genetik

bir de distan duzgun gorunebilir ama icten curume var.

bildiğim kadarıyla mesele beslenme alışkanlığıyla ilgili.

diş çürümesinin temel nedeni, şeker, salya ve bakterilerin bir araya gelmesidir.
ağızdaki bakteriler, şeker'deki enerjiyi kullanarak dişlere zarar veren asit oluşturur. bu da dişleri çürütür normal olarak.

eğer yeme-içme alışkanlığımız şekerli şeylere dayanıyorsa, ağzımız normalden daha asidik olur. salyamızın standart ph seviyesine dönmesi genellikle 20-30 dakika sürer. bu süreç içerisinde dişler giderek zarar görür. eğer şekerli gıda tükettikten sonraki bu 20-30 dakika içerisinde dişlerinizi fırçalarsanız, ağzınızda şeker ve bakteri kalmayacağı için ph seviyeniz salyanızın ph ile aynı olur (ki bu genellikle nötr demektir)

kimilerinin dişlerinin diğerlerine göre daha az çürümesinin sebebi bu yeme alışkanlıkları, dişlerini çok fırçalamaları değil, doğru zamanda fırçalamaları ve tabii ki genetik (veya küçüklükteki beslenme alışkanlıklarından dolayı) diş etlerinin ve dişlerinin daha güçlü olmasıdır.

şeker ve diş çürümesi hakkında daha detaylı bilgi istersen : www.elmhurst.edu

bu arada çuvallamışsam affola, dişçi falan değilim çünkü belki daha iyi bi bileni çıkar.

her gün 3 kez falan fırçalıyorum, dişim bu güne kadar hiç çürümedi hem de eskiden sigara kullanmış olmamam ramen dişlerim bembeyaz.

kalsyum falan filanla ilgili olsa gerek. siz siz olun fırçalamaya devam edin, fırçalamazsanız daha da köt olur. bu arada fırçalamak tabi ki yararlı bir şey.

diş fırçalamak zararlı değil de beyazlasın diye abanıyorsanız zararlı diş minesine zarar veriyorsunuz. fazla macun da zararlı diyorlar, macunu da az kullanın. gerisi de beslenme alışkanlığı ve genetik faktörlerle ilgili...

tükürügün asidik veya bazik olmasina göre de degisiyor diye biliyorum.
birinde distasi çok oluyormus ötekinde çürük.
mesela benim dislerim çok zor çürür, hatta çürümez.
son 2-3 yildan önce de her gün fircalamazdim dislerimi.

Diş fırçalamak zararlı mıdır?

1- Eğer, diş fırçasını dişlerinize bastıra bastıra kullanıyorsanız zararlıdır.
2- Dişleriniz parlasın diye yemek sodası vb. gibi toz ürünler kullanıyorsanız yanlış yapıyorsunuz.

3- Diş fırçalama tekniğiniz yanlışsa fırçalama amacına ulaşamayacağı için zararlıdır. Dişler önden arkaya bir ileri bir geri fırçalanmaz.

Doğrusu ; Üst dişler için-> yukarıdan aşağıya, alt dişler için-> aşağıdan yukarıya doğru fırçalamalısınız.

4- 3 ay veya daha uzun zamandan beri kullanılan eskimiş diş fırçasının dişlere yarardan çok zararı vardır. Çünkü kılların uç noktasındaki yapı bozulmuş olduğundan diş minesini çizer.

Ayrıca, her fırçalamadan sonra anti-bakteriyel ağız gargarası kullanmanızı tavsiye ederim.

Dişlerin çürümemesi için günde en az 2 defa dişleri doğru şekilde fırçalamak şarttır.. pek az insan tükürük özelliklerinden ötürü çürüğe dirençlidirler, ağız hijyenine dikkat etmeseler de çürük ya görülmez ya da çok az görülür.. yine pek az insan tükürük özelliklerinden ötürü çürüğe dirençsizdirler, dişlerini düzenli ve doğru şekilde fırçalasalar da çürük görülebilir. bunun dışında kalan çoğunluk ağız hijyenine dikkat ettiği sürece çürükten ve diş eti hastalıklarından korunabilir. arkadaşınızda dolgu olmaması dişlerinin çürümemiş olduğu anlamına gelmez. ayrıca günde 1 defa fırçalamak yeterli değildir. dişin üzerindeki lekeler temizlendiğinde geride kalan renk dişin kendi rengidir, fırçalamayla açılmaz, genetiktir.

disleri gunde 3ten fazla fircalama derler cunku mineyi asindiriyorsun.
asitli iceceklerden sonra (portakal suyu da dahil) sakin dis fircalama yine mineyi asindirirsin.

igrenclik edip haftada 2 fircalama yeri gelir rezil olursun (anladin sen)
dis curumesi arkadaslarin dedigi gibi genetik ayni zamanda. cok huylaniyorsan her seferinde macun kullanma.

çünkü uçak sesten hızlı gitmektedir bu yüzden mantıksızdır.uçağın önünde olan şey zaten bir hava aracıdır korna yerine radar daha uygun olur. Birde uçağın sesini bastırabilecek bir korna yapmanın ayrıntıları ve gerekliliği:) Birde size fizik sorusu, uçaktan basılan kornanın sesinin hızı, uçağın hızı+ses hızı mıdır:) Ama şimdi karikatüre baktım da az karşılaşılan ciddi bir şeyden bahsetmişsin. Bence o olaydan sonra büyük gökdelenlere bir uyarı sistemi falan yapmak düşünülebilir.

neden olsun ki? bir işe yaramazdı...

şimdi havada giden bir araçta korna olsa bırakın karşı tarafı, muhtemelen kornaya basan pilot bile korna sesini duymaz. selektör olsa bir derece işe yarar, onu da landing ışıklarını açıp kapatarak yapabiliriz. zaten strobe olayı o işi görüyor ona bile gerek yok. ha yerde kullanılır dersen zaten pistte her şey kontrol altında ona da gerek yok. dolayısıyla bir uçağa korna takmak maliyeti arttırmaktan başka bir şey olmaz.

@makineto: her uçak sesten hızlı değildir.

"Uçağın sesinden duyulmaz diye" diyerek fantastik bir cevap veriyorum.

geçtim kornayı, pilotlar havadayken sürekli camdan dışarı önlerine bakmazlar ki. havada çarpışan uçaklar nasıl birbirine giriyor sanıyosunuz ki. amerika'da fi tarihinde kendisine ait 5 kişilik uçağıyla havadayken koskoca boeing'e giren adam vardı. ne boeing onu gördü ne de o iş adamı koca uçağı. korna olsa ne ye fayda.

not:nat.geo.cha'da kaza raporunda vardı ordan biliyorum.

aslında uçaklarda kazlar, göçmen kuş sürüleri uçağın motoruna girmesin diye sadece onların duyabileceği frekansta bir korna mevcut ve durmaksızın çalıyor ama siz duymuyorsunuz.. (külliyen sallıyorum ama olur da bu fikri biriniz boeinge götürürse, onlar da "ulen biz niye düşünemedik, aferin sana al şu 10 milyon doları" derlerse dürüst olmak her zaman iyidir uuntmayın. diyorum ki "bulun ulen beni verin paramı" :D)

çünkü uçak araba gibi yola bakarak kullanılmaz. önümde adam varsa korna çalayım, çekilmezse yavaşlarım gibisinden jetgillerimsi durumlar olmaz.

evet, uçaktan basılan kornanın sesinin hızı, uçağın hızı+ses hızıdır. bir de uçaklarda korna var diye biliyorum ben ama karadayken kullanıyorlar havadayken ya da maç sonrası değil.

korna karsidaki araci uyarmak icin kullanilir, uçakta ise karsida arac yoktur, yol bombostur. aslinda tarihte ucaklarin carpistigi kazalar var, bu yüzden her uçagin rotasi belli ve hava trafigi diye bir sey var. ama birbirlerine denk gelmeyecek sekilde düzenlenmis, hersey belli. arti digerlerinin de belirttigi gibi radar var.

araba, tren gibi araclarda olan kornalardan yok tabi. nedenleri belli zaten, arkadaslarin acikladigi gibi.. ama ucak kornasi sayilabilecek seyler icerdekileri uyarmak icin kullaniliyor genelde. mesela pilotlari uyaran perdovites uyari sistemleri var. ondan baska daha teknolojik sistemler var, radar ve radyo dalgasi sistemleri gibi..

ayrica dis uyari sistemi olarak daha cok isik sistemleri var, bunlar inis ve kalkis icin de gerekli olan seyler zaten. kus caprismalarin onlemek icin de isik sistemleri kullaniliyor ama bloodgroove'nun dedigi radyo dalgalariyla da kuslari uzak tutma sistemleri deneme asamasinda sanirim. patenti alinmis gozukuyor, uzgunum bloodgroove :)

sesten hızlı tek yolcu uçağını concorde üretmişti, o da battı zaten.

sorunun cevabına ise "gerek yok" diyorum.

Uçakların ekserisi ifr, yani alet şartlarında uçar ve pilotlar pencereden bakmaz. bunun yanı sıra kendi motor sesini, karşıdaki uçağın motor sesini, kulaklıkları delip geçecek bir korna da biraz fantastiktir. uçaklar işitsel değil görsel uyarıları tercih eder, ışıklar, "pale" denilen kanat sallama hareketi vs.

ses hızından hızlı uçan uçakların içindeki pilotlar motor sesini duymaz ve mutlak bir sessizlikte uçarlar diye anlatmıştı hocamız, kabin içi sesler ise yine izole bir ortam olduğundan ötürü duyulurmuş.

uçulan 8000-10000 metrede hava sıcaklığı -40 -50 derecelere düştüğünden ve basınç 1atm nin altında olduğundan ses hızı da 1150kph(yaklaşık) den 800-850kph'ye düşer. bu yüzden 900kph hıza ulaşan her uçak sesten hızlı gitmektedir diyebiliriz.

ayrıca 100kph hızla giden bir araçtan silahla ateş ettiğinizde (ileri doğru) kendi hızı+100 ile gider ama ses dalgaları için bunu söylemek pek mümkün değildir. en azından 100le gidiliyorsa +100 olmaz..

edit: bi sonuca bağlasaymışım keşke..
sonuç: gereksiz bir hamle olacaktır..

ağrı kesici ile? ama sürekli ağrı kesici de kullanılmaz tabi ki

eskiden olsa müslüm babacıların yanında 6 ay staj önerirdim ama hepsi bozuldu, bugün benim doğum günüm hem sarhoşum hem yastayım diye geziyorlar ortalıkta :D acı eşiği zihninizle alakalı, canınız tatlıysa biraz acı eşiğiniz düşüktür. olay kafada bitiyor anlayacağınız. düzenli acı egzersizleri yapın (:S ne diyorum lan ben, kendine gel bloodgroove :)) acı ama gerçek, eşik zamanla yükseltilebiliyor ama biraz acılı bir süreç (bu cümlenin içinde kaç edebi sanat yaptığımı bulana benden selam olsun)

acıya maruz kalmayla olabilir sanki.

psikolojik bakışını değiştirerek..

acıyı çekerken kendini çok daha karmaşık, seni üzen, hayatını etkileyen ve etkileyebilecek olayları/durumları düşün. veya bundan daha büyük acı içinde olabileceğini hayal et.

en düşük ve basitinden şimdi kalorifer varsa ve yanıyorsa bulunduğun mekanda onun üzerine elini koyarak iki farklı şekilde test et. ilkinde acıya odaklan "daha fazla dayanamam" temelli. ikincisinde de aklını uzaklaştır.

Ben yükseltemedim. Acım olduğunda yansıtıyorum. Yanımdakilerin canını yakınca, biraz daha tahammül edebiliyorum sanki. Öyle birileri varsa yanınızda, deneyin görün.

www.painstation.de

değmez. ki ben aynı fakültede birbirine pek yakın olmayan iki dal okudum, pek bir işe yarayacağını söyleyemem. ama işletme(ya da iktisat artı mühendislik süper olur bak.

aldım gazı, makinaya devam edicem, af gelir mi bu aralar acaba, yeni geldi gerçi :(

sorunuzun cevabı değer şeklindedir, misal iktisat okursunuz bir de işletme açıköğretim (zaten orada üç aşağı beş yukarı 4 yıllık lisans eğitimi gibi bir eğitim alacaksınız) sonrasında bitince okul kurum sınavlarında muhasebe cepte olur. olmadı ben kendi işimi kuracam dersiniz, iktisat+işletme johannesburg cincinnati ohio olur.

home edition'da format atmadan dil çevirme özelliği yoktu yanlış hatırlamıyorsam. Eğer professional sürümüyse microsoft'un sitesinden language pack indirip düzeltebilirsin.

yalnız türkçe karakterli dosya ve klasörlerinizi evvela ingilizce karaktere çevirin. mesela "ödev" klasörü varsa onu "odev" haline getirin. ne olur ne olmaz, yıllar önce format sonrası (c sürücüsüne format atmıştım) ingilizce windows kurduğumda d sürücüsündeki tüm mp3lerim gitti. hala windowsta öyle salaklıklar var mı bilmiyorum ama yine de risk almayın derim.

xp professional sürümü. microsoftun sitesinde ingilizce hariç bütün dillerde language pack var ama ingilizce yok yada ben bulamadım.

valla coming soon felan diyo. ben de almancadan ingilizceye cevirmeye calisiyorum. bilen varsa tuttugu altin olsun

hala dünün etkisinde olaraktan;

god is an astronaut - the end of the beginning
god is an astronaut - shores of orion
god is an astronaut - fragile

giaa bilinmedik bi grup mu abi ya :))))))9

giaa, gy!be, eits, 65ds olmasın mümkünse.

imrendim bak şimdi sana :/

o da olabilir adına istinaden bunlar da olabilir mi? (gerçi senin aradığın tarzda değiller ama :))


www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

ben bu grubu hakkat seviyorum :D

www.youtube.com

İstersen Ametystium'u dinle. Oldukça zevklidir.

fahir atakoğlu - 12 mart

fahir atakoğlu - denizlere

belki ses kartı sürücülerini doğru yüklememiştir, hoparlörlerden geliyordur.

yok ondan deil sanırım çünkü pc nin sesini(hoparlörünü) kapattığımda da geliyo bu ses. sanki içinden bi yerden geliyo.

harddisk arizalanmistir, olmek uzeredir.
abini dovme imkanin varsa dov bence.

ses harddiskten geliyor olabilir. harddiskin ırzına geçilmiş olması mutemel. işin ilginci abin hiç mi düşünmemiş bu çocuğun pcde önemli dosyaları olur format atmayım da arayıp şifreyi sorayım diye... döverken yardım gerekirse duyuru ahalisi yardıma hazır :)

@kurukafa ve bloodgroove; bi yolu yok mudur ya düzeltilemez mi bişey yapılamaz mı? :(:(

harddisk ölüyorsa çare yok bildiğim kadarıyla, fazla güvenmeden işinizi görün önemli dosyalarınızın ara ara yedeğini alın bir yerlere, gittiği kadar gider harddisk, gidemediği yerde değiştirirsiniz. ancak harddiskten değil de başka bir şeyden kaynaklanıyorsa ses da o kadarını bilemiycem...

formatla hdd bozulurmu yaw? başka bir şey vardır.. fanlardan geliyordur belki. belki de hdd nin ömrü dolmuştur ama (normal) format attım hdd bozuldu diye bir şey yok.

iki sene önce sınava kaydolurken size bir çıktı verildi orada şifreniz olacak. ösym bu aralar bir kitapçık çıkarır, oradan bölümünüze ait kodu bulursunuz ve o kodla hangi kurumlar alım yapıyorsa oralara internet üzerinden başvurursunuz. sonrası ya nasip ya kısmet...

video.google.com

Pekmezli zencefilli yumuşak kurabiye :) son gözdem. Bir erkek olarak ben bile yapıyorum düşün kolaylığını.

yamanmutfak.blogspot.com

Bu tarife göre iki defa yaptım. İlkinde tam tarife göre yapınca çok cıvık oldu bir su bardağı fazladan un koydum. İlk fırından çıktığında süperdi. Acıbadem gibiydi yumuşaklığı. Soğuyunca sertleşti ama taşlaşmadı. Krispi bir hal aldı. Bana göre yine süperdi :)

İkinci yapışımda zencefil ve tarçın miktarını birer çay kaşığına çıkardım. Unuda 3,5 yerine 3 su bardağı ile yaptım. Çok cıvıktı yine tepsiye zor koydum. Soğuyuncada yumuşak kaldı ama o acıbadem kıvamı yoktu.Çook şişti.bütün kurabiyeler birleşti nerdeyse.Birazda şekeri fazla geldi.

Artık bu tecrübelere göre yap ;) (zencefili ve tarçını dahada artıracağım bir dahaki sefere, şekeri azaltacağım, un miktarına karar veremiyorum daha)

Edit: typo

Rulo Kofte

www.portakalagaci.com

Pilav veya Pure

Corba

Tatli olarakta hazir kekten pasta...

Obur aparatifler size kalmis :P

Rulo Koftenin yapilisi cok kolay! Bir de hata yapmaniz imkansiz gibi...

Simdiden kolay gelsin!

sanırım mutfakla aranız pek iyi değil. hem lezzetli hem de risksiz yemekler olabilir. mesela çorba mercimek çorbası olabilir, yapımı kolay. yalnız düdüklü tencere kullanacaksanız çok tehlikeli malesef, tencerenin modeline bakmıyor namussuz tıkayıveriyor düdüklüyü fazla dolu olursa tencere. ali nazik kebabı yapabilirsiniz o da risksiz yemeklerden, tabi patlıcanı iyi seçmek lazım çünkü yemeğin tüm tadı orada. çorbayla ali nazik uydu mu derseniz hayır uymadı :D ama olsun birini belki yapmazsınız ötekini yaparsınız illa ikisi birden yapılcak diye bir şey yok, aklımıza gelenleri sayıyoruz işte. tatlı işi biraz karışık o beni aşar. tabi bunları yaparken mutfağı dağıtma evi batırma vs gibi ihtimalleri de göze almak gerekiyor, kaş yapalım derken göz çıkarmayın :D

hayatımda hiç mercimek çorbası yapmamış olmakla birlikte hiç düdüklü tencerede kullanmadım,normal tencerede yapsam olmuyo mu bunu.alinazik patlıcanla mı yapılır hiç bilmiyorum.çok zayıfım bu konuda çokk

mercimek çorbası düdüklü tencerede güzel olur. ona hiç girişmeyin o zaman. ali nazik patlıcanla yapılır. detaylı tarifi internette vardır zaten, közlenmiş patlıcan, yoğurt ve kıyma (kimi yörelerde et kullanılır) ile yapılır (içinde domatesi biberi vs var onlara yemek sitelerinden bakarsınız). yoğurdu genellikle sarımsaklıdır ancak koku yaptığı için sarımsak yoğurda değil kıymaya da konulabilir, kıymanın içinde pişince kokusu kalmıyor nasılsa. dediğim gibi yapımı zor değil sadece közlenmiş patlıcanı soyarken sorun yaşayabilirsiniz (sorun yaşamamak için de internette yemek yapmanın onu bunu soymanın püf noktalarını anlatan yazılar kesin vardır oradan yardım alabilirsiniz) ancak lezzetli bir yemek.

çerkez tavuğu ve tiramisu

dolapta kenarda duran hazır yufkadan (hiç sevmem hazır yufkaları) 30 dakikada kıymalı kol böreği yaptım ve nefis oldu. Harcı senin hayal gücün olsun. ben 2 soğan 1 diş sarımsak biberi kıymayı kavurdum.Piştikten sonra bol maydanoz koydum. İçine fıstık kuru üzüm ekleyenler var. Harcın her iki yanına sürmek içinse yoğurt 1 yumurta ve ZEYTİNyağı (zeyt,nyağı çıtırlaştırıyor) Çok çabuk hazırlanabilen müthiş bir tarif

tipleri tarif etseniz biraz. ne giyerlerdi mesela?

(bkz: laurel and hardy) olabilir mi?

haha yok laurel and hardy değil. yeni nesil bunlar. ya şişman adam zaten bir tek o tarz filmlerde oynuyor. hafif uzun saçlı baya şişman. hep dışlanıyor falan. çok sakar. hatta bu bahsettiğim filmde bunlar bir yolculuk yapıyor da başlarına gelmedik şey kalmıyor ( dandik film tanıtımı gibi oldu haha)

bud spencer & terence hill mi acaba?

www.imdb.com/title/tt0329028

bu var ama bunlar da ünlüyse ben bu dünyada yaşamıyorum demektir :D

şişman olan baya şişmansa bunlar değil, linki verdim ama fotolara yeni baktım ortada bir şişman yok ki baya şişman olsun :D

: )

bud spencer - terence hell de değil diğeri de değil. abi ya zayıf adam daha meşhur sanki böyle ama şişmanı görünce "haa bu ya" diyeceksiniz. filmde şöyle oluyordu galiba. bu şişman olan hep bi sakarlık falan yapıyordu. zayıf olan da aşağılıyordu filmin sonunda işleri şişman olan düzeltiyordu falan filaan...

geriye kalan tek salak ve avanak çifti benim aradığım herhalde haha

su an hangisi kestiremedim ama suraya bakabilirsiniz:
en.wikipedia.org:Comedy_duos

Yeni nesilden dediğiniz için bir ihtimal David Spade & Chris Farley olabilir diye düşündüm, ama yolculuk yapıyorlar demişsiniz oradan da acaba Steve Martin & John Candy'nin oynadığı Planes,Trains & Automobiles'mi dedim www.imdb.com .

jay and silent bob
www.imdb.com

hah oh be demek yolculuk etmiyorlarmış :P

David Spade & Chris Farley aradıgım 2 liydi. çok sağolun valla ugraştırdım sizi.

(bkz: facebook'ta tanışmak için atılan ilk mesaj )

(bkz: merhaba)
sonra sorar zaten kim olduğunu, laf lafı açar.
sonrası içinse; (bkz: burası kasıyor, msn var mı)

yok mu şöyle ortak bir arkadaş, bir mekanda karşılaşılsa falan sonra aynı masada oturulsa vs... (ulen en eski numaralar :) eski ama hep işe yarar)

facebook uzerinden olcak madem, cektigi belgeselin bi grubu vardir sanirsam, yoksa da siz kurun, sonracigima iste belgesel muhabbeti yapin ( mesajla yani). sohbet sohbeti acarsa bulusma faslina gecersiniz. kafaniz uymazsa ya da manitasi varsa bunu ima eder ya da direktoman soyler. o zaman baska bahari beklersiniz, kismet.

kendisi hakkında "fazla cool, kızlarla fazla ilgilendiği pek görmedik işi gücü sinema, bi konuştuğu kişiyi sonra gördüğünde hatırlamaz, bırak yea boşver onu" gibi şeyleri çok duydum. 1,5 sene önce kapattığım hesabımı geri açtım onla konuşmak için.

kendisi şu an başka bi şehirde ortak arkadaşlarla oturup buluşma imkanımız yok bu yüzden,
bi de mesaj attıktan sonra cevap yazmazsa yıkılma ihtimalim de var, çok hassasımdır.

mesaj konusunda bi fikrim yok; fekat "bi de mesaj attıktan sonra cevap yazmazsa yıkılma ihtimalim de var, çok hassasımdır" demişsin ya..cevap yazma ihtimalinden çok yazmama ihtimalini düşün derim. cevap gelirse sevinirsin gelmezse de en azından yıkılmazsın. "myspace sayfasına en son 7 ay evvel girmiş" demişsin bi de.. belki internet uzak bi hayat sürüyordur şu sıralar. mesajını görmeme ihtimali de var. evet evet bence sen benim dediğimi yap :)

belgeselin grubunu açma/ grubuna dahil olma fikri güzel . atacağın mesaj da "merhaba" dan daha çok şey içermeli bence. en azından çektiği belgeselle ilgili bi şey sorabilirsin ki "merhaba belgeselin çok güzel :)" tarzı bi şeyden daha ilgi çekici ve merak uyandırıcı olabilir. misal ilk mesajda merhabadan sonra belgeseline dair bi soru, 2. mesajda övgü, tebrik..

"kendisi hakkında "fazla cool, kızlarla fazla ilgilendiği pek görmedik işi gücü sinema, bi konuştuğu kişiyi sonra gördüğünde hatırlamaz, bırak yea boşver onu" gibi şeyleri çok duydum. 1,5 sene önce kapattığım hesabımı geri açtım onla konuşmak için."
Eğer böyle deniyorsa, böyledir.
Cool muyum bilinmez ama ondan sonraki cümleler gayet uymakta. Pek sağa sola bakmamak falan benimkisi. Yani derim ki, kendini göster bir şekilde (Mümkünse yüz yüze). Sittin sene uzaktan bakarsın yoksa.

ortak arkadaşlarınız kendisiyle msnde çoklu konuşmaya başlar. konu oldukça kişisel anlamsız bir geyik de olur, yeni bir filmin eleştirisi de olur ne olursa artık. sonra arkadaşınız sizi de konuşmaya çağırsın ve ikinizi en azından msn ortamında tanıştırıp konuşturmuş olsun böyle bir topluluk içinde.geyik muhabbeti olursa çok iyi olur aslında, dikkat çekmez,stres yaratmaz her iki taraf için de. iyi anlaşırsanız bu konuşmada zaten birebir msnden de konuşursunuz sonra, facebooktan mesaj atıp tanışmayı geç direk fotoğraflarına yorum yapıcak konuma da hoop diye gelirsiniz..nasıl fikir?

grup açarsam veya dahil olursam çok peşinden koşuyomuş, böyle hayranıymışım gibi olmaz mı :/ (durumum açığa çıkmaz mı)

çoklu msn işi çok güzel fikir lakin pek mümkün görünmüyor :(

durumun acıga cıkınca ne oluyor ki ? bunu bu denli "ayıp" kılan ne ? ne var bunda utanılacak? nesi garip bunun ?

bu tırsaklıkla bosver kuzum sen ask mesk islerıni, otur orgu or dizi izle mısır patlat.

bence mektup yaz. onun tarzina daha bi uyar gibime geldi. ayni sehirde degilseniz, tanismak icin ilk hamleyi senin yapacagindan, yani az da olsa sarkiyor durumunda olcaksin. amaan oluversin, ne var ki bunda. hafifmesrep izlenimi vermedigin surece inceden asilan kadin iyidir bence.

merak ettim de naptın ?

tdk.org.tr

şuradan göz atabilirsiniz, ben de incelemedim ama dikkatli bir göz değişiklikleri farkeder sanırım...

evet artık ''kara yel'' birleşik bir sözcükken bu şekilde ayrı yazılacak ama buna göre bakıldığında ''karadut'' yine birleşik yazılacakmış.''Ayşe teyze''deki teyze sözcüğü eskiden büyük yazılırdı artık küçük harfle yazılacakmış.''Nasrettin Hoca''daki hoca ise büyük harfle.

[ butceyi asmadan ] Sirasiyla:

tissot
citizen
seiko

eta mekanizmali fe$in markalari - aranip buluna -

ha bi' de kendim icin:

suunto

:)

guess
jacques le mans

takıcan koluna saate bakıcan arada, gereksiz özelliklerini kullanıcan vs (tabi normal bir kullanıcıysan), kaliteli olsun da gözüne güzel gelsin de marka farketmez. kendimi dağa bayıra vururum yüksekliği sıcaklığı basıncı nabzımı vs ölçsün, verilerimi saklasın, bilmem kaç tane alarmı olsun, nükleer başlık takılsın falan istiyorsan suunto (denmiş zaten).

turkiyede var mı bilmiyorum ama, ben almanyada "fossil" alıyorum. en pahalı saati 130€. ve bence kaliteli ve cok sekil duruyorlar.istersen sitesine falan gir bak bi, hosuna giderse alıp getirebilirim bile eger orda yoksa.

(bkz: protrek)

guess ferre prada burberry armani gibi işi saat üretmek olmayanlardan almak yerine gerçek saat üreticilerini tercih ediniz mesela
seiko
tissot
fiyatı biraz yükseltmek gerekebilir ama iyidir bunlar..

casio protrek alın, pil,çizilme,su geçirme dertleriyle uğraşmayın hatta titanyum bileziklisinden alın takım elbiseyle de giyin.
kolunuzda her daim hava durumu, yön,yükseklik bilgisi,dünya saatlerine ait bilgileri de barındırın.
biraz pahalıdır ama memnun kalırsınız.
tavsiyem prg 70-80-100 modelleri.

valla formülü hatırlayamadım. iktisadi büyümeye giriş/charles jones 'ta olması lazım ama benim kitabı bulamadım. açıköğretim kitaplarında da vardır kesin.

yunusemre.anadolu.edu.tr

edit : bölülü mölülü basit ve özlü bir formüldü ama hafıza-i beşer nisyan ile maluldür :D

bir hatırlayabilen ya da yukarıdaki soruyu çözebilen olsa çok sevinecem. çözeni de çok sevicem. söz :)

Y1-Y0 / Y0

yani=> ΔY/Y =>7/100 =>0,07=> %7

hocam çok teşekkür ederim. bi de bişe sorucam sorudaki diğer verileri de kullandınız mı çözerken ?

tr.wikipedia.org

türkiye için formülü Δu=-0,13(y-4,3) olarak almış kemal yıldırım ama genelde herkes verdiğim linkteki şekilde bilir.

edit : verdiğim linkteki anlatımın formülize edilmiş hali : Δu=-0,5(y-2,25)

hocam çok sağolasın.

ses için pastil öksürük için kızdırılmış tereyağda karabiber. yalnız sıcakken yutulacak (çok sıcakken yakarsınız her tarafınızı dikkatli olun yağ su gibi 3-5 saniye ağızda durunca soğumuyor malesef)

tereyağı + karabiberi ben de tavsiye ederim.

bir yemek kaşığına biraz tereyağı alın, ocağın üzerine tutup eritin. sonra başka bir yemek kaşığına döküp, ısısının biraz düşmesini sağlayın. tereyağı çok sıcak olacağı için, bu iki kaşık arasındaki transferi 2-3 defa yapabilirsiniz. ancak çok da soğumasına izin vermeyin; yaksın biraz boğazınızı. içmeden önce üzerine karabiber döküp hemen yutun. arkasından sakın su içmeyin.

anne ilacıdır. deneyip de yararını görmediğimi bilmiyorum.

toz zencefil alına. bir tatlı kaşığı toz zencefile, iyisinden tepeleme bir kaşık bal karıştırıla. yutula!
tadı çok şahane değil. ama çatadanak keser. çok iyidir. bi de ılık süt falan iç ara sıra miğden kaldırırsa yumurta kır içine. o da iyidir.

bal ve zencefil karışımı da iyi geliyordu galiba ama ne kadar hızlı etki eder bilemem :)

havlıcan kökü kaynatıp içebilirsin.
ya da karabiberli bal yiyebilrsin.geçmiş olsun.

hah tam elimde tutuyordum şimdi şansına;

büyükçe bir çay fincanının yarısına kadar bal, üstüne 1 tatlı kaşığı kadar karabiber bu 2 si karıştırıla.. karışımın üstüne taze limon suyu ( 1 tane yeter) eklene..

üstüne sıcak su kona.. karıştıra karıştıra içe.. yardıra yardıra boğazdan böle mikropları söküp ala

soğutmadan içile..

geçmiş ola..

şunları yiyip-içmek öksürüğü şıp diye kesmez ama kurtulmaya yardım eder:
-bol karabiberli çorba
-zencefilli, tarçınlı, ballı elma püresi
-ıhlamur çayı

boğaz ağrısı da varsa sık sık ılık tuzlu suyla gargara yapmak işe yarar.

ayrıca çok konuşup boğazınızı yormayın, susuz kalmayın, bol bol ılık su için.

geçmiş olsun.

hocam gündemden bu kadar uzaksan.sana cevap vermek büyük hata olur.kolaya kaçma takip et gündemi.

amerikancıdır efenim. akp yi över, amerikayı över, orduya saldırır.
hep ordu karşıtır zaten..

parayı verenin düdüğünü çaldırdığı abd-israil-ab-pkk-akp-gülen eksenli (dikkatini çekerim yıldızın 6 köşesini de tamamladım iki de mavi şerit çekersen bayrak yapar satarsın :)) ,gazete olduğu iddia edilen propaganda aracı. demirelin dediğini diyorum kendilerine : "ne verirlerse benden 5 fazlası"

gazeteyi hiç okumadın sözlük oku bari yahu :)

liberal gazetesi. içinde eski sosyalist yeni liberaller, hacı ben hala sosyalistim de çaktırmıyorum diyenler, türban takıyorum ama liberalim diyenler filan var. şurayla burayla bağlıntısı hakkında bir kanıt yok. ama yaftalamaksa derdin iki paraya kıy al oku da öyle yaftala...

Genel anlamda anti-militarist yapı söz konusu. Asker odaklı bir gazetecilik (?) felsefesi var. RTE ve AKP'yi yerlere göklere sığdıramıyorlardı askerle çekiştikleri sırada. Lakin RTE bir demecinde, Taraf'ın yalan dolan haberlerinden bıkıp tepki gösterdiğinde anında "Paşasının Başbakanı" şeklinde manşet attılar. Finansal kaynaklarını açıklamaya çok çekinir kendileri. Ha arada koordinat ve saatleri de şaşırır canını yidiklerim.

alkım yayınları'nın bir kültür hizmetidir.

gazete hakkında, hatta daha doğrusu herhangi konu hakkında fikri olmayan bir insana o konuyla ilgili bilgi -bakın bilgi diyorum- verme sisteminiz bu mu yani? bu kadar gerizekalı insanlar mısınız siz? şuraya yazı yazanlardan asbe ve nalinci keseri haricinde bir tane bile manipülatif ve subjektif yazı yazmamış insan yok.

biri bir konuda fikir danıştığında, konu hakkında bilgi -yine vurguluyorum, bilgi- verilir. soran kişi size "taraf hakkındaki fikirlerinizi" sormuyor. "taraf nedir" diye soruyor. ama siz koduğum her boku bilir gençlik hemen ver yaftayı ver yaftayı.

soruyu soran arkadaş için: taraf nalinci keseri'nin söylediği üzere, liberal/sosyalist ve entellektüel bir gazetedir. demokrasi yanlısı olduğunu iddia eder, demokrasilerde ordunun söz sahibi olmasından hazzetmediğini her fırsatta vurgular. akp'nin yaptığı bir şeyi beğendiğinde övmekten, beğenmediğinde eleştirmekten de geri durmaz (bu benim fikrim). ulusalcıların iddia ettiği üzere cia, mossad ekürisiyle veya fetoşla herhangi bağı olduğunu da bunca zamandır tek bir kişi bile kanıtlayamadı. bu kadar.

sen liberal/sosyalist/entelektuel gazetedir diyince "bilgi" oluyor, baskasi amerikanci diyince "fikir" oluyor. liberal/sosyalist diyince sen subjektif mi olmus mu oluyorsun? bu mudur? iyi lan ne guzel is o oyle. ulusalci got beyinlilere bile sempati duymaya basladim sayenizde.

gazete sahiplerinin iddiası bu. liberal/sosyalist entellektüel bir gazete olduğu. gazete yönetiminden kimse çıkıp biz amerika uşağıyız demedi. derlerse, yazarız bilgi mahiyetinde taraf amerika uşağıdır, soros köpeğidir diye.

soruyu soran arkadaşım iyi ki bu soruyu sormuşsun. sayende mallıkta sınır olmadığına ve tarafı okuyan kitlenin kelime dağarcığının ne kadar kıt, idrak yollarının ne kadar tıkalı olduğuna şahit olduk... şükür bugünleri de gördük.

Şahsım adına Halil Berktay, Murat Belge ve Sevan Nişanyan başta olmak üzere akademik ve siyasi açıdan hiçbir gazetede emsali bulunamayacak derecede donanımlı ve aydın insanları barındıran bir gazete. Bana göre mi donanımlı, şahane insanlar bunlar, sanmıyorum. Çalışmaları devam eden ve gayet ulaşılabilir olan, bilgisini kendisine saklamayan, pek çok ünvan ve özellik taşıyan kişiler. Yaklaşık bir yıldır düzenli takip ediyorum ve gerek gündemde büyük etki yaratan haberleri, gerek genel sivriliğiyle her ülkeye böyle bir gazete lazım diye düşünüyorum. İddia edilen ideolojiye ilişkin çıkarım pek tabii ki "x olmayan kesin y'dir"den kaynaklanıyor, ki sözlükte bunu izah etmeye çalışan pek çok kişiye çoktan baygınlık geldi. İşin trajikomik yani Taraf tam olarak bu kısır düşünceyi ortadan kaldırmaya çalışıyor. Fethullah vs.nin gerçek olduğu net şekilde kanıtlansa bile okumaktan caymam, gocunmam. Tamamen subjektif, taraflı ifadelerim bu şekilde.

Naçizane tavsiyem ise satın almasanız bile netten okuyup kendi kararınızı vermenizdir. Ters de gelse bir başka "taraf"ı bilmekten zarar gelmez.

Taraf özgürlüğün tarafında olan bir gazetedir.

Coldbound kişisi, seninle zeka tartışması yapacak değlim. Söylediğim şeyler de tamamen gerçek olan şeylerdir, yaşanmıştır. Edepsizlik ve şerefsizliğin lüzumu yok. Kendini kendine sakla. İnsanlar mevcut duruma ek olarak tabi ki kendi görüşlerini yazacaklar buraya.

(bkz: doğu ekspresinde cinayet )

edit: ama okumak daha eğlenceli. şöyle karlı bir pazar sabahında kahve eşliğinde bu kitabı soluksuz okumak enfesti.

teşekkürler Ayıyogi

peki başka?

www.imdb.com/name/nm0002005/

filmleri şuradan indirebilirsin

sharebus.com

poirot bi ara bbc'de dizi olmuştu sanki.

(bkz: death on the nile)

korporeyşşıaaan
petrol şirketlerinden başlayabilirsiniz araştırmaya :) dikkat edin odanızda açık kola kutusu varsa kapatın yalnız, dinliyolar, geliverirler valla camdan içeri. :)

ingilizce kaynaklar çok geniş işinize yarıyor mu?

@kediebesi
teşekkr ederm
evet bende en çok petrol şirketlerinden bahsetmek istiyorum ama bildiklerim hep kulaktan dolma bilgiler... referans verebilecegm saglam bir makale bulamadm.. gazete veya dergiden yayınlanmış bir makale vs. bulabilirsem eger işime yarayabilir. Bilgn varsa çok yardmcı olrsn.

Amerika'nın dış politikasında silah üreticilerinin de söz sahibi olduğu çok sık dile getirilir. ( ''Bak yeni bir silah yaptım; hadi gidip kullanacak bir yer bulalım.'' misali)

www.tumgazeteler.com

vasıfsız eleman sanada teşekkür ederm
yolladıgın linke baktm tam aradıgım şeye benziyor

Royal Dutch Shell // Exxon Mobil // BP ya da

eads // boeing // lockhead martin böyle gider bu

mahşerin üç atlısı dedikleri bunlar heralde

Çokuluslu şirketler ve onların kendi uluslarını-ülkelerini aşan güçleri; ulus-devletlerin küreselleşme koşullarındaki vaziyetleri vb. şeklinde arayabilirsiniz.

goldman sachs ı da bir googlelayabilirsin.

eskilerden
east india company

watergate skandalı, lockheed martin sadece lockheed iken ve f 104. buralara bir göz atın sözlükte.

not: lockheed yolsuzluğunun hasır altı edildiği tek nato ülkesi türkiye arada.

uluslararası şirketlerden kastın çok uluslu şirketler mi; yani coca cola, toyota, fiat vs mi? yoksa örneğin sadece abd'de üretim yapan ancak dünyada etkin bir gücü olan sadece kendi ülkesine değil başka ülkelere de silah satan belli silah şirketlerini de mi uluslararası şirketlerden sayıyorsun?

www.zmag.org

www.znet-turkiye.org

Mugalâta mı?

manasızsa laf salatasıdır. laga luga yapmak da olur. ama bunlarda panik/endişeden mütevellit bir durum söz konusu değil ki :S bilmiyorum ben bu türkçe denen dili evet evet bilmiyorum :D

histeri

(bkz: mıgırca)

malesef mugalata, totoloji, histeri, salata yahut mıgırca değil. özellikle belirtmek istiyorum ki benzeri anlamlar taşımıyordu bu kelime, manası tam bu anlattığım gibiydi. ayrıca "anlamsız, manasız"dan kastım "konu ile anlamsız, konunun dışına taşan" şeyler, yoksa okunduğunda tabii ki bir manası olacak o cümlenin.

böyle bir kelimenin varlığından ve gördüğüm an hatırlayacağımdan eminim, ama gelmiyor akla işte.

hezeyan ve laf ebeliği birleşince sizin dediğiniz anlamları sanırım kapsıyor ama hala tek kelimeye indiremedim, neyse fazla da zorlamayım :)

laf-ü güzaf olabilir mi?

Şu sıralar dinleri araştıran çok fazla belgesel vs. izledim. Hangi kaynağa dayanarak söylendiğini hatırlamıyorum ama, İslam öncesi devirde en büyük putun adının El-İlah olduğunu duymuştum. İLAH kelimesi yaratan anlamına geliyor olması lazım arapçada.

Dediğim bunları kesinkle doğru bilgi olarak alma, araştırmana yol göstermesi amacı ile yazdım.

"Allah" kelimesi "El-Ilah"tan geliyor. "el" ingilizcedeki "the" gibi. o yuzden ilah cins isimken "Allah" ozel isim oluyor. Ayrica Islam dininden once de kullaniliyordu bu kelime, ondan onceki hanif dinlerden geliyormus. Aramice ve Ibranice'de de ayni kelime var.

Arap alfabesi de Nabatça alfabesinden geliyor kaynaklara gore.

ayrica su entry guzel aciklamis:
(bkz: #7660874)

kabede islamiyet öncesindeki en büyük putun ismi lat. al da arapça'nın "the"sı.

buzdolabının ismini bir düşünün-niye buz-dolabı? çünkü önceden tel dolap vardı, yeni çıkana da buzdolabı dediler.

yani insanlara bildikleri konseptle gittiler.

Hz. Âdem’in en büyük mucizesi de Cenab-ı Hakkın ona bütün lügat ve dilleri öğretip, bütün eşyanın ismini bildirmesidir. Peygamberlerin hepsine verilen mucizelerde olduğu gibi, Hz. Âdem’in bu mucizesi de Kur’ân-ı Kerimde anlatılmaktadır. Buna herşeyin ismini, mahiyetini, dillerin ve lügatlerin öğretilmesi mânâsında “taallüm-ü esma, tâlim-i esmâ” denmektedir.

Bakara Sûresinin “ve alleme Âdeme’l-esmâe” ile başlayan 31-33. âyet-i kerimelerinde bu husus genişçe anlatılır. Cenab-ı Hak Hz. Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretince, daha sonra meleklere hitaben: “Haydi dâvânızda doğru iseniz bana şunları isimleriyle haber verin” buyurdu. Melekler âcizlik ve bilgisizliklerini arz edince, Hz. Âdem’e, “Ey Âdem, bunlara onları isimleriyle haber ver” emri üzerine, Hz. Âdem Allah’ın kendisine öğrettiği bütün isimleri meleklere teker teker saydı.

Tefsirlerimizde Hz. Âdem’e öğretilen bu isimlerden maksadın hem diller, hem de varlıkların mahiyet ve sıfatları olduğu bildirilmektedir. Meselâ zamanımız müfessirlerinden Elmalılı M. Hamdi, bütün ilimler gibi dillerin farklı oluşunun da Hz. Âdem’in bu mucizesine dayandığına dikkat çekmekte ve şöyle demektedir:
“Lisan hususunda bütün benî Âdem’in (insanoğlunun) zamanımıza kadar tenevvü (farklı, çeşitli olmasının) ve terekkiyatının cümlesi, esas itibariyle Hz. Âdem’in fıtraten mazhar buyurulduğu bu talim-i esmâ hâdisesine medyundur (borçludur).”1
Fahri Râzi ise et-Tefsîrü’l-Kebîr isimli tefsirinde bu hususa bir açıklık getiriyor ve özetle şöyle diyor:

Cenab-ı Hak, Hz. Âdem’e, yaratmış olduğu bütün varlıkların isimlerini âdemoğlunun konuştuğu çeşitli dillere göre öğretti. Âdem de (a.s.) bunları evlatlarına öğretti. O vefat ettikten sonra çocukları yeryüzünün çeşitli bölgelerine dağıldılar. Her biri belli bir dille konuşmaya başladı. Ve artık onda ve orada o dil hâkim oldu. O bölgede diğer diller unutuldu. İşte Hz. Âdem’in çeşitli dillerle konuşmasının sebebi budur.

bu yazıya bakarak diyebiliriz ki Allah adı Hz Adem'den beri vardır.


arap alfabesinin kökeni hakkında bir şey diyemeceğim ancak arapçadaki noktalamaların Peygamber Efendimiz (s.a.v) in vefatından sonra bir şuranın kararıyla konduğunu biliyorum. gerekçesi ise arapçada o noktalamalar olmadan zamanla Kur'an'ın bozulması tehlikesi vardı, Allah kitabını korudu ve kullarının aklına bu fikri verdi, neticede bugünki noktalamalar konuldu. Efendimiz (s.a.v) zamanında o noktalamalar olmadığı için Kur'an ayetleri sadece yazılmıyor aynı zamanda ezberleniyordu da...

BloodGroove un açıklması kabul görüyor olabilir ama ohaaa yani filolojik kökenini soruyorsunuz, BloodGrooven açıklaması ile filoloji komple çöpe gidiyor.

ben allah kelimesi muhammed'in icadı diye biliyordum. daha önce bilinmezmiş, ona malum olmuş diyorlar.

Allah mekkelilerin mitolojisinde yok, hanif dininde var. bildiğiniz gibi Peygamber Efendimiz (s.a.v) zamanında mekkede sadece müşrikler yok; hıristiyanlar, yahudiler ve hanifler de var. nitekim Efendimiz (s.a.v) de hanif dinindendi. hanif dini İbrahim a.s ın dinidir, oğlu İsmail in ve İshak ın dinidir (İsmailoğulları araplar, İshakoğulları yahudilerdir). müşrik arapların lat ya da allat dedikleri put da en büyük putlarıdır müşriklerin denildiği gibi ancak buna da şaşırmamak gerekir. Kur'an'da geçen Hz Musa'dan kendilerine heykel yapmasını isteyen israiloğullarına bakarsanız gafletteki insanların önce Rabbini hatırlamak için put yaptığını sonra onu ilah edindiğini ve zamanla ondan başka ilahlar da edindiğini görürsünüz. dolayısıyla (al)lat dedikleri put da buradan türetilmiştir yani İbrahim a.s'dan gelen Allah inancının müşrik araplarca çarpıtılıp şirke düşülmesinden. benzer süreci bugün hıristiyanlıkta da görmek mümkün. evvela Hz İsa peygamber dediler sonra azıtıp haşa Allah'ın oğlu dediler, sonra daha da ileri gidip heykellerini yapıp onun önünde eğilir onla konuşur oldular, yetmedi Allah'ın da resimlerini çizdiler... dolayısıyla araplarda lat vardı ona allat derlerdi sonra Hz Muhammed Allah dedi ya da yahudilerden aldı vs doğru değildir. ilk önce ve hep Allah vardı, sonra insanlar şirke düştü ve zamanla Allah'ı unutup (al)lat dedikleri puta tapmaya başka putları ilah edinmeye başladılar (o dönemde bile hanifler hala yalnızca Allah'a iman ediyordu) sonra herşey tekrar tevhide döndü.