Ekşi Duyuru

Google fotoğraflar?

amazonda satıcı samsung değil başka bir firma. sağ tarafta yazıyor. muhtemelen hepsi çakma. samsung sitesindekiler aynı gibi görünüyor güç değerleri dahil. 149 olanı al geç bence.

ben asla trendyol'a vs güvenmem. orijinallikleri şüpheli. trendyol'un da her zaman ucuz kalitesiz mal gönderdiğini gördük, duyduk, biliyoruz. 150 liralık ürün neden 36 liraya satılsın? oradan anlayın sahte olduğunu.

samsung'un sitesindekilerde de sanırım uç farkı var. yeni şarj aletinin ucu yuvarlak hatlı, iphone'unki gibi. telefonunuz yeni samsung modellerinden değilse onu almayın dikkat edin. en iyisi gidip mağazadan almak.

r/podcasting
r/podcasts

bir ara ben de niyetlendim sonra çok popüler olunca soğudum. lakin şuralar yardımcı olmuştu.

şahsi olarak 20-25dkdan fazla olan podcastler genelde zor tüketiliyor kendi adıma. ciddi vakit ayırmak gerekiyor o da zor iş.

dinleyici olarak, 15-25 dk arası ideal bence. 40 dk dinlemem için konuyla çok ilgili olmam, ses kalitesinin ve diksiyonun mükemmele yakın olması, anlatıcının konuyu sıkmadan aktarabilmesi lazım.
illa 40 dk olacaksa konuk ile sohbet şeklinde yapmaya çalış.

kefir iç probiyotikli, barsakların bayram etsin. su da içebilirsin basittir ama etkilidir, baş ağrısı yapmaz, uygun fiyatlıdır saat 10 dan sonra da rahatlıkla satın alabilirsin, alternatif olarak buzlu su öneriyorum. yetmez diyorsan da smoothie yap fotosunu instagrama atarsın havan olur, afiyet olsun.

alkolle serinlemek tamamiyle yalan.

ben yarım litrelik bardakta sürekli buzlu su, buzlu soda, buzlu şekersiz sütlü nescafe(gerçek süt), sade türk kahvesi(cezvede yapıyorum yarım litre için 1 tatlı kaşığı kahve koyuyorum tabi az suyla yapıp bol buz koyuyorum.)

alkolle serinlenmez. kışın bile alkol aldığımda terliyorum çünkü vücudu zorluyor.

soğuk soda, içinde 2-3 yaprak nane ve bir dilim limonla.
ayran da olur.

Favorim ayran + soda 1 E 1 ölçüde.
İlla alkol diyorsan Küba libre

diet virgin kuba libre iç

Churchill <3

bildiğim kadarıyla kiralama firması sigortanızı devre dışı bırakıyor. kaskoluk bir olaysa da kasko devre dışı kalıyor ve tutarı cebinizden ödemek durumunda kalıyorsunuz ama firmanın kiralama sözleşmesini iyi okumak gerekir farklı firmalarda farklı durumlar olabilir

Eğer kişi kiralama klozuna eklenmemişse oluşan bütün hasarı ve tamirde geçen sürenin bedelini ve hatta aracın değer kaybını ödersiniz.kiralamacının en sevdiği şeydir.

Şu alemde rahmetli Steve jobs gibi dolaşacaksın standart bi kot bi tane kaliteli çekme yapmayan toz tutmayan esnek solmayan basic tişörtlerden bolca alıp dolaşacaksın

Seçim alanın dar olmasına rağmen seçimde zorlanma şaşırdım netten 10 ürün alıp 9 unu iade eden şahsiyetler varken geç şiparişini oturmazsa iade edersin urfa dili ile rahatiye baq

@protrek, benim zaten giyim tarzım steve jobs'a yakın: çıplak kalmamak için gösterilen zavallı gayret. internetten de giyim hariç her boku alıyorum neredeyse ama seçim yapmak için tshirtlere bakınca niyeyse daralma geliyor. bu yüzden basic'e yakın öneri varsa en azından burdaki seçimlerden ilerleyeyim diye düşündüm

Takipteyim. Adamlar bi logo koyuyor sanki para veriyorlar bize reklam için.

ben yaz kış bunu giyiyorum.

www.morhipo.com

Yaz kış siyah sıfır yaka basic tişört. Kışın uzun kollusu. 15+ kadar kısa, 10+ kadar uzun kollu var. Yazın günde bir, kışın max 2 günde bir değişiyorum. Ütüsü falan yok. Mis.

www.kaft.com

H&m logo yok yazi yok.Premium quality t shirtleri var ki cok kaliteli

h&m +1

baskılı tişörtlerin modası geçti artık bence, 2000'lerin başlarında kaldı onlar. eğer sürekli düz tişört giymek istemiyorum dersen çizgili, ufak desenli falan şeylere bakmanı öneririm.

ayrıca internetten giysi seçemiyorum diyorsan aklına düşen tüm modelleri sipariş et, beğendiğin belirli bir sayıdaki ürünü tutup kalanını geri yollarsın. (abartmadan tabii)

Ben geçen sene bershkadan aldım, hem fiyatı uygundu (60tl) hem de efsane kaliteli.

windowsun kendi defender programı yeterli

kaspersky internet security tek geçerim. windows defender yeterli olsa birkaç on milyar dolarlık endpoint security pazarı olmazdı :)

çok çok antin kuntin işler yapmıyorsanız, çok değerli bilgiler saklamıyorsanız bilgisayarınızda windows'un kendi defender'ı gerçekten fazlasıyla yeterli.


diğerleri gereksiz yük oluyor bilgisayara. en son ne zaman kullandım virüs programı hatırlamıyorum gerçekten. bilgisayarı yormayacak virüs programı yoktur. o sebeple olabildiğince kaçınmak lazım. kurumsal vs. bir bilgisayar değilse cidden gerek yok .

Avira Antivir, senelerdir ücretsiz kullanırım.

antivirüs programları bilgisayarın en ücra noktalarına dahi ulaşabiliyor. geçmişte bazı antivirüs programlarının bu yolla veri hüplettiğine dair haberler çıkmıştı.

windows defender ev kullanıcısı için gayet yeterli. şirket sahibi değilseniz tırıvırı virüslerden tehditlerden vs. korur sizi. hiç bulaşmayın derim diğer firmalara.

hocam erkek kuaförü yazacaktın yanlışlıkla oldu sandım ama makyaj'ı okuyunca saygı duydum tercihlerine :)

Tam Maltepe merkezde Akif Başo unisex kuaför, biraz daha Bostancı yönünde Rüzgar Başo sadece kadınlara hizmet veriyor. Akif Başo 20 küsür yıllık yer güzel işlem yapar güzel de para alır.

Altıntepe Kent. Fiyatlar makul, kesim ve boyada iyiler. Makyajı bilmiyorum.

elektronik alet: japonya, tayvan
bira: almanya, abd, çekya
viski: ingiltere, japonya
vodka: belarus, rusya, finlandiya
kozmetik: abd, norveç
otomobil: almanya, japonya
tekstil: italya, fransa, abd
deri ve konserve ürünleri: türkiye, iran
doğa sporları ürünleri: abd, ingiltere
spor supplementleri: abd, ingiltere
basın-yayın ürünleri: abd, ingiltere
oyuncak ve çocuk ürünleri: abd

verilip verilebilecek cevapların hepsi yanlıştır.

En iyi çayını yurtdışına gönderip iç piyasaya ne dandik ürünleri pompalayan ya da ürettiği fındığı ihraç edip fındık ürünü ithal eden bir ülkede yaşarken en iyi ürünün en iyi ya da en çok üretildiği ülkeden temin edileceği gibi bir fikir yanlış olur.

Artık oyle bir durum kalmadi, pakistan ya da afganistan da yasamıyorsaniz

uretilir yanlis olmus satilir diye sormak lazimdi haklisin pass

yazılı sınav yok. pratik sınav var. kurs ücreti de var tabi. bi yazılı sınav yönünden avantajlı.

ben a2 ehliyeti alırken yazılı sınava da girdiğimi hatırlıyorum. b ehliyet üstüne almıştım. kaldırıldı mı sınav?

yazılı sınav yok, sadece sürüş sınavı var. belli bir saat sürüş eğitimi almanız gerekiyor. yani ben motosiklet sürmeyi biliyorum, sürüş eğitimi almasam olur diyemiyorsunuz.

the northface in çadır terlikleri var biz ondan kullanıoz evde. çok rahatlar. üst limitim yok dediniz diye söylüyorum ama bi terlik için pahalı.

Gezer ya da ceyo.
Ciddiyim.

Marks and spencer tek favorim

Ceyo
Tek gecerim

Ceyo +1
İki senedir linkteki terliği kullanıyorum, çok memnunum. Birkenstock da giyiyorum dışarıda bana göre ev için ceyo biraz daha iyi diyebilirim, daha yumuşak bir tabanı var.
www.ceyo.com.tr

en son oysho dan almıştım, çok güzel modeller vardı ben aldığımda. yumuşacık ve çok rahat, makineye atıp yıkadım ona rağmen halen sapasağlamlar.

Birkenstock aranan şey. Ev terliğinde de üstlerine yok, iki senedir giyiyorum.

neden kıskandığınızı açıklar mısınız?

@sonsuz, genel anlamda bir tavsiye var mıdır diye yazdım aslında. fazla sahiplenmek aslında. modern çağa uygun olmayan şeyleri kıskanıyorum. yani mesela kız kıza tatile gitme meselesi gibi.

Yanlış bişi yapacaksa, kıskansan da yapar kıskanmasan da. O yüzden kendini bu şekilde avutursan güzel olur. Kıskanmazsan ve yapmazsa ne güzel. Kıskanırsan ve yaparsa, iyice paranoyak olursun gelecekte..

sevgiline güvenerek, güvenmediğin kişiyle sevgili olmayarak.

edit: evet öncelikle kendine güvenmek şart (teşekkürler @coder, bunu atlamışım)

yaşantını değiştirmen gerek. kıskançlık sevmekle alakalı değil egoyla alakalı biraz. bakış açının değişmesi için farklı şeyler yaşaman lazım.

eyvallah. emek verip cevap yazıyorsunuz teşekkür ederim ama klişe cevaplar dışında bir şey almadım. "kişi nasıl eğitilir? genlerden veya çevresel etkenlerden gelen düşünceler nasıl sökülüp atılabilir?" gibi derin bir soru sormuştum aslında.

@pati +1

kıskançlıktan kurtulmak için hem kendine hem de birlikte olduğun kişiye güvenmeyi öğrenebilirsin. önce kendine, sonra karşındakine.

kendinde neyi eksik görüyorsun? neden kıskanıyorsun? bunları düşün.

sihirli bir cümle bekliyorsunuz ama bu duygunun ne kadar saçma olduğunu düşündükçe, pratikte bir faydası olmadığını gördükçe zaman içinde yontulmayla olur bu iş. bu arada genlerden de kıskançlık gelmez, şeker kalp kellik falan gelir. her şey sizin gelişmeye müsait düşünce yapınıza bağlı aslında.

ben şöyle bakıyorum olaya: benden daha iyisini bulabiliyorsa gitsin. ego, göt kalkıklığı vs sebebiyle söylemiyorum bunu. benim için en iyi sevgili, benim kendisi için en iyisi olduğumu düşünen sevgilidir. karşılıklı olarak böyle bir düşünce yoksa olmasın zaten, olmaz da.

bu arada insan denen şeye güvenilmez arkadaşlar, o çözüm değil.

bende de var durum,kız tarafıyımm
hani yaş aldıkça olgunlaşırım düzelirimm diyorsun asla değişmiyor.
Şundan eminim kesinlkle şununla ilgili,kendini eksik görme ve getirdiği özgüvensizlik.

Ben kadın tarafıyım ve ben de çok kıskanırım, ama belli etmem. İçime içime atarım. Büyük ihtimalle ailelelerden kalan sorunlardır benim sebebim. Babam annemi aldatmıştı, annem bunu öğrenmeden önce de çok takıktı babamın hareketlerine. Nihayetinde ben de arkadaşlığımızın ve evliliğimin ilk yıllarında dışarıda gördüğüm her dişi sinekle eşimin etkileşimini bir tehlike işareti olarak gördüm. Sonra bundan vaz geçtim. Sebep? Çünkü gördüm ki o tehlike işaretleri hep dışarıdan geliyor, eşim bunlara sebep olmuyor. Sonra (tabii ki) kendime yapılmasını istemediğim şeyleri başkalarına yapmamam gerekiyor. Ben iş arkadaşlarımla akşam yemeğe çıkıyorum kızlı-erkekli, kız arkadaşlarımla buluşuyorum, o zaman onun yapması da sorun olmamalı. Öte yandan belki de benim bu durumun daha kolay üstesinden gelmemin sebebi eşimin de benim de zaten çok uzun yıllardır tanışıyor olmamız, ortak arkadaşlarımızın olması ve birbirimiz olmadan tatile gitmek gibi ayrı gayrı planlar yapmamamız. Ayrı tatili ben anlamıyorum arkadaşım. Vaktimiz zaten kıymetli, onu başkasıyla harcamam - Şair burada hanımefendi çizgisinden kayar :)

bu kıskançlık duygusuna neden olan çekirdek inançlarınızı bulmaya çalışın. sonra kendinize sorun, bu düşünceler iç sesim mi yoksa dış sesler mi diye. büyük ihtimalle büyük oranda dış ses çıkacaktır. bir erkek olarak böyle olması gerektiğine inanmış, inandırılmış durumdasınız büyük ihtimalle. bu kodlamalar çocukluktan itibaren ince ince işleniyor bilinçaltımıza. kendinizle konuşacaksınız, bulduğunuz sonuçların üstünde çalışacaksınız. baktınız o dış sesleri kapatmayı başarabiliyorsunuz, o zaman bu kız arkadaşınızla yola devam. yok ben de kendi içimde böyle olması gerektiğini düşünüyorum, dönüştürecek hiç bir düşüncem yok dediniz, hah işte o zaman hayata size benzer bir pencereden bakan, kız kıza tatil falan düşünmeyen biriyle olacaksınız. yoksa hem kız kıza tatil planı yapan mentalitede biriyle olup hem bu kıskançlığın nedeni olan düşünceleri dayatmak zorbalıktan ve mantıksızlıktan başka bir şey değil. kendinize de yazık, o kıza da.

Her şeyi en dar pencereden kendilerine göre yorumlayan insanlardan nefret ediyorum. Bilhassa halen yüzmekten, denizden inanılmaz zevk alan biriyim ve çevrem de böyle. Saçma sapan twitter trollerini kaale almayin derim.

Geçen aynısını düşündüm reis. Deniz derdim değil benim de. Manitayla sile'nin bir köyüne gittik. Migros'dan peynir salam domates aldık. Attık kilimi yere. Akşama kadar yattık hani sohbet bile etmedik doğru düzgün. Güneş inince az yürüdük. Bastık geldik sonra. Abi millet mangalı eti soğanı patatesi sirtlamis gelmiş. Manyak mısınız ya? Kafa dinlemeye gelmişim isle dumanla etle uğraşacagim. Bana biraz elalem görsün gibi geliyor. Tatilin bu kadar yorucu olması bence abes

Tatili pek sevmeyen bir insan olarak westblack +1 diyorum.

Ha, parası yokken kredi çekip çok yıldızlı otel tatili peşinde koşanları eleştir illa bir şey diyeceksen ama "Kimse yüzmekten eminim pek zevk almıyor" çok mantıksız ve anlamsız bir iddia olmuş.

Tatilin, yurtdışı seyahatlerinin, yeme-içmenin, giyimin, ev dekorasyonunun abartıldığını düşünen biriyim.
"20 yıl önce anlamı vardı. Çünkü gerçekten eğlenemiyorduk" Gerçekten eğlenmenin tanımı ne peki? Çok sayıda insanın eğlence tanımı olan, aşırı yüksek sesli kötü müziğe maruz bırakıldığım bir ortamda elde şişe sallanıp durmak benim için eğlenceli değil mesela. Klasik tatil dediğiniz şeyde denizin kokusu, ışıl ışıl renkler var ve bu beni ilk seçenekten daha fazla mutlu ediyor. Herşey dahil yemek artıklarını tıka basa yemek kişilerin kendi tercihi.

Anlamsiz bi tweetmis

Tatil kisinin ne yapmak istedigine bagli bi seydir. Bu konuda bi genelleme yapilamaz. Ayrica kisitli olmayan butceyle cikilan hicbir tatil eziyet olmaz ne yapilirsa yapilsin.

şöyle bir durum var, deniz kenarına/plaja/saile/beache gidip kulaç atmadan bıcı bıcı eyleminde bulunup ıslanmak yüzmek değildir. Bazı insanların, tatil anlayışı deniz kenarında tatil yapmak. Aman gitmezsek mahvoluruz düşüncesindeler. Koronanın gidişatı belli değilken (hala değil) 2-3 hafta öncesinden tatili ne yapacağız sesleri yükselmeye başladı. Bence bazı insanlar psikolojik olarak "deniz tatiline" gitme isteği duyuyorlar, bronzlaşmayı marifet sayıyorlar. Sosyal medyanın da bunda etkisinin çok olduğunu düşünüyorum. Ama bu dahil tüm genellemeler yanlış.

herkesin zevkine kimse karışamaz.

Katilmiyorum.

Denize gitmek bir numarali dinlendirici etkinlik benim icin. Bulundugum yerde biraz daha guvenlikli, musteriye hizmet odakli bir yaklasim olsa daha fazla da giderim.

Yani evet benim gercek tatil guzel sahili olan bir otelde, iyi hizmet alarak, denizin tadini cikarmaktir.

Tatille ilgili her şeye laf edilsin de yüzmeye laf etmek nedir?
Hiç durgun, sakin ve soğuk denize girmemiş galiba

e zaten bir sürü insan var benim etrafımda deniz tatili sevmeyen ve gitmeyen, sürü psikolojisiyle uygulanan "ayin" haline gelmiş bir şey değil ki. çok duydum "güneşin altına yatıp da güneşten kaçmak için, kumun içine girip de ay götüme kum kaçmasın diye çırpınacağım bir etkinlik bana keyif vermiyor" diyenleri. çok kişisel bişey bu ve anlam veriliyor zaten, hoşlanmayan yapmıyor.

deniz sevmeyen havuza gidiyor, yüzmekten yorulan havuz kenarında mojitosunu yudumluyor. kimin ruhunu ne dinlendirirse artık. benim o kuma basıp dalgalarla kendimi salmam lazım mesela, bunun huzuru bambaşka. illa km'lerce yüzmek zorunda değilsin denize girdin diye, kıyıda oturup dalgaların vurduğu bir gün batımında ufuklara dalmak gayet klişe ama huzur veren bir aktivite benim için.

hoşuna gitmediği halde deniz tatili yapan varsa da akıl fikir ihsan eylesin, ne diyelim ona.

Kimse yüzmekten eminim pek zevk almıyor.

bu kısmı hariç diğerlerine bende katılıyorum

Kendi düşüncesi de bir yunan adasında 4-5 gün tatil yaptik, ise kafam cok rahatlamis dondum cunku sahilde ne muzik var ne cocuk sesi ne kosan eden ziplayan insanlar. Yemek yemek, guneslenmek, denize girmek, kitap okumak, alkol almak vs diye gitti o 5 gün.
Demiyorum ki en güzel tatil budur ama 5 gun deniz kenarinda sessiz sakin bulunmak çok güzel.

Bahsedilen 1000 kisinin oldugu sahilse cok sevmiyorum, 1 saat kalir donerim anca. Beach club falan zaten bana gore degil.
Ama kim nasil mutlu ve rahat oluyorsa oyle yapsin.

Güzel bir denizde saatlerimi geçirebilen, sonrasında kumsalda oturup kitap okumaya bayılan biri olarak hiç katılmıyorum bu tespite. Erkek arkadaşım da mesela güneşlenmeyi sevmez, yüzmeye bayılır. Deniz tatiline gittiysek kendisini suyun dışında görmek imkansizdır.


Bunu ayin vs gibi adlandirmayi mantıklı bulmuyorum; herkesin tatil anlayışı farklı. Tek tatil türü deniz, kum, güneş de değil. Bu tatili sevdiğim gibi hiç bilmediğim bir şehrin sokaklarında, müzelerinde kaybolmak da benim için ayrı zevklidir. Komple tatile gitmeyi sevmiyor da olabilirsiniz ama 'kimse tatili sevmez' aşırı genelleyici bir yargi. Sevmeyen de gitmesin zaten, ne işi var? Ben de beachlere gitmiyorum mesela; çünkü sevmiyorum.

Bu is biraz opsiyonel galiba. Ben de 2 kedi tasidim thy ile kabin icinde, onceden rezervasyonu yaptirip. Kilolari uygundu sitede belirtilene ama kafes boyutlari degildi, sadece tartip gecirdiler, kimse de asi karne vs sormadi. Hatta hostesler ucus esnasi kafeslerinden cikartip sevdiler sdfshd. Ama sorabilirler ve reddedebilirler, nette boyle tecrubeleri olanlar var. Cogunlukla sadece kiloya bakip geciriyorlar anladigim kadariyla.

Ne olur ne olmaz diye ben olsam veterinerden bir kagit isterdim ama ucmasinda sakinca olmadigina dair, en azindan o gosterilebilir.

Simdiye kadar 5 defa kitalararasi uctum kedilerimle. Asi vs islerine havayolu bakmiyor. Gideceginiz ulkenin gumrugunu ilgilendiren durum bunlar. Domestik ucacaksaniz zaten kimse asi sormaz.

Havayolu kimlik sorar bunun da sebebi kedinin yasini gormek. (2 ayliktan ufaksa ucurmazlar) onun disinda tartilir ayri bilet kesilir o kadar. Asi onemli degil ama kimligi riske atmayin zaten 5 dakikada veterinerden alirsiniz kimligi

hasar almış araç işte. siz daha önce hasar alıp tamir edilmiş ürünü kullanmak ister miydiniz? parçalar ne kadar hasar görmüş, kalıcı hasarlar var mı? bilemezsiniz ki. boy küçük çizik içinse iyi bi şey ama büyük boyalar varsa araç muhtemelen büyük kaza atlatmıştır, bu da tercih edilme oranını düşürür. risk yani baya kazalı araba almak. ilerde büyük sorunlar çıkarabilir. kazaya göre de değişir tabi.

@jelly, tamam da hocam bu basit bir elektronik alet degil ki koca araba, motoru iyiyse gaza basinca gidiyosa yetmez mi?

bugün %70'i türkiye'de üretilen hiçbir özelliği olmayan benzin motorlu fiat egea maliyeti 7500 euro (fabrika, marka, bayi kârı dahil) iken anahtar teslim satış rakamı 14500 euro. metal ve malzeme yorgunluğu denen bir olay var. araba dediğiniz şey evladiyelik bir olay değil ömrü var. ne kadar ekleme ya da yenileme de yapsanız orijinal fabrika çıkışı gibi olmaz. bir araç ortalama basit bir vidadan tutun şasesine kadar 50bin ila 60bin civarında parçadan oluşur. bir aracı güneş altında ve zorlu hava şartları altında tutmak ile garajda tutmak arasında bile ciddi bir fark var.

bekaret kıyaslaması uygun bir kıyaslama değil ancak 11 yıldır şu an bu satırları yazdığım sony bir dizüstü bilgisayarım var. gözüm gibi bakıyorum ki beni bir 4-5 yıl daha götürsün.

2001 model bir nissan skystar pick-up kullanıyorum. uygun fiyatla aldım ve bakımlarını yaptırdım. uygun fiyat istenirse ve parçaları ve bakımı pahalı bir araç olmadıktan sonra her arabayı alırım. kullanım amacım bağ bahçe tarla işleri. amaca fiyat/perfomansa bakarım. artık türkiye'de araç sahibi olmak bir lüks oldu. insanların bokunu çıkarmasını artık normal karşılıyorum.

Simdi fiyatinin düşük olmasi normal onda sorun yok ama asil sıkıntı güven.
Simdi benim yaşadığım ülkede ikinci el de alsan sana ortalama 1 yil garanti veriyorlar. Bazi firmalar 15 gun iade vs veriyor. Parayla garantiyi de uzatabilirsin (özellikle firmalarin ikinci el servislerinde).
Buna ek olarak ikinci el olarak aldigin arac da beklenmedik sikinti olursa saticiya iade edebilirsin gene. Yani kimse sana "sifir kokusu uzerinde" diye arac satip sonra 1 ay sonra bozulunca banane diyemez.

Türkiye'de daha isi bu olan galericiler bile garanti vermezken kaza yapmis araca guvenmek zor. Bakin kaza yapip 2-3 sene daha kullanilmis olabilir ama 3 ay once kaza yapan araba su an satılıyorsa dusunmek lazim.

Ala abi olay şu,eskiden tam senin dediğin gibiydi o arabayıda sıfır boyatmışlar ne güzel falan denirdi.sonra bu galerici milleti kendisi bir yalan uydurdu ve kendisi inandı.2000 lerde bu boya takıntısı başladı.

Ben eski,çürümüş,kullanılmayacak durumda araçlar alıyorum,kendim topluyorum.bunu hobi olarak yapıyorum.bazende sevdiğim rakamı yüksek bir arabayı ucuza maletmek için kazalı alıyorum ve topluyorum.seberekte biniyorum.ama insanlar kazalı arabayı alıp sakızla yapıştırıp,orjinal abi diyerek sana itelemeye çalışıyorlar sırf bu yüzden artık kazalı araçlar bile eskiye nazaran çok pahalı hatta neredeyse orjinal fiyatına satmaya çalışıyorlar.daha dün gece bende olan bir aracın motor arızalısını koymuşlar yazdıkları fiyata benim sıfır kaza aracı hemen veririm.muhtemelen kendilerini tatmin ediyorlar.

Yeni başıma geldi basit bir örnek.koltuğa ağır metal koydum o da koltuk haritasını bozmuş.koltuk haritası dediğim sen oturduğunda emniyet kemerinin ötmesine sebep olan,airbag i harekete geçiren bir şilte.aracın abs lambası yandı.bir kaç yere sordum hemen diyorlar devre takalım görmesin,güncel tabiriyle direnç atalım.diyprum ki bu koltukta bizim hatun oturuyor,yarın bir kaza yaptığımda ne olacak,ya da ben sattım gitti adam kaza yaptı,al vebali boynuna.bayıldım 3000 i 500 de işçilik yeniledim.direnç atsaydım sadece 50 lira verecektim,maliyeti ne dersen sıfır,vermeyebilirimde o kadar kredim var.anlatmak istediğim kazalı arabayı toplayan arkadaşlar o parayı vermiyorlar işte,en önemli fark bu.ben düzgün olanına rastlamadım.

Birde şunu onlarca araç toplamış birisi olarak söyleyebilirim ki şasesinde oynama olmuş araç her ne olursa olsun,kim toplarsa toplasın adam olmuyor,uzak durmak lazım.

bi kazadan sonra tamir ve boya görmüş kısımların tekrar bi kaza anında direnç seviyesi aynı olmaz. motosiklet kaskını yere düşürünce bile çöpe atanlar var mukavemeti azaldı diye. ama tercih senin tabi.

"Gaza basınca gidiyorsa sorun yok." doğru bir fikir değil. Sütten dili yanan yoğurdu üfleyerek yermiş. Benim ilk arabamın sağ ön çamurluğu değişmiş, bel altı boyalıydı. Araba sürekli masraf çıkardı bana. Direksiyon pompası, yağ pompası, klima kompresörü, şarj dinamosu vs. arıza verdi hep. satarken de çok zorlanıyorsun. çünkü alacak adam "bu araç kazalı" diyerek ekstra masraflarla uğraşacağını düşündüğü için almaktan vazgeçiyor. dolayısıyla araca olan talep azaldığı için fiyatı da otomatik olarak düşüyor.

ufak tefek kazaysa, yetkili serviste yapılmışsa ( aşırı önemli ), kaza fotoğrafları varsa sorun yok. kaput, tavan, bel altı boyanmış araç risktir mesela %100 görmek lazım fotoğrafını. tamponlar zaten önemsiz, yani satıcıya güvenmekle alakalı bence.

bu soruyu Türkiye için cevaplarsak, Türkiyedeki ticaret ahlakının sadece kar etmek ve insan kandırmaya yönelik olduğu için kazaya karışan arabalar bakireliği bozulmuş gibi görülmekte. kataküllücü al satçılar, çakal sanayiciler yüzünden insanlar uzak duruyor. ne yazıkki piyasa böyle olduğundan insanlar araçlarındaki çizikleri vurukları satarken araba kazalı mı diye sorulmasın diye düzelttirmiyor. burda en önemli nokta aracın mümkünse önden kaz yapmamış hava yastığı açmammış şaşenin ağır darbe almamış olmasına dikkat edilmeli.

araç kazadan sonra randıman tutar mı? düşün telefon alıyorsun bozulmus. sonra nerede yapıldıgı belli değil. yaptırmıslar telefon calısıyo ama nasıl calısıyor. alırsın arabayı 2 ay sonra yolda kalırsın. dünya kadar masraf yaparsın.

Basit kazalar ve basit hasarlar önemli değil, mesela boya hiç önemli değil gibi artık.

Bir iki çamurluk değişmiş, kapı değişmiş ama direklerde ve şasede işlem yapılmamış araçlar biraz düşük değer ile alınır da binilir de.

Ama önden ve arkadan ciddi bir kaza yapıp bütünlüğü bozulmuş araçlar eskisi gibi olamıyor, yani istenilse belki yapılır ama herkes yalap şap yapıp satmanın derdinde.

Düzgün topanmayınca her yerinden ses geliyor, yüksek hızlarda kıçı başı ayrı gidiyor.

ortalama kira aidatla beraber 3 bin tl falan civarı alırsak, ortalama ekşici maaşı da 10 bin tl alalım.

%30 +-5 diyorum.

bizimki 1/4
aslinda bu bile fazla ama sartlar!

5/2

Güzel soru. Muhtemelen bir bilgi yayınlanır, havayollarından ya da devletten bileti olanlar ile ilgili. Direk hava yolu şirketini arayın. gerçi onlarda yeni öğrenmiş olabilirler. Hastane gibi izin belgesi vs olabilir.

Selam, erkek bebekler genelde sling kanguru vs.. çok hoşlanmıyorlar. bizde 2 tane var, kullanamıyoruz.

oyun halıları yoksa o daha net iyi bir hediye olur. onda öneri vermek zor. fiyata göre seçersiniz. piyanolu fisher price var bizde, seviyor. 3-4 de piyano söküldüğü için atıl duruma düşmeyip oynamaya devam edebilir.

bir de fiyatları çok yüksek olan şu jellycat in kitapları yenidoğan bebekler için çok güzel . www.isabelabbey.com.tr

@safak efendisi jellycatleri hic gormemistim orijinal bir hediye olurmus cok tesekkurler

Ne güzel hediyeler düşünüyorsunuz:)
bizim bebek iki aylık oldu, anca zıbın takımı getirsinler:/

Yeni doğan bebekler için kanguru değil de esnek wrap sling denilen, tarzda daha uygun.

Kanguru veya wrap erkek çocuk kız çocuk ayırmaz.

Chicco model ergonomik güzel bir model muhtemelen yenidoğan destek yastığı da vardır ama inanın esnek wrap slingler ilk 3 ay için özellikle en iyi şey. Anne veya baba için hangisi kullanırsa kullansın bebekle ebeveyn bağını daha da güçlendirir ve bebek kendini çok daha güvende hisseder.

Jellycat kitapları at fava bekle hediye edecek biri bulunur elbet demek için aliexpressten alabilirsiniz. Ben oğluma tüm seti almıştım. Çok kaliteliydi.

bizimkiler kanguruyu hic kullanamadilar, ergobaby mi ne almistik en pahalilarindandi.

bebek bu belli olmuyor besikte de durmuyor.

piyanolu oyun halisi olabilir ya da konusan kopek vs olabilir. cocugu mesgul edecek bir seyler olsun derim.

%1-3 ama geçen cocacola da %15 e kadar bekledim. Sinyaller çok iyi idi ama istisna tabi. Bir hisseyi 1 haftadan fazla tutmuyorum. Çok doğru değil tabi ama miktarı yüksek tutuyorum biraz.

3 kademe (%0.3) yukarı çıksın satarım, 3 kademe aşağı insin satarım hayatta bekletmem.

O anki psikoloji , hisse senedinin o günkü hacmi, hangi aralıkta dalgalandığı gibi kriterler ile bazen %1,5 bazen %5 ile senetten çıktığım oluyor. Çok göreceli bir kavram.

daha bilindik marka al bence çünkü bazıları en ufak darbede çöp oluyor. ayrıca tek yedeğin o alacağın harddiskte olmasın, bozulursa üzülürsün.

hareket halinde olan 2.5" sen dikkat ettiğin kadar uzun ömürlü oluyor. WD'nin bozulduğu da oldu bizde. Ama 3.5" tüm ömrü masada durmak olan diskler (maşallah) gayet iyi.

Intenso'nun içindeki disk de toshiba, seagate vs. olabilir. (arattım toshiba demişler evet) Yani o da kötü değildir. Rugged, çevresi silikonlu vs. disk bulursan harekete düşmeye karşı daha dayanıklı olabilir.

hdd'de kalite önemlidir. sarsıntılarda hasar görebilen hassas aletler.

bozulmayacak kaliteli bir şey olarak ne önerirsiniz? ve ucuz :(

Bursa'ya taşının. 3+1 165mt2 şehrin göbeğindeki dubleks dairemin 2 senelik kredi ödemesi aylık 5k. 5 yıla çıkardığınızda sizin bütçenizi de karşılar. 2k kira ödemesi gerçek olamayacak kadar kötü.

Üsküdar’da Zeynep Kamil civarı bütçenize uygun fakat eski daireler bulabilirsiniz. 2.250 civarında da yeni daireler var. Salacak’tan daha kolay yürünür bir tık daha pahalıdır. Sevgiliniz Marmaray ile Pendik taraflarına gidip oradan aktarma yapabilir. Siz de motorla Beşiktaş’a geçip öyle gidebilirsiniz.

Ortaköy’de de yeni yapı çok çok az, eski daireler o fiyata kiralanabilir. Fakat Kurtköy’e Ortaköy’den her gün gidip gelmek çekilir mi bilemem. Otomobil kullanmayacaksanız, Ünalan gibi Kadıköy metrosuyla bağlantılı veya Üsküdar metro hattı üzerindeki semtlere bakabilirsiniz.

Kadıköy olur gibi.o metro kullanır sen ne kullanırsın bilemiyorum.

Beşiktaş’tan ortaköy’e bir otobüsle gidersin. Kız arkadaşın ise önce vapurla üsküdar’a geçmeli. Oradan da marmaray ile pendik’e gidebilir. Gerçi bir otobüse daha binmesi gerekebilir kurtköy için. Ben olsam kız arkadaşımı değiştirirdim :(

Yeldeğirmeni olabilir. Marmaray ile direk Pendik üzerinden ulaşabiliyor mu? Sen de Üsküdar ve Ortaköy yaparsın.

@rodin salata ilk dusuncem unalandi kesinlikle, guvenli bir yer olup olmadigina emin degildim arastiracagim

@ruhen hastayim ben hafif kirildim cunku bu iliskideki kiz arkadas ben oluyorum jdjdjxjs

tesekkurler arkadaslar

Eğer yeni daire olsun fakat 1+1 de olur derseniz Fikirtepe E-5 yanındaki rezidanslar da bütçenize uygun olur.

Yeldeğirmeni (Rasimpaşa) çok güzel bir mahalle. Evler uygun fiyatlı, Kadıköy merkeze, rıhtıma, eğer biraz daha yukarılardan tutarsanız Marmaray ve metrobüse de yakın. Ama eski tabii.

Ben olsam, tarama yaparken bina yaşını 10’dan küçük işaretleyip, iki tarafa da görece orta nokta olacak şekide, metro hattında yapılmış yeni apartman arardım.
Rezidansın da kendine has bazı problemleri var, ev tipleri, aidat vs.

Yine belirttiğiniz fiyata 2+1, E-5 yakını Örnek Mah, Yenisahra, İçerenköy olabilir. Maltepe İdealtepe size yakın olmasa da göz atılabilir.

ortada haksız fatura bir fatura varsa neden rakamları paylaşmıyorsunuz? şu kadar kullandım, şu kadar gelmesi gerekir gibi.

Sayaçtan Ölçülen Hacim bellidir metreküp olarak = Son Endeks - İlk Endeks şeklinde hesaplanır.

"tüketim bedeli (fatura tutarı) hesaplanırken ortalama perakende satış fiyatı esas alınır. Bu fiyat, ay içerisinde değişen doğalgaz fiyatlarının sayaç okuma tarihlerine göre ortalamalarının alınmasıyla bulunur ve TL/kWh birimiyle gösterilir. "

burada hacim bedeli hatası varsa, geçen ayın faturasını ibraz etmeniz yeterli.
tüketim bedeli hatası olduguna inanıyorsanız, en basitinden çevrenizde 2-3 kişiden ne kadar tüketim bedeli aldıklarını sorun, karşılaştırın.

bütün bilgiler sistemde kayıtlı, geçmiş ayların faturası elinizde. ortada bir yanlıslık varsa, bunu ispatlamak çok kolay

Daha onceki igdas duyurumda rakamlari paylasmistim hocam. Olcumu yanlis yaptiklarini dusunuyorum. Gecen kis ayi daha sert gecmesine ragmen boyle bir tuketimim olmamisti ve gecen kistan daha fazla yakmadim kombiyi

hocam sayaca baktınız mı fatura geldiği zamanda, aşağı yukarı aynı mıydı son endeks ?

m3 aynı mı

fiyatlar %80 arttı da

sayaca bakmadım

zamlı fiyat yüzünden itiraz etmiyorum arkadaşlar tüketim miktarım yüksek görünüyor geçen senelerden fazla olarak.

hocam şu anda bile sayaca bakıp not alsan faydası olur, bi karşılaştırma yaparsın. sayca bakmadan yanlış okunduğunu nasıl kanıtlayacaksın.igdaş nasıl bir yol izliyor itirazlar için bilmiyorum da,fazla yakmışsındır bu sene hemşerim derse nasıl olacak

@feza, ne yaktığımı biliyorum :( kombi derecesi geçen sene ile aynıydı :(

Derece ayni da fiyatlar artti. M3 hesabi yapmadan kimse bir sey diyemez.

Ayrica kisa daha sicak gecti diye arguman olmaz, belki kombin bozuldu ve fazla yakti.

@brkylmz, tüketim hacmi olarak fazla gösterilmiş diye iddia ediyorum. yani doğrudan gelen tutara bakmıyorum tüketim miktarı denen şeye bakıyorum.

hocam ben sana inanıyorum aynı derecede yaktığına, igdaşı nasıl inandıracaksın onu diyorum . tüketim hacmi fazla gösterildiği iddanı m3 ile kanıtlayabilirsin.

Yalnız yanlış yaptığınız bir şey var. İtirazlarda yasal usül faturayı ödersiniz ve itiraz edersiniz.
Faturayı ödemediğiniz için başınız ağrıyabilir bilginiz olsun.

Bu arada nerde yaşıyorsunuz bilmiyorum ama rakamlar gerçekten yüksek. Sayacınızda sıkıntı var muhtemelen.
İstanbul merkez semtlerden birinde oturıyorum, en son nisan ayı faturası 23 günlük 51tl geldi bize. Kombi yanmadı, her gün duş ocak vs kullanıldı.

Sizin özelinizde bişey sormak istiyorum doğalgaz kullanmadığım için bilmiyorum
Bu doğalgazlarda sayaç yok mu ?
O sayaçlarda rakam görünüyor mu ?
Mesela su sayaçlarında atıyorum 000254 yazıyor. Geçen ay ki faturaya bakıyorum 000244 yazıyor. Demek ki 100 m3 su harcamışım demek. Bunun ücreti de belli. Doğalgazda böyle bir karşılaştırma yapılabiliyor mu ? Faturadaki harcanan sayaçtan farklı mı ?

sayaç var. o yolladığım faturalarda ikinci sütun tüketim miktarını gösteriyor

mart faturanda ilk endeks son endeks
son gelen mayıs faturanda ilk endeks son endeks kaç. onlara bakıp bir de saatte ki sayaça bak. herşey doğruysa ya çok tüketmişsin ya kaçak var ya da saat bozuk

10 gün fazlalık var zaten okuma tarihi olarak yani 40 günlük fatura. Ocak Şubatta diğer aylara epey fazla. Eğer takip eden aylarda en azından Ocak gibiyse çok fazla değil gibi eğer sayaç üzerinde ki rakam buysa. Tabi kullanım şeklini siz bilirsiniz. Eğer çok dikkat ettim az kullandım diyorsanız sıkıntı var.

Bu kadar şeyi şundan sordum bizim burada su faturalarında herkes isyanda sebep son faturanın çok gelmesi ama aslında çok değil.

Belediye mart ayını okumamış şubatın yüzde 80 i olarak faturalandırmış. Yani her ay 100 tl gelen bir aboneye mart 80 tl gelmiş. nisan 120 tl gelmiş. Vatandaş diyor ki bana hep 100 geliyordu niye 120 geldi. Acaba böyle bir durum mu var diye düşündüm.

Size özel bir şey değil ki, ortalık yıkılıyor bu ay İgdaşın fazla fatura kesmesinden dolayı. Bekleyelim bakalım sonu ne olacak?

akçakoca var benim bildiğim. şile'de karadeniz'di sanırım.

yüzülmüyor oralarda ya. yıllardır karasuya gider geliriz. 2 aylık tatilde beş gün denize girebildiğimizi hatırlarım.

istanbulun kuzeyinde denize girdim sarıyerde, yani en batı karadenizde, çok derin ve dalgalı oluyor. hiç tatil yapmalık değil bence.

sinop var, mis gibi.

sinop'da yüzülebiliyo mu?

cide'yi öneririm güzel bir yer. Bir de Türkeli.

amasra var nasıl yazılmamış.
denizi muhteşem ince beyaz kumlu plajı var otelleri ucuz . meşhur amasra salatası ve balık yiyebilirsiniz .

amasra demeye gelmistim. olmaz mi yaa amasra pek guzeldir.

sinop, karadenizin izmiridir :)


sinoplu değilim :) samsunluyum. samsunda girilmek mesela.

Aynı zamanda yine Bartın'da İnkumu var biz hep oraya tatile giderdik, uzun zaman oldu gerçi ama şu an da hala güzeldir diye düşünüyorum.

sinopluyum, iddia ederim egeden daha güzeldir suyumuz, hem tuzlu değil göz vücut yakmaz, sıcak değildir bunaltmaz, kıyıda yeşillik, orman vardır, kumsal da var serbest dalışlık yerleri de.

ama gelmeyin yine de, zaten küçük yer çok kalabalık oluyor.

aof agirlik ortalamali fiyat olmasin? gun boyu hangi gerceklesen fiyat*lotlarin lot sayisina bölümü.

Kaç aydır yavaş yavaş artıyordu zaten, çok ucuz kalmıştı çoğu kağıt bir süredir. Özel bir durum olduğunu hatırlamıyorum.

bana çok organik görünmedi yani bu kadar fazla hissede özel bir dönemde artış... yasa filan değişmediyse cidden tutarlı değil. sert artışlar olmuş

Ozel bir durum degil toparlaniyordu tam. Sonra virus krizi girdigi icin dustu. Virusun vuracagi belliydi ve suni bir yukselis planlanmisti gibi bir teori de uretilebilir bilemiyorum isin uzmanlari daha dogru yorumlar belki ama BIST gibi kontrolsuz hovarda bir borsadan her sey beklenir.

hisseleri tek tek takip ederken mutlaka her şeyden bağımsız olarak bist endeksinin usd olarak grafiği aklında arka planda açık olsun.

ek- tepeden inme bir tavsiye gibi oldu ama o dönemde usd değerini yakalamaya çalışmış olabilir tl olarak. yükseliş buna bağlıdır belki. bakmak lazım. kesin bilgi değil.

teşekkürler karlmarx iyi öneri oldu akılda tutacağım. ama bu konuda usd/try o dönemde volatilitesi düşük seyretmiş. 5.7-5.9 arası. try'ye bu kadar oynaklık koymaz bence

borsa o aralar herkesin girdiği mecra olmuştu. kullandığı en yüksek teknoloji facebook olan dayılar bile "yiğenim borsaya girmek lazım kağıt mağıt lot" diye gezmeye başlamıştı ortalıkta. dediğin günlerde kendi hisselerimden çıkış yapmıştım. borsanın birinci kuralıdır ; herkes girdiğinde çık, herkes çıktığında gir

Xu100 yükseliyordu, hisseler de mini bir boğa yaşadılar o dönem. Tamamen grafikle alakalı yani.

Xu100 neden yükseliyordu? gelişme hatırlıyor musunuz?

Suriye'de gerilim tirmandiktan sonra Tayyip once ABD ile anlasti sonra Rusya'ya gidip Putin ile anlasti bu iki devlet ile sicak catisma olmayacagi ortaya ciktiktan sonra baslayan yukselisin tepe noktasi bu.

@ala09 çünkü grafik öyleydi dedim ya, her şey grafiğe göre şekil bulur. Temel analiz yoktur teknik analiz vardır.

yüzde 24ten yüzde 12ye düşen faiz 16 ocakta 11.25 e düşürüldüğü için bence . coronadan pek bahsedilmiyordu o zaman daha.

Dünyanın bir yerinde bir ülkenin ya da bir büyük şirketin ekonomik durumunda bozulma, ya da fiyatında kar şatışı gerektirecek kadar yükselme oluyor. Oradan kaçan global fonlar, nispeten ucuz kalmış ülke borsalarına yönelebiliyor. Bu gibi durumlar, bizimki gibi sığ borsalarda ani ve gereksiz yükselişlere neden olabiliyor. Global fon hareketlerini takip etme olanağınız yoksa bunun sebebini, miktarını, süresini takip etme olanağınız yok.
Ayrıca, corona sonrası devletler soğuyan ekonomiyi canlandırmak için enflasyon yaratmaya çalışacaklardır. Para arzının artma durumunda paranın bir kısmı borsalara yarayacaktır.
Ama corona, çok sayıda şirketi de batıracak. Ava giderken avlanmamak için dikkatli olmak gerek.

Yine bilgisiz insanlar doluşmuş sorunun altına. temel analiz yokmuş teknik varmış. Dünyanın en zengin insanı(Warren Buffett) da teknik analizden zengin oldu zaten :D

Sorunun cevabı çok uzun ve tek bir sebebi yok. Mirket para girişini özetlemiş evet para girişi hisse fiyatını arttırır ama tek basına açıklamaya yetmez.

Her bir hissenin F/K oranı vardır yanı şirketin 1TL karina Karşılık yatırımcı hisseye kaç TL ödeyecek ve bu oran her şirkete ve sektöre özeldir ancak büyüme oranı yüksek şirketlerde daha yüksek olur.bu fk oranları bi çok etmene bağlı ama ana iliski büyüme oranı, ülkenin riski ve faiz oranları. Mesela 2018 dolar krizinde faiz %24lere gelince borsa geriledi neden çünkü yatırımcıların risk iştahı azaldı faize geldiler. Faiz yükselirse fk oranı düşer dolayisiyla hisse fiyatı da düşer. Neyse gecen sene Aralık ayında faiz azaltılacağı sinyalleri vardı ama fk’lar dusuktu o yüzden bi ralli başladı. Bunun grafikle bi alakası yok. Hersey temele bağlıdır ancak her hissenin bir trendi vardır inkar etmiyorum, bu trendleri oluşturan da sadece ve sadece şirketlerin değeridir.

Fincan kulp, omuz bas omuz, al sat stop loss kavramlarının peşinden koşarsan kaybetmeme şansın sıfıra yakın. Devamlı kazanıyorum diyen yalan söylüyordur.

sanirim aradaki 10 liradan gelir vergisi odemen gerekiyor ama tam emin degilim. bir seyler odemen gerektiginden eminim. tam ne oldugundan emin degilim.

hocam cok iyimsersin
bkz stopaj

yahu 2006 sonrası stopaj %0 diye yazıyorlar. emin misiniz?

yok bir şey ödemiyorsunuz. banka komisyonu dışında kesinti de olmuyor.

Abi sizin her duyuruya cevap verme zorunluluğunuz mu var ? Bilmiyorsanız yazmayın.

Alış ve satışta ödediğin onbinde 10-15 gibi komisyonlar hariç vergi vs yok. Hiç bi şey ödemezsin.

hisse alım satımında vergi yok.

vay arkadaş. bilen de yazıyor bilmeyen de yazıyor

hisse senedi alım satım gelirlerinden stopaj, vergi gibi kesintiler olmaz.
alım satım sırasında aracı kurum sizden masraf alır o kadar. gelirden vergi olmaz.

hisse senedi temettüden ise stopaj kesintisi olur.

Arkadaş mantığıyla düşünüp var demiş:) var böyle her konuda bilgisi olduğunu düşünenler maalesef. Var diyen arkadaş dışında diğer arkadaşların verdiği bilgiler doğru.

bimden bulaşık tablet deterjan al. en ucuz oradaki herhalde. tableti göze koyup kapatıyon makineyi başlatıyon yıkıyor. tuz suyun sertliğine göre ayarlıyon. parlatıcı da parlatıcı.

Tuza gerek olmayabilir, servis söylüyor genelde onu. Ankara'da tuz kullanmıyoruz mesela. Onun dışında tablet ve parlaticiyi istediğin yerden al. Bimde olan tablet pek güzel yıkamiyor bu arada ama iş gorur yine de.

kullanma kılavuzunda yazar ama 1.5 2 kilo tuz alır. tuzu doldurdukça su taşacak sıkıntı olmaz. bütün tuzu doldurmaya çalış. ardından boş bir şekilde çalıştır. kalan tuz aksın gitsin. camlar çizilebilir yoksa

sadece tablet iş görür. tuza da parlatıcıya da ihtiyaç yok. o tablette tuz da parlatıcı da var zaten.

şu ikisinden şaşma;

finish quantum
fairy platinum

genelde makinanın içinden bir test kağıdı çıkıyor. servis geldiğinde bununla su sertliğini ölçer. ona göre parlatıcı ayarını yapar.

hepsi bir arada tablet kullanırsanız tuz kullanmaya gerek kalmıyor. ama yine de makina geldiğinde kullanma kılavuzunu okuyun ona göre karar verirsiniz. şu an için tablet deterjan ve parlatıcı almanız yeterli.

fairy platinum tavsiye ederim ben de.

güle güle kullanın. normalde 3 şey gerekiyor, tuz, deterjan tableti ve parlatıcı. bende bosh var. servis, önerdikleri tableti kullanırsam tuza gerek olmadığını söyledi. makina üzerinde finish tavsiye ediyoruz diye yazıyor. ben de finish quantum kullanıyorum. biraz ağır bir kokusu var ama hepsi öyledir herhalde. parlatıcı içinden çıkmıştı, 5-10 yıkamalık. Yalnız parlatıcıyı tablet gibi her defasında koymuyormuşuz, benimkinin haznesini doldurduktan sonra 15-20 yıkama gidiyor.

Biraz sorunuz dışında öneri (kullanım kitapçığında yazıyordur belki de):

Makine temizken deterjan gözünü kapatmayı unutursanız, makineyi doldururken içine bulaşık atıkları girme ihtimali var. Böyle bir durum olduğunda, bu gözü temizleyip kurulamadan tableti koymayın. Aksi halde, tabletin dışındaki plastik eridiği, ancak tam çözünemediği için, tablet göze yapışıp kalır.

Not: Makinenizin deterjan gözünün nasıl olduğunu bilmiyorum. Belki de bu uyarıya ihtiyacınız yoktur.

En ucuzu tabii ki al gec

edit: altus al. bildiğin arçelik üzerinde sadece altus yazıyor. sorun çıkarırsa tamiri de çok kolay ve masrafsız olur.

www.mediamarkt.com.tr

bendeki bu. çelik kazan içi. ön yıkama denen saçma programı saymazsak gayet işe yarar da 3 programı var.

2 programlı bir makine işinizi çözer, 4 yıldan bu yana altus kullanıyorum bence markanın bir önemi yok eğer kalabalık bir aile değilseniz.

www.arcelik.com.tr

bende bundan var. Gayet güzel.

Ne alirsaniz alin min ayda bir makine temizleyici ile boş çalıştırın.
Cok fazla program olmasina da gerek yok. Bir kisa program bir uzun olsa yeter.

Kısa programı var mı ona bakın. Bence en önemlisi o. Bir de yeni makinelerde standard çatal bıçakları dizmeniz gereken bir raf var. Ben rafla uğraşmak istemediğim için sepet olanından almıştım.

plastik kazan olmasın, çatal bıçak rafı yerine sepet olsun.

Plastik kazan olmasin +1 koku yapiyor

olmazdı

büyük ihtimalle kamuyounda ucuz maliyetle puan kazanalım dediler ama ellerine yüzlerine bulaştırdılar lojistik kısmını.

Her turlu kotuye kullanilirdi. Bu sefer millet panik yapip 10 ar 20 ser alirdi yine maske kitligi olurdu.

maske 50 kuruş deseler millet girip 50 lira verip bana 100 tane ver derdi. daha saçma bir hal alırdı durum. yaklaşık 1 saat sonra tüm satıcıların ellerindeki tüm maskeler tükenmiş olurdu ve yine karaborsa başlardı.

Halk sağlığının idamesi için gerekli bir şeyin devlet tarafından karşılanması en uygunu.
Ancak bunu sağlamak için geç kalınmaması ve sağlanana kadar yani halkın tamamı ücretsiz dağıtılan maskeleri edininceye kadar maske satışına müsaade edilmesi, bir tavan fiyat belirlenmesi ve satılabilir maskeler için bir standart belirleyip TSE belgesi zorunluluğu getirilmesi ve bunun sağlıklı denetiminin yapılması gerekirdi.
Yapılabilir miydi?
Hayır.

turkuaz ile cam göbeği arası.

nasıl turkuaz ya? yeşil değil mi?

windows 98 çam yeşili

#09a5a0 & #08c2bc

google'da aratabilirsin

NCS S2050 B60G'ye benziyor bilgisayar ekranından gördüğüm kadarıyla.

Sevinecek bir şey yok. Şu anda durum çok ciddi belki farkında değilsiniz ama, en ufak birlik kırıntısına dahi ihtiyaç var. kırılmalar başlarsa...

Tayyibin gazına geldi gibi görünüyor ama bu hatayı nasıl yaptı bu kadar tecrbüsiyle o enteresan.

değişen bir şey yok

Geri çektirilecektir istifası. Teşekkürler.

tüm suçu üstüne atıp gönderdiler.
rte'ye sormadan burnunu kaşıyamaz halbuki.

hocam valla haber sitelerinden cevvalsin. senden öğrendim.

sevinip üzülmek herkesin kişisel görüşü ama politikada bir şey değişmeyecek.

bence de istifa geri çekilir. at fava bekle. fav yok o zaman yaz bir kenara :)

Bahçeli'nin yerine gelecek.

istifa açıklamasının sonunda " elveda ve tüm o balıklar için teşekkürler " demesini bekledim.

demedi. :(

@teorik istifa etmesine hata demiyorum, cuma günkü hareketi için diyorum. bütün sorumluğu bunun üstüne attılar bu da o kadar tecrübesiyle buna uyanamadı hatası burda. ama en büyük hatası tabii ki zamanında arkasından konuştuğu tayyip'in has adamlarından biri olması

Sırf görüşlerini belirtti diye "bizden mi değil mi ben ona bakarım" deyip gözaltına aldırttığı bir tır şöförü vardı günler öncesinde, ve daha nice insanın ahı.

Ha bu istifa olayı danışıklı dövüş tabii, iktidara yeni ajite malzemeleri lazım, bundan güzel fırsat olmaz. Hükümet ne zaman halkı düşünmüş ki şimdi düşünüyormuş gibi yapsın.

Ayrıca -> eksisozluk.com

önerilerde görünce, üç nokta üst üste kısmına tıklayıp kanalı önerme diyince göstermiyor.

kanyonda vardi

Nespresso'nun Türkiye'deki dağıtımı el değiştirdi geçenlerde. Ondan kaynaklı değişiklik olabilir.

Alternatif olarak Jacobs'un uyumlu kapsülleri var, ben beğenerek alıyorum. Ya da alternatif markalar da bulmak mümkün.

Jacobs espresso 10 tavsiye ederim.

Jacobs alacağım bu durumda yorumları güzelmis
teşekkürler

tarafsız bir eser mümkün olmadığı için boşa sarf edilmiş bir efor tabii ki.

Anlamlandırmaya çalışırsam eğer, aslında belki de bu şahıslar terminolojik olarak kendilerini yanlış ifade ediyorlardır.

Belki de amaçladıkları şey meta-analiz benzeri şeyler okumaktır ve bunu da günlük dilde "tarafsız eser okumalıyım" diye dillendiriyorlardır.

gerçi kritik düşünme de ayrı bir yeti. bu coğrafyada çok fazla desteklenmeyen bir şey olduğu için kişiler etliğe sütlüğe bulaşmayayım ama ne olduğunu da öğreneyim gibi bir yanılsama içine de giriyor olabilirler.

Kavramların tahrif edilmesiyle ilgili bu biraz da. 12 eylül sonrası ülkemizde, sovyetlerin dağılması sonrası da dünyadaki depolitizasyon bombardımanına maruz kalan nesilde görülüyor daha çok. İdeoloji-politika kelimelerini öcü olarak gören ama bunların hayata ve dünyaya müdahale araçları olduğundan bihaber muazzam bir kitle var.

İşin eser kısmındaysa her konuda çok fazla çöp içerik olduğu için insanlar kendilerince bir filtre koymus oluyor bunu belirterek. Ama alsterwasser'in dedigi gibi beyhude bir çaba.

rastladığım tarafsız eser diye önerilenler de ne hikmetse hep neoliberaller oluyor :)
öyle bir cahil geyiği işte, ilber beyin tabiriyle, ciddiye alınacak bir tarafı yok.

kendi tarafını düzgün argümanlarla, bilimsel belgelerle ve çarpıtmadan aksettirebilen eser üreticisi kalmadı ülkede. insanlar bu yüzden hassas biraz da.

öte yandan ununu eleyip eleğini aşmış toplumlarda neoliberallerin progresif eserleri bir anlam kazanıyor ama bizim gibi politik tabanı zayıf kalmış toplumlarda(temasettin'in dediği sebeplerden ötürü böyle oldu) neoliberallik "ayranı yok içmeye eşitlik arar kenefte" kapsamından öteye geçemiyor. bu yüzden "tarafsız" olmaya çalışanların anlatmaya çalıştıkları bir tabana oturamıyor. bu noktada sana katılıyorum ama tarafını doğru düzgün savunan eserleri bulmak da çok zor.

Bir “tarafsız eser” takıntılı olarak cevap vereyim kendimce.

@AlsterWasser’in meta-analiz benzetmesi oldukça yerinde aslında (çok yanlış anlamadıysam tabii ki). Bu “tarafsız eser” yaklaşımı, belirli bir konuya pek fazla eğilmeden, olabildiğince nesnel bilgiye; hatta biraz daha abartıp gerçeğe ulaşmak istemenin bir sonucu. “Tarafsız” nitelemesinin de çarpıtılıp, “doğru, gerçek” yerine kullanılması da kafa karışıklığına yol açıyor.

Elbette sosyal bilimlerin alanı olan bir konuda, görece taraflı bir eser okumak; tarafsız eser takıntılı birisi için bile göz önünde bulundurulması gereken bir tutumdur. Ancak ipin ucunun kaçırılıp, hatta bu ipi bile görmezden gelip; mitolojik masallara sırtını yaslayan veya fanatizmden körleşmiş eserleri okumakla da vakit kaybetmek istemem açıkçası. Samanlıkta iğne aramayı istediğimde ve bu iğneyi bulabileceğime inandığımda vakit ayırabilirim bu tür eserlere belki.

Kısacası, herkes kendince bir “tarafsız” kriteri oluşturmuş; bu tanım doğrultusunda kendi yolunu bulmaya ya da başkalarını kendi yoluna çekmeye çalışıyor.

www.avansas.com

çok teşekkürler makbule geçti ama piko yok :( nerde piko bulabilirim 50li paket

bizimtoptan da var piko.

ama icindekiler bilmiyorsun anladigim kadariyla. bir bak almadan ne varmis onlarin icinde.

eve getirmiyolarmış şu günlerde

Lavabonun altındaki boru S şeklinde mi? Öyle şekil verin, içinde su kalsın.. O içinde. Kalan su kokuyu engeller

2 günde 1 domestosla silince o koku geçiyor.

S boru bir yontem. İkincisi lavabo tıkacı

borunun duvara bağlandığı yerde eğer yoksa conta takabilirsin..ya da borunun etrafını bez, gazete ile sıkıştır. (git: www.mediplastikkalip.com)

S bağlantısı gerekli ama yetersizdir.
borunun duvara girdiği yerdeki contada gerekli ama yetersizdir.
o contayı silikon sıkıp hava geçirmez hale getirmeniz lazım.
2 ayrı evde denedim bu çözümü.

Kostik veya lavabo açıcı sıvı.
İçindeki pislikler koku yapıyor olabilir onları eritmeyi bi dene istersen. Maliyeti de ucuz.

Lavabo sifonu çok eskidiyse değiştirin, içi leş gibi oluyor zamanla.

Abi ben dükkan ve daireden kira alıyorum. Alıyordum daha doğrusu, bu muhabbet bitirdi beni. Bittim yani.

Dairede oturan başka bir semtte esnaf dükkanını açmıyor. Ödeme günü her ayın 28'i ama bir şey demedi, ben de bu durumda para istenmez ayıp diye utanıp istemedim. Öyle kaldı. Bu ay yine yalan olacak.

Diğer dükkan olan yine aynı, açmıyorlar dükkanı. Ama o mesaj çekip ''durumları biliyorsun idare etsen olur mu biraz'' falan dedi. Tamam abla dedim, ne diyim bilemedim.

*Lan hep mala mülke güvendik ama güvenmemek gerekiyormuş ya onu öğrendim. hiç bir değeri yokmuş haa. bak işte Çin'den bi bok geldi küt diye dibe battık.

Maaşın yatınca konuşalım demek, maaşın yatınca verebildiğin kadar ver demek :)

ev sahibim aşırı zengin böyle ucuz evi de niye almış bilmiyorum umurunda değil zaten o yüzden de pek, kirayı gönderince ay başında aradı bi daha gönderme dedi ok dedim.

edit: aşırı zengin derken abartmışım ya, bana kıyasla aşırı zengin diyeyim.

ev sahibi bi hafta önce mesaj atıp "kiraya 200 tl zam yaparsın" dedi, ben de bu ayki kirayı zamlı yolladım.

iki buçuk yıldır oturuyorum evde. biri vasıtasıyla eve girdim, ev sahibiyle ne yüzyüze ne telefonda hiç görüşmedik. her ay gününde kirayı gönderirim sadece. ben ödüyorum diye o da iki buçuk yıldır hiç kirayı arttırmadı.

bizim işler tam anlamıyla bitmiş olsa da maaşımız kesilmedi, evden çalışıyoruz. o yüzden kirayı yatıracağım maaşımı aldığım müddetçe. ev sahibim arayıp durumun nasıl diye bir şey demedi, kirayı yatırmasaydım belki derdi sanırım. ödeyemecek durumda olsam yardımcı olurdu diye düşünüyorum.

babamların bir kiracısı var. asgari ücretli yeni evli, izine çıkarmışlar kişiyi. bu süreçte insanlara yardımcı olmak lazım şeklinde konuşunca biz de elimizi taşın altına koyar kira konusunda destek oluruz dedi.

mal sahibiyim, henüz kiracım bir şey demedi durumu ile ilgili olarak, eğer işten çıkarılma/ücretsiz izin vs. gibi bir durum olursa kirayı verme diyeceğim.

bir arkadaşımın mal sahibi ise kiranın yarısını ver demiş, arkadaşımın işleri düştü elbette ama o kadar değil, yine de mal sahibi böyle demiş. Büyük ihtimalle seninki de benzer bişi diyecek, maaşının ne kadarını aldı isen o oranda öde diyecek

normalde ayın ilk 5 günü yolluyorum kiraya. bu ay mesaj attı ilk günden yolla diye. bu kadar da iyi biri...

evin de atölyenin de kirasını her zamanki gibi normal zamanında, hatta üçer aylık olarak ödedim.

atölyenin mal sahibi kirayı yatırdığım için mesajla teşekkür etti.
belki de yatırmayayım desem kabul edecekti.

ev sahibi zaten hafif paragöz bir kadın.
ne o bu süreçle ilgili bir şey dedi, ne de ben.
konuşmadık yani, her zamanki gibi yatırdım.

kontrat dönemlerinde bu süreçte kirayı düzgün ve peşin peşin ödediğimi hatırlatarak ikisinden de artış yapmamasını talep edeceğim.
atölyenin mal sahibi muhtemelen kabul eder, ev sahibiyle uğraşırım gibi geliyor.

Kiracım memur,
Her ayın 16'sında kirayı yatırıyor,
Geçen hafta aradım eğer bir sıkıntı olacaksa yatırmayabilirsin dedim,sıkıntı olmadığını söyledi, karşılıklı teşekkürleşip kapadık telefonu

bizim ki de mayısta kontratımız bitiyor diye şimdiden çıkarmaya çalışıyor, tanıdık nakliyeci var taşınmada sıkıntı olmaz diyor bi de.

Annelerimiz ertesi gün akşam yemeği için bir gece önce yatmadan ıslatır genelde. Ama geçen sabah isladik, akşam pisirdik biz. Düdüklüde tabi, yoksa çok daha geç pisebilir.

Suyuna tuz eklemeye gerek yok.

Nohut ve fasulyeyi soğuk su ile isladiysan yemeği de soğuk su ile, sıcak su ile isladiysan yemeği de sıcak su ile pişir demişti bana ablam.

@elorelia, yatmadan ıslatmak diyorsunuz ya, kaçta yatıyor anneniz?

Annem 23.00 gibi.

Ama dediğim gibi biz öğleden önce islattik (tam saat hatırlamıyorum, 10.00 gbi diyelim) 18.00de pişirmeye başladım. 20 dakika civarı pişiriyor benim düdüklü tencere.

aldigim bir fasulye paketinin ustunde 6-8 saat yaziyordu

8 saatte bir suyunu değiştirmek üzere 48 saat bekletirseniz şişkinlik yapma oranı epey düşer.

gerekiyor mu gerekmiyor mu tartışılır ama kamu bankaları dahil olmak üzere hiçbiri faizsiz ertelemiyor.

ne anladım bu işten... kasten ödemiyor değilim ki geliri alamıyorum sonuçta.

Catir catir faiz ekliyorlar. 3 ay erteliyor ama meblaga gore neredeyse 1-2 taksit kadar ustune biniyor.

@proletarier, aşırıyı tanımlamamak için "aşırı" dedim zaten. siz aşırıdan ne anlıyorsanız o kadar yani.

duyuru bu konuda çok hassas. hemen herkes gelip uyarıcak.

benim aşırı sayılacak kadar kahve içme ölçütüm çarpıntımın başlaması ve 24 saat hiç uyuyamam. bunu görene kadar günde ortalama 2 karaf kahve içiyorum. sen de kendini bir süre gözlemleyip "başına bir şey gelme" noktasını saptayıp buna göre bir limit koyabilirsin.

Uzun vadede hepimiz öleceğimiz için ve uzun vadeli çok plan yapmadığım için ben uzun vadede "başıma gelecekleri" ignore ediyorum. sizin de bu sorunuz uzun vadede başa gelecekler (mide delinmesi, kalp krizi, ellerde titreme vs.) değildir diye düşünüyorum.

Sağlıklı ve güzel kahveli günler dilerim.

bir kere fazla içip dene... aşırı hassaslık, beynin kaşınması, sürekli bir huzursuzluk hali, uykudan kırılsan bile mümkün değil uyuyamama, kalp çarpıntısı..

çarpıntı yapıyor bende 10 fincandan sonra. o yüzden 9 ile limitledim. saat başı bir kahve.

başıma gelen en kötü şey 4 gün süren göz seğirmesiydi. geçmeyecek diye çok korkmuştum. çarpıntı yapıyor, anksiyete varsa o da tavan yapıyor ama hiçbiri beni bu kadar korkutmamıştı.

Kafein bende göz ve burun evet burun seğirmesi, evham ve çaprıntı yapıyor. Bir fincanı bile yapıyor. Bana galiba bir fincan bile aşırı geliyor. Siz de sınırları zorladığınızda bunlar olabilir.

350-400 mg kafeinden (3 kupa diyelim) fazlasının vucut için zararlı deniyor.
ben de çok kahve içen biriyim. günde 4 kupa içerim özellikle evdeyken.
kahve makinemde kahve miktarını minimuma ayarlayarak limiti geçmemiş oluyorum

Carpinti
Tansiyon
Bobrekte tas
Anksiyete

Bildiklerim bu kadar

www.hepsiburada.com

14inch olur dersen daha ucuz

www.hepsiburada.com

full hd ekran, ryzen 5 işlemci kullanım amacın için yeterli
www.hepsiburada.com

bu bilgisayarı takip edebilirsin, fiyatı 3299a düşüyor haftada birkaç kere kampanya ile

O bütçe için en iyi bilgisayar şudur: www.hepsiburada.com

Bunun başka alternatifi yok. 4000+ lira verip TN panel bilgisayar alma çok pişman olursun. HP'de yazan SVA panel de TN panel bu arada. HP aklı sıra kendi isim vermiş.

eksiduyu.ru

youtube ve netflix kasıtlı olarak yavaşlatmış hatlar zarar görmesin diye.

yok.

ek: youtube bilmiyorum da netflix avrupa da kısıtlamaya gitti. o da görüntü kalitesini düşürecek. hız olarak bir yavaşlık hissedilmez.

Youtube o kadar yavaşladı ki 5dkdır ekranın açılmasını bekliyorum.

yok.

bazan nezih'e gelir. sakın abone olmayın gelmez.

suadiye'deki remzi'de görüyorum.

Geçtiğimiz yıllarda bir dönem kendi sitesinden abone olmuştum. Posta kutuma her hafta dergi ulaşıyordu biraz gecikmeli de olsa. Şu anda da 12 hafta 10 dolar civarı bir kampanyası olması gerek.

Bizde dün tüm topluluğa mail geldi. Yurtdışından gelenler iş yeri hekimiyle görüşmeden işe başlamasın diye. Sabah da yurtdışından dönenler 14 gün gelmesin diye mail geldi. Geri kalanı bilmem ama bizim ofiste uygulamadık. Yurtdışına giden/gelen çalışıyor. Çünkü işler çok yoğun.........

Bizim globalden karar çıktı belli başlı kısıtlamalar var. Seyahat, ziyaret, vs. gibisinden. Ama TR lokasyonu olarak biz çok ciddiye almıyoruz gibi bir durum var maalesef. Bizim ofisten bir arkadaş halsizlik şikayeti ile 2 günlük rapor aldı. Global'den gelen talimata göre bu arkadaşın iş yerine girememesi gerekiyor. Eğer yarın gelirse ve önlem alınmaz ise lokal isg'yi globale şikayet etmeyi düşünüyorum.

Sizin duruma gelirsek sizin şahsi olarak önlem almanız gerekiyordu. 14 gün kuralı diye bas bas bağırıyorlar her yerde. 14 günlük evden çalışma iznini iş yerine gitmeden almalıydınız. Vermiyorlarsa hastaneden rapor alabilirdiniz.

is yeriniz ve sefiniz sonuna kadar hakli.

calistigim sirket once iran, cin ve italya'ya olan seyahatleri iptal etti. bir hafta kadar sonra butun seyahatlar iptal oldu. bu arada wuhan'daki ofis ay sonuna kadar kapali diye biliyorum. almanya'daki bir ofis, bir calisana covid19 tanisi koyulmasi sebebi ile cuma gunu kapatildi, dezenfekte edilip tekrar acilacakti, emin degilim acildi mi. acilmistir heralde. bunun disinda endiseli olanlar evden calisabilir, yoneticileriniz sorun cikaramaz, sorun cikaran olursa hr'a bildirin dendi.
son olarak da, covid-19 vakalarinin oldugu bir ulkeye seyahat edip donduysek veya covid-19 tanisi konmus biri ile direkt temasta bulunduysak veya esimiz/colugumuz cocugumuz boyle bir temasta bulunduysak, veya seyahat ederken italya/cin/iran/san marino'dan aktarma yaptiysak 14 gun evden calismamiz gerekiyor. eger bu ulkeler harici bir yere seyahat yaptiysak ancak hasta kimseyle gorusmediysek ise gidebiliyoruz, yine de semptomlardan birini gostermemiz urumunda bile 14 gun evden calismamiz gerekiyor.

ayrica sorularimiz, endiselerimiz ve semptomlari gostermeye baslamamiz durumunda olusturduklar bir mail hatti, hotline ve bildiginiz bir task force var. yetkililere haber vermeden once bize haber verin diyorlar neredeyse.

tüylerinin kesilmesiyle alakalı oldugunu sanmıyorum.
veterinerden gelen kedinin üstünde yeni bir koku olduğu icin böyle. bir kaç güne geçer, bu süre zarfında iki kediyi ayırabilirsiniz.

35-40dk tahmini olarak.

İsmetpaşa durağında inerseniz maksimum 30 dakikada gidiyor. 5 dakikada da Kaleiçi'ne girmiş olursunuz.

Maltepe-Salon Süleyman. Özellikle Selami’ye kestir

pahalı bişey istersen pharmathon, ucuz olsun dersen decavit.

Orpheus +1 Decavit alıcaksan mg kontrolü yap değerleri yüksek çünkü

Suppreme

TÜRSAB A grubu seyahat acentası olmanız lazım, onun da yüksek bir ücreti var ve turizm diplomalı birisinin çalışması gerek diye biliyorum.

edit: Tabii kendiniz gezdirecekseniz bir de rehber kokartınız olması lazım.

ilgili ülkede de sizin incominginizi yapacak başka bir resmi şirketle/acentayla anlaşmanız veya kendiniz incoming yapacaksanız şirket kurmanız gerekir.

sizinde acenta kurmanızla ilgili bilgiyi whoosie vermiş zaten.