Kotu bir sey yok dis etinizin renginde koyulasma olan bolgeden biyopsi alinmis ve melanin pigmentasyonu gorulmus. Sigara iciyorsaniz ve bazen de genetik olarak ozellikle esmer tenliyseniz olabiliyor. Lazer ile silinse de tekrarlayabiliyor. Eger doktorunuz koyulasma disinda baska bir lezyondan suphelendiyse biyopsi alani degistirilebilir ve tekrar ornek alinabilir, baska bir sey cikmamis cunku. On tani kisminda suphelenilen durum yaziyor olmali.

biyopsiyi ben istedim, aslında biyopsi yapılan lezyon renk koyu değildi, kabarcik gibiydi beyazlıklar vardı, ben hpvye bağlı bir lezyon olmasından korkmuştum tabi bilemiyorum teknik detayını. ben hpv tarzı bir şey çıkmasından endişe ediyordum bu konuda ekstra bir analiz yapılmasına gerek kalmadan patoloji anında olsaydı görülürdü değil mi

Lezyonun taban kismindan biraz derince alinan eksizyonel biyopside hpv olsa gozukurdu. Kagitta yapilan biyopsi tipi yaziyordur.

Yooh yav. zaten sitede soruyor yolcu kart sahibi mi diye.

Pegasus, thy falan ortak uçuştur gibi geldi bana? Türk uçuşlarında sorun yaşamadım ben hiç. Ama aegean ı bilmiyorum.

ortak uçuş derken hocam? sunexpress anadolu jet gibi mi kastettiğiniz? bildiğim kadarıyla değil.

thy'de yurt içi problem olmuyordu ama yurtdışı olunca emin olamadım. sırf bu yüzden kart çıkarasım da yok.

güzel soru :)

yanlış bilgi vermemek için thy'den baktım:

Bir ya da daha fazla havayolu şirketinin, anlaşmalı oldukları havayolu şirketi tarafından gerçekleştirilen uçuş için kendi uçuş kodu ve numarasını kullanarak kendi seferiymiş gibi satış yapabilmesidir.

Yani havalimanlarında oluyor ya bi emirates bir thy yazıyor mesela aynı uçuş. uçak thy'nin ama thy'ye ek olarak emirates de kendi adıyla kendi uçağı gibi bilet satıyor. gidip bakıyorsun thy'miş.

tr'den yunanistana gidiyorsanız böyledir büyük ihtimal. skyscanner.com da aynı saat ve hattaki uçuşlara bakarak da anlayabilirsiniz.

yüksek öğretimin hiçbir aşamasında atılmak diye birşey yok.

hocam sınır dışı ediyorlar doğrudan...

sınır dışı falan etmiyorlar bir taraflarımızdan uydurmayalım. tck'ya göre suç unsuru olduğundan özel mahkemelerde yargılanıyorsun. bölüme göre de 10-15 ne verirlerse.

menderes zamanında asıyorlardı, şimdi yine iyi.

bizim zamanımızda şişe sokuyorlardı.

hocam direkt olarak azkaban'a yolluyorlar. ruh emicilerle romantik bir gece geçiriyorsunuz. aman dikkat.

Lisans diploman da yanıyor. Tekrar ygs yolları...
Ben 2 senedir okula gitmiyorum, hala atmadı ytü yl den beni

eğitim öğretim hayatını sıfırlıyorlar tekrar ilkokuldan başlıyorsun

:)

yanlış bilmiyorumdur umarım ama antik Yunan'da çocuk oyunu olduğunu sanmıyorum. Yani tiyatro sahnelemelerine millet ailecek gelirdi ama çocuklara yönelik özel oyunlar yoktu.

@whoosie, ben de sizin bildiğinizi biliyorum. ailecek geliyorduysalar bu durumda çocuklara yönelik de bir kanal oluşuturulmuştur diye düşündüm. yani antik yunanda tiyatrrolar sadece yetişkinlere değil tüm herkese hitap ediyordu.

tiyatrolar herkese hitap ediyordu ama bunun yanı sıra o zamanki tiyatro anlayışını bugünkü ile denk tutmamak lazım. Tiyatro farklı bir etkinlik gibi, tragedyalar bayağı hayat dersi falan özünde. Zaten tiyatro rolden ziyade şiir sanatı o dönemde. Yani çocuklara yönelik bir tavrı yok zira eğlence gibi değil. Fars gibi komedyalar var da onlar da çocuklara özel değil.

çocuk oyuncular ingilterede (elizabeth), çocuk oyunları ise 17. veya 18. yy'da fransada başlıyor diye biliyorum

antik yunan tiyatrosu'nda sınıflandırmalar söz konusu değil, ki hatta adı henüz tiyatro bile değil. tanrılar adına yapılan şenlikler. (tragos-odeia=tragedya: keçi şarkıları,komos-odeia=köy şarkıları) o yüzden çocuk tiyatrosu konulu bir çalışmaya antik yunan'ı dahil etmek biraz mantıksız diye düşünüyorum.

bir şey gelmesine gerek yok, başvuramazsın. başvuru için tecilli olduğunu belirten belge gerek.

www.eksiduyuru.com

şurada verilen cevaplardaki gibi şimdi gidip başvursam, bir sonraki döneme kadar askerl ilişiği yoktur belgesi alabiliyor muyum peki?

Bakaya olmuşsan hiç bir şekilde alamazsın. Belgeyi alamayınca da yüksek lisansa kabul olsan da kayıt olamazsın.

jiletsiz bi anlamı olmaz ki size öyle gelmiştir.

2. seferde jileti yüze daha paralele yakın tuttuysa daha az hissetmiş olabilirsiniz. Bununla beraber 2. perde kısa kalanlar için olduğu için ilkine göre daha yumuşak hissettirir. Ondandır muhtemelen.

normal prosedür odur da onda da jilet vardır. zaten ilk seferde sakallar gittiği için cırt cırt cırt etmez. size jiletsiz gibi gelmiştir. o usturaların jiletsiz bir anlamı yoktur.

usturalar konusunda bilgisizim kusura kalmayın ben usturaların jiletsiz de kesici olabileceğini sanıyordum. hisden çok göremedim gibi geldi jileti.

müdür sen doğru biliyorsun, jiletsiz usturalar da var, ancak berberlerde kullanılan jiletli ustura.

2. perdede jiletli oluyor ancak usulen geçiliyor.

jiletsiz de keskin olan usturalar eskidendi. berberler böyle kayış gibi bir şeyde bilerdi falan. ama şimdi bulaşıcı hastalık (aids, hepatit vs.) riskinden dolayı hiçbir ustura jiletsiz değil. tek kullanımlık jilet takılarak kullanılıyorlar.

4-5 yıl gidiyor diye biliyorum ben.

evet 4 5 sene sürüyor diyolarda ben 3 sene diye biliyorum, eğer bağışıklık kazanmak istiyor isen, 1 kere yaptırıyosun, 1 ay sonra tekrar yaptırıyosun 2 kere üst üste oldumu tetanoza bağışıklık kazanıyorsun.

sağlık ocağında öyle demişlerdi tabiki, tam olarak 1 aymıdır nasıldır nedir onlar bilir.benim aklımda kalan bunlar.

şu aralar bir şey olsa tekrar aşı yaptırmam gerekiyor mu? geçen sene bıçak kesmişti gitmiştim aşı olmuştum ama doz olayı ile ilgili bir şey denmemişti.

benim bildiğim yeni aşılarda, belli periyotlarla 3-4 doz (tam hatırlayamadım) yapılıyor, böyle olmayınca uzun süreli koruyucu etkisi olmuyor.
kendimden örnek vereyim; tetanoz tehlikesi olan bir işte çalışırken, acilde doktor olan arkadaşım olmamı önerdi. ilk dozu yaptı, bir ay sonra 2. dozu hatırlatmamı söyledi. o gün de arkadaşımın nöbeti olmayan bir güne denk geldi ve nöbetçi olan iki doktorun bu aşının yapılma prosedüründen, dozlardan vs haberi yoktu. birkaç gün gecikmeyle arkadaşım 2. dozu yaptı. 3. dozun vakti 2 ya da 3 ay sonra gibi birşeydi, o zaman başka şehirde olduğumdan sağlık ocağındaki doktor 'arkadaşın kart çıkarmalıydı, bu şekilde yapamayız' dedi haklı olarak ve orada kaldı benimki de. işte böyle.

Esas numarasının düşük olması çok da önemli değil. Önemli olan konusu, tarafları ve vakıaları aynı olan iki dava olmasıdır. Dava dilekçesini eklersin diğer davanın, mahkeme kararını eklersin olur biter.

esas numarası her mahkeme için ayrı ayrı veriliyor, esas numarasının küçük olması diğer davanın önce açıldığını ortaya koymaz. zaten beyanda bulununca mahkeme diğer dosyanın celbini ister, önce açılıp açılmadığını kendi kontrol eder.

editlenerek; dilekçemde dava şartı dediğim halde burada ilk itiraz demişim özür.. önemli olan dava dilekçesinin hakime havale ettirildiği tarihtir. ancak bu sadece davanın açılma tarihini ispat açısından önemlidir. anladığım kadarı ile dilekçenizi kendiniz yazmaya çalışıyorsunuz ve hata yapıyosunuz. çünkü sadece bu şekilde bir beyan bile sizin dilekçenizi ciddiye almamak için yeterli.bir avukattan yardım almanız menfaatinize olur. eğer iki dava da farklı karar çıkarsa yargıtay birini onar diğerini sizin aleyhinize bozarsa "karar düzeltme" yoluna gidebilirsiniz.

Bilindiği üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu 104. maddede dava şartlarından DERDESTLİK yani görülmekte olan davanın bulunmamasını dava şartlarından saymıştır. Maddeyi hatırlamak gerekirse:

Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 114 - (1) Dava şartları şunlardır:
…..

ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması.

Davacı S. ö.nün ilgili davadan haberi olmasına rağmen iş bu davayı açması derdestlik itirazı yönünden reddini gerektirmekle birlikte, aynı zamanda hakkın kötüye kullanımı olarak da değerlendirilmesi gerekmektedir.

Müvekkilime vekaleten açılmış olan şiddetli geçimsizlik nedenli ve maddi manevi tazminat ve velayet istemli boşanma davası İzmir İzmir 8. Aile Mahkemesi 20../.. Esas sayılı ve ../../20.. tarihi itibarı ile açılmış ve derdest durumdadır. İlgili belgeler ekte sunuludur. Davacının davanın açıldığı tarihi bilmesine, müvekkilim ile sürekli irtibat halinde olması sebebi ile davanın açılmasını, dilekçenin hazırlanması vs gibi tüm aşamaları bilmesine rağmen iş bu mahkemenizdeki davayı açmasında hukuki bir yararı olmadığı gibi, DERDESTLİK SEBEBİ İLE DE REDDİ GEREKMEKTEDİR. Bu nedenle sayın mahkemenizde görülen iş bu davanın reddini talep etmekteyiz.


Davacının açmış olduğu derdest davanın açılma tarihi 03/02/2012 olup derdest davamızın açılma tarihi ise 19/01/2012 dir. Dolayısı ile dava konusu aynı olan, tarafları aynı olan iş bu davanın reddedilmesi hukuki bir zorunluluk olup aksi karar Yüksek Mahkeme’ce bozmayı gerektirmektedir. Açılan her 2 dava da, şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanma davasıdır ve maddi ve manevi tazminat istemlidir. Yine her 2 davada da nafaka ve velayet istemi vardır. Doğal olarak da taraflar aynıdır.

Bu arada dip not olarak da belirtmek gerekirse; açık kanun hükmü ve yerel mahkemeler ve Yargıtay kararları da ilgili itirazımız doğrultusunda bir teamül oluştursa da Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin kanunu lafzi olarak yorumlayıp “her 2 davanın da davalı ve davacı sıfatındaki taraflarının da aynı olması gerektiği” farklı bir karara imza atmış olsa da YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1985/13-114 K. 1986/591 T. 28.5.1986 TARİHLİ KARARI İLE BU KARIŞIKLIĞI GİDERMİŞ VE DAVANIN TARAFLARIN SIFATININ HER İKİ DAVADA AYNI OLMASININ GEREKMEDİĞİ KARARINI VEREREK SON NOKTAYI KOYMUŞTUR.
ÖZET : ... İki davanın taraflarının aynı olması için, her iki davada da aynı sıfatı davacı veya davalının taşımaları gerekmez.
ÖZET 2 : İki davanın taraflarının aynı olması için tarafların her iki davada da aynı sıfatla davacı veya davalı sıfatiyle hareket etmiş olmaları gerekmez. Derdestlik itirazında dava sebebinden maksat da hukuki sebepler değil davanın dayanağını teşkil eden vakıalardır. Böylece derdestlik itirazında her iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin aynı olduğu kanısına varılırsa bu ikinci davanın açılmamış sayılmasına karar verilmelidir. İlgili kararın tamamı ektedir.

ground, derdestlik artık ilk itiraz değil.

@aliscan........ haklısın gözümden kaçmış (yalan!)
9.3 Eski kanunda (md. 187/4) derdestlik ilk itiraz iken yeni kanunda (md. 114/1-ı) dava şartı olmuştur.

hayırrr artık hiç bi şeyin sakıncası olmaz. ederse bu akşam biraz rahatsız eder. yarından itibaren en az 5 yıl boyunca paslı çivi bile yiyebilirsin.

aşınızı uygun takvimle 5 doza tamamlamadan paslı çivi yemeyin :)) alkol serbest

ben daha önce ilk okul son orta son ve en son 2005 te aşı olmuştum. dün acilde bana bu doz olayından bahsetmediler. bu doz olayı zorunlu mu.

buraya yazayım belki yardımı olur doktor tanıdığım içmesen iyi olur dedi.

hasan ali toptaş.
oğuz atay.

daha böyle fantastik öğeler içeren, saran bir şeyler olsa daha iyi olur gibi...

hakan günday.

hasan ali toptaş - gölgesizler.

fantastik. gerçekten!

evet, gölgesizleri alacağım galiba, birkaç tane daha tavsiye alabilirim...

burhan sönmez'i deneyebilirsiniz.

"Kuzey" çok başarılıydı, şimdi Masumlar diye bir kitabı daha çıktı, henüz okuyamadım gerçi onu...

maksat fotoğrafının sana benzemesi. fotoğraftaki tip sana benziyorsa, "benim mi allahım bu çizgili yüz" demiyorsan ne fotoğrafçı onun üzerine tarih atacaktır ne de birisi "maşallah! kaç aylık" diye soracaktır :)

ne kadar doğrudur bilmiyorum ama bir hikaye duymuşyum:
kişi, vize başvurusunda fotoğraf veriyor. Ancak vize bürosu bu fotoğrafın pasaporttaki fotoğrafın aynısı olduğunu görüyor, pasaportun alım tarihi 6 aydan eski diye başvuruyu kabul etmiyor.

o mantığa göre 6 aydan fazla süreli pasaport alınamaz. öyle şey olacağını sanmam.

nicin ben'in dediği mantıklı bir yol ama o kadar dikkat ederler mi bilmiyorum. riske atma bence çok önemli bir iş içinse ve vaktin çok kısıtlı değilse git çektir.

constructor isimli oyun olabilir. içinde garip konuşan karakterler var mıydı

constructor değil ne yazık ki fotolarına baktım da benziyor ama. binalar daha çok simcity dekilerin gelişmişi gibi

söylediğin oyunun adı "holiday island"

evet, bence de holiday island'den bahsediyorsunuz.

çook teşekkürler :)

wearing the inside out

aradığın şarkı king crimson - starless.

biraz uzun şarkıdır yalnız, sabırla sonuna kadar dinle.

tayfun - hadi yine iyisin.

piirpauke - cokertme herkes dinlemeli,harikulade olmus :) bulamazsaniz ben yollarim,mesaj atin

old and wiseda giriyor sonlara doğru saksafon solosu ama cd kaydında değil konserlerde var galiba sadece. youtubedan bulabilirsiniz.

O saksafon solo albüm kaydında da var.

Ayrıca şunda da birşeyler var:
Top 10 1980s Pop/Rock Sax Solos
www.youtube.com

adli tatilde de staj devam eder, önemli olan 1 seneyi doldurmaktır, gün hesabı-tatil hesabı yapılmıyor. yurtdışına gideceğin zaman izin alırsın.. hangi şehirdeydin bu arada?..

ankaradayım. ama ben 1.5 ay kadar olmayacağım yurtdışına gidince. temmuzda başlayıp ağustos 10 eylül 25 arası izin alamam herhalde değil mi? bir de stajyer avukatların yurtdışına çıkmalarıyla ilgili bir yasak mı vardı?

yasak yok da 1,5 aya izin vermeyebilirlermiş... bence git sekreterlikle konuş ona göre başlat ya da başlatma..

30 güne kadar izin verilir yazıyor. mevzuatta.

2-)lakpoştha pervaz mikonend filmin başındaymış intihar sahnesi.

anti christ filminde de vardı, intihar şekline değil ama bir çocuğun intiharıyla ilk karşılaşmamdı, içim ezildi çok etkilendim..oyunculuktan bağımsız olarak bu gerçekle karşılaşmak kötü.

les diables adlı filmde küçük bir erkek çocuğu nezarethanede kendini asmaya kalkıyordu. tesadüfen gardiyan görüp kurtarıyordu ölmek üzereyken. oyuncu çocuğun psikolojisi bir yana izlerken ben kahrımdan ölmüştüm. müthiş etkilenmiştim.

bu da sıpoylır olacak


le temps du loup da vardı ve aynen dediklerini düşünmüştüm, o rol o çocuğa nasıl ağır gelmedi diye.

o kadar uzağa gitmeye gerek yok, öyle bir geçer zaman ki dizisinde de intihar eden çocuk sahnesi vardı.

Aslında rahatsız edici bir sahe olsa da, sanatsal açıdan iyi şekilde çekilirse başarılı olabilir.
-spoiler-

intihar değil ama walking dead dizinin ilk bölümünde zombi olmuş ufak bir kız çocuğunun polis tarafından vurulma sahnesi var, bir yandan rahatsız edici olsa da yapımın cesareti ve sahnenin başarısından dolayı takdir etmiştim.

o sahneler hep pedagog eşliğinde çekilir. ayrıca türlü hilelerle oynayan çocuk ne olduğunu bilmez bile. yoksa çocuğun ailesi katiyen izin vermez oynamasına.

birgünde yazdı bir süre 2004 olması lazım

öyle köşe yazarı değildi galiba. arada sırada yazıları yayınlanırdı.

dergi derken magazin değil de, kitap şeklindeki 350 sayfalık dergilerden bahsediyorsanız bence yeditepe üniversitesi hukuk fakültesi dergisi.

evet, dergi ifadesi yanlış çağrışım yapabilirm ama kastettiğim o tarz akademik yayınlar.

seçkin yayınları'nın çıkardığı ceza hukuku dergisi. editörü veli özer özbek.

300, truva?

@ in search we trust

hep izlendi onlar :(

İki tane eski ama eğlenceli film söylemek istedim bende. Biri "Rat Race" diğeri ise "Scorched".

moon,
hot tub time machine,
faq about time travel,
eternal sunshine of the spotless mind,
zombieland,
shaun of the dead,
fight club,
donnie darko,
forrest gump,
bütün pixar filmleri,
terminatör serisi,
back to the future,
full metal jacket,
kill bill,
the shawshank redemption,

dün akşam izledğim bir film. yahudi ve nazi temalı sıcacık bir fransız filmi train de vie. hatta bugn bir başka tavsiye isteğine de yazdım bunu.

goodbye lenin

egitim projesi dedigin sey eger 1-2 haftalik bir seyse zaten ingiltereden schengen alma gibi bi sansin yok, mecburen burdan basvuracaksin ne yazik ki. ama eger ogrenci vizesi ile uzun sureli vize alacaksan ordan basvurabiliryorsun diye biliyorum.
daha once herhangi bir vizen varsa (ab-ingiltere) ingiltere 3-4 gune teslim ediyor pasaportu, keza fransa da ayni sekilde, uzun tutmuyorlar.

eger ingiltere'de oturma izni (residence permit) alamiyorsan basvuramazsin schengen vizesine. ogrenciler icin tier4 oluyor sanirim.

cevaplar için eşekkürler. ek bir şey sorayım. örneğin ingiltere vizemi aldım ama schengen için ancak uçağımdan 10 gün önce başvurabildim. bu durumda ben 7 günde vize gelmezse gidip pasaportumun iadesini isteyebiliyormuyum

ingiltere vizeni aldiktan sonra, schengen alacagin ulkenin araci kurumuna durumu anlatman en mantiklisi. normal sartlarda tabi ki vermek zorundalar, sonucta pasaport senin, tutamazlar ama belli olmuyo isleri ne yazik ki. mesela ingiltere nin web sitesinde boyle durumlarda odediginiz vize ucreti geri verilmez diyor, sanirim ayni sey olur, eger zamaninda vizeni alamazsan ucretin yanar yuksek ihtimal. ama ne yaptiklari pek olmuyor, en dogrusu basvurdugun araci kuruma durumu anlatman. umarim sorunsuz halledersin...

geçmiş olsun hacı
büyük ihtimal safra kesesi taşı.
babamdan biliyorum.
bir an feci sancı bir an geçti ama tekrarlıyor.

teşekkürler. ağrım şiddetli değil çok hafif.

Safra kesesi ağrısı yemek sonrası 15-20 dakika içinde başlar. Ayırıcı olan tarafı budur. Genelde mide ağrısı ile karıştırılır. Mide ağrıları genelde aç karnına, safra kesesinden kaynaklanan ağrılar ise, yemekten sonra başlar. Başka bir ayırıcı yönü ise, kürek kemiklerinin her ikisinde de bıçak saplanıp, döndürülüyormuş gibi şiddetli ağrıya neden olmasıdır. Aynı anda tam diyaframın üzerinde de bir ağrı oluyor. Öyle çabuk geçen bir ağrı da değildir. Ultrsasonla tüm batına baktırın.

Geçmiş olsun.

normal yolla ise, pul parası kadar: 6 TL
alo post ise :25 TL ( bir kaç günde gider)

bu 6 lira kapsamına neler giriyor. yani ödeme emri tebliğ ediliyor borçlu itiraz etti, alacaklı itiraz için iptal yoluna gitti. buradaki tebliğler de mi bu 6 liradan ödeniyor yoksa yeni bir ücret yatırmak gerekiyor mu?

6 TL sadece ödeme emrinin gönderildiği tebligatın gideri. Diğer işlemler için tebligat gerekliyse ayrı tebligat gideri alınır.

5. bölüm diyor?

Diğer yandan Refik adında bir muhasebeci, otoparkta arabasına bineceği sırada sırtından bıçaklanır ve kaldırıldığı hastanede ölür. İlk araştırmaların sonucunda, Refik'in binmeye çalıştığı arabanın kendisine ait olmadığı anlaşılır. Behzat Ç. ve ekibi cinayeti aydınlatmaya çalışacaklardır.

olay buymuş, muhasebecinin yanında çalışan kızın abisi öldürmüştü galiba adamı.

www.youtube.com

bölümü izliyorum şimdi de öğrenince katili yazarım tekrar.

evet, katil kızın abisi.

e adam niye öldürsün ki kızı. kendisi diyordu zaten refik'in oğluna "ben sana vercektim kızı, babanı niye öldüreyim" diye.

yaşar, yani sinem'in sevgilisi, refik'e arabasını satmış. kızın abisi talat da otoparkta pusu kurmuş kardeşinin sevgilisini (yaşar'ı) vuracakmış. arabaya arda'nın babasını binerken görünce o sanmış vurmuş.

meğersem refik de arabayı oğluna alacakmış hediye. arda da bunu öğrenince babam benim yüzümden vuruldu diye gidip talat'ı vuruyor.

hayır şaka değil.

hazır template e içeriği ekleyip vermiyor. sıfırdan konsept, şirket profili vs dahilinde özel olarak tasarlanıyor.

... meye adam arıyorlar.

boktan bi site tasarımı yapmışlar :)) marjinal cevaplarla geçiştirmişler.
daha adam gibi bir adres, telefon bile verememişler:))
zar atmışlar işte '' ya tutarsa ''...... :))
tutmaz , tutmazzz ! kimlik arayışındasınız o parayı verecek adam o kadar salak değil merak etmeyin :)
önce referanslarınızı görelim, sonrasında görüşürüz. şu halde 10 usd bile almanız mümkün değil :))

Referans var mı?
Şu an yok...
Gelecek...
kaç aydır yaptıkları siteyi ekleyemediklerine göre gerisini siz düşünün.

@kayranin kedisi cok aydinlatici cevap olmus.
@sttc, dediginiz sekilde tasarlanan 2bin tl'ye siteler de bulabilirsin.

dümen,muhtemelen bir bok bildikleri de yok.

önce kendi sitelerini "tasarlasınlar" sonra 1000-2000 tl ye adam gibi referanslar yapsınlar sonra oraya isterlerse 100.000 $ yazsınlar. oltayı atıp herkes bekler.

valla bende demans ortaya cikti. daha once sormusum ya ben bu soruyu: www.eksiduyuru.com

allam sen bana yardimci ol.

ben bu sitedeki gibi cıvık cevaplar verecek adamla bırak iş yapmayı yüzüne bakmam yav. marjinallikle saçmalığı karıştırmışlar.

css dosyası dikkatli incelenirse bırakın 9999 usd'yi 1.000usd ye bile yapamazlar. ayrıca türkiye de para birimi tl diye biliyorum. Uzun zamandır yurt dışındayım para birimimiz mi eğişti lan.

bu paralara hatta çok daha üzerinde fiyatlara bu tip tasarım işleri yapılabilir. ama bu şekilde değil.

büyük kurumsal firmalara iş yapan ajanslar belki çok daha fazla ücretler alıyor olabilirler. ancak sitesinde logo tasarımı 4999+kdv diyerek kabzımal pazarlığı mentalitesinde bir şirketle hiçbir büyük kurumsal firmanın çalışacağını sanmıyorum.

iş hayatında büyük firmaların tek istediği parası neyse verelim ama iş anahtar teslim olsundur. bü yüzden tanınmış ajanslara gidip büyük paralar verirler. evet masraflı olur ama işin sonunda işin bitme garantisi vardır. o ajansa duyulan güven vardır. o ajansın geçmiş işlerine bakarak bu adamlar bu işi kıvırırabilir demişlerdir. şimdi biz bunlara iş peşinatı ödersek 3 gün sonra kaçıp giderler mi ? ortadan kabolurlar mı ? korkusu yoktur. bu sitedeki kişilerin bu tip bir güven sağlayabileceğini hiç sanmıyorum.

taraflar yabancı para üzerinden ödemek için anlaşabilirler.

yanlız bırakın referansları olmaması, kendi sitelerniin tasarımının kötü olması, ciddiyetsizliklerinden ötürü kim iş verir ki.

(bkz: antigone) - ingilizceniz varsa
ifup.cit.cornell.edu

eger turkce olsun istiyorsaniz, turkcesini nette bulamadim ama herhangi bir konservatuvara gidip tiyatro ogrencilerinden isteyebilirsiniz fotokopi.

aciliyet yarına değilse bu ödev kitapçılarda var. önerim de kral oidipus olur.

(bkz: siğil)

@uche siğil olamaz, sadece ayağımı yere basarken çıkıyor, basmayınca yok oluyor.

bunlardan bende de var. ayağımı yere basınca tabanda ve etrafında küçük küçük beyaz noktalar görünüyor. sanırım herkeste var ama beyaz tenlilerde daha görünür oluyor.

ayakkabı giymekten(aykkabının vurması vs.) oluşan bir yara olabilir mi?

bence yağ bezesi onlar. gibi geliyor bana.

www.enuygun.com

ekobilet.com

@zaxurani

şimdi baktım da genelde thy bileti var ve pahalı.

bu dönemde ucuz bileti unut

"lahanayla" diyesim geldi...
kendimi tutmuyorum diyorum: lahanayla..
(bkz: brüksel lahanası)

www.skyscanner.com a bakabilirsiniz.
Bir de Ankara'dan degil de Istanbul'dan bakin daha cok secenek bulursunuz.

hocam pegasusda, istanbul - brüksel 21 ocakta 175 lira gibi bir rakamı var. bundan ucuzunu bulamazsınız hele. hatta türkiyeden uçan low costlara baktım aktarmalı bir şeyler ayarlanabilir mi diye ama yok.

selam kanka benim uzun zamandır kullandığım www.biletdukkani.com sitesi var. bi bak istersen

en kolay bulunabilecek olanı mitos boyut yayınlarının bastığı. onun dışında bordo siyah da basmış gördüğüm kadarıyla ama kötü çevirileriyle bilinir genelde. bir de meb var fakat o da ancak sahaflardan ya da kütüphanelerden bulunabilir sanırım. neyse mitos boyut derim kısaca.

mitosun da iki çeviris var. biri güngör dilmenin. onu değil diğerini edinmeye çalışın. zira ben bu versiyonunda sfenks adının geçtiğini hatırlamıyorum.

Bahçeli'deki Liva Pastanesi yapıyormuş, ama güzel midir değil midir onu bilmiyorum, çünkü vejetaryenim...

Mailime düştü bugün üye olduğum bir gruptan:

Bu yıl da kestaneli iç pilavlı yılbaşı hindisi ve özel yılbaşı
organizasyonlarınız için siparişleriniz doğrultusunda hizmet vermekteyiz. Siparişleriniz için şirketimizden Güler Bedir ile irtibata geçebilirsiniz.



İyi çalışmalar





MED YEMEK & SERVİS

<www.medyemek.com> www.medyemek.com

Ads: Osmanlı Cad. No: 16/A-B-C

06520 Balgat ANKARA

Tlf: 0312 286 1278

0312 285 8150

Faks: 0312 284 1459

Teşekkür ederim arkadaşlar. :)

bahçeli 7. caddenin başındaki hostanın yanında bi aspava var. oranın camında gördüm hindi ilanı. ama güzel yapıyorlar mıdır bilemiyorum.

wien yap.ordan otobusle 1 saattir.
tren de vardi ellaam sud bahnhof'da...

wizz air'le istanbul-budapeşte gidiş-dönüş 55 € gideceğiniz tarihe göre. budapeşte-bratislava arası 2 saat, tek yön tren bileti 30 € civarı.

iyi yolculuklar.

skyeurpoe vardı iflas etmiş.

çok ucuza direk istanbul-bratislava biletleri vardı. malesef şansılık olmuş.

cevaplar için saolun reizler. viyana üzerinden yollayacağız sanırım.

ata iskender. ata kebap olarak da bilinir.

hd iskender üstüne tanımam

@ ctrlaltdel :)

tunazade sofrası

armada da var bir tane, sanırım adı uludağ kebap.güzel o.

amerikan elçiliği, yargıtay ve bir tane daha devlet kurumunun olduğu caddede meşhur iskenderci var. kalitesi güzel de fiyatı pek güzel olmayabilir :)

iskender kebap konusunda uludağ kebap ankara'da 1 numaradır. merkezine gidin, ulus'ta deniciler caddesi'nde. armada'daki onun şubesi.

zaten acıkmıştım oldu mu şimdi bu soru? :)

hd iyidir çok pahalı da değildir, sakarya ve meşrutiyette bulabilirisniz

konya yolu üzerindeki baklavacı hacıbaba

Düveroğlu da seçeneklerin arasında olabilir fiyatıda kalitesiyle orantılıdır.

Yer olarak yüksekden sakaryaya geçilen meşhur üst geçitten geç çiçekçiler sağında kalacak şekilde yürü fantasy land'i geç hemen sağ tarafında kalıcaktır.

Künefesinide öneririm.

kebap 49 tunalı da. yeni mahallede ki şan iskender.

hiç tartışmasız ankara'nın en iyi kebapçısı açık ara hacı arif bey'dir. güniz sokakta, demirel'in evinin karşısındadır. gidin, yiyin, yemekten sonra ikram edilen meyve, badem ve türk kahvesini götürürken bana teşekkür edeceksiniz:

www.eksisozluk.com

sonraki en iyisi de kebap 49'dur. afiyet olsun.

Ankara Kalesi, kapıdan içeri gir. 20 mt. sonra sağda bir dönerci. Adını unuttum. Ankara'nın en eskisi ve en iyisi. 13.00 te döner kalmayabilir. :-)

Uludag

Bi' de simdi var mi bilmiyorum Milli Piyango'nun oradaki yer vardi adini unuttum orasi da guzel yapiyordu... :)

valla uçan sincabın bahsettigi eger bursadaki uludag kebapçısının subesi falansa gözünü kapat ve git. (tabi bursadakinin subesiyse) hatta garanti veriyorum dünya üzerinde yiyebilecegin en iyisi. tabi bursadakinin subesi falansa tekrarlayim

hd ne ya hd ne ya!

karacaoglu, uludag varken hd sakarya'daki gozlemecidir ya.

www.krc-group.com.tr

@exodia: ankara uludag bursa uludag'dan farkli hocam. santral garaj'daki uludag nireee benim saydiklarim ve su yukarida sayilanlar nireee.

@kibritsuyu +1

hd iskender diyen arkadaşlara gerçekten hayret ediyorum.

turcino + 1 . meşhur iskender süperdir. bilkent'te de yerleri var.

----spoiler
berber ve köy, yazarın hayal gücüdür, yazar altan erkeklidir.
----spoiler

ayrıca bu film bir kitap uyarması ve (bkz: gölgesizler) başlığında daha detaylı cevvaplar var.

izlemedim ama aradaki bi sahnede eski zamandan alıntı yapılan flashback efektli bi sahne vardı, fon müziği o kadar komikti ki, sanki gora dan alınan şu flashback sahnesine benzettim. hem neydi o güvercini kaçırmışlar dediler başka bişey demediler, biri geliyor güvercin gitmiş, ne olmuş? güvercini kaçırmışlar.

eğer bu sanat ise ben sanattan anlamıyorum.

@aliscan nasıl yani? film tamamen altan erkekli'nin hayalinde yarattığı bir hikayeden mi ibaret.?

--spoiler--

evet, altan erkekli'nin hikayesidir.. hatta o da bir başka kişinin yazdığı hikayenin içinde yaşamaktadır (bknz: son sahnede görünen yazılar)..

esasında çokça puslu kıtalar atlası olmuş hikaye.. fena da olmamış..


---- spoiler ----

kitabı okumadım ama ümit ünal tamamen altan erkeklinin düşünceleri olarak cekmemiş. dvd de bunu anlatıyor en azından.

hayatımda izledigim en iyi türk filmlerinden biriydi. o köy var ama biraz ütopik bir köy ve çok büyük bir ensest ilişki yaşanıyor güvercini de aslında ayı kacırmıyor doğan cocuklarda bu ensest in sonucu yaratık gibi doguyo. köyün en güzel kızı en yakışıklı erkeği muhabbeti dönüyor bi yerde gidişatta önemli bi cümle.

@rurouni peki güvercini kim kaçırdı? onu söyler misin?

---- spoiler --------


bana göre kaçırma işini yapan kişinin muhtar olduğuna dair çokça ipucu var filmde.. öncelikle, kendini asmasının nedenini yardımcısı önce "devlet dairesindeki muamele" gibi anlattı ama sonra ne dedi? "aslında muhtar kendini o dediğim olaydan asmadı". bu bir.. ikincisi, yaptığı şeyin getirdiği vicdan azabı sonucunda kişilik bölünmesi yaşadı (klon muhtarları hatırlarsanız =)) ve en sonunda da kendini öldürdü zaten. cennet'in oğlunu da, sırf kıza aşık olduğu için kıskançlığının hıncını almak için dövdü bence karakolda.. ayrıca, filmin sonunda gördük ki, meğer bodrumda kilitli tutulan muhtarın oğlu da aynı o yeni doğan ayı-bebek gibiymiş. yani "ayı", aslında muhtardı..


---- spoiler ----

roman hakkında okadar olumlu şeyler okudumki ters olacak ama filmin kitabını okumaya başladım hadi hayırlısı :)

save dosyan vardır muhtemelen belgelerimde cm dosyasnın içinde duruyordur. onu al yedekle, birşey olmamıştır. kaldır oyunu sonra tekrar kur çalıştır dosyanı da eski yerine tekrar kopyala yapıştır kullan..

işe yaramıyor.

Aceleniz yoksa kavga çıkarıp almayın. Türkiye'de çok bağıran kazanır.

genelde matbaa ismi yazar davetiyelerde. bazılarında dediğiniz gibi telefon numarası da yazar. çok anormal bir durum değil yani. her şey mükemmel olsun istiyorsunuz haklı olarak ama bunun canınızı sıkmasına izin vermeyin. nişanlınız da haklı. bu saatten sonra vaktiniz daralacağı için daha da stres olacaksınız. bence alın gitsin.

hep böyle "idare" etmekten kaybediyoruz işte. davetiyeleri bir süre önce yaptırsaydınız, böyle bir sorun çıktığında başka bir manevra için vaktiniz olurdu.

artık olan olmuş ama bence, vazgeçme, tekrar bassınlar. hoşuna gitmeyen bir şeyi almak zorunda değilsin. yeterli vakit varsa tabii.

arkasına mini mini harflerle yazsın numarasını
tasarımı kirletmesin
yok kirletiyorsa almayın kartı vermeyin parayı

böyle bir durumda, eğer artık geçse, davetiyeleri alın, davetiye üzerindeki telefon vs. ile ilgili olarak ödeme konusunda problem çıkartın, inadına da davetiyeleri dağıtmadan,bir şekilde o yazıları kapatın, kapattırın.

layn oruspu çocukları biz sizin sponsorluğunuzdamı evleniyoruz diyin koparın yaygarayı.
tabi siz bunları söylerken evde hala- dayı- amca- ve teyze- oğullarının olmasında fayda var.

100 lira verin.

şimdi şöyle bir şey var, siz karşı tarafla açıkça davetiye üzerine matbaa ismi ve numarası yazzılmayacak diye anlaşmadıysanız, ticaretin olağan gereği nedeniyle matbaanın yaptığı şey ne etiğe ne hukuka aykırı.

e-postada tasarım şekil şemal uzerine anlaştık diyorsunuz ama siz yukarıda da belirttiğim gibi, matbaa ismi ve telefonu olmayacak demediğiiz sürece, o tasarımda anlaşmış olsanız bile bu tarz bilgilerin konulması çok normal. hatta ve hatta karşı taraf büyük olasılıkla farkında bile değil, sonuçta onlar yaptıkları işi bu şekilde tanıtıyorlar, bu onların hakları.,

dediğim gibi bu tarz isim ve telefon konulmayacak şekilde açık olarak bir anlaşmaya rağmen konulduysa, haklı taraf sizsiniz, konuşarak halledebilirsiniz.

en son sayfa derken davetiyeler genelde 2 sayfa önlü arkalı ve senin bilgiler 3. sayfada yazar değil mi? bu adam 4. sayfaya mı yazmış adını telefonunu..
eğer öyleyse anormal bir durum yok. kocaman harflerle sponsor olmuş gibi yazmışsa o problem edilebilir ama davetiyeydi, nikah şekeriydi gibi şeylerde yapan firmanın adı yazıyor uzun yıllardır. yazması da iyi bir şey bence beğendiğiniz bir tasarımı kendiniz kolayca bulup kullanabiliyorsunuz.

arcaiuduma giden araçlara binmeniz yeterli olacaktır maalesef ben de numaralarını bilmiyorum.

meşrutiyetten kalkıyor konutkent-ümitköy araçlarına gönül rahatlığıyla bininiz, dönüş en az 22.00'a kadar vardır ötesini bilmiyorum yol yoğunluğa göre 45 dakika civarı sürebilir 19.00'da bininiz en geç

teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için.

imdb proya 15 günlük ücretsiz üyelik var bunu yapabilirsiniz.

ama vellakin bir hollywood yönetmenine ulaşmak, türkiyede bir yönetmene ulaşmaktan binlerce kat zordur diye düşünüyorum.

Ulaşma konusunda kesinlikle haklısınız ama David lynch bu, delidir, belli olmaz. Hayal felan ama gayet sıcak ilişkiler kurabiliriz belki :)

Bu arada o o 15günlük ücretsiz olayı daha sonrasında aylık 15 dolara devam etmeyi kabul edersen geçerli görünüyor. Direk 15 günlük deneme yok benim gördüğüm kadarıyla

img225.imageshack.us

15 günlük pro deneme üyesiyim, kredi kartı bilgilerimi verdim ama güvenlik kodumu almadığı için ben istemeden pro üyeliğimi uzatamaz diye biliyorum:D (?)

twitter neden olmasın??? denemende fayda var bence ;)
(git: twitter.com!/DAVID_LYNCH)

hayır 15 günlük deneme süresinde devam etmeme hakkı var.

en sonunda tweet'i deniycem heralde..

teşekkürler.

steame offline giriş nasıl oluyor. steam kullanıyorum yıllardır ama hep internet olduğu için sorun olmadı.

normal login olurken start in offline mode yazar. ama şifrenizin önceden kaydedilmesi gerekiyor.

az önce sözlükten birisinden okuduguma göre program filesdan girip exe sinden acınca calısıyormus.. aynı sorundu sanırım

ne yazıkki exe si oluşmamış durumda dosya sadece 400 mb büyüklü,ğünde

İnternet olmasa bile lan uzerinden baglanabilirsiniz.

bu nasıl yapılır.

Genel olarak dövme askerlik muayenesinde sana sorun yaşatabilir. Onun dışında bence hiç bir eksisi olmaz. Eğer hayatının sonuna kadar taşımak istediğine eminsen gidip yaptırabilirsin.

vucuduna değil kafana yaz atatürk ü.yoksa komik duruma düşersin.

bahsettiğim şey putlaştırma değil. dediğim gibi sadece yangına su taşıyan karınca gibi. bir tepki bir karşı duruş bir hareket. sadece 10 Kasımlar değil.

isteyen istediği dövmeyi yaptırabilir, kişisel fikrim atatürk imzasının dövmesinin yaptırılması atatürk'ün düşünceleriyle pek bağdaşmaz. ama bu sizin takdiriniz sizin görüşünüz, istediğiniz dövmeyi yaptırabilirsiniz.

ben burada biraz da atatürk dövmesinden ziyade dövmeyle ilgili karşılaşabileceğiniz durumlardan bahsetmek isterim. yaptırdığınız dövme atatrük dövmesi, imzası dışında bir dövme olsaydı karşılaşacağınız sorunlar daha önemli bence. hani atatürk dövmesi yaptırdım bir sorunla karşılaşırmıyımdan ziyade, dövme yaptırırsam sorunlarla karşılaşırmıyım gibi.

bu aralar küpe takan erkek bir öğretmenin sürülmesiyle ilgili haberler dolaşıyordu. bu tarz şeyleri göz önüne alın, ataturk olgusunun insanlarda yaratacağı tepki 2. aşamada olsun.

Dovmenin etkisi o kadar olcagini sanmiyorum. Eski okulumda edebiyat ogretmenimizde de bolca dovme vardi. Bence bu daha ziyade kisilikle ilgili. Tabiki etkiler mesela askerde falan ancak bunlari goze aldim.

-Bu dovme Atatürk ile bagdasmaz denmis. Dogru. Farkindayimda bunun. Yani "beni gormek fikirlerimi anlamaktir" diyen bir insanin imzasini dovme olarak yaptirmak, onu putlastirmak olarak gorulebilir. Ama sadece icimdeki tepkinin disa vurumu. İcimde zaten hissettigim bir sey. Ve bir tepki de doguruyor bu. Cunku artik Atatürk ilke ve inklaplarini savunmak, onu anlamak ve anlatmaya calismak bir kutup gibi. Kutuplasiyoruz. Boyle dusunuyorum. Ve buna karsi bir tepki bu. Bunun siyasi bir kutup olmadigini dusunuyorum. Ve bu nedenle bunu yaptirmak istiyorum.

Tabii her şey yerine göre değişir ama dövmeli çok asker gördüm, hiçbirine de bir şey olmadı. Askerde dövmeli olmak kötüdür denemez.

Belki Ata'nın dövmesi sorun çıkarmaz ama benim dövmem askerlik muayenesinde sorun çıkardı ve beni GATA Pskiatriye sevk ettiler sonunda tabi bisey çıkmadı ama ugrastırdılar bosuna

L1-yuvarlak verkaç başlatıyodu galiba. emin değilim.

işte o kombinasyonu sormuyorum onun dışında otomatik bir şey var mı diye soruyorum.

yok, zaten öyle bir şey olsa defansta sürekli açıklar verirsin, düşünsene hücuma çıkarken topu kaptırdığını defans oyuncunda verkaç yapıcam diye orta sahaya kadar çıkmış, rakip gelir paşa paşa golünü atar.

ayrıca L1-x 'le başlatıyorsun verkaçı

player support olayını arttırman lazım taktiklerden, o işe yarayabilir ama o pas attığın adam için geçerli değil sadece top sendeyken senin arkanda yanında vs olan adamların hücüma katılmasıyla ilgili daha çok.

etrafımda daha hayati konularda yardıma ihtiyacı olan o kadar insan varken hiç tanımadığım bi insana film, müzik için güvenip de buradan bağışta bulunmayı tercih etmem ben açıkçası.

kimse iplemez hacı. boşa heveslenme.

bağış istemek yerine sponsorluk arayışına gir derdim o duyurucuya.

bağış istiyorsa yapmayı planladığı şeyi detaylı görmek isterdim, fikir hırsızlığına önlem yüzünden paylaşamazsa daha önce yaptığı işleri, portfolyosunu görmek isterdim.

1 kişi bile vermez. Geri dönüşü ne olacak verene ? Hiç.

@kimlanbu: belki param var ve destek olmak isteyeceğim. Ya da çevrem geniş sponsorluk için destek verecek birini önereceğim. Gençleri böyle demotive etmeyin...

sağlam olduğunu bildiğim aşina olduğum biri isterse yapabilirim.

@eyenilmez : bence siz boş yere umut vermeyin. o dediğiniz anca "belki" lerde kalır.

arkadaşlar kamuoyu nabzı yoklamıyorum, bağış istemeyeceğim. sadece bu konuda bir araştırma yapıyorum ve insanların bu konuda düşündüklerini merak ediyorum.

daha once cesitli sitelerde islerine begeni ile yaklasilan kisilere ya sen profesyonel yap bu isi, destek oluruz bizler gibisinden yaklasimlar gordum. bu kisiler gaza geldiklerinde ve paraya ihtiyac duyduklarinda cok sinirli destek gorduler. genelde cok cuzi rakamlar talep edilse bile ecnebilerin donation dedigi bagis sistemi bizim insanimizdan ilgi gormuyor. (eksi duyuru ve zamaninda divxplanet'ta reklamsiz ayakta kalabilmek icin bagis toplamisti)
cok uzaga bakmaya gerek yok, eksi sozluk agac dikerken de bagis toplandi. ne kadar para toplanirsa eksi sozluk de sirket olarak o kadar verilecek dendi. buna ragmen oldukca dusuk bir rakam toplanabildi. ha, ben misal oncesinde tamam gonderecegim dedigim halde binbir bahane uretebilecek durumda olsam bile bagis yapmadim.

biraz usengeclik biraz aman nasil olsa baskalari gonderiyordur, biraz paypal falan kim uye olacak oralara veya kredi karti bilgilerimi verirken bir seyler olursa gibi sebeplerden insanlar bu tur bagislardan uzak duruyor.
muhtemelen boyle bir sey olsa, ilk anda gonderme dusuncesine sahip olsam bile sonradan ya unuturdum ya da usenirdim ya da aman ne diye az da olsa para vereyim derdim. cok pis adamim lan ben.

star tv de iletişim bölümünden sorsanız belki yardımcı olurlar

ankarada devlet tiyatroların haftada 2-3 gün oynuyor. oyununa gidersen belki ulaşabilirsin.

oyun kapısında bekleyince söyleşiye çağırılmıyor mu? illa telefonla mı çağrılınıyor söyleşiye? şu sıralar akün sahnesinde oynuyor. ankara'nın göbeği. gidin yarın akşam akün'e, oyundan önce veya sonra davet edin kendisini. niye illa telefon, mail falan arıyorsunuz anlamadım.

zira asistanına veya kendisinin yardımcısıyla yapılacak bir görüşmenin ciddiyeti ile oyun sonunda oyuncuyu yakalayıp yapılması garanti olmayan bir konuşmanın ciddiyeti arasında dağlar kadar fark var.

zaten tiyatro kulisinde yakalayıp davet etmeyeceksiniz. "erdal bey, biz sizi üniversitemizde söyleşiye çağırmak üzere bi görüşmek istiyoruz, adresinizi, telefonunuzu verirseniz arayalım, size uygun olan bir zamanda randevulaşıp görüşelim" diyeceksiniz. oturup orada görüşmeyeceksiniz. adam da ters biri değilse ki değil sanırım, verecek kendisinin veya varsa bu işlerle ilgilenen bir asistanının numarasını.

ben böyle bir yönetimi sağlıklı bulmuyorum.

siz bilirsiniz.

her hafta ankara dt de oyunu var. ateş isteme bahnesiyle yanaşabilirsin.

www.mybilet.com'dan ankara devlet tiyatroları programına bakın. "bir delinin hatıra defteri" isimli oyunun olduğu gün oynandığı sahneye gidin. oyundan önce gitmeyin kapıda bilet sorarlar. ikinci yarıda gidin. oyundan sonra kuliste bulabilirsiniz kendisini.

bilet bulunabilen bir oyun olsa gidin izleyin derdim ama 13 gün sonraki temsile bugün belki bilet bulursunuz. anında tükeniyor zira.

oyunu izledim, öyle kapıda olcak iş değiş üniversiteye söyleşiye çağıracaız.

Benim bir iki gelmeyen ürünüm olduğumda satıcıya mesaj atmıştım, tekrar göndermişlerdi ben bir şey demeden. (hong kongtan)

ben de ebayden harici disk kutusu almıştım nerdeyse 1 ayda gelmişti. beklemekte fayda var. aslında hong kong postasında değil de bizim gümrük ve kendi posta şebekemizde gecikmeler oluyor. sabretmeni öneririm.

Gecen hafta da bana oldu aynisi 24. gunun sonunda geldi urunum Hong Kong'dan.
Bence bekleyin tam 1 ay gecsin.

mersinden ankaraya gönderilen bir mektubun 3 haftada gelebildiği bir ülkedeyken beklemekte fayda var.

biraz bekleyin bence zira bayramlardan 1 ay önce ve 1 ay sonra artı vergi istenmeyen tutarlar arttırıldığı için yoğunluk olabilir.

39 basamak

ingilizceniz var mı?

ingilizce oyun önerisi de olur.

Look Back in Anger

o devamından sonra bi devam daha geldi gibi hatırlıyorum.

sonunda ortaya çıktı ki aslında bediş uzaydan gelen ve hiç yaşlanmayan bir organizmaymış. dünyaya böyle bir diziyi çekmeye ve izleyenlerin nasıl tepkiler verdiğini ölçmeye gelmiş.

tam emin olmamakla birlikte, pozisyon devam eder gol olur veya olmaz, pozisyon biter hakem kartını öyle gösterir. sarı kartlarda böyle kırmızı da böyledir sanırsam.

ha bir de şu var:

(bkz: hem penaltı hem gol)

direk kırmızıda sanıyorum oyun mutlaka durur. en azından ben avantajdan sonra hiç kırmızı gösterildiğini görmedim. ha durmayabilir de ama genelde kırmızı kartlık hareketler herkesi galeyana getiren tarzdan hareketlerdir (küfür olayı hariç) ve bu galeyan sonucunda hakemin de anında olay mahalline gidip kırmızıyı zort diye çıkarttığına çok defalar şahit olmuşuzdur hepimiz.
ha bir de ikinci sarıdan atılma olayına gelirsek, avantaj uygulamak gerekliyse her zaman uygulanır gibi geliyor. tabi bu olay hakemin takdiri. direk kırmızılık harekette avantaj uygulaması da büyük ihtimal vardır ama genelde dediğim gibi hakemler gaza gelip çıkartıyorlar gibi geliyor bana.

olmaz kırmızı kartın avantajı. boş kaleye gitseler bile oyun durur. son arsenal maçında da oldu buna benzer bir şey.

kırmızı kartı görecek varsa o oyun mutlaka hakem tarafından durdurulur.

pozisyon sarı kartlıksa, ikinci sarıdan atılacaksa?

dünya kupası uruguay- gana maçı sorunun cevabı sanırsam. adam çizgiden eliyle çıkardı, hakem penaltı verip kırmızı kart çıkardı. penaltı kaçırıldı ve gana elendi. kimse de çıkıp bizim ki gol olduydu demedii...

bence avantaj uygulanabilir. örneğin bir takım 2 oyuncusuyla kaleciyle karşı karşıya, kaleci top ayağında olan adama asılıyor yere indiriyor ama top diğer adamın önüne düşüyor. e şimdi burada avantaja bırakmazsan büyük haksızlık olur.

kaleye giden topun elle kesilmesi, oyuncunun düşürülmesi farklı durumlar. yani çok sert hareketler, bariz gol şanslarında direkt kırmızı uygulandığı ve bu pozisyonlarda avantaj hiç oluşmadığı için göremiyoruz galiba.

ama meşhur hem penaltı hem gol maçında olmuştu galiba.

FIFA 10'dan örnek vericek olursak, 2. sarıdan kırmızı çıkıcaksa evet, avantaja bırakıyor hakem. Ama direk kırmızılık bişey yaparsanız hiç avantaja kaldığını görmedim daha.

tam net bi cevap gelmemiş. öyle diyen de var böyle diyen de. bana göre de kırmızı kartın avantajı olmaz ama kesin emin olarak cevap verebilecek var mıdır acaba?

@battaloğlu senin dediğin örneğin bu soruya cevap olarak uyması için ele çarptıktan sonra gol olması gerekiyordu, devamında pozisyonun gol olmadı. o durumda tabi ki kırmızı kartı verecek, doğrusu o.

(bkz: film yönetmenindir)

www.eksisozluk.com

(bkz: mülk allahındır)

:p

bence en iyisi kendi senaryosunu yazan yönetmendir. neyi nerede ve nasıl işleyeceğini iyi bildiğinden daha iyi yansıtır içinde tuttuklarını. diğer yandan bakarsak senaristin yazdığı iyi bir senaryo, yönetmenin elinde harcalanabilir.

her ikisi de hayalgücü olan insanlar bi kere ama şu var ki senarist hayal eder yazar ama yonetmen onu şekle şemale sokmadan yazdığı sey bişey ifade etmez.yazılır orda kalır.hayata geciren yonetmendir.yani işin nasıl yapılacağı,neyin nezaman olacağı vs. gibi konuları yonetmen olmadan kimse olması gerektiği gibi yapamaz.belki bu yuzdendir.bana gore ikisi de ayrı ayrı başarı sonucta ama..

çünkü yönetmenlik sadece filmi çekmek değildir. yönetmenlik büyük bir idarecilik başarısıdır. filmin sonunda görülen bütün isimleri toparlayan, o filmi ortaya çıkaran yönetmendir.

sonuçta bir konu ne kadar güzel olursa olsun, bir diyalog ne kadar vurucu olursa olsun, sinemaya görüntü can verir. sanmıyorum ki bir senarsit her yazdığı diyaloğun vurgusunu, tonlamasını, karakterin mimiklerini senaryoya eklesin. yönetmen bu tür işlerle de ilgilenir. ama zannedersem artık para kazanmaya yönelik yapılan filmlerde yönetmenler bu aşkla yapmıyorlar işlerini, karakterler okuyor repliklerini, 3-4 pahalı atraksiyon oluyor film.

dandik bir yönetmen en iyi senaryonun içine eder, iyi bir yönetmen sıradan bir senaryoyla harikalar yaratır. senaryosu çok da yoğun olmayan (yoğun senaryo?) bir film örnek versem, mesela The Seventh Continent, öyle uzun uzadıya senaryosu yoktur misal. versen şimdi o senaryoyu kıytırık bir türk dizisinin kıytırık yönetmenine, al bundan film çek desen, ne hale gelir o senaryo. ama haneke'ciğim napar, adamın unutamayacağı sahneler çarpar yüzüne, film biter saatlerce kasılı kalırsın.

bir de şu var; mozart bestesi deriz, bach eseri deriz, chopin konçertosu deriz.. ama günümüz müziğinde birçok parçanın bestecisini bilmeyiz. hatta "falanca sanatçıdan yaptığı cover" deriz; "falanca bestecinin falanca parçasının cover'ı" demeyiz. bu da üzücü, düşünürsek?

senarist yönetmenlere saygılarımı sunarım.

mesela en yakın örnek şen yuva dizisi.

senaristi inci, ekşi takip eden bi eleman. emrah serbes. yönetmen, avrupa yakası'nın da yönetmeni olan hakan algül. yine bahsettiğim olay. dizi'nin başında dönen jingle'mıdır nedir işte onda, emrah serbes ismi 3 sn küçük punto'yla geçerken, hakan algül ismi büyük puntolarla sonda 5-6 sn kalır, diziye geçilir.

aga senarist falan değilm ama üzülüyorum lan. senarist'ler can insanlar. niye böyle ışık şef yardımcısıyla aynı muameleyi görüyorlar?

ilk olarak senaryo senaristin yazdığı haliyle kalmaz, asla. yönetmen o senaryoyu ekibiyle zaten değiştirecektir. yönetmen senaryoyu yorumlayacaktır. yönetmen her noktada parmağı olan adamdır.
çoğu yönetmen zaten senaristtir aynı zamanda ama çoğu senaristin yönetmenlikle uzaktan yakından alakası yoktur :)
ki yine şöyle bi şey var, senaryo yazılır ama yönetmenle birlikte tekrar yazılır. ve en önemlisi film görüntüdür diyalog ve konudan önce, derdinizi görüntüler anlatır...

aslında bu ikisinin arasındaki farkı anlamanın en kolay yolu sizin için şu olacaktır. amatörce bi film çekmeye çalışın beğendiğiniz bi senaryodan(sahne çekmeye çalışın) ama kendi fikirleriniz doğrultusunda çekmeye çalışın bunu, zaten çekilmiş olduğu haliyle değil.
yüzlerce sebep sayabilirim size neden senarist'in yönetmen ve genelde görüntü yönetmeninin altında olduğuna dair :)
meslektenim.

p.s: dizide değil ama sinemada ışık şefiyle aynı muameleyi görmesi bile onun için büyük bir onurdur. siz bence bu tip eleştiriler yapmadan önce biraz sektörün içindeki mesleklerin neler yaptığını bi adam akıllı araştırın :)
işkembeden hiyerarşi yapıyorsunuz şu an :)

@madyb

dur yahu, birşey yaptığım yok. rica etsem "meslekteki" hiyerarşi sıralamasını yazar mısınız?

şimdi solaris kitabı var sitanislaw lem'in herneyse, şimdi bu kitabı tarkovski eline alıp öyle bir film haline getirmiştir ki artık kitaptaki hikaye tarkovsky nin oyuncağı olur. çünkü yönetmen güçlü,
bu kitabı eline Steven Soderbergh alınca tarkovsy severler öeh demiştir, belki kitap hayranlarının tarkovsky ye dediği gibi, kitaptan bir şey kalamamış ki diyebilirler, herşey yönetmendir ancak galiba oscar ödüllerinde bir artis senaryo yazarlarına müthiş replikler yazıp izlenebilirliği sağladıkları için teşekkür etmişti, yönetmen=film

öncelikle film yapımcınındır :) mesela film oscar alırsa yapımcısına verilir ödül..

yönetmen mi önemli senarist mi diyorsak eğer bence senarist çok daha önemlidir.. asıl yaratıcı işi yapan senarist bence.. büyük yönetmenler(bunun örneği çok zaten) söz konusu olduğunda senaristler, büyük senaristler(kaufman) söz konusu olduğunda da yönetmenler geri planda kalıyor.. sanırım ünlü yönetmen sayısı daha çok.. bunun nedeni de açıklananlardan çıkarılabilir zaten..

film yönetmenindir, filmin sahibi yapımcıdır.
araba bwm'nin, sahibi ise satın alan kişidir.

en tepede yapımcılar vardır her zaman. ama işin üretim kısmından ziyade denetleme kısmında rol alırlar.
sonra yönetmen gelir. sadece bir kaç tane senaristin ismi yönetmenden önce gelmektedir ama denildiği gibi iyi bir senaryo hiç bir zaman yeterli değildir iyi bir film için...
bazı ülkelerde ise mesela türkiye'de oyuncunun yönetmenden önce geldiği çok görülen bi şeydir.
ve bundan sonra görüntü yönetmenleri-sinematografi-fotoğraf direktörü(hepsi aynı)gelir.
senarist bu isimlerden sonra gelir genelde yapımlarda. senaristler senaryolarını tek başlarına dahi yazsalar ilk senaryo ile film haline getirilmiş senaryo arasındaki fark bayaa büyüktür. kaldı ki senaristin yazdığı diyaloglar bile diyalog uzmanları tarafından yeniden elden geçirilecektir.
ama bu hiyerarşi sürekli değişkendir, çok ünlü bi ışık şefiniz vardır senaristiniz ise gençtir, toydur umursanmaz bile fikrini alıp yeni senaryo yazmıştır birileri belki de.

değişir...

film senaristin değildir. ya yönetmenindir ya yapımcının. memento eğer normal akışta çekilseydi asla bir başyapıt olamazdı örneğin. nolan yazmış. ama çekmiş de.

mesela tam senin beğeneceğin bir örnek vereyim:

www.filmizle4.com

bu film sinan çetin'indir. ama afişe adı yazılmamıştır. çünkü tanınmamış, çaylak biriydi o dönem yeşilçamda. yapımcılar da yavuz turgul'un ismiyle gişe yapmaya çalışmışlar.

tanınmayan bir yönetmense; oyuncuların ismi öne çıkarılır. onlar da tanınmamışsa; "bilmem ne filminin yapımcılarından" derler.

ama genel anlayışla; film yönetmenindir. mesela david cronenberg, başrole ferhat güzeli koysa, oturup ciddi ciddi izlerim. kimse de bir şey diyemez.

Senaryo; Senarist tarafından yaratılmış, tek başına özgün bir eserdir. İlgili senaryo günün birinde bir Yönetmen tarafından sinema filmi eseri haline getirildiğinde, artık o "sinema filmi" başkaca bir sanat eseri olan senaryodan türetilmiş yeni ve özgün tek başına ayrıca bir eser olur.

Konuyu izahat için şöyle bir örnek verebiliriz. Rodin bir heykel yapmış, Mozart o heykele bakarak bir müzik tasarlamış, o müziği dinleyen Dostoyevsky, bir roman yazmış o romanı okuyan Jonathan Nolan bir senayo yazmış ve bunu okuyan Spielberg bir film çekmiş ise son raddede çekilmiş sinema filmi Spielber'ün sanat eseri olur.

O yüzden konu sinema ise "sinema filmi" bir eser olarak yönetmen'e aittir.

Bu konuda okunabilir güzellikteki en güzel hikaye ise Stephen King'in romanından çekilen "The Shining"in, Stanley Kubrick ile anılması ortaya çıkan filme tepki göstermesi Stephen King'in ifrit olup aynı romandan kendisinin de bir film çekmesi ama kimsenin o çekilen filmi sallamaması olabilir.

taksiyle dünyalar tutar. 10 dakika yürüyerek eskişehir yolu armada'nın önüne çıkın, oradan otobüsler geçer.

bana anlatılan şekliyle;

"aştiden ankaraya bin kızılaya git. kızılaydan metroya binip sıhhıye duragında in orada kampüse giden otobüs dolmuşlara binersin. hacettepenin sıhıye kampüsünden kalkan otobüsler dolmuşlar sıhhııye köprüsünün üstünden geçer. çok vasıta değiştirecekmişsin gibi gelmiş olabilir sana ama yaklaşık 15 dakikada sıhhıyede duraklarda olursun (belki daha kısa sürede)"

diğer anlatılan şekli taksiyle armada, ordan dolmuşla beytepe.

taksi 25-30 lira yazar. @ kibritsuyu'nun dedigi gibi armada'nin onunden 230 no.lu otobuse binebilirsin. ya da dolmuslarda ayni yerden geciyor.

en onemli not:

guzide baskentimiz de toplu tasim kartli bir sistem ile calisir. otobuse binmek icin kart edinmeniz gerekli. onu da asti deki ankaray istasyonundan alabilirsiniz.

Valiz olmasa dert değil yürünür, vasıta da değiştirilir ama denildiği gibi taksiler pahalı İstanbul'a göre.
Sanırım Armada'ya yürümek farz oldu. Teşekkür ederim.

armadaya yürümenize gerek yok bence. aştinin önünden geçen bilkent dolmuşuna binip cepa önü veya bir durak önünde ini eskişehir yolunda oradan hacettepe otobüsüne veya dolmuşuna binebilirsiniz. yukarıdaki yürümeye alternatiftir.

alternatif 1: eskişehir yoluna giden herhangi bir dolmuşa binmek, bilkent köprüsü dolaylarında inip beytepe'ye giden dolmuş veya otobüslere binmek.
alternatif 2: aşti'den sıhhiye'ye yolcu servisleri var, aşti'nin kendi servisleri, bunlarla sıhhiye'ye gidip oradan beytepe'ye giden bir dolmuş/otobüs'e binmek.
alternatif 3: aşti'den ankaray'a binip tandoğan durağında inmek, anıtkabir'e giden caddeye iki dakika yürüyüp oradaki duraktan beytepe otobüs veya dolmuşlarına binmek (nispeten daha az kalabalık oluyor)

okuyanları hep görüyorum. bir görevlinin de bir şey diyeceğini sanmıyorum.

kişisel gelişim kitaplarına para verdiğimi hatırlamıyorum leblebi gibi bitiyor valla d&r'da.

özellikle ciltli kitaplar çok şahane oluyor. sırf o yüzden gloria jeans'e gittiğim bile oluyor.

hiçbi sorun olmaz o koltuklar bunun için var ama yuh yani okadarda otlakçı olunmazki