Ekşi Duyuru

Piyasa akademik kadro vb. bakmaz. Okul adına bakar. Tatava yapmasın, YTÜ.

Gtü'de elektrik mühendisliği yoktu bildiğim kadarıyla. Benim zamanımda sadece üç üniversitede vardı. Kocaeli, İtü, Yıldız. Tabii ki bölüm sevgisine ve iş bulma, çalışma ortamı gibi konulara göre seçilir. İki bölümde de işsizlik var ama elektrik daha geçerli. Yıldız tabii ki.

Ben olsam ikisini de sallar, ne yapar eder dis hekimligine girerim. Yari burslu ozel falan olmuyor mu?

@cooper maalesef

Kimya mühendisliği ve elektrik mühendisliği birbirinden iki farklı alan. Belli ikisini de istemediği.
Diş hekimliği iyi bir bölüm ama tıp fakültesinden çok daha ağır bir eğitimi var. Birde öğrencilere karşı gerçekten çok kötü davranıyorlar. Öğrencilerin ilk haftalarda bölümü bıraktığı oluyor.

Bu puanıyla eğer sağlık alanında bölümü gerçekten istiyorsa, üniversitesinde diş hekimliği, eczaclık olan bir okulu tercih etsin. Mesela marmara'da kimyaya yerleşip, birinci senesinin sonunda yatay geçişle diş hekimliğine eczacılığa geçebilir. Üniversite birinci sınıfta derslere çok çalışıp, ortalama yükseltmek üniversite sınavında başarılı olmaktan daha kolay.

uzman olmadan bilgi veremem fakat tecrubelerime dayanarak tavsiye verebilirim.
ben olsam gerekirse bir sene daha bekler ne yapar eder diş hekimliği kazanırdım.
illa tercih yapacaksam yıldız teknik yapardım.

Kimya Mühendisliği ile ilgili bilgi sahibi değilim.

Elektrik Mühendisliği temelde iki ana bilim dalına ayrılıyor:
1- Elektrik Tesisleri
2- Elektrik Makinaları ve Güç Elektroniği

Elektrik Tesisleri ile ilgili pek bilgim yok. Teyide muhtaç olmakla birlikte, iş bulma ve maaş skalası açısından diğeriyle pek yarışabilecek seviyede olmadığını duyuyorum.

Yıldız özellikle güç elektroniği konusunda unvana sahip. Hacı Bodur ve Faruk Bakan gibi uluslararası alanda da ses getirmiş çalışmaları mevcut olan hocalar barındırıyor.

Ülkenin büyük firmaları bu bölümlerden mezun kişileri işe alıyor. Linkedin üzerinden ülkenin önde gelen Ar-Ge firmalarının kadrolarına bakarsınız özellikle donanım tasarım ve gömülü yazılım alanında bu bölümden mezun kişileri görebilirsiniz. Öğrencilik süresi boyunca yan gelip yatmadığı sürece, daha mezun olmadan dahi güzel iş imkanları yakalanabilir durumda şu an için. Savunma sanayide yer alan alt yüklenici firmalar bu gibi okulların elektrikli araç ve/veya aviyonik kulüplerinde aktif rol almış öğrencilerinin peşinde koşuyor açıkçası.

Ayrıca Yıldız Teknik Üniversitesi bildiğim kadarıyla Erasmus ile yurt dışına en çok öğrenci gönderen üniversite unvanına sahip. Elektrik Mühendisliği bölümü Avrupa'daki birçok ülkenin üniversiteleri ile ikili anlaşmaya sahip. Bazı üniversitelerde Erasmus yapmak ciddi çaba gerektirirken Yıldız'da elini atsan Erasmuslu'ya denk geliyor :D Bunları da sitesinden kontrol edebilirsiniz.

Bütün bu söylediklerim "bugünün koşulları" için tamamen kişisel gözlemlerimden oluşmaktadır. Tercih yapacak kişinin en az beş yıl sonra mezun olacağını düşünecek olursak ülkede neler değişeceğini ön görmek imkansız. İlave olarak kişinin ilgisini çekmiyorsa bu bölümü okumak işkenceye dönüşebilir. İlgisini çekiyor ise ve kendisini geliştirirse zaten başarılı bir mühendis olarak iyi yerlere gelebilir.

yapacağı tercihte akademik kadroya bakmanızı öneririm.
hoca (prof/doç) sayısı çok olması
yurt dışında çalışmış/okumuş hoca sayısı
çok sayıda makale/kitap yazmış, bunlardan bol citation almış hoca sayısı
mezun ettiği doktora/master öğrencisi sayısı

bunları akademik kadro kısmına girip inceliyoruz.

** ek öneri: biyomühendislik bölümlerini incelemenizi de öneririm.

denklik.yok.gov.tr

denklik muglak bir konsept ve ulkeden ulkeye degisir.

atiyorum klinik psikolog meslegi bir cok ulkede master gerektirir. Haliyle bir cok durumda turkiye'den alinmis diplomaya ek olarak diger ulkedeki cesitli egitimleri sinavlari falan gecmen gerekir o meslegi icra edebilmen icin.

ote yandan atiyorum bana hayatimda kimse cikip isletme lisans diplomani, ekonomi yuksek lisans diplomani goster demedi. haliyle farkli ulkelerde calistim ama "denklik"im yok mantik olarak, cunku ortada regule edilen, isi bildigimi kanitlamam gereken bir meslek yok.

@hot potato +1 denklik ülkeden ülkeye, meslekten mesleğe değişir. Ama evet en temelinde dersler ve eğitimin uyumlu olması gerekiyor.

Mühendisliğe geçiş amacıyla istemediği bölüme girerse üzülme ihtimali çok yüksek. Taşra üniversitelerini kesinlikle tavsiye etmiyorum hangi bölüm olursa olsun.

iyi üni yazsın gerisi gelir.

ben dandik ünide okudum sırf spesifik bölüm için, çok gereksizmiş. kimse bu hatayı yapmamalı. ülkedeki üniversitelerin yarısından fazlası kapatılıp lise falan yapılmalı.

Biyoloji yazip, genetik muh'e gecebilir?

İyi üniv yazsın.
Aman ha taşraya gitmesin, üsküdar müsküdar oraları da geçin.

Boğaziçine yetiyorsa yazsın mis gibi işte sadece matematik okusa da sonrasında mutlu olur.

kuzenine hemen tavsiye veriyorum, öncelikle ilk yıl boğaziçinden bir bölüm yazıp 1 yıl çok iyi hazırlık okuyor. ikinci yıl aynı puanı ile herhangi bir üniversitenin bilgisayar mühendisliği bölümüne geçiyor ve 5 yıl sonunda çok iyi ingilizcesi olan bir yazılımcı olarak mezun oluyor.

bogazicini bitirsin bolum fark etmez, muhendislige gecemese bile gerisi gelir +1
olay network cunku, ne bildiginden cok kimi tanidigin cok cok daha onemli.

İstediği, mutlu olacağı bölümü okusun. Üniversite fark etmez.

hocam boğaziçi'nde ilköğretim matematik öğretmenliğini kastediyorsunuz sanırım ama ordan mühendisliğe geçmek hayalin de hayali bir olay. yazılımdan devam etmek istiyorsa ya bir tık alttaki üniversitelerde matematik, fizik gibi temel bilimlere bakın (kendini geliştirip yazılıma kayabilir) ya da diğer üniversitelerde yazılım mühendisliğine girmesi iyi olur. alternatif olarak ilgisi varsa dijital oyun tasarımı bölümüne bakabilirsiniz.

hiç alakası olmayan saçma sapan bir bölüm olmadıkça üni>>>>>>bölüm.

Gecis yapmak mumkun ama kolay degil, bu kafada olan cok insan oluyor - yapabilen baya az. Degistirmeyi dusunerek istemedigi bolum olumasin.

Egitim fakultesini onermem. Direkt matrmatik bolumu tutuyorsa orasi da fena degildir.

Kocaeli, Sakarya varken Üsküdar gibi yerler çok mantıksız. Sakarya makine mezunuyum. Sakarya'nın bilgisayar mühendisliği özel üniversitelerin yüzde 90'ını sollar. Ki Kocaeli Sakarya yılların sanayi şehirleri. Staj bulma açısından çok iyi. Toyota fabrikası olan bir yerden bahsediyorum.

belki zorlanir ama boun matematige girerse yabanci dilli, iyi bir yazilimci olarak cikar okuldan.

vay be 49bin le bogazicine girilebiliyor mu artık?

ben bu tercihlerden bogazici matematik seçip yazılıma devam ederdim. yalnız o bölümü bitirmek zordur onu göze alsın.

BOUN Matematik'te Bilgisayar Mühendisliği ile ÇAP yapma imkanı var. Çalışırım diyorsa o daha mantıklı.

Son cevabınız üstüne büdüt: Boğaziçi'nin yatay geçiş sayfasına bakarsanız öğretmenlikten mühendisliğe geçiş yok. "Kontenjanlar Fen Edebiyat Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi öğrencileri için belirlenmiştir." diyor. Matematik öğretmenliğinden Matematik veya Fizik bölümlerine geçebilir örneğin. Kimya'da kimya öğretmenliğinden gelen bir arkadaşım vardı mesela.

adaylar.boun.edu.tr

arkadaslar cevaplar icin teşekkürler ama virgülü yanlis yerde kullanmisim, matematik tutmuyor boun'da,
matematik ogretmenligi
fizik öğretmenliği
tutuyor.

Bozcaada hep cok esiyor. Hava 30 derece altina dussun duramazsin.

Çıralı ile Bozcaada'nin denizi birbirinden çok farklı.

Çıralı o mevsimde gayet girilecek kıvamda oluyor ve ılık zaten hep.

Bozcaada yazın bile suyu buz gibi; rüzgar olduğunda iyice usutuyor ki eylül artık bence sezon sonu, ben girememistim. Soğuk su sevmiyorsaniz ve deniz tatili istiyorsaniz Bozcaada uygun değil bence.

bozcaada'nın denizi eylül'de daha güzel. hatta oraları bilenler ağustosun 3. haftasıyla eylül ayının 2. haftası arasında giderler. deniz diğer aylara göre daha sakin ve sıcak oluyor. esme kısmına gelince, oralar her zaman bir miktar esintili olur ama ben 2 sene önce hem eylül'de hem de temmuzda gittiğimde, eylül ayını daha güzel geçirmiştim. 15 yıldan uzun süredir hemen her sene o bölgeden bir yere uğrarım en güzel vakit geçirdiğim ay eylül oluyor.

çıralı'nın sezonu ise ekim ortasına kadar devam ediyor. çoğunlukla sakin ve sıcak bir hava oluyor. ben serin suyu sevdiğim için bozcaada diyeceğim. çıralı'ya göre daha riskli ama bence eylül başı en güzel dönem.

Baraj yok. Sayısal puanın hesaplanması için belirli testlerden (matematik) en az 0.5 net yapmak gerekiyor gibi bir şey var. O şart sağlanmamıştır.

ASLAAAAA. kapsul makinelerin kahveleri zaten cok kotu. Bir de bu tchibolar sadece tchibo marka kapsullerle calisiyor. Olabilecek en kotu yatirim.

Kahveden ne beklediğinize bağlı. Ben uzun yıllar Tchibo kapsüllü kahve makinesi kullandım, F/P açısından iyiydi, kapsül çeşitleri var, başlangıç için beklenti düşükse işgörür. Ama tabii bu işin sonu yok, çekirdekten alıp kendi kahvemi çeksem falan diyecekseniz başka.

basic bir delonghi alın, bin kat daha çok verim alırsınız.

ofiste iyi oluyor ama ev için bence de gereksiz.

Çaresi şu: apps.apple.com

Tam renkli ve yüksek kaliteli olarak taratacak şekilde ayarlayın. Sonuç gayet tatminkar olacaktır.

support.apple.com

Özge Ersu şehir dışı tur yapıyor. Tarih severlerse instagramda Selahattin Aydın var, İstanbul içi günü birlik geziler düzenliyor.

antonina var. oldukca basarili. ozel turlar da yapiyorlar bildigim kadariyla.

yiğitcaniç in videosu geldi direk aklima, videodaki rehber çok iyidi siteside varmış; troybook.com
www.youtube.com

En rahatı Crocs, asla dar değil kalıbı. Birkenstock da çok seviliyor. Ama o fiyata bu markalar var mı emin değilim.

Crocs bence anneannelere göre değil. Giyip çıkarması sorun olabilir. Benim anneannem polaris ve muya markalarının üstleri bantlı terliklerini, ayakkabılarını giyiyor. Onun da böyle ayakları zaman zaman şiştiği için özellikle genişletilebilir olanlardan alıyoruz.

Birkenstocklar artik 1000 tl ve uzeri. Benim tavsiyem de kifidisin ortopedik terliklerinden bakmaniz. Ayaginin sistigini de alirken soyleyin, uygun model tavsiye etsinler. Nacizane tavsiyem almisken iyisini alin, biraz fiyatli da olsa rahat rahat giysin. Sizi ansin.

birkenstock’lar herkese uygun değil denemeden almamak lazım çok ağrı yapabiliyor taban uyuşmuyorsa. Crocs anneanneye olur neden giyip çıkarmak zor olsun bilemedim. Ceyo marakanın birkenstock’a benzer modelleri var tabanı biraz daha geniş olan bu arada. Kesinlikle taban olarak evde giymeye crocs’un yumuşak olan serisi(yanı beyaz bantlı değil de ufak delikli olanlar) daha rahat olacaktır.

birkenstock bana sert geldi.

anneme crocs aldim begenmedi, hem tipini hem de kalin buldu.

ortopedik ve rahatlık için ben olsam ceyo'dan şaşmazdım. bütçenize de uygun.

o fiyata ikisi de alinamaz +1
benim ananem dunyanin en rahat terligi de olsa crocs giymezdi ayrica. eminim bu ne be boyle derdi :))
ananem eczaneden alirdi hep terliklerini. ceyo oluyor genelde marka. eczanelere bakabilirsin.

iPados’un kendi not uygulaması yeterli olur ama Apple Pencil ile daha verimli kullanmak için Notability daha iyi olabilir.

olmuyor. kanun yayınlanmadan önceki atılmaları/kayıt silmeleri kapsıyor.

@jelly bear kanun yayınlanmadı değil mi?

Kanun bugün yayınladı geçti artık

@sanguine :(

Mayıs ayında duyuru açmıştım bu konuyla ilgi sonra hemen sildirdim kaydimi başta biraz tereddüt ettikten sonra.

hazırlıkta 2 sene kalınca atılmıyorsunuz. örgün eğitim hakkından yararlanamıyorsunuz sadece. vize ve finallere girme hakkınız var. en azından ben hazırlık okurken böyleydi.

mis gibi olur. çıralı, olimpos, adrasan ve aradaki koylarda fazla dalga olmaz.

Süper olur, sakin olur.

En güzel dönemi eylül de yaşanıyor olimposun vs.

Şekerci Hacı Bekir. Mümkünse Kadıköy'e gidip, günlük üretilenlerden taze ve şık kutulu bir sunum hazırlatırsınız. Veya Internet'ten alın ... www.hacibekir
com.

Hacıbekir bence klasik lokum için en doğru adres ama gerek şeker oranı gerek daha yoğun aroma için marsel olabilir. Boğazı yakmayan, özellikle meyveli versiyonları dolu dolu meyve tadı içeren daha softcore lokumlar yapıyorlar. Klasik lokumu fazla şekerli bulabilme ihtimallerine karşı bu seçeneği de eklerdim ben olsam.

Plase olarak yenigün lokumu olabilir.

servet sekerleme, intenetten siparis verirsiniz.
kralice burdan almisti.

servet şekerleme'nin lokumları gerçekten baya başarılı. yerleri fethiye'de galiba ama hepsiburada ya da kendi sitelerinden alabilirsiniz.

ben şunu baya sevmiştim.
servetsekerleme.com

Bildiğim kadarıyla ne kadar yüksek akım veren bir adaptörle şarj ederseniz edin, elinizdeki malzemenin (burda kaluklık oluyor kendisi) kabul edebileceği maksimum enerjinin üstünde bir enerji veremiyorsunuz. Yani kulaklık alabileceği maksimum enerjiyi alıyor ve gerisini tokatlayıp gönderiyor, kabul etmiyor. Benim bildiğim böyle.

Nasıl kurtarılacağına gelince de, bence Sennheiser bu işi çözer. Garantisi varsa zaten direkt yollayın, yoksa da Sennheiser bence yine bir şekilde halleder gibime geliyor, mail vs atılabilir gibi.

Bu yıl sonunda atılmış olabilirsin. Süre 2 yıl deniyor. Seneye kalmaz. E-Devlet'ten kontrol edebilirsin. Ama atılsan da Türkçe bölüme geçiş hakkın var.

Azami süreler ve öğrencilik statüsü
MADDE 28 - (Değişik:RG-22/02/2015-29275, md.3) (1) Öğrenciler, bir yıl süreli yabancı dil
hazırlık sınıfı hariç, kayıt oldukları programa ilişkin derslerin verildiği dönemden başlamak
üzere, her dönem için kayıt yaptırıp yaptırmadığına bakılmadan öğrenim süresi iki yıl
olan önlisans programlarını azami dört yıl, öğrenim süresi dört yıl olan lisans programlarını
azami yedi yıl, öğrenim süresi beş yıl olan lisans programlarını azami sekiz yıl, öğrenim süresi
altı yıl olan lisans programlarını azami dokuz yıl içinde tamamlamak zorundadırlar. Hazırlık
eğitim süresi azami iki yıldır.

istanbul üniversitesi.

@dissendium teşekkürler, nasıl yaptırabilirim Türkçe bölüme? Atıldığımda ÖSYM sınavını kullanıp başka üniversiteye kayıt yaptırabilir miyim?

İnternette öyle bir hakkın olduğu yazılmış. Ösym sitesine bakabilirsin. En doğrusu öğrenci işlerine sormak.

Hazırlık geçme sınavı gibi bir şey varsa; yazın yoğun şekilde çalışıp belki sınavı vererek birinci sınıfa geçebilirsiniz.

Hayir da oran zaten 39 kusur :)

Şu anda 39.33 (avukatımızdan aldığımız oran)
Yüzde 25 oranı Temmuz'dan itibaren olan kontratlar içinmiş (az önce haberlerde duydum)

%40’ı yuvarladım, %39 küsür olduğunu ben de biliyorum :)

@pro9it yani ben %39 küsürlü olan zammı yapabileceğim?

temmuz'dan itibaren geçerli olmalı. şansa bak benim kontrat temmuz'da başlıyor. ev sahibi %50 istiyor. istemek bedava tabii.

Evet, şu anda yapabilirsiniz.
Dün annemin bir kiracısına yapıldı.

Temmuz'dan itibaren gibi bir şey göremedim ben? Sadece Temmuz 2023'e kadar yenilenecek olanlarda yani Temmuz 2023'e kadar yapılacak zamlarda geçerli. Geçici olarak 1 yıllığına bunu getirdik demek istemişler.

not: sizin kiracı 5'inde ödüyorsa, tahminen %39 vs. artırıp yatırmıştır değil mi? Yatırmayıp şimdi size soruyorsa bilemedim.

kanun yürürlüğe girdikten sonra başlar. resmi gazetede yayınlanması 2-3 günde olur.

benim anladığım, siz bu sene TÜFE üzerinden zam yapabileceksiniz 1 Temmuz 2022 - 31 Haziran 2023 arası geçerli), ancak seneye Haziran ayında yapılacak zam yüzde 25'i aşamayacak.

Kendinizden ödün verin, babanızın yöresine ait türküler açın bir kaç tane, mutlu olsun adam :)

www.youtube.com

erzurumluysa ibrahim erkal'i sever yuksek ihtimalle. yavuz bingol de acabilirsin

İyi yolculuklar.

youtu.be

youtu.be

youtu.be

youtu.be

youtu.be

youtu.be

youtu.be

youtu.be

barabar

Ezginin günlüğü & Hakan Yılmaz- Doğu Türküleri

www.youtube.com

Hüseyin Turan 'dan sarardım ben'i dinlet de kendinden geçsin adam

aşık reyhani ve murat çobanoğlu karışık yap.

benceeee ceylan ertem-cahille sohbeti kestim albumu

kaan tangoze- mahsuni serif turkuleri

melike sahin(youtubeda sadece) fincanin etrafi yesil, melike sahin ne aglarsin benim zulfu siyahim, andddd this one tabii ki youtu.be

bunlar geldi ilk aklima. Ben de gecen anam seviyo diye degisik degisik sarkilar actim ama o mutlu olunca ben daha memnun oluyorum. Arada direkt onun sevdigi sanatcidan olabilir.

ibrahim erkal- askindan yanayim mi
bunu tek basima sehirler arasi yolda loopa almistim........ bu zevkten mahrum kalmayin bence siz de

kulak burun boğaz.

duyma kaybı olmak zorunda değil.
kulağı kirlenip tıkanmış da olabilir.

Medient KBB hastanesi, kozyatağında E5 kenarında. Fiyatlar çok uçuk değil, ortadirek için gidilebilir rakamlar.

ev diyorum. canon e414 aldım, bir de kartuş dolum seti. 3 yıldır taş gibi işimi görüyor.

Brother'in monochrome'lari var, sadece siyah beyaz cikariyor. Onla uyguna gelebilir

dışarıdaki çıktı fiyatları uçtu. eğer sürekli olarak yapılacak bir işse eve yazıcı alınmalı. ortalama bir yazıcı 4000 tl. epson tavsiye ederim, mürekkep tanklı.

Ayda yılda kaç adet sayfa çıkarttığınıza bağlı değişir

12 sene once tek renk lazer almisim hala ayni toner var icinde. 1500 sayfa falan basmis.

Hic basmasam aleti su an satsam yine kardayim.

tek renk lazer alacaksan uzun vadeli ve mantıklı bir yatırım yapmış olursun.
ucuza kaçıp mürekkep püskürtmeli falan alırsan o ucuz printerların kartuş ömrü 100 sayfa falan, sayfanın tanesi 3-4 liraya gelir, saçma olur.

Geçenlerde kilo almak isteyen bir arkadaşıma yazmıştım, ama aynısı kilo vermek için de geçerli. Ne olursa olsun bu bir mentalite meselesi. Belki insan psikolojisinden iyi anlayan bir diyetisyen yardımcı olabilir, ama genelde çoğu son bilimsel gelişmeleri takip etmiyor ve ezbere listeler verip geçiyor.

The simpler, the better. işin belki de en zor kısmı yeni alışkanlıklar edinmek. işin matematiği çok basit. günde toplamda 2000 kalori harcıyorsan senin 2001 ve üzeri kalori alman gerekir. Bu kilo almak için, kilo vermek içinse 1999 ve altı kalori diyoruz, bu bir örnek. Tabii bunu sağlık kaygısı gütmeden sadece çikolata ve pizza yiyerek de başarabilirsin, ama mental ve fiziksel olarak ne kadar zararı olacağını tahmin edersin.

Bu sebeple ilk önce seni dinlemek lazım. Nelerden hoşlanıyorsun, günde kaç öğün sana en uygun olur. Bu keskin sınırları olmayan bir şey, gayet esnek. Diyetisyenlerin hazır programlarına uymakta güçlük çektiğinde hissettiğin suçluluk seni yolundan alıkoyacak en büyük etmenlerden biri. Suçluluk yok, hata da yapmadın. Sadece bir hedefin var ve ona giden onlarca yoldan kendine en uygun olanı seçiyorsun.

Bu yolda motivasyon ve disiplin iki önemli faktör. Ama ilki çabucak sönebiliyor, özellikle sonuç alamadığını görürsen veya diyetisyenin verdiği detaylı, hazırlaması da yemesi da zor gelen programa ayak uyduramayınca iki günde bitebilen bir şey motivasyon. Ama dediğim gibi olayın çok basit olduğunu fark edersen kendi yolunu çizmeye başlıyorsun. İstikrarlı bir şekilde 6 ay - 1 yıl boyunca kalori açığı vermeden beslenirsen sağlıklı kiloda oluyorsun. Bu kadar. Bir gün yetersiz yemen, bir hafta sonu düzgün beslenememen, arada hasta olman, canının çekmemesi önemli değil. Üç beş güne bakma hiç, 6 aya bak, 1 yıla bak. O zinciri kırmadan yolunda ilerlediğini bildiğin sürece hedefine ulaşacaksın zaten.

Herkesin beslenme tarzı farklı tabii, ama benim önerdiğim bazı kilit noktalar var. Onları kaçırmadan kalori fazlası yaratırsan çok sağlıklı kilo alabilirsin.

- En önemlisi proteini eksik etmemek. Vegan veya vej. durumu varsa bitkisel proteinlere öncelik vermek çok önemli, değilse her gün çok az da olsa et/tavuk/balık öneriyorum çünkü esansiyel aminoasitler inşa edecek kaslarını. Yemeğin yanında bir avuç bile olması çok büyük fark hissettirir.

- İkincisi ise yağlar. Hem vücut fonksiyonlarının iyi çalışmasın, vitaminlerin emilimi, enzimler için çok önemli hem de sadece 1 gramında 9 kalori var, bu müthiş yüksek bir değer. Yemeğin içindeki 50 gram yağ bile 450 kalori ediyor, düşün. Ama imkan varsa sadece zeytinyağı ve tereyağı kullanmanı öneriyorum. Diğer sağlıklı alternatifler de hindistancevizi ve avokado yağı ama onlar fiyatından dolayı pek yemeklerde kullanmak için mantıklı değil tabii. Ben kahveme bazen coconut oil ekliyorum, aşırı faydalı.

- Üçüncüsü karbonhidratlar. Bunları sadece kalori ihtiyacına tamamlamak için kullanacağız. Ne bıktıracak kadar fazla, ne yetersiz. Binlerce tarif var ama evde yemek yaparken hiç maceraya girmiyorum, sonuçta yemek = karb/protein/yağ, hepsi aynı. Sağlıklı olduğu sürece en basit tarifleri yapıyorum ve hiç bıkmıyorum. Hem decision fatigue yaratmıyor, otomatik her gün yapıp yiyorum. Kolay, leziz. Burada önerim glutenli karb kaynaklarını çok tüketmemek. Ekmek, makarna, bulgur yiyorsan çok şişebilirsin ve yemenin önüne geçebilir. Hatta belki bilmediğin sindirim problemin var ve gluten bunu daha da kötüleştiriyor. İngilizcede bunun için çok uygun bir fiil var, “exacerbate” şimdi aklıma geldi :D Ben genelde pirinç, karabuğday, mercimek, nohut, bakla veya diğer baklagilleri kullanıyorum. Haftada birkaç kez makarna ve bulgur yiyorum, gluteni tamamen kesince de hassasiyet oluşturuyor gibi. Çeşit iyi o yüzden. Özellikle pirinç kolay yendiği için bundan yüksek kalori almak çok kolay, kendi favorini bulabilirsin tabii içinden.

- Dördüncüsü mikro besinler. Sporcuların bazıları bu kısmı es geçebiliyor ama amaç sağlıklı kalabilmekse bu çok önemli. Vitamin, mineral, lif, pre-probiyotikleri buradan alıyoruz. Benim çok kolay bi yöntemim var. www.instagram.com bu sayfada her ay o ayın mevye ve sebzeleri yayınlanıyor. Açıklama kısmından kopyala yapıştır yapıyorum notlarıma, alışverişe çıkarken mutlaka o sebzelerden alıp sote yapıyorum. Akşam yemeğinde protein + karb + sebze yemeği veya salata formülü oluyor. Bir süre sonra çok basit gelmeye başlıyor.

- Beşinci ve son olarak fermente gıdalar. Bağırsak miktobiyotası direkt olarak beynimizi, mental sağlığımızı, iştahımızı, bağışıklık sistemimizi etkiliyor. Japonların uzun ömrümün sırlarından biri her gün ama her gün fermente gıda tüketmeleri. Bizde neler var? Ev yapımı yoğurt, turşu, kefir ve şalgam. Bunlar süpergıda. Mutlaka her gün bunlardan birini tüketmeni öneriyorum, ama önce histamin intoleransı veya sibo gibi rahatsızlıklarının olmaması gerekiyor. Önceden olup olmadığını kontrol etmekte fayda var. Yoksa sindirimde sıkıntı ve hatta anksiyete artışı bile hissedebilirsin. Yeter ki sorunun neden kaynaklandığını bilelim, çözümü kolay.

Şimdilik bu kadar, spor olayına girmiyorum. Tek önerdiğim bir şekilde her gün hareket etmek. Yürümek, temizlik yapmak, ayağa kalkmak, dans etmek, fark etmez. Sonrasında motivasyon arttıkça favori sporu veya aktiviteyi bulmak kolay.

Uzun zamandır aynı tereddütleri yaşadım.
Birkaç yıl önce diyetisyenle güzelce zayıfladım ama sonra tekrar kilo aldım.
Bir kez daha gittim araya pandemi girdi yarım kaldı sonrasında da devam etmedim.

Dolabımdaki kıyafetlerin neredeyse hiçbiri olmuyor giyebildiğim şeyler sadece geçici olduğu konusunda kendimi kandırdığım kilolu dönemi geçirmek için aldığım yeni büyük beden birkaç kıyafet.

Son bir aydır sadece rutin yeme/hareket etmeme düzenini de aştım.
Hasta gibi yiyorum gerçekten kendimi hasta hissediyorum bunu yapınca.
Doymam yetmiyor rahatsız oluncaya kadar yiyorum bazen tek öğün diliminde üç farklı tür yemek yiyorum.
(Geçen akşam 19:30 ızgara köfte + pilav, 21:00 evde yapılmış kızartmalarla sandviç 22:30 dürüm döner gibi.) O an gözüm dönüyor sanki krize girmiş gibi delice yiyorum gece de rahatsız oluyorum.
Bu durum aysa yılda birden haftada bire yükselince durumun daha çok psikolojik olduğuna kanaat getirdim kendi kendime. Bu kadarı normal bi açlık değil çünkü.

Son 6-7 aydır tek düşündüğüm tamam diyetisyene gideyim sorun değil fiyatı da normal ama şu an haftalık bir diyet listesini karşılayabilecek bütçem var mı diyerek kendimi vazgeçirdim. Doktorun parasından değil ürün fiyatlarından korkuyordum.

Az önce örneğini verdiğim akşamı yaşadıktan sonra artık yapacak bir şeyim kalmadı diyerek eski diyetisyenimden randevu aldım.
Pazartesi günü gideceğim.

Dün akşam markete yoğurt almaya girdim (daha önce benim ilgi alanıma girmediği için dikkat etmemiştim sütün, şampuanın, çikolatanın vs farkındayım) yoğurdun fiyatıyla yüzleştim ve şoka girdim.
Benim eski listelerimde en çok olan şey yoğurttu bir de öyle market yoğurdu yazmazdı çömlekte ya da cam kasede alın derdi doğala yakın olsun diye ya da kendiniz yapın derdi, süt kim bilir kaç paradır.

Dün akşamdan beri de derdim bu işte.

Diyet listesi bütçesinin altından nasıl kalkacağım bilmiyorum.

Bu yeme durumumun psikolojik olduğunu bilip terapiye gitmeyi düşünüp pahalı diye diyetisyeni öncelikli hale getirmiştim ama sanırım hemen hemen bir olacaklar.

Bence doktora gidin belli bir programın içinde olmak iyi gelir, benim doktorum yemek saatlerimi bana göre ayarlardı mesela benim düzenime göre yardımcı olurdu bana. Bu şekilde sizi askeri düzen gibi zorlayacak bir diyetisyene değil de destek olacak bir diyetisyene giderseniz faydasını görürsünüz.

Ben birinin “kontrolü altına” girmeden motive olamadığım İçin mecbur gideceğim ama kendiniz yapabilecekseniz kendiniz de bir şeyler deneyebilirsiniz belki, geçmiş olsun.

(Telefondan yazdığım İçin yanlışlıklar olmuştur, bilgisayara geçince düzeltilecektir.)

Ozalitçi yapar.

Şu grupta güzel bilgiler paylaşılıyor bence, postları okursan epey bir şey kaparsın, youtube videoları da yayınlıyorlar
www.facebook.com

eksi'de cok guzel detayli yazmislardi. etsy basliginda sukela modunda bakmak faydali olabilir.

eksisozluk.com

şu grup da iyi: www.facebook.com

Yemek sepeti nden bakın açık olan yere gidin?

Burger King tarzı yerler olabilir

aksaraya ya da kadınlar pazarında nöbetçi kebapçı vardır herhalde açık

Hangi pozisyon,ilan için çağırıldınız söylerseniz yardımcı olurum ona göre.

@shredd memur giriş

Dermatologlar, kullanim suresi dolmus gunes koruyucusu kullanmayin diyor. Icindeki bilesenler bozulabilirmis ve gunes kremi efektifligini kaybedebilirmis.

Ben kullanmıştım, yüzüme güvenemedim ama vücuduma kullandım. Olumsuz herhangi bi sey de olmadı ama kendiniz bilirsiniz.

son kullanma tarihi geçmiş güneş kreminin zararı yok diye biliyorum. var mı kaynak

Bence zararlı olmaz en fazla etkisiz olur.

kullan yahu. Benim aldıklarım 1 yılda bitmiyor ikinci yıl kullandığım çok oldu ve yanmadım yani işe yaradı.

benim diyecegimi ne kadar dikkate alırsınız bilmiyorum tabii ama ben de bayagı para verip alerjik ciltler için bi tane almıştım ve 2 senedir kullanıyorum :D ama serin, gunes almayan ve kuru yerde muhafaza ediyorum, bu hayırlısıyla 3. sene olcak kullanacagım :))

Ya hu kutu ne zaman açıldığını nereden bilecek?

Şaka bir yana benim gibi evhamlı biriysen yüzüne kullanma, sağlama al kendini ne olur ne olmaz.

En başta 50+ ise ilk 12 ay 50 nin üzerinde kalmayı başarıyor krem. 12 aydan sonra saklama ortamına göre 40 a falan inmiş olabilir koruması. Kullan yani bi şey olmaz.

Biz de eskileri kendimize, yenileri çocuklara sürüyoruz. 12 ayı geçen de kullandık, bir şey olmadı

@John Bloor yani evet. Nereden bilecek? Hava almaz bi yapısı da yok hani, eczaneden denemek için açsam kapağını da açmış oluyorum.

Kuru ve serin yerde sakladım dostlar :’)))) siyah bir çantanın içinde, bagajdaaa :) kullanıyorum o zaman

çok rahat girersiniz. 23 Nisan'da girmişliğim var alanyadan.

Kalabalık hakkında net bişey diyemem ama denize kesinlikle girebilirsiniz. Geçen yaz mayısın son haftası soğuk suya kesinlikle giremeyen, egeyi daima soğuk bulan arkadaşlarla Alanya’da rahatça yüzmüştük.

2021 Haziranında gittim Kaş-Kemer-Marmaris.
Gayet mis gibiydi, çok daha boş, gezilebilir, trafiksizdi.
Curcuna sevmiyorsanız ideal.

Antalyanın boku çıktı. 3 milyon nüfus var, şu rahat 4.5 milyon insan vardır. Sezonda 7 milyona kadar yolu var. Geçen sene, yıl boyunca 9 milyon turist gelmiş, bu seneyi sen düşün. Kışın rahatlar biraz dedim ama gram değişmedi. Trafik falan İstanbul'dan beter. Yerinizde olsam egede şirin sahil kasabalarına giderdim selimiye tarzı. Amaç zaten kafa dinlemek, millet iyice kaosun içine atıyor kendini iyice stres oluyor. Ben mesela öyle yapıyorum bir Antalyalı olarak. Bodrumda tatil yapacağıma karadenizde yayla turu yapmayı yeğlerim. Ama deniz istiyorsanız dediğim gibi yapın, benden söylemesi.

@arthur peki seçenekleri arttırırsak Ege’de başka nereler var?

ben paramı anchor protocol üzerinden ust (terra usd) olarak dolar getirisine attım aylık gelir alıyorum. %19,5 veriyor yıllık

arkadaşlarıma binance üzerinden ust stake öneriyorum. genellikle anchor'u anlamıyorlar ve çekiniyorlar falan. senin 13650k$'ı 30 günlük stake'e attığında sana aylık 235$, aşağı yukarı 3500tl gelirin olmuş olur. ayrıca dolarda tuttuğun için de kur dalgalanmasından vs etkilenmezsin.

sıfır riskli ve aylık getirili olarak bunlar değerlendirilebilir. şu an parayı tl'de tutmamak gerek zaten. bunlar haricinde iş, bir yerlere yatırım vs gibi şeyler hakkında bilgim yok.

@avatar is back 'in dediği gibi ben de anchor protocol kullanıyorum. (kimse bilmiyor ve kullanmıyor sanıyordum)

bounded luna yaptığım için luna'lar yatırım olarak duruyor. anchor'dan borrow (borç) alıp onu earn'e koyuyorum. bu da bana risksiz bir şekilde pasif gelir getiriyor. buradaki püf nokta her gün luna fiyatına bakmak ve liq olmamak için borç oranını abartmamak lazım.

karmaşık değil. youtube'ta bir dolu videosu var.

@avatar is back, hocam bu nasıl sıfır riskli ya bu firma yarın kapatır giderse ne olacak

@Tisatiaşer, işte dediğin gibi diyor çevremdekiler :D ben de onlara binance üzerinden ust stake öneriyorum. terra'da zaten binance kadar güvenilir benim gözümde ama korkusu olanlar için borsalar daha iyi

@avatar is back
@parcaliham
@damba
İbretlik bir paylaşım oldu. Umarım herkes kendine pay çıkartmıştır ve zararlarınız can yakmayacak kadardır.

Selamlar,

Gerçekten ilginç günlerden geçtik. Ancak düşüncem şu şekilde; her yatırım doğası gereği belirli oranda risk barındırıyor. Elbette paranı bankaya yatırmakla kriptoya yatırmak arasında bir risk farkı mevcut. Bununla birlikte de bu risk karşılığındkai getiri oranı daha farklı.

Terra'da 18 milyar dolar bulunuyordu. Bu aslında ne kadar güven toplandığının ve insanların paralarını ne kadar yatırabildiğinin bir başka şekilde telaffuzu. Elbette UST'ye yapılan bir saldırı sonrasındaki panik halinde herkes parasını çekmeye çalışınca olay 'bank run'a dönüştü ve sistem çöktü. Bu da finansal bir risk.

ne durumdasınız, kaybınız oldu mu?

0,96 civarlarında çıkış yaptım. tamamen şansaydı. bir çok kişi toparlanır, neden %4 zarar edeyim ki deyip bekledi. geçmiş olsun herkese. olay bank run'a dönüştü, üstüne operasyon da yeyince tamamen çöktü.

stablecoinler'e regülasyon geleceği kesinleşmiş oldu böylece

herkese geçmiş olsun. Ben bu başlığa yazmamışım ama başka sorularda Anchor'u önerdiğim olmuştu. Yine biz iyi çıkabildik (ben de luna'nın market cap'i düşüp ust'ye yaklaşınca ve peg hafif kayınca çıkmıştım death spiral tehlikesini biliyordum ekşide entry bile yazmıştım ama ben olumlu bakan -umarım olmaz- diyen taraftaydım, çıkarak iyi etmişim)

Binance vb. yerde kilitleyenlere daha kötü oldu. Anchordan anında çıkarabildik biz.

Fakat komik bir şey söyleyeyim, UST'den Luna'dan az zarar etmeme rağmen (Luna-UST pool'unda da param vardı) esas USDT peg'i geçen düşerken korkup USDC ve BUSD'ye zararına geçtim :D USDT'nin en azından biraz teminatlı olduğunu biliyorum ama bank-run denen mevzuu mesela çok sağlam olan Türk bankacılık sistemini bile bitirebilir. Herkes mantıksız şekilde parasını satmaya/çekmeye çalışırsa sıkıntı o yüzden bir an korktum. Sonuç şu ki, stablecoinlere olan güveni bitirdiler gerçekten.

Dolar bazlı 9-10bin dolar kar ile çıktım. Ancak bunun bir ay önceki karımın yanında devede kulak bir şey olduğunu ve 1 yıldır Anchor'da yatırımını kilitlemiş biri olarak aslında neredeyse kar bile sayılmadığını belirtmek isterim. Sonuç olarak bir yıllık sabır, sistem üstüne araştırma için harcadığım emek vs. de gitmiş oldu. Bünyede güvensizlik, hayal kırıklığı ve hafif depresyon yarattı. Uykusuzluk, açlık hissetmemek vs. gibi etkileri oldu. Ancak bir yandan da şükretmek gerekiyor çünkü dolar bazlı kayıpsız çıkan nadir insanlardan birisiyim. Luna 30 dolarken çıktım.

İki yakın arkadaşıma luna önermiştim. Birisi 50k TL diğeri ise 10k Dolar kaybetti. Yatırımın risklerini baştan anlatmış olsam da ve kendi özgür iradeleriyle girmiş olsalar da en çok onlara mahcup hissediyorum.

Gitmek istediğiniz okuldaki sizin bölümünüzde bir erasmus koordinatörü olur. Ona bir mail atıyorsunuz. Erasmus ile gelmek istediğinizi bu sebeple bölümler arası erasmus anlaşması yapmanın mümkün olup olmadığını soruyorsunuz. Tabii bundan önce sizin bölümünüzdeki erasmus koordinatörü ile de iletişim kurmuş olmalısınız ve onda bu okulları onaylamalı. İki taraf da okey derse erasmus ofisine gidin durumu anlatın onlar karşı okulla iletişime geçerler. Ben bu şekilde 2 okulla kendi okulum arAsında anlaşma imzalattırmıştım. Bol şans.

Başvuruda bi taban olmayabilir ama çıkması için 90+ olması gerekiyor genelde.
Zaten başvurun siz, çıkarsa çıkar veya çıkmaz.

Henüz 90 altını duymadım bende.

90 çok yüksek bir rakam, 76-85’lerin aldığını duydum ben. Ama ilk 1000’ler kesin alıyor 90’ı tamamladıkları için tabii

(git: 1518752)

Siz oturacaksanız çıkarabilirsiniz. Karşı tarafı mağdur etmemek için bir an önce haber vermelisiniz.

Kiracı tahliye süresi, kiracının kira kontratının bitimine 15 gün kala evi boşaltacağını bildirmesi ile başlar. Kiracının gayrimenkul sahibine evi boşaltacağını belirttiği tarihe uyması gerekir.

@nivoan ben ev sahibiyim? Bu kural benim için geçerli değil değil mi?

@nvdia kanunen bunun haklılığını sormuştum aslında, uyumlu bi insan değil çünkü kiracı.

youtube'da avukat videoları var. bu tür popüler konularda çok detaylı bilgi alabiliyorsunuz.

www.youtube.com
www.youtube.com

ayrıca afrikada ormanda vahşi hayvanlara bile iyi niyet gösterin, hiçbir insana göstermeyin.

dipnot: tahliye taahütnamesi almadan evi babanızın oğluna kiraya vermeyin.

kiracının ilk yılıysa, ve 6 haizranda sözleşme bitiyorsa çıkarabilirisniz. ama tebligat göndermeniz gerekiyor şimdiden. o kısmı avukata sorabilirsiniz.

çıkartma şansınız olabilir. Yalnız her meslek ve her daire home ofis için kullanılamıyor.

Ticari olmayan bir mekanda sizin mesleğiniz özelinde bir ofis açma imkanı ve bulduğunuz apartmanda bunu engelleyecek bir karar olup olmadığına da baştan bakın derim.

Üzerinize başka eviniz yoksa ben oturacağım diye çıkarabilirsiniz. Ama noterden ihtarname çektirin önce.

İhtarname karşı tarafın olayın ciddiyetini anlaması için önemli. 200 -300 lira gibi bi masrafı var. İhtarname çektikten sonra sözleşmeninizin bittiği tarihte çıkmazsa şunu uygulayabilirsiniz:

eksisozluk.com

Bu aşamada karşı tarafın eli kolu bağlanıyor. Aynısı başımıza geldi ve tıpış tıpş çıktı. Avukata ve karakola da gitti hatta ama bir sonuç alamadı.

noterden ihtarname çekmeniz şart.

eğer kiracı çıkmaz ve mesele uzarsa "ben çıkması için bildirimde bulunmuştum" diyebilmenizin tek yolu.

Noter yerine avukat çekebiliyor mu ihtarnameyi?

Noter zaten ihtarname yazmaz, avukatın yazdıgı ihtarnameyi sadecwe postaneye iletmek üzere alır. 233 tl masrafı olur.


Avukata para vermeyip kendin de ihtarname yazıp notere götürebilirsin.

eksisozluk.com

Ayrıca ihtarname çekince de peşine düşmelisiniz, karşı tarafa ulaşmadıysa sıkıntı olabilir. İhtarnameden bir hafta sonra notere gidip gidip gitmediğine dair yazı alın.

eğer kirayı zamanında ödemiyor veya 1 kuruş bile eksik ödüyorsa onun içinde ihtarname çekin ilerde zorluk çıkartırsa, evden çıkarmak için elinizde haklı bir sebep olur. yanlış biliyor olabilirim ama aynı kira dönemi içinde 2 kere ihtar çekilirse çıkartma hakkınız doğuyor.

ihtarname için avukata gerek yok. noter hallediyo. 5-6 ay önce biz öyle yaptık en azından.

Arkadaşlar merhaba bugün “tahliye talepli icra” başlattık kendisine, aynı zamanda dayanamayıp bu çift kirayı öder, iki kişi çalışıyor diye diye bize kiracıları öven emlakçıyı arayıp bir güzel fırçaladım, üzerine emlakçının Google Hesabı’na yorumlarda durumu anlattım. Emlakçıyı fırçalarken emlakçı bana “ne bileyim insanlar çeşit çeşit; ben bir şey yapamam avukatla halledin dedi, ben de o zaman neden övdün bu kiracıyı bana arkasında durmuyorsun diye çıkıştım.” Neyse emlakçı kiracıyı arayıp sitem etmiş -arkadaşlar- sonra benim kiracı babamı arayarak, bana söyleyebilirlerdi, neden emlakçıya söylediler diye sitemini belirtmiş. Kiracı iki saat içinde arkadaşının ibanından kirayı attı bu arada, demek ki istese ödeyebiliyor.

Hayır adamın her ay arkasından koşuyorum, yine de hala neden bana söylemediler emlakçıya şikayet ettiler diyor. Bir de babama hacizlerim var demiş; halbuki bana hastane işlerim var diye başka şeyler söylüyordu :’)

Neyse icra henüz eline ulaşmadı, ama bir sonraki ay yine geciktirirse haklı sebeple çıkartabilirim. Bunun yanında haziranda yine de çıkması için ihtar çekip, sonra telefonda söyleyeceğim düzgün bir şekilde.

Bol bol yazarak ve kaplama olarak paperlike kullanarak. Yine de olmuyorsa, olmuyordur, size göre değildir.

Sadece doku değil kullanılan uygulama da fark ediyor bence. Microsoft one note’a çıktı aktar diyerek not alıyorum çok memnunum sayfanın altına ekstra aralık ekleme olsun, kalem seçenekleri olsun daha gerçekçi bir çalışma alanı veriyor zira ipad kalemi ile gerçek kalem kadar ufak notlar alamıyorum ben. O zaman alanı genişletmek bir lüks oluyor.

Ben sadece korumak için 9h cam taktım, kaygan, onunla bile yazıyorum alıştım.

Ama Notability uygulamasını kiraladım (yıllık 130 lira) özellikle yazı tanıma olayı iyi. iPad’in notlar uygulaması Türkçe desteklemiyordu en son (değişmediyse). El yazısını kopyalayıp worde yapıştırmaktan bahsediyorum bu arada.

Bir bölgeye zoom yapıp doldurma özelliği vs de var tabii.

Slayt işi için Adobe reader iş görüyordur sanırım ama pek kullanmadım. Senin aradığın şey yazma hissi gerçi, bence var olana alışmaya çalış. Birebir kağıt replikası beklersen zor.

Arkadaşlar teşekkürler cevaplar için, ben de Good Notes ve Notability kullanıyorum ama sorunum kalemin ağırlığı olduğunu fark ettim. Ellerim küçük ve güçsüz, sanırım kalem bana ağır geliyor bu yüzden zorlanıyorum yazarken. O sebeple ergonomik tutucu alacağım kalem için.

Kalemin ağırlığı sorunsa bir de logitech’in kalemi var 400 tlydi birkaç ay önce ama şimdi ne olmuştur bilemiyorum. Daha ergonomik görünüyordu açıkçası çok arada kaldım hangisini alsak diye bir de onu deneseniz bir mağazada vs.? Belki o size çözüm olur.

Evlenmeden once alinan yaldizli, markali takimlari saga sola verip, komple ikea'ya gectik. Hem gunluk hem de misafir icin kullaniyoruz. Cok spor ve rahat.

valla bizde en ucuz olan tabak takımından vardı, herhalde 3-4 sene kullandık sonra da birine verdik diye hatırlıyorum. cidden kaliteliydi yani.

Oldukça memnunum ikea tabaklardan sadece çok ağırlar onu göz önünde bulundurarak alın.
Bende birkaç ikea parçası var bekarlıktan kLma hala kullandığımız, ama çok ağırlar diye ben porselen bir set aldım diğerini tamamlamak yerine. Tamamen beyaz, hiç çiçek al gün olmayan hafif ince bir set. Mitterteich diye bir marka gaşiba Kütahya porselen üretiyor. Tamamen beyaz düz bir porselen set almak makul bence. Bir düşünün.

Dinera mavi takımı kullanıyorum. Çok çok memnunum.

Hiç memnun değildim. Hepsini öğrencilere dağıttım. Çukur tabakları ve kaseleri dana kadar makineye sığmıyor. Çok kalın ve ağır.

sadece biraz ağır ama çok daha ağır tabaklarım olduğu için sorun olmuyor.

beğendiyseniz olur tabii ama misafire ikea'nın takımları biraz basit kaçabilir.
illa sadelik ve şıklık istiyorsanız beyaz dümdüz veya seveceğiniz başka bir renkte yine desensiz bir porselen yemek takımı da alabilirsiniz.
"şık" dediğiniz için bence biraz daha arayın.

Evlenirken Koleksiyon diye bir markadan sade bir set almıştım ama fiyatlar arşa çıkmış maalesef. Yine de Google'a sade yemek takımı diye aratınca alışveriş kısmında çok pahalı olmayan hoş şeyler gördüm (Bunlardan Bella Maison markasını önermem, çok kolay şekilde orasından burasından kırılıyor bu markanın tabakları).

Eşimin bekar evinden gelen Ikea bir yemek takımı da var. Günlük için kullanılır ama misafir için biraz yetersiz kalabilir ve çiziliyor da (Kendi evimde 12 kişilik takımı 6 günlük 6 misafirlik olarak bölmüş biriyim, misafir bizden iyi kullansın kafasında değilim).

Altının dolar karşısındaki performansına da bakmak lazım.

Altının ons fiyatı grafiği şöyle: i.imgur.com

şu an fiyatı 2000 dolara yakın. Yani epey yüksek. Kısa vadede düşme potansiyeli var.

Eğer altının dolar karşısında değeri düşerse sadece dolar almak, yükselirse sadece altın almak daha mantıklı oluyor. Sabit kalırsa fark etmez.

TL ile altın alınca aslında hem altın/USD hareketinden hem de altın/TL hareketinden kazanıp kaybedersin. Altın ucuz olsa altın al derdim ama fiyatı tarihi zirvesine yakın zaten. Sebebi Ukrayna krizi. Ateşkes falan çıkarsa bu krizden altın düşebilir. ytd.

edit: ek olarak FED kademeli olarak faiz artıracak. Bu da doların TL karşısında değer kazanacağı anlamına gelir. Çok artmayabilir belki ama altın/dolar fiyatı da buna bağlı olarak düşebilir.

Ben olsam şu anda dolar alırdım. Altının onsu gevşemeye başlarsa (1800 dolar seviyeleri mesela) o zaman altın alırdım.

İnternet vergi dairesinden elektronik olarak tebligat yolluyorlar, oradan mail adresini teyit edin mail de atmış olabilirler ama asıl tebligatı ivd üstünden yaparlar.

@perestik merhaba, geçiş ihlalleri bildirilmiş ama geçtiğim haftalarda bildirilmiş, sonrasında burç bilgisi maili atılmamış.

arpacık muhtemelen. bi eczaneye sor belki damla verirler. yoksa doktora mecbur.

Oynamayacaksınız. Arpacık çıkmış muhtemelen. Bir merhem bir de göz damlası verirler. Viral de olabilir bakteriyel de. Yani bir şekilde cinsel ilişki sırasında ya da ellediğiniz yerden elinize bulaşıp sonradan gözünüzü ellemeniz aracılığıyla virüs bulaşmış olaiblir. O zaman ilacı farklı olur ama bakteriyelse kolayca iyileşir gider.

Şimdilik evde yapılacak yan etkisiz bir çare olarak poşet çay koyabilirsiniz. Kullanılmış ve soğutulmuş bir temiz poşet çayı gözünüze koyun, orada bir 10 dakika falan dursun. Zaten güzellik rutini olarak yapılıyor, bir yan etkisi yok. Orayı rahatlatır en azından, ağrısını azaltır.

Ama kurcalayıp durmayın, patlatmaya da çalışmayın. Doktora gidip gösterin mutlaka.

sarımsak sürebilirsiniz

+1 sarımsak fayda sağlayabilir.

gün içinde sıcak kompress de uygulayabilirsiniz, en olmadı arada bi poşet çay.

ama en önemlisi tabi bir doktora görünmek.
geçmiş olsun

Poşet çay bana da bugüne kadar hep iyi geldi

Blefarit olmuşsunuz bebek sampuani ile kirpiklerinizi yikayin ve goz kapaginiza yakmayacak sekilde ilik sicak kompres yapin .bir kac gune gecer

pekiyi 5
iyi 4
orta 3
geçer 2
1


1'i hatırlayamadım, bizim zamanımızda böyleydi. İyi yani 4 demek 70-85 arasıydı yanlış hatırlamıyorsam 100 üzerinden

Diplomayı aldığı okula ulaşacak. Diploma kütük defteri bulunacak orada tüm detaylar (not,tarih vs.) En kötü diploma kayıp belgesi talep edin , ona bütün detayları imzalı kaşeli mühürlü olarak yazıp verecekler.

@john blor

1 başarısız diye geçiyordu
2 geçer
3 orta
4 iyi
5 pekiyi

lisede 1-10 arasiydi notlar diye hatirliyorum.
cevap iyi yaziyorsa 7-8 karsiligi oluyor.

Üniversite diplomalarında YÖK'ün hazırladığı bir "eşdeğerlik tablosu" oluyordu diye hatırlıyorum. Puan 4 üzerinden yazılmışsa 100'lük sisteme dönüştürme o şekilde yapılıyordu. MEB'in de bu şekilde standartları olmalı. Ama tabi okula başvurup oradan yönlendirilmek en doğrusu.

Arkadaşlar hepinize teşekkür ederim; ÖSYM klavuzunda konuyla alakalı Bilgi vardı, sayfa 37’de hallettik, babam girecek sınava :)

Develi - Nişantaşı
St. Regis Brasserie - Harbiye
Beymen Brasserie - Harbiye
Foxy Local & Real - Harbiye
Meyhane Rumeli - Halaskargazi
Glens - Harbiye
Mükellef - Karaköy
Baloz Ocakbaşı - Karaköy

Uygun masa rezerve ederseniz rumelihisarı iskele veya angel blue olabilir.

Azur-Yeniköy

markus prime ribs

Sunset

markus prime ribs veya Sanayi 313

Sunset+1

Kirpik perması iyi gelebilir ama tekrarlamak gerekiyor ara sıra

@photo85 peki bunu iyi
Bir yere yaptırmazsam sonum kötü değil mi?

Acaba şekeri mi daha az. Balkanlarda tatlı yemedim ama genel olarak başka ülkelerde yediklerimle kıyaslayınca bunu şeker oranına yoruyorum