Ekşi Duyuru

Bi arkadasa sordum baya cildiyeciden cildiyeciye kosan. Ibni sinaya gidiyormus ve memnunmus. Doktorlar surekli degistigi icin isim veremedi ama hep ilgili doktorlara denk geldim dedi.

Magnet tip merkezi nazif kurkcuoglu

valla böyle tanıdığım kimse yok ama ailemin şu an 1 küsür milyon lira değerinde dairesi var bi tane. ben gelecekte onu satıp köye yerleşmeyi düşünüyorum :D

tam da şu sıralar aklımdan geçen şeyler.
çevremde yok ama, eğer olursa peşinden giderim.
ege-akdeniz sahilinde bir tarlada, tulumbayla su çekilen, domates vs.. yetiştirebileceğim bir yer :)

@loser ananın babanın evinin parasını beklemek çözüm değil. Emekli olursun o zamana kadar zaten. Bana daha realist çözümler lazım.

internet uzerinden kucuk is modeli olusturabilirsin kendine.

mesela, bir koye yerlestin diyelim. koyluden pekmez, bal, tarhana vs. ev yapimi gida ya da elislerini alip pazaryerlerinde satabilirsin (pazarteri derken gittigidiyor, n11 falan gibi) akmasa da damlar misali hayatini idame ettirebilirsin.

kurumsal hayattan ben de siyrilmak istiyorum ama evet cesaret lazim biraz.

@exlibris mantıklı ama böyle bir şeyi yapmak etik değil. Ben yapamam en azından. Ama yapanlar vardır mutlaka ki, haklısın. Evet makul bir geçim kaynağı olarak bu fikir olabilir. Başka?

niye etik olmasın, bildiğin ticaret işte.

şunlar yapıyor mesela: tohumdansofraya.com

fiyatları da gayet pahalı.

Çok fazla dile getirildiği için her popüler olan akımda olduğu üzere tası tarağı toplayıp köye yerleşme fikrini çok samimi bulmuyorum. Çok güzel bir şey gibi göze sokuluyor ama gerçekten mutlu olabilecek misiniz? Sadece böyle bir düşünce var. Toplanalım gidelim. Bu kadar basit değil aslında.

Doğrudan sorunuza cevap olmadı belki ama süreç ile alakalı tek probleminiz para olmamalı. Deneme maksatlı geçici olarak gönüllü çalışabileceğiniz çiftlikleri araştırıp, kendinizi tartmanızı öneririm.

Tam sizin aradığınız sorulara cevaplar: gezginlerkulubu.org

neden etik degil?

ticaret yapiyorsun. koylunun sana ikram olarak getirdigi gidalardan bahsetmiyorum. sen adamlardan parayla alacaksin ve satacaksin.

paraya ihtiyacın olduğunu nereden çıkarttın ki? o hayatı göze alanların o kadar da parası yok, çamurdan ev yapıp kendileri ekip kendileri tüketiyorlar. köye yerleşmek şömine karşısında şarap içmek değil, sabahın köründe kalkıp tavuğun altından yumurtaları almak demek, sarı kızı sağmak demek, sarı kızın tezeğini küremek demek, tavukları yemlemek demek, bahçeyi bellemek sulamak tohumlamak gübrelemek demek, kısaca çalışmaya devam etmek demek.

Benim de böyle bir hayalim var ama hayalimdeki yer klasik herkesin aklına gelen köy değil. Urla,Seferihisar tarzı hem şehir hayatının nimetlerinden faydalanabileceğin hem de doğadan kopmayacağın bir yer.İyi kötü bir ev de alabilirim böyle bir yerde ama sorun şu ki hayatı devam ettirip hazırdan yememek için bir iş düşünmek lazım :)

Herkesin patladığı yer de bu kısım

@selam tamam ancak o çamurdan evi yapmak, evin üzerine yapılacağı araziyi almak da para. Sarı kız da parayla alınıyor, tavuk da. Bahçeyi sulamak da para ile, köy evinin elektriği de.

Yani bir ilk sermaye ve işlerin dönmesi için ufak da olsa düzenli bir gelir gerekli yine de.

tanidigim bir tane gezgin arkadas var boyle. ayni soruyu ben de ona sormustum. once gecistirdi cevap vermek istemedi. sonra ben de "aman bea soylemezsen soyleme" tribi yapinca cevap verdi.

kisaca cevap: sik sok gecici isler.

en son iste yeni zelanda'da bir cafe'de barista marista isi bulmustu. sonra yeniden yola cikti.

bence hic oyle yollara girmeye gerek yok. yani 8-6 isini birakmak istiyorsan illa da gezgin olacam/koye yerlesecem diye bir kaide yok. freelance isler var, ufak capta dukkan mukkan acmak vb. var.

bu hayalde olanlar cümbür cemaat bi köye yerleşelim. başlangıç için biraz da olsa para şart. ben bi köy olmasa da, küçük bi yere yerleşmek için yol alıyorum, biraz daha yol almam lazım. öyle emeklilik filan beklemiycem.

ben de çıkıp gitmek istiyorum bu amına koyduğumun şehrinden (istanbul)
ah şöyle bi 200 bin lira param olsa giderim ege bölgesinde güzel bir kasabaya.
huzur içinde yaşardım.

şunu okuduğumdan beri ben aynı ben değilim. nereden denk geldim bu yazıya bilmiyorum ama 2-3 günde bir açıp tekrar okuyorum, gaza geliyorum sonra kendi kendime hevesimi kırıyorum. ama düşününce zaten her şey çok mantıklı. 8-17:00 insanı değilim, bu şehrin (istanbul) insanı hiç değilim, onu biliyorum tek. gerisini hiç bilmiyorum.

icimdensohbetler.blogspot.com.tr

Kız başına köye git, yalnız diye tacize uğra, evli kadınlar cephe alsın falan

Varsa sihirli köy hep beraber yerleşelim

Bence çok idealist olmayın :(

tutunamayanlar.

aylak adam

Yok yok roman değil bu kitap, gerçek hayatları anlatıyor. Ya hatta şimdi şüpheye düştüm sadece tek bir kişinin hayatını mı anlatıyordu diye. Türk bir ressamın hayatından bahsediyordu. Ya o adam da kitapta anlatılan karakterlerden biri ya da sadece onun hayatını anlatan bir biyografi idi

Kitabın adında "aylak" kelimesi geçtiğine emin misin? Şu olabilir mi aradığın?

Uzun İnce Yolcular, Ümit Bayazoğlu
www.arasyayincilik.com

mantarli lazanya, corba, yaninda da salata.

www.foodandwine.com

Ev yapımı pesto soslu, yeşil fasülyeli, patatesli makarna. Ben fasülyesiz ve patatessiz yaptım, o bile enfes oldu.

Pecorino yerine parmesan kullanabilirsin. İkisi aynı gibiymiş. Ben parmesan kullandım.

Tarifle (çevirisi, yapılışı vb.) ilgili sormak istediğin bir şey olursa çekinme. :) Afiyet olsun.

Edit: Ahah linki unutmuşum! Link: www.itv.com

Zeytinyağlı hafif Şeyler yapabilirsin: sarma, enginar, yoğurt ve az mayonez birkaç cevizle mor lahana salatası, küp Küp büyük doğranmış patates kızartabilirsin, sigara böreği de yapabilirsin.

50 gram fesleğen (sadece yaprakları)
10 gram roka
tuz ve öğütülmüş karabiber
1 büyük diş sarımsak (dişler küçükse 2-3 tane olur)
100-125 ml sızma zeytinyağı
50 gram çam fıstığı
10 gram iç ceviz
40 gram Parmesan
1 tane büyük patates edecek kadar minik taze patates - küp küp doğranmış olacak (onları kabuklarıyla haşlayınca yemek daha güzel olur, ben tv'de izlediğimde adam öyle yapıyordu)
500 gram makarna (Barilla Collezione Tagliatelle Alluovo Bolognesi'nin fiyat performans oranı çok başarılı, 6 dakikada pişiyor)
100 gram yeşil fasülye (ortadan ikiye kesilmiş)

Pesto sosu anlatayım önce:
Rondon vardır umarım. Fesleğeni, rokayı, sarımsak eziciyle ezdiğimiz sarımsağı, bir tutam tuzu öğütüyoruz rondoda. Sonra biraz zeytinyağı koyup o malzemenin birbirine yapışmasını sağlıyoruz. Çam fıstığını, iç cevizi ekliyoruz, tekrar öğütüyoruz. İyice macun gibi bir kıvamı oluyor. Karabiberi, Parmesanı da ekliyoruz, kalan zeytnyağını da ekliyoruz, iyice yediriyoruz karışımı. Pesto sosumuz hazır oluyor. Mis gibi kokuyor hatta. :)

Patatesleri suda haşlıyoruz. Vitamini kaybolmasın diye soğuk suda haşlanmak lazım.

Patatesi alıyoruz, ılınsın diye tabakta bekletiyoruz. Onun haşlama suyuna makarnayı koyuyoruz. Pişmes üresini 1 dakika kısa hesaplıyoruz. Mesela 6 dakikaysa 5 olarak. Pişmesinden 2 dakika önce de, mesela 5 dakikaysa 3. dakikada yeşil fasülyeyi ilave ediyoruz suya.

Sularını süzüyoruz ama az bir şey kalıyor tencerede. Ayırıyoruz onu özellikle. Tüm malzemeyi büyük bir kasede karıştırıyoruz. Sosu sulandırmak istersek o ayırdığımız haşlama suyundan biraz katıyoruz. Servis ediyoruz.

Afiyetle yiyoruz. :)

ne yapacaksan yanına aparatif şundan yap bence:

veganizm.blogspot.com.tr

acayip minnoş bir köfte.
yolladığım blogda başka süper tarifler de var şöyle bir kurcalayabilirsin^^
vegan ama, vegan da bi nevi vejetaryen sayılır sonuçta.

Köfteler çok sevimli göründü gözüme mütevaziciğim, teşekkür ederim :) whimsical'ın verdiği makarna tarifinin yanına bundan yapıp menüyü kapatacağım sanırım.

yesil fasulye + bulgur pilavi.

en son ruhsar zamanında gördüm

iyi adam sevimli sempatik ben severim üniversitede babamın ev arkadaşının arkadaşıymış, onların öğrenci evine gelirmiş, babam anlatmıştı bu da böyle bir anımdır.
Oyunculuktan pek anlama ama fena değildir heralde

o adam ölmemismiydi ya.

geçen sene mi ne bi dizisi vardı üniversite okuyodu. bi kaç bölüm denk geldim, komik buluyorum ben ya. seviyorum.

müfit? sen misin?

çocuk oyunculuğu daha iyiydi bence keşke hep öyle kalsaydı.bir de babalaykadaki rolü fena değildi.

Seviyorum, iyi oyuncu ama piyasada harcanıyor. Emre Kınay daaynı kategoride bu arada.

Çok iyi insandır. Çok severim. Oyunculuk benim için insanlık kadar ön planda değil. Ama pratik oyunculardandır, onu da severim.

ruhsar ve 90lardaki ahududu isimli tiyatro oyunlarından hatırlıyorum. severim niyeyse, oysa cok tarzım bi insan degil ama seytan tüyü var sanırım

En son Sevda Demirel-Hande Ataizi olayında gördüm ben de. :) Ruhsar'da severdim. Kısa süre önce Erkan Can'ın da rol aldığı bir oyun sahneliyorlardı, gitmeyi düşünmüştüm de gidememiştim. Tiyatroya ağırlık vermiş herhalde.

Yusuf ile Kenan'daki oyunculuğu ile aklımdadır hep.

Yusuf ile kenan ve ruhsar disinda cok kayda deger bir seyi olmasa da ben de bi antipati beslemem. Iyi niyetli, guzel bir insan oldugunu dusunuyorum. Galatasaray maclarinda cok gorurdum.

çok iyi bir oyuncu olduğunu düşünüyorum.

90larda kalmış bir karater benim için. 2000lere geçiş yapamadı bitürlü. arada sıkıştı kaldı sanırım.

ben severim senpatik adam

Valla ben şu sahneyle hatırlıyorum kendisini. :)www.youtube.com Onun dışında kötü bir oyuncu değil diyebilirim.

malum tokat hande ataizi ile bunun en parlak dönemlerini bitirdi.
o tokattan sonra bellerini doğrultamadılar.
:)

www.youtube.com

televizyondan alacağını aldı = vereceğini verdi. tiyatroya devam ediyor.
bildiğim kadarıyla böyle.

Severim galiba.
Oyunculuğunu beğenirim. Bir kez tiyatroda izleme şansım oldu şimdiye kadar daha sonra denk gelmedi.
Ukala diye kalmış aklımda bu yüzden tam olarak seviyorum diyemedim herhalde.
Mevzunun ne olduğu bile yok aklımda ama yıllar önce twitter'da bir şey yazmıştı ondan dolayı kafamda ukala olarak yer etmiş.

lahana dolması yap da yiyek gaali :)

brokoli
buharda pisir. uzerine sarimsakli yogurt ve kizdirilmis yag ve pul biber

Lahanaya bayılırımmmm ama onla uğraşamam şimdi, sarma zor iş:) Brokoli de sadece haşlama olarak beni kesmez şöyle yemek gibi bişi olsun istiyorum.

Portakallı kereviz.

Ispanak.

bence boşver sebze yemeğini.. kıymalı erişteli yeşil mercimek yemeği yap. o da hafif bir yemek

neyi taze ve güzel görürsen onu. sebze yemeği kararını pazarda alıyoruz. Karnabahar bulursan güzel gider misal.

ben ara sıra şunu yapıyorum, pek keyifli oluyor:
(tarif iki kişilik)
1 orta boy kabak
1 orta boy patlıcan
1 orta boy havuç
2-3 yeşil biber
2-3 kırmızı biber
1 orta boy pattis

bunları jülyen doğruyorum. hepsini geniş, pek derin olmayan tencereye koyuyorum, kısık ateşte ara sıra karıştırıyorum. 10 dakikadan sonra dikkatli karıştırmak gerek, en erken pişen kabak dağılabiliyor. (onu en önce koysak da diyebilirsin ama ben sırayla felan uğraşmıyorum, hiçbişi değişmiyor. sadece karıştırırken işte...)
Sonra dilediğin baharat.. ben kimyonu ve isotu seviyorum. dilediğin kadar tuz. bazen, evde varsa soya sosu döküyorum azcık. o da güzel, ekşi bir tat veriyor ama yemeğin renkliliği direkt kahveye dönüyor. ve ceviz! varsa küçük küçük elinde kırıp at üzerine, karıştır. yerken arada gelen o kıtırlık çok güzel :) cevizi altını kapattıktan sonra koymanı tavsiye ederim, ne kadar diri kalırsa o kadar iyi. zaten sen sofrayı kurana kadar, kapalı tencerede o yumuşuyor.

sanırım bu kadar, umarım işine yarar. şimdiden afiyet olsun!

zeytinyağlı pırasa

aa yer elması çıkmıştır, dur hatta ben de alayım yarın.

malzemelere yağı eklemeyi unutmuşum :/
zeytinyağı, göz kararı...

sebzeli makarna yap o zaman asdfasfd

Süpersiniz gençler. Bugün pırasa yapmaya karar verdim. Hiç sevmem pırasayı ama kendimi zorlayıp alıştıracağım. Bana da challenge olsun. Diğer tarifleri de başka günler değerlendiririm.
@cozuk düşünürlük bu tarif de epey güzele benziyor, aklımda olacak.

@hobareyy bu da ilginçmiş, bunu da deneyeceğim bi ara.

pırasa mı :( iğrenç bişi ya çok pis kokuyor :/

şimdi pazı kavurması, kara lahana gider. tarhana ya da yeşil mercimek çorbası da eklenebilir. ev yoğurdu biraz da ev turşusu.

www.facebook.com

burada vb yerlerde çok çeşitli sebze yemekleri oluyor.

ıspanak. sarımsaklı yoğurtlu of mis

brokoli pişirmesi basit.kışın yenebilicek sebzelerden karnıbaharla birlikte hormonsuz olanlarından.

seni nasıl özledim diil mi işde?

Hayır canım, alakası yok.

sarkinin adi sunun www.irfanerdogan.com 124. sayfasinda yazana gore 'Sana Olan Aşkımı İmkanı Yok Bilemezsin'mis:

"Metin Bükey, “Dünyanın En Güzel Kadını”, “Kadın asla Unutmaz” filmlerinin
yanında Akad’ın “Kader Böyle İstedi “ ve “Vesikalı Yarim” adlı filmlere
müzik yapar. Alim Şerif Onaran bu filmin müzikleri üzerine şunları
belirmektedir: “Saz salonlarının atmosferini yansıtan harcıalem
şarkılar bol bol kullanılmış ve filmde “Aman Saki Canım Saki”, “
Kimseye Etmem Şikayet”, “Geçti Ömrüm”, “Gel Ey Denizin Nazlı Kızı”
gibi, kimi ses, kimi çalgı ile verilen klasik parçaların yanında
“Maphushane Çeşmesi”, “Ruhuma Neşe Sunan Kahverengi Gözlerin”,
“Senin Yüzünden Bak Bitmiyor Derdim”, “Sana Olan Aşkımı İmkanı
Yok Bilemezsin” gibi harcıalem şarkılar, özellikle filmin baş şarkısı
“Kalbimi Kıra Kıra Bıraktın Bin Hatıra” , “Yalancı Dudaklarında Ara”
dizelerini içeren şarkılar yer almıştır (Taranç,1986, aktaran müzik
Ansiklopedisi,1987; Cilt 4:1216)."

sinematurk'te murat celenligil'in yazdigina goreyse 'Sana Olan Aşkımı İmkan Yok Bilemezsin'mis ve eser kadri sencalar'a aitmis:
www.sinematurk.com (bas kisimdaki degil de yorumlar kisminda yazdiklarinda)

Karnabaharları haşla. Miktara göre un, yumurta ve çok az sütü çırp. Bu karışıma batırıp yağda kızartabilirsin.
Normal yemek gibi yapabilirsin veya beşamel sos yapıp fırında kızartabilirsin...

yumurta ile galetaya bulayip kizart. haşlayip eksili salatasını yap.

Karnabahar yemeği sevmem hatta kokusuna bile pek dayanamam. Ancak karnabahar, brokoli, havuç, mısırv ve tatlı kırmızı biberi doğrayıp buharlı pişiricide pişiriyorum. Sonra üzerine dereotu doğrayıp zeytinyağı ve kekikle servis edilir. Yemek sayılmaz ama buharda piştiği için sebzelerin tüm lezzeti içinde kalıyor üstelikte çok sağlıklı.

Hmmm istediğim gibi tarif gelmedi. Daha böyle yemek gibi yahut zeytinyağlı gibi bi şeyler yok mu deneyip beğendiğiniz?

bildiğimiz kızartma dışında mı?
annem salçalı yapardı. yine kızartıyordu unlayıp. sonra salçalı sosta pişiriyordu. üzerine yoğurt koyup yiyorduk. lezzetli oluyordu.

haşlayıp salata yapıyorum arada limonlu yağlı.

haşladıktan sonra başamel sos yapıp fırınlayabilirsin. kerevizde de güzel oluyor böylesi.

hımm başka, çorba olabilir. minik minik parçalara ayırıp mevsim sebzelerinden de koyarsın pırasa lahana istersen havuç biraz. et suyuna, harika oluyor. sebzeli konsome gibi düşün.

çok daha farklı bişi isterim dersen okonomiyaki tarifini karnabaharla deneyebilirsin. güzel olur gibi sanki.

www.nefisyemektarifleri.com

Geçen gün bu tarifi uyguladım, çok da lezzetli oldu. Tavsiye ederim.

Yahu daha ne tarif gelsin ahahh. Soğan ve salçayı kavur. Karnabaharı ekle, su ekle yemek yap o zaman...

zeytinyağlı var. şöyle ki;
doğradığın havuçları zeytinyağında(tencere dibini kaplayacak kadar 2-3 çorba kaşığı oluyo heralde burda yağ daha fazla da koyabilirsin istersen) rengi dönene kadar döndür, o sırada bir su bardağı kadar portakal suyu sık. güzelce yıkayıp küçük küçük ayırdığın karnıbaharlar ı havuçlar kıvamını bulur bulmaz tencereye ekle. biraz da birlikte döndür. (bu noktada bir diş sarımsak ekliyorum ben mutlaka sevmeyen eklemesin.)
ardından portakal suyunu dök ve kapağı kapa altını kıs. üstüne su eklememek için kendi suyuyla pişmesi önemli çünkü yoksa yavan bi tadı oluyo.
pişmeye yakın biraz tarçın, isteğe göre azcık bahar ekleyebilirsin.
tuzu da ya havuçları döndürürken ekliyorum yada diğer baharatlarla birlikte yoksa sebzenin kendi suyunu bırakmasını etkiliyo yine tadı bi kötü oluyo.

normalde zeytinyağlı yaparken yemeğe şeker de atılır azcık ama burda portakal suyu olduğu için şeker demedim.

bi de bana sorarsan ben yağlı kağıdın üstüne karnı baharları serip üstüne kimyon kara biber pul biber tuz ve bazen köri bile ekleyip uçları yanana kadar fırınlıyorum. çıkartıp soğutunca muazzam bi çips tadı gibi bişey oluyo öyle seviyorum en çok.

karnabahar etli olur mu ya? :) etsiz yeni zaten. brokoli gibi haşlanır o kadar.

@secilmiş kıyma koyuyorlar yemeğine, bizde her sebze yemeğine et konulabilir biliyosun.

un ve yumurtayla kızartıp biraz soğuyunca üstüne sarımsaklı yoğurt ekleyip dolaba koy. migros'tan da şakşuka al. yanına da bira çek. oh.

bulutagaci.blogspot.com

güveçte yapıyoruz biz böyle çok güzel oluyor. bir de tatlı ekşi soslu karnabahar var, ama nerdeydi hatırlamıyorum. istersen bakar bulurum tarifi.

aprilciğim bulabilirsen gönder, karnabaharı çok severim, değişik tariflerin elimde olması güzel olur. Bu gönderdiğin de süper gözüküyor ayrıca:)

:s mesela brokoliye de mi? ya da pırasa? falan

Secilmiş neyin sorgulamasını yapıyorsun şu anda?

hiç öyle görmedim ve bu dediğin garip geldi bir şeyin sorgulamasını yapmıyorum. sadece var mıymış öyle diye diyorum. afedersin pilavın içine ben hardal sıkıyorum desem ve sen böyle bir şeyi daha önce duymasan sorarsın değil mi nasıl oluyor öyle ya hiç görmedim diye. ne cins insanlarsınız :) daha da davos'a gelmem.

www.kameraarkasi.org

onur güler... filminin adi da bosluk'mus sanirim.

boğaziçi üniversitesi bünyesindeki "görme engelliler teknoloji ve eğitim laboratuvarı (getem)"e bir sorabilirsiniz. arkadaşım gönüllü olmak istediğinde ordaki görme engelli bir abi test amaçlı bir kitap okuttu, yanlışlarını söyledi (daha yavaş, x harfini yuvarlama, vs.). eğer ufak tefek hatalarını düzeltebileceğine inanırlarsa elbette kabul ediyorlar.

atatürk kitaplığı'nın stüdyosu var. daha evvel taksim'deydi, birkaç kitap kaydetmiştim ama şimdi eyüp'teymiş galiba. sapa diye gidemiyorum.

Yalnız ben Ankara'dayım, ilin gerekli olabileceğini düşünmediğimden yazmamıştım. Bu yerlerle internet üzerinde bağlantı kurmak da mümkün müdür?

getem'in ofisinde kendi kayıt cihazı vs. var, o nedenle internetten olmayabilir ama yine de arayıp sorabilirsiniz. sitesinden bakayım dedim ama açılmıyor. telefonu: +90 212 3597538

izmir'de turgök var. okumalarınızı internet üzerinden gönderebilirsiniz sanıyorum.

ingilizce için (türkçe kitaplar da çıkabilir)

gen.lib.rus.ec
libgen.net
archive.org

torrentte binlerce var kickass'e bakın

@sheisguilty yalnız ben bu ekşi kitap servislerinden bir bok anlamıyorum. şunla aynı mı (bkz: ekşi sözlük e-kitap servisi meritokrasi )

İçerikteki bütün kitaplar iniyor mu yani? Yeni yüklenenlerin indirilmesi nasıl oluyor peki?

ege ve akdenizin kesiştiği taraflar olabilir. bitki örtüsü ve coğrafyayı oraya benzettim.
muğla ve antalya civarı gibi.

bu yaz tatil bloglarına bakarken tıpkı buna benzer bir yer görmüştüm ya fiyatları çok gereksiz pahalı gelmişti ya da ulaşım zor diye direkt es geçmiştim. muğla civarı +1

Kabak koyu olabilir. Ya da o civardaki koylardan biridir.

buldum la buldum. www.yediburunlarlighthouse.com

dekoratif bir ayna ya da yapiskanli duvar motifleri?

@fraise yok ayna da istemem, ayna rahatsız ediyor beni. o yapışkanlı şeyler de çok dandik oluyor.

Bozuk elektro ya da bass gitarlar 30 40 50 liraya satiliyo.alip bi tane assan guzel olabilir. Ben odaya dusunuyorum ama konsepte uyar mi bilmem

Gitar evin kalan kısmına hiç uymaz, bi de müzikle hiç alakam yoktur komik olur.

saat
şekilli 3-5 ayna
raf yapıp üzerine bir şeyler koyabilirsin.

Puzzle yapıp onu çerçeveletip asabilirsiniz

şu nasıl:
www.itsnotbadatall.com

i.imgur.com
p-ec2.pixstatic.com
i.imgur.com
i.imgur.com
i.imgur.com
i.imgur.com
i.imgur.com (aynısını yaptım bunun, iyi durdu)

@ermanen link açılmıyor

@soso çok güzelmiş bunlar! kaktüsleri beğendim epey.

soyle sekilli aynalar bulsan da assan ne guzel olurdu

www.imagefs.com

Param olsa şunlardan asardım: frodesignco.com

benim salon duvarımda paşa dedemin fotoğrafı asılı.

bu olabilir mi?

www.iletisim.com.tr

@sheisguilty ben acılı acılı yanmak değil hiç yanmamak istiyorum, yani bronzlaşmamak.
Dediğiniz markalara bakacağım yalnız hangi ürününü almalıyım losyon mu krem mi süt mü?

Avene krem olandan alcan, sut vücuda krem yuze

Kağıdı çok pahalı ve kolay bulunmuyor.

@blues buzz ne kadar pahalı mesela? bir de nasıl bir kağıt o, böyle top halinde mi makinenin içine konuyor? resmen zır cahilim.

www.youtube.com
kare şeklinde yazıcıya koyar gibi koyuyorsun üst üste. Ben araştırdığım sırada 10 tanesi 30 lira civarındaydı. Bu arada eski modellerden mi oksa yenilerinden mi düşünüyorsunuz? Yenilerinin kağıdı daha kolay bulunuyor ve eskilere oranla daha ucuzlar.

www.the-impossible-project.com

@blues ya doğrusu yenisi eskisi arasındaki farkı bile bilmiyorum.
Yenisi şunlar galiba medya.buldumbuldum.com

Ben şundan istiyorum volkankirtok.com

Bu istediğim çok mu eski model?

İstanbuldaysan Hayyam Pasajı veya pazar günleri Feriköy Antika Pazarı'nda bulunuyor. Ustalarından bilgi de alabilirsiniz.

Yok, İstanbul'da değilim.

en.wikipedia.org

Mientras duermes
A Single Man
Detachment
A torinói ló
Le feu follet
Sügisball

şimilik önerebileceklerim

(bkz: pandora'nın kutusu)

tabutta rövaşata

nuri bilge ceylan filmlerine bir bakın derim. yabancı olarak da hüzünlü dediğiniz için my sister's keeper.

(bkz: Her)
(bkz: adams aebler )
(bkz: green state)
(bkz: short term 12)

söylenenlere ek olarak

vozvraşçeniye
mar adentro

Lilya 4-ever.

Medianeras.

gogel cevap vermedi zahar.

www.wattpad.comım-hem-yaram

link kırılıyo.

www.wattpad.com un ardından şu gelecek:

/47210162-hem-yara-bandım-hem-yaram

Muhtemelle Cahit Zarifoğlu'na aittir yedi güzel adam dizisiden alıntılanmış olabilir.

en.wikipedia.org

alibris

bol karabiberli tavuk suyuna corba ic.

ezogelin ya da mercimek de olabilir. limon da ekle icine

ama karabberi abart. yaksin genzini falan icerken. sonra yat terleyerek uyu

teknik olarak yolda 20 sefer grip olmanız imkansız.
sinüzitiniz var muhtemelen.

yılda 6 dan fazla böyle oluyorsan zaten önce bir doktora git, bağışıklık sistemin mi düşük, allerjin mi var baksınlar

bal + zencefil + zerdeçal olabilir.

imuneks al 2 tane birkaç gün.

gogsune Vicks sur, buharini solu.

genel olarak, kefir ic, bol sarmisak, sogan ye. proteinsiz kalma. vejetaryensen vaz gec. gunde iki yumurta ye mesela.

Gerçek polen bulabilirseniz eğer çok faydasını görürsünüz ama dediğim gibi hakiki olmalı.

öyle yerleri samsun-sinop taraflarında bulursun bence.

kıyıköy olabilir.

Hmm Sinop da olur ama Ege-Akdeniz?

Ekleme: @onursenoz Kıyıköy güzelmiş cidden.

Kemer camyuva

marmara adası

hatta eksisozluk.com ekşiden bi arkadaş güzel fotoğraflar yüklemiş.

sen bozyazı'yı tarif ediyorsun. küçük, sakin, kasaba gibi, gezilip görülecek yer olarak anamurium var ki her yeri tam manasıyla gezmek istersen 1 gününü alır. denizi de güzeldir.

bartın-inkumu. bayram vakti tıklım tıklım doluydu ama şu an gitsen çok ucuza çok da hoş bir yerde tatil yapmış olursun.

Cunda adası ya da Datça..

SIĞACIK..TAM SENLİK..

mersin büyükeceli

hangi yılların istiyorsun?

Ahmet Rasim Sokak No: 14 e git bence yardımcı olurlar

bildiğim kadarıyla gazete tüm arşivini dijitale aktarıp elindeki eski gazeteleri tek tek satmaya başladı ve muhtemelen önemli gün gazeteleri satıldı bile.

Milli Kütüphane'de yok mu?

www.cumhuriyetarsivi.com

milli kütüphanede var hepsi

filmi izlemedim ama fişleme yapmak için güzel bir yöntem gibi geldi.

"geçersizdir" manasında delinir pasaport vs şeyler. kimlik delerek "sizin vatandaşlığınızı kafamda bitirdim" demek istiyor herhalde.

@mistreated tamam onu ben de biliyorum ama buradaki uygulama çok saçma geldi. Birinin evini arıyorsun, bir şey bulamıyorsun, kimliklerini isteyip deliyorsun. Bu filmde kullanıldığına göre manalı bir şey olmalı. Yani nihayetinde polis o kimliği kafasına göre delip kişiyi vatandaşlıktan atamaz.

vatandaşlıktan atmıyor. o şimdi o kimliği bir dahaki aramaya kadar düzgün hale getirmezse, bir başka polis bu ne len böyle kimlik mi olur bahanesiyle içeri alabilir sopa atabilir maksat bahane olsun. ayrıca fişleme diyen arkadaşa da katılıyorum bir diğer polis delinmiş kimlikleri görüp hemen ne olduklarını anlayabilir.

Tamam da fişlenmelerine gerek yok, zaten biliniyorlar.
Ya yok mu net bir bilgisi olan? Valla çok merak ettim.

abi nereden biliniyorlar gbt mi var seksenlerde? sokakta birisi çevirse kimliği görüp mevzuyu çakıcak işte, en azından böyle bir pislik yapayım kafasıyla hareket ediyor polis.

tekrar okudum da filmin sonunda deliyor he mi. daha büyük bir anlam arıyor insan evet. tırt geldi açıklamam şimdi.

kimliklerin yenileme tarihleri geçmiş olabilir. gidip yenilesinler diye delmiştir.

ABD'de süresi geçen ehliyetler delgeçle delinir. Bir daha da kimlik olarak kullanılamaz ondan sonra. Sadece hatıra olur...

Yani vatandaşlıktan atma falan diye bir şey yok. Vatandaşlıktan atılma, bi delikle olacak iş değil. Mahkeme kararı gerekiyor.

Yalnız şöyle bi durum var: Sürücü ehliyeti çok önemlidir ABD'de. Çünkü ikamet adresinizi 3-4 ayrı şekilde ve hiç bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispat etmeniz gerekir. Sürücü ehliyeti olmayan, ya da o ehliyetleri veren kuruluştan alınmış kimlik kartı olmayan, doğru dürüst bir iş yapamaz. Ekmek kadar, su kadar gereklidir o kimlik. Haaa, 12 milyon kaçak göçmen nasıl hallediyor işini? Sadece nakitle alışveriş ediyor, bisiklete biniyor ve toplu taşıma araçları kullanıyor.

Polisin o kimlikleri delerek iptal etmesi, 1. Kimliklerin süresi geçmiş olduğu için olabilir, (çok yüksek ihtimal) 2. O insanlara kötülük/gıcıklık etmek istediği için olabilir (çok düşük ihtimal). ABD'de herşey kurala bağlıdır. Kafaya göre iş yapılmaz.

Ama "bir başka polis bu ne len böyle kimlik mi olur bahanesiyle içeri alabilir sopa atabilir maksat bahane olsun" senaryosu bayaa bi Türkiye senaryosu olmuş...

Polisin sizi durdurup kimlik sorma yetkisi yok bir kere. Motorlu taşıt aracı kullanırken kural ihlalinden bahsetmiyorum. O zaman durdurup tabii ki ehliyet soruyor.

Ama delik kimlikle, herhangi başka bir işinizi yapamazsınız. Kredi kartıyla yüklü bir alışveriş yaptığınızda, kimlik istiyorlar mesela, o zaman o alışverişi yapamazsınız, bir yere, bir kütüphaneye v.s. kayıt olmak için de kullanamazsınız. İşleriniz çok aksar yani...

Net bilgi...

arayıp bir şey bulamayınca kimliğini deliyorsa, gbt olmadan da bir şekilde gözler evdekilerin üzerindedir. o yüzden işaretlemekten ziyade kimliği geçersiz yapmak veya geçersiz olmuyorsa da köstek olmasını sağlamak içindir...

elma iyi derler kahvaltı için

ben çok seveim mesela meyveyle kahvaltıyı. meyve salatası ve kahve yapmışlığım çok.

ben de çoğu kez üşengeçlikten meyve ile yapıyorum.
ki elma uyku açar mesela...

ayrıca her türlü meyve ekmekten iyidir. ama bal falan da yemek lazım tabi...

boş mideye zor olmuyo mu? muz filan fena değil de portakaldı bişeydi ne bileyim. ananas da güzel, avokado da olur. fena sosyete tabi ama leziz ve sağlıklı. bence canın ne çekiyosa onu ye, kuruyemiş veya tarhana bile yenir, zaten bedeninin ihtiyacı olan şeyi canın çeker. seçenekleri geniş tutunca insan neye ihtiyacı olduğunu daha kolay buluyor.

yazın karpuz yenebilir mesela.
onun dışında zaten bir muz yemek tok da tutuyor insanı diğer meyvelere oranla.
ya da şeftali, elma da uygun.

ama erik, kiraz, portakal vs türü şeyler de dediğiniz gibi asidik düzeni bozar muhtemelen.
boş mideye sürekli meyve yiyen bir tanıdığımın midesi rahatsızlandı mesela.

meyvesine göre de değişir bence.
yani sürekli ve mideyi zorlayacak şekilde olmadığı sürece sorun olmasa gerek.

hafta arası sabah 6'da kalkan oğlum o kadar erken saatte kahvaltı yapamıyor, sadece meyve yiyor, yanında varsa bir kaç kurabiye, veya bir dilim kek yiyebiliyor sadece. ama yanına mutlaka peynirli tost, fıstık ezmeli salamlı sandviç ya da evde yapılmış poğaça koyuyorum, saat 10 gibi yiyebiliyormuş onu okulda. çok uzun zamandır böyle, midesinde falan bir sorun yok, bazen elma, armut gibi meyveler yiyip yanında da portakal, mandalina suyu içiyor, şimdilerde tam mevsimi olması dolayısıyla çilek en favori kahvaltı meyvesi oldu.

Biraz da meyveye bagli. Muz, elma, karpuz gibi su ve besin degeri yuksek ayni zamanda tok tutan meyveler tercih edilebilir.

Merhaba buff'cıım,
Şöyle ki, meyve içerdiği fruktoz sebebiyle kan şekerini hızlıca yükseltecektir. Bu yüzden de o an iyi hissetsen de çabucak acıkacaksındır. Meyve yeme isteğin biraz da susamış uyanmanla ilgili olabilir bence. Meyve yiyebilirsin ama kan şekerinin hızlı yükselmesini önleyecek bir yardımcıyla yersen daha iyi olur. Mesela muzlu süt, ya da muz ve süt gibi. bildiğim kadarıyla tabii ki. afiyet olsun.

elit californialilar da meyve ile yapiyor kahvaltiyi. zenginler yaptigina gore cok yanlis bir sey olmasa gerek :)

karpuz varsa 2 ufak dılım kepeklı ekmekle ve bıraz peynırle düzelebılır dengen

meyveyle mi kilo vereceksiniz güldürmeyin. kalk sabah 1 bardak süt 2 bardak su 1 muzunu ye. zamanın varsa 1 sa sonra adam gibi yumurtalı kahvaltını yap. ekmeğe abanma. öyle abartıp tutacak diye çok meyve yemek iyi değildir.

spor yap. yorgunum vır vır sebep değil. ya erken kalk ya da akşam yayılıp kalacağına 30dk bi aktiviten olsun.

evil dead diyorum dinlemiyorsun :)

gösterişten başka bir şey değil.kesinlikle katılıyorum.

sahiplendirme daha etik görünüyor. en azından bir nedenle çiftleştirmiş olanlar (belki sağlık sorunu bile olabilir) yavruları elden çıkarmak (?) istiyorsa sahiplendirme doğru bir metod. ama eş arama konusuna katılıyorum. eş aramanın sonu yine hayvan satışına çıkıyor. çünkü marka ırkları çiftleştirmenin sonucu o yavruları "para ile satmak"tır.

hiç ifrit falan olma. nasıl insanın çirkini varsa hayvanında çirkini güzeli var.

nasıl ki çirkin insan mutlu olamıyorsa çirkin hayvanında cins olanlar kadar mutlu olmaması normal.

madem o kadar iyilik meleğisin git çirkin bi adamla evlen bakalım hadi göreyim seni.

taşlayın hazırım...

ben bazen sataşıyordum gördükçe, ama artık uğraşmıyorum.
başa çıkılmıyor çünkü.

yani cins hayvan arayanı bir nebze olsun anlamak istiyorum.
anlamaya çalışıyorum.
çünkü işin komiği cins hayvan da bulunuyor barınaklarda.
5 aylık golden yavrusu gördüm ben geçenlerde mesela ilanlardan birinde.

bu sefer de cins hayvan kötü bir şeymiş gibi bir ayrımcılık yapmak da istemiyorum.
ama dediğim gibi, sokaktaki çomar'ı da beğenmesin, barınaktaki golden'ı alsın.
barınaktaki beagle'ı, sibirya kurdunu, kangalı, rottweiler'ı alsın.

yani yeter ki üretmesin, ürettirmesin.
artık buna bile razıyım.

çiftleştirme ilanlarından resmen tüylerim diken diken oluyor.
çünkü hayvan beslediği halde hayvanları düşünmeyen ya da kapasitesi düşünmeye yetmeyen insanların var olduğunu görmek hepsinden kötü.


@vur joker vur:
evde beslenen hayvanı evlenilecek adamdan ziyade evlat edinilecek çocuk ya da doğurulacak çocuk kategorisine koyman daha mantıklı.
çünkü evcil hayvan insan psikolojisinde bakıma muhtaç canlı olarak, çocuğumsu bir yerde bulunuyor.

kimse evlat edindiği köpeğiyle sapık olmadıkça cinsel ilişkiye girmiyor.
evleneceği adamla giriyor ama.
kaldı ki, çirkinlik göreceli bir kavram.

bunun dışında diyelim ki çocuğun engelli doğdu, yüzü gözü yamuk; sevmiyor musun o zaman?
benim kedilerimden birinin gözü yok mesela.
görmüyorum bile.
hatta geçen gün kendi kendime düşündüm, insanın demek ki engelli/sakat/görüntüsünde sorun olan çocuğunu sevmesi de böyle bir şey oluyor dedim.

yani madem kıyas yapılacak, bari doğru şekilde kıyas yap da tartışmanın bir temeli olsun.

golden retriever cinsi köpekler artık sokak köpeği oldu ki! bebekken alınıp 3-5 aylık olunca barınağa veya sokağa atılıveriliyorlar, keza dalmaçyalı cinsi köpeklerden de çok sayıda sokakta yaşayan var, ha bir de terrier cinsi köpeklerden de her gün onlarca sokakta bulunup sahiplendirme yapılmaya çalışılan ilanlar görüyorum. sokağa veya barınağa düşecekse bari üretmesinler zavallıları, sokakta doğup büyümüş hayvanlardan çok daha zor onların durumları :(

@vur joker vur düşünceni belirttiğin için tik attım cevabına ancak sokak hayvanlarını otomatik olarak çirkin, cins hayvanları güzel olarak algılaman çok hastalıklı bir düşünce. Dolayısıyla argümanı baştan yanlış kurduğun için devamına cevap vermeyeceğim.

@buff

ben mi öyle algılıyorum sadece? neden o zaman millet cins köpek peşinde koşturuyor. ayrıca evet cins köpek daha güzel, sende kandırma kendini. iki tane resim atarım şimdi sana görürsün aradaki farkı.

hea onlar hayvan, güzellik çirkinlik nedir bilmezler, ikisininde duyguları aynı dersen o zaman tamam haklısın derim ama görünüş farklılıkları var ve o da artık şanslarına kalmış bir şey.

kimisi bilerek çirkin geliyor belki, bilerek sokaklarda yaşıyor. insanlar yardım edecek mi etmeyecek mi test etmek için, bu dünya sınav dünyası, sonuçta birilerinin test edilmek zorunluluğu var...

bu kadar sert çıkma. tamam haklı olduğun noktalar var ama biraz örnek veriyim kendimden;

french bulldogum vardı ve eş aradık yine french bulldog,bultukta. eş aramamızın sebebi french bulldog zaten ender ve değerli bi tür,neslini başka bi cinsle karıştırarak yakmıyalım diye. sonuçta değerli hayvanların nesli tükeniyo(van kedisi vs) ve french bulldogda o tehlikede diye biliyorum. ayrıca yavrularından 1 tanesini bile parayla satmadık,aynen dediğin gibi eşe dosta kara kaşına kara gözüne bakarak verdik. hepside büyüdü,hiçbiri atılmadı,satılmadı.

genelleme yapıcaksan daralt biraz perspektifini

Cins fanatiklerini böylesine taşlamak zaten faşizmin ta kendisi. Cins köpek almak, çiftleştirmek isteyen adamla aynı fikirde olmayabilirsin ve ifritte olabilirsin ama böyle bir genelleme hakkın yok.

Hele ki bu tarz çıkışmaya hiç hakkın yok, tercih meselesidir.

Ayrıca geneli için konuşursak kedi ve köpeklerde cins hayvan ile sokak köpeği/kedisi arasında huyu ve suyu bakımından da bariz fark oluyor.

Madem konuyu çocukla özleştirdik o zaman sokakta büyüyen çocuk ile evde ailesiyle büyüyen çocuk arasındaki fark gibi bu da.

cins kedi aranmasına uyuz olurken cins köpek aranmasını o kadar yadırgamıyorum.
kedilerin cinsine bağlı olmadan bir karakterleri varken köpekler onlara göre daha genellenebilir çünkü.
evde pitbull ya da kangal besleyemezsin en basiti.

bahsettiğim tamamen cinsin fiziksel özelliklerinden bağımsız, sizin hayatınıza uyum sağlayıp sağlayamayacağıyla ilgili.
aman cins olmasın diye sokaktan köpeği alıp iki üç ay sonra "ay bunla da evde yaşanmıyo" diye hayvan size alışmışken geri sokağa atmaktansa barınaktan, tekrar söylüyorum barınaktan, yaşam tarzına uygun bir köpek cinsi alması daha uygun olabilir eğer köpekleri bir süre gözlemleyip karakterleri hakkında analiz yapmaya imkanı yoksa insanın.

eyyorlamam bu kadar.
kedim var.
cins değil.

selam bu hikayede bahsedilen kişi benim. evet oğluma bir dişi arıyorum ve evet bunu yeni yavru sahibi olmak için istiyorum. ama sorun bi neden istiyorum.

şaka lan şaka öyle sıradışı amaçlarım yok. tek derdim oğlumu kısırlaştırmadan önce babalık duygusunu yaşamasını sağlamak. evet hiç bir hayvanda annelik duygusu kadar ağır basan bir duygu değil belki babalık duygusu ama en azından takımı taklavatı askıya asmadan önce kendisinin ne olup olmadığını öğrenmesi gerektiğine inanıyorum.

neden peki aynı ırktan olması gerekiyor. sıradışı örnekler hariç her ırkın kendine ait özellikleri mevcuttur. nasıl ki kişi bir şeye sahip olmadan önce detaylı olarak araştırıp kendisine en uygun olanı seçebiliyor ise bu durum kişinin sahipleneceği bir yavru için de olabilir. sonuç olarak edindiği yavru ile ortalama olarak 15-20 sene vakit geçireceği düşünülürse.

british tercih etmemdeki temel etkenleri de şuradan söyleyeyim de meraklı genşler rahatlasın. öncelikle doğası gereği sakin bir hayvan. yanımda zıpır zıpır bir şeyin olması beni huzursuz eder arkadaş. ikinci olarak az tüy dökmesi ki dökülen kılların düşüncesi ile hayvan sahibi olmaktan vazgeçen yeterince insan var. nedenleri burada fazlasıyla uzatabilirim ama tatlı su romantiklerince olayın sonu "sen hayvan sevmiyosun reklam yapıyorsun"a varacağından daha da uzatmaya gerek görmüyorum.

ama ölümcül saçma bir durum var ki iki kelam etmeden geçmek istemiyorum. neymiş hayvan beslediği halde hayvanları düşünmeyen insanlar çiftleştirme ilanı veriyormuş. vay arkadaş köyün aynştaynına bak sen. eee ömrün boyunca uğraş dur ki sonunda bir evliliğin, şansın yaver giderse bir çocuğun olsun. ama nedense sokakta yatan çocukları göz ardı edip hala çocuk sahibi olacam diye yardır dur. bu ne perhiz bu ne şakşuka mk. en azından bi rispekt lan. hayatın boyunca kötü örneklerle karşılaşmış olabilirsin ama bu hepsinin kötü olduğu anlamına mı gelmeli? bu kadar mı sığırsın lan. o zaman insanlar da üremesin (aslında sonuna kadar bu fikrin yanındayım). sokaklar dilenci, selpakçı, tinerci çocuklarla dolu. yurtların artık insan alacak yerleri yok. zira çocuğa şiddetin sınırlarını bile kestiremiyoruz. o yüzden saçmalamanın sınırlarını belirli aralıklarda tutalım.

plizz.


sevgiler lebraaam.

kedilerin babalığı-analığı tatması gibi dünyanın en saçma düşüncelerinden birine sahip olan insanların bu tip bir şeyi anlamasını zaten beklemiyorum.

kedilerin "baba" olduklarında yavrularına babalık yapmamalarının yanı sıra, zaten anneleri de sadece 2 ay bakar.

üstelik dişiler çiftleşmek zorunda kalsın diye bulduğu yavruları öldüren erkeklere sahip bir hayvandan bahsediliyor.
ki aynı davranışı dağ aslanlarında falan da görebilirsiniz, yani direk olarak genetik mirastan bahsediyoruz.

üstelik köpek falan deseniz anlarım, çünkü köpeğin yavrusuyla anneyi ayırmadığın zaman bazen ömür boyu anne-çocuk ilişkileri olduğunu bilerek yaşamaya devam ediyorlar.

ama kediler resmen yavrularını götürüp başka yere bırakıyor ya da kendileri gidiyorlar, ki zaten köpeklere göre daha ilkel ve farklı oldukları bilinen bir şey.
böyle bir hayvanın "babalık" duygusunu tatmasını istiyorsanız bence üremeden evlat edinmesi gereken kişi siz oluyorsunuz.
çünkü bahsettiğiniz "babalık" duygusu özellikle kedilerde sadece nesli devam ettirmek üzere görev olarak yapılan ve unutulan, yılda birkaç kez tekrarlanan çiftleşme isteğinden ibarettir.

ya da yılda ortalama 3-4 kere kızgınlık dönemine giren kedinizi her seferinde çifleştirip birkaç yıl içinde binlerce yavrunuzla mutlu mesut yaşamak da bir seçenek.

siz bir (1) kediden yola çıkarak konuşuyorsunuz, biz (kendi adıma ben) bugüne kadar kurtardığı, sahiplendirdiği, beslediği, baktığı, geçici evlik yaptığı, pansiyoner olarak ağırladığı vs vs olmak üzere binlerce kediyi baz alarak konuşuyoruz.

ve evet, sizin gibi kedisi babalığı tatsın(!) isteyenler yüzünden bugün hay-sev'in facebook sayfasına baktığınızda bile evlatlık verilen-sokakta bulunan bir sürü british shorthair yavrusu da var.

hâlâ hayatın boyunca kötü örnekle karşılaşmış olabilirsin diyorsunuz.
biz kötü örnekle karşılaşmıyoruz, ülkedeki sokak hayvanı sayısı belli, barınakların durumu belli, toplumun hayvana bakışı belli, sokaktaki hayvan belli.

biz de isteriz mükemmel bir denetim olsun, cins hayvanlar sadece çiftliklerden alınsın ya da böyle ev kedilerinin çiftleşmesi sonucu doğsunlar, sahiplenilsinler.

biraz ufkunuzu genişletin lütfen.
elalemle köyün einstein'ı diye dalga geçeceğinize, tecrübeye saygı duyun.
en azından nedenini, nasılını araştırın.
kendinizi isviçre'de amerika'da zannettiniz herhalde.

Yeni okudum duyuruyu ve cok sasirdim, insanin cins kopek istemesini niye yadirgiyorsunuz kardesim? Bir hayvanseverlik tutturmus gidiyorsunuz, her seyi en iyi bilen sizsiniz. Sokaktaki kopekleri alsaymis, cins secmeseymis vs kime ne yahu? Sokaga mi atmis kopegini yoo, sokak kopegini beslemek zorunda mi yoo, size ne oluyor burada onu anlamiyorum. Sizin bu sacma mantiginiza gore ben de derim ki niye doguruyorsunuz, cocuk esirgeme kurumundan cocuk alin onu buyutun, sokaga atilmis bir suru yavru ne olacak?

Zarar vermedikten sonra kimseye size ne? Nerede goruyorsunuz kendinizi de sokak kopeklerini insanlar almak zorundaymis gibi baski yapiyorsunuz? Resmen iki yuzluluk denir buna.

Valla benim kedim tekir. Ama ben de isterdim bi british shorthair olsun bi american shorthair olsun nebliim bi van bi ankara olsun. Kısmet bu işler. İnsan kedi bakmak için ya da köpek bakmak için almıyor o hayvanları. Güzel bir hayvan beslemek veya sahiplenmek için alıyor genelde. Boş laf ediyorsunuz. Sokaktaki çomarı evde bakamazsın ayrıca.

inatla hala her şeyin en iyisini ben bilirim, tecrübe desen benden gırla akar, yaşasın hay-sevin verdiği yavrular diye tutturmuyor musunuz, işte o zaman "ifrit" kesiliyorum. neymiş deneyimden faydalanalımmış da arkadaş duvar kabuğundan çıkmadık ki biz de. bu saate kadar yaşanılan, görülen şeylerden elbette ders aldım. en basitinden elimde olan kediyi bir pet shoptan ya da sahibinden gidip milyarlar vererek almadım. sahibi adı altındaki yavşağın elinde yeterince bakılamadığı için, depresyonlardan depresyon beğenmeyip başkasını seçmek zorunda olduğu için dayanamayıp aldım. ama bu değildir ki kedi sahibi olacak herkes yavruya bakamayacak, onları sokağa atacak. eğer gördüğümüz örnekler üzerinden genelleme yapacaksak eğer aynı şekilde tersten de düşünebiliriiz mevzuyu. " aaaa geçen birini gördüm- ki kendi adıma konuşmam gerekirse kız arkadaşım olur- sokaktan kedi aldı bakmak için(6 sene önce), o zaman insanlar çooook iyi. yakında sokakta sahipsiz kedi kalmayacak". ne farkı var şimdi bu cümlenin sizin verdiğiniz örnekten. hatta ukalaca davranıp ben bunu gördüm o yüzden tecrübeye saygı diye mi bu satırları sonlandırsaydım? bilemedim şimdi.

saygılarla

lebraaam.

Bengi donus ( kisaca anlatabilirim ancak) insanin ustinsan olma asamasinda , tekrar tekrar ayni yasami deneyimlemesidir, ayni sorunlarin ustesinden gelmesi ve nihayetinde ustinsan kavramina ulasmasidir. Nietszche zamani ve evreni sonsuz olarak gormus. Bengi donus kavramini olusturarak tanrinin yazgi ( kader) kavramini karsinina koymustur . Tanriyi ustinsana ulasmanin engeli olarak gormustur.

seslerin bir işareti doğruladığından bahsediyor. yani bugüne kadar çıkardığımız bütün sesleri biz doğru olarak kabul ettiğimiz için o sesler tek yönlüdür. her kuş kendi ötüşünü programlamış ve doğru kabul etmiş. insan da bundan uzakta değil, ne kadar karmaşık gibi dursa da aynı sistem üzerinden ilerliyor. farklı bir yerden örnek verecek olursak; gözümüz de bundan pek farklı hareket etmez. bütün çekik gözlüleri birbirine benzetiriz. hepsi asyalıdır ve karıştırırız. göz kendini böyle tek düzlem üzerine proglamış. bir çinli de bir geniş gözlüye bakında diğer geniş gözlülere benzetir. oysa bütün çinliler, yüzbinlerce çinli arasından kendi tanıdıklarını tek bakışta ayırt edebilirler.

@silver apple tek yönlüdür derken ne demek istiyorsun?

mesela şimdi geç aynanın karşısına ve "a" sesini ver. bu sesin sana ait olduğunu bilirsin. ikinci bir doğrusallık da bu "a" sesini verebilecek en iyi canlının bir insan olduğu genellemesidir. bu doğuştan gelen bir koddur ve değişik bir varyasyonunu duyarsan ilk etapta illüzyon olduğunu düşünürsün. yani yüz odalı bir evin yüz tane anahtarı vardır. ve bu odaların her biri için kullanılan anahtarlar birbirinden farklıdır. fonksiyon her zaman kendi kapısına yönelir. burada anahtar sayısını sonsuza kadar çoğaltabilirsin. kapılar da o sayıda artar. fakat anahtarlar sadece kendi kapılarını açar. bizi şaşırtan noktalarda araya, kinayeler, sarkastik kelimeler gelir. tabi bunları da her zaman dilin illüzyonları olarak tanımlarız. ayrıntı bir tane iskelet anahtarın olup olmadığında yatar.

cemil meriç'in bu konuda çok güzel çalışmaları var, bir dünyanın eşiğinde kitabın ismi, okumanı tavsiye ederim.

çok güzel bir eserdir.

abhijnanasakuntalam of kalidasa ile baslayabilirsin. bana sorarsan, benim icin farsca ve urduca siirler'dir. jnanpith odulu alan yazarlari arastirabilirsin.

En temel iki kitap Bhagavadgita ve Upanişadlar. Bunları en başta muhakkak oku. Hint ile ilgili kendilerinden sonraki her şey bunlarda saklı bir anlamda. Onun dışında Kalidasa'nın Şakuntala'sı çok önemli. Yenilerden de ünlü Tagor var zaten. Cemil Meriç'in kitabı da hakikaten çok iyi rehber ki yakın dönemi de içeriyor. Korhan Kaya'nın çevirilerinden şaşma. Şudraka'yı Somadeva'yı hep o çevirdi yazıldıkları Sanskritçe dilinden.

malzemeler: bayat ekmek, domates, kuru sogan ve bulabilirsen kapari.
sos icin: kekik, zeytinyagi, karabiber, limon ya da istege gore sirke.
tarifi: ekmekleri ilik suda islatip, birer lokmada yenecek sekilde dogruyoruz ve salata tabagina koyuyoruz, uzerine soganlari halka seklinde kesip ekliyoruz, sonrasinda iri dogranmis domatesleri ve ortadan ikiye kestigimiz kaparileri ekliyoruz. son olarak sos icin gerekli malzemeleri de tuz ile ya da tuzsuz ilave ediyoruz ve karistiriyoruz.

not: ekmeklerin diger salata malzemelerinin aromasini almasi icin yarim saat kadar beklemenizi oneririm.

not2: gercekten cok lezzetli ve degisik bir salata.

marul + rendelenmiş havuç.
üzerine de yoğurt, limon, zyağı, biraz tuz, biraz şeker, naneyi karıştırıp döküyorsun. güzel bir kış salatası oluyor.

marul, domates, peynir, kekik.
üzerine z.yağı, az limon, biraz balsamik.

roka, maydanoz, dereotu (başka koyu yeşil ne ot varsa.) ve kuru incir.
biraz hardal, bal, biraz limon, z.yağı, tuz ile bir sos yapıyorsun. garip bir salata oluyor. çok yapmamak gerek. ama güzel.

küçükken annem domates, marul, salatalık, kaşar peyniri ve sosisten salata yapıp üzerine biraz mayonez sıkardı. lezzetli o.

ben elimdeki salatalık malzemeleri doğrayarak yaptığım normal herhangi bir karışıma beyaz peynir veya ceviz filan koymayı seviyorum. genelde uyumlu oluyor. yalnız soğan, yağ veya sirke kullanmıyorum. haşlanmış tavuk parçaları ve mısır da koyabilirsin.

taze soğan kesinlikle olsun içinde ne olursa olsun mükemmel bir tat katıyor. peynir koyabilirsin, susamı azıcık kavurup onu ekleyebilirsin, ceviz, bademi de aynı şekilde. eğer salatayla doymak istiyosan köftelik bulguru sıcak suyla ıslat biraz onu koy. kısaca dolapta ne varsa koyabilirsin içine. elma bile yakışır elma, peynir, marul (veya kıvırcık vs)

biraz karışık ve uzun oldu ama kusura bakma. demem odur ki ne istersen koy içine :)

benim çok sevdiğim bi patates salatası var, şimdi tarifini yazınca kötü gelebilir ama çok lezzetli, ben bayılıyorum.

2x haşlanmış patates, 1x taze ananas, 1 x taze soğan (bulabilirsen frenk soğanı), roka. seversen biraz jambon ve mayonez de ekleyebilirsin. (seversen kırmızı biber ve biraz dereotu da yakışıyor) malzemeleri de patates>ananas>diğerleri şeklinde doğrayınca iyi oluyor.

bu malzemeleri karıştırıp, sezar salata gibi, marul yapraklarının üzerine koyabilirsin. şinitzelin yanında da iyi gidiyor.

sonbahar
bal,sut,yumurta bunlar su an aklima gelenler

kader,celal tan ve ailesi, entelköy efeköy, çoğunluk

Ümit Ünal filmleri 9, Nar
Yeşim Ustaoğlu Araf
Eskilerden biraz ama Anayurt Oteli ve Hakkari'de Bir Mevsim
Seyfi Teoman Tatil Kitabı, Bizim Büyük Çaresizliğimiz

zenne

zeki demirkubuz filmleri <3

(bkz: kader)
(bkz: kıskanmak)

Hepinize teşekkürler ama bunların hepsini izledim. Daha böyle kıyıda kalmış ama güzel filmler arıyorum.

korkuyorum anne, beş vakit, kosmos.
büyük adam küçük aşk
yazı tura
eğreti gelin
ulak

(bkz: fasülye)

koşullarını hukukçu arkadaşlar bilir de, daha geçen hafta haberlerde dedi 49 bin kişi şartlı tahliye olmuşlar, onu diyorsan var yani güncel olarak.

türkiye'de ailesinden birinin cenazesi için çıkanlar oldu mesela mehmet haberal çıkmıştı annesinin cenazesi için. cezanın ağırlığına göre falan ayrı uygulamalar var mı bilmiyorum. amerika'da çocuğunun düğünü vesilesiyle de izinli çıkabiliyorlar bazı filmlerde gördüğümüz kadarıyla.

var. yarı açık cezaevleri için geçerli bildiğim kadarıyla. her gün imza vermek kaydıyla izinli çıkabiliyorlar.

Peki kontrolünü nasıl sağlıyorlar?
Kaçsan kaçar mısın yani?

Şartlı tahliye değil, böyle günlük izin gibi çıkmaktan bahsediyorum.

günlük imza ile sağlıyorlar işte. bir gün otobüste şoförle bir adam konuşurken dinlemiştim, adam yarı açık cezaevinden izinli çıkmıştı. anlatıyordu işte, şimdi imza atmaya gidiyorum filan diye. imza atmak mecburi, yoksa kaçak durumuna düşüyorsun. ha bir de hafif suçlar yer alıyor yarı açıkta. trafik kazalarına sebebiyet verenler filan.

tutuklularda izin olmuyor.sadece hükümlülerde. haberal hükümlü değil henüz o yüzden özel izinle çıkabiliyor.

cübbeli ahmet hoca da annesinin cenazesinde çıkmıştı 1 günlük ama o da tutuklu mu hükümlü mü bilmiyorum..

ben küçükken oynatıyorlardı sokak ortasında, ama nereden bulduklarını bilemiyorum. belki bir dişi ve bir erkek yakalayıp kendileri çiftleştiriyorlardır sonrası için.

Yani işte yavru ayıyı nereden buluyorlar ilk etapta onu merak ediyorum.

@devilred şu anda kaç yaşında olduğunu merak ettim hehehe:)

cok buyuk olmuyordu o ayılar o tarihlerde dogada serbest halde daha fazla bulunuyordu.yakalayan her kimse oynatıclara satıyordu sanırım.

burnundan demir halkayla adamın elindeki zincire baglı dolasırdı.bir tef birde sopa olan malzeme bu.tef calmaya baslayınca 2 ayak uzerine kalkar baslardı dansetmeye.tef sesi sartlı refleks.anlatılan sac levha ısıtılırken ayını uzerinde tutuldugu ve tef calındıgı.hayvanın ayagı yandıkca baslar zıplamaya.tef sesi duyunca yanacak hayvan.

pelikanla gezen adamda gormusumdur.

yas sormayalım:))

yavruyken yakalıyorlardır ormandan falan. daha sonra metal bi levhanın üstüne çıkartıyorlar ayıyı. alttan da kızgın ateş. aynı anda da müzik veriyorlar. ayı otomatiğe bağlıyor o müziği her duyduğunda ayaklarının yanacağını hissediyor ve sıçramaya başlıyor.

işte bizim dans ediyor diye bildiğimiz şey hayvana yapılan bir işkence.

Ben gördüm; fakat çok küçüktüm.
Asıl sorunuza cevabım olmasa da, benim de çok merak ettiğim bir konuydu. Umarım cevap verebilecek biri çıkar.

annesi oldurulen yavru ayilara ne oluyorsa o oluyor

karadenizde dağlarda var gayet.başka yerlerde de vardır.yavruyken alıyor çingeneler.göçüyolar zaten.arabaya koymuşlardır.çingeneler yapıyo o işi.çocukken görürdüm.yasaklandı.tarihini hatırlayamadım ama 85 gibi olabilir.

www.nadirkitap.com

(bkz: Antika ve eski eserler kılavuzu)

bir ara antika pazarı vardı, ayrancı'da kurulurdu her ayın ilk pazarı mı son pazarı mı hala kuruluyor mu ben de merak içindeyim aslında. gören biri olsa da burayı aydınlatsa.

tam aklımdaki soru şahane.benim bildiklerim herkesin bildikleri yerler heralde.sıhhiye pazarı var perşembe kurulan bir de salı-cuma demirtepe metrosunun üst taraflarında bir yer kuruluyor.

ben taa 4 yıl önce ayrancıda bi pazara gitmiştim, perşembe günü kuruluyordu galiba ama hala duruyor mu bilmiyorum. zaten çok da içerikli bi yer değildi..

çıkrıkçılar yokuşu civarına bakabilirsin.

her ayın ilk pazarı ayrancı pazarında antika pazarı halen kuruluyor. ulusta itfaiye meydanı var bit pazarı niteliğinde. ankara kalesinin o taraflarda da aradığını bulabilirsin.

Ümitköy'de kurulan bir pazar duymuştum bi de, sosyete pazarı gibi bir şeydi. o hala kuruluyor mu?

Sosyete pazarı her çarşamba, pazar ve cumartesi günü üstün-decocity' de kuruluyor. Eskişehir yolu üzerinde; ağaçlı petrol e gelmeden.

nişantaşı pazarı var, turan güneşte çetinkayanın yanında (çankaya yıldız)
günlerini bilemedim.

bitpazarı her haftasonu cebeci stadının yanındaki kapalı cebeci halk pazarına kuruluyor.