model diyemem ama marka için asus ya da lg den başkasına bakmayın
hele acer casper ve hp lere asla.

bende acer var, memnunum ama tavsiye etmem.
şimdiki aklım olsa MSI alırdım. Fiyatı da aralığın altında olsa da tavsiye ederim.
www.mavibilgisayar.com

Viva bilgisayar da
www.vivabilgisayar.com.tr - Tel : (212) 216 90 10
Hp (Kurumsal ürün) t5200 işlemcili, 1 gb belleğe sahip) marka, 530 FH542AA model notebook u alabilirsin. Fiyatı 850 Ytl, bence uygun fiyat, iyi performans. (Avantajı, notebooklarda bundle gelen işletim sistemi yerine Free Dos işletim sistemi veriyor, yani işletim sistemi vermiyor :) )

Kasasi saglam olsun diyorsaniz ASUS tavsiye ederim, ozellikle Dell ve HP kasalar cocuk oyuncagi gibiler, hareketli bi insansaniz iki gunde yamultmak isten bile degil
Ben 6 ay once litvanyada 600 euro ya ASUS X51RL modelini almistim,4 ulke gezdi, bi o kadar da koltuktan yere yuvarlandi falan tas gibi

200 liraya kadar önerilecek çok şey yok aslında sanırım, bir de ötv eklendi (ya da eklenecek falan...)

casio exilim serisinden şunu buldum, www.fotozeynep.com.tr 200 ytl'nin biraz üstünde.

www.fotozeynep.com.tr sony cybershotlardan bir tane var.

ikisi de compact makinelerde önerebileceğim markaların ürünleri.

edit: www.fotozeynep.com.tr olympus varmış bir de, yine iyi bir marka olarak önerebilirim.

ya canon powershot a540 ve üstü (asla a450 filan almayın 500 le başlayan seriye bakın)
ya da panasonic lumix lerden biri.

nikondan da uzak durun.tecrübeyle sabittir.

casio samsung olympus kodak gibi makinalardan da uzak durun. çöplük gibi görüntüler çıkıyor.

panasonic lumix dlmc7 geçen sene 230 a aldım.(sıfır faturalı ve garantili)eğer daha aşağı düştüyse alınabilir.

@ravioli hayırdır yolda giderken 50 ytl mi buldun :O

bulabilirsen teknosa lumix fx12 satıyordu 249 liraya.
süper makinedir. ama büyükşehirlerde falan kalmadı belki taşradaki mağazalarda vardır.

kodak easyshare kullanıcısıyım ve gayet memnunum :)

200 ytl :) 8.1 mpx

Temmuz sonuna kadar ÖTV'siz aldın aldın.
(git: 34827)
ben de kararsızdım. hiç aklımda yokken canon ve panasonic'e yöneldim. sonra panasonic kampanyasından TZ1 siparişi verdim bugün. Piyasa fiyasının neredeyse yarısına. Bence bi göz at. (tekrar yazayım)
www.eshop.panasonic.com.tr (3 ağustos'a kadarmış yalnız)

az önce bunu gördüm, nasıl sizce?

www.gostiva.com

arkadaşım www.kanadam.com ile vancouver'a gitti bu amaçla. 6 aylık kurs. 3 ay kadar zamanı kaldı. gayet memnun şimdilik.

2 arkadaşım toronto'da PLI diye bi okula gittiler, ikisi de çok memnun kaldı. aynı okulun vancouver'da da yeri var.

oncelikle en az 6 aylik bir kurs secmelisin, 3 ayliklar ile pek birsey gelistirebilecegini zannetmiyorum, zaten genelde ilk 1 ay, neler oluyor, ben nerdeyim seklinde saskinlik icerisinde geciyor.

bence dil kurslarinin puf noktasi universite bunyesinde bir kurs secmekte yatiyor. eger ozel bir sirkete ait kurs dil kursuna gidersen, zamanin onemli bir kismi ders yerine aktivitelerle gecebiliyor, sana cok daha pahaliya patlayabiliyor ve bu tarz okullara giden elemanlar birseyler ogrenmekten cok eglenmeye gittiginden, siniflarda disiplinsizlik almis basini gitmis oluyor. bu durum da seni oldukca etkiliyor.

universite bunyesindekiler ise cok daha ciddi, oncelikle adamlarin bir notlandirma sistemi var cunku genelde butun levellari basari ile bitirenleri universiteler toefl istemeden bolumlere kabul edebiliyor. dolayisiyla daha ince eleyip sik dokuyorlar. dil kursunda sinifta kalanlar bile olabiliyor. ogretmenler daha profesyonel oluyor, genelde en kotu linguistic uzerine master sahibi oluyorlar, iclerinde doktora yapmis olanlar, 4-5 dil konusanlar bile var. oldukca profesyoneller yani. bir de guzel bir seviye tesbit sinavi yapiyorlar, seni tam seviyene gore bir sinifa yerlestiriyorlar. bu genelde buyuk okullarda mumkun. kucuk okullarda ise sinif ve ogrenci sayisi sinirli oldugundan karma siniflar olusturulabiliyor ve senin dustugun sinifta seviyesi senden cok daha dusuk ve yuksek insanlarla okumak zorunda kalabiliyorsun.

kisaca: nereye gidersen git, universite bunyesindekileri tercih et.

e) hiçbiri

panasonic lumix ya da canon powershot alın. ki lumix derim yine de. 300 e kadar çok güzel makinalar var.
hele kodak.. asla almayın. çöplük gibi görüntüsü. keza samsung da.

Powershot serisi derim. Mümkünse şarjlı kalem pil kullanabileceğin bir makine olabilir. Casio exilim 3.2 ve canon s5 is kullanıyorum, casio ışığa bayağı hassas, gerçi karanlıkta çekeceksen giriş seviyesi tüm makineler tripod kullanmadan iyi sonuç vermeyecektir. SLR makineler için bile tripod şart zaten. Sonuçta kodak,samsung ve hp ye bulaşma derim, bilinen diğer markalar işini aynı şekilde görür.

casio en uygunudur bence ayrıca satıcıya aldırmabi başka gün gittiğinde sana casio dünyanın en iyi markası der ama bütçen uygunsa kodak al derim 10 mp olması gereksiz değil söylendiği gibi hdde performans gösterir olympusun yüzüne bile bakma

kesinlikle canon ps a580 al. tam da istediğin fiyat hem de. (sanırım teknosada). bu makineyi al sorna bana duacı olursun :) bu fiyata bulabileceğin en iyi makine bu.

ben olsam verdiğiniz linklerdeki makinelerin hiçbirini almazdım. bunların yerine bütçenize uygun herhangi bir canon powershot modeli alın... size fazlasıyla yetecektir.

garantisiz düşünürseniz (ki bence düşünün) gittigidiyor'a bir bakın...

teşekkürler.
hepsinden caydım o, canonlara yöneldim. bakıyorum, fiyatlar uçuk. bi a580 var alabileceğim bi de a590. stoklarda yok ama a460 da olabilir.

pilliler gerçi.. hâlâ sıcak bakmıyorum bu pil işine. evden uzak olmayacağıma göre neden pil kullanmak isteyeyim ki?
bu arada gece çekeceğim dediysem o kadar da gece değil. hani konser, eğlenci yeri vs.

a450 yi boşver. çok eski onlar
spot a580 filan al. ben a540 kullandım bi süre spot. sonra dslr aşkım depreşince gidip eos 40d aldım :D
hayyam da babataş la bi konuşun derim, spotun canı orası malum. gittigidiyor da da bakın ama dükkanları filan varsa ordan alın. zira %10 komisyon büyük bir rakam

kesinlikle linteki makinaları alma derim arkadaşlarda demişler zaten tavsiye edebileceğim panasonic lumix makinalara bir bak istiyorsan şuan kampanyası var sadece kutusu hasarlı sıfır cihazları uygun fiyata satıyorlar eshop.panasonic.com.tr

panasonic birkaç gündür sitesinde indirim yapıyor. bir bakın isterseniz.

eshop.panasonic.com.tr

canon'a yönelmiştim. kafamı karıştırdınız şimdi :) biraz daha düşüneyim

kardeşim canona yöneldinde canon slr üreticisi canonun performansı slr makinelerde belli olur dijital alcaksan kodak casio vb.

eshop'u arayacağım. sorunlar sadece kutudaysa alacağım burdaki panasoniclerden brini.

eshop tekofaks'ın internet satış adresi oluyor. ben küçük bir iki şey aldım (hafıza kartı ve foto. makinesi pili) kutularda sadece toz vardı. ayrıca forumdonanım haberde de kampanya ile ilgili başlık var ve fotoğraf makinesi alan biri kutunun felan fotoğrafını da koymuş. son olarak bu indirmler olmasaydı bile ben lumix serisinden amacınıza uygun bir makineyi önerirdim.
forum.donanimhaber.com

Panasonic Lumix TZ1 alacağım

Teşekkürler
İyi ki burada sormuşum

sözler pek benzemese de bandare mi acaba? diyesim geliyor.

yok. ingilizce söz yoktu diye hatırlıyorum.

aren maren -ıslık ıslık- aren çoki -ıslık ıslık- çori çori.. aça aça aça aça aça yaaaah çori çori...şarkıyı hatırladım ama çıkartamadım be. aklıma takıldı bak.

the guru- chori chori hum gori se olabilir mi???

Mela - Chori Chori Gori Se

ay evet aynısını bende arıyorum hatta sezen aksu son kuruçeşme konserinde bi adamla o şarkının taklidini yapmıştı. ?

aklımda kalan kadar güzel değilmiş.

istiklale girdikten sonra ilk sağdaki sokakta hafif ilerledikten sonra solda böyle bir yer var. Ama; bar mıdır, karaoke gerçekten yapılıyor mudur,yapılıyorsa şarkılar türkçe midir, italyanca mıdır hiç bir bilgim yok. karaoke falan yazıyor kapısında, gelip geçerken sürekli görüyorum. Bir de umarım doğru hatırlıyorumdur, o sokaktır. her yer birbirine benziyor. oraya bir bakın, bulamazsanız da bana kızmayın :)

(bkz: my moon)

@bordeaux; my moonda türkçe şarkılarının çalındığı ayrı bir bolum var mı? geçen hafta oradaydık, sadece yabancı sarkılar calıyordu. alt katında.

türkçe şarkıların calındıgı gunleri oluyo diye biliyorum ama yalan olmasın, telefon edip sormakta fayda var.

my moon'un ust kati sadece turkce olmali. kisin oyleydi en azindan. alt kat gavurca. arayip bi teyit edin isterseniz.
@villeneuve: istiklal'e girince ilk sag ( fr konsoloslugu'ndan sonra, zambak sokak. karaoke yazili bar orda yanilmiyorsun)
bir de aura pera (balo sok) denen uyuz mekanin bir kati karaoke olmali.
bir de elmadag'da var, hai sushi az gecince.
not: digerlerine hic gitmedim, baska yer bulamazsaniz my moon'un ust katina rezervasyon yaptirin bence.
not: iyi eglenceler dilemeyi unutmusum.
not2: arada konusuyoruz, iyilermis. :)

karaoke yazıyor dediğiniz yer, karaoke klub, linki:

www.klub-karaoke.com

önceden rezervasyonla küçük odaları var.

peyotenin yaninda mest var.

Cevaplar için çok teşekkürler.

@pyro;
Not 2 : Aa, görüşüyorsun demek, cok güzel ya, ben fazla rahatsız etmemek için aramıyordum artık. Sevindim.
Not 3: Tebrik ederim ayrıca, geç oldu ama, o zaman da içimden etmiştim zaten:)

Batch modda çalıştırabileceğiniz iArt da iyidir

www.ipodsoft.com

bilgisayarında dinleyeceksen minilyrics tarzı şeyler olur.
ipoda filan atacaksan ancak tag&rename yapıyor bu işi sanırım.

festivale giriş bileti ayrı, sahne önü bileti ayrı...
mesela kombinen varsa sahne önünden izlemek için bir de "sahne önü bileti" alman lazım.
"sahne önü bileti, festivale giriş hakkı vermez!"

festivale giiş olayı günlük, kombine, kamp şeklinde üçe ayrılır. ister bir kişi izle, ister hepsini izle. o günün biletini alman şart.

tinyurl.com
getir.net
gibi adreslerde çözümü mevcut.

@cyberpunk sagol. bu guzel bir cozummus ancak diger suserler boyle yapmıyor. verilen linkler www.youtube...seklinde. bunun baska bir yolu daha olmalı. sırf merakımdan soruyorum. yoksa sizin verdiginiz yanıttaki siteler işimi rahatlıkla gorur.

abi walla ben hic degisiklik yapmadan kopyala-yapistir yapiyorum youtube linki verirken. dikkat edersen link gozukurken kucuk harflerle gozukuyo, ama tiklayinca esas linke gidiyo, buyuk harfli olanina yani. html ile ilgilenenler daha detayli bilir <a href> gibi biseyler vardi, tam bilmiyorum gerci ben.

eskiden büyük harfle çıkıyordu linkler sözlükte. sonra srıf büyük harf yazabilmek için suistimal edilince değiştirildi. ama kodlarda büyük harf olarak duruyor tabi

bir şey yapmanıza gerek yok. sadece entrynin görüntüsünde küçük harfe dönüşüyor. yani aslında linkteki harfler küçülmüyor. entry girildikten sonra çıkan küçük harfli link görüntüden ibaret. tıklandığında büyük harfli haline gidiyor.

denemek için youtube linkini entry olarak girdikten sonra mouse ile linkin üzerine gelip browser'ın altında gözüken adrese bakın. veya edit yapın entry'i, büyük harflerin hala durduğunu göreceksiniz.

kibritsuyu acıklamış ben de şöyle bir örnek vereyim. biri copy paste yaptı veya yazarken el alışkanlıgı bazı harfleri buyuk koydu siz onu ordan kopyalayıp not defterine yapıstırın hangisi buyuk hangisi kucuk görebiliyorsunuz. bu mantıkla da youtube linklerinden sorun cıkmıyor. yani sadece gorunuste kucuk onlar:)

bir de mesela sen izledin videoyu, arkadaşına yollayacaksın linki di mi? işte o zaman entrydeki link copy paste yapılırsa yalan oluyor, bağlantı konumunu kopyala yapmak gerekiyor (mozilla evet)
(bi anlık dalgınlıkla yapmıştım ben şahsen)

msn plus ya da onun gibi bi add-on da onu tersine çevirme özelliği varıdı hatırladığım kadarıyla.

tersine çevirmeyi bilemeyeceğim ama şundan eminim ki last.fm sayesinde görünüyor çalan şey msninizde. o şekilde gösteriyor o da.
media player'da çalarken artisti önce yazıyor. (çünkü o wmp eklentisi)

eylemler'de mark as read işaretli olmalı.
ileti kurallarına gelip kural üzerinde değiştir'den düzenleyebilirsiniz.

Malesef eylemlerde mark as read işaretli değil ve kural içindeki ayarlarda da mark as read işaretli değil

Bir dizi rule dediginiz kac tane? Outlook cok fazla rule tanimlandigi zaman genellikle sacmalar.:) Bunun disinda office 2002 icin son service pack yuklu mu? eger yuklu degilse yuklenmesi gerekir. Ayrica bilgisayarinizda "autoread" vb. 3rd party programlar yuklu ise de bu sorunu yasarsiniz.
Bunun disinda, outlook'u "/cleanclientrules" switch'i ile calistirip deneyin. Denemeden rule'larin bir yedegini alsaniz iyi olur.

office service packleri yuklu. cok fazla da rule yok. sadece 8 tane. outlook 2002 de cleanclientrules switch i yoktu sanirim o 2003 te gelmisti. autored gibi 3rd party program da yok. yalniz bugun gelen bir iki mailde bu sorunu yasatmadi. bakicaz gorucez. yine de tesekkur ederim.

Whisky (1980)

Kurtalan Ekspres
üç hürel

ersen ve dadaşlar

objektif, bunalımlar

derdiyoklar

(bkz: kramp)

(bkz: eski türk rock grupları)

beybonlar
tpao batman orkestrasi
kuzenler
buse
kardaslar
mavi cocuklar
cahit oben
mavi isiklar
haramiler ( 90'lardaki haramiler degil bunlar)
yabancilar
sis beslisi
kupa dortlusu
kent yedislisi
siluetler
aziz azmet
meteorlar
edip akbayram
seyhan karabay
rifat oncel
ali atasagun
aklima gelenler ve arsivde gozume takilanlar.

ünlü

hepinize teşekkürler arkadaşlar :) çoğunu listeye aldım ama özellikle pyro senin yazdığın meteorlar'ı çok merak ediyorum.

"müzikte bir deney anadolu rock" adlı bir belgesel vardı onu izleyebilirsin. iz tv de dönüyor arada sırada forumlarda da görmüşlüğüm vardır.

dr. skull

şöyle bir facebook grubu var. a'dan z'ye bütün rock gruplarını yazmışlar. belki işinize yarar...
www.facebook.com

21. peron progresif olarak güzel eserler vermiştir 1970 sonlarinda

Tam oranını bilmesem de genel tecrübeden söyleyeyim: çok acıklı olabilir.

ve ayrıca, 2100$'lık gitar denenmeden alınmaz, her fender de bir değildir(genel kanının aksine). Ha arkadaşın sadece fenderim var diye mutlu olacak ise sorun yok, ama gitar konusunda ciddi ise, denemeden almayı düşünmemeli.

Yanında getirebilecek ve almadan deneyebilecek, gitardan anlayan biri ile sorunu daha mantıklı bir şekilde çözebilirsiniz sanıyorum.

Kolay gelsin

Sayın @kurukafa :)
Bu arkadaşımın abisinde ken smith bsr6mw elite var ondan öncede 5 telli ken smith vardı
Gitarı alıcak olan arkadaşımda bir tane telecaster 1 tanede malmsteen signature var.
Bu alacağı gitarda custom shop bir adet fender.
Hepsini yurt dışından getirdiler.sap ayarı dışında bir problemle karşılaşmadılar.
Fakat vahim olan 1500 dolarlık gitara 600 dolar gümrük verdikleri bile oldu.İşte bizimde problemimiz bu.
Ayrıca ben amerikadan son derece pahalı bir adet kontrabas aldım. ödediğim gümrük 2000 küsür dolardı.ama hadi aletin genel fiyatına fatura fiyatına bakınca değer de.
1500 dolarık gitarada 600 dolar gümrük vermek çok gereksiz.
İşte kanuni olarak bu işin yani gümrüğün yüzde kaç olduğunu öğrenirsek.belki diyorum düdüklenmeyiz.
ayrıca arkadaşımın 2 tane fenderi var ama bir tane de custom shop olursa mutlu olur fenderi var diye :)
valla bernart işini bilir diyorum gitar seçme konusunda ve şuda var abi.aslına bakarsan gitar diş fırçası gibi çok şahsi bişey.tüm enstrumanlarda olduğu gibi.senin hiç beğenmediğin gitarı birisi aşk ile uzun seneler kullanabilir.ee şimdi 765 euroda uçak biletine verilmez abi.

eğer direk olarak elden birine getirtmeyi düşünmüyo olsanız bile kargo yoluylada pek tabi gümrük ücreti ödemeden amerikadan bir şeyler getirtilebiliyor.tabi ordan alıp ve yolluyacak kişinin bu işin yolunu yordamını bilmesi lazım.kısaca hediye adı altında gönderildiği zaman küçük de olsa bir risk ile gümrüksüz halledilebilir.risk in boyutu ordan yolluyacak kişinin gerekli formaliteleri yerine getirmesine bağlı.
turkrock.com/forum alım satım dada bu işlerle uğraşan insanlar var.onlara danışabilirsin.veya açılan başlıklarda açıklamalar var onlara bir bakmanı tavsiye edebilirim

bir arkadaşım ingiltere'ye gitti, o da ordan almayı düşünüyordu hatta evet, fender american standard strata...
gitar gibi satılması garanti olmayan şeylerde problem olmuyormuş. hediye aldım filan hesabı.

sayın @suti [ek$i sözlük yazari]
arkadaşımla irtibata geçip en kısa zamanda size dönücem.Ayrıca tüm cevaplar için teşekkürler.

@supergirl :)

amerikada standart american staratocaster ebay da 600-700 dolar fakat burada 2100 dolar
yani diyebileceğim şu abi 700 dolara al 1500 e satmak iste.hemen şu gün satarsın. :D
gümrükçülerde uyandı güzel kardeşim :)

model serisine göre onlar. 5610 da uyar.

teşekkürler...

taksimden-aksaray-metro ile yenı bosna. ya da taksimden mecidiyekoy ordan yenıbosna otobusu var ama kalabalık olur hep. ha hadımkoy baya baya bi uzaktır, istanbul bitti lan fln diye dusunme hic.

Taksim İş Bankası binası önünden 73 numaralı otobüs Yenibosna otobüsüdür. Hadımköy belde otobüsleri ve iett'ler tam bu noktadan hareket eder. (aksaray'a gelip metro'ya da binebilirsiniz)
Deniz yoluyla Bakırköy'e geçebilirseniz, oradan Yenibosna'ya geçmeniz de kolay olur.

hızlı cevaplara teşekkür ettim.
bir de avcılar da oturan bir arkadaşım, taksim den dolmuşla topkapı ya gidip, oradan da metrobüse binmemi söyledi. Yenibosna da metrobüsten inince, bahsettiğim mavi minibüsler yakın mı? Böyle gitsem nasıl olur?

metrobüse binmişken avcılar'a kadar gidebilirsin. metrobüsün son durağının 20 m. kadar ilerisinde e5 kenarında hadımköy otobüslerinin yolcu aldığı bir otobüs durağı var. ayrıca taksim-topkapı 15 dakika, topkapı-avcılar 25 dakika ordan hadımköy 20-25 dakika civarı sürer.

iki üç tip münübüsler var yenibosnada. hadımköye gidiceksen hadımköyün içine gideceksen yani hadımköy yazan münübüslere bin.ve binmeden önce sor.

Birde hadımköy yazıp ta çakmaklıya gidenler var.bu adamlarda hadımköy hadımköy diye bağırır ama çakmaklıya gider.
söylemek istedim zamanında hadımköy diye binip çok keklendik askerdeyken.

şu yüksekliği ayarlanabilir sandalyeler falan var belki onlardan bir tane alırsan sorunun çözülür.

masa filan demişsin ama belki bu da işini görür
www.comfydesk.com.tr

ne kadar enteresan,ben dün kurtuldum.hem bilgisayar başında saatler harcamaktan hem kambur durmaktan.sağımın solumun uyuşmasından.boyuma göre tam dik durmamı gerektirecek bir kitaplık ayarladım.süper.böyle değişikte oluyor hem.kitaplık olmaz dolap olur fartketmez.ayakta ama süper.

comfydesk tam aradığım şey gibi. sandalyemin yüksekliği ayarlanıyor ama temel sorun şu: ekranı göz hizana getirirsen kolların yanlış pozisyonda kalıyor, kollarını doğru pozisyona getirirsel ekran aşağıda kalıyor, zira klavye ile ekran birbirine bitişik. Comfydesk bunu çözmüş hem ellerini yukarı kaldırmana gerek kalmıyor hem de ekran göz hizanda, fakat çok para istiyor allahsızlar. Mobil olmasına gerek olmadığına göre benzer bir şey yapabilirim belki.

Teşekkürler.

lap toplar için özel bi zımbırtı var aleti üzerine koyduğunuz. masa başında kullanmak için ideal bir alet epey rahat olduğunu biliyorum ama adını bilemediğim için ancak bu kadar yardımcı olabiliyorum.

sijwocag, logitech alto'yu diyor olabilir. indragandi'de verilmisti oradaki linklerini yazayim. bazen iyi indirim oluyor. tekrar verilirse filan takip edersiniz belki.

www.indragandi.com
www.indragandi.com

evet aynen o alet ainothia

laptopi uzerine koyabildiginiz (yukaridaki linklerdeki gibi) standlardan ve ayrica bir klavye mouse seti (kablosuz sahane olur) ile rahata kavusabilirsiniz. basta aliskanliktan dolayi garip gelse de zamanla ekranin biraz geride olmasina da alisiyorsunuz. kambur durup sirt, boyun agrilari cekmekten iyidir her halukarda.

comfydesk aldım. pahalı mahalı ama versatil bir çözüm. memnunum şindilik. teşekkürler.

cok pahali bir sey mi ki calgon yahu ?

evdeki 10 senelik emektar çamaşır makinası calgonun c sini bile bilmiyor. tıkır tıkır çalışıyor. hele sıkma programında hızlanınca tam patlamış mısır alıp seyretmelik.

yurtdisinda bir kilo suya yarim kilo klor/kirec basmiyorlardir buyuk ihtimal. o acidan bizde gerekli olabilir gercekten emin konusamiyorum tabii..

annemden bildiğim kadarıyla "calgonda neymiş canım dökelim bol bol" denecek kadar da ucuz birşey olmasa gerek. ama asıl sorun neden bir firma bukadar para kazansın durduk yere madem gereksiz?

bizim makineye bi kere bile girmedi gibi bişey. nerdeyse her parçası en az bi kere bozulmuştur(15 senelik alet) ama o rezistansa bi bok olmadı o gösterdikleri hortumların da kireçle alakası yok. ona vereceğiniz toplam paraya kaç tane makine ediyor. niye satılıyor derseniz hayvan gibi reklam yapıyorlar. o kadar neyin reklamını yapsan satılır hele bide gözünü korkutursan.

calgon yanlız makinayla da ilgili değil. kireçli su çamaşırların da canına okumaktadır. ama mesela her bölgenin kireci de bir değil. mesela karadeniz bölgesinde su diğer bölgere göre daha yumuşak, daha az kireçli. ama istanbulda öyle değil. sudaki kireç yanlış bilmiyorsam klordan kaynaklanıyor. istanbulda da malum hayvan gibi abanıyorlar klora. yani kullanım gerekliliği yaşadığınız yere bağlı.

hesaplayalım,

ayda 500gr calgon kullanan bir aile olsun (normali 1kg imiş ancak biz 500 diyelim) fiyatı şu:
www.estore.com.tr [KDV Dahil : 8,52 YTL --> "en ucuza biz satıyoruz" dedikleri fiyat]

ayda 8,52 YTL'den yılda 102,24 YTL. de ki 100 YTL olsun. 10 yılda 1000 YTL yapar.

şöyle kalitelisinden bir çamaşır makinası bakıyoruz [SIEMENS]: www.ucuzu.com --> 700 ila 800 YTL

kaldı ki 500 YTL civarında canavar gibi çamaşır makinaları var. yani bu 10 yıl içinde her 5 yılda bir çamaşır makinası değiştirme lüksümüz var CALGON'a para vermek yerine.

Sonuç: evet calgon tarafından feci şekilde sömürülüyoruz.

ayrıca bu öyle formülü gizli mükemmel bir teknoloji mi? yani herhangi bir deterjan firması akıllı moleküllü kendi otomatik leke bulup içine işleyen vs deterjanlar yapabilen deterjan firmaları kireç önleyici gibi basit bir formülü yapıp deterjana eklemiyorlar mı? hadi calgon'un üreticisi benckiser'in ürettiği deterjanlarda olmaz bu calgon da ayrı satsın diye ama p&g, henkel vs salak mı da calgon muadili ürün yapıp deterjana karıştırmasın, milletin makinesini bozsun? kesin yapıyorlardır. calgon bizi ayak üstü öpüyor kısacası.

kibritsuyuna bende aynen katılıyorum. ama p&g'de salak değil böyle aynı sektörde yarışan başka bir markanın başını elbet ezmek pahasına bunu açıkca reklamlarında belirtebilir. calgona ne gerek biz zaten içine bu ürünü katıyoruz sattıgımız markaların gibisinden. ama oda yok. konu o açıdan yıllardır boka sarmış. kesin budur şudur diyemiyor kimse.

Bizim eski çamaşır makinesi Arçelik'ti. Bi ara bi sorun çıktığından servis gelmişti. Bize Calgon kullanıyor musunuz diye sordu. Biz de işte arada sırada kullanıyoruz filan demiştik. Servis aynen Calgon kullanmaya gerek yok zaten bir çok deterjanın içinde Calgon un yaptığını yapan kimyasallar var demişti.

Bi ara da hangi marka hatırlamıyorum bu şekilde reklam yapmıştı. Calgon a ihtiyaç yok diye ama sonradan nedense(!) kalktı reklam bir daha da bu şekilde bi reklam yapılmadı...

Bu arada Türkiye den kat kat kireçli suyu olan ülkeler var, fekat bu ülkelerde genellikle kireç tesisata zarar vermesin diye evin girişinde kireç temizleyici bir yapı oluyor...

bosch çamaşır makinemizin 20. yaş günün kutlamaktayız şu aralar. bir kaç kere çeşitli nedenle servisten adamlar geldi, küçük onarımlar yaptılar. ama tıkır tıkır çalışıyor hala. onlara "calgon kullanmıyorum, zarar veriyor muyum makineye" sorusunu her seferinde yönelttim. hepsi de "buralarda (şişli) sular peki kireçli değil,sadece para tuzağı olur. ama yeşilköy, yeşilyurt gibi bazı yerlerde lazım olabilir, suları kireçli" şeklinde oldu.

bizim emektar tamircimizde çamaşır ve bulaşık makinelerini kendini temizlemesi için zaman zaman çamaşır suyu öneriyor. çamaşır makinesini boş çalıştır, su alırken deterjan gözünden çamaşır suyu dök diyor. bulaşık makinesini de boşken çalıştırıp, deterjan gözünğn açılma safhasında kapağı açıp bir çay bardağı çamaşır suyunu içine boca etmeyi tavsiye ediyor. henüz denemedim ama mantıklı geliyor bana

@blackidom ve @selimse: evet marka omo idi. "bizim deterjanımızda zaten kireç önleyici var, ayrıca almanıza gerek yok" diye reklam yaptılar ama kalktı sonradan. uzun ömürlü olmadı. niyedir bilinmez.

benckiser ne yaptı etti parayı kırdı diyebiliyoruz ozaman kısaca. bu hikaye ise buna inanan belkide zor geçinen teyzemiz "ya makinem bozulursa ben naparım" diyerekten koymaya devam ediyor, edecekte. çok garip bir pazarlama başarı öyküsü gerçekten bu işletme alanında lisans tezi falan olabilir diyorum ben. rakipleride olmaması cok şaşırtıcı demi senelerdir?
ayrıca Türkiye'deki bölgelere göre suların kireçlilik oranlarını gösteren bi harita vs varmıdır acaba?

Calgon klora karşı değil kirece karşı bir üründür. Sudaki klor zaten cok kolay giderilir.
Kireç makina parçalarının kireçlenmesinin yanında suyun zor kaynamasına da sebep olur. Bu çok bilinen bir gerçektir. Kireçli su geç kaynar. Istanbul genelinde musluk sulari 40-60 fransiz sertligindedir. Malesef kaynayinca da sadece gecici sertlik dedigimiz miktar gider.
Giysiler de nasibini alir elbet ama calgon'a vereceğiniz parayla yeni giysiler de alabilirsiniz pekala.

bende bağlantı kopmasada ciddi bir yavaşlık yaratıyordu. sıkıldım, uçurdum lavuu akabinde ''bearshare'' kurdum. mutluyum şimdi huzurluyum.

ares de iyidir

limewire da bu şikayeti bir kaç kez daha duymuştum.bug var gibi lucita.farklı versiyon dene istersen.

senelerdir butun bilgisayarlarimda bearshare kullandim. ve cok mutlu bi beraberligimiz var.
yalniz 5.2.5 sürümü iyi. son sürüm, sürüm sürüm süründürüyor..
kimse sevmiyor anlayamiyorum. kotu amacli yazilim filan, bilmiyorum acikcasi...

bahariye sahildeki uzun cadde sanırım ve de beyazıt'tan kalkıp aksaray üzerinden giden 39 ile gidilebiliyor. hatta link vereyim:
www.iett.gov.tr

39D de aynı işi görür tabi.

esas soruya cevap vermemişim pardon. feshane'den 1 ya da 2 durak diyeyim. tam bilemiyorum.

feshaneden sonraki ikinci durak.
Pierre Loti'ye çıkan teleferiğin dibi.

İett web sitesi iddia etse de 39D Cevizlibağ metrobüs durağından geçmiyormuş. Telefon açtım kafam daha da karıştı.

Eminönü'ne gitsem oradan kolay ulaşır mıyım hani tek otobüsle filan?

eminönünü'nden de ulaşılabilir ama bence en güzeli aksaray'dan aktarmak. hem daha yakın hem de eminönü'nden 1 tane otobüs kalkıyor. aksaray'dan ise en az iki otobüs geçiyor.

avcılar-mecidiyeköy otobüsüne binip, ayvansaray da inin en fazla 5 dakika yürürsün.otobüs yavaş metrobüsle geleceğim illa derseniz, cevizlibağ dan mecidiyeköy otobüsüne binin.

Eskiden bende çok korkan biriydim hatta hala korkarım dişçi gibi yerlerden ama devlet hastanelerini bıraktığımdan beri dişçi koltuklarında hiç sorun yaşamadım.Zaten iğne vurduktan sonra soruyorlar uyuştumu diye.Eğer uyuşmamışlarsa çekmiyor.
Sözlükte 20 yaş dişi hakkında yazanları okuduğumda baya korkmuştum dişimi çektirirken ama beklediğimdende acısız bir şekilde sonlandı.Kimsenin dediklerine bakma yani.
Diyeceğim odur ki yazdıklarım soruna cevap olmasa bile diş çektirirken belki biraz rahatlatır.

teşekkürler. dişçiden korkmayan insan yoktur heralde?ama ben acısıdan değil (gerçekten) psikolojisinden korkuyorum. ağzıma soktuğu aynadan bile huylanıyorum.

sedasyon nasıl olur, kısaca öğrenmek istiyorum bilen varsa eğer.

www.protetix.com
www.dental.ufl.edu

tanım olarak soruyorsanız, linklerdeki şekilde, ama sanırım siz prosedürden çok hastanın hissettiğini soruyorsunuz..

"Valyum, Xanax, kloral hidrat veya hidroxizine ile oral sedasyon, dental tedavi esnasında hastanın anksiyetesini azaltmada yardımcı olur." dendiğine göre, korku psikolojisi büyük ölçüde kalmayacak demektir..

"çekim esnasında kaygı olmayacak ama ben zaten şimdi de kaygılıyım" derseniz dişçiye gidene kadar mümkün olduğunca düşünmemeye çalışın.. diş tedaviniz kapıdan girdiğiniz an başlasın, çıktığınız an bitsin..

sizin tam tersinize ben acıdan rahatsız olacağım için iyice uyuşturulmak istediğimi belirtiyorum ama bahsettiğiniz korkuyu / kaygıyı yaşamıyorum.. o yüzden sorunuzu tam anlamayıp doğru noktaya temas etmemiş olabilirim..

Engin [yaklaşık 15 sene :)] diş tedavisi tecrübelerime dayanarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ; önemli olan anestezi olana kadar dayanabilmek. Bu,hiç görünmeyen 20 liklerin çekimi işlemi için de geçerli. Şayet Korkularımızın kaynağı acı ise uyuştuktan sonra hiç bir şey hissetmeyeceğiz,Rahat olalım bu nedenle. Ağzın içine birşeyler girmesinden huylanıyorsak da ne bileyim tedavi esnasında gözleri kapamak bir alternatif olabilir diye düşünüyorum. Ne olursa olsun unutulmaması gereken şey ;biz ne kadar korkularımızla yüzleşip hekime yardımcı olursak bu iş o kadar çabuk ve kolay olacaktır.

SuperGirl hiç bir şeyden korkmamalı hem :)
geçmiş olsun

ablam çok narin ve acıya dayanıksız biridir. zira kendisi kanal tedavisi yaptırdı ama öyle kötü bir acıdan bahsetmedi. bende nefret ederim dişçinin o matkapvari zıv zıv döner-oyar aletinden. söyledim, koltuğa lcd tv monteliydi kumandasını verdi, aç sesini kanal değiştir oyalan dedi, biraz olsun rahatladım öğlen vakti kadın programları izlerken. (beterin beteri var).
ayrıca, (bkz: supergirls don't cry)

ehehe.. teşekkür ederim hepinize.
kapıdan girene kadar çok iyiydim zaten. koltuğa oturup ağzımı açınca başladı korkum. şu an korkum yok mesela. bu yüzden sedasyon benim için iyi olacak sanırım.

prosedürünü de merak ediyordum. linkler için de teşekkürler.

edit: rüyamda dişim çekildi sanki. uyanınca yoklardı ama. :)

17 sene sonra edit: ben artik sedasyonsuz disciye gitmiyorum :) :) :)

bu sistemlerin o kadar basit bir yapısı yok, çoğu uzunca yıllar araştırılmış resim işleme tekniklerine dayanıyor.

Çok kabataslak bir baktığımda gözlerin x-y koordinatlarına göre hesaplarını alıyor. ve ona göre veritabanından o verilere yakın olan bilgiyi çekiyor...

o kadar da zor birsey degil. bilmen gerekenleri soyleyim.

random processes
linear algebra
signal processing
machine learning
artificial intelligence
pattern recognition
machine vision
bir de bu yukarida saydiklarimin statistical olanlarini bilmen gerekir. kolay yani, zor degil. tabii ki bunlari bilmeden de yapabilirsin fakat yaptigin is kopyala yapistirla web sayfasi yapmak gibi birsey olur.

edit: image processing ve multivariable calculus u eklemeyi unutmusum netekim.

cevap değil ama myheritage.com var bir de bunun gibi. % şu kadar şuna benziyosun % bu kadar buna diyor. elin çenendeyse eli çenesinde olan ünlüleri gösteriyor. bazen gerçekten gülümseten sonuçlar veriyor :)

@egotm

Aradığım cevaptı.

aklımda ki tahmine yönelik bir şey çıktı ;) Teşekkürler

durak ve bilboard reklamlarındaki telefon bu. orda da 249 YTL yazıyor. kampanya işte, yoktur bir şeyi. özelliklerine göre gayet iyi diye dikkatimi çekmişti benim de.

hepsiburada'da hakkında bayağı bi yorum yapmışlar:
www.hepsiburada.com

sorunun cevabı değil ama bi arkadaşım şifrelemek yerine gizlemeyi tercih etti. kırılmasının da önüne geçti böylece. bizim bilgisayarları da bir seferlik tanıttı. daha güzel bence bu.

www.airties.com

@supergil
şu gizleme nasıl oluyor, anlatabilir misin?

Sifreleme icin: (3.1 Kablosuz Güvenlik) - www.airties.com

Gizleme denilen sey sanirim mac adres filtreleme. Bilgisayariniz mac adresini modeme girersiniz, sizden baska bir allahin kulu giris yapamaz. en saglami budur bence. (3.1.3 MAC Adresi Filtreleme)

gizleme ile kastedilen sanırım SSID broadcast in gönderilmemesi. Bunun çok güvenilir bir yöntem olacağını sanmıyorum. Zira havadaki paketleri sniff edebilen toollar var.Mac filter güvenilir bir yöntemdir başkasının adsl ini paylaşmasını istemiyorsanız. Ancak yinede paketler sniff edilerek çözülebilir..bunu yapacak kadar kasan adam zaten uğraşmaz girer evinize..öeh

mac adress filter da kırılabilir bu arada. mac address'i değiştirebilen veya farklı gösterebilen yazılımlar mevcut.

ben hiç bilmiyordum, kablosuz ağ şifrelerinin kırılabildiğini ya...
bu kadar mümkün mü? ya da bahsettiğiniz programlar yüklendiği takdirde kırılması kolay mı o kadar yani?

gizlemekten kasıt ssid'nin gizlenmesi galiba. bildiğim kadarıyla bu da bulunabilir. ama soruya gelirsek şunu yapman gerek:

1)firefox ya da ie (safari vs.) ne kullanıyorsan aç bir adet.
2)adres çubuğuna 192.168.1.1 yaz ve enter'a bas.
3)şifre öntanımlı olarak boştur. bu giriş şifresini değiştirmediysen giriş'e bas.
4)soldaki menüden kablosuzu tıkla. altında açılan yeni menüden kablosuz güvenliği seç.
5)wep ya da wpa şifrelemelerden birini yap.
6)bilgisayarındaki kablosuz profillerini temizle ve tekrar kendi modemine bu sefer şifre ile bağlan.

veya: (bkz: google) (bkz: 444 0 239)

şifre koymak yahut mac id koymak hepsi tırıvırı. biraz sabır olunca komşunuz rahatlıkla şifrenizi aşabiliyor. günler belki haftalar alabiliyor bu. *

demek istediğim şifreniz olabildiğince karışık olsun rakamlar harfler çorba olsun. gidip de "tiramisu" gibi şeyler yapmayın :P oeh

ekşi duyuru ara: acer :) abi sakın alma, uzak dur, arama sonucunda çıkacakların haricinde, kimileri yeni kasalar falan iyi diyor ancak 3 ay önce arkadaşın aldığı laptop şu an iş makinası gibi ses çıkarıyor ve açılması neredeyse 10 dakkayı buluyor.
acer harici hepsi olur hatta arçelik beko falan bile daha iyidir.

tavsiyem asus, bi arkadaşta var almanyadan gelen biri, cidden süper laptop, tık yok yakılma yok, ekranıda gayet iyi ve sanırım 1700 e bulunur.

www.hepsiburada.com

model tercihlerine karismiyorum ama vatan bilgisayar ve bimekste yarin cok guzel indirimler var. birinde %25 digerinde %30.

hepsiburada'da toshiba'nın bazı modellerinde kdv indirimi var. (1 haftası var)
Teknosa'da da vardı ama baktım hepsiburada 20-30 ytl daha ucuz.

bu arada acer kullanıcısıyım. sanırım biraz şansa oluyor bu modeller. benimki iyi, aşırı ses filan yok, sadece fazla ısınıyor ona da alıştım

asus da alma. heryeri dokuluyor ilerde. fani durmadan calisiyor beynini patlatiyor. kendi bios updateleri bile hatali p..nklerin.

toshiba al hp al rahat et

toshiba bencede 3 bilgisayarımda toshibaydı bu güne kadar başka bir alternatif düşünemiyorum açıkçası.

packard bell çok sağlam bilgisayarlar üretiyor. müşteri hizmetleri de gayet iyi. aklında bulunsun.

www.chip.com.tr (winamptan)

alternatif olarak flatcast.com ' a da bakabilirsiniz.

(bkz: icecast)

flatcast'i önereyim ben de. sadece eklentiyi indirmen gerekiyor. şifreyle girip arkadaşlarına yayın yapabiliyorsun

sam 2 diye bi program da var

o verdiğin linkte satıyor adam? sıfır hem de.

@kibritsuyu: :) ordan almak istemiyorum. hepsibuarada/ideefixe gibi siteler arıyorum.

elmasepeti.com'da kalmistir belki 2. nesiller. 4 ve 8 gb olur 2. nesil.

www.teknofiyat.com bi şuraya bak istersen arama yapıp hangi sitelerin sattığına da bakabilirsin.

ben birkaç adres buldum onun dışında da hepsiburada ayarındaki sitelerde rastlayamadım. gold'da satılıyordu ama sanırım 6 ay kadar önceydi.
3.nesilden daha güzel bence bunlar :)

www.sibertek.com
bir de bu var;
www.markomshop.com

* siteleri hiç kullanmadım, bilmiyorum. işine yararsa ne âlâ...

ornegin otobuslerdede cep telefonunu kapatın dıye uyarılar verılıyo..

bunun nedeni cep telefonun yaydıgı sinyallerin havalandırma sistemine vermiş oldugu zarardır.yok cep telefonu acık oldugu ıcın uçak falan dusmez..kaldıkı yakın gecmıste yasanan bı olay bıze bunu ıspatlamıstır..
ucak kacırma vakasında yolculardan bırısı cep telefonu ile haber bultenıne bıle baglanmıstı o derece..sanırım focus un ucagının kacırılması olayında..

herhangı resmı bı kaynak gostermeden yazdım bunları ancak ailemin otobus işletmecisi oldugu icin yasayarak ogrendıgım bır bılgıdır..

milyondolarlık uçağın, yüzlerce hayatın, ve ardından verilecek yüzmilyonluk tazminatların akıbetinin bi cep telefonuna indirgeneceği saçma. illa ki önlemi alınmıştır. kimsenin insafına güveneceklerini sanmıyorum. bi efsane, bi temkindir belki de. hatta kroluktur.

ve dahi belli mesafeden yüksekte gsm çalışmıyor diye biliyorum.

hem zarar verilecek olsa güvenlik olarak içeri sokmazlardı

yahu hala havalandırma sistemi diyorsunuz amma...

cep telefonunuzu televizyona tuttuğunuzda nasıl görüntü garipleşiyorsa, aynı prensip ile uçağın navaid dediğimiz rotasını bulmada kullandığı çeşitli araçlar size olması gerekenden farklı bilgiler verecektir. airliners.net adresinde bir thy pilotunun başından geçenler çok güzel anlatılmıştı, başka bir duyuruda adresi var.
buyrun: www.airliners.net

kafanızdan uydurmayın. uçakta cep telefonunu kullanmak yanlış, zararlı ve hatta tehlikeli bir harekettir. otobüslerde anlatıldığı gibi havalandırma sistemine zarar vermez, ki bir otobüs bile normal şartlarda cep telefonu sinyallerine dayanabilecek ekipmana sahiptir.

gerçek: cep telefonu yüzünden "henüz" uçak düşmemiştir, ancak düşmeyeceği garantisi de verilemez.

gerçek: cep telefonundan yayılan dalgalara karşı işe yarayan bir önlem halihazırda mevcuttur; uçaklardaki gövde boyunca uzanan hassas iletim kabloları zaten bir yansıtıcı ile kaplanmışlardır, bu kaplama telefonlar düşünülerek değil, atmosferde karşılaşılabilecek manyetik diğer etkenler için yapılmıştır ama telefonlara karşı da işe yaradığı kanıtlanmıştır.

ancak bu kaplama sadece gövde boyunca ilerlyen iletim kablolarının güvenliğini sağlar, kabin bölgesindeki navigasyon sistemlerinin cep telefonu sinyallerinden ne şekilde etkilendiği kesin bilinmemektedir.

gerçek: cep telefonu uçak düşürür mü düşürmez mi kanıtlanmamıştır, bilimsel bir kesinlik yoktur iki durum için de.

bunların dışındaki her şey spekülasyondur. yani "kesin güvenli" veya "kesin güvensiz" değildir cep telefonu. ancak uçak şirketleri cep telefonu "kesin masum" olduğu kanıtlanıncaya kadar bunu yasaklayacaklardır ve bunda da haklıdırlar. cep telefonu sinyallerinin uçak navigasyon sistemlerine etkileri halen araştırılmaktadır ve cep telefonu firmalarına "yakın" gruplarca yapılan araştırmalar cep telefonlarınun uçaklarda kullanılmasının "güvenli" olduğunu işaret ederken, bağımsız araştırma grupları da "güvenilirliği kesin değil" demekteler.

bütün bunlar düşünüldüğünde, uçak şirketlerinin gerek yolcu can güvenliği, gerekse olası bir kazada olası ihmalkarlıklarından ötürü milyar dolarlar ödemek zorunda kalacağı bilgisi, cep telefonlarının "masumiyeti kanıtlanana kadar suçlu" sayılmalarını zorunlu kılmaktadır.

peki uçakta o anda birinin cep telefonu kullanmakta olduğunu nasıl anlıyorlar?

@tom riddle senden rica ediyorum sehirlerarası yolculuk yaparken lutfen telefonunu ac ve konus..ondan sonra sıcaktan bunalma haline gir..
cep telefonunun tv ye verdigi goruntu bozuklugu yanına gelınce oluyo..sen kokpittemi ucuyosun? diye bi soru gelir insanın aklına..

kaldıkı ben kafamdan uyduruyorum yada boyle duydum demedım.yasadıgım seyı anlattım dedım..okumadan yazmayın bence..

sallıyorlar ya tutarsa kesin tutar zaten.

bi ara bi haber okumuştum, pilotlar hava boşluğunda mı ne uçağı kontrolü becerememişler, baya bi sarsılmış, sonra hostoslere cep telefonu açık uçak kontrol edilmiyor diye söylemişler ve cep telefonlarını tek tek kontrol ettirmiş, türkiyede olmuştu daha geçenlerde.

konuyla ilgili olarak geçenlerde cep telefonuyla uçulabilecek diye bir haber vardı. orada da yazıyordu bir şeyler.

(git: 18161)

@efruz, Evet uçakta cep telefonu çekmiyor, zaten kalkış ve inişte çekmeye başladıgı için o zaman ne olacaksa oluyor. anlattıgım bu olay da inerken oldu zaten.

Ayrıca bak söylediklerin hep varsayım, yani kimse b işey bilmiyor sanki bu konuda.

ben inanılmaz korktum o an yolcuların ve hosteslerden birinin panigi bana da bulastı.ciddi ciddi bi daha ucaga binmemeyi düşünüyorum ya. bu kadar kapattırdıklarına göre kesin bişey varmış gibi geliyo ve mal insanlar yüzünden tehlike yasamak istemiyorum

bi yandan da evet düşürme riski olsa, mesela ucaga binerken telefon kontrolu falan yapılır dimi, yani girişte bırakır çıkışta alırsın gibi, insan hayatı bu boru degil ki.

sevgili tom riddle verdigin linke basınca

Sorry, the post you are trying read does not exist (could have been deleted or you followed a faulty link). Click here to return to the forum

diye bi ibare görüyorum, tekrar gönderirmisin acaba

peki cevap gelmemiş madem deminki soruma ekleyeyim: uçakta cep telefonu kullanmak tehlikelidir, arabayla ters şeride girmek kadar büyük bir tehlike oluşturmasa da bir hata "ihtimalini" doğurur.

Fakat uçakta birinin cep telefonu kullandığını anlamanın bir yolu (benim bildiğim kdarıyla) yoktur, "biri telefon kullanıyor" diye koşturuyorsa birileri, muhtemelen saçmasapan bir talimat almışlardır.

Gectigimiz hafta icinde Avrupa Birligi 3000 feet üzerinde cep telefonlarının açılabilmesine olanak veren bir bildiri yayınlamış.

Avrupa Birliği'nden onay çıktı, evet. uçaklara baz istasyonu koyacaklarmış, konuşmaya izin veren sistemi de devre dışı bırakabileceklermiş.
iniş, kalkış ve türbülans anında gene yasak olacakmış.

pilotlar uçakta açık cep telefonu varlığını nasıl biliyorlar? tecrübe. aynı uçaklarla yüzlerce ez uçan bu adamlar uçağın verdiği tepkilerin sebeplerini az çok öğreniyorlar haliyle. tom riddle'ın verdiği linkteki yazının sahibi pilot da zaten 10 yıllık TK trahinde MCP panelini etkileyen tek şeyin cep telefonu olduğunu yazmış.

evet bilimsel bir kanıt, doğrudan görülmüş bir bağ olmayabilir fakat uçuş ekibi tecrübeleri açık cep telefonlarının uçaktaki yüzlerce uçuş enstrumanını etkileyebildiğini gösteriyor.

pike kumaş ise terziler yapabilir..ancak eger penye ise bunun ozel makınaları oluyo..daha hos durur..
2-3 ytl ye yaparlar..

@kibritsuyu tsk ederım adını getirememistim(:

isott'un özel makine dediği şey overlok. tişörtün içini çevirip o katlanıp dikildiği yerdeki acaip dikişe bakın, işte onu overlok makinesi yapıyor. overlok makinesi olan her terzi ya da overlokçu yapar bu işi.

hıım demek ki bir konfeksiyon atolyesine götürmem gerek..
peki dikiş makinesiyle nasıl olur?

t-shirt'u duz makasla alttan katir kutur keserek de cok $ahane $ekil yapilabilir; eger kuma$/desen uygunsa bu secenek de aklinizda bulunsun.

overloktan sonra da reçme yapılır, çift çizgi var ya hani, işte o.
yaparlar konfeksiyonlar...

(bkz: mozilla thunderbird)

cok basit anlamda opera isinizi gorebilir. pop3 full text search gibi fonksiyonları var.

windows live mail var bir de

lotus notes.

zararın tazmin edilir. benim valiz kaybolmuştu. bana da verdiydiler böyle bir form doldurdum. bayağı bir zaman geçtiğinde iyi bir para vermişlerdi. (ama ilgilenmek gerekiyor)
bana sorarsan ara sor. ilgilen takipçisi ol. zarar ziyanına karşılık yeteri kadar para vermeyeceklerse tazminat davasından bahsedersin unutmadan.

bence de vakit geçmeden ilgilenmek sorunu çözecektir.
pegasus genel md.nde çalıştım bir süre. kayıp eşyalar için belirledikleri bir miktar var onu veriyorlar. tatmin edici bir miktar...
bunda da zararını tazmin edeceklerdir.

tazmin edilecek zarar ücreti bilet ücretinin bilmemkaç katı kadar olamaz gibi bir madde vardı sanki.

thy kayıp eşya prosedüründe pek iç açıcı şeyler yazmıyormuş bu arada.
www.thy.com

dünya vatandaşlığını nasıl kazanıyor peki bu sabi?

Dünya vatandaşı derken sanırım haymatlos olmayı kast ediyorsunuz, vatansız olabilir insan ama dünya vatandaşı gibi bir hukuki kavram yok, bebek haymatlos olmaz. Öncelikle anne babasının vatandaşlığını alır. Sonrası biraz karışık, doğduğu sırada hangi ülkenin toprakları üzerinden geçiliyorsa o ülkenin vatandaşlığını alır yönünde bir görüş var veya uçağın kalktığı ya da indiği yerin vatandaşlığını alır da denilebilir. Bu genellikle ülkeler arasında yapılan ikili anlaşmalarla belirlenen kurallara göre olur. Kesin bilgi için bi devletler özel hukuk kitabına bakmak lazım.

Ülkelerden birinde aksi yönde bir kanun yoksa çocuk çifte vatandaşlık alır diyebilirim.

uçağa 7 aydan uzun süredir hamile olanlar binemiyor diye biliyorum.

Bir de uçak şirketleri doğan çocuğa ömür boyu bedava uçuş hakkı veriyor. düşünmek laım.

yıllar önce dünyayı dolaşan bi çift vardı kızlarının adını deniz koymuşlardı, denizde doğmuştu çocuk. onlara sormak lazım yada nette onları aratmak lazım.

havada doğan ilk bebeğe virgin(!) adını vermişler ve 21 yaşına kadar bedava uçabilecekmiş. buyrun burdan:
www.telegraph.co.uk

bahsedilen belgesel (bkz: uzaklar)
çiftin adı da osman ve zuhal atasoy.

hala net bir yanıt bulabilmiş değilim. her ülkenn vatandaşına göre farklı muamele mi uygulanıyor bu gibi durumlarda bunu da merak etmiyorum. örneğin bir fransız çift paristen new york'a giderken -denizden yada havadan- atlas okyanusunun ortasında kadın 7 aylık da olsa erken doğum yapsa, bu çocuk o anda bulunduğu yer ortak sularsa, örneğin kanadanın izlandanın, ispanyanın veya başka bir ülkenin bilemiyorum o ülkenin yada ülkelerin mi vatandaşı oluyor? atasoyların günlüklerine bakmadım orada ne yazıyor bilemiyorum. ben şu anda başımıza gelse böyle bir durum ne olur onu merak ediyorum. araştırmaya devam.

efsaneden ibaret o durum.
okyanusun ortasında doğsa ve vatandaşlık için x ülkesine gitseniz, bu velet burda doğru verin pass diye muhtemelen büyük bir el hareketi çekerek baş parmağı ortaya alırlar:) abicim olay basit, abd'de doğarsa abd kanunlarına göre vatandaş olur ama almanyada doğarsa yaşı/2 yaşadığı süreyi geçmiyorsa alıyor tabi 6 aylık hamieyken gider ve orda doğum yaparsa ki mmkündür, uzun süreli vize, vizesiz kalıp doğurma falan.
b dünya vatandaşlığı diye bişi yok, bm pasaportu var o da kötü bir durum gene yaşadığım ülke için vize alıyorsun, piç olmanın legal hali, misal arnavutlar öyleydi.

kanunlar her ülkede farklı gerçekten, eu da birçok ülke çifteyi vermiyorken böyle durumlar nasıl türemiş hayret.

abd'de doğurcam bende veledimi, en yisi.

medeni kanuna bakmakta fayda var. belki orada bulunabilir. elektronik olarak arama motorları vasıtasıyla bulunabilir medeni kanun. ordan bakarsınız.

her ülkenin farkli, ama prensip olarak her zaman ebeveynlerin vatandasligini alir.hukuken de buna Jus sanguinis denir. Senin dedigin Jus Soli ye girer, o da ingiltere, avustralya vs. gibi ülkelerde gecerli degil.

bunun için ttnet abone merkezine gitmek lazım zira tarife değiştirilirken hat sahibinin imzası isteniyor.

edit: buradan üsküdar'daki ttnet abone merkezini beni ayaklarına götürttükleri için esefle kınıyorum, herkes bunu telefondan takır takır hallediyormuş kardeşim. nerede çağ dışı bir uygulama var hep beni bulur zaten.

bildiğim kadarıyla musteri hizmetlerinden yapılabiliyor... ilk önce ara olmadı kapıları aşındırırsın.

biz kendimiz gittik ama bir arkadaşım telefonla hallettiğini söylemişti (hatta grev zamanıydı). Denemekten zarar gelmez bence? (:
bu arada 1 senelik sözleşme imzalandığında da 1 Mbps limitsiz bağlantı ücreti 49 yerine 43 lira oluyor. Aynı gün onu da yaptık da, değineyim dedim :)

5-6 ay önce müşteri hizmetlerini arayarak kotalı tarfiden sınırsız tarifeye sorunsuz olarak geçmiştim. bu uygulama zannedersem halen geçerli sizde böyle yaparak yeni tarifeye geçişinizi yaptırabilirsiniz.

3 gun once telefon ustunden gectim sinirsiza. bi iki guvenlik sorusu ardindan "cartcurt gblik kotali adsl hattinizin sinirsiz hat olmasini onayliyor musunuz?" diye soruyor telefondaki "hell yeah baby!!" cevabiniza muteakip ertesi gun saat 9da sinirsiz servise gecmis oluyorsunuz.

ben de telefonla geçmiştim.

444-0-375

Ben de telefonla değiştirdim tarifemi, fakat şiddetle tavsiyem, hız değişimi de yaptıracaksanız bölgenizdeki santralin bu hızı kaldırıp kaldıramayacağını ısrarla sorun.

eau de toilette ve eau de parfum oluyor bayan parfümlerinde parfum olanlarda parfüm yağı oranı daha yüksek oldugu için daha yoğun ve kalıcı oluyor. erkek parfümlerinde bildigim kadarıyla eau de parfum yok. cologne da sanırım traş sonrası sürülenlerden olmalı.

Ö dö toilette iyidir. Burberry London /weekend kullanışlıdır tavsiye ederim. Bana bir de Pierre Cardin Emotion tavsiye ettiler ama bilemiyorum nasıl. Bir de konuyla alakalı şunu söylemek isterim: Bir arkadaşımda Bruno Banani isimli bir koku görmüştüm. İnanılmazdı. Ona da yurt dışından gelmiş. (Almanyadan) İstanbulda sordum ,kozmetikçi görevliler aval aval suratıma baktılar :) Meğer Türkiyede yokmuş,bulursanız alın. Pişman olmazsınız.

İyi akşamlar.

cologne'da alkol oranı daha yüksek, kalıcılık daha az, fiyat daha ucuz.

şimdi ben kullandığım parfümü yazmayım cinsiyet baabında işinize yaramaz ama bir bayan burnundan erkek kokularında kenzo jungle'ı çok sevdiğimi söyleyebilirim.

bi kac gün once 212 men getirttim bi arkadaşa. tek kelimeyle mukemmel. zor elime gecti parfum. kokusuna bi bakan el koymaya calısıyordu :) bi de rochas sitemistim o da fena degildir ama o kalmamış.

eau de toilette kokusu için, cologne ise daha çok ferahlamak amaçlı kullanılır. edt kokusu daha kalıcıdır. cologne bol etil alkollüdür. esans miktarları değişmekle beraber edt içinde ayrıca fiksatör olabileceğini düşünmekteyim. (esansın kalıcılığını sağlayan madde)

erkek kokusunda tek gecerim bvlgari aqva

öneri olarak da kenzo-tokyo diyebilirim baya güzel parfüm.

tam istediginiz gibi bir sey var mi bilemem ama normalde parcalari denemek icin kullanilan metodlar bunda da kullanilabilir.

olu pixel icin yazilimlar mevcut. gozle direkt gorulemeyebiliyor olu pixeller bazen, farkli renklerde bakmak icin tirealtfttest gibi bir program kullanabilirsiniz.

harddisk icin alinacak laptop eger sata kullaniyorsa hddlife gibi bir program kullanaiblirsiniz.

ekran karti, ram ve diger aksamlar icinse 3dmark05 (veya muadili) bir program kurup ekranda kirilma, atlama takilma vs yapiyor mu diye kontrol edebilirsiniz.
bu programlari bulup bi cd ye atip orada yarim saat icinde deneyerek her seyini kontrol edebilirsiniz.

(bir de icerisinde toz birikip birikmedigini anlamak icin bu programlari denerken speedfan gibi bir sicaklik olcum programiyla laptop'un sicaklik degisimini olcebilirsiniz)

test için değil ama belarc advisor diye bir program var. bigisayardaki hdd'den tut fareye kadar, driverları ve güncelleştirmeleri bile gösteriyor.
evdeki emektar bilgisayarımızın ekran boyutundan emin değildik bununla öğrendik, cetvel bulamadık da :)

"everest home". arizayi degilde "belarc advisor" gibi icerigi iyi listeler. oneriler sunar.

benim notebook un kendi içinde test programı var modemden ekrana hdd ye gösteriyo herşeyi ama çok detaylı değil

yazarken "yeyin" ama yiyin şeklinde telaffuz edilir.

"yeyin" tabii ki. ama günümüzde konuşma dili, yazı diline yansıdığından dolayı "yiyin" zannediliyor.

düzeltme: "yeyin" yanlışmış.

edit: fikir değişikliği

yeyin olduğunu söylen arkadaşlar "yemek yeyorum" mu "yemek yiyorum" mu derler ve yazarlar acaba? :)

yiyin'dir doğrusu, sesli harf inceliyor.

evet "yiyinti" ve "yiyintili" diye kelimeler olduğuna göre doğrusu da "yiyin" olmalı sanırım. ilk cevabımdaki onayın kaldırılmasını talep ediyorum.

-yor eki (ı)yor ve (i)yor şeklinde yerine göre eklenir yani daralma değildir :)
örnek: gel-(i)yor-um

ÖSS zamanını yaşayan ve yaşatan zavallı bir suser olaraktan bunun daralma olmadığını net hatırlıyorum. "ye"mek fiiline gelirken bizzat fiildeki seste düşme oluyor.

neyse "yi"qwertyu sonuçta.

tamam ama benim dediğime zıt bir şey değil ki :) aynı şeyi ifade ettim. verilen örnekler "başlıyor, kanı­yor, oynuyor" vs. "başla, oyna, kana" köklerine sahip örnekler. bunlar + -yor eki daralmaya örnek tıpkı "yiyor" gibi. çünkü kökte değişme oluyor.

ama "-yor" her halükarda ses daralması yapar derseniz öğrenci jargonuyla "cort"larsınız :) ki, itirazım da bunaydı. kendi (i) ve (ı) da getiriyor demek istediğim. ama bir yerde "-yor eki olan şey daralma değildir" gibi yazmışım sanırım, yanlış ifade etmişim.

bu sohbeti şöyle bitirelim: ekşi duyuru, kazandırır!

"demek" fiili de "diyip" olmaz bu arada. yemek ile benzeşiyor ya hani, değineyim dedim :)

yeyin gari..
yimeyin.. yeyin
(bkz: yemeyin)

Yeyin olcak abi o bakma sen bu elitlere:P Ben de "yemek"ten, "demek"ten yeyin diyorum. Gittikçe kibarlaşıyo dil, kaba olanlar, direnenler kazanacak! (du baken daha ne kadar saçmalıcam ehah)

'yiyin efendiler' demisti cem karaca.

yemek eylemine gelen eklerden sorunun çözümünü bulmak mümkün olabilir.
burada kafa karıştırıcı olan kök ile ek arasına giren "y" harfidir. bu yüzden pispinti'nin ilk akıl yürütmesi aslında akla yatkındır; fakat kendisinin de sonradan ikna olduğu gibi, yanlıştır.

buyrun örnekler:
yi-y-ecek (ye-y-ecek değil)
yi-y-en(ye-y-en değil)
yi-y-erek(ye-y-erek değil)

haliyle sevgili pyro'nun verdiği örnek duruma şahane bir açıklama getirmektedir.

"yiyin" efendiler

Siz de bunu yediniz? Eheh doğrudur abi yiyin olcak herhal. Eskiden böyle değildi sanırım. Çok eskiden... (duygusal üç nokta)

"yiyin"
ye- kökünde daralma oluyor..

ben sormuştum birkaç kişiye, şöyle bir şey önerdiler.25 YTL civarında bir şey.
www.hepsiburada.com

SMARTNET ARCW4BR WIRELESS 4 PORT BROABDAND ROUTER PRO EDITION

Bu alet güzele benziyor da stokta görünmüyor, yorumlara da baktım. Neyse bulunur herhalde piyasada. Teşekkürler supergirl =)

Divit, teşekkürler de bilmiyorum 25 ytl civarında wireless modem var mı :S Ama bana hem normal hem de wireless modem ikisi aynı anda lazım zaten =)

var öyle çözümler ben kullanıyorum mesela. kablo modemle de kullandım adsl modemle de. tek dezavantajı 2 alet de fişe bağlı oluyor.