Ekşi Duyuru

bir fikir vermesi icin iyi olabilir belki ama calma hissi bu aletten cok farklı haliyle, bir kere agir bir alet ayrıca push and pull var diyor ama nasıl var onu anlamadım. eger bu sacma uygulamayı severseniz, bence aslını cok cok daha fazla seversiniz, cok keyifli cunku. ancak akordiyonda ogrenirken yine zorlanırsınız zira tusların basma hissi ve push pull hissi aynı olmayacaktır.

ilgisi yok :)
tanıtım videosunda bile çalamamış eleman dikkat edersen.
saçma şeyler bunlar.

neyle başladın? ben de sıfırdan başlama niyetindeyim??

gramer için ingilizcen varsa ve bulabilirsen "the penguin russian course" kitabını, bulamazsan ayşe pamir dietrich'in "rusça gramer" kitabını al gramer için.

hapishaneye bağış için önce izin alınması gerekiyor, prosedürü bilen arkadaş varsa bilgi verecektir, yoksa da google amcaya sor, o bilir.

fakir okul olarak diyarbakır veya hakkari yüksekova'da bulabilirim sizin için - diye tahmin ediyorum. ama ingilizce seviyelerine bağlı tabii.

bir de bi arkadaşın açtığı duyurudaki cevaplara da göz atın derim: www.eksiduyuru.com

o duyuruda gördüm zaten hapishane fikrini, güzel fikirmiş.

dolar euro hisse senedi şekilde üçe böl bence baboli

Bbad amerikanin selenasi babus. En iyiyi izle. House.

ne alaka selena ve house ya? iki dizinin uzaktan yakından alakası yok konu olarak, popüler diye her şey bok atmak zorunda mısınız ergen gibi?

ben diziyi baştan sona iki kez izledim. eğer vaktin varsa sen de yapabilirsin. ilk izleyişinde kaçırdığın bir sürü detayı ikincisinde fark ediyorsun.

Bence benziyo selenaya. Kurgu benzer.

baştan başla +1

brad pitt ergendir +1

BB selena ha?

başla baştan. baktın her şeyi hatırlıyorsun sezon özetleri oluyor youtube'da. oradan bir iki video izle hatırla. kaldığın yerden devam et.

brad pitt askere gidecek yakında. ondan ne dediğini bilmiyor, üstüne gitmeyin çok.

Ben de 3. sezon 2. bölümde bırakmıştım en son, aradan bi 6-7 ay geçince kaldığım yerden devam edeyim dedim (çünkü her şeyi hatırlıyordum) ama bu sefer de 4. sezon 9. veya 10. bölümde bıraktım. Yine sarmadı anlayacağın, keşke devam edip de vaktimi harcamasaymışım.

kaldığın yerden devam. brad'i de sallamayın, bb başlığı troll'ü kendisi.

kaldığın yerden devam et

Yaşanır. Yılın belli bi zamanını orda geçirirdim fırsat olsa.

Hayalimi anlattın.

Ömür boyu yaşar mıydım bilmiyorum ama birkaç yılımı kesinlikle böyle geçirirdim.

walla heryeri öyle midir bilemiyorum ama babamın bi arkadaşı akademisyen olarak bir süre kalmıştı brezilyada ve hiç memnun değildi. suç oranı çok yüksek, can güvenliğin pek yok diyordu. arabasından laptop ve bir kaç malzemesini çaldılar. otobüste giderken önden birisi şoförün boğazına bıçak dayayıp diğeri milleti soyuyordu fln diyordu. adamın *** kan alıyorlarmış yani :D

bu anlayışla dövme yaptırmanı hiç tavsiye etmem.

1 gün sıkıcan dişini, asılıp birikenleri eriticen. Ben ayda bir kez gece yarısına kadar mesai yapıyorum, ay boyunca rahat ediyorum :)

ben tüm işlerimi yazıp en kol gibi, boru gibi, kafamı en çok meşgul edeninden başlıyorum, onu yapınca bir rahatlama geliyor ve ufak ufak diğerlerini temizliyorum. sessiz sakin bir ortamda gerekirse akşam el ayak çekilince mesaiye kalablirsiniz, sonra rahat edersiniz.

Cambridge ielts practice mi ne vardi.

a2 iken uc ayda gecenler varsa neden olmasin.

ben bir süre kullandım, çok aşırı derecede fark hissetmedim rahatlık açısından.

ama lens kabıydı bilmem nesiydi uğraşmamak güzel. daha hijyenik olduğu gerçeği de var ama zaten aylıkta da hijyenine dikkat eden birisi isen çok fark etmiyor diyebilirim.

aylık olanlar ilk bir kaç gün daha iyi, o tartışmasız. yani bir night&day aqua ilk takıldığında 1 day acuvue trueye'den daha rahattır, iyidir... ama son günleriyle kıyaslarsak gidip, temizlerken yapılan ufak ovalamalar olsun, günlük göze kaçan tozlar olsun, göz yaşı olsun yıpratıyor ve hem protein birikimi hem küçük çizikcikler filan derken rahatsız etmeye başlıyor aylık lens.
günlük ise olması gerektiği kadar iyi, bir sıkıntısı yok. ve her gün taze takıyorsun... uğraştırmıyor.

kısacası aşırı fark olup olmayacağı senin aylık lensi nasıl kullandığına göre değişse de bence ufak farkla da olsa günlük lens daha iyi...
son 1 yıl kadar günlük lens kullandım, alışınca dönmek istemezsin aylıklara...
ama en güzeli göz uygunsa lasik. yıllardır tamamen kurtuldum hepsinden.

Günlük lensler biraz daha ağır, benim gözümde ağırlık yapıyor. İkisinde de aynı markayı kullanmama rağmen günlük lens kalas gibi bir şeydi. Aylık lenslerin rahatlığı sonlara doğru kalmıyor ama bence yine de günlükten daha rahat. Bir yandan da aylık lenste daha fazla bakteri birikiyor. Günlük lenslerde öyle bir birikme veya aşınma olmuyor, kullanıl atılıyor zaten.

@aychovsky hangi günlük lensi kullandın?
silikon hidrojeller en iyi lenslerdi, ve bir kaç yıl önce tek silikon hidrojel günlük lens 1day acuvue trueye vardı. diğer günlük lenslerin tamamı kötüydü.
hala aynı mı durum bakmadım, ama bu bahsettiğim kullandığım en ince ve rahat lenslerden biriydi.

Hem Trueye, hem de Bausch and Lomb'un Soflens'ini kullandım. Teknolojilerini bilmiyorum ama ağırlardı.

(bkz: delonghi kg79)

(bkz: sözen)

başkent üniversitesi hastanesinin olduğu caddede var ama caddenin adını bilmiyorum. göbekdeki bp'nin ordan sağa dönüyosun 100 metre ilerde sağda. kocaman tabelası var apple logosu var

sıhhıyede Balıkçıoğlu Pasajına git . Telefon işinin memleketi orası

melisa çayı.

kafana göre antidepresan kullanma. bu ilaçlar öcü değiller tamam ama doktor kontrolünde kullanılmaları ve bırakılmaları lazım. beyninin kimyasını değiştiren şeyler bunlar. bir psikiyatriste gidip mevzuları anlatmak zor değil, bayılıyorlar zaten ilaç vermeye merak etme. raporun olursa da gidip istediğin zaman alırsın zaten belli bir süreyle.

rezene bende mucize yaratıyor. rezene ve anason da karıştırabilirsin. artık karın ağrısından doktora gitsen bile bir sakinleştirici yazıyor. bence uğra bir doktora bunalıyorum son zamanlarda de. hafif bir şeyler yazar yani. reçetesiz kullanma.

kefir iç kefir :)
hakkında araştırmalar mevcut, depresyona iyi geldiği iddia ediliyor.

Kedi.

spor yap

angelus +1

B vitamini topluyor beni. Size yeter mi bilmiyorum elbette

sarı kantaron'u çok övmüşlerdi.

15sn sonra içilmez hale gelir

çekirdek kahve alıp espresso için çektirin

espresso kahvesi özeldir. yakında yaşıyosan verem sana.

Sikinti su bence: Sen Türk olarak Türkiye'de doktora yapip Türkiye üzerine ya da baska bir yer üzerine arastirma yapsan sözünün pek kiymeti olmayacak okudugun üniversitenin kalitesi sebebiyle. Zaten sosyal bilimlerde bu konularda isim yapanlar (bana öyle geliyor) etnik kökenli olup calismalarini bir bati üniversitesinde yapanlar oluyor (ABD, Almanya, Ingiltere falan). Bir Alman üniversitesine kayit oldun mesela ve diyelim Hindistan'da arastirma yapilacak. Adamlar ya Hint kökenli birini secmeyi tercih ediyor ya da ellerinde halis muhlis Almanlar var, kicikirik Türk'ü niye göndersinler. Kisacasi pek bi yere gidemiyoruz sanki. Türkiye ya da orta doguda yapilacak arastirmalar icin bile Kürt'leri Süryanileri ne bileyim Ermeni kökenlileri falan filan tercih sirasinda önde tutuyorlar azinliklar diye. tam antropolojiye apply eder mi bilmiyorum da genel olarak sosyal bilimlerde böyle sanki.

ay cok bildigimden degil ama

kendiliğinden kapanır zamanı gelince. kettle gibi.

tabi nasıl bişey kullandığını bilmiyorum, benim yüzümden yangın çıkmasın da :d

o tuş kendiliğinden hiç atmıyor ki. hep ışığı yanıyor ve sıcak tutuyor sürahiyi.

Geçtiğimiz iki yıl içince on kez açık unuttum. Sabah beşten akşam sekize dokuza kadar kaldı o cam zımbırtı. Henüz patlamadı. Kırılmadı. Bozulmadı. Dibinde kahve tortusu yapıştı kaldı. O da yıkayınca geçti.
Gene de dikkatli davranmak gerek.

-her ihtimale karşı-

sorunuzdan anladığım kadarıyla dönüp kapatamayacak bir yerdesiniz. evde açık kalması elzem olan herhangi bir cihazınız yoksa apartman/site görevlisini arayıp dairenizin şartelini indirmesini rica edin. böyle böyle cihaz açık kaldı, yangın çıkabilir deyin.
n'olur n'olmaz, biz ne dersek diyelim elektronik aleti şase yapar, kaçağı vardıri ya da tulu takılı kalır, camı çatlamıştır vs.. iş çıkmasıni bence sağlama alın.

not: zamanında çok fazla final destination izlediğim doğrudur :) yalanlayacak değilim ancak önlem almakta her zaman fayda var.

yenilerdense zaten bir iki saat içinde kapanıyor.

Turkcesi var. Ensest var. Kitap kotu. Paul Auster bitmis.

Ensest olan başka kitaplar da okudum. Yasak değildir demek ki.

o kitaptan canımı zor kurtardım, auster bitmemiş de, azalarak bitse iyi olur. ama ingilizcesi en azından akıcıydı, türkçesi biraz sıkıntı yaratır gibi.

edit: türkiye'de ensest konulu kitap serbest değilse çok gülerim, akraba evliliğinden ortalama iq 21 olmuş, kitabını mı yasaklayacaklar.

store.apple.com

resmi hesap değildi, başbakanlıktan resmi açıklama yapıldı first lady nin twitter hesabı yok diye, atlamamak lazım o yüzden.

Kadim ibranice (hebrew alfabesi)

dünyayı yönetenlerin dili ibranice olduğu için ibranice öğrenirdim.

ibranice

ermenice. estetik alfabe, dünyaya yayılmış kadim bir anadolu/kafkas halkı, civardaki çoğu kafenin barın işletmecisi de onlar, bira pattis söylerken kolaylık olur.

Ibranice. Turkiyedeki ermeniler turkceyi cogu turkten daha iyi biliyo zaten. Bira pataTesmis ;d

hangisini daha çok kullanabileceksem onu tercih ederdim. ikisi de fena diller değil ama ibranice daha çok işe yarıyor sanırım ticaret vs. şirketler konusunda.

ibranice kesinlikle. ben dil öğrenmek için genelde motivasyona ihtiyaç duyuyorum. ibranice kültür zenginliği, kullanım alanının genişliği açısından falan ermeniceye kıyasla daha "büyük" bir dil bildiğim kadarıyla. o yüzden onu öğrenirim.

Ikisinden birini seçmek gerekirse mutlaka ben Ibranice derim. Bugün bu dili kimin konustugu kimin konustugu önemli degil. Israil'e gitsen Ingilizce, Ermenistana gitsen Rusça konusmak zorunda kalacaksin zaten. Ibranice semitik bir dil, Arapça ve Akad dili ile çok yakin akraba, alfabesi de tarihteki ilk alfabenin mirascisi.

EK. Israil'de Ingilizce, Ermenistan'da Rusça geçerli yabnaci dildir demek istedim.

ermenice. türkçeye daha yakın telaffuz olarak, tonlamaları ve dinlemesi keyifli. ve ermenice türküleri anlamayı çok isterdim, mükemmeller.

halen çok sinirliyim gidip ağız burun kırasım var, sakin olayım di mi

moda daha çok tasarım sayılır.

moda, insanın kendine yakışanı giymesidir.

kıyafet tasarımı bir sanat olabilir ama bu tasarımı yaptıktan sonra insanların onu benimseyip o tarzda takılmasına moda denir. benim beynimde bu olay bu şekilde çözümlenmiş.

Modayı sanattan ziyade zanaat olarak nitelendirebilirsiniz

church of the latter day saints'e katıl onlar geziyor.
yani mormon olacaksın. kolay gelsin

la hippi ol gez nolur :)

parası uygunsa ben de mormon olurum ccc

afrikayı güney amerikayı boşver de güneydoğu asyayı gezmek süper olurdu yaw :) her ne görev ve şekil icabı olsa dahi

Ben alındığını duymuştum.

Herhangi bi plagiarism vs. sıkıntısı çıkmazsa durur ünvanınız diye biliyorum..
Ama tabi tekrar bi üniversiteye başvurup da girmek isterseniz kadroya, sizi bi mülakata tabi tutarlar, bilginizin gerileyip gerilememesi orada önemli olur.

yok. kurulla-sınavla aldığın için geri alınmaz. bir tür mezuniyet diploması gibi düşün. fakat hile hurda dönmüşse koşullarında, ortaya çıkarılırsa, iptal edilebilir.

32 si yok. 16 sı 750 dolar (1800 TL ), 64 gb olanı 850 dolar (2040 TL) şuan abdde. tl olarak. Türkiye fiyatları ise şaka gibi: 16 sı 2.850 TL, 64 ü 3.000 TL. Vestel akp bağlantılarıyla yurtdışından gelen akıllı telefonlara vergiyi arttırdı bunun da etkisi var kendi vestel markalı ürünlerini sattırmak için.

@andy, vergisiz o fiyatlar, vergi eklemelisin.

6plus 2700e falan gider heralde?

2400-2500 normal pasaport kayit yoksa. 2700e alsan, 150 de kayit 2850 olur ki bu sartlarda turkiyeden garantili almak daha mantikli

@ne istediğini bilmeden : alışverişte vergisiz eyaletler var. duyuruda amerika demiş arkadaş. ama new yorktan alacaksa ortalama 50 dolar versigi var. tamam 120 lira daha koyalım. yine iphone 6 plus 2700 tl etmez. 1900 eder. ha tabii 100 tl de türk hükümetinin haracını ödeyeceksin kayıt ayağına. etti 2.000 ama yine de türkiyede 2.850 lik alet abdeden sana 1.900 tl ye çıkacak vergili bir eyaletten alırsan.

özel mesaj gönderdim.

100 opera- faruk yener

kitap degil ama ders var. ingilizcen varsa cok zevkli ve ögretici. yale i görünce gözün korkmasin, oradaki gencler de senin benim gibi insan.

oyc.yale.edu

dağcılık bireysel bir spor değil bence. ağrı dağı 4200 kampında nefes alamayacak gibi olmuştum örneğin. orada geberip gitseniz sizi ancak çakallar bulur. o nedenle kulüplerle takılmanızı öneririm.

dağa tırmanmaktan ziyade trekking tarzı şeyler düşünüyorum, likya yolu, camino santiago gibi.

Serdar Kılıç'ın doğa ile ilgili programlarını izleyin öncelik olarak, sonra doğada hayatta kalma ile ilgili kitaplar öğrenin, işin teorik kısmını halledin; mesela yön bulma, su bulma, harita okuma, ateş yakma, barınak yapma gibi; bu becerileri şehirde halletmeye çalışın. daha sonra sizden tecrübeli biri ile ya da tek başına olmaya karar verdiyseniz bilindik bir yerde(likya yolu, karabük yenice ormanları, aladağlar) kamp yapın, teorik öğrendiğiniz şeyleri pratiğe dökmeye çalışın;

Burada en önemli nokta doğayı nasıl bulduysanız öyle bırakın. Ana amacınız bu olmalı; örnek olarak ateş yakmayın yerine dağcıların kullandığı ocaklar var onu kullanın, barınak yapmak için ağaçlara zarar vermeyin bir ufak çadır ya da bivak kullanın, hatta çadır kurduğunuz zemindeki bitkilere bile dikkat edin; olabildiğince çim ya da toprak zemine çadır kurun, ısınmak için kendi vücut ısınızı korumayı öğrenin.

Kurt ya da yılandan çok normal insandan korkun bence, zaten bilindik bir yere giderseniz bu gibi tehlikeler olmaz kurt da yılan siz ona tehlike arz etmediğiniz sürece da insana saldırmaz, büyük ihtimal insandan kaçarlar.

Son olarak bu işler için başlangıçta yaz ya da bahar etkinliği olarak düşünün, kış için çadır ve uyku tulumu için extreme ürünler kullanmanız gerekir.

Doğada temiz su elde etmek en önemli meseledir, bunun için su filtreleme işini öğrenin; bu sorunu garanti altına almadan gitmeyin hiçbir yere, en azından su kaynaklarını öğrenin derim ben.

oldu bi de jenerator, kettle vs gotursun tam olsun. dogayi nasil bulduysaniz oyle birakin kismina katilmiyorum. orada dogayla bir iliski kurmaya calisiyosun. atesini de yak istersen dallardan kendine mizrak da yap.
her oldurdugun bitkiden sonra ruhuna dua edersin bi de sadkljksdjlajdlk

Aslinda sadece gezmek konusunda fransizca da Fransa, Belçika'nin güneyi ve... Kuzey ve Bati Afrika disinda bir ise yaramaz. Ama Klasik müzik, opera, plastik sanatlar için tabii ki italyanca. Su da var ki fransizca daha kolay ögrenilir, kursu, yöntemi, pratik imkani daha fazladir, sonradan italyancaya geçis çok kolay olur. Eger bir kursa yazilmak vs. söz konusu ise, ben fransizca derim, italyancayi kendi kendinize de ögrenirsiniz.

Bence de önce Fransızca derim.

İspanyolca ya da italyanca daha basit bence

italyanca çok eğlenceli dil çok bilmiyorum ancak az biraz ucundan girmiştim çok tatlıydı. fransızca kursa başlayıp bırakmıştım zor geldi bana göre değilmiş. ispanyolca öğrenebilirsin ticari işlerde uluslararası baya geçerlidir. tahmin ediyorum makine mühendisisin. fantazisine japoncaya da girebilirsin :)

Klasik müzik, opera gibi konularda kullanacaksan İtalyanca en uygun tercih bence.

tabii ki italyanca!

giderken değil de dönerken pişman olabilirsin.

Bence çok. Günde 3 saatin yolda geçecek, çalışma saatlerin de yoğunsa baya yorucu olur ve kendine ayıracağın zamana yazık olur. Ama çok yoğun değilim, zaten spor yapmaya vakit ayırmak istiyorum diyorsan da en güzel spor yürüyüş, kaptır gitsin.

Çok soğuk bir şehir değilse terleme problemi olur. Bence işe normal bir şekilde gidin. Dönüşte enerji durumunuza göre yürürsünüz.

benimki 8 km, yokuş olmasa arada kesin yürürdüm

yürümek için günün 3 saatini harcamak çok diye düşünüyorum.
zaman önemli değilse yürü, bir zararı olmaz.

giderken değil ama dönüşte yürü hatta tempolu yürürsen bir saatte eve varırsın, biraz esneme hareketi yapıp duşunu alırsın al sana spor.

bence de giderken değil dönerken yürü. hem işte yorgun olmamış olursun hem de terleme sorunu olmaz.

satranç...

(bkz: amok koşucusu)

www.idefix.com

amok koşucusu, satranç, sabırsız yürek (roman) - unutulmuş düşler - yarının tarihi (deneme)

satranç
bilinmeyen bir kadının mektubu
amok koşucusu
insanlık tarihinde yıldızın parladığı anlar

ilk ikisini okudum, tavsiye ederim. diğer ikisi de sırada.

+1 Satranç
+1 Amok Koşucusu

ve Bir Kadının Yaşamından 24 Saat ve Bir Yüreğin Ölümü

satrancı tavsiye ederim.

Yıldızın parladığı anlar, bir de bunun tersi vardı sanırım; yıldızın söndüğü anlar diye. ikisini öneririm. ilaveten balzac, tolstoy ve dostoyevski'nin portrelerini anlattığı bir kitabı var.

dünün dünyasını oku kesinlikle. otobiyografi ve okuduğum en güzel kitaplardan biri.

Yahudiler tekvücut değiller, tek ülkede de değiller - o açıdan Yahudisine göre değişir yanıt. ha ama, en büyük federasyonu Alman Yahudi örgütlerinin, Müslümanların yanında ve pediga'nın karşısında saf aldı.

alman yahudilerini sormuştum, evet. yani alman ırkçı tehdidi altında kalabilecek olanları.

eh, Alman Yahudileri de tek görüşte değil ama dediğim gibi en büyük federasyonu Alman Yahudi örgütlerinin, pediga'ya karşı çıktı. federasyonun daha doğrusu merkez komitenin bahsettiğim, resmi tanımlaması pediga için; "neo-nazilerin, aşırı sağcı partilerin ve en sonunda göçmen karşıtlıklarını ve ırkçılıklarını rahatça dökebileceklerini düşünen bir takım Alman vatandaşlarının karışımı" şeklinde.

pediga ancak kendi tanımlamasına göre anti-Semitist, homofobik yahut kadın karşıtı falan değil - içlerinde Alman Yahudileri de var ve bunu propaganda için de kullanıyorlar zaten. içinde müslüman olmayan göçmenler yahut yarı-göçmenler dahi var.

oranlarsan ama pediga taraftarı olmayanlar ve karşı olanlar, taraftar olanlardan daha fazla şu anda Alman Yahudisi nüfusu arasında.

Dayanmasina dayanir da. Daha hafif ve yola uygun bir sey al bence. Eger surekli dag bayir gitmeyeceksen.

pek geleneksel tur bisikletine benzemiyor. en önemlisi, ortasında bir eklemi var, zorlanacak kısım bu. çanta taşımaya bagajın nerede olacak? bu daha da zorlamasın kadroyu?
ekstradan lastik de alman lazım tabii. bir de sele.

@namus
haklısın elbette ama uçakta filan taşımak için ya da kıta içinde bazı noktaları es geçmek için portatif bir şey arıyorum. uçakta bisiklet taşımak ölüm.

Botoks.

yüz yogası

Katlamadan uçakta taşıyabiliyorsun oversized luggage bölümünden. Tabii bileti aldığın abilere bir sor mutlaka, ek ücret isteyebilirler.

daha stabil bir paket için katlasan daha iyi olur bence. hatta ön jantı sökerek katlarsan daha da iyi.
bavul şartı yok, iyi paketlemen ise bisikletin sağlam kalması için önemli. kilo sınırı geçmedikçe nasıl paketlediğin sorun olmaz. balonlu naylon ile iyice sar, üstüne streç ve bant ile sağlamlaştırırsan sorun olmaz.

gurkangenc.com içinde bisiklet taşımakla ilgili baya dipnot var. hatırladığım bisiklet kesinlikle kolilenmiş olmalı hatta baya bisiklet kolisi aradığı olmuştu onunda. ek ucrete tabi birde bisiklet kesinlikle bildirmen gerekiyormuş

almanca şarkı söyleyen gruplar dinle. almanca hayatında yatırımdan ziyade ihtiyaç olsun. almanca şarkıları kitapları dizileri oyunları anlamaya çalışırsan öğrenmen de kolaylaşır

Kısa süreli ara verilebilir, 1-2 hafta gibi. kafa bir dinleniyor.
Ben de başlayalı 4 ay oldu. Daha gramerimin çok eksiği var ama yine de bundan sonra kitap okuyarak devam etmeyi düşünüyorum. konulu bir şey okuyunca motivasyon sağlanır diye düşündüm.
Bir de bulabilirsem bilgisayarda bir iş yaparken kulaklıktan alman tv kanalları çalsın istiyorum ama pek de bir şey bulamadım.

@konusma

abicim sıkıntı olan da sizin orada konuşulan almanca zaten :) bayern ve avusturyada konuşulan almanca bayağı bir değişik esas almancadan (hochdeutsch). özellikle hannover çevresinde hochdeutsch konuşulur, son derece akıcı ve anlaşılır gerçekten de. ama sizin oraların almancası gerçekten tam bir felaket malesef. mistkübel kelimesini ilk defa duydum mesela ben de. sözlüğe baktım, sözlükte bile yok :))

7 ay almanca için çok uzun bir süre değil, hatta çok kısa bir süre malesef. ben 2 senedir öğreniyorum, hala yolun çooook başında görüyorum kendimi. motivasyon için alman tv falan izleyip müzik dinleyebilirsiniz. onun haricinde en güzeli tabi ki almanyaya gelip burada dil kursu yapabilmek. en güzel motivasyonu o verecektir tartışmasız.

Gece gündüz FS oynayıp bir Boeing 737'yi uçurabilecek insanlar varmış. mış mış mış...

bence en azından diğer insanların önüne geçersin diye düşünüyorum (hani şöyle düşün 10 parmak klavye kullanıyorum işe alımda faydası olurmu) tarzı bi soru sormuş gibi düşün tabiki artısı olacak ama illakide uçak uçuracak kadar öğrenirsin diyemeyiz bence...

hiç değilse bir aşinalık olur diye düşünüyorum.
yanisi evet, olur.

kesinlikle olur, ben bir ara takılmıştım ve abd'ye gittiğimde hoca ile cessna kiralayıp uçmşutum. hoca ilk kez kullandığıma inanmadı. boeing ya da airbuss daha kompleks tabi. b737nin motor çalıştırma prosedürü bile kastırır ama faydası mutlaka olur, özellikle add on daha gerçekçi uçaklarla

sadece uçağı tanımak ve prosedürleri öğrenmek için büyük yardımı dokunur
ama gerçek uçak uçurmak farklı bir olay.

uçaktaki göt hissi hiç bir simülatörde yoktur ama faydalıdır havacılığı öğrenirsiniz

sen ilk oturduysan sıra sendedir 3 set bitene kadar kimse karışamaz. ama karşındaki rica ederse değişerek yapalım mı diye yardımcı olabilirsin senin set aranda o girer.eğer makineyle çalışıyosanız evet denmeli bence çünkü ağırlık kolay değiştiriliyo ama bar ile çalışılıyosa ağırlık tak çıkar uzun hikaye.

set arası alette oturabilirsin ama boşuna oturup terletme bence önünde bekle yada havlunu üstünde bırak.

haci ben stres oluyorum adam basimda dikilince.

2 farklı alet ile setleri birleştir. set arasında gezin, diğerine geç. araya birinin girmesine izin vermek gerekir bence. öyle 1-2 dk boyunca alette oturmak doğru gelmiyor bana.

bir sen bir o yapsa daha iyi olur tabii. Zaten setler arası 30-60sn bi ara veriyorsundur herhalde. Ama ben 1 set falan kaldıysa şunu yapıp vereyim diyorum mesela.

ilk seti bitirir kalkarsın. bekleyen adam da bir set yapar kalkar. sonra sen ikinci sete oturursun. bitrir kalkarsın. adma da yapacaksa yine o da bir set yapar. böyledir.

bazı embesiller var. makineye ya da neyse işte oturuyorlar. yarım saat kalkmıyorlar.

edit. set arası alette oturma. yürü nefes al.

set arası dediğin 20-30 saniye olur, burada bir kaç dakika yazılmış, enteresan.

O kadar kalabalik spor salonundan kacin abi. 3 seti pasa pasa bitir. Racon beklemektir

artı bilgi olsun: bir aletin başına geçip hareketi yapmayıp söz gelimi telefonla uzun uzadıya konuşuyorsa nazikçe kaldırılır ve yine kendisi olmaksızın suyunu, havlusunu bilmem başka bir özel eşyasını alete koyup dakikalarca gelmiyorsa nazikçe yine o eşyalar kaldırılır ve işine gücüne bakılır.

ya onun senin başında dikilmesi de ayrı hıyarlık. insan rahatsız etmez biraz uzakta durur. ben de olsam rahatsız olurdum.

Eğer 1-2 dakika ara veriyorsan, versen daha iyi. ben 10 saniye filan ara verdiğim içni kalkmıyorum ama bazen yorulunca ben öneriyorumbaşımda dikilene, birlkte yapalım itersen, şu kadar setim kaldı. Ağırlıklar genelde uuyşmuyor ama benm de bhareket yaparken öyle oturan birini bekelmek istemiyorum, soruyorum kaç set, bazen ben diyorum birlikte yapalım ,bazen o diyor. Bazen bekliyorum. beklerken benelde bacak girerim.

aslında merak ettiğim amerikalılar nereye gidiyor ülke içinde?

Hawaii ve Key West

CSO

DOB

ankara piyano festivali

bizim var ocakta

BMW 5 gibi duruyor: goo.gl

WW passat

passat +1

vw passat 1.6 TDi BlueMotion Comfortline

www.youtube.com

de icing sıvısıdır.

uçağın dışına değil içine bastılar. klima sisteminden sanırım ama koltuğun altındaki bir sistemden.

içeri mi bastılar? de-icing kanatların üzerine dökülür çünkü.

uyuyun huzurlu gidin diye olabilir. tamamen salladım.

içeri bastılarsa insana zarar vermeyen ilaçlar oluyor ondan olabilir.

İyi gözlem.
Çiğ noktası ile ilgili bir durummuş. Kabini soğuturken kabin havasının sıcaklığı, iklimlendirme sisteminin çıkışındaki bölgede çiğ noktası sıcaklığının altına düşüyormuş. Bu durumda havadaki nem görünür hale geliyor, sıcaklık arttıkça, yani hava iklimlendirme sisteminin çıkışından uzaklaştıkça tekrar görünmez hale geliyormuş.

Çiğ noktası: sabit basınç altında hava soğurken yoğuşmanın görülmeye başlandığı sıcaklık.


Duman filan bile olduğu aklımdan geçti :)

Bu arada Rus uçaklarının çok gürültülü olduğu söylenir hep, hele bu kadar eskileri. nasıldı, airbus'lar boeing'ler veya turboprop'larla (pervaneli) kıyaslayabilir misin?

oyle bi yetkisi yok ki adamin.

Notere gideceksin

kaski kesinlikle veriyorlar bildigim kadari ile fakat geri kalani (ceket, dizlik, eldiven) kursa bagli olabilir. benimki vermisti ama vermeyen de olabilir.

Kurs sadece fosforlu yelek ile kask verdi bana,heyet hani dizlik dirseklik diye sorun çıkarınca onları da taktılar, kurallar gereği veriyorlar sanırım.

Fosforlu yelek, dandik kask ve anası ağlamış bantları yapismayan bi dizlik vermişti bana. Bir yıldan fazla oluyor sınava gireli.
Ama verilmesi zorunlu, bilinçli gozetmen olursa sorar niye yok diye anlamayan biriyse zaten sınav da allaha emanet.

Hepsini veriyorlardi bana ama kendi kaskimla girmistim ben sinava. Dizlik dirseklik yelek verdiler.

değer.

okul ilk 5teyse

orada işi düzgün öğrenirsen network kurabilirsen küçükte olsa,

çok işine yarar

go for it.

Değer

Orada devam edeceksen deger bence. Alaninda ilk 5'te diyorsun, 8 sene de tecruben var. Amerika'da ise girersen senelik gelirin 60 bin dolardan fazla olur zaten.

Suradan bir bak:

www.payscale.com

Turkiye'ye doneceksen bilemem.

Cok dogru hareket olur.

Düşünme bile...

Kesinlikle değer!

eğitime yatırım yapacaksan yap kardeşim. eve barka para yatıran tembel insanlardan olma. ülkeye katma değer katabilecek insanlara ihtiyaç var. bas git, bakarsın 2.sene burs bile bulursun.

60bin dolar çok para lan? Bir tek bana mı öyle geliyor. O parayla türkiyede iş kurabilirsen bir değil birkaç senede amorti edemez misin? Amerikaya gidince bir de geri dönebilmek için uğraşacaksın. Sektör yazılımsa hintliler daha önde diye biliyorum. Rakibin çok. Herkes git demiş, farklı açıdan bakmak istedim.

Bu parayı kazanıp bunu düşünen insanlar var ya, hakikaten kaliteli insanlar onlar. Çevremde dolar sayan yığınla hanzo var. Sizin gibi insanları görmek güzel.

iş kurabilecek cesaret, bilgi ve niyetin varsa iş kurmakta güzeldir tabii.

Türkiye'ye dönmeyeceksen değer. Başarısız olsan bile doğru karar olur. Döneceksen sakın ha!

Eğitime tabiki değer. Şimdi bu bütçe 2 yıl amerikada size eğitim konaklama yeme içme gibi tüm ihtiyaçlarda yetecek peki bu sürede orda çalışmayı düşünmüyor musunuz ? Böylelikle miktar çok aşağılara inebilir m

okula aylık $500 veriyorum, $700 ev kirası, $70 yol, $60 telefon, $50 faturalara veriyorum. bunlar benim zorunlu harcamalarım ve toplamı $1380 yapıyor. yemeği evde yapıyorum, aşağı yukarı aylık $250 masrafım oluyor. Yani sadece yaşamak için $1630 aylık masrafım var. Birinde legal, birinde kaçak olmak üzere iki ayrı işte, eğer denk gelirse haftanın 7 günü çalışıyorum; aylık en fazla $1780 gelirim var. Nefes almaya zaten vaktim olmuyor da, arada sırada evde yemek yapıp ertesi gün öğlen de aynı yemeği yemekten sıkıldığım zamanlar için cebimde ekstradan $150 olması anlamına geliyor bu.
Marmaray'da üst kademelerde görev almış, Türkiye'de doktora öğrencisi makine mühendisiyim. Kariyerim için önemli olacağını düşündüğümden MBA yapmak için Amerika'ya geldim. Ocaktan sonra tam zamanlı çalışma iznim çıkacak ve -iş bulabilirsem, ki epeyce zor- mesleğimi yapmaya başlayabileceğim. 9 aydır buradayım ve yaklaşık 3 ay önce bu işleri buldum ve çalışmaya başladım. Gelir ve gider tablosu ortada. Okul fiyatınının yanında burada bahsettiğim yaşam giderlerini de ekle ve ona göre bir karar ver bence.

Gel abi, pişman olmazsın. Bitir ve iş bul. Çıkarırsın o parayı sonra.

mont pantolon yağmurluk eldiven revit.
kask nolan üstünden yürüyebilirsin.
bot olarak hein gericke.

bellik ve dizlik olarak dainese veya gene revit.

1- kapsüllü olmayan, küçük ve ucuz espresso makinesi olarak şunları buldum:
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com

ilki sadece espresso makinesi, ikincisi filtre kahve de yapıyor.
2- iyi bir french press varsa ve tek seferde 5 - 6 bardak kahve yapmıyorsanız makineye gerek yok.

ofiste 2 den fazla kişi aynı anda filtre kahve içecekse makinasını almak mantıklı, sadece kendim için makina alayım cam haznesi geniş sabah bikere yaparım akşama kadar 4-5 kupa canım istedikçe kendime doldururum dersen olmaz, kahve bekledikçe yaklaşık 20-25 dakikadan sonra acılaşmaya tadı bozulmaya başlar aroması kaçar

amerikan filmlerinde görüyoruz her daim sürahisi dolu filtre kahve makinası, sirkülasyon çok olduğu için kısa sürede hep tazesi yapılıyor da ondan :)

(bkz: cafissimo) tchibo'nun makinesi. küçük modelleri de mevcut klasik modelin yanında. iş için ideal, keser yani sizi. fiyatı da 150-200 arası değişiyor. aynısı bende var, memnunum. öneririm de.

ama tabi aletin dağlar devirmesini de bekleme. sadece güzel yapıyor yaptığı işi.

ben 2 yildir duzenli araliklarla hep sabah 5.30 ve 7.30 arasi spor yapiyorum. yaz ve kis saatine gore saat araligim degisiyor. sabahlari 1.5 saat, kosu ve yuruyus yapiyorum. spora giderken, vakit cok erken oldugundan hic bir sey yemeden gidiyorum. herhangi bir sorun da yasamadim. geldigimde evde yada iste bir sey atistiryorum. sabahin erken vaktinde yapilan spor her seyden guzel. dilerim duzenli ve devamli yaparsiniz.

Vücut yapına, yağ oranına, kilona, amacına göre değişkenlik gösterir bu. Örneğin ince ve zayıf bir vücut yapısına sahipsen ve kilo alarak kas yapmak istiyorsan sabah erken saatlerde yemek yemeden ağırlık çalışmak hiçbir işe yaramaz. Vücudunu yorarsın boşuna. Doğru zaman akşam, protein ağırlıklı beslendikten sonra çalışmak ve sonrasında fazla ara vermeden dinlenmek / uyumaktır. Çünkü ağırlık çalışılarak hedeflenen şey kanı vücudun belli bölgelerinde toplamaktır. Bu da gerekli olan besini almak, ölçülü ağırlıklarda hareketi yapmak ve sonrasında kanın toplanması için dinlenmekten geçer.

Ancak şişmansan ve kilo vermeyi hedefliyorsan sabah o saatlerde çalışmanın bir zararı yok. Ancak bünyeyi sarsmaman için spora başlamadan önce az da olsa yağsız gıdalar almalısın.

kas calisirken degil dinlenirken yapilir. o yüzden ac karna ya da tok karna yapildigi onemli degil, onemli olan kasları yıpratmak. calisabilirsin elbette.

supplement seviyorsan bcaa alabilirsin. kacta kalkıcaksın o da onemli. 1 haşlanmış yumurta atsan agzına iyi olabilir.

bi denemen lazım. belki cok kotu hissedersin. yok hissetmezsen bi sıkıntı yok.

Aç git. Mide dolu ağırlığın altına girilmez. Bir kafein tableti ya da filtre kahve çak gitsin. Antrenmanı kısa tut.