sigortasiz eleman calistirmaktan oturu zarara sokabilirsiniz. bir avukatla gorusun derim.

calıstıgını ispatlayabiliyorsan, calısma bakanlıgına direk.

1) sigortaya dilekçe ver sigortanı yapmadıklarına dair. ama iyi bak girdi çıktı yapmış olabilirler. sözleşmene bir ay deneme süreci yazmış olabilirler. o zaman hak iddia edemezsin.
2) sözleşmen varsa direkt avukata ver.
3) sigorta konusundan eminsen çalışma bakanlığına bildir.

@kirazsekeri
sigortamın yapılmadığına eminim. sözleşme de yapılmadı. herhangi bir imza falan yok.

entrapmen & buryan teşekkür ediyorum size de.

hangi sektör bilmiyorum ama genelde sikayet ettiginizde is yerine gönderilen görevliye aksarayda bir gece gecittirilip kapatiliyor konu ona yapilan masraf size verilmesi gereken miktardan fazla olsa dahi ki böylece sirket bu tarz aliskanliklarina devam edebiliyor her borcu olana parasini vermeden.

1- baglı oldugu ılcedekı ssk ya sıgortasız ıscı calıstırıldıgına daır suc duyurusunda bulun. onlar bır sure sonra mufettıslerı gorevlendırecekler ve surec devam edecek.

2- savcılıga gıt yıne sıgortasız ıscı calıstırıldıgına daır dılekce vererek suc duyurusunda bulun. epey basları agırır suphen olmasın.

mümkün elbet.

ama dosyayı "çekmek" 'ten ziyade "paylaşmak" daha izlenilen bir şey, bu da dip not olsun.

Ne yazık ki; mümkün...
"Nasıl?" kısmını tam bilmesem de mümkün olduğunu biliyorum.
Hatta buna karşı yapılmış bir sistem var(ücretli). Torrentleri onların serverları üzerinden çekiyorsun/gönderiyorsun, böylece karşıya senin bilgiler gitmiyor gibi bir şeydi ama adını unuttum...

hatta amerikada telif hakki sahipleri torrentleri kullananlari izleyip isplere sikayet edebiliyor, 3 uyaridan sonra da internetin kesilibiliyor diye duydum bir kere.

torrent yuzunden tutuklanan olmustu ama Turkiye'de degil sanirsam

peerguardian 2 iyidir.

Gayet de mümkün.
Ben birkaç yıl önce Bilkent Üniversitesi'nde okuyorken bilgisayar merkezine yurt dışından bu tip şikayetler geliyordu örneğin "şu şu ip'den şu tarihte şu dosya yasadışı olarak çekildi, yasal işlem başlatıcaz kimlik bilgilerini verin" şeklinde.

zamaninda oldukca siradan olan genc tarih hocasi fdd'de cok para kazaniyoruz biz ama harcayacak zamaniniz olmuyor diye birseyler anlatiyordu

@mrtksn, tabiki de durduk yere artış olmaz, ama her yıl maaşlar artıyor dıye düşünüyorum yada her sözleşme yenılendıgınde. yada şöyle sorayım, 5-6 yıllık bir coğrafya ögretmeni ne maaş alır. ortamala olarak.

devlet ögretmenliği dershane öğretmenliğine göre daha rahat oldugu halde maaşlar aynı gibi sanki. devlette de 1500lira, dershande de o civarda. az diil mi ya bu maaşlar? pazarda tişort satsak daha cok kazanırız :)

öncelikle allah kolaylık versin hocam. dershanecilik gerçekten zor bir iş. hele yeni mezunlar için. bölüm okuduğunuzu düşünürsek 600 ytl ye + sigortada yaparlarsa havada kapın bence. 3 - 4 sene sonra 1000 en fazla olsa olsa çok süper imkanlarda 1250 olur. dershanelerde genelde maaştan ziyade ana gelir kaynağı özel derslerdir. ki sizinde şanssızlığınız sözel öğretmeni olmanız. bildiğiniz üzere sözel derslerdende özel ders alınmaz.

Öğrencilere kendinizi sevdirirseniz, sağda solda sizi konuşur hale gelirlerse, yani isim yaparsanız, maaşınız çok hızlı ve kolay bi şekilde artabilir.

10 milyar maaş alan matematik hocası da gördüm, 3,5 milyar maaş alan türkçeci de gördüm.. her türlüsünü gördüm. Ama en az 1300 civarına falan çıkarsınız kısa sürede, benim gördüğüm kadarıyla bu iş böyle.

Dershanedeki matematik hocam çok genç (4 yıllık falan geçmişi var), İstanbul Üniversitesi matematik bölümü mezunu; fakat o kadar şirin ve o kadar anlayışlı bir insan ki öğrenciler tarafından deli gibi seviliyor. Resmen dershaneye öğrenci kazandırıyor.. O kadın orda diye, öğrenci gelip dershaneye kayıt oluyor yani.

Böyle bir konuma gelebilriseniz 2-3 yıl içinde acayip para kazanırsınız. Hem böyle hocalar öğrenciler tarafından da sevilir; yani zevkli bir iş hayatınız olur. Dershane bitince de yazın mis gibi tatil yaparsınız o parayla. Bu bahsettiğim hocam karadenizden akdenize, her yeri geziyor her yaz..

Yani önemli olan idareyle değil de, öğrenciyle iyi iletişim kurabilmek. Öğrenciyi arkanıza alırsanız o gözü dönmüş iğrenç dershane müdürlerini de bir güzel tokatlarsınız. Siz işinizi iyi yapın yeter, gerisi geliyor hocam. İyi bir iş hayatı dilerim.

@vita vinum est, yıllardır, dershanede stajer kıvamında, lisedeyken bile ögretmenlik yapan ama daha bu yıl mezun olmuş bi arkadasım 1000 ytl alıyor (onunla beraber mezun olan herkeş 600 lira alırken). o da sizin gibi söyledi. öğrenciye kendını sevdirirsen gerisi gelir dedi. zaten arkadas çevremde de sevilen sayılan, esprili sempatik birisiyim. ben bu işi yaparım herhalde. aslında 2000-2500 ytl gibi olur dıye düşünüyorum 8-7 yılın sonunda. o da anca evlenip coluk cocuga karısma zamanları olur gıbı planlar yapıyorum. birde benim gibi bir ögretmen adayı hanım kız bulursam yemeyip de yanında yatıcam.
vay be ıkı dakkada hayatımın yarısını doktum buraya :)

asıl dert dershaneden paranizi alabilmekte aslında. bazi dershaneler anlastigi parayi bile vermiyor ögretmenine. bir sürü mahkemelik hoca dershane biliyorum ben. o yüzden az para da verse güvenilir bir dershanede baslamak en iyisi.

pek bildigimi soyleyemem, ama m-audio firewire onerip su resmi koymak birseyler aciklayabilir sanirim

www.m-audio.com

ilk soru icin de normal gitardan farkli enstürman sesi cikarmak synth pedali veya vsti'i ile olur herhalde midi gitar kullanmak disinda.

1. bu işi yapan özel pick-up'lar var... mesela roland gk2a. onlardan alırsanız yapabilirsiniz.
2. anlamadım ama usp dediğiniz şeyin usb olduğunu düşünerek cevap veriyorum. usb üzerinden çalışan ses kartları işinizi görecektir. m-audio fasttrack pro veya m-audio fasttrack ultra gibi. gerçek usb 2.0 olmasına dikkat edin, sıkıntı yaratabilir.

bir de öneri: mikseriniz behringer ve benzeri birşeyse araya onu koymadan direk ses kartınızın preamfilerini kullanmanız çok daha iyi olacaktır sizin için.

bir tane daha öneri: firewire her zaman usb'den daha iyi bir çözümdür, firewire tercih etmeniz yararınıza olacaktır.

1- Ses kartı üzerinden bunu yapmanız pek mümkün değil. yardimci'nin da dediği gibi Roland'ın bunu yapan ürünleri var ve bu tarz bir şeyin gitarda yapıla bilmesi için ürünün bir parçasının tellerle temas ediyor olması lazım. Yani aletin her telin sesini tek tek alması lazım, aksi durumda kirlilik olacağından bu mümkün olmayacaktır.
(Bunu yapan processorler var, benim kullandığım Korg ax3000g gibi, fakat çok başarılı değiller ve de synthten öteye de gidemiyorlar)
2- yardimci'nin cevabı güzel...

çok teşekkür ederim.
m-audio firewire 410 ile fasttrack pro modelleri arasındaki fark nedir peki?
ayrıca 10m2 bir odada kullanılacak, çıkış alabileceğim bir monitör önerebilirseniz çok sevinirim..

www.mibs.kiev.ua

Bölgeyi tek basiniza gezmenize izin verilmiyor.

yılın hemen hemen her dönemi burada biliminsanlarını bulmak mümkündür. böyle bir kafileye denk gelirseniz tadından yenmez. tabii bu şansınıza kalmış. ben bir türk kafileye denk gelmiştim, atom enerjisi kurumundan.

şöyle bir yol izlenebilir. öncelikle araba kiralayıp gitmeniz mümkün değil. şehrin her tarafı ziyaretçiye açık bile değil zaten. turizm acentalarından, üniversitelerden destek alabilirsiniz. nükleer enerji bölümlerinden örneğin.

slskde oldukca rahat bulunabiliyor.

bir arkadasimin yaninda gitmistim bir kere istanbuldaki konsolosluklarina ayni amac ile, sonra rüsvet gerekmisti sadece pasaportu geri alabilmek icin.

www.e-konsolosluk.net

piratebay'de genis bir scarlatti arsivi mevcut, anonymouse vasitasi ile ulasilabilir.

www.sheetmusicarchive.net

Adrese teslim.

çok teşekkürler,ziyadesiyle yardımcı oldunuz. k 152 için de ayrıca teşekkürler conrad moricand.

Üniversiteden üniversiteye değişiyor, kimi okul Türkiye'yi AB üyesi statüsüne koyarken kimisi koymuyor. Hatta kişiye göre bile farklı uygulamalar var, mesela siz ilk dönem AB üyesi değil ücreti öderken hocalarla muhabbeti kurup kendinizi de ispatlarsanız bir anda AB statüsüne yükseliyorsunuz...

hessen'da harclarin kalkmasindan sonra ben sömestir basi 204€ ödüyorum üniversite icin.
avrupa birligi üye ülkesi vatandasi degilim.
cok cinli var.

1-tergan, desa, nine west (sonuncusu kadınsan tabii)
diger sorulara pek yardımcı olamıycımm..
2- pas?
3- bilemiyorum..
4- o ne la?
5- ne içtiysen aynından ben de istiyorum :))

2. kumaş pantolonlarda böyle ibibik gibi bi şey olur. tam düğmenin berisinde. kemerin tokasındaki deriye saplanan oynak orta kısım önce buna geçirilir, sonra kemer sıkılır. kemer orta noktasından pantolona bağlı kaldığı için mal gibi yukarı çıkmaz.

aha başlığı bile varmış: (bkz: kumaş pantolonlardaki kemer tokası tutucusu)

2- göbek
5- görüntüyü sallama, alınıp gider o..

"geleceği gösteren bu saçma görüntüler" den kastettiğiniz nedir? neden sinir bozuyorlar?

2- aski, kullanmaya basladiktan sonra niye 15 yil once kullanmayi birakmisim diye dusunmeden edemedim.

2) şortun düğmesini kemerin tokasına entegre kemerin deliklerine girmeye yarayan iğnemsi parçanın üzerine tutturabilirsiniz, ben öyle yapıyorum, düşmüyor.
5) bu görüntülerle yaşamaya alışmak gerek, ben alıştım, hatta zevk bile alıyorum bir derginin resimlerine bakarken, bir film izlerken, vs. daha önce o görüntünün içerisinde bulunmuş olmaktan. (ben rüyalarımda görüyorum ama bu görüntüleri. en son örnek, dün bir dergiyi karıştırıyordum, dergide monaco ile ilgili fotoğraflar, bu fotoğraflardan birinde de büyük bir bina vardı. gerçek hayatta monaco'da hiç bulunmamış olmama ve resimdeki mevzu bahis binayla ilgili hiç bir anıya sahip olmamama rağmen rüyalarımdan birinde bu binanın önünden koşarak geçtiğimi çok net hatırladım mesela)

@nihilanth, en bariz aklımda kalanı bigün dershanede biyoloji dersinde sanırım tahtaya bakarken kendimi tanımadığım bi stadta otururken görmem (first person) ilgimi çekip bunu not etmem ve 1 yıl sonra (tam değil, hiç bi önemli özelliği yok geçen sürenin) beşiktaş-istanbulspor maçını izlerken kafama zank etmesi. deja vu olması bi nevi. o aralar kafam boştu fln not da alıyordum da a beautiful mind'a vardırmadım yani. ayrıca her gördüğüm çıkmıyor. ya da zamanlarını bekliyor. sıkıcı olan ve sinir bozan durum da burda devreye giriyor. bunlar benim birşeyden sakınmamı ya da o gün orda hayatımı etkileyecek birşey yaşayacağımı söylemiyor. random görüntüler.

5) See you in another life brada!

5- gordugun zaman sallama, yogunlasmamaya calis belirli bir sure sonra yok oluyor kendi kendine ( ustunde ugrasmazsan)

4 numaradaki televizyonu bir gazete kuponla vermişti bu arada..

atlayan gorevliler gordum ben. ama genelde yapiyorlar evet.

ne yapıcaz yanımızda kullandığımız yazılımların fatularını mı taşıycaz? benim keygen ile aktivasyon yaptığım x yazılımına para verdiğimi veya vermediğimi nerden bilecek adam?

@sheba kendi isminle aktive edebildiysen atlar belki ama genelde o keygen aktivasyonlarinda o grubun adı yazılmıyor mu programa? Zaten gidipte internet download manager'ın orjinal mi diye bakmıyorlardır sanırım. Office, Windows ne bileyim Photoshop vb seylere bakıyorlardır sanırım, yoksa ben de 50-60 tane yazılım yuklu baya is cikar onlara :)

zaten yeterince yavas isliyor kontroller bir de onu yapsalar ucaklar kalkmaz, laptoplari sadece fiziki olarak farkli bir sekilde kontrol ediyorlar yamukluk var mi diye ama onu pas gectikleri dahi oluyor.

hayır keygen'de yazılmıyor. sadece şu var belli keyler örneğin 6330-xxxx- diye başlayanlar korsan diye bilgi vermiş olabilir firma. oradan anlayabilirler. ha o zaman da derim adama, ben para verdim aldım adamım, bilmiyordum korsan olduğunu.

crack'lerde isim yazıyor.

apcmag.com

(bkz: truecrypt)

istanbul atatürk'te boardingten önceki son xray'de laptop'ları çalıştırtıyorlar ama bu sadece güvelik amaçlı birşey bildiğim kadarıyla. yani bi bomba düzeneği olmadığını, çalışan bir bilgisayar olduğunu görmek için. hatta pili yoksa veya bitikse gate deskteki prize taktırıp bakıyorlar. aletin çalıştığını görüp kapattırıyorlar. gerçi haberde de especially us. demiş.

geçenlerde de soruldu bu soru "yok artık"dedim ama abd girişleri sırasında istedikleri kişinin harddisklerini klonlamaya ve isterlerse sonra kurcalamaya kadar varabilecek uygulamalara gidebilecekleri söyleniyor. Özel bilgilerinizi şifreleyin. Tabi şifrelemek sonuç değil gibi gözüküyor, başınızda "şifreyi gir" diyeceklerdir. Truecrypt gibi şifreleyicilerin böyle durumlara özel fonksiyonları var. İki şifreniz oluyor, biri görünür partisyonu açarken diğeri içindeki asıl gizli partisyonu açıyor falan filan. Özel bilgilerinize sahip çıkın. Sınır geçişlerinde yanınızda bulundurmayın hiç olmadı.

şirketlerde open lisanslar falan var orjinal olduğu halde anlamaları zor. istanbulda açıp bakıyorlar harbi laptop mu başka bişey mi diye.

(git: 33488)

Bir partitiona linux kurmak ise yarabilir belki. Direk ac derlerse linux ile acarsiniz. Birde bir yerde okumustum sanirim bu isi yapanlar cok bilgili degil standart gorevliler ezbere yapiyorlar o yuzden sanirim sadece Windowslari kontrol ediyorlar oda muhtemelen Microsoft'un baskisidir. Kacimiz kacak Mac Os kullaniyoruz ki?

san soley, diğerinin üzerinde çizgi var mı emin değilim ama la jöte veya la jete diye okunur.

sans soleil; san soley
la jetee; la jöte diye tahmin ediyorum.

evet, sonraki marker bildigimiz marker kalemlerden geliyor, kendi soyadi degil.

"La Jetée" yazılıyor. e'nin üzerinde çizgi olması değiştiriyor mu ki okunuşu?

e nin üstündeki çizgi okunuşu değiştirir,evet, e yi okunur kılar. şöyle örneklendirilebilir:

il a parlé= il a pağğle diye okunurken
il parle= il pağğl diye okunur.

Soulseek programi:
www.slsknet.org

Özel ögrenci statüsü alinmasi gerekiyor yurt disinda egitim durumunda. Gittiginiz yerin konsoloslugundan da halledilebiliyor ama zamaniniz varken MEB'e basvurmaniz ve vermeniz gereken belgeleri ogrenmeniz tabi daha iyi olur. Konsolosluktan basvurunca 1 ay kadar sürüyor cevap almaniz.

gideceğiniz ülkedeki türk konsolosluğundan tüm işlemleri halletmeniz mümkün, ben türkiye'de hiçbir işlem yapmadan gitmiştim ukrayna'da sorunlar halledildi.

okul kaydinizi halledip oturma izni(ogrenci vizesinden dolayi) ve okula kayitli oldugunuzu belirtir bir belge ile direk konsolosluga giderseniz isler hallolur. okudugunuz surece de askerlik tecilinizin bitmesine yakin gider tekrar tecil edersiniz.

sprachdiplom + okunmak istenen bolume kendi ulkendeki bir üniversitede kayit

ilk once ne okuyacaini bilmek lazim simdi. Ne okuyacaksin arkadasim sen orada? Bide dil lazim. Genelde avrupa ulkeleri icin ortaokuldan sora 4 yil egitim gormus olman gereekiyor. bide oss de ilk bolumden yada 2. bolumden taban puan almani isteyebilirler. abitur denen olayida isteyebilirler ki onu alman imkansiz gibi bisey. alirsinda en dusk puanla alirsin uni ye giremezsin. abitur ne dersen almanyanin avusturyanin oss si. Ayrica ne isin var lan avusturyada, yabanci kontenjanindan italyada bi uniye sokariz seni moda bolumune. hatta torinoda girersin kanka. bide ev tutariz senle ohhh. senin ps2 yide getirirsin takiliriz iste. saka bi yana avustuyada yabanci kontenjan olayi war mi bilmek lazim. mesela italyada var. seni yabanci kontenjanindan aliyolar universteye bi sinavla. sinav nekadar zor olursa olsun girebiliyosun. sen bosver avusturyayi geel torinoya. alplerde dibimizde arada kayaa da gideruk. ha bu arada vize icin tipte lazim ha unutma onu. alamazsan kizma yani :D. optum kanka

belki avrupada üniversiteye gitmenin en kolay yoludur avusturya... google da aratın: avusturya kültür ofisi.
sitede bilgiler fazlasıyla mevcut.

her pakette tek cins ürün olur ve mümkün olduğu kadar ayrı ayrı paketlerle gönderilirse pek sorun çıkacağını sanmam. yalnız bir tedbir olarak türkiyede 2-3 farklı adres ve isim kullanmanızda fayda var. ya da güzel güzel ödeyin vergisini vergilendirilmiş kazanç kutsaldır

biraz sans isi sanirim ama gumrukten takilmadan o kadar cok sey gecti ki iki üc tisort, pantalon, saat filan hic sorun olmaz.

olmadi üstüne fiyat olarak kücük birsey yazsinlar 50 birimden kücük olunca sorun cikmiyor sanirim iki kere üstünde "15$ Mp3 Player" yazan paket geldi sorun cikmadan.

amerikada yaşan türkler vs gibi bir ton grup oluşumu var nette. Girin bu gruplara. Türkiyeye gidecekleri tespit edin, ücret karşılığında ve taşıdığı şeyi görmesi şartıyla bir valiz eşyayı sorunsuz taşırlar bence. Havaalanında da karşılarsınız ya da size kargo ederler türkiyeye inince. her 3 tişörtte bir kargo ödemekten iyidir.

ben gonderdim bisey olmadi. ama su linki incele pe.usps.com arkadaslarin muhtemelen bu yolu kullanacaktir. mesele toplam goderdigin malin bedeli. ufak ufak yollarsan sorun cikacagini sanmiyorum...

aslinda ucuz olacagini du$unerek posta ile gondermeyi de du$unduk. hani madem bi i$ yapiyoruz maliyeti iyice du$urelim diyoruz.

ha bu arada bazi yanli$ anla$ilmalar olmu$, duzeltelim. oyle dukkan acip orada bu gelenleri satmaya falan niyetlenmedik, yanli$ olmasin. bilemediniz haftada 1 kere yapilacak bi$eydir bu bahsettigim. zaten bizimkiler cali$maktan kalan zamanin hepsini barlarda gecirdiginden, giyim sektorunun lider kurulu$u istesek bile olamayiz:)

ben tek adres kullaniyorum. yurtdisindan taki geliyor bana gümüs falan. simdiye kadar bir kere takildi. türkiyeye gelis gidis ucak parasini saymiyorum (türkiyede yasamiyorum) 350ytl falan para ödedim. gümrüge takarsan boku yedin acikcasi. ama deklare zarfinda 100 yuro'yu gecmedigi sürece bir sorun cikmaz. killanip paketi acsalar bile icinden 3 tane tisört bir pantolon bunlar para etmez. kendine aldigini zannederler. benim paketten 50 60 tane yüzük cikinca tabi mahvettiler beni.
neyse, bizim eve dedigim gibi her gün bir seyler geliyor ama 100 yuroyu gecmedigi icin karismiyorlar. yalniz 100 yuroyu gecmiyor diye icine laptop falan da koyma ya da 10 tane tisört koyma. kücük paketler olsun kimsenin umrunda olmaz. deklare ücretine de bir seyler yazsinlar.
ha ayrica gümrüge takildigim icin gerekenleri biliyorum. türkce isimden ve gecerli bir adresten senin ismine ve adresine gelirse, üstüne de hediyedir bu yazilirsa imkani yok takmazlar. taksalar bile ancak yüzde 10'unu alirlar. o yüzde 10'unu da ürünün ne olduguna göre hesapliyorlar. elektronik takarsan isin zor. benim de cok para ödemem gelenlerin gümüs olmasindan dolayiydi.
öyle haftada bir 3 tisörtle falan hic endiselenmene bile gerek yok. tekrar yaziyorum, sana gönderilen pakette gecerli bir türk ismi ve adresi olsun. firma ismi yazarsa takilma ihtimali var.

aklım ve mantığım ispanya diyor, ama bu turnuvada olmadık şeyler oldu. bence almanya'nın bizi elemesi de küçük çaplı bir mucizeydi süper oyunumuza rağmen.
over olma ihtimali var, almanya 3-2 lik iki skorla geldi finale. ama final olduğu da unutulmamalı iki takım da iyi kapanacaktır. ama illa ki oynamak zorunda olsa ispanya'ya oynardım. çünkü çok iyiler ve oynadıkları 5 maçı da kazandılar.

yüklü bahis oynamak için avrupa şampiyonası finalini mi seçtiniz?

diye bir soru sorsam sevilmeyen adam olurum dimi?

ne kadar terbiyesizim :(

ispanya'nın şansı %40'tan fazla değil. oynayacak olsaydım kesinlikle almanya'ya ya da uzatmaya oynardım.

2-1 ispanya

almanya
ilk yarı berabere ikinci yarı almanya.

Bence tek secenege full stake oynama ozellikle de bir final macina.

Almanya kaybetmez + over 2,5 iyi bir opsiyon olabilir. Ornegin Almanlar yine bayik oyunlariyla 1-0 aldilar maci veya 1-1 0-0 bitti uzatmada ne olduysa oldu kazanirsin. Diger yandan İspanya golu atti diyelim, o zaman over bitme olasiligi bana daha yuksek geldi. Stakeleri oranlara gore ayarlarsan optimumu bulursun. Tabi gider Almanya 2-1 yenerse o zaman tadindan yenmez:) Side bet yapma bence yuklu miktarda, sonucta final maci kontrollu cikar iki takim diye de dusunuyorum, gerci ispanyol bunagin ne yapacagi belli olmuyor bazen de.

edit: david villa finalde oynamayacakmis bu arada

ilk seçenek bence üst.Almanya'nın defansif sorunlarını İspanya pek güzel değerlendirir.Endi$elendiren kısım villa'nın olmayı$ı ve torres'in formsuzluğu.skor tahminim ise 2-1 veya 3-1 ispanya.

bence yüklü miktarda bahis oynanacak ideal maç değil ama illa oynamak zorunda olsam almanya'ya oynardım. bunun güzel oyunla falan alakası yok almanya "bir şekilde" şampiyon olur buraya kadar gelmişken.

betfairde under 4.5

bence final maci oldugu icin iki taraf da hic olmadigi kadar temkinli olacaktir. ilk yari buyuk ihtimal berabere biter diyorum. ikinci yari ispanya alir.

madem yüklü oynuyorsun almanya'nın yenilmezliğine oyna derim. ispanya çok güzel top oynuyor ama aragones kumarını oynama derim. ha xavi'yi çıkartıp x. alonso varken carzola mı ne o nu alan adamdan korkarım ben. almanya'da eksiksiz. villa'nın olmayışı da çok önemli esasen.

berabere biter. sonsuza kadar da penaltı atarlar.

berabere. penaltilarla ispanya (6-5 falan biter).

yanındaki koltuğu satın alıp oraya koyabilirsin.
bence en doğru cevabı BA'yi arayıp öğren.

gitari normal bir hardcase ile verirsen basina gelmez. ornegin musicmanin ya da fenderin orijinal hard caseleri ile kac kere gitti geldi gitti geldi, tek cizik yok.

ben hardcase gitar ile uctugumda bavulu verirken gitari yana biraktirmislardi, arabayla ayri goturmuslerdi ucaga hassas cisim diye ve bütün bavullarin teker teker geldigi bantdan degil ayri bir yerden almistim diger hava alaninda.

belki ciddiye almayacaksınız ama about/help vasıtasıyla bu programın öğrenmediğiniz yanı kalamaz.. programı öğrenmeyi geçin kendileri üşenmeden oturup "delay nedir", "chorus nedir" gibi temel müzik bilgini bile aktarıyor okuyana.. zamanında fruityloops 4'ün help dosyasını komple print ettirmiştim, kitap gibi ciltlettirmiştim, sonra baktım zaten çoğunu biliyorum, arkadaşa vermiştim :D
dediğim gibi help dosyası bayağı aslında eğitim kitabı gibi birşey flstuio için..

budur: www.flstudio.biz

flstudiowiki.com

karabasan dediğimiz olay bu oluyor. uyku felci diye de adlandırılır. uykuyla uyanıklık arasında kalma durumu yani. tıpkı karanlıkta merdivenlerden inerken ayağınızın altında bir basamak daha var zannıyla boşluğa adım atıp düz zemine temas edince birden irkilmek gibi bir his. nette bu kavramlarla aratırsanız daha aydınlatıcı bilgiler bulabilirsiniz.

Aynen aynısı bana da oluyor ara sırada sanki düşüyormuşsun gibi ve çok gerçekçi bir duygu değil mi ?

karabasan değil bu. bana da olur ara sıra. aşırı yorgun, stresli zamanlarda olduğunu biliyorum ama tam olarak açıklamasını yapamıyorum.

bir keresinde atalarin atalarinin zamaninda hayvanlardan korunmak icin agaclarda uyudugunu ve sikca agactan dustuklerini, bu sicrayarak uyanmanin da kalitsal olarak onunla baglantili oldugu gibi bir aciklama duymustum ama bilmem ne kadar dogrudur.

bence de karabasan bu degil. sanki altimdan yatagi kisa bi sure icin cekmisler gibi. cekmisler gibi degil de, yatak bi santimetre dusmus gibi sanki boyle. garip bi his. yattigim zamanla arasinda gecen zamani tam bilmiyorum ama, sanki 5 dakika sonra gibi.

bu arada uyku duzenimi bi duzene soktugum zaman bu ortadan kalkti. bu bahsettigim olay oldugu zaman sabah 7'de falan yatiyodum. haliyle 4'te falan kalkma durumu oluyordu.

cevaplar icin tesekkurler ama aklina daha baska sey gelen varsa cekinmeden yazsin lutfen.

(bkz: tam uykuya dalacakken aşağı düşer gibi olmak)

bunun sebeplerini nörolojiyle ilgili bilimsel bir kitapta okumuştum. beynin vücudu test etmesi, "acaba organlar yerinde ve çalışıyor mu" diye denetlemesi olduğunu yazıyordu. bilgisayar boot ederkenki testler gibi... self diagnostics.

bana da çok sık olur, ve genelde aşırı derecede yorgun olduğum zamanlarda olur.

tamamen geyik bir cevap olacak ama; astral seyahat dediğimiz olayın yarıda kalması denir. ruhun beden dışına çıkması için, beden kapsülünün uyguladığı güçten kurtulması gerekir. genelde ruh bunu başaramadığından, harici yardımcılar sayseinde mümkün olur. bunlarda meditasyon ya da dinlenme/uyku esnasında gevşemiş vücudun bu gücü kaldırması ile hasıl olur.

uyuyorsunuz ya, bedenden çıkıyor ruhunuz. ama vücut farkedip, "gel lan buraya" eşliğinde içine alıyor tekrar ruhu. siz de eşekten düşmüşe dönüp, sıçrayarak kalkıyorsunuz.

uzun süre önce duymuştum bunu, yakın zamana kadar da gerçek olduğunu düşünüyordum. gerçektir belki, ama saçma geldi bana.

dün sınıftayken oldu o bana. derste dalmışım kafayı gömüp. huuup bi düşüş hissiyle "höaaoo!" sesleri eşliğinde yerimden fırladım. çevremdekiler tanıdık olduğundan şöyle uykulu gözlerle etrafa bakıp tekrar kafayı gömdüm. bildiğin merdivenden düşme, veya bir binanın çatısından boşluğa adım atmak gibi.kısacası oluyor öyle vakalar arada sırada. birde bunun uyanırken tekme attıran veya panik yaptıran cinsi var ki, evlerden uzak.

Bernard Shaw'dan Kara Kız'ı okursanız, vehemence'in makul açıklamalarını orada daha detaylı bulabilirsiniz.

benzer bi durumu ben de yasadım, 3 ay kadar kacak kullanmıstım zamanında. hic bir problem olmadı, ama bu senin yasamayacagın anlamına gelmiyor. daha sonra kablotv ye uye oldum, geldiler zaten varmis dediler, ne ugrastiriyorsun falan.. gittiler.

bi sorun olcagini sanmiyorum, sonuna kadar kacak kullan kardesim. ama birsey olursa bana gelme, tanımam.

içeri girip televizyonu kontrol etmezler, zaten buna hakları da yok. kablo tv nin yayınını kesme işlemi zaten ev içinden değil, dışından yapılıyor.

bir zaman sonra gelip kesebilirler. mesela en son kestirdiğimde iki ay sonra gelip kesmişlerdi. bir zaman sonra gelip kesmeyedebilirler. abonelik numaranızdan hala abone olup olmadığınızı ya da herhangi bir borcunuzun bulunup bulunmadığını araştırabilirsiniz.

ama başınıza herhangi bir dert açacağını sanmam. zira belli bir zaman sonra ödeme yapılmayınca zaten yayını kesiyorlar. sizde böyle bir durum da olmadığına göre kayıtlı abone olarak görünmüyor olmanız daha olası.

valla halam yaklaşık bir 3 sene kullandıydı öyle, bişey olmadıydı. Öyle bir kablo sarkıyordu, taktık görüntü geldi, bir daha da ellemedik.

cevaplar için teşekkürler. yıllarca gerek devletin gerek özel şirketlerin kucağında hoplatılmış bir türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak bu durumu asla atlamam. sonuna kadar sömürürüm.

ayni durumun sonunda tüm kullanilan aylarin faturasinin gelmesi ile biten versiyonu da var ama genelde kablodan birisi gelip apartman girisindeki kutuya bakip farketmedigi sürece sorun olmuyor.

hemmen iptal ettir derim.

fenerbahçedeki evimde kablo tv'yi 4 sene önce iptal ettirmiştim. zaten televizyon izlemem etmem (gerçekten izlemem) kablonet i de iptal ettirip adsl ye geçmiştim.

geçen ocak falan bir kağıt geldi kablotv bizi yayınları 4 sene kaçak izlemekle suçluyor, 4 sene yayın ücretini güncel tarife üzerinden ödememizi + gecikme fazilerini istiyor yoksa bizi mahkemeye vermekle tehdit ediyor. biz de itiraz ediyoruz falan ama yaklaşık 750 lira ödüyoruz kablonet'e.

yani adamlar akıllarınca sazan avlıyorlar. onlar kesmeyi unutsa bile sen suçlu duruma düşüyorsun. sonra fatura ve tebligat gelince de paşa paşa ödüyorsun çünkü davalı olursan bile "önce parayı ödeyin, davayı kazanırsanız geri öderiz parayı" diyorlar ve davanın başlaması demek yaklaşık 2 milyar kağıt ve bürokrasi masrafı, icra bedeli vs anlamına geliyor. aman diyeyim ben yandım siz yanmayın.

evde bulduğun kabloyu tv'ye sokup izliyorsun. hiç bir problem yok burada. aynı şey bizim arkadaşın da başına geldi. hiç para istemediler. isteyemezler de. imzan yok bir şeyin yok.

biz de ogrenci evimizde buldugumuz kabloyu tv'ye sokmustuk calisti. 4-5 yil kullandik, sonra da evden tasindik. hepimiz evlendik, hatta birimiz coluga cocuga karisti, hala bi ses yok. bize olmadi bisey. ama turkiye burasi, size olabilir de olmayabilir de.

loop icin arkasina yapistirmak gerekli degil aslinda, ses dosyasina cift tikladiginizda acilan bölümden (ingilizce kullanmadigim icin emin olamiyorum tam isminden) istediginiz bolumu secip sonsuz tekrar secenegi ile loop isini halledebilirsiniz.

jingle konusunda vst kullaniyorsaniz fl studio kullanmiyorsaniz da audition 1.5 önerebilirim daha rahat sonuc alabilmek icin.

ya aslında loop'u örnek olarak verdim, benim asıl istediğim birbirine benzer iki sesi birbirine yapıştırmak, geçişin de olabildiğince düzgün olması. ama arkasına ekleyip crossfade yaptım öyle de iyi oldu.

fl studio'yu da bir deneyeyim bakalım. baya detaylı gibi görünüyor gerçi. uğraşmak gerekecek sanırım.

fl studio alanindaki en kullanisli programlardan biri, o yüzden müzik isinde deneyimli, yada deneyimli oldugunu dusunen kisilerin kolayligi yüzünden kücük görme egilimi mevcut. acemice kullananlari ile konustugunuzda da genelde ben bile yapabiliyorsam sen kim bilir neler yaparsin tepkisi aliniyor. ama dogruya dogru is ses dosyalarini düzenlemek oldugunda ben de audition'i tercih ediyorum genelde aliskanliktan.

daha öne cool edit pro 2.0 (muadili audition 2) ve şimdi audition 3 e terfii etmiş bir amatör olarak yeni keşfettiğim özellik şu ki ses dalgasısının altındaki zaman cetveline sağ tıklayınca, belirli bir kısmı seçerken otomatik olarak nerelere atlayacağını ayarlayabiliyorsun. snap to... diye seçenekler var zero crossing (sıfır kesim noktası) cue point vb.
ben de bir hoş parçalardan bir kaç yer kesip başka parçaların fonuna eklemeye çalışınca senkronize olmadığını fark ettim. o zamandan beri deneme yanılmayla uğraşıyorum ara sıra. cool edit ya da audition da her yerde sağ tıklamayı deneyin bir sürü saklı özellik var.
bu arada türkçe kullanan ya da gönüllü olarak ses programlarını detaylı olarak öğretebilecek olanlar varsa söyle bir selam edelim.

teşekkürler wampex sağol.

boxtorrents

oturma izini icin degil ama kalma amaci ile gitmenizi saglayacak vizeyi almak icin en azindan ogrenci iseniz 585€x12ay gibi bir parayi taahüt etmeniz gerekiyor. ondan sonra almanyada oturma izni almak icin sadece ikametgah kaydi, ögrenci belgesi tarzi seyler yeterli oluyor, hatta bu para ne diye sasirmalari da olasi.

iki sene önce 650€ idi. değişip değişmediğini konsolosluğu arayarak öğrenebilirsin.
onun dışında aileden bu parayı sağlayabileceklerine dair belgeler istiyorlar. Maaş bordroları, vergi levhası, kiralık evin varsa kira sözleşmesi gibi şeyler. çünkü düzenli gelirler, içinde oturduğunuz evin tapusundan daha anlamlı onlar için.

12 aylık belli bir paranın teminat olması başka bir şey. eğer konsolosluk yukarıda saydığım şeyleri gösterdiğinizde pek tatmiş olmamışsa, belli bir miktar parayı bir alman bankasında bloke etmenizi ve bu paranın her ay yalnızca bir kısmını çekebilecek olmanınızı isteyebiliyor. ama dediğim gibi herkes için geçerli değil. benim şimdiye kadar duyduğum bir tek finansörü anne-baba dışında kişilerse bu tür bir şey yaptıkları. bu durumdaki aylık miktar ne kadar onu yine konsolosluk bilir.

bildiğim kadarıyla basınca duyarlı olanı da var olmayanı da var. midi parametrelerinde ince değişiklikler yapılabildiğinden, klavye de kaliteliyse yapılamayacak şey yok. her eve klavye alındığı yılları hatırlayalım. bunlarda da oktav arttıkça fiyat fırlıyo. yani sırf girişi doğru tempoyla yapmak için küçük ucuz bişi alabilirsin.

www.hepsiburada.com

çok uygun, süper bir cihaz. (usb)

iki haftadir ustte linki verilmis olan keyrig49u kullaniyorum ve alma amacim tamamen ayni idi. tuslari velocity duyarli ve pitch tekerlegi var. icinde gelen keyrig yazilimi da oldukca fazla olanak sagliyor kullaniciya. ayrica klavyenin üstünden oktav ayari da yapilabiliyor.

EMU xboard 29 ve 49
16 tane knob u ı var ve o paraya bundan daha iyisini bulamıyorsun sanırım
tuşlar aftertouch'lı aynı zamanda, bir de baya kanal ve program saklayabiliyor. octave up/down var zaten klasik. latching özelliği var (tuşa basıyorsun ve basılı kalıyor bu modda)...öö başka baya özelliği de var da hatırlayamadım şimdi.
öyle yani. nispeten ucuz kendi akranlarına göre, canlı olaylar için ideal

m-audio nun axiomunu kesssssssiiinlikle tavsiye etmiyorum. bazıları üstteki trigger padlere aldanıyor fekat yalan, gayet işe yaramaz onlar. knobları da korkunç aynı zamanda, sonsuza kadar dönebiliyorlar (fakat kadere bakın ki midi mesajları sadece 0-127 arasında değişebiliyor. çevir allah çevir ama nafile)

EMU xboard49'un fiyatı neredeyse keyrig49'un iki katı. 325ytl civarında seyrediyor. Ama gözüm de kalmadı değil.

azcıkta dayanıklı olsun diyosan cme uf serisini tavsiye ederim. basınca duyarlı dediğin tuş hassasiyeti oluyor sanırım.fakat aftertouch diyede başka bir çeşidi daha var.her klavyede aftertouch olmuyor.
www.arbiter.co.uk

not:m-audio prokeys 88 kullanıyorum ve pek memnun olduğum söylenemez.bunun sebebi ise prokeys 88 aldım compel den sıfır geldi alet iyi güzel.1 hafta kullandım tuşların duruşunda dengesizlik başladı daha sonra üstündeki mavi led ler teker teker b ozulmaya başladı.compele geri gönderdim büyük bir ilgi ile yeniden gönderdiler hatta kargo parasını bile ödediler.fakat 2 hafta sonra sorunlar tekrarladı.sanırım ledlerinde bir problem var.ayrıca m-audio bx8a kullanıyorum.kolonların üstündede 2 tane led var.bir tanesi diğerinden daha az yanıyo.oda garantili faturalı alındı.fakat monitörlerden son derece memnunum. bi tek led problemi işte...

yani bundan kasıtım abi zar zor bi alet alıcan.iki gün sonra ledi bozulur tuşesi bozulur üzülmeyesin.şahsen birde prokeys88 böyleyse ötekiler nasıldır demek var.çünkü biliyosun 88 tuşlarda hammer action kullanılıyor piyano gibi ağır tuşe çekiç sistemi fln.seninkinde böyle bir sistemde olmıyacak.

cme dememin sebebide yamahanın alt markası olması.üzerindeki tuşlar switchler motiflerle aynı.tuşlarıda aynı.

ben de novation remote le, xboard, ya da cme uf serisi tavsiye ederim (sirasiyla).m-audio'lari (axiom disinda) ve edirol'leri pek tutmuyorlar.

şarkıcının bağlı olduğu şirkete ödenmesi gerekir diye biliyorum ben. yani hakları şirkette oluyor o yüzden bir albümü misal tekrar basmak istendiğinde şarkıcının değil o albümün hakkına sahip olan şirketin izni gerekiyor.
aslında hiç birşey bilmiyor da olabilirim düşününce.

Bir eseri oluşturan bileşenleri oluşturanlar da hak sahibidir. Örneğin bir şarkıyı besteleyen, söz yazan, aranje eden ve icra edenlerle, yayınlayan şirket hak sahibidir. Fakat bu hakların türleri ve sınırları farklıdır. Örneğin bir melodi düşünün. Üzerine Türkçe söz yazılmış. Böylece şarkı olmuş. Eser sahibi besteci ve şarkı sözü yazarıdır ve eser üzerinde maddi ve manevi haklara sahiptirler. Manevi haklar eserle beraber adınızın anılması, eseri işleme hakkını vermek/vermemek (yani cover yapma, çeviri, cep melodisi gibi başka ortamlarda yayınlama vb.)gibi konulardadır. Maddi haklar da plak şirketiyle ya da film müziği olacaksa film şirketiyle yapacağınız sözleşmeden elde edeceğiniz paradır. Plak şirketleri genellikle maddi hakları ve işleme haklarını süresiz olarak almaya bakar. Süresiz olarak anlaşılmışsa,cover yapma vb konularda plak şirketinin onayı gerekir.Fakat başka dilde söz yazdırmak, yeni bir aranje yaptırmak, başka bir sanatçıya icra ettirmek vb. konular hep manevi haklara girer ve eser sahibinin "iznine" tabidir. Örneğin Gabriel Garcia Marquez, uzun yıllar romanlarının film yapılmasına izin vermemişti.Aynı şekilde Kayahan da Nilüfer'i eserlerini icra etmekten men etmeye çalışıyordu. Bir şarkı örneğin 20 yıllığına bir plak şirketine verilmişse, 20 yılın sonunda başka bir aranje ve başka bir şarkı sözüyle, başka bir icracı tarafından icra edilebilir ve bunun için sadece besteci(veya mirasçıları veya haklarını koruyan şirket)den izin almanız (ödeme yapmanız) yeterlidir.

Eski bir dini kitap ya da benzeri imiş abi. Yumuşatmalı falan olunca da hoşa gitti.

cevab veremedi başlığının 2. entrysi olayı açıklıyor, zaten want2die da örnek vermiş. sanırım bugün bir yazar bir başlığa bu şekilde bir bkz verdi ve olay çığ gibi büyüyüp ilerledi.

bir sürü çöp başlık açıldı, o yazarlara ne olacak merak ediyorum. sol frame in ebesini ele geçirdiler.

argadaşlar cevab verebilmişler sağolsunlar soruna..

bu furyanin olayi cevab veremedi basliginin 4. entrisidir -> #10622802

bir ayar kalibi olarak degil de ayar pekistirgeci olarak dusun. karsindakine ayar verdikten sonra takriben 5sn. icinde bir sey soylemezse bir "cevab veremedi," patlatarak keyfini pekistirebilirsin.

bu arada "cevab veremedi" bir zamanlar ihlas yayinlari & turkiye gazetesi'nin bedava mi dagitti nedir bilemedigim, ama bir sekilde tr'deki uc evden birine girmis bir dini kitaplar serisinin 300-400 sayfalik uyesidir.

Boku çıkana kadar bir hafta falan devam eder bu akım da.

neden bilmiyorum ama bence komik lan fsakljlkfsakl.cevab veremedi.dini tonlamak lazım tabi.cevabbbıı gibi aslkfjklas.

o bir meme

ilk olarak islamci gazetelerden birinin attigi yanilmiyorsam sezerle ilgili bir mansetinin basliginin altina girilmisti. sanirim ordan en begenilenlere girdi, sonra da patladi boyle...

"Cevab Veremedi", Hakikat Ltd. Şti. Yayınları tarafından 1995 yılında yayınlanmış bir kitabın adıdır. Zannedersem Türkiye Gazetesiyle birlikte dağıtılmıştı. Kitap bende mevcuttur. Harputlu İshak Efendi'nin "Dıya-ul Külûb" isimli eserinin Türkçeye çevrilmiş haliymiş, önsözünde yazdığına göre. Kitap, bazı Hristiyan papazlarının İslâmiyete karşı yönelttiği eleştirilere yanıt verme ve karşı sorular sorma üzerine yazıldığı için böyle bir isim seçmişler.İlk baskısı 1876 yılında İstanbul'da yapılmış. Böyleyken böyle yani.

bu yilin moda bkz.lerinden bu. ara ara boyle bir furya oluyor, populer oluyor ota boka bkz. olarak veriliyor. yanilmiyorsam baslik altinda da bunu soyleyen bir entry olmasi lazim...

aha da bu #11203966

yalniz komik laf gercekten de...