Ekşi Duyuru

mesaj attım

Ev bahçeli tripleks. Bir kat bodrum. İki kat yerin üstünde. Sıcaklık sıralaması Üstkat>Altkat>Bodrum. Ama öyle donuyoruz öldük bittik bi soğukluk yok. Tabii güneşi alma durumu da önemli.

Onun dışında eksi yön bişey gelmiyor aklıma. Bahçeli evin ne eksisi olabilir ki?

Bahçe dubleksi derken, ters dubleksi kastetmiştim. yani apartman dairelerinde bulunan genelde giriş kat ve bir alt katından oluşan nispeten az güneş alan daireler.

Alt kat mutlaka nemli olur. Hakkıyla izolasyon yapan bir mütahit bulunmadığı için. Güneş de almaz o kat.

15 senedir bahçe dupleksinde oturuyorum.

alt kat çok soğuk oluyor doğru, üst kat ile arada 4-5 derece fark vardır. kışın sıkıntılı ama yazın da aynı şekilde çok serin olur.

apartman sakinleri yarak tipi insanlarsa bahçe yalan olur. asansör falan varsa ben bunun aidatını niye ödüyorum diye dönem dönem dertlenirsin. ve en önemlisi rutubet.

ısınma ve böceklenme problemi yoksa mis.

hiçbir şey yapmanıza gerek yok aslında, rahat bırakın kafasına göre takılsın uyur zaten hep. oda kapılarını kapatmayın rahatça gezebilsin, suyunu sık sık değiştirin taze su bulundurun, kumunu arada gözden geçirin. bikaç güne alışıp yanınıza gelir zaten.

ilk zamanlar kediyi mıncırmayın, kendi haline bırakın, gelip size kendi yılışsın.
onun dışında o kendi yolunu bulur, iki üç gün sürekli evi gezer zaten.

Mamasını ve suyunu kumuna çok yakın koymayın, tuvalette yemek yemeyi sevmiyor bu piremsesler. Başta kendi haline bırakın +1

Arkadaşların dediklerine ek olarak kedinin düşürüp kırma olasılığı olan eşyaları korumanızı da öneririm. Huyunu bilmiyorum ama bazı kediler masa, kitaplık üstüne çıkıp ordaki ufak tefek şeylerle oynamayı sever. Yatmadan önce oynatıp yorarsaniz gece siz de o da rahat bir uyku çeker :)

keten/seyrek dokulu koltuk kanepe vs bi şeyleriniz varsa örtü alın:) kediyi de serbest bırakın evi keşfedene kadar hiç dokunmayın, bir yere saklanırsa çıksın diye uğraşmayın, sonra zaten kendiliğinden çıkar, yanınıza gelir <3

kiev dışında bir yer görmedim..

en sevdiğim barlardan birisi: paravoz diye bir bar var mutlaka gidin.. bi sinemaın alt katıydı biraz gizli kapaklı bir girişi var ama aslında merkezi...

müzeseverseniz yine kiev de 2. dünya savaşı müzesi ve chernobil müzesi var..

chernobil şehir turları oluyor ben gidemedim ama şu mevsimde gidilr sanki

Develi Restaurant.

Bir kaç şubesi var. Bence en iyisi çiğ köftede.

Şirinevlerde organik çiğköfte diye bir yer var. İki defa yedim çok beğendim.

Sofuluk varsa Eyup sultana gotur

istiklalin eski olayi kalmadi ya. eminonu balik ekmek + vapur olur ya da pierre loti

ortakoyde beltas'ta icsinler caylari. bahsettigin yol genc biri icin bile yorucu. yaslilar cok sevmeyebilir yurumeyi. yemek icin de kircicegi - ortakoy.

tüm turistik olan, olmayan yerler arap kaynıyor biginize

İstiklal hele yaşlılar için iyi bir tercih değil. Ben de boğaz hattını öneririm. Beşiktaş - Ortaköy olur ya da Emirgan civarı olur.

eyüp sultan ve pierre loti tepesine teleferik ile çıkıp çay kahve içebilirsiniz haliç manzarası mükemmel oradan .
çamlıca tepesini de severler gözlemeleri güzel oluyor manzarası da
bebek - emirgan tarafı olabilir emirgan korusu içindeki pembe köşk ya da sarı köşk'de yemek yiyebilirsiniz .

kız kulesi ve ortaköy'ü yazmışlar
ben aile büyüklerimi hep bu güzergahlarda gezdirdim . az yürümeli çok oturmalı güzel manzaralı mekanlar seçiyorum .

taksime hele ki istiklale götürmeyin nolur. istiklal bok gibi ve sadece arap dolu. oturacak bir tane de mekan kalmadı.

boğaz hattı vapuruna binip istediğiniz durakta inebilirsiniz.

çengelköy olur kanlıca olur, avrupa yakasında tarabya olur emirgan olur.

ama lütfen taksime götürmeyin:(

1- Kadınlar yer vermez %98.3 yer alır.
2- Suç sende bırak sendelesin düşsün gerekirse ne gencecik kıza yer veriyorsun.
3- Bu tiplere de rastlayabilirsin parasını verene de o yüzden kimseye basmamak en iyisi.

1-yıllar içinde gözlemlediğim, toplu taşıma araçlarında kadınlar hangi yaştan olursa olsun kendi çıkarları dışında bir şey düşünmüyor. çıkar dediğimiz de üç beş durak oturmak yani başka bir durum yok. insanların başına dikilip söylenenler mi dersiniz, birbirini iteleyerek ezme pahasına koltuk kapmaya çalışan mı.. sinir olduğum için artık ayakta gidemeyecek durumda olmadıkça kadınlara yer vermiyorum.

2- aynı durum

3- öküzmüş. dar vakitte doldurmaya vakti kalmamış olabilir falan ama en azından parasını teklif etmesi gerekir nezaketen. karşılığı olmadan bilet basmak sorun değil de bu şekilde nezaketsiz olunması insanı üzüyor.

not: akbili arkadan uzatırsanız geri dönmeyebilir. aklınızda olsun.

allah yardımcın olsun kardeşim. inşallah yaşadıkça duygularını kaybeden cinslerden olmazsın. bir söz vardır inandığı gibi yaşamayan yaşadığı gibi inanmaya başlarmış. işte istanbulda bu oluştu. tüm duygularını yitirdiler. 8 sene önce taşındım ara sıra gelmek zorunda kalıyorum ve üzülüyorum içerideki gerçekten iyi insanlara.

son zamanlarda ismi değişik konulara karışan birisi vardı sözlükten. onun bir entrysi şans eseri gözüme çarpmıştı çok önceden.

eksisozluk.com

bazen bunu okuyorum, duygulanıyorum işte.

sorun sensin. bunlar gorgu kurali degil, enayilik.

daha önce nerede yaşıyordunuz bilmiyorum ama istanbul'da giderek yükselen bir yozlaşma var. sadece toplu taşıma değil, genel olarak böyle benim gördüğüm kadarı ile.

toplu taşıma konusunda da bu bahsettiğiniz sıkıntının temelinin metrobüs denilen ucube olduğunu düşünüyorum. kapılar açılır açılmaz insanlar tam manası ile bir savaşa tutuşuyorlar. neredeyse her binişimde "yavaş be kardeşim, oha, ne ittiriyorsun" gibi bağırışmalar duyuyorum. çok sefer kavga edenlere denk geldim. ve bunu toplamda 4 ya da 5 durak gideceği ortalama 20 dakikalık bir yolculuk için yapıyorlar.

metrobüs yokken kozyatağı-mecidiyeköy arasında bir otobüs kullanırdım. kozyatağı'nda insanlar ip gibi sıra olurdu. 1,5 saat kadar sürecek yolculuk için oturarak gitmek isteyenler sırada beklerler, ayakta gitmek isteyenler otobüs dolunca sıradan düzenli bir şekilde ayrılır, kimse kimseyi ittirmeden biner giderlerdi. yolculuğun uzadığı zamanlarda "gelin biraz da siz oturun" diye insanların birbine yer verdiğine çok defa şahit oldum. bahsettiğim zamanlar 10 sene falan öncesi yanlış hesaplamıyorsam. şimdilerde herhangi bir yerde sıra olmayı bırak, durakta otobüs beklerken otobüs geliyor, otobüse yöneliyorsun, bazı insanlar yine ufaktan birbirini ezmeden sıra olarak binmeye çalışıyorken bazı dallamalar yandan dolaşıp kapı ağzına gelip aradan kaynak oluyor.

empati sıfır, medeniyet sıfır, bencillik on numara.

İstanbul Toplu Taşıma Görgü Kuralları?

Yoktur

@Antipodes + 1, sorunun doğru cevabı insanlardaki her mecrada, makam/mevki fark etmeksizin yozlaşmanın giderek artması bence.

Bir yıl önce annem Ankara'dan İstanbul'a beni ziyarete gelmişti ve Vodafone Arena'daki maç nedeniyle Avrupa Yakası'ndaki birçok ana yol trafiğe kapatılmıştı. Annemin de elinde ağır bir valiz ve bana evden taşıdığı kutu kutu turşu vb. yiyecek vardı maalesef. Otobüsten indikten sonra bindiği servis trafik kapalı olduğundan annemi Mecidiyeköy'de bırakabilmişti ve annemin Beşiktaş'a inmesi gerekiyordu. Aylardan Aralık, hava yağmurlu ve buz gibi ve annem yolları hiç bilmiyor. Yol üstünde gördüğü her taksiye kendisini almaları için resmen bir yalvarmadığı kalmış, normalde taksimetrenin tutacağından çok daha fazla ücret teklif etmiş ama kimse oralı olmamış. (Trafik kapalı olsa da taksilerin ara yollardan rahatça inebilecekleri bir lokasyondan bahsediyoruz bu arada) 1.5 saat boyunca elinde kilolarca eşya ile ara sokaklardan dik dik yokuşları inerek eve sırılsıklam ve perişan bir vaziyette varabilmişti ve benim de belim tutulduğu ve yerimden kalkamadığım için (annemin asıl geliş amacı bana bakmaktı zaten), kendisini karşılayamadığım gibi bu süreçte de hiçbir şekilde yardımcı olamamıştım. Annemin o gün yaşadığı şoku ve mutsuzluğu, yüzündeki ifadeyi ve olayları anlatırkenki duygularını hiç unutamıyorum. Kadıncağız İstanbul'da insanların acıma duygularının hiç kalmadığına sanki Ankara'dan değil de ücra bir kasabadan ilk defa büyük şehire gelmişcesine hayret etmiş ve İstanbul'dan tiksinmişti.

Buna benzer daha birçok örnek anlatabilirim hayatımızdan ama annemin yaşadığı bu son örnekten de artık iyice emin oldum ki İstanbul'da insanlar resmen duygularını aldırmış, robatlaşmış, kaldırımda düşüp ölseniz dönüp arkalarına bile bakmazlar (ha belki Instagram'da dikkat çekici bi story olabileceğiniz düşüncesiyle 15 saniyeliğine ilgi alanlarına girebilirsiniz ama).

iyi bir insan olabilirsin belki sorun budur.

islami iklimli ortadoğu'da işin zor tabi.

velkomtucangil :)

konuya cok duygusal yaklasmayin kendi ruh sagliginiz icin. bu sehir boyle. insanlar da genel olarak medeniyetsiz, kaba, gorgusuz. ama bu kiroyla kiro olunur anlamina gelmemeli. herkes yere cop atiyor diye biz de mi atalim? hayir. enayilik degil isteyene akbil uzatmak. zaten sana duyacagi minnet icin vermiyorsun akbilini. kendi dogrularin, gorgun bunu gerektiriyor. aksi halde toplumun seni sekillendirmesine izin vermis olursun. yuruyup geciyorsa da vay arkadas de gec. o da oyle biriymis nabalim?

yer verme konusunda maalesef biraz daha adam (kadin) secilebilir sanki. bazi insanlarin meymenetsizligi yuzunden okunuyor. genc bir insan da yuzunde ayilip bayiliyor gibi bir ifade yoksa varsin dursun ayakta.

cevap; evet burda insanlar boyle, uyuz.

Yozlasma +1

Sahsen ben bir sure sonra cok cok ihtiyaci olmayan insanlara yer vermemeye basladim. Duzgun ve kibar olmayan insanlara da yardim etmiyorum. Uzucu ama gelinen nokta bu.

Daha gecen hafta metrobuste onume gecip sirami gasp eden adamin suratina dellenip "onunde ben varim gerizekali gorgusuz herif" diye bagirdim. Adam hic orali olmadi ve gecti oturdu. Haysiyet de kalmamamis ne yazik ki. Karaktersiz cok. Umarim bir an once uzaklasip daha saglikli bir hayata kavusuruz.

otobüse verseler

paris de termini (terminal) denilen yerin alt tarafinda (guneyinde) kalmayin full pakistanlilar dolu

roma icin tren istasyonunun karsisindaki muhit nispeten ucuz. sikintili bi yer ama. gotunuzu kesmezler belki ama sokaklar sidik kokuyor. insan gercekten hayret ediyor.

paris'te hotel abrial'de kalmıştım. champs elysees'ye 20-25 dakika falandı yürüme mesafesiyle. 3 yıldızlı otel, bir sorun yaşamamıştım. iyiydi. tavsiye edebilirim.

roma'da hotel des artistes'de çok memnun kaldık. termini tren istasyonuna 3 dk mesafede. uygun fiyatlı ve temiz bir yerdi.

paris'de de hostel de özel oda tuttuk woodstock hostel'i söyleyebilirim. anvers'de metro çok yakın, ulaşım sıkıntısı yaşamadık. rahat ve düzgün bir yer.

Roma'da i sette re diye bir otelde kalmıştık, uygundu fiyatı, öyle lüks beklentiniz yoksa öneririm. Merkeze yürüme mesafesinde. Kahvaltı da veriyorlardı (İtalyan işi kahvaltı).

roma için www.angelusbb.com

4. levent diyerek genelde Emniyetevler Mah. ve Çeliktepe Mah. refere ediliyor ancak Emniyetevler Mah.'nin hemen karşısındaki yerleşim alanını ben çok beğeniyorum. 4. Levent metroya yakın ve aynı zamanda nezih bir yer. Bence o taraflara bir bakın.

www.google.com.tr

Yukarıdaki linkteki Hukukçular Sitesi ve çevresinden bahsediyorum.

hukukçular sitesi mesela.

Konaklar mah. diye aratın

Yeni Levent ya da Konaklar Mahallesi tam aradığınız yer. Evler çok yeni değil ama yeşillikler içinde, park yeri derdi yok, trafik yok ama metroya yürüyerek 10 dakika mesafede.

yeni levent iyidir. sporcular parkı civarı çok hoşuma gidiyor özellikle.

1- saatinde orada olmanız yeterli. 5-10 önceden bulunun işte siz yine de.
2- mahkeme hangi salonda olacaksa onu bulacaksınız. ardından kapının önünde beklemeniz yeterli. mübaşir zaten siz hangi davayı bekliyorsunuz vs. diye soracaktır.
3- bu mahkemenin içeriğine bağlı. muhtemelen hep birlikte girersiniz.
4- bu da tamamen içeriğe bağlı. kaç sanık var, kaç tanık var, bunlardan kaç tanesi o gün mahkemeye geldi, konu ne vs. benim girdiğim davaların %90'ı 5 dakika sürüyor. sanıklar veya tanıklar mahkemeye gelmedikleri için gelen kimse onu dinleyip diğer sanıkları da dinlemek için ileri tarihe erteleniyor.

yukarıdaki arkadaşın söylediği gibi sarkma ihtimali de fazlasıyla var. daha erken başlamaz ama o kesin.

vardır tabi ki, direkt satan birinle iletişime geçmeniz gerek ya da yer bildirirseniz buradan tanıyan, edenler size yardımcı olabilir.

metro larda midye içi satılıyor sende pilavını yaparsın oldu sana midye dolma.

İzmir den ev alınır.
Buca'dan ev alınır.
İzkenti bilmiyorum ama buca öğrenci semti olduğundan kolay kiracı bulunur o çevrede

izmir'den alinir. ozellikle arazi bahce fln alinabilir cevre ilcelerden.

hertürlü alınır.

tam adamına sordun. 2 yıl önce ben de bu soruları sordum kendime ve aldım 2 tane 1+1 daire. ben tanesini 90'dan almıştım. alım satımıyla eşyasıyla bana 200'e mal olmuştu 2 daire. ikisini de 700den verdim kiraya. kiracıları sevdiğim için zam yapmadım hiç. hala 700'den duruyorlar.

evin fiyatı enflasyonla paralel artıyor aşağı yukarı. aşırı bir değerlenme yok şimdilik. belki ileride daha iyi prim yapar bilemiyorum.

yalnız izkent dediğiniz yer evka 1'in arkasıymış haritadan baktım şimdi. orda pek öğrenci kalıyor mu bilmiyorum. kuruçeşme veya adatepe'den almanız daha mantıklı olur sizin için.

kiracı bulunur mu konusuna gelince, bence ev kötü olmadıktan fiyat çok yüksek olmadıktan sonra bulunur kiracı. ama boş kalma ihtimali de yok değil çünkü çok fazla yeni ev yapılıyor hala.

bana sorarsanız ben almazdım. piyasa doymak üzere. geçen bir arkadaşım aydın'da 1+1 dairelerin 55-60 bin liraya satıldığını ve 500 lira kira getirdiğini söylüyordu. ben araştırmadım ama yakın zamanda araştıracağım. size de tavsiye ederim eğer gerçekten dendiği gibiyse aydında üniversiteye yakın daire almak daha mantıklı.

Yatirim tavsiyesi degil ama sehir mavisehir cigli tarafindan menemen taraflarina dogru kayiyor. Oralar cok degerlenecek bu cok acik bence ama, yine bilen birilerine sorun. Bölgeyi taniyan birileri varsa aynisini soyleyecektir

100-120 değişiyor hocam,
www.guncelfiyatlari.com

ben bir ara çok araştırmıştım almak için, sonradan vazgeçtim a6000 aldım. çok da memnunum. canon gereksiz pahalıydı ve aF sorununu bu modelde tamamen çözdüklerinden emin değilim açıkçası.

sony a6000'i bir incele istersen, canon eos m3'e göre çok daha iyi özellikte bir cihaz.

Şık ve güzel: La Cigale (tr.foursquare.com)

Mutfağı iyi (rezervasyon yaptırın): Miko (www.miko.com.tr)

Alakart menü var, manzarası iyidir. : (www.bogazicirestaurant.com.tr)

o nası bütçe la, 10 ila 100 arası.

bostanlıda baraka.
kıbrıs şehitlerinde battı balık.

buyrun

gitmiş kadar bilirim oraları

buyrunuz.

Öyle az değil :) hamsi çekirdek gibidir. iyi düşün.

600-700 gr adam başı. Hamsiyi ayıklayınca geriye bir şey kalmayacağını hesaba katınız.

O 300 gr insana göre değişir de ortalama biri için konuşuyorsak daha fazlası yakar çıkar, o yüzden bizim oralarda hamsi kuşu salatalıkla servis edilir, rahat rahat 15-20 tane/insan şeklinde tüketilir :)

2 kişi 1 kilo yer sadece hamsi kuşu yenecekse

valla bizde ekmeksiz kişi başı 1 kilo gidiyor.

office uygulamaları, günlük kullanım vs. basit işler için ortalama bir i5 4. ya da 5. nesil işlemcili, 4gb ramli model iş görür... ama fiyatlar yine uçmuş...
benimki bu: www.hepsiburada.com

en ucuz bu mesela pcdepodan bakınca bu şekilde: www.pcdepo.com

bunlar büyük ihtimalle sorunsuz işini görürler... freedos bu arada bunlar, kendin işletim sistemi kuracaksın.
illaki işletim sistemi de olsun dersen bu çarptı gözüme: www.hepsiburada.com
korsan kullanmam, lisansım yok vs diyorsan ya da kuramam dersen hazır alıp direkt kullanayım diye düşünüyorsan...

1 lt iyi fiyat. izmir'de genelde 65-67 tl 70'lik.

markası ne?

yeni rakının yaş üzüm rakısı dediler ama bence yanlış bilgi. efedir tahmin ediyorum.

Efe değilse sırdem rakı'dır o.

yeni rakı'nın yaş üzüm rakısı yok. efe olabilir o. 1 litre fiyata da göre de oldukça uygun. tabii ki efe yaş üzüm rakısı olduğunu varsayıyorum.

düşündüm, 19 mayıs stadından başka otopark gelmedi aklıma.

Otopark değil de. Ulus metro sağında dolmuş duraklarin solda kaldığını düşün. Bir göbek var orada göbekten sola yukarı anafartalara doğru çıkar gibi çık hemen solda beyaz renkte işmerkezi var onun yanında bir ara sokak var oranın sonuna git park et merkez bankasının dibine park etmişsin gibi oluyor. Ora merkez bankası da olmayabilir net emin değilim şu an.

Ben Cevap Vereyim, arkasında park yeri bulunabiliyor. mekanın kendi park yeri.

sadece 6 yaparım/yapıyorum, eğer dakikam ve internetim mevcutsa.

1. kendi (ofistekinden daha güçlü) bilgisayarımı bir proje için götürüp kullandım ve hor kullanıldığı için bozuldu. bir daha yapmam. hayır.
2. evet
3. hayır
4. hayır
5. hayır
6. evet

2. kısım için, namusum

(bkz: sikmeseler bari)

Hepsini yapmışlığım var.
1. 2 yıl kadar yaptım, sonra gerek kalmadı. Bende olanın çok daha güzelinden verdiler.
2-3. 10 yıldır yapıyorum.
4. Daha dün yaptım.
5. Geçen hafta yaptım. Gerçi o çok fedakarlık değildi, ama fedakarlık olarak saçmasapan işler için yapmışlığım da var. Hatta ülke dışı reklam için de yaptım.
6. Çok gerek kalmıyor ama yapılır, zor değil.

Fedakarlık-mecburiyet çizgisinde gidip geliyorum. Benim işimde bunlar işten ve kurumdan çok kendine yatırım olduğundan olabilir.

1-hayır
2-hayır
3-hayır
4-hayır
5-hayır
6-hayır

fedakarlık yapmam.

Sadece 4 ve 6'yı yaparım. Çok gerekirse 1'i de yaparım da ekstrem durumlar dışında bi şirket bana bilgisayar sağlayamıyorsa orada zaten bulunmam :/

Fedakarlık sınırımsa, öz saygı sınırım ve insanlık sınırımla çatışmadığı sürece esnektir.

ilk altı şıktan hiçbirini yapmam.

ikinci kısım için de zaman satma karşılığında para alınan bir ilişkide daha güçsüz olan tarafından fedakarlık yapılmasını anlamsız buluyorum diyorum.

sürekliliği olmadıkça hepsini yaparım.

Hepsine hayir. Ucret karsiligi emegimi satiyorum, fedakarlik da nesi.

1.evet
2.hayır
3.hayır
4.hayır
5.hayır
6.evet

2.kısım: ne kadar ekmek o kadar köfte.

hepsi hayır.

1, 2, 6, belki 3 diyorum. çalışma ortamındaki rahatlığa düşkünüm. eğer kurum bunu sağlayamıyorsa ben elimden geleni yapmaya çalışırım. tabi işten ayrılma gibi bir durum söz konusu olursa tek bir kalemimi bile bırakmam:D

1-) hayır
2-) evet yaptığım oldu ama yapmamayı tercih ederim.
3-) hayır
4-) hayır
5-) hayır
6-) yapmışlığım var yani evet ama yapmamayı tercih ederim.

1. hayır
2. sadece kalem ve defter.
3. hayır
4. hayır
5. hayır
6. şirket hattı olduğu için mecburen evet.

freelance calisinca bazilarini yapmak zorundasin zaten.

yok isyerine falan gidiyosam gittigim yerde bütün bunlari bulmam gerek. 2 ve 6 haric yapmadim/yapmam.

2. kisim isverenin benim icin yaptigi/yapacagi fedakarliklara/göz yummalara endeksli.

hepsi hayır
şirket bu durumlarda beni zora sokmadı hiç.

sadece 4'ü yapmam. taksi fişi diye bişey var lan şu hayatta asdfsd ben <3 taksi fişi

1. 10 senelik geçmişimde 2-3 defa yaptım
2. zaman zaman alıyorum. çünkü şirket her zaman istediğim modeli getirmiyor.
3. hayır
4. hayır
5. talep ederim
6. evet

1. hayır
2. hayır
3. hayır
4. hayır
5. hayır
6. hayır

hepsine hayır.

2. kısım için çok acil bi iş varsa mesaiye kalabilirim. ( mesai ücreti ödenmiyor )

hiçbiri. sonuçta maaş dediğin şey işgücü karşılığı veriliyor. bahsedilenlerin hepsi şirket yükümlülüğünde.

sadece acil bir şey olursa mesai +1 (ücret yok)

o da; özel sektörde yetişmeyen bir işin neden yetişmediğinin kimsenin umrunda olmaması yüzünden.

Hepsine hayır.

Ama mecburiyetten 6 yı bazen yapıyorum.

Bundan bi 5 sene önce çoğunu yapıyordum.

1- Hayır, yapmadım ama yapmama ramak kalan durumlar yaşadım.
2- Evet, ancak parayla aldığım şeyler değil zaten çoğu eşantiyon, evde birikenleri getiriyorum, yazık ziyan olmasının, varken yenisinin alınmasının anlamı yok.
3- Hayır
4- İşe geç kalmışsam evet, müşteri/müvekkil işine koşturuyor isem hayır.
5- Hayır
6- Evet

sadece 3'ü yaparım. belimi falan incitemem yok yere.

ayrıca kalem olarak da kendi kalemim var sürekli kullandığım. onu kullanmayı fedakarlık olarka görmüyorum.

Büyük konuşmak gibi olmasın ama iş için 1 liramı vermem.Versem de masraf formu doldururum

Kendi işim değilse fedakarlık yapmam. Zaten tum gununu ve enerjini iş için harcıyorsun.

Hepsi evet.

Not: Doktorları dövmeyin.

1- evet, 3- evet. 6- evet. gerisi imkansız.

1-3-6'nın da parasını almaya çalışırım. genelde sikko şeyler verdikleri için 1 ve 3'ü kendim almayı tercih ederim zaten. zira aq bilgisayarı dandikse işten nefret ediyorsun - bilişim sektöründeyim-, koltuk dandikse bel fıtığı oluyosun.

1-hayır
2-hayır
3-hayır
4-hayır
5-hayır
6-hayır

Hiçbir fedakarlık yapmam. En büyük fedakarlığım; çok çok acilse yarım saat geç çıkarım.

1. Freelance çalışıyor isem evet, değilsem hayır.
2. Kalem, deftere evet; diğerlerine hayır.
3. Bir koltuğum o kadar rahatsızdı ki bel ağrısından dolayı bunu yapmayı gerçekten düşündüm; ama hayır.
4. İşe gider gelirken evet; işin icrası için binmem gerekiyorsa hayır.
5. Normalde yemek paramı kendi cebimden ödüyorsam iş gezisindeki yemek masrafımı da şirketten talep etmem.
6. Telefon evet, internet de yazışmalarla sınırlı olarak evet.

2. kısım: Şu anki aklımla ve hayat deneyimimle maaşlı işim için hiçbir şekilde kendimden fedakarlık yapmam. Evleneceğim adamın ruhsat törenine gidemedim yahu ben, kanserden ölen anneme bakmam sebebiyle çok izin kullandığım gerekçesiyle. Halen o an istifa etmememin pişmanlığını yaşıyorum, o törene katılamamış olmamın ağırlığını taşıyorum. Allah belasını versin pislik, bencil patronların.

1-Evet
2-Hayır
3-Hayır
4-Hayır
5-Hayır
6-Hayır

İş için sosyal hayat olmayan müziğin bile yasak olduğu bir coğrafyaya geldim ot gibi yaşıyorum.

bilgisayar çalışmadığından yapamıyorum desin.

Götürüp getirsin(dizüstü bilgisayarsa tabii). Devlet okulları imkansızlıklarla boğuşuyor. Bu konuda idarecilerin yapabileceği bir şey yok.
Bilgisayarla ne yapıyor merak ettim?

imkansızlıklarla boğuşmaktan çok gerizekalı idarecilerle boğuşuyordur devlet okulları. şu zamanda devlet okulunda adam gibi bilgisayar yoksa o idarecinin milli eğitimden bir şey istemeyeyim tasarruflu durayım çabasından başka bir halt değildir. bence de kurumundaki bilgisayarla ne kadar oluyorsa o kadar yapsın, yapamıyorum da demesin.

kurumdaki pcler kadar yapsin ama bu cocuklarin egitimine negatif etki edecekse laptop goturmeli diye dusunuyorum.

Ne yapıyor çok merak ettim gerçekten. 3dsmax falan mı kullanıyor bilgisayarda?

işimi yapamıyorum desin. herkesin evinde dizüstü olmak zorunda mı? kurum bunu sağlamak zorunda. bilgisayar öğretmen için zorunlu araç artık, seçenek değil.

ne yazık ki özel okullarda da durum benzer. benim eşim de öğretmen. onlarda da bilgisayar adedi sıkıntı. iş yapmak için sıraya girmek gerekiyor. o da millete bulaşmamak için mecburen götürüyor.

yapamıyorum desin

ben olsam götürürüm nolcak kaçı kaç para laptopun sanki. o kadar basit işlemlerden ibaretse netbook da alabilir 300 500 liraya on numara laptoplar var ikinci el alıversin bitane okula hibe etsin ne olacak. yapamıyorum demem şahsen çaresizliği de kabullenmem çözüm üretmeye çalışırım.

Aslında zorunda. Az önce "işe fedakarlık" sorusunu cevaplarken "Kendi bilgisayarınızı götürür müsünüz" kısmı vardı. Ben bir devlet üniversitesinde çalışıyorum. İlk iki sene bir bilgisayar verilmişti ama açılana kadar canı çıkıyordu. Ben de kendi laptop'ımı taşıdım. Çünkü bir mağdur olursa o yöneticiler olmuyor. Doğrudan öğrenciler ve kendiniz oluyorsunuz. Özel kurumsa işler biraz daha değişik olabilir, çünkü devlette en son noktada dert anlatılacak ve onu dinleyecek kişi kalmıyor. Laptop'ı yollarda getirip götürürken dağıttım ve omzum kopunca okuldaki bilgisayarı aldım, ona ram ve birtakım yüklemeler yaptım. Maaşımın üçte birini o bilgisayarı toparlamaya verdim. 1 sene kadar da o şekilde idare ettim. Sonra birkaç sene fedakarlık yaptım diye imkanları zorlayarak 12 çekirdekli iş istasyonu verdiler ve şu an çatır çatır kullanıyorum.

Eşinizin okuldaki bilgisayarı kişisel mi, yoksa ortak kullanım mı bilmiyorum. Kişiselse kendi bilgisayarını götürmektense o bilgisayara bir iki ekleme yaparak kullanabilir. Ortaksa arkadaşları ile birleşip o eklemelerin maliyetini paylaşabilirler. Bir bakımdan geçip okula hibe edebilirler. Öğretmenlik biraz da öğrenciler için devletin yapmadığı fedakarlığı kısmen üstlenmek demek. "Maaşı komple bırakın" diyemem tabii ki ama eşinizin rahat çalışabilmesi, hatta çalışabilmesi için minimum ihtiyaçları karşılanmalı. Bunların olmaması gerek tabii ki, bunu da dile getirmek gerek bol bol, hatta isyan etmek gerek bence ama o zamana kadar da işi yapacak ve ceremesini çekecek olan o. Orada "Yapamıyorum" dese iş eve kalacak.

Red g idarecileri gerizekalılıkla suçlamış, ama durum öyle kolaylıkla üstesinden gelinecek bir durum değil. Hele idarecilerinde tasarrufunda olan bir şey hiç değil. Bu böyle olsaydı, idareciler birkaç yılda bir bilgisayarlarını yenilerlerdi.
Eğer okulda malzeme eksikse okul MEB’e malzeme ihtiyacı konusunda yazı yazar ve çoğu zaman bırakın bilgisayarı, sıra masa dahi göndermezler. MEB’in bilgisayarları depoladığı bir yer yok. Her isteyen idareciye bilgisayar göndermezken, sayıca daha kalabalık olan öğretmene birer bilgisayar verirler mi? Düşünün ki Ziraat Bankası’nın yenilenen sistemleri sebebiyle gönderilen eski bilgisayarlarını kullanıyoruz.
Bizim müdür, müdür yardımcıları ve memurun odasında bulunan bilgisayarların en yenisi 2005 yılına ait. 10 seneden eski dandik Vestel bilgisayarları kullanıyorlar ve her işlerini de görüyor. Xp veya windows 7 kurduktan sonra Word, Excel 2010’ u da takır takır çalıştırıyor. Fakat birinin mutlaka ilgilenmesi gerek. Bu okulda ikinci yılım ve bir fen öğretmeni olarak, okul işleri aksamasın diye, geldiğimden beri bilgisayarların bakım ve onarım işleriyle uğraşıyorum. Aşağıdaki hurdalardan bilgisayar topluyorum. Yeri geliyor internetten parça istetiyorum. Kulağımı tıkayıp kendi işime de bakabilirim, ama bu durumda okul işleri yürümez. Herkesin yardımcı olması gerekiyor bence.
Konu sadece bilgisayar konusu değil. Diğer malzemelerde de bu böyle. Projektör lazım, MEB’i beklersek iş bayağı uzuyor; gittik başka okuldan tutanakla teslim aldık. Mesela aşağıda boş sınıfa sıra lazım, müdür yazı yazdı; baktı bir şeyin geldiği yok, gidip başka okuldan sıra masa bulup okula getirtti. Köyde çalışırken hizmetlilerin başlaması geciktiği için bizim müdür yrd. bildiğin paçaları sıvayıp tuvalet temizliği yapıyordu. Öğrencilere iş yaptırmak yok. Veli zaten okulu ahırından daha değersiz görüyor. Ben zaten o manzarayı gördükten sonra, okul için elimden ne geliyorsa yapmaya başladım.
Sizin sorununuz, idarecilerin başka okulları arayarak artan bir bilgisayar getirmeleriyle çözülebilir; ancak bu her zaman mümkün olmuyor.
Okullar böyle maalesef. Ben daha okulda fen dersiyle ilgili eksikleri anlatmadım, anlatırsam bir sayfa yazı daha çıkar. Uzatmadan diyeceğim; bu tür ufak tefek şeyleri dert etmesin. Her okulda olabilecek sıkıntılar bunlar. Hocamız biraz cefakar olsun. Bir şey olmaz.

sürekli bilgisayarda yazı yazmayı gerektirecek bir yer değil ki okul. yani her gün buna ihtiyaç duymuyordur herhalde. bilgisayarda ne yaptığı önemli bence. ne bileyim zümre kararı mı yazıyor plan mı yapıyor mesela? bunlar kendi işleri olduğu için kendi bilgisayarında yapması çok normal olur. okul bir evrak yazmasını istediyse o zaman idarecilerin bilgisayarını kullanmayı talep edebilir. kabul etmezlerse de benim bilgisayarım yok yazamam diyebilir.

ya açıkçası o zaman milli eğitim bakanlığı ciddi leş. cezaevlerinde bile her memurun elinin altında 2015 model bilgisayar var, 17' wide screen filan. devletin eğitime ayırdığı bütçeye tüküreyim valla.

Tivibu'yu oneririm. Kesinlikle su an bulunan en iyi platform.

d-smart ccam da yok zaten. dt ünde hd ve lig tvler yok cccamde. iptv ile izleyebilirsin anca.

cardsharing olayı için astra 19 ve hotbird uyduları iyi olur yanına da w3 eutelsat 7 iyi gider. bu 3 uyduyu tek çanakla multifeed ile alabilirsin.

Abi sitelere gidip pazarlık yap. Mümkünse imalatçılara git var orada öyle kendi imalatını yapan yerler direk mağazanın yanında usta ile falan konuş her şeyi ayrıntısına kadar ver hallederler emin ol. Ankara bu konuda efsane.

ben hiç tanımadım böyle çalışan Türkiye'de

Vivense.com

if

bestekar bomonti.

abi yalnız bu nası soru dlflSkslfjsska

adamın damı var "iti kopuğu" almayan yerlere gitmek istiyor @shotgunwoman

Seneleer once passage almiyordu. Kapida bizi goren erkekler yardim istiyordu. Hala oyle mi bilmiyorum.

adam yıllardır içeri alınmamanın acısını çıkaracak gibi duruyor asfgdhf
şimdi onlar düşünsün

bomonti: haftaiçi boşsa alıyor, haftasonu almıyor.
if: hayatta almıyor.
passage: bu biraz değişken, genelde almıyor. bazen araya kaynıyorsun.
tektekçi: son gittiğimde almıyordu.
puhu: haftaiçi alıyor, haftasonu zorluk çıkartabiliyor.
telwe, eski yeni: bunlar almıyor.
manhattan: eskiden sürekli alıyordu, 1 kere gittiğimde almıyoruz dedi. biraz tipe bakıyorlar herhalde. 2 kişi gitsen problem olmaz.
corvus: aslında herkesi alıyor da bazen kıllık yapıyorlar.

hocam 1.6x ise sen hesap et işte.

50 mm alıcaksan 80 mm e tekabul edecek. 80 mm ise 128 mm ediyor. bayağı dar bir açı yani. zaten 18-200 mm lensin var.

portre için geniş açı ideal diye biliyorum. 50 mm sanki daha uygun. gece çekimini bilemeyeceğim ama.

canon'un 80mm lensi yok diye biliyorum, sanırım bahsettiğin 85mm 1.8

50mm 1.4 kıyaslamasında benim tercihim 85mm'den yana olurdu. 85-135mm aralığı portre için idealdir. ayrıca uzak odak mesafesi nedeniyle sığ alan derinliği açısından da daha avantajlı olacaktır. 85mm 1.8 L serisi olmamasına rağmen çok iyi bir lenstir.

50 1.4

www.devtiyatro.gov.tr
bu adresten oyun günlerini takip ediyorsun. temsil tarihinden 13 gün önce sabah 7-8 gibi küçük tiyatroda gişe sırasına giriyorsun. gişe açıldığında da sıra sana geldiğinde şanslıysan biletini alıyorsun. ama o saatlerde sıraya girersen şansın yüksek olur çünkü kış geldi az deli vardır bu soğukta o sıraya girecek. onun dışında o oyunun karaborsası var o şekilde bilet alabilirsin..

sahibinden.com
başka yolu yok.

şimdi hukukçu değilim aslen de ben soruyu anlamadım tam o nedenle şey ettim
niye hukuksal bir durum olacak kürtaj mı yaptırdın demekle onu çözemedim?
başbakan kürtaj = uludere dediği için mi
ya da evli olmayan birisine söylüyorsun da evlilik dışı ilişki ithamı olduğu için mi? (bu ithamın hukuksal bir boyutu var mı bir fikrim yok)

"valideniz evlenmeden önce bütün mahalle ile birlikte olduğundan dolayı mı siz böyle oldunuz?"
"poponuza çok fazla merdane soktuğunuzdan dolayı mı böyle düşünüyorsunuz?"
vs
gibi şeyleri sorabilir miyiz bu söz sahibine? sınırları nedir yani bunun? merak ettiğim konu budur.

cımbızlama yontemı hukuken kullanılabilir bir yol değildir. ve takdir edersiniz ki her ifade yer aldığı konuşma içerisinde bir hüküm doğurur.

yani bu soruyu jinekoloğun bekleme odasında muhabbet ettiğin kadına sormak ayrıdır, birisini incitmek / hakeret amaçlı retorik olarak sormak ayrı.

devamında gelen sözlerle bütün olarak yorumlanmalı tek başına herhangi bi cezai boyutu yahut hakaret vasfı olamaz öte yandan evlilik dışı ilişki suç değildir evlilik dışı hamilelik de değildir kürtaj da kanunun öngördüğü sürelere kadar yasaldır ve öyle de kalmalıdır

alanya: kızıl kule, damlataş mağarası, dim mağarası
Antalya yolunda: Side, aspendos, perge
Antalya: Arkeoloji Müzesi, Kaleiçi, Phaselis, Kemer, Olimpos, Çıralı
Fethiye Yolunda: Demre, Noel Baba Kilisesi, Myra antik kenti, Kekova tekne turu, KAlkan KAş, Patara ANtik kentinde yüzme molası, Xanthos Antik Kenti, SAklıkent,
Kayaköy, Göcek, DAlyan tekne turu

Fethiye'den başlayıp Antalya'ya uzanan Likya Yolu yürünebilir..

Kaş Dalış Kanyon, Flying fish, Dimitri batığı
Fethiye dalış, Afkule, Türk Hamamı, Sarıyarlar
Adrasan Dalış, Yarasa mağarası, Hacivat, Pırasa adası

Antalya'da Köprülü Kanyon'da görülür.

Marmaris (çok fazla kalınacak bir yer gibi gelmiyor bana içmeler tarafında denize girip bir akşam da alemlere akılabilir)

akyaka( marmaris'ten muğla yoluna çıkınca hemen kavşağın orada, gayet ufak bir yer kalmanıza gerek yok rüzgaraltı denilen kafede deniz manzaralı bir kahvaltı çok hoş olur, sörfle uğraşıyorsunuz kite ve wind surf için bulunmaz nimet)

köyceğiz (görmedik demezsiniz öyle bir yer uğramazsanız da olur)

dalyan (aracınızla dalyana girip teknelerle plaja gidin, oldukça güzel)

dalyandan sonra gelen (ortaca) sarıgerme köyüne girmenize gerek yok ama çok isterseniz 25 km lik zorlu bir parkurdan sonra aşı koyu oldukça güzel

göcek (kalmalık değil uğramalık bir yer zaten yol üstünde, denize girmek isterseniz göcek'i geçtikten (rampayı çıkar çıkmaz) sonra adını unuttuğum bir köy sağ tarafta kalıyor, gizli zenginlerin olduğu bir köy, ormanı aştıktan sonra güzel bir koy çıkıyor karşınıza)

fethiye (ölüdeniz, ama kesinlikle fazla kalabalıklaşmadan gidin, kelebekler vadisi (hiç gitmedim))

buradan sonrasında sırayı karıştırabilirim
saklıkent (ufak bir vadi var içinden su geçiyor oldukça hoş)

patara (hayvani büyüklükte ve genişlikte bir plaj)

kaş,kalkan ikisi yakın zaten kaş'a geçerken kalkana uğrarsınız kaş'ta kalırsınız, kaşa gidince sualtı güzeldir bi dalış yapın derim)

olimpos ve kemer var olimpos'a gitmedim kemer fena değil geçerken bir uğrarsınız.

antalya; yüzmek için lara, karpuzkaldıran ve konya altı plajı (bu yolculuk sırasında o kadar çok plaj gördükten sonra konya altı plajına deniz diye girilmez ama neyse) lara da bulunan ve denize dökülen şelale, düden şelalesi ve kurşunlu şelalesi, manavgata geçerken de köprülü kanyon, biraz sapa kalıyor, piknik yapmak için ideal görülmese de olur. manvgat'da bi bok yok şelaleyi de hiç beğenmiyorum.

hızlı ve uzun yazdım imla ve anlatım hatası varsa kusura bakma. iyi eğlenceler.

bir de antalya'da aspendos antik tiyatro görülesi.

body arti iki lens 1700 gibi biseydi sanirim media marktta

primavera
şuna bak optimusprimaverasound.com

bana göre line-up ve ortamını değerlendirirsek fuji rock. ama yerse. uçak bileti 2500.

(bkz: rock werchter 2012) de var

ne tür müzik dinlediğine bağlı?

www.kalemkutusu.com
buraya baktın mı? Geçende baya bi ürün gördüm burda

baktım, yok maalesef.

nezih'e ve d&r'a baktın mı? geçen gün star wars edisyonundan aldım. üstelik limited edisyonundan. veya söyle sipariş üzerine de getirtebilirler.

ebay'den alabilirsin belki çok seçenek var orada

türkçesi yok mu bu dökümanın?

Çok doğru kesinlikle. Aldığın cep telefonu değil, gezdiğin gördüğün yerler, tanıştığın insanlar, maceraların yanına kar kalıyor. Ayrıca genel olarak çok güzel şeyler yazmışlar bence. Tşk paylaşım için.

hangi başlığın madde 8'i?

biraz para ayır, ve herşeyi "siktir edip" seyahata çık diyo. doğru diyo tabi ama ömrün seyahette geçsin de demiyor.

valla çok doğru +1 derim. hatta "nasıl?" kısmına da "bisiklet+çadır" derim, minimum para ve maksimum keyif olur. en azından benim için yani.

böyle bir şeylere girişmek için de en uygun zaman kira, fatura, ıvır zıvır gibi sabit giderinin ve bağlayıcı maddi sıkıntılarının olmadığı bir zaman tabi.

bi' daha canım çekti bak şimdi böyle yazınca.

tam da şimdi içimden gelen şey

hirvatistan

Hırvatistan- split,dubrovnik,zagrep
Sırbıstan - Belgrad
Bosna Hersek - Saraybosna
düşünülebilir.

st.petersburg

finans bank ya da yapı kredi

iş bankası

garanti ye bulaşma derler ama internet üzerinden başvurabiliyorsun. şubeye gitmesen bile kimlik fotokopini imzalayıp fakslaman gerekecek. bankasya ya da başvurabilirsin internet üzeirinden.

türkçesi nedir?

demek istediğin "açılışın(açılış gecesi, organizasyon)tamamı mart 2012'de planlanmış gibi gözüküyor." di mi? the entire opening demen laızm.

bi de ve de* diye yazılır :P:

the koydun mu tamamdir, bir de "bir de" diye yazilir :)

bi de bir de çok da fark etmez jack'çim. her insanın internette kullandığı bi yazım şekli var. bi de yazdığımda en azından biliyorum ki bitişikyazmamışoluyorumbaşkainsanlargibi. o zaman "the" koydun mu tamamdIr demek lazım. yazılır denir sona da nokta konur falan filan :).

cümlede bir anlatım bozuklugu mu var? mart 2012 daha gelmedigine gore herhangi bir şey o tarihte planlanmıs gibi gorunemez.

O tarihte planlanacak gibi mi gorunuyor?
O tarihte bitecek gibi mi gorunuyor?
anlamadım ben :)

planned for olacak. planned in oldu mu "zaman makinemize atladık, gelecekte planladık" anlamı çıkıyor.

iyi de bilmiyoruz ki adamın konusunu neyini. belki de senaryo yazdı adam 2013'te geçen :).

Türkçe olarak
"Mart 2012 de açılışın yapılması planlanmaktadır."
konu, -bu cümlenin ingilizcesi bu mudur?- değil, bu haliyle gramer ve edebi olarak doğru mudur?
-de hatasına vurgu yaparken, yazım ve noktalama hatası yapanları ayrıca kınıyorum.

"the opening ceremony is planned to be held in march 2012" diyebilirsiniz. ama pardon siz onu sormamışsınız. "seems to be + V3" doğru mudur diye soruyorsanız, evet kalıp doğru.

ama anlam olarak baktıgımızda, kelime seciminden kaynaklanan bir bozukluk var gibi. yukarıda resistance is futile'ın dediği gibi "planned for" deseniz de uygun. ordaki "seems to" gereksiz bir anlam karmaşası yapıyor.

Pikap için bence "Dual".

nokia 1100

img1.loadtr.com

tuslari iri, kapakli ve nokia olmali. model numaralarini bilmiyorum ama genelde bu ozellikler yetiyor. fazlasindan kacinmali.
=bir de telefon alindiktan sonra internet ayarlari falan hepsi iptal edilmeli=

Nokia 2630. kusursuz bir "anne cep telefonu"

theconqueror'a mesaj atin en azindan PS satiyordu! Kalanini da duzersiniz bir sekilde... :P

forum.donanimhaber.com >> İkinci El forumları

ikinci ele girme hiç. madem set hazırlayacaksın, ömür konusunda sıkıntın olmasın.

direksiyon?

simdi mudur, ps3 u burdan al. yanında 1 kol geliyor. ikinciyi shopto gibi sitelerden al.
move setını de kmple sitelerden fln al. dısarda baya hesaplı.

oyunlar kesınlıkle shopto dan al. ben oyle yapıyorum. bi 6-7 tane duzgun kullanmıs ikinci el aldım, aynı paraya veya ucuzuna sıfır alabiliyorsun.

3) canon 50mm f/1.8 ii var.

1) saat rezalet.

2) fm transmitter'lar çok parazit oluyormuş. kulaklık sennheiser'ın kulak içi modelleri iyidir. cx 300 falan mesela.

daha önce deri saat kullandınız mı?

kullanmadım, metal kullanmıştım kırılıp duruyordu. bir de küçükken meşhur casio asker saati kullanmıştım plastik kordonu kopuyordu sürekli.

o zaman deri saat almadan önce etrafınızdaki eş-dostta varsa onlara bi danışın derim. yaklaşık 3 yıl önce bi tane deri saat aldım. ellerimi yıkarken ıslanıp iğrenç kokuyordu, yazın da terden dolayı hiç memnun kalmadım. yaklaşık 1 ay önce Poliüretan kayışlı bi saat aldım ve çok memnunum bi bakın isterseniz, çok kullanışlı tavsiye ederim.

www.quantumwatches.com aldığım saat bu dostum.

1- kahverengi olmamış.

www.bellevilleshoe.com
buradan 550 ve 690 modellerini tavsiye ederim. hatta bu ayakkabıların gore-tex olanını alırsanız kışın karda bile en kral kış botundan daha iyi performans alırsınız.
bende 695'ten 2tane var ve biri gore-tex biri normal, gore-tex ile çöl ortamında birkaç kez bulundum ve çok rahat ettim.

mudo collection muydu neydi orası da güzel

bahçeli 7. cadde'de de bir adet mango outlet mevcut, hem de yine aynı cadde üzerinde mango ile aynı sırada başka bir mağaza daha var. vitrini spor şeyler ama içeride böyle gösteriştiz abiye reyonu da var. burç olabilir adı yanlış hatırlamıyorsam.

adil ışık mağazalarının da abiye kısımlarında bazen güzel şeyler oluyor.

bershka'nın da onlara göre gündelik kıyafetleri gösteriş sevmeyen birine abiye olarak giyilebilir. mağazası ankamall'da.

ekol diye bi yer var çok zarif gece elbiseleri var bu yaş civarı için ama yeri dersen bilemem fakat anlara çıkışlıdır.

eskiden akla ilk gelecek mekan olan karum'a da bir bakıla...

closely interested in ...
keen on ...

i am keenly following ...

dedicated follower of ...

fan

iyi de o "verification code"lar zaten birileri otomatik olarak sürekli giriş yapamasın diye varlar, aksi takdirde bir anlamları olmazdı.

öncelikle o kodun nasıl yaratıldığıyla ilgili ipuçları yakalayabilirseniz belki bu size yardımcı olabilir. örneğin benim ilk aklıma gelen:

en.wikipedia.org

o zimbirtilarla sicaktan olursunuz orda yav. gayet isitir yani. ben de izmirliyim, asagi yukari aynidir diye dusundum.

hayat da vardir diye dusunuyorum. yani oyle cok hareketli olmasa bile mutlaka acik bi yerler bulursunuz.

ya cidden ısnırsın hava egedeki herhangi bir yerin havası gibi ama deniz kenarı biraz daha fazla esiyo ayrıca da biraz daha yağışlı. hayat da var kafeler ve restorantların hepsi olmasa da sehir merkezindekilein pek çoğu açık.orada da insanlar yaşıyo yani. pek ıssız da değil yani.

annemler gecen sene (evi gecen yaz satmadan once) 1 sene kaldilar ku$adasi'nda. ki$ da dahil olmak uzere.
evde kalorifer tesisati vardi ama petekler yoktu, tek klima vardi salonda. bir de yatak odalarinda ufak fanlar. sadece ak$amlari 2-3 saat, sabah da erken kalkmi$ olurlarsa 1 saat falan klima cali$tiriyorlardi (bir kac gun ben de gitmi$tim yanlarina). cok rahat bir $ekilde ya$aniyordu gayet. gun icinde zaten en fazla yagmurlu hava oluyor, a$iri bir soguk olmuyor. boyle yani.

cogu yer acik ama tabi yaz mevsimi gibi canlilik beklemeyin. yine de ya$anacak kadar acik yer mevcut. zaten ali$veri$ler icin buyuk marketler var.

hava iyidir. rüzgarlıdır da. ısınmak problem olmaz. yeter ki isteyin. ancak "oradaki hayat"'a gelince, eğer bir rigmor gustafsson'a bir olafur arnalds'a binerseniz, istediğiniz yere gitmiyor bunlar. önceden belirtmekte fayda var. bir de cruise gemileri yanaşıyor, kışın sıklığı azalsa da. limanda bekleyip turistlere sarkabilirsiniz dilerseniz.

1,8 amper gibi bir fark var. calistirabilir.
calistirmasa bile zarar vermez merak etmeyin.

nesibe aydin.

cebeci'de lüks bi kız yurdu var,kurtuluş metrosu çıkışında zaten. ama pahada biraz ağır :) aylık 1'e yakın desem yalan olmaz. konforludur yani. (hah ismi de tüfekçioğlu. yazarken aklıma geldi,erindim düzeltmeye baştan :)

zafer dersanesi benim zamanımda (2005 öss) gayet iyiydi, en azından o dönem şöyle bir yargı vardı zafer'le ilgili "iyi sınıfları çok iyi, düşük seviye sınıfları rezalet". ben iyi sınıflardan birine düşmüştüm ve güç bela orada kalıp gayet memnun bir şekilde bitirmiştim. şimdi nasıl bilemem ama tam olarak.

en güçlüsü dell ve acer toshiba'nın ciddi anlamda teknik servis sorunları oluyor asus fiyat olarak diğerlerinden pahalı olmasına karşın özellikler düşük monster tanınmamış bir marka olduğundan tavsiye etmiyorum ben sana aceri tavsiye ederim hem çok şık hem en ucuz hem ekran kartı en güçlü dellden tek eksiği rami oda o kadar sorun olmaz(ram değiştilir ama ekran kartı değiştirilmez) ben sana acer kullanıcısı olarak aceri öneririm

acer la asus arasında tercih yap.

monster bilgisayarları feci şekilde tavsiye ederim, çünkü bunları satan adamlar pek iyi pek güzel adamlar.
(bkz: fokus bilgisayar/@kurukafa)

Bugüne kadar 10'dan fazla laptop aldım-aldırdım onlardan, özellikle asus barebone olan makinalarını tavsiye ediyorum.

acerdan uzak dur, ya da en iyisi ekşi duyuruda acer diye bir arama yap.