marketclocks.com
Solda harita var.

www.restfx.com

edit: 386 dx'in linki daha iyiymiş :P

two and a half

Kullanılır, two point five'dan da güzel olur zannımca...

turistik vize için konuşuyorum; bir şirkette çalışıyorsanız çalıştığınız şirketin imza sirkülerinin, ticaret odası kaydının, ticaret gazetesinin vb. çevirisi istenir. uzun uzun çevirmenize gerek yok ana hatlarını belirtseniz yeter.

Daha once vize almissaniz yeniden alma ihtimaliniz yuksek fakat bence siz soylediklerini yapin yine de. Ben de sizin gibi dusunup evraklardan birinin cevirisini es gecmistim, oradaki gorevli kiz 20 dakika ugrasip yapmisti ceviriyi sagolsun. Hatta "Turkcelerin pek bir anlami yok, okumuyorlar bunlari, Ingilizce onemli" gibilerinden bir sey de soylemisti.

Bir de ben de isyeri sahibi degildim fakat calistigim yerin imza sirkulerini, vergi levhasini falan hepsini gostermistim.
En gicik vizedir Ingiltere vizesi, dikkat etmek lazim.

hepsinin ingilizce çevirisine gerek yok. kim çıkardı bu efsaneyi bilmiyorum.
buyrun,resmi sitelerinden alıntı:

1. Do all documents need to be translated into English? Which documents need to be translated? Do translations need to be notarised?
- Translations of documents with numeric content, such as bank books, property deeds, vehicle registration documents, social security contribution statements and pay slips are not required. Company registration documents can be obtained from chambers of commerce in English. In trade gazettes, only sections about the relevant company need to be translated. Company letters, letters from banks, deeds of consent, military service papers, letters from sponsors and similar documents need to be translated into English. Translations are not required to be notarised. Applicants may translate their own documents, but should write their full name and sign to show that the translation is theirs.

schengen vizesi ingiltere icin degil ama sanirim.

ingiltere vizesiyle fransaya giremezsiniz cunku yukarida da belirtildigi gibi ingiltere schengen anlasmasina ve dolayisiyla schengen ulkelerine dahil degil.

ingiltere vizesiyle irlanda'ya bile gidemezsiniz. yalnızca ingiltere için o.

yalnız ingiltere demeyelim de birleşik krallık diyelim.. iskoçya, kuzey irlanda, galler gidin gezin sorun çıkmaz. ama irlanda cumhuriyeti hop! der, dur! der.

olmuyor bildiğim kadarıyla ben fransa'ya gittiğimde ki yeşil pasaportum var, paristen bir şehre aktarmayla geçerken bile çıkış yaptırmamışlardı. bilmem neden...

uçak biletini münih olarak alıp giriş yapabilirsin. ardından trenle viyanaya geçebilirsin gibime geliyor. üstelik oldukça güzel bir tren yolculuğu olur. fiyat olarak burdan viyanaya bilet almakla aynıya gelir bence. yanılıyor da olabilirim. daha iyi fikri olan varsa göz ardı etme derim.

iyi de, zaten münih üzerinden uçacaksanız kontrol münih'te olur, pasaporta da oranın damgasını vururlar.
sınır kontrolleri illa ülkeye girerken değil, schengen bölgesine girip çıkarken yapılıyor. havaalanından çıkmasanız da münih'te pasaporttan geçeceksiniz yani. viyana'da da geçmeyeceksiniz.

yok, transit alandan çıkmazsan kontrole girmiyorsun.

schengen bölgesi dışından gelip schengen ülkesine gideceksen bal gibi de giriyorsun.
bunun için uçuşları ya ayrı terminallerden kaldırıyorlar, ya da kapıların bir bölümünü pasaport kontrolünün ardına yerleştiriyorlar.

60 cmlik bavul 20 kg civarı taşıyabiliyor. ucuz birşey alın 50 tl civarı yeterlidir. kaliteli bavul almamak için çok fazla uçuş tecrübem var (son 12 ay 30 yurtdışı, bir sürü yurtiçi uçuş). son aldığım 50 tl lik bavul da geçen gün yine yırtıldı :) pierre cardin falan alanlar ağlarken ben gülüyorum tabi ;)

(git: 11184)
ben 2 sene önce centilmen han'da en dipteki dükkandan cantaş marka 1 büyük 1 orta boy bavul almıştım. toplam 160 tl vermiştim. pek çok seyahatte tepe tepe kullandım, taş gibiler. geçen gün bir tanıdığım da aynı yerden aynı marka 2 parça bavul aldı fiyat da 180 tl sanırım. ne yırtılma ne tekerlek / fermuar arızası oldu gayet memnunum.

roncato candır bu konuda, evet nispeten ucuz bez bavullarla da gayet guzel idare edilebilir hemen dağılmazlar ama biraz fazla doldurursanız düz yolda bile tekerlekleri doğrudüzgün işlemez olur..
ordan oraya hatrı sayılır bavul sürüklemişliğim var, şu ana kadar sağlamlık ve denge açısından roncato hiç yarı yolda bırakmadı..

reklamlar burda sona ermiştir..

büyük valiz alınca 5 kilosu valizin kendisine gidiyor.
hafif olması daha önemli bence. sağlam olmasa nolacak, dağa tırmanyacaksınız ki valizle...

yalçınlar var rıhtımda yapıkredinin orda

bence yalçınlar biraz kazıktır, başka yerde yarı fiyatına halledersiniz. çoğu fotoğrafçı çekiyor artık. birazcık dolaşırsanız bulursunuz diye tahmin ediyorum.

hasanpaşa karakolun orda şen color fotoğrafçılık var diğer yerlere göre daha uygun.

15 gün ila 3 hafta sonraya kadar diye hatırlıyorum(iş günü olarak)
gene de siz kontrol edin her gün veya iki üç günde bir.Benimki 13 günde çıkmıştı çünkü.
(2 sene önce aldığım ibtten bahsediyorum bu arada)

yukarıdan aratın isterseniz. daha önce sayısız kere soruldu.

bence daha faydali biseyler yapin siz

Yok be hacı o iş tutmaz bence. Sadece isim bulmakla kalırsınız.

Sabancı'da ki örneği gayet tutmuş gözüküyor,neden tutmasın ki :)

Aslında bi sürü yaratıcı şey de ilk bu tepkiyle karşılanmış ama ne bileyim bu bana pek yaratıcı gelmedi. bi de üniversitelerin sözlüklerinin bile durumu belli. işiniz zor ne diyim.

gazirazzi vardı bi ara epey patlama yapmıştı. isim vermeden ama sadece öğrencilerin üye olup mesajları görebileceği bi ortam sağlarsanız o iş patlar. millet acayip hoşlanıyor kantindeki mavi gömlekli hastayım sana demekten.

itüraff vardı itü için galiba..

izmir ekonomi üniversitesinin de böyle bir sitesi vardı bir iki yıl önce.bayağı tutmuştu,herkes anonim bir şekilde içindekileri döküyordu,kim kimden ayrılmış,kim yazlığında napmış,kim yeni araba almış gibi dedikodular da yazılıyordu. sonra sanırım fazla rahatsız olanlar yüzünden kapatıldı.size isim önerim "ışık hızı" olacak. ışık hızında son dedikodular,son itiraflar vs.

confessboun var bir de..

fsx candır

peki bu önerdiğiniz flight simulator x te sadece yolcu uçağı mı uçurabiliyoruz? yoksa diğer seçeneklerde varmı?

eğer savaş uçağı uçurmak istersen ıl sturmovik öneririm.
(bkz: il2 sturmovik)

fsx de boeing, airbus, helikopter, tek motorlu ufak uçaklar, planör.. vb. alet edevat var. öğrenmesi bir iki günden fazla sürer. kolsuz tadı çıkmaz.

Eğer istediğin sadece uçuş simülasyonu ise FSX ve muhtelif add-onlarla birlikte epey tatmin olabilirsin. Ama çok daha çetrefilli ve öğrenmesi daha uzun süren savaş simülasyonlarına ilgin varsa, Falcon 4.0 : Allied Force yada modifiye versiyonu olan open falcon'dan iyisini bilmiyorum. Internette içinde bir çok gerçek sivil ve savaş pilotlarının bulunduğu sanal filolara katılma şansın oluyor. 800 sayfalık özet niteliğindeki manual'ı da cabası.

Ayrıca, Hangi uçak simülasyonu olursa olsun, kesinlikle free-track.net 'e bir göz atıp, kafa hareketlerini algılayacak bir ir-track sistemi kur derim.

(bkz: combat flight simulator)

herkesin dediği gibi sivil havacılık olarak Micosoft FSX en iyisidir, F-16 içinde Falcon 4.0 Allied Force öneririm. Fakat bunları 2 günde öğrenemezsin, gerçekten gerçekçidir, FSX pek oynamadım, Falcon için konuşayım sadece kalkış,iniş,navigasyon sistemlerini çözmek günlerini haftalarını rahatlıkla alabilir. Bir de bunun silahları kullanması, hucum ve savunma taktikleri vs vs var.

diplomanızı almanız en az bir yıl sürer, onun yerine mezuniyet belgesi verirler. acil durumlarda geçici mezuniyet belgesi alanilirsiniz. işleriniz çok çok acilse ve denk getirebilirseniz, bir zamanlar benim yaptığım gibi, "geçici geçici mezuniyet belgesi" alabilirsiniz,,

bilkent mezunu değili..

bilkentliyim ama mezun olmadım henüz. mezun olanlardan bildiğim kadarıyla çıkışı zart diye veriolar hatta anında öğrenci kimlik kartını bile alıyorlar nolduunu şaşırıomuşsun kovar gibi. bilkent vakıf üniversitesi olduğundan öğrenci işleri biraz daha düzgün işler ve ilgilenirler, bölüm sekretelikleri de öyle. o yüzden diplomanıda hemen alırsın merak etme. ama en iyi bilgi için öğrenci işleriyle veya advisorunla konuş derim

bilkent pek con universiteden farkli olarak gercek diplomayi mezuniyet toreninde veriyor.

serbesttir

kavanozda satılanlara havaalanı güvenliğinin sorun çıkardığı oluyor. varsa onları check in de vereceğin valize at.

gıttıgın ulkeye ya da ucagın ındıgı ulkeyede baglı bıraz. tabı guvenlıgın vıcdanınada.

www.klm.com ?

trenle gitsin bence.

bence de

Para yoksa tren veya uçak için kesin çözüm (bkz: eurolines )

hayır

hmm, nedir peki tam olarak?

firefox bunu adres çubuğunda gösteriyor örneğin.

favicon un tam olarak ne olduğunu biliyorum. ama benim derdim şu aslında. bir web sitesi düşünün oraya google dan, ya da ne bileyim direkt gelenlerin gösterildiği bir kısım var. orada bazı günler

siteurl.com/favicon/ diye bir url de mevcut diğerlerinin yanısıra. bu ne demek, ziyaret eden kişiyle ne gibi bi alakası var.

giren elemanın browserı favicon destekliyor, o yüzden websitenin bulunduğu yerden onu istiyor. tıpkı sitedeki herhangi bir medyayı, cssi, js yi istemesi gibi..

hepsi ayrı requestlerde geldiği için ayrıca görüyorsunuz kısacası.

anladım sanırım, sağolasın.

bak şimdi. sen sadece "göstergesi midir?" diye sormuşsun ben de "hayır" diye cevap vermişim, tiki nerde benim cevabımın? he? açıklama isteseydin açıklama da yapardım. kalbimi kırdın çok.

o kadar netti ki cevap bi an affallamışım sanırım, özür :))

fiyat ne kadar hatirlamiyorum ama generator hostel london diye arat google'dan. Ben 3 sene once kalmistim cok eglenceliydi tavsiye ederim. Ayrica sehrin gobeginde ulasimin filan kolay olur.

şuradakileri öneririm:
www.london-hostels.co.uk

Performans/fiyat oranları Londra için son derece uygundur.

Generator'de ben de kalmıştım. Hem ucuz, hem merkezde, hem de eğlenceli bir hostel. Ancak tuvaletleri çok temiz değildi. Ben British Museum'u kullanıyordum, tuvalet olarak. (Hostele çok yakın.) hostelin fiyatları için;
www.generatorhostels.com

ne zaman yapmayı planlıyorsun bilmiyorum ama, benim şöyle bir planım var. seninle de paylaşayım.
26-27-28 haziran rock-a 2009, 2-3-4-5 temmuz zephyr rock fest 2009 var. çadırımı sırtıma alıp, 26 haziran'da izmir'e gideceğim. bu iki festivale de katılacağım. aradaki 3 günü de izmir'de gezerek kullanacağım. çok verimli, eğlenceli, fiyat/performans oranı yüksek bir tatil olacağını düşünüyorum.

kaş

tek mi

site paypal'dan ödeme kabul ediyor. en sağlıklı yöntem bu olur sanırım. hoş, buradaki oyunların herhangi birisini torrent ortamında da bulabilirsin, nerdeyse abandonware olmuş oyunlar... hemen hemen ahah

ayrıca bir ücret alınmaz hayır.

belki bankanın kullanacağı kur farkından dolayı ufak bir kaybınız olur ufak bir ihtimal, ama kayda değer bir şey değil o da.

ödemeyi yaparken karşısınıza açık bir şekilde gelmeyen her türlü ödemeyiş reddetme şansınız var.

ödeme paypal ile yapılacaksa, paypal hesabınıza "yeteri" kadar para koyarsınız, böylelikle adamların fazla para çekme ihtimali de ortadan kalkar.

mama aldiginiz yerden olcu kabi isterseniz verirler. kedinin kilosuna gore koyarsiniz mamayi. (her markanin olcu kabi farkli - proplan vs.)

hayali arkadaş bu veteriner mamalarından kullanıyorsunuzdur sanırım, onların kendi kapları oluyor ama standart değil. satıcılarına bi sorun sanırım onlar o mamaya göre ayarlanmış muteber ölçekler. bu arada şu sardunyaya yanıt bulamadım gitti, acaba sardunya yetiştiren komşulardan birine mi sorsam?

Bu arada bir mutfak terzisi almak da iyi bir çözüm olurdu keisnlikle.

Ek: resmen mutfak terzisi demişim, söylemeye gerek yok terazisi olacak da terzi alsanız nasıl olur acaba :-))

karluk'un dediği gibi. ilk gördüğünüz pazara dalın, 1 liraya bir mutfak terazisi alın.

sardunya önemli değil karluk, daha temmuza kadar zaman var, biraz besin verdim altlardan da yaprak çıkartmaya başladılar.

mutfak terazim var aslında ama yeterince iyi değil, 200 gr.dan aşağısını ölçmüyor.

ölçü kabı almak en iyisi sanırım..

canım göz kararı ölçün işte. zor bişey değil o kadar.

genelde günde 90 gr filan yeterlidir. ufak taneli standart görünen kuru mamalardan kullanıyorsanız bu iki çay bardağı filan ediyor. (büyük değil, ufak çay bardakları. ölçü kabından bardağa boşaltıp ölçtüm)ama şişman olması sebebiyle daha az vermek istiyorsanız bilemiycem, tartmanız lazım.

verilmesi gereken mamanın ölçüsü kilosuna göre ayarlandığı için daha az vermek onu aç bırakmak anlamına da gelebilir. veterinere danışıp diet mama da verilebilir ama zor beğenen bir kediyse onu yemeyebilir de. kısırlaştıysa da kilo alıyor kediler hormonal denge olayından dolayı. bizim ütülenmiş kadar incelikteki tekir, operasyondan sonra görüntü olarak 2 katına çıktı ama aynı miktarda yiyor aslında hatun.

ölçü kabını mama satan petshop'lar ya da veterinerle ücretsiz verir ama yazıldığı gibi o markanın kabını kullanmak, hacim farklarından dolayı.

1 kez ölçüm yapacağınız için hassas terazisi olan bir mahalle bakkalına / marketine / kasabına çay bardağı ve biraz mamayla gidip rica ederseniz, birim ölçü ağırlığını tartmanıza hayır demezler sanırım.

hostelworld ve hostelbookers da mekanların güvenlik puanları var. yorumları da okursan ne kadar güvenli olduğu hakkında bilgi edinebilirsin

lockerları oluyor birçok hostelin. pek güvenilir değil ama odalarında kilitli dolap sunan yerler de var

evet düşer allah muhafaza

interrailin sitesinden alınabiliyor bilet online olarak.

yani kız-erkek oranı biraz şans işi diyorsunuz?

iyi ratignli hostellerin dormları gayet güvenli.

kilitleyebileceğiniz dolaplar oluyor çoğu yerde. olmadı çanta başına bir zincir bir asma kilit taşıyın yanınızda, kendiniz kilitleyin bir yere.

mixed dorm işi şans, 10 kişilik odada tek başınıza da kalabilirsiniz örneğin. ama öyle 10 kişinin arasına kız başınıza düşseniz bile büyük ihtimal kimse dönüp bakmayacaktır. çoğu kişi odaya yalnızca uyumak için geliyor zaten. genç insanlar rahat oluyor. siz de çok sallamayın.

10 erkeğin arasına düşse bile bir şey olmaz, tecavüzcü olmuyorlar genelde (en azından ben hiç öyle bir şey duymadım, en fazla "ahan da avrupa'dayım kız kaldırmalıyım" diye ağzından salyalar akan türk arkadaşlardan biri denk gelebilir bkz:bir süre önceki birkaç duyuru)

güvenlik için, pasaport, kamera gibi şeylerini dışarı çıkacağın zaman yanına al, hatta pasaportunu gizli çanta tarzı bir yerde sakla cüzdanının, çantanın turistik yerlerde dolaşırken çalınması ihtimaline karşı. bütün paranı tek bir yerde tutma. hostellerdeki dolaplara kilitle mümkün olduğunca, her şeyini orta yerde bırakma tabi ama "eyvah her şeyim çalınacak" korkusuyla da dolaşmana gerek yok.

bir de anladığım kadarıyla aranızda kızın da olduğu grup olarak gidiyorsunuz, odalara rastgele dağıtmazlar sizi hostelde yer oldukça, birlikte aynı odaya koymaya çalışırlar.

e aşk böyle bişey zaten. bugün var yarın yok.

ayakları kokuyordur kesin

aşk iğrenç bi şeymş o zaman ben onun vampir dişlerinde gördüm bunu.gözümüm önünden ona aşık olduğum zaman dilimleri geçti o vampirliği görünce allahm aslına daha çok aşık olmam lazım vampir gibi adam ama niye böyle oldum ben vampirleri de severim üstelik hayır aşkın gerçek yüzü bu olamaz hayyyıırrr

ilk gülümsemesini gördüğüne göre daha taze pırpırdır o. muccuğu çaktığı anda auran açılmıştır, ya da çakran. uyu geçer.

aşkın da öyle çok bilimsel bi açıklaması yok ki zaten. operasyonel bi tanımı bile yok.

Kış güneşine aldanıp erken açan bitkilerin iki gün sonra hava soğuyunca soluvermesi gibi olmuş senin aşkın. (eksilen romantizme takviye yapayım dedim)

bence senin canın sıkılmış sadece...

(bkz: infatuation)

ulasabilecegini fark edince bitmis iste askin, bunda bir surpriz yok?

cinsel çekimin bir anda yok olması?

1.asik oldum
2.guzel gidiyordu
3.gulumsedi
4.askim söküldü

sanirim 5 dakika icinde oldu olaylar. bence akliniz size oyun oynuyor, ya da duygulariniz sapitmis. gercek bir asktan bahsedemeyiz burda.

aşık falan değildin..
aşk o kadar basitçe sönüverip uçacak kadar saçma bir şey değil..
aşk çok kompleks bir şey..

"yahu ne hoş çocuk" seviyesindeydi senin ona karşı hissettiklerin..

gülüp, kont drakula dişlerini gösterince de tersine döndü düşüncelerin..

ayrıca canın dayak istiyor...

aşk öyle bir şey değil be kardeş...
dişle götle bilmemneyle olmuyor.
hani evet bir anlık tiksinebilirsiniz ama aşk işte defolarına rağmen ve/veya defolarını görmeyerek kör körüne dalmaktır.
hele ki başlangıç evresinde :)

10 gündür aşıktım herhalde ama keşke uçup gitmeseydi en azından 1-3 ay daha aşık kalabilseydik.gerçekten yazık oldu ona da bana da.sürekli aşık bi tip deiliz nihayetinde.kolay bulunmuyo ha bi de ben ayhh ne hoş çocuk demem direkt girişirim banane "elalemin hoş ççocuklarından"

siz sevgiden bahsediyosunuz.aşıktım ben :(

hoşlanmak deniyor buna, kavramlar karışmış.

hoşlanmışsın sadece, yaşını bilmiyorum ama, henüz aşkı yaşamamışsın bence.

(izle: how I met your mother 4x24)

evet (son üç dört yıl içinde geçtiler şengene sanırsam).

Elbette girersin.

Ulu orta yerde sakın döviz bozdurma, mcdonalds kuru bile dövizcilerden insaflı, arka sokaklarda daha uygun bozdurabilirsin. ( Ek bilgi )

peki giren var mı yakınlarda, ama cek degil fransız sengeni..varsa yazsın yarın gidebilirim.

Şengen'in almanı ispanyası olmaz bildiğim kadarıyla.
Alman şengen'i ile 2 defa gittim.
Pasaport kontrolü yokki vize sorsunlar.
Almanya'ya girmişsen praha'ya da girebilirsin.
Şengen amacı nedir ki? Bu değil mi zaten ;)

Blackmore ben fransaya girmeden cek cuhuriyetine girmek istiyorum.istanbuldan direk praga..

gişede sorun çıkarabiliyorlar alttan alın eninde sonunda geçirirler diyorum. eğer daha önce fransaya girip çıkmışsanız bu onun uzantısıyla ee şengen değil mi fransaya gittim geldim zaten bir daha almaya gerek duymadım dersin.

herhangi bir ulkeden alinmis olan schengen vizesi ile diger butun shengen ulkelerine rahat rahat girilir. yani istanbuldan kalk ister avusturya ya git ister italya ya sorun olmaz.

@tm 100 series
yok öyle bir şey. önceki ve sözlükteki başlıkları incelemenizi öneririm, sayısız kere açıklandı.

çek'e gelince... şengene yeni giren diğer ülkeler gibi onlar da gayet rahat, sallamıyorlar bu işi pek. çok büyük ihtimal girersiniz, zaten memurların yarısı ingilizce de bilmiyor, bir muhabbet olmaz. sorarlarsa da önümüzdeki ay fransa'ya gideceğim falan dersiniz.

onu bilemedim de şunu önerebilirim aynı kalibrede: (bkz: #6736821)

Tamam

biz de bilelim yaw..

her açılışta değil de ufak bir makro yazarak halledebilirsiniz bunu.
bakın ben size yazdım:

Sub Macro1()
If (Selection.Information(wdNumberOfPagesInDocument) > 1) Then
Selection.Sections(1).Footers(1).PageNumbers.Add PageNumberAlignment:= _
wdAlignPageNumberRight, FirstPage:=True
End If
End Sub


Tools - Macros'tan yeni bir macro yaratıp bu kodu koyduktan sonra araç çubuklarından birine bir düğme olarak koyabilirsiniz. Düğme basınca belgede birden fazla sayfa varsa sayfa numaraları eklenecektir.

***

Ha yok istediğiniz şey her yeni yaratılan belgede ilk sayfa dışında sayfa numaraları olsun ise o da kolay. Insert-Page Numbers ile sayfa numaraları ekleyin (Show number on first page seçili olmadan). Sonra bu belgeyi kaydedin. Bilgisayarınızda Normal.dot dosyasını aratıp bulup bu belgeyi onun üstüne çekin.

mutlaka bi ara işime yarayacaktır. tsk..

Daha iyisi de olur. Tek yöne açılan birer valf koyarak ikisini de ağza bağlayabilirsiniz.

Basinc kesinlikle engel olur. Deniz seviyesindeki havayi denizin 10m altindan normal cigerler ile cekmen cok guc. Snorkel bu tip uygulamalar icin uygun degil.

burundan alıp ağızdan vermek daha kolay olur
ve olur niye olmasın.

ya da şöyle yapın. ağızdan alın nefesi, burundan suya verin işte. niye ayrı tüp olsun ki hava çıkışı için?

hangisi yok mu bir ortak görüş??

10 metre altta biraz zor nefes alırsın...

@386 dx
o da doğru gerçi

tek akıllı sensin. bu dediğin şeyin yapılabilmesi için hava kompresörü gerekiyor. yani eni konu dalış malzemesi gerekiyor.

hesaplarsak su altında 10 mtrede basınç 1 bar = ~1.02 kg/cm^2 , yani sen 10 metre boru ile kendine yazık edersin,nefes almadı zorluğu geçtim , kulak zarının patlatırsın zanlımca

edit: yalan lan hesaplamadım, google ne güne druyo..

1 metre derinlikte bile şnorkel kullanmak çok zor,yorucu. 10 metre imkansız olur.

buna benzer bir sitem ve buzdolabı kompresörü ile nargile dalışı yapan , salyangoz çıkaran abiler var. arada pörtlüyorlar ama kompresörsüz olmaz o iş.

kulak zarı neden patlasın yahu kulak eşitleme diye bir şey var

denizin altında 10 metrede, basınç 2 bar. ayrıca basınçtan dolayı ciğerlerin de küçülecektir. ayrıca 10 metre şnorkel nasıl bir malzemeden yapılmalıdır ki o kadar uzunluğa rağmen hafif olsun, hem de akıntılara karşı dayanıklı olsun? konrtol de edilemez. sen hareket edip gittikçe onu çekmen gerekecek. dengeli durması da zor. haydi yüzeyde kalan kısmına şamandra görevi görecek bir bölüm ekledin diyelim. sağa sola yatmasını öyle engelledik. diğer olayların çözülmesi birazcık zor gibi.

@justaddwater: salyangozcular bile artık buzdolabı kompresörü kullanmıyorlar. onlar bile adam gibi ekipman almışlar kendilerine. insan sağlığı bu şakaya gelmez.

@co2so2 benim yakın zamanda şile de gördüklerim hala buzdolabı kompresörü kullanıyordu. şakaya gelmeyen sağlık onlara pek uğramıyor maalesef.

Ama bu şekilde bir düzenek çok tehlikelidir tabii, co2, co zehirlenmesinden tut, dekompresyon hastalığına, vurgun yemeye, emboliye, pnömotoraks a kadar zibilyon tane riski var. Herhangi bir şekilde dalıcı aşağıdayken kompresör ağrıza yaparsa bir bail-out sistemi de gereklidir.

Yani böyle zihni sinir projeleri ile olmaz bu işler.

"Dış hatlar terminali arrival (geliş) salonunda bulunan Türkiye İş Bankası ve Akbank şubeleri her türlü bankacılık hizmetini vermektedir. İş Bankası 24 saat , Akbank 9:00 - 20:00 arası açıktır."

www.sgairport.com

havalimanında maliye veznesi var, oradan ödeyebiliyorsunuz.

Ben fransa konsolosluğundan aldığım vizelerle farklı farklı zamanlarda yunanistan, italya, belçika ve hollanda'ya girdim gayet sorunsuz bir şekilde.

illegal bir durum olmadıkça schengen anlaşmasına dahil olan ülkelerin problem çıkaracağını da düşünmüyorum açıkçası.

şengen ülkelerine gidebilirsin işte sana tavsiyem atla git brüksel'e ordan da amsterdam'a falan geç..

alkolikfedai bruksel cok boktan bi sehir 2 hafta kalmıstım. yani 100 sengenim olsa birini sokmam oraya. benim daha cok merak ettigim yeni yeni avrupa b. uyesi olan ulkere girip giremyecegim romanya g.kıbrıs malta mesela

(bkz: schengen ülkeleri)

hollanda ya da almanya'ya giremeyebilirsiniz. sorun çıkarıyorlar.

ilk girişinizi fransa'ya yapabiliyorsanız yapın, oradan istediğiniz schengen ülkesine at koşturun. en temizi böyle.

@bluewhale

brüksel'de uzun süre yaşadım, brüksel'e boktan diyenin alnını karıştırırım, sen iyi gezememişindir.

Konsolosluga danismayi denediniz mi bu konuyu? Dogrudan "su su isler icin benden sabika kaydi istendi. nasil alabilirim?" seklinde sorarsan iyi bir cevap alma ihtimalin var.

sabıka kaydı için ülkeye geri dönmenize gerek kalmasın diye vergilerimizle konsolosluklar açılıyor işletiliyor. sonuçta devlet dairesi.. sizin için ordalar, bir danışın derim

e konsolosta vekalet formlari var onlara bakin hangisi uygunsa onu doldurun konsolosluk tarafinsan onaylatin türkiye´ye yollayin o zaman alabilmeleri lazim sizin icin.

ya simdi konsolosluga gidip istesem en az beni 6 hafta oyalarlar, ki benim o kadar vaktim yok. vekalet versem onu postayla yollasam falan yine uzun is. isin acigi konsolosluklar bir boka yaramazlar. turkiye de 5 evet sadece 5 dakikada hallolulacak bu is icin, devlet her zamanki gibi, vatandasi ugrastiriyor.

tanıdık bi avukat buluyosun jadugarın dediği gibi o gidip iki dakkada hallediyor.

sabıka kaydı alınacak adalet sarayı'nda adamın iyi niyetine göre başkası sizin yerinize çok rahat alabilir sabıka kaydı. ama kalabalık değil de boş olan yerleri seçmek lazım. bakırköy her zaman kalabalık mesela. kadıköy de genelde boş.

Adli sicil kaydı hatır gönül işiyle halledilecek bir iş değildir.O kadar aciliyeti varsa vekaletname verir vekiliniz sizin yerinize alır.

şimdi tabi uğraşacak ve bekleyecek olmanız biraz can sıkıcı ama neden bu kadar tepki gösteriyorsunuz onu anlamadım. kafamıza göre istediğimiz kişinin sabıka kaydını alabileceğimiz bir sistem daha mı iyi olurdu yani?

6 hafta da uğraştırmıyorlar merak etmeyin. e-konsolosluk.net'e girip indirip doldurun formu. sonra da yarın gidin aynı gün alın onayınızı.

eşimden bildiğim: çantanın askı kayışı dar olduğundan omuza asılamıyor. asılsa bile iki adımda bir dirseğe düşüyor. azıcık dayansan, en ufak kol hareketinde yine dirseğe düşüyor. eeh eytere diyip kolda taşıyorlar.

omza asilamayacak kadar kisa sapli cantalar elde tutarak tasiniyordu eskiden ama yeni moda cikti simdi boyle, kol dirsekten kirik, el hafif yumruk seklinde ve yukari bakiyor, canta da bilege yakin, dirsekle bilek arasinda bi yere asiliyor.

17 yasindaki moda takipcisi ve bi yigin ciks arkadas sahibi kardesimin soyledigine gore bu sekil victoria beckham sayesinde ortaya cikmis. kadin bi gun alisveris yapmis, elleri kollari torbalarla dolu, dolayisiyla cantasini tutamiyor, onu da baska caresi kalmadigi icin koluna asmis, dusmesin diye de az once anlattigim sekilde tutuyomus zar zor falan. boyle fotograflari cekilmis, kendisi zaten muhtesem guzel bi kadin, genc kizlar bu haline de vurulmus ve bu canta tasima bicmini benimsemisler. herkes cantasini eli kolu torbalarla dolu victoria seklinde tasimaya baslamis.

"tam bi moda ikonu yaniie" diyodu salak kardes.

şurada tartışılmış biraz
(bkz: çantayı dirsekte taşımak)

buraya kadar tamam ama ağrı yapmıyor mu. benim bim poşetini tutarken elim acıyor :)

eheh (bkz: tikky kasi)

çantasına göre değişir ki;

www.pursepage.com

3.bp.blogspot.com

linkteki çantaları omuzda taşıyabilir misiniz? hayır, çünkü sapları çok kısadır, ya elde ya kolda taşınmak için yapılmışlardır. yok illa omzumda taşıycam derseniz o da olur belki ama koltukaltıyla birleşir çantanız, böyle sıkış tepiş ne gerek var ki.

bir arkadaşım bu konuda uzun uzadıya beynimi yemişti. gözlemlerine göre bilgi'nin kızları çantayı kolda taşırken avuç içleri havaya bakıyormuş, bizim okulda gördüğüne göre de (khas) kızların avuçları yukarı bakıyormuş. çevrendekinden ne görüyorsan öyle yapıyorsun herhalde ben de tam bilemedim.

teması şu... çantayı omzuna asamıyorsun çünkü sapı çok kısa, girmiyor bile, elinde tutmuyorsun çünkü elinde muhtemelen başka bir şeyler oluyor ve elini kullanma ihtimalini ortadan kaldırıyor, onu da geçtim elinde taşırsan bir evrak çantası taşıyan gri elbiseli memur havası oluyor..

cok eskiden de kadinlar cantayi dirsekte tasiyordu. ben annanemin gencligini hatirlarim hayal meyal victoria beckham da henuz vitaminlikten cocukluga yani terfi etmistir, benim annanem de boyle tasirdi cantayi. hatta annem de gencliginde bir donemler boyle tasiyordu kisa sapli cantalari. simdi tabii biraz korkunc bir moda gibi gelmesinin nedenleri var. durusun, konusmanin, yuruyusun bile modasi varken bu tarz canta tasimak da moda olmus durumda. yine de diz yapmis bol esofman, yakasi dusmus tshirt ustune altin taklidi uzun kolye ve rofle yapilmis dolma kahkullu sacla bu tarz canta tasiyan birinde cok sakil duruyor. ister tiki diyelim ister zamane modasi. iste oyle bisiy.

çok emin değilim ama 99 depremeni takip eden süreçte bu bedel 10-12 milyar civarı birşeydi o zamanın parasıyla.

yazın dayım yurtdışından gelip yapmıştı, 5000 euro civarıydı sanırsam.

7500 USD...

bir şey merak ettim, türkiyede yaşıyoruz, türk insanının askerliğinden bahsediyoruz. ama dolarla ödeme yapılarak hallediliyo olay.

bana mı abuk geldi?

yurtdışında 3 yıl çalışan biri bu hakka kavuştuğuna göre dolar ya da euro üzerinden istemeleri normal. normal olmasa bile böyle bir kılıfı vardır tahminimce.

@electropie & @vital

sonuçta yurtdışındaki türk vatandaşları için yapılan bir olay, euro veya dolar olarak ödenmesi gayet normal. Yani bişeylerin kılıfı olduğunu pek sanmıyorum. Ama size de hak veriyorum, son 5 yılda o kadar yıpratıldı ki tsk, yaptıkları herşeyin altında abukluk aramak prim yapar oldu.

torque, abukluk aramak gibi bir düşüncem yoktu aslında. sadece biraz yadırgadım...

bedelli askerlikten ne şartlar altında nasıl yararlanıldığını da pek bilmiyorum.
bir kılıfı falan olmak zorunda değil bunun benim nezdimde. adamın kafasına eser yapar, mümkündür.

herhangi bir itham, karalama falan yoktur. tuhaf yerlerden algılamayınız lafları lütfen.

Bedelli askerlikten kastınız dövizli askerlik hizmeti ise 5112 euro ödeniyor. Ya da bulunulan ülkeye göre o yıl için hesaplanmış dengi. (bkz: #14627399)

beşiktaş'ta çelik konstrüksyon kanepeler satan bir yer var. oldukça güzel puf koltuklar var çok şirin modeller mevcut. aşağıdaki linklerde de inceleyebilirsin, fiyatları beşiktaş'ta daha ucuzdu.

www.hepsiburada.com

teşekkürler hemen bakıyorum. bir de bahsettiğin yer beşiktaşın tam olarak ne tarafında?

ikea'da da bulabilirsin=)

ikea biraz pahalıdır diye düşünmüştüm ama.

rapsodi!

yataş, alfemo gibi firmaların da oldukça güzel ve modern koltukları var.

ikea ikea..bncede bencede.

yataş. ben satıyorum diye değil. hakkatten yataş.

2. el sitelere baksanız? sahibinden.com, gittigidiyor gibi? vardır belki.

15 gun kadar sonra direksiyon oluyor. onun sonucları da acıklanınca agustos bası gibi alırsın ehliyeti.

bonus: temızlenmiyor o.

eh tabi sonra.
ortalama 2hafta sonra aciklaniyor sinav sonuclari. aciklandiktan 1hafta sonra da sinav olur genelde. onu gectikten sonra milli egitimden sertifika bekliyorsun. bazen hemen gelir, bazen gecikir. o sertifika da geldikten sonra harclari yatirip dosyani da alip emniyete gidiyorsun.
agustos icinde ehliyetini alirsin gecersen.

direksiyon sınavı yazılı sınavdan daha sonra oluyor. geçen sınav döneminde ben girdim;

yazılı sınav :18 nisan
direksiyon sınav: 9 mayıs

sertifika bugün milli eğitimden kursuma gelmiş alıcam daha emniyete götürüp bekleyeceğim ne kadar bekletirlerse...

bonus: üzerine buz sürtmeyi deneyebilirsin... sakızı çıkartıyordu

bonus soru : aseton. ama izi kalabilir.

bonus soru: hiç bir türlü çıkmaz, geçmiş olsun

bonus: aseton, olmadı arap sabunu

Bir kere ehliyetiniz yoksa motor kullanmayın. Cezaya daha çok ödersiniz. Temmuz'da sınav var ehliyet de ağustosta elinizde olur.
Ayrıca motorcuların derdi büyüktür trafikte. sıkıştıranı, görmeyeni, çarpanı bir sürü durum mevcut. saygı falan hak getire.
bizim iş yerinin servisi e5 te bir motoru altına alıyordu az kalsın. neymiş görmemişmiş. sakat yani. motorun pis tarafı en ufak kazada bile çok büyük tehlike atlatmandır. ben 10 km/sa ile dururken düştüm (yuh di mi acemilik başka şey) ve kol ve bacaklarımda morluklar oluştu. galiba üstüme de motor düşmüştü. dikkatli olmak lazım vesselam.
motor şeytan icadıdır. sevmediğin birine 600-1000 cc hediye et en geç 2 seneye mefta demişti bir kursun motor hocası :)

Trafikte kim kime saygı duyuyor ki motosikletlere duysunlar? Türkiye'de motosiklet sürücüsü olmanın pek rahat olduğu söylenemez, ancak elbette bisikletle olduğu kadar zorlanmazsınız.

sehir istanbul'sa her tur piclige ve sinir harbine hazir ol. trafikte insanlarin icindeki orr... cocuklugu ortaya cikiyor. hele ki ticariler...

ben o kadar itine pustuna rastlamadim simdiye kadar gerci ama gecen gun arkadas gecenin ikisinde isikta beklerken, bi dolmuscunun arkadan bariz bi sekilde motosikletine dokundurdugunu anlatinca inceden sicmadim degil.

kisaca motosiklet kullanmak her zaman %100 konsantrasyon ve trafigi gozlemleme gerektiriyor, aksi takdirde hata affetmiyor.

genel olarak motorculara verilen bir öğüt var.görünmez olduğunuzu düşünerek motor sürün.yani sanki yokmuşsunuzcasına hareket ediliyormuş.

merhabalar :),
yaş hariç sizinle neredeyse aynı durumdayım. bisiklet hastasıyım ve babam birgün eve motorla gelene kadar heryere bisikletle giderdim.(şimdi sadece uzun turlarda kullanıyorum bisikleti((+100km)))
motorla çekeceğiniz sıkıntı bisikletle çekeceğinizle tamamen aynıdır aslında. bisikletle trafikte diğer araçlarla baş edebiliyorsanız, motorla da pek fazla zorluk çekmezsiniz.
ama motorsikletin gerçekten bisikletten kat kat daha tehlikeli olduğunun farkına varmalısınız bence. en ufak bir kazada uzun bir süreli bir yara edinmeniz işten bile değil.

hazır bisiklet ile işe rahat rahat gidip gelebiliyorken kesinlikle motorsiklete geçmeyin derim ben. çok büyük hata olur bence. onca masraf, ehliyet alabilmek için çekilen onca çile, sonrasında aptal bir makine üzerinde kamburunu çıkartarak iğrenç trafikte yol almaya çalışmak...
bisikletten vazgeçmeyin!

mikroçip istiyorlar ab ülkelerinde diye biliyorum.

baktım, istiyormuş evet.
mikroçipli ve pirelere karşı aşılı olması da gerekiyor. aşıdan sonra da en az 21 gün geçmesi gerekiyormuş. ayrıca kan testi vs istemiyorlarmış.
3 aylıktan küçük ve aşısız hayvanları getirmek yasakmış.

veterinerler biliyordur muhtemelen bu işleri. 1-2 tanesine arayıp sorun isterseniz.
yolculuk şartları da havayolundan havayoluna değişebiliyor. sitelerinden bulabilirsiniz.

istanbul'daysanız, cihangir veteriver kliniği çip takma vs gibi işlemleri yapıyor. tel: 293 79 93

tesekkurler herkese...
veterinerle konustum. veteriner kismi ve evraklar tamam.
ancak pasaport kedi icin olunca nereye basvuruluyor onu bilmiyorum.
bu kismini veteriner de bilmiyor :)

benim bildigim onu da veterinerin vermesi gerekir.

veterinerin verdiği bi belge yeterli olmuyor. mikroçipi takıldıktan sonra sağlık karnesiyle birlikte gidip bazı kurumlardan onay almanız gerekli diye biliyorum ama o kurumları bilemiyorum tam olarak. ama kesinlikle sadece veterinerin yetkisine bakan şey değil.

www.toplumail.com var.

Reklam amacli herhalde. Facebook'tan bu sekilde reklam verebilirsiniz, bir incelemeye deger.

amacımız reklam yapmak değil. Sadece bir etkinliği duyurmak. Facebookta zaten sayfa açacağız.

bazı kampanyalara üye olurken sözleşmede iletişim bilgilerinizi reklam amaçlı kullanabiliriz maddesi oluyor. Bu kampanyaları yapan firmalara ulaşarak (spritetır koladır algidadır vs) bu bilgileri sattıkları asıl büyük firmaya ulaşabilirsiniz.

İşin yasal yanını bilemeyeceğim ama amacı ne olursa olsun istenmeyen mail göndermek spamdir, hoş değildir. Örneğin ben bu yolla gelen tanıtımları içeriği ilgimi çekse bile değerlendirmiyorum. Hiçbir saygın kurum da böyle şeyler yapmaz zaten.
Ha diyorsan ki "ya alt tarafı kendi çapımızda bir duyuru yapacağız, salla gitsin", o zaman sizin bileceğiniz iş tabi.
Diğer taraftan siz 10000 kişiye gönderdiğinizi sansanız da biraz benim gibiler, biraz da otomatik filtre yazılımları yüzünden 50-60 kişiye düşecektir o muhtemelen.

Bence facebook önerisi gibi, google adsense gibi daha insancıl ve hedef kitleye yönelik reklamlar yapmak daha mantıklı. Etkisine karşılık gelen maliyeti de çok farklı olmayacaktır.

nette yok galiba.
118'i ya da gümrük müsteşarlığını (312-306 8000) atayıp sorun isterseniz.

doğu karadenizde tek başınıza gezebilirsiniz. kaldı ki orda doğa yürüyüşleri yapan turist kafileleri oluyor onlara iştirak edebilirsiniz. artvin ve ilçeleri hopa/arhavi/borçka/şavşat gezilecek şahane yerlerdir. ayrıca karagöllerin tümüne ve borçka/camiliye gidebilirseniz şahane olur. iş görmez belki çok fazla ama şuraya da bir gözatın turizm.artvin.gov.tr

not: baktım çok övmüşüm bu notu yazmam icap etti:artvinli değilim.

van, agri, karadeniz
kiz basina..
ben olsam çikmazdim..
erkek basima bile düsünürüm baya.

Gezin tabii, ama yine de yaninizda biber gazi falan bulundurun.

yarin tum gazetelerimizin (eger imkan yoksa internetten de olabilir) ucuncu sayfalarina bakiniz derim, baslangic olarak.
ben kizim olsa, asla istemezdim bunu.

size de artik cok siradan gelmiyor mu tecavuz, cinayet, kafa koparma, kacirma vs. haberleri? cok korkutucu.. isin boyutu bu, abarti da yok.

muhakkak aileden en az bir erkek veya bir grupla tavsiye ederim, nacizane.

vazgecme,
once kendine dogru duzgun bir plan yap, hangi sehirleri dolasmak istedigini, siralamasinin nasil olacagini hangisinde kac gun kalacagin gibi parametleri bul/hesapla.. daha sonra ilgili illerde ki hotel, pansiyon fiyatlarini/kalitelerini arastir hatta eksiduyuru ve benzeri platformlardan fikir al. eger yaninda az esya bulundurursan dikkat cekmezsin he dersen ki "-ben bir yol ayrimi gordugumde istedigime girmeliyim." bunun sonucunu bilemem ancak spesifik yerleri dolasirsan kesinlikle sorun olmaz.

yaklasik 1 yilimi otostopla gecirdim. gazetelerde dergilerde bahsi gecen tecavuz/taciz gibi olaylar okuyucunun dkkatini ceksin tiraj yakalasin diye yoksa o yollarda cok guzel arkadasliklar kuruluyor cok hos vakit geciriliyor ancak bunlardan hic bahsedilmiyor. ister artvinde ol ister muglada farketmez.

sakin olumsuz dusunme, eger senin icin bu kadar onemliyse, ve 70 yasina geldiginde arkana baktiginda "-keske yapsaydim lan" diyeceksen. hic durma tak cantani sirtina bisey kaybetmez hatta cok sey kazanirsin...

vazgeçme tabii ki. beni de gezi planına kat. iki kız hiç bişicik olmaz bize:)

doğu karadeniz mi dedin? tam senlik bir şey biliyorum:

www.halkevleri.org.tr

iki sene once oludeniz de kayakentte 19 yasinda hemsirelik okuyan bir vietnamli kizla tanistim , kiz 40 gunlugune yurdumuza gelmis , istanbul dan baslamis sirasiyla ege uzerinden devam ediyordu ki fethiye de rastlastik , acti haritayi gitmek istedigi yerleri birbir saydi , benim adini bile duymadigim , gormedigim pek cok ilden bahsetti ki mardin , diyarbakir , agri , artvin ordan karadeniz ve ic anadolu sonra istanbul , bir arkadasimla beraber buralara gitmesin diye uyarip siki sikiya nasihatlerimizi siraladik ama ne fayda gitmis gormus gezmis gonlunce , hala maillesiyorum tekrar gelmek istiyor , ulkemizi cok begenmis.

diyecegim o ki dilimizi bile bilmeyen 19 luk kiz ulkemizi dort bucak geziyor , bu satirlari yazan ben dahil kacimiz tam manasiyla yurdu bastan basa gezdik meraklar icindeyim , yine de amac eglenmekse ki benim de yontemim bu , biniyorum ilk vesaite tren vapur otobus farketmez nereye gittigimi bilmeden yollara dusuyorum , bence gidecegin kentleri iyice calis , nerde kalicaksin kaca kalirsin , neler yersin oncelikle maliyet cikart , pek cok kentte pansiyon fiyatlari 50 tl nin uzerine cikmaz iki kisi olursaniz daha da ucuza mal edersin , araba kiralamayi dusunuyormusun mesela bazen arac olmazsa olmaz oluyor ama hayli maliyetli , mesela araba kiralayip 15 gunluk akdeniz gezisi yapabilirsin , ciddi bir tehlike de barindirmiyor antalyadan yola cikip mersin e kadar gidersin yada antalya bodrum arasi ama gunluk arac kiralari nerden baksan 80 lira filan olmali su aralar bi de benzin koyacaksin.

karadeniz diyorsan turlara katilman iyi olur , ulasim cok cok zor , dagcilikla ilgilendigim icin biliyorum dogu karadeniz de kackarlarda vesait bulmak o kadar zor ve maliyetli ki , ve ucuza bulabilecegin pek cok tur mevcut , ic anadolu diyorsan da belli basli sehirleri gezecek gorecek yerleri belirleyip otobusle sehir sehir gezebilirsin.

istersen oncelikli olarak bolgeleri anlatan bir kitap al ekin yayinlarindan her yil guncellenen turkiye tatil rehberi gibi şu an aklima cok fazla kitap ismi gelmiyor sonradan gelirse yazarim bi dolu onemli rehber var aslinda , rehberlerden alternatiflerini belirleyip bir plan cikar , cunku bir iki haftalik surecte iyi bir planlama olmadan gorebilecegin yer sayisi sinirli kalir , gecen sene bir arkadasimla 21 tane antik kenti 13 gunde bitirememistik mesela , gece gunduz yol aldigimiz ve kendimizi cok zorlayip bayginlik seviyelerine vardigimiz halde ,

diyecegim o ki oncelikle
hangi yoreye gitmek istiyorsun
yol guzergahin ne olacak
ne yer icersin
nerelerde konaklarsin
ne kadar harcayacaksin bunlari inceden inceye planlayip hareket etmen en sagliklisi olacak.

ayrica haberlerde abartilanlar ve manset yapilanlar haricinde halkimiz cok yardimsever , cogu zaman evlerinde misafir eder yemeklerini paylasirlar.

istanbulda bile, otelde yalnız kalan kızın odasını basıp tecavüz etme, fuhuşa zorlama haberleri çıkarken, otel sahibi bile böyle bir şey yaparken zerresiyle çekince hissetmezken, 16 yaşındaki çocuklara onbeş, yirmi kişi tecavüz ederken yahu kız başına allahın unuttuğu yere gidilir mi...

vazgeçme falan diyorlar da, pippa bacca'yi tanir misin bilmiyorum, tanimiyorsan bir arastir tekrar düsün öyle karar ver, malesef türkiye'de durum bu. ve olay dedigin yerlerde de degil, gebze'de oluyor. dedigim gibi tekrar düsün...

yurtdisindan x yasindaki kiz bile gezmis sen mi gezemiceksin diyenlere kulak asma. Burasi turkiye, burasi oyle bir ulke ki tecavuz, gasp, adam oldurme haberleri duyuldugunda tepki verilmiyor, cunku alisildik bir sey. Bundan daha aciklayici ne olabilir?

3-4 kisilik icinde saglam erkeklerin de oldugu bir grup harici gezmeye cikma. Dogu bati farketmiyor olsa da dogu daha tehlikeli denebilir. Fakat PippaBecca'nın Sakarya'da olduruldugunu unutmayalim.

Sozun ozu; biz cok severiz gerek kendimizi gerek yabanci milleti kandirmaya ulkemizin sahane oldugu, baris icinde huzurlu bir hayat yasadigimiz gibi yalanlarla. Cok guzel bir ulek olabilir dogal hayat anlaminda lakin insanlari state of natureda yasamakta.

Sen sen ol boyle bir gezi yapayim deme. Ucuncu sayfa haberi olma sansin %95.

sakın samfisher gibileri dinlemeyin. doğu karadenizde her yerde el üstünde tutulursunuz, yayla zamanı gitmişseniz size yemek verirler, müsaitlerse çadırda kalmanıza gönüllleri razı olmaz.

memleketi istanbuldan ibaret sanan arkadaların da oaralara bir yolculuk yapmasını öneririm.

doğu anadoluda, kendi başına gezen pek çok bayan "back paqcker" ile karşılaştım, son derece memnunlar idi.

gözünüzü karartın ve gidin, döndüten sonra da sonucu yukarıdakilere bildirin...

emin ol burda "vazgecme" diyenlerin tamami izin vermezdi kendi ailesinden genc bir kiza tek basina cikmayi.

hayallerinden elbette vazgecme ama bunu turkiye sartlarini dusunup daha uygun yollarla yap.

bence orta yol budur.
"gazetelerin tiraj artirma yontemidir tecavuz haberleri" diyenlere de tanridan akil fikir diliyorum.

en onemlisi de su ki,
dunyanin en temiz insanlarinin oldugu yerde de bir sapikla karsilasabilecegin gibi,
dunyanin en pis yerinde cok temiz insanlarla da karsilasabilirsin.
ama bunun garantisi yok, turkiye degil, dunya pis bir yere gidiyor ve sana cidden bir sey olursa allah korusun, burda "cik tek basina, biseycik olmaz" diyenlerin verecegi cevap "kismet" , "o da cok sanssizmis, oysa ne kadar iyi insanlar var o yörelerde" diyip gececeklerdir, cunku cok alistik bu haberlere, artik gunun siradan bir olayi gibi o haberler.

neye karar verirseniz verin, dikkatli olun.

bonus
(bkz: tecavüz/@la traviata)

bence tek gezmeyin. bir arkadaşınızı kafalayın, olmadı birileriyle tanışın, birlikte gezin. sırf güvenlik nedeniyle de değil. çok daha fazla eğlenirsiniz ve çok daha rahat da edersiniz.
van, doğu karadeniz, iç anadolu gayet güvenli bölgeler. ağrı dağı ve doğubeyazıt da turist kaynıyor, buralarda başınıza hiçbir şey gelmez.

pippa bacca gibi gelinlikle gece yarısı otostop çekmeyeceğinizi varsayıyorum elbette.

diskteki her şeyi geri dönülmeyecek şekilde silmek için low level format atman gerekir.
Bunun için internette pek çok ücresiz program bulabilirsin. Genellikle bu programlar bir açılış disketi yaratır. Daha sonra bu açılış disketiyle bilgisayarı boot edip low level format atabilirsin. Veya diskini söküp başka bir makineye takarak orada windows ortamında yapabilirsin.

bir veriyi hard diskten üzerine birşey yazmadan tamamen silmiş olamazsınız. format atsanız bile r-studio gibi programlarla o veriler geri getirilebilir. bir veriyi silmenin en garanti yolu hard disk ağzına kadar doluncaya kadar üzerine saçma sapan dosyalar kopyalamaktır. misal gta 4'ün cd imaji .iso uzantısıyla elinizdeyse bu dosyayı farklı isimdeki klasörlere defalarca kopyalayın formattan sonra, böylece tüm veriler uçar.

yeterli olur. hiçbir şekilde kurtarılmasın, tamamen yok olsun diyorsan üzerine yeni veri yazmak lazım. ama hani "aman fbi bulmasın" gibi bir derdin yoktur diye tahmin ediyorum :)

low level format diskteki tüm birimler sıfıra çeker.
Ayrıca partition table'ları da sildiği için içinden veri kurtarılması pratikte mümkün değildir.

low level format diskin fiziksel yapısına zarar verebilir, çaresiz durumlar dışında kullanılmaması gerekir.

karşınızda nsa falan yoksa formatlamak verileri silmek için fazlasıyla yeterli olur (quick format değil ama, full format). illa çok güvenli olsun diyorsanız bu iş için özel yapılmış programları kullanabilirsiniz. "disk wiper" ya da "disk eraser" diye aratın google'da.

bir de low level formatting denilen olay cok eskilerde kalan modern harddisklerin buyuk cogunlugunda mumkun olmayan (uretici ozel bir yazilim vermiyorsa bununla ilgili) bir islem. genelde bilgisayar bilgisi 80 sonlari 90 baslarindan filizlenmeye baslamis kisilerin her seye care olarak gordugu bu low level formatting islemi cok cok eski bir bilgisayarin yok ise, ve diskinin ureticisi bunun icin bir yazilim sunmamissa mumkun degildir (eskiden her diske yapilabiliyordu). Quick format harici atacagin normal bir format is gorur. alaninda uzman kisiler diskini sokup icinden veri ayiklayacaklarsa 386 dx'in dedigi gibi dosyalarin uzerine bir seyler yaza yaza silen cins programlar daha iyi guvenlik saglar. Ancak diski satacaksan ve baskasinin eski dosyalari recover edeceginden korkuyorsan tam bir format atman yeter de artar.

bkz wikitravel

www.worldtravelguide.net

klasik turist turu rutuna takilirsin zaten de, muir woods ve haight ashburry'de tum gunu gecirmeden gelme bence.
italyan mahallesinin oralarda kucuk barlar var, haftasonu canli blues, soul sesi duyarsan dal iceri derim. yakinlarinda striptiz klupleri de var ama gitmediydik biz.

Guzel bir rehber kitap (mesela Lonely Planet) al kendine. Sonra San Francisco ile ilgili bloglara bak. Ama illa ki rehber kitap al.

www.t-box.com.tr

Düşünmemeliyim-memeliyim-meme :) supermiş ama ben memeleri düşünerek yazı yazamam bilgisayarda,ki en çok yaptığım işlem bu- arayışa devam. teşekkürler.

ışıklı mouse alarak giderebilirsiniz bu ihtiyacınızı

'haydarpaşa' yazıyor olmasın?

yok abi. şöyle yazıyor sanıyorum;
Mehmet Emin min telamis Mehmet Hilmi Kütahya. Sene 1334 (1915).

haydarpaşa iskelesinin ön tarafında osmanlıca(eski yazı) haydarpaşa yazıyordu, zira okuduğumu net biçimde anımsıyorum. aynı biçimde kadıköy iskelesinin ön tarafında kadıköy, bostancı'da bostancı vs. yazmakta. öte yandan "mehmet emin..." diye bir şey yazdığına dikkat etmemişim. o, iskele tarafında değil de giriş tarafında yazıyor olabilir. uydurmayayım şimdi.

"İskelenin Kütahya çinileri Mehmet Emin Bey tarafından yapılmıştır. Bunu belirten bir kitabe iskelenin denize bakan cephesindeki kapı üzerine yerleştirilmiştir"

www.nuveforum.net

eğer sorduğunuz şey şu fotoğraftaki ortadaki latin harfleriyle yazılmış "haydarpaşa" ibaresinin iki yanındaki eski yazılar ise onların ikisinde de haydarpaşa yazmakta.

lh4.ggpht.com

osmanlıca haydarpa$a (yanılmıyorsam "haidarpascha") yazıyor.

uyutulabiliyor evet. veterinerinize danışın isterseniz.

bagajlarda hayvan taşınması yasaklandı gerçi... onu da düşündünüz mü bilmiyorum

biz kediyle 10 küsür saatlik bir araba yolculuğu yapmıştık. uyutmadık ama veterinere danışarak hafif dozda bir sakinleştirici vermiştik. biraz gözler kaydı ama yanımızda gıkını çıkarmadan oturdu. ertesi güne de eski haline döndü. ama kesinlikle veterinere danışın.

şöyle bişiy buldum ama?

www.bedirkucuk.com hangisi a4'ten biraz küçük bilemedim şimdi..

evde ilk bulduğum davetiyeye baktım, şu saatte cetvel bulamadıgımdan kelli a4 ile ölçümünü yaptım, davetiyeyi açınca a4'ün 3te 2'sini rahat kaplıyor, a4'ün eni davetiyenin boyuna eşit. yarın uyandıgımda cetvel bulursam ölçerim :)

Dediğiniz ölçülerdeyse A5 oluyor o.

A4: 210 × 297 mm
A5: 148 × 210 mm

arkadan power düğmesini kapat, açmaya çalışırlarsa bozuk bak açılmıyor filan dersin.

Acilen bir doktora gözükün :-)
Şaka tabi ama yani bence pek normal bir ruh hali değil sizdeki ya.

Ellemen oynasınlar ya hu

ben de ayar oluyorum bilgisayarımla bilmeyen biri oynadığında. amca kızı falan tarzı bir durum olunca birlikte oynuyoruz o yüzden :D

mönitör soketini çekip bozuldu ayağına yat ve ya klavyenin

guest hesabını verin kullansınlar işte. ne bişeyi bozabilirler ne sizin dosyalarınızı kurcalayabilirler.

kendinize parola korumalı bir admin hesabı yaratın. birde başka bir hesap.
diğerleri diğer hesaptan girsin. yönetici olmasınki kolayca ayarlarını değiştiremesinler.

hangisi kolayınıza geliyorsa diye biliyorum hehe

sitesinde yazmalı, bölgelere göre ayrılmıştır... ankara ya da antalya da varsa konsolosluk onlardan biridir.

bildigim kadariyla farketmez pek.

benim tavsiyem adana, istanbul ve ankara daki konsolosluklardan en kolay ulasima sahip olanina gidin.

ha bir de randevu tarihine gore en erken olanini da secebilirsiniz. yok oyle bir sinirlama.

çoğu ülkede gerçekten de farkediyor ama abd konsolosluğunun sitesinde bununla ilgili bir bilgi bulamadım.
en iyisi telefonla randevu alırken sorun.

Dediğiniz gibi hosteline göre değişir. Böyle şeyleri önemseyen bir yere denk gelirseniz polise bile verilebilirsiniz. Hiç riske girmeye değecek bir şey değil. Ayrıca gayet ahlaksızca da bir hareket.

Genelde ülkeye göre değişiyor benim gözlemlediğim kadarıyla. Hollanda, Belçika tarafı yerlerde Ringonun ahırı aynen.

hostelworld

%10 kapora ödüyorsunuz yalnızca.
biraz ararsanız tamamen ücretsizini de bulursunuz muhtemelen.

www.booking.com

bedavaya imkansız

western union için o bilgiler yeterli ama fazla komisyon alırlar haberiniz olsun

ayrıca sakın postayla falan göndermeyin bir temiz yerler. rusyada yapacağınız en son iş o olsun.

zarfa iki adet kartpostal koyun, ışığa tutunca para görünme olasılığı kalksın. sonra olası en az sayıda banknotu iki kartpostalın arasına yerleştirin. kesinlikle iadeli taahhütlü olarak yollayın.

süprizi geçin paypal kullanın derim

bana kanadadan ve danimarkadan zarf içinde para geldi o yuzden aklıma geldi ama evet burası rusya guvenemiyorum.western union cok fazla komisyon alıyor,cok acil ihtiyac olsa denerdim.paypal hiç bilmiyorum,uğraşmak istemiyorum.

minik karton bir kutuya, bir kaç cisimle beraber koyup, kutuyu da sarıp sarmalayabilirsiniz bence ama riske değer mi bilemiyorum..

ben ingilteredeyken babam upsle göndermişti.
bir derginin arasına koyup, o sayfaları da yapıştırmıştı. eğer bir şirkette çalışıyorsanız ups'le göndermek ucuza gelebilir şirketlerin anlaşmalarından dolayı.

Postayla göndermenizi kesinlikle önermem, adamlar kokusunu alıyor paranın. Gayet güzel kağıtların mağıtların arasına koymuştum, buldular.

Outlook'ta gelen ve giden posta sunucusu ayarlarına yeni mail sunucusunun IP'sini girince mail alıp gönderebiliyorum ayrıca. yani mail sunucusu sorunsuz çalışıyor.

cache'lenmiş olabilir bir yerlerde. birkaç saat bekleyip tekrar dene derim.

dns flush yapınca sorun çözüldü. sabah afyon patlamamıştı, anlayamamışım. kafamı ziteyim.

dünyanın en yüksek bütçeli porno filmi vardı. "pirates" idi sanırım adı. karayip korsanları tandanslı bir şeydi. milyon dolarlık porno çekince elbet bi senaryo korlar içine.

(bkz: marc dorcel)

@cro magnon;
"sapığın sonu" filmini bulamadım. Hangi dilde bu film? Yabancı ise orjinal ismi nedir?


@blackdog;
Marc Dorcel sıkça aradığım ve beğenerek izlediğim bir şirket/yönetmendir. Gene de sağolasın. :)

@eksi duyuru ahalisi;
böyle bir liste var mı internette?

porno filmlere alternatif olarak bağımsız rahatsız pornografik içerikli son dönem filmlerine de bir göz atabilirsin.

9 songs, shortbus, romance x, sex and lucia, novo gibi.

(bkz: konulu porno) (evet çok dalga geçilmiş bir başlıktır, düzgün entry bulmanız zaman alabilir.)
(bkz: vivid) (kalite vivid demektir.)

ayrıca teritori'nin bahsettiği pirates'ı tavsiye etmem. konulu diyemeyiz en azından. filmin mantığı "nasılsa denizin ortasındayız, hadi gemideki herkesi çükelim".

vivid iyi guzel de; real collage girls mu ne bi seri var uzak dur, kızlar guzel ama hi i am cindy diye baslıyor hep.

girls gone wild den da uzak dur.

puretna.com a gozat bi, orda cesit cok.

vivid ve private'a bakacaksın. eskiden vivid'di bu işlerin piri.
Babysitters vardır hatırladığım son zamanlardaki konulu. eskiden çok vardı..

(bkz: brazzers)

(bkz: la marionnette) yıllardır 31 entry durur bu başlığın içinde.

(bkz: deep throat)
www.imdb.com

senin istediğin formatta değil ama
shane's world college invasion serilerini öneririm.
bir de real adventures.

russian institute serisi paklar sizi

marc dorsel izleyip andrew blake izlemeyeni dövüyolar.

hi. i'm delikan76.

sen şimdi en yüksek bütçeli falan denince teritori'nin yazdığı filmi merak etmiş olabilirsin.

"pirates" ve "pirates 2 stagnetti's revenge"'dir o iki filmin adı. bütçe rekoru olanı ise ikincisidir. yönetmeni marc dorcel olmalı.

filmler porno olmasına rağmen, forumlarda porno bölümlerini atlayıp konuya hasta olanlar olduğundan falan bahsediliyordu. kostüm de çok sağlam ama esas parayı görsel efektlere harcamışlar.

Şıkların dışında cevap veriyorum: kendin çevirip sadece onaylatma için bir yeminli tercüme bürosuna gidersen daha az para ödersin. Eğer çeviriyi de onlara yaptırırsan pahalıya gelir.

yeminli tercümana tercime ettirseniz bile ayrıca notere onaylatmanız gerekli. bu da hem tercümana hem de notere para vermek anlamına geliyor.

emin olmamakla birlikte büyükelçiliğin istediği apostil olabilir. bence apostil işinizi görür.

evraklarınızı notere onaylatırsınız (tercüme + tercümenin noter onayı ücreti toplamından daha ucuza) sonrada kaymakamlığa onaylatırsınız.

tamamen yamuluyor olabilirim gecenin bu saatinde...

edit: tekrar okudumda "notarized translations" istemişler. bu durumda izleyeceğiniz yol (cavalluccio'nun dediği gibi); yeminli tercüme -> noter -> apostil.

1) Standart değil. Hatta adamına göre bile fiyat değişebilir. 200 kelimesine 5 milyon en ucuz tarifedir. Bulursan atla. Sayfa başı tercüme yapmaz genelde bürolar.

2) Yeminli tercüman çeviriyi yapacak, üstüne kaşesini basacak "efenim bu döküman cart curt tarihinde cart curt dilinden cart curtcaya çevrilmiştir, yeminli tercüman xxx" tarzı. Sen de gidip o belgeyi -tercümanın bağlı bulunduğu notere- tasdikleteceksin.

3) 15 sayfa çeviri eğer "ana adı:, baba adı:" tarzında birşey değilse akşama yetişmez. Teknik çeviriyse hiç yetişmez. 3-4 kişi parça parça çevirebilir bürodakilerin işi yoksa, ancak o zaman yetişebilir.

hangi büyükelçilik bu? ingiltere ise yaygın inanışın aksine gerek yok çünkü.

esas parayı noter alıyor.
ayrıca noter, yeminli tercümanın tercümesini onaylar sadece, sizinkini onaylamıyacaktır. bunun için de tercüme bürosuna gitmeniz gerekiyor.

Hangi şehirdesiniz bilmiyorum ama, Ankara'da iseniz Kızılay'da tercüme bürosu var. Tecrübe ettik. Yardımcı olacaklardır.

www.onattercume.com