Ekşi Duyuru

tüm kitaplarini okumus birisi olarak kendimce söyle bir ilk 5 siralamasi yapayim.

slaughterhouse 5
the player piano
the breakfast of champions
the cats's cradle
bluebeard veya mother night

208bes16.wordpress.com benim kütüphanemin adresi, oraya girip bakarsaniz hepsinin kopyasi olacakti. orada yoksa libgen.is de var

emancipator ne la diyerek ilk dinlediğim şarkısında şunu öneresim geldi.
www.youtube.com

bir de bunu gördüm www.reddit.com

Yazıyla sıfır, rakamla 0. Borçlarımın bir kısmı bitti ama o tasarruftan sayılır mı?

%5 falan. Ama bütün borçlarımı ödedim.

Kenara para atmıyorum paramı değerlendiriyor, gayrimenkule yatırıyorum. Gelirimin yaklaşık 3/1'i yapıyor bu.

%20’ye yakın. Bu arada kendime 10-15 bin TL kadar da elektronik eşya ve giyim de aldım ekstradan. Borçlarımın da bir kısmını ödedim.

valla biriken de birikmeyen de full yeni eve çıkmaya gitti ve hala gidiyor... ama bir yüzde 20-25 civarı

3-4 aylık olduysa, annesinden kardeşlerinden ayrılmıştır muhtemelen.

alın, bir veterinere götürün gerekli aşıları yapılsın.
mama kabı, su kabı, kum kabı, kum ve mama yeterli.
sonra evinize götürün, beraber yaşayın.

6. aydan sonra fiziksel durumuna göre kısırlaştırın.
evden hiç çıkarmamanızı tavsiye ederim, ömrü daha uzun olur.

sokaktan eve ilk geldiğinde aşırı tepkiler verebilir, korkup saklanabilir, miyavlayabilir, dışarı çıkmaya çalışabilir.
sabırlı olun, birkaç güne normalleşir davranışları.

güle güle büyütün, mutluluklar.

@blatta hiberna, "evden hiç çıkarmama" kısmına katılmıyorum. Evinizin durumu müsaitse dışarı çıkıp gelmeli hayvan, öteki türlü evde esaret altında mutsuz oluyorlar.

parazit aşıları yapıldığında totosundan kurt dökülebilir, iğrenmemek mümkün değil. Bir kaç gün içinde bitiyor.

@msb:
gayet mutlu oluyorlar.
kedilerin doğası asfalt ve çöp konteynerleri değil.
hele İstanbul'da her zaman köpek elinde kalma ve ezilme tehlikesi varken.
üstelik dışarıya çıkan kedi her zaman daha sık hastalanır.

blatta hiberna +1

kediler evde son derece mutlu olabilir, ilgi gostermeyi eksik etmezseniz

1 yaşına kadar kaliteli bir yavru kedi maması verin (proplan vb).

tüy yumakları için malt macunu ya da kedi çimi alın.

söylenenlere ek olarak kedi taşıma kutusu almalısınız. evde sıkılmasını önlemek için oyuncak (oyuncak fare veya kedi oltası) alabilirsiniz, enerjisini atar. biz ilk aylarda aşı vs. masrafı çok olduğu için almamıştık, evdeki yumak, top vs ile idare etti. ama sonra aldığımız oyuncakları çok sevdi.

yakınınızda park, bahçe veya doğal alan varsa hazır küçükken alıştırıp göğüs tasmasıyla çıkarmanızı tavsiye ederim. buraya kadar kedi kutusunda götürebilirsiniz. kedimi aldığımda 4 aylıktı ve sokağa alışık olduğu için dönem dönem dışarı çıkmak istiyor, arada parka götürüyorum. kediniz huysuzluk etmeyip tasmaya izin verirse bu eve tıkılıp kalmaması için güvenli bir yol olabilir. tabi tasmayla köpek gezdirir gibi gezdirmiyoruz, o ne yöne giderse onu takip ediyoruz. panik olmaması için sessiz sakin saat ve yerleri seçiyoruz (etrafta köpek falan olmasın, yakından geçen araba seslerinden de ürkebilir).

Aladdin kullanıyoruz, memnunuz

17.30 tamamdır.

thy 20 pegasus 10 dk önce kapıları kapatıyor. pegasus resmi, thy 2017'ye ait bir kaynak.

havalimanını belirtmemişsin ama 1 saat diyorum ben en az, 2 kontrol noktası + yürüme mesafesi. kalabalığa bağlı olarak.

cüzdan kemer saat toka cep telefonu hepsi sırt çantandaysa 17:25de havaalanı dış kapısından girersen ve çok bahtsız değilsen yetişirsin. (xrey'de sıra beklemeyip en önden girmen şartıyla).

sabiha için geçerli bu. istanbul havalimanında gate'ine bağlı. 1 saat önce gitsen bile kaçırabilirsin.

- kapıda hazır olman lazım
(havalimanı kapısı? gümrük kapısı? uçuş kapısı? kale kapısı?)

-gate'te hazır olman lazım
(heee tamam)

cidden takipteyim merak ediyorum.

Belki soruna cevap olmayacak ama sabah ayazında aç karna koşmuyorum. Koşamıyorum, çünkü kışın havanın en soğuk olduğu zaman oluyor. Genelde akşam eve geldikten sonra eğer güneş batmadan yakayabilirsem ve şiddetli rüzgar/yağmur yoksa çıkıyorum.

Ekipman olarak ayakkabı hariç full Decathlon. Kışlık koşu taytı, koşu ceketi, koşu eldiveni ve bere. Ayakkab Lumberjack'ın kışlık bi koşu ayakkabısı. Önümüzdeki sene başka bir şey alırım ama.

decathlon yağmurluk-rüzgarlık, koşu taytı, termal üst, t-shirt, kulaklar için bere, boyunluk(süper icat), standart ayakkabı.

Kışlık uzun koşu taytı üstüne şort ve uzun kollu dri-fit tshirt. Kafaya da bere. 5 derece altında üste ikinci bir koşu tshirt daha giyilebilir ama giydiğin kalınlaştıkça koşu performansın düşer. Zaten ısındıktan sonra üşümezsin. Bitince de hemen üstünü değiştir.

twitter.com

Loop'a almadığım ilk Ghost şarkısı bu oldu. Ama single'ın kapağı her zamanki gibi çok güzel.

çok hoş olmuş ghost'u çok severim:)

satanic abba mı aşırı güldüm :)

Şarkılar güzel ama gerçek Ghost elbette bu değil.

Ahhh Ghost b.c. Ah.

www.teknosa.com

Ben 1.5 sene önce bundan aldım. her gün düzenli kullanıyorum, baya memnunum. gerçi ben aldığımda fiyatı 1700 civarıydı. şu an uçmuş ama bundan aşağıda bir şey alacağına hiç alma daha iyi bence.

başka marka model bir şey bakmak istersen de 720p alt sınırın olsun led olsun mutlaka. ampulü olabildiğince güçlü olsun.

fazla olacagini dusunuyorsaniz oglen ve aksam kahvelerini decaf icin? ya da sadece oglen bir tane daha icin, aksam icmeyin.

bana fazla degil sahsen ben icebilirim.

decaf +1

son 10 senedir günde 1.5 litre sade filtre kahve içiyorum. bir zararını görmedim. ondan önce de nescafe klasik içiyordum her gün 4 5 bardak (sade)

günde 1 kupa kahvenin zararı yok diye biliyorum ama 3 kupa fazla olabilir. bir de tüm kavrulmuş kahveler, kanserojen olduğu iddia edilen acrylamide diye bir madde içeriyor. decaf de bir çözüm değil bence çünkü kahveyi kafeininden arındırmak için çok fazla kimyasal işleme tabi tutuyorlar. filtre kahve en az işlenmiş kahve bu açıdan bakarsak. bir de türk kahvesi filtre kahveye göre daha bünye dostu diye duymuştum.

Decaf normal kahveden daha zararlı bir kahve mutasyonu

güzel bir iş ama çok yüzeysel bence.mclaren'in sezon hazırlığını anlatan bir belgesel vardı 3 bölümlük galiba ama adını hatırlayamadım onu da izleyebilirsiniz biraz daha detaylı o.

izledim ve çok beğendim. kopmuştum f1'den. bu yapım sayesinde tekrar izlemeye başladım. yarın malezya gp var mesela. çekimlerde kurgu hissetmedim, ziyadesiyle doğal ve akışına uygun geldi.

bu adamlar 2018 formula 1 sezonunun içerisinde takım garajlarını ziyaret ettiler. çekimler yaptılar. formula 1 dünyası bu, zaten her türlü saha içi ve dışı aksiyonu barındırır ki 2018'de de malzeme vardı. hepsini birleştirerek ve uygun yerleye koyarak güzel bir belgesel yaptılar.

etrafımda formula 1 hastası olarak tanınırım. drive to survive izleyen bir arkadaşım "rain izledim. aklıma geldin. artık 2019 sezonunu izleyeceğim baştan sona tüm yarışları." demişti.

spora yeni kitleler çekilmesi için böyle bir netflix dizisine ihtiyaç vardı.

kanımca 2019 sezonu sonunda yapacakları daha da başarılı olacak. verstappen - leclerc mücadelesi, kubica puan alması, 2019 almanya gp'si... çok iyi malzeme var daha sezon yaz arasına gelmeden.

-----------

not: yönetmen de elindeki malzemeyi çok iyi kullanmış bence.

sorunun cevabı burada: twitter.com

bahsettiğin hissiyata ben de katılıyorum. her şey çok anlaşılır dille seyirciye sunulduğu için bu kadarı senaryo gibi geliyor.

aslında her sporda baş altı aktörlerin hikayeleri çok güzeldir. hikaye olarak sunulunca talep ve ilgi çok olur. ancak profesyonel rekabette izlenirliği düşük olduğu için belgeseli izleyince oluşan yeni sezonu izlemeliyim hassasiyeti, yen, sezonu izlerken beklentinin karşılanmaması sonucunu doğurur.

eskort hizmeti

Youtube, Deezer, Netflix

Youtube, Netflix, Spotify.

Netflix ve spotify alıyorum şimdilik.

Spotify, netflix, shutterstock, vsco, hornet, tinder

spotify, netflix, amazon prime, youtube music(bu şu an deneme sürümünde, devam ettirir miyim bilmiyorum)

spotify netflix blutv

Netflix Spotify

YouTube, netflix, Spotify

Evernote, Netflix ve Spotify.

masaj.

netflix, spotify, apple music.

uzun suredir spotify daha iyidir diyordum; ama su an apple muzikciyim. daha iyiymis onu farkettim.

altındaki boyayı kaldırıyor.

dolayısıyla boya esnasında çıkarmak mantıklı oluyor. renkli duvarlar için problem.

duvardaki izi minimuma indirmek için fön makinesi ile ısıtıp öyle sökün.

yatak
kutular
tr pazarında ilk senelerde satılan kanepeler

koçtaşta bile lambaderler 150 lira olmuş ikea lersta 200 liraya çok kullanışlı, şık

mobidyum şef bıçağını 50tl ye almıştım. ikea 365 serisi

şu beyaz aplikler her daim ucuz ve şık

Hasır kutular,
Asılı duran lavabonun altına sığabilen kirli çamaşırlık yaptığım kutular,
Yatak odası abajurları,
Sub ı içine koyup gizlediğimiz dekoratif ahşap bir büyük kutu,sehpamsı,
Balkon için hasır sandalye/koltuk da denebilir
Saklama için cam kavanozlar
.
.
.
İhtiyaçları tespit edip, almış olmak için almadığın zaman f/p hakikaten çok iyi.

Bu saydıklarımdan aradığın bir şey varsa ürünü bulup link atarım. Kategori belirtmediğinden aklıma geleni yazdım.

ektorp kanepe, 3 kişilik olan. bir dönem yalnızca o kanepe üzerinde yaşadığımı söyleyebilirim.

Çin satırı gibi bir bıçak aldım memnunum baya

Sebze soyacağı

Küçük katlanan açacak (zamanla yumuşuyor ama iş görüyor)

Onun dışında bitkiler saksılar vs

metal keson!

kesinlikle bebek ve çocuk mobilyaları.

ham masif mobilya yapıp cilasız boyasız üç kuruşa satıyor. bebek odası alıp 2-3 parça değiştirince çocuk odası oluyor.

rende. gerçekten mutfak hayatımı bu kadar kolaylaştıran başka bir ürün daha yok, tüm yeni eve çıkan arkadaşlarıma bundan götürüyorum sakdljskdsdf.

www.ikea.com.tr

ikea türkiye pazarına girdiğinden beri tam bir ikeafangirl olduğum için keyifle cevaplayacağım :)

soru üzerine ikea sitesinden bizdeki ikea ürünlerine bakayım dedim. birçok f/p ürün önerecektim aslında ama hepsinin fiyatları son bir senede o kadaaar uçmuş ki aşağıda yazdıklarımı artık sadece "performansı iyi" kategorisinde değerlendirebilirsin sanırım :(

@babilbalığı boyasız ve cilasız diyince aklıma geldi. ikea'nın tüm boyasız ve cilasız ürünleri bence çok iyi. hem genel olarak ucuzlar, hem de istediğiniz renge boyayıp çok kaliteli bir görüntü de kazandırabiliyorsunuz. boyanmamış hali de her yere uyum sağlıyor. zamanında (10 seneden fazla oluyor) 20 liraya bir masa almıştım böyle. gerçi galiba fırsat köşesi ürünüydü ama bir hasarı yoktu. bir de gene boyasız ve cilasız bir açık raf almıştım "hejne" model. hepsinden çok memnunum.

-kapı arkasına asılan askılıkları (enudden)

-duşun içine köşeye asmalık şampuanlık - en ufak bir kararma - küflenme vs olmadı. paslanmaz çelikmiş zaten. (brogrund)

-"platsa" gardropları var. derinliği 61 cm olanı alırsan bir rafa arkalı önlü iki sıra kıyafeti katlayıp koyabiliyorsun. yaz gelince kışlıkları arka sıraya koyuyorum, kış gelince yazlıkları. çanta bavul vs bile koydum, her şeyi aldı. eskiden kullanmayacağım kıyafetleri koyacak yer bulamıyordum odada, şimdi bütün kıyafetlerim tek sıra dolaba sığıyor.

-"tjusig" diye bir duvar rafı-askılığı var. bunu da platsa dolabmın yanına astım, bu da asılacak kıyafetlerimi falan toparladı. aslında kapalı dolap alacaktım onlar için ama çok pahalı gelmişti, böyle açık yapayım dedim. hem çok daha ucuz hem de modern oldu.

-bunun dışında koltukları bence çok iyi. kedi tırmalamasına karşı dayanıksız olsalar da :) rahatlık açısından memnunum. bizim koltuğu (karlstad) yıllardır kullanıyoruz, süngerleri hala hiç eskimedi. leke de tutmuyor.

evimde bulunan ve birçoğunu 10+ senedir memnuniyetle kullandığım diğer ürünleri: lack sehpa, mandal karyola, hyllestad yatak, poang koltuk, tv ünitesi, lambader, kutular.

son olarak ikea hakkında şöyle bir şey biliyorum. mobilya ürünleri her zaman olabildiğince uygun fiyatlara satılıyor. çünkü zaten asıl işleri o ve özellikle yassı kutular falan da kullanarak bu ürünlerdeki maliyetleri baya düşürebiliyorlar, böylece sürümden kar ediyorlar. ama tekstil ürünlerinde ve ıvır zıvır aksesuarlarda daha fazla kar marjı uyguluyorlar. halı, yatak örtüsü, koltuk kılıfı, çöp poşeti, bardak tabak, havlu, minder, yastık vs. bunlar normale göre daha pahalıya satılıyor.

halı demişken, gene 10 sene kadar önce fırsat köşesinden denk gelip çok kirli bir yün halı almıştım, "stockholm" model. hem o yıllara göre, hem de öylesine kirli bir fırsat köşesi ürünü olmasına rağmen bence çok pahalıydı ama çok beğeniştim. sonra halı yıkamacıya verdim, tertemiz oldu. 100% yün ve kalın bir halı olduğu için üzerine oturduğunda minder gibi oluyor resmen. halıya ihtiyacın varsa ve fırsat köşesinde böyle bir şeye denk gelirsen aklında olsun.

@istanbul: genel olarak haklısın. fakat bebek mobilyası boyasız oluca fiyatı öyle bir çakıyorlar ki, koşup ikea'yı kuran adama sarılasım geliyor. fiyat inanılmaz fark ediyor (ON KAT filan), dolayısıyla özellikle bebek ve çocuk grubu masifler f/p canavarı oluyor.

yatak, koltuk ve dolaplar bunlar iyi olanlar
mutfak malzemeleri ve kumaş işlerini pek tavsiye etmiyorum.

Çok küçük bir olasılık.kadın avrupa’ya bile sadece festivaller için nadir gidiyor.genelde amerika’da konserleri.

Ben bu isleri degil ama kadini 2 senedir takip ediyorum. Hic amerika disinda konseri oldugunu gormedim. Amerika disi sadece kanada’ya gidiyor. Cok zor.

basket oynarken 7-8 parmağıma bu şekilde geldi. 2 ayda acı ve morarma gitti ama şişliğin tamamen gitmesi çok daha uzun sürüyor.

Serçe parmağıma geldi. Ağrıdı falan. Önemsemedim. 2 hafta sonra geçmedi diye gittim sonuç kırık.
Bence gidin bir film çekilmesi iyidir.
Ortopedi. Acil değil.

Bir dahaki sefere ele dik geldiğinde o elinizi hemen yumruk yaparak 5-10 dakika sıkın. Çok sert gelmemişse bu sayede şişmiyor.

Eymir Gölü'nde bisiklet sürebilirsiniz ama kalabalık olur.

Keçiören Teleferik Turu + Estergon Kalesinde çay molası + Şelale önünde fotoğraf ile belgeleme

Alternatif Öneri: yiyecek-içecek-okunacak malzemeler eşliğinde Seğmenler'de yayılma.

VMware Fusion üzerine Win kurup o şekilde çözüyorum bunu.

Parallels Desktop üzerinden win10 ve win7 kullanıyorum. Tavsiye ederim.

ha hemen arkasından açılan videoda çıktı. Nil İpekmiş. konu kilit.

kalori sağlık kısıtı yoksa bi kavanoz sarelle kakaolu fındık ezmesi al yeter. ekmek ısıt sür sür ye.

o kadar olmaz tabii ama çok güzel onu anlatmaya çalışıyorum.

ton balıklı tost.
kaşarlı tost.
mısırlı tost.
kaşarlı beyaz peynirli tost.
tostlu tost:))

Ben nacizane ekmek arasi pastirma cok severim kahvaltida.

-Haslanmis yumurta, yarim avakado, rokali maydanozlu, cevizli azcik yagli bol limonlu domates salatalik. Yanina da kizarmis ekmek
- kaygana +peynir
- kizartma
- yumurtali ekmek

A101 den kalın lavaşlardan alcaksın. Nimet galiba markası. Rendelenmiş 1 domates, kekik, zeytinyağ ve biraz da biber salçasını küçük soslukta fokurdayana kadar kaynatacaksınız. Sonra lavaşın üzerine bu sosu döküp, kaşar rendeleyip, kırmızı biber, mısır, sucuk ve varsa mantar atın. En son hepsinin üzerine biraz daha kaşar rendeleyip 15 dk 150 derece pişirin.

Tarifini tam bilmiyorum ama geçen gittiğimde annem mükemmel bir şey yapmıştı. Tavada pizza şeklinde kabak, havuç, biber ve patatesi dizip bol kaşarla tabii bir de baharatlarla sebze tabanlı pizza gibi bir şey yapmış. Patates pizzası diye aratınca çıkıyor benzer bir şeyler ama sebzelerin dağılımı eşit gibi olunca daha çok hoşuma gitmişti benim.

her haftsonu yaparım: domates&biberli hellim.

hellimi ve domatesleri yuvarlak olacak şekilde 1'er cm kalınlığında kesiyoruz, biberleri de kalın doğrayıp tavaya hepsini diziyoruz. üzerine zeytinyağı gezdirip hepsini bir güzel kızartıyoruz. hem kolay hem de kokusuyla ve tadıyla gerçekten eve kahvaltı mutluluğu yayıyor <3

kola-kahve-çay-sigara-çok yağlı-çok tatlı-çok fazla-çok geç saatte-uyumadan hemen önce

bunlara dikkat.

ve bana kalırsa sabahları aç karnına bir tane lansor almak mide yanmasına çok iyi geliyor. gaviscon çok kısa süreli bir çözüm.

herkes farkli ama bana kestane muhtemelen iyi gelirdi eger midem yaniyor olsaydi, ama en cok ise yarayanlar, sut yogurt gaviscon.

Asitli şeyler yeme/içme (domates, portakal, mandalina vs. Dahil) baharatlı da yeme. Acı kesinlikle yeme.

süt-yoğurt uzak dur bunlar ani rahatlama sağlasalarda kısa bir süre sonra daha kuvvetli asit salgısına neden oluyorlar.

Adana'nın bi numarası olmadı ki, diğer şehirler Kuva-yi Milliye ile işgal kuvvetlerini çıkardı topraklarından, Adana'da böyle bir olay olmadı Ankara anlaşması yapılınca Fransızlar öyle kendiliğinden çıktı şehirden. Yani ona da ünvan verseler her şehre verilmesi gerekirdi.

Bence sıcak diye güneşe ateş edeceklerini önceden tahmin edip ''ellemeyelim bir süre kendi hallerine bırakalım'' demiş olabilirler.

Abd'de normal bir vatandaşsın diyelim. Fotonu koydun internete. Ne gelebilir başına? Ne yapabilirler sana?

Koymam. Yardim amacli dahi olsa kendimi ifşa edilecek bir bilgiyi(ad soyad, is guç, fotograf vs) herkese açmam. İhtiyacı olan 1-2 kisiye belki.

Gereksiz buluyorum.

cinsellikli sub'larda sevisme videosunu koyan var yahu ifsa ne ki. koymak istemeyene saygim sonsuz ama ben yuz ifsasinda sakinca gormuyorum pek eger ozel seyler yazmiyor veya patronunu falan gommuyorsan. sokaktaki insanlar yuzumu goruyorsa internetteki de gorebilir yani benim icin cok sikinti degil. gerci bundan dort sene once sinifta bi kiz yaklasip "selam meister" dediginde altima sicmadim dersem yalan olur dkssksm

Oran meselesi bence. %1 koyarsa 100k ziyaretçiden bin tanesi koyar. Duyuru popülasyonu az diye böyle.

Kişinin anonim kalma isteği ilgili siteyi nasıl kullandığına, ifşa olduğu fotoğraf dışında nası paylaşımlar yaptığına göre değişiyor. Adam r/aww sayfasında yavru köpeğiyle fotoğraf paylaşıyor mesela, bu fotoğraf tanıdık biri tarafından görüldükten sonra afişe olma durumu sadece bununla sınırlı kalmayacak, sorduğu sorulardan verdiği cevaplara kadar her şey ortaya çıkacak ama zaten bu tarz kaygıları olan, başkalarının bilmesini istemeyeceği şeyleri reddit'te paylaşan biri böyle bir fotoğraf da paylaşmaz. Reddit'te konu çok özel paylaşımlara geldiğinde anonim kalmayı tercih eden sürüyle insan görüyorum. Sorulan soruyla doğrudan alakalı çok fazla kullanıcı adı var, belli ki normalde başka bir hesabı var ama o soruyu sormak için açmış.
Bana da yüzü belli bir şekilde nsfw fotoğraf/video paylaşabilenler cesur geliyor. Tanıdık biri denk gelirse sana ne deyip geçiyorlardır belki, bilemedim.

abd'de başına ne gelebilir ki demişler ama mesele öyle değil.

1. Australia
2. Canada
3. New Zealand
4. United Kingdom
5. United States of America

Bunlar Five Eye denilen ülkeler. Bu ülkeler dünyanın dört bir yanından bilgi ve istihbarat toplamak için kullanıcıları izlemeye anlaşmıştır. Kendi aralarında bilgi toplamayacaklarını kabul etmişlerdir ama Snowden sızıntısıyla işin hiç de öyle olmadığı ortaya çıkmıştır.

Bunu daha sonra Nine Eyes ve Fourteen Eyes diye bazı batı ülkeleri takip ediyor.

Yani hiçbir yer güvenli değil, o insanlar böyle bir paylaşıma yapıyorlarsa, konu hakkındaki bilgisizliklerindendir.. İnternet koca bir okyanus. Her tipten birileri olacak.

www.youtube.com

olabilir mi?

ben de budur sandım ama Sattasınkini dinleyince benzetemiyorum da bir garip. değil sanırım.

Kinoa beyaz mı, kırmızı/siyah mı? Kırmızı/siyah olan sert oluyor ve daha fazla su alıyor, beyaz olan daha az su alıyor. Ben hepsine bulgur gibi 1’e 2 koyuyorum. Yetiyor. Bir de zaten bulgur gibi soğanlı domatesli yapıyorum.

eksisozluk.com

Katibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır.

Senin sorduğun kısım tam olarak burası.

@tpa cevap icin tesekkur ederim :)

yalniz bu degil ya. Yani bunlar direk Boney M.den almislar da benim dusuncem sanki Boney M. bir eski Turk ya da Osmanli ya da neyse iste oyle bir eski ezgiden esinlenmis gibi geldi bana da onu sordum.

yamuluyor da olabilirim tabi ama vardi sanki oyle bir sarki. Ozellikle ikinci linkte back vokal kadinlarin soyledigi yerde akan ezgi.

bende giremiyorum.genel bir sorun bence.

Normal çalışıyor bende.

sanirim simdi duzeldi cunku son 1 saattir ara ara sorun yasiyordum. Browser kaynakli mi yoksa orayla mi alakali anlamadim.

spinning?
beni en az eforla en çok nabız attıran şey piskilet oluyor ama götüm acıyor diye tercih etmiyorum.
onun haricinde en basit olarak ip atlama var, biraz teknik kaptıktan sonra hızlanabiliyorsun, güzel oluyor.

İlla ikisinden birini seçeceksen, ki elinde ikisi varmış, o nedenle İletişim Yayınları derim, ha Ergin Altay'ın çevirisi sonradan değiştirilmediyse eğer baya sansürlü, buna rağmen tercih edilebilir belki. Nihal Yalaza Taluy'un çevirisi çok eski bir çeviri, kullandığı dil için bile ekstra bir çeviri gerekebilir. Bununla birlikte sonradan alacaklar olan varsa eğer daha iyi güncel ve sansürsüz bir çeviri için Can Yayınları/Ayşe Hacıhasanoğlu'nu tercih edebilirler.

İş bankası diyorum

İş bankası

yerdeniz serisine başladım ben. ince kitaplar zaten. ilkini bahsettiğin sürede okursun. ikincisi de iyi. kalanı okumasan da olur gibi.

Handmaid's Tale

Bu aralar Station Eleven diye bir kitaptan bahsediyorlar, hayatınızı değiştirecek bir okuma falan dediler. Ben okumadım henüz ama belki bir bakabilirsiniz.

Oblomov

Vatan ve führer için. Yeni çıktı sıcak sıcak, 3-4 günde okursunuz.

sait faik in öykü kitaplarından her hangi ikisi yada üçü.

ursula le guin in marifetler kitabı. üçleme aslında. hoşunuza giderse diğer ikisini de okursunuz.

saramago -körlük

Bence bu optimist dalga (muhalefet perspektifinden) gerçekten hali hazırda yaratılan echo chamberın bir yansımasıdır hocam. Ben türk insanının akıllandığını düşünmüyorum. Echo chamber'in allahı şu an medyada var, öyle bir şey ki havuz medyası dediğimiz şey medyanın tamamı oldu. standart türk insanı da gece gündüz tv izleyip evde ekmek kemiren insanlar, her kanalda birden aynı şey yayınlanınca inanıyor işte. Zor yani özetle.

Bence bir hoşnutsuzluk durumu var ve meclis dağılımına yansıyacak ancak başkanlık alınabilir mi bilmiyorum.

son on yıldır her seçim öncesi böyle fake bir umut dalgası oluyor. önceleri kılıçdaroğlu, bir ara hdp, şimdi iyi parti ve muharrem. sonucun %99 rte lehine olacağını düşünüyorum. bunu basit bir öğrenilmiş çaresizlikle değil, mantık çerçevesinde söylüyorum. medya -eskisinden daha da fazla- hala akp elinde, ysk önceki seçimlerde alenen gördüğümüz üzere rte'ye çalışıyor, ortada öyle büyük bir toplumsal uyanış olduğu falan da yok, halk aynı gerizekalı çomar halk. koşullar aynıyken her seferinde farklı sonuç bekleyip seçim sonrası kahrolanları da en az hülocular kadar şizofren buluyorum. bu ülke rte'nin, uzun bir süre daha da rte'nin elinde kalacak. son çıkış biletimizi gezi'de kaybetmiş bir topluluğuz biz. bunu artık kabullenip ona göre önlemler (ki bunlar ülkeden taşınmak, ev mev alıp bu salak coğrafyaya kendini bağlamamak, üremek isteniyorsa yine planı ona göre yapmak gibi kişisel önlemler) almak gerekiyor.

Secim ikinci tura kalacak gibi duruyor. Ki bu dolarin son cikisindan onceki goruntu. Ekonomik durum oy tercihlerini dogrudan etkiliyor. Ek olarak AKP'nin onceki secimlerde en onemli stratejik avantaji alternatif bir sag parti olmamasiydi. Su anda o da var. Bu soylediklerim cevreden bagimsiz seyler.

kesinlikle doğru tespittesin. zaten muhalif kesim daha çok internet vs yi daha çok kullanıyor. medya çok büyük güç. sevmediğin medya kanalını takip etmiyorsun, senin takip ettiğinde senin istediğin gibi haber yaptığı için belli kıskaçta kalıyorsun. bence seçim 2.tura kalabilir. ancak gene rte istediğini alacak.

Evet tam olarak bir echo chamber olayidir bana sorarsan. Fazla iyimser bir hava var ve anlamlandiramiyorum. Bazi arkadaslarla konusurken sasip kaliyorum nasil oluyor da bu kadar umitlenebiliyorlar diye, bu kadar iyimserligin kaynagini ne merak ediyor insan.

Bu adam bu ulkenin yarisinin oyunu alarak cb secildi. partisi son secimde 2. turda ulkenin yarisinin oyunu aldi. Ve iktidarin bilmemkacinci yilinda oldu bunlar. 25 araligindan tapesine, bilmemnesine tum bunlari ulkenin gormesine ragmen. Millet sehit sayisinin tavan yaptigini da gordu, rezidans fiyatina saat takan bakani da, evde tomarla para saklayani da, Israil magduru insanlara yardim gotururken gemisi saldiriya ugrayan sozum ona hayir kurumuna yillar sonra yav siz kime sordunuz da yardim goturuyonuz diyeni de bilmemneyi de. Her seye ragmen ulkenin yarisi gozu kapali bu adamlara inanirken son secim oncesinde ne degismis olmasini bekliyorsunuz?
%50'ye partiden sogutma buyusu yapildi da bizim haberimiz mi yok?

Yani bu iyimser hava echo mu degil mi sorusuna cevap icin soyle bir dusunun; Insanlarin fikrini degistirmesi icin, artik yeter diyip bu hukumete alternatif aramasi icin sebep ne?
Dolar mi? Bunlar batinin oyunu, hukumetimiz tez zamanda ayar verecek, gelip gecici bu yukselis falan. Turkuye guclu zaten, zarar veremez dolar molar. Keza yukselen fiyatlar.
Baski ortami ve ozgurluklern ksitlanmasi mi? Yoo herkes ozgur, adam vatan hainligi yapiyorsa tutuklanacak tabii. 15 temmuz hainlerini mi savunuyonuz lan?
Egitim sistemine gang bang yapilmasi mi? Abicim adamlar egitim sistemini duzeltmeye calisiyo. degisiklik yapmissa demek ki gerekiyor ki adamlar duzenleme yapiyo ayar cekiyo.
Seker fabrikalarinin sunun bunun satilmasi mi? Adamlar ulkeyi zarardan kurtariyor. Bak calsiyor adamlar kopru, havaalani falan. tamam kopruden ben gecemiyom ama sonucta kopru yani boru mu...
Ataturk ilkelerinden hizla uzaklasmamiz ve cumhuroyetin temel degerlerinin tehhlike altinda olmasi mi?
Uretim ekonomosi olmaya isik yili uzakta olmamiz mi?
Adalet sisteminin cokmesi mi? Kuvvetler ayriligi kavraminin tarih olmasi mi?
Parlemento soslu az pismis tek adam rejimi mi?
Inceden inceye yobazlasmanin probogandayla pr'la desteklenip hizla yayilmasi mi?
Saman, pamuk, sigir ithal etmemiz mi?
Kursuden Israil'in ummugunu sikip pratikte gotunu yalamamiz mi?
Dugmesiz cubbeyi, apoletli uniformayi, deri koltugu cemaatlere teslim edip sonra cikarlar uyusmayip ulkenin anasi s***lince gunah kecilerinin ipe gonderilmesi, zamaninda magdurlarin magdurluguyla kalmasi falan mi?
Bilime yapilan katkinin zikirmatik projesi desteklenmesi gibi seyler olmasi mi?
Enflasyonun rekor kirmasi mi? Cari acik mi dis borc mu?
Kicimiza cam kozalagi kacmasi mi?
Senin icin benim icin olabilir. Oy veren icin bir sebep yok. Ortada bir sikinti yok, tehdit yok, ulkemiz kariyerinin zirvesinde. Hem istikrar lazim, reyiz zaten tecrubeli, baskasi gelse napicak abi?
Neden baska partiye oy verilsin ki?
Keske secimde soyle yuzyilin got olma vakasini yasasam bu soylediklerime karsilik. Ama got olmam icin bir sebep gorunmuyor.

dediğiniz durumdan öte, benim gördüğüm akp/hükümeti haddini aşar bir şeytanlaştırma birçok şeyi örtüyor. bir ara sözlükte bir klişe peydah olmuştu (bkz: akp döneminde olmuştur) cinsinden; tam olarak onu diyorum ve o klişenin reelde de karşılığı var.

bu muhalefet partilerinin güzel günler göreceğiz insan hakları adalet demokrası... cinsinden politik söylemlerle bezeli muhayyel vaadlere kaydırıyor. şahsen müthiş bir öfke duyduğum "makarnacılar" geyiği var bir de.

seçim öncesi kendilerini gaza getirip rahatlıyorlar işte. kolektif mastürbasyon ^^

sizin çıkarımlarınıza dair diyeceğim, hükümetin politikalarının makro ekonomik projeksiyonları kimsenin umrunda değil. halk dediğiniz şimdi ve sonrasına dair garantiler ve istikrara, bunları işaret eden somutluklara bakar. ama ve de, bu bakışını burada yazdığım dille ifade etmez.

öğrenciyken kahrolsun kapitalizm kahrolsun akp kahrolsun gericilik yaşasın bilimsellik konseptinde takılan, mezun olunca bankacı, emlakçı olan bir sürü insan tanıdım. şimdi kime oy veriyorlar vericekler tek tek bilmiyorum da, karşılaşsam "kimmiş la makarnacı" diyesim var.

muhalefetin afrikalı çocuklara yardıma giden angelina jolie tipi bir imajı var. onu da değiştirmeleri mümkün değil (seçmen konumundakileri ayrı tutarım), çünkü kendilerini yok etmeleri lazım ^^

sadece sesleri çok çıkıyor. daha özgüvenli (yavuz hırsız!) ve cüretkârlar.

cahil özgüveni, köylü kurnazlığı, sonradan görmelik müthiş bir karışım.

üretmediği teknolojiyi kullanan; el parasıyla yaptırılıp onlarca yıl bağımlılık yaratan hantal yatırımlar... bütün övünç bunlara dair.

bu böyle gitmeyecek. bütün o ümitsizlik aşılayan yorumlara ve tespitlere rağmen, ben umutluyum. evet tbmm çoğunluğunu kaybedecek kesin, başkanlık da garanti falan değil!

şurada seçime 28 gün kalmış, fakat hala tv'de her kanalda her saat Erdoğan'ın sesini duymuyorum. Bence ellerindeki anketlerde iyi bir oy oranları var ve seçimi ilk turda kazanacakları kesin, ters bir tepki yaratmamak için pek fazla ses çıkarmıyorlar sanki?

Yoksa İnce'nin Ramazan'da bira içmesinden tut, Akşener'in her partide siyaset yapmasına kadar kurcalamadıkları yer kalmazladı meydanlarda.

beyzbolda da aynı şey var. dünyaya “bu işin kralı biziz” diyorlar gibi görünse de aslında abd izleyicilerine marketing amacıyla abartılı ve güçlü bir sözcük kullanılıyor.

Kalanı s*klemiyoruz diyorlar ki haklılar da, NBA şampiyonu gerçekten dünya şampiyonu bir nevi, daha iyisi yok.

Öyle kabul ediyolar. Onlar en iyisi. En iyisi dünyanın da en iyisi. Öyle diyolar. Ki öyle de.

super bowl'da world championship olarak geçiyor.

sektörün doğası ve paranın aritmetiği gereği... nba harici en büyük bütçeli takım CSKA, 45 milyon dolar. sonraki en büyük takımlar 30 milyon ve aşağısı. 10 milyonun üzeri bütçeli takım sayısı 2 elin parmakları kadar anca var.

versus:

NBA'de şu an salary cap (maaş bütçe sınırı) 100 milyon dolar ve çoğu takım vergisini de ödeyerek 120 milyona kadar dayıyor bunu. nba süper yıldızları yıllık 30-35 milyon kazanıyor.

bunlar sadece "maaş" bazlı bütçelerdi. gelirler dersen nba takımları için 100 milyondan başlıyor 300'e kadar yolu var. avrupa'da 10 milyonun üstünde gelir nadir. "satın alma değeri" dersen takımlar 1-3 milyar dolar arası el değiştiriyor. avrupa'da sürekli zarar gösteren büyük bir takıma kimse para vermez sadece reklam satın almış olur.

yani özetle: avrupa'nın en büyük 5 takımının parasal toplamı ancak 1 ortalama nba takımı ediyor. o takımın berisinde 29 tane daha takım var. eh bu da doğal olarak oyuncu ve organizasyon kalitesini belirliyor ve oldukça endüstriyel olan bu sporda nba'i "world champs" yapıyor.

Ben tamamen off geçiriyorum ama mobilite çalışmaları yapmak gerekiyor.

gümrükte kullanabilir.

yurtdışı seçmen için oy verme işlemi tek gün değil, belli bir süre boyunca oluyor zaten. o süre içerisinde ikamet ettikleri ülkelerde ya da türkiye'ye giriş-çıkış yaparken kullanabiliyorlar. ayrıca giriş çıkış yapmasalar dahi yukarıda denildiği gibi gidip gümrüklerde de oy verebiliyorlar.

gümrükler dışında "yurt içinde" başka yerde kullanma ihtimali yok

@hohoho'nun cevabı sonrası edit.

Evet büyük havaalanlarında kullanılabiliyor elbette. oralar da gümrük sayılıyor diye eklemeyi unutmuşum. antalya ve istanbul'da sandık vardı. ankara'da da vardır herhalde.

Uluslararası havalimanlarında oy kullanılabiliyor artık.

Sirt kismi hava alan cantalar var, jack wolfskinde filan. Cirkin ama fonksiyonel.

Outdoor havalandirmali canta gerekli size.

arada omuz değiştirerek çapraz kullanmak en oluru sanırım. siz de benim gibi ıttırıvızık ne varsa yanına alan biriyseniz, biraz da hafif çantalar tercih etmemiz gerek.

çöpe atıyoruz çünkü toplayanlar var. 10 dk da bir çöp kutularınu dolaşıyorlar

tüm plastik, pet, kağıt, karton ve cam atıklarını ambalaj toplama kutusuna atıyorum. belki şu anki durum ideal değil ama belediyeler bu konuda gittikçe bilinçleşiyorlar. bizler de öyle. beyaz masa da bayağı ilgili. bu kutular olmadığında haber verince ilgileniyorlar. yer eskişehir.

cam, kagit ve temiz plastikleri bir torbada toplayip zaman zaman geri donusum konterynerine atiyorum.
mavi kapak toplama i$i yok sanirim artik, hic bir yerde gormuyorum

Şekersiz kremasız sade kahve, aynı şekilde çay, aromasız maden suyu ve bildiğimiz su, bunun dışında her şey bozar, zira insülin.

Ara: cronometer

mtfitnesspal

Fatsecret

Şahsen ben demem. Hatta Damian Lillard da hakkediyor bence derim. Ama Harden da hakkediyor. Sorun şu ki, Harden çok kollandı bu sene. Rüzgar esse, faul aldı. O biraz dokunuyor sadece.

Net Harden, tartışması yok.

Abi LeBron yaniyor da, Harden'in da geri kalir tarafi yok ki. Fazla iyi oynuyor bu sene. Rockets'in regular season'i 1. bitirecek olmasini da eklersek tartismasiz Harden diyorum ben.

Hatta gecen sormustum kelimeyi. Ben Harden'in unanimous mvp olacagini dusunuyorum

10 ay önce söyledim yine söylüyorum alabilecek tek kişi harden.

harden almazsa beni bulun.

Harden Iki senedir alsa sasirtmazdi, hatta hak etti bile bazilarina gore. Ucuncu sene daha az rakibi varken alir artik

Haketmedi.

Harden her türlü daha iyi bu sezon. LBJ'nin takımı sikik doğuda üçüncülüğe oynarken(o da en iyi ihtimal, Embiid sakatlanmasa 76 3. olur derdim kesin) Harden'ın takımı büyük ihtimal tarihin en iyi takımı olan GSW'nin önünde batı birincisi. Harden takımında CP3(CP3 NBA'de şu an aktif olan oyuncular arasında en çok asist yapan adam bu arada) gibi bir dağıtıcı varken asist liderliğinde üçüncü sırada. Sayıda zaten ezip geçmiş herkesi, hemde aynı true shooting percentage'a sahipken ikisi de.

Sezonun en iyi oyuncusu ödülü bu, Harden'dan başkası alamaz bu sene.

Sus, otur yerine saçma saçma konuşma. Harden net MVP.

lebron konusunda bence abartmıyorsun ama harden alacaktır. 2 kere direkten döndü. bu sene kesin verirler. verirler derken hakkıyla kazanır yani. lig birincisi falan da bitirdiler.

audiobook denemelisiniz metrobuste iyi gidiyor

you should know this yazacaktım ki zaten biliyormuşsunuz.

Thinking Sideways

bende de aynı cihaz var, sierra ile gelmişti ama bazı minör buglar vardı. high sierra'ya geçince hepsi düzeldi. performansta olumlu ya da olumsuz bir değişim olmadı ama herşey eskisinden daha stabil.

Geç.

collateral galiba, gece izlerdim

Matrix 1.

Lord of the rings

Leon

Heat.
True romance.ikisinden biri olurdu

Apocalypse now

gençler kimse kimseyi kandırmasın...
reactionimage.org

Biride porno acarim dememis

Gravity

bir klasik western koyardım herhalde

Dark night

the gold rush'ı açardım muhtemelen.

Pulp fiction

Heat
Olmadı Terminator 2
Dark Knight plase

Interstellar

Apocalypto!!!

esaretin bedeli yada er ryan'ı kurtarmak

Nefret ediyorum kullanmaktan. Yazarken kaçınıyorum ama telefonu kapatırken istemsizce ağzımdan çıkıyor. Fark edince ağzıma vurasım geliyor.

Yazışırken kullanmıyorum hiç ama konuşurken kullandığım oluyor.

samimi olmadığı arkadaşlarıyla vedalaşan plaza kadını lafı bu, bay bay dediğini duyduğum son erkek konuşmayı yeni öğrenen 5 yaşındaki yeğenimdi.

Kullanmıyorum.
Görüşürüz diyorum. Hoşçakal'ı sevmiyorum, ayrılığı çağrıştırıyor.

hoşçakal demeyi tercih ediyorum.

kullanmıyorum. dayım kanada'da yaşadığı zamanlar, anamları aradığında telefonu kapatırken "babay!" dermiş. o yüzden annem bu ifadeyi çok sevdiği için zaman zaman telefon kapatırken "babay" dediğim olur, onun dışında kimseye ne konuşurken ne de yüz yüze "bay bay" demiyorum. genelde "kendine iyi bak", "görüşürüz" yahut arkadaş arası geyiklerinden biri olan "çay içecem sktir git" kullanırım. alakasız olacak ama sonuncusunu da anlatayım,

dersten çıktık, dışarıya çıkacağız sigara içmeye. ben kantinciye sabah takmış olduğum borcu ödemek üzere bir şey söylemeden ayrıldım diğerlerinden. sorduklarında da açıkladım durumu, "siz gidin, ben geliyorum" dedim. sonra bir arkadaşım, hiçbir şey söylemeden peşime takıldı. bunu gören diğerleri de gelmeye, "sen nereye?" diye sormaya başlayınca, arkadaş "çay içecem sktirin gidin" deyiverdi. yani benimle kantine gelecekmiş çay almaya. o umursamazlığı, tonlaması muazzamdı sahfjfajs

şöyle bi düşündüm de... yok, kullanmıyorum.
şu var ki: eğer ki ilk adımı karşımdaki kişi atmış ve içten bir "bye" demişse aynı şekilde karşılık veririm.
ukala, ukala türkçe üzerine ahkam kesip, ne karşıdakinin canını sıkarım; ne de kendi enerjimi çarçur ederim.
üstelik, bazen görmesini bilen için o görüşmeyi sonlandıran kısacık cümlede hayatın manası saklı da olabiliyor :)

Yazarken de konuşurken de kullanmam.
Görüşürüz ya da görüşmek üzere en çok kullandığımdır.

Gerçek hayatta kullanıyorum, kullanılmasında bir sakınca görmüyorum. Kimseden garip bir tepki almadım, insanlar da kullanıyorlar. Yazarken de bb şeklinde kullanıyorum şimdi hatırladım.

Konusurken hep kullaniyorum. Bu kadar irrite edici bir sey miymis sasirdim.

yazışırken bay bay yazıyorum. konuşurken de çok sık kullanıyorum çok şirin bişi bence.

bazen telefonda cok samimi oldugum biriyle konusuyorsam cok cheesy bir sekilde "baaaayyyy" dedigim oluyor, bye bye degil ama. baaaaay. araya yumusak g de girebilir :D

hadi bye oluyor bazen. bye bye i bebelere ya da veletlere diyorum, allahaismarladik, hoscakaliniz filan zor gelir.

yüzyüze görüştüğüm kişiden ayrılırken derim daha cok, ekseriyetle el sallayarak

87’de annem babam köyde öğretmenken köylüler bana giderken eğilip “Bay baay” yapıyorlardı. Demek ki daha önceden girmiş.

YaArken kullanmıyorum. Konuşurken “Görüşürüz” diyorum daha çok ama telefonda ağzımdan çıktığı oluyor. Hoşçakal temelli vedalaşma gibi geliyor. Bazen el sallayıp “Güle güleee” dediğim oluyor; özellikle ailemle görüntülü konuşurken.

Kullanmıyorum, sağ olsun teyzem geliştirdi bu hassasiyeti ben küçükken. Ben de o zamanlardan beri dikkat ederim kullanmamaya. Otomatikleşti zaten Türkçe konuşurken baybay ağzımda yavan duruyor işimin İngilizceyle ilgili olmasına rağmen. Görüşürüz derim onun yerine ama bazen eksikliğini hissediyorum çünkü görüşme ihtimalimin olmadığı kişilere de görüşürüz diyorum. Bi düşündüm çevremde de kimse kullanmıyor bu lafı.

telefonda konuşurken "hadi görüşürüz bay bay" kalıbını kullanıyorum ama yazarken aslaaa! BYE yazmamaya dikkat ederim, nedendir bilmem.

Asla kullanmam diyenler neyin kafasını yaşıyor, merak ediyorum. Kullanma da, neden asla?

Telefonda da günlük hayatta da kullanıyorum.

Telefon gorusmelerinde kullanirim sadece. Hadi bay bay

ya sabah sabah aklıma geldi, şunu da paylaşmazsam olmaz, canım navas ya "thank you my friend, bye bye" ne ahnfhsaafka

www.youtube.com

Uygundur. Gayet sevimli olur ^^

Gereksiz uzun.

Formal ise happy holidays falan derseniz daha uygun olur.

biraz uzun olmus formale. with i silip merry christmas ya da happy new yeardan birini secseniz daha guzel olur.

Happy Holidays daha uygun. Merry Christmas biraz dini bir ifade. Mail attiginiz insan hristiyan olmayabilir. Happy Holidays bu ay icindeki butun bayramlari ve yilbasini da dahil eden genel bir ifade oldugundan daha uygun olur.

nereli amca ona göre özel bi isim varsa misal olabilir. boun natale misal

hocam bana wish you a happy Christmas time and a happy new year 2018 yazdı. altına da kind regards eklemiş ama

Merry Christmas

Happy Holidays

aynı şeyleri yaşıyorum. geçer dedim büyüdüm sayılır ama geçmiyor.

Ben de çekemem. Bence normal bir durum ya, başkasının çektiği fotoğrafın kadrajında olmak da istemem mesela net bir şekilde. Ama çok kalabalıksa ve uzaktan, tepeden vs bir çekimse fotoğraf çekerim, yani belirli bir kişi yüzü gözükmediği durumlarda.

Kalabalıksa selfie çekmeye çekiniyorum aslında ben. Bana tuhaf geliyor hala, hatta fotoğraf için poz vermeye de çekiniyorum bazen ortam kalabalıksa:/ insanlar saatlerce kalabalık bir yerde poz veriyor,selfie çekiyor. Öyle bir rahatlığım yok. Mesela bir cafede kitap kahve vs. Gibi kombinlerle uzaktan masayı çekim yapmış blogger.düşünüyorum kendimce ve ayağa kalkıp uzaktan o masayı çekemem ben:)

Ya aklıma geldi de seneler önce starbucksta annem ve kardeşimle cam kenarında oturuyorduk ve hepimiz telefonlara bakıyorduk. O anda profesyonel kamerasıyla zınk diye biri çekiverdi cama yapışıp. Bir yerlerde dijitelleşmenin uzaklaştırdığı ilişkiler konulu bir fotoğrafımız var ama nerede. Şu anda başıma gelse ve fark etsem olay çıkarırım bu yüzden ben de çekmek istemem.

+1

Taramalı tüfek gibi makineyle çekmek iyi değil, konunun dikkatini çekerseniz doğallık da bozulur. O yüzden sokak fotoğrafçılığında bas-çek makine dahi tercih edilir ya da koltuk altından çekmek, değişik makine saklama teknikleri, 90 derece lensler vs var...

Ara güler mesela boşuna Leica tercih etmiyordu. Küçük makine çekip geçiyor...

Ya telefonla çekin ya da bas çek makine gibi değişik alternatiflere yönelin.

nz.answers.yahoo.com

buradaki linkte biri kamerayı yüzüne götürmeden göğsünde seri çekim moduyla çekiyormuş. bu mantıkla çekecekseniz orta format tepeden bakılan makinelerden de tercih edebilirsiniz.

yalnız masraf yapmadan telefonla ya da bas çek makineyle de aynı işi görürsünüz. go pro tarzı küçük kameralar da iş görür...

peki bu durumda izinsiz fotoğraf çeken namuslu mudur

Kamuya açık alanda izin diye bir şey söz konusu değil. Oraya çıkarak buna izin vermiş sayılıyorsun, görüntünü alenileştiriyorsun. Fotoğraf da sana ait değil zaten, sanatçıya ait. Onun bir yaratımı oluyor. Bütün hakları çeken kişiye aittir.

Ancak özel mülke, alana girmek buralarda izinsiz veya gizli kayıt yapmak suçtur.

bence de sezon ici rekabeti dusuruyor ama diger turlu gelecekteki rekabetcilik daha fazla etkilenecek. nba yonetimi bu tanking meselesini azaltmak icin oranlari biraz degistirdi gerci. www.nba.com ilginctir sadece OKC karsi cikti bu yeni sisteme oylamada.

evet uzun vadede rekabet dengeleniyor. sistemin bir hatası olduğunu düşünmüyorum. draftta değerli bir parça bulmaktan başka çare yok çünkü. takımlar biz tanking yapıyoruz diye açıkça söylemiyor zaten. çöp oyuncular alıyor. vasatın altı bir koç buluyor. oyuncular yine kazanmak için oynuyor ama olağan dışı bir durum olmazsa son sıralara takım kendiliğinden düşüyor. normal sezon içinde rekabetçilik o kadar sorun değil. warriors'un playofflarda 16-1 yapması bulls'un normal sezonda tanking yapmasından daha sıkıntılı aslında.

Güzel bi şarap al, beraber için

@MandMs

Öyle çok özel bir akşam olmayacak bu arada öyle sanıyorum.. Şarap zaten o kesin de hani böyle ne biliyim yanına da minik ne olabilir ki diye sordum. Teşekkür ederim öneri için.

en yakin madam coco veya English home'dan bir sey.
yilbasli mum gibi.

O zaman kaktüs alın (:
bakımı kolay ve tatlı mı tatlı birbirinden güzel bitkiler..
bence herkes sever? sevmeli, sevsin (:

Bence en güzel hediye kişinin ilgi alanına göre alınan ve manevi değeri daha yüksek olan hediyedir :) "Yeteneğinize göre bir şiir, güzel bir pasaj yazma olanağınız varsa bunları da düşünün." derim.

Ahşap fıçı şeklinde kumbara.

lise 4'de görmüştüm ben diye hatırlıyorum. sözelciydim. lise 2'de psikoloji, lise 3'de mantık lise 4'de de sosyoloji vardı. lise 3de sosyoloji 4de de sosyoloji olabilir tam emin değilim.

müfredatı bilmiyorum ama sosyoloji kavramları, sosyologlar ve tezleri ve sosyolojik sorunlara çözüm üretme ağırlıklı ders görmüştük. hocamız felsefe öğretmeniydi ve müfredata uymazdı. yani düz liselerde var mı bilmiyorum ama bulunduğumuz ilçedeki bütün anadolu liselerinde vardı.

Sayısalcıydım ve doğal olarak "sosyoloji" dersi almadık. Bununla birlikte, elimde bir imkan olsa istisnasız bütün liselerin müfredatına "Temel Sosyoloji ve Psikoloji" dersi yazdırırdım. "İnsan öncelikle kendi evrimini ve doğasını öğrenmeli." diye düşünüyorum.

Zeynep kaçar - Kabuk

19 kitap

Şuan 16, elimdeki bitecek 1-2 güne(Portnoy'un Feryadı) 17 ile kapatırım sanıyorum seneyi.

Haziran ile Eylül arası sadece 1 tane okudum o aralık baya boşladım elime alasım yoktu.

2017'de okuduğum kitaplar arasında favorim Yaşama Uğraşı-Cesare Pavese.

bu yılın ilk 6 ayında çalışmıyordum, o yüzden 40 dan fazla kitap okumuşumdur.

direk seçim yapamam ama;

grange - siyah kan
ahmet ümit - beyoğlu rapsodisi
betty mahmudi - kızım olmadan asla
zweig - satranç
balzac - eugenie grandet

bu yılki ilk beşim.

Sayıyor musunuz okuduklarinizi?

Benim için bu yıl aklimda kalanlar

Vedat Türkali
Hasan Ali Toptaş

Oldu

Bu yıl doğru düzgün okuma kitabı okumadım. Çerezlik şeyler okudum. 8-10 tane okumuşumdur. Kindle'a bakmam lazım. Şunu öneriyorum.

www.goodreads.com

Bilimsel metin olarak bu yıl okuduklarım boyuma yaklaştı. 6-7 bin sayfa var kesin var. Üzerini hesaplamak istemiyorum. Yıl bitmeden bir 600 sayfa daha gelecek. Toplam 10 bini bulur gibi geldi.

@lanetolasibeyaz goodreads var çok güzel. Sen de gel.

Bugün itibariyle 30. kitabı bitirdim, yenisine başladım. Goodreads bu konuda epey yardımcı oluyor, ne kadar okuduğunun hesabını tutabiliyorsun.

Felaket kötü bir tercih olan "Araba Sevdası" 37. kitap olacak. Bir süre roman vb. okumak istemiyorum. Finansal Krizler tarihi yeni yılın ilk kitabı olur. En beğendiğim kitap "Huzursuzluğun Kitabı" oldu. Bunun dışında, Bilgeliğin Sarsılmazlığı Üzerine, Momo, Kırmızı ve Siyah, Gönüllü Kulluk Üz. Söylev, Peter Camenzind, İnsan Olmak, Katip Bartleby, Karmaşık Duygular, Demian, Matilda, Kör Baykuş, Olağanüstü Bir Gece ve Söylevler beğendiğim kitaplar.

Net bir şekilde sayabildiğim (instagram hesabım nedeniyle) 76 tane var, 1 Ocak'tan itibaren. İş için okuduğum romanları veya hesabını tutmadığım kitapları da sayarsak 90-95 civarıdır herhalde şimdiye kadar.

Bir tane seçmek zor olur, çünkü çok güzel şey okudum. Yakın geçmişte en beğendiklerimden biri Russell Brand'in bağımlılıklarımızdan nasıl kurtulabileceğimize dair kitabı "Recovery" oldu.

Yıl boyunca en beğendiklerimden bir başkası Amy Morin'in 13 Things Mentally Strong People Don't Do isimli kitabıydı.

Paul Auster'ın 4,3,2,1'i uzun süre beklediğim ve uzun sürede okuduğum için önemliydi.

En büyük hayal kırıklığı John Green'in son kitabı Turtles All The Way Down oldu sanırım, tam bir vakit kaybıydı.

Feminizm ana temasıydı yılın gibi görünüyor; Female Chauvinist Pigs ve I Call Myself a Feminist favorilerim oldu.

Yakın bir arkadaşımın kitabı Erotic Stories For Punjabi Widows yayınlanıp çok beğeni aldı, hazırlık, yazma, basılma zamanını vs bildiğimden çok önemliydi okumak.

Tamamen eğlencesine de Zoe Heller'ın Notes On A Scandal'ını okumuştum ve karakter gelişimine hayran kaldım.

Goodreads e gore 37 okudum-okuyorum.
Mesleğim pek hakkında okuma yapmamı gerektirecek türden değil. İş anlaminda pek bi şey okuyarak ogrenmedim bu sebeple.
Bu yil eskiye nazaran farkli olarak tarih ve siyaset iceren kitaplara daha ağırlık vermisim.
Bu alanda ogrendigim fazlaca sey oldu.
Bir tane secmek cok zor ama huzursuzlugun kitabını bu yilin kitabi secebilirim sanirim.
Ama ercan kesal ve hasan ali toptas da fazlaca aklimda kalanlardan.
Bu yilin yenisi olarak da ala el asvani var. Oldukca begendim.

başlığı okurken su içiyordum, allahtan cevapları suyum bittikten sonra okumaya başlamışım. Yoksa gitmişti ekran durduk yere.

Beklentim birazdan bir kahraman gelecek ve 300 diyecek yönünde; hadi bakalım. kırmayın beni.


öncelikle konu hakkındaki şu fikrimi beyan edeyim de, hani belki sizi biraz ferahlatır-rahatlatır. sonra soruyu yanıtlayayım;
kitap okumak yersiz yüceltiliyor. okurken beynin durumu hakkında konuşulabilir, ya da okuma eyleminin anından dolayı algıların durumu hakkında da.

Fakat kitap okuyan adam şöyledir böyledir kısmı, dünyada o kadar andaval olduğundan aralardından eh bari kitap okuyor kısmından kazanıyor.

kitap okumak dedikodu yapmaktan, şer işlerle ilgilenmekten ya da çekirdek çitlemekten daha faydalı olabilir. Ama hepsi bu. Neyse soruya dönelim;


(edit yaparak bu kısmı sildim, sadece seçtiğim kitap kalsın.)

seçtiğim kitap; adım adım matematik. gayet doyurucu ve besleyici. daha bitirmedim ama, bitirince haber veririm.


bunun dışında 12 ayda 50'ler 60'lar ohoooo; çok sevdiğim rıza sarrafın bir sözü var; ''milyar - milyon dolarlar havada uçuşuyor.''

Bi' gün Nasrettin hoca eve 2 kilo et getirmiş, hanımı da tembihlemiş. ''akşam için güzelce pişir bunları'' diye. hikaye bu ya; o gün de akşamüstü eve hanımın arkadaşları gelmiş. Bunlar oturmuşlar eti yiyip bitirmişler. Akşam olmuş, sofra kurulmuş, sofrada sadece çorba var; hoca sormuş, ''hanım'' demiş, ''et nerede'' hanımı da hocadan çekindiği için, ''kedi yedi'' diyivermiş. off hikaye böyle çok uzun, siz anladınız zaten.

o kadar okumuş adamlarsınız.


edit: sizin kadar okuyamadığım için utandım, okuduklarımı da sildim* . Yoksa bu neden sildi şimdi diye aklınıza başka birşey gelmesin.

Dostoyevski - Kumarbaz
Albert Camus - Düşüş
Balkagov - Köpek Kalbi
Stefan Zweig - Amok Koşucusu
Ahmet Hamdi Tanpınar - Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Peyami Safa - Yalnızız
Peyami Safa - Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
İhsan Oktay Anar - Amat
Franz Kafka - Şato
İskender Pala - Katre-i Matem
Khaled Hosseini - Bin Muhteşem Güneş
Sandy Tolan - Limon Ağacı
Chris Cleave - Küçük Arı
Rick Riordan - Perry Jackson ve Yunan Tanrıları.


Ayrım yapamıyorum ama zannedersem Amat olurdu aralarından seçeceğim kitap.

Bu yılki favorim die unendliche geschichte, niye bu kadar geç okudum diye hala pişmanım.

Kaç kitap okuduğumu yazmak istemiyorum, mete kızacak sonra.

10 tane kadar okudum, kayda değer olan Daron Acemoğlu "Ulusların Düşüşü"

2015'te 52, 2016'da 50 kitap okumuştum. Goodreads'te bu sene hedefi düşürdüm 25'e. Şu an 29. kitabı okuyorum.

Bu sene kendimi kurgudan biraz uzaklaştırmaya çalıştım genel olarak. Usta ile Margarita ve Ruh Adam okurken en çok zevk aldığım kitaplardı.

2015: 36
2016: 20
2017: 05

Ben saymiyorum ama 20'yi gecmedigi kesin. Biz de isterdik 950 kitap okumak lakin insanlik disi sartlarda calisiyor idik.

Bende en cok iz birakan kitaplar Yasar Kemal Kendini Anlatiyor, Sapiens ve Bir Ceza Avukatinin Anilari oldu. Gerisini hatirlamiyorum bile.

2 :'(

Albert Camus ~ Yabancı

Zülfü Livaneli ~ Huzursuzluk

İşler durgun olduğu için daha fazla vakit kaldı bana bu sene. 64 kitap okumuşum, genelde milli mücadele dönemi ve Atatürk hakkında oldu bu sene okumalarım. Goodreads olduğu için takibi kolay oluyor.

Doktora tezim nedeniyle fazlasıyla okudum, sayı vermem mümkün değil o yüzden.
Aralara da birkaç roman ve çocuk kitabı sığdırabildim.

En beğendiklerim:
Foucault'yu Sayıklamak - Patricia Duncker
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği - Milan Kundera
Bir tane de gençlik kitabı: Bana Sesini Bırak - Neslihan Önderoğlu

Diğerleri çok akademik...

kindle'a göre dokuz. 4-5 tane de basılı okuyabildim. aralarında psikoloji ve bilimsel de var ama çoğu fantastik kurgu ve bilim kurgu. özellikle terry pratchett çok okudum. ölümünden sonra hep istiyordum ancak fırsatım oldu. bir de yalnızca yatarken üç beş sayfa uyur uyanık götürdüğüm iki harika kitap var ama bu kafayla anca seneye bu zamanlar biter onlar.

Sapiens ve Çıplak Maymun en beğendiklerimdi.

0 ama bir sürü bilimsel yazı okudum internetten. kozmik anafor başta olmak üzere... onlar olmaz mı?

roman namına hiçbir şey okumadım.

Tam sayı veremeyeceğim, 10'dan fazla 15'ten az.

Bu yıl uzun bir aradan sonra ilk kez fantazya okudum! (Vuuhuuu!) Çok mutlu oldum. Sanırım 2011'den beri fantastik kurgu okumuyordum. Neil Gaiman'ın American Tanrıları 3 günde akıp gitmişti. Kolay okunabilir kitap bulmak ne güzel.

Onun haricinde uzun süredir istediğim; ama üşendiğim bir dalda okumaya geçtim: Antik Yunan & Roma Tarihi. Plutharkos'tan 4 kitap okudum. Paralel Hayatlar Serisi'nin Türkçeye basılmışlarını. Farklı yayınevlerinden. Bir yandan da Romalı generallerin savaşlarının yeniden canlandırılmalarını izledim. Ordu nasıl konuşlandı, ikmal hattı neredeydi, sağ ve sol cenahlar nelerden oluşuyordu, muharabe nasıl başladı şeklinde içerikleri çok kolay bulunca okuma şevkim de arttı.

Klasiklerden, daha evvel okumadığım ancak okumam gereken birkaç taneyi okudum. Hala azaltmam gereken bir adam boyu kitap var. (Sineklerin Tanrısı, Hayvan Çiftliği, Faust, vs)

Bir de booool bol hukuk kitabı ve kanun okudum, malum öğrencilik.

Ha bu arada klasiklerden elinizde fazla olan, elden çıkarma niyetinde olduğunuz kitap varsa göndermekten çekinmeyin. Kargoyu karşılayıp kitabınızı seve seve kabul edebilirim.

Edit: Söylemeyi unutmuşum! Bu senenin başında (Ocak ortalarında) Oğuz Atay'ın tüm kitaplarını bitirdim. Yani, daha evvelden okuduklarım elbette vardı; ama bazılarına ikinci/üçüncü okumayı yaptım, bazılarını da (Günlük, Bir Bilimadamının Romanı) ilk kez okudum. O yüzden sayıyı 10~15'ten, 15~20 aralığına çekiyorum :p

47 tane yazıyor goodreads'te ama bunların içinde beğenmeyip sonunu getiremediklerim de var. mesela barış bıçakçı'dan seyrek yağmur, zaten incecikti yarısını geçtiğimi hatırlıyorum ama beğenmedim bıraktım. murat menteş'in bir kitabını okudum hiç beğenmedim bir daha okumam.



zorba, don quijote ve sonsuzluğun sonu bu seneki favorilerim.

22 tane okumuşum. 23.yü göremeden yıl bitecek. Son 1 aydır hava erken kararıp geç aydınlanıyor. Servisteki gıcıklar da tepe ışıkları yaktırmıyor. Sadece yolda kitap okuyabilenler üzgün:(

Şu an 36. kitabıma başlayacağım. Genelde siyasi kitaplar ve roman okudum.

Okuduğum kitaplarda ufkumu açan Thomas More - Ütopya, Jose Saramago - Görmek oldu. Okurken en çok zevk aldığım kitaplardan biri de Haruki Murakami - Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu idi.

Nisan'a kadar sıfır, Nisan'dan beri 18.
En sevdiğim Amat oldu.

tabletten kitap okuduğum için geçmiş butonuna tıklayınca uzun bir liste geliyor ama saymak istemedim bayağı okumuşum .
beğendiğim yazarların bütün kitaplarını okumak gibi bir saplantım var
ben soruya yazar isimleri ile yanıt vermek istiyorum
chuck palahniuk
nikos kazancakis
jerzy kosinski
umberto eco