[]

Asiye'yi tanıyan var mı?

Asiye'den kastım "asiye kulun sana geldi efendimiz ". gerçek hayatta tanıyan var mı kendisini, merak ediyorum. Asiyeyken sohbetimiz olmuştu ufak, saygıdeğer bir abimize benziyor.




 
[]

gardırobun kapağı açıkken uyur musunuz?

yataktasınız, uykunuz var(ama uykusuzluktan ölüyorum gibi değil, normal bir gün normal uyku saati), uzanıp ışığı kapatıp uykuya dalacaksınız. fark ettiniz ki gardırobun kapağı(ya da kapısı mı denir?) açık. kalkıp kapatır mısınız yoksa dikkate almayıp uyumaya mı başlarsınız?




 
Umrumda olmaz, dewamke.. ama normalde de dağınık bir insanim


  • abuzer  (05.12.21 20:59:53) 
Hiç dikkate almam. Hatta hep açık bırakıyorum kıyafetler hava alsın, dolap kokusu olmasın diye.


  • zimbirik  (05.12.21 21:00:14) 
Kapatıp uyurum.


  • Amaranta ursula  (05.12.21 21:00:32) 
hayır. hatta bir şeyleri açıp kapatamama hastalığım olduğu için evde bir çok dolabın kapakları hep açıktır..:D


  • theseachange  (05.12.21 21:01:00) 
aşırı iyi soru. geçen açık kalmış bu ne lan diye bi uyuz oldum kalkıp kapatma refleksi oluştu ama sonra düşündüm "niye ki?" diye ve yattım uyudum. ama o kadar kolay olmadı kısa bi kafaya taktım. batıl inançlı biri bence daha fazla takardı.


  • floydian  (05.12.21 21:01:09) 
kapağı açıkken ışığı yanıyor, zifiri karanlıkta uyuduğum için kapatırım.


  • gabe h coud  (05.12.21 21:05:41) 
@gabe h coud, benimki de cereyan yapıyor Narnia'dan, o yüzden ben de mecbur kapatıyorum; bizim durumlar sayılmıyor.


  • Bruce  (05.12.21 21:08:05 ~ 21:08:18) 
aldığımdan beri kapaklardan birisini hiç kapatmadım daha.


  • reactionic  (05.12.21 21:14:38) 
Yıllar önce bir şirketin çözmemi istediği, içinde bu sorunun da olduğu 50 tane yine bunun gibi sorular olan online test yapmıştım.

Eğer gece takılma ihtimalim varsa kapatırım yoksa kapatmam şeklinde düşünmüştüm. Ama o zamanlar kedim yoktu şimdi kedim olduğu için içine girmesin diye kapatırım.

Peki, bu bir soruya verilen cevap neyi gösterirmiş, bir bilgi var mı? Sempatik, sevimli olup olmadığımızı mı gösteriyor acaba?
  • sevilen progressive türkücü  (05.12.21 21:31:37 ~ 21:35:12) 
Başak burcu olarak kapatırdım.


  • olaylar olaylar  (05.12.21 21:34:27) 
@sevilen progressive türkücü aynen öyle, mülakatlarda adaylara uygulanan kişilik envanter testi sorularından bir tanesi bu.
cevap kendi başına pek bir anlam ifade etmez ama benzer soruların cevaplarına beraber bakınca genel bir fikir veriyor.
bu soru özelinde, bence asıl fikir verici cevap kapatıp kapatmamak değil neden kapatıp kapatmadığını temellendirme şekli. gördüğün gibi kimi bunu burcuyla ilişkilendiriyor, kimi anlam veremiyor, kimi de takıntısından dem vuruyor.
  • Bruce  (05.12.21 21:36:47 ~ 21:38:51) 
Valla birak isigi, gardirobu ciddi ciddi dis kapinin acik oldugunu gormeme ragmen kapatmaya usenip yatttigim oldu. O yuzden gardirobun acik olmasina hic aldirmam.


  • j r r tolkien hayrani  (05.12.21 21:52:35) 
Hiç açıkken uyumadım sanırım.


  • megalomaniac  (05.12.21 21:54:14) 
Kapatmadan önce içinde canavar olup olmadığını kontrol eder, sonra kapatır, sonra uyurum. Açık olması huzursuz edici.


  • dissendium  (05.12.21 22:41:00) 
Önceden hiç açık bırakmaz, hep kapalı tutardım. Ama artık kapalıysa kedi gidip tırmalıyor, bazen içinde uyumak istiyor uyumasa bile açık görmek istiyor (:)) bundan sebeple bir kapak açık, bir kapak kapalı takılıyoruz :D


  • kucukne  (05.12.21 22:55:47) 
tabi ki uyumam. ama zaten açık hatta aralık ya da tam kapanmamış (araya bişey sıkışmış mesela) bir kapak gördüğüm zaman kapatmadan rahat edemediğim için yatmadan evvel mutlaka açık olduğunu fark eder ve kapatırdım. ha ola ki fark etmedim ve yatınca gördüm belki kalkıp kapatmam ama kafaya taktığım için de sabaha kadar uyumam.

ayrıca elim ve ayağım yatak dışına taşarsa da uyuyamam.
  • halanne  (05.12.21 23:11:15) 
yatmadan once kapatmis olurum muhtemelen o yuzden uyku moduna girerken fark etme durumum olmaz pek. ha ben yattiktan sonra biri gelip acti sonra da birakip gitti diyelim, kalkip kapatmam, isim olmaz. uyurum :)


  • in vino veritas  (05.12.21 23:28:48) 
umrumda olmaz farketmem bile, ama esim uyuyamaz oyle.


  • robokot  (05.12.21 23:39:18) 
Kapatırım hatta sürgülü kapak, bazen azıcık açık kalıyor kalkıp kapatıyorum. Eşim de ne gerek var sal diyor ama novv
Sadece, bebek yanımda yatarken deprem olur da gardrop üstümüze devrilirse diye kafamda kurar, rafların hizasını hesaplar, devrilirse de tam raf arasına gelsin diye bebeği oraya yerleştirirdim bir dönem :( öf nerden geldi aklıma

  • somethinginthewayshemoves  (06.12.21 01:27:35) 
herhangi bir gardrobtan bahsediyorsak kalkıp kaparım, fark ettiğim anomalileri düzeltmeden rahat edemiyorum. bu eve ilk taşındığımızda zemindeki bir problem sebebiyle on santim kadar aralanıyordu gardrop kapısı, uykumun arasında kalkıp kapıyordum. bir süre öyle devam etti. sonra bizim gardrobun normali o oldu, artık kalkıp kapamıyorum.


  • evde liyakat kalmamis  (06.12.21 09:22:44 ~ 09:25:08) 
Kapatırım. Çünkü evde iki kedi var ve gardırop kapağı açık ise kesin olarak içine giriyorlar. Kıyafetler tüy oluyor. Onlar olmasa umurumda olmaz.


  • himmet dayi  (06.12.21 10:31:54) 
Zannedersem ben aslında himmet dayı'yım. Evde iki kedi var, hem de biri özellikle yün giysileri kemirmeye bayılıyor, kapak açıkken bırakıp tuvalete bile gidemiyoruz.


  • kobuzchu kiz  (07.12.21 09:04:54) 
kapatırım. açık kapak fobim var, açık olan her kapağı kapatırım.


  • erenderk  (10.12.21 21:56:46) 
kedi girip her şeyi tüylüyor mecbur kapanacak o


  • argent dawn  (10.12.21 22:18:16) 
[]

hangi poster?

gri-koyu kahve temalı olan yatak odama asıcam, sizce hangisi?

duwart.com
duwart.com
duwart.com

 
2


  • sir gawain  (29.11.21 23:24:54) 
hiçbirisi. illa seçecek isem 1.


  • andlee  (29.11.21 23:28:57) 
1. 3 güzel ama koyu odaya çok renkli gelir.


  • herzan  (29.11.21 23:33:08) 
2 bence, acayip ic acici, benim de alasim geldi:)
Odanin renklerine de bagli tabii.
Posteri neyle asiyorsunuz duvara? Badanayi yipratmadan asmanin yolu var mi yani :)
  • dreamnesiac  (29.11.21 23:54:08) 
@dreamnesiac, çerçeve alıp onunla beraber asıcam, 3m çift taraflı bantla.


  • Bruce  (29.11.21 23:58:34) 
1


  • ala09  (30.11.21 00:12:25) 
Valla ortami bilmeden ne desek bos ama 2.


  • floydian  (30.11.21 00:20:50) 
Valla o degil de ben de sanattan hic anlamiyorum sanirim. Ikinci poster ne oyle, kucucuk cocuga boya falan versen onun gibi bisey cizer sanirim.

Neyse, ben 3 diyorum. Yesillik iyidir.
  • j r r tolkien hayrani  (30.11.21 00:24:41) 
Renkleri boşverin, hnagisi içinizi açıyorsa onu seçin.

Bence 1 ve 3 kesinlikle değil. O yüzden 2.
  • kobuzchu kiz  (30.11.21 00:36:04) 
ben 1'i begenmedim. Ayrica feng-shui'ye gore uyunan odaya yuzu olan resimler asmak iyi degil. Gercek insan resmi de, cizim de olsa vs.
Ben feng shui'den bagimsiz olarak iki veya ucu secerdim.

Ayrica yatak odasi ve genel olarak minimalist cerceveli posterler icin line work denen cizimleri cok daha basarili buluyorum. Tavsiye ederim.
  • sopiro  (30.11.21 08:21:35 ~ 08:22:52) 
@sopiro yıl olmuş 2021 hala fengşui mi var ya, modası geçmedi mi onun?
Odam zaten minimaliste yakın çizgide, biraz hareket katmam lazım benlik değil o kadar dinginlik. Yine de tavsiyen için teşekkürler.

  • Bruce  (30.11.21 08:58:01) 
2


  • zimbirik  (30.11.21 10:20:40) 
3. odan kahve-gri ise sarı tonlar falan uygun ama artık çok cafe klişesi gibi ben sevmiyorum.
2. iç açıcı ama ne bilim meh.
1. bence bu. biraz kasvetli gibi yapabilir ama bence yakışır, resim de güzel.
  • daha neler  (30.11.21 11:32:28) 
1


  • prole  (30.11.21 11:55:36) 
1


  • ananiyimioguz  (30.11.21 12:09:09) 
klee hayranıyım ama 3.


  • silver apple  (30.11.21 13:54:22) 
2


  • erenderk  (12.12.21 12:32:20) 
[]

The away days'in sahnesi nasıl

Konser performansları nasıl, izlemeye değer mi?
Aşırı dinlediğim bir grup değil ama değerli olduklarını düşünüyorum. Sahneleri de görmeye değerse sırf görmüş olmak için gidicem.



 
2019'da Balthazar konserinde ön grup olarak çıkmışlardı ve başarılı bulmuştum ben. O güne kadar birkaç şarkılarına denk gelmiştim, sonrasında dinlemeye başladım. İstanbul konserlerine bilet aldım, grubun popülaritesine göre pahalı ancak değecektir diye düşünüyorum.


  • south park in kapusonlu uyesi  (21.11.21 23:09:03) 
[]

İnsanın melankoli ihtiyacı

Bazen insan melankoli hissine çekiliyor, sebebi hakkında yorumlarınızı merak ettim.
Seni üzecek somut bir şey yoktur, şen şakrak değilsindir ama bişeyler eksik gibi gelir. Böyle durumlarda insanın melankolik olası geliyor. Ben o halleri pek sevmediğim için modumu kafamı dağıtacak şeyler yapıyorum ama bıraksam çekileceğim o hisse.

Bir nevi duygu sömürüsü gibi bişey mi acaba, kendimize acıyıp sonra şefkat göstermemiz için mi diye düşünüyorum.

 
Duyurunun psikologları daha doğru yorum yapabilir ama pek çok nedeni olabilir. Bende biraz çökkün bir ruh halini çağrıştırdı. Belki karşılanmayan bir ihtiyacınız vardır ve onunla ilgilidir, örneğin yalnızlık vb.


  • dreamnesiac  (15.11.21 01:22:34) 
@dreamnesiac, aslında kendim için sormuyorum. Sebebi ne olursa olsun, insanın kendini bu melankoli hissine kaptırma meyilinin altında yatan mekanizma nasıl işler onu merak ettim.


  • Bruce  (15.11.21 01:25:38) 
Sanırım bunun için terapi yapıyorlar:) Yani muhtemelen kişiye göre değişiyordur, bu durumun altında yatan etmenleri analiz edip anlayabilmek için.

Bunlar dışında belki fizyolojiye bile bağlı olabilir, beslenme, uyku vb.

Bahsettiklerim melankolik ruh haline girmeyle ilgili oldu sanırım daha çok, ama biraz orada kalmayla da ilintili. Dediğiniz gibi belki bir noktaya kadar yönetilebiliyordur, yönetilemez hale gelince de adına "depresyon" deniyordur:)
  • dreamnesiac  (15.11.21 01:32:21 ~ 01:33:25) 
Buna alternatif bir suru cevap var bence.
Bu melankoli 'huzunlu sarkilar dinleyip yagmurda yuruyeyim' ise belki bazi alanlarda overdose olmustur kisi, cok uyaran olmustur hayatinda o donemde: cok insan, cok aktivite, cok kosturmaca vs ve bedeni ve zihni 'bizim biraz sakinlige ihtiyacimiz var' diyordur. Bu herkese zaman zaman olur herhalde.

Eger daha depresif, kendini iyice izole etme, her seyden el etek cekme, ozsaygiyla ilgili supheler vs gibi disavuruluyorsa, belki cozulmemis bir mesele kendini belli ediyordur. Bazen yillar once olmus bir olay bile eger process edilmediyse yillar sonra kendini gosterebiliyor.

Ayrica bu ruh halinin biraz takip edilmesi gerekebilir. Misal, belirli bir durumda kaldiktan sonra mi oyle hissediyorsunuz, spesifik biriyle vakit gecirince mi, herhangi bir duygu tetiklenince mi vs? Her boyle melankolik hissettiginizde bunun oncesinde ne oldu? diye bir sorgulamak disaridan bir etken var mi anlamak icin iyi olabilir.

Bu dedigim biraz sacma gelebilir ama bence uyku duzeni, beslenme ve maruz kalinan isik orani da bu hissi pekistirebiliyor bazen.

Butun bunlara ek olarak, insanlik hali tabii.
  • sopiro  (15.11.21 08:06:38 ~ 08:06:56) 
Duygu geldiği an bastırmayıp yaşamak lazım. Doğal olan her şey iyidir. Ama hayat bir denge. Fazla neşe kalbi karartıyor, fazla hüzün de zevk vermeye başlıyor. İkisinin de doğalını sonuna kadar yaşamak lazım; sonsuza kadar değil. bu duygulardan çekinmemek, utanmamak sağlıklı olan, bu duygulara şartlanmak, zorlamak sağlıksız, hastalıklı.


  • onemoremile  (15.11.21 08:18:32) 
[]

paylaşıma açık spoti listeme başkası şarkı eklemiş

normal bişey olmadığını düşünüyorum, nasıl mümkün olmuş? profilimdeki bir açıktan dolayı hacklenme gibi bişi mi olmuştur?




 
Ortak yapmışsın, profilinde görülsün istiyorsan profile ekle diyeceksin sadece


  • atom karincanin torunu  (13.11.21 22:23:30) 
"collaborative playlist" diye bir özellik var onu açınca herkes ekleyebiliyor.


  • bugungityaringel  (13.11.21 22:25:05) 
ortak çalma listesi olarak paylaşılmış


  • erenderk  (13.11.21 22:27:43) 
benimkine de olmustu. ortak eklemeye acık bırakmıssınızdır.


  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (13.11.21 22:28:35) 
o playlisti başkasına da paylaşmıştım dinlesin diye, başkası dinlesin ama kimse ekleme yapamasın diye bi seçenek var mı?
collaborative'den çıkarınca paylaştığım kişinin görünürlüğünden kaybolacak mı?

  • Bruce  (13.11.21 22:46:54) 
hayir, cikmayacak. playlist'e sag tiklayinca collaborative playlist'in yaninda tik varsa ortak listedir. o tiki kaldirinca senin sorunun cozulecek.


  • chezidek  (14.11.21 10:20:43) 
[]

WhatsApp engeli kendi kendine kalkar mı?

Atıyorum, uygulama silindi yeniden yüklendi. Ya da başka herhangi bir sebepten ötürü kalkar mı? Yoksa tek yolu bilerek kaldırmak mı?




 
Nope. Yazılımcı değilim ama benim gördüğüm kendi kendine kalkan engel yoktur, engeli bir açıp bir kapatan sonra tekrar açan ve bir daha kapatan bir zat-ı muhteşem vardır.


  • dreamnesiac  (07.11.21 01:37:50) 
Kendi kendine olmaz öyle.


  • jonas  (07.11.21 01:38:53) 
uygulamayı silse yüklese açılmaz da. ayarlar>hesabım kısmından hesabımı sil dediyse bir ihtimal. hesap silindi veya yeni numaraya geçiş yaptıysa silinebilir diye biliyorum. ama tabii minik ihtimaller.


  • wonnka  (07.11.21 02:38:40) 
arkadaşlara muhalefet olmak istemem ama ben 2 ay önce whatsapı kaldırdım tekrar yükledim tüm engeller açıldı.

benim whatsapp versiyonu kafadan bi 3 senelik rahat vardı güncelleme falan yapmıyorum ama tekrar indirince güncellendi mecbur.

hesabımı sil kapat mapat demiştim ben ama. sadece kaldırma değil.
  • killerbee  (07.11.21 03:05:36 ~ 03:06:27) 
[]

Skinos'u nereden bulabilirim

Free shop haricinde istanbul'da satıldığı yer gördünüz mü?




 
[]

Her şeyden bıkınca napıyoruz?

İş yerinde her şeyi halleden olmaktan bıktım. Çözülemeyen sorun olduğunda yardım istenen olmaktan bıktım. Sorunu olan arkadaşların danıştığı insan olmaktan bıktım. Babamın muhasebesini tutmaktan bıktım. Ablamın işiyle ilgili fikir vermekten bıktım. Beraber büyüdüğüm, en yakınım dediğim kuzeninim karı kız muhabbetinden bıktım. Kendi karı kız muhabbetimden de bıktım.

Kimse beni aramasın istiyorum. Kimseye derman olmak istemiyorum. Genel olarak sorumluluk sahibi olmaktan bıktım. Görünmez olmak istiyorum, var olmamak istiyorum.

Napıyım, kendimi ölü mü göstereyim? Bildiğiniz kimlik değiştirmeci var mı? Nasıl kaçıcam her şeyden?

 
(bkz: abi geç oldu yat istersen artık )

Sal gitsin bruce, dert etme o kadar.
  • j r r tolkien hayrani  (26.10.21 00:09:52) 
telefonu kapatın.


  • erenderk  (26.10.21 00:14:13) 
buraya değil de bu insanlardan birine patlıyoruz ve bu kişileri korkutuyoruz, bir süre bize bir şey demeye korkuyorlar, biraz rahat ediyoruz ama sonra da bu insanları kırdığımız için vicdan azabı çekiyoruz.


  • rahip janick  (26.10.21 00:27:36) 
İstifa edip telefonu 1-2 ay bıraksan kendine gelirsin ama niye böyle doldun ki şimdi acaba o.O


  • abuzer  (26.10.21 06:21:06) 
dolmussun iyice, hicbir seyi dusunmeden telefondan internetten insandan uzak bi kafa tatili 1 haftada resarj eder aslinda. ve bu noktaya gelmeden belli periyotlarla kucuk tatiller iyi gelir diye dusunuyorum sonrasi icin.


  • in vino veritas  (26.10.21 07:14:52) 
Hayır demeyi öğrenerek.


  • bagcivan  (26.10.21 09:38:00) 
haha şaşırdım okuyunca.
abi sen gerçek hayatta da duyuruda olduğu gibi her soru sorup yardım isteyene ilk koşup cevap veren kişi oluyorsan bunların başına gelmesi ve sonuçta bıkmak normal.
ben mesela beni bıktıran birisi olursa dinlemiyorum. dinler gibi yap dinleme mesela.
  • dafuq  (26.10.21 09:55:14) 
hacı o değilde sana bir şey sorcam.

bir eleman var bana borcunu vermiyor onu nasıl yaparız?
  • duyurukullanıcısı  (26.10.21 09:57:48) 
Hocam toplumun sizin gibi insanlara çok ihtiyac var, her 10 insana bi tane sizin gibi insan gerekiyor. Göreve devam :(

Biraz mola iyi olabilir dabi.
  • WithWorth  (26.10.21 10:32:44) 
biraz tatil iyi gelir, telefonsuz tabii. hatta bana iki gün kamp bile iyi geliyor.


  • selam  (26.10.21 22:40:46) 
[]

10 haftalık hamile bir kadının hamile olduğunu anlamaması normal mi?

belirti olmayabiliyor mu bu süreye kadar? özellikle kontrol etmediği ya da doktora gitmediği sürece fark etmemesi mümkün mü?




 
düzenli regl oluyorsa ve korunmasız ilişki yaşıyorsa pek mümkün değil.


  • elorelia  (14.10.21 12:10:17) 
tlc de ismini hatirlayamadigim bir seri vardi. doguma kadar hamile olduklarini farkedemeyen kadinlar hakkinda. mumkun gorunuyor.


  • unabomber  (14.10.21 12:27:48) 
10 hafta dediğiniz 2.5 ay oluyor. Regl duzensizligini çok yoğun yaşayan iki yakın arkadaşım var; bazen iki ay boyunca takvimleri komple şaşar. Benim de mevsim geçislerinde özellikle bunu yaşadığım oluyor. Dolayısıyla gayet mümkün şekilde anlamayabilirler.


  • fraise  (14.10.21 12:37:15) 
reglnin geciktiğini fark ettiğinde bile 5 hafta olmuş oluyor. teknik olarak döllenme yaşandığında zaten direkt 2 haftalık yumurtaya tutunuyor. çok normal.


  • neira  (14.10.21 12:40:53) 
bence cok normal cunku hamileligin net kere net belirtisi regl duzeni olmasina ragmen hamilelikte de regl gorulebiliyo veya duzensizlik cok yaygin hemen suphelenmeye gerej yok. hele korunuyorsa kisi hayatta anlamaz. bence.


  • ala09  (14.10.21 12:49:00) 
Çok normal


  • sta  (14.10.21 13:13:34) 
ben kadın olsam ve korunmasız ilişki yaşıyor olsam ve dahi regl düzensizliğim olsa bi yerde mutlaka önceden aldığım testleri kullanır bakardım. test yoksa gider alır yine kullanırdım. kişiden kişiye değişir bence bu durum.


  • Improbable  (14.10.21 13:56:41) 
Fraise'e katiliyorum. Duzensiz regli varsa anlamayabilir. Zaten duzenli regli olan bile gun saysa bile 5-6 haftadan once anlayamiyor.


  • Pufpuf  (14.10.21 14:09:34) 
daha önce 2 çocuk doğurmuş olan ablam, 3. çocuğuna hamile olduğunu 5.5 aylıkken farketmişti. ama ikinciden hemen sonra olduğu için sinyalleri farklı yorumlamış


  • co2s2  (14.10.21 18:36:03) 
Aktif cinsel yaşamı olan bir kadın korunsun ya da korunmasın, düzenli ya da düzensiz adet görsün; her zaman gebelik olasılığını aklında tutmalı. Hele ki 10. hafta oluncaya kadar, akla gelmez mi?
Bu kadın yasal kürtaj süresini mi aşmaya çalışıyor gibi deli sorular.
İlişki durumunu bilmiyoruz.
  • pro9it9is9  (14.10.21 18:52:12) 
[]

Midnight mass

Sevdiniz mi?
Tartışma yaratacak çok detay var, ben de şimdi bitirdim ve karışık duygular içindeyim. Sevdim diyemiyorum ama izlediğim şey, deneyim hoşuma gitti.

Özellikle slow burn mystery sevenler, türe aşina olanlar ne hissediyor merak ediyorum.

Yorumlarda spoiler'a girecekseniz uyarı koyun ki şeyolmasın.

 
Ben sevdim. Konusuna önceden bakmamıştım, keyifliydi. Flanagan’ın Netflix’e yaptığı işlerin hepsi iyi bence.


  • auroraaurora  (14.10.21 09:13:57) 
[]

Fav'layan görünmüyor

Sözlükte engellediğim biri mi bu? Fav 2 ama 1 kişi görünüyor.




 
evet


  • gelecegin yildizi  (12.10.21 11:55:27) 
[]

Moov aracını istediğim yere bırakabiliyor muyum?

Sss baktım ama emin olamadım. Kullanılabilir alan içinde olduğu sürece herhangi müsait bir yere bırakabiliyor muyum? İlla belirli bir noktaya bırakmam gerekmiyor sanırım, doğru mu anlamışım?

Bi de kullanan varsa yorumları almak isterim. Taksi sıkıntısı malum, fiyatlar da gayet uygun duruyor. Hatta 15 dk süren iş-ev arasını taksi ile 35 liraya giderken bununla 21 tlye gidebilicem gibi görünüyor. Var mı bir falsosu?


 
Isparklara ve yol kenari ucretsiz park yerlerine birakabiliyosun ama avmlere birakamiyosun


  • ala09  (10.10.21 23:45:31) 
Ben bir kere denedim araba çalışmadı marş basmadı, rapor mu etmek lazım diye aradım adam plakayı alıp “bi daha deneyin” dedi çalıştı :D uzaktan bazı şeyleri hallediyorlarmış ilginç. Aklında bulunsun.

Binerken hasar var mı varsa rapor et, halihazırda olan şeyleri yazıyor. Park ettikten sonra da foto çekip bitiriyorsun. Sınırlar içinde ve çekilmeyecek/parasız yerler olur. Ben isparka bırakmıştım. Martı kiralar gibi araba kiralamak güzel gerçekten.
  • nhk ni youkosu  (11.10.21 01:42:35) 
abidik gubidik olmadığı sürece istediğin yere park edebilirsin. birçok kez kullandım, arkadaşlarım da kullandı. şuana kadar önemli bir sorunla karşılaşmadık. aracı kiralarken sağına soluna üstünkörü bakmamanı tavsiye ederim yalnız.


  • isveperver  (11.10.21 01:47:38) 
Daha geçen akşam kullandık. Biz kullanım sonrası farkettik bunu, eğer siz de farketmediyseniz aydınlatayım. 15 dk/18 tl picanto kiraladık. Gittiğimiz mesafe 24 km. 22 dk falan sürdü. Böyle bakınca 18x2=36 TL olması gerek. Ama 60 TL tuttu kiralamamız. Şöyleymiş çünkü fiyatlama olayı. 15 dk içinde 5 KM gidersen 18 TL. Fazlası her km için 1.75 TL ödüyormuşsun. Yani 22 dk için 36 TL, ek olarak 14 km için de 24.5 TL ödedik. Tiktak çok daha avantajlı oluyor bu durumda. Sadece Tiktak’ın hizmet bölgesi daha sınırlı.


  • hrvl  (11.10.21 10:09:59) 
[]

Hangi ayakkabı

Değişik bir ayakkabı arayışım var.
www.superstep.com.tr

www.reebok.com.tr

wunder.com.tr

Üçü de değil diyenin ağzına yılan girsin.

 
1. Güzel sanki
2.nin tabanı silikon gibi duruyor zamanla erir ya da kir tutar muhtemelen

  • olaylar olaylar  (08.10.21 23:04:23) 
1 ve 3 arasında kaldım. 3'un benzerini ben de aldım ama henüz giymeye cesaret edemedim. Umarım sen giyersin diyerek 3 diyorum.


  • Amaranta ursula  (08.10.21 23:13:37) 
1


  • invictae  (08.10.21 23:16:04) 
3


  • yadigar  (08.10.21 23:24:07) 
3


  • veritaslibertas  (08.10.21 23:28:23) 
Valla ucu de birbirinden kotu cidden. Illa bir tane secin dersen kotunun iyisi olarak 2 derim ki beyaz ayakkabilarin en kotu ayakkabilardan oldugunu dusunurdum. Dusun yani burada beyazimsi ayakkabi en iyisi oluyor, digerleri o derece kotu.


  • j r r tolkien hayrani  (08.10.21 23:31:48) 
sadespor olarak 2 çok hoşuma gitti ama değişik ayakkabı tanımına sokamadım onu. değişik diyeceksek kesinlikle 3. hoş durur.


  • serbest gezen koala  (08.10.21 23:38:08) 
1


  • ala09  (08.10.21 23:55:17) 
ben değişik bir ayakkabı giyecek olsam campera bakardım


  • tempor  (09.10.21 00:48:29) 
@tempor, camper nedir yaa, sıkıcı burjuva sınıfı ayakkabısı. Onların değişiği anca bu kadar olur zaten.


  • Bruce  (09.10.21 00:51:47) 
hepsi giyilir aslinda ama 1'de reebok yazisi bolunmus cok cirkin olmus, cakma, kolpa gibi yapmis ayakkabiyi, sirf o yuzden 1'i almazdim


  • neverletyougodown  (09.10.21 01:04:20) 
@neverletyougodown, t-rex pençesi sebebiyle bölündü o logo, jurassic park teması dahilinde hani.


  • Bruce  (09.10.21 01:05:58) 
3


  • pofudukayi  (09.10.21 08:27:50) 
1 veya 3, ikisi de oldukça iyi..
2'yi kesinlikle elemelisiniz. Çok sıkıcı.
Daha rahat göründüğü için 1'i alırdım. Süet olması ayrıca bir artı ve kırmızı desen detayı çok hoş görünüyor.
  • kucukne  (09.10.21 08:43:00) 
1 ya da 3 . 1 daha değişik.


  • beraesad  (09.10.21 10:59:16) 
[]

sporcu paketinde ne olsun?

şirkette bir spor etkinliği düzenliyoruz, katılanlara sporla ilgili starter pack vericez ama pakette ne olsun konusunda azıcık yaratıcı ve işe yarayan şeyler arıyorum.

çanta
tişört
su matarası
bileklik

bunlar benim düşündüklerim ama aktif bir sporcu olmadığım için aklıma gelmeyen basit ama işe yarar başka ne olabilir diye size sorıyım dedim.
aslında illa sporculara hitap etmesine de gerek yok, herkesin işine yarayacak şeyler de olur ama koşuyla sporla ilgili de olsun tema gereği.

bütçe henüz belli değil, benim paketimdekilere göre şekillenecek ama 200'den fazla katılım bekliyorum, uçmamam lazım o yüzden.

 
Direnç bandı
Atlama ipi

  • freebird5406_2  (06.10.21 14:45:16) 
Çorap, havlu


  • dissendium  (06.10.21 14:47:27) 
kreatine, protein tozu vb. (hatta burada etkinlikte reklamlarını yapma karşılığında suplement firmasıyla anlaşıp ufak tefek hediyelikleri de kendilerinden ücretsiz isteme yoluna gidebilirsiniz), mat, abmat, şapka.


  • emininsel  (06.10.21 14:56:25 ~ 14:58:21) 
havlu ve corap


  • bay b  (06.10.21 14:58:00) 
ah işte böyle basit ama gerekli şeyleri arıyordum, süpersiniz!
kafa bandına ne dersiniz peki? kullanılan bir şey mi?
üstüne de şirket logosu bastık mı maşallah reklam tabelası gibi alksjdas
  • Bruce  (06.10.21 14:58:43) 
kafan bandi cok gereksiz bence, anca kadinlara gider.
kol bandina yapin aynisini herkes kullanir

  • bay b  (06.10.21 15:02:05) 
çorap havlu suluk


  • nahtoderfahrung  (06.10.21 15:02:22) 
Kafa bandı 80'lerde kalmadı mı ya? Aklıma Dire Straits- Sultans of Swing alchemy geldi:D

Havlu ve Mat diyorum ben de.
  • Amaranta ursula  (06.10.21 15:04:01) 
kafa bandını en son takan sporcu heralde agassiydi. yapma olmaz:)

cdn0.scrvt.com
  • emininsel  (06.10.21 15:05:23) 
Bence bileklik de gereksiz. Seyahay boyu deodorant sampuan/dus jeli de eklenebilir bence. Havlu olarak da decathlonda satilan boyle incecik havlular var onlardan


  • floydian  (06.10.21 15:52:36) 
çanta yazmışsınız gerçi ama bu malzemeleri vereceğiniz paket / çanta, aynı zamanda spor çantası olarak kullanılabilirse iyi olur.


  • inheritance  (06.10.21 16:02:49) 
en gerekli şey değil belki ama eğlenceli olabilir
"refleks kafa topu"

  • michael_knight  (06.10.21 16:08:30) 
Koşarken, kardiyo yaparken kullanılacak telefon tutucu kol bandı çook iyi olur. Fitneess da da kullanılıyo çok iyi olur.


  • zimbirik  (06.10.21 16:55:58) 
Spor etkinliği doğada koşu şeklindeyse matara olur. Kapalı alanda ise ona da gerek yok. Bileklik de gerekli değil bence. Sporcuların giydikleri taytlar oluyor, kadınlar için özellikle. O olabilir.

Bütçe müsaitse spor esnasında müzik dinleyebilmek adına bluetooth kulaklık olabilir. Bir de spotify listesi hazırlarsınız spor için uygun olacak şekilde. Onu paylaşırsınız insanlarla, şık olur.

Bütçe müsait olmazsa çanta yerine kulaklık verebilirsiniz. :)
  • pispinti  (06.10.21 17:27:02) 
ekipmanları etkinlikte kullanmıcaklarsa decathlon hediye çeki


  • superb  (06.10.21 17:31:14) 
[]

filmekimi dilencisi geldi

her şey tamam ama filmekimine bilet alamayacak kadar lambur lumbur bir insan haline dönüşmem çok acı verici. ben kendimle hesaplaşmaya devam ederken, aşağıdaki filmler için istanbul'da fazla bileti olanlar varsa bana satmak ister mi?

ya da fazla olmasa da "tmm olm üzülme al ben buna gitmesem de olur" dersiniz belki :(

memoria
titane
lamb
benedetta
mad god
drive my car
the worst person in the world
mass
the souvenir part ii
animal
il buco
happening
power of the dog
petrov's flu

 
[]

spoiler'lı jon snow sorusu

----spoiler---

ne amaçla diriltildiğini biliyor muyuz?

bunun net açıklaması dizi bittikten sonra yapıldı mı ya da sebebi dizide açıkça anlatıldı mı?
lord of light'ın işi miydi yoksa o sadece bir bahane miydi? kehanet mehanet bişiler vardı ama üzerinden çok zaman geçti unuttum.

kitap ve dizideki açıklamalar ayrıysa hangisi olduğu fark etmeden yorumlayabilirsiniz; teşekkür ederim şimdiden.

 
Bi spoiler neyim bi şey ekleseydin en başa birader bu ne pat diye yazmışsın.

Lord of the light diriltti. Ama sebebi dizide belli değil. Çünkü apar topar bitirdikleri için çok alakasız sonlandırıldı. Kitap serisinde son 2 kitap henüz çıkmadığı için sonunun nasıl olduğunu ve Jon Snow'un asıl misyonunu henüz bilmiyoruz.
  • himmet dayi  (27.08.21 23:52:59) 
himmet dayıcım +1

Dizi konusuna ekleyeceğim bir şey yok ama kitapta jon’un dirilip dirilmeyeceği bile belli değil, öyle yatıyor bizim çocuk karların arasında kan revan içinde :) yüzde doksan dirilecek ama çok enteresan şeyler olacak :) kitap gümbür gümbür gelecek, tabii şayet çıkarırsa hain grrm
  • sydney  (28.08.21 00:00:59) 
[]

Nazar boncuğu türklere mi özgü?

Az önce takip ettiğim bir yunan taktığı nazar boncuğu kolyesini paylaşmış, oradan aklıma geldi. O mavi boncuk bize ait bir sembol mü yoksa başkalarında da var mı?




 
türk diyebiliriz ama tamamen ve sadece türklere özgü değil.
milattan önce mezopotamya bölgesinden gelen bir şey.

eski türk kabilelerinde de var, mısır'da da bazı türleri var.
yani "buralarda" yaygın
şamanizm inancının bir parçası.
biz nazar boncuğu diyoruz ama temel olarak koruyucu göz aslında, yani bir göz figürü.
  • blatta hiberna  (27.07.21 02:00:46 ~ 02:02:13) 
Şamanizmde koruyucu olan şeyin boncuk değil de onu tutan "metal" parça olduğunu okumuştum


  • sen de git sen de unut  (27.07.21 02:03:07) 
Ben de yunan adalarında hediyelik dükkanlarda görüp çok şaşırmıştım.


  • estella  (27.07.21 08:42:25 ~ 08:42:57) 
Hayır, bugün anadolu'da kullandığımız mavi, beyaz ya da sarı ve siyah katmanlı göz sembolü batı anadolu'da klasik ve hellenistik tabakalardan çıkıyor kazılarda. Mısır'daki wedjadlar gibi değil bunlar, bire bir bizim kullandıklarımızın aynısı.

Yunanlar birçok şeyi politik sebeplerle ve gerçekçi olmayan tarihsel senaryolarla sahipleniyorlar, ama nazar boncuğu için bu geçerli değil. Muhtemelen onlardan aldık bunu.
  • mentuhotep  (27.07.21 09:30:36 ~ 09:32:53) 
en.m.wikipedia.org

Cultures that have nazars or some variation include, Turkey, Romania, Albania, North Macedonia, Bosnia and Herzegovina, Greece, Cyprus, Syria, Lebanon, Palestine, Egypt, Armenia, Iran, India, Pakistan, Uzbekistan, Afghanistan, Iraq and Azerbaijan, where the nazar is often hung in homes, offices, cars, children's clothing, or incorporated in jewellery and ornaments. They are a popular choice of souvenir with tourists.
  • kobuzchu kiz  (27.07.21 09:32:45) 
Yunan tanıdıklarımın kolye,sosyal medyada sembol vs olarak kullandıklarını gördüm


  • jjimyl  (27.07.21 09:49:32) 
amerika'da alışveriş merkezlerinin ortadaki hediyelik eşya kiosklarında bile nazar boncuklu eşyalar fln aşırı fazla. tüm dünyaya yayılmış durumda. her yerde denk gelebilirsiniz artık. onlar otantik buluyor takıyor tabi ama benim aklıma direk köydeki inekler ve koyunlar geliyor, boyunlarına nazar boncuklu kolyeler asardı köydekiler nazar değmesin diye :))


  • kurbanlik koyun  (27.07.21 12:27:13) 
[]

büyük istanbul depreminde dask'tan nasıl ödeme alınacak?

depremde on binlerce binanın yıkılacağı tahmin ediliyor. hepsi dask'lı, hepsinin de sahipleri paralarını bir an önce almak isteyecek. bu gibi durumda kime öncelik verilecek, kaç zaman içinde ödenecek?
sigortacılık adına çok büyük bir kaos olmaz mı? sigorta şirketleri buna dayanabilir mi? dayansa bile ödemeler gecikecektir, insanlar mağdur olacak o zaman.

bir de dask tam değerini karşılamıyor, hepsini karşılasın diyebileceğimiz bir seçenek oluyor mu? ya da özel sigorta şirketleri deprem için ayrıca sigorta yapıyor mu?

dahası, dask'a güvenip derem riski olan yerden oturmalık değil de yatırımlık ev alınır mı?

 
dask evinin değerine göre ödeme yapmıyor ki zaten. bu piyasada 500'e ev aldın diyelim, 50 ödüyor.


  • malheiros  (08.11.20 15:02:02) 
@malheiros, yine de hacmi düşününce çok para değil mi? herkese aynı ödeme şartı ve süreci koydularsa bu aynı anda hepsinin yıkılacağı ya da zarar göreceği sürece denk gelicek neticede, bunu düşünüp bir düzenleme yapmışlar mıdır, hiç sanmıyorum.


  • Bruce  (08.11.20 15:04:20) 
tamam ama herkes de dask yaptırmıyor. dask genelde ev alınıp satılırken yaptırılıyor. sonra millet unutup gidiyor. ismi sadece ismi zorunlu. istanbul'da dasksız çok konut vardır.


  • malheiros  (08.11.20 15:08:07) 
Bunun için sadece deprem olmasına gerek yok. Sigorta edilen 10 büyük fabrikada çeşitli hasarlar oluştuğunu düşünün. Bunları ödese sigorta şirketi batar. Bu yüzden sigorta şirketleri de kendilerini sigortalıyor. Reasürans deniyor buna.

Bu arada türkiyedeki deprem bölgelerinin risk dağılımı değişti. Yeni dağılımlara göre prim ödenmeli ve sözleşme yenilenmeli. Aksi durumda ödemeler olmayacak.
  • jazzabel  (08.11.20 15:47:59) 
@jazzabel, haklısın, küçük düşündüm ben. üretim tesisleri fabrikalar içinde değerli üretim elemanları bulunan yerleşkeler daha büyük pay. sadece, onların binalarının çok sağlam olmama ihtimali yok gibi geliyor bana, en azından kıçıkırık bir müteaahhitin yaptığı 5 katlı apartmandan daha sağlam olduklarını farz ediyorum. yine de yıkılacak olan elbet vardır.
sigorta şirketinin sigortasını kim yapıyor peki? onlar da zorlanmayacak mı?

bu son dediğinden sigorta firmaları su kaynatacak diye anlıyorum. yine de; primlerin düzgün ödendiği, her şeyin usulünce yapıldığı bir senaryoda dask paralarını unutsun mu insanlar?
  • Bruce  (08.11.20 16:18:33 ~ 16:21:00) 
ben de kaynak yapayım. çoğu ev sahibi sadece eve ilk oturduğunda ya da kiraya verirken elektrik ve su tesisatlarının alınabilmesi için yapıyor daskı ve senelerce yenilemiyor. şimdi bu insanların alacağıyla her yıl daskı yenileyenin alacağı para aynı değildir, değil mi?

yukarıda 500lük ev için 50 ödenir denmiş. bu hangisi için mesela?
  • hadsafhada  (08.11.20 16:34:42) 
bence büyük istanbul depremi olursa ve söylendiği gibi on binlerce bina yıkılırsa dask'tan ya da herhangi bir sigortadan para falan beklenmemeli.

bunun teknik detaylarına hakim değilim.
yüzde şu kadarı verilir, bu kadarı verilir ya da verilmesi gereken miktar nedir bilemem.
bence verilmesi gereken miktarların verilemeyeceği kadar büyük bir felç ve kaos yaşanır.
belki bazı sigorta şirketleri batar, bazıları zorlanır ve batmamak için ödeme yapmaktan kaçar.
jazzabel'in dediği reasürans süreçlerinin de şirketler açısından nasıl işleyeceğinden emin olamayız şimdiden.

bir miktarını alsan da bilmem kaç ay ya da yıl içinde alırsın, o da muhtemelen evin ancak yüzde bilmem kaçı eder.

yani bina ciddi hasar gördüyse ya da yıkıldıysa üzerine soğuk su içmek gerekeceğine olan inancım tama yakın gibi.
o yüzden, bir yandan kirada oturmaktan bıksam da, diğer yandan istanbul'da ev almanın ne kadar doğru olduğu konusunda şüpheliyim.
bunu düşününce hep bir şey durduruyor beni.

dask'a güvenip deprem riski olan yerden oturmak için değil yatırım için ev aldığında kiraya vereceksin evi.
o zaman kiracının hayatını bile bile riske atmış olursun.
tabii deprem açısından büyük risk olan bölgedeki her ev yıkılacak diye bir şey yok, yani hasarlı olduğunu bildiğin evi kiraya vermekle aynı şey değil bu elbette.
kiracı da bu riski belki bilerek, belki bilmeyerek, belki bilse de bütçesi nedeniyle mecbur olarak ev tutacak o bölgede.

sonuçta kendin oturmayı tercih etmeyeceğin bir yerden ev alıp başkasına kiraya verdiğinde "kiracının bileceği iş" desen de, insanlara ev yüzünden bir şey olursa hayatın boyunca bazı soru işaretlerin olur, vicdan muhasebesine girersin.
  • blatta hiberna  (08.11.20 17:43:24) 
[]

fantezi vs. gerçek hayat

aslında gönül işilik bir durum değil ama mod'ların buraya taşıyacağını tahmin ettiğim için böyle açtım.

cinsel birliktelik esnasında normal hayatındaki halinin tam tersi fantezilere sahip bir insan için psikolojik olarak nasıl bir tanımlama yapılabilir? bu kişinin aslında olduğu kişi fantezilerindeki halidir denebilir mi? öyleyse bile bunun farkında olup o halini kötü bulup tam tersi role bürünmesi samimiyetsiz mi gelir size?

ya da fanteziler birer kaçış mıdır, bilinmeyen ya da alışıldık olmayanı tatmanın verdiği zevk midir? bu konuda okuyabileceğim bilimsel makaleler ya da kitaplar varsa öneri alabilirim.

teşekkürler!

 
Hepimizin karanlık yönleri vardır. Bu bizim o fanteziyle olan bağımızı yansıtmaz. Böyle bir zorunluluk yok. Burada problem gerçeğin alanının muallak yapısıdır. Gerçeği yanlış tanımlamış olmamızdır. Her zaman fantezi gerçekten önce gelir fakat bu bilinen anlamda -cinsel - olmak zorunda değildir. Gerçek çarpıltrılmış olduğu için fantezi hep gerçekle çatışır gibi olur.

O yüzden cinsel fantezileri aslında gerçeğin sıkışmış yapısını aşma eğilimi olarak görülebilir, bunu da bizler yaratırız gerçeği dar bir alana hapsederek.

Lacan okumanı öneririm
  • olaylar olaylar  (05.11.20 00:50:02) 
normal hayatındaki halinin tam tersi fanteziler kısmını anlamadım. yani normal hayattaki fantezi nasıl oluyor? diyelim ki bu kişinin facesitting fantezisi var. bu normal hayata nasıl uyumlu ya da uyumsuz oluyor o kısmını anlamdım. bunu nasıl anlayabiliyorsunuz?


  • Sour  (05.11.20 01:36:57) 
Yok ya bence denmez. Seks baska gercek hayat baska.

Millet o kadar uzun yazmis ki kendimi dunyadan daha duz bir adam gibi hissettim(evet dunyadan)
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (05.11.20 15:48:54) 
yatakta olan yatakta kalir, üzerine bilimsel makale kitap okunacak bir mesele yok. yataktakiler kendi rizasi ile istedigini yapmakta istedigini düsünmekte serbest, bunun icin sucluluk duymana gerek yok. bana asıl tam tersi garip geliyor, insanlar gercek yaşamlarında oldukları kadar yatakta da sıkıcı iseler hiç cekilmiyorlar.


  • proteus  (08.11.20 18:27:28) 
[]

gamepad'lik oyun

gamepad'e hiç alışık değilim ama uzandığım yerden oynama keyfine geçiş yapmak için aldım. aşağıda oynamadığım oyunlar var, bunlardan hangileri gamepad için daha kolaydır? ona göre indiriyim diyorum. fps tarzı kontrolün gamepadde zor olduğunu ps'te deneyimledim, alışamadım, o yüzden aim vs gibi konularda zorluk çıkartmasın istiyorum. hatta direkt aim olmasa daha bile güzel olur.

shadow of mordor
batman arkham serisi, 3'ü de var
ac odyssey
just cause 4
metro 2033

 
ilk 3 gamepad'e uygun hatta gamepad ile daha rahat oynanan oyunlar. just cause ve metro'yu bilmiyorum ama aim assist varsa sıkıntı diye düşünüyorum.


  • dr doofenshmirtz  (31.10.20 17:02:22) 
Third person denilen oyunlar, yani o yukarıda ilk 4 oyun tam gamepadlik oyunlar. gamepad ile fps oynayamıyorsan metro'da zorlanırsın. Sessiz gitmen, tam kafadan vurman gereken anlar oluyor.


  • eazy  (31.10.20 17:07:43) 
Batmani gamepadle de klavye mousela da oynadımö gamepadle rahat oynanıyor. Ac serisini ilk oyunlarını playsation'da kolla oynanmıştım, yıllar sonra originsi klavye mouse oynadım. Kolla da rahat oynandığını hatırlıyorum ama klavyeyle daha fazla zevk almış olabilirim. Just Cause kolla kesinlikle daha rahat.


  • mirafiori  (31.10.20 17:19:31) 
Ben hepsini gamepadle oynuyorum. Bu oyunlar uygun zaten hepsini oynarsın. Single Player fpsleri de gamepadle oynuyorum. Bir haftada falan alışırsın ve tetik muazzam bir şey.


  • Giovanni Pipitto  (31.10.20 18:32:20) 
Gamepad olayina dark souls ile giris yaptim cok iyi tavsiye ederim


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (31.10.20 19:08:20) 
Mouse'a alıştıysanız özellikle FPS (Metro 2033) zulüm. Zaten hiçbir zaman klavye+mouse hassasiyetine ulaşamıyorsunuz. TPS (Just Cause 4) oyunlarda Aim Assist kimine göre kötü kimine göre iyi. Ben GTA5'i PS3'te oynadım, Aim Assist açık oynadım, zaten bit kadar adamı vurmaya çalışıyoruz, bi de gamepad'le ona kastırmakla uğraşmadım. Sonradan PC'de mouse'la oynadım oh be dedim. :)


  • kalifiye balta sapi  (01.11.20 00:52:27) 
[]

şunu amerika'dan nasıl getirtebilirim(casusluk içerir)

amerika'da yaşayan arkadaşım burada bulamadığım bir parfümün minicik tester'ını bana yollayacak ama nasıl yapacak?

kozmetiğin uluslararası kargosu yasak, bizim gümrükten girmiyor diye biliyorum. o yüzden şu minik şişenin göze batmadan ülkeye girişini planlamamız gerekiyor dostlar. başka bişeyin içine gizlenebilir mi? atıyorum, bir matara yollasa bana, içine bantal yapıştırsa? x-ray'den geçiyor mu her kargo?
ya da kitap diye düşündük ama kitabın neresine? içini oyup oraya koysa çok casusca ve eğlenceli olur ama yine de x-ray'e girer mi?

yaratıcı casusluk yöntemlerinizi bekliyorum!

eksiup.com

 
Fanteziye gerek yok, dönecek bir arkadaşına rica etsin, tanıdığının tanıdığı bile olabilir, efendi efendi bavulda gelsin. Hem daha ucuz bir taşıma yöntemi hem de terörist muamelesi gördürmez yoktan yere.


  • Deathrow  (27.10.20 22:01:03) 
@deathrow, o ihtimal olsa fanteziye girmeyeceğiz zaten ama şu covid zamanında gelen giden yok yakında.


  • Bruce  (27.10.20 22:02:48) 
birseyin icine gizlenen baska bir sey kabak gibi belli olur, birde uzerine suclu muamelesi gorursun, zaten bin tane foto/guvenlik tedbiri/teknolojisi bunun icin var, en guzeli yolcu beraberi, kabin gorevliisi ya da herhangi bir yolcu, baska sey dusunme


  • alttaraf  (27.10.20 22:07:01) 
@alttaraf, kitabı da x-ray'den geçiriyorlar mı ki? dikkat çekmeyen şeyler de didik didik inceleniyor mu diyorsun...


  • Bruce  (27.10.20 22:10:13 ~ 22:10:34) 
şöyle olmuyor mu?

www.amazon.com
  • engelbert humperdinck  (27.10.20 22:25:28) 
@engelbert humperdinck, kozmetik ürünlerin bu şekilde girmesi yasak tr'ye; gümrükten geçmiyor bu şekilde verilen siparişler. x kişiden y kişiye giden kişisel kargo olarak, hmm bu neymiş bi bakalım demeyecekleri bir senaryo üzerinden duruyoruz o yüzden.


  • Bruce  (27.10.20 22:28:45) 
O sekilde gizleyerek gecirmeye calisirsani kacakcilik olur. Cezasi cok agirdir, mantikli davranin. Her kargo xray girer


  • oscar  (27.10.20 22:28:55) 
havalimani calisani olarak soyluyorum, hersey iki defa xrayden geciyor ve cook detayli bir goruntuleme yontemi var, gizlenmeye calisilan birsey adeta bagirir sekilde gorunur, ama ustunde olursa en cok " yasak oldugunu bilmiyordum, pardon" der gecersin


  • alttaraf  (27.10.20 22:52:09) 
@Bruce casusluk diyorsan iki fikir.
1. "sandal kokulu hikayeler" kitabı basıp testerı üstüne döker. sonra onu hediye paketinde vakumlar gönderir, sen de gelince sıkarsın (swh)
2. ayakkabı parlatıcı sünger alır, içindeki hazneyi boşaltır oraya doldurur başka alakalı ıvır zıvır ayakkabı bağcığı kemer vb ile birlikte gönderir.
  • engelbert humperdinck  (27.10.20 22:56:11) 
Bazen yaratıcılık düz olmaktır.bir kutuya ufak hediyeler koyun yanınada bunu atın sorunsuz gelir.kimse niye tester getirdin demez.

Ya da gondersin bulgaristana ben gelirken getiririm sana.
  • duptıs  (27.10.20 23:37:06) 
İlaç gelebiliyor sanırım kargoyla. Şişesi önemli değilse gitsin iliadin gibi bir ilacın şişesine koysun kutusuyla birlikte yollasın.


  • sckxyss  (28.10.20 01:05:37) 
İstanbul'daysanız bana bi mesaj atsanıza, yakında gelen var. Ayarlarız bence bi ufak tester şişesini.


  • kobuzchu kiz  (28.10.20 09:27:12) 
[]

çamaşır en hızlı nasıl kurur?

sabaha kuruması gereken gömleklerim var.
anlık istanbul havasında dışarıda mı daha çabuk kurur, salonda kimsenin olmadığı odada mı, benim uyuduğum yatak odasında mı?

benzer soru olarak;
rüzgarın olması kurumasını çabuklaştırır mı? soğuk hava rüzgarı olması fark eder mi?

kuruma dediğimiz şey nemin havaya karışması. havada ne kadar az nem varsa o kadar çabuk salmaz mı nemi? öyleyse niye çamaşırların olduğu odanın havası kurumuş gibi oluyor?

 
rüzgarda iyi kurur. sıcak rüzgar daha etkili sanırım. evet hava ne kadar kuru olursa o kadar iyi kuruyor çamaşırlar. bu yüzden doğuda yaşarken sabah yıkadığım bornozu gece kuru şekilde alabiliyordum askıdan. gömleği ise en hızlı kalorifer peteğinde kurutabilirsin sabaha kadar ama onun için de kombi yakılmaz. fön makinesi deneyebilirsin. ama ütü fön makinesinden daha kısa şekilde kurutacaktır.


  • olutaklidi  (18.10.20 23:58:53) 
Klima içerinin havasını kurutur. Kapat kapıyı aç klimayı kendiliğinden kurusun. Daha hızlı bir kuruma koku yapabilir. Güneş olmadığı için söylüyorum bunu.


  • pass  (18.10.20 23:59:22) 
ütülemeyi düşünebilirsiniz


  • istanbul beyefendisi  (19.10.20 00:29:24) 
2 kere makinede sıkma
Elektrikli ısıtıcıyı açıp yakınına koyma metodu
Hava dışarda soğuksa dışarıda daha geç kurur , içeride daha çabuk kurur, petek vs üzerinde
  • photo85  (19.10.20 00:36:59) 
saç kurutma makinasıyla 10 dakkada kurutabilirsin. sistem şöyle. kolundan hava ver, öteki kolundan hava ver zaten kuruduğunu çok hızlı bir şekilde göreceksin.

sonra alttan alt tarafını, kollarını büz hava ver, boğazından çıksın, sonra aynen boğazdan ver alttan çıksın.

toplam kurutma süresi maksimum 15 dakika sürmez.
  • killerbee  (19.10.20 10:51:23) 
[]

40 gündür düzelmeyen parmak

yaklaşık 40 gün önce sağ ayak baş parmağımın üzerine düştüm, yumuşak doku zedelenmesi olduğuna kanaat getirdik. ilk 3 hafta gittikçe iyi oldu ancak sonrasında iyileşmesi durdu, hala bükemiyorum tam olarak. sanki hükmedemiyor gibiyim, inmiyor aşağı. elimle zorlayınca acıyor.

gitti mi şimdi baş parmağım, 40 günde düzelmeyen yumuşak doku zedelenmesi artık düzelmez mi?


 
Senin ozelinde bilemiyorum da cok normal aslinda ben ayak parmaklarimi citlatirken biraz fazla bastirmistim da 40 gunden daha uzun sure tam anlamiyla istedigim gibi egip bukemedim keratayi


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (17.10.20 05:16:30) 
Vakti zamanında annem de acı ağrı yoktu, zorla götürdüm bir gün sonra, çatlak çıktı.

Doktora git röntgen çeksinler.
  • mobydick  (17.10.20 07:38:34 ~ 07:39:03) 
@the coon, çatlak ya da kırıkta sabit ağrı olurdu, ilk andan itibaren hareket ettirmediğimde ağrı yoktu. ayrıca tamamen morardı, kan topladı ve hemen geçmedi. kırık ya da çatlağa sebep olacak anlık bir hareket değil de, zorlama gibi bir hareketle yaralandığım için yumuşak doku zedelenmesi olduğunu düşündüm. o zaman da sormuştum buraya, 2 arkadaş da aynısını söylemişti.

@eileengray, kullanmadım ama zorlayacak şeyler de yapmadım, yürümedim mesela; sayılır mı?

@palve, içim rahatladı sağ olasın. en uygun cevabın bu olduğunu farz edip başka bir aksiyon almayacağım sanırım.
  • Bruce  (17.10.20 12:50:17 ~ 12:51:54) 
[]

39. istanbul film festivali ve filmekimi birleşti

biletler bugün 10:30'da satışa çıkıyor.
hem yarışma filmleri hem de filmekinde gösterilmesi planlanmış galalar birleşti, hem online hem de salonlardan izlenebiliyor. program eskilerine göre kısıtlı doğal olarak. ama online izlenebiliyor olması çok iyi, 11 lira bence makul bir ücret.
filmonline.iksv.org

kendim için yaptığım salon programını(film-tarih-yer-saat) aşağıya ekliyorum, belki son anda haberi olup dikkatlice inceleyemeyecekler için fayda sağlar.
seçtiğim filmler program içindeki filmler arasında bu seneki festival sezonunun dikkat çekmiş-çekecek filmleridir, alabora hariç hepsi bilinen yönetmenlerin beklenen yapımları. alabora'yı kendi zevkim için eklemiştim.
ibb.co

 
online olması çok iyi olmuş. bilgi için teşekkürler. çok güzel filmler var gibi.


  • sarcophagus  (02.10.20 14:10:09) 
tüm filmlerin online gösterimi yok bu arada. salona gitmeyi düşünmüyorum ben. atlantis ve ah gözel istanbul'u izleyebilirim diye düşünüyorum. bir de yankılar olabilirdi ama o mubi'de var, ordan izlerim.


  • tepedeki psychedelic adam  (02.10.20 20:46:03) 
[]

Şu tip dövmeler ne kadar kalıcı?

ibb.co

Renkli, kırılgan duran, ince işli dövmeler daha basit dövmelere göre daha erken mi solar ya da deforme olur? Çok güzel görünüyorlar ama 3-5 sene sonra böyle görünmezlerse bir anlamı kalmaz mı? Üstünden mi geçiyorlar ya da böyle durumlarda?


 
  • malheiros  (14.09.20 11:57:26) 
10 ve 12 senelik 2 dövmem var. Bir tanesinde metalik bir görüntü elde etmek için mavi, beyaz, siyah kullanıldı. Beyaz renk bir kaç sene içinde uçtu gitti. Siyahlar hafif dağıldı, keskinliğini kaybetti, maviler soldu.

Diğer dövmemde siyah ve turuncu hakim, siyahlar aynen duruyor, tutuncu dolgu rengi aynen duruyor. Hatları keskin olmadığı için bir fark yok.

Bu dövme için tahminim renklerinde hafif bir solma ve renklerde çok ufak kaymalar olur. Seneler sonra ilk yapıldığı gibi canlı kalmaz.

google görsellere "10 year tattoo before and after" yazarsanız kafanızda az çok bir fikir oluşur.

edit : seçmecelerin toplandığı bir site

www.boredpanda.com
  • kimlanbu  (14.09.20 12:30:44 ~ 12:40:48) 
[]

niye herkes 2. üniversite okumaya başladı yahu?

bedava bişey mi veriyorlar başvuranlara hayırdır, ne bu 2. üniversite uzaktan eğitim auzef aöf aöç oç muhabbetleri?

her gün 10 tane duyuru peyda olunca kaçırdığım bişey mi oldu dedim...


 
İstanbul.

Öğrenci akbili:50 TL

Tam akbil:275 TL
  • ırene adler  (01.09.20 15:32:33) 
- Boş vaktim var
- Ogrenmeyi seviyorum
- Alternatif bir kariyer kurabilir miyim diye merak ediyorum

Benim nedenlerim bunlar.
  • epistemic_regress  (01.09.20 15:34:19) 
aöf'te "sosyal medya yöneticiliği" diye bir bölüm olduğundan.


  • avianthem  (01.09.20 15:37:27) 
ama niye bu seneye yığıldı herkes? benim hatalı bir algım mı yoksa, sizce de normalden fazla bir ilgi yok mu bu sene? böyle günde 10 duyuru açıldığını görmemiştim daha önc, sıra dışı bir gelişme mi var diye merak ettim o yüzden. harçlar sıfırlanmıştır, ne bileyim başka bir gelişme olmuştur gibi.


  • Bruce  (01.09.20 15:41:34 ~ 15:42:03) 
pandemiden dolayı evde duranlar, evde çalışanlar, işten çıkanlar belki boş vakit varken böyle şeyler ile meşgul olayım belki bir de artısı olabilir diye de düşünüyor olabilirler.


  • fezagezgini_4  (01.09.20 15:44:33) 
1- akbil
2- kendi bölümünün işini yapmayanlar işinin alanında da bölüm bitirmek adına okuyabilir
3- yine okuyamadığı bölümle ilgili araştırma isteği
belki yığılma yaş grubu/dönemimizden dolayı olabilir herkes üni mezunu ama bölümünden memnun olmayan ya da iş bulamayanların denediği yollar
  • ala09  (01.09.20 18:09:21) 
Ya benim aptallığım, üniversite okurken çoğu arkadaşım AÖFü de götürüyordu bir yandan. Okul bitti, bir sene KPSSye hazırlan sonraki sene yerleş, anca düzeni oturttur derken bu sene müsait oldum anca. Hayırlısıyla başlayacağım.


  • Hallegadola  (01.09.20 18:14:03) 
Of yine genellemeler başlamış.

Tabi ki uzaktan öğretimin faydalı olduğunu düşünmüyorum. Zaten uluslararası ilişkiler mezunuyum. Bölümümle ilgili bir kurumda memurum. İlahiyat okumak içimde hep ukteydi. İlahiyat fakültesinde yüksek lisans başlamak yerine iki yıl okuduktan sonra DGSye geçip bir şekilde dört yıllığa çıkarmaya çalışcam. Arapçam az çok var. Yaşım gençken, bekarken ve rahatken yapayım dedim. Benim amacım bu.
  • Hallegadola  (01.09.20 18:33:19) 
[]

gerçek trunk arıyorum

yıllar önce c&a mağazasından aldığım trunk denilen kısa don tipini başka yerde bulamıyorum. trunk diye sattıkları şey yapışan boxer, halbuki trunk dediğin kısa ve yapışan boxer'dır. bahsettiğim kısalık şu images.sellbrite.com
tabii ck gibi tanesine 100 lira vereceğim markalardan olmamasını tercih ediyorum. var mıdır bilen gören? trunk diye aratınca çıkan modeller istediğim gibi değil. bir de düşük bel olması lazım tabi yukarıdaki görseldeki gibi.



 
blackspade shorty modellerine bir bak. yüzde 100 türktür ve ultra rahattır. biraz pahalıdır ama çok iyi hissettirir.

blackspade'in aura'sına da bir bak ayrıca.
  • mermize  (16.08.20 00:57:32) 
Ben bi defa the don diye bi markadan aldim ayni bu kisalikta ama gotumun deligine kacacak neredeyse o kadar araya kaciyor belki senin kacmaz bi tane alip denersin. Bu arada kalitesi iyi kacmazsa memnun kalirsin bence. Benim cekmecemin en dibinde duruyor acil durum donu olarak.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (16.08.20 01:09:27) 
Ben Marks Spencer alıyorum.
Bu kadar kısa değil ama çok güzel çok rahat.
5 tanesi 220 lira civarında.
  • etna  (16.08.20 10:09:34) 
[]

günlük iş yoğunluğunuz ne seviyede?

tatilden geldim, tüm o sıfırlanan stres sıkıntı geri geldi. 8,5 saatlik net çalışma süremin tamamı çalışarak geçiyor, hatta çoğu zaman hakkım olan mola süremden bile yiyor. ideal düzende olması gereken budur, molada mola, çalışma saatinde çalışmadır ama tr şartlarında normali bu değil asla. zaten toplam çalışma süremiz çok fazla ülkece, azıcık kaytarabilme hakkımız olmalı. sizin normal bir mesai gününüz nasıl geçiyor, anlık ya da kısa dönemlik yoğunluk haricinde ertesi güne iş bırakmadan mesaiyi bitirebiliyor musunuz?

ben control freak bi insandım, günlük görevlerimi sabahtan ajandaya yazar, en kötü o akşam son saate kadar bitirirdim; yazdıysam biticek çünkü. yok anacım, mevcut işimde ertesi güne iş sarkmadan gün bitiremiyorum. bu da beni strese sokuyor, verimsiz çalışmış hissediyorum. 1 seneyi geçti ve biraz alıştım, o yüzden anlık krize girmiyorum ama sürekli böyle olması canımı sıkıyor.
bu arada yaptığım işte başarılıyım, hatta kendimden beklemediğim kadar verimli de çalışmaya başladım ama sürekli bir şeyleri yetiştirmeye çalışmak yoruyor çok.

normal bir mesai günü benim gibi olup da bununla yaşamaya alışmış birileri varsa ortaya çıksa da beraber sövsek şu kapitalist düzene, azıcık rahatlarız.

 
ne iş yapıyon bro...


  • ankarakecisi  (13.08.20 21:27:26) 
@ankarakecisi, standart bir beyaz yakalıyım abi, öyle dünyayı kurtaracak bişey de yapmıyorum ki vicdani bir haz falan duyayım.


  • Bruce  (13.08.20 21:30:07) 
Bizde gündem çok değişiyor. Sabah bir plan yapsam, "çok acil şu saate kadar bitmesi lazım öncelik verelim" dediğim işin arasına gün içinde o kadar "daha acil" iş girebiliyor ki o ilk acil iş birkaç gün hatta hafta ertelenebiliyor. Bazen çok sıkışık oluyor, bazen yatışta oluyorum, tempo da değişiyor. İşimin dinamikliğini seviyorum:)


  • pati  (13.08.20 21:30:26) 
2 aydır ilk defa iş geldi bütün gün dizi izliyorum evde normal vakitlerde.


  • nahtoderfahrung  (13.08.20 21:34:13) 
hocam ücretini almadığı halde fazla mesai yapma durumuna gelmedikçe bir sorun yok.
siz neredeyse %100 kapasite ile boş bir an geçirmeden çalışıyorsunuz. arada kaytarırsanız hem kendiniz daha iyi hissedersiniz hem veriminiz artar bana kalırsa. kaytarmaya çalışın biraz...

ben 4 seneye yakın sizin bu modda bir saniye kaytaracak vakit bulamadan üstüne ücret almadan fazla mesaili şekilde çalıştım. işim öyle bir işti ki, sabah ajamdama yazdığım şeylere başlamaya (araya giren acil işler sebebiyle) neredeyse saat akşam 5 olunca başladığım zamanlar olmuştur.

şimdi ise daha düşük yoğunluklu, daha zaman baskısı olmayan bir işe geçtim. çok zorlarsam günümün tamamını kaytararak geçirebilirim. sadece mail üzerinen iş takip edip "kasmadan" tüm işlerimi yetiştirebiliyorum.
  • ala09  (13.08.20 21:35:13) 
@ala09, mesai ücreti ödenmiyor bize, o yüzden ben razı olmadığım sürece hiçbir güç beni mesaiye bıraktıramıyor. mesai kırmızı çizgimdir, ekipteki herkesten isterler benden istemezler. o konuda çok ezdirmedim kendimi neyse ki. gel gör ki iş benim sorumluluğumda ve o işi o gün bitirmem gerekiyorsa mesaiye kalıyorum. ama böyle yorulduğum günlerde kalmamayı seçiyorum genelde.

kaytarsam kaytarırım, hele ki evden çalıştığım şu sürede kimsenin ruhu da duymaz. ama şimdi kaytarsam o işi yarın yapmam gerekicek. zaman boşluğum olsa bugün yatıyım diycem ama yarınki normal iş bile yetişmiyorken bugününkünü yarına bırakamıyorum.

4 yıl çok uzunmuş sizinki, ben o kadar dayanamam sanırım :/
  • Bruce  (13.08.20 21:39:47 ~ 21:40:01) 
Hoşgeldin belliydi tatilde olduğun. Benim de son günler haftaya başlıyorum ve deli gibi bir tempo bekliyorum.

Zaten pandemi boyunca hep böyle çalıştım ama eminim bir anda emecek bütün mutluluğu.
  • ozdek  (13.08.20 21:41:08) 
@ozdek, millet pandemide doğru düzgün çalışmadı, biz kadersizlere reva mıydı...
gerçi böyle diyince de "millet işinden gücünden oldu utan söylediğinden" diyor herkes. tamam işsiz kalmayalım da, suyumuz da çıkmasa hani...

  • Bruce  (13.08.20 21:48:55) 
bu ben.


  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (13.08.20 21:52:34) 
devlette de çalıştım, özelde de, kendi işimin de patronu oldum o yüzden sordum. işe + pozisyona + coğrafyaya göre değişiyor stres. bunları yazabilirsen belki ben belki diğer insanlar daha yardımcı olabilir deyu yazdım.


  • ankarakecisi  (13.08.20 21:56:18) 
degisiyor. eger isin baslarindaysak sabah sekizde baslar aksam 11-12 bazen 9 bazen 10, ama sekiotuzdan once bittigi gorulmemis :)
kaba bitip inceye gecince isler rahatliyorum
6 da imalat bitiyor.gidiyom ofise metrajsa metraj islecek varsa isliyorum.1-1.5 saate bitiyor.7-7.5 ta evdeyim. ve bu bana acayip luks geliyor. bu arada cumartesi pazar calisiyoruz.
  • turbo sadık  (13.08.20 22:40:40) 
Bir çalışan tatilde, biri de hastalik izninde. Üstüne projenin testleri var, bir de onun normal satin alma yonetimleri var... Kisacasi yogunum, 7 civari cikiyorum isten. Az kaldi Eylül'de 2 hafta tatildeyim onu bekliyorum.


  • logisticsmanager  (13.08.20 22:48:09) 
Tek çalışıyorum, benim de mesai günüm böyle ve alışamadım. Üstüne korona zamanı evden çalışıyoruz diye çalışanların performansları çok sıkı denetleniyor ve sürekli bunun raporlamasını yapmam gerekiyor. Sonrasında diğer çalışanlarla çıkan tartışmalarla uğraşıyorum. İnsanlardan kendimi tamamen soyutlasam keşke.


  • jazzabel  (13.08.20 23:08:58) 
9 aydır sıfır iş, oturuyoruz


  • kleider  (14.08.20 01:12:04) 
sadece şöyle özetleyeyim. molam yok. kahvaltı ve öğle yemeğimi bile masada yiyorum. sabah 9.30 akşam 18.00 bilgisayara bakıyorum.
not: 3 yıldır böyle.

  • matilda  (14.08.20 12:05:25 ~ 12:05:43) 
Temmuza kadar ben de aşırı yoğundum ama tatil sezonunun başlamasıyla beraber 1.5 aydır resmen boştayız. İş hiç bir zaman bitmez, kendini bu kadar yıpratma. Senin amacın işin bitmesi değil, verilen mesai saatlerini çalışarak geçirmek. İşin bitmesi ya da yetişmesi işverenin derdi. 1 kadın 9 ayda çocuk yapıyorsa 3 kadın 3 ayda çocuk yapamaz yani.


  • roket adam  (14.08.20 12:42:01 ~ 12:43:30) 
türkiyede özel sektörde çalışma süreleri çok çok uzun.
gelişmiş ülkelere kıyasla çok çalısıyoruz
yoğunluk ise özel sektöre çoğunlukla çok fazla.
çalışana olan baskıdan bahsetmiyorum bile.
kamuda çalışanların durumu nispeten daha iyi
bu kadar fazla ve yogun çalışmayı övenler genelde patronlar, patron yalakaları veya işkolikler oluyor. toplumun az kısmı böyle ama sesleri çok çıkıyor.
bence türkiyede sol bu konuya eğilmeli.
çalışanlar arasında bu denli fark olması normal değil.
çok fakir insanlar feodal düzende bir şekilde ayakta kalıyor ancak tek bel bağladığı şey maaşı olan beyaz yakalı için durum kötü ancak görmezden geliniyor.
  • dafuq  (14.08.20 12:48:56) 
[]

khruangbin dinler misiniz sever misiniz?

adı tuhaf olan psychedelic rock revival gruplarının son dönemdeki popüler temsilcisi olan bu arkadaşları, iyice hızlanmış olan hype trenine atlayıp ben de dinlemeye başladım. gelin görün ki bir özelliklerini göremedim, iyiymiş bunu dinlerim dediğim bir şarkıları bile çıkmadı. ben mi kaçırıyorum bir şeyler yoksa abartılıyorlar mı bilemedim.

siz dinliyor musunuz? yorumlarınızı merak ettim...


 
Ben 2 senedir dinlerim, severim. Kafa açıyor bana göre


  • nucleon  (29.06.20 00:13:15) 
ya bas + elektro, böyle arkada akacak müzik isteyenler seviyor. Sezen Aksu hayranıymış sanırım bunlar, bazı anadolu melodileri de kullanıyorlar ara ara. Türkiye'de o yüzden ekstra seviliyor.


  • nhk ni youkosu  (29.06.20 00:18:36) 
ben arada dinliyorum. Evan Finds The Third Room aşırı saçma klibinden dolayı mı bilmiyorum bu şarkıyı sevmiştim. bunların birde Leon Bridges'le yaptıkları şarkıları var. biraz tarzları değişiyor gibi ama fena değildir.


  • scudman1  (29.06.20 00:19:34) 
khruanhbin in müziği suyunun suyu gibi, madem bu tarz saykodelik dinleyecem 70 ler türk saykodelik gruplarını dinlerim


  • freebird5406_2  (29.06.20 00:43:32) 
2018 yılından bu yana toplamda 33 kere dinlemişim. Sadece Maria Tambien'i sevmişim. Teşekkürler Last fm.


  • kafadanbacakli  (29.06.20 08:32:52) 
çok severim.

www.youtube.com
  • love and trust  (29.06.20 08:42:35) 
ayrıca da bu;

www.youtube.com

bilmem, seviyorum
  • love and trust  (29.06.20 08:53:37) 
Bayılıyorum. 2019'da en çok dinlediğim gruplar arasında 5. sıradaydı. Açıkçası bu tarz genre-free grupların hepsini seviyorum ama Khruangbin'i özellikle vokal ve back vokal kullanımının liriklerle arasındaki uyumu, davulcunun sadece üç parça davulla inanılmaz groovy beatler çalabilmesi ve gitarda duymaya alışık olmadığımız kompozisyonlarla harmanlanmış Orta Doğu esintili çöl hissiyatlı melodilerinin kullanımı açısından orijinal buluyorum. Tüm bu özellikler olmasaydı bile grupta zaten muhteşem bir kimya var ve salt bu sebeple bile dinlenebilir. Tabii burada uzun süredir birlikte çalıştıkları kayıt mühendislerine de kredi vermek lazım; birbirlerini çok iyi anlıyorlar bence.

Açayım da dinleyeyim.

Edit: Tinariwen de çok orijinal grup mesela. Khruangbin sevmediysen çok seveceğini düşünmüyorum ama yine de bir bak bence.
  • vedatchilipeppers  (29.06.20 12:26:14 ~ 12:31:47) 
[]

duyuruda kaç tane hesabınız var?

aktif olarak 1'den fazla hesapla burayı kullanan çok var, herkesin malumudur zaten. oranı merak ettim, o yüzden bir anket hazırladım siz stalker'lar troll'ler mağdur olmayın diye. hadi yine iyisiniz köftehorlar...
www.strawpoll.me

masum olanları anlıyorum, bir yerden sonra anonimlik gidiyor, bazı şeyleri soramıyorsun diye düşünüyor olmalılar, doğal olarak başka hesap alınıyor. kimilerinin de troll'lük için kullandığı hesaplar var. özellikle gönül işi sorularının bazıları aynı tornadan çıkmış gibi geliyor bana, siz ne düşünüyorsunuz?

 
Sözlükte sorun yaşadığımda girebilmek için bi hesabım var ama soru cevap yok içinde sanırım hiç. Başka da stalk, troll vs hesabım yok


  • nundu  (24.06.20 00:53:25) 
1 hesabım var. O da bu. Aynı nick, sözlük de vardı. Sözlük onu kapattı.

Neymiş reklam hesabı imiş. Hiç de öyle değildi saftirikler. Beğendiğim beğenmediğim markalar hakkında 3-5 yorumum vardı. Üstelik çoğu organik markalar hakkında. Faydalı olur diye düşünmüştüm ama gerçek bulunmamış. Yazık oldu. Neyse peşine düşmedim. Ki hesabın iyi anıları da yoktu. Hüzünlü bir aşk hikayesine malzeme idi : D ahaha.

Becerebilsem bu hesabımı kapatıp reset atacam kendime ama yapamıyorum. Geçen gün sinirlendirdim beni engellediler silecez demişlerdi, öyle sandım, oh iyi oldu dedim, zorunlu reset atarım, sonra bir baktım bir iki hafta sonra açılmış kendiliğinden. Bir de bu nicki bilip beni tanıyan kişiler var. Stalklayamasınlar beni. ahaha : D
  • mobydick  (24.06.20 01:00:42 ~ 01:05:58) 
Benim mal gibi bi hesabım var. Daha da malligi direkt eksi hesabımı kullanmak :D Şeffaflık iyidir bence.

Ama bu replika soruların kimlerden çıktığı çok belli ya, hele uzun süredir takip edince insan hemen etiketi yapistiriveriyo.

Amaan kim nası rahat hissediyosa öyle takılsin.
  • superfluid  (24.06.20 01:03:04) 
Ekşiden ulaşamazsam diye aynı isimle hesabım var. Bir de ikinci sözlük hesabımla var. 3 diyebiliriz sanırım.


  • sutlu nescafe  (24.06.20 01:07:26) 
benim bir tane. sözlük için anlarım ama duyuru için neden birden fazla hesaba gerek duyuluyor anlamadım.


  • scudman1  (24.06.20 01:25:02) 
kaç yıl önce bir tane yedek hesap almıştım belki anonim takılmak isterim ya da bir şey sormam gerekirse diye.
hiç kullanmadan birine ödünç verdim, saçma sapan işler oldu, kapandı hesap.

sonra yine bir tane yedek hesap aldım bir ara.
galiba 1-2 duyuru açtım onunla alakasız şeyler için.
sonra da unuttum gitti, hiç bakmıyorum bile.
  • blatta hiberna  (24.06.20 02:23:59 ~ 02:43:42) 
Bir tane var, o da bu. Sözlük hesabım duyuru hesabima bağlı değil ama onu da kasten yapmadım aslında; yazarligim sonradan onaylandı, birleştirmeye üşendim. Öyle kaldı. Sözlük hesabımla duyuruya da girmiyorum zaten.

Onun dışında uçurulsa bile farkli hesapla tekrar tekrar gelenler, 20 tane farklı hesap alanlar var tabii.
  • fraise  (24.06.20 02:34:47 ~ 02:39:19) 
1


  • baldur2  (24.06.20 02:38:10) 
tek. genel olarak sosyal medya ile ilgili dusuncem (bkz: cok de sey yapmamak lazim)
birden fazla hesabi olanlari icin ise (bkz: insan hayret ediyor) diorum. eyyorlamam bu kadar.

  • cooperr  (24.06.20 03:43:07) 
1 tane var, yeter.

zaten inlik cinlik peşinde olmayan insana fazlası da gerekmez.

son zamanlar bakıyorum üye alımı genelde açık, yine bakıyorum bir sürü trol türemiş.

formül basit: üye alımı = troll+kalitesiz duyuru ve cevaplar
  • hem şişko hem deli  (24.06.20 05:16:34 ~ 05:17:18) 
Modlar biliyor zaten hangi hesabın hangi Nike ait olduğunu. Fazladan aldığım hesaplar vardı. Şifresini unuttum. Bir taneisni de modlar ucurmus sanırım


  • seyyar satıcı  (24.06.20 05:44:17) 
@seyyar satıcı
Modlar farklı mail adresi ile alınmış hesapların aynı kişinin kullandığını biliyor mu? Çünkü aynı kişi olduğunu tahmin ettiğim birkaç kişi var bazen ispiyonlamak istiyorum bilmiyorlarsa diye.

  • you and me in paradise  (24.06.20 06:20:59) 
Bir tek bu var.


  • pati  (24.06.20 08:16:18) 
Bir tane hesabim var. On yıldan fazladır da kullaniyorum.


  • a perfect lie  (24.06.20 09:04:51) 
Bir


  • chemnil  (24.06.20 09:09:18) 
bu var. bir de sözlük hesabım var.
aslında bu hesabım, anonim kalmak üzere aldığım ve gönül işleri için kullandığım olandı. sonra sözlük hesabımı kullanmak istemez oldum nick'im biliniyor diye. arada bir login olup mesajları kontrol ediyorum. 2-3 ayda bir.

bir üçüncü hesabım daha var ama email'ini vs hatırlamıyrum ama lazım olsa hatırlarım. onla yalnızca bir kez bir soru sorup cevabımı alınca sildim. bir daha da login olmadım. lazım olursa kullanırım.
trollük için hiç kullanmadım.

edit: şuan 18 kişi buraya yazmış ve çoğunluğu tek hesabı olduğunu söylüyor. oy dağılımları ise 45'e 55 şeklinde. %45 1'den fazla hesabı olan kişiler. cevaplarda da 5-6 tane benim birden fazla var denmesini beklerdim :D
  • biseysorcaktim  (24.06.20 09:18:00 ~ 09:24:43) 
@you and me paradise,

hukuksal sebeplerle IP adresleri ve kullandığın cihazla ilgili bazı kişisel veriler veritabı üzerinde saklanır. trollük için yeni hesap alan kişi özel bir önlem almadıysa ip ve cihaz bilgileri üzerinden hangi nick'lerin birbirinin kopyası olduğu anlaşılabilir.

ama birden fazla hesap sahibi kurallara aykırı değildi sanırım.
  • biseysorcaktim  (24.06.20 09:21:16) 
benim bu hesabım var bir de ekşisözlükteki hesabım var, o 2 t ile bu tek :)


  • matilda  (24.06.20 13:26:19) 
ekşi hesabım var ama onu burada kullanmayı tercih etmiyorum.


  • kestane gürgen palamut  (24.06.20 13:31:01) 
@biseysorcaktim, sadece bu duyuruya cevap verenlerden bile 2 kişinin başka hesapla burada olduklarını biliyorum ben, buraya böyle yazdıklarına çok güvenme o yüzden :) anketi o yüzden açtım, birden fazla hesabını aktif kullanan yazmaz buraya çünkü chakallique...


  • Bruce  (24.06.20 19:22:43 ~ 19:23:29) 
[]

kendinizi "açlıkla terbiye etmek" size bir haz veriyor mu?

if yapıyorum 2,5 senedir ama ara ara bozuluyor bu, özellikle cheat günlerden sonraki gün düzene sokma aşamasında " açlıkla boğuşuyor " oluyorum bazen.

bazen fark ediyorum ki cidden açım, hani açlıktan mide bulanır ya, o seviye. yeme saatime de çok var. sonra bir kahve yapıp acı acı içiyorum, midem bi tuhaf oluyor. resmen bağırıyor " yav ben sana kahve mi dedim, KARBONHİDRAT VER BANA KALORİ VER " diye; sızlıyor. böyle dedikçe basıyorum acı kahveyi, " nihahaha " diye gülüyorum gözlerinin içine baka baka...
bu da bana tuhaf bir haz veriyor. bilinç üstünde bunu " afferim oğlum bak ne güzel disiplini bozmuyorsun " hissi var ama acaba alttan alta mazoşistlik de barındırıyor gibi. öyle mi?

benim yeme bozukluğum vardı, hala da var aslında; yemek yemeyi bir ödül ve keyif işi olarak görüyorum. moralim bozuksa güzel bi junk food gömüyorum, kendimi iyi hissediyorum. ya da çok stresli bir gün sonrası sağlıklı da olsa, şımartacak şeyler yemeyi istiyorum. bununla ilgisi var sanki bu "kendime ceza veriyor olma" durumumun; deli doktorları bi yorum yapar artık...

size de oluyor bu böyle şeyler? nasıldır yemek yeme ile ilişkiniz?

 
işe giderken olmuyor da evde olduğum zamanlar if yapıyorum. o zamanlarda da öyle cezaymış mazoşizmmiş hiç senin gibi hissetmiyorum. yani sabah 9 akşam 5 arası yiyorum, akşam 9'da acıkırsam "şu saatten sonra yemek yenmez" diyorum kendime en fazla, ki if yapmadığım zamanda da o saatte yemek yemem.

yemek yemeyi (ama her yemeği değil) çok severim, kesinlikle keyif için yerim. moralim bozuksa neşelenmemin kesin yolu çok sevdiğim bir şey (mesela katmer) yemektir. birini teselli edeceksem aklıma ilk gelen sevdiği bir şeyi yedirmek olur. yemekle ilişkim bu. sağlığım için dikkat ediyorum ama öyle kendime acı çektirip keyif almam :)
  • pati  (15.06.20 19:13:26 ~ 19:13:40) 
18-19 yasimda birkac kasik yogurt yiyerek gun geciriyordum, yeme bozuklugum vardi. O zaman cok ac sekilde yataga girince kafam rahat uyuyordum, dogru bir sey yaptigimi saniyordum. Kesinlikle mazosistce, katiliyorum.

Yemek yemeyle iliskim hala biraz takintili, tam olarak saglikli bir iliski degil. Emotional yemek hala hayatimda var, ama durum eskisinden cok daha iyi.

If takintili yeme bozuklugu icin cozum olabiliyor aslinda, su saatte kahvalti su saatte son yemek, tamamdir diyerek bitirebiliyorsunuz günü.

O ac karnina sert kahveler cok kotu geri donuyor. Kramptan iki buklum olunca pek haz alamiyorum ben. O nedenle daha hafif bir IF yapiyorum 15 saatlik.
  • buf-e kür  (15.06.20 19:21:56) 
Deli doktorları? Midenin gözlerinin içine baka baka gülmek? Ver bana kaloriyi diyor, basıyorum acı kahveyi...

Allah kabul etsin çok korkunç ve tuhaf Bi duyuru, üslup filan daha korkunç. Çok şükür bana olmuyor böyle şeyler. Derdin neyse onu bulup çözersin inş, anlatımın bile sanki korkutmak için kurgulanmış. Kulağımda acayip rahatsız edici Bi ses tonuyla canlandırarak okudum.
  • snape i başından beri tanırım  (15.06.20 19:35:38) 
If yapmak, cheat günleri, bunlar nedir? Bilgi aldığınız ve kültürlendiğiniz ortamları değiştirin bence, tuhaf etkileri olmuş :(


  • snape i başından beri tanırım  (15.06.20 19:37:05) 
İf bir diyet değil, beslenme biçimi. Gıda sektörü üç öğün yalanını ortaya attı filan der genelde if savunuculari. E 2.5 senedir if yapan insan halen açlık hissediyorsa, düzene alişamamişsa boşuna savunuluyor bence.


  • elorelia  (15.06.20 19:37:49) 
@elorelia, if yapan insan 20 saat yemek yemezse açlık hissetsin bi zahmet ya? bahsettiğim durumun if'in faydasıyla ilgisi yok ki.
ben 12-20 saatlerinde yiyorum. ama mesela pazar 4'te bişey yiyorum dışarıda, sonra yemiyorum ertesi gün 12'ye kadar. 12-8'e alıştırdığım için düzenim bozulmasın diye yapıyorum bunu. konunun if'le alakası yok yani.

  • Bruce  (15.06.20 19:48:34 ~ 19:58:15) 
yemeği ödül ve keyif işi olarak görme konusu bende de var.
bu aslında kötü bir şey çünkü öyle olduğu için o cheat dayler falan araya giriyor ve bu if yaşam tarzına dönüşemiyor.
çünkü if yaşam tarzı olduğunda istediğinizi yiyemeyince sanki hayattan da zevk alamıyorsunuz, disiplinli yaşıyorsunuz, o yüzden arada es verip zevk alıyorsunuz gibi bir durum oluşuyor.
yani sizin asıl yaşam tarzınız ve keyif alma şekliniz if değil, junk ya da her neyse onu yemek üzerine kurulu.
aslında tersi olduğunda, yani gerçek yaşam tarzınız ve zevk aldığınız, sizi tatmin eden süreç "if" olduğunda, cheat'e ihtiyaç duymuyorsunuz çünkü zaten junk food'dan da zevk almıyorsunuz.

en azından bendeki mekanizması böyle işliyor.

açlıkla terbiye etmek haz vermiyor, hafiflik hissi iyi hissettiriyor diyebilirim.
ama demek istediğinizi anlıyorum.

açlıkla terbiye etmek de bedene "kötü davranmak" ve bir nevi değersizlik, cezalandırma aslında.

edit:
if'i kavram olarak kullandım.
yani if yerine koyulabilecek herhangi bir düzen, disiplin, akım vb. olabilir.
  • blatta hiberna  (15.06.20 19:51:57 ~ 19:52:41) 
6 aydır falan kahvaltıyı atlayarak gayriresmi if yapıyorum.

cuma günü 17:30'da akşam yemeğini bitirdim, bişey yemedim sonra.

cumartesi 12'de bisiklete gittim. 50 km çok sayılmaz. cuma akşamından beri yediğim ilk şey cumartesi 15:30'da dondurma oldu.

tabii bisiklette yanımdaki arkadaş "deli herhalde bu" diye düşündü bu süre boyunca da, bende hiç bir sıkıntı olmadı. hatta akşam yemeğini çok yiyeyim o kadar bisiklet sürdük acıkmışımdır diye, zorlamam gerekti kendimi.

bu sürede vücut açıkçası şeker meker istemedi. alışkın herhalde artık.
  • ron dennis  (15.06.20 19:54:33) 
Sizin kadar uzun süre olmasa da aylarca if yaptım. Ben çok yoğun açlık bastırınca ne kadar sağlıklı bir iş yapmakta olduğumu düşünerek motive oluyordum, uzun süre çok sıkı bir şekilde sürdürdüm bu düzeni. Gelen açlık hissinin aç olduğum anlamına gelmediği yönündeki fikrim sebebiyle yememeyi sürdürmem cezalandırma davranışına girmiyordu bence. Buna karşılık, ifi bozmamayi zihni terbiye etme kategorisinde görebiliriz.


  • Olive  (15.06.20 19:59:11) 
Ben uzun süreli açlıkları, daha doğrusu uzun süreli açlıkların vücutta yarattığı değişimleri seviyorum, uzun yıllardır da yeme düzenimi bu şekilde oluşturdum 20 saat 24 saat 36 saatlik açlık periyotları bana çok doğal geliyor, çok çok ağır antrenman yapmamışsam app. uyarısı gelene kadar o kadar saat yemek yemediğimi fark etmiyorum bile. Senin tersine açlığın kendisi bana ödül gibi geliyor sanırım.


  • angelus  (15.06.20 20:26:17) 
veriyor


  • anais  (15.06.20 20:28:27) 
evet kafasına kafasına vuruyorum sık sık. iki üç gün yemiyorum. "yemek mi? ölümlüler için o" tribine falan giriyorum ikinci günden sonra.

iyidir iyidir.
  • alperz  (15.06.20 20:48:57) 
Uzun sureli klasik if yani 16-8 rutinin haline geldiği için bünyenin değişikliğe ihtiyacı olabilir, ben olsam cheat yapmadan önce 24 saatlik İF yaparım bir de açlığın 23. Saatinde temiz bir kardiyo direnç antrenmanı sonrası daha da süper gider. bu şekilde klasik yöntemden çıkıp ara ara farklı zaman dilimleri ile daha keyifli ve renkli bir diyet zamanlaması oluşturabilirsin, ben şahsen haftada duruma göre rutinden çıkıp 1-2 kez 24 ve ayda bir ya da yılda 1-2 36 saat civarı if taraftarıyım. Acı kahve candır, bulletproof gibi kahveyi yumuşatma ve kalorilendirme olaylarına girme derim. İnan bana, devamlı 16-8 ve belli öğün sayısı pek sıkıcı, asker gibi takılmanin alemi yok, sen iyisin yine bir de yıllarca kalori hesaplayan manyaklar var, daha ne tipler var...


  • candanag  (15.06.20 21:20:30) 
Mideni eline alman yakındır.


  • adivar  (15.06.20 21:24:53) 
açlık iyidir


  • ShadowOfMoon  (15.06.20 21:47:38) 
[]

kanepe nasıl?

yeni eve çıkacağım, sıfırdan döşenicek oturma odası. kafamda net bişey yok, bulduğum güzel mobilyalara göre şekillendiririm diyorum.

şunu beğendim, ne diyorsunuz?
www.atolyebaska.com

 
halamın koltukları aklıma geldi sene 1900bilmemkaç


  • hem şişko hem deli  (14.06.20 23:12:10) 
Rengi mavi diyor ama yeşil gibi geldi bana. Bu renk olacaksa güzel beğendim.


  • Amaranta ursula  (14.06.20 23:13:03) 
Fena değil ama bu fiyatlara çok daha güzel şeyler bulabilirsin. Gerçi zevk meselesi.


  • antihero  (14.06.20 23:13:30) 
Retro mobilyalari, ozellikle koltuklari severim. Bu da gayet iyi, rahatsa direkt alin.


  • msb  (14.06.20 23:20:52) 
Ben koltuğu denemeden alamazdim, hele bu paraya.


  • elorelia  (14.06.20 23:27:22) 
boyle mobilyalari cok begeniyorum eger salonun kalani da yine boyle retro dosenecekse gayet şık olur bence. geeci fiyati pahali geldi bana. bir de rahatlik testi yapmak lazim canlisinda, genelde bu mobilyalar şık oldugu kadar rahat olmuyor.


  • in vino veritas  (14.06.20 23:27:55) 
Bununla uyumlu eşya bulmak ya da buna bir şeyler uydurmak zor olur. Çok zorlama bir ürün gibi. Model olarak hoş değil. Kumaşı hiç kaliteli durmuyor. :(


  • GoodMorningTeacher  (14.06.20 23:27:57) 
@GoodMorningTeacher, yanına da şundan 2 tane koysam diyorum, uymaz mı? aynı renk babanne evi gibi olmasın istiyorum.
www.atolyebaska.com

şöyle de sade yün bir kilim mesela.
www.atolyebaska.com
  • Bruce  (14.06.20 23:31:13 ~ 23:31:55) 
rengini, tipini falan çok beğendim. tam bir almodovar mobilyası resmen. evin kalanını da minimal döşeyeceksen çok yakışır. fiyat konusunda çekincelerim var ama tabii.


  • chezidek  (14.06.20 23:33:22) 
şimdi tasarım olarak fikrimi belirteyim, bana hiç hitap etmiyor, kötü bana göre ama bunun hiçbir önemi yok sen beğendiysen. ayrıca gayet güzel de görünebilir doğru dekorasyonla vs. asıl sorun ürünle ilgili hiçbir bilgi yok? ömür boyu garanti falan aşırı boş laflar o koltuğu günde 5-6 saat direkt güneş ışığına koy kumaşın rengi solsun ondan sonra git ara bakalım hakkını ne diyecekler. 10 yıl sünger garantisi de aşırı saçma bir ifade. süngerin cinsi daha önemli ama o bilgi yok sayfalarında. şu koltuğun işçiliği ise o kadar basit ki hiç girmeyeyim o konuya ama ona rağmen en soldaki oturum minderinin kumaşı diğerleriyle eşit seviyede gerdirilmemiş fark etmişsindir. bence bir mail atıp sor "hele hele kardeş bu koltuğa niye 5800 veriyoruz ""bağuauz"" etkisi dışında?" diye.

soracağın şeyler süngerin cinsi. nereden hangi standartta sünger alıyorsunuz? ve kumaş martindale puanı. bu ikisi o fiyatı edip etmediğini belirler.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (14.06.20 23:34:53 ~ 23:36:49) 
@palve, hiç anlamıyorum bunlardan, teşekkür ederim. standardı ne olsun mesela süngerin? martindale kim? evi beraber döşeyelim mi seninle alksjda

fiyatlara dair de hiçbir bilgim yok, 3'lü kanepe için çok sanırım bu fiyat dediklerinizden öyle anladım. biraz tarz bişey olsun istiyorum çünkü.
  • Bruce  (14.06.20 23:38:23 ~ 23:40:46) 
Yeşil-turuncu takımlar pek tercih edilmiyor. Daha koyu bir yeşil kumaşla deneyebilirsiniz. Ama dediğim gibi kumaş kalitesiz duruyor.

www.google.com

Oturma oturmasını ağırlıkla nasıl kullanacaksınız? Çalışma odası tarzı mı, televizyon izleyip oturmalık mı, yoksa kafa dinlemelik keyiflik alan mı? Birde oturma odaları genelde salona göre küçük olur, oturma odasında daha açık renk mobilya kullanabilirsiniz ferah olsun diye.

www.kelebek.com
www.tepehome.com.tr
  • GoodMorningTeacher  (14.06.20 23:44:25) 
bu fiyat etmez değil edebilir ama en büyük 2 maliyet kalemi kumaş ve süngerdir. sünger ham maddesi ithal zaten o yüzden döviz yükselince o da yükselir çok doğal ve daha çok yükse kalite sünger fiyatlarını etkiler, kumaş da çok iyi bir kumaştır o zaman o fiyat eder ama öyle değilse kazıklanmış olursun. sen bi sor bakalım martindale test değerini, yanmazlık standartları, leke tutmazlık testi, yırtılma testi falan istediğin gibi sor ama sor yani :D fakirlik ruhuma işlemiş sırf tipine bakarak bir şey alamıyorum.

süngerin standardı şu olsun diyemem farklı sünger cinsleri var maliyetleri yakın olsa da farklı oturum rahatlığı sunar. benim favorim hyper soft süngerler mesela çok kullanılır piyasada ama onun da kendi içinde kalite farkı var. geçen bi döşemeciyle tanıştım adam 40 dansite hyper soft olduğunu bile bilmiyor o kadar kullanmamış. 35 basıp geçiyorlar çoğu modele. 35 hyper soft 5 senede perti çeker gidip garanti peşinde koş da bulasın sonra.

bence sen beni boşver mis gibi koltuk al geç :D normod diye bi marka var bi bak modellerine iyi ürünler üretiyor kalite olarak üst kalite diyemem ama en azından söylediği veriler doğru onu biliyorum ve fiyatları daha uygun.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (14.06.20 23:49:06 ~ 23:50:54) 
@GoodMorningTeacher, tv karşısında oturup pineklemelik bir alan olucak, salon olsun misafir ağırlayayım, çalışma odası olsun beynimi ferahlatsın gibi dertlerim yok aslında. evdeyken günümün çoğunu kendi odamda geçireceğim için rahatlık kısmına çok takılmamakla birlikte elbette rahatsız ya da sırf dekor olsun istemiyorum. dediğim gibi kumaş kalitesinden de bakarak çok anlamıyorum, hatta gidip dokunsam da elime verdiği histen başka bişey anlamam gibi geliyor.
öneriler için teşekkür ederim.

@palve, şu dediklerinden sonra boş veremem kusura bakma, saldın zehri kanıma. dansite dansite diye dolaşıcam modoko'da deli dürtmüş gibi. sağ ol akljsdas
  • Bruce  (14.06.20 23:50:04 ~ 15.06.20 00:02:37) 
o fiyata tek bi koltuk cok fazla sanki bilemedim


  • alttaraf  (14.06.20 23:55:12) 
palve normod dedi baktım bunu beğendim, ne dersiniz ahali?
www.normod.com

  • Bruce  (14.06.20 23:55:16) 
artık ikea kanepeleri falan bile dört bin küsurlara satıldığı için çok pahalı değil ama bu fiyata bence de çok daha güzeli ya da benzer kanepenin daha ucuzu bulunabilir.
bazen de insan "bunu istiyorum" diyor, o yüzden bir şey diyemiyorum.

bu tarz için fena değil ama koltuğu deneyip almak önemli.
mesela tv karşısında yayılmak için kol kısımları biraz alçak ya da dar kalabilir.
bu koltuklarda yayılmak pek konforlu olmaz genelde.

bir de, bence tek kişilik koltuklar aynı modelin başka rengi olmamalı.
hem başka renk hem başka model olmalı.
ürünün sayfasında "kombin ürünleri" diye bir bölüm var.
ahşap kollu falan bir şeyler var mesela orada, onlar daha iyi olur.
takım gibi olmasın yani.
ama "bence" tabii.

güle güle oturun.

edit:
ikinci örnek de biraz bekleme odası koltuğu gibi.
ya da hani ev sıcaklığı katılmak istenmiş, modern şirketlerdeki birinin odasına koyulabilir gibi.
bunlar "rahat" kanepeler değil bence.
hep böyle dik dik oturur insan bunlarda.
  • blatta hiberna  (14.06.20 23:59:01 ~ 15.06.20 00:03:19) 
@blatta hiberna, yani böyle diyince sanki hiç koltukta oturmamışım gibi olucak ama rahat koltuk nasıl oluyor? yani bakınca neyi görüp "hmm bu rahattır" diycez?
rahat koltuk diyince benim aklıma oturma kısmı 2 metre pofuduk şeyler geliyor ikea'dakiler gibi ama onlar da çok "şık" değil sanki? hem rahat hem şık nasıl oluyor da oluyor?

  • Bruce  (15.06.20 00:07:58) 
rengi iyide modeli beğenmedim. rahat mı denemek lazım. alt veya üst tarafı yastıklı olan modelleri sevmiyorum ben. eve gelince yayılmak istiyorum bunlar o zaman pek rahat olmuyor. bide kol kısmı kısa geldi bana. yastık koyup uzanayım desen pek elverişli olmaz gibi.


  • Topalordek  (15.06.20 00:12:47) 
yani işte o tarz meselesi biraz, haklısınız.
siz özellikle tv karşısında pineklemelik dediğiniz için belirtmek istedim.

kolları alçak ve dar mesela, yani yan uzanıp kolunuzu kenara koyamayabilirsiniz.
ya da işte üzerinde şöyle bir uyuklamak için kolları rahat olmayabilir.
o yüzden denemek lazım.
bir de bu tip koltuklar sert süngerliyse dediğim gibi böyle sıkışık ve dik oluyorlar.
o da ev için uygun konforu sağlamıyor bence.
yine retro, biraz daha geniş, biraz daha heybetli olanları bulunabilir sanki.

bir de dediğim gibi, oturarak almak önemli aslında.
bunların sert ve rahatsız görünmesi yüzünden değil, çok pufidik görünen bir kanepe beğenirsiniz, onun da içine gömülürsünüz yine rahat olmaz.
yani her durumda denemeden almak risk.
  • blatta hiberna  (15.06.20 00:20:52 ~ 09:48:05) 
[]

hangi font

görüyorum buraya yazı koyuluyor, sonra da font bulunuyor; nasıl yapılıyor bu? font arama yapılan bir motor mu, database mi var?
iki fontu da bulabilir miyiz?
i.ibb.co


 
  • pass  (14.06.20 00:43:00) 
bir tane de benden olsun: www.fontsquirrel.com


  • knight of cydonia  (14.06.20 13:21:12) 
[]

Güneş gözlüğü tamiri

Tam görseldeki yerden, tamamen kırılmış bir gözlüğüm var, çerçevesi bunu gibi. Tamamen kırılmış derken, birbirini tutmuyor yani.

ibb.co

Gözlükçüler tamir edebilir mi bunu? Sağlam bir yapıştırıcı ile olabilir gibi geliyor bana, hatta bi de iç taraftan kaynak gibi bişey yapabilirlerse daha sağlam olur. Ama bununla uğraşacak kim vardır, istanbul'da nerede olabilir?

 
epoksi yapıştırıcı, ince zımpara ve boya ile siz de yapabilirsiniz.


  • orient blue  (10.06.20 00:12:28) 
@orient blue, güzel fikir için teşekkür ederim ama gözlüğü piç etmekten korkuyorum. zaten zar zor buluyorum yakışan, risk almak istemiyorum.


  • Bruce  (10.06.20 00:34:03) 
[]

yasaksız ilk hafta sonu

sevgili 15 şehir sakinleri, bu hafta sonu için bir planınız var mı evden çıkmayı içeren?
ben hafta içleri evden çalıştığım için akşam 7'ye kadar, doğru düzgün yürüyüşe bile çıkmıyordum. yarın erken vapurla burgazada kalpazankaya'ya gidip temiz hava alıcam arkadaşımla, çok helecanlıyım. en son 15 mart'ta gezmeye çıkmıştım, karantina kurallarına uyup hak ettiğimi düşünüyorum heheh.



 
Böyle düşünen onlarca insan olacak sokakta. İşim var ama olmasa da çıkmayacaktım.


  • okannn  (06.06.20 01:21:07) 
Hak etmişsindir mutlaks fakst sen gibi hak etmiş milyonlar olacak dışarıda. Balkondan izlemekle yetineceğim ben.


  • monseur thenardier  (06.06.20 01:42:29) 
Ben de cikmayi dusunmuyorum. Bence milet olarak evelerde tikili kalmaktan sikildik ama bir yandan da evlere alistik gibi geliyor bana, disari cikinca kendimi guvensiz ve konforsuz hissetmeye basladim. Markete falan zorunda olmasam gitmeyecegim neredeyse


  • exlibris  (06.06.20 01:47:24) 
Kısa çalışmada olduğum için benim için değişen bir şey yok. Geçen akşam bebek sahile gittik. Hayatımda hiç bu kadar barzoyu bir arada görmemiştim. Bir süre daha ev civarı kalmaya karar verdim.


  • catch the arrow  (06.06.20 02:37:44) 
urla'ya bugün mü gitsem yarın mı diye düşünürken yağmur başladı, yarın gideceğim. bugün de alışverişe çıkarım. alışverişi hafta içi akşam işten dönünce yapmak zor oluyordu. bence ben de hakettim. aslında denize de girerim diye düşünüyordum hafta başında ama deniz daha çok soğuktur diye vazgeçmiştim, zaten hava da bozdu.


  • pati  (06.06.20 07:59:28 ~ 08:01:17) 
muhtemelen mahalle turu atacağım.

geçen kartal merkeze ve sahiline indim biraz dolaştım. insanlar maskesiz ve mesafeye dikkat etmiyor. iç içeler. millet anında unuttu hastalığı. zaten sokağa çıkma yasağı hızla artan vakalar yüzünden alındı sonra vazgeçildi.

ben bir süre daha insanlardan uzak duracağım. mahallede yürüyüş yaparım yine. bakkala gitmek, asansöre binmek bile rahatsız ediyor.
  • tabudeviren  (06.06.20 08:36:06) 
ben çıkmıyorum.
özellikle hafta sonları daha çılgın kalabalıklar olur.
hafta içi akşam çıkacağım.

vapur falan diyorsun :/ yine de dikkat et kardeşim.
maskesiz de çıkmasın kimse.
  • jimjim  (06.06.20 09:17:28) 
Sabah 5'te yuruyuse ciktim, disarda kimseler yokken biraz disarda oturdum, 8de eve dondum ve bugun benim icin bitti, yani tabii ki gun bitmedi disarda olma durumu bitti, pandemi basindan beri gunlerim aşağı yukari boyle (tabi 5te cikamazdim ilk gunlerde, hem soguk hem karanlik).

Burgazada benim de burnumda tütüyor, arada aklimdan geciyor, 7 civari bir vapurla gitsem, biraz yuruyus yapip donsem mi diye ama donus vapurunun ve donus yolunun kalabaligini goze alamıyorum. Gectigimiz senelerde sabah 8'de vapurda tek yolcu olarak gittigimi bilirim cok defa ama bu sene dinamikler cok degisti, her saatte insan olabiliyor disarda.
  •   (06.06.20 09:18:33 ~ 14:05:09) 
Ben normalde 6 gün çalışıyordum yasaklardan dolayı haftasonu evde geçti.o yüzden bugün yine çalışıyorum. Beni pek etkilemedi bu süreç çalışmaya devam ettiğim için.

Ama yarın ailemin yanına gidebilirim bir kahve icmeyede olsa.cok uzun oldu bu kadar yakınken görüşememek.
  • brnbrs  (06.06.20 12:49:45) 
[]

babylon berlin izleyen var mı?

underrated dizi diyorlar, başlanır mı?




 
Çok iyi dizi, her türlü izlenir.


  • selfdestruct  (02.06.20 00:34:24) 
hiç sevmedim aşırı sıkıcı geldi.


  • bohr atom modeli  (02.06.20 02:20:41) 
kim underrated diyor allasen, GOT ile falan karşılaştırıp underrated diyorlar, taş gibi dizi, yeni sezonunu iple çekiyorum.


  • candanag  (02.06.20 11:11:22) 
Herkesin seveceği bir dizi değil, izleyin görün. Ben bayılmıştım.


  • kojonotsuki  (02.06.20 12:45:16) 
[]

amerika'daki protestoların yağmaya dönmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

bir kısım "protesto ediyorsan insan gibi et" diyor, bir kısım da "yıllardır gördükleri zulmün ve ayrımclığın dışavurumu olarak verdikleri tepki anlaşılabilir" diyor.

siz hangi taraftasınız? ya da bunlardan farklı olarak nasıl yorumluyorsunuz?
yağmaların olması bu işin meşruiyetine zarar verir mi? yağmalar, polis aracı yakmalar olmadan mağdurlar seslerini duyurabilir ve bir şeylerin değişmesini sağlayabilirler mi?

 
bu irkcilara "biz hakliyiz bak iste bunlari basibos birakinca yagmaya basliyorlar" deme hakki veriyor bence. bir nevi gezi olaylarinin sonlarina dogru araya karisan yandaslarin provaksyonuna donusmesi ve gezi gibi kitleselden toplumsala donusebilmis muthis bir direnisin belli bir kesim tarafindan teror olayi olarak anilmasina benziyor. belki polis tutuklanana kadar isyani surdurmeleri bir noktada hakliydi ama su anda degistirebilecekleri baska hicbir sey yokken (ve olayin sorumlulari tutuklanmisken) yagmaya talana baslamalari bir cuval inciri berbat ediyor.


  • in vino veritas  (31.05.20 18:31:21) 
ellerine sağlık diyorum. sokakta slogan atarak kimse bir şey elde edemez. seversin sevmezsin ama lenin sovyetler birliği'ni parkta oturma eylemi yaparak falan kurmadı. mesele bir zencinin öldürülmesi değil, hatta zencinin öldürülmesi de değil. bugün abd denen sözde dünya devi skik ülkede bile milyonlarca insan fakirliğe, ayrımcılığa mahkum edilmiş durumda. "zenciler terör estiriyür" diyenler zencilerin bunu sırf ten renkleri için yaptığını mı düşünüyor acaba, merak ediyorum. bu insanlar dangalak olduğu için değil, diğerleriyle eşit şartlara sahip olamadıkları, hep ikinci plana itildikleri için bu hale geliyor. aradan tek tük başarılı zencinin çıkması, zenci bir hakim olması vs. milyonlarca insanın düzenli olarak maruz kaldığı rezilliği haklı çıkaramaz.

ekşi'de güzel bir entry vardı, "bunlar fransız devrimi'ni görse onda da 'ama yağmalıyorlar' derdi" gibisinden. sonuna kadar katılıyorum. devlet insan için var. her oluşum temelde insan için var olmalı. buna yağmalanan mağaza da dahil, devlet de dahil. insanın acısına, insana edilen zulme ses çıkarmayan her kim varsa başına geleni hak ediyor, edecek.

milyonlarca hatta dünyanın tümnünü düşünürsek milyarlarca insan itilip kakılıyor, köpek değeri görmüyor. louis vitton yandı diye mi üzüleceğim? az bile yapıyorlar. umarım darmaduman ederler ülkeyi.
  • der meister  (31.05.20 18:36:45 ~ 18:37:15) 
meselenin tatlılıkla çözülmeyeceği çok net.


  • chavezding  (31.05.20 18:44:10) 
özel mülklere yönelik ve sembolik bir anlamı olmayan yağmalar meşruiyete zarar verir evet. fakat kamu malına yönelik, mesela polis binalarına yapılanlar gayet destek buluyor gibi. şu an polislerden nefret etme anketi yapsalar sonuç ne çıkar merak ediyorum gerçekten.


  • arkadakiadam  (31.05.20 18:48:55) 
Zarar, zararla giderilmiyor. Zamanla Müdahale de daha sert bir hal alabilir.

ama ben dünyada kökleri de sürekli kanla beslendiği için abd'nin daha beter şeylerle karşılaşacağını düşünüyorum .
özgürlük heykeli gibi klişe semboller yerine, mazlumların göz yaşı etkisini abd'de etkisini acı bir şekilde gösterecektir.
Yine Çin, Rusya gibi sürekli rekabet halinde olduğu ülkeler bundan faydalanabilirler.
  • Erva  (31.05.20 18:53:56) 
Hicbir sekilde hakli yani olmadigini dusunuyorum. Terorizmin hakli yani yok. Protesto falan degil teror eylemine donmus resmen.
Yillarin birikimi blablabla bunlarim hicbiri ozur degil.
Iki yanlis bir dogru etmez. Bunlar irkciliga ayrimciliga karsiyiz ayagina teror estiriyor.
Protestonu adam gibi cikar yaparsın niyetin duzgunse.
O atese verdigin polis araci bile senin verginle aliniyor naptigini saniyorsun?
Dukkani hic edilen duz amerikan vatandasinin ne gunahi oldugunu mantikli bir argumanla aciklayabilecek olan var mi? Desteklenecek bir tarafi tarafi yok bu anarsinin.

O polis zaten cezasini cekecek ve ibret olacak. Bu sovun anlami yok.
Polis onune gelen masumu vuruyor durumu da yok zaten, bir polis memurunun masum adami oldurmesi polis teskilatinin zenci katlettigi anlamina falan gelmiyor. Police activity falan izleyip az cok nelerle ugrastiklsrini, hayatlarinin nasil tehlikeler altina girdigini gorebilirsiniz.
  • stavro  (31.05.20 20:56:05 ~ 21:02:56) 
Şeyi gördünüz mü, polis arabasından inen; elindeki kahve bardağından telsiz anteni fırlayan "antifacılar"ı.

Evet insanların bir kısmı olayla amaçsız pislikler olabilir, ama başlatanların aynı gezideki gibi polisler olduğundan şüphe duymuyorum. Binlerce yıllık bir taktik. Tek yanlışları sanırım hemen takip etmeleri. Gezi'de insanlar görece daha kültürlüydü o yüzden bunlar olmadı.

Taraf diye sordunuz, isyan eden kesim sonuna kadar haklı. Yüzlerce yıllık bir sorun bu ve yüzlerce yıldır eziliyorlar, polis şiddeti bir ya da iki vaka değil orada ve buradakinin aksine viral olunca bile bir sonuca ulaşmıyor.

Mercedes bayii yanarken EAT THE RICH grafittisi vardı, olay da o aslında. Seslerini duyuramadıkları için bunlar oluyor. Zamanında Detroit de yanmıştı, ya insanları dinleyecekler ya da yanacaklar benim olacaklar hakkında görüşüm bu.
  • aguen  (31.05.20 21:32:27) 
hırsızlar ya. şunu meşrulaştıran tiplemeler de ilk fırsatta hırsızlık yapacak ve gocunmayacak insanlar. hatta arkadaşlarının haberleri falan olmasa onların eşyalarını da yürütürler ve bahane olarak da "ama o benden zengin, alır, banane" derler.

adamın ölümünü de onursuzlaştırdılar.
  • anais  (31.05.20 21:36:50) 
Zaten bunu normalleştirenlerin kendileri de hırsız oluyor genellikle. Ekşi'de, orada burada hesap kabarık geldi diye mekanın tuvaletindeki sıvı sabunluğu, masadaki peçeteliği, çatal kaşık vs. çaldıklarını gururla anlatan o kadar çok yüzü kızarmayan insan var ki artık şaşırmıyorum. Bunların görüldükleri yerde itlaf edilmesi lazım.

Bu arada ölen masum adamı takan olduğunu da düşünmüyorum. Kimsenin hak aradığı falan yok bence. Polisin ceza alacağı çok açıktı zaten.
  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (31.05.20 22:11:06 ~ 22:14:33) 
Siz de görmüşsünüzdür belki ama Trevor Noah baya güzel açıklamış burada: youtu.be


  • peki madem  (01.06.20 00:11:22 ~ 00:11:37) 
olen zenci de bildigin suc makinesiymis bu arada. islemedigi suc kalmamis.

zenci haklari bahane, yagma sahane.
  • baldur2  (01.06.20 00:17:28) 
[]

good omens ve american gods

bu dizileri kitapları okuduktan sonra izlesem daha zevk alır mıyım? bir arkadaşım öyle söylemişti american gods için, kitabını oku öyle izle demişti.

gaiman denen arkadaşa biraz önyargılı olduğum için kitaplarını okumadım hiç ama türe hakimiyetimi güçlendirmek için ve dizilerin aldığı yorumlar ilgimi çektiği için bu yola girmeyi düşünüyorum. yani kitapları okuyacağım ama diziyi okuduktan sonraya mı bırakayım yoksa önce okuyayım mı bilemedim. okuyanlar ve izleyenler, ne diyorsunuz?


 
Good Omens'i önce okuyup sonra izleyin, kitap da aşırı eğlenceli.
Amrican Gods'ı okudum ama izlemedim, yorum yapamıyorum.

  • kobuzchu kiz  (25.05.20 01:06:13) 
american gods'i once izleyip sonra okudum. dogru karar verdigimi dusunuyorum. cok begendigim bir atmosferdi. ilk defa oyle tanistim gaiman arkadasla. ama kitabi okuduktan sonra atmosferden etkilenmeden diziye eh iste diyebilirdim. su anda ikisinden de gayet memnunum.

good omens'i okudum ama izlemedim. aynisini dusunuyorum yine de.
  • tanaka  (25.05.20 11:57:35) 
[]

hepsiburada'dan başka hızlı gönderim yapan site var mı?

network ürünü almam lazım, evden çalışıyorum ve bir an önce elimde olması gerekiyor. hepsiburada'nın ertesi gün teslim ettiği sistem gibi başka bir site var mı kendi getiren?




 
amazon. normal teslimde bile bana ertesi gün kapıma getirip bıraktılar.


  • mehmed resad  (21.05.20 13:17:59) 
içinde bulunduğumuz dönemde alışverişim olmadı ama normalde hız açısından amazon ve akakçe diyorum.


  • Improbable  (21.05.20 13:55:39) 
amazon kesinlikle amazon max 2 gün. hepsi halt yemiş yanında.


  • madurumdamadurum  (21.05.20 16:59:17) 
[]

Arkadaşı kırmadan araya mesafe koyma

5 senedir tanıdığım, eski iş yerimden bir arkadaşım var. Çok iyi niyetli, görgülü ve kendini geliştirmiş bir arkadaş ama benim için fazla duygusal ve şiirsel. Hayat görüşümüz çoğu konuda aynı olsa bile duygusal biri olduğu için yükselerek yaşıyor çoğu şeyi. Bir kitap okuyor bi cümleden etkileniyor, bana atıyor mesela.

Bu adamın istanbul'daki en yakın hissettiği arkadaşı benim. Kültürel, felsefi konularda da benim düşüncelerime ve zevklerime saygı duyar. O yüzden kitaptı filmdi bunları paylaşacak ben varım bitek onun için. Bu yüzden normalde daha yakın olduğum arkadaşlarıma göstermediğim yakınlığı buna gösteriyordum. Karantinadan önce iş güç derken evdeyken konuşmazdık pek, dışarıda buluşurduk. Şimdi o da olmayınca iyice bana sardı bu. Boş olduğumuz neredeyse her an beraber film izleyelim, arıyım laflayalım diyor. Ben o kadar sevmiyorum insanlarla bu kadar iç içe olmayı, sadece onunla da ilgili bi durum değil.

Bu adamı kırmadan beni bu kadar "darlamamasını" nasıl sağlarım?
Bazen ghosting yaparak, bazen geç ve yarım ağızlı cevap vererek bunu çaktırmaya çalışıyorum ama olmuyor. Karantina öncesi kırılırdı böyle yapınca, ben ufak ufak gönlünü alırdım barışırdık. Şimdi ise anlamak istemiyor muhtemelen.

Şimdi bu soruyu başkası sorsa "al karşına anlat" derdim, yapılması gereken şey bu ama yapamam. Üzülür ve tavır koyar, hatta küser bir daha konuşmaz bile belki; öyle alıngan bir tip. 30 yaşında adam doğum gününü unutup ertesi gün kutladım diye trip atar mı ya :/
Ben onu böyle kabul ediyorum çok iyi bir insan ama ilişkimizi biraz daha benim de sıkılmayacağım tarzda yürütmek istiyorum, yoksa soğuyacağım cidden.

Bi akıl verir misiniz, nasıl daha net ama kırmadan çaktırabilirim, yapılabilir mi?

 
gay olabilir. dikkatli ol


  • indifferent  (19.05.20 22:34:09) 
Al karşına anlat. Madem şiirsel bir insanmış, "Hazır karantinadayken bir süre kendi kendime kalmak, kendimi dinlemek istiyorum. Sürekli iletişimde olmak beni yoruyor. Eminim anlarsın," falan de.


  • kobuzchu kiz  (19.05.20 22:39:01) 
kobuzchu kiz+1 kendi silahiyla vurmak en dogrusu bence de. empati yaptirirsan bi sure rahat verecektir.


  • in vino veritas  (19.05.20 22:47:56) 
arkadaşın benim hayatımın bir bölümüne çok benziyor. o yıllara baktığımda benim titreyip kendime gelmeme vesile olacak soğuk ve sert müdahalelere ihtiyacım olduğunu görüyorum. hiç alttan alma onu bir şeylere yönlendir. sevgili olur, hobi, iş vb. bir şey olur. yapacağın şeylerle arkadaşının kaderini değiştirebilirsin.


  • tabudeviren  (20.05.20 00:14:27) 
tabu +1 Arkadaşını başka birşeylere yönlendir.


  • komando kani var bende  (20.05.20 00:31:55) 
İşte bu yüzden işini bilenler 4S kuralını uyguluyor ya. Bu çocuk gibiler hep mevzudan çok uzak yaşıyor. Sana tavsiyem kendisini sana karşı daha fazla doldurmadan çek karşına "bizden olmaz" de. :)


  • dirildimde geldim  (20.05.20 23:59:23) 
[]

türk evlerinde neden duvar kağıdı kullanılmıyor?

şu belarus'taki kelepir daireyi görünce aklıma geldi.
re.kufar.by

amerikan filmlerini izlerken, özellikle suburb evlerinde, dikkatimi çeker hep; biz neden duvar kağıdı kullanmayız diye. bize gelmemiş bir moda olduğu için mi, yoksa başka bir sebebi var mıdır? bu konuda yorumlarınızı merak ettim.

bi de yerden duvarın yarısına kadar gelen ahşap kaplama geleneği var mesela, yine amerikan suburb evlerinde oluyor; o da dekoratif bir hareket katıyor bence duvara.

acaba amerikanın ahşap evlerini örtmek daha kolay diye mi kullanıyorlar bunu? bizde sıva üstü boya atınca gerek kalmadığını mı düşünmemişler?

 
günümüzde duvar kağıdı ökküz gibi pahalı malzeme çünkü. zarar gördü mü onarmak da zor, hatta imkansız. uygulaması da zahmetli.

bu dairedeki duvar kağıtları 80'lerin sonunda demode oldu gitti, eskiden vardı. bizim ev de aynen böyleydi hatta.

alçıyı vurup saten boyayla boyamak hem daha ucuz, hem de yıkıntı döküntü durumunda onarmak çok kolay.
  • kibritsuyu  (15.05.20 18:11:20 ~ 18:12:49) 
kullanılıyor ve çoğunlukla çok çirkin oluyor bu linkteki gibi. ankarada yeni evlerde duvarın 1 tanesini yarısını falan kaplıyorlar daha da çirkinleşiyor


  • glamdr1ng  (15.05.20 18:11:27) 
ben çocukken kullanıyorduk ama buyuyunce ailem artık hep boya yaptırmaya başladı. bize gelmemiş değil de geçmiş gitmiş bir moda sanırım


  • carpenic  (15.05.20 18:12:08) 
İnşaatların dandik olmasından ötürü olabilir. Benim evin duvarları, zemini yasyamuk. Zemine parke bile yaptıramadık yamukluk yüzünden, önce düzelttirip sonra üstüne yaptırmamız gerekti.


  • plutongezegendegilmi  (15.05.20 18:12:19) 
totomdan sallamaya geldim açılın.

duvar kağıdı temizlik anlamında vs daha rahat ve dikkatli kullanılırsa daha uzun süre temiz bir görüntü sağlıyor boyaya göre ayrıca yedek bulunursa onarımı da çok zor değil çünkü boyadaki gibi ton farkı olmuyor sorunlu yere yeni boya vurulduğunda oluşan ancaaaak aşırı maliyetli bir şey bu meret. bu amarikanlar genelde malum uzun ev kredileri ödeyerek yıllarca hatta ömür boyu aynı yerde yaşıyorlar daha çok. türkiye'de bu durum daha az bana kalırsa, bence ortalama bir türk ailesi amarikan ailesine göre daha fazla ev değiştiriyor. bu da duvar kağıdının avantajını ortadan kaldırıyor.

yorumlarım bu kadar.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (15.05.20 18:18:08) 
Annemler 90lı yıllarda kullanıyormuş. Biraz eski moda diye bakılıyor bence.


  • ruhen hastayim ben  (15.05.20 18:19:08) 
Bir dönem evimin her duvarı kağıt kaplıydı ama sonrasında çarpma ve yırtılma olunca çok kötü oldu. Zor zar söküp boyaya döndük.
Bence gereksiz, bazı odaların tek duvarı belki olabilir.

  • brnbrs  (15.05.20 18:44:18) 
eski evlerde var. Anneannemlerin eski evinde de vardı, İstanbul şişlide kaldığım öğrenci evimizde de. Yenileri pahalı diye yapmıyor olabilirler doğru.


  • nhk ni youkosu  (15.05.20 18:49:46) 
duvar kağıdı yukarıda yazdıkları gibi pahalı bir şey.
hâlâ çok şık, güzel ve kalitelileri var yani duvar kağıdı o kadar da demode değil ve kullanılıyor ama imkânı olan, dekorasyona önem verip buna iyi bir bütçe ayırabilen insanlar tarafından tercih ediliyor daha çok.
mecburen öyle.

sizin anlatmaya çalıştığınız amerikan evlerindeki lambriler bence de çok güzeldir.
bir de bizdeki gibi olmayan geniş süpürgeliklerini de beğenirim.
bizde bir ara yerden tavana kadar lambri modası vardı ama o zaman da belli muhitlerde oluyordu.
yine pahalıydı, ama şimdiki kadar değil.

şu anda biraz demode oldu ama bu tip şeylerin demode olmasının nedeni malzeme pahalılığı ve kullanımın aşırı düşmesi bence.
malzeme pahalılığıyla gelen işçiliğin yok olması konusu da var.

kapı yaptırmak için kapı ustası buluyorsunuz, hazır amerikan kapı takmaktan başka şey bilmiyor.
çünkü artık amerikan kapıdan başka kapı yapıl(a)mıyor.

evin antresini, koridorunu lambri yaptırıp, buna uyumlu masif parke döşettiğiniz zaman ciddi para harcamanız gerekir.
yaptıran yok mu? var.
ama belli bir kesim.
artık ortalama evlerde böyle şeylerin yapılması çok zor.

masif, eski tip, bildiğimiz gerçek parke bile zor bulunur oldu neredeyse.
amerika'da en dandik prefabrik evlerin, kasabalardaki devlet dairelerinin bile ahşap malzemesi masif oluyor çoğunlukla.
çünkü orada ahşap malzeme ucuz.
dolayısıyla bizdeki gibi sentetiğe kaymalarına gerek olmuyor, görsellikten de ödün vermiyorlar.
  • blatta hiberna  (15.05.20 19:16:43) 
bizde modası erken geçti.

ayrıca avrupada ev almak, satmak , yatırım yapmak vs bizdeki gibi değil.
insanlar ya çok geçici takılıyor ya da ömürlük ev alıyor. dekorasyon mantığı da o yüzden farklı.

ayrıca pasaklı bişey genelde, çok iyi fikir değil.
  • rewlack  (15.05.20 20:12:57) 
90'ların sonu gibi, özellikle 2000'lerde kullanılıyordu hatta modaydı da ancak kullanışlı değildi, sonra modası da geçti. ayrıca hem pahalı hem de kolay yıpranıyor.
hele evde çocuk varsa muhakkak eklenti yerlerinden yırtıyor çocuklar onları.

bana göre saten boya hem daha güzel hem de daha kolay.
  • not sure if serious  (15.05.20 20:22:16) 
çünkü modası geçti ve doğu avrupanın sıkıcı evlerini andırıyor.


  • ya ben lan neyse  (15.05.20 20:23:50) 
çünkü duvar kağıdını allah kahretsin. evin bir odasını duvar kağıdıyla kaplayalım dedik üç gün anamız ağladı. bir de neredeyse 4 metre tavan. bir daha duvar kağıdı yapacağıma sıvası dökülmüş evde yaşarım daha iyi. benim gerekçem bu.

ülke: almanya. burada bayağı yaygın aslında. ya da benim bulunduğum evlerde öyleydi.
  • bohr atom modeli  (15.05.20 22:19:04 ~ 22:21:25) 
Tekstil tabanlı duvar kağıtları daha pratikmiş. Takılması ve sökülmesi kolaymış. Kullanmadım sadece duydum.


  • komando kani var bende  (15.05.20 22:29:09) 
80'lerin sonu ve 90'ların başında oturduğumuz evlerde hep duvar kağıdı vardı. 90'ların ortasında ev ararken emlakçılar hep evlerin "saten boya" olmasını övüyordu, biz de "vay canına, duvar kağıdı veya düz boya olmadığına göre bu bayağı iyi bir şeydir" diye etkilenmiştik. O noktadan sonra duvar kağıdı falan görmedim yeniden. Duvar kağıdı eski evlerle özdeşleştiriliyordu o dönemde sanki, bir daha da tercih edilmedi.


  • wish i could find a way to disappear  (16.05.20 15:21:40 ~ 15:25:53) 
temizliği zor ve masraflı olduğu için. kağıt kirlenince değiştirmek yerine söküp boya çekiyorlar.


  • semitika  (16.05.20 15:23:15) 
bakınız mesela örnek vereyim yukarıda yazdıklarıma.

şu anda kiracıyım. tuttuğum evin salonu tekstil gibi olan duvar kağıtlarından kaplı. evin geri kalanı alçı duvar, saten boya.

ben evi tutar tutmaz boyacı getirttim, iki kilo alçıyla kırılan, dökülen, delinen her yeri onardılar, 2-3 kova boyayla büyün evi tertemiz boyandı. işçilik dahil maksimum 1000 liraya ev mis gibi oldu. hatta taşınırken yepyeni boyanmış kirişe dolabı gemçirdiler, orası kırıldı. ben taşınmadan sonra saten alçıyla mis gibi onarıp zımparalayıp, artan boyayla da rötüş yaptım, mis gibi oldu. aylar sonra oğlan duvarı kalemle boyamış, sildim çıkmadı. artan boyayla boyadım üstünü, mis. hiç bozulmamış gibi.

ama salon? duvarın birinde önceki herifin astığı aynadan kalan ve silmekle çıkmayan sapsarı bir çerçeve izi. duvarlarda önceki herifin çaktığı çivi delikleri. fon perdelerini astıkları askıların delikleri, dış cepheye bakan duvarların içine de yalıtım için strafor döşenmiş, bir de oraya bir şey çarpmış göçmüş orası.

yani yedeği bile olsa yine neredeyse bütün salonun kağıtlarının sökülüp yeniden yapılması lazım ki tertemiz olsun. ne yaptık? bir şey yapamadık, öyle kullanıyoruz.

bir de kontrata da yazmışlar demirbaşlar kısmına, "salon ithal bilmemne duvar kağıdı" diye. üstüme de zimmetlemişler. sökeyim desem, kendi cebimden salonu da alçı ve boya yapayım desem onu da yapamam yani.

öyle saçma bir şey duvar kağıdı.
  • kibritsuyu  (16.05.20 16:30:17 ~ 16:32:12) 
[]

ikinci el enstrüman piyasasının kalbi nerede atıyor?

seneler sonra elektro gitar ve amfi alacağım. eskiden forumlardan takip ederdik işi bilen insanlardan ederinde, iyi bakılmış parçalar bulurduk. şimdilerde nerede dönüyor bu iş? sahibinden ve letgo'dan bakıyorum ama nedense güven vermiyorlar. hele ki şu dönemde zırt pırt insanlarla buluşup deneme yapıp sonra beğenmemek, tekrar bakmak hiç sağlıklı değil. siz yakında yaptınız mı böyle bir alışveriş, napalım?
teşekkürler...



 
valla dükkanlara düşersen işin zor çünkü sahibinden'de direkt satış yapan satıcılar bile hayvan gibi yüksek fiyatlar çekiyorlar ederinin çok üzerinde. hayırdır bu ne fiyat diye sorunca da "abey sıfırı şu kadar para istiyosan sıfır al" diyor ama bilmedikleri bir şey var sıfır piyasası bitti noktasına geldi.

neyse, ben beğendim gitarı 2. el olarak bulduysam almadan önce gidip sıfırını deniyorum(bulabiliyorsam tabii bir mağazada) bulamıyorsam da zaten nut width, scale, neck radius gibi bilgileri alıp aynı ölçülerde başka bir gitar buluyorum sıfırını deneyebileceğim gidip onu deniyorum klavye rahatlığını anlama açısından. ton ve işçilik kalitesi gibi detayları zaten incelemelerden bulabiliyoruz. geriye bir tek gitarın ne durumda olduğu kalıyor onu da çok dert etmiyorum çünkü büyük bir falsosu olmadığı sürece basit sorunlar oluyor "araç başında" pazarlık yapmana yarar bir şeyler bulursun illa ki.

elektronikler önemli zaten bir tek 2. elde bana kalırsa en çok oradan patlıyor gitarlar. onu da çözersin zaten.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (14.05.20 00:47:34) 
Önceleri (6-7 sene önce) alternatif olarak garaj.com vardı enstrüman satışı ile ilgili. Şimdi baktım hala aktif.Buradan fiyat kıyaslaması yapabilrsiniz.

Şu dönemde zor ama tünele gidip müzik marketlerden beğendiğiniz merak ettiğiniz modelin sıfırını inceleyip fikir sahibi olabilirsiniz.İkinci elin kondüsyonunu kıyaslama açısından da iyi olur.
  • glavina  (14.05.20 06:30:59) 
ben de uzun zamandır girişmedim bu tür işlere ama turkrock hala devam ediyor sanırım

turkrock.com
  • makbur  (14.05.20 06:56:54) 
Aslında ne alacağım az çok belli, o yüzden klavyeyi manyetikleri denememe gerek yok pek. benim derdim adam ilana açıkça sorunu yazsın, gidince sürprizle karşılaşmayayım konusu. Varsa yoksa kozmetik sorunlar; haberi bile yok köprünün dağıldığından çünkü bilmiyor, öyle bi heves almış kullanmış hunharca bakım yapmadan. Soruyorsun teller değişti mi markası ne diye, ben menemen yapmayı bilmem ki diyen yeni gelin gibi ehihihi diyip sırıtıyor. 2. El alışveriş şanından bunlar, normal zamanlar olsa erinmem de hani ama şu durumda biraz konforlu alışveriş istiyorum. Fikirler için teşekkür ederim, bakacağım :)


  • Bruce  (14.05.20 10:41:56) 
bahsettiğiniz biraz da şans işi..

10-15 sene önce yakın arkadaşım bir heves gibson les paul studio almıştı. 6 ay sonra gitarın headstock bölümü kendi kendine kırıldı hatta şunun aynısı;

www.mylespaul.com

luthier'e götürdü tamire adam ne dese beğenirsin, burası daha önce de kırılmış:) aldığı herif nasıl yaptırmışsa artık hiçbir iz boya çizik vs yokmuş.

gözünüzü korkutmak için değil de, iyi anlayan kötü niyetliler de olabiliyor ve daha büyük sorunlara yol açabiliyorlar.

şansınız yaver gider umarım..
  • makbur  (15.05.20 03:28:45) 
[]

akut sivilce problemi

aramaya inanıyorum, sorgusuz kulu ve elçisyim; sivilce azaltmak için belirli yöntemler her yerde var. ama benim durumum biraz farklı, izin verin açıklayayım...
(edit: hay sıçam çok uzun olmuş, yol yakınken kaçın okumayın. altı üstü bi sivilce zaten; meğer benim canım sıkılmış)

karantinanın 20. gününden itibaren dudak ve burun çevremde sivilceler çıkmaya başladı. aynı bölgede dip dibe onlarca çıkan hastalıklı surat sivilcesi gibi değil de, bir tane ama sarı sarı büyüyenlerden çıkıyor. ilk başlarda tek tekti, sonra bir gecede 3-4 tane olmaya başladılar. genelde 2 ya da 3 gün sonra kendi kendine geçiyor, hiç sıkmıyorum zaten. sıkmak da istemiyorum acıyor dokununca.

benim sorum şu, bu sivilceler daha önce yokken ne oldu da çıkmaya başladılar? hadi değişen şartları bulalım, sonra ben o şartları eksisine döndüreyim ve sivilcem çıkmamaya devam etsin. yani ben bu soruda tedavi değil, önlem arıyorum.

yeme düzenim ilk 2 hafta abur cuburla geçti ama sonra bıraktım. önceden hiç yemiyordum cips çikolata falan, bu yapabilir diyeceğim ama sivilceler basmadan önce bırakmıştım bile. hatta aksine normalde haftada 1 yediğim fast food'u 43 günde 2 veya 3 defa yemişimdir; yani geniş açıdan bakınca normaldekinden daha sağlıklı besleniyorum; o yüzden beslenme kısmını eliyorum.
peki daha önce yemediğim ne yiyorum? yumurtadan olabilir denmişti ama onu da 1 haftadır yemiyorum, hala çıkıyor sivilce.

cilt bakımı yapan bir insan değildim, hala da değilim. karantinadan önce neredeyse her gün duş alıyordum, evdeyken bu azaldı. bununla ilgili olabilir mi diyeceğim ama duşta yüzümü en fazla duş jeliyle yıkıyordum, özel bir müdahalem yoktu. kıçı kırık jelin normalde çıkacak sivilce baskınını engelleyeceğini düşünmüyorum ama bilemedim de pek. zaten normalde yağlı cildim de yoktur pek, kurudur hatta, krem sürerdim kışın her gün.

beslenme ve bakım konusundaki durumlar böyle, başka bir sebep gelmiyor aklıma. aklıma yatan ama etkisine emin olamadığım bir sebep var gerçi. işimin çok yoğun olmasından dolayı gün içerisinde sürekli stres ve telaş içinde olmam ve kapalı kalmanın beni çok bunaltması. bu ruh halinin üzerine çok yoğunlaşmamaya çalışıyorum, hatta bir ara "alıştım galiba" demiştim ama o kısım kabullenme şeklinde gerçekleşti bence; yoksa öncekinden daha huzurlu hissetmiyorum. detay vermeme gerek yok, siz de hissediyorsunuzdur o kapalı kalmış ve boş olma hislerini. sadece, ben çok alışıktım ortam değiştirmeye, stresli ya da üzgün hissettiğimde bir yerlere giderdim maksat içinde bulunduğum ortam değişsin. şimdi ne kadar kötü hissedersem hissedeyim evin içindeyim. sivilcelere sebep buysa yapacak çok bir şey yok buna, bir süre daha idare edeceğiz mecbur. ama bir anda bu kadar sivilce yapar mı stres, üzüntü vs. bilemedim.

demem o ki; benim aklıma gelmeyen bir değişken var bu denklemde ve bunu bulursam sivilcelerim defolur gider gibi geliyor bana. bu noktada benim göremediğim şeyleri görüp bana perspektif kazandıracak siz duyurudaşlarıma danışmayı uygun gördüm. şundan olabilir, bak şunu yanlış yapıyorsun, sen öyle dedin ama şurası da şöyle gibi beyin fırtınalarıyla bence bu işi çözeriz biz.

sonsöz: ben tabii kökten çözüm arıyorum ama gittim şu sivilce kreminden aldım belki işe yarar diye.
s1.thcdn.com
bunun neredeyse aynısını 3-4 sene önce kullanmıştım ve inanılmaz kurutup düşürüyordu sivilceleri. ama aldıktan sonra baktım aynısı değilmiş tam, bilmiyorum ürün mü farklı yoksa yazıları mı değişti.
cdn.suslusozluk.com
neticede 2 gündür sürüyorum ilk linkteki yeni aldığımı, pek bir etkisi yok gibi. öncekini sürdüğüm gibi yanmaya başlardı sivilcenin olduğu yer, bunda o kadar yanmıyor. gerçi bu bir gösterge midir bilemedim...

 
Ben de sivilcelerden çok çektim özellikle akut olarak bazı dönemlerde çok artıyordu.Sivilcenin bir çok nedeni var baya fazla bunları girmicem ama son zamanlarda sadece diyet yapıyorum erkek kişisiyim düzenli duş alıyorum sadece,yüzüm için bir şey yapmıyorum ve sivilce yok şu anda


  • shredd  (02.05.20 15:06:07) 
Kökten çözüm sadece zerotanin türevi ilaçlar.Bunun dışında kökten çözüm istiyorsan diğer tüm parametrelere dikkat etmen lazım dışarıdan kremle yoğurtla olucak iş değil


  • shredd  (02.05.20 15:09:39) 
"işimin çok yoğun olmasından dolayı gün içerisinde sürekli stres ve telaş içinde olmam ve kapalı kalmanın beni çok bunaltması."

bu cümlenizden sonra benim aklıma direkt stres kaynaklı hormon sisteminde olabilecek bir aksama geldi. sivilce denen şey hormonal bir dengesizlik olduğunda ortaya çıkan bir şey çünkü çoğunlukla. hormon sistemindeki bozulmayı tetikleyen şeylerden birisi de stres tarzı durumlar. detoks etkisi olan yiyecekler/içecekler tüketebilir, karaciğerinize çok yüklenmemeye çalışabilirsiniz. çinko açısından zengin yiyecekler de hormon dengesini sağlamaya ve sivilcelere karşı iyi gelebilir.
  • Thredith  (02.05.20 16:53:08) 
Sorunuzu okuyunca ahaaa bu benim dedim. Bende de son 1 aydır bu şekilde, ergenliğime geri dönmüş gibiyim, ama sadece çene bölgesinde çıkıyor. Yeme içme alışkanlığımda hiç bir değişiklik olmadı. Aklıma tek bir neden geliyor, stres. Yani stres yapmayalım diyeceğim ama çok zor.. herkeste bir kaygı hali var bu dönemde. Ama rahatlamak için, en azından stresi azaltmak açısından spor, meditasyon, yoga, müzikle uğraşmak, resim yapmak, yemek yapmak hangisiyle ilgileniyorsanız onlara yoğunluk verin derim ben.


  • astrid  (02.05.20 18:57:11) 
[]

Bu ağaç ne ağacı

Öndeki çiçekli olanı soruyorum. Dolmabahçe sarayının ön bahçesinde görmüştüm.
ibb.co



 
manolya.


  • engelbert humperdinck  (04.04.20 16:16:23) 
[]

İstegelsin'deki maske

Şu maskeden alan var mı, çok dandik bişey mi? Maskesiz alışverişe gitmek yasak olmuş diyolla.
ibb.co



 
işin uzmanı değilim ama dandik durmuyor, maskeler böyle zaten


  • xvyz  (03.04.20 22:20:02) 
alabilirsin maskeler boyle zaten,

aynisinin tanesini bes liraya almistim, burada daha ucuz en azindan
  • exlibris  (03.04.20 22:42:15) 
100-120 lira bandında aynısının 50liklerini bulabilirsin hocam hepsiburada gittigidiyor n11de falan. az önce baktım


  • biseysorucam  (03.04.20 22:42:50 ~ 22:43:07) 
[]

kaliteli ozalitçi/baskı merkezi

şirketin pazarlama faaliyetleri doğrultusunda 5 bin parçalık çeşitli ürün, katalog, flyer vs. bastırmamız lazım; işini doğru düzgün yapan, müşterinin beklentisine uygun hareket etmeye çalışan kaliteli bir ozalitçi arıyorum. parası neyse önemli değil, bıktım yeşil rengi sarıya yakın çıkartan saçma baskıcılardan. bu işin en iyileri kimlerdir avrupa yakasında? kendisi getirecekse nerede olduğu da çok önemli değil gerçi...

var mı sizin iş yeriniz için kullandığınız bir yer. ya da ozalitçiler çarşısı gibi bişey var mı?
teşekkürler...

 
beşiktaş bunun merkezi. necdet kazıktır ama iyi iş yapar. necdetin sırasındaki ozalitçilerle pazarlık yapın derim.


  • windows95  (31.03.20 16:06:10) 
[]

şebnem ferah müziği bıraktı mı?

çok uzun zamandır şarkı yapmıyor, nedeni var mı, bir yerlerde bununla ilgili bir açıklaması var mı? kendini başka bir hayata mı adadı, noldu?




 
bu ay ve önümüzdeki aylar bir sürü konseri vardı hatta 28 marttakine ben de gidecektim ama korona yüzünden hepsi iptal oldu.


  • sanguine  (30.03.20 22:46:01) 
@sanguine, yeni şarkı yapmıyor ama dimi? nereye kadar aynı şarkılarla mesela.

edit: 2018'de albüm çıkarmış, hiç duymamıştım. dinlenmiyor mu ki?
  • Bruce  (30.03.20 22:47:38 ~ 22:49:11) 
yaratıcılıktan uzak şarkılar bana zevk vermiyor.


  • NightBringer  (30.03.20 23:46:28) 
Rock şarkılar eskisi kadar rağbet görmüyor hem dünyada hem bizde. Eski popülaritesi yok yani. Yine de konser vermeye devam ediyor.


  • black holes in the sky  (30.03.20 23:49:46) 
türk rock müziği genel olarak muazzam bir duraklamaya girdi, konu şebnem ferah özelinde değil.
bunun büyük sebeplerinden birisi de bilmemnefestler.
gruplar bu festivallerden iyi para kazanıyorlar ve üretimi askıya almış durumdalar.
şebnem ferah da bunlardan birisi.
  • teritori  (30.03.20 23:56:02) 
sorunun cevabı değil ama yazmadan edemedim. ses, söz, beste ne kadar kıymetliyse aranje-düzenleme de o kadar gerekliymiş. bunu şebnem'in ilk ve son albümlerini karşılaştırınca açık bir şekilde görüyorum. kadın nere, parmak izi nere. insan başladığı noktadan da geriye düşüyor, tuhaf.


  • berhudar ol evladim  (31.03.20 09:41:04) 
[]

sütlü kahvaltılık gevrek yeme problemi

hepinizin çok ciddi ve kocaman dertlerinin olduğu şu corona günlerinde canınızı kendi minik derdimle sıkmak istedim.

arkadaşlar ben içine süt koyduğumu kahvaltılık gevrekleri kaşıkla doğru düzgün yiyemiyorum. ağzımı açıyorum coco pops'u almak için, kaşıktan süt damlıyor aşağı. öyle minik ağzım da yok, elim kolum da sağlam bin şükür. artık gerizekalı olduğumu düşünücem çünkü düzgün yiyebilmek için tüm dikkatimi oraya vermem gerekiyor.

bu bu kadar zor bişey mi söyleyin lütfen? o süt çok fazla akışkan değil mi, hemen dökülmeye çalışmıyor mu? benim aldığım sütte mi problem var? kaşıklarım mı dandik? nedir ben anlamıyorum yıllardır yemiyordum bu yüzden bu mereti, şimdi evde kalınca alayım dedim allah da kahretsin sakallarım yapış yapış oldu. nalet gitsin yeminle ya.
silicem bu duyuruyu da.

bi bişey söyleyin size de zor geliyor mu?

 
Kaşığa sütü çok doldurunca öyle oluyor evet. Kaşığı doldurduktan sonra tabağın kenarına süzme hareketi ile fazlasını alırsanız sıkıntı olacağını zannetmiyorum.


  • heritage  (24.03.20 12:03:21) 
@heritage, yıl olmuş 2020 yaş olmuş kazık bunu yapmak istemiyorum bebek gibi ya, çok küçük düşürücü bir hareket değil mi? :/
yemem daha iyi valla...

  • Bruce  (24.03.20 12:09:14) 
Az önce benzer bir şeyi yedim ve çenemden aktı. Elimi ağzımı yıkadım geldim bu başlık. :)

Sütte sorun var evet. Bu kadar düşük viskoziteli bir şey olamaz.
  • kisa  (24.03.20 12:12:48) 
kenarını süzme hareketi niye bebek gibi olsun ya,

Dining Etiquette 101'in en temel kurallarındandır.

youtu.be
  • aziz dostum jack  (24.03.20 12:26:04 ~ 12:26:41) 
Ne demek kenar süzme hareketi bebek gibi, o hareket olmasa içtiğim tüm çorbalar tişörtümdeydi ki çorbanın viskozitesi süte göre hayli yüksek. Kaşığı çok doldurma, süzme hareketini yap hiçbir şey olmaz. Peki önce coco pops'u mu koyuyorsun sütü mü :D


  • ekaterina  (24.03.20 12:39:08) 
ahaha, daha demin izlediğim seinfeld'in bi bölümünde de jerry gevrek yiyordu ve ben de bu sorunu düşünüp "du bakayım dökecek mi benim gibi" diye ekrana kilitlendim kslfd.

evet o dediğin hepimiz için bir sorun. peki neler yapılabilir? tabağın kenarına süzme hareketi en makul çözüm, bebeklikle bağdaştırmaktan ziyade ben sıkılıyorum ama her kaşıkta o hareketi yapmaktan, sabırsızlanıyorum o yüzden bana göre de değil.

ikinci olarak gevreği sütle buluşturduktan sonra biraz bekleyip, sütle gevreğin biraz daha bütünleşmesini ve gevreğin de sütle şişmesine izin verebilirsin. bu durumda süt müktarı nispeten biraz azalacak, bir de gevrek sütü emdiğinden kaşığa çoğunlukla gevrek almaya özen gösterdiğin takdirde çok akma sorunuyla karşılaşmayacaksın. en son kasede kalan sütü de kafaya dikeceksin. ben böyle yapıyorum ^^

son olarak, her kaşığın çukur kısmı farklı olabiliyor. mesela benim evde kaşıkların yarısıyla çorba dahi içilmez, onlarla sulu yemekimsi şeyleri yiyorum. diğerleri daha oyuk, onlarla full sıvı şeyleri tüketiyorum. ve evet buna her seferinde dikkat ediyorum çünkü dökmekten hoşlanmayan minik bir ruh hastasıyım ahshd.
  • treamorg  (24.03.20 12:51:51) 
Aziz dostum jack +1 fakat kaseden sıvı bir şey yenirken kenardan süzme hareketi yapılmaz. Kaşık 2-3 mm uzaklaştıktan sonra sıvıdan; sadece kaşığın alt kısmı süte/çorbaya değecek şekilde saniyelik bir değdirme hareketi yapılır ve sonra kaşık ağza götürülğr. O zaman damlama falan olmaz çünkü alttaki damlayı tabağa bırakmış olursunuz.

Sevgili Bruce, sana gelince, biz mi öğreteceğiz yemek yemeyi bu yaşta? Silme bu soruyu da kalsın ibretlik.
  • irene  (24.03.20 12:57:43) 
@ekaterina, bu da soru mu, tabii ki önce coco pops! aksini yapan cahildir, dining etiquette öğrenmeye davet ediyorum onları...

sevgili michelin restoran müdavimleri @aziz dostum jack ve @irene, sizlerin evde pijamayla kıçı kırık gevrek yeme eylemini bu denli ihtimamlı yapıyor olmasına imrendim. ben @treamorg'un dediği gibi dibinde kalınca kaseyi yüzüne diken bir barbar olarak bu dediklerinize evde uyamıyorum ne yazık ki. her seferinde kasenin kenarına dokundurup fazlalığı almak fazla efor geliyor ve sabırsızlanıyorum ben de. gereğinden fazla değer vermiş hissediyorum o saçma yiyeceğe. ağzım yeterince büyük olsa doluyken de dikerdim.

ama tek sorun yaşayan ben olmadığıma sevindim, demek ki sorun bende değil.

@irene, sorunun bende olmadığını anladığıma göre göğsümü gere gere tutabilirim soruyu; sen merak etme :))))
  • Bruce  (24.03.20 13:28:38 ~ 13:31:01) 
ahahahahahh gözümden yaş geldi gülmekten.
daha bu sabah coco pops yerken dökmeyeyim diye öyle bir ciddiyetle uğraştım ki sanırsın cern'de karanlık madde deneyi yapıyorum, tek bir yanlış hamlemde dünya kara deliğin içine çekilecek. ama olmadı tabi aktı gene çenemden. çenemden akmayıp direk kaseye damlayanlar da ayrı dert. onlar da minik coronacıklar gibi gibi sağa sola sıçrıyor. bir elimde kaşık bir elimde peçete, bir ağzımı çenemi bir masayı, laptopun klavyesini siliyorum. sorun bende diyordum ama içim rahatladı, yalnız değilmişim.

ps: 1. kasenin dibini elbette kafaya dikerek içeceğiz. bunun barbarlıkla ne alakası var, ya ne olacağıdı???
ps: 2. tabi ki önce coco pops sonra süt. aksini yapanların sütüne coronalılar hapşursun.
  • halanne  (24.03.20 15:34:56) 
Ben bunu yeni gelin akrabamızın evine gidince çorba içerken yaşadım. Kaşıklarda bişi var. Evdeki kaşıklar eski yirmi yıllık kaşık, onlarda öyle bir sorun yaşamıyorum.


  • windows95  (24.03.20 16:36:58) 
[]

80-90'larda gazetelerden kuponla neler almıştınız?

böyle bir dönem vardı, bunu bilen üniversiteli bile değildir. profilo tv, baskül ve siyah bisan mountain cat 18 vitesli bisiklet almıştık biz. meydan larousse'ları, sözlükleri de hatırlıyorum.

bir de maket dağıtılırdı kartondan. ben casper'ın hayalet şatosunu yapmıştım günlerce uğraşıp. sonra da bülent amcanın kızı bir gün ben okuldayken bize geldiğinde üstüne atlayıp yıkmıştı, çok ağlamıştım. 50-60 santimlik kocaman bişeydi.

sizler neler almıştınız? duruyor mu hala? bizim profilo tv duruyor hala heheh.

 
2000 başlarında sudoku almıştım elektronik. 90 sonunda da yanlış hatırlamıyorsam 50-100 parçalık bir puzzle almıştım.


  • golgi aygıtı  (22.03.20 01:49:45) 
saçma sapan plastiğimsi salata kasesi takımı ve kaşıkları :D annem cam olmadıklarını görünce hayal kırıklığı yaşamıştı ama yine de uzun bir süre kullanıldı evde. ansiklopedi seti olmayan da yoktu zaten. sonra hepsi atıldı.


  • hypathia  (22.03.20 01:55:31) 
Ansiklopediler alındı, tv alındı. Ben kendi azmimle 25 kupona hürriyet’ten bir oyuncak tren seti almıştım :)


  • silah taciri  (22.03.20 08:02:17) 
alcatel cep telefonu üstelik ilk telefonumdur kendisi ve sünnet hediyemdi kendime aynı zamanda, büyük bedeller ödedim yani :))


  • okumus balikci olcam ben  (22.03.20 11:44:18) 
cogu seyi aldik. bazi gazeteleri sirf bunun icin aliyorduk hatta. ama en unutamadigim sabah gazetesinin verdigi muzik setidir. dev muzik seti diye reklamlari yapildi haftalarca. elimizde alisveris torbalari vardi muzik setini almaya giderken. tasiyamayiz taksi mi tutsak dedik. sonra ekmek boyutunda bi kutu verdiler. koltuk altimda tasidim.


  • pide  (22.03.20 11:50:18) 
80-90'lar değil ama 2000'lerin başlarında motorola cep telefonu, atari, pokemon ıvır zıvırları almışlığımız var.


  • nothing in my way  (22.03.20 12:17:17) 
Şahsen değil de dedem televizyon almıştı Sabah gazetesi kuponlarından 1995 senesinde.
Birkaç sene öncesinde Çalışır durumdayken televizyoncuya verdim.

  • put it in your appropriate place  (22.03.20 12:49:41) 
Bisan İhlas- mountain cat


  • komando kani var bende  (22.03.20 13:03:58) 
Hali,sirt cantasi,kuran,ansiklopedi, bir de su bilege takilan hastaliktan koruyucu denen halkalardan almistim.


  • turkuaz  (22.03.20 13:24:51) 
Dijital saatli, radyolu telesekterli ev telefonu. Hic unutmam markasi da audioline idi.


  • stavro  (22.03.20 14:11:21) 
Alcatel One Touch Easy adında bir telefon almıştım. Hangi gazeteden ve kaç kupona alındığını hatırlamıyorum ama ilk telefonum olur kendisi. :) Hey gidi 90'lar.


  • ziv zulander  (22.03.20 16:08:54) 
“Alman leonard hayden” 3lu bavul seti
Peugeot bisiklet
Arcopal yemek takimlari
  • kuehles blondes  (22.03.20 22:14:25) 
Arcoroc Yemek Takımı
Elektronik Sözlük
Temel Britannica
Kitap/CD Setleri
...
  • Ven  (14.08.20 09:02:17) 
1234567   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.