www.google.com.tr


sanirim yaygin bir uygulama.

pekiyi soruyu şöyle değiştiriyim o zaman içerisinde sanat icra edilen(sergi, seminer, el sanatları vs..) bir kurumda düğün, nişan yapmak çok saçma değil mi? hani entel, batı yalaması biri olarak görünmek istemiyorum; ama anca 3. dünya ülkesinde olabilecek şeyler gibime geliyor.

edit : ilaveten senin verdiğin google sonuçları sadece düğün salonu işletmeciliği yapıyor. düğün de kültürümüzün bir parçası olduğu için sanırım düğün salonu yerine daha modern olsun diye kültür merkezi adını koymuşlar. burada ise durum başka.

savcılığa suç duyurusunda bulunuyorsunuz harekete geçiyorlar canları isterse.

şu anda entel, batı yalaması biri olarak görünüyorsun ama, 3. dünya ülkesi olmak nedir,
bu tarz kurumlar hayrına işlemiyor orada, belirli bir döner sermaye olmalı
şikayet etmeye kalkarsan şikayetinle kalırsın, bunlar resmi olarak yapılan şeylerdir. düğün yapılması için salonun adında düğün geçmesi mi gereklidir bu da tartışılır tabi

ihbar etmek değil de ibb'nin bilgi merkezine bu uygulamanın yasal olup olmadığını sorabilirsin. aynı belediyenin çatısı altında ama büyük bir şirketin farklı departmanları gibi düşün bunları.

ama muhtemelen uygulama yasaldır.

öyle bir şey yok. kot pantolon dünyanın en rahatsız giysisi bence. hayatımda hiç giymedim ve gurur duyuyorum.

var ama kadife kadar rahat değil. mavinin geniş kesimleri falan rahat aslında.

yoga jeans diye bir şey varmış ama denemedim:
www.secondclothing.com

bir de bol kesimler daha rahat olur zaten..

rahat olsun diye bol kesim almayın. iğrenç duruyor.

ben de geçen likralı bişeyler aldım bu arayış sonucu. yalnız madem kotun rahat olmadığını düşünüyoruz bu insanlar neden giyiyo bunu? bi biz mi beğenmiyoruz?

vardır efendim.. bu isin merkezinden birisi olarak soyluyorum.. gidip dusuk ounce sahip pantolonlar alınız.. ayrıca iplik numarsı ince olan kumaslar cok daha dökümlü rahat duracaktır uzerinizde.. mavi jeansde colinste ben gordum..

teknik bilgileri sallayın ama gidip bi magaza satıs elemanına rahat bi kumas olsu derseniz gosterirler en azından secenkerli sunar siz de denersiniz..

demem o ki rahat kot pantolon var :)

kotondan aldım 3-4 ay once . cok rahat.baska birşey giyesim gelmiyor . eskittim nerdeyse

1 kere çekerler ocak ayında.45 tl çekiyorlar benden..

edit: hocam o paranın bir kısmı gs'ye gidiyor. gs bonus alıp aidatı geri talep etmek komik bence.

kimse kimseden aidat çekemez yasadışı dilekçe verirsin anında paranı geri alırsın

cloud atlas?

paramparça aşklar ve köpekler

Mr. Nobody
The Fountain
Identity
Interstate 60
Donnie Darko
Amores Perros (Bunun hikayesi öyle çok acayip değil ama galiba farklı hikayeler birbiriyle çakışıyordu)
2001: A Space Odyssey farklı bir kurguya sahiptir
Memento
Equilibrium
Moon
The Man From Earth yine farklı bir kurgu
The Usual Suspects var.
The Fall iki farklı hikaye zamanı olarak biraz dediğine uyuyor.
Vanilla Skyda da zaman kavramı biraz karışıyor.

Onun dışında Waking Life, Naked, Dark City gibi filmlerin de gideri var farklı kurgu olarak.

memento

Elephant

adoramereku'nun saydıkları da gayet iyidir

farklı bi hikaye mi arıyorsun?

www.youtube.com

life in a day

Babel www.imdb.com
Love Actually www.imdb.com

loft.

senin dediğin türde olmasa da çok sağlam kurgusu vardır. orijinalini izle ama mümkünse.

anlat istanbul

türev.
the game.

four rooms

Vantage point

Aradığın film 11:14

Dövün

rehber hocasıyla görüşün.bir işe yarayacağını sanmıyorum da denemekte fayda var.

lise 3 öğrencisi dayakla ders çalışmaz.lise 3 öğrencisi inattan ders çalışmamazlık yapmaz sadece başka bahane bulamamıştır.

iki bin onlu yıllarda: "Belki de onun için öylesi daha iyidir" demek çok büyük yanlıştır benim gözümde.

durumunuz varsa;'liseyi iyi notlarla bitirirsen üniversite için seni yurtdışına göndeririz' diyerek motive edin hatta ydışı eğitim danışmanlığı yapan yerlere götürün oradakiler de konuşssun.

çalışkan-akıllı ve güzel bir kız bulup, sizin kardeşle yüzgöz edebilirsiniz, bu şekilde kızdan feyz alıp çalışmaya başlayıp başarılı olan insanlar var.

kişisel fikrim ise;

türkiye'de 3 tane kral okul var zaten, bunların dışında hangi üni'yi bitirirseniz bitirin 1000 tl maaşla ofis işi yaparsınız. zaten bu çocuk marsa da gitse top okulları kazanamaz belli. akademisyen de olamaz. bu sebeple çocuğu özel üniversiteye gönderecek paranız yoksa oto sanayi tarzı-asansör-klima teknisyenliği tarzı bir yere yönlendirebilirsiniz. bu şekilde çok daha rahat-kalifiye ve paralı bir mesleğe kavuşabilir.

ya da lise sonrası çocuğa bir iş açabilirsiniz kırtasiye/restoran tarzı vs.

gates salak saçma konuşma, lise 3'te 5 zayıfı olan arkadaşım odtü makine'de şuan. aynı dönemde benim de 7 zayıfım vardı ben de marmara hukuk'tayım şu an. odtü'deki oğlan son sene ben çalışacağım yapacağım dedi, bana ise herkes senden bir bok olmaz gözüyle bakıyordu. 2 sene sonra muhtemelen hakimlik savcılık stajıma başlarım, ya da master yaparken avukatlık stajımı yaparım. odtü'deki arkadaşım da çok iyi bir yere gelecek, biliyorum.

sakın umutsuzluğa düşmeyin. eğer iyi bir lisedeyse ve ben son sene yaparım diyen tiplerdense bırakın çalışmasın. son sene çalışacak çünkü. eğer bu dediklerimin hiçbiri yoksa,

yurtdışına göndeririz +1

Bi kere baştan ona iPad vs. almakla büyük hata etmişsiniz. İnsanı o kadar meşgul eden, bağımlılık yapan bir cihaz hiç üniversiteye hazırlanan öğrencinin eline verilir mi? Onu ancak "bak güzel bir okul kazanırsan sana iPad/iPhone alacağım" şeklinde motive etmek amacıyla kullanabilirdiniz. Yanlış yapmışsınız...

Ona üniversite bitirenlerin bile eğer ki çok iyi bir üniversitenin iyi bir bölümünden mezun olmadılarsa kolay kolay iş bulamadıklarını söyle. Ha bir de, üniversite mezunlarının bile 1000-1200 liralık maaşlarla çalıştığı bir ülkede, lise mezunlarının en fazla tezgahtarlık, garsonluk gibi işlerde çalışabileceğini söyle. Ha bir de ona hayallerini sor, ne olmak istiyor? Gerçekten böyle hayal ettiği bir meslek var mıdır acaba? Hani belki konservatuvar/güzel sanatlar tarzı bir şey okumak istiyordur. O zaman o yolda destek olmak gerekir.

bu ülkede herkes okumak zorunda mı? kardeşinize bir birey olarak yaklaşmayı deneyin. o'nun da istekleri, hayalleri var.

üniversite okutmaktan ziyade bu topluma yararlı, sağlıklı birey yetiştirmek önemli.

geç kalınmış mı bilmiyorum ama teknik liseye verin, en azından bir meslek edinsin. veya yaz geliyor, tatil süresince araba tamir vs işlerine bakan bir yere çırak olarak yollayabilirsiniz. zaten iş yükünü, o yağı pisliği görünce ve hayatın zorluğu anlayınca okumak isteyecektir. değişmezse fikri hayat o'nun hayatı, kararlar o'nun kararları.

eğer sizi bir ömür suçlamasını istiyorsanız; baskı yapın. illa sizin dediğiniz olsun.

başka bir şey var. dersle ilgisi yok. gece bana danışın şimdi çok meşgulüm

hacı başka bi konuda çok yetenekli mi? ya da istekli? spor, müzik, resim vs?

öyle değilse hazır hayatı üzerinde yetkiniz varken alın elinden her şeyi. ipad falan hikaye, telefonunu bilgisayarını arkadaşlarını... mecburen çalışacak şimdi, sonra size dua edecek.

hiç öyle 'sorunun dibine inin, onu anlamaya çalışın' entelliğine girmeyin hocam. biz böyle gördük, adam akıllı mühendislik okuyoruz işte şimdi. iyi ki de zorla çalıştırmışlar, yoksa benden de bi bok olmayacaktı.

baştan ipin ucunu kaçırmışsınız dönüşü yok.

ipadini elinden almak yerine pekiştirme, ödül yerine kullanabilirsiniz. ders çalışması için öncelikle neden çalışması gerektiğini öğrenmesi gerek. geleceğinden bahsettik demişsiniz ama o yaşlarda ergenler genellikle çok uzak geleceği düşünmüyorlar. o yüzden üniversite ortamını filan gösterin, o geziler işe yarayabiliyor. bir de çocuğun yapabileceğinden uzak hedefler koymayın önüne.

imkanınız varsa kütüphaneye gidin beraber, gözünüzün önünde ders çalışsın, 2 günde 1 gitseniz bile çok yararı olur.

bu arada devamsızlığını incelediniz mi? okuldaki notlar için devamsızlık ve hocanın kanaati notu da önemli.

en çalışmayacağım diye öğrenci beden gücüne dayalı bir iş görünce geri vites yapar. çevremde bununla ilgili bir sürü örnek var. öyle veya böyle bitirsin hele okulu demeden ilk fırsatta bir işe sokun. zorluğu görsün. sabah kalkıp akşama kadar çalışsın. okulun kıymetini anlayacaktır. ve şuna dikkat edin; ite kaka geçmesin okulu başarıyla geçsin. böylece sizin zorunuzla çalışma alışkanlığı kazanacaktır. o yaşlar herkesin havaii olduğu yaşlardır. kolay kolay çalışmazlar.

yurtdışına gönderme meselesine de karşıyım. şöyle ki; rusyadayım. master için geldim. burada bir sürü lisans için gelen çocuklar var. eğitim temelleri olmadığı için normalden 2 kat daha yavaş öğreniyorlar. ve eğitim alışkanlıkları olmadığı için günlerini eğlencede geçiriyorlar. yani yata yata zaman harcıyorlar. yani boş adamı gönderirsen çat pat dil öğrenir gelirler. onun da kimseye hayrı dokunmaz.

Vallahi gates çok mantıklı konuşmuş.

Bu ülkede nedense Odtü Makine kazanmak çok büyük bir emek gerektiriyor gibi bir yanılgı var. Lisede çalışmayıp da (sanki çalışma gerektiren bir şey var da) 8 zayıf bırakan adam ne olacak gelecekte? Firma mı yönetecek, mühendislik mi yapacak?

Okumasın. Ailece toplananın sorun, okuyacak mısın, okumayacak mısın diye.

aklı evvel kardeşiniz büyük ihtimal okumayacağım diyecektir.

Babanız veya gelirini temin eden kişi ise desin ki "madem okumayacaksın, işe girip çalış. bizim sana olan desteğimiz okuduğun için veya okuyana kadar. mezun olur olmaz harçlığın kesilecek, gidip bir işe gir." diyin.

başarısız olmadan insanın kendini bulamayacağını anladım ben.

20li yaşların değişken ve uçar kaçar halleri vardır, başarı istikrar ister, bu da ancak 30 yaşından sonra olur. Başarılı olursa başka şeylerden ve kendisinden bayağı ödün vermiş demek olabilir.

20li yaşlarda başarılı sayılabilmen için kendinden çok ödünler vermen çok fedakarlıklarda bulunman gerekir. Eğer ki kendini anlama, isteklerinin farkında olma yolunu es geçersen başkalarının genel geçer doğrularının izinden gitmiş/gidiyor olman kuvvetle muhtemeldir. Bu da seni erken yaşlarda "başarılı" yapacaktır. Kime göre, neye göre başarılı bu tartışılır elbette. Genel geçer yolu takip etmediğinde ise çıkmış olduğun bu engebeli yolda kendine varacaksın er geç ki bütün genel geçer başarılardan öte bir yerdedir "kendin olabilmek".
O yüzden ya kendin olursa o yaşta. Ya da başarılı.
--
Bunu anlıyorum işte...

ya açgözlü kapitalist bireysel bencil yarışmacı şerefsiz olur ya da insan olur.

(bkz: sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar)

evet ama basliktaki entrilerin ezici kismi parapsikoloji kapsaminda degil. Cansu Dere ile karsilastim, saat calmadan uyandim, karabasan gordum ben de ona saldirdim gibi seyler.

(gerçek bu)
ilkokuldayken bi dönem (babam yurt dışındaydı ve biraz zor durumdaydık. annem harçlık veremiyordu) sabahları uyandığımda önlüğümün cebinde para bulurdum. epey bi süre devam etti bu. annem bana harçlık vermediği halde her gün yüklü para harcadığımı öğrenince kenara çekip çok sıkıştırdı. sadece cebimden çıkıverdiklerine inanmadı haklı olarak. kız çocuğu olduğum için aklına ekstra kötü şeyler geldi sanırım (kötü niyetli amcaların beni sıkıştırıp sonra para vermeleri gibi mesela..)
o kadar kötü bi baskı uyguladı ve o kadar ağladım ki saatlerce, en sonunda "çalıyorum" diye yalan söylemek zorunda kalmıştım...
yalnız kalınca da (neden bilmiyorum) kafamı kaldırıp ağlayarak "bi daha sakın bana para yollama" diye böğürmüştüm...

ondan sonra düzenli para gelmedi... ama ne zaman ihtiyacım olsa çıkar bi yerlerden (bu kuruntu olabilir)

Türkiye parapsikoloji forumları mal kaynıyor, onları geç. Ben bir ara çok ilgilendim, ama mitolojiyle ilgilenmek gibi. Seviyordum işin literatürüyle ilgili bilgi öğrenmeyi.

Mesela galiba psisik.com mu ne vardı, birkaç tane tam anlamıyla angut modları vardı. Türk parapsikoloji forumlarının 5'te 1'i ruh hastası, 5'te 2'si farklı olmaya çalışan ergen, kalanı da falcı arayan genç kız/ kadın.

Cevap: Parapsikoloji dediğinde kişisel gelişime neyin bakmazsan bazı öğretilerin geçmişi epey önceye dayanıyor. Açıkçası ben dinlerden bir farklarını göremiyorum o antik öğretilerin.

öyle bir şey yok.

Yurtdışında üniversitelerde parapsikoloji kürsüleri var. Hani bizim okuduğumuz işletme, iktisat, tıp falan var ya aynı böyle. Sanırım yeterli cevap.

O üniversitelerde parapsikoloji bölümü olayı tamamen efsane. Bir iki tane egzantirik fakülte var sadece o kadar.

düşünce iletimini küçük çapta karşılıklı iletebildiğimiz bir hem cinsim vardı. Aynen var öyle bir şey.

bu tarz saçmalıklara hiç inanmam ama bizzat 1. ağızdan dinlediğim bizim köyle ilgili birkaç hikaye yazayım. anlatanlar da babam, babaannem, halam falan.

bizim köy karadenizde, giresunda bir köy. haç dağı olarak adlandırılan biraz mistik bir dağın eteklerine kurulmuş, denize nazır. dağın tepesinde vaktiyle bir kale olduğuna, oradaki taşların kalenin kalıntıları olduğuna inanılıyor. çıkması çok zor olduğundan kendim çıkıp görmedim.

köyün bir de mezarlığı var. hemen bizim evin dibinde. burada zamanında çok fazla kavuklu, sarıklı taşlardan oluşan arapça yazılı mezar taşları varmış. sonra pek çoğu çalınmış. şuan hala var ama eskiden daha çok olduğu söyleniyor. zamanın şehitleri falan olduğu söyleniyor.

şimdi en dandik hikaye şu:
mezarlığın girişinde bir kaya var. kocaman bir kaya. vaktiyle köyün delikanlıları birleşip el birliğiyle kayayı aşağıya yuvarlayıp ortadan kaldırmışlar. gece olup evlerine dönüp de sabah geri geldiklerinde kayayı aynı yerde bulmuşlar. bu anlatılan bi hikaye, ne kadar doğru, ne kadar efsane bilinmez.

şimdi doğrudan bizim ailenin yaşadığı bir hikayeye geçiyorum:
dedem çok hasta, ölüm döşeğinde yatak döşek yatıyormuş. evde babaannem ve çocukları (babam dahil) bir de akraba falan varmış sanırım. detayları bilmiyorum. sonra geceleri başlayan garip bi olay başgöstermiş. her gece bizim evin kapısı evi kökten sökercesine zangır zangır sallanıyormuş. öyle bir gürültü çıkıyormuş ki köylü korkudan evlerine kapanıyormuş. bizimkilerde evde pusuyorlarmış. baya deprem gibi evi sallaya sallaya kapı yıkılıyormuş adeta. başta ayı falan dadandı sanmışlar hatta. biri tüfeği almış nöbet tutucam demiş, o gece o zangırtı başlayınca tüfeği bi tarafa atıp kaçmış. yaşlı ve son derece kambur bir akraba bi gece kapının arkasında dururken başlamış zangırtı kadın bildiğin dimdik olmuş koşa koşa kaçmış falan. topluca yan ev olan diğer akrabanın evine geçmiş bizimkiler. bu sefer o kapı aynı şekilde sallanmış. bir gün dedem hasta yatağında gece perdeyi aralayıp bakmış, sallantıdan önce mezarlıktan doğru gelen bir şey olduğunu görmüş. 1 haftaya kalmadan zaten ölüm döşeğinde olan dedem vefat etmiş. sallantılar falan da kesilmiş.

bir diğer olay da yakın tarihli. birkaç sene önce babaannem de vefat etti. babaannem ermiş gibi bir kadındı. okula gitmeden kendi kendine okumayı sökmüş, her gün kuran okuyan, hiç kimse hakkında kötülük düşünmeyen, son derece sabırlı peygamber gibi bir insandı benim gözümde. hastaydı ama ölümü de biraz garip ya, neyse. vefat etti, köye gittik cenazesini kaldırdık. 1 hafta daha kaldık, işleri hallettik biz döndük. halam ve babaannemin kardeşi bizim köydeki evde kalıyordu. biz döndükten kısa bir süre sonra bir gün mezarlıktan on binlerce kelebek bulut halinde çıkagelmiş. ama öyle rengarenk parlak kelebekler değil, bildiğin düz kelebek işte. bulut gibi, yüzbinlerce belki. evin etrafını bildiğin tavaf etmişler. bi kısmı bizim kapının önündeki ufacık bahçeye konmuş. halam kapıyı açtığında yerin silme kelebek olduğunu söylüyor. sonra bir iki kez daha evin etrafında tur attıktan sonra geldikleri gibi mezarlığa dönmüşler. köyde daha önce öyle bi kelebek olayına rastlanmamış.

bu son iki hikaye gerçekten olan hikayeler.
bunun dışında pek çok efsane de var.
zamanında bi savaş yaşanmış sanırım, yüz yıllar önce. bir keresinde bizim bahçeden bi top mermisi parçası çıkmış. babamlar götürüp erittirip balta yapmışlar :) yani eski bir tarih ve şehitlerle dolu bir mezarlıktan söz ediliyor.

bunlar ne kadar parapiskoloji bilemem, bilim okuyan bir insan olarak inanılası da değil efsanelerin çoğu ama yaşamış kişilerin bizzat anlattığı garip olaylar da var.

ben gelirdim mesela

bir psikolog olarak hiç tasvip etmediğim saçma sapan piyasist hareketler.

tayfun korkut gibime geldi.

ilk bakista Ogun gibi geldi bana.

Tayfun +1
bulabildiklerim:rüştü, engin ipekoğlu, uche, atkinson galiba, Tarık dasgun, aykut, bülent uygun, oğuz, boliç, ilker, galiba ali güneş, jes hogh

ogün

tayfun korkut ya da selahattin özbir.

sadece sen oku diye gönderilen bir mesajı başka insanlara ilan etmek doğru bir davranış değil. içeriği küfür bile olsa bunun yaptırımı bu değildir. haklıyken haksız duruma düşmüşsün.

sözlükte, küfreden kişinin başlığında spoiler vererek durumu ifşa edebiliyorsun. ama burda niye böyle bir yaptırım uygulanmış bilemicem.

ah evet bir insanı taciz etmek bir hak olduğu için bunun ifşası suçtur öyle mi? ne zamandan beri bir suç gizli saklı işlenince sahibinin hak dairesi dahilinde sayılıyor?

(git: 102518)

yapman gereken O kişiye karşı dava açmaktı. Sen, yapmaman gerekeni yapmışsın.

saçmalık. boşver. etik olmayan bir şeye karşı yapılanın etik olup olmadığını konuşamazsınız.

Bence bu kişi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuş ve böyle bir yaptırım sonucu çıktı.

bunun yapılmasında yasalar dayanak gösteriliyorsa bir şey diyemeceğim.

ancak hala etik olmadığından dem vuranları anlamak mümkün değil.
biri taciz içerikli mesaj atıyor ve bunun karşılığında ''ah evet susmalısın, kişilik hakları var çok ayıp bu yaptığın'' minvalinde şeyler söyleyebiliyorsunuz.
bugün fütursuzca burada bu mesajı atan ve kişilik haklarına sahip olduğundan dem vurduğunuz bu tip adamlar tüketici bilgilerinize bir şekilde erişip telefon numarınızı elde eden ve numaranıza abuk subuk mesajlar atma hakkına sahip olduğunu düşünen adamlar, otobüse bindiğinizde sırf yanına oturduğunuz için elini kıçınızın altına sokmaya hakları olduğunu düşünen insanlar, kadın komşusunun apartmana akşam vakti -gece bile değil- girdiğini gördüğü için ona sarkmaya hakkı olduğunu düşünen yaratıklar, sokakta yürürken sizi takip etmeye hakları olduğunu düşünen adamlar... evet bu yaratıkların dahi hakkı var değil mi? şu sanal ortamda dahi ellerini götümüzden çekmeyen bu insanımsıların hakları var ve etik onlar için geçer akçe. lakin biz kadınlar için değil.

veronika (bkz: suçsuzluk karinesi)

durum suç üstü olmadığı sürece bu tür şeyleri açıklayamazsın. açıklaman gereken tek yer mahkemelerdir.

valla ben o tabirden hiçbir şey anlamadım o nasıl bir mesajmış ki ne demek yani?

yasalar etik kurallar ile paralel gider. bence de açıklamak etik değil. senin için ağır bir küfür olan söz başkası için önemsiz olabilir. ayrıca yasalar önünde de suç olmayabilir. nitekim "bir erkek küfür ederken götünü sıksa hoşuna gider mi" cümlesi bence hakaret falan değil. göt kelimesi geçtiği için öyle düşündüysen tabi. bu konuda ısrarlıysan yapman gereken savcılığa bir dilekçe vermen. 5 dakikalık iş bu.
yukarıda yazan benim görüşüm ve ayrıca eğer tüm cümle bu kadar ise hakaret olmadığı konusunda da ısrarcıyım. argo olabilir. ki argo hakaret demek değildir. ve fakar bu cümlenin alt ve üst cümleleri gerçek kararın verilmesine neden olur bence. (papa'nın roma'da genelev var mı? fıkrasını biliyor musun? bunun gibi belki sen de sadece kötü görünen cümleyi alıp adamı afişe ettin?

erenköy ruh ve sinirde bu alanda uzlaşmış doktor olması lazım bir bakın

(bkz: bilişsel davranışçı terapi) bir araştırın derim, bu alanda uzmanlaşmış psikologlara danışabilirsiniz. dinlemektense aktif seansların yapıldığı ve somut çalışmaların yapıldığı bir tedavi şekli. baktığıma göre klostrofobiye de iyi geliyormuş.

mesaj attim

BÜPAM'da Falih Köksal veya herhangi bir psikolog lak diye çözer seansı 250TL. İTF'de herhangi bir psikiyatr şıp diye çözer beleş. ben de şıp diye lak diye olmasa da çözerim beleşe.

"halal" yazıyor, helalin ingilizcesi halal.

metni sormak istedim islami usullere uygun olarak kesilmiştir tarzı olan şey

damgadan başka bir şey yazmıyordu benim gördüklerimde. damganın kendisi, o ülkenin "helal" kuralları altında satıldığını gösteriyor ürünün. bunun tam olarak ne anlama geldiğini de sertifikalara ya da tanımlara bakarak bulabilirsiniz. wikipedia iyi bir başlangıç olabilir.

belki birkaç üründe "islami usüllere göre kesilmiştir" falan diye uzun uzun yazıyordur ama benim gördüklerimde damga ve içindekiler bilgisinden başka hiçbir şey yoktu.

teşekkürler. zaten o damganın anlamıyla ilgilenmiyorum. bunların saçmalığını anlatan bir paper yazıyorum.

ilk 0 bahsi bana göre en riskli bahistir.ms 0'dan bile daha risklidir.yani abi bir maçın 1-0-2 biteceğini az çok tahmin edebilirsin ama ilk yarının nasıl biteceğini bilmek ya da tahmin etmek tamamen şans işi bence.

bence tam tersı daha kolay

şöyle örnekleyeyim o zaman,

beraberliğin iki takıma da yaradığı ya da yettiği bir maç düşünelim.a takımı düşmemeye oynuyor,b takımı da 4.lük 5.lük mücadelesi falan veriyor olsun ve maç a takımının evinde.genel olarak iki takım da beraberliğe hayır demez.şimdi atıyorum 25.dakikada bir takım gol attı ve 1-0 öne geçti.karşı takım "aman ilk yarı 0 bitsin" diye tüm riskleri almaz.maç yine büyük ölçüde aynı tempoda devam eder.ama ikinci yarının 60.dakikaları itibariyle mağlup takım oyuncu değiştirir,daha atak oynar ve büyük ihtimalle çok pozisyon yakalar ve yine muhtemelen bir gol atar ve maç 0'a bağlanır.ondan sonrası genelde rotasyon oyunu olur.

demek istediğimi anlatabildim mi bilmiyorum ama bana göre ilk yarının ne olacağı tam bir şans işi.bundan yarınki maçın ilk yarısı 0 bitmez yorumu çıkmaz doğal olarak bu arada.ama iy 0 bahisi bana göre hiç bir zaman yüklü girilecek bir bahis türü değildir.yine de sizin kararınız tabi.bol şanslar.

iy0 her zaman kör bahistir.

1/0 ya da 0/0 dene.

bu maca saglam yatiracaksan alt ya da 1 icin cok oynayan var aklinda bulunsun. Ben alt diyorum hatta 0-0 gibi dusunuyorum. Zevksiz mac.

plzen gol yememeye oynayacak
FB kontrollü oynayan bir takim ve gol bulmakta zorlaniyor, gol atsa bile geri çekilip gol yiyen bir takim

iy 0 olmasi yüksek ihtimal

ILK YARI SIFIR OLDUUUU dedigim gibi

hattı tekrar taşıman için 6 ay geçmesi gerekiyor. henüz 3 ay olduysa geçemezsin demişlerdir yok 6 ay dolduysa seni yemişler. eğer geçemiyorsan ya yeni hat alacaksın ya da yakın birinin hattını 6 aylığına gaspedeceksin.

Hat 9 senedir bende. Hattı sadece üzerime aldım. 3 ay geçmesi gerekiyormuş. İnternetten de baktım 3 ay doğrusu. O konuda sıkıntı yok.

3 ay. hat kimin üzerineyse o taşıyacaktı kendi üstüne alırsan sonra zaten taşıyamazsın amma saçmalamışsınız adamla ortak biçimde yahu.

adam eksik bilgi vermiş, önce git üstüne taşı sonrada 3 ay bekle ne yahu.

@tetebangura Eksik bilgi verilip yerine getirilince ben de mi saçmalamış oluyorum?
@mobydick Ne yapılabilir bunun için?

Bunun bir kanun olduğunu ve hiç bi şekilde mağduriyetin çözülemeyeceğini bildirdi Avea müşteri hizmetleri. Acayip.

3 ay btk kararıdır. yapabilecek bir şey yok. cidden boşluğuna gelip saçma sapan bilgi vermiş adam sana. yalnız şu da var 9 senedir kullandığın bir telefonu bir şekilde en akıllı hareket ile üstüne almışsın. şu an bir kampanya kaçırdın, daha farklı zamanlarda daha farklı sorunlarla karşılaşabilirdin ve bir gün illa ki numara taşımak istediğinde tekrar aynı sorun ile karşılaşacaktın.

müdür, ne yaptın sen?

anlamsız bi hareket. sosyal hayata aynı şekilde tutunup bağlanmaya çalış. iş hayatının beynini köreltmesine izin verme. bir insan gezmekten, konsere gitmekten, içki içmekten, seks yapmaktan, iletişim kurmaktan haz duyar. iş hayatı seni kendine bağımlı hale getirmiş ve insani zevklerini unutturmuş. silkin kendine gel.

Devam et edebildigin kadar, bir zaman sonra zaten bikarsin.

kendi şirketin değilse anlamsız hacı.

ufak bir burhan altıntop sendromu yakaladım.hani yıllarını aylak gecirmis de , birden bu şevke kavuşmuş bunları gururla anlatır gibi.ben işkoliklik olgusuna da inanmayan biri olaraktan, tüm bunların dönemsel birtakım boşluklar olduğunu düşünüyorum.

yoğun çalışmak depresyonu azaltır dolayısıyla anlattıklarınız büyük ihtimalle bir savunma mekanizmasından ibaret. sıkıntınız bilinçaltına itilmiş olabilir onu bulup çıkartmaya çalışın veya bana danışın.

yıllarımı aylak aylak geçirmedim ya,
bunu gururla anlatmıyorum durumu duyuru ekibiyle paylaşıyorum, zira gurur duyulacak bir şey değil bu

ne iş yapıyosunuz?

yazılım işi

la bende yazılım işi yapıyorum ama her gün lanet ederek gidiyorum.

Fiyat beklentiniZ nedir ?

Bakirkoy safran otel var haftaici 80 haftaspnu 100 tl idi en son. Temiz ve guvenilir de bir yer ama metrobuse otobusle bes dmesafe.

Onun disinda hemenkiralik.com dan avcilarda 45 50 liraya kadar metrobus yakininda gunluk kiralik evler bulabilirsin.

avcılar uzak olur bana ya. şirinevler meydanın orda falan bir tane buldum 85 tl falan çekmişti ama mekan ufak fuhuş oteli gibi bir şeydi pek hoşuma gitmedi. yani 80-90'ı geçmesin en azından ama bu paralara o civarda nasıl oteller vardır çok da bilmiyorum açıkçası

www.bahcelievlerabidinpakogretmenevi.com.tr

gel şirinevler

sevin la işte onu. temiz bir adam demek ki heyecanlanmış.

ahahahhaha napicam sakarliklarina gulerim :) yalniz goze parmak atmak cok sakat ya... :)

Ahaha ciddi misiniz bunu sorarken? (bkz: ay ben gülerim)

bence bir sorun olmaz, hoşlanıyorsan zaten ay pek de sakarmış heyecan mı yaptı ne, der hoşlanmaya devam edersin.

heyecandan şamşıran adam-adam gibi adam:)))(erkek tarafıyım)

daha bi severim :) heyecan yapmış işte ne güzel (bkz: olsa da yesek)

gülerim napcam başka..heyecanına veririm sorun olmaz yani.

Gülerim, sevimliymiş.

çook şeker yaa

anlamıyorum ne yapıyoruz da gözüme parmağı,giriyo,ayağıma basıyo.yerinde sabit duramıyo mu bu adam.gülerim tabii ama sakatlanmazsam :)

enseye saplak gote parmak atmadıysa sorun yok .. dusunsene bunu yaptıgını aman evlerden uzak .. bellı kı sadece heyecan yapmıs ..

bi şey yapmam gülerim öldürmediği sürece sorun yok :D

işte kadın bunu hoşlanıyorsa önemsemez, hoşlanmıyorsa salak mıdır nedir der.

göte parmak olmasın da yanlışlıkla. nesi var bunun. komik. :) bişi olmaz.

(bkz: inanma seni sikecek)

arkadaş çok fena taktik geliştiriyor hatunlar! ayık olun o_0

napican, el goz kordinasyonu yokmus. isteyerek yapmadigi surece ne edcen.

Ne güzel heycan yapmış. Zarar gelmez aynen devam.

valla köpek olup defalarca özür dilemeli, ama orda hassas bir ayar var, can sıkacak kadar da fazla özür dilememeli.

hahaha şu anki eşimle ilk randevularımızdan birinde otoparkta önlü arkalı yürürken tam arkasında paldır küldür yuvarlana yuvarlana düşmüştüm ben dümdüz yolda. nereye bakıyordun da düştün esprisini hala yaparız 10 senedir.

ben motosikletten bile düşürdüm hiçbir şey olmuyor tüm kadınlar iyidir