hollanda ozelinde bilemiyorum ama dediginizi ben bir cok yerde vodafone ile yaptim.
ve evet aninda aktif ediyorlar.

Sehir icinde almaktan biraz daha tuzlu oldugunu soyleseler de Labara ya da Lyca mobile alabilirsiniz ve evet havalimaninda aktif hale getiriyorlar. Prepaid oldugundan zaten expire date i var bu nedenle izin/vatandaslik gibi bir ihtiyaciniz yok.

bigpara ya da finans.mynet ten grafiksel olarak nereye tekabül ettiğini bulabilirsin. detay bilgi gerekiyorsa programlar ücretli.

imkb ' nin sitesinden indirebilirsin ..

SGK ya bildirim yapman lazım o kadar.

bağ-kur'a geçmeniz lazım.

bağkur'a geçmeniz gerek. yoksa emeklilik zamanı geldiğinde kurumlar arası devir yaptırmanız gerekir.

Açtığınız iş yerinde en az bir kişiyi SSK'lı gösterip onun primlerini ödemelisiniz. Bağ-Kur'a bir şey ödemenize gerek yok.

titizlik?
edit: hepsi çarpıyo diye bir şey yok ki. evet ben de pek beğenmem sürüşlerini ama olsun. buna bakarsak doktordan temiz araba vs diye de var. bu olay tamamen gereksiz kimdense kimden

içi titiz, dışı ?

(bkz: kız öğrenci evi )
(bkz: erkek öğrenci evi )

arabasını temiz tutan bir tane kadın görmedim henüz.

çok fazla kullanılmamış temiz araba diyebiliriz

Galiba temiz kullanıldı demeye çalışıyorlar ama araba otomatik değilse pek yanaşmamak lazım bence.

Bayanlardan alacağınız arabalarda amortisörleri,rot-balans'ı iyice kontrol ettirin. Hiçbir tümsek ve çukurda yavaşlamadıklarını gözlemlemek zor olmasa gerek. Sahibinden.com'da bayandan seçeneği arama kriteri olsa işaretlemem; o derece.

genellikle arabayı üzmezler. örneğin sıfır çizen bi hatun görmedim ben.

Almayacağım tek araba türüdür. Kız öğrenci evi örneği de ayrı bir komedi zaten.

mantık yanlış bir kere. kadının evi temiz olur. arabasını ise genellikle bok götürür. özellikle genç kızlar için söyleyeyim. arabanın bakımını yaptırmayı unutur. lastiklerini değiştirmeyi unutur. debriyajdan ayağını çekmez debriyaj balatasını yer. arabaya eşek niyetine biner ve bence kesinlikle bayandan araba alınmamalı.

kaldığın yerden devam etme, canın çok yanabilir (benim yandı). vücudundaki tüm kasları çalıştır 3-4 gün aşırı zorlamadan, sonra devam et. tabi bu benim sütten ağzımın yanması... belki sana olmaz bilemiyorum.

edit: ben bunu yanlış okumuşum milletin yazdıklarını okuyunca fark ettim. 2 haftadan bi şey olmaz devam et. ben 7 ay ara verdiğini düşünerek yazmıştım o cevabı.

programa devam et ağırlıkları azalt.

programa devam et.

3 Haftadan sonra kas kaybı başlar yazıyordu menshealth'de... bence kaldığın yerden devam.

tasarruf oranını artırmak için.

Peki tasarruf oranını arttırırken bir yandan da tüketimi kısmış olmuyor mu? Sonuçta bu tasarruf yöntemi ile Yıllık brüt asgari ücret karar yararlanılabiliyor. Yani BES'teki bu %25'lik katkı aylık hane geliri 2 bin - 6 bin TL civrarında olan haneleri ilgilendiriyor. Bir taraftan tasarruf oranının artması ve bu tasarrufların yatırıma dönüşmesi devlet için ne kadar önemliyse, bu yatırımların da ekonomiye katkı sağlaması için tüketim bir o kadar önemli.

Yapılan tasarruflar ile adam tekstil ile ilgili fabrika açacak. Ama ben tasarruf yaptığım için o fabrikadan ürün alamayacağım. Adam da batıp gidecek..

En basit haliyle anlattım tabii. Sonuçta bu %25'lik devlet katkısı politikası her kesimi ilgilendirmediği için (aylık geliri 10 bin üzeri olan biri devletin yapacağı yıllık brtü asgari ücret kadar katkı ile çok da ilgilenmez sanırım) sadece tasarrufları arttırmak ile ilgili olduğunu düşünmüyorum.

Bazı forumlarda eski sistemde vergi avantajından faydalanma şansı olanların sadece %35'i faydalandığı ve %65'inin yararlanmadığı yazıyordu. Bunu ortdanldırmak içn yapıldığı da söyleniyor..

Neyse daha da uzatmadan, tasarruf oranını arttırmaktan başka ne gibi sebepler olabilir acaba?

Söylediğin sorun (talep düşüşü) bizde yok. Amaç zaten tasarrufu artırmak ve talebi düşürmek, çünkü harcama demek enflasyon demektir.

bir şey üretemediğimizden aynı zamanda mal dengesi de bozuluyor. ona da olumlu etki yapar bu politika.

tasarruf edilen para yastık altında kalmayacagı için ekonomiye girmemesi düşünülemez. bes şirketleri vasıtası ile piyasaya giriyor o para.

tasarrufu arttırmak için. uzun uzun iktisadi denklemlerini yazamayacağım ama tasarrufun artması yatırımı arttırır.

kendisine sıcak para sağlamasıyla ile zerre alakası yok zira para özel bireysel emeklilik şirketlerinin kasasında birikiyor. hele ki imf borcunun ödenmesiyle bes den gelen paranın hiç alakası yok.

@ozmania

paralar özel bireysel emeklilik şirketlerinin kasalarında değil takasbank'ta birikiyor diye biliyorum..

"BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ KATILIMCILARI, HESAPLARINA AKTARILAN DEVLET KATKISI FONLARINI DA TAKASBANK'TAN TAKİP EDEBİLECEKLER.

01 Ocak 2013 itibariyle uygulamaya giren Kanun değişikliği ile Devlet; bireysel emeklilik sistemi katılımcılarının yapacakları katkı payı ödemeleri için, %25 Devlet Katkısı desteği uygulaması başlatmıştır.


Bireysel emeklilik sistemi katılımcıları, 07 Ocak 2013 tarihinden itibaren e-Devlet şifrelerini kullanarak www.takasbank.com.tr web adresinde bulunan "Bireysel Emeklilik" linkinden bağlanıp, isimlerine açılmış hesaplarında mevcut fon değerleri ile birlikte hesaplarına aktarılan Devlet Katkısı tutarlarını da fon adedi ve piyasa değeri cinsinden kontrol edebileceklerdir. Ayrıca, isteyen katılımcılar "Bireysel Emeklilik" linkine bağlandıktan sonra "Bilgilendirme İşlemleri" bölümünü kullanarak hesaplarında meydana gelen günlük bakiye değişimlerinin SMS ve/veya e-mail ile, aylık bakiye değişimleri ve aylık fon tutar bilgilerinin ise e-mail ile gönderilmesi için talepte bulunabileceklerdir."

www.takasbank.com.tr

kazanılan para 2 patikadan birine gider: tüketim / yatırım.

biz ülke olarak çok tüketiyoruz, az yatırıyoruz. bu nedenle de cari açığımız var.

"biriktirirsek tüketim düşmez mi?" demişsiniz. düşecekse de düşsün, o harcadıgımız paralar bizim değil zaten; borç.

daha çok biriktirip daha az borçlanmalıyız. zira, tüketim sadece bu yılın ekonomik aktivitesini arttırır. yatırım ise uzun vadede yıllarca süren bir büyüme yaratır.

uç örnekle belki daha netleşir:

50 milyon TL'niz var diyelim.
A) Türkiye'deki her çocuga birer dondurma alın hediye olarak.
B) Fabrika kurun.

a şıkkının, dondurmacıların cebini sadece 1 kerelik dolduracagını, onların sadece bir dönemlik geçici işçi istihdam edeceğini... tüketim eski yerine düşünce aynı eski ekonomik aktivite seviyesine döneceklerini görebilirsiniz. ama B öyle değil.

bir de, devletin (ülkenin değil) borçluluk oranı %80'lerden %35'e düşmüşken sırf hükümet eleştirmek amacıyla saçma yorumlar yapılmasını ignore edin.

Kendi adıma hükümeti ya da politikalarını eleştirmek ya da savunmak gibi bir kaygım yok.. ancak eğer bu bir tasarruf polititasıysa çok da geniş katılım sağlanabilecek bir politika üretilemez miydi diye sorgulamak istedim sadece.

Bir de neden yıllık brüt asgari ücret ile sınırlı diye de düşünmeden edemedim? Abuse edilecek bir durum var mı ki ortada? ve eğer varsa neden 1 yıllık brüt asgari ücret?

yok ben sizin yorumunuzu kastetmedim eleştiri konusunda.

BES, ülkedeki her vatandaşın girebileceği kişisel bir birikim olayı, daha geniş nasıl olur ki? eskiden geniş değildi: sadece bordrolu çalışanlar, baya ugrasarak vergi iadesi alabiliyorlardı. şimdi otomatikman devlet fon yaratıyor.

sınır olmasının nedeni şu: kişisel serveti 1 milyon TL üstü olan adam bu sisteme girip her ay 10.000 TL koyarak 2.500 TL devlet katkısı alırsa; olayın anlamı kalmaz. o adam zaten biriktiriyor. devletin vergi gelirleriyle, o adamı daha da zengin etmesine lüzum yok.

amaç: fazlaca büyük geliri olmayan, ayda bin TL veya daha azını biriktirebilecek kişileri buna teşvik etmek. o adam biriktirmeye alışkın değil; para görünce harcıyor. BES'e soksa ve o parayı unutsa; alttan alttan biriktirme alışkanlıgı kazanır.

Yeni sistem nedeniyle 2007'den beri içinde olduğum oluşumdan ayrılma kararı aldım. Bordrolu çalışanım ve ay sonunda vergi iademi elimde sıcak olarak görmek iyi geliyordu. Şuan benim için sistem çok büyük bir soru işareti haline geldi. Emeklilik firmamla görüştüm ve devlet ödemelerinin 3 ayda bir olacağını ve nisan gibi hesaplara yansımasını beklediklerini söyledi. Sanırım o hesaplar bizim hesabımız da değil ayır bir hesap; Takasbank denmiş gerçi.

Şöyle de bakıyorum; hükümetler değişse biri de çıksa o ayrı tutulan parayı deprem oldu sel oldu şu oldu bu oldu diye alıp kullansa kim dur diyebilecek?

Ek olarak yurtdışında -yanlışsam düzeltin- bireysel emekliliğinizin sigortası var ve Türkiye'de yok. İyi tartmak lazım. Her ne kadar ayrılma talimatını versem de halen 5 iş günüm var. Tartışarak anlamlandırmaya çalışıyorum.

kendisi bile iyi değil be hocam. misal yumuşak sebze ve meyveleri kesemiyor.

Uzak durun o üründen; atıl kaldı evde.

erik pestili tabiki

Sadece yazdıklarım mevcut ne yazık ki.

cevizli köme

Bence en güzel sade olacak, oh bal gibi. Köme de çok güzel oluyor ama doğu anadoluda yapıldığı şekliyle kalın ve sert olanları güzel.

köme ya :)

dut pekmezinden yapılan pestildir. malatya pazarında olur içine kayısı çekirdeği konur tek geçerim onu..

cevizli pestil iyidir

ay pardon ben yanlış okumuşum. diğerlerini bilmiyorum ama ceviz yakışır gibi geliyor.

tabi ki erik

piyasada denk getirmen neredeyse imkansız ama vişne pestilinden ötesi yoktur.

yeni fiyatları bilmiyorum lâkin intersport biraz pahalı bir mağaza

wilson marka raketimi (modeli bilmiyorum :/ ) 59 tlye aldım bu kış.

Valla küfür geliyor ama umarım US Open'ın çeşitleri vardır:

Spec aşağıda bilen varsa diye:

Article no: WRT3253002

Grip size: L2 (4 1/4)

WILSON US OPEN 110 (R) (16X19) L2 (4 1/4) WRT3253002. Features Arc Technology for greater stability.



HEADSIZE
103 in2

STRUNG WEIGHT
290 g

LENGTH
27 in

STRING PATTERN
16 x 19

CROSS SECTION
23 mm arc

çok da pahalı değil..

federer serisiydi sanırım, 2 ay önce 90a aldım.

59 liralik olan farkli bi modeldir. O kadar oynamaz cunku.

prince almadığın için zaten kazıklanmışsın.

ben başka bir wilson'ı üç yıl önce 79'a almıştım.

Selam, bir zamanlar ilgilimi çekti ama başka bir alanında çalışıyorum IT'nin. O zamanlar araştırdığımda şu linkteki sertifikalardan birine sahip olmanız gerekiyordu. Alıp yetiştirecekse sonra da alırsınız. Aklımda kalan bu. Kolay gelsin.

www.isaca.org

@wahrsager evet yeni mezunum zaten. yetiştirmek üzere alacaklar bir nevi.

daha önce bu alanda çalışmış birileri de bir şeyler söylerse çok sevinirim.

Merhaba,

Vakti zamanında bana da bir şekilde pazarlamışlardı bunu; eğitimini de aldım. Eğitim yararlı fakat iş bulma ile uzaktan yakından alakası yok. ABD'de işe yaradığını öğrendim. Ama Türkiye'den bu sertifikayla gelmiş birine iş vermektense kendi vatandaşını seçebilir.

Özetle eğitim içeriği güzel bilgiler içermekle beraber sertifikası Türkiye'de anlam ifade etmemektedir.

Merhaba
Bir kısım çevreler ileride öneminin artacağını söylüyor... Çizgi-Tagem i biliyorsundur belki..eğitimleri yararlı,birde bedava sınav hakkı tanıyınca geçtim sınavı aldım..
ama bi halta yaramıyor.. daha hiç bir firmanın bunu sorduğunu-bildiğini görmedim..yaptığım başvurular arasında...

Merhaba,

Kullanım deneyimi olarak Samsung Galaxy Ace'i tercih etmenizi öneririm. İşletim sistemi olarak da önü daha açık bir platforma dahil olmuş olursunuz.

5800'da kullanim kolayligi yok. su sartlar altinda en onermeyecegim telefondur kendisi (ki bir tane var bende)

ace, desire, desire hd, galaxy s, bulabilirsen milestone 1-2, bulabilirsen atrix.

1 ya da başarı durumuna bağlı olarak 2 sene almanca hazırlık okutuluyor. toplamda 6 yıl burada okuyup da doğru düzgün almanca iki cümle kuramayan kişileri biliyorum. dil konusunda oldukça başarısız bu bakımdan. eğitim kalitesi için de pek olumlu bir şey söyleyemem. bilgisayar görmeden enformatik bölümünden mezun olmak olasıdır. [edit: daha ziyade burada okuyan arkadaşlarımının deneyimlerinden faydalanarak yazdım burayı. ihtiva edilen mübalağa ile birlikte yorumlanabileceğini düşünüyorum. içerisinde bulunmadığım için yine de yanlış yönlerdirmek istemem elbette] onun dışında anadolu hisarı kampüsünde spor akademisi içerisine sıkıştırılmış her türlü sosyal olanaktan yoksun bir kampüste eğitim görüldüğünü ekleyebilirim. mantıklı bir insan evladı tercih etmemelidir burayı bence.

Bu kadar olumsuzluk abartı kaçmış. Mezun olunan yılın etkisi olabilir bu yorumlar için. Kapmüs hayatı beklemeyin ama şunu bilin burayı iyi kullanırsanız iş hayatınız için hiç sıkıntı yaşamazsın. En kaba tarifiyle benim tandıklarımdan aç gezen yok. Her şeyden az da olsa bilgi olarak ağzınıza çaldıklarından istediğiniz yöne gitmekte özgürsünüz tabi çok kararsızsanız size uymaz. Tekrar iş olayına dönersek çok iyi yerlerde kademelerde çalışanları var bu mezunların. Birbirlerini de tutarlar özellikle eskiler.

Bilgisayar görmeden mezun olan için de şapşal demek istiyorum sahibine gitsin.

Dile değinmedik. Arkadaş yırtacaksın bir tarafını Almanlar ve Alman hocalar var kafa göz yara yara konuşacaksın. Değişim şartlarını sağlayıp Almanya'ya gideceksin 1-2 dönem. Çaba ve sabır gerektiren bir bölüm. Sonuç: ekmek yersin.

Eti geceden zeytinyağı içine koy ve bir gece bekledikten sonra ertesi gün nasıl biliyorsan öyle yap ama dediğim gibi eti bekletmelisin. Zeytinyağı yerine alternatif sunanlar da olacaktır mutlaka.

(bkz: et yumusatma malzemeleri)

Hımm deneyeyim bir ara. Bizim valide hiç öyle et bekletme olayı falan yapmazdı ama et de gıcırdamazdı. Az pişirmediğime de eminim. Kısık ateş? Kapalı/açık kapak? Tuzu son koymak? Su eklemek?
Bunlar gibi daha pratik öneriler var mı?

ramazan'da bi tane adam cikti televizyona. yemek programi. aynen aktariyorum.

"bazi insanlar etin kisik ateste pisirilmesi gerektigini saniyorlar. ete harli ateste "muhurleme" islemi yapilmasi gerekir. bu icindeki oz suyunu saklamasina yarar. tamamen pistiginde ilik gibi olur. tadindan yenmez."

son iki cumle bana ait. oburlerini adam soyledi ama allah carpsinki.

benim de yemekle ilgili öğrendiğim püf noktası et pişirilecek tava veya tencerenin iyice kızgın olması gerektiği.

sıcak olduğunda et yumuşuyor. sıcaklık düşük olursa et sert oluyor.

marine etmek de faydalı.

demeden geçemeyeceğim, soru başlığı sanki eti (marka olan eti) "yumuşatmak" adlı bir ürün çıkarmış, onun hakkında soru varmış gibi duruyor. reklam gibi okursanız, anlarsınız bak.

bunu yazmışken, tecrübeyi belirteyim. böyle şeylerde önce beş-on dakika kadar harlı ateş, sonra kısık ateşte uzun sürede pişirme önemli. ki, denmiş bu cevap. ama çoğunluğun böyle düşündüğünü belirtmiş olayım.

bir antepli arkadaşım, koyun etini sulandırılmış yoğurt ve çeşitli bahartlardan hazırladığı bi karışıma yatırmıştı. tadını unutamam.

önce bir süre harlı ateş kullanırsanız, etin dışındaki gözenekler kapanır ve ette bulunan su hapsolur, böylece et sertleşmez. pişirme işlemine kısık ateşte devam ederseniz de etin yumuşak olmasını sağlarsınız.
eti yumuşatmak için önceden dövebilirsiniz. ayrıca elbette tuzu sonradan atmalısınız aksi halde tuz suyu çekeceği için sert olur.

vay be tuz olayı iyiymiş!
vecna arkadaşımız kesin tuz kısmını atlamıştır ve bu yüzden etler sertleşip ağızda gırç gırç etmiştir. taşlar yerine oturuyor.

evet ben de tuzdan şüphelenmiştim. et suyunu saldıktan, kısa bir süre çorbamsı bir yapıya sahip olduğunda tuz atmıştım. aa aklıma geldi bir de pişerken arada açıp kaşıkla suyunu içiyordum, "ufff ilaç bu ilaç" diye mırıldanıyordum kendi kendime. ee noldu? et susuz kaldı lastik gibi oldu.
teşekkürler herkese.

TOEFL belgesi 2 yıllığına geçerli değil miydi zaten?

@386 dx

Bunun farkındayım fakat memur da emin olamayıp diğer memurlara sorup 5 yıl cevabını alıp devam etti. Ben 2 yıl diye diretince üzerinde bu kadar durmana gerek yok dedi(benden çok kendileri duruyordu aslen)

O 5 yılı da sanırım devlet kurumlarının açtığı sınavlar nedeniyle biliyorlar. TOEFL için olmamalı.

@boilteau

Yukarıda söylediğim gibi çekmecesine koyduktan sonra TOEFL'ı getir belgeni al dedi. Yani ben zarfı almak için geri dönüp belgemi almak zorunda kaldım yanımda değildi belgeler yine de hayır demeyi bilmeliydim.

1- Gerçekten bilmiyorum. Albay çaprazımızda olunca hakkın yok diyememiş olabilirim.
2- Bunu dikkate alacağım
3- İnşallah

Ne olacağını belirleyen en önemli faktör, mezun olduğun bölüm ve üniversite. Eğer açık öğretim ve özel üniversite mezunu isen çok büyük ihtimal uzun dönem çıkmayacaktır.

Öte yandan tofel belgesi gibi sınavda balıkadam brövesi, cankurtaran sertifikası vb. belgeriniz da varsa getirin diyorlar. Fakat bize orada söylenen, örneğin tek yıldız balık adamsan bir anlamı yok. Eğer profesyonel balıkadam isen dalış ile ilgili bir yere çıkabilirsin. Çıkabilirsin. Kesin değil. Diyeceğim odur ki, senden önce dil öğretmenleri falan gelecektir zaten.

Ayrıca NATO'da uzun dönem askerlik yapman, turizm jandarması olmandan kat ve kat iyi ve rahattır. Bizim asteğmen arkadaşlardan NATO'da geçici görevle yurt dışına gidip, askerliği orda tamamlayanlar oldu. Maaşları daha fazlaydı, imkanları daha iyiydi vs...

nasıl yani yurtdışında askerlik yapılabiliyor mu?

(git: 47536)

evet lise 2´den baslayabilir, devlet okulu olsaydi diyecektim müdürle görüsülecek falan filan ama kolej ise sorun cikmaz (cikarmazlar,herif sonucta o kadar para aliyo)

devlet okulunda okul müdürü uğraştırır, kolej para alıyor halleder cevapları biraz dayanaksız olmuş. yurtdışında okuyan öğrenciler türkiyede ki okullara yerleştirilirken iki yöntem kullanılır. birincisi yabancı ülkedeki eğitim ateşeliğinin vermiş olduğu şu sınıfa denktir belgesi, ikincisi ise il milli eğitim müdürlüklerince yapılacak değerlendirme sonucu verilen denklik belgesi, her iki durumdada il milli eğitime dilekçe ve ilgili evraklar ile başvurulup kayıt yapılacak okula hitaben bir denklik belgesi alınması gerekir. yurtdışında olup direkt meb e bağlı olan az sayıda okul (kurum koduna sahip) vardır, bu okullardaki öğrenciler direk nakil olabilirler, sanırım sizin bahsettiğiniz böyle bir okul değil.

Evet çok büyük ihtimalle kurum koduna sahip bir okul değil.

orada marlboronun pakedi 1 dolardı yanlış hatırlamıyorsam, kaç pakede kadar getirebildiğinizi falan bilmiyorum ama. votkayı ise belirtme ihtiyacı duymuyorum :P

matruşka

rusyaya gidip matruskaya getirmediysen rusyaya gitmemisindir gozumde

Alınabilecek daha orjinal birşey yok mu koskoca Rusya'da, matruşkadan gına geldi

ikinci el rus yapımı fotoğraf makinesi. hele üstünde ussr yazanlardan olursa çok bi kıymetli gözükür :)

rusya deyince aklımıza votka matrushka ve devushka (kız) geliyor walla kendine yada bi arkadaşına rus gelini getirebilirsin mesela çok kıyak olur.

gelirken izmitten pişmaniye getir.

eski sovyet bayrağı... south american bayrağını bulmak daha kolay onu baştan söylim...
vodka(mümkünse russky standart premium... bide sovyet rusya madalyaları hala ucuz fiyata old arbatta satılıyo gidip alınabilir.... ha bide gaz maskeleri vardı nükleer saldırı için dağıtılmış sovyet rusyadan kalma, onlar çok orjinal ama çıkarken x-ray de nasıl anlatırsın orasını bilemem :)
orjinal cdler ucuz bide...

Bakalım kim gelin getir diyecek diye merakla bekliyordum :)
Matruşka ve Vodka tamamdır. Bayrak ilgimi çekti bunu da yazdım.

İzmit pişmaniye'sini Rusya'ya değişmem merak etmeyin.

Fotoğraf makinasını soracağım.

Cevaplar için teşekkürler.

pek anlayamadım ben

Eğer kasıt iki kişinin güvenli haberleşmesi yani log kayıtlarının tutulamaması gibi bir şey ise SECWAY'i birbiriyle iletişimde olan iki bilgisayara da kurararak haberleşmenizi şifreleyebilirsiniz.

hem aşkım seni çk seviyorum yazıcaksın hem kimse görmesin istiyceksin,
yok öyle bir şey(:

dvd dir o
vista makinada dvd yoktur diycem.

basitten zora gidelim diye.

eskimişse dvd rom dual layer dvdleri görmiyebiliyor

64 bit degil degil mi?

Merhaba,
Ben de aldığım orjinal Crysis'te bir sorun olduğunu sandım fakat tam 10 dakika sonra okudu ve bir daha takılma yapmadı. Bir güvenlik prosedürü var sanki arka tarafta... Yani ben de orjinal aldım şu hale bak diyordum geçti. Umarım aynı şeydir.

Makinede DVD sürücü var ve yeni. Ne yazık ki 10 dakika beklemek de bir işe yaramadı. Yine de ilginiz için teşekkürler...

puanlar pos cihazı ile kullanılıyor diye biliyorum. hem de bankanın kendi pos cihazı. online kullanılabileceğini pek sanmıyorum

ben de simdiye kadar sadece kasada odeme yaparken kullanabildim. sizinki gibi bir kullanim gormedim, varsa da benim esekligimmis.

Gedikgross'ta online kullanabilirsiniz.

turu bilmem. fakat il merkezlerine gitmekte zorlanmazsınız hemen hemen her saatte hemen hemen tüm bölge illerine vasıta vardır. il merkezinden ilçelere geçişte ise genelde minübüsler çalışıyor akşam geç saatlere kalmazsanız (yaz için 7-8 gibi) çok fazla zorluk yaşamazsınız (tabi her ilçeyi gezmedim illa vardır diyemem).

annem gitmişti ets tur ile. gayet de tavsiye ediyor ki bayağı bir araştırma yaptı gitmeden önce. ince eler sık dokur bir kadındır ben de tavsiye ederim bu sebeple. ama tur şirketinin göstereceği yerler dışında görmek istediğiniz yerler varsa turlara hiç katılmayın derim.

tur konusunda kesin kararlı değilsen k.maraş, malatya, gaziantep illeri ve ilçeleri arasında gidiş geliş, gezilecek yerler vs vs bilgilerinde yardımcı olabilirim...tur konusunda bir fikrim yok :(

daha onceleri de yazmi$tim ben;
oasis - stop crying your heart out super olabilir. ki benim de $imdiden kafamda var acikcasi :)

bu tip seromonilerin sıkça tercih edilen parçası olarak "can't take my eyes off of you" önerilebilir, binbir türlü cover'ı vardır. istersen lauryn hill istersen dolapdere big gang

bir de onlarca değişik sözlükçü önerisi için dugunde ilk dans icin en nefis sarkilar

sanırım aranan cevap şu başlık altında (bkz: dugunde calinmasi istenen giris parcasi)
aramaya inanacağımız günler de bir gün gelecek; yine de farklı bir fikri olan varsa ve bu fikir paylaşılırsa sevinirim.

The Spirit Carries On olsa fevkaladenin fevkinde olabilir. ben kendi düğünüm için Clint Mansell'dan together we will live forever düşünüyorum, ki kendisi başyapıttır. ayıca Pachelbel'in Canon D'si var fakat kendisi penguenlerle özdeşleşti maalesef.

edit: aa dur dur şunlar aklıma geldi

weezer - only in dreams
zardanadam - mucize

ocak sonu bize de lazım, bu aralar benim en çok aklımdan geçen yasmin levy'den naci el alamo, çok mu hüzünlü bilemedim.

bu arada godless commie, nothing else matters yapma taraftarı.

ben kitaro'dan journey to a fantasy'i kullandım, memnun kaldım. tavsiye ederim :)
lakin baştan bir kısmını kesmeniz lazım. 02:35'den öncesini kesmiştim sanırım ben.
sürekli yükselen bir müzik, sonradan tam dans etmelik bir hal alıyor.

aerosmith- i don't wanna miss a thing
ve
tina arena&marc anthony-I want to spend my lifetime loving you ... biraz patliyolar ama uygun mu bilemedim

Therion ya da Haggard'ın çoğu şarkısı bu ayarda; romantik görünümlü böğürük, bence enfes. Değişik bi şey olsun isterlerse, Küçük Emrah, Gülden Karaböcek vs çalabilirler.. Hatta Esengül- Aynalar, İbo - Nankör Kedi ya da Muzaffer Akgün'ün ağladığı türkülerden birini.

Almanca olmadığı kesin; "vrij" İngilizce'deki "free" kelimesine denk geliyor Flemenkçe'de. Gerisini getiremedim ama babylon sözlüğü olan birileri varsa çözebiliriz sanırım.

Felemenkçe imiş çünkü Hollanda sitelerinde çıkıyor hep: www.vrijgezellenuitje.nl site de yaz kampı, spring break sitesi gibi bir şey...

vrij: vacant, sufficiently, unoccupied
vergezellen: accompany
spuitje: injection

flemenkçe hepsi. bazılarının tam karşılığı değildir belki ama tek kelime değil anlayacağınız üzere. ne demek tam olarak, bilmiyorum.

"bekarlarin toplanip çikmalarina 'vrijgezellenuitje' denir." dedi arkadaşım, "bekar gezmesi" gibi bir anlamı var sanırım.

vrijgezellen = bekarlar
uitje = gezmesi

Çok teşekkür ettim her birinize. Sanırım Bekar Partisi/Pikniği gibi bir şey uygun olur.

Aylık yüzde 1 getirir muhtemelen; bir de fonu satarken yüzde 10 stopaj ödüyorsun kar üzerinden, gerisi senin.

Hocam bana veriyosun parayı.. ben sana 6 ay sonra 30 bin YTL olarak geri ödüyorum. Böylece hiç kaybetmemiş oluyorsun. Ayrıca bir arkadaş ve bolca minnet kazanmış olursun..

Garanti Bankası B Likit Fonu için günlük getiri % 0.1005 diyor. 30bin YTL'nin aylık getirisi yüzde olarak 30x0.1005 demek mi bu?

Eğer öyle ise aylık getiri yüzdesi %3.015 oluyor (mu?)

dusuk oranlı maclara[garanti maclara] yuksek paralar yatırıyorsun.

evet, çünkü yatırımı takip edecek bilgi, deneyim ve vakte sahip değilim

hiç vaktin yoksa ilgilenmek için, şu anda en temizi kullandığın bankanın internet şubesinden tüm paranı düşük süreli vadeli hesaba veya devlet tahviline yatırmak. unutma en yüksek reel faiz bizde

Evet aynı, gişede de hizmet bedeli alıyorlar.

mesela şu an yapmak istediğim işlemden 36 ytl hizmet bedeli talep ediyorlar :)

Ben satriani konserine bilet almistim internetten sonra arkadas giseden aldi daha ucuz odedi. 1 YTL falan fark vardi galiba.

AKBANK :84 ay için 1,39 faiz oranı aylık 1.215,08 ytl

GARANTİ : 84 ay için 1,44 faiz oranı aylık 1.235,88 ytl

HSBC : 84 ay için 1,45 faiz oranı aylık 1.270,58 ytl

YKB : 84 ay için 1,41 faiz oranı aylık 1.223,38 ytl
bu rakamlar 60.000ytl içindir..

benım gorusum her banka ıle tek tek gorusup bı kagıda yazıp rakamları aksam oturup dusunmendır..cunkı ınternet sıtesınden farklı olabıyo bazı seyler..yanı mortgage sistemi ile degısık alternatıflerde hıc ummadıgın fıyat ve kosullarla karsılasabılıyosun..

bıreysel musterı temsılcılerı ıle bı gorus derım ben..
hayırlı olsun ev..

tesekkurler rakamlar icin... ev yok gundemde daha, ileriye donuk bir sorusturma bu :)
gorunuse gore 60 bin YTL'lik kredinin 7 yılda toplam geri odemesi 100 bin YTL'yi asıyor, hic mantıklı gorunmuyor bu fazilerle kredi almak zaten, en azından bence...

Faiz oranları 0,9'un altına düşmediği sürece mantıklı olmayacaktır hiçbir konut kredisi. Ayrıca bu oranların aylık olduğu unutulmamalı, 12 ile ilk görüldüğü yerde çarpılmalı ki asıl vurucu etkisi ortaya çıksın.

akbank ın 0,99 dan verdiğini görmüştüm web sitesinde,
mamafih araştırmadım.

www.akbank.com

Esenler otogardan metro ile Aksaray yönüne, Aksaray'dan tramvaya aktarma yaparak(Yusufpaşa) Zeytinburnu yönüne binip Zeytinburnu'nda inerseniz, 15 Dakka yürüyerek veya daha acilse işiniz taksiye binerek 5 dakikada hipodromda olursunuz.

tramwaya aktarma yapmanıza gerek yok. Metro ile zeytinburnu(merter) durağında inin. Oradan yürüyebilirsiniz.

Yenibosna yada Esenlerden hafif metro denen alete binip 'Zeytinburnu' duragında iniyorsunuz ve sonra köprüden aşagıya inip orada bekleyen 'Bakırköy' minibüsüne binip 4-5 dakikalık yolculuktan sonra hipodromun kapısında inebilirsiniz. Her zaman minibüs olmayabilir o zaman orada bekleyen taksilerden birine binebilirsiniz.

Dediğiniz gibi bu bölümler genelde yurt dışında Bilgisayar Mühendisliği olarak adlandırılmıyor. Sizinkilerin informatik, Amerikalının Computer Science dediği şey Wikipedia'da "Bilginin ve hesaplamanın teorik temellerini ve bunların bilgisayar sistemlerindeki uygulamalarını inceleyen dal" olarak tanımlanmış. Yani aslında bizim Türkiye'de bilgisayar mühendisliği dediğimiz şeye çok yakın. Eğitimin ve müfredatın içeriğini karşılaştırdığınızda da bu ortaya çıkıyor zaten. Bunun dışında, yurt dışında Bilgisayar Mühendisliği denince bilgisayarın nasıl çalıştığı, parçalarının nasıl yapıldığı, donanımın nasıl işlediği vb. konuları inceleyen, elektronik ağırlığı da olan bir bölüm kastediliyor.

Yani olay eğitimin farklılığından çok bir isimlendirme farkından ibaret, ki bu tip farklılıklar başka bölümlerde de var. Örneğin bizim "Makine Mühendisliği" dediğimiz şey "Mechanical Engineering", yani mekanik mühendislik olarak geçiyor.

Sonuç olarak, sizi endişelendirecek bir durum söz konusu değil. Yurt içinde çalışmayı düşünüyorsanız zaten bilgisayar mühendisiyim deyip geçer, illa soran olursa da YÖK denkliğini gösterirsiniz. Yurt dışında ise zaten kimsenin bu tip nüansları umursadığı yok. Örneğin ABD'de herhangi bir işe girerken diploma yerine transcript istendiği söylenir, yani bölümün adından ziyade eğitimin içeriği ve notlar dikkate alınıyor. Ya da Örneğin ben Bilkent'in "Bilgisayar Teknolojisi ve Bilişim Sistemleri" bölümünden mezun olduğum halde dünyaca tanınan büyük bir şirkette işe girebildim, şu an Prag'da çalışıyorum. Türkiye'deki işverenler ise bu konularda biraz daha şekilci/şüpheci/cahil/kıl vs. olabiliyor duruma göre.

bahsettiğiniz bölüm , işletme + iktisat + bilgisayar mühendisliğinin karışımıdır. iş sahası çok geniştir içiniz rahat olsun..

yaniliyorsunuz.. sizin bahsettiginiz isletme+iktisat+bilg. müh., mesela marmara üniversitesinde enformatik diye geciyor, fakat burada ve genel olarak avrupa da informatik ile ayni sey degil, sizin bahsettiginiz, türkiye de de son zamanlarda popüler olmus bölümün almancasi wirtschaftsinformatik, türkceye yanlis cevirimi ise enformatiktir.. misal benim okudugum alanda hic bir isletme ve iktisat dersi yok, sadece cesitli matematik ve bilgisayar ile alakali dersleri görüyoruz..

Wirtschaftsinformatik Türkçe'ye ne yazık ki enformatik olarak geçmiştir. Marmara'daki bölüm kendi içinde bölümün adını İşletme Enformatiği olarak düzeltmiş fakat ne Marmara Üniveritesinin geneline ne de YÖK'e kabul ettirememiştir.(En son öyleydi sonra ne oldu bilmiyorum)

Informatik söylendiği üzere direk Bilgisayar Mühendisliği'dir.

evet, ben de böyle biliyorum.. cevaplariniz icin tek tek tesekürler..

Talepte bulunursanız öğrenim kredisi devam eder diye biliyorum. Adres: www.kyk.gov.tr burda bayağı bilgi var fakat çok aramak yerine bilgi edinme hakkını kullanarak online form doldurmanı tavsiye ederim, aklına gelen her şeyi sorabilirsin. Cevap vermek zorunda olmalılar hatta bana posta yoluyla cevap vermeyi tercih ettiler.

otomatik olarak devam etmiyor. devam ettirmek mümkün mü bilmiyorum ama. ayrıca epeyi bir zamlı oluyor okul uzayınca harçlar. (ya da ben hiç harç ödemediğimden çok koydu.)

ben 2 sene uzattim, uzattigim ilk senesinde hicbir sey yapmadan devam etmis, ikincisinde ise kesilmisti. hazirligi sinavla gecmistim onla bir ilgisi de olabilir diye dusunuyorum.(yani hazirligi da hesap edip onun parasini yatirmis olabilirler..)

taksitleri de sormussun simdi fark ettim onlara suradan bakabilirsin;
www.kyk.gov.tr

kredi numaralarini bilmiyorsan onlara da buradan bakabilirsin;
bimweb02.kyk.gov.tr

bu da bonus soguk su;
galeri.milliyet.com.tr

sorunuza cevap değil ama, çok kazık bir şey bu öğrenim ve harç kredileri. 4 senede verdikleri paraya bir de faiz koyup 2 senede geri ödetiyorlar. şahsi fikrim, kimse almasın, kazıklanmasın.

geri ödemelerim yeni bitti, 3 ayda bir 500ytl ödeye ödeye canım çıktı.

belirsiz bu konu çok.geçen eylülde mezun olup çıkışını alan arkadaşa hala (mayıs itibariyle) kredi yatarken; ben ve benim gibi 5. senesini (4 yıllık fakülte) yaşayan çoğu arkadaşın kredileri kesildi. (cümle düşük oldu sanki ama neyse...)

bağ bahçe bir yer varsa yakında, çıkar ayakkabıları çorapları bir süre gez yalın ayak toprakta; çözüm geçici olursa artır bu çalışmaları bir de stres yapma.

nerde bağ bahçe, ancak bir saksı çiçeğim var. o olur mu?

muhtemel polar veya yünlü kıyafetler giyiyosundur bunlar da sürtünme etkisiyle üzerindeki statik elektriği arttıyor ve çarpılmak hazin son oluyor. tabi burda ayakkabının etkisi de çok fazla çünkü spor ayakkabı ve bot tabanları plastik yapıldığı için topraklanamıyoruz. bunlara dikkat etsen belki biraz çözüm olur:)

Yaşadığın mekanda yer zemininin plastik malzemeden yapılmış olması,
sürekli altı plastik terlik giymek gibi etkenler de bunu arttırabilir.
Bir de duş alırken çıplak ayaklı olmaya dikkat etmeni öneririm. Şimdilik aklıma ilk gelenler bunlar.

Toprak olmasına gerek yok, evin beton yerlerinde, balkonunda falan dolaş vs. Eniştem bobinajcı onda da manyak gibi elektrik vardı, öyle yapardı.

bilgisayarcılar için vücudtan statik elektriği topraklayan özel bileklikler var. onları kullanarak biraz azaltabilirsin.

Havanin kuru olmasi da cok etki ediyor statik elektrik olayina. Hakikaten hayattan bezdiriyorsa seni, evine bir nemlendirici alabilirsin.

toprakla kendini, parmağini toprağa sok yap bişiler ama yapana kadar yerinde olsam gök gürültülü ve sağanak yağışlı havalrda açık alanlarda gezinmem allah muhafaza elektirik konusunda bir golden shot yiyebilirsin. kolay gelsin

ayni dertten ben yillarca muzdariptim.artik tik olusmustu.metal gordugumde ceketimin koluyla iteleiyordum,ofisin kapisini koli bantlariyla kaplamistim.sirf bu yuzden araba bile degistirdim.kapiyi anahtarla her actigimda carpiliyordum.metali birak birisiyle el sikistigimda saclarinin havalandigini gorurdum.gitmedigim yer kalmadi kurtulmak icin.

tek sebebi var stress.yan sebebler tetiklesede.butun mevzu kafanin mesgul olmasindan ve stressten kaynaklaniyor.topraga basmak falan bir cozum olabilir hatta yaninda metal bir aparat dolastirabilir.baska bir metal dokunmadan once onu tutabilirsin.ama herseyden once kafani rahatlatman lazim.