@stavro'ya ve @Leonardo~Da~Vinci'ye KESİNLİKLE KATILMIYORUM. (üstelik duyuruda bu arkadaşların pek çok cevabını takip eder ve doğru bulurum, konudan alakasız yazmak istedim : )
kadın cinaytleri politiktir. erkek şiddetinin bir ürünüdür. katil zanlılarının cinsiyetleri yani "erkek katil" olarak anılmaları doğru ve yerindedir.
bunu kimi erkeklerin ön yargılı yaklaşımında olduğu gibi; "ama feministler olayı genelliyor" bakışından bağımsız olarak yazıyorum.
kadınlar, "kadınlık algısı" daha doğrusu yanlış algısı yüzünden öldürülüyor"
1.toplum ilkelleştikçe vahşet/vahşi yönelimler yükselir, empati düşer, insani olan değerler azalır; bu bazı yorumlarda geçen cinayet/şuç oranındaki artışla da ilgili.
2. kadın cinayetleri gelişmemiş ve bir şeyler muhafaza eden (kabaca eski düzeni muhafaza eden, muhafaza etmesi gerektiğine inandırılan ) toplumlarda kadının özel alanda tutulmasına yönelik algıyla çatışan durumlarda ortaya çıkıyor. sade anlatmaya çalışacağım.
kamusal alan ve özel alan olarak iki ayrı kavram vardır.
kadın evde muhafaza edilmek istenir, çünkü güç sahibi (feodal yapı;ataerk) erkek olarak görülür.
sokaklar erkeğin
iş dünyası
okullar
sinemalar,
barlar,
neredeyse kutsal mekanlar bile erkeğindir kadınsa evde yani özel alanda durur.
aklınıza lütfen bir kadının istediği saatte çıkıp istediği sokakta gezip gezemeyeceğini, istediği barda eğlenip eğlenemeyeceğini getirin; ya da bir erkeğin işsiz ve evde karısına ev işlerinde yardım ederken girdiği depresyonu getirin.
neyse çok şeyler yazılır da söylemeye çalıştığım şey; kadın her nedense "korunması" gereken bir varlık olarak görülüyor. ulan kimse de demiyor madem korunacak bir tehlike var biz bu tehlikeyi kaldıralım o zaman diye.
3.erkeklik inşaasının kadın üzerinden kurulması ki en en en önemlisi bu. yani toplum, yetiştirdiği erkeği belli kodlarla var ediyor; senin gururun, ahlakın şerefin, kadınlar üzerinden okunur diyor. işte kızın varsa şöyle olmalı, annen hayattaysa böyle olmalı, kız kardeşin varsa şöyle davranmalı, eşin olursa şunu şunu yapmalı...
yani erkeğin birey olarak kendini var etmesine olanak tanınmıyor. (dolaylı olarak kadının da)
belki evlenmek istemiyor erkek, belki baba olmak istemiyor ya da belki heteroseksüel bir ilişki bile istemiyor ama baba olmak da evlenmek de iş güç sahibi olup eve ekmek getiren olmak gibi pek çok kod erkeğe yüklenmiş oluyor.
bunların ahlak, şeref, namusla ilgili olanlarının pek çoğuysa kadın hatta kadın bedeni üzerinden oluşturuluyor. doğduğu andan itibaren bununla yetişmiş bir erkek üstesinden gelemeyeceği bir durumla karşılaştığında biraz da ilkel ve eğitimsizse (eğitimden kastettiğim okul değil tabiiki daha yolda yürümeyi, trene/otobüse,inip binmeyi bile bilmeyen bir toplumuz biz) ilk aklına gelen şiddet oluyor, çözemediği şeyi yok ederek sorundan kaçıyor.
sorunun köküne sen ben insek olmaz,toplumun cahilleştirilmesi, fakirleştirilmesi, kadının geri plana itilmesi/kamudan uzaklaştırılması sistematik bir politikadır. bunlar sadece bu politikanın ürünüdür.
çözüm, başta erkek çocuklarını (3 yaştan itibaren) ve tabii kız çocuklarını da eril söylemden uzak yetiştirmek, her çocuğa iyi eğitim verebilecek ortam /olanak sağlayabilmek. insanları başta aile ortamında çocukları "doğru SEVEBİLMEK" anne baba sevecek, sevmeyi sevilmeyi tattıracak öğretecek, sonra da iyi eğitilmiş bir birey yapacak.
0