Vakıf üniversiteleri birer işletmedir. Devlet üniversiteleri de birer işletmedir çok temelinde ama bunun farkında değildirler. Buradan bir yere geleceğim, ondan lafa böyle başladım.
Şimdi siz öğrenciler olarak bu işletmelerin bir ürünüsünüz. Dolayısı ile bu ürünün iyi olması, işletmenin orta vadede oldukça hayrına bir şeydir. İyi bir mezun, başarılı bir mezun işletmenin geleceği için son derece önemlidir. Bu nedenle bütün bu bahsettiğim yapıların aslında en temel hedefi yetkin insanlar yetiştirebilmektir.
Vakıf üniversitelerinin devlet üniversitelerinden farkı, nispeten daha fazla rekabetçi şartlar altında işlediklerinden ve nispeten daha rekabetçi adamlar tarafından yönetildiklerinden bu gerçeğin farkına varmış olmalarıdır. O nedenle vakıf üniversiteleri, öğrencilerine, özellikle de burslu öğrencilerine, bir çok fırsat sunarlar. Yurtdışı değişim programları, çift anadal, yan dal, staj olanakları, iş bulma konusunda destek sayabileceğim bu fırsatlardan sadece bir kaçıdır. Evet devlet üniversitelerinde de misal bir Erasmus bürosu vardır ama çoğunlukla kaderine terk edilmiş durumdadır, bürokrasiyle boğuşmayı göze almak gerekir oraya ulaşmak için. Ama vakıf üniversiteleri neredeyse öğrenciyi kulağından zorla tutup gönderir, çünkü bilirler ki siz başarılı olursanız, piyasada duyulursanız, okulun adı da duyulacak, bu da üniversiteye daha çok talep olmasını sağlayacaktır. Vakıf üniversitelerinde hocayla temasınız daha kolaydır, gayet tanınan bilinen adamlardan ders alırsınız, bunların da size katkısı yadsınamayacak boyuttadır.
"Köpekler ve burslular giremez" hikayeleri eskide kaldı. Eğer Bahçeşehir gibi bir üniversitenin burslu bir bölüme girebiliyorsanız hiç durmayın. Oraya giderseniz de gözünüzü dört açıp karşınıza çıkan fırsatları değerlendirmeye bakın.
Bu satırlar Boğaziçi İşletme mezunu biri tarafından yazıldı.
0