öğrenip, spin bike ile onu uygula.

Tam aradığımı bulamadım ama, şu yazı işine yarayacaktır.

seyler.eksisozluk.com

Diyet yapmadan kısacası kalori takibi yapmadan kilo vermek çok zor. Çünkü olay sadece kalori takibi. Yok şu yok bu diye karıştırmaya gerek yok, milyon tane araştırma var ve kalori farkından başka bilimsel kanıt yok.

Bütün gün yatakta yatarak bile kilo verebilirsin, yeterki kalori takip et.

Bu arada ciddi yağ yakma diye bir hareket yok. Yani şunu yaptım yağ yaktı bunu yaptım yağ yaktı falan yok. Bugün 3 bin kalori alsan 1500 kalorilik hiit de yapsan gene kilo alacaksin.

Diz, bel vs müsade ediyorsa cevap: ip atlamak.
hem süresi kısa, hem her yeri çalıştırıyor. zaten 10dk atlarsanız her yeriniz ağrır, anlarsınız :)

öncesinde de ısınma, soğuma ve doğru atlama teknikleri için: youtube.

Kargo pantolon <3
Edit: Ama bilekleri dar olanlar değil, onlar evlerden uzak.
Şöyle: images.app.goo.gl

Kargo pantul mu kaldı ya çocukken giyerdik onları.

Jogger.

Tapered.

Tapered +1, (git: images.app.goo.gl)
relaxed tapered (git: images.app.goo.gl)
ve straight fit (git: images.app.goo.gl)
iyidir, güvenlidir.

Kargo pantolon dağcı ayakkabısıyla beraber asistan kombini, jogger 25 yaş üstünü bağcılar kertenkelesine çeviriyor bence. Vücut tipine de bağlı yakışma durumu tabi, ben kesimi nolursa olsun çok dar pantolonu erkeklere yakıştırmıyorum. Hoş özgün tarzı olan birisi için skinny de olur, ispanyol paça da olur, pileli kumaş pantolon bile yakışıyor bazısına.

güzel kesimi olan, paçası ne çok kısa ne de ayakkabının üstüne dökülen kumaş pantolon

Valla ben de markete gittiğimde özellikle son iki senedir pek de bir çeşit olmadığını düşünüyorum. Sadece sebze meyve değil ama ambalajlı ürün çeşitliliği de azaldı sanki.

yoo haklısın. sebzeyle et yine EH İŞTE, nispeten düzgün beslenen ve çok sağlıklı olan insanlar biliyorum; yani sanırım hormonlu, antibiyotikli, zartlı zurtlu olmasına rağmen atıyorum brokoli, ıspanak, dana eti vs. yemek hâlâ market ürünlerinden daha iyi... ama dünyanın hemen her yerinde zenginler haricinde insanlar zaten ya kuş kadar yiyor ya da karbonhidrat bombası, saçmasapan şeyler tüketmek zorunda kalıyor. bilinç yok genel olarak, bilinç olsa para veya ürün yok.

"zengin" derken avrupa'da 3 bin euro maaş alan kişiyi de kastediyorum bu arada. çünkü avrupa'da vasat üstünü geçtim vasat yaşayan birisi bile muhtemelen dünyanın en zengin %10'u arasındadır. nispeten temiz, sağlıklı meyve/sebzeye erişimi vardır. bizim yok mesela, anca çok paran varsa doğal ürünlerin peşine kendin koşup araştırırsın ama onda da regülasyon filan hak getire, yumurtaya tavuk boku sürüp yanına saman ekleştirip organik diye satarlar; doğru mu, değil mi, bilemiyorsun.

son 20-30 yılda kalp hastalıklarının, obezitenin fırlaması sürpriz değil. standart diyet aşırı şeker ve çok fazla işlenmiş ürün içeriyor. ciddi ciddi corn flakes ve sütün sağlıklı ve yeterli bir kahvaltı olduğunu düşünen insanlar var mesela... medya yoluyla da insanların "normal" algısını değiştiriyorlar. öyle ya, bugün doğan bir çocuğun içinde yetişeceği reklam/sosyal medya ortamını düşün. bu bebe biraz açık gözlü değilse, kendisi araştırmazsa neyin sağlıklı olduğunu asla bilemeyebilir bile...

kısacası tüm para bir avuç zenginin elinde; geri kalan insanlar da elindeki üç kuruşu karbonhidrat deposu, sağlıksız besinlere vermek zorunda kalıp aynen o zenginlerin eline geri sayıyor :) hadi kamboçyalı bir çocuk "ben sağlıklı olacağım, haftada üç gün kırmızı et yiyeceğim, ketojenik diyet yapıp kafama gözüme zeytinyağı süreceğim" desin bakalım... bir ay çalışsın, üç günlük yemek masrafını anca karşılar. e ne yapıyor garibim, basıyor karbonhidratı. hadi o taraflarda en azından fakir oldukları için çok şişmiyorlar ama türkiye gibi, abd gibi fakirlerin kendini "potansiyel zengin" zannettiği topraklarda işte millet bol bol ucuz gıda ve sağlıksız gıda tüketebildiği için davul gibi şişiyor. bir örneği de benim.

uretilen yiyeceklerin neredeyse yarisinin cope gittigini dusundugumuzde haksizsin diyebiliriz rahatca.

Söylediklerinizin yüzde 95'i yanlış. Tek tek çürütmeye üşendim. Sadece şunu yazayım. Hayvanlara alan açmak için Amazon Ormanları yok edildi. Amazon Ormanları dünyanın akciğerleri. Küresel ısınmaya neden en büyük etkenlerden biri de aşırı et tüketimi. Dünya et tüketiminin zirvesini yaşıyor. Gelecekte et tüketimi azalmak zorunda. Asıl bundan sonra yapay et yiyeceksiniz.

www.tarimdunyasi.net

Muhtemelen ciftcinin devamli aglamasina inaniyorsun.
Almancilar,esnaf,ciftci devamli zarar ettiginden bahseder ama etmezler.

Herkese acik veriler var oturup senelik uretimlere bakip kendi kendini curutebilirsin.
Turkiye hayvani boyutlarda tarim yapiyor ama bizim sofraya kalitelisi gelmiyor.

dissendium Biraz abartarak dalmış olaya Amazon ormanları dünyanın akciğeri değil tabii Amazon ormanları %20 oranında oksijen üretir onu da lokal olarak oradaki canlılar tüketir, dünyadaki oksijen ihtiyacının %70-80'ini okyanuslardaki algler üretir, yani amazon ormanlarının tamamı da yok olsa yapay et yemek zorunda kalmayız.

Güncel teknolojilerle tarım, verimliliği yüksek bir alan haline geldi. Örneğin ABD'de 1800'lerde nüfusun %68'i tarımda istihdam edilirken şu anda bu oran %1.3. Çok daha az insanın çalışmasıyla çok büyük kitleler beslenebiliyor. Türkiye'de de, Antalya'nın ovalarını gezseniz örneğin, ne kadar büyük tarım potansiyelimiz olduğunu görebilirsiniz. Çiftçinin verimliliği, yerel üretim-satıştaki karlılığı ile ilgili sorun olabilir, bu anlamda gıdaya erişmekle ilgili sıkıntılar da yaşarız belki sektörü bilemiyorum ama yüksek verimlilikle yapılan tarımla çok insan beslenebiliyor onu biliyorum.

Hollanda'yı araştırırsanız topraksız hatta güneşsiz tarım yapan işletmelerle kısıtlı alanda, daha az su, daha az enerji tüketerek dünyanın en büyük sebze ihracatçısı haline geldiğini göreceksiniz. Bunu da teknoloji, inovasyon ve yüksek verimlilikle başarıyorlar. Bunun için yıllardır emek ve para harcıyorlar tabi.

Efenim bi insanın peynir yemesine gerek yok.
Süt zararlı
Yapay et sağlıklı vs

Bu gibi haberler gıda kıtlığını topluma kabullendirme çabasının öncülleri sadece

Dünya ciddi gıda kıtlığının ve su kıtlığının eşiğinde. Türkiye acilen tarım ve hayvancılık yapmalı

Vpn'le yurtdışından bağlanınca kanallar izleniyor ama bir kısım yabancı içerikler çıkmıyor. Örneğin Friends ve Sex and the City sadece Türkiye'den izleniyor. Sanırım bazı lisansı pahalı diziler global kullanıma dahil edilmemiş.

canli kanallar da turk kanallarinin avrupa versiyonlari. canli tv icin turkcell tv plus daha iyi olabilir, onda normal turk kanallari var.

Bir fikir oluşması için yüzücülerin o vücutlara sadece yüzerek sahip olmadığını bilmen gerek, bu bilgiden yola çıkarak cevaba ulaşmak zor olmaz kanaatindeyim.

Yüzme gibi keyifli bir aktiviteyi yapma şansı varken ter kokulu spor salonunda ağırlık kaldırmak akıl işi değil. Sağlıklı vücut için spor hayatın parçası olmalı. Bunun için de spor dışında beslenme de önemli.

Fit ve sağlıklı bir vücut için uzun süre yapabileceğiniz spor en iyi spordur bence. Mesela havuz eve uzaksa ve altı ay sonra gitmeye üşeneceğinizi biliyorsanız, fitness salonu eve yakınsa daha mantıklı olabilir. Sporda sizi motive eden şeyler nedir, bu da önemli bir kıstas. Rekabetçi biri misiniz yoksa kendi sınırlarınızı mı aşmak istiyorsunuz? Daha kaslı bir vücutsa istediğiniz ağırlık kaldırın, yüksek tempolu sporlar hoşunuza gidiyorsa boks, crossfit, spinning vb. denenebilir. Sizi motive eden şeyi bulun. Düzenli yapıldığında günde bir saatlik tempolu bir yürüyüş bile harika bir spordur. 3-4 ayı hedeflemeyin bence, uzun yıllar sağlıklı ve fit olmak emin olun çok güzel bir his. En iyi spor devam ettirebildiğiniz spordur deyip çekiliyorum...

yüzme bence de çok daha keyifli bir aktivite evet. spor salonlarında saçma sapan hareketler yapmak yerine en azından yüzerek gerçek bir spor da yapmış oluyorsunuz ve de -kişiye göre değişir tabii ama- gayet zevkli bir spor.

düzenli yapılacaksa tırmanış da çok iyi bir spor, tüm vücudu çalıştırır. tabii ağırlık çalışması da yaparlar

gripped.com

fitness yerine yüzmeyi tercih ederdim herhalde ben de

Amaç vücudu şekle sokmaksa kesinlikle fitness tavsiye ederim. Gördüğünüz yüzücü vücurları uzun yılların ve fitness çalışmalarının sonucudur.

Yüzücü vücudu sadece yüzerek olmuyor.
Buna ek olarak yüzücü vücudu öyle birkaç ay yüzerek de olmuyor.
Tavsiyem havuza gidip yüzen insanlara bakmanız ve kaçının o istediğiniz vücuda sahip olmadığını görmeniz.

Herhangi bir spor x kişiyi y ayda şekle sokar diye bir şey yok.

En iyi spor devam edilen spor+1
Misal ben yüzmeye başladım gitmedim sonra. Ama bir gün spor salonuna gitmesem sanki 6 aydır spora gitmiyormus gibi üzülüyorum.

O gördüğünüz tüm prof sporcular kendi branşlarını fitnessla tamamlıyorlar. Mesela sırıkla atlayan bir sporcu spor salonuna gidip squadda yapıyor.

O kadar şekilli bir vücudu kısa sürede ve sadece yüzmeyle yapamazsınız.

Yüzme dediğiniz yaz kış süreklilik sağlaması zor bir spor. Giyindisi soyundusu yüzdüsü duşa girip kurunup tekrar giyindisi de ziyadesiyle zaman alıyor.
Hayatta bazı zorunlulukları olan hiçbir insanın her gün bu kadar zamanı olacağını düşünmüyorum, haftada 2-3 yüzme, kalanı fitness olabilir.

Baştan söyleyeyim çok uzun zamandır instagram kullanmıyorum.
Kullandığım kısa sürede ise çoğu takip isteğini kabul etmedim. Kabul ettiklerimden de bir kısmını geri takip etmedim.

Mesela iş yerinde sadece selamlaştığımız biri benim hesabımı öğrenmiş ve eklemiş. Takip isteğini görünce aklıma gelen şey “beni takip edip ne yapacak?” Aktif bir şey paylaşmıyorum, bana ulaşmak istese telefonum var. İnstagramdan eklemesi mantıksız geliyordu.
Kabul ettiklerimden bazılarını geri takip etmeme sebebim ise ne yaptıklarını HİÇ merak etmiyor olmamdı.
Son grup ise karşılıklı takipleştiklerim. Onların da postlarıyla dalga geçiyordum zaman zaman “naber only good vibes” şeklinde.

Bir süre sonra bu saçmalıklara da dayanamayarak kapattım zaten. Belki benim gibi davranan insanlar artmıştır <3 ondan eklemiyorlardır.

takip isteğimi kabul edip geri takip etmeyen birini birkaç gün sonra takipten çıkardım. olur da bir gün bana takip isteği yollarsa da görmezlikten gelirdim.

Karşı takip gelmemesi sizin pek paylaşım yapmıyor olmanızla ilgili olabilir. Bazı insanlar takip eden ve edilen sayıları arasında denge olması ve hatta takipçi sayısının fazla olmasına takıklar. Kendilerini bu şekilde daha popüler ve önemli hissediyorlar. O yüzden sizin için 'bu zaten paylaşım yapmıyor, boşuna takip ettiklerim listesini büyütmeyeyim' diyor olabilirler. Gereksiz egolu bir davranış ama instagram da böyle bir mecra. Diğer seçenek de irene'nin dediği gibi ne yaptığınızı hiç merak etmiyor olması tabi.

Takip ettiğiniz kişilerin paylaşımları ilginizi çekiyorsa silmeyin. Bende de var açıkçası beni takipten çıkarmış ama neler yaptığını merak ettiğim için silmediğim(swh). Onun dışında paylaşımlar ilginizi çekmiyorsa silin gitsin. Sonuçta instagram takipleşmesi dostluğun nişanesi değil. İsteyen açar telefonu sohbet eder, görüşür vs.

Illustrated Children Books olabilir.

İstanbul'daysanız Homer yayınevi çok getiriyordu. Birkaç tane daha İngilizce kitap getiren yer hatırlıyorum, açıklar mı bilmiyorum.

Tabletiniz varsa e-kitap olarak da bakabilirsiniz.

graphic novels for kids ya da daha bebekler için for toddlers diyerek aratabilirsiniz.

peppa pig serisi cok tutuluyor, ona bir bakabilirsiniz binlerce kitabi var zaten, baska bir seye pek gerek kalmiyor ondan alinca.

Kennedy-Bestekar köşesinde Daftart tattoo var. Ben tragusu orada deldirdim. Uzun zamandır tanırım, özenli insanlardır.

Birileri yine çok seksi olacak:). Google amcada bir sürü çıkıyor.

sac lazeri olan bir yere gitmen lazım.
sonra kestirdiğin şeyi boyaya göndereceksin.


urun.n11.com

onun yerine bunu al kesinlikle daha ucuz

Elinizde vektör bazlı bir çizim olması lazım. Autocad vb. programda çizilmiş tasarımı lazer kesimciye verirsiniz, çat çat keserler. Lazer kesim süresi, metal malzeme üzerinden fiyatlandırılır. Artık kırtasiyelerde de lazer kesim var ama mukavva, karton filan kesiyorlar sadece; metal kestirmek için sanayiye gitmek gerekir. Mukavvadan kestirip siyaha boyamak da benzer bir görüntü verir ama o kadar dayanıklı olmayabilir.

Ugrasmak istiyorsan uygun olcude 3-5 metre metal bir cubuk alirsin. Uygun boyutlarda ve acilarda keser sonra da tig kaynagi yontemiyle birlestirirsin. Eger amac ugrasmaksa en uzun surecek yontem bu.

öncelikle bilgisayar çizimi olması lazım CAD,
neredeyse her sanayide bir lazer kesimci bulunur, kesimci laser kesim ile sacı keser size istediğiniz geometriyi verir.

Turkude gecen 9 tahta altinda gibi. Toprak altinda yani

Tabutu koymak için kazılan mezarın derinlik ölçüsü six feet. Six feet altına girmek ölmek metaforu oluyor yani.

merhaba.
ölçü farklı anlam aynı
youtu.be

bizdeki imamın kayığı gibi bir laf imamın kayığına bindi derler(tabut), six feet de naaşın gömüldüğü derinlik kabaca benzer hali bu

Surahn-watching the world
Brasstronaut-raveshadow
L'imperatrice-sonate pacifique
ve sanatçıların diğer şarkıları

bedük- bi dans etsek www.youtube.com

ışın karaca-başka bahar www.youtube.com

bruno mars-uptown funk, locked out of heaven

Hoşuna gitmişse yaptır.

beğendiğin şekilde yazılmış yazıya uzaktan bir bak, okunuşu guzel duruyormu? yakından pelin uzaktan police okuduğumuz bir arkadaş var

Yazdıracağınız yazıyı dövmeci değişik fontlarda çıktısını alır sana gösterir, sen oradan beğenirsin.

Tamamen sübjektif görüşlerim şu şekilde:
-Yazılacak olan klasikleşmiş, latince vb. bir söz ise roman-grek tarzı fontlar güzel duruyor.
-Kitaptan alıntı vb., daha uzun yazılar için daktilo fontları bence daha derli toplu.
-Eğer biraz özel olsun isteniyorsa uzaktan ilk bakışta okunmayan el yazısı fontlar daha iyi. Ancak dikkatli bakınca okunur.
-Tek sözcük, iki sözcük ve büyük bir yazıysa tamamen kişisel tercihe bağlı, herşey gider.

Her türlü ihtiyaç için: (git: www.dafont.com)

El yazın orjinalse kendin yaz derim ben.

dövmecim yardımcı oldu bu konuda, çok bitişik durursa yazılar karınca gibi olur dedi, ne bileyim hepsi kuyruklu olursa vesaire. orta boşlukta olanları seçtim, yani biraz karşı tarafa da güvenmel gerekiyor deneyimli sonuçta. herhangi bi pişmanlık da yaşamadım.

dafonttan beğendiklerimi 3 e 5 e indirdim.
cümleyi her bir fontla yazdım siteden, yan yana baktım hangisi daha güzel duruyor diye. fikrine güvendiğim arkadaşlarıma da sordum.
sonunda da hemen okunamayan (türkçe cümleydi çünkü) ve en estetik görüneni seçtim, ufak değişiklikler yaptım (bazı harflerin büyük harf versiyonu daha güzeldi mesela, o harflerde büyük harf kullandım falan.)

Lafuma?

Regatta?

kasazuma?

interspor mağazalarına bak

YDS. Dunyaya ayakkabi satiyor, hem de yerli mali yurdun mali.

Outlet kovalayacaksın.

Ayrıca o markaların muadili Jack Wolfskin ve lafuma değil. Jw ve lafuma iki gömlek düşük markalar.

Jack Wolfskin ürünleri north face ve columbia'dan kalitelidir. Quechua bak bence.

@yirmisantim, bunların outletleri çöplük gibi oluyor.

Decathlon

Bu arada günlük ayakkabı mı arıyorsun, yoksa bot mu?
120 liraya cillop gibi drainmaker II aldım, hiç de çöp falan çıkmadı. Morhipo sağolsun.

kartı bilgisayara takıp fotoğrafları alın sonra karta telefonda format atın.

Bilgisayarda da acilmiyor fotograflar

recuva diye bir program var onu indirip ordan kurtarmayı deneyin fotoğrafları (bilgisayarda)

bir ay once filan benim sd kart da cortlamisti ben karti bilgisayara takip ZAR diye bir programi kullanarak %80ini kurtarabildim. son care olarak oneririm.

www.marjin.com.tr

aynı dertten muzdarip biri olarak ben bu tarz ürünler tercih ediyorum. marjin'deki ayakkabılara bakarsan kendine uygun bir şeyler bulabilirsin.

Hipsterligin ne seviyede bilemem tabi ama su creeper ayakkabilar yakisana yakisiyo bence:
www.skinnygossip.com
Ya da biraz daha ciks bi secenek, dolgu topuklu spor ayakkabilarin da gideri var:
www.sunnahmart.com

Tren biletleri hızlı trenlerde patlıyor. Regionale ya da Regionale Veloce trenler daha uygun ama onlarda standart tren ve yavaş giderler. Geçtiğimiz kasımda Bologna-Roma arası hızlı tren 66€ vermiştim. Git gel, oldu 132€. :D Floransa Roma'ya daha yakın olduğundan biraz daha ucuz olur.

Geçtiğimiz martta benzer bir rotada gitmiştim. Milano-Venedik-Floransa-Napoli-Roma-Milano yapmıştık arkadaşla, biletler adam başı 200€ tutmuştu. Arkadaş baya planlı almıştı ama biletleri, ondan biraz daha uygun gelmişti. Kasımda gittiğimde hep son dakikada aldık. Ondan pek ucuz olmadı. :)

Regionale biletleri en erken seyahat tarihinden bir hafta once alinabiliyor. Gideceginiz yerler birbirine yakin, regionale ile hizli tren arasinda 1-2 saatten fazla fark olmaz. Isterseniz trenitalia'nin sitesinden onumuzdeki 7 gunun tren biletlerine bakip fiyatlari kestirebilirsiniz. (Ana sayfada kirmizi sekmenin yaninda "tutti i treni" sekmesi var aramayi ordan yaparsaniz regionale biletleri de cikar.)

soylenenlere ek olarak;

regionale biletlerin fiyatı değişmez, internet üzerinden ancak bir hafta önce alırsınız lakin istasyondan çok öncesinden de alınabilirç herneyse zaten o sorun değil. aldığınız bilet 3 ay içinde o rota üzerinde arzu ettiğiniz regionale trende geçerlidir. lakin giderek absurt saatlere koydular ve sıklığını azalttılar. onun icin siz yine de freccia'lara da göz atın. freccia'lar(bianca, argento, rossa) belli bir sure once alınınca uygun olabiliyorlar, tren günü yaklaştıkça trenin doluluğuna gçre fiyat kademeli olarak yükseliyor.
onun icin trenitalia sitesinden detaylı bakının, 10-12 günlük bir gezide vakit kazanmak için 10-15 euro fark vermek mantıklı olabilir bazen.
tutti i treni kısmında tüm sonuçlara ulaşırsınız.

trenitalia'dan ayrı italo var bir de. onda da onceden alındıgında cok daha uygun olabilir. italo'ya da bakın tren fiyatları saatleri için. tren biletlerini de online alabilirsiniz şimdiden.

bir de araba kiralama olayı olabilir, venedikte kiralayıp roma havalanında bırakmak üzere 7 günlük baktım (venedikten ayrılırken kiralanır) 200 euro gibi bir fiyat çıktı ama bunu 2 hafta sonrasına baktım eğer sizin tarihler daha ileride ise fiyat ona göre düşebilir. 2 kişilik tren parasını hesaplayıp duruma göre araba da düşünülebilir. bu arada floransa'dayken siena'yı da ekleyin listeye derim ben.

roma'ya gidin, termini'den tren biletleri makinelerden bile alınıyor çok rahat, stres yapmaya gerek yok. belki gittiğinizde rotayı bile değiştirebilirsiniz. birbirine çok uzak şehirler değiller, o yüzden hızlı tren almanıza gerek yok bence çok pahalı oluyor çünkü.

araba kiralamayı da düşünün derim

Araba kiralamak pek ucuza gelmiyor gibi ya. Park, benzin derken ve de surucu 23 yasinda oldugu icin ekstra para da aliyor firmalar, cok daha rahat ama biraz tuzlu olur gibi.