Ph.D. imiş..

en.wikipedia.org

kandidat nauk doktora derslerini vermiş fekat doktora tezini vermemiş anlamına gelir. Sanırım tam türkçesi bilim adamı adayı oluyordu. Rusya'da doktora tezini vermeden de sadece kandidat nauk ünvanı ile profesörlüğe kadar yükselinebiliyo. Eğer doktora tezini verip nauk olursan dekan, rektör filan olabiliyorsun başka bi artısı olmadığı için çoğu kimse tarafından tercih edilmiyo nauk olmak.

Mal amerikalılara anlatmak için phd seviyesi diyebilirsiniz....

saniyorum all but dissertation ya da phd candidate deyimleri is gorecektir.

Harici dediğinizi şimdi farkettim.

Şöyle bir ürün var. 199tl demiş. Site güvenilir mi bilemem ama kapıda ödeme seçeneği sunmuşlar. Gerçi 204 gayet iyi bir fiyat.

www.adresime.com

iustitia cevabın için teşekkür ederim. Harici harddisk maxtor 1 tb basic, o taşınabilir harddisk in içinden çıkan dahili hardisk in markası seagate...

Yani ya harici maxtor ya da dahili seagate 1tb lazım bana. Bi de aslında Ankara'da elden teslim alabileceğim bir yer olursa daha iyi çünkü biraz acil bi olay. Ama yine de dediğin siteye bakacağım benchmarking için...

demirtepe' de msm bilisim technocity olarak gecen bi yer var oraya git Mutafa Tay'la konus muhtemelen indirim yapar liste fiyatından ayrıca teknik destek olarak da her türlü sorunda yanınızda olurlar ;)

benim birleştirmekten anladığım notepad ile neyin açıp içindekileri alt alta yazmak oldu. ben mi çok safım?

ben senin dediğinden hiç bişey anlamadım @harmonikhakaret" =) notepad le bu dosyaların arasında bi bağlantı da kuramadım ama hadi hayırlısı..

bu bilgiyi aldığınız link'i verebilmeniz mümkün müdür?

.dat dosyaları bir çok program tarafından kullanıldığı için bu dat dosyalarının nasıl dat dosyaları olduğunu anlamadan ihtiyacın olan programı da bulamazsın. harmonikhakaret'in dediği gibi bu dat dosyaları aslında sadece text dosyası olabilir, bunu denemek için ilgili dat dosyasına sağ tıklayıp birlikte aç (open with) komutuna tıklamalı ve oradan hangi programla açayım dediğinde de notepadi seçmelisin...

Yok mesela dat vcd formatında video ise (ki bunu da aynı notepadle açacakmış gibi işlemler yapıp notepad yerine media player i seçerek yapmalısın) vcdgear gibi bi programa birleştirebilirsin bu dat ları...

selimse'nin dediğinden : )

benim aklıma hemen text dosyası geldiazberci zihniyetle alakalı heral.

@demcan lin şu==> www.simcitytr.com burada söz konusu programın linki verilmiş ancak programı indiremiyorum link gitmiş sanırım bi göz atarsan ve yardım edebilirsen çok makbule geçer hakkaten.

@selimse ==> notepad ile açtığımızda nasıl birleştirebiliriz bunlar ki ben bu dosyaların notepad le mi başka birşeylemi kullanıldığını nasıl anlıyacağım ve bunları.

o yazıyı yazan arkadaş o kadar başarısız yerlere upload etmiş ki dosyalarını geride ne link kalmış, ne link'in açtığı dosyalar ne de resimler. bilen biri varsa anca ona danışabilirsiniz, hangi programı kullandığını bilemeden işiniz zor biraz.

Size notepad ve mediaplayer ile nasıl açıldığını anlattım il mesajımda. Bu şekilde "birlikte aç" komutuyla teker teker bütün alternatifleri denemelisiniz. Anlayamadım diyosanız özel mesaj atın yardımcı olayım...

evet o devam düğmesi çıkmıyor "yanyana koltuk yok" yazısı çıktığında çok saçma birşey
ya şimdi şöyle birşey internetten bileti almaya çalışanlar ilk adımı geçtikten sonra seçtikleri kadar bilet 5er dakikalığına onların oluyor ve o biletler üzerinden işlem yapılıyor. internet yoğunluğu ya da zaman aşımı yüzünden 5 dk bittiğinde bilet tekrar başkalarına aktif oluyor. o yüzden bazen 2 yanyana bilet veriliyor bazen yanyana verilemiyor diyor. yaşadığınız olay yoğunluk olan her etkinlikte yaşanıyor bana da Türkiye-İspanya maçında oldu bu..
biraz karışık oldu umarım anlatabilmişimdir :)

ya boşver koltugu kim takar maçta kim nerde oturuyoru sinemamı bu :) maça beraber girer ayakta bağırır çağırırsınız. ayakta olması bir şet farketmez yani .

yahu benim umrumda degil nerden bilet verdigi, yeter ki maca gireyim, isterse farkli tribunlerden versin ama "devam" butonu renklenmiyor yani odemeyi yapacagim ve islemi sonlandiracagim bolume gecemiyorum.

Denemdedim ama alınan bilet sayısını düşürün. Mesela 5 tane alacaksınız ya 3 tane almayı deneyin sonra da 2 tane alın. Belki salak sistem 5 tane yanyana yer yok diye takılıyor devam edemiyordur...

Çok zor ,titizlik gerektiren bir iş değil bildiğim kadarıyla. Diş etinde hafif kanamalar olacaktır mutlaka ama burda önemli olan şey temizlik. Hangisi daha hijyenik olur ona göre düşün artık. Temiz bir devlet hastahanesi bulabilirsen olur.

alti ayda bir taslarimi temizletiyorum. ozel doktora gidin hastaneyle falan ugrasmayin, maliyetli birsey degil ama sinir bozucu birsey. fiyatini bilmiyorum turkiyede degilim.

ben geçen ay 60 tl ye yaptırdım. ve evet sinir bozucu. normalde dolgu yapmak için kullanılan matkap gibi olan uçlardan daha büyükce birşey kullanarak dişlerinizin arkasındaki kısımları temizliyor.u. biraz da diş etlerin kanıyor.

Ciddi bir iş değil yahu, gayet basit bir işlem. Devlet hastanesinde teknolojik donanım eksikliği varsa sorun olabilir ama. Mesela devlette hekim elle kanırtarak çıkartmaya çalışmıştı ama özelde elektrikli, bir yandan sürekli su püskürtüp diğer yandan akan suyu çeken bir alet kullanmışlardı...

misal haftaya düğünüm var diyorsan biraz ertelemek iyi olabilir.
bu hadisenin kesin sonuçları önceden kestirelebilir değil pek.
özeti eğer hiç yaptırmadıysan yaşına göre dişlerinin arasında boşluk oluşabilir.
tabi yaptırmayım dersen bu sefer daha sonrasında bütün dişlerini eline alırsın. böyle de cins bir hadisedir.

Genellikle öyle çok teknolojik aletler kullanılmaz, direkman çengel gibi aletle diş taşlarını kanırtırlar. Bne özelde çok pahalı olacağını sanmıyorum ama yine de bedavaya devlette yaptırma ihtimalin varsa bence onu tercih et...

fikir vermesi açısından, sevgilim dişhekimi ve sterilize edilmiş aletlerini eve getirip akşam 3lü koltukta yapıyor bu işlemi bana 6 ayda bir. biraz kanadığı doğru ama öyle abartılacak bir hadise de değil yani.

Valla bence ilk başta www.ebay.com a bak. Eminim Hongkong'dan çin'den falan ucuz ve kargo ücreti olmadan satın alabilirsin. Haa yurtdışına girmeye gerek yok derse www.gittigidiyor.com var belki orada biraz daha pahalı şekilde bulabilirsin...

istanbul'daysan kadıköy yazıcıoğlu tarafında veya sirkeci doğubank tarafında bir çok ürünü şarj edebilen teknoloji harikası ama biraz dandik şarj makineleri satıyorlar. batarya ile birlikte gittiğin takdirde mutlaka uygun bir tane bulurlar.

PC Inspector smart recovery

vincenzo ilk mesajımda yazdığımı copy paste yapıyorum:

"Ben Easy Recovery ve GetDataBack programları ile kurtarabileceğim dosyaları kurtardım" ...."resimler açılmıyor" ... Bu bozulmuş resim dosyalarını düzeltebilecek bir program biliyor musunuz?"

pardon ya.
okuduğumu anlamamışım.

yabancı menşeyli tüm hazır fast food zincirlerinde kullanılıyor bu zıkkım. yoksa kim yer o burgerleri.

saydığınız bütün ürünlerde var. E621 veya aroma arttırıcı diye de geçer.
(bkz: chinese restaurant syndrome)

bi de anneler, yok tuzot yok lezzetli baharat karışımı vs. diye alıp evlerine yemeklerde kullanıp bebelerini zehirlemiyolarmı sinirim bozuluyor.

yanı tatından anlayamayız maddenin varlığını bu mudur?

MSG'nin verdiği zararlar malum demişsiniz nerede malum? MSG'yi yeren mailler ve sitelerde dikkat ederseniz ya referans yoktur ya da referanslarda adam gibi bir dergide yayınlanmış bir makale göremezezsiniz. Adam gibi yapılan araştırmalarda da öyle çok ciddi ve kesin bir zarar bulunamamıştır(bkz: #13428388)

hocam MSG denen madde FDA onaylidir, aslinda bunu tuz gibi düsünüceksin, nasil ki tuzu abartirsan tansiyonun firlar, uzun dönemde böbreklerinde vs. sikinti olur, MSG de ayni sekilde. Dozajinda kullanildigi sürece bi zarari yoktur.

Literatürde de MSG nin iddia edildigi gibi anormal olusumlara yol actigi tespit edilmemis.

son olarak toksikolojinin en temel kuraliyla bitireyim : Zehir ve ilaci birbirinden ayiran yegane $ey, miktaridir.

aslında tadından anlaşılıyor. şöyle ki bir önceki cevabımda chinese restaurant syndrome bakınızı vermiştim. gerçekten de çin restoranlarında bazı yemekler çok az malzemeli olduğu halde (örneğin içinde haşlanmış sebzeler olan basit bir haşlama pilav) çok fazla lezzetlidir. ve MSG gerçekten çok fazla susatır.

bazı insanların da MSG'ye hassasiyeti var sanırım. benim de böyle bir hassasiyetim olduğunu anlamam çok acılı bir süreç sonrası olmuştu. her yemekten sonra kalp çarpıntısı, avuç avuç saç dökülmesi, cilt bozulması gibi uzun vadeli sorunlarımın sebebinin MSG olduğunu tesadüfen keşfettim ve bırakınca bu yan etkilerin hepsi anında kesildi.

yani bazıları daha çok bazıları daha az etkileniyor ama sonuçta yapay bir madde ve kesinlikle güvenim yok, hele çoğu zaman paranın insan sağlığına tercih edildiğini ve bu uğurda her türlü dolabın döndüğünü göz önüne alırsak. şahsen eve almıyorum böyle ürünleri.

tamam ole olsun ama dsun ki haftanın her gunu dısarda yemek yiyorsun...yani baya baya vucuduna alıosun...

ben hoslanmiyorum bu maddeden bana dokanıyor:)

asıl soruya kimse bise dememis..bununvar olup olmadığı tadından anlasılır mı?kokusundan yada goruntusunden ne bilim işte bişiyinden???

bu maddenin bana dokandiğini anlamam zaten cevahirin üst katında bulunan çin restoranından yemek yemem ile gerçekleşmiş akşam ki taşikardi acil ile sonuclanmistir...anacim sende abanmışın yemeğe boku buna atma diyebilirsiniz lakin yedigim 1 kap yemek idi ve doktor tahlilleri sonucu bu maddenin bana pek yaramadiği çıktı ...

surda tadini ve nasil anlayacagini aciklamis:
www.glutamate.org

devretme olmuyordu kesinlikle ben sormustum. ayni seyi yasamistik. ablam ve ben ayni zamanda calismaya basladigimizda bagkur maasimiz hemen kesilmisti. kardesimin maasinda da ayni donemde cok cuzi bir miktarda artis olmustu. ama bu artis bizim kesintilerden mi yoksa zamdan mi bilemiyorum. bunlar 7-8 sene onceydi simdi belki degismistir mevzuatlari bilemeyecegim.

Devretme yok da maaşı alan kardeşlerden biri veya daha fazlasının maaşının bir sebepten dolayı kesilmesi dolayısıyla kalanların maaşları belli bir oranda artıyor. Mesela 3 kardeş %15 + anne %40 alıyosa atıyorum 1 kardeş %30 + anne %50 maaş alıyo...

Not: Bu yüzdeler vefat eden emeklinin maaşının yüzdeleri...

bazi uyduruktan otobus firmalari kalkis anlarinda konusacak olursan daha uyguna goturebiliyor ama en uygunu bile 20 den asagi olmaz. baska bir yol olarak otostopu denemek isteyebilirsiniz -belki-.

Nilüfer en son 25 TL idi...

Nilüferle haftaiçi gidiş bileti alana dönüş bedava (istanbul 25 TL), kamil koç ta da gidiş alana dönüş 4 TL (istanbul 30 TL) belki gidişi ucuza getiremezsin ama gidiş-geliş toplamında ucuza gelebilir...

4440375 den arayıp babanın adına konuşursan olabilir sanırım. Bunun için babannenin kızlık soyadı, babanın nufus cüzdanındaki sıra numarasını ve doğum tarihini bilmen yeterli gibi...

emin değilim ama kapatma işlemini sadece hat sahibi ya da onun noterden vekalet vereceği biri bağlı bulunduğu telekoma giderek yapabiliyo sanki.. yani tranfer işlemi aynen böyle ondan eminim.. hat kapatma da öyle olabilir.. yukardaki numaradan tam öğrenebilirsin..

söylendiği gibi kendisi burda değilse vekaletname lazım.

bir de komşunun teklifi sanırım yasal değil, bir şey olmaz muhtemelen de bağlantı paylaşımı yasak.

türkiye için 2 al. ama yeni model tüm aletlerde region olayı kalkık geliyor. o yüzden farketmeyebilir.

Region DVDlerin ilk çıktığı zamanlarda başka kıtalardan kaçak yoldan getirip satılmasını önlemek amacıyla yaratılmıştı. DVD player inize veya DVD-rom unuza ilk aldığınızda sonradan değiştirilemeyen bir region seçmek zorundaydınız ve o alette başka bir region DVD izleyemiyordunuz. Ama bunun bir halta yaramadığını anladılar sanırım sonra o şartları bayaa bi gevşettiler. Şimdilerde region bir halta yaramıyor, sadece içindeki altyazı dilleri değişik olabilir o kadar...

İmleç en yukarıda başlıyor demişsiniz peki sayfa önizleme de nasıl gözüküyor sayfanın en üstünde mi yoksa olması gereken yerde mi? Word ün görünüm ayarlarında alt ve üst sayfa boşluğunu gösterme gibilerinden bi seçenek var o seçili olabilir. Şu an yanımda word yok o yüzden tam yerini söylemiyorum...

$u anda 4 tab acik bende de ve 266k yiyor sagolsun. cok fazla eklenti var bende de ve hicbirinden aynen senin gibi vazgecemiyorum. yapacak bir $ey yok gibi. eklentilerden feragat etmek lazim sanirim.

Adblock plus ile reklamların yüklenmesini engellemek işe yarar, zaten muhtemelen kullanıyorsunuzdur. (Adblock plus'ın yanına adblock plus element hiding helper'ı da tavsiye ederim.) Onun dışında noscript kullanabilirsiniz. Javascript kullanımı gerektiren tanıdığınız siteler dışındaki sitelerde script'ler çalışmayınca ram kullanımında bi iyileşme olabilir. (Extra güvenlik de cabası) Onun dışında about:config'den memory kullanımı ayarlanabiliyor. Onu bi google'dan araştırın.

opera kurabilirsin ki hic boyle seylere kasmaya gerek kalmıyor.

üç saat yazı döşedim, sonra gittim gizle dedim :(. tekrar kısaca xmarks ile iki hesap oluştur ve birine tümünü yedekle diğerinde 30 -40 yer imi le idame ettir, ve eklentilerini tekrar gözden geçir eminim yarı yarıya azaltabilirsin listeyi.

alternatif güzel..opera iyidir..onun da eklentilerine alışırsın :)

Bence memory leak gibi bi şey var firefox 3 de. Çünkü ben biraz sörf yaptıktan sonra sadece 1 tabla (ki google gibi yalın bi site açık) 750k ları gördüm çok kolay. Sonra safe modu denedim hiç bir eklenti olmadan onda da fark olamdı. Şimdi google chrome u kullanıyorum aynı siteleri dolaşıyorum ama sorunsuz...

Bu arada free ram XP gibi ram boşaltıcı progamları da denemek bir alternatif o ara ben deneyemedim ama...

Valla bende niye o kadar çok yemiyo ram? 19'u aktif 8'i pasif olmak üzere 27 eklentim var. Ben maksimum 250k görüyorum. Şu an baktım, bayadır açık firefox, 100k.

Bazı eklentiler çok yiyo olabilir, mesela fast dial kastıran bi şi. Sende yüklü olan eklentileri söyleyebilir misin?

Bende şu anda

- Adblock plus
- Flashgot
- Google gears
- Google toolbar
- Greasemonkey
- Linkification
- Tab Mix Plus
- Smart Bookmarks Bar
- Ubiquity
- Firegestures (yakın zamanda devredışı bıraktım, etkilememesi lazım)

bulunmakta eklenti olarak. yaklaşık 75 tane de bookmark bulunuyor toplamda.

Ağırlıklı olarak Rapidshare - Flashgot ilişkisinden ötürü geçmek istemiyorum operaya; bir de firefox bana biraz daha kullanışlı geliyor; opera'yı takdir etsem de firefoxtan vazgeçmek istemiyorum pek.

Aklıma bi şi gelmedi, ilk mesajımda dediklerimi dene. Memory ile ilgili about:config ayarları var, onlara bi bak. Bi de araçlar menüsünden "özel verileri temizle"ye girip bi temizlik yaparsan rahatlar biraz firefox'un.

Benim yer imi sayım 431, 19 eklenti aktif ve bir sürü greasemonkey script'i kullanıyorum. Alttaki resimde 15 tane sekme açtım.
img10.imageshack.us

numaradan dolayı değil, lensin optik kalitesinden dolayı kalınlığı fark ediyor. soflens 38 kullandım kalındı. aynı numaralı acuvue advance lenslerim incecik.

anladım. yani kalite önemli burda da.. arkadaşımda astigmat var. dünde sol gözündeki lens bir türlü yerinde durmadı. sürekli kayıp durdu. bunların kaliteli olanları hangisi acaba?

astigmatlar torik lens denen özel bir lens kullanır. lensin altı ve üstü de bellidir. yani göz içinde dönerse kendiliğinden altı ve üstü hizalanacak şekilde dönüp düzelir. belki o yüzden kayıp duruyordur.

acuvue advance, acuvue oasys son derece ince ve kaliteli lensler. ben memnunum.

Astigmat lensler miyop lenslerle aynı yapıda olmadığından dolayı daah sert ve kalındır. Aslında arkadaşınız ilk defa lens kullanıyorsa ve astigmatı da çok fazla değilse hem alışmak bakımından hem de gözün sağlığı bakımından miyop lensleri de takmasını tavsiye ederim.

Ben de 1.5 miyop, 0.75 astigmat vardı doktorun tavsiyesiyle miyop için lens taktım. Dışarıda hiç bir sorunla karşılaşmadım. 1 yıl sonra filan da lazer ameliyatı oldum. Şimdi hiç bir şikayetim yok...

bu arada, formattan kaçınmamın sebebi elimde ne windows xp kurulum cd'si, ne office cd'si, hiçbir şey olmamasıdır.

tune up utilities diye bir program var denemeni öneririm.

disk birleştiricisini kullan. uzun süren bi işlemdir.
(başlangıç>donatılar>sistem araçları>disk birleştiricisi)

want2die'ın dediği programa göz at. eğer virus varsa bir virus programı ile temizle. ben nod32 kullanıyorum, kaspersky de iyidir. eğer virusu bunlar temizleyemezse combofix çalıştır. ama çalıştırmadan önce combofix'in adını değiştir. yeni nesil virusler combofix'in çalışmasına izin vermiyor.

eğer kullandığın programların daha az sistem kaynağı haracayan muadilleri varsa onları tercih et. misal adobe acrobet reader yerine foxit reader kullanmak gibi.

@ teritori, sorumda belirttiğim gibi, disk birleştirme işlemini zaten yaptım.

format atmak en genel geçer çaredir. bahar temizliği gibi bi şey. ama yok illa formatsız olcak diyosan, önce sistemini virüs ve spy lardan temizleyerek başla. SpyBot Search & Destroy ile sistemini tara (www.spybot.com). Antivirüs programın ne bilmiyorum, güncellemelerini yapıp tam sistem taraması yaptır ona da. Arkasından CCleaner ile (www.ccleaner.com) kullanmadığın programları kaldır, başlangıçta çalışan gereksiz programları engelle, kayıt defterini de temizleyip en son gereksiz dosya temizlemesi yap, programın kullanımı kolay ve Türkçe. Smart Defrag (disk birleştirme programı) kurup (www.download.com akıllı birleştirme yap.

Tüm bunlar sistemi derleyip toparlayacaktır. Ancak bilgisayarında ki yavaşlama salt bunlardan olmayabilir. Donanım bileşenlerinden bazıları tozlanma yüzünden fazla ısınıyor olabilir, bu da yaşlamaya neden olur. Fanlar toz yüzünden çalışmıyor olabilir. Aleti temizleti ya da temizleyebilirsen faydasını görürsün.

Registry birleştirici programları (Glary utilities'in vardı) kullanabilirsin.
Gereksiz servisleri kapatabilirsin. www.blackviper.com' da ayrıntılı bilgiler var.

3 senelik bir laptop, ne kadar format görürse görsün ne yaparsanız yapın, yavaşlamaya mahkumdur.

bir süre sonra mecburen eski performanslarından eser kalmıyor.

Normalde laptoplarla birlikte windows cd si verilmiyor, onun yerine kurtarma cd si adında bi cd veriyorlar. o da mı yok yanında? Yoksa ilk aldığında vermişler miydi? Bazen hdd nin bir kısmını ayırarak kurtarma yazılımlarını hdd ye gizliyorlar. Bunlardan biri varsa sorun olmadan format atabilirsin...

bunu yaparsan az da olsa hızlanır bilgisayarın.

bilgisayarım a sağa tıkla ve özelliklere gir. gelişmiş seçeneğinde parformans ayarları var. görsel efektler kısmında en iyi performansa göre ayarla diye bişi var onu seç.

vaio'larin yaninda windows ya da recovery cd si vermiyorlar, onun yerine vaio recovery wizard var fabrika ayarlarina geri dondurme tarzinda bir islev goruyor, control panelden (denetim masasi), performance and maintenance'a girerek ulasabilirsin, ya da gerekli bilgileri yedekledikten sonra bilgisayarini yeniden baslatirken f8 (f11'de olabilir) tusuna basinca da sistem geri yukleme basliyor.

sonokur, çok teşekkür ediyorum. hayat kurtardın.

üst kademe çalışansalar zaten böyle şeyleri dert edecek tipler değillerdir unutulup gitmiştir bile o

kolay olan 2. sorudan başlayacak olursak boşver takma o miktarda borcu, hakikaten aynı şekilde yemeğe bir daha gidersen telafi edersin, ya da başka ortamlar çıkar orada hesaplaşırsın.
1. sorunsa genelde işe yeni başlayan gençlerin içini kemiren, çağımızın vebası:)
ben de işe nispeten yeni başlayanlardanım, iş arkadaşlarımla samimi olduktan sonra biz de hesabı ortak ödemeye başladık. ama tabi çok ekstrem bir duurrum olmuyor, kişi başı en fazla 5 kağıt falan kaçıyor bazı durumlarda(ki bu durumlarda kişisel hesabı fazla olanlar, "ayrı ödeyeyim, vesaire gibi anlayışta bulunuyorlar). yani şanslıyım anlayacağın.

şimdi senin anlatışından iş arkadaşı grubunda hödük ve yüzsüz sayısının oldukça fazla olduğunu görüyoruz.
durumun dahilinde tabi senin "fazla" ödediğin onlara az görülebilir. ama bu sana sorun olacak bir miktarsa ki öyle görünüyor, bence bu "bireysel" ödeme talebine devam et, nihayetinde kızılay değilsin, amacın onları doyurmak değil, sonuçta herkes hödük değildir heralde anlarlar durumunu. ayrıca sen fazla ödüyorsan ortamda başka fazla ödeyenler de vardır. "ayy sinir olurum ayrı ödeyenlere" diyenlerin de ağzına iki tane çak, demiyorum, boşver koyver gitsin.
bu grupla yemekleri azaltabilirsin ama öyle ya da böyle iş arkadaşlarınla yemeğe çıkmayı çok aksatma, şirket içi dedikodulardan, politikalardan uzak kalma.

... böyle bedavacılar vardır ya diye laf arasında sen de yerleştir.

diğer taraftan...
kendini mobing mağduru haline getirecek bir hadisye de girişme.
ya da dümdüz üste çık yeri geldiğinde bu da bedavacı dostlarıma armağanım olsun. de.

-ay bazı tipler vardır toplu gidersin ayrı ödemeye kalkar ayy sinir olurum
-napabilirim.

gibi bir anlayisi benimsemeni tavsiye ediyorum.
bi dahaki sefere hesap uce bolundugunde 20 lira odemen gerekiyorsa ve sen 15 liralik yemek yediysen, onlar boledursunlar, sen "benimki tam" diyerek cikar 15'i masanin ortasina koy. polemige de girme. bolunce 20 cikiyo abi? diyen olursa da ben 15lik yedim ya benimkini katmayin de. gayet anlasilir bisey yani bu..

Biz genelde herkes ne yedi hesaplattırıp ayrı ayrı ödettiriyoruz. ucuz kahramanlıklara gerek yok yani. tamamen senin şirketinde çalışan ucuz kahramanların cinliği. onlar düşünüyorlardır onu merak etme gidip öğle yemeğinden ben çorba salata yerken adam suşi yiyor ve her gün 30 tl ödemek ona batıyorsa ortalamadan aldırıp 20 tl vermek hoşuna gidiyordur. iyi bilirim o tipleri. 1-2 kere başıma geldi ve bir daha kendileriyle yemeğe falan çıkmadım.
üstüne borcun kaldıysa ödemen saçma olur ama bir sonraki yemeğinde ya da bir fırsatta kahve bilmemne ısmarlarsın. olmadı sabah starbucks a gidip bir latte alırsın onu gider masasına bırakırsın falan. kesinlikle altta kalma ama ısrar da etme. ben genel müdür bana ısmarlarsa gidip ona ısmarlama dangalaklığında bulunmuyorum mesela. genel müdürdür o elemanlarına yemek ısmarlayabilir. onla o hesaplara girilmez asla :)
ama dedikodudan uzak kalman gerekse bile yemeğe çıktığın grubu değiştir derim. çok sinir tiplermiş.
kesin finans sektöründedir bu tipler diye bir tahminde bulunsam tutar mı?

Ben önce ayrı ödemeye çalışırdım yok mok derlerse kıllığına yemeyeceğim porsyonlar söylerdim 2 porsyon filan. Belli bi süre adamlara sokunca onlar da senin durumunu anlayacaklardır...

Bizim birlikte de çok uzun boylu ve uzun ayaklı bi arkadaş vardı, kendine göre bi ayakkabı bulamamaktan korkuyodu. Neyse ki o şanslıylı onunla özel olarak ilgilenip depo da 1-2 tane ayakkabı denettiler. Ama siz o kadar şanslı olmayabilirsiniz. Elinize 42 numara ayakkabı verip bunu giy diyebilirler. Bence kendi botunuzu kendiniz götürün. Siyah askeri bot olduğu sürece kendi botunuzu giymeye izin verir çoğu yer. Bu şekilde deneyerek kullanarak filan alırsınız botu...

Tırnağı kessin çekerler gibi geliyor bana da fakat bu birliğe gelişinizden sonra 3-4 haftayı bulabilir. Eğer katılış muayenesinde bunu belirtip hastaneye sevk alıp bi de sevk tarihine kadar spor istirahati alamazsanız geçmiş olsun, tırnak çekilinceye kadar koşarsınız o postallarla...

48 numara ayağı olan birisine 42 numara ayakkabı verip göndermezler uganda ordusundan bahsetmiyorsak. ayağınıza en uygun botu verirler ellerinde olan. yanlardan biraz vuruyo, rengini beğenmedim falan derseniz değiştirmezler haliyle ama günlük hayatınızı etkileyecek hale gelirse bir çare bulunur. gözünüzde öcü yapmayın bu askerlik olayını. makul ve mantıklı bir şekilde sorununuzu anlatırsanız çözüm üretirler.

muhtemelen ayagina uygun botu bulmakta epey zorlanacaksin... ama revire gidip ayagini gosterir durumu anlatirsan, oradaki doktor astek de iyi biriyse sana terlik istirahati verir, ayagin duzelene kadar idare edersin oyle.

ayrıca tırnak çekilmesi ile ilgili olarak; askerlerin sağlığına çok özen gösteriliyor (en azından benim yaptığım yerde zamanda öyleydi). ben kısa dönem yapmama ve askerliğin bitmesine 2 ay kalmasına rağmen hiçte acil olmayan bir durum için ufak bir operasyon geçirdim. komutanım ne gereği sivilde yaptırırsın falan demedi hiç. 3-4 gün hastanede kaldım, sonrasında 7 gün yatak istirahati aldım. hastanede sabahları pijama ile tekmil vermek biraz tuhaftı ama olsun.

yahu rahatlamaya basladim. yok anestezi olmadan cekiyorlar, yok bot ayagini hobbit ayagi gibi yapacak yok bizim arkadasin yanlis tirnagini cektiler falan fesmekan zaten askere gidecek olmanin yeteri kadar psikolojik baskisi var ustumde bi de bu olay olunca iyice sikintiya dustum lakin gorunen o ki cok da kotu olmayacak hatta hastanede istirahat falan guzel seyler bunlar.

aynı sorun bende de vardı yani bot bulamama. acemilikte bana göre bot bulamadılar ben de tüm acemilik boyunca kendi nike acg botlarımla takıldım. bütün bölük bana bakıp "vay olum ne şanslısın lan" falan diyodu hepsinin ayağı paramparça olduğu için=) acemilikten sonra da zaten bi daha bot giymedim diyebilirim (bi gün denetleme için atışa gittik o kadar) asteğmen olduğum ve karargahta çalıştığım için. düşeceğin birlik çok önemli kısa dönem yaparsan çok fazla acıycaklarını zannetmiyorum ama astek olursan revire gidersin artık onlar hastaneye mi sevk eder kendileri mi çeker orasını bilmem. ama her iki ihtimalde de terlik istirahati verirler. bu arada eğer bot bulamazsam nolur acemilikte diye düşünüyosan askeri malzeme satan yerlerde büyük numaralar var. al ordan bi tane git. ayrıca şunu da kulağına küpe et ne kadar hastalığın falan varsa askerdeyken hallettir.

Şöyle bir şey var, geliştireni de bizzat tanıyorum, uygulamalarını gördüm, hepsinde başarılı sonuç alındı. Bir bakın isterseniz.www.tirnakbatmasi.org

diş teli gibi düşünün, çok kolay uygulanıyor ve kesin sonuç veriyor. ayakkabı da giyebiliyorsunuz.

dün ulaştı benim, gelmezse ösym merkezinden alabiliyor olman lazım birkaç liraya.
www.osym.gov.tr
adres de işe yarar umarım.

İzmirde Buca'daki ösym merkezinden çıkarılıyor

Ankara'da ÖSYM merkezine 10dk mesafede oturan arkadaşın ÜDS giriş belgesi daha dün akşam ulaştı eline. Bu dönemde bayaa geç kaldı ösym ama biraz sabır bence...

Password Recovery Engine for Word 1.1.3.8

Elcomsoft un advanced office password recovery ve advanced office password breaker diye iki programı var bunları denemeni tavsiye ederim. Adresleri:

www.elcomsoft.com
www.elcomsoft.com

Office/Rar/Zip Password Recovery Magic 6.1.0.2018

aopr işe yaramadı malesef.

lens kullanmak müthiş bi şeydir. gözlükle kıyaslama bile. dünyan değişir. doktorun takabilirsin dediği sürece tak.

optisyenlerin bu konuda ahkam kesmesi baştan yanlış bir harekettir. siz göz doktorunuza danışın ve onun dediğini yapın yeter. lens size gözlüğün veremediği tam görmeyi verir, başka bir deyişle görme alanınızda kör nokta kalmaz. eğer tolere edebiliyorsanız ve temel hijyene dikkat ediyorsanız size problem de çıkarmaz. lens iyidir. spor yaparken rahat edersiniz.

spor yaparken rahat edersiniz demişken,örneğin ben futbol oynarken lensi çıkarmasam,bu şekilde koşsam,zıplasam,kafa topuna çıksam,futbol oynarken yapılabilecek her türlü hareketi yapsam işte,lense bir zarar gelir mi(daha önemlisi gözüme)ya da düşer mi?

dostum hiç tavsiye etmem. ilerde göz yanması, bulanıklılık gibi durumlarla karşılaşırsın. bende kullandım ve başıma gelenleri söylüyorum. haa unutmadan "herşeyin doğalı güzeldir" ve en baştada sağlık.

öncelikle göz doktorlarının hepsi de optisyenlerler, lens&gözlük firmalarıyla anlaşmalılardır. komisyon alırlar-verirler. fakat ben hayatımda hiç lens kullanan göz doktoru görmedim.
bence lens sağlıklı değildir, korneayı inceltir anacım. 3-5 sene lens kullanan kişilerin ışığa hassasiyeti oldukça artar, insanın gözü yaşarır güneş ışığında.
fakat lens benim dünyamı değiştirmiştir açıkçası, hem de 5 senedir. inanın lisede doğru dürüst kız arkadaşı olmayan, göz rengi -5 dolaylarındaki miyopi yüzünden seçilemeyen ben, üniversitede bereketli yıllar geçirmiş, genç kızların gözde ismi olmuşumdur.
yağuşuklu olduğumu lens fark ettirdi diyebilirim. artık top oynarken gözlüklerim kırılmıyor, kimse gözlüğü gözüne sokarım, gözlüklerini lens yaparım demiyor.
marka önerim: focus visitint-aylık
yaz aylarında havuz deniz için ise günlük focus, hatta kadıköy ozan optik uygun fiyatla satar....her türlü soru için yazarınız karrdanadam hazırdır...

13 senedir lens kullanıyorum, bir iki kere konjonktivit yaşamak haricinde hiç bir sıkıntısını ya da zararını görmedim. Ayrıca kolaylığı, huzuru vb. her halukarda gözlüğü ezer geçer.

dalmak ve yüzmek hariç her sporu gayet güzel yapabilirsin. bak alex'e takıyo lensini takır takır oynuyo :)

lensin bi çok durumda gözü koruduğu bile olur. mesela benim doktorun hastalarından birinin gözüne aseton sıkmış küçük kardeşi. lens bembeyaz olmuş ama gözü yanmaktan korumuştu.. zaten öle eskisi gibi kırılıp gözü çizecek lensler falan kalmadı artık. bundan 15 sene önce çok dertli lensler kullanırdık. tozun zerresi değdiğinde günün rezil olurdu. artık öle bi dert de yok..

hijyene çok takılıyorsan solüsyon olarak aosept kullan.. pahalıdır ama en iyisidir.

bu kisiden kisiye degisiyor galiba. ben ikisine de kullaniyorum, spor yaparken lens kullaniyorum ama onun disinda gozluk kullanmak daha rahat geliyor. hele bilgisayarla filan ugrasirken veya bir sey okurken lens mahvediyor beni...

alex maçlarda lens kullanıyor yani?şaşırdım bayağı:)

eğer yüzme gözlüğü veya dalgıç maskesi kullanıyorsanız lensle çok şahane yüzülür de. angut gibi gözlüksüz dalar da suda gözünüzü açarsanız (benim gibi) o lens gözden çıkıp deryalara yelken açar.

lens kullanırken temizliğe ve de kullanım koşullarına çok dikkat ettiğiniz sürece herhangi bir sorunla karşılaşmanız zor bir ihtimaldir genelde. bir de lensin uzun vadede zararları olduğu söyleniyor ama o konuda çok derin bir bilgim de olmadığından yanlış bir şey demek istemem. ben dışarı çıkarken lens, evdeyken gözlük kullanıyorum sanırım en ideal kullanım bu şekilde olanı.

üşengeçseniz hiç bulaşmayın. "sabah kalktığımda çıkartırım", "okula geç kaldım; artık yarına", "suyunu değiştirmesem de olur" derken bir düzensizliğiniz daha olur. gün içinde gözleriniz yaşarır, birini takıp birini takamazsınız garip görürsünüz, gözlerinizin sağlığını düşünüp "bu hafta temiz kullanmaya başlayacağım" dersiniz olmaz, yapamazsınız. bunlarla birlikte sinirlenirsiniz ki gözünüzde duracak bu hede; öyle göz ardı edilecek bir detay olmaz sizin için. gözlük kötü duracak diye lens alırken bu sefer insanlarla ilişkileriniz etkilenir. abartmıyorum.

Lens kullanan göz doktoru görmedim demeyin gözlüklü doktor hemen anlaşılırken, bi doktorun lens taktığı öyle kolay anlaşılmaz..

Ama lensin gerçekten zararı var kalıcı göz kuruluğuna neden olabilir ve her gün gözüne lens takıp çıkarta gözün refleksleri azalır yani gözüne bi cisim kaçma ve gözü zedeleme riskini arttırır lens.

Bence direk lazer ameliyat yaptırın (benim yaptırdığım gibi)...

Piller kimyasalla dolu alet erdevatlardan olduğundan ilk şarjın uzun olması ömrü açısından yararlı olacaktır. En az 6 saat şarj edersen iyi olur. Açmadan önce azıcık daha bekle n'olcak... :-)

Eski şarj cihazları şarj bittiğinde otomatik olarak elektriği kesmediği için ilk şarjda bayaa bi prizde tutman gerekir denirdi ki eski bataryalar da hiç şarj edilmediği için ilk şarjı bayağı uzun sürerdi. Ama şu an ki bataryaların ilk şarj işlemleri genellikle fabrikada yapılıyor ve bize şarjlı halde geliyor (Eğer fazla beklemediyse). Şarj cihazları ise batarya dolu olduğunda şarj etmeyi kesiyor. Bu yüzden dolu bir bataryayı şarja takarsan hiç bi şey olmaz.. Yani artık öyle bataryayı takıp yok 24 saat yok 50 saat beklersen hiç bi işine yaramaz...

Sen içindeki şarjla kullan o batarya tamamen sıfırlansın. Hatta alet kapandıktan sonra yine aç batarya %0 olsun. sonra güzelcene şarj et yeter...

lithium ion pillerde bu sarj etme olayi gerekmiyor, o yuzden gonul rahatligi ile yardirabilirsin.

li-ion pilleri selimse'nin dedigi gibi tamamen bosaltmak da zararlidir (omrunu birazcik azaltir, bu yuzden bu piller tamamen bosalmadan once enrji vermeyi keserler ama kestikten sonra ustuste acip iyice bosaltmaya calisrsaniz pilin sansi kalmaz tabii).

li-ion piller icin kural: birak daginik kalsin.

Sen 40 yillik makinanmis gibi kullan o kendini bulur.

adsl2+ icin tarife degisikligi yapan birkac kisi 10 gunden fazla surunmustu. hem ttnet hem de biri surunduruyor. ttnet abone iptali ve portu bosaltmak icin surundururken, biri de isleri agirdan aliyor (yetisemiyor).

en az 1 haftayi gozden cikartin derim.

iki günde bağlandı. fakat yeni abone oldum.

ttnetten daha iyi kesinlikle ama sözlükte yazılanları bir oku önce istersen. özellikle benim entrimi oku!
geçiş süresi uzun oluyor. önceki servis sağlayıcısının hattı boşa çıkarması gerekiyo önce. sonra yenisi onay alınca işlemler başlıyor felan. onlarınki de uzun sürüyor. 3-4 gün eskisinin kapatması 5 günde yenisinin açması derken 10 günü buluyor. eskisi kapatırken illa sorun çıkarır zira ben 5 gün beni beklettikten sonra telefonda tehdit ettim ve 1.5 dakika (evet aynen) sonra işgali sonlandırdılar. en az 10 gün diyorum...

Ben de biri ye yeni üye oldum. Benimki de 2-3 gün içine açıldı. Asıl sorun anladığım kadarıyla ttnette. Birinin hızı iyi ama şu an smile adsl in fiyatları daha ucuz gaaliba, onlarda limitsizler 7 ay limitli fiyatına. Ben de ekşi de çok şikayet okudum smile ile ilgili fekat 2-3 gününde interneti bağlanmış arkadaşlarım da var. Hep kötü olmuyo yani...

merhaba, ben de biri kullanıyorum, eğer ttnet den internetinizi kapattırırsanız 3-4 gün içerisinde bağlanıyor (hattınızda bir problem yok ise). Ama 1 gün içerisinde bağlanan insanlarda tanıyorum. yani ortalama 2-3 gün diyebilirim. Performans konusunda ben 2 mb kullanıyorum ve gayet güzel 180 - 190 civarlarında download yapabiliyorum. tavsiye ederim :)

en yüksek puanlı olan geçerli olmakta. ösym sınavları için konuşuyorum. Toefl'ı bilmem.

bir soru da ben sorim ?

ales olmadan kayıt yapıyorlar sanırım değil mi ? daha sonradan ilk ales sınavında skoru getirsen oluyormuş sanırım.

edit: teşkür cevaplara.

peki 3. sinif 2. donemde olan biri de girebilir di mi illa son sinif olmasi gerekmiyor?

cok tesekkurler bu arada.

@thefirstfbli;
adamlar seni beğenirse, ya da önceden çalıştığın hocan filansa, seni özel öğrenci olarak alabilir okul. ama özel öğrencilikte aldığın ders kredisi başına bir miktar para ödersin. yeterli puanı aldığında skorunu ibraz edersin, normal öğrenci olarak devam eder, derse para ödemezsin.

@anneke;
ales ve kpds'nin geçrliliği ikişer yıl, üds'nin ömür boyu diye biliyorum. ales ve kpds ile bir başvuru yaptığında 2 yılı doldurmadıysan sorun olacağıı sanmam. üds'ye bişey olmaz.

Thefirstfbli;
bildigim kadariyla, normal öğrenci olmak için ales'i ibraz etmen gerekiyor ama bazi okulların yönetmeligine bagli olarak dil yeterlilik belgesini sonra verebiliyorsun

Anneke;üds'nin de gecerliligi 2 yıl

3.sınıf 2. dönem olan biri alese giremiyor diye biliyorum ben. 4.sınıf olmak sart. sonucta ögrenci belgesi cıkarsan bu kişi 3. sınıf ama 2. döneminde hadi bi güzellik yapalım yazmıyor, seni 3.sınıf olarak gösteriyor.

diger sınavlar hakkında sınıfsal bir şart oldugunu sanmıyorum. kpds de olabilir gerci emin degilim.

Her üniversitenin yüksek lisans kuralları farklıdır. Mesela bizim okulumuzda master başvuru sırasında ingilizce yeterliliği için bir belge istenmiyor, sadece master ı kazanmış kişilerden başvuru sırasında ingilizce yeterlilik belgesi istiyordu ki şimdi bu kuralı yakın zamanda değiştirdiler, ingilzce yeterliliği olmayan başvuru dahi yapamıyor.

Aynı şekilde bizim okulda hazırlık okuyorsan ve toefl aldıysan yıl sonundaki proficiency ye girmemen gerekiyor, eğer prof.a gip kalırsan ondan eski tarihli toefl ı kabul etmiyorlar. Ama ales için bu olay yok...

Normalde ales yüksek lisans değerlendirmesinin minimum %50si olmak zorundadır, kanun bu. Ama eğer o master programı kontenjanı dolduramıyorsa sen bi ales ayarla okul açılana kadar bakarız diyebilrler bilemeyeceğim.

Sonuç olarak hangi üniversite hangi bölüme başvuracaksanız onu araştırın, yüksek lisansla ilgilen kişiye gidin telefon edin bi şekilde konuşun en iyi o bilir...

normalde ales'i kayittan once istemek zorunda okullar, ama ozel universiteler genelde parayi bastirinca ales'i sonra getirsen olur diyor, getirene kadar ozel ogrenci olarak kayitli gosteriyor. hatta bir arkadas ales'ten sinirin uzerindee not alamadan mezun edilen biriyle ilgili bir duyuru acmisti.

Annen msn inin şifresini değiştirsin ve bi daha seni kim bloklamış, seni kim silmiş bak gibi şeyler yazan sitelere şifresini vermesin...

virüs vardır.

virüs girmiş bilgisayara. kontör reklamlarıdır büyük ihtimalle.

Diğerlerini bilemiyorum fakat havacılarda yeşil renk olanlara karışmadılar acemi birliğinde. Don rengine karışıldığı durumlar istisnaidir, kalkıp subay veya astsubaylar donunun rengiyle uğraşmaz. Yine de fanilalar için hangi kuvvete çıkarsan onun rengini baz alarak alışveriş yap, özellikle yazın yakalar açıkken veya fanila ile yapman gereken işler olduğunda papara yiyebilirsin.

Edit: Mavi iç çamaşır yok yazmış bir arkadaş ama aylarca herkesin arap kadri modeli mavi don giydiği bir birlikteydim. Havacılar için de dediğim gibi mavi fanila gerekli, özellikle yazın.

Ben askerliği konya da yaptım 2008 yılında. Biz karacılar amele gibi yeşil giyorduk ama havacıların içindeki mavi fanilalar gözüküyordu. Kim demiş mavi iç çamaşırı yok diye?

Don konusuna gelince usta birliğinde rengine çok karışılmaz ama acemilikte ne diyorlarsa onu giyeceksin farklı bi şey görürlerse sorun çıkartıyorlarmış...

Ayrıca acelen ne? Bi kuvvetin, sınıfın, acemi birliğin belli olsun ona göre alışveriş yaparsın, belki senin dışarıdan alacağın şeyler birlikte çok daha ucuza satılıyodur. Sor soruştur öyle al...

doğrudur.. beyaz don o kadar yasak ki (..ki sivilde de yasaklanması gerek) bize askerde dağıttılar sonra da eklediler "bunları dağıttık ancak askerde beyaz don giymek yasaktır!" tabi sormadık biz niye.. ama yasak işte..

gidince ne lazımsa verecekler sana zaten. çok dandik olsa bile bir süre idare eder seni. etmediği takdirde kantinden falan bulursun diye tahmin ediyorum.

askerlik için iç çamaşırı alışverişini o askeri malzeme dükkanlarından değil semt pazarından yapmanı tavsiye ederim. dükkanlarda en kalitesiz en giyilmeyecek çamaşırları 2 katı fiyata satıyorlar. semt pazarlarında yumuşak kaliteli yeşil iç çamaşırı bulabilirsiniz.
yeşil mavi olayını pek bilmiyorum açıkçası ama semt pazarında yeşil, mavi ve beyaz don bulunuyor.

içeri toplu iğne bile götürme. kantinde her şey var. hem de magnum 1 milyon.

nerde olduğunu belirtseydin

sanırım amerika. shipping diye bişey buldum 13 dolar diyo ama yeni sorun şu bu malı gemi ile mi yollarlar. eğer öyleyse cok beklerim

belirtilmediyse satıcıyla irtibata geçip sorun. çünkü bu satıcıya kalmış bişey, çok yüksek kargo isteyen birine sebebini sormuştum da, postaneye olan benzin parasını ve ordaki park ücretini kattığını söylemişti. bir de kahve için benden gitmişken demiştim ben de.
bu da böyle bir anımdır.

ürünün sayfasını yollarsan daha net cevap verebiliriz. kargo yöntemi yazılmak zorunda.

cgi.ebay.com

türkiye için kargo ücretini belirtmemiş, gönderip göndermediğini, gönderiyorsa kaça göndereceğini satıcıya sormanız gerekiyor. kıyaslama için uygun mu bilmiyorum ama yunanistan ve bulgaristan'a 35 usd'ye gönderiyor, biraz yüksek gibi geldi.

muhtemelen 35$ tutacak kargonuz, birinci sınıf yani izlenemeyen postayla 17-18$ dan fazlası, kargodan da kar ediyor anlamına geliyor, bugüne kadar gördüğüm bu.
ama satıcının feedback i de süper, yani güvenilir, ayakkabı 90 dolara gelecek size toplamda, bekleme süresi , postada kaybolma riski.. burdaki fiyatını bilmiyorum ama bana çok da karlı gibi gelmedi acıkcası.

Türkiye olmadığına göre buraya göndermeyedebilir. Benki bi kaç Türk'den ağzı yanmıştır bilemem. O yüzden satıyla temasa geçip hacı buraya yolluyon mu? En son kaça olur diye konuşman lazım. Bence ebay de arama yaparken ürün fiyatı+kargo ya göre düşükten yükseğe göre sırala diye bi seçenek var onu işaretleyin, hangi ülkeye yollanacak diye soruyo Türkiye'yi seçin. Bu şekilde ürünün size ne kadara mal olacağını görürsünüz...

sanırım turkiyeye gonderim yok. turkey yazmıyor yani. olsa da us postal service ile gelince burada ptt ilgileniyor ki bir yakınımın ggonderdigi kitaplar usps +ptt ile 40 gunden fazla surede gelmisti.

seceneklerde tr olmaması sorun degil cunku avrupa'ya gonderim yapılıyor ancak msj atıp sormalısınız mutlaka. turkiye shipping ucreti bu ayakkabi icin bana ne olur diye sorun. sonra eger ayakkabi ve shipping toplam 100usd dan fazlaysa satıcıya faturada 80 90 usd gostermesini rica edin. ayrica urunu postaya verdiginde size haber vermesini soyleyin. urun postalandiktan sonra 2 hafta ile 1 ay icerisnde elinizde olur. odemeyi paypal ile yaparsaniz urunde herhangi bir sorun olursa ya da postada kaybolur da elinize gecmezse bir claim acar paranizi alirsiniz. ben yillardir yapiyorum alisveris sorunsuz. mutlaka saticiyla irtibata gecin mutlakaaa

antivir; kaspersky internet security mı ne, gayet leziz. kasmıyor da.

mp3player; jet audio nasıl ?

irc yi opera dan kullanıyorum ben yetiyor.

dvd/iso için magic iso ve poweriso ikisi de aynı anda yukludur bende her daim, ikisinin de kendine has uzantılı olan dosyaları cıkıyor zaman zaman.

video; km player kesinlikle.

dock fln hikaye.

antivirüs: avast, home edition'ı ücretsiz, işe yarıyor gibi. yanına da zonealarm'ın ücretsiz versiyonu kurulabilir firewall olaraktan.
video: klite codec pack'le beraber media player classic geliyor. o gayet iş görür ve ufak birşey.
müzik: mediamonkey, büyük bir arşivin varsa, id3 tagler falan senin için önemli ise çok iyi başa çıkmanı sağlıyor. isteyebileceğin her özellik var. tam bir arşiv yöneticisi. ya da songbird olabilir, o da baya şık.
twitter clienti: firefox'un twitterfox adlı güzel bir plug-in'i var.

bir de ben bunları windows için söyledim ama, windows kuracaksın di mi? :)

Antivirüs için sana Avira Antivir i öneririm. Diğer birçok antivirüs programının bulamadığı virüsleri anında buluyor. Bedavası için adres: www.free-av.com Paralı versiyon için Ekşi den 3 aylık promosyon linkleri de bulabilirsin...

DVD/Iso için ben UltraISO yu kullanıyorum. www.ezbsystems.com adresinde. Tabii nero yu da atmadım Nero lite 8 kullanıyorum updatepack.nl den indirilebilir...

sanırım infra recorder o ikisini bir potada eritiyor. eritmiyor da olabilir.

mrtksn verir bunun cevabını. buradan vermezse mesaj atıp sorun.

izci parkının orda kaliteli bir kuaför var. cağdaş'tan yolun karşısına geç, bimin oraya yani, pazara zıt istikamette yürü. inanç sitesinin ilerisinde sağında kalacak şekilde bir erkek bir bayan kuaförü göreceksin. onlar iyidir. beğenmezsen yolun karşı tarafında biraz daha ilerde apartmanın birinin altında klas erkek kuaförü var. kendisi tipik erkek berberidir. dediğini yapar fazlasını yapmaz. ama katlı kesim konusunda süphelerim war.

aman sakin ziraat bankasinin sokagindaki berbere gitmeyin. evet o firinin yanindakine. ipneye gicigim hala. o aileye (kardesi de araba tamircisidir) para kazandirmamaya yeminliyim.

çok önemsiyorsan ve biraz pahalı olabilir diiyorsan armadada parisli cemil'e git.
odtü içindeki berber zannetmem ki uzun saça adamakıllı bir iş yapabilsin.
yüzüncü yılda da duymuştum zamanında iyi bir berber olduğunu.

Ben de uzun saçlıyken o zamanlar Akköprü Migros denene yerdeki MOS'a gidiyordum tuzluydu ama katlı kesim filan her türlü muameleyi yapıyordu...

hepinize teşekkürler öncelikle. demek ki önce çağdaş'ın arkalarındaki berberi araştıracağız, bulamazsak da parisli cemil'e gideceğiz. 2,5-3 ayda bir saç kestiren birisi olduğum için biraz fazla para vermeyi kabul edebilirim sanırım.

notebook firmasinin kendi yazilimlari da beraber geliyorsa guc yonetimi icin olan bir yazilim vardir mutlaka. geceleri onda "battery saving" tarzi bir plan varsa ona gecin. ya da elle ayarlayabiliyorsaniz kendiniz bir plan olusturun. islemci kullanimini dusurun oncelikle. benim asus'ta misal "quiet office" ve "battery saving" adinda iki plan var. ikisinde de islemci gucu 32%'ye dusuruluyor, boylece cok is yapmaya calisip da isinmiyor. gece de usul usul takiliyor.

notebook hardware control u da kullanabilirsiniz.

Aslında notebooklar uzun süreli yüksek işlemler gerçekleştirmek için tasarlanmamışlardır. Bu gibi hareketler notebookunuza zarar verebilir, bence torrent için ne kadar dandik olursa olsun bir desktop pc kullanın...

hangisi daha çok işe yarar bilemiyorum. ancak sap'i öğrenmek daha kolay ve ucuz olur. ve gördüğüm kadarıyla sap, daha çok tercih ediliyor.

SAP'de 3-4 yıllık tecrübeli, Oracle ERP programı danışmanı olarak çalışan arkadaşın söylediklerini aktarıyorum:

1) İkisi de aynı bokun soyu aralarında öyle çok bi fark yok

2) ERP dersle, kursla öğrenilmez. Verilen eğitimle bir şey öğrenilmez, programı fiziksel olarak kullanman, kurcalaman gerek. Bu da o eğitimlerde mevcut olmuyor maalesef...

alışveriş merkezlerinin içindeki ufak mağazalarda var. benim bildiğim içerenköy carrefour'daki bauhaus'da olması lazım. ayrıca anahtarcılarda da bulabilirsin.
bunların haricinde alışveriş sitelerinde de bulabilirsin.

www.maktasarim.com

altta satış noktaları diye link var.

kaç para bunlar? bilen var mı? peki anahtarların kafalarını kesip mi yerleştiriyorlar içine?

@dehri: geçen sene sormuştum fiyatını. hatırlamıyorum şimdi ama oldukça yüksek bir fiyat demişti adam bana.

@dehri
evet anahtarın şişkin kısmını kesiyorlar, işe yarayan kısmı kalıyor geriye. geçen bendeistiyorum com iki tanesini 10+kargo ya sattı. tabii bunu kullanabilmek için yukarıda verdiğim linkteki yerlerden birine gidip taktırmanız gerek, onun için de ayrı para isterler. bir de şimdi gördüm gittigidiyorda birisi tanesini 10+kargo ya satıyor.

Bizim burda da bi bayisi var elinde şu an kalmamış slotlardan ama tanesini 5 TL ye satıyordu, her anahtar için de 5 TL alıyori Yani toplamda 20TL ediyor. Bana o kadar çok gelmedi slotlar gelsin ben de yaptırmayı düşünüyorum...

resimde gördükleriniz yurtdışında yapılmış olanlar. Biraz pahalı diye forumlarda yazmışlar 295$lık fiyatla satıyorlar. mak tasarım yurtdışına satsa ihya olur herhalde. ben mecidyeköydeki anahtarcıya sordum yazark'nin yazdığı cevap üzerine şu anda yok elimde 4 anahtarı da taktırınca 20'ye olur dediler.

buna akbil ekleyebilen bir yer de olsa süper olur.
ayrıca evet fiyatları düşmüş demek ki. ben ilk çıktığı zamanlarda bauhaus'ta sormuştum.

SLOT un arka tarafında bir halka var.Ben akbilimi oraya taktım.Çok pratik.

spor ayakkabi icin gri, diger kiyafetler icin (is,gunluk) lacivert corap giyilebilir. ama is konusunda siyahtan baska corap giymemek daha makbuldur.

rising creeps'e sonuna kadar katılmakla birlikte bir gerçeği yüzüme vurdu ki benim gri ve lacivertten başka renk çorabım yok.

lacivert iyidir.

Erkekler için geçerli kuralı söyleyeyim: çorap rengi ya ayakkabının ya da pantolonunun renginde olmalı. Yani beyaz pantolonun yanında beyaz çorap giyebilirsiniz kıro olmazsınız...

ayakkabı ve pantolon ile aynı renk olmalıymış diye duyduydum.

kesinlikle ayakkabının rengnde olmamalıdır. pantolonla ya kontrast bi renk ya da aynı renk olmalıdır. ama siyah her zaman iyidir güzeldir. şahsen ipucu vereyim ben 5 senedir nike tan ya da adidastan 25 ytl ye 6 lı poşet içindeki havlu çorapları kullanıyorum. yazın teri emiyor kışın sıcak tutuyor, kolay kolay yırtılmıyorve her renkten 2 şer tane var içinde. 2 siyah 2 gri 2 beyaz. beyazı şortun altına giyiyorum yazın spor ayakkabıyla, spor yaparken de giyiyorum diğerlerini kafama göre.

he valla ya nedir bu beyaz çorap korkusu. kıroluk olan şey beyaz çorap giymek değil, elbisenle ayakkabınla uyumsuz çorap giymektir.

siyah pantolon ve siyah ayakkabının altına beyaz çorap giyerseniz (aha fotodaki gibi) keko olur. eşofman beyaz, ayakkabı beyaz bir spor kıyafetine de siyah çorap giyerseniz aynı derecede keko olur. siyahla siyah giyin, veya koyu gri giyin. lacivert pantolonla siyah giyin, lacivert giyin koyu renk giyin. beyazla beyaz giyin, açık renk giyin. kotun altına giydiğinizde ayakkabının rengiyle uyumlu abuk olmamak şartıyla her renk olur, beyaz da olur. ama yine dikkat, siyah spor ayakkabıya beyaz giymeyin, beyaz spor ayakkabıya siyah giymeyin.

kısaca koyu renk elbise/ayakkabıya açık renk, açık renk elbise/ayakkabıya koyu renk giymeyin. en uç noktaları siyah ve beyazdır bu uyumsuzluğun. öncelikle ayakkabıya uydurmaya çalışın. pantolona uydurmak ilinci planda kalsın. ama ayakkabı çıkarıp çorapla gezeceğiniz ortamlar için pantolona uydurmaya çalışın öncelikli olarak.

herseye uyan tek renk siyah, ondan sonra lacivert ve gri geliyor. kisa coraplarda da beyaz guzel olabiliyor, genelde spor yaparken.

kahverengi ayakkabıya lacivert corap, siyaha siyah, spor giyiniyorsanız beyaz spor ayakkabıya beyaz corap uygun gozukmekte. zaten spor olmayan kösele beyaz ayakkabı giyiyorsa bi erkek allah ıslah etsindir. corabı bosversin seccade alsın tovbekar olsun.

ayakkabı ve pantolonla aynı renlkten ziyade pantolon ve ayakkabı arasındaki bir ton olması evladır. bunun dışında siyah konusunda belirtilen görüşlere katılıyorum. siyah pantolonla lacivert çorap giyilmemesi gerektiğini söylememe bile gerek yok sanırım.

pantolonla çorap aynı renkte ya da tonal olmalı.
koyu renk pantolonlarla koyu renk ayakkabı giyilmeli,açık renk pantolonla koyu renk ayakkabı giyilmemeli.

arkdaşlar pantolonla aynı renk diyorsunuzda ben anlayamadım
misal kot giyiyorum altına da beyaz spor ayakkabı giydim

e nolcak şimdi?

kot rengi çorap nerde beyaz nerde

bi hesap hatası var bu işte sanki

siyah candır.
bir sürü siyah çorap aldım aynı. çift ayırma derdim de olmuyor böylece.

@demlikposet: cevabımda tam olarak bunun cevabını da yazmışım sanki.

geri odeme yapiliyor, arayin iptal etmek istediginizi soyleyin ve daha sonra da asagidaki ornekteki gibi bir dilekceyi subeye ve genel merkeze fakslayin. aynisini yaptigimda ucreti geri odedikleri gibi ek bonus da verdiler. (worldcard)

YAPI KREDI BANKASI A.Ş.
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NE


Konu : Kredi kart yıllık üyelik ücreti hk.


Hamili olduğum xxxx xxxx xxxx xxx nolu kredi kartından 2009 yılı xxx ayına ait Hesap Bildirim Cetvelinde 35 YTL. kredi kartı yıllık üyelik ücreti kesildiğini öğrenmiş bulunuyorum. Hesap Bildirim Cetveli ile kesilen yıllık üyelik ücreti, 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasanın 6. maddesinde düzenlenen " Sözleşmelerdeki Haksız Şartlar" hükmü ve ilgili yasal düzenlemelere aykırıdır.

Yukarıda saydığım nedenlerle 2009 yılı xxx ayına ait Hesap Bildirim Cetvelinde yer alan yıllık üyelik ücretine itiraz ediyor ve talep edilen ve kesilen 35 YTL kredi kart yıllık üyelik ücretinin bir sonraki hesap bildirim cetvelindeki tutardan mahsubunu talep ediyorum. Aksi halde yasal yollara başvuracağım hususunu bilgilerinize sunarım. Saygılarımla.



XXXX XXXX

İmza

yiyen de var yemeyen de.

akbank bana da "35 lira için bir şey yapamayız ama 25 lira chip para verelim" dediler. istemem, ücreti de silin, kartı da iptal edin dedim. ücreti geri verdiler, kartı da iptal ettiler.

yapı kredi "tabi efem iptal edelim" diyip kartı iptal etmeden ücreti geri verdi. ama ben bir dahaki sene uğraşmamak için kartı da ayrıca iptal ettirdim.

garanti bankası hiçbir blöfü yemedi. bonus falan bir şey de

kadirsavun'un dilekçesi süpermiş. yapayım bunu garanti'de. teşekkürler.

sizden paralarını geri alma konusunu anlamadım. banka sadece kart ücretini size borç olarak yansıtır. ve isterse ters bir hareket girerek bunu iptal eder. şu sıralar hiç bir banka bireysel kart müşterisini kaybetmek istemez.
siz yine arayın. az çıkışın; falanca banka almıyor böyle bir şey siz niye böyle yapıyorsunuz, illa iptal mi ettirmemiz lazım kartı falan diye.
a)kart ücretini iptal ederler (düşük ihtimal, yazdıklarınıza göre pek verimli bir müşteri değilsiniz anlaşılan)
b)puan yüklerler
c)belli bir ciro taahhüdü karşılığı puan yüklemesi yaparlar

blöf yaptığında kartına chip para yüklüyorlar. altı ay kapatmama garantisi veriyorsun. ben en azından yarısını kurtarmıştım bu şekilde.

yapı kredi ve akbank, kestikleri ücretleri geri ödemediler, birden fazla kez aradım, dilekçe yazdım, nafile. yasal bir kesinti bu, ödemiyoruz filan dediler. halbuki akrabalarımdan ikisininkini geri ödemişti yapı kredi. galiba harcama durumuna göre adam seçiyorlar. ikisini de iptal ettim, rahat ettim. ha, ödeseler daha güzel olurdu, orası ayrı.

benim de başıma geldi bu olay, iptal ettirdim.ama ben sözleşmeye yazmıştım kart mart ücreti ödemem diye gerçi akbank çamura yattı sizin sözleşmeniz yok gelin sözleşme yapalım diye.

Olduuu



Cebit Türkiye fuarının tam çıkışıydı, Akbank çalışanı bir kişi kredi kartı isteyip istemediğimi sordu.Ben de yüksek lisans için 4 taksit yapan Akbank ya daYapı Kredi Bankalarından birisinden kredi kartı çıkaracaktım. Hazır burada bunları bulmuşken kartımı çıkartayım istedim.Hem kartı 10 dakikada vereceklerini söylediler hem de herhangi bir kart aidatı alınmayacagını söylediler.

Söyledikleri gibi kartımı 10 dakika içinde çıkartıp bana verdiler.Ben kendilerine okulun şu kadar tuttugunu bana bu tutarın altında bir limti verilirse kartı almayacagımı söyledim.Ayrıca kredi kartı sözleşmesine hiç bir şekilde kredi kartı aidatı, hesap işletim ücreti alınmayacagını bu bedelleri ödemeyecegimi kendilerine sözlü olarak belirtmemin yanında sözleşmeye el yazısı ile ekledim ve imzaladım.


Gel zaman git zaman tam okul taksitleri bitti derken 35 TL kredi kartı ücreti geldi.Tabiki de kuzu kuzu ödedim, bankadaki görevlileri aradım hiç bir şekilde yardım edemeyeceklerini söylediler, iki kez itiraz ettim fakat herhangi bir gelişme yok.Normal şartlar altında sen bankanın kredi kartı aidatı oldugunu biliyor ve bunu kabul ediyorsan banka senden bunu alır.Bu bankanın hakkıdır.Fakat bu şekilde çalışanı tarafından bu şekilde kandırılmak hiç hoş değil.Serbest piyasa kurallarına göre bu da doğru değildir.Dava falan açsam kesin kazanırım ama bankanın bana verdigi para puanlar bu benden istenen kredi kartı ücretini geçtigi için şimdi söz etmiyorum fakat bu tutarı kullandıktan sonra bankayı arayıp kartımı iptal ettirecegimi söyleyecegim.

Geçen cuma günü hsbc’deki kredi kartımı iptal ettirmek için bankaya gittim.Orada telefon bankacılıgında görüştügüm kişi neden kredi kartımı iptal ettirmek istedigimi sordu ben de kart ücretinden dolayı dedigimde kişi hemen 2008deki 35 tl kart ücretini iptal ettigini hesabıma bu tutarın eklenecegini.Fakat 2009 nisanda 30 tl kart ücretinin tekrar alınacagını söyledi ben de iptal ettirmekten vazgectim.Fakat nisanda tekrar itiraz edecegim alırlarsa o parayı tekrar iptal ettirecegim.

Bunu Akbank’a da yapacagım.Bu hafta para puanlarımı kullanıp bankaya kartı iptal ettirmek istedigimi söyleyecegim.Bu banka denilen sermaye piyasalarının olmazsa olmazı kuruluşlar malesef bu kart ücretleri konusunda pek düzgün davranmıyor ve kafasına göre işlem yapıyor.

Sözleşme şartlarına uymayan, sözleşmeyi kendisine göre yorumlayan Akbank gibi rezil bankalar oldukça ne bizim serbest piyasa ekonomimiz düzene oturur ne de Akbank dünyadaki bankalarla yarışa girebilir.

Olay böyle oldu,

Daha sonra bankadan mail geldi.

Bankadan bir mail geldi.Sözleşmemi bulamamışlar, demekki benim el yazımla olan sözleşmeyi hiç ettiler ve gelip yeni sözleşme imzalamamı istiyorlar.İtiraz etmesem 35 tl hiç olacaktı.Bunlar terbiyesizler.Serbest piyasanın düzenini bozuyorlar.Bence siz de itiraz edip kullanmama tehdidinde bulunun ama bu tehdit falan enreye kadar.
Kredi kartınıza ait sözleşme talebiniz Bankamızca incelenmiştir.
13.06.2003 tarihinde, 4822 sayılı yasa ile değişen 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca, bu tarihten önce basılan kredi kartlarında sözleşme olması şeklinde yasal bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Kredi kartınızın 11.10.2008 tarihinde kullanıma açıldığı tespit edilmiş olup Bankamız kayıtlarında sözleşmenizin mevcut olmadığı belirlenmiştir.
Kredi kartınıza ait sözleşmenizin bulunmaması sebebi ile en kısa sürede şubenizden kredi kartı sözleşmesi imzalamanız gerekmekte olup konu hakkında şubenize bilgi verilmiştir.
Yapılan inceleme sonucunda kredi kartınıza yansıtılan üyelik ücreti iade talebinize olumlu yanıt verilerek ilgili tutar kartınıza iade edilmiştir.
Saygılarımızla,
Bize Ulaşın
444 25 25
www.akbank.com

Eğer bankayı aramanıza rağmen kart ücretini iade etmiyorsa tüketici hakları mahkemesine gidin. Daha önceki kazanılan davalar dolayısı ile kaybetme gibi bi şansınız yok zamanında bi banka bunu yargıtaya götürüp davayı kaybetmişti...

teşekkürler uyuzcan.

hatta birkaç gün yukarıda kalsa iyi olur.

selçuk alsan'dan sonra bilim tekniğin pek pibi fiyakası kalmadı.
birde güdümlü olunca iyice heder etti kendini.
bu mailler işe yarayabilir ancak alıp okumamak daha etkilidir bence.

wwweski.tubitak.gov.tr

bu adresten bilgi edinme kanunu çerçevesinde de bilgi isteyebilirsiniz. uygun bir üslupla yazarsanız cevap vereceklerdir. uyuzcan'ın metni gayet güzel, ilk 3 paragraf gönderilebilir.

ben metnin tamamını gönderdim, çünkü gayet güzel olmuş, ilk 3 paragraf gönderilirse anlam bütünlüğü kalmaz diye düşünüyorum, yani bu durumun açıkça sansür olduğunun ifade edilmesi gerekiyor.
teşekkürler

sansürü desteklediğim için göndermedim. ben tübitak'ı kutladığımı gönderen bir mail attım. sizin de demokratik hakkınız elbette. yollayınız.

bilgi edinme formu yoluyla işin aslını öğrenen olursa beni veya burayı veya sözlüğü de aydınlatabilir mi?

bu arada detroitli kizil arkadaşımız, sansürü destekleyerek bize demokrasi dersi vermiş.
ama işin en başında bir "düşünce özgürlüğü"ne vurulmuş darbe var. kendisine demokratik haklarımızı bize anlatacağına, demokrasi, özgürlük neymiş öğrenmesini öneririm.

13 Mart cuma günü ODTÜ Stadı'nda bir eylem planlanıyor. Denmiş ki:

"Darwin'in Doğumunun 200. Yılında, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi'nin
EVRİM sayısını sansürleyenlere "EVRİM"li kapak fotoğrafı veriyoruz!
Galileo'nun da dediği gibi dünya, "her şeye rağmen dönüyor." ODTÜ
"Devrim" Stadyumu'ndaki eylem günü fotoğraflarımız, "BİLİM ve TEKNİK
Dergisi" Nisan 2009 sayısına "kapak" olsun! Bilim dünyasına yön veren
ana dinamiklerden ODTÜ camiası olarak, TÜBİTAK'tan Bilim ve Teknik
Dergisi Mart 2009 sayısını telafi edecek bir "özür kapağı" bekliyoruz.

Ayrıntılı bilgi için odtuevrimesahipcikiyor.wordpress.com

uyuzcan, ben de kopyala yapıştır yapıp şimdi gönderiyorum. sözlük'ten attığın iletiyi de gördüm. yalnız bir de bilim ve teknik'İn iletişim adres mevcut. o da şudur: [email protected] . ayrıca bilim ve teknik yazıişleri müdürlüğünün numarası: 0312 427 06 25

nasıl antitezi oluşturulamamış, kanıtlanamamış ki zaten neyin antitezi. tübitak sansüründe haklı, destekliyorum. bende destek mesajı gönderdim bilakis.

herhalde "sansürü destekliyorum" diyebilecek insanlar bir tek bizim memleketten çıkıyor. insanların daha ağzından çıkanı kulakları duymuyor herhalde. yahut demokrasi diye kıçlarını yırtıkları zaman asıl istediklerinin demokrasi değil de kendilerinin başta olduğu bir diktatörlük olduğunu görüyoruz. birileri de bunu darwin masa başında "ulan allah'ı nasıl inkar ederim" diye düşünürken bulduğunu zannediyorlar ya trajikomik! evrim kuramı darwin'in malı değil. masabaşında üretilmiş bir şey hiç değil. darwin'in naçiz bedeni çürüyebilir, insanların uydurdukları dogmalar çürür ama bu sürekli geliştirilen, eksikleri tamamlanan, ölçüm ve deneylerle kanıt bulunan ve dahası bugün bildiğimiz pekçok bilimin temelini oluşturan bir kuramdır. zannediyor musunuz ki kök hücre çalışmaları evrim kuramından bağımsızdır? bugün bu sayededir ki domuzdan alınan kalp kapakçığı cleveland'da bir takım müminlerin kalplerine takılabiliyor. bir yandan laf yetiştirmeye çalıştığım için kendime kızıyorum. kör inançlı insancıklar!

Kampanyayı daha somut sonuç alacak bir biçimde yönlendirmeye ne dersiniz? Mesela Tübitak, bu sayıda yayımlamadığı Drawin yazılarını ve Darwin kapağını bir sonraki Bilim ve Teknik'te yayımlasın. Bu konuda baskı yapalım mı?

@beccaria: iyi fikir bence...

yukarıdaki metnin sonuna şöyle bişi eklenebilir göndermeden önce: "Bilim ve Teknik Dergisinin Mart 2009 sayısında yayımdan kaldırılan bölümün sonraki ilk sayıda yayımlanmasını talep ediyorum." gibi...

arkadaşlar konuyu ekşi sözlük'te bir kampanya haline getirdim:

sozluk.sourtimes.org

@beccaria

darwin teorisine inanmak zorunda mıyız, inanmıyorum, koftiden, çapadan çupadan bir teori işte. bunun içinde bilim teknik yönetimi bunu uygun görmemiş, bu cihetle onları kutluyorum. insan psikolojik olarak bir yere kapak atmak ister sosyolojik olarak da böyledir. kendisini orada daha mutlu hisseder zira onun gibi düşünen insanlar vardır o cemiyette. darwin böyle düşünmüş sende onun düşündüğünü düşünüyorsun.

kimse sana darwin teorisine inan demiyor. zaten evrim teorisi darwin'den beri oldukça geliştirildiği için burada evrim teorisinden darwin teorisi diye bahsedecek kadar cahil insan da bulamazsın kolay kolay. daha hakkında hiçbir şey bilmeden binlerce bilimadamının asırlar boyunca birlikte geliştirdiği bir teori hakkında "koftiden, çapadan çupadan" demen saygısızlık, cehaletin ve bağnazlığın yüzünden buna inanmadığın için bunun sansürlenmesini savunman da faşistlik göstergesidir. umarım bir gün kapağı attığın o çukurdan çıkabilirsin.

işin komik yanı birileri dinlere veya kutsal kitaplara "koftiden çapadan çupadan din işte/peygamber işte/kitap işte" dediğinde kimileri bunu hakaret sayıyorlar. ben hâlâ "sansürden yanayım" kısmında takılı kaldım :)) bu arada bilimsel olgular inanç konusu değildir. şurada ayrıntılı bilgi var bak (bkz: mikroplara inanmıyorum)

bir kere inanmıyorum ama saygı gösteriyorum diyen aslında saygı göstermiyordur, takiye yapar saygı duyuyorum der. ben bunu yapmıyorum, inanmıyorum saygı da duymuyorum. cahil olmak demek düşünmemek demek, sen düşünmemişsin ki bunun için de bizatihi bağnazsındır. ben tepedeyim hocam görememişsin ki yukarıya bakamıyorsun demek ki aşağılardasın. boynun büküktür belki de.

beccaria, dediklerinin tamamına katılıyorum ama şunun haricinde: "bilimsel olgular inanç konusu değildir."

bunu mikroplar için söyleyebilirsin ancak evrim teorisi için hayır. sonuçta bu bir teoridir. ve kimler kabul ederse etsin, ispatlanamamıştır.

ben sana 2 den büyük her çift sayı iki asalın toplamıdır desem, sen buna bir karşı örnek bulamazsın ancak tamamıyla kabul edemezsin de, bulunmuş bir ispatı yoktur çünkü. buna benziyor. yani dünyanın döndüğüne inanmıyorum demekle, evrime inanmıyorum demek, kesinlikle birbirlerinden ayırt edilmesi gereken olgulardır.

düşünce özgürlüğünü destekliyor olabilirsiniz, sansürü kınarsınız ama evrime inanmıyor diye kimseyi kınayamaz, cahil gözüyle bakamazsınız. çünkü bu düşünce özgürlüğü denen oldu çift yönlü çalışıyor.

saygılar.

bilimsel kuramlarla ilgili yanlış bilinen şeyler var sanırım. birincisi bilimsel kuram demek varsayım demek değildir, tez değildir, faraziye değildir, nazariyedir. yani gündelik hayatta kullnadığımız "ya senin teorin bence doğru değil"den farklı bir anlam taşır. mesela küresel ısınma da bir kuramdır. einstein da en nihayetinde bir kuramcıdır.
bilimsel kuramlar masabaşında yapılmaz. deneyle, ispatla yapılır. "ya bence biz canlılar evrimleşerek gelmişisizdir. olsa olsa böyledir." diye kuram oluşturulmaz.

üstelik evrim herhangi bir kuramdan çok fazla bir şey. bugünkü bilimsel ve tıbbi çalışmalarda evrim olmasaydı hiçbir şey yapılamayacaktı. hatta bugünkü pek çok bilim evrim kuramı olmasaydı işlemez hale gelirdi. örnek mi? antropoloji, biyoloji, genetik, hayvandan insana hücre ve doku nakli ve kökhücre gibi konularda tıp, dinozorbilim, zooloji...

bilim dünyasında evrim'in doğruluğu yanlışlığı tartışılmıyor. evrim adı konmamış bir kanun. daha geçen national geographic'de evrim'in artık kanun adıyla anılmasına dair bir belgesel yayınlandı. örnek isteyen bana saygın akademik bilim dergilerinde yayımlanmış ve evrim'in aslında gerçek olmadığını ispatlayan, bırakın ispatı iddia eden bilimsel makaleler göstersinler. yalnız öyle sızıntı'da falan yayımlanmışlar değil, bildiğiniz science review'larda yayımlanmış olan, deneylere, ölçümlere dayalı, dipnotlar içeren akademik metinleri kastediyorum. ispatlanamamış bir şeyin aksi kanıtlarının bilim dünyasınca tartışılması gerek. böyle bir tartışma yok, aksi iddialar yok. evrim ispatlanmamış demek aksi yönde deney ve gözleme dayalı bulguların olması demek. nerede bu bilimsel deney ve ölçümler? mesele sadece "ya alt tarafı teori işte. adam düşünmüş bulmuş, ona hak verenler de aynı görüşteler işte"den ibaret değil mesele. bilim dünyasında "hmm bence haklı evet" ile iş yürümez. sosyal bilimlerde iş biraz daha farklıdır. işin kuramsal yanı gerçekten çetrefillidir ve daha çok görüş ayrılıkları olur. ama fen bilimlerinde iş böyle değildir.


bu arada @ sokak çocuğu/ (bkz: sansürü savunmak) :))

Sansürü savunmak değil fakat şoyle bir şey var.Bu kişi normalde olmayan kapağı son dakikada değiştirmişler.

Tepkileriniz sonuç verdi, tükürdüklerini yalamaya başladılar. Takipçisi olalım bakalım sözlerini yerine getirecekler mi..?
www.hurriyet.com.tr

Başımıza daha çooook şey gelecek.Bu sadece, daha sonra olabileceklerin küçük bir işareti.

eyke güzel demişsin. goldbach hipotezi gibi değil darwin teorisi. goldbach hipotezinin bir dayanağı var matematiksel olarak ama darwin teorisin bir dayanağı yok. darwin teorisi tıbbın gelişmesine ışık tutmuştur ben buna bir şey demem, eyvallah. ama bir dayanağı yok bu yüzden evrim teorisi kanıtlanamıyor. aslında bu kayıkçı kavgasından başka bir şey değil.


@jinglehells

"kanit arama direk teslim ol diyen butun dinlerin hepsi ortadan kaldirilmali, kurumlarin hepsi kapatilmalidir!". din diye bir şey yok aslında, olgusal olarak. insanlar din demişler ve bir kalıba koymuşlar, kalıba sığmaz bu. din bir şekilde hayattır. din insanlara ne yapmaları gerekenleri öğütler, yaparsın veya yapmazsın özgürsündür. din bana hırsızlık yapma demese ben gidip hırsızlık mı yapacağım. bana fakirlere yardım etme dese ben gidip fakirlere yardım etmeyecek miyim. din zaten insanların yapması gereken, var olan şeyleri salık verir. ben bir iyiliği emrediyor veya bir kötülüğü, fenalığı yasaklıyor diye yapıyorsam hiç inanmayayım daha evladır, bunlar din olmasa dahi yapılması gereken şeylerdir.

tamam, bu sansür kaldırılsın, mutlu olun. yayınlandığı zaman ne müteessir olurum, sansürlendiği zaman da mesrur. o kadar kafaya takılacak bir mevzu değil.

fikrimi değiştiriyorum, sabit fikirli değilim. yayınlansın, özgürlük var bu dünyada az da olsa. insanlar fikirlerini savunsun, kanıtlamaya çalışsın. başörtüsü mevzu bahis olsaydı ve sansürlenseydi misal darwin sansürüne infial gösterenler umumiyetle destek verecekler miydi bu önemli. misali ordan verdim ki tam anlaşılsın.

butun bir sayiyi darwin'e ayiracaklarini da belirtisler. ben yapilan kamuoyu duyurusuna yurekten inaniyorum. tubitak'in uluslararasi namini boyle bir sey yuzunden karalamalari kadar absurd baska bir sey olamazdi. simdi butun medya'nin ve tubitak'a laf soyleyenlerin ozur dilemesi gerek, hicbir aciklamayi beklemeden vur allah vur.

TUBITAK'ta calisan bir arastirmaciyim. Ulkemizde kimi siyasi akimlara kapilip bir acik buldum saldirayim tarzinda orneklere alistigimiz icin ne oldugunu bildigim kurumum hakkinda yukarda kimi arkadaslarin yazdigi haddini asan degerlendirmeleri cok canimi sıkmıyor. Gel gelelim bu soylentiler kulaktan kulaga 3 kere gectikten sonra dusunme ve sorgulama yetenegini coktan kaybetmis cogunluk icin "inanmak istedikleri" bir "gercek" haline donuveriyor. Bu yanlisliklarin kurumuma verdigi zarardan rahatsizim. Olayin aciklamasi resmi olarak yapildi. ( www.tubitak.gov.tr ) Vatandas olarak uyuzcan arkadasimin tartismayi baslattigi ilk mesajin ilk 3 paragrafi, herkesin soylentiler arasinda dogruyu ogrenmek icin takip etmesi gereken bir yoldur. Bunun yaninda ozellikle siyasi heyecana kapilip bilgisizce TUBITAK'a saldiranlar bu guzide kurumu siyasasi arac olarak kullanmaya calisacak kadar kuculmuslerdir. hasanikisalakosmandört!! son lafim ozellikle sana! Sulfurik asiti nick olarak sececek kadar bilim asigimisin yoksa yanina 5 tane daha ornek koyamayacagin bilesimin 3 elementten olusan formulunu unutmamak icin kodlayarak nick sececek kadar ahmak misin merak ediyorum. Benim imzam da purik asit formuluyle iliskilidir ama TUBITAK'ta gururla calisan bir arastirmaci olarak seninle ayni tarafta olacagimi hic sanmam!

@memed

Arkadasim ahlak kelimesinin en zahmetsiz ulasabildigim tanimi su sekilde: "Ahlak, kelimenin en dar anlamıyla, neyin doğru veya yanlış sayıldığı (sayılması gerektiği) ile ilgilenir." Kendi ahlak anlayisim uzerinden ozellikle tanim yapmadim ki yonlendirme yapiyor demeyesiniz. Ahlaksizlik sadece kufur etmekle olmaz -- eger yukarda onu gormeyi bekleyip de gormuyorsan ve ahlaksizlik bunun neresinde diye soruyorsan --. TUBITAK gibi bir kuruma "tükürdüklerini yalamaya basladilar" gibisinden bir laf sarf etmek benim "ahlaksizlik" tanimima giriyor. Yine de icini rahatlatmak icin bu kelimeyi "haddini asan" olarak degistirdim. Diger ornekleri burada tekrar etme niyetim yok. TUBITAK'i siyasi heyecanlarina alet eden ya da "sansür" gibi cirkin laflarin yanina koyan diger ornekleri bir zahmet kendin oku. (Gaza gelip bilgisizce yazanlara diyecegim yok, onlar cogunluk ne derse ona inanir.)

sayın calimdor, ben daha önce benzer bir durum için avukata falan danışmadan şu adresten yeterli bilgiye ulaşmıştım. vaktiniz varsa bir kurcalayın derim. hemen her türlü sosyal güvenlik sorunuyla ilgili bilgi oluyor, yoksa bile başlık açıp kendiniz sorabilirsiniz.

www.hukuki.net

iki soru da benden. ben 25 yaşımı doldurdum ama yüksek lisans öğrencisiyim babam üzerinden sigortam devam ediyor mu? eğer erkeksek 25 yaşını doldurduğumuzda sigortamızın iptal olduğunu duymuştum var mı böyle bir şey?

endiku 25 yaşından sonra yüksek öğretimde olsan dahi sağlık sigortan iptal oluyor malesef :(

ya şimdi şöyle de bir şey var yazmayı unutmuşum. 25 i doldurdaman ssk'ya gidip öğrenci belgemle aktifliğimi yapmıştım. ilgili kişi 15 haziran 2009'a kadar yapıyorum demişti. şimdi ben 25 i devirdim malum gitsem sağlık hizmeti alsam bunun parası benden alınır mı daha sonra?

bu arada biraz kurcaladım, kadınlar için böyle bir sınırlama yokmuş.

@cavalluccio ssk müdürlüğüne gitmesine gerek yok.

@calimdor sağlık karnesinin arkasında bir bölüm var. orayı okulun öğrenci işlerinde bir bölüm vardı(tam olarak ismini hatırlamıyorum)oraya kaşeletir ve imzalatırsan muayeneye gittiğinde sorun çıkarmazlar.
ben öyle yapmıştım çünkü...

@endiku kadınlar için sınırlama evlenene kadar diye biliyorum ben.evlendikten sonra kadınlarda yararlanamıyor...

@Carlito Brigante
haklısın evlenene kadar onlarınkisi ama o zaman da eşinin üzerinden yararlanabiliyor.

bazen sağlık karnesinin ilk sayfasının arkasındaki onay da yeterli olmuyor. müdürlüğe gönderiyorlar.

online sistem dolayısıyla karnenizi kaşeletmek işinizi görmeyecektir. gidip merkeze başvurmanız gerekiyor, yoksa sistemde tc tasma numaranız girildiğinde "müstehak değildir" yazısı ile karşılaşır ve gei çevrilirsiniz muayeneden (ya da para vermek zorunda kalırsınız).

" cam > metal > porselen > plastik.

değerlendirme kriteri şu: yukarıda kullanılan malzemelerden gelecek besinden bağımsız bakterilerin varlığı.

metal arasında en kolay temizlenebilir ve çizilmeye dayanaklı bir saklama kabı örneğidir.

porselen, sırlanır bu cam kökenli malzemeler ama sır tabakası çatlar çizilir veya aşınırsa o bölgelerde bakteri oluşumu için ortam hazırlanmış olur. o yüzden uzun süreli kullanımlarda dikkat edilmesi gerekir.

plastik, en dandiği budur, çizilmesi çok kolay, ayrıca kabın içine koyduğunuz yemeğin plastikle etkileşimi daha çabuk ve kolay olur, gerçi sert plastikler mevcuttur ama uzun vadede tercih etmiyorum ben. kısa süreli saklama ihtiyacı için belki tercih edilebilir.

en sağlamı cam kaplardır. ", bence tabi.

çatlağı falan yoksa porselen en hijyeniğidir derim ben. tencerelerde uzun bir süre yemek muhafaza etmeyin derler. plastik tabii ki en hızlı bakteri üretenidir.

Bu verilen cevaplar farazi mi yoksa bi kaynağı var mı? Mesela ben metal cisimlerin yüzeyinde yapısı dolayısıyla oluşan gözle görülemeyecek kadar küçük girinti ve çıkıntıların olduğunu, bu yüzden bakteri ve mikropların metalde çok daha kolay üreyebildiğini okumuştum. Diğerlerini bilmiyorum ama. O yüzden karşılaştırma yapamayacağım...

paypal olabilir bence.

orda olan türk bankasından, misal ben avusturyadan 600 euro aldım western union 30 euro masraf istedi ama deniz bank viyana'dan kadıköy'e 3 euro aldı... bu şekilde deneyin sizde sanırım orda dtürk bankası vardır.

paypal internet ödemesi değil mi. nasıl olur tam olarak

iban kullanarak.

ek: abd'de iban yok sanirim. belki de vardir.

hangi bankada o para?
citibank yoluyla cart diye masrafsiz bile aktarilir..

Eğer arkadaşınız kendi banka hesabını paypal a kaydederse, siz de aynı şekilde banka hesabınızı paypal a kaydederseniz ücretsiz olarak havale yapabilirsiniz. Tabii 9000$ çok para bunun için paypal da validasyon bi de aktivasyon yapmanız gerekir büyük ihtimalle. Bunlar da öyle zor bi şey değil...

20 30 ytl ikinci elleri onlardan al.

izmirdeysen çankayada ikinci el ucuza bulabilirsin.

rentts 20-30 a nerede var göstersene gittigidiyorda 2. ellerinin ortalama 80 TL olduğunu yazdım ilk mesajımda.

sp3ciali5t izmirde değilim ama 2. eli 50 civarında olacak bir yer biliyorsan telefonunu veya linkini ver ben alırım oradan.

mrtksn ben ebay i de düşünmüştüm ama kargo parasının 15-20$ olacağını düşünerek vazgeçmiştim bu adamda kargo $5.5 a geliyo makul yani. Teşşekkür ederim...

4 yıl kullandım otomatik vites peo 206. Rahatlıkla benzin içtiğini, hatta genelde fondiplediğini söyleyebilirim. Ayrıca pek de tekin bir araba değildi...

otomatik araba alınır, peugeot alınmaz.

ayrıca otomatik arabaya kadın arabası diyen insanlara ögggk!

Manuel vites 206mız var 2001 model, 1.4. 6 lt falan yakıyor yanlış hatırlamıyorsam, içmese de tüketim konusunda daha ekonomik arabalar var tabii piyasada. Çok güvenilir değildir, 180 basmaya kalkmayın yani. Çeşme otobanında 150-160'ı gördüğünüzde elinizden her an kaçıverecek hissi verir, ama 150 de yapmayın zaten hiç bir arabayla manyak değilseniz. Şehir arabasıdır, her yere giriverir, çıkıverir, o açıdan çok rahattır. Bence şık bir arabadır. Bir de gıcırdar bu araba, Fransız işte. Her yeri gıcırdayabilir, mümkündür.

şehir içi ise otomatik araba daha tercih edilir. hatta abd'de manual araba bile bulamazsınız.
ama peugeot bana pek güven vermiyor o ayrı.

206 çok kullanışlı bir araba değildir.Çok dar olmakla beraber iç dizaynda kullanılan bakalitler çok sert ve ses yapıyor.Saçma sapan sorunlar çıkartabiliyor. Otomatik vitese gelince hem çok yakar hem bakımı çok pahalı olur. Eğer uzun yol için kullanılıcaksada devir problemi yaratabilir,(sollama ve rampalarda). araba alırken kaç km olduğu, bakımının ne zaman yapıldığına dikkat edin. yukarda dediğim gibi otomatik vites arabanın bakımı pahalıdır çok fazla bakım masrafı çıkarabilir. tanıdık bir yere veya teknik servis ücreti verip bir peugeot bayisine gösterin.

206 hdi alırsanız bir depoyla dünya turuna çıkarsın fakat otomatiğini bilmiyorum. Araba kağıttan bir araba olduğundan eğer şehiriçi kullanıyorsanız uygun yoksa arkadaşların da belirttiği gibi biraz sorunlu bir araç ve kesinlikle güvensiz. Bu arada 13000 vereceğinize 15000-17000 arasında 2006 model 206 hdi bulabilirsiniz. Bizim temiz arabamızı 16500 e güç bela sattık 50000 kmdeydi.

3 bin daha eklesen 2004 hatta belki 2005 model corsa dizel easytronic alırsın. ben geçen yaz aldım, gayette memnunum. fransız' a girme pek, alman' dan şaşma derim.

@hevipeyra haklı bence de. 2-3 bin tl daha koyup corsa alamaya bak derim bende.

Şu benzin olayını daha açık yazayım. Her gün 29 km yol geliş gidiş(yani günde 58 km). 2 haftada benzin bitiyordu. Başka hiçbir yere gitmeyerek denedim bunu.Her depo 120 milyona doluyordu(o zamanlar milyon vardı). Şimdiki arabamla(yaris,otomatik,dizel) aynı mesafe gidip gelerek ayda 1 benzin alıyorum. Ve depo 90 milyona doluyor. Artık siz karar verin.

Ha ayrıca Alman veya Japondan şaşmayın derim ben. Güvenlik ciddi anlamda önemli. Mesela pejo biraz şiddetli rüzgar çıktığında ciddi anlamda sarsılır, gemide gider gibi olursunuz. Kavrayışı çok kötüdür, 70'le viraj hayaldir. Yedek parçalarda sıkıntı yaşanır. 1-2 ay parça beklediğimi hatırlıyorum (sağ ön kapı). Ford Fiesta'ları düşünün, Yaris düşünün veya arkadaşlar Corsa demiş... Pejo'dan vazgeçin bence.

ben de 2004 dizel corsa nın yakışını söyleyeyim. bir depo, ikaz ışığı yanınca 110 liraya falan doluyor ve şehir içinde 750 km falan yapılıyor. yani yaklaşık 0.145 ytl/km yakıyor benimki şu an.

Bende de otomastik vites peugeot 206 var. Evet gerçekten çok benzin yakıyor, kitapçığında bile şehir içi yakıt harcaması 9.5lt/100km olarak gözüküyor ama sırf otomatik vitesi için alınır çünkü klasmanında sadece peugeotlar porsche nin tasarımı olan tiptronic vites kullanır. Bu vites tam otomatiktir diğer markalar easytronic, ASM, quickshift filan gibi adlara sahip yarı-otomatik vites kullanır. Ne fark var demeyin yarı otomatik vitesler hem çok sorunludur hep arıza çıkarır hem de otomatik vitesin rahatlığını veremez!

"piyasadaki aynı sınıftaki tüm otomatik denilenler aslen yarı otomatiktir" gibi bir şey denmiş, buna açıklık getireyim. aynı sınıftaki, hatta daha üst sınıflardaki dizel araçların çoğunluğu yarı otomatik dediğimiz şanzımana sahiptir evet. aynı sınıftaki benzinli otomatiklerin ise hepsi bildiğimiz tam otomatik şanzımandır. yarı otomatik (asm, easytronic, d4d v.b.) denilen şanzımanlar aslen bildiğimiz düz arabalardaki debriyaj baskı balata sistemine sahiptir. servisin ve ustaların deyimiyle bir beyin vasıtası ile bu şanzıman sistemini otomatik gibi kullandırırlar. araçta aynen tam otomatik araçlar gibi debriyaj yoktur, vites geçişleri tam otomatiğe göre biraz daha serttir ve rampalarda vitesteyken hafif geri kaydırmaları dışında tam otomatikten kullanım olarak farkı yoktur. yakıt olarak tam otomatik araçlar düz vitesli araçlara göre daha fazla tüketirken, yarı otomatiklerde şanzıman aynı olduğu için tüketimde fark olmaz.

sorun olayına gelirsek, piyasada bu şanzımanı kullanan araçlardan sorunlu diyebileceğim tek model ford fiesta dır. bu araçta ford ne hikmetse dikiş tutturamamış ve en sonunda fiesta lardan asm dedikleri yarı otomatik şanzımanı kaldırmıştır. diğer marka ve model hiç bir araçta bilinen kronik bir yarı otomatik şanzıman problemi yoktur. oluşan sorunlardaki olası masraflar ise tam otomatik şanzımana göre hemen hemen aynı ya da modeline göre daha azdır.

yarı otomatik şanzımanlı olarak fiesta, corsa c, yeni kasa ve eski kasa toyota corolla kullandım ve fiesta hariç hepsi de oldukça keyifliydi. gönül rahatlığıyla tavsiye ederim efendim. eğer corsa almak ile ilgili kafanızda bir fikir gelişirse daha detaylı bilgiyi aşağıdaki linkte bulabilirsiniz. forumdaki insanlar oldukça hoş sohbet ve ayrıca oldukça yardımcı insanlar. ben aracımı alırken ciddi derecede faydaları ve etkileri olmuştur.

neyse çok uzattım, umarım istediğiniz gibi bir araca sahip olursunuz...

forum.donanimhaber.com

benim vestel dvd player im var modeli cok eski. su ana kadar okumadigi dvd gormedim. arkadaslarimin amerikadan getirttigi ve kendilerinin izleyemedigi dvd lerden tutun da, benim en dandik marka dvd lere yazdigim filmler, ne olursa olsun aciyor.

direk vestel demeyelim bence. ya da ben cok cok sansli kesimdenim.

Vestel ürünleri "ne koysan açar" şeklinde ün yaptı, bir çok kullanan tanıyorum, hepsi memnun. Ancak elbette her şeyi açamaz, burada "veri" olarak nitelendirdiğiniz dosyanın ne olduğu önemli, açılmayan dosyanın ne olduğunu söylerseniz ona göre yardımcı olacaklar çıkar. Misal o dosya "*.mkv" ise elbet açmaz, "yok canım normal divx" derseniz dosya boyutunu 1GB'dan az tutmak bir çözüm olabilir derim, ancak bunlar farazi yanıtlardır. Açılmayan şeyin ne olduğunu söylerseniz daha iyi olur. Bir de garantisi varsa doğrudan servis yoluna başvurun, yine vestel kullanan ve sorun yaşayan bir arkadaş servis yönünden hiç sıkıntı çekmediğini dile getirmişti.

DVDleri finalize etmek ve multiseason yazmamak veri dvdlerinin okunma ihtimalini arttırır, bunları deneyin bi...

DVD'lerin içindeki verilerin "avi" dosyaları olduğunu söylemeyi unutmuşum her nedense. Birçoğu 1GB'tan büyük; zaten normal CD'lere sığmadıkları için üçer beşer DVD'ye atılmış filmler.

@late viper
1GB'ı geçince okuma konusunda sorun mu oluyor; yani bu yaygın bir sorun mudur? Az önce içinde çok sayıda küçük avi dosyası olan bir DVD denedim, problemsiz okudu alet. Ama içinde 700 MB'lık ya da 1,5 GB'lık farklı dosyalar olan DVD'yi okumadı.

@selimse
Evet, genellikle multiseason yazıyorum DVD'leri.

not: Vestel'e olan özel kıllığım iki yıl önce satın aldığım üç aletin de bir yıl içinde servis görmesindendir. (Uydu alıcısı 3 kere.) Ama bu DVD Player'ın bozuk olmadığı ortada; ya ben yazarken bir yanlış yapıyorum, ya da bu boyut meselesi olayın kilit noktası.

Şimdiden herkese teşekkür ederim.

ben panasonic marka bir cihaz kullanmaktayım(Orijinal DVD izlemek için olabilir ama DivX için asla önermem), onun kitapçığında divx dosyalarının 1GB ve daha büyük olması durumunda açmama sorunu çıkabileceği yazmakta. Ki vestel kullanan bir arkadaşta da böyle bir şey duymuştum, yani genel bir şey olabilir. Yine de servise bir sorun derim...

evet, bir saat bile sürmez. ankara adliyesinin alt tarafında bi büro var, oraya gidip bi kaç lira para verip istiyorsun.

icim rahatladi tesekkurler :)

Eğer sincan-fatih'e yakın oturuyorsan fatih adliyesine de gidebilirsin. Orada daha az sıra oluyor, işin daha çabuk biter...

taze hallettim, hic korktugum kadar burokrasisi yokmus hakkaten hehe

(git: 22827)

citibank in global ogrenci paketini al

citibank'a sormuştum ben, global paket sadece euro ve dolar içinmiş, hsbc diğer bankalara oranla çok komisyon alıyor ve ingiltere'deki hsbc, tr deki hsbc hsabını kendi bankaları gibi tanımıyor, dışarıdan herhangi bir banka gibi görüyor. is bankası'nın londra'da şubesi var, oradan para çektiğinde komisyon alınmıyor; ama başka bir bankamatikten para çekersen yine birşey farketmiyor... bütün bankalara sordum açıkçası, bunun pek hesaplısı yok, pound olması işi bozuyor... orada hesap açtırabilirsen en azından tek hesaba para yatacağı için tek seferde komisyon alınır...

abicim yapacağın olay basit, gideceksin ingilterede bi banka hesabı açtıracaksın önce.
sonra burdan ailen sana para mı gönderecek atıyorum garanti bankasından sana para eft yapacaklar 2 3 gün içinde ingilteredeki hesabına geçiyor ücreti 5 ytl mi öle bişeydi belki daha az. ben kanadadayken aynı taktigi yapmiştik hiç hsbc bilmemne uğraşma hepsi yalan. ben de hsbc den hesap açmiştim ama kesinlikle para mara çekememiştim orada.

western union ve money gram'ı alternatif olarak aklında tut. ancak sık sık çok yüksek olmayan miktarlarda türkiye'den size para gelecekse biraz pahalıya gelebilir ama acil durumlar için çok hızlıdır.

ingiltere'de banka hesabı açtımak biraz çetrefilli. değişmediyse hesap açtırmak için vizenizde en az 6 ay süre kalmış olması gerekir. siz gittikten 2 ay sonra gitseniz açmazlar yani. adresinizi ispat eden bişeyler ve birde öğrenciyseniz okuldan yazı vs. de istiyor olmaları lazım.

ben de masrafsız bir yol söyleyeyim.
iner inmez ingilterede hesap açtırıyorsunuz.
ardından işbankası hesabınızdaki parayı londra şubesinden çekip orda açtığınız hesaba yatırıyorsunuz. gerekirse her seferinde böyle yapıyorsunuz. bitti.

hayir. simdi basvursan evraklarin bile gitmez agustosa.

En az 2 dönem beklersin. Sıraya alırlar seni.

hayır geç kaldın agustosa ama aralıkta gidebilirsin istersen.bi dilekçe yazarsın aralıkta askere gitmek istiyorum diye o kadar.askerlik şubesine git kesin tarihleri oğrenmek için yada google da sorabilirsin."aralık celb dönemi"

Eğer tecilin 1 Ağustos 2008 tarihinden önce bitiyor ise 31 Temmuz a kadar askerlik şubesine gidersen ağustos celbinde askere gidebilirsin. (bkz: ben)

Eğer daha tecilin devam ediyorsa Aralık tan önce gidemezsin bunun için ilk başta tecil bozdurma işlemleri yapılıyor ki Aralık celbi için temmuz-eylül arasında sanırım. Tabii ne kadar erken yaptırırsan o kadar iyi sonradan kontenjan kalmadı aralıkta gidemezsin demesinler...

kulağa çok saçma geliyor

Bana da çok saçma geldi. Her yolcunun laptopundaki programları kontrol etmeye kalksalar her uçak 5-10 saat rötar yapar. Yok ama ben işimi garantiye alayım diyorsan yükle ücretsiz bi linux windows un yanına açılışta onu gösterirsin...

laptopinizin iceriginin kontrol edildigi dogru. benim slashdot'tan haberim olmustu [1]. ordaki yorumlar olayi bayagi genis bir perspektiften degerlendiriyor.
ingiltere'de sectikleri kisileri porno icin tarayabiliyorlarmis [2].
telif haklari icin tarama ise yasalasma asamasinda gibi gorunuyor [3].

nisan ortasinda o yogunlukta ben laptopimi bile acmadan kaynamis gecmistim ingiltere'de. yaptiklari seyin amaci terore karsi halki koruma ama bizzat bu uygulamalarla teror kendileri yaratiyorlar. sizin yerinizde olsam laptopinizi yaniniza almaniz kacinilmazsa her turlu pornografiyi, kacak yazilimi vs. kaldirir, harici diske falan yazar yanima almazdim.

[1] yro.slashdot.org
[2] news.bbc.co.uk
[3] www.popsci.com

Haziran ortasi londra'ya gittim. Sırtımda laptop ile sallana sallana gectim ciktim gittim. Kimse de herhangi birseyimi kontrol etmedi.

Gecen sene bir defa denk bir olaya denk geldim o da adam laptopu calistirmami istedi x-rayden gectikten sonra windows ekranını gordukten sonra da ok tamamdir dedi. Programlari kontrol edebileceklerini sanmiyorum, yasal bir hak gibi durmuyor. oyle bile olsa binbir cesit program var adam hepsinin lisansini kontrol etmeyi biliyor mu acaba? Ve denildigi gibi onlarca adam gecip gidiyor..bavulun icine sokarim veya sirt cantama sokarim kimse de bilmez bende laptop oldugunu beni etiketlemedikten sonra.

kulaga sacma da gelse, akil almaz gibi de gorunse aldigim duyumlarin dogru oldugunu sethi'nin cevabi sayesinde teyid etmis oldum. kendisine tesekkur ederim. ote yandan windows, office, vb. yazilimlarim lisansli olmasina ragmen, yanimda doktora tezimle ilgili bircok bilgi, pdf formatli bilimsel yazi, resim dosyasi tasiyacagim icin ve gumruk kontrol memurlarinin dilerlerse sizi istedikleri kadar arama yetkileri oldugunu bildigimden temkinli olmak gerektigini dusundum. zira birilerini yolcu etmeye ataturk havaalanina gittigimde bile goruyorum, daha ilk x-ray noktasinda herkesten laptoplarini acmalari ve password ile giris yapmalari isteniyor.

valla pudra ve pamuk derlerdi postal icin. askerligimi yapmamis olsam da habire duyardim bunu yapan arkadaslardan.

walla askerlikte "cuzdan gitti got gitti" diye bi laf varmis galiba. yani demem o ki; koynuna sokabilecegin ipli bir cuzdanin olsun. askeri kimligini falan koyarsin icine. baska gelirse aklima yazarim.

Evet bunlar gerekli harbiden. Ayıptır söylemesi pudra-pamuk veya vatka yerine bi paket orkid alıp onu giyeceğim ayakkabının içine. Hem hijyenik hem tabanı yumuşatır.

İpli cüzdan şart, ben bele sarılabilen tip cüzdan da alabilirim ikisi de aynı işi görür. Fakat buradaki püf noktası gidip askeri malzeme satan yerlerden o dandik plastik ipli cüzdanları almamak. Bu cüzdanların daha iyisi, vücüda temas ettiği yerlerin nefes alabilen kumaştan yapıldığı doğa sporu yapanların kullandığı cüzdanlar var. Gidip bir outdoor dükkanından euro üzerinden almak da var tabii ama biraz daha adileri migroslarda satılıyor onu tavsiye ederim.

Daha başka ne var arkadaşlar siz yazın ben de alıma gelenleri söyleyeyim böylelikle hem bundan sonra gidecekler için güzel bir kaynak olsun bu duyuru...

yazın gidiceksen eğer ince çorap al yanına askeriyenin yazlık çorapları bile sentetik olduğundan fenalık getiriyo adama.ayrıca pudran olsun yanında. kaliteli krem ve traş köpüğü al kendine göre(cildin hassastır diye diyorum.)traş bıçağı mac 3 diyeceğim ama çalınma ihtimali yüksek.ayrıca yeni telefon kartlarından al bitane kenarda dursun.sonra yastık kılıfı demişsiniz ama kirli ve temiz çamaşır torbası falan aletler var 3 kuruşa satılıyo
ayrıca gideceğiniz yerde ilk toplanma bölgesi(ilk toplanma birliği[bazı yerlerde askerleri birliklerine gönderene kadar misafir ettikleri iğrenç mekanlar])aklınıza gelen herşey kantinde var.telefon kartı sigara traş köpüğü çorap çamaşır don külot aklına ne gelirse.şimdilik aklıma gelenler bunlar.ama bu olay göreceli bişey.ben senin yerinde olsam kendim için önemli olacak şeyleri alırdım yanıma zaten herşey kışlada var ve dışarıdan daha ucuz fiyatlı.

yastık nevresim çok pis.askeriyenin nevresim ve yastık kılıfları açık mavi oluyo.askeriyede pijama verioylar oda sentetik giyebilirsen aşk olsun.ayrıca dede tipi pijama fln var.rezillik işte.bence rahat bi kaç şort al yanına.2 3 takım yazlık atlet kilot al(piyade isen yeşil) biraz kaliteli en azından pamuklu olsun.sıksık değiştireceksin çünkü.

şimdilik aklıma gelenler bunlar.sonra zaman içinde yazarım daha.

@osuruklu cüzdan değilde kep için diyolar o olayı :)

@selimse sen orkid götür yanında ilk günden verirler zaten tezkereni :D

ben de senin gibi internetteki bütün listeleri okumuş, hepsi almış (200-300 ytl mi ne vermiştim galiba) daha da üstüne alabileceğim bir şey var mı diye araştırmıştım. sonra ne oldu götürdüğüm şeylerin yarısını kullanmadım. hatta bir kısmı aynen geri getirdiğim için hala evde duruyor.

neyse...çok küçük bir yere ya da çok alakasız bir yere düşmezsen zaten kantinden bütün ihtiyaçlarını ucuza karşılayabilirsin, çok stres yapmaya gerek yok...

kabaca şöyle söyleyeyim: bol bol çorap, bol bol iç çamaşırı, kaliteli bir tabanlık (orkid de alacaksan saklamaya çalış bi yere çantanı girişte araması muhtemel asker görüp dalga geçmesin bu arada vatka daha iyidir bence) çalınırsa üzülmeyeceğin orta kalite her tarafı açık su tutmayan bir terlik, 3-4 adet havlu, kulak tıkacı seni rahatsız etmezse faydalı olur (fakat uyku gözlüğüyle de dalga geçerler, kafanı bozarlar ortama da uymaz) , sinkov, türlü ebatlarda bol bol yara bandı, 2 kilit (yeni botlarını değiştirilerse üzülürsün), yedek diş fırçası,plastik bardak,küçük dikiş takımı, protex sabun, güneş kremi, pudra, askeri malzeme satan yeren düzgün kaliteli bir kep, ışıklı alarmlı su geçirmez saat, vs vs vs vs yeterli olacaktır...

bu arada listeni yazsaydın daha yararlı yorumlar yazabilirdik.

şöyle bi liste yapmıştım ilk önce, sonra bayağı bi genişledi yine:

img172.imagevenue.com

forrestgump sana yuh diyorum başka bişey demiyorum abi. yahu bu kadar malzemeyi götürürsen ki vitamin gibi ve anlamadıkları herşeye el koyacaklarınıda göz önünde bulundurursak. herkez sana götüyle güler :D

ayrıca bunların yüzde 50 si çalınır abi.

ben askere giderken usta birliğine giderken daha doğrusu. yanıma şunları almıştım.
mach 3,traş köpüğü,diş fırçası,diş macunu veriyolar zaten o yüzden colgate beyazlatıcılı minik tüplerden almıştım.
sonra 3 takım atlet don.5 6 çift çorap,ufak dikiş seti,arko krem,kalem kağıt bulmaca kitabı.kilit ve 2 tane havlu
kısaca bunları almıştım.bunları almamanın sebebide şuydu abi. birincisi ne götürürsem yarısı çalınıcaktı.kışlada herşey var.fakat kalite durumu tartışılır. o yüzden 3 takım çamaşır ve çorapları dışarıdan aldım.

yaa toparlamak gerekirse.ben bu malzemeleri yanıma şu sebepten aldım.abi ilk 1 ay yada 1.5 ay dışarı çıkamıyosun.o yüzden kendimce önemli gördüğüm şeyleri götürmüştüm.

bu yüzden fazla abartmamak lazım.içeride mach 3 te var en kral traş köpüğüde var sigarada var kola fanta fruko da var.aklınıza gelen herşey var abi.kırtasiye malzemesine kadar işte.

senin için ne önemliyse onları götür.mesela pudra vatka çorap çamaşır havlu kaliteli krem güneş kremi bu tarz şeyler önemlidir.ama kalkıpta çengelli iğneymiş.yok ne bileyim 30 çift çorapmış geç bnları anam babam.
taşak kadar dolabın içine(o dolabın içine kamuflaj,eşofman,hücum yeleği, traş çantası ,havlu ,temiz kirli çamaşır torbasıda koyulacağını göz önünde bulundurunca geriye hiç yer kalmıyor.)ee abi dolabında bi düzeni var. kafana kadar rasgele dolduramıyosun.yaini abi bu da demekki o kadar malzemeyi ancak sivil eşya deposuna koyar ve çalınmamasını sağlamış olursun.sivil eşya deposuda her zaman açık olmaz.ya özel izinle girersin ya terhis olurken yada çarşıya çıkarken.

karışık oldu ama idare edin abi.

askerde ne önde ne arkada ortada durucan diyolardı.askeriyemizin nasa ile ortak çalışması sonucunda artık bu işide çözdüler.ortadan alıyolar direk.

foca'da acemi birligi henuz bitirdim, bir haftaya usta birligime kutahya'ya gidecegim, onerileri 3 ay, yaz mevsiminde astegmen kursiyer olarak askerlik yapmis birisinden aldigini unutma, yani benim kogus arkadaslarimin hepsi okumus adamlardi, sen kisa donem yaparsan erlerle beraber kalacaksin. gittigin yere gore de arada fark olur herhalde:

- bize terlik, pijama, kamuflaj, bir kac temiz camasir'i gittigimiz gun verdiler. vermeseler bile kantin'de buyuk olasilikla (pijama yerine esofman) bulabilirsin.
- bot icin silikon tabanlik (en onemlisi ayak bakimi, unutma!)
- ayak icin pudra, mantar kremi (ne olur ne olmaz), ayakkabi spreyi de iyi olur
- ben purel goturdum ancak kullanmaya vaktim olmuyordu zaten bi noktadan sonra o ellerle yemek yemek umrunda olmuyor insanin. zira yemekler de, tabldotlar da yeterince temiz degil
- banyo havlusu, tras bicagi, kopuk, dis fircasi, dis macunu, el havlusu (bize verdiler gerci)
- gitmek icin kotu donem secmissin, yaz da var, sonbahar da. hem spor ayakkabi hem de normal bot (carsi izni icin) lazim sana.
- tuvalet kagidi goturmeni tavsiye etmem, kulodunu her gun veya birkac gunde bir degistirecegin icin gerek yok. en guzel prosedur tuvalet - banyo - temiz camasir siralamasidir.
- selpak (bizim kantinlerde yoktu)
- gunes kremi ilk zamanlar lazim olur ama sonra vucut alisiyor (su an ellerim soyuluyor o ayri)
- kemer. eger kilo verirsen carsi izninde benim gibi surekli pantolonunu yukari cekistirmek durumunda kalabilirsin. sana ufak gelen bir kemer bulundur.
- sapka. carsi izni icin. basina gunes gecmesin.
- kilit. bizim kogusta kilit kullanan cok az sayida kisiden biriydim. aramizda kisiliksiz biri de yoktu o acidan kilitsiz dursa da icim rahat ederdi ama bir keresinde biz yokken kogusta arama yapilmis. benimki kilitli oldugundan acip mahvedememisler tabi. herhangi bir uyari da almadim bunun icin. dolaplari kitlememiz yasakti sadece (her gun kontrol vardi)
- termos. ben bu sefer yanimda o ince uzun ufaklardan goturecegim, su 3 ayin sonunda kafamda olusan onemli eksiklerden biri. istirahat sirasinda surekli cay ocagina gidip gelmeye insan useniyor.

aklima gelenler bunlar. fikrimi almak istedigin seyler olursa mesaj at.

rahat bir insan olarak yanıma hiçbir şey almadan gittim. ertesi günü kantinden ihtiyacım olacağını bildiğim herşeyi (gillette fusion una kadar) dışarıdan çok daha ucuza temin ettim. Daha sonra yeni ihtiyaçlar doğdukça gittim yine kantinden aldım.
iç çamaşırı ve çorap konusunda forrestgump a katılıyorum. kendin pamuklularından al. sentetikler rezalet.
çarşı izininde kullanacağın malzemeleri de çarşı izninde alırsın zaten.

kafanı yerinde tutmak için kitap ve karalama defteri mutlaka al. gittiğin yerde büyük ihtimalle ufak çaplı bir kütüphane vardır ama askeri birliklerdeki kitapların çoğu gene askeriyeyle alakalı oluyor.
şimdiden iyi terhisler.

excel'de yapacaksın 30 saniyelik iş, txt'de anca fontu değiştirirsin

@desdinova, hesapladım onu ben 30 saniye olsa zaten yapardım. dipnottaki excel fikrini yazmam zaten 30 saniye sürmüştür. ha keza bu cevabı yazmam bir dakika. şimdiye kadarki süre içinde üç kere yapabilecek potansiyele sahip olsam zaten yapardım.

format şu: hebele hubele caddesi* cevap yaz sokak* No:33446* Eksiduyurusemti / Eksisozlukşehri
şimdi yıldızlı yerleri ayrı sütunlara almak gerek, peki bu ayrım nasıl olacak ben manuel yapmadıktan sonra?

.txt formatında derken notepad de bunu yapmak isteyeceğimi düşünmüş olamazsın herhalde ya da 30 saniye teorini açarsan beni büyük bir dertten kurtarmış olursun.

aslında farkettim ki, aslında ben yazarken bir hata yapmışım aralarında "/" yok maalesef.

gönderir misin bana uğraşayım senin için biraz
verinin ne kadar karmaşık olduğu ve ne kadar çok olduğu önemli elbette
[email protected]

babatema aralarında / yok demişsin de açıklamalarda * var o da yok değil mi dosyada? Pekii dosyada bütün satırlarda ayrılacak yerler "caddesi" ve "sokak" kelimeleri ile mi bitiyor???

@selimse, yıldızlar ayrılması gereken yerleri göstermem için benim eklediğim semboller ne "/" var ne de "*" hiç bir ayraçı yok.

şimdi baktım da bazıları "sok." bazıları "sk" bazıları da "sokak" olarak bitiyor. ama ayraç olarak kullanmak için iyi yöntem valla, bunu deneyeceğim.

bu arada yanılmıyorsam sütun sütun ayırmak istediğin yerleri space ile değil de tab ile ayırırsan, o dosyayı excelde açtığında direkt sütun sütun gelir karşına.

excel'de "text to columns" ile yaparsan istediğin gibi kolonlara ayırabilirsin.

hakikatan o kadar zor mu ya cagri merkezine girmek?ben de le bi yerde calismayi dusunuyodum ama daha basvuru yapmamistim.arkadasim hemen girdi valla ben de ondan esinlndim.ama onun tanidigi falan vardi.hmm hic bole tahmin etmemistm.

@illusionist
Ben de sizin gibi girmesi kolay olur düşüncesi ile başvurdum ama pek öyle olmadı...
Bir de arkadaşınız nerede girdi? Mümkünse bize de bir yol göstersin.

evet cok siradan birsey gibi goruluyor cagri merkezi operatoru olmak ki bir kac buyuk sirketin ki haric oyle de zaten. ama saglam sirkettekiler de saglam oluyor hakikatten.
arkadasimin annesi lufthansa nin cagri merkezinde calisiyor. kendisi zaten italyan anne, turk babadan olma ve almanyada buyumus. dolayisiyla italyanca, almanca, turkce (oeh) sular seller gibi..haliyle aldigi para da fazlasiyla saglam. (cidden saglam)

@nochristrequiress
Hocam sizinki biraz uç örnek olmuş, öyle bir yere zaten başvurmam. Ne yapıp, ne yapamayacağım farkındayım. Yapabileceklerime başvuruyorum ve oralara nasıl girebileceğimi soruyorum. Yoksa sizin verdiğiniz örnekteki gibi bir yerde istesem de çalışamam elbet, hatta onlar gel dese ben gitmem, gidin eğlenecek başka adam bulun derim...
Yani; hayallerde yaşamıyorum, yapabileceğim işlere girmek istiyorum...

mail adresini verirsen, işine yarayacak birşeyler önerebilirim. burda söylemem pek sağlıklı olmaz benim açımdan:)

@rpmcmurphy
engerek et gmail.kom
önerilerini bekliyorum...

çağrı merkezinde çalışan biri olarak benden sana tavsiye;yol yakınken vazgeç.

çağrı merkezinde çalışıp da mutlu olan hiç arkadaşım olmadı.durmadan dert yanıyorlar.

@cold
Tamam, "yol yakınken vazgeç." de gerisi? Başka bir iş öneriniz var mı? Dediğim gibi iş bulmak zorundayım, hatta ilk sorumda da belirttiğim gibi(git: 31732) acil iş bulmam gerek, elbet başka işlere de açığım, ancak iş nerde? Farklı farklı işlere başvurdum/vuruyorum ama bir tek çağrı merkezi için mülâkata çağrıldım, onda da daha başta elendim. Ki işe girmek benim için çok önemliydi, kötü oldu... Ayrıca okulu bitirmedikçe fazla seçeneğim olamaz(hoş bitirince de olmayacak). Yani önerebileceğiniz başka iş yoksa, "vazgeç" demektense işe nasıl girdiğinizi anlatmanız daha yararlı olur.

@gregory
Hizmet sektöründe olup da dert yanmayan var mı? Dert yanarlar ama işi de bırakmazlar(daha iyisini bulmadıkça). E benim tecrübem yok, seçeneğim yok, boş durmaktansa el mecbur yaparım. İşe gireyim de sonra şikayet ederim...

bugünkü aklım olsa ben girmezdim.bi çağrı merkezine girdin mi gerçekten kariyerini orda planlıyosun iş değiştirmek istesen bile sadece deneyimin için seni hiç ummadığın bi yerin çağrı merkezi için görüşmeye çağırırlar.tabi sen istersen çağrı merkezine girebilirsin girmek çok zor değil sorulan sorulara çok mantıklı cvp ararsan gerçekçi olursan zor olur ama kariyer hedefin ne diye sorduklarında insanlarla iletişim kurmayı sevdiğim için ve insanlara yardım etmek istediğim için bu işi yapmak istiyorum,belli bi deneyime ulaştıktan sonra departman içi değişiklik yapmak istiyorum gibi bi yalan uydurabilirsin ama sakın takım lideri olmak istiyorum deme çünkü ilk görüşmeler takım liderleri girer;) sigara içiyomusun diye sorarlarsa hayır de vardiya benim için problem değil de.yeni ortamlara rahatlıkla uyum sağlarım de.bu yalanlar zaten bi çağrı merkezine girmek için yeterli ...

hangi depertmanda deneyimini arttırmak isterdin gibi bi soru gelirse çağrı aldıktan sonra back office geçerek işin bütün alt yapısana oluşturmak istiyorum dersen damardan girersin.çağrı merkezi için herşeyi bilmek gerekir diyebilirsin....

Bi kere call center için bilgisayar bilgisi filan hiç önemli değil. Yapman gereken ekrandaki soruyu sorup verilen cevabı oraya yazmak (veya seçeneklerden seçmek) sonra yine başka bi ekran geliyo onu soruyosun falan filan. Yani call center da çalışabilmek için en gerekli yetenek düzgün konuşabilmek...

Bu aralar malesef call center agentlığı da kesat. En büyük call center global bilgi (turkcell) 6000 kişi olmuş (ohaa) ve adam alımını kesmiş. Ama globalden herşey beklenir gelecek ay 200 kişi çıkartıp 10 kişi alır sonraki ay 50 kişi çıkartıp 300 kişi alır biraz enteresan bi yer orası. Oraya kessin başvur.

SBS(Siemens) ise küçülüyo toshiba projesi bittikten sonra kendini kurtarttıranlar ya diğer projelere ya da başka şirketlere geçti. Kalanlar da işten çıkarıldı. Buraya da başvur fekat fazla bi ihtimal bekleme.

Türk telekoma özelleştirmeden sonra ilkokul mezunu ameleler bile girdi ama bu aralar durumları nasıl bilemiyorum....

Bu yaz call centerlardan fazla umut bekleme. Dediğin gibi teknosa ya mediamarkt a filan başvur. Bi de takilde yazın tatil bölgelerinde açılan migros, tansaş gibi yerlere sezonluk insan ihtiyacı oluyo. Onlara da başvur...

öncelikle çağrı merkezleri için insan dışında ayrı bir tür olması gerek, kesinlikle insan işi değil.
sonrasında, ben de çalıştım ve öyle sorular sorulmadı, gerçekten saçmalamışlar, muhtemelen sabrınızı ve sinirlerinizi deniyorlar, çalışırken çok lazım olacak :)

yabancı dil biliyorsanız, hele almanca, iyi paraya, o tür sorulara muhattab olmadan iş bulursunuz, cevabınız hayırsa bence pazarda limon satın en azından insanlığını kaybetmezsin.

EN AZ ORTA ÖĞRETİM MEZUNU

PREZENTABL

İKNA YETENEĞİ KUVVETLİ

HEDEFLERI OLAN

İLERİYE DÖNÜK KARİYER SAHİBİ OLMAK İSTEYEN

TÜM SOSYAL HAKLARI FİRMAMIZ TARAFINDAN SAĞLANACAK

EKİP ARKADAŞLARI ARIYORUZ

ÇALIŞMA SAATLERİ HAFTA İÇİ : 10:00 18:00

CUMARTESİ : 17:00 PAZAR OFF

ALIMLAR M.KÖY YENİ AÇILACAK 5.ŞUBEMİZE YAPILACAKTIR

NOT : CUMARTESI CALISMA UCRETI MAAŞ'A YANSITILACAKTIR
SSk+MAAŞ+PRİM+YOL+YEMEK

CEMAL TOPKAN 0530 978 4 5 6 7

gemi adamı işte, miço, tayfa, bilumum temizlik cila pasta boya işleri süvariye efendi kaptana servis gibi işler. yani geminin vasıfsız elemanı olur.

liman başkanlığından gemi adamı cüzdanı almanız gerekir. sınavı neyim var.

parası iyi mi peki bu işin? 6 ay deniz üzerinde olan vasıfsız bir eleman ortalama ne kadar kazanır?

Cok oncelerden aldıgım gemi adamı cuzdanım vardı,gecen yaz kariyer.net'de bir gemi adamlıgı pozisyonuna basvurayım dedim sırf meraktan,aradılar,Türkiye İtalya arası gelip gidecek bir gemi de aylık 700-800 tarzı bisey teklif ettiler.

6 ay boyunca kara görmeden yaşamak için değmeyecek bir para derim. ayrıca sanmıyorumki vasıfsız elemanı makine dairesine soksunlar onun için gemi makine 'yi bitirmiş olman gerekiyor diye babadan biliyorum. ve gene babadan biliyorum hiç zevkli bir iş değil.

karayip bandirali gemilerde gemiadami olarak calisma imkani da var ilgiliysen. bildigin cruise gemilerinde garson veya fotografci olarak da calisabilirsin. usa dan alinmis gamiadami vizesi ile gidiliyor. fotografcilar ortalama 1500$ garsonlar ise ortalama 2500$ kazanirlar.
(bkz: rccl)

95 yılı ve öncesi aylık yaklaşık 2000 dolar ve üzeri paralarla yapılıyodu bu iş çok iyi para kazandırmasına rağmen çokta zor bir işti.ha güzellikleri vardı tabi.gemiyle italya ispanya bisürü güzel yere gidiliyor ve en az 3 4 gün kalınıp geziliyoduda.ama sonradan suyu çıktı.(info:eski bir gemi adamı arkadaş)
ayrıca para biriktirmek için güzel bir fikir gibi gelsede insan karaya ayak bastığında bir aylığını 3 gündede yiyebilir bence.

Gemiadamı cüzdanı çıkartmak için bazı kurslara gitip stcw sertifikası almalısın diye biliyorum ben. Biraz prosedürü var, yükselmesi de zor en fazla reis (miçoların başı) filan olursun. Eğer ingilizcen iyiyse yüzün gözün de düzgünse yurtdışındaki yolcu gemilerinde ve yatlarda çalışabilirsin. Lüks yatlarda miçonun bile aldığı maaş bahşişlerle birlikte 1-2 bin ytl den fazladır. Gezdiğin şehirlerde cabası....

Anemi olabilir, tam kan sayımı yaptır.
Normal çıkarsa hipotiroidi olabilir, TSH seviyeni ölçtür.
Bu da normal çıkarsa tekrar değerlendiririz.

bol bol çukulata ye.

duzenlli seks.

çay içmek harareti alıyorsa pekala dondurma yiyerek üşümeyi engelleyebilirsin.
yahut çok soğuk bir ortamdan direk suya dal, bir süreliğine sıcak gelecektir sanırım.

Alkolün ısınmaya yardımcı olduğu düşüncesi çok karşılaşılan bir yanlıştır efendim. Alkol üşümeyi engellemek yerine kan dolaşımını hızlandırarak daha fazla enerji kaybedilmesine ve daha çok üşümeye sebep olur. Normalde benim gibi doğa sporu yapanlar ısınmak için çok kolay şekilde enerjiye dönüştürülebilen meyve şekerinin çokça bulunduğu pekmez, pestil, kuru üzüm gibi şeyler yerler. Senin durumunda işe yarayıp yarayamacağını bilememekle beraber ben yine de bunları öneririm...

denize girmeden önce yarım ekmek arasına önceden hazırlanmış olan tahin-pekmez karışımı bol bol sürüp ye. bir anda vücudunu enerji kaplayacak.

bu yüklü enerjiler kısa sürede şişmanlığa sebeb olacağa için denizde bol bol kulaç atarak sindirip atabilir kasa dönüştürebilirsin. oeh

ciger ve pekmez. kuru uzum de olabilir. hepsi ayni anda iyi bir fikir gibi gorunmuyor pek, ayri ayri al istersen