the it crowd.

Friends

How I Met Your Mother.

the black books

www.imdb.com

Coupling...

www.imdb.com

community

(bkz: seinfeld)

diğerleri komedi dizisiyse seinfeld komedi dizilerini yaratandır.

ps: coupling de canımızdır.

Two and a Half Men
The Big Bang Theory

Sizin dediklerinize benziyor mu bilmiyorum ama 20 dk.

(bkz: entourage)

nasıl yazılmaz? bol ödüllü (bkz: Modern Family)

denetim masası mouse hızı azalt

kırılmıştır, kırılsa yerinde duramaz hehehe

fareyi sök tak kendine gelir.

fare, düz ve/veya yansıma yapmayacak, düzensiz yansıma yapacak (ör; cam, kırışmış kağıt, katlanmış çarşaf vs.) bir yüzeyin üzerinde olabilir.

kulak çubuğuyla nazikçe sensörünü sil.

bağlar bir yere.
okşar ve sonra üstüne oturur.

kadın erkekten daha güçlüyse olabilir. ne fark var ki erkeğin kadına tecavüz etmesinden?

güçle ne alakası var? Her türlü erkeğin hoşuna gider ve tecavüz olmasından çıkar bu durum. Yani bir erkek eşcinsel veya aseksüel değilse mmpfh yoh sevişmiyiciğim ben nayır nolamaz diyeceğini sanmıyorum.

Ne gelsin aklımıza?

penisin etrafını iple sarıp sıkınca erekte kalıyor, sonra üzerinde sıçranıyor.

İtlaf edilmelik derecede abazalar hoşlanır herhalde tecavüzden. Ne diyorsun arkadas? Zaten erkek istese adı tecavüz olmaz.

@army şimdi bi hatun gelecek,senle sevişmek isteyecek sende hayır diyeceksin öyle mi? bak daha senin üzerine atlama safhasına geçmedim dikkat edersen.

Küçük bir erkek olduğunu düşün. Çocuğun psikolojosi bozulur. Manen ömür boyu sakat bir şekilde, seke seke hayat sürer. Eğer yetişkin bir erkekse kadının tecavüz etmesini saçma buluyorum ben de.
He bir de şu vardı afganistandaki erkek esirlere abdli kadın asker işkence-tecavüz yapıyordu. Ki işin içine işkence ile karışık tecavüz girerse hiç bir erkeğin hoşlanacağını düşünmüyorum.

Evet demem icin sadece hatun olması yetiyor olsaydı haklıydın.

Edit: dusundum de o durumda bile haklı degildin. Zira ben normalde Sevişme teklifini kabul ettigim bir kadının benle zorla iliskiye girmesini istemem. Zaten adı üstünde tecavüz la bu. Yani yanlış soru sordun.

anlatıyım amcaoğulları, true story.

gecen senenin basi, yer valencia.

arkadaslar toplandı didiler parti gecesi, tamam dedim ama sabahınan sınavlar bitti diye koydugum 1 sise votkanın kafasındayım. neyse aksam oldu ciktik gittik mekana, durmadı içkiler, ben de iyice patates oldum. simone geldi marianin eve geçelim orda devam ederiz dedi. geçtik eve, marianın arkadaşı var o da maria, benimle ilgileniyor, konusuluyor, gülünüyor. derken ben iyice mahfoldum, acilmak baabına gittim kustum falan tık yok. kafam trilyon. maria jr. geldi, üst kata çıkardı beni uzanıyım diye. gittim girdim, tabi marianin odası, sabah ayıkıyorum ki bu saatten sonrasını hayal meyal hatırlıyorum. ben uzandığım yerden arada kalkıp evin bos oldugunu farkediyorum. takriben 30 dk sonra odaya maria giriyor, soymaya calisiyor beni ama kafam güzel fenayım ve istemiyorum gitmesini istiyorum. kemerimi cözmeye calisiyor ben itekliyorum falan ansının amı gibi bi surat takınmış vampir olmuş maria. zorluyor beni, çığlık atar bana tecavüz etmeye çalıştığını söylerim diyor falan. ingilizce bilmiyor benim de ispanyolcam ahım şahım değil, ikna edemiyorum kendimi de kurtaramıyorum. olan oluyor evden çıkıp gidiyor, fırsat dahilinde ben de gidiyorum çıkıyorum. yolda sikiş = zulüm denkleminin felsefesini yapıyorum nasıl oluyor lan, aklım almıyor diye ama oluyor yani.

kız güzel.

www.askmen.com
wiki.answers.com

yaşlı kadınlar genc erkekleri bağlayıp yapay penisle muamelesini duydum ne kadar doğrudur bilmiyorum ama bundan zevk alanlar (kadın) varmış.

@ dr kiss. avrupa yanıyor diyosun he mi:D

sevişmek dediğin herkesle yapılan bi şey değil ki arkadaş. sevişmeyi kafanda niye skişmeye indirgeyecesin ki abazan bir ergen değilsen? erkek istemiyorken kadın bir şekilde zorluysa bu tecavüzdür de çok ekstrem durumlar da var. mesela, kadın adama bilmem kaç saat erekte kalmasını sağlayacak hap veriyor. bağlamak gibi yöntemlerle hareketini kısıtlıyor. kadın dediğin üst üste çok kez orgazm olabilir. ama bir erkek bir günde bunu kaç defa yapabilir? belli sayıdan sonra morarma, kan gelmesi, şiddetli ağrı. sanma ki erkeğe tecavüz edilmesi hoş ve senin isteyebileceğin bir şey.

buyrun yakın bir zaman önce gerçekleşti

haber.gazetevatan.com

(bkz: zimbabwe'de erkeklerin tecavüze uğraması)

hocam hatunun tekinin taşağını sıktığını düşün, cinsel organını zorla ağzına doğru tuttuğunu. Zaten tecavüz edecek durumdaysa illa bir çirkinlik vardır organda. Mantar vs vs... Yaptığı ani hareketlerle penisi kırdığını düşün vs vs.

Böyle olur herhalde sanırsam. Ayrıca erkek zevk alır diye düşünüyorsun ama o biraz cinsel açlıktandır bence. Yani cinsel olarak tatmin olmuşsan adriana lima gelse tınlamıyorsun la valla. Bir de canının istemediği bir vakit çirkin bir kadının sana yanaştığını düşün. Çirkin olması sorun değil, pisliğin de teki.

@kskywalkeremre saçmaladın yahu, ne alakası var

youtu.be

tecavüz sex eylemi değil şiddet eylemidir

black books, dirk gently

(bkz: black books)
(bkz: black books)
(bkz: black books)
(bkz: graham linehan)
(bkz: dylan moran)
(bkz: bill bailey)

Hustle

www.imdb.com

tabii ki de black books, ve tabii ki de peep show.

(bkz: spaced)

şu: www.youtube.com

(bkz: mitchell and webb)

hotel babylon

skins

(bkz: merlin)

(bkz: benidorm)

tam ingiliz espri anlayışına uygun bir komedi dizisi.

işe yarar mı bilmem ama minilyric çok kullanışlı media playerda işe yarıyor

minilyrics edindim, vlc için uyumlu diyor da nedense hata veriyor, anlayamadım. teşekkürler. win. media player'da denedim sorunsuz çalıştı. eh artık oradan dinleyeceğim bir süre.

merlin ditrih

tr.forvo.com

marlene diitrih

yalnız marlene'deki ilk e açık e okunurken 2. e kapalı e ile ı arası bir seste okunuyor. almanca ise bu isim, böyle telafuz ediliyor.

ie yanyana gelince uzun i (ii) şeklinde okunur.
ch yanyana gelince bildiğimiz "h" olarak okunur.
r harfi de gırtlaktan alman aksanıyla yapılırsa hoş olabilir; ama yapılmasa da anlıyorlar.

nesbox.com

burda dünya kadar eski atari oyunları var. kurcala.

aradığınız oyun bu olsa gerek,
www.wieringsoftware.nl

ama sanki grafikler bu kadar iyi değildi. bu biraz geliştirilmiş versiyonu olabilir.

prince of persianın o oyununun yılını bulun, mario 199x yazın

anonimin verdiği linkte çıkan resim o oyuna ait dimi? hatırlıyorum ben de o oyunu, disketini bulsam keşke :)

ateri alıp evde oynayın. ben öyle yapıyorum; zira her şeyin orijinali güzel. kasetleri bulmakta sıkıntı çekebilirsiniz gerçi; ama izbe, köhne kırtasiyelerde bulunabiliyor. ateriyi de 1 sene önce eminönü'ndeki vapurların oradaki alt geçitten almıştım ben.

televizyonu bozmasın :D

anonim yazar evet bu sanırım çok benziyo buna hatırladığım kadarıyla :D

turgut'un asıl karakter olduğunu

en heyecanlı kısmını kaçırmışsın. tutunamıyolar

internetin yok, 31 çekmek için malzeme arıyorsun, bi' tane film bulmuşsun, ileri atlata atlata izlemişsin. sondaki erotik sahne hatrına da filmin geneline yayılmış orgy'yi kaçırmışsın.

bu senin yeterince depresyonda olmadığının göstergesi, sevinmelisin. depresyonda olmayan insan okuyamaz onu tamamen anlayarak. ben daha gerilerde bıraktım, çünkü bir yerden sonra bana hitap etmemeye başlamıştı. kaldı i tutunamayanlar da "sonunda şu ölüyor yea sonunu izlemeden/okumadan anlayamazsın" şeklinde bir eser değil. kaçırdıklarına nazaran , kazandıkların daha fazla emin ol.

testament - dark roots of earth - mis gibin trash gerçi albümün yarısı beni baydı yarısına aşık oldum öyle bişi.

korpiklaani - kunnia - önceki albümleri sevdiysen bunu da seversin eğlenceli yani

running wild - shadowmaker - eski running wild gibi de değil gibi de, ben beyendim ama herkesin beyenip beyenmiyceği belirsiz.

geri kalanı içinde ilgimi çeken olmadığı için dinlemedim : )

ensiferum - unsung heroes henüz çıkmadı, sanırım eylül'de çıkacak.

metalde de bir alt tarz belirle. sözlerin türkçe'lerini de oku ayrıca. ben fantastik/epik/folk türleri severim genelde. o yüzden ensiferum ve korpiklaani beni en çok heyecanlandıran gruplar yeni albüm çıkaracak olanlardan.

Stoned Jesus - Seven Thunders Roar. Doom/Stoner severlere önerilir.

öncelikle baya bi dalga konusu olacaksın o açıdan kolay gelsin, ben bunu yazdığım sırada henüz cevap veren yoktu.

ilk aşamada türkçe meal okumanız çok faydalı olmayacak onu söyliyeyim, açıklamalı bir kitap bulursanız daha faydalı olur. diyanet vakfı yayınlarının öneririm. ayrıca yaşar nuri öztürk'ün kitapları da olabilir, ben yine en çağdaş şekilde cevapları bu kitaplarda buldum. kitaba inanıp inanmama konusunda yorum yapamam, eğer varlığına inanıyorsanız zaten inanıyorsunuzdur. yoksa soru "Allah'a neye göre inanıyorsunuz ki ?" gibi bir anlam kazanıyor. umarım faydalı bir araştırma olur, önemli bir noktadasınız zira. son olarak şunu söyliyim, inandığınız (veya inanmamak üzere olduğunuz) kitabın emrettiklerinde (söz gelimi ibadetlerde) kanunda boşluk arama misali kaçacak noktalar bulmaya çalışmadan okumanız faydalı olacaktır.

kolay gelsin.

tanrı konsepti pek bi tarafımda değil. tanrı varlığını umursamasam da oturup tartışabilirim, ama umursamadığım bir şeyin varlığı umrumda değilse onun çıkarttığı din veya dinlere de inanmamam normal. çıkarttıysa bana mı çıkarttı arkadaş?

inanmıyorum. mantık çok basit: islama inanıyor olmamızın en temel nedeni müslüman bir aile ve çevrede doğup büyümek. tamamen tesadüfi, rastgele bir şekilde bu dinle büyüdüm ve buna inandırıldım. yaşım 19, 20 olunca sorguladığım ilk şey, dünyada yüzlerce din varken neden buna inanıyorum oldu. bunca din bana acayip saçma gelirken islamdaki mantıksızlıkları neden "allah'ın işi" olarak yorumluyorum, bunu sordum kendime. insanlar dünyanın dört bi yanında saçmasapan şeylere inanıyor ve ben oralarda doğup onlara inanıp islamı aynı şekilde saçma bulabilirdim örneğin.

benim islam ve diğer 2 dinle ilgili en büyük takıntım tanrı algısı. evreni yarattığı iddia edilen bir tanrının benim kendisine inanmamı neden bu kadar sorun ettiğini hiçbir zaman çözemicem. beni bunun için cehennemde cayır cayır yakmakla tehdit edecek kadar inanmama muhtaçsa, benim öyle bir tanrıyla çok bir alakam olmaz açıkçası.

kuran'ın eşcinselleri, kadınları dışladığını düşünüyorum. zekat sistemiyle fakir ve zenginliği normalleştirdiğini düşünüyorum. kuran'daki birçok hikayenin gerçekdışı, olanaksız ve komik olduğunu düşünüyorum. kısacası islam ve diğer dinlere inanmam için bir neden bulamıyorum. zira bu dinler, bu kitaplar dünyaya güzellik getirmiyor, getirmeyecek. umarım bir gün tüm dünya dinlerden kurtulur.

inanmiyorum, neye dayanarak? dayanilacak bir sey yok. zaten o yuzden inanmiyorum. daha dogrusu inanmak konseptine karsiyim kendi adima. bilinemeyen seyi var kabul edecek kadar dandik bulmuyorum kendimi.

inanmıyorum. çok falzla din var 3 tane 5 tane değil. mitoloji bilfdiğimizde mesela, araştırdığımızda görüyoruz ki dünyada 4398759 tane din oluşmuş ve sürekli de oluşmaya devam ediyor. ve hiçbiri birbirinde daha gerçek ya da birbirinden daha yalan değil. genel olarak dinlere inanmama sebebim bu.

lakin islam'a inanmama sebebim. ben kadınlara taparken islam kadınları 5. sınıf olarak görüyor. aynı şekilde şairleri de öyle görüyor. kuran'da yazıyor bunlar üstelik. sevdiğim kadını benden daha aşağı konumda gören bir dine nasıl inanırım

edit: bunlar benim düşüncelerim. belki çoğunun gözünde haksız olabilirim. ama ne mutlu ki bu dünyada inanan ve düşüncelerim saygılı şekilde yaklaşan insanlar var. ben de aynı şekilde onları selamlıyorum :)

Ben de bunu dusundum uzun zaman. Ama gozumle gordugum seylerin olmasi, Allah var, islam var ama bugunki seklinde degil diye dusunuyorum. Siğillerin okunarak gecmesinin, kardesimin "ayak bagi" duasindan sonra yere dusme sayisinin baya azalmasi, nazar duasi okurken esneme, hapsirma, burnu kanayacak kadar hapsirma. Bunlar bana din ve allah olduguna inandiriyor.

dampire haklı biraz.. ortada sadece carptırılmıs seyler var bence. kuranın degıstırılmeyen tek kıtap oldugunu nerden bılıyoruz? bunu neye gore soyluyorlar. bır ıspatı vardır belkı ama ben bılmıyorum. muslumanlıkta hayatta ınsana zevk eglence veren hersey haram. ya bız bu hayata ne ıcın geldık o zaman? ruh hastası olmak ıcın mı ot gıbı yasamak ıcın mı? belkı eskı zamanlarda daha agırlıktaydı dın olayları.. sonucta gelısmıslık yoktu.. sımdı hersey gelıstı. hayat globallestı ve bırseyler eskı kafayla gıdıldıgınce gelısılmedıgı ve mal duruma dusurdugunu goruluyor. bırazda ınsan kendı refahı ıcın yasamalı. nasıl mutlu hıssedıyorsa beynınde oyle yasamalı. ben kendı beynımı dusuncemı kolaylıkla yonetemıyorum. ınsan gordugu seylerle hayatada o derece aynı bakıyor. bu durumda ınsan dıyelım kı namaz kılmayı ıstemıyor. allah kıl dıyor.. allah ınsanı yarattıysa kendı hıssettıgı gıbı yasamasınada saygı gosteren bır tanrı olmalı bence. ınsan ıradesının dısında zorla bırsey yaptıran allah nasıl zıhnıyette oluyor?

bakın dunyaya musluman ulkelerın hepsı gerı ve kapalı dusunup gelısemıyor. ateistler ıse hep bırseylerın pesıne dusup dunyaya yararlı olacak seyler sunmuslar. ateıst degılım bu arada. ama bazı seylerı cok sorgulmaya basladım.

sureklı ıslerımın ters gıttıgı zamanlarda ınsanların bana dınınden uzaklasırsan oyle olur demesıde benı bıraz sınır etmıyor degıl

bir günde 2-3 şişe bence fazla değil. ama maden suyunun da anlatıldıgı kadar sağlıklı oldugunu da düşünmüyorum. herhalde türkiyenin bir yerlerde maden suyu stoğu var ondan böyle propaganda yapıyorlar galiba fındık gibi.

edit: şimdi aşagıdaki duyuruda wanttodide başka birşey demiş. ama ben fikrimi değiştirmedim 2 3 çok değil.

ben 6-7 şişe içiyorum bi şey olmaz.

maden suyunun mideyi tembelleştirdiği söylenegelir hep, günde bir şişe derler ve hatta her gün içmeyin derler genelde.

yetkililerden açıklama bekliyoruz. halk olarak mağdur durumdayız. tübitak göreve

bu sıcaklarda pek birşey olmaz. zaten vücut terlemekten mineral kaybediyor onun takviyesini yaparsınız ancak tansiyon hastasıysanız pek tüketmeyin

hafatada 2 şişeden fazlası gırtlak kanseri yapıyormuş ama sigara içenelerin günde 2-3 şişe tüketmesi gerekiyormuş, muamma bir konu bu galiba.

kaynak: ekşici piçler :)

günde 2den fazlası pek yararlı değil, hatta zararlı "bence". zira her şey olduğu gibi, onun içindeki minerallerin de fazlası zararlı.

dr gürkan kubilay yazın günde 2-3 şişe maden suyu tüktetin diyordu geçen gün tivitırda.

yakında miden delinir ya da yaralar artar sonra ölürsün bir tane yeter

valla almanyaya giden bir arkadaş söylemişti orda su diye maden suyu içiyorlar diye.
bende çoğu zaman 3-4 bardak su içeceğime soğuk 1 şişe maden suyu işimi görüyor.

avrupa'da yaygın olarak içilenler gazlı su yalnız maden suyu değil, ikisi karıştırılır çok.

tuz olduğu ve çok içilmemesi gerektiği doğru. eğer tuzu çok kullanıyorsan m.s.'yunu azalt. bence 2-3 çok.

Günde 2 şişeyi geçmediği sürece içebilirsin. Tuzlu olması yazın çok sorun yaratmaz. Zaten terlediğimiz için suyun yanı sıra bolca tuz da kaybediyoruz. Ona takviye sağlamış olursun.

Ama bulabiliyorsan az gazlı veya gazsız maden suyunu tercih et. Asidin olumsuz etkilerini azaltmış olursun. Maden suyunu da günde bir şişe de olsa içmeni öneririm. Kemikleri güçlendirme işinde sütten sonra en başarılı içecektir. Amerikan futbolu oynarken her gün bir şişe maden suyu içerdim.

Zararları belki şu olabilir. İçinde fazlaca mineral olduğu için çok sık içilirse ve nispeten az su tüketilirse bu fazla biriken mineral vücuttan atılamıyor ve böbreklerde dolanıp duruyor. Haliyle bir süre sonra böbrek taşı oluşumuna neden olabiliyor. Böbrek yetmezliği hastalığında maden suyu yasaklanır örneğin. Bunun dışında kolayı içebilen herkes maden suyunu rahatlıkla içebilir.

açken içersen 1 seneye mide hastası olacağının garantisini veririm.

sağlığınız için kızılay için.

(hep bunu yapmak istemişimdir): Yan çevir:)))))

çevirdim, delete tuşunun oradan damla damla akmaya devam ediyor :/

PC klavyelerinde sıvı kanalları olur, üstten sıvı dökülürse aşağıdan tahliye edilir. Pili çıkarmanız olumlu, bunun dışında dışarı çıksın diye sağa sola filan çevirmeyin. Tersine daha da fazla nüfuz etmesine neden olabilirsiniz. Bu yüzden olduğu gibi bırakın. Saç kurutma makinası filan kullanmayın. Netbookun tümünü içine alacak bir kaba koyun ve her tarafına pirinç serpin. Pirinç nemi çeker hasarı azaltır. Ertesi gün de bir teknik servise gidebilirsiniz.

su dökülse tamam da kola döküldüyse unut sen o laptop'u. yabışıyo çünkü kola.

Şekerler kalacaktır klavyede. Tuşları söküp içerisini kolanya ya da saf alkolle temizlemeye çalış. Eğer beceremem diyorsan tanıdık bir bilgisayarcıya ya da bilgisayardan anlayan birisine götür diğer türlü fazla masraf çıkartmaları yüksek ihtimal.

handikap 1: bu arada biraz saç kurutma makinesi kullandım. maalesef ıslak görmek hoş değildi. şimdi biraz ıslak bezle nemlendirip pirinç olayını yapsam olur mu? ama kola içine de nüfuz etti diye düşünüyorum. bir teknik servis bulursam tanıdık oraya da gideyim o zaman. teşekkürler

kola+ sıcak hava tutmuşsun eminim şimdi fanı falan siki tutmuştur. bence kapa doğruuu teknik servise temizlesinler.

evet sıvı teması sorularının vazgeçilmez cevabını veriyorum: pirince yatır (gayet ciddiyiz). makinayla kurutma yakarsın mazallah. yatır beklet emsin o nemi.

o zaman servis yolları gözüktü. oof of. içindekileri de yedeklememiştim.

saw 1

(bkz: oldboy) tam sonunda değil gerçi ama, daha da ne oha dedirtebilir ki bu filmden başka?

nicole kidman'ın this house is ours, diye kafayı yediği film (the others'mış adı). çok orjinal değil ama şaşırtıcı.

the prestige

(bkz: sonunda şok eden filmler)
(bkz: şok etkisi yaratan filmler)

farklı bir şey izle.

(bkz: spoorloos)

pek kimsenin bilmediği the awakening'i öneririm.

klasiktir ama olağan şüpheliler.

(bkz: buried)
(bkz: ben x)

shawshank redemption

l.a. confidental

hem sonunda hem başında hem ortasında:

(bkz: memento)

shutter island

karakterlerin iyi oturtulması.

caps atarsan söylerim

ince detaylar.

ayrıntılara önem verilmesi, bazı noktaları izleyicinin keşfine bırakması, hikayeyi sakince anlatması falan...

insanı sıkmaması.
kastettiğim hızlı tempo vs. değil. the killing, boardwalk empire, hell on wheeles gibi "yavaş" diziler izliyorum ve bir dakikasında bile sıkıldığımı hatırlamıyorum. ama mesela (bkz: continuum) konu itibariyle heyecanlı falan ancak yer yer baya sıkıyor.

kısacası dizi anlattığını -yavaş ya da hızlı fark etmez- "güzel anlatmalı" ki sıkılmayasın. yani bir diziyi sıkılmadan izlenebilir kılan her unsur o diziyi "iyi" yapan unsurdur aynı zamanda. bu unsurun içine diziyle alakalı her şey girebilir.

mantık hatası barındırmaması
bölümlerin birbirleriyle ilintili yerlerinin bir düzen içinde olması
görüntü ve oyuncu kalitesi
kendini tekrardan uzak olması
ve en önemlisi, ilgi alanlarıma hitap eden yanlarının bulunması

zekice espirilerin olmasi

teşekkürler öncelikle. son yıllarda çekilmiş gibiydi hatırladığım kadarıyla görüntüsü. bir bakayım ona.

plants and zombies. bitiyor ama çok uzun sürüyor. adventure kısmı var, puzzle kısmı var diğer kısımları var. hem zen bahçesi denilen bir yerde bitkileri yetiştirip yeni özellikler açabiliyorsun. o bitkilerin hepsini yetiştirmen için oyunu tekrar tekrar bitirmen gerekiyor ki sana başka başka bitkiler verebilsin. gece bitkisi için ayrı sera alman gerekiyor, su bitkisi için ayrı sera gerekiyor. oyunu tamamen bitirebilmen için 4 ay falan günde en az 1 saat oynaman gerekli.

zuma

this is the only level

Erepublik
www.erepublik.com

bu tarz oyunlar için (bkz: sandbox game)

(bkz: frp)
(bkz: magic the gathering)

(bkz: mmorpg)

fallout 2 oyna, bitirsen bile devam edebiliyorsun ama zaten bitiremezsin

skyrim.
yakında online modu da yapılacakmış ki püüüühüüü...

might and magic 6 var.eski grafikli bir oyun ama hem çok eğlenceli hemde çok uzun.bi 4-5 ayını verirsin en az.

the binding of isaac

mount and blade serisi. bitmiyor allahıma.

Diablo 2, Elder Scrools 4 Oblivion, Elder Scrools 5 Skyrim...

*** tik olmayanları oynayıp sıkıldım ve/ya bitirdim

şimdi birden fazla 3d teknolojisi var, her biri ayrı tip monitörler gerektiriyor.

son zamanlarda piyasayı domine eden adını unuttuğum teknolojide şöyle işliyor, en aşağı 120hz görüntü veren bir monitör 120hz'in 60ını sağ göz, 60'ını sol göz görüntüsünü vererek çalışıyor. kızılötesi bir verici de sağ/sol senkronizasyonunu gözlüğe iletiyor, gözlük te bu veri doğrultusunda televizyonla eş zamanlı olarak bir sağ bir sol camı karartıyor.

bir de reald var, bunda ekran ve gözlükte özel bir filtre mekanizması var bildiğim kadarıyla, gözlük tek tarafı önündeki doku ile filtreliyor. bunun için üretilen monitörler daha fantastik bir teknolojiye sahip sanırım. yanlış hatırlamıyorsam (sağ ve sol için ayrılmış birbirinden farklı bir şekilde filtrelenmiş pikseller şeklinde) pikselden yiyordu, bundan emin değilim ama.

dolayısıyla teoride gerekli donanım bulunursa (kızılötesi dalga) ve yazılım desteği sağlanırsa ilk ve yaygın olan teknoloji her monitöre uygulanabilir, fakat çok sağlıklı olacağını sanmıyorum.

edit: xpand imiş teknolojinin adı

peki sinemadaki olay ne? sonuçta beyaz perdeye yansımıyor mu görüntü? ekranda ne kızılötesi ne de filtre var?

valla natilius'taki sinemadan aldığım 3d gözlükle oradaki teknoloji martketine girmiştim (bimeks ya da darty olabilir tam hatırlamıyorum), orada 3d bir tv vardı, sinemada verilen gözlüğü (ki artık bunlar da hafif olmuş güneş gözlüğü gibi) takıp 3 boyutlu görüntüyü şahane şekilde elde ettim. uygun vakit bulursam netbookuma 3d film indirip denemeyi düşünüyorum.

valla reald'deki polarizasyon mevzu nasıl çalışıyor bilmiyorum ama şu ağır gözlüklü olan xpand'ler için sinemanın perdenien üstünde falan yine bir verici olması lazım.

Pareo mu?

edit: imla

(bkz: pareo)

pareo baboş

Tunik dedi
www.uzmantv.com

pareo

ne amaçla almayı düşünüyorsun ufaktan yaz çünkü alma diyesim var :( iyi bi alet değiller

ben exper aldım farketmez dediler sürekli serviste exper alma bence asus al derım..

portatif olması çok iyi, farklı yerlerde olan biriyim ben yanımda bulundurmam lazım.. sürekli farklı şekilde yazılar yazıyorum internetteyim falan. bi de derslerimi ondan çalışabilirim ve iletişim kurmam gereken bir yığın insan var. ekstradan dizi de izleyebilirim. valla beklentilerimi karşılıyor gibi. yavaş gelirse xp de yüklerim çok fena olur. kasıp oyun da oynarım gayet. hem şarjı da epey gidiyormuş. şunu alasım var bugün ama:
www.bimeks.com.tr

taşıma problemi yoksa daha iyi donanımla ortalama bir laptop da alabilirsiniz 750 lira civarında.

kesinlikle ipad tavsiye ederim netbook yerine. ikisini de kullandım uzun süre. herseyi yapabilirsin ipad ile. dizi de izlersin ama indirmek için ipad'i kullanabilir misin bilemedim. sanırım onun için de torrent programları vardır. hatta cok fazla yazı yazacaksan ipad'i bir nevi netbook'a ceviren klavyeli kapaklar var. kesinlikle ipad tavsiye ederim. ben ipad 1 aldım sadece wifi'ı olanından 2nci el 600 TL'ye.

taşıma problemi var maalesef o yüzden tercihim netbooktan yana.
dokunmatik teknolojisini hiç sevemedim. tuşları hissetmeden pek mutlu olamayacağım gibi. yine de klavyeli kapak olayına bakarım mağazaya gittiğimde. teşekkürler ilginiz için.

www.vatanbilgisayar.com

CASPER MINIBOOK ATOM N455-1.66GHZ-2048MB-320GB-10.1"-CAM-MAX.251MB GMA3150-W7STR-6CELL

ben bunu kullanıyorum yaklaşık 1,5 senedir ve performansı konusunda tek bir problemle karşılaşmadım. her gün saatlerce açık olduğunu söyleyebilirim. ayrıca gerçekten çok hafif. klavyesi şu ana kadar denediğim en rahat netbook klavyelerinden. fiyatı da gayet uygun. sürekli dizi izlememe rağmen şarjı 5 saat gidiyor.

netbook deyince eee pc almazsan üzülürüm. 100 tl fazla ver eee pc al.

işyerinden bize "grundig 1020" verdiler. valla canavar gibi alet. 450 tl'ye almışlar arçelik bayisinden. ben daha önce asus ve samsung netbook kullanmıştım ama bu alt ikisinden de daha iyi çıktı.

tavsiye ederim

edit: eee pc alma sakın. kendi aldığım da dahil çevremde en az 15 kişi kullandı. hepsi lanet edip bi kenara attılar. kanser edecek derecede yavaş. internette bile rezalet.

eee pc kullandım ve gayet memnun kaldım, sana da tavsiye ederim.

kesiinlikle ben symrna ya katılıyorum benim evden çıkartmadığım lg netbook 1 senede gümledi biraz yüklenince aşırı ısınıyorlar yani kişisel bilgisayarın var ve sadece dışarda ihtiyacın olan şeyleri karşılayacaksan 3 kuruş fazla ver eeepc al 3 sene 4 sene sorunsuz kullan

eee pc bir numara. bi kere netbook konseptini çıkaran onlar. ayrıca pc yavaş işe kullanıcıda da hata aramak lazım. eşim atom 270'li kullanıyor 1 ram ile. tek sorun hd izleyememek (atom 270'ler hd video desteklemiyor) bunun dışında ben sony vegas ile render yapıyorum o pc ile. sorunsuz. 1 gb ram üstelik.

dilekçe mi ne yazılıyordu neydi ama geri ödemeleri yeni başlayan biri olarak, alma derim ben.. sora fazla fazla ödüyosun :(

evet aynen öyle bir dilekçeyle başvur herhangi bir senet te imzalatmıyorlar öğrenim sürenin kalan kısmı kadar veriliyor.

4 senen dolduysa alamıyosun diye biliyorum o uygulama dgs ile lisansa geçen önlisans mezunları içindi..

valla mecbur kalmasam devam ettirmeyecğeim ama şimdi yeni eve çıktım para lazım :/ aah ah o eski kredileri barlarda konserlerde çarçur etmeseydik keşke.

Çok çok zor durumda değilsen kesinlikle alma.

ingiltere maçı sanırım

www.youtube.com

@murty onu demin gördüm ama o pozisyon değildi sanırım,. tarih olarak daha eski ve pozisyon süresi daha uzun olarak hatırlıyorum.

ayrıca yanlış hatırlamıyorsam fenerbahçe ile bir takımın yaptığı bir maçtı. rüştü'nün üzerinde fb forması vardı sanırım.

zaten benim gönderdiğim videodaki sanırım volkanmış

rüştü'nün öyle çok ki bu tür pozisyonları. bazen en basit golleri yerken, bazen öyle topşarı çıkarırdı ki, akıl, izah, us yetersiz kalırdı.
gönlümüzde çoktandır efsaneler statüsündedir.

tag houyer diye olabilir ama emin değilim . . .

tag hoğyer

tæg houyer

işte böyle telaffuz ediliyor
www.youtube.com

tag hoğyer

www.forvo.com

tag houyear (tag'daki g k harfine yakın okunur. eu yarfleri yanyana gelince o(u)y gibi okunur, aslında ouy gibi de ooy gibi de okunabilir, o harfi biraz uzatılarak. heuer'deki 2. e, e ile a arası okunur, r harfi de gırtlaktan ve belli belirsiz çıkar, bastırmadan)

hayır. anca hakaret filan varsa silerler.

yani formata uymuyorsa zaten silerler tabii o ayrı bişey.

formata aykırı değilse neden silsinler? silmiyorlar.

hakaret olmasına gerek yok, formata uymasın yeter; onda da rica minnet değil de ispiyonlama yapılır.

alaycı bir tavır ve laf dokundurmaya çalışma varsa mesela?

hocam merak edip baktım, silerler mi bilmiyorum ama takmasaydın ya. boşver gitsin.

yok gene.

başkasının sözüne takılmamak gerek. elalemin ağzı torba değil ki büzesin demiş atalar.

manend ( halk arasında menend)osmanlıcada benzeri eşi anlamında kullanılırmış.
örn: onun manendini bulmak zordur.
bi-manend = emsalsiz, eşsiz

edit: şimdi sözlükte arattım;
asl_i manend = aslı gibidir demekmiş.

edit2:
intikamın eş anlamlısı sâr
arapça se'r den geliyor.

ferit devellioğlu genelde bkz. verirdi ama intikam sözcüğüne bkz. vermemiş. seslisozluk.com'dan revenge olarak arattım, öç, hınç, kin vb. şeyler çıktı. ardından tdksozluk.com'dan hınç kelimesini arattım, gayz olarak çıktı. sonra ferit devellioğlunun lugatından gayz'a baktım: (a.i.) hiddet, öfke, kızma, kızgınlık;kızgınlık başlangıcı, hınç (bkz: gazab) diyor. gazab maddesi ise (a.i.) dargınlık, kızgınlık, darılma, kızma, hiddet, öfke. yani intikamı tam anlamıyla karşılamasa da bunlar işinize yarar sanırım.

buğz diye bir sözcük buldum. belki işinize yarar.

kan gövde istiyorsan elfen lied var ancak abarti derecede acindirma ogeleri mevcut.

hellsing, death note ve fullmetal alchemist var mesela bunlarda kan govde pek yok ama aksiyon ve tempo cok yuksek fazla bolum icermediklerinden (baymadigindan) animeyi sevdiren animeler olarak bilinirler bunlari hic anime izlememis kisilere izlettikten sonra bir suru anime izlemeye baslayan arkadaslarim var.

one outs süperdir.

+1komodora

komodoraya ek olarak;
hellsingin normal 13 bölümlük sürümü kesinlikle izleme, aradığın şey "hellsing ultimate ova"

cowboy bebop. pek film noir havasında deil; ama izleyipte sevmeyene rastlamadım henüz.

elfen lied +1

dramdır.

ergo proxy

lain
film olarak da mindgame

remdir o rem. ayrıca remse uyumlu olması gerekir pc ile

elindeki 1gb lık ram, kasadan çıkardığın parçayı da laptop a takamazsın

altı üstü kaç kuruş bu bi de, attım gitti o vakit.

atmasaydın bence. alabilirdim.

+freekara
ya da reflü'nün ilk aşaması olabilir. sonraki aşamaya geçmeden hemen dr.
geçmiş olsun.

evet doktor şart, bir şey çıkmasa bile mide düzenleyici ilaçlar verir en azından daha rahat hissedersiniz. onun öncesinde süt falan içilebilir, muz yenebilir, mideyi bastıracak şeyler diye tabir edilenler yani. ama mide zarar görmeye devam edebilir yani, bir an önce doktora gidilmeli.

timsah mı? naptin yeğen.

kertenkele bu. yavru falanda değil. ayı gibi olmuş mübarek.

allam hemen bakayım bu sorulara bayılıyorummm :)
ebeeet timsah bu :) diycem ama diil gibi. :) bence buna terrarium yakışır boyu ne bunun?

semender herhalde

kertenkele işte. amazonluk bi şey yok yahu, istanbul'da ben de görmüyorum ama izmir'deki yazlıkta hep oluyo bunlardan balkonda. çok tatlılar :)

bir çeşit geko bu.

bence ornitorenk. gagası yok sadece.

su kertenkelesine benziyor. buldum ejderha yavrusu! bence kaçmaya bak annesi falan...

@kediebesi 3 cm
okuyup araştırmalar sonucu sonuç: geko-gecko

3cm mii
fotoda baya bi 20 cm gibi çıkmış. çok fiyakalı yalnız bunları baya pahalı satıyolar yurtdışında filan.

3 evet :)
fiyakalı ama dayanamayıp doğaya salık verdim kendisini. peki türkiye de?

tr de ilgilenen olduğunu hiç sanmıyorum :) ama salmak iyi olmuş.

uykusuz poster kitap düzenli olarak veriyor bunları tekrar başa sarıp. mesela 3 ay önceki fırat anahtarlıklarını bu ay tekrar veriyordu.

bide imza günlerini takip ederseniz, oralarda kurulan standlarında da satılıyor.

Bunları haricen alabileceğim bir web sitesi falan yok mu?

istanbul'daysan dergiye git rica et belki verirler.

tüyap kitap fuarında satarlar muhtemelen. güzel standları oluyor orada, okul saatlerinde gidilmesi makbuldür tabii kalabalıktan bir nebze olsun kurtulabilmek için. (bkz: 30. istanbul kitap fuarı)

Maalesef istanbulda değilim

penguenin internet sitesinde penguene ait olanlar satılıyor, kesin uykusuzunkinde de vardır diye düşünmüştüm ama internet sitesi geçici olarak içine kapanmışmış, açılınca ordan bir bak derim ben.

o zaman istanbul'dan bir yakınından kargoyla göndermesini rica edebilirsin. artık yakının falan da yoksa dergiye mektup gönderip durumunu anlatabilirsin, nasıl karşılarlar bilemem ama bir ortak yol bulunur herhalde.

türkçe altyazı bulman çok zor, bildiğim kadarıyla divxplanet'te belirli bir bölümden sonra çevirmeyi bırakmıştı.

ingilizce altyazıyı takip et diyeceğim ama bu sefer de işin içine zenci aksanı giriyor, anlamakta güçlük çekebilirsin.

türk izleyicilerin ağız tadıyla the wire izleme şansı çok az ne yazık ki.

dizimag.com sitesinden online izleyebilirsin.

online izlemeyi pek tercih etmem ama mecbur kalınırsa yapılabilir. olmazsa ingilizce altyazıyla anladığım kadarını izlerim artık, böyle pek zevk vermiyor çünkü.

çeviri kötü dediğin gibi, ingilizcesi ise çok zor. sıkıntı var the wire'da.

Ben bu işe yıllardır gönüllü olmak istiyorum ama iş arkadaşı bulamıyorum. Yapalım yahu şu diziye güzel özenli altyazı yok mu bana katılan?

friends falan olabilir.. hatta çoğu sitcom olur yani..

seinfeld.

how i met your mother,
that '70s show,
two and a half men,
two guys a girl and a pizza place,
futurama,
the simpsons

kesinlikle coupling hem eğlenceli..

mesela one tree hill gibi yavaş akan ve anlaşılır konuşulan diziler mi?

coupling ingiliz aksanlı. bir şey anlamazsın.

prison break izle o zaman...

merlin olabilir mesela, diyalogları gayet basit ve kısa. ingiliz dizisi bir de amerikan değil.

çok dizi izlediğime pişman oldum ya:(( yazılanları zaten izledim neyse breaking bad fena durmuyor ona başlıcam sanırım.

two and a half men

etmez.

başlığı tanımladığı sürece problem yok diyecektim ki siz zaten tanımlarsınız.

aslında etmez ama ayar yiyebilirsiniz.

şöyle bakınız vermeniz daha hoş görünebilir. (bkz: pena/@ssg) veya (bkz: pena/#1) ilki, ssg'nin pena başlığındaki tüm entrylerini gösterir, ikincisi sadece numarası girilen entryyi. yönlenilecek olan başlık da belli olunca daha güzel duruyor böyle, aynı şeyi başka yere yazmak bazen hoş olmayabiliyor.

kareli olan numara entrynin sözlük içerisindeki genel numarası, entryde şükela butonunun yanında yer alan.

bu soru cevap verilmeyecek kadar saçma mı?

eleştirmek sırf olumsuz olmayacağı gibi, eksiklikle de alakası yoktur. bu dünyada 7 milyar insan farklı kafa yapısında. herkes kendi kafa yapısına göre düşünüyo ve buna ters gelen şeyleri olumsuz eleştiriyo. siz de misal mert nobre'yi gözlemlemişiniz, sizin mantığınıza, sizin düşüncenize göre adam haketmiyo. eleştirmekte tek önemli olan şey subjektifliğe çok kapılmamak, farklı bakış açıları da kullanabilmek.

haketmediği yerde olduğunu düşündüğüm kişiyi eleştiririm.

mesela; odtü'deki bir öğretim görevlisi orada haksız yere duruyorsa, bir proje üretmeyip, durmadan aynı konular etrafında birbine benzer ürünler çıkarıyorsa gözünün yaşına bakmam. olabildiğince yüksek sesle eleştiririm.

ama tutup da kırıkkale üniversitesi'nde(tamamen örnek) benzer hareketleri yapan birisini o kadar fazlaeleştirmem. imkan-kapasite-olanak meselesi derim.

bahsedilen şey olumsuz eleştiriyse, insanlar genelde daha önce yapıp da sonradan vazgeçtikleri şeyleri yapan kişileri eleştirirler. mesela önceden sigara içiyordunuz diyelim, sonradan bıraktınız, artık sigara içenleri daha sık eleştirmeye başlarsınız.

lorenzo'nun yağı olabilir mi acaba tam hatırlamıyorum sonunu ama

gaza getirir mi bilmem ama eleman kafasına koyduğu şeyi yapıyor gerçekten

www.imdb.com

good will hunting. seni getirir mi bilmem ama beni gaza getirmişti.

(bkz: The Pursuit of Happyness)

Rocky serisi,

Cindrella Man

any given sunday... jeryy mcguire... tarzı spor filmlerine ne dersin?

e çok güncel bi tane
the social network

freedom writes

gerçek hikaye diyolar

neredeyse aynı konu

finding forrester

oha kimse yazmamış, into the wild tabi ki, bir de yes man .

bende hep ayni filmleri öneriyorum ama

something the lord made
the worlds fastest indian
remember the titans
coach carter
gridiron gang
forrest gump

Temple Grandin

(bkz: patch adams)

(bkz: The Social Network)

rudy


"It's not the size of the dog in the fight, It's the size of the fight in the dog."

www.imdb.com

baştan sona başarı ve azim filmi.

(bkz: the king's speech)

(bkz: conviction )

oha inanılır gibi değil, kimse yazmamış. shawshank redemption tabii ki. bir de the reader var o da aynı hesap. ikisi de gerçek hayattan.