kargo - yanımda sen olmayınca

eyvallah. ekledim bu şarkıyı da.

Ay bi sarki vardi sarilmandan belli kirican mi belimi diye. Pin up diye bi kiz grubu coverlamisti. Nedense aklima direkt o geldi.

Sonra bi de sarisinlar boktur vardi.

Pin up aslında aklımdaydı ama ses kalitesi çok kötü yahu. canlı versiyonu var ütüyle kaydetmişler gibi.

110-bitti mi?

murat akay - yakışıklıyım

beni sevme gibi bi şey vardı

sertap erener in şarkısını beyaz değiştirmişti . umrumda değil iyi ki bitti
beyaz ın versiyonu süperdi .

athena serseri mayın

grup vitamin al aşkını sok gözüne

(bkz: starbucks)

baristasepeti.com tek taze kahve satan site. değirmen de mevcut.

yaz okulu, yazı geçirmenin en kötü yoludur. mecbur kalmadıkça(önşartı olan ders, okul uzatmanın kesinleşmesi gibi) gitmemekte büyük fayda var.

eğer yaz okulunda hiç bir şart olmadan ders alabiliyorsan ve okulu erken bitirmek gibi bir hedefin varsa kal derim.

evet sıkıcı olabilir ama yaz okulunda ders geçmek daha kolaydır faydalı olur.

bütün yaz sıcakta kavrularak okula gitmek zorunda kalırsın, ama sonra genel ortalamanı havalara uçurduğunu görünce çok mutlu olursun. kal.

anlaşılan sene sonunda fazla dersim kalırsa yaz okuluna kalmam daha faydalı olacak

ctrl + alt + delete ,açılan pencerede sağ sekmeye yani işlemlere geçeceksin.ordan programın adını bulup işlemi sonlandır.bu kadar.

görev yöneticisini açtığında işlemler tabından direk sonlandırabilirsin. yoksa başka bi şey mi kasttettin?

evet zaten sorun görev yöneticisini açamamam bu program yüzünden. aynı şekilde bu program yüzünden pc de kapanmıyor.

"başlat->çalıştır"a yazılacak bir şeyler var mı?

windows ekranı gelmeden f8'e basarak güvenli kipte açıp silmeyi deneyebilirsiniz.

alt+f4?

ya adam kod soruyorum demis, siz guvenli kip diyosunuz ya.

hocam, calistir'dan taskkill /f /im xxx.exe yaptiginiz zaman kapatmasi lazim programi sorgusuz sualsiz.

netten basvurman gerekiyor.

öyle de sanki yoğun olmadıklarında gidip hemen alınabiliyordu gibi hatırlıyorum.

bugün öğle saatlerinde ordaydım bomboştu bir bekleyen bile yoktu. şu aralar müsaitler demek ki. netten başvurup giderseniz 1dkda alırsınız.

ben aksaraydan aldım. o zaman yoğundu. başvurdum 1 hafta sonra gel dediler ben 6 gün sonra gittim çıkmamıştı bi gün sonra gittim aldım.

illa netten başvurmak zorunda değilsiniz ordan da başvurabiliyorsunuz, öyle olunca vakıfbankta sıra beklemeniz de gerekmiyor hem. normalde 1 hafta sonra gelin diyorlar ama kastırıp da alanlar olmuş hasanpaşadaki şubede.

sabah erkenden gitmeniz yararınıza olur

öğlene doğru ana baba günü gibi oluyor

öğleden sonra gidip yarım saat içinde aldım.

sevmiyorlar değil de dalga geçiyorlar. robin fransız olsaydı fransayla dalga geçerlerdi.

Kiskaniyorlar biraz da, cunku Kanada, ABD'nin daha duzgun hali...

(bkz: blame canada)

the simpsons'ta da geçirirler bol bol.

hangi konularla ilgileniyorsun bilmiyorum ama ben technet ve exploring windows newsletter'larina kayitliyim. (profile.microsoft.com)
ayrica cnet'in newsletter'lari var ama onlari sitelerinden takip ediyorum: reviews.cnet.com
diger cogu haberi de genelde netvibes sayesinde feed'ler ile takip ediyorum. geek.com'dur, bildirgec'tir vs.

genelde bu duyurulara stumbleupon denir. Ben de kullanıyorum arada bir mail atıyorlar. İlgilendiğiniz alanları belirtiyorsunuz. Size o alanlarla ilgili site tavsiye ediyorlar.

bi şekilde (mesela stumbleupon) ilgi alanlarınızla ilgili yeni siteler keşfedin. bunların rss feed lerini rss reader ınıza ekleyin. böylece spam derdi olmadan sadece ilgi alanınızla ilgili güncel saf bilgi elde edersiniz.

hiç mi yok ?

iade et. paranı verirlerse zaten üstlerine düşeni yapmış oluyorlar. kargo belgelerini felen sakla tabi. ama sonra işi yokuşa sürerlerse hakem heyetine git, sikayetvar.com a döşen vs.

ben bu mantığı anlamıyorum. beğenmedin, başka ürün geldi, adamlar geri gönder paranı verelim demişler, daha ne istiyorsun? neden bu sadizm?

@yazar k
cezanın önemli bir unsuru da caydırıcılıktır.
Bendeistiyorum.com bu dolandırıcılığının bedelini ödesin ki, hem o site hemde başka siteler benzeri işlere kalkışmasın. kimse rencide olmasın.
Yarin öbür gün, birisine hediye alırken çakma ürünlen başbaşa kalırsanız içine düşeceğiniz durumun stresini bir hayal edin.

@want2die: Öncelikle belirtmem gerekir ki: sizin verdiğiniz örneklerdeki gibi bir ihmalkarlığım olduğunu düşünmüyorum.
Sizin tavsiyeniz, paramı geri alabilirsem bununlan avunup, onların başkalarını dolandırmasına göz yummam yönünde anlaşılan. Sanırım öyle de yapmak zorunda kalacağım.
Ama size rağmen, güzel bir tavsiyede bulunan çıkabilir diye ümidim var.

polise gidin, fotoğrafçılık sitelerinde ayıplı mal sattıklarını duyurun vs.

hukuki açıdan bilemiyorum tabi durumu ama böyle şeylerin kulaktan kulaga yayıldıgını gözönüne alırsak internette bu durumu duyurmanız ve bu bilgiyi yaymanız da cezalandırmanın bir yolu.

hemen bir tüketiciyi koruma derneğine gidin elinizdeki tüm belgelerin fotokopisi ve ürünüde yanınıza alın, mutlaka size yardımcı olacaklardır. kamil koçun otobüsleriyle ilgili bir husuta bana çok yardımcı oldular.

şikayetvar.com' da şikayet edersen hem sesini pek çok kişiye duyurmuş hem de sorununun çözümü için iyi bir adım atmış olursun.

Basit bir yöntem olarak aynı anda aynı isim verilecek resimleri seçip F2'ye basın ve istediğiniz ismi yazın. Örneğin "Mart" yazarsanız, resimler "Mart(1)", "Mart(2)" ... "Mart(n)" şeklinde isimlendirilecektir. Topluca değiştirmekte başka bir kasıt var mı bilemedim.

total commander.

44 un dedigi gibi yapınca bilg kitlenıyor. saglam bi ram&cpu yoksa deneme.

picasa 3

PS FileRenamer

Useful File Utilities

oyun saveleri uzun sürelerdir program files altındaki directory'de tutulmuyor. belgelerim içinde bir klasör oluşturuyor oyun ve onun içinde muhafaza ediyor. EA için durum böyle midir bilemicem ama bir çok oyun firması bu şekilde yapıyor.

Ve evet eğer bu şekildeyse senin saveler nanaykente gitmiş.

program files ta değil application data'da olması lazım bu oyunun save leri

edit: evet yedeğini aldığınız yerde ya da belgelerimde değil. şurada:

C:\Documents and Settings\Your User Name\Application Data\My Battle for Middle-earth Files

donanimhaber forumlarına da bak.

teşekkürler bozo.

17 inç crt möitör var philips.
40gb maxtor hdd var
radeon x550 256mb ekran kartı var.
optik mouse multimedya klavye desen zebil gibi.
onların haricinde psu lar çeşitli kablo dönüştürücü bir ton ıvır zıvır var.

onu bunu bilmem de windows eğer 64 bit değilse 4 gb ram'i görmez, aklınızda bulunsun.

* 4 adet DIMM yuvası ile 8GB'a kadar Çift Kanal bellek desteği
* DDR2 1066*/800/667MHz
diye yazmışlar anakrtınızın sitsinde. var olan ram leri oynatmanıza gerek yok. boş slotlardan birine alacağınızı takın. zaten bu anakart ram seçmeyen toleransı geniş bir anakarttır. sorun çıkartmaz. yine de yeni ram takmadan önce bios sunuzu son versiyona güncellerseniz daha iyi olur tabii.

İşletim sistemi Windows Xp pro. service pack 3
64 bit dediğiniz ne bit yeniğidir fikrim yok.
bios güncellemesi nasıl olur ki?

bu ikisi arasında ki fiyat farkını anlamadım
www.vatanbilgisayar.com
www.vatanbilgisayar.com
cevaplar için teşekkürler.

ayrıca anakartınız çift kanal ddr desteklediği için, ram olarak 2gb.lık tek modül yerine, aynı ram'dan 2 tane 1gb. şeklinde alıp sarı slotlarınıza takarsanız, daha verimli bir performansa sahip olacaktır.

Şu köprü belki faydalı olabilir : www.chip.com.tr

bence 2x2gb'ye gitmeyecekseniz, boyle simdiki hali daha iyi. twinmos iyi markadir.

windows 2002 versiyon olduğundan kelli 32 bit miş. daha önümüzde çok yol var teşekkürler.

sen bana flashı ver
ben sana sesi vereyim :)

firefox'a downloadhelper'ı kurarsanız sitedeki şarkıları, videoları indirebilirsiniz.

çok analog bir yöntem olacak ama iki ucu erkek stereo kablo alırsın kısasından. iki ucu da giriş olan kulaklık kablosu yani =) sonra bir ucunu bilgisayarın hoparlör çıkışına (line-out) diğer ucunu da line-in ya da mikrofon çıkışına bağlarsın. bir tane ses kaydedici program edinirsin. videoyu başlatıp sesi kaydedersin. büyük olasılıkla o ses kaydedici program .wav dosyası olarak kaydeder. ondan sonra kayıt sorunsuz olmuş mu diye dinlersin. bir sorun yoksa .wav'i .mp3'e çeviren bir program bulup şarkına kavuşursun.ama daha yazılımsal bir çözüm muhtelemen mevcuttur. youtube video downloader gibi flash player tabanlı video sitelerindeki videoları bilgisayara indirmeye yarayan programlar var. sothink web video downloader gibi. onlardan biri belki direk websitesinden mp3 olarak çekmene yardımcı olabilir. eğer web sitesinin adresini verirsen bir incelemek isterim =)

iş inada bindi. biz bu sesi ordan çekmeden memlekete dönmeyecegiz :)
link ver yarın kaynağını indirip açarım ve sana iade ederim :)

linki verirsen yardımcı olurum, gayet aylak ve yardımsever bir insanım.

(bkz: jet audio)

eğer cache e yüklenen bir şeyse downloadhelper alır onu. yok flasha gömülmüşse total recorder pc den çıkan her sesi kaydeder.

jet audio ve total recorder'e bakıp deneyeceğim şimdi. cevaplar için teşekkürler.

örnek site vermek gerekirse beatport.com gerci bu sitedekiler nette var bulup indirilebiliyor ama örnek olarak verdim siteyi. burdaki çalan parçaları almak için mesela.

Bu kadar kasmalara gerek yok sanırım.Ses aygıtlarından kayıt ı seç,ordan mikrofon deil hat girişini seç.Böylelikle PC den çıkacak her sesi kaydetmiş olucaksın hoperlör acık olsada olmasada

@theconqueror : sanırım verdiğin linkteki anlatım benim işimi halledecek.

hsbc yüksek limit verir, öğrencilerin yarısında var. iş bankası da çok uğraştırmadan verir kart.

yasal düzenleme yapıldı. gelirinizi belgelemeden yüksek limitli kart alamazsınız.

gördüğüm kadarıyla kefil falan uğraştırmadan hsbc ve işbankası veriyor. işbankasını bilmem de hsbc 750 lira aylık limit veriyor.

herhangi bir şubeye gitsem belgesiz felan öğrenciyim diye alabilir miyim bu 2 bankadan. bir de başka yok mu banka bunlardan başka, bana 4000 5000 tl limit gerekiyor artık 1 den fazla alcam sanırım :B

finansbank da verir kredi kartı uğraştırmadan. bunlar belge istemez ama en azından bi öğrenci belgesi ya da öğrenci kimlik kartı isteyebilirler.

öğrenciye de gelirini belgelemedikten sonra kimse 4000-5000 lira limitli kart vermez. hsbc nin 750si bile çok bence.

çayın içinde bekletmek. o şekilde demleyebilirsin bile sanırım. sonra saç kurutma makinesi ile kurut, kırılgan olur. kırılgan olur ne yaa? duygusal gibi :)

üşengeç bir insansan afiyetle içtiğin bir kaç sallama çay poşetinin suyunu azcık -çok değil!- sıktıktan sonra kağıtların üzerine koy, yat uyu sonra o kadar çaydan uyuyabiliyosan :)sabah kalkınca kurumuş ve sararmış olur, bi de güzel bir doku kazanıyor çayı yiyince. dolgun böyle.

kahve de olabilir.

www.things-to-make-and-do.co.uk
şu tutorialın ilk iki basamağı işinize yarayabilir.

kahve kokmaz mı?

çakmak tutarak da yapabilirsin. hatta kenarlarını baya baya yakıp böyle dekoratif görüntüler verebilirsin. ben denedim daha önce, işe yarıyor.

fırında yapabilirsin

çay, özellikle kaçak çay -zift gibi oluyor, yapmıştım-, ceviz kabuğu, yaprağı vs. güzel renkler veriyor, hoş desenler çıkabiliyor.
ateş tehlikeli, tavsiye etmem. kağıt kenarına şekil vermek için hoş ama kağıdın rengini değiştirmek için boyamak daha makul.
hatta kağıdın bir kısmını bir çeşit, bir kısmını başka bir çeşit boyayarak artizlik de yapabilirsiniz.

Sanırım yazılı-çizili kağıda uygulamak istemişsin ve kazaya kurban gitmişsin harita konusunda. Bence kağıda ne yazacak ya da çizeceksen önce boş kağıda sarartma işlemini gerçekleştir ve sonra yaz-çiz. böylesi senin için daha makbul olur.

Limon sürüp lamba gibi bir kaynak altında ısıya maruz bırakılabilir.

arkadaşının portunu kendi ip'ne atayıp dene (eğer port forwarding yapmışsanız), tabi seninkini de ona.

torrent programı, torrent seed leri, işletim sistemi vs. her şey aynı mı ki hızların 50-50 bölünmesini bekliyorsun?

ama diğer pc'nin bağlantısı çıkarılınca, hızın artması, torrent seed ya da programın ne olduğu bağlılığından kurtarır problemi.

Kulandığımız torrent programı, işletim sistemi, servis pack ve diğer güncelleştirmeler vs. aynı, evet. 3. parti olarak kullandığımız programlarında bir iki istisna haricinde hepsi aynı. Genelde simulasyon yazılımları mevcut bilgisayarlarımızda.

Seed konusuna gelince bir keresinde evde kimse yokken aynı torrent dosyalarınıda denedim o 70 civarı ben 30 civarı bir hızda takıldım. Nadiren oran 65:35 oldu. Bunu yaparken üyelikli bir torrent denedim çünkü diğer ücretsiz torrentlarda ratio önem arzetmediği için ağ üzerinden iki bilgisayar birbiriyle paylaşabiliyor.

edip in ilk cevabındaki önerisini deneyeceğim fırsat bulunca. Başka bir öneri?

bigün bu sorulara ben de net cevaplar vericem.
1- bujide klasik/MPI motorlarda 8-10 arası, GDI motorlarda 12.5 civarı sanırsam. diesel'de ise 16-24 arası.
engel de sanırım içeride hem yakıt hem hava varken belli bir sıcaklığa kadar sıkıştırabiliyoruz, sonrasında kendiliğinden patlıyor. diesel de bunu farkedip önce havayı sıkıştırıp sonra yakıtı püskürtmüş zaten.
2- diesel'in devir sayısı daha düşük. diesel daha ağır. (bildiğimiz ağırlık) diesel daha gürültülü. diesel'in ilk hareketi daha zor. (bunları yazmışım ama diesel'in de devir sayısı artırılıp sessizleştiriliyor diye de eklemişim, bilemedim tam.)

1-kullanılan malzemedir. piston ve yanma odasının dayanımı sınırlar.
2-dizel alınır
dizel daha az yakar, dizel daha ucuzdur, torku fazladır, dizel çevreyi daha az kirletir.
3-viskozite, akıcılığı gösterir.
4-doğal gaz, keroten ilk akla gelenler, daha zorlarsan belki kömür tozu gibi
5-en önemlisi verimi fazladır ve gaz türibini sayesinde daha esnek kullanım sunar(kısa sürede devreye girer çıkar, bakımı vs.)

üşendiğimden bildiğim kadarıyla çok kısa cevaplar verdim. bu sorduklarının hepsi ayrı birer ders konusdur.

1- sanal uyku cevaplamıs
2-butcene baglı o, performans seviyorsan benzinli alırsın. cok daha gucludur atiktir fln.
3-viskozite, kimyasasl içerik karsılıgı da olması lazım onların.

1- Sıkıştırma oranını arttırmanın önündeki en büyük engel detonasyondur. Benzin her ne kadar buji,ile ateşleniyor olsa da, yeterli basınç/ısı altında kendiliğinden patlayabilir(piston üstünde biriken sıcak kurum da ateşleme başlatabilir). Benzinin oktanı arttıkça detonasyon riski de düşer.

Birde knock sensor diye birşey vardır günümüz motorlarında, zamansız patlama başladığı anda müdehale eder, hayat kurtarır. Bu meret sayesinde ateşleme zamanı sürekli daha ileri alınmaya çalışıp, motorun daha verimli/performanslı olarak işini yapması sağlanır.

23'ye bir ek, ilk alışta dizel arabalar benzinli arabalara göre daha pahalıdır, herkes kullandığım yakıtla bunu amorti ederim gibi düşünür ancak şunu söylim;
eğer arabayı sadece ihtiyaç halinde kullanacaksan, çok uzun yollar katetmeyeceksen benzinli daha karlıdır. ayrıca servis ve parça ücretleride benzinlilere göre daha pahalıdır.

skatheist in bahsettigi olaya vuruntu da denir.

www.bmwteam.net

İçten yanmalı motorlarda egzoz zamanının sonuna doğru emme subabı açıldığında, silindir içinde vakum oluşturulmadığı halde silindir içine hava yakıt karışımı nasıl alınır?

Buji ateşlemeli ve sıkıştırma ateşlemeli motorların yakıtları arasındaki farklar nelerdir?

Bu sorulara da yardım ederseniz işim bitiyor.

en.wikipedia.org(steel)

bi bağlama elemanları(basitçe vida) broşüründe "paslanmaya karşı mavi oksit kaplı" gibi bir özellik yazmışlardı bu olay için. tam teknik adı nedir bilmiyorum ama bu bluing işlemi "paslanmaya ve korozyona karşı çeliğin pasivasyonu" demek.(tr.wikipedia.org) ya da "blued razor blade" için "paslanmaz jilet" dersin olur biter.

(bkz: meneviş)
(bkz: menevişleme)

Bor yağı ile yapılırsa dadından yinmez :))

bu wikipedia'da bluing adiyla anilan islem. bunun siyah-kahverengi renk veren turleri de var.
menevislemeden gelen mavi renk ise daha baska bir nedenle oluyor: celik yuzeyinde olusan cok ince oksit filminin kalinligina bagli olarak degisen -evet agirlikla mavimsi- bir renk olusuyor. rengin olusma mantigi sabun kopugunde renk gormekle ayni, isigin o tabakadan kirinimi sonucu olusuyor. mavilestirmeden bu nedenle farkli.

temperlemek le pasivasyon farklı seyler ki ? birisi ısıl bir islemken digerinde oksitlenmesini engelliyorsun.

simdi o uçan ördek vurulan oyun üzerinden gidersek, ördeklerin oldugu kısımlarda ışığa duyarlı diyot (fotodiyot oluyo) varmıs. o tabancadan ışık yansıyınca ekrana eger ördege denk gelirse tv de saniyelik bi ekran beyazlaması oluyomus hatta. denk gelme sırasında olayın mekanizması ters işliyodu ama o ara tıkınmakla mesgul oldugum icin tam kavrayamamışım :)
eger anahtar kelimeleri dogru seçip google da aratırsanız bir sürü kaynak bulabilirsiniz gibi geliyor bana.

(bkz: duck hunt)
tetiği çektiğinizde ördeğin olduğu yerde insan gözünün algılayamacağı bi sürede (tek karede) bi beyazlık çıkar. eğer doğru nişan almışsanız tabanca bu farkı anlar ve vurmuş olursun. tabancanın içinde mercek ve foto diyot vardır.

edit: yukarıda cevap verilmiş ben yazarken ama öyle değil. tabancadan ışık çıkmaz.

en.wikipedia.org

peki diyelim ki ben baska bir televizyona yarim saniyelik aralikarla gidip gelen beyaz goruntu verdim. oyun calisirken ben tabanca ile o beyaz ekrana ates ediyorum, ordek vurulmus olur mu?

@kadirsavun, bu prensibe göre olması lazım

alışveriş merkezlerinin içindeki ufak mağazalarda var. benim bildiğim içerenköy carrefour'daki bauhaus'da olması lazım. ayrıca anahtarcılarda da bulabilirsin.
bunların haricinde alışveriş sitelerinde de bulabilirsin.

www.maktasarim.com

altta satış noktaları diye link var.

kaç para bunlar? bilen var mı? peki anahtarların kafalarını kesip mi yerleştiriyorlar içine?

@dehri: geçen sene sormuştum fiyatını. hatırlamıyorum şimdi ama oldukça yüksek bir fiyat demişti adam bana.

@dehri
evet anahtarın şişkin kısmını kesiyorlar, işe yarayan kısmı kalıyor geriye. geçen bendeistiyorum com iki tanesini 10+kargo ya sattı. tabii bunu kullanabilmek için yukarıda verdiğim linkteki yerlerden birine gidip taktırmanız gerek, onun için de ayrı para isterler. bir de şimdi gördüm gittigidiyorda birisi tanesini 10+kargo ya satıyor.

Bizim burda da bi bayisi var elinde şu an kalmamış slotlardan ama tanesini 5 TL ye satıyordu, her anahtar için de 5 TL alıyori Yani toplamda 20TL ediyor. Bana o kadar çok gelmedi slotlar gelsin ben de yaptırmayı düşünüyorum...

resimde gördükleriniz yurtdışında yapılmış olanlar. Biraz pahalı diye forumlarda yazmışlar 295$lık fiyatla satıyorlar. mak tasarım yurtdışına satsa ihya olur herhalde. ben mecidyeköydeki anahtarcıya sordum yazark'nin yazdığı cevap üzerine şu anda yok elimde 4 anahtarı da taktırınca 20'ye olur dediler.

buna akbil ekleyebilen bir yer de olsa süper olur.
ayrıca evet fiyatları düşmüş demek ki. ben ilk çıktığı zamanlarda bauhaus'ta sormuştum.

SLOT un arka tarafında bir halka var.Ben akbilimi oraya taktım.Çok pratik.

2- ikiz kule, uçak, bin laden sözcükleri aynı anda geçtiğinde de direkt atom bombası yolluyorlarmış. temiz iş.

2. soruya cevap efsane o. telefon versiyonu var onun. bomba usame terörist uyuşturucu dersen telefonunu takibe alıyorlarmış. telefonu her seferinde bu kelimelerle açan arkadaşım var. çok vakitleri varsa takip etsinler görüşmelerimi diyor.

2. bunlar usa patriot act ve usa patriot act 2 geyiğidir.

hiç de efsane falan değil 11 eylülle ilgili bi belgeselde de bahsediliyordu bu durumdan. hem neden efsane olsun ki gayet de mantıklı. mail serverları adamların elinde diil mi(usa) hatta olmaması saçma gelir bana. google ın yapabildiklerini gördükten sonra atılan maillerin içindeki sözcük taraması yapılması ve ayıklanan maillerin bi yere depolanması kontrol edilmesi vs. çok da zor değil hea?

2- (bkz: echelon)

Varsa da modoko'dadır. Oradaki mobilyacıların kendi atölyeleri var zaten. Gidip derdinizi anlattığınızda muhtemelen çoğu yapacaktır ama pek ucuz olmaz tahmin edebileceğiniz gibi.

bi' arkadaşım modoko' da bi' mobilya firmasında çalışıyor tasarımcı olarak . ona mail attım böyle bi'şey yapıp yapmadıkları ile ilgili. olumlu- olumsuz haber vereceğim.

arkadaşımdan haber geldi. özel dizayn yapıyorlar. mail adresinizi verirseniz iletişim bilgilerini gönderebilirim.

fatihbayrak et hotmail dot com

buraya mail atarsanız gönderiyim iletişim bilgilerini.

modoko var mı anadolu yakasında.

evet var.

coen kardeşler = the big lebowski

no country for old men'in coen'lerle pek bir alakası yok. çok çizgilerinin dışına çıkmışlar. kara mizah kavramının "kara" kısmını korumuşlar, mizahı yok saymışlar. bence ama yine kronolojiye bağlı git. bak imdb'ye, 85 sonrası öncelikle şunları izle;

raising arizona
barton fink
fargo
the big lebowski

benim fantastik dörtlüm bunlar şahsen.

big lebowski. barton fink te olabilir ama lebowski daha neşeli bir film.

bu kadar önemli mi kısmını yeni görüyorum. bir sinemasever için önemli, eline mısır pörtleği alıp "hadi bugün bir şey izleyelim"ciler için zerre önemli değil. ikinci grup pek bakmaz set ekibine. misal benim kurgu yönetmenine göre film seçtiğim de oluyor.

bir de mesela the man who wasn't there'e bak. ben hiç beğenmemiştim gerçi. coen'ler türü mizahı sevip de bu filmi beğeneni de tanımıyorum. anladığım kadarıyla millet kafanı karıştırmış. herkes kendince bildiklerini söylemiş. benim için bu ikiliyi özetleyen en iyi cümle şu entry'nin ilk cümlesidir;

(bkz: #4031722) (noktalamadan sonra verilmeyen boşluklar da cabası)

sabrını zorluyorum sanırım.

coen bros hayranlarının çoğunlukla amerikan hayranı olduklarını da tecrübeyle şahit olmuşumdur.ama gerçekten hayran olanları kastediyorum.yoksa filmlerden hiçbir şey anlamayıp laf olsun hava olsun diyerek özentilik yapanlara değil lafım.
bu dediğim tabi sizin için geçerli değil leylak şarabı.(yeni başlıyomuşsunuz çünkü)ama ben koen bros hayranı olmamakla birlikte izlediklerim arasından,fargo, theman who wasn t there (ki bence bundan başlayın mükkemmel bir senaryo her cümle ayrı güzel)
big lebowski de hoştur fakat sabır gerektiren bir yapım ehehemem diye gülersin belki ama sıkar bi süre sonra o bakımdan ilk bunu izlemeyin derim.(amerikanlığa övgü niteliğinde bir filmdir aslında)
bad santa ve o brother where art thou? ya bakmanızda da fayda var.the man who wasnt there ve no country for old man favorilerimdir.
kafanız karışmasın diye söylüyorum ilk bad santa ya da bro where art you izleyin evet böyle yapın pişman olmıycaksınız gülerken düşünecek düşünürken ağlıycaksınız valla.

edit: süper diyaloglarıyla,kasmayan komiklikleriyle nefes kesen millers crossingi unutmuşum
edit:fargo nun abartıldığına bakıp ahhaa süper bir filim önyargısı oluşmasın kafanızda.filmin öyle vaatleri yok zira izlediğinize pişman bile olabilir bu ne lan diyebilirsiniz.işte bu sebeple yeni başlayanlar için fargo önerilmez.keşke hiç başlamasaydım diyebilir diğer güzellikleri kaçırabilirsiniz."""fargo yu erteleyin"""

coen'e giris ise olay, bence fargodur ilk seyredilmesi gereken. ille kronolojik gidilicek diye bisey yok zira her yonetmen stilini ilk bastan tutturuyor diye bisey yok.

the big lebowski den başlayıp fargo ile bitirin. yine de sıralama çok da önemli değil bence.

yahu aslında no country for old men'e giden shortest path'i bulmak amaç. çünkü arkadaşlarım hediye etmiş ve yorum bekliyorlar. diğerlerini daha sonra izlesem de olur. fargo - the big lebowski - no country yapıyorum o halde. ya da araya millers crossing'i de alabilirim.

o brother where art thou?'yu izleyin derim.

(bkz: the big lebowski)

barton fink i mutlaka izlemelisin.

doğru bildiğini yapma konusunu takdir ediyorum, en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir. ben hakkımı savunan bir insanım, dolayısıyla bundan rahatsız olacak kişiler oluyor. çalışmayı seviyormuşsun, yaptığın işi de seviyorsan zaten problemin büyüğünü çözmüşsün demektir bence.
yapmak istediğin şeylerin, gezmek istediğin yerlerin listesini çıkar. pozitif ol. (bkz: karma felsefesi)
bir de imla kurallarına dikkat et:)

şu an toplumdaki yoğunluk saydığın özelliklerin aksi yönünde daha fazla. bir farklılık yaratıyorsun. farklılık da dikkat çeker. bu sebepler yüzünden yargılanman ya da dışlanman gayet normal. oldukça saf bir kişiliğin var gibi. bu yapıda ayakta kalman gerçekten çok zor. insanın içinde eyleme dökmese dahi birazcık fesatlık olmalı. kıskançlık, para bunlar konu dışı. insanlara inanmak konusunda ise herkese güvenmeye çalışma derim.

özetle nasıl istiyorsan öyle yaşa ama dünyanın kötü bir yer olduğunu da aklından çıkarma.

sevişmen lazım.
(bkz: saldiray abi)

jeux d'enfants
wristcutters a love story

delicatessen biraz vahşi kaçabilir, sevmeyebilirsiniz. onun dışında yukarıdakilere katılmakla beraber ekliyorum:

(bkz: a la folie pas du tout) yine audrey tautou

ben pek alaka kuramamıştım ama sözlükte falan peri tozu'nu (türk filmi) ilişkilendirmişlerdi.

jeux d'enfants örneği verildi madem,

before sunset
before sunrise

(bkz: Edward Scissorhands)

www.imdb.com Ensemble, c'est tout
www.imdb.com Hors de prix

Benny & Joon, Chocolat, Garden State, Reality Bites, ve kesinlikle Tatt av kvinnen.

amelie'nin hangi yonunu begendiginizi, ona hangi yonden benzeyen bir film aradiginizi belirtseydiniz daha dogru yanitlar alabilirdiniz.

benim borcok yonden benzettigim film mike leigh'in "happy go lucky"sidir.

evening olabilir. claire danes'in oynadığı. ama %100 değil, izlerkenki ruh hali benziyor.
biraz da eternal sunshine of the spotless mind. ama yine %100 değil. bunları ben aynı kategoriye alırım.

Icarus: Sanctuary of the Gods
www.gamespot.com

siz onu ekleyin? ben eklemiştim yav diye sorarsa da "ben eklenmem, eklerim" dersiniz.

yani "yanlışlıkla ignore'a bastım" diye mesaj atıp ekleseniz sorun olur mu ki?

ignore'u geri alma diye bir olay yok sonuçta.

yapılan teklifi geri almanın yolu var mı?

@yazar k

işte o yok anasınısataym.. kanımca çok büyük eksiklik..

@yazar k yok.

bu şekilde bulmak zor gibime geliyor ama bir tane dandik oyuncak tank alıp ondan sökülebilir gibi.

karaköy diyesim geldi. envayi çeşit hırdavatçı var.

o tip lastikler sanayide makineler için kullanılabiliyor. o yüzden eminönü'ye falan bir bakın isterseniz ya da yedek parça satan bir yerlere.

sanayi sitelerinde kayış, v kayış satan yerlere sorun. dişli kayış sonuçta bu da.

Lego'nun kimi setlerinde böyle güzellikler oluyor, zeke bey olsaydı yazarmış setin numarasını bak haha.

dorian greyfurt'un dediği gibi karaköy'e gittik.

tünel'in hemen karşısındaki yerde, 58cm çapında 2 adet özel tırtıklı kayış kestirdik.
ikisi sadece 10 tl tuttu.

tedaş ayedaş oldu. bankalar siteleri güncellemediler. tedaş deyip, abone numarasıyla(ya da tesisat no muydu?) yatırmaya çalışın, olması lazım.
(bkz: #6307293)

Garanti için konuşuyorum, eskiden sistemde hem Ayedaş hem Tedaş vardı, artık sadece Tedaş var.

sui'ye ek: hatta garanti'de "ayedaş faturası için tedaş seçerek yatırın" diye de not var yukarıda.

calıstırmaz.

çalıştırır da işkence olur işlem yapmak. menüleri falan gezersin en fazla heralde.

aslında zamanında 2001 felan bölüm labında p3ler vardı catia çalışıyordu sanki bir önceki sürümü 4 müydü... neysecime. 256 ram nereden bulucaz? :)

donanimhaber ikinci el forumlarında bulursun.

bana da olmuştu, faturası varsa git değiştir.

ipod kulaklığı ise normaldir, olabilir.

normaldir kulaklıkta elektrik gezer. aldığın yere götürsene "ulan"

"lan" biraz elektrikten bişey olmaz

adını hatırlamadığım bi bluetooth sürücüsü ayrı bir ses aygıtı olarak tanıtmıştı bilgisayara bu aleti. bu durumda ses alabileceğinizi sanıyorum.

tamamen ayrı bir ses kartı olarak algılıyor. O yüzden kullanabilmen lazım. Zira örneğin windowsta tanıttığın zaman bluetooth'u ses ayarlarından ses kartının yanında kulaklığı seçebileceğin bir seçenek çıkıyor. Ubuntu'da da öyle.

mp3 playerlar için blutut kulaklıklar var, olur heralde.

depolama amaçlı kullanacaksan fark yapmaz. üzerine program yükleyip, buradaki verileri işleyeceksen çok olan daha performanslı çalışır.

veri aktarımı hızında bir fark olur mu peki?

hayır.

birilerinin canı çok sıkılmıştır ondandır.

ya da şudur belki:

The Third Man
Harry Lime(Orson Welles): Don't be so gloomy. After all it's not that awful. Like the fella says, in Italy for 30 years under the Borgias they had warfare, terror, murder, and bloodshed, but they produced Michelangelo, Leonardo da Vinci, and the Renaissance. In Switzerland they had brotherly love - they had 500 years of democracy and peace, and what did that produce? The cuckoo clock. So long Holly.

sanat akımları tahmin edildiği üzere hadi deyince ortaya çıkan hedeler değil. genellikle olan şudur ki, sanatçılar yaşadıkları dönemin, sosyal, toplumsal ve ekonomik değişimlerinden etkilenmeden duramazlar. ve bir sanat akımı mutlaka o dönemde var olan güçlü, kudretli bir olguya tepki olarak ortaya çıkar. örneğin bir ideoloji, fikir veya düşünce genel olarak kabul görür, sanatçıların büyük kısmı da bunu benimserler ve eserlerinde bunu yansıtırlar. fakat takip eden dönemde aslında benimsenen bu ideolojinin sikko bi şey olduğunu düşünen birileri de mutlaka çıkar. öyle ki buna tepki olarak kendi geliştirdikleri görüşlerini ortaya koyarlar. yeni atılan fikri benimseyen diğer sanatçı tayfası da bu yoldan giderlerse bir dönem kapanır, bi diğeri açılır ve yeni bir akım oluşmuş olur. en genel hatlarıyla bu söylenebilir ki var olana bir tepki doğmadan bir diğerine yelken açılmaz. yani bu hep böyle gelmiş, böyle de gider mi allah bilir. :)

tabi şimdi bu tepkiden kasıt yeni arayışlar da olabilir, illa ki bir beğenmeme veya hayal kırıklığı hadisesi olmayabilir.