dogru nefes konulu 2 video yardimci olabilir, daha once izlemistim.

www.youtube.com dogru nefes 1. bolum
www.youtube.com dogru nefes 2. bolum

dökmez

Dökmez. Testosteronu kişisine göre değişmekle birlikte 4-5 günde bir yapılan düzenli seks ile %25 oranında artabilir (Sprinterlar buna dikkat eder mesela). Bundan daha sık olmasının testosteron düzeyini arttırmaya yönelik bir etkisi yoktur. Dolayısıyla testosteronu arttırmaz, o artmayınca da DHT artmaz ve saç dökülme hızı artmaz.

Ayrıca, (bkz: finasteride)

Her testosu yuksek adamin saclari dokulur diye bir sey yok. Kimi erkeklerin sac kokleri genetik nedenlere bagli olarak testosterona duyarlidir. Ve o kisinin testosteronu cok yuksek degerlerde olmasa bile eninde sonunda dokulur, kel olur.

Yani olay testosteronda degil, testosterona duyarli sac koklerinde.

şap!

peikiyatr'a gidecek. basitçe halledecek. buradan aldığı tavsiye kötü sonuçlar doğurabilir. (depakin bu işi hallediyor diye biliyorum. ancak kendisi epilepsi (sara) hastalığı içindir. bilinçsizce kullanılmamalıdır.)

şimdi, erkekliğin doğasını ben bilemem. açıkçası çok da merak etmiyorum:)) hani, bana bir soru geldi. ben de arkadaşa yardımım dokunsun diye duyuruya danıştım.

turp
ıhlamur

askere gitsin

seks yapsın.

mont giysin, gerisi hallolur.

pff. uzayayım.

erkeğin doğasını bilmiyorum dediğinize göre kadınsınız. samimi bir arkadaş da olsa erkek cinsiyetinde biri size bu soruyu soruyorsa başka bir şey ima etmek istiyor bence. ben de erkek doğasını biliyorsam böyle bu.

@kibritsuyu
duyuruya şukela olsa direkt verirdim:)

söz konusu sıkıntının çözümü bulunsaydı dünyada açlık kıtlık ve savaş olmazdı... ama kessinlikle olayın hem psikolojik hem de fizyolojik sebepleri olabilir. psikolojik sebepleri için doktora gitsin; fizyolojik sebepler içinse naughty america diye bir site var... bir baksın belki işine yarar:)

saç çıkartıcılar dhtyi bloke eder. eleman kıllı biri değilse bu da çözmez işi yalnız.

Allah hayırlı şifalar versin. İçini ferah tut. Eminim ki soğuk algınlığıdır.

su anda ates durumun falan nasil?
annem seneler once bu kene muhabbetleri cikmadan once sanirim oldukca nadir gorulen bir kene tarafindan isirilmisti farkinda olmadan, gecirdigi hastaligin adi da rocky mountain spotted fever idi hatta.ates ve kiriklik ile baslayip ilerleyen gunlerde vucudunda kizamik gibi noktalar cikmaya baslamisti, ve kas agrilari. acile goturduk ikna edip 5-6. gununde ssk'ya, sansa nobette bu konuda uzman bir kadin vardi semptomlardan ne olabilecegini buldu, ona ozel antibiyotigini verdi duzeldi.

sende semptomlar devam ediyor mu? yoksa sadece kan degerlerinde mi bir sorun var?

gecmis olsun

ateş düşürücü aldım şu anda 37.5 a düştü ateş. ağrı kesiciyi alınca baş ağrısı azaldı. ilacı alınca semptomlar azalıyor.

!!doktor değilim, doktora sorunuz!!

kkka teşhisi pcr ve elisa testiyle yapılır. IgG ve IgM antibody değerlerinin kanda çıkması 6 güne kadar sürebilir, bu nedenle doktor bir daha gel ölçelim demiş olabilir. ama bence, !!doktor değilim, doktora sorunuz!! kkka'dan süphelenilen birini "bugün git yarın gel" diye yollamazlar, hemen yatırırlar. sabahtan hemen git derim.

tıp bilgim yok!
hayırlı şifa ne demek çözemesem de, geçmiş olsun. doktorunuzun dediğini uygulamalısınız, güvenemediyseniz de başka bir doktora gidebilirsiniz. kene olmasa bile ağır bir grip geçiriyorsunuz sanırım...
yalnız bildiğim kadarıyla keneler siz onu deriden ayrımadan kendi sizi terketmiyor. yani bu konuda kendinizi ferah tutun ama tekrar edeyim gerekli tetkikleri yaptırın mutlaka...

trombosit değeri herşeye göre farklı çıkabiliyor.hatta ölçüm yapan labaratuarlara göre bile ki iki farklı ölçümde 150-450 dediğiniz oran başka bir labaratuarda 120-500 arasına alınmıştı.babamın başıma geldi ordan biliyorum.yani tekrar bi ölçtürün derim normal bir zamanınızda.bu arada doktor değilim evet.

eğer kene ise, dr. huose'dan öğrendiğimiz kadarıyla, vücudun çok siktir boktan yerinde, yani kıyıda köşede saklanıyor olabilir, kendiniz ve/veya birisiyle vücudunuzda tarama yapabilirsiniz.

bir de bu kene denen şey yaz aylarında ortaya çıkmıyor mu, bu zamada biraz erken gibi?

ayrıca illa kene ile ölcek değilsiniz, arkadaşın dediği gibi ağır grip olabilir, başka bir şey olabilir.

bence, doktor değiştirin, belki maliyetli ama türkiye'de birden fazla doktorun fikrni almak/muayene olmak şart.

geçmiş olsun.

Merhaba,
Her şeyden önce kendinizi rahat ettirmeniz gerek. İçinizi ferah tutun. Sâkin olun. Sonrasında da Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi şüphesiyle hastane kapılarını pek aşındırdığım zamanlardan kalan bilgilerimi sizinle paylaşayım: Doktorun bana söylediği kene ısırması hemen kendini belli etmez. Sizi ısırdıktan sonra kuluçka dönemini geçirir ve kendini öyle belli eder. Bu süre de 1 aya kadar bile uzayabilir ama, aslâ 1-2 günde belli olmaz. Doktor bana "1 haftade belli olur. 1 hafta boyunca kendini dinle!" demişti. Yani kene değildir, dert etmeyin. Kene olsa bile her kene ısıran ölecek diye bir şey yok. Kene vak'alarında ölenler genelde çok ilerlemiş KKKA vak'aları ile yüz yüze kalmış hastalar. Genellikle serumdu, destek tedavisiydi vs. vücuda yardımcı olup metabolizmayı güçlendiriyorlar.
Dediğim gibi, sâkin olmanız her şeyden daha önemli. Şimdi sizden bir isteğim olacak: Hastalığınızla ilgili gelişmeleri bizimle paylaşın. Merakta bırakmayın. Sâkin olun. Geçmiş olsun.

p90x'i programlarını youtube'da bulabilirsin. ama p90x kas gelişiminden çok yağ yakma amacı güden bir programdır. yok normal ağırlık çalışacağım dersen;

www.bodyforumtr.com

dilinizin ortası yarık mı?

valla şimdi baktım orta kısmında ufak yarıklar var arkaya doğru gidiyor öyle, normal dil de böyle değil midir zaten? dümdüz arkaya doğru uzanan yarık yok...

oral alerji sendromu oluyor bu sanirim:
en.wikipedia.org

"cross reactions" basliginda "ragweed" poleninden bahsedilmis. ragweed'in Turkce'si kanaryaotu. Buna alerjin varsa orda yazan yiyecekler de alerjiyi tetikliyormus. Yani kisaca bazi yedigin yiyecekler alerjileri de tetikliyor. Sadece sen de gorulmus bir vaka degil yani, baska insanlarda da patlican dahil baska yiyecekler agiz icinde kasinti yaratabiliyor. Doktora gidip test yaptiriniz ve ona gore hareket ediniz.

kaşınma değil de bende daha çok dilde karıncalanma hissi uyandırıyor patlıcanlı yemekler. hatta evet, dudaklarımın birleştiği yerde acayip bir kaşıntı da oluyor. acaba neden, ben de merak ettim şimdi:)

iyi yıkanmamış suda bekletilmemiş patlıcanlar yapıyor bunu, içinde bulunan nikotin insanın ağzında bu tür ufak yanma karıncalanmaya yol açıyormuşmuş...

patlıcan, bakla benzeri sebzelerin alerjik bünyeleri etkilediğini okumuştum.
Bu nedenle bebeklere 3 yaşına kadar bu ebzeleri vermez doktorlar.
sizin de böyle bir hassaslığınız olabilir.

aynısını bana da yapıyor patlıcan, nikotinden olduğunu düşünmüştüm.
balık yemediğim için hamsiyi bilemeyeceğim.
ölmiceksiniz merak etmeyin :)

valla ne yerseniz yiyin ama bence maçtan 1-2 saat önce bişey yemeyin kusarsınız maçta.

yapilmasi onerilen ne olursa sagliga zararli olacaktir. bunun yerine duzenli spor yaparak, agirdan da olsa form tutun. diger turlu hafifinden agirina tum dopingsel urunler karaciger basta olmak uzere bircok organiniza zarar verir.

maçtan 2 saat önce yemek yemeyi kesin, maçtan önce su içmeyin, illa içecekseniz birkaç yudum alın. yani mideniz boş olsun. maç sırasında kendinizi kaptırıp fazla koşmayın, gözde kararma, baş dönmesi gibi durumlarda maçı hemen bırakıp dinlenin. geçen yıl bir futbol turnuvası yapmıştık. haziran'daydı yanlış hatırlamıyorsam. 2 maçta 2 kişi bayıldı, turnuva iptal oldu. kendinizi yormayın, maçın kahramanı olmaya çalışmayın.
enerji içeceği olayına sakın girmeyin, maçta zaten kalbinize yük binecek, kalbi bir de kafeinle vs yormayın.

tıkanıcaksın.. ben tıkandım.. spora başlıyorum.. sen de başla..

hocam maçtan önce bi 15-20 dk çok kasmadan düz koşu yapmanız yararlı olabilir. Biraz hızlanıp yavaşlayın falan dediğim gibi çok kasmadan. Karbonhidratları basın işte maçtan 2-2.5 saat önce.

mutlaka ısın. performansını baya bir arttıracaktır. bilinçsiz bir ısınmadan bahsetmiyorum tabi.

hic bir sey yapamazsin. dikkat edersen surda verilen fikirlerin cogu kusma etme diye..

vucudun hamsa tikanirsin.

2 kere 2 dort

ilk dakikalarda fazla kasma zaten şöyle az birşey koşsan dahi tıkanırsın(senin için geçerli)sonralara doğru da açılırsın büyük ihtimalle.illa deli gibi koşarım diyorsanda o zaman koş.hatta maca kalede basla.

ben cok uzun aradan sonra ilk defa mac yaptım.. şöyle söyliyim ilk 5 dk gecmeden lanet ettim oynadıgıma.. hatta maçtan önce ben de dahil "ne kaleci olcam abi liberoyum ben" tarzı artizlikler yapan cogu arkadaşla kaleci olabilmek icin dalaştım.. o yuzden cok kosmamak nefesi düzenli kullanmak maçtan önce kurulan hayallere aldanmamak gerek.. bence maç yapıcaksanız www.powerchallenge.com gerisi bizi kasar..

normal benim yıllardır tek taraf şiş hastalanınca daha da beter oluyo. aldırmak en iyisi ama ses değişimi olayı olduğu için sıcak bakmıyorum ameliyata.

sempatomik tedavi için tantum verde boğaz spreyi var. ağrıyan taraftaki bademciğinize denk getirerek püskürtürseniz 5-6 dk içinde bişeyiniz kalmaz ama cidden denk getirmelisiniz. daha ciddi bişey olması söz konusu değilse çözüm budur ama başka ne olabilir onu bilemiyorum.

normal. sağlık ocağına falan gidin, bir nurofen, bir florokinolon antibakteriyel, bir de gargara yazarlar. geçer 1-2 güne.

tantum verde antispetikten başka bişi diil yani mikrop öldürür kabaca. hali hazırda şişmiş bademciği istersen 2 gün tantum verde ye yatır hiç bişi olmaz. tedavi amaçlı değil koruyucu amaçlıdır tantum.

yanlış bilgilendirme olmasın, tantum verde antiseptik özelliğinin yanında lokal uyuşturucu yani anestezik etkiye de sahiptir. bu nedenle direk bademciğinizin üzerine uygulamanız boğazınızı önemli ölçüde rahatlatacaktır.

bu arada az önce yaptığım bitki çayının formülünü vereyim inanılmaz rahatlattı boğazımı ve ağrısı geçti. ısırgan otu çayı, böğürtlen çayı, adaçayı, 1 çay kaşaığı zencefil, yeşil çay, kuşburnu çayı, 2-3 karanfil tanesi atın kaynaış suya biraz demlensin. en son olarak da bi kaç damla limon sıkın için.(bu arada bu bahsettiğim çayların hepsi sallama çay, tazesi olsa daha ii olur ama eldeki imkanlar sınırlı)

şöyle bir sebebi olabilirmiş gibi geliyor bana ya da kendim de aynı dertten müzdarip oldugum için kendimce uydurduğum bir şey; kafa sürekli bir şeylerle meşgul, aynı anda bir sürü şeye odaklanmaya çalışıyor ama bir yerden patlak veriyor, hem sakız çiğnerken aynı anda yürüyememek gibi hem de değil :)

bir de küçük bir kuzenimde vardı böyle bir olay, doktora gittiğinde göz tembelliği olduğu ortaya çıkmıştı onda, ama benimki veya tahminime göre sizinki dalgınlık, kafanın başka şeylerle meşgul olması gibi sebeplerden olabilirmiş gibi geliyor.

dikkatsizlik??

bu kadar dikkatsiz veya dalgın isem yaşamımı sürdürememem gerekirdi herhalde yav. yani başka şekillerde de kendini gösterirdi sanırım.
bu sanki daha çok diz ve dirsek arkadaşların yerini tam kestiremiyorum gibi. fazla mı uzunlar fazla mı kısalar, çok mu çıkıklar bilemedim ki. ama tuhaf bir şey.

bende de mevcut. stresten, yoğun düşünmekten ve yeterince dinlenip konsantrasyonunu toplayamamak ve mesela banyoda, mutfakta vb yerlerde ihtiyaçlarını giderirken kafanın başka şeylerle meşgul olmasıdır diyorum. bir baş ağrısı da semptomlar arasındaysa kesinlikle sizinde ihtiyacınız olan şeyi yapmaya ihtiyacınız var :)

peki yürürken filan dikkat ediyor musunuz bir sonraki adımınızın basacağı yere. etmiyorsunuz gibi=) birkaç gün hani çocukken derlerdi ya "önünüze bakarak yürüyün"=)

aa solfej baş ağrısı da var evet. peki nasıl çözülür ki bu? "ihtiyacınız olan şeyi yapmaya ihtiyacınız var " ne demek ki?

dambil, etmiyorum pek ama eskiden beri etmezdim. şimdi niye arttı ki acep?

yaşınızı bilmiyorum büyüme çağında olur genelde, boy atılan dönemde...

neye ihtiyacınız olduğunu bilirsiniz ama söyleyemezsiniz ya işte öyle bir şey tabi bu dediğim gibi yoğun yaşamdan kaynaklanan bir şey ise. üstesinden gelebildiğiniz fakat bir robot durumunda yaşadığınızda ortaya çıkan bir şey olabilme ihtimali mevcut olduğu göz önüne alınırsak bir çok ihtiyaç sıralayabiliriz... spor yapıyor musunuz? hafif ağır her ne tür olursa ve yaş da önemli tabi.

:) yoldaki işaretler yaşım 30 ama evet haklısın. tam o zamanki kolunun bacağının büyüklüğünün farkında olamama durumu gibi.

solfej, spor yapıyorum. dediklerin mantıklı sağolasın.

herkese teşekkürler.

:( sırf diz dirsek değilmiş. çenemi geçirdim şimdi dolap kapağına.

eğer ağır spor yapıyorsanız (body building vb.) vücudunuz hantallaştığından dolayı oluyor olabilir dikkat. açma germe, vücudun esnekliğini arttırma çalışmaları yapın. aynı şekilde vücudunuz son zamanlarda fazla esnekse ihtiyaç duyduğu alan alışık olduğundan fazla olduğundan olabilir bunu çarpmaların nasıl gerçekleştirdiğine bakarak anlayabilirsiniz.

gözünüz mü bozuldu acaba?
gerçi ben de sürekli kafamı ve ayaklarımı bir yerlere çarparım, takılırım. tamamen dikkatsizlikten. alıştım artık.

kediebesi, gözüm bozuk zaten gözlük kullanıyorum uzun zamandır. sanmam ki ondan olsun.

solfej, yahu bak tam da bu yüzden olabilir. 3 aydır spor yapıyorum. ağır değil. esneme ağırlıklı. vücudumun dengesi değişmiş olabilir.

aa rahatladım bak. teşekkür ederim.

sakarlık kafaya taktığın sürece daha da artan bişi. ben senelerce dalga konusu oldum. şimdi hiç düşünmüyorum. ha tabii yine bacaklarım morluk içinde olabiliyor ama kafamı filan çarpmıyorum artık. dikkatsizlik diyenler için; alakası yok.

yürüyüşte sakarlık ve hareketler arası uyumsuzluk vs. çok sık yaşanıyorsa bazı hastalıkların belirtisi olabilir. anlattığınız kadar sıksa bi doktora görünün bence, içiniz de rahat etmiş olur.

boshi teşekkür ederim.

fitness gibi düşünüLebiLir sanıyorum ama biraz daha derinine inmiş, daha bir açılım yaratmış bir spor programı gibi.

şimdi efendim wellness ruh ve bedenin dengeli bir şekilde sağlıklı olma halidir. yani fitness gibi sadece bedeninizin fit olmasına yoğunlaşmaz, aynı ölçüde ruhsal olarak da dingin olmanızı amaçlar. örnek verilebilecek en yaygın yöntemlerinden biri olarak yogayı gösterebiliriz. bildiğiniz gibi yoga hem vücudu esneten bir takım hareketlerle yapılır hem de zihni boşaltmak için konsantre olunan bir süreci kapsar. yine bu tarz örnekler üzerinden gitmek gerekirse fitness için spor salonları varsa wellness için de spa vs merkezler kullanılabilir.
o halde wellness danışmanı kişiyi bu tarz konularda bilgilendirir. bu konular neler olabilir? masaj, yoga, meditasyon, cilt bakımı vb. ruh sağlığınız ve vücut sağlığınız için uygulanabilecek her şey. sağlıklı beslenme ve cilt analizi de bunlar arasında sayılabilir tabi ki.

hastalık değil muhtemelen dikkat eksikliği

bu dertten bende de var ve başka arkadaşlarımda da var. üzerimdekileri çıkarırken gözlüğü koyduğum yeri unutuyom lan ben de ara sıra :) acaba diyorum erken bunamamı lan bu diye düşünüp tırs mıyor değilim. ama çoğu kişide olduğu aklıma gelince rahatlıyorum. heralde gençliğimizden olsa gerek.

tipatip aynisina sahibim. 15-16 sene evvelki seyleri, suratlari sahane hatirlarim. Fakat ornegin 2sn once dusundugum seyi unutuyorum ki bu son 2 senedir olmakta. Onceden kesinlikle unutmazdim.

Kafayi bir yerlere vurunca falan mi oldu diye merak ediyorum bende..

şu sıralarda sıklıkla oluyorsa uyku düzensizliğinden ya da beslenme alışkanlığının değişmesinden falan kaynaklanıyor olabilir mi acaba ?

aynı dert bende de vardı. inanılmaz uyku düzensizliği ve yoğun çalışma temposundan ötürü. uykuyu düzene soktum sayılır. şimdi fena değilim. uykuya dikkat etmek lazım.

b12 eksikliğinden de olabiliyormuş.

doktor olmadığım ve sizin bünyenizi bilmediğim için herhangi bi antibiyotik öneremiyorum, eskiden kullandığınız ve size iyi gelen antibiyotiği kullanmanızı tavsiye ederim.

aslında pek de istemiyorum antibiyotik kullanmayı, onun yerine bitkisel çay vs. de olabilir, önerilere açığım

bol bol sıcak çay için.(nane-limon-bal 3 lüsü özellikle süperdir her zamanki gibi) boğazınızı kuru tutmayın. ben de şu an nezleyim ve 2 farklı(biri sıcak su ile alınan diğeri tablet halinde alınan) parasetamol bir de vitamin kullanıyorum. günde 3 kere falan. burun akıntısını ve tıkanıklığını engelliyor parasetamoller 3-4 saat boyunca.

çok sıcak ya da çok soğuk şeyler içmeyin

ya almayın antibiyotik. viralse -ki büyük ihtimalle öyledir- bi işe yaramaz. doktor verirse kullanırsınız.

suuuu
suuuuuuuuuu
ve suuuuuuuu

ve onun disinda "ılık" seyler.. sicak "yok", ayrica limonu da cogu kbb uzmani "onermez"

çin yağı denen mucizevi bir sey var, o da acaip acar burnu saniyesinde.

su, demis miydim?

ada çayı için, zecefilli bal yutun bol bol boğazınıza çok iyi gelir, ha bir de dinlenin vitamin takviyesi yapın ve dinlenin ben de yıllardır farenjitimdir. gecmiş olsun

(bkz: bepanthen pastil)

geçenlerde aynı şekilde ben de kötüydüm biraz, isteksiz bir şekilde salona gittim. spordan sonra kendimi daha dinç hissediyordum. terlemek iyi mi geldi ne.. eve gelince de taze meyve suyu hazırladım kendime, 10 numara bi insan oldum.
sağlıklı günleer!

sonradan gelen not: ya da sen en iyisi bi hamama git, o daha iyi gelir. burnun tıkalıysa açılır, ama çıkınca kendini koruman lazım.

Acaba sauna nasıL geLir dersiniz?

CEvap: gelmez. saygılarımla.

Hiçbir şey olmaz. Çok ağır gripte ısınırken hafif başağrısı yapar o kadar.

valla ağırlık değil de, koşu falan yapınca duş alınca sanki vücut topluyor kendini ya.

hemen test yaptırıni hepatit tükürük yoluyla bulaşır

benim bildiğim kadarıyla taşıyıcı olanın sdece kendisine bir zararı yoktur ama hastalığı bulaştırır. doktora gitmek elzemdir.

test yaptırmakta fayda var ama kanlarınız birbirine karışmadıysa pek bulaştığını sanmıyorum.

hepatit teorik olarak tum salgılarla bulaşır.
ama ısırık,tukruk,ter fln ıhmal edilir.
bı kanama fln olmussa test yaptırmanı onerırım.

metal kokusunu anlıyorum bana da oldu epilepsiden falan şüphelendiler ama bir şey çıkmadı. hala bilmiyorum neden olduğunu

yan etki olarak tat almada değişiklikten bahsetmişler prospektüste. koku da bununla bağlantılıdır diye düşünüyorum.
www.synsepalumdulcificum.net bundan yesen ne tat alırsın acaba? :)

bence mümkünse doktora yeniden sorun. prospektüse göre her şekilde olabilir. 4.5 mg'a varabilir diyor.

benimki 70-80'lerde seyrediyordu ve haftada 1 tane kullanıyordum. bence de doktora yeniden sorun.

bel fitigi olma ihtimali var, kalcaya ve baldira vuruyorsa.
veya bel fitigi baslangici.

umarim degildir, ben bu soylediklerinizi hissettikten sonra biraz gec gitmistim doktora ve sonra cok cok pisman olmustum. aman diyim, hic ihmale gelmeyecek bir sey surundurur.

acilen bir nüroşüroji (doğru yazdığımı umuyorum) gidilip görünmekte fayda var, baldıra ve bacaklara vuran ağrı bacak içi ise bel fıtığı ihtimali artıyor, kısa vadede uzun oturmamak, kilo almamak, zıplamamak, uzun süre sabit ayakta durmamak özellikle yüzüstü uyumamak rahatlatabilir.

ağrılarınız arttığında belinize buz koymak sizi rahatlatabilir. benim babama doktoru tavsiye etmişti. ama mutlaka en kısa zamanda bir doktora görünün. fıtıksa eğer ameliyat gereksinimini tedaviyle önleyebilirsiniz.

Normalde midemde bir problemim yok.ama ne zaman midem yansa bir dolu çay kaşığı karbonatı az miktar suyla yutuyorum. Tüm mide sorunlarım 50 saniye sonra bir geğirmeyle son buluyor. ilaç kullandığımı hatırlamam.

mide fıtığı,gastrit ve reflüden mustarip bi insan olarak gaviscon şuruptan başka işe yarayan bir şey görmedim.

@szqnn, ayni problemlerden sikayetciyiz oyleyse... gaviscon un tableti bile gerekli etkiyi saglamiyor, surubu ise tum dertlere deva.

aprozol muadillerine kıyasla benim gördüğüm en iyi ilaç.
salınımı son derece düşük ve hemen etki ediyor.
aynı sorun bende de var ve hatta doktorumun dediğine göre literatürlere geçecek kadar büyük mide fıtığım varmış...

mide yanması, bulantısı, kazınması vs için gördüğüm en müthiş ilaç kudret narı! bunun eczanede satılan versiyonları da bulunuyor sanırım, ya da en kötü aktarlarda vardır. ama imkanınız olursa kudret narını pazardan taze taze alıyorsunuz. çekirdeklerini çıkartıp kabuğunu ufak ufak kesip bala ya da zeytinyağına karıştırıyorsunuz. zeytinyağında bir iki hafta demleniyor ve bir çay kaşığı ağzınıza attınız mı mide oh diyor. çok tavsiye ederim.
ekstra kek: en.wikipedia.org burada latince adı filan da var. belk ismi yöreden yöreye değişiyordur.

e tabi doktora gitmek lazim er ya da gec 4 parmakli gitmektense bu hali daha makbuldur doktorun gozunde de.

ev tedavisi yapicam diyorsan ama bal sur. iyi gelir. walla.

hiç bişi olmaz ama yamultur o parmak seni. eğer bahsettiğimiz en küçük parmak ise ve de tırnak olan kısım da yaralanmış ise 1 hafta falan sürer iyileşmesi. ben üniversitedeyken (vay anasını eskiden ben lisedeyken ben ortaokuldayken derdik) aynı olay bana olmuştu ve küçük parmak şişmiş ve kan oturmuştu. ve okula resmen topallayarak ve terlikle gitmek zorunda kalmıştım. bu da böyle bi anımdır.
geçmiş olsun.
no panic yes vitamin.

hadi catlamissa n'olacak? kesin gidin doktora.

askerde kuduz vurulduğunu hiç duymadım. ama 8 ay sonra tekrarlanan tetanozun bir zararı olmaz zannımca. yanınızda aşı kartı falan varsa vurmazlar zaten. başka aşılar da vurabilirler, menenjit falan.

tepebilir. bence bir doktorla iyice görüşün bu durumu.

kuduz vurmuyorlar zaten, memenjit ve tetanoz... tetanozda bisey olmaz gibime geliyor, sonucta asi dedigmiz o mikrobun sersemlemis hali, yani sen zaten bagisiklik kazanmissin ona.

Tetanozu da tam porsiyon mu oldunuz, 5 doz yapılıyor çünkü.

tetanoz 1 seferlik bir asi ya, ne 5 dozu? yada bizi yediler tetanoz vurduk diye

www.cep-x.com

tetanozun 5 doz yapildigina da sahit oldum ama ben tek doz almistim. bugun doktorla konustum, zaten kuduz asisi yapmiyorlarmis, tetanoz da sorun yaratmazmis bir kere daha olsa bile.

sanırım orada bir mikrop bezesi olacaktı. son zamanlarda o bölgeden sivilce vb birşey sıktın mı?

mikrop kapmış olma ihtimali yüksek. önemseyin, en azından bi eczaneye gidip tavsiye edecekleri göz damlası alın. ben pek önemsemedim, uzun bi süre sonra doktora gittim. önce ilaç kullandım işe yaramadı, daha sonra bi doktor diğerine ne yapalım diye sorduğunda "yaz ameliyat gitsin" dediğini duydum.

dün göz hastanesine gittim benimde gözüm enfeksiyon kapmış göz kapağı biraz şişmişti ve çok kızarıktı , 2 tane ilaç ve bir de krem verdi isimlerini yazim istersen fakat seni yanıltmak istemem en iyisi doktora git.

sigarayla diş bölgesi enfeksiyon kapmaz, ha başka bir şey olur mu dersen,zararlıdır.
ama iç sigaranı diyecektim ki , iki gün sigara içemeyecek kadar iraden varsa bırak ;)

yok canım cuma-cumartesi içki bık bık falan iççem eğlencem, yalnız başına gitmiyo tabi ondan merak ediyorum.

bi şey olmaz.

Tütün çok iyi bir insectisittir. (böcek öldürücü) Sanırım enfeksiyon yapmaz. Hatta enfeksiyonu da engeller. (sonuncusunu kıçımdan uydurdum)

çook geçmiş olsun...yine çok geç gördüm duyuruyu ama gerçekten 20'liklerin her türlüsünden çektim ve de çektirdim. 1-2 gün içmeden durabiliyorsan direkt sigarayı bırak yahu :) bana 20 küsür yıllık çene cerrahı bile "duramayacaksan iç, ama çok kuvveti çekme dumanı, kanamayı arrtırır sonra" diye. 45dk sonra karşılıklı tüttürüyorduk.

bir hafta sonra dikişlerin alınacak, o zamana kadar da özellikle ilk 2-3 günü hafif sızdırır o yara. dilinle veya başka bir şeyle kurcalamaya, dikişlerini kendin almaya falan kalkmazsan bir şeycikler olmaz. dikişler alındıktan sonra bile orada içi boş olan bir şişlik kalacak, eğer diş alt çenede idiyse büyük ihtimalle sonradan da ağrı-sızı yapabilecek. o ağrı kulağa da vurabilir, vurursa da benim gibi 20'liği aldırdıktan 1.5 ay sonra kbb uzmanına koşmamak gerekir.

geçenlerde sanırım sonuncuyu çektirdim. ertesi günü akşam apranax'ından sonra birayla kurtuluşumu kutluyordum yahu. marifet diye yazmıyorum hani, her biri ayrı azap verdi...ondan...

ha bir de senden geçmiş ama, bundan sonra başına gelebileceklere not: baktınız diş çekildi saatler geçti ama halen babalar gibi kanıyor, eczaneden adrenalin ampul alıp bir miktar pamuk üzerine hafifçe tatbik ediyor, yaranın üzerine yerleştiriyorsunuz. dakikalar içinde toparlıyor. eski tüfek bir çene cerrahı tavsiyesiydi. yanlıştır diyebilecek genç arkadaşlar olabilir. benim denemem gerekmişti, bir zararını görmedim şahsen.

benim oyle iki batik 20 ligi ayni anda cekmisleri, dikisler alinana kadar da cok fena ama nerden baksan 7-8 paket sigara icmisimdir. antibakteriyel gargara vermisti doktor surekli kullandim bi de tuzlu su calkaladim agzimda ara ara oyle sorunsuz atlattim. bir de orasi cukurlu girintili cikintili falan kalabiliyor uzun bir sure, yemek artiklari birikiyor onlar enfeksiyon yapabilir. dis arasi fircasiyla o girintili cikintili yerleri temizlemem gerekmisti. bir sene oldu ancak kapandilar.

Çok zor ,titizlik gerektiren bir iş değil bildiğim kadarıyla. Diş etinde hafif kanamalar olacaktır mutlaka ama burda önemli olan şey temizlik. Hangisi daha hijyenik olur ona göre düşün artık. Temiz bir devlet hastahanesi bulabilirsen olur.

alti ayda bir taslarimi temizletiyorum. ozel doktora gidin hastaneyle falan ugrasmayin, maliyetli birsey degil ama sinir bozucu birsey. fiyatini bilmiyorum turkiyede degilim.

ben geçen ay 60 tl ye yaptırdım. ve evet sinir bozucu. normalde dolgu yapmak için kullanılan matkap gibi olan uçlardan daha büyükce birşey kullanarak dişlerinizin arkasındaki kısımları temizliyor.u. biraz da diş etlerin kanıyor.

Ciddi bir iş değil yahu, gayet basit bir işlem. Devlet hastanesinde teknolojik donanım eksikliği varsa sorun olabilir ama. Mesela devlette hekim elle kanırtarak çıkartmaya çalışmıştı ama özelde elektrikli, bir yandan sürekli su püskürtüp diğer yandan akan suyu çeken bir alet kullanmışlardı...

misal haftaya düğünüm var diyorsan biraz ertelemek iyi olabilir.
bu hadisenin kesin sonuçları önceden kestirelebilir değil pek.
özeti eğer hiç yaptırmadıysan yaşına göre dişlerinin arasında boşluk oluşabilir.
tabi yaptırmayım dersen bu sefer daha sonrasında bütün dişlerini eline alırsın. böyle de cins bir hadisedir.

Genellikle öyle çok teknolojik aletler kullanılmaz, direkman çengel gibi aletle diş taşlarını kanırtırlar. Bne özelde çok pahalı olacağını sanmıyorum ama yine de bedavaya devlette yaptırma ihtimalin varsa bence onu tercih et...

fikir vermesi açısından, sevgilim dişhekimi ve sterilize edilmiş aletlerini eve getirip akşam 3lü koltukta yapıyor bu işlemi bana 6 ayda bir. biraz kanadığı doğru ama öyle abartılacak bir hadise de değil yani.

C vitamini

Bütün taze sebze, meyve ve etler bir miktar C vitamini içerir. Ancak C vitamini ısıya hassas olduğundan pişirme esnasında hızla bozulur.

Sebzeler, özellikle kuşburnu, karnabahar, lahana, ıspanak, kuru soğan, biber, turp, tere, maydanoz ve yer elması ....

kaynak: wikipedia

birincisi o bahsettiğin derinin adı ketikül. dolayısıyla kozmetiğe başvurmalısın. ketikül giderici bir kozmetik ürünü kullan. Tekin Acar'a bi bak olmadı Avon satan bi hısım akrabadan al. Ama Avon'a güvenim şahsen az. Tekin Acar ya da Seville gibi yerlerdeki hatun kişiler yönlendirir seni. Oralar pahalı gelirse -ki ketikül zımbırtıları ucuzdu hatırladığıma göre- netten araştırma yap ketikül gidermeyle alakalı. mutlaka doğal bişeyler vardır. geçmiş olsun, selametle...

Çok klişe olacak ama çekik gözlüsünden kara kaşlısına istediğiz şekil şemaldeki diyetisyene gidin. Siz ciddi anlamda spor yapmadıktan ve bunu yaşam biçimi haline getirmedikten sonra bıngıl bıngıl yağlar ile yaşamaya mahkumsunuz. Kendimden biliyorum yani.:)

Düzenli uykudan, spora, yediğiniz yiyeceklerin sağlıklı olmasına kadar herşeye dikkat etmeniz gerekiyor. Örneğin bir diyetisyene gittiniz diyelim sizin günlük kalori ihtiyacınızı ve yeme alışkanlığınızı ölçecek. Bunu 1 hafta boyunca yediğiniz yiyecekler ve ne zaman uyuduğunuza dair tutmuş olduğunuz notlara göre yapacak. 1 hafta sonra hangi diyetisyene giderseniz gidin vereceği program hemen hemen aynı olacaktır. Günde 5-6 öğün yemekten bahsedilecek. Yağlı yiyecekler yasak. Ama şu kadar yiyeceksin diye bir şey yok. Salata ve meyve serbest. Zaten 3 ana 3'te ara öğün olacak. Dışarıdan hazır gıda layı ise tamamen yassah. :) Kendimi çok Güzin abla hissettim ama aylık yaptıracağınız kan testleri haricinde bana para tuzağı şeklinde geliyor bu diyetisyen işleri. Bakırköy de olmasa bile Özel Çapa Hastanesi'nde yaptırılan bu kan testlerinin diğer yerlere göre çok daha ucuz olduğunu keşfetmiştim. Ama bunun haricinde farklı sayılacak bir yanı yok. Hatta önermiyorum:)

Dediğim gibi spor, düzenli yaşam, düzenli uyku ve yiyecek saatleri. Sebze ve meyve ağırlıklı beslenme.

Hastalığın boyun fıtığı. Tedavisi kas; gevşetici kullanmak, enseyi nemli tutmamak, fizyoterapi. Ağrılar azalmıyorsa ameliyat tek çözüm.

NOT: DR DEĞİLİM.

doktora gidip ciddi bir sorun olup olmadığını tabi ki mutlaka öğreniniz. ama ciddi bir şey çıkmazsa şu pilates nanesi benim tüm ağrılarımı geçirdi, tavsiye ederim.

pichoscosama, internetten okuduklarima bakarsak, cok cahilce bir yaklasim olacak benimkisi ama, belirtiler boyun fitigi diyebilmek icin coz fazla yeterli degil simdilik.

kediebesi, tesekkur ederim, doktora gittikten sonra belki evde kendim bir miktar deneyebilirim.

Ben de hastane sormuştum daha önce, hatta siz de arıyormuşsunuz o zamanlar da.

(git: 53809)

Ben mecidiyeköydeki Florence Nightingale'e gittim, bölüm farklıydı ama doktordan çok memnun kalmıştım. İlgileniyorlar yani. Tavsiye edebilirim kısacası.

mr ı, gittiğiniz hastaneden farklı bir yerde çektirseniz de sorun olmuyor. yani siz iyi bir doktor seçin öncelikle. daha sonra mr ı daha uygun olan bir yerde çektirebilirsiniz. istanbulda 1 diz bölümü 50 tl olan yerler var. bir diz bölümü de saçma olmuş yau. yani bir bölüm 50 tlydi sanırım. ssk ile tabi.

geçici ise soğuktandır ama uzun süredir bu durum varsa sistit olma ihtimaliniz vardır. ihmal etmeyiniz, bir doktora başvurunuz.

şeker hastalığı da olabilir. Ama sistit olma olasılığı daha yüksek gibi. Doğruca doktora.

tr.wikipedia.org

doktordan baska kimse bilemeyecek ne yazik ki...

Öncelikle erkek misin dişi mi?

erkek ?

bu soruyu annene sorsaydın cevabı şu olurdu "üşütmüşsündür terliksiz dolaşma belini sıcak tut"
doktora gitmek en iyisi.pek çok nedeni olabilir çünkü.bu soruya burdan bi doktor dahi cvp verse tahlil yapamıycağı için ne söylese boş olur

sağlıklı kalmak istiyorsan spordan başka çaren yok. koş.

cevabını kendin de vermişsin zaten ilaç tedavisi...onun bi ilacı var,kullanıyon hemen kökten çözmese bile eminim sana yardımcı olacak.kolay gelsin!

kireç

öncelikle bit zirayi kimyasallar satan (hani tarlara atılan abidik kimyasallar var ya, ot tırtılı, bok böcüsü falan fıstık bişileri yok etmek adna) bir dükkan bul yakınlardan. bulamadın burdan sor şu çevrede nerde var diye. sonra ordaki dayılara özellikle ihtiyar olanlara gerizekalıya anlatır gibi derdini anlat en az beş defa "kedilere bir şey olmiicak ama" de. sonra verdikleri ilacı alıp bahçeye püskürt usülüne uygun bi şekilde. mutlaka toz maskesi kullan. ve o alandan en az yarım saat uzaklaşmasını sağla insanların. bir de ben senin yerinde olsam aldığım ilacı kullanmadan önce bi veterinere ayak üstü uğrayıp gösterirdim. kediciklere zeval getirmeyelim yazıktır.
veteriner bu konuda bilgi vereceği gibi ilacı almadan önce gidersen ilaç da önerecektir. ücret talep ederse (ki etmez) gözüne vur!

bizim eski apartmanın çatısına yavrulamıştı bi kere bi sokak kedisi. sonra bütün evler pirelenmiştik. valla bizim pireler üstümüzde duruyorlardı, ısırıyorlardı bacaklarımızı hep. biz de evleri ilaçlamıştık böyle püskürtülen bir ilaçla. ayrıca sokaktaki kedileri yakalayabilirseniz pire tozu dökebilirsiniz üstlerine falan.

Bu sonbahar başında benim evde de vardı pireler. Suya karıştırılan bir ilaç vardı, aldım; fısfıs ile evin bütün her tarafına sıktım. Tabii gıdaların ve yemek kaplarının filan uzağına sıkmak lazım.

Bizim zamanındaki kedimiz de dışarılara çıkar gelirdi, pire tasmasına rağmen pirelenmişti sonra da, ev de bir güzel pire dolmuştu. İnsanın üzerinde yaşamaz, kaçar demeyiniz, gayet de yaşıyorlar kendileri. Denildiği gibi bacakları falan ısırıyorlar habire pitir pitir.

Kedi için bi ilaç vermişlerdi, onu onunla yıkıyordum çileler çeke çeke. Ev için de ayrıca isim olarak bilemiyorum ama, pire kovucu, kaçırıcı, bilimum ilaçlar var onlardan kullanın, geçer elbet.

herhalde uğraşmazsınız ama kedileri boşuna yıkamayın. pet shoplarda, veterinerlerde toz halinde ilaçlar var, onlardan alın dökün, hayvancıklar da rahatlasın. burunları beyaza yakınsa çok kan kaybetmiş demek oluyormuş. kedinin tabi pirenin değil. :)

kardeşim, bu pire çok lanet bi hayvan. sen hiçbiryerden hiçbirşey alma. en sağlamı şu ilaçlamacılar var ya çağır onlardan birini 50 liraya dayansın duvar, korniş, köşe, bucak her yana. 4 kez farklı mamul denemiş biri olarak söylüyorum, kanımı emdirmiycem diyosan kıyacaksın paraya. öperim.

o pireler size zarar vermez korkmayın. insana bulaşmaz pire.

kanınızı değiştirin.

essogluessegin pireleri insan-hayvan etmiyor. babalar gibi pireleniyorsunuz. inanmayin "pire insana gelmez" diyenlere. biz inandik da n'oldu? kedilerle beraber hirt hirt kasindik iki ay.

pire tozlari da ancak yetiskinleri oldurur, iki uc gun sonra yumurtalardan gelenlerle eski populasyona ulasirsiniz. adini veremeycem (cunkum hatirlamiyorum) ama bir zehir vardi, bu yumurtalarin gelismesini dumura ugratiyordu. ondan bulursaniz iyi olur. kediye de ensesine damlatilan ilactan alin. bu ilac kana karisiyor ve kodugumun piresi isirinca kedicigi geberiyor.

@digger
sahiden o firmalar 50 liraya hallediyorlar mı yav? iyiymiş. bence de hiç uğraşılmasın o zaman. hiç değilse profesyonel bi iş olur. ayrıca sonuç alınmazsa arar çemkirirsin tıpış tıpış bakarlar çaresine...

pire-insan ilişkisi şu şekildedir.kedideki pire, ne insanda yaşar ne de köpekte.her türün piresi kendine özeldir diyebiliriz.Fakat her pire insanı ısırabilir. sizde de kan olduğundan sizi ısırmalarına şaşamayın. ancak insan kanıyla üreyemezler.Çoğalmak için kediye ihtiyaçları vardır.

öğrenci misiniz? yaşınız nedir, iş durumunuz hayatınız bunların hepsi önemli ne yapman gerektiği konusunda.

Kastamonu da kurtulman biraz daha zor olur :) Kastamonu dayım ben de yardımcı olabilecegim bir konu varsa elimden geleni yaparım.

hiç arkadasım yok diyorsun sen de istersen arkadaşın olabilirim. Kastamonu da hayat pekte çekilir değil ama yardımcı olmak isterim sosyalleşme adına buluruz yapıcak bir şeyler.

bunları yapmak azap demişsin ama yapmaktan başka çaren yok. kendini zorlamak zorundasın, hayatının merkezine hiçbirşey yerleştirmeden pozitif düşünmeyi öğrenmek zorundasın. üniversite yıllarında (özellikle ilk iki sene) ben de bu sorunu yaşadım. ilaçla, doktorla olmaz, kendini değiştirmek için çaba sarfedeceksin, yalnız olmaktan mutlu olsan da bunun yanlış olduğunu bileceksin. insan sosyal bir varlıktır, bu su gibi, hava gibi bir ihtiyaç, almayınca kendisini depresyon olarak hissettiriyor. insanları yargılamadan sevmeyi öğreneceksin, herkes hayatı bildiği en iyi şekilde yaşar, farklılıklar hayatı güzel kılar, farklı bir insan varken yanında ona uyum sağla. Bir değişiklik olarak bak, farklı bir tecrübe. İnsan herşeyden keyif alabilir, sadece meraklı olmak, açık olmak yeterli.

Dozunu bilmiyorum ama aynı durumu yaşamış biri olarak söylüyorum, kendini zorlaman gerekiyor. Ve olabildiğince erken, çünkü bu zaman isteyen bir süreç, kendini zorlaman yetmeyecek, bu açık kişiliği kendine benimsetmek zorundasın. Üniversite bitene kadar zorla kendini. Daha sonra askerlik senin için biçilmiş kaftan. Sosyal hayatta insanlarla çok fazla ilişki kurmak zorunda olmayabilirsin ama askerde böyle bir şansın yok. Zorundasın, asıl orada anlayacaksın aslında ne kadar kolay olduğunu.

Kendini zorla, sabırlı ol, vazgeçme.

Oha delirmişsiniz siz! Ne kanseri onu bi kere def edin. Hastalık hastası olma yolunda ilerliyorsunuz, buna dikkat edin.

Ayrıca aylarca ayynı çorapla gezmek nedir? Aylarca traş olmamak nedir?

Resmen "ben den uzak durun" mesajı veriyorsunuz insanlara.

Önce bir kendinize gelin. Adam gibi kendinize özen gösterin. Abuk subuk kanser saplantılarınızdan kurtulmak için bir çek up yaptırın.

Ben bir kadın olarak aylarca aynı çorabı giyen ve aynı kıyafetleri giren birini bilsem, ona para yardımında bulunurdum açıkçası. Başka da bir şey gelmezdi aklıma.

Kendinize gelirseniz sorununuz kalmayacak. İnsan gibi yaşayın. Bırakın maymunlar kendi habitatlarında takılsın.

Ciğer miğer çok dert ediyorsanız şuraya not düşün, Ankara'da misafir edeyim sizi, Türkiye'nin en iyi göğüs hastalıkları profesörü ile tanıştırayım, muayene ettireyim.
Bu nedir arkadaş, kendini gömmüşsün lağıma kendi ellerinle.

Bi kendine gel lan!

off hocam çok geçmiş olsun. anladım isteğini ancak aklıma gelen tek şeyi her ihtimalde denenebilir, ya da işe yarar diye yazmak istedim. öyle reikiydi, meditasyondu zımbırtılarından değil. en azından bi ara konuş insanlarla falan...
teknik transformal nefes. transformal breating diye geçiyor al bi de link dene mutlaka
www.nevsahfidan.com

yiğenim bir kaç yıl öncede bende senin durumundaydım. tabii durumumun farkında da değildim ben. bir gün beni tanımlayan bir yazı ilişti nette gözüme. uzun yazı okumasını sevmeyen bendeniz 5-6 sayfa yazıyı bi çırpıda yuttum, kendimi bulduğum için. öğrendim ki bende anksiyete bozukluk varmış. ve yapmak isteyipte yapamadıklarımın bir çoğunu bu anksiyete bozukluk engelliyormuş. tabii isteyip yapamadıkça da depresyan halinden kurtulamıyor insan. neyse benim gibi anksiyete bozuklğu olan, yani sosyal fobisi olan bir çok insanla tanıştım forumlar aracılığıyla. onların tavsiyeleriyle doktora gittim. hiç de doktor seçmedim bazı kişilerin yaptığı gibi. devlet hastanesine gidip bir psikiyatra derdimi anlattım. hemen teşhisi koydu zaten saolsun. 20 ay sabırla, düzenli bir şekilde ilaç kullandım tedavi için. ve 20 ayın sonunda geriye baktığımda çooook fazla ilerleme kaydettiğimi gördüm. insan ilişkilerim düzeldi, kalabalık ortama girdiğimde üzerime üzerime geliyorlar hissi gitti. ikili ilişkilerde daha bi cesurum, daha bi kendine güvenim var. olmak istediğim gibi olmaya başladım diyebilirim.

Bu hastalıktan kurtulmanın tek çaresi var. hastalığı yeneceğine inanıp düzenli bir şekilde ilaç kullanmak. yoksa iki de bir ilaç fayda vermiyor, başka ilaç kullanayım, doktor hiçbişey bilmiyor diyerek tedaviye yarım bırakmakla sittin sene kurtulamazsın bundan.

doktor bana 2. görüşmemizde, uzun soluklu bir tedaviye başladığımı ve en az 1,5 - 2 yıl sabratmemi söylemişti. tabi bu süre zarfında bende de bir çok kez gitgeller olmuştu. ama zamanla bu git-geller yani hastalığın depreşmesi azalıp yok oluyor buna emin ol.
galiba sen biran önce ilerleme kaydetmek istiyorsun, bu hastalık öyle dozaj artırmakla veya ilaç değiştirmekle değil uzun süre düzenli kullanmakla yenilir. sana tek tavsiyem sabırlı ol ve bunu yeneceğine inan. kendine en az 15 ay olmak üzere bir süre belirle ve bu süre zarfında düzenli bir şekilde ilacını kullan.

ilk mesajı yazarken eklemeler yapmışsın onlara nazaran birşeyler daha yazayım.

okuduğuma göre sen kendini iyice salmışsın. biraz kendine çeki düzen ver. veremiyorsan bile elinden geldiği kadar birşeyler yapmaya çalış. değişim senin elinde, ilaç kullanırken sadeec ilacaca bel bağlamak da yanlış, kendini zorlamalısın birşeylere. insanları gözlemle, yapmaktan utandığın şeyleri diğer insanlarda rahat rahat yapıyorsa sende utanma aynı şeyi yaparken.

ve şu adrese bir göz at. www.yasamadonus.org forumu da var,
orada bu sorunları aşmaya çalışan ve aşabilmiş insanların yazılarını bulabilirsin. yardımcı olacağını düşünüyorum.

hani ne psikologum ne de psikoloji öğrencisiyim ama bir kaç tavsiyem var;
-günlük rutin yaptığınız işlerinizi değiştirin,
-hem de her şeyi.. ama her şeyi,
-dişlerinizi sol elle fırçalamaya kadar uçuk şeyleri bile..
-odanızın şeklini değiştirin.
+parfümünüzü değiştirin.
-bilgisayarda masaüstü görüntüsünü,
+kendinizi çok kötü hissettiğinizde üzerinizdeki kıyafetlere bakın ve o kıyafetleri kaldırın bir süreliğine giymeyin.
-yeni birkaç giysi alın.
-haberleri seyrediyorsanız seyretmeyin.
+hele ki dinlediğiniz müzikler mi? hiç birini dinlemeyin yepyeni daha önce hiç dinlemediğiniz müzikler dinleyin.
-eğer ki ilginiz varsa karikatür dergileri alın,
-satranç oynamayı biliyorsanız ve geliştirmek istiyorsanız ustaların oynadıkları maçları kendi kendinize oynayın analiz yapın saatlerce.
+berbere gidin saçlarınızı hoşunuza gidecek şekilde değiştirin,
+her gün traş oluyorsanız arada kirli sakal bırakın, yok ben zombi gibi yaşıyorum 3 hafta traş olmadan okula gidiyorum diyorsanız,cildiniz el verdiğince her gün traş olmaya çalışın.
+kol saatiniz varsa değiştirin yoksa yeni alın. param yok diyorsanız şehir merkezlerinde 5 liraya 10 liraya saatler satılıyor onlardan da olsa alın.
-kahvaltı menünüzü değiştirin, tatlı yemiyorsanız yiyin.
+eğer ki sabahları kalkmak için cep telefonunun alarmını kullanıyorsanız alarm sesini değiştirin ve pek tabi telefonunuzun zil sesini değiştirin, yok ben sessizde kullanıyorum diyorsanız dersten çıktığınız gibi açın sesini.

buraya kadar yazdıklarımı yeni yazdığınız mesajınızı okumadan yazdım.
-1 kat bile merdiven çıkamıyorum diyorsunuz, aylık cûzi bir miktar vererek bir spor salonuna gidin, hafif hareketler yapın sadece yürüyüş bandında yürüyün yada bisiklete binin bir kaç aleti kullanın sıkılınca bırakın ama gidin hayatınızda köklü değişiklikler yapıyorsunuz çünkü. yok ben asosyalim gidemem utanırım mı diyorsunuz? herkesin gittiği saatler genelde akşam üzerleri haftasonları ise öğlen ve öğleden sonralarıdır. siz bu saatler dışında gidin kimsecikler olmaz.
-uyku düzeniniz yoksa onu ayarlamaya çalışın, yok gece benim uykun gelmiyor yatsam da uyuyamıyorum diyorsanız sabah 6 da kalkın çıkın dışarıya bi yürüyün ekmek alın kahvaltı yapın gün içinde uyumayın akşam uykunuz gelsin.

kısacası yukarıda yazdığım örnekler hayatınızda hiçte önemsemediğiniz fakat hayatınıza yer etmiş olan olaylar dizgisi. bunları alışageldiğiniz şekilde yaparak içinde bulunduğunuz depresyon halinden çıkamıyorsunuz. çünkü her sabah kalkıp aynı işleri yaparak aynı müzikleri dinleyerek, aynı masaüstü resmine bakarak kendinizi gün içerisinde çok çabuk bir biçimde depresyonun getirdiği ruh haline sokuyorsunuz. bir düşünün insanlar doğum günlerinin sabahında uyandıklarında neden mutlu olurlar? ya da aylarca özlemini çektikleri tatil yolculuğuna çıkacakları sabah neden yerlerinde duramazlar ve garip bir enerji halinde olurlar. bir düşünün bu garip enerji anında telefonunuz çalsa ve tatile gideceğiniz kişiler gelemeyeceklerini söyleseler ve sabahın o saatinde yatağınıza geri girseniz, nasıl bir ruh hali içinde olursunuz? işte insanlar ne zaman rutin yaşamdan çıkarlarsa ruh halleri de yaptıkları şeylere göre değişiklik gösterir. eğer ki sosyal olarak arkadaş ortamı olarak veya sevgili gibi kişiler ile temasa geçemiyorsanız kendi hayatınızı yukarıda yazdığım 3-5 örneği göz önünde bulundururak değiştirin. ama cidden değiştirin. yok ben asosyal olduğum kadar evde kendi başıma değiştirebileceğim durum şartlarını değiştirmeye bile üşenirim diyorsanız, hiçbir gelişme kaydedemezsiniz. ama bunları bir deneyin derim...

çok şey söyleyebilirim bu konuda. yaşadıklarının benzerini birçok üniversite öğrencisi ilk yıllarında yaşar. ya da yaşamanın eşiğine gelir. ortam, şehir, hayat değiştirmek kolay değildir. daha sonra birçoğu üstesinden gelebilir bu sorunun bazıları ise bataklığa iyice gömülür.

ben de dürüst olmalıyım diye düşünüyorum, sen de bataklığa gömülmüşsün açıkçası. kurtulamamışsın yalnızlıktan. yalnızlık öyle birşey ki insanı kemirir. mahveder. öyle ben yalnızım, cool takılıyorum diyen insanlar "KESİNLİKLE" mutsuz tiplerdir.

sorununu bizzat tecrübe ederek çözmüş biri olarak tavsiyelerim olacak. tabii sen şunları söyledikten sonra: birincisi yalnız bir çocuk muydun yani bu durum üniden sonra mı ortaya çıktı? hayatının bi döneminde kendini diğer insanlardan üstün gördün mü?

bence spor yapın, kesinlikle ama kesinlikle spor yapın.. madem insanlardan çekiniyorsunuz, evde şınav, mekik, ağırlık allah ne verdiyse çalışın, yapamam diye gözünüz korkmasın, örneğin hiç şınav çekemiyorsanız bile 1 ay kendinizi zorlasınız, ayın sonunda 10-15 şınav rahat çekerseniz.. bunları nden diyorum çünkü düzenli spor vücuttaki erkeklik hormonu (testosteron) oranını %20 arttırır, bu da size hem sağlık hem özgüven kazandırır. insan ruhsal olduğu kadar biyolojik ve kimyasal bir varlıktır unutmayın, sizi mutlu edecek şey illa birini sevmek, başarılı olmak gibi ruhsal durumlar olmyabilir bunlar metabolik şeylerle de ilgilir, hormonlar, sinirler vs.. iddaa ediyorum sadece 3 ay boyunca bütün bunları düşünmeyi bırakın sadece spor yapın 3 ay sonunda bambaşka biri gibi hissedeceksiniz, özgüvenin en iyi ilacı spordur derim ben.. çünkü sosyal fobiniz var ya, spor yaptığınızda "ben bunların alayını döverim lan" diye bir his oluşuyor ki sosyal fobi falan kalmıyor..:) kız meselesinde ise aradaki farkı açıkça göreceğinize eminim, çünkü dediğim gibi deli gibi artan bir testosteron söz konusu.. ya da spor yapmayın oturun kitap okuyun, kitap yazın falan.. ama sizin durumunuzda tek bir geçerli şey var ki; mevcut durumunuzdan kendinizi soyutlamak, şu andan itibaren geçmişinizde ne varsa hepsini unutp, bambaşka bir yoldan gitmek.. spor bunun için iyi bir ilaç, gerekli gücü aldığınzda da geçmişinizle yüzleşirsiniz tam şukela olur..

Hicbir zaman seninki kadar agir seyretmese de benzer sureclerden ben de gectim defalarca. Aylarca evden cikmadigim, saci-sakali salip kendime bakmadigim, telefonla konusmanin bile izdirap verdigi surecler. Belki benimki bir secimdi ama buna zorunlu olmanin da nasil bir sey oldugunu az-cok tahmin edebiliyorum.

Hepimiz kendi aklinca uygun olan tavsiyeleri sunariz sana. Fakat ortada olan bir gercek var ki o da isin sende bittigidir. Kendin bir eylemde bulunmadigin surece tanri bile elini uzatsa nafile.

Sana iyi gelecek, seni bu karanliktan kurtaracak seyler belli fakat ben yine de sayacagim:

- Bir kere her seyden once goruntunu duzelt. Berbere git, sakallarini kes ya da sekil ver, annenle alisverise cik ve kendi zevkine gore yakistigini dusundugun giysiler al. Bu en onemli kosul; kendini temiz ve iyi hissetigin zaman ozguvenin bir parca artacak. Bu da hayat kalitene yansiyacak.

- Ikinci maddeye @commorientes'in dedigi gibi "spor"u koyuyorum. Hemen git bir spor salonuna yazil diyecegim ama maddi olanaklarini belirtmedigin icin kesin konusamiyorum. Ama ayda 50 tl verebilecegini farz ederek bunu soyleyecegim: Git bir spor salonuna yazil! Spor yapmak hem mutluluk hormonlarini harekete gecirecek, hem de ozguvenini katbekat arttiracaktir. O kadar para veremem diyorsan da ilk etapta evde sinav-mekik-barfiks uclusunu uygula. Sonrasina bakariz.

- Ucuncu maddeye kisisel gelisim koyuyorum: Bir hobi edin. Ilk etapta doga gezilerine katil, fotograf cek falan demeyecegim. Cunku su anda boyle bir sey yapmak senin icin cok zor olacaktir. Bunun yerine kendi basina yapabilecegin seyler olsun, sectigin konuyla ilgili forumlar olacaktir. Oralarda takil, arkadas edin, ayni ilgi alanlarina sahip insanlar cok daha kolay kaynasabiliyorlar.

Sevgili konusunu fazla dert etme, bu oyle bir sey ki kimisi yilda 8-10 kisiyle birlikte oluyor, kimisi 30 yasina kadar karsi cinsin elini tutmamis oluyor. Emin ol 21 yasina kadar yakisikli/guzel dahi olsa sevgili edinememis nice gencler var bu ulkede. Ama sunu bil ki yeterli ozguven seviyesine ulastiktan ve sosyal ortamini sagladiktan sonra ilk sevgiline de ulasacaksin. Sonra da devami gelir zaten.

Biliyorum ki bu soylenenleri yapmak sana olum gibi geliyor, neresinden baslayacagini bilmiyorsun, bir sey yapmaya taakatin yok. Cunku yalnizliga da alismissin ayni zamanda. Ve aliskanliklardan kurtulmak zordur. Fakat suna emin ol ki bir yerden baslamak "Zorundasin"! Bugun olmazsa yarin. Ama eninde sonunda harekete gececeksin.

Ve son olarak diyecegim: O kadar gencsin ki! Henuz 21 yasindasin, hayata baslamadin bile. Her seyin basi gelecege umutla bakabilmek. Ileride yasayacagin guzel gunleri hayal et aksam basini yastiga koydugunda. Birlikte olacagin sevdicegi dusun. Yakalayacagin basarilarin planlarini kur.

Yani kisaca "Umudunu Kaybetme" :)

Ve bir not: Sunu da unutma ki burada biz variz. Her turlu sorun icin eli klavyede bekleyen cengaverler :) Yarin yine yazarsin, yine elimizden geleni yazariz. Umuyorum ki bir sonraki yazinda "Sevgilimle soyle-boyle oldu da boyle boyle mi yapsam" seklinde mesajlarini goruruz. Ya da gormeyiz bilemiyorum :P

Şimdiye kadar söylenenler mantıklı. Benim takıldığım nokta kendine güveninin olmaması. Bence önce otur şimdiye kadar iyi yaptığın, "başarabildim" dediğn, kendini iyi hissettiğin olayları, anları tek tek yaz; ama sallayarak değil, üzerinde düşünüp vakit harcayarak. Sonra bunları yaparkenki ruh halini düşün, seni motive eden şeyleri düşün. Böylece kendine güvenmeni sağlayacak doneler ve ardında yatanlar sende farkındalık sağlar. Kendini toparlamak için çaba sarfet ve umutsuzluğa kapıldığın anda bu yazdıklarını düşün.

Önce sorunu anlatmışsın, sonra zaten nedenlerini anlatmışsın.

Psikiyatristler için şunu söyleyeyim, özele gitmediğin sürece yalnızca ilaç yazarlar oysa ilaç yanında terapi de gerekir. İlaç yalnızca işi hızlandırır.

Aslında yazılacak çok şey var ama özetle şunu söyleyeyim. Kendinize bir hobi bulun. Bir de evcil hayvan. Misal köpek. Biliyorum namaz kılınan yerde olmaz ama Köğeği gezdirmeye çıkarttıkça mecburen bir yerler de görmüş olursunuz. Yok o şimdilik o olmaz derseniz akvaryum kurun kendinize. Bitkili balıklı. Bitkili akvaryumlar biraz daha uğraş gerektirir. www.akvaryum.com adresinde forumda akvaryum camlarının yapılmasından balık seçimine, bitki için gerekli tüm düzeneklerin anlatımı var. Ben de senin gibiydim. Senin kadar değil ama senin gibiydim. Bir amaç edindikten sonra, boktan bir şey de olsa bu insan kendini biraz daha iyi hissediyor, hele hele bir canlının sorumluluğunu aldığında daha bir titiz oluyorsun.

bana yardımcı olma isteği içerisinde olan-olmayan bu yazdıklarımla ilgilenenlere çok çok teşekkür ediyorum. çok samimi söylüyorum ki çok duygulandım. birilerinin orada benim iyiliğim için bir çaba içerisine girmesi bu mesajı 500 yakın kişinin okuması kendimi biraz da olsa değerli hissetmeme sebep oldu.

bir de eyke dostumun öğrenmek istediklerine cevap vereyim: hayatımın bu dönemine kadar gayet sosyal ve konuşkan birisiydim. hiç bir zaman kendimi diğer insanlardan üstün görmedim. yanlızlığın cool olduğunu düşünmedim. girdiğim her ortamda en büyük kahkaha müsebbibi olduğumu çok fazla kişiden duydum zamanında (her sınıfta bir tane bulunan sürekli espri yapan adam modeli). yine o zamanlar da çevreme karşı bir çekingenlik söz konusuydu ama bu şimdikinden çok çok daha az. farkedilmeyecek kadar.

aslında çocukluğuma dair kötü anılarım da var. ama burada anlatmam sanırım uygun değil.

yazacaklarımın hemen heopsini zaten arkadaşlar yazmışlar buraya. ancak ben kendi tavsiyemi vereceğim: kitap yazın.

ben de çok çok ağır bir depresyon hali yaşadım, hayata küsmeler, isyanlar, yalnızlıktan keyif almak. her şey. her şey tek kelimeyle zordu. yapmak bir şey istemiyordum, konuşacak biri, anlaşacak biri. ama sonra kitap yazmaya karar verdim. yani konu sadece kitap değil. blog da olabilir. hikaye de olabilir.

tavsiyem şu: kendi hayatınızı yazın; ancak kendi hayatınızı istediğiniz gibi yazın. karakteri size benzesin ama sizin olmak istediğiniz her şey olsun. ve giderek ona beznediğinizi fark edeceksiniz. araya farklı şeyeler, olmasını isteidğiniz arkadaşlar koyun. belki bir sevgili?

uzun bir süreçtir kitap yazmak, belki iki üç yılınızı alır. ama o yıllar sonunda normale önmüş umutlu bir birey olursunuz. yapmaya çalışın bunu dostum.

Kardeş mesajına iş yeri ortamında rastladım. Çok ilgimi çekti, word dosyasına kaydettim, işten her fırsat bulduğumda okudum hem mesajı hem verilen cevapları. Bunu da akşam evde yazsam mı diye düşündüm ama tutamadım kendimi, yazıyom. Öncelikle çok teşekkürler ve tebrikler böyle bir durumda dahi kendini bu kadar açık yazabilme takatini, basiretini ve samimiyetini gösterebildiğin için. Böylesi durumlarda insana kendini düzgünce anlatmaya çalışmak zor gelir, sıkılır bırakırsın bi yerde. Teşekkür ediyorum sana çünkü bir süredir yavaş yavaş çıkmakta olduğumu düşündüğüm tünele başka birinin gözünden baktım sayende. Hele üstteki 2. mesajından sonra senin durum cuk oturdu benim duruma. O yüzden sana bianda bi sürü şey söyleyesim var. Çenem düşüktür, daha kötüsü mevzuyu dallandırır budaklandırırım konuşurken, o yüzden ana gidişatı kaçırmamaya çalış ve işine yarayacakları al gerisini filtrele. 1,5 senedir süregelen bu depresif dönemden sonra, zaten kısıtlı olan bütünsel bir çerçevede anlatma/yazma yeteneğimi tamamen kaybettiğim için aklıma gelen herşeyi madde madde yazmak durumundayım, umarım işine yararlar:

- birincisi ve en önemlisi burada bizler ya da çevrende içini döktüğün kişilerden seni iyi anlayanlar elbetteki çok değerli olacaktır senin için. Özellikle de sorunu tanımana yardımcı olma noktasında. Fakat ne kadar iyi anlaşılırsan anlaşıl,sorun da istediğin kadar iyi tanımlansın bu, iş çözüme gelince seni sadece kendinin dürtükleyeceğin gerçeğini değiştirmiyor. Bu dürtükleme de 'kendini zavallı gibi görme, sürekli geçmişteki yanlışlarını hatırlama, insanları beğenmeme, onlardan uzaklaşma, içine kapanma, kendini tanıma, prensipler edinme, değişme' gibi aşamalarla ilerleyen bir süreçten sonra kendiliğinden gerçekleşecek zaten. Yani yakında başka biri olucan. Bu durumun sadece senin tarafından sonlandırılacak, sana yardımcı olmaya çalışanlar kendini anlamanda yardımcı olabilecekler ancak. O yüzden sorunun sende, çözümün de sende olduğunu asla aklından çıkarma. Şu aşamada Hindistan'a otostopla gitmek de, hem güzel hem şefkatli bir kız da, yoga da , yehova şahitleri de, kariyerist bir kaçış yolu da, intihar da, kendinden kaçış, bi sonraki dalgaya erteleme, uyuşturma, tatmin olamayıp daha ağır bir umutsuzlukla eski haline dönme gibi sonuçlar doğurur ancak. sorun sensin, sebebi (kendimden örnek veriyorum) köpek gibi sevip karşılık alamadığın karşıcinste değil, hiçbir zaman anlaşamadığın baban da diil problem, sistem de diil. Sorun senin şu an bulunduğun noktayı beğenmemen. Oturup ağlıyorsun aslında şu an o noktanın üzerinde. Çözüm de sensin, yukarıdaki kaçış yolları değil. Eğer bu süreci bir kendini tanıma ve şu ana kadarki 'sen'in özeleştiri süreci olarak görürsen, ki zaten öyle de gelişiyodur, içindeki akıllı sen'in gözü açılmıştır, kendi röntgenini kendin çekiyosundur diye tahmin ediyorum.

- Sağlık konusu da çok benzer oldu bende de. Hayvan gibi yemiş, 140 kiloyu görmüş, deli gibi sigara alkol tüketmiş biriydim ve zerre umursamazdım. Ama artık bu sağlık mı depresyonu tetikledi, depresyon ve kendini beğenmeme mi sağlık konusunda duyarlı hale getirdi bilemiyorum, 1,5 senede 25 senede gittiğimin 3 katı kadar sağlık ocağına ve hastaneye gittim. Sperm testinden tut da 24 saat kalbe bağlanan holter denen bi cihazla gezmeye kadar her bi boku gördüm.. Bi ara en rahat muhabbet edebildiğim tipler hastanedeki hastalık hastası teyzeler, amcalardı. Ha hiçbişeyim yok muydu? Tabiki vardı... Kalbimde çarpıntı vardı, sabaha karşı uykudan uyandıran ve bazen sinirlenince baş gösteren. dakikada 170 attığını alet kaydetti zaten, nefes darlığı da gelişti. Bi ara 3-4 gün boyunca 2-3 günlük ömrüm kalmış gibi yaşadım. Ama neticeyi söyliym, stres azalınca hepsi geçti. Hiç bi bokun yok yani rahat ol. Bol su iç, sabahları da yoğurt ye tabii. Ha benim bu 1.5 senelik sağlık takıntım hiç mi bi boka yaramadı. yaradı tabi, kalbimi yordum, 70de ölüceksem 55te falan ölürü herhalde şimdi:) Yani atlatıcaksın bu sağlık sorunlarını, tek eline geçen de yıpranmışlık olucak işin acı kısmı. Saçların dökülücek, sertleşme sorunu yaşıycaksın, kalbin 170 vurucak, 1 sene sonra bi kırda piknikte çimenlere daha kel, genç yaşta gerektiğinde sertleşebileceğine olan inancı %100den %60lara düşmüş, kalbi o anki yaşından 3-4 yaş daha yaşlı biri olarak uzanacaksın kız arkadaşınla. Eline geçen eksi bu. Artıyı da söyliym üzülme hemen: dibi gördün, eğer bu tünelden kendini tanımış, yer yer acımış, bazen kızmış ama çoğu zaman anlamış biri olarak çıkarsan, yani kendini anlayıp sevmeye başlarsan bu bunalımlı süreç içinde sağduyulu, berrak, hep senin için iyi olanı seçecek bir 'akıl' oluşturarak sonlanacak, bundan büyük de bir artı olmaz hayatta onu bil. Kendini eleştir, kendini anla, kendini sev, kendine değer ver.. Sokrates'ın 'kendini tanı' lafıyla dalga geçerdik lisede.. Şimdiyse yeryüzünde söylenmiş en bilgece söz olduğunu düşünüyorum..

- Son mesajın çok önemli. Muhabbetmişsin, espriliymişsin zamanında. Aynı ben. En büyük amacım insanları sürekli güldürmekti.. 10 sene boyunca 2 dakikadan fazla oturaklı olamadım. Geyik, geyik.. Ama çok zararını gördüm bunun hala da görüyorum.. Kardeş, kimse senden ortamların neşe kaynağı olmanı istemez. Ama olursan da çok cıvıtmadğın sürece karşı çıkmaz. Çünkü çok işe yarar böyle tipler.. Ama 23-24ten sonra hayatın ciddiyeti başlayınca sap gibi kalma ihtimalin yükselir. o yüzden ciddiyeti çok önemse.. İnsanlarla konuşurken ciddi ol, ciddi arkadaşlıklar kur. Seni kırabilecek, nazarında çok da önemli olmadığın, senin de çok önemsemediğin adamlarla var olan ilişkilerini ilerletmeye çalışma. Seni sevenleri sevmeye çalış. Kardeşinle aranda bi soğukluk varsa bi an önce gider mesela.. Aile olayını da bi an önce hallet. Sev onları.. oldukları gibi kabullen. Hele anneyi babayı bu yaştan sonra hiç değiştirmeye uğraşma. Çevre konusunda herkese içini açma öyle hemen.. Kızlar da sevmez. Herkese yapma espri, hakedenleri güldür.. Herkesi +dan başlatma. Sıfırdan başlasın, herkesin bi bilançosu olsun gönlünde. Yaş 27 olur, hala yanında olan kahrını çeken anne, kanka, hep orada olacağı var sayılan arkadaşların önemi anlaşılır, bu sefer it gibi pişman olursun değmemiş arkadaşlara, kızlara verdiğin emeğe. seni seven iyi insanlardan soğuma öyle hemen, müzikten anlamıyo, zekası ortalama, tipsiz, çok saf vb. sudan sebeplerle. elitist olma , iyi insan az bulunan bişey..

- Hayatta bana en güzel akılları vermiş 2. kişi, o kadar kahrımı çekmiş adam, bıkmıştı benim yakınmalarımdan artık.. Bıktırma insanları, gel buralara yaz daha iyi. Uzun zamandır görmediğin eski güzel günlerden arkadaşlarla buluş, o ortama gir, bak görüceksin bi anda eski sen oluyosun:) Bide zaaflarını, zayıf noktalarını, seni anlar düşüncesiyle 2. grup arkadaşlarınla paylaşma. Kimisi ilerde yüzüne vuruyo inanmıycaksın.. Gel buraya yaz. Keşke ben de o doktora gidecek ya da buraya yazacak cesarete sahip olsaydım. belki bu kadar uzamazdı, annemi bu kadar üzmezdim.

- Şimdi bi kuzenin gelse mesela güvendiğin, bi sürü anlatıcan bi anda, boğucan.. Çook zor olucak şu durumunda ama insanları dinlemeye başlasan, beklemediğin tiplerin ne kadar derin, görmüş geçirmiş tipler olduğunu keşfetsen çok iyi olur.. Dinle ve anla.. Güvenilir, komplekssiz tiplerle dertleşmekten asla çekinme, ama daha çok dinleyen taraf ol.

- Buraya kadar okuma sabrını gösterebildiysen, dinleyen taraf olursun çok rahat. çok dinleyen çok anlar, çok bilir ve çok daha rahat gider bu karanlık ormanda bilader bunu unutma.

- Ortam öyle hissettirmedikçe kendini özel hissetme.. Biriyle 6-7 kişilik bi ortama giriyosan, ve o gayet rahat takılıyo da sen fazlalık gibi hissediyosan sorunu ortamın zeka düzeyi düşüklüğüne, sana göre olmamasına vb. bağlama. çok yaşanan bi sorun bu.. İnsanların beğenilecek yönlerini gör biraz da. Ve kendine bak.. ortama giren, hiçkonuşmayan, kendini bi bok sanan bi tip olup çıkıyosun boyle bi durumda. Bak yaş olucak 27 (anla işte 27 yaşındayım) mecbur giricen bi ortama, iş olur arkadaş çevresi olur.. Ve bugün bu kendini yalıtma hastalığın, orada 'adapte olamama, konuşacağı susacağı yeri bilememe, empati kuramama, çayını gidip kendin alırken diper boşalan bardakları alma inceliğini gösterememe, karşı tarafı anlamama, beğenmeme, herkeste bi kusur arama, cinlikleri, bakışları, imaları çözememe ve neticeyi ben özelim zekiyime getirip istemeye istemeye marjinal mutsuzu oynamak zorunda kalma' şeklinde dönecek sana uyarırım önemle.

- son olarak yaş 21 , süper.. üniyi aile yanında okumak yerine ben de kastamonuda ya da benzer küçük bi şehirde okusaydım keşke.. 5 sene erken girip çıkardım.. yogayı boşver, turp gibisin de, ayak mantarı sahibi olmadan çıkar ama çorapları.. sana dışarı çık, kırlara koş, ilk gördüğün kıza yaz demiycem.. salaklık olur bu.. yoga falan da yapma çok meraklı diilsen.. ama naçizane fikrim, sevdiğin bi şeyin peşinden gidersen iyi olucak. sevdiğim bişey yok deme var olduğuna eminim. 27 yaşında gitar dersine ve felsefeye başladım.. Anlayışlı, iyi niyetli kızlarla dostluklar kur.. Onlar önce seni anlar, sonra da uygun kızı bulurlar..

- bu mesajı hiçbir zaman utanıp silme.. ben de öyle yapıcam.. memleket bizim gibilerle dolup taşmışş.. yalnız hissetmesin kimse. hade hoşçakal..

@eugenick: inanın anlattıklarınız aynı benim. kalbimin sizin değerlerinizi gördüğünü çok iyi hatırlıyorum. öyle zamanlarım oldu ki bir günde 5 doz diazem 1 doz largactil yedim. yine de doktorlar sakileştiremiyordu beni. birkaç gün içerisinde öleceğime o kadar emin olduğum günelr oldu ki (özellikle doğum günümün gecesinde ve kadir gecesinde yaşadığım gerginliği kelimelerle anlatmam mümkün değil). bunun yanında acil serviste beni tanımayan doktor yoktu.

bu hastalığıma kadar özellikle saydım. sağlık karnemde -bebekliğimi saymazsam- gittiğim muayene sayısı iki elimin parmakları kadar belki vardır belki yoktur. ama bu sekiz ayda yaptırmadığım test gitmediğim alanın doktoru kalmadı (sanırım bir tek üroloji ve onkoloji kliniğine gitmedim)

benim çarpıntılarım nefes darlığım göğüs ağrılarım hala devam ediyor. umarım sizinki gibi geçer. ayrıca zahmet edip üşenmeyip, babane milletin derdinde demeyip uzun uzun yazdığınız için tüm arkadaşlarla beraber size, özellikle, teşekkür etmek istiyorum.

@rurouni: sana da çok teşekkür ederim dostum. çok düşüncelisin. ama bu kadar anlattıktan sonra yüzüne bakmaktan utanırım.

öncelikle sosyal fobiyi yenmek için en iyi yol tiyatro bana sorarsan.Yani bir oyunculuk kursuna yazılmalısın.Çok kısa zamanda inanılmaz açılıyosun.Düşünsene kendini direk insanların önüne atıyosun.Hangi ilaç bu kadar etkili olabilir ki?

Eğer kastamonu öyle bi yer yoksa,okulundaki tiyatro kulübüne gidersin sen de.Hem daha ucuzdur;)

Spor yap diyen arkadaşlara katılıyorum.Egzersiz insanın gerilimini alır.Ama illa öyle spor salonu bilmemne...uğraşamam dersen,evde yapabileceğin şeyler de var.Tibet'in gençlik pınarını yapabilirsin mesela.Yoganın özeti gibi bişey.5 hareketten oluşuyo ve çok pratik.Günde maksimum yarım saatini alır.

Bir de arkadaşların dediği gibi alışkanlıklarını değiştir.O zaman sen de değişirsin:)

katabolik gıdalar var ama, kulaktan dolma edindiğim bilgiler bunlar.
www.drkaslow.com

Olaya glisemik indeks olayını öğrenmekle başla bence. Kan şekerin düştükçe açlık hissediyorsun bunu geciktirmek amacıyla doymak için doğru besinleri seçmelisin.

Metabolizmayı hızlandırmak için ara öğünlere yönelmelisin.

Ani kilo vermemelisin, ilk etapta yaktığın kaloriyi arttırmaya çalışırım yerinde olsam.

Katı diyetler uygulamamalısın.

Aldığın kalori miktarınla oynaman akıllıca olabilir. Daima aynı kaloriyi tüketirsen vücudun buna alışacak ve daha az enerji ile çalışmaya başlayacaktır. Haftada birkaç gün yüklenmen vücudunun yaktığın kaloriye alışmasını engeller.

İşin gücün arasında yazdım bölük pörçük oldu, fikir vermesini, araştırmaya itmesini umuyorum.

sürekli tat arttırıcılı (monosodyum glutamatlı) besinler alırsan sürekli acıkırsın. zira kendisi kan şekerinizi hızla yükseltip hızla azalttığı için acıkırsınız. meyve yiyin arkadaşım. kayısı yiyin. günde en az 2 litre su iç.

cumartesi sabahları NTV'de yayınlanan bi program var 5 kere 5 adında. onu takip et bence. orda bu işin yurt dışında okulunu okumuş sarışın bi hatun var diyet uzmanı. bahsi geçen hatun kişi bol bol bu istediğin tavsiyelerden veriyor. mesela bi keresinde küçük draje çikolata kıvamına getirilmiş keçi boynuzlarından çıkarmıştı ekrana. bol bol da anlatmıştı öyledir böylerdir diye. çok pratik bilgiler söz konusu. hem programı izlemişken ekstradan stil sahibi olma falan gibi hususlarda da bilgi edinirsin. hem filinta hem de tarz biri olur çıkarsın. bu kardeşine de dua edersin. kolay gele...

o acıkma hissi kan şekeri düşüklüğü ile ilgili olabilir gerçekten. ben de çok katı diyetlerden yana değilim ancak acıkıldığı zaman ne bileyim kuruyemiş cips kızartma karbonhidrat ağırlıklı şeyler yeneceğine, meyve yense, kızartmalar ve yağlı yiyecekler yerine sebze ve ızgara tercih edilse, çok faydası olabiliyor. ayrıca bilgisayar başında oturuyor olmak hepimizin sorunu ama günde 1 saat yürünse, ya da hafif tempoda koşulsa çok rahatlatıyor, ya da spor yapmak bi spor salonuna yazılıp düzenli olarak gitmek lazım. spor falan da olmuyorsa meyve yemek en güzeli açlık hissi geldiğinde.

besin değerlerini bilmiyorum ama mısırın kalorisi çok yüksek değildir herhalde. bir avuç mısırdan bir tencere patlamış mısır oluyor. ben diyet yapıyo olsam paso patlamış mısır yerim.

öğünlerde bulgur pilavı benzeri şeyler ye biraz. çok acıkınca süt iç. şeker katılmamış musli de yiyebilirsin.

kantaron yagi dogrudur. asiri sevgi ve hormonal gazdan muzdarip ergen bunyelerde cok kullanilmistir. (not: ben degil beee, karinca-bel)

dostum baharatçılarda yılan dili diye bir ot var onu tavsiye ediyorum. ayrıca bıttım kahvesi. birebir gelir. geçmiş olsun

majezik bu tip durumlarda en etkili ağrı kesicidir diye biliyorum. kanı sulandırıp sulandırmadığı hakkında bilgim yok ama.

Geçmiş olsun.

Parasetamol dışındaki ağrı kesicilerin çoğu mideni feci halde mahvedecektir. Kiraz sapı diyeceğim ama o da mideni tahriş eder. Şakaklardan geçen damarların üzerinden baskı yapacak bir şeyle sarabilirsin. Biraz dindirir. Hafif hafif su iç...

En makbulü baş ağrının nedenini bulup bunu yok etmen. Migrensen migrenini tetikleyen unsurları takip et. Sinuzit ise çarşamba sabahtan itibaran tetiklenmesi doğal. Bir sinüzit hastası olarak dün sabah benim de başım ağrıyordu. Nem oranı arttı ve hava dün değişti. Tabi beni de bitirdi. Şu an Kuzey yönünde 23 hızında km/saat ile esiyormuş. Hızını bilmiyorum ama sanki beynimin içinden esiyordu sabah.


Şimdi daha iyi gerçi.

eğer baş ağrıları inanılmaz boyutta ve periyodik ise : cluster headache ya da küme tipi başağrılarını araştırmanı tavsiye ederim.

bu baş ağrısı türünde, ağrı kesiciler etki etmez. tek çözüm o-pur gibi tek kullanımlık oksijen tüplerinden yaklaşık 8 lt solumaktır. o zaman ağrı sızı kalmaz.

eğer baş ağrıları inanılmaz boyutta ve periyodik ise : cluster headache ya da küme tipi başağrılarını araştırmanı tavsiye ederim.

bu baş ağrısı türünde, ağrı kesiciler etki etmez. tek çözüm o-pur gibi tek kullanımlık oksijen tüplerinden yaklaşık 8 lt solumaktır. o zaman ağrı sızı kalmaz.

çin yağı. haricen kullanınız.
ama bazı markalarınki sulandırılmış nane şekeri gibi. etiketinde china oel yazan bi marka var onu tavsiye ederim.

diş etlerinde de sorun olabilir.

fazla yuklendigini belirtmektedir, akcigerindeki alveoller fazla yukleme durumunda limitinin uzerinde hizli genislemeden dolayi ufak kanamalara yol acabiliyor. nefesini geri verirken de kan tadi almanin sebebi bu olabilir. kamasma da dehidrasyon ile bu birlesince ortaya cikiyordur. (dislerinin arkasi nefesin agzindan cikmadan onceki son bariyer)

cardio kosularinda kesin biliyorsundur ama; body mass indexine gore trainerinin sana verecegi rate in uzerinde bir bpm de kosmamak gerek. bu averaj bir insan icin 125 ile 165 arasidir. (yasina, sigara kullanip kullanmadigina, normal heart rate ine, boyuna ve yag oranina bagli olarak bu limitler senin icin farkli olabilir)

son zamanlarda devamli oluyor demissin, eger kendini zorlamaya devam edecek isen, bunun sonu kanamali odemlere kadar gidebiliyormus, bir akciger filmi cektirip doktora gorunmek isteyebilirsin. yok doktor kasar falan diyor isen 150 bpm i asma. gerci ben senin yerinde olsam doktora giderdim her durumda, madem haftada bes gun spor var, arada sirada check-up kotu olmaz.

kaynak: www.medscape.com

surantre oluyorsun, dikkat et. antrenman programini bir sure icin biraz hafiflet. eger surekli bu yogun tempoda calisirsan faydadan cok zarar gorursun.

daha once de bir kac soruya yazmistim, yogun spor yapiyorsaniz, yapmak istiyorsaniz antrenman programinda periyodizasyon sart. yoksa bir sure sonra vucut yipranmaya ve topralanamamaya basliyor ve tepki veriyor.

(bkz: elektro şok)

otomatik/semi otomatik eksternal defibrilatör

islemin adi defibrilasyon, kullanilan alet defibrilator

bi kere en başta yanlış yapıyorsunuz. kaslar antrenmana başlamadan esnetilir. ki her antrenmandan önce yapılması gerekir esneme hareketleri. ve esnetiyim derken çok zorlarsanız kas yırtılmalarına sebep olabilirsiniz.

Rocky sandınız herhal kendinizi bir an. Acı yok evet de, o kadar da değil.
Aşama aşama gidin. Hemen ayaklarınızı değmeniz gerekmiyor. Önce dizlerinizin altına, sonra daha altına, sonra daha altına... Biraz sabır işi bu. Ben ayağıma değeceğim derken bağlarınızı fazla esnetmişsiniz. Ağrı olması normal esneme hareketlerinde ama çok ağrı olması normal değil. Bu yüzden size zahmet biraz sabırlı olup yavaş yavaş ilerleyin.

sonradan aklıma geldi: ağrıyan yerlerinizde şişlik var mı? parmağınızı ağrıyan bölgeye bastırın ve çekin, bir çukur oluşuyor mu?

antrenman oncesinde hafif tempoda duz kosu ardından acma germe hareketlerini yapmalisin once.. esnek olmayan bir vucutla pata kute spor yapmaya kalkarsan daha cok hasar gorursun.

Kaslar idman başlamadan önce ısıtılır, ancak idman bittikten sonra da yine cool down denilen bir yavaş yavaş soğutma durumu vardır ve bu sırada aynı başlangıçtaki gibi bacaklar, kollar, bel, dizler, dirsekler yine gerilir, fakat bu yumuşak bir biçimde yapılır.

Ancak esas hata bacakları esnetirken aşırı zorlamak. Yüksek tekme vurmak için mücadele sporlarında bacağı iyice germek ve zorlamak gerekir, ancak onda bile "no pain no gain" diyerek yırtılacak kadar yapılmaz. Kasların zorlandığını hisset, yanmayı hisset, ama belirli bir noktada bırak.

Bacağı esnetirken hangi hareketleri yapıyorsunuz bilmiyorum fakat hamstring denilen üst bacağın arkasındaki kasları esnetirken diz zorlanmaz pek. Esas zorlanma dizi kırarak quadriceps'leri esnetmeye çalışırken olmuştur en fazla. Sanmıyorum öyle menisküs falan olacağını fakat bazı hareketlerin dize zarar verdiğini belirtip o germek hareketlerini yasaklamıştı bizim antrenörler, dizi zorlayacak hiçbir hareketi yapmayın bundan sonra.

no pain no gain de kastedilen kas acısıdır eklem değil.
eklem acısı tehlike işaretidir. dinlen biraz.

Bilinenin aksine, esneme hareketlerinin spordan hem önce hem sonra yapılması gerekir. Sadece önce değil. Siz sadece sonra yapıyorsanız, o da hatalı.

Spora başlamadan önce aşamalı egzersizler (yani küt diye ayağa değmeye çalışmak değil, yüksek tempolu ama sadece gidebildiğiniz yere kadar eğilmek mesela)
Spordan sonra da daha düşük tempolu, bolca nefes alıp vererek rahatlamaya yönelik egzersizler.

Eklem işi hassas iş. Sızlama kaslardan birinde deseniz telaşa pek gerek yoktu ama diz daha da önemli. İhmal etmeyin bence, sürerse mutlaka doktora görünün.

sanırım oturuş şeklini iyi belirlemek ve malum bölgeyi epilasyon, ağda vs. ile temiz tutmak(bi de bi cerrahtan duydum, kot pantolon giyenlerde daha fazla oluyomuş bu nalet olay).

2. soruya cevap: kıllar sürekli dökülerek kendini yenileyebiliyor; ancak dönen kıllar dökülmedikleri için sürekli uzuyorlar.

arkadas soylemis. eger killi bir insan evladiysaniz kuyruk sokumu bolgesini her gun yikanip temiz tutmak ve tras etmek gerekiyor. bunun yani sira hareketli bir yasam tarzi sart. bilgisayar basinda oturup kalmamak gerekiyor. ha bir de "kaykilarak" oturmayin uzun sure. allah got vermis, ustune oturun.

aman diyim traş etmek olur mu ya? yüzümüzde her gün traş ettiğimiz sakallarımızda bile traştan sonra kıl dönmesi olabiliyorken hiç göremediğimiz bir bölgeyi jiletle traşlamak çok sakat. yani makineyle kısaltılabilir ama sinek kaydı yapmayın hiç bi zaman. ayrıca şunları izlemekte fayda var.
www.uzmantv.com

1. valla kaçışı yok. olacağın varsa oluyorsun. istersen sadri yıldız gibi havada asılı dur (şahitlerinin olması önemli) istersen takla atarak otur, öyle. bunun dışında ne yaparsan yap yüzde yüz çözüm değil. oturmamak tabii ki çözüm ama oturmadan hayat yaşanmıyor işte. eğer çok oturman gereken bir işte çalışıyorsan, tek %100 çözüm o bölgeye epilasyon.

2. e dönen kıllar dışarı çıkamıyor ki? o yüzden içeride uzuyor da uzuyor. başıma geldi oradan biliyorum.

ara sıra kontrol et, şüphen varsa takibe al.

Az biraz cesaret toplayıp lazer epilasyona başvurun. 1-2 kere ananızdan doğduğunuza pişman olursunuz ama hayatınız boyunca bir daha böyle bir endişe yaşamazsınız. Ameliyat ihtimalini sıfırlamak da cabası.

Hatta son zamanlarda bu lazer epilasyonların eve alınanları da çıkmış annemin dediğine göre. "Millete götümü açamam hacı" diyorsanız onlardan edinip kendi işinizi kendiniz görün. Ama tabi bu aletlerin fonksiyonları ile ilgili pek bilgim yok.

krem olarak bir arkadaşım roc'un leke açıcı kremini kullanmıştı. aynı zamanda lazerle de tedavi edilebildiğini biliyorum. diğer çok kimyasal yöntemleri tavsiye etmem, cildi çok tahriş ediyor çünkü

cildinizi yumuşak bir sabunla yıkadıktan sonra(dove beyaz sabun da olur) tretin kremi(eczanelerde) geceleri yatmadan önce günaşırı sürebilirsiniz.ama bu kremin soyucu etkisinden dolayı her sabah yüzünüze en az 30 faktörlü bir güneş koruyucu(mesela nivea baby güneş koruyucu) kullanmanız gerekir.2 ayda gözle görülür sonuç almaya başlarsınız.

vitamin eksikliğinden dolayı ya da kan dolaşımında problem olabilir.
en basidi peeling yaparak cildinizi temizleyin 2-3 günde bir, "uhpodopoit" in dediği gibi dove bu konuda çok yardımcı. bir de peeling fırçası alabilirseniz (ucuzdur) o da yardımcı olur. peeling yüzünüzdeki ölü derinin daha çabuk atılmasını sağlayacak. çok yağlı olmayan besleyici bir krem de sürmeyi unutmayın cildinize. meyve sebze yemeye de dikkat edin eğer yemiyorsanız. hatta demir eksikliği bile olabilir bunun nedeni.

- Meyve-sebze yemeyeli çok oldu açıkcası. Öğrenci olunca, karın doyurmaktan fazlasını düşünemiyor insan.
- Bunun dışında, cildim fazla yağlı, yağlı olmasa da yüzüme krem sürmem sorun olmaz mı? Olmazsa, arko nem kremleri iyi midir?
- Tretin ne kadardır?
- Peeling fırçası nedir? Yani peeling olayını biliyorum ama fırçası da mı vardı bunun? Varsa siyah noktalara da iyi gelir mi?
- En önemlisi, bunları yapmadan önce doktora danışmam lazım mıdır?

Sanırım bitti. Evet. Teşekkürler.

- Bunun dışında, cildim fazla yağlı, yağlı olmasa da yüzüme krem sürmem sorun olmaz mı? Olmazsa, arko nem kremleri iyi midir?
+ yağlı olmasının sebebi, cildiniz kendi nem ve yağını dengeleyemeyip çok fazla salgılaması. yoksa herkesin cildi belli bir miktar yağ salgılıyor.
yüzünüzü sabunladıktan sonra mutlaka kremleyin, yağlı olduğu için özellikle. siz kremlemezseniz cildiniz kendini yumuşatmak için yağ salgılayacak :)
bepanthol ün yağsız kremini deneyin. böyle silindir gibi bir şişesi var, yüze sürmek için olan kreminden, çok işe yarıyor.
- Peeling fırçası nedir? Yani peeling olayını biliyorum ama fırçası da mı vardı bunun? Varsa siyah noktalara da iyi gelir mi?
+peeling fırçası 3-5 liralık, diş fırçasından az büyük yumuşak bir fırça. yüzü sabunlarken cildin en üstündeki ölü derinin atılmasına yardımcı oluyor. pek sizin tarzınız değil galiba, o zaman boşverin :)
- En önemlisi, bunları yapmadan önce doktora danışmam lazım mıdır?
+siz bilirsiniz. önerdiklerim problem yaratmıcak küçük şeyler. doktor da size muhtemelen cildinizi kurutp üst deriyi daha çabuk atacağınız bir sabun önerecek.
en önemlisi de bu izleri kafaya takmamanız, zamanla geçiyor çünki.
sürekli onlarla uğraşırsanız durum kötüleşebilir.

tek bir sebep gostermek dogru olmaz. muhtemelen usutmus olabilirsiniz... ya da stresli bir donem geciriyorsaniz ve ustune beslenmenize yeteri kadar dikkat etmiyorsaniz bu tip carpintilar, agrilar yasayabilirsiniz.

Kalp ağrımaz öncelikle onu belirteyim. O ya gazdır, ya da başka bir şeydir ama aklınıza kalp krizi geçiriyorum falan gibi şeyler getirmeyin.

Tansiyonunuz nasıl? Hiç ölçtünüz mü? Bir de 1 dakika boyunca nabzınızı sayın, kaç çıkıyor?

kesin gazdır... eğer başka türlü ise kuvvetli öksürün. damarları açar

Ölçtüm geçenlerde tansiyonumu normaldi.
Yok yahu kalp krizi falan aklımdan bile geçmez, "uyuyamıyorum demek ki insomnia'yım hem karizmam da olur" şeklinde değilim. Hani ciddi bişey olma ihtimali var ise doktora gideyim diyordum, önce bir bilgi almak istedim.

E iyi o zaman gazdır o. Gaz söktürücü bir şeyler tüketin ilaç veya bitki.
Adaçayı, anason, fesleğen, kakule, muskat, rezene, zencefil, zerdeçal en kolay bulabileceğiniz gaz söktürücü özelliği de olan bitkiler.

yok ilaç diyorsanız da (bkz: metsil)

haftada 3 gün aerobik ve pilates, 2 gün karate yapıyorum. sporu toplamda - yaklaşık - 150-170 mekiklik setle tamamlıyorum(tam, yarım çapraz, dumbell ile pilates topu ile v.b. ) kilom gayet iyi ama hala göbekliyim hala göbekliyim.üstelik bir ara bu durumu kafaya takıp ğasif jimnastiğe bile gittim. çocukluğumdan beri spor yaptığğımı da ekleyeyim, eski fotolarıma bakıyorum o zaman da göbekliymişim. kişisel tecrübelerime dayanarak diyebilirim ki eğer kalıtımsal bir göbeğin varsa onu sevmeye çalış! ne yaparsan yap eritemiyorsun çünkü.

kalıtsal olduğunu sanmıyorum. zira doğduğum günden beri iskeleton olarak dolaşıyordum. bir şeyi az yedim mi akrabalar hemen "senin miden küçülmüş, cık cık" derdi. halbuki hayvan gibi de yerdim, kilo milo problmemim hiç olmadı. taa ki 1-2 yıl öncesine kadar.

Not: hayatım boyunca hiç spor yapmadım.

mekik işe yaramaz diye bir şey yok. sadece mekik yaparak yağ kütlesini eritemezsin. kardiyo egzersizi ile birlikte yapılacak mekik, daha etkili olur. yalnız bel bölgesindeki yağlar çok da kolay erimez. 2-3 ayda pes etmemeniz lazım. kendimden örnek vereyim, cla, l carnitine,thermojenik yağ yakıcı vs kullanmadan, 14-15 ayda, 8 cm incelebildim.
yüzme, yürüme, koşma, eliptik bisiklet.. hepsini denedim. bence en etkilisi eliptik bisiklet. 5 dk ısındıktan sonra 22km ile 1 dk, sonra 30 km ile 1 dk, sonra tekrar 22 km, sonra tekrar 30.
4 egzersiz içinde beni en çok terleten eliptik olmuştu.

1.90 boya 82 kg var ve kilo vermekten bahsediliyor... biz ne yapalim ulkeyi mi deistirelim... bizim memlekette gobeksiz adama kiz vermezler dieim belki fikrini deistirmene yardimci olur... iyisin boyle... gobek icin de kadi kizi jokerini kullan;) olcek o kadar...

mekik çekmenin göbeği eritmediği her yerde bağırılıyor artık. sadece karın kasları sıkılaştığı için karın daha düz duruyor ama yağ erimiyor mekikle. çünkü harcanan enerji çok az ve vücut nereden isterse yağı oradan yakar.

@marcelorios,
eliptik bisiklet kafama yattı gibi görülüyor. yalnız araştırdım fiyatları değişken. 300 yt olan da var 1500 de. satın alma dersen de fitness'a gidecek vaktim malesef yok. evde halletmem lazım.

@hiko seijuro,
sanırım düzgün bir programa ihtiyacım var bunun için. peki diyetisyensiz halletmek mümkün müdür? mümkün değilse diyetisyen spor programı hazırlar mı? yoksa onun için fitness salonuna mı gitmem lazım? bir de göbek dışında kalan yerlerim gayet zayıf. yağ yakarken tekrar iskelet haline dönmem değil mi?

@les,
kilo vermek istemiyorum aslında. yağlarım gitsin istiyorum. göbeğimi içine çekmekten yoruldum. vermezler böyle kız mız :)

yuzmek tek çare.

Hayir, hicbir bilimsel dayanagi yok bu olayin hatta zararli bile olabilir. Baska bir adam zeytin cekirdegini oguterek ununu yemis, bu faydali olabilir ama bunun da bilimsel bir aciklamasi yok.

edit: simdi faydali olup da bilimsel aciklamasi olmayan seyler de olabilir tabi, ama zeytin cekirdegi bunlardan biri degil kanimca ki sindirim sisteminde ogutulemiyor bildigim kadariyla, gastroenterologlar da zararli oldugunu soyluyor bu tip cekirdeklerin. Lakin zeytin cekirdeginin ogutulmus hali daha mantikli geliyor bana da ama bir gastroentrolog ve beslenme uzmanina danismak lazim tabi.

Çocukken zeytin çekirdeğini yutma oyunu oynamamın ardından (gerzeklik işte) yaklaşık 3 yıl içinde apandistimin patladığını belirtmem gerekir !
Aman diyim dikkatli olun.

Yutun iki tane ve görün nasıl çıktığını. Sindiremezsiniz o çekirdeği.

Kim yazıyor bu yazıları yahu?

Yalnız yutmadan önce çekirdeğin şekline dikkat edin de yuttuktan sonra gastritin üzerine bir de özofajit olmayın, yırtar mırtar mazallah..

midesi yanarken çayla mı geçiştiriyormuş midesini, boğazını..

bu mailin doğru olmadığını anlatan bir sürü yazı yayınlandı bence onları bi arayın. hatta doktor bir tanıdığımız dalga geçmek amacıyla 'yok bi de haricen kullansalarmış' demişti :)

tam 20 yıl önce konyada süleymancıların yurdunda kalırken ;
oradaki (hoca)lar kahvaltıda zeytin çekirdeklerini bizim yememizi telkin ederler hatta kontrol ederlerdi. o zamanlar yüzlerce yuttuğuma yemin edebilirim (bir kaç yılda).bunun gerekçesini ise yurdun ve topluluğun şeyhi konumunda olan süleyman hilmi tunahan ın hayatı boyunca bütün zeytin çekirdeklerini yuttuğu çok sağlıklı bişi olduğu falan fıstık anlatılırdı.zaten sünni tarikatların çoğunda peygamberin sünneti ile yetinilmez şeyh şıh her kim ise onun yaşamıda sünnetleştirilir.o açıdan aynı tarikata mensup insanlarda giyim kuşam ve bir çok alışkanlıklar açısından benzerlikler görülür.
sanıyorum bunun sebebi de bu tarikatın çıkarmış olduğu bir hurafeden kaynaklanmaktadır.esasen bu tür abuk subuk mail forwad ların çounluğu bu tip kesimlerden düzenli olarak net dünyasına pompalanmaktadır.

küçükken çok zeytin yediğim belli olmasın diye yutardım ben çekirdekleri. maldım yani kısacası. şimdi azılı bir mide hastasıyım. yapmayın bence.

@likeinme diyince aklıma geldi ekleyeyim.ben de midemden şikayetçiyim belki tesadüftür ama olabilir de. ayrıca ayça şen pusu da bu konuyu diyetisyene sordular hiç bir faydasının olmadığı gibi bu gibi cisimler bağırsakta bir bölgeyi galiba tıkayıp ölüme bile sebep olabilir demişti.

koyun-keçi tayfası da böyle yapıyor demekki.. :)
şaka bir yana ben denemiştim merak edip.
ne zeytinyağı kokusu geldi midemden, ne cildim güzelleşti.
Boşu boşuna yuttuk çekirdekleri..
meraklı milletiz ya, faydalı derseler, samanın bile suyunu içeriz.

Söz konusu maile cevaben başka bir mail daha geldi bana.

SU ZEYTIN CEKIRDEGI MESAJI ORTALIKTA DOLASIRKEN BILIMSEL BIR GORUSE YER VERMEMEZLIK EDEMEM

Bu emaille ilgili gorus ve bilgilerimi yazmak istedim. Ben anastezi doctoruyum ve bircok ameliyatta bulundum. Apandisit ve divertukul perforasyonlari barsak yirtilmalaridir ve olmeden ameliyata alinanabilen kisiler sansli olsalarda septisemiden yani vucudu saran feces te bulunan mikroplarin karin icine yayilmasi neticesi infeksiyondan olebilirler. Boyle ameliyatlarda zeytin cekirdegi, karpuz cekirdegi,kabak v.s.cekidegi cok gordum. Odunsu bu cins fiber ler nonsoluable ve ince barsak ve kalin barsakta ogutulme imkani olmadigi icin barsak sistemin yapisi dolayisiyla bazi kivrimlarda peristaltik hareketlerle ilerleyemez ya yuvalanip darlik yapar veya kuvvetli hareketlerle barsak cidarini delerek ilerler.. Eger buyuk abdestininizi kontrol ederseniz bunlarin fecesle sarilip atildigini gordugunuzde kendinizi cok sansli sayabilirsiniz. Ayrica soylediginiz gibi mide asidinde hic erimez cunku yukarida soyledigim gibi UNSULUABLE(cozulemeyen) fiber dir. Bunun anlami vucuddan oldugu gibi atilan fiberdir. FIBER ise eritilmeyen ama fecesin barsakta hareketine ilerlemesine,ve sekillenmesine yarar. Yediginiz kepekli ekmeklerin kepek kismi da vucudda eritilmez cunku Unsoluable dir. Soluable yani vucuddan cozulen FIBER midede degil barsaklarda erir ve fecesi yapar. Bunlar icin Internette cok guzel ornekler var, arastirabilirsiniz. Ayrica cocuklariniza yedirmeden once basit bir deneme yapin. Mide asidi en 1,5 ile 4 arasidir. Kezzap ise mide asidinden daha kuvvetli. Bu konu "ben yaptim oldu" diyenlere inanan kisilere zarar verebilir, cunku onlar inanmaya hazirdir.

yuksek numarali konkav camlarda aynen soylediginiz $ey oluyor. 4-5 numaradan yuksek gozluklerde inceltilmi$ cam kullanilmaz ise oyle gorunuyor.

$oyle bi goruntu yani:
www.thenewmission.com

inceltilmiş camlar da küçük gösterir. ama öyle dikkat çekecek kadar değil. yine de normalden küçük.

o bir ödem olabilir. hele ki bastırdığında ağrı-sızı hissediyorsan çok tehlikeli. hemen doktora koş bir baktır acilen.

ayak bileğin mi? burktuysan o şişlik baya bir süre kalıyor. yani normal olabilir. ama yine de bir görün tabi.

bende benzer bir olay, ki büyüklüğü nohuttan biraz daha büyüktü 1 sene kadar durduktan sonra kendiliğinden gitmişti. semptomlar da tam dediğin gibi idi.

ben umursamaz adamın, önceki aylarda geçer diye sallamadım. sonra ulan 1 sene oldu doktora gitsem mi derken de geçti. :)

tuzlu su daha cok tikanikligi acmaya yariyor.
buhar iyi gelebilir.
bir de buguseptil diye bir solusyon var eczanede satiliyor, onu sicak suya ekleyip buharini solumak iyi geliyor.
bir de tylol hot icmek akintiyi kesmekte bayagi etkili.

karbonatla tuzu karıştırıp çekmek yarıyormuş, burun estetiği olan bir arkadaşa doktoru söylemiş, bilmiyorum gene de ben olsam tırsarım şahsen.

Bana doktor serum verdiydi, enjektörle püskürtüyordum. Sinüzit için miydi, tıkanıklık için miydi ne. Serum olmasının sebebi de steril ve izotonik olmasıdır diye düşündüm ben.

aknıtıyı kesmek için herhangi bir burna sıvı çekme yöntemi yok. tuz, karbonatlı su vs. gibi şeyler sadece tıkanıklığı açmaya yarayan şeyler. soğuk algınlığı ise akıntıyı kesmek için aferin forte alınabilir. 2-3 saat kesiyo bende. tabi doktor tavsiyesi ile almanızı öneririm.

tuz sinüslerde birikmis sivinin yogunlugunu azaltiyor ve akmasini sagliyor. yani daha da artar. antihistaminik ilaclar mukozayi kuruttugu icin burun akintisini kesebilir ama birden bire olmuyor.

nurofen cold da ultra hızlı kesiyor burun akıntısını.

bir de illa eczaneden akıntı için birşey almak istersen tonimer iyidir candır.

novartis i ara sor.

here you go;

The active ingredient in FORTEKOR is benazepril hydrochloride which is a second generation non-sulphydryl angiotensin converting enzyme (ACE) inhibitor. Following oral administration, benazepril hydrochloride is absorbed and converted by the liver to its active metabolite, benazeprilat.

Benazeprilat acts by inhibiting angiotensin converting enzyme (ACE). This enzyme is part of the renin-angiotensin cascade system and converts inactive Angiotensin I into biologically-active Angiotensin II, the hormone controlling vasoconstriction and release of aldosterone. Thus, ACE inhibitors prevent constriction of the blood vessels, thereby facilitating blood flow and reducing hypertension.

evet anladığım kadarıyla hipertansiyon ve ürinasyonla alakalı. ama östrusla alakasını anlamadım. renin-anjiyotensin ne alaka?

@bas git,
eğer bana soruyorsan, hiçbir fikrim yok. sadece googleladım.

tamam farlutalmış ilacın adı. fortekor bir yanlış anlaşılmaymış:)

diş etleriyle ilgili sorunun direkt sebebi midir bilmiyorum ama sensodyne i her zaman kullanmak doğru değilmiş. bizzat bir doktordan duymuştum. sadece dişlerde bir sorun olduğunda kullanılmalıymış. aklınızda bulunsun. isterseniz normal bir diş macununa geçip bir süre öyle deneyebilirsiniz.

Bu tür durmlrda diş etinden dişe dogru fırçalamak gerektiğini duymuştum. Dişten diş etine dogru fırçalamamak gerekiyormuş. Bu konuda uzman değilim onuda belirtiyim

Sert bir fırçayla günün stresini atar gibi fırçalamak fena hırpalıyor diş etlerini, bende oldu. Mümkün mertebe yımşak olcak, hem fırça hem eliniz. Oral b cross bilmemnenin en yımşağını tavsiye ediyom. Diş eti çekilmesi felaket bişeydir, tedavisi feci yoruyor, geçenlerde tedavisi gören biriyle tanıştım, oradan biliyorum. Konuşmanız falan deişiyo. Bizimkiler'deki cemil abi gibi oldum ama oyle hakkaten.. Dilerseniz o kişiye ulaşmayı deneyip çok memnun olduğu doktorunun telini ele geçirebilirim. Ha bi de sigara ve asitli içecekler çok seviyolar diş etlerini çekmeyi.. Sıcak soğuk geçişleri de çok fena. Sıcak bişeyi buz gibi kolayla götürmek gibi. Yemekleri de kesin deiştirin. Zeytinyağlılardan gibin bi süre. Yedikleriniz ve içtikleriniz çok sıcak ya da soğuk olmayınca daha iyi oluyo.

diş eti çekilmesinin en etkili yöntemi diş ipi kullanmaktır. kendimde aynı dertten muzdaribim ve diş hekimimin bana emrettiği şey bu. günde 1 kere mutlaka yapacaksın diye. eğer yine geçmezse -ki sadece diş ipi değil tabi, yediğin içtiğin, diş fırçalama şeklin, kullandığın fırça ve macun, hayatı yaşayış halin de etkiliyor tabi, hemen bir diş hekimini görmen lazım...

diş eti hastalığına yakalanmış olabilirsiniz. bunu genelde yiyip içtiklerinize bağlıyorlar ama tamamen aileden de gelebiliyor. annemde de var bende de var misal. önlemek için tedaviye başladım ama kullandığım diş macunu sensodyn değil diş eti için özel bir macun. eczanelerde bulunabiliyor. iyi de geldi açıkçası. ama diş eti çekilmesinin bir nedeni de diş taşları oluyor. taş tedavisinden sonra diş eti tedavisine geçmek gerekiyor. o taşlar temizlenirken akan kanın haddi hesabı yok. aman aman. benim de yakında dökülmek üzere dişlerim ne yapacağım bilemiyorum.

bu tip durumlarin bulasici olmasi soz konusu degil. muhtemelen dis eti hastaligi ya da fircalama aliskanliklarinizla ilgili bir problem soz konusu olabilir. dislerinizi fircalarken hassas davranin ve mumkunse dis ipi kullanmaya baslayin.

ne bilim oğlum vatan'ın sitesinde öyle yazıyo. anlamam işte ondan soruyom.

www.remer.com.tr

budur heralde

@nothing ona baktım ama çok datmin olmadım işte.

bill shannon'un resmi sitesinde hastalığın adı Legg-Calve-Perthes Hastalığı olarak geçiyor.

ben de bilimsel bilgi veremiycim, ama benim arkadasimda var mesela kalca bi seysi. yururken hafif topalliyor, ayakkabisini baglamak icin egilemiyor.

saniyorum kucuklugunde romatizma olmustu. iki kemigin arasini acip bi metal falan mi ne eklemislermis. o yuzden sag bacagini kalcadan kiramiyor iste dedigim gibi.

uykusuzluk.

eğer sonradan oluştuysa çok uyumaktan yada uykusuzluktan olabilir, yani kısacası düzenli uyumamaktan. bir diğer ihtimal karaciğerde bi problemden dolayı(ilaçlara karşı alerjik reaksiyon vs.). son ihtimalde ailede ırsı ise. ben de benzer durum söz konusu ama muhtemelen bu yukarıda olanların hepsine sahip olduğumdan :)

@roadrunner merlin: ailede falan bir şey yok. ama son biriki gündür böyle. ilaç da almıyorum:( nasıl geçer peki, onu bilen var mı?

uykusuzluk, yorgunluk sebep olabilir, medikal olarak ne yapılır bilmiyorum ama eğer şansınızı kozmetikte deneyecekseniz , özelikle Shiseido ,Kanebo, Kose gibi japon markalarının envai çeşit beyazlatıcı kremleri var. belki işe yarar. geçmiş olsun.
ha iyileşinceye kadar da kapatıcı olarak, estee lauder double wear i öneririm.

buz?

Sallama çay poşetleri var ya, onları sıcak suya batırın, biraz ılınınca gözlerinizin üzerine koyun ve bekleyin biraz. iyi gelir gözlere.

sallama çay poşetlerini içtikten sonra atmayıp buzluğa atın, sonra çıkarıp kullanın. Bu kalıcı bir çözüm değil elbet ama önemli günlerde işe yarayan bir çözümdür.
Bir de patates vardı sanırım böyle ama ondan emin olamadım pek bak şimdi:)

@zipirinsan, uykuna ve aldığın gıdalara dikkat etmeni tavsiye edebilirim(düzenli uyku, dengeli ve düzenli beslenme vs.). eğer geçmez aksine artarsa bence bi doktora git, en azından neden olabileceğine dair daha sağlıklı bilgiler alırsın. ayrıca yok sallama çay poşeti, patates vs. bunlar esas sorunu çözmekten çok görünümü düzeltmeye dair şeyler, senin durumun daha çok durup dururken oluşmuş sanırım. umarım sadece stress ve uykusuzluktan dolayı geçici birşeydir

pc başında çok durma.

geçmişte sinüzit geçirmişliğiniz varsa bazen sinüslerde iltihap kalıntısı (bu da ne demekse) olabiliyormuş ve de bu göz altılarına vurabiliyormuş. geçen bir tanıdığımın son birkaç yıldır göz altlarındaki koyuluğa böyle bir yorum getirdi doktoru. ama tabii bu sebepten birkaç günde peydahlanır mı böyle bişey bilemem. yine de bir baktırmakta fayda olabilir.

araştırdım buldum, kendi soruma kendim cevap vereyim. bir şey olmaz.

ilaç etkileşimleri:
antihistaminikler; alkol ve antidepresanların etkilerini arttırdığından birlikte kullanılmamasına dikkat edilmelidir.

fazla içme yine de göbek yapar =)

bir cevap daha geliyor soru sahibinden. evet oluyormuş efendim. normalde 3 bira içince kafam hafif güzelleşirdi şimdi 1 bira sonrası aynı durumdayım.

uuu böylece biradan tasarruf edilebilir o zaman =)

böbreğiniz düşmedi mi onca parasetamol ilen?

aile ve evlilik terapileri dernegi'nin sitesine bakabilirsiniz.
kisa zaman once bir kongre duzenlediler, aile terapisi ile ilgili sunum yapan isimler soyle gozukuyor:
hakan yuksek
hejan epozdemir
kultegin ogel
mehmet zararsizoglu

www.aetd2009.org
aetd.org

bu listedeki üç kişiyi tanıyorum onlardan sadece kültegin ögeli şiddetle öneriyorum(diğer 2sini aynı şiddette önermiyorum)