yazılımsal olarak düzeltebileceğiniz bir durum değil muhtemelen. ya parça değiştireceksiniz ya da servise götüreceksiniz.

2. gerekli altyapi (server, bandwidth, vs) olduktan sonra 20 milyon yazar bile barindirilabilir. bunun pratikte tam bir ust limiti yok.

1. yazar alımı olayının site yönetiminin bundan sağladığı yarardan daha çok insanların yazar olmayı talep etmesiyle ilgisi var.

daha önce yaşanana toplu yazar alımları ve bunu takip eden dönemde de en ufak hatada ve yanlışta uçurmak suretiyle düzeni geri sağlama durumu.

daha önce yaşandı; belirli kriterlere göre toplu yazar alımları yapılır, sonra da bu toplu alımlardaki yazarlar en ufak hatalarında doğrudan uçurulurlar. böylece 500.000 küsür entry onunmaktan kurtulunulur, ama yeni yazarların en ufak hatalarında gözlerinin yaşına bakılmaz.

siteye daha cok girilmesi degil muhtemelen tek amac, sozlugun kutsal bilgi kaynagi olarak devam etmesi,
5. nesilden sonra yazar almayi biraktilar diyelim, tamam biz olduk boyle, bu kadar iyiyiz super tik aliyoruz cosuyoruz egleniyoruz diye karar verdiklerini dusun.
ilk yazar oldugunda ortalama yasi 18-25 arasinda degisen yazarlar, 5 yıl sonra 25-30 olacaklar, herkes mezun çalışıyor evleniyor vs, sozlukte lise ogrencisi yok,

ondan sonra sozlukte dugun dernek iş guc felsefe bilim muhabbetleri donecek hersey sahane ama millet össden, kolbastidan, kitesurfingden, teenage terminolojiden bihaber, hem sozluk bilgi kaynagi olma amacindan da uzaklasır, hem daha az tıklanır haliyle, daha az reklam alır yine haliyle, en onemlisi elitist aristokratik bi ortam olur, katilimcilik biter, sozluk yaslanir gider

yeni nesiller de sozlugu bozdugundan(!)(evet, ben de o sabirtasi caylaklardan biriyim)yeni yazar almayı kesmeyelim ama bi hatasında caylak yapalim, sozlugu koruyalim diyolar, bu da hem etik hem kutik bi cozum yolu iste, ne yalan soyliym aylardir sira bekledigim icin sovsem de bence mantikli

* siteyi düzenli okuyan birisi yazar olursa komünün gerçek bir parçası olur, haliyle daha düzenli bir 'müşteri' olacaktır. sözlüğü çekip çevirenlerin kalite gibi bir şeyi umursamadıkları zaten biliniyor. tıklanma sayısıyla alakalı bana göre. herhangi bir düzenli okur ile yazarın tıklama sayısı arasında sanıyorum uçurum vardır. sonuçta, x için sözlük olan bir yer y için ekşi şeyler teknoloji aş'dir. zaten bunu takip etmek de mümkün değil gibi bir gerekçe kabul edilemez.

* ikinci soruyu assert h net şekilde cevaplamış zaten. ben kalanına devam edeyim: neden bekliyorlar? altyapı yetersiz kalır ve sözlük hantallaşırsa asli kullanıcılar bu sefer daha az giriş çıkış yapacaktır. tabii bir de bu yazarların kontrol sorunu var. yazılan yazılar sonuçta herhangi bir editörel süreçten geçmiyor.

* yıllara yayılarak topluca alımlar yapılıyor zaten. söz gelimi 20.000 kişi büyük bir rakam. bunun için büyük hazırlıklar gerekiyordur. şu haliyle bile ekşi engine hata veriyorken, yeni yazarların kapıda bekletilmesi doğal. kaldı ki bekleyenler de komüne girince daha özenli oluyorlar diğer sözlüklere göre. çünkü beklemiş, pembe panter olmuş sözlüğe alınana değin.

ben yazarlığı beklemekten sıkıldığım bi ara klon sözlüklere takılmıştım. yaklaşık bir ay ekşi sözlüğe hiç uğramadığımı bilirim. hiç alınmayacak olsam belki de hiç işim olmazdı ekşiyle. dünyanın devamlılığı için isanın üremesine, ekşi sözlüğün devamlılığı için de yazar alımlarının devam etmesine ihtiyacı var, tehanu'nun da açıkça belirttiği gibi.

herhangi bir bilgisayarcı mıknatıs içeren tornavidası ile onu oradan alır gibime geliyor.

japon yapıştırıcısı ile ince bişiye yapıştırıp kuruyunca çekmek..??

o bölgenin bir fotosunu çekip yollayabilir misiniz, dışarıda kalan bir parça bir şey var mı? içeride kalan parça ne kadar içeride? muhtemelen çıkarmanın yolu bulunur, ama klişe olsa da "bir görmek lazım"

gecmis olsun donanım forum da yazarsaniz hakkinizda daha hayirli olur ,orda illa cozum bulurlar.

el girmeyecek yerde olan başı kopmuş vidayı söküyor insanlar, o jack parçası oradan haydi haydi çıkar, hakkat yok mu bir fotosu?

@raj ve galahad

Şu an elimde bir fotosu yok. Lakin dışarıda kalan herhangi bir parça da yok. Kulaklık girişinden 0.3-0.5 cm içeride bir parça var. Zaten fotoğrafını çeksem bile sadece kulaklık girişi görünecek. Güçlü bir ışık tutup karşıdan bakınca görünüyor parça.

@yapcak bisi yok

mıknatıs aleti darma duman eder diye korkuyorum.

@hayo

denedim ama olmadı. Yani yapıştırıcı tutmadı.

teknik işlerle uğraşanların kullandığı sert ama ufak nerdeyse cıbız denecek şeyler vardır (bence 3-4 çeşit var onlardan ama tarif edemedim) öyle bir şeyle içeriden tutup çekmeyi deneyebilirsiniz. başka türlü girişe zarar vereceksiniz.

buna ek olarak,
eğer kasayı açmayı gözünüz yiyorsa, içeriden o parçayı çıkarmanız çok kolay, board falan da değişmeyecek. zaten bana inanın, size board falan değiştirmeyeceklerdi asla, o 280€ ceplerine girecek, üzerine de 40€ alacaklardı. bu derece basit bir iş için board değişmez, söğüşlenecektiniz.


|--------|
| <----| (jack girişi ve içeride kalan jack)
-------|--------|(borad)

kasayı açınca board'a bağlı jack girişi yandan bu biçimde gözükecek, sol taraftan, normal kulaklık girişinin ters yönü, bir iğne ile jack'ı ittirerek çıkartabilirsiniz.

ya da bunu yapmak yemedi,
en basiti, yazıcıoğluna götürün, 10dk da açarlar 40liraya hallederler işinizi. garantiniz gitmiş olacak ama iş düzgün yapılırsa garantisinin bozulduğunu pek anlamazlar. ben kendi laptop'umu açıp kapamıştım daha aldığımın 2. ayında (board'ı falan sökerek) bir kaç ay sonra teknik servise gitti ve kimsecikler anlamad laptop açılmış mı nolmuş. bir konuşun yazıcıoğlundaki yerlerle. hatta isterseniz çok güvendiğim ve profesyonel olarak notebook tamir eden bir firmanın adını verebilirim. (notebook ne alaka bu macbook diyeceksiniz ama dış kasanın içinde aslında ikisi de aynı şeydir)


bir görsel de burda, www.laptopparts101.com

bertrand cantat'ın geleceği ne olacak?

göreceksiniz, dışarısı daha iyi değil.
chirac yok, sarkozy yok ve fransa iflas etmek üzere.

"Chirac yok Sarkozy var" demis olabilir mi ?

"artık dışarıda chirac yok, sarkozy var." diyor.
y'a plus chirac, y'a sarko,

evet evet haklısınız, sallamışım resmen.

bekletin isterseniz orada, ilk aşamada dosyalar, ikinci aşamada dizinler (indexes) ve son aşamada da güvenlik tanımlamalarını (security descriptions) ı denetler.

muhtemelen bir yerlerde ~temp.dsdsfds gibi bir dizin var, siz bekletin, o kısım uzun sürebilir. kendi tarasın.

bu arada kilitlendiğinden kesin emin misiniz? hdd ışığı yanıp sönmüyor mu? numlock, capsclok tuşlarına basınca klavyede ışıkları yanmıyor mu? belki de sadece beklemeniz gerekiyor.

dizinlerde takiliyor evet, hd isigina dikkat etmedim, 10 dakika filan %0'dan hic ilerlemeyince resetle tekrar baslattim. takriben ne kadar bekletmek gerekebilir?

Sorun cozuldu, biraz falza beklemek gerekiyormus. Tesekkurler..

bence en fazla aynı otelde sizi bir daha misafir etmezler.

bence verecek durumunuz varsa verin, "türkler böyle yapıyor" olmasın sonra.

cpuz ile su an takılı olan ram in ozelliklerine bakabilir misin. yenı ram almayacaksan onun ozelliklerinde olması gerekiyor ki sorunsuz calıssın.

hangi bölüme bakacağım cpu z ile memory yazan yerde ddr2 1024 mbtyes yazıyor.

frekans: 334,9 mhz
d:ram:3:5

komut hızı: 2T

diye gidiyor.

ddr2 ve frekans önemli.

yeni alacağın ram'in eskisiyle beraber düzgün çalışması için frekansları aynı olmalı.

667mhzlik ddr2 ramlerden alman lazim
mesela:
www.gold.com.tr

sorununuzu yaşamadım, önerebilerceklerim şunlar;
*codec'leri tamamen temizleyin, sonra yine ve düzgün biçimde yükleyin.
*dx update yapın.

yaşadığınız şey belli bir süre oynadıktan sonra gerçekleşiyorsa, misal hep 1 saat oynadıktan sonra oluyorsa da memory leak oluyordur, oyunu silip bir daha kurmayı deneyin, crack kullanıyorsanız da, daha düzgün crack bakın.

"anakartı tanıtmak" diye bir şey olmaz. anakart'ın üzerindeki componentleri (varsa on-board ses kartı, varsa on-board ethernet controller ve yine varsa on-board ekran kartı gibi) windows'a tanıtabilirsiniz.
bios'u windows'a tanıtamazsınız. windows anakart chipset'ini otomatik görür.
.rom uzantılı çektiğiniz şeyler bios update'lerdir ve o update'leri yapmak -eğer ne yaptığınızı kesin bilmiyorsanız- risklidirler. kısacası bios'un içindeki herşeyi siler, sonra da update'li halini yüklersiniz ama bu operasyon sırasında kesinti olursa -elektrik, sizin gücü bir sebepten kesmeniz vs vs- bios'unuz bozuk kalır, pc çalışmaz.

sizin yapacağınız şey ayrı ayrı on-board component'ları yüklemek ve eğer gerekliyse chipset driver'ını windows'a yüklemektir. chipset driver'ı windows'un anakartı görmesini sağlamaz; windows anakartı zaten görmektedir ancak windows'un anakartın ek fonksiyonlarına erişmesini kolayşatırır (windows üzerinden overclock vs yapmak gibi)

kısacası siz driver'ları yükleyin başka da bir şey yapmayın. dediğim gibi bios'u tanıtamazsınız windows'a; bios update'ine de -genelde sisteminizde bozuk işleyen br şey yoksa- gerek olmadığını söyler firmalar çünkü risklidir: bu işlem sırasında anakartı bozarsanız garanti kapsamı dışında kalır.

kolay gelsin. kafanıza takılan bir şey olursa çekinmeyin yazın, yardımcı olmaya çalışırız biz.

@raj çok teşşekürler gerçekten

bu arada bios uptader diye bi'olay vardı asus'un bunu çalıştırdım sonra yarıda kesildi ama zip şeklinde package edip yüklüyormuş galiba. Problem olmaz gibi sence problem olur mu ?

pc açılıyorsa sorun olmamıştır.

zaten bios update işlemleri genelde dos altından ve pc boot ederken olur ve bu durumda risklidir. esas olay bu update dosyasının inmesi durumunda değil, indikten sonra bios'a yazıldığı durumda risk taşıması. bütün risk, bios'un flash edildiği (içindekilerin tamamen silinip update'li bios'un yüklendiği) anda bir sorun çıkması. dload ederken yarıda kesmişsiniz o da çok önemli bir şey değildir.

operasyon seven bir insan evladı değilim, bu nedenle size sorunlu olduğunu düşündüğünüz bölgeye geceleri nemlendirici kremler ya da daha bir doğal olsun derseniz zeytin yağı kullanarak masaj yapmanızı öneririm. korse kullanımı da cilt dokusunda belirgin düzelmeye neden oluyor. zaten bol miktarda egzersiz yapıyormuşsunuz, zamanla sarkan deri öyle ya da böyle düzelecektir. öyle birşeyler.

göbek kısmını çalıştırman lazımdı kilo verirken. çok geç değil yine de sadece yürümek yerine ağırlık çalışması yapın farkı göreceksiniz. baya bir sıkılaştırmak lazım karın kaslarını.
kaç kg verdiniz bu arada merak ettim? kaçtan kaça düştünüz ne kadar sürdü cinsiyet erkek varsayıyorum yaş da 20 civarı?

karın bölgenizi güçlendirin, kaslarınız güçlensin, cildinizde sarkma dediğiniz şeyi alır götürür.

her sene ilkbaharda istisnasız 15 kilo verip kışın 15 kilo alan bir adamım. güvenin bana.

Deri elastikiyetini kaybettiyse için o bölgenin toparlanması mümkün olmaz. Bu durumda abdominoplasti tek seçenektir. Eğer göbek deliği üst kısımda problem yoksa mini abdominoplasti yapılabilir. Çok fazla kilo veren hastalar için bazen sirkümferansiyel abdominoplasti (göbek ve bel bölgesine kadar uzanan germe işlemi) yapılabiliyor. Geçmiş olsun

dostum ne yaptiniz ? bende 130 kilodan 75 'e dustum ve felaket goruntu var karın üstünde ..malesef toplayamiyorum ..ameliyat mi oldunuz ?

30-40 ve fazlası kadar kilo veren insanların derisi gerginlik özelliğini kaybediyor tek çözüm karın germe ameliyatı. bunun da boyutları var mini ve tam olmak üzere. yaptırmadan kurtulabileceğiniz bişey değil. sarkma dikkatli incelerseniz aslında bütün vücudunuzda var ama en çok karın bölgesinde yağ toplanıp orası genişlediği için geri dönülmez işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor diğer bölgelerinizi sporla bir nebze gerginlik sağlayıp kas kütlesi kazanarak doldurabilirsiniz.. karın germe ameliyatında göbekteki çatlaklar da gidiyor birbirlerinden artık ayrılan karın kasları cerrahi operasyonla birbirlerine tekrar yaklaştırılıyor sıklık sağlanıyor. tek çözüm yolu budur. gitmediğim sormadığım spor hocası doktor kalmadı.

yirmilik diş'in şu entry'sinden yola çıkarsak #14028349 olmaması lazım bir alakası. kafanızı rahat tutun..

bu hemen oluyor, on saniye içinde belki. çok pis su çekiyor o zaman el-derim.

vitamin eksikliği olmayan bir insan evladıyım, bende de oluyor aynısı.

zaten cildinizin su çeken kısmı genelde ölü deri tabir edilen kısım, dert etmeyin.

muhtemelen bilgisayara bol miktarda virüs dahil olmuş ve trafiğinizi o işgal ediyor.deneyimlerime göre bunları bir yazılımla sorunsuz bir şekilde defetmek çok zor.sizin için en iyi yol format gibi görünüyor.

bir de şunu deneyin.

başlat(start) - çalıştır(run) yapın.kutucuğa "msconfig" yazın.çıkan menuden başlangıç(start up)'ı seçin.tümünü devre dışı bırakıp reset atın.

netlimiter.

download yaptığınıza kanaat getirdimenize sebep olan durum tam olarak nedir? dhcp devices listesinde ip'si sizden farklı başka bir device mı gördünüz? biraz bilgi verirseniz daha iyi yardımcı olabiliriz.

bir tavsiye, hmen spyware virüs paranoyasına girmeyin, hemen format tek çözümdür demeyin; formatın tek çözüm olduğu durumlar da mevcut ancak analizi iyi yapıp öyle teşhis koymak daha uygun olur.

assert h demiş netlimiter diye, çok doğru demiş, hangi program hangi port'tan nereye bağlanır netlimiter size söyler. önce bakalım elinizde virüs mü var ne var, ona göre bir çözüme gideriz.

önceden torrentten indirirken WLAN ışığı çok seri biçimde yanıp sönerdi download yokken dururdu. şimdi ise hiç bişi iniyor olmasa da aynı hızda yanıp sönüyor

wlan ışığının yanıp sönmesi doğaldır. siz hiç bir şey indirmeseniz bile router ve pc birbirlerini ping'ler dururlar, bağlantıyı canlı tutarlar kısaca
"hasan abi orda mısın, bir yere gitmedin di mi?"
"yok gülüm burdayım ben içini ferah tut"
"tamam abi 10 milisaniye sonra yine soracam bak, orda olduğundan emin olmam lazım"

konuşmasının benzerini yaparlar. örnek olarak ben 100kb/sn de dload yapsam 1kb/sn dload da yapsam bendeki wlan ışığı aynı hızda yanıp sönmektedir. sizinki duruyormuş diyorsunuz, bu pek normal gelmedi bana. hiç data trasnferi olmasa bile sizin yaptığınız, o ışığın yanıp sönmesi lazım.

Tüm borçlar üzerinize yıkılacak.. Patron bir süre sonra kaçıp gidecek, tüm alacaklılar size yapışacak.. Uzak durun derim..

Patron şirket kurmak istese ve risksiz bir iş olsa önce oğluna yapar şirketi.

sizin üzerinize kredi alınacak, eğer durum iyi gitmezse borçlar ödenmeyecek. -ki vaziyet durumun iyi olmadığını gösteriyor. bundan sonra hiçbir bankayla çalışamayacaksınız. sakın ha girmeyin derim ben.

patronun senın adına şirket kurmak istiyorsa hayra yorulmaz. yüzde doksan çekleri yazılmıştır, piyasaya bir sürü borcu harcı vardır ve ondan başkasının adına şirket kurup bir nebzede olsa bankalardan kredi alıp, piyasadan mal alıp rahatlamaya çalışıyodur.
valla kardeşim bak ben bankacıyım. yanlış anlama ama bu tarz olaylarla çok ugrastıgım vardır. yazık edersin kendine.
hanı şener şen ile ilyas salman'ın bi filmi vardı ya banker mahmut diye aynı o hesaba dönersin :) aman diyeyim aman.

patronun 18 yaşından büyük çocuğu yok

kredi alımına ise kesinlikle izin vermeyeceğiz. ben ve diğer ortağım. bu durumda neler olur?

ya sokacağım böyle işe.

şimdiden sok sonra sıkıntı olmaz. bir kere söyle ve kurtul yoksa her gece düşünmekten kafayı yersin.
hiç akrabası falan yok mu abi? olmadı eşinin üstüne alsın.
bak bir zamanlar kara listede olanların en bilindik yöntemleriydi bunlar. eş, dost adına şirket kurup çek almak. sonra vekaletname alıp bir şekilde idare edebiliyorlardı.

bazen de taşeronlaştırmak için yapıyorlar bunu. adına şirket olur ama alacağın maaş yarıya da düşebilir.

yapmayın. siz ve ortağınız hür bir şekilde kendi aklınız ve iradenizle bu şirketi kurmak istemediğiniz müddetçe kurmayın. borçlar ve ticaret hukuku alanlarının yanında ayrıca patronunuzla aranızdaki iş ilişkisine istinaden iş hukuku alanında da dezavantajları olur bu durumun.

limited şirket kurulumunda imzan olduktan sonra şirketin bütün borçları üstünde yükümlülüğün olur. patron sana ayda 10-20 milyar maaş veriyorsa bu işe de birlikte girelim ortak olalım seni ihya edelim diyorsa kur ama herkesin dediği gibi genellikle piyasadan mal çekmek, borç almak için kurulur bu şirketler.

iyide ltd şirketlerinin borcu sermayesi ve şirketin varlığı ile kısıtlı yani şirket batsa bile sizin malınız mülkünüz gitmez, piyasada zaten batan limited şirketlerinin senedi çeki kaynıyor tahsil edemiyorlar. bir risk yok bence.

tek riski şu, ileride kapamaya çalışırken çok uğraştırır.

tabi üzerinize olacak şirketi gözetleme şansınızın olması avantajdır. bence abartmayın o kadar, en fazla göte girecek olan şirketin kendisidir ki sizin bir sermayeniz vs. olmayacak, he bir de müflis mi ne ilan edilirsiniz en kötü ihtimalle ama ondan bol ne var memlekette:)

%50 ortaklık isteyin..
eger cevrede ne olup bittiginin farkında olabilirim derseniz imza yetkisinin müşterek olması sartıyla da girebilirsiniz

ama her turlu riskli derim ben

@alchemisstt:

Dediğiniz durum kamu borçları için geçerli değildir; Limited şirket ortakları, şirketten tahsil imkanı olmayan kamu borçlarından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumludur.

Arkadaşlar çok teşekkürler yorumlarınız için. Sizlerden aldığım gazla patronun karşısına geçtim, anlattım ve istemiyorum diyerek şirket ortaklığından çıktım, bir daha da kukla olmak niyetinde değilim. Bilgilendirdiğiniz için tekrar teşekkürler.

ikisinin de eşit derecede seni kasacağını düşünüyorum, Koç'da bildiğim kadarıyla 5 sene sonunda bursunu kesiyorlar, okulu bitirebileceğin konusunda kendine güveniyor musun? Ben de böyle arada kalmıştım sonra Boğaziçi'nde bir bölümü tercih ettim ama okulum uzadı, burslu olsaydım başıma gelecekleri tahmin bile edemiyorum şu an.

bence koç ekonomi burslu. bursun 5 senede kesiliyor evet. ama emin ol mezun olması zor bi bölüm değil (koçluyum, ordan biliyorum) mezun olması zor bir okul da değil. azıcık kafan çalışıyrosa, biraz disiplinliysen rahat 3.5 ortalama ile çıkarsın. koç'ta okuyan genel öğrenci profili "kıroyum emme para bende" nin biraz üstünde olduğu için hocalar çok zorlayamıyorlar. en kötüsü 1 sene uzatıyor okulu. bak en kötü öğrencinin en fazla 1 sene uzuyor dedim, sen en berbat en boktan öğrenci değilsen koç'a gel derim.

buna ek olarak burslulara dorm'lar da burslu. zaten tatil köyü gibi okul kışın kar yağınca da kayak merkezi gibin oluyor. keyfine bakar güzelce mezun olursun.

kafadan boğaziçi iktisat.

boğaziçi'nin mühendisliğine, diğer bölümlerine bok atılabilir belki ama ib konusunda bence boğaziçi.

boğaziçi!

koç'ta masterı yeni bitmiş biri olarak, boğaziçi derim.

burslu koç ekonomi. yüksek lisans düşünüyorsan özellikle. kariyer yönlendirmesi olsun, yurtdışı danışmanlığı olsun, hoca-öğrenci iletişimi olsun boğaziçi'nin eline verir bence. ha kadir has burslu deseydin boğaziçi derdim, ya da koç sosyoloji falan deseydin gene boğaziçi. ama ekonomi için kesinlikle koç.

boğaziçi tercih edilmeli..

ya siktir et koç'u.

boğaziçi iktisat, okul sonrası anlamında sana en fazla kapıyı açabilecek bölümlerden biri, caps lock açık bile yazabilirim inanılmaz bir şekilde tercih edilmekteler.

eğitim olarak da boğaziçinin idari bilimler fakültesi iyidir, o konuda için rahat olsun; + okulun sosyal ortamı da hem okul hayatındaki eğlence hem de okul sonrası için çok şey katar sana.

anladım, boğaziçi çok iyi çok güzel fark ettim de sözlükte ekonomiden çok matematik yapıyoruz, çok soyut ve gereksiz önkoşullar var gibi birçok eleştiri vardı. Bu sorunlar eğitimi çok etkiliyor mu?

boğaziçi ekonomi bence.

ekonomi okumuyorum ama "boğaziçi'nde ekonomi okursan çok iyi bi ekonomi teorisyeni olursun" vs gibi eleştiriler ben de duymuştum. fakat yukarıda dedikleri gibi "boğaziçi teknik üniversite değil mühendisliği kötü" falan diyebilirler (ki doğrudur) ama öğretim yani diploma, meslek vs bakımından boğaziçi iktisadi ve idari bilimler fakültesinin türkiye'de rakibi olduğunu sanmıyorum. bunun yanında mühim olan adam gibi mühendis ya da iktisatçı olabilmek değil adam gibi adam olabilmektir bence. kulüpler olsun, sosyal imkanlar olsun, kampüs hayatı olsun boğaziçi'nin istanbul'da rakibi yok, ankara'da odtü rakip bu açıdan ama o da ankara işte.

bilgisayar iş yerinin ise admin yetkisi gerekebilr.

pc benim. admin benim.

ön taraftan bağlıyorsan güç yetmiyor olabilir arkadan dene?

pc açılırken bios'dan "usb legacy support"u değiştirin. enabled ise disabled yapın. disabled ise de enabled yapın. bir deneyin bunu.

taşınabilir disk elektriği kendi şebekeden alıyor. hem önden-arkadan denedim ayrı ayrı.

arızalı bir taşınabilir diskiniz olmuş hayırlı olsun, benimki de 1 haftadır serviste yatıyor aynı nedenden ötürü...

@brainfour
disk diğer bilgisayarlarda çalışıyor.
@raj
bios'ta usb legacy support'u bulamadım?

bulamadıysanız yoktur. her bios da olmuyor o ayar. o zaman arızalı diye servise götüreceksiniz, geçmiş olsun

sizin duyduğunuz şarkı konser kaydı gibi mi,? öncelikle onu sorayım. loreena'nın bu şarkısını 2 albümde bulabilirsiniz, "an ancient muse" (stüdyo kaydı) ve "nights from the alhambra" (konser kaydı ama stüdyodan bir farkı yok gibi nerdeyse). bu ikisi dışında değişik konserlerde amatörce veya konser mekanı tarafından kaydedilen çeşitli performanslar da olabilir. öncelikle sizin dinlediğiniz kayıt konser mi ona bakalım.

sarki hic konser kaydi gibi degil, ama dediginiz gibi belki de oyledir??
radyonun websitesini kurcaladim kucuk bir parcasini buldum! www.radyoodtu.com.tr
yaklasik 4 dakikalik bir de (radyoda 3:24'te baslamis, 3:28'de bitmis en son)

listen.grooveshark.com
listen.grooveshark.com
listen.grooveshark.com
bunlardan biri mi?
edit: link açmadı :/ grooveshartan arayın, 3 versionu var.

google'dan "excel macro tutorial" veya "excel macro learning guide" derseniz çıkan sonuçlar burda birinin (en azından benim) verebileceğim her cavaptan daha tatminkar olacaktır diye düşünüyorum.

kesinlikle excel.web.tr . önce sorulara verilen cevapları inceleyin, excel dershanesindeki örnek dosyalara bakın. kısa süre sonra verilen sorulara ufak ufak cevap verecek hale gelirsiniz. günde 1 saat falan takılarak 6 ay içinde makro yazamasanız bile hazır makroları kendinize göre uyarlayacak hale gelirsiniz. visual basic ise başlı başına bir dil, ingilizce öğrenmek gibi düşünün. ciddi zaman ve sistematik çalışma ister. tekrarlıyorum excel.web.tr .

Eskiden www.excel.gen.tr sitesi vardı. Sahibi M.Temel Korkmaz'ın Excel ve Makro ile ilgili ansiklopedik boyutta çok kapsamlı bir kitabı vardı. Bir çok kişi bu kitap sayesinde makroyu öğrenmiştir. Ben de almıştım o kitaptan ama nerdeyse hiç bakamadım, duruyor evde.

www.office.gen.tr

İşlemciyi çıkarıp tekrar taktınız mı?

muhtemelen tekrar heatsink'i taktığınız sırada termal pastayı iyi süremediniz, veya bulaştırdınız cpu'nun pinlerine falan.
*anakartı yakmış olmanız çok olası değil (ancak anakarta macun bulaştırmış olmanız olası)
*cpu'yu yakmış olma ihtimaliniz az olsa da var (ancak genelde cpu boot ederken yanacak kadar ısınmaz)
*büyük ihtimal bir yere macunu bulaştırdınız. cpu'yu düzgünce çıkartıp her parçaya (anakart dahil) bir şey bulaşmış mı diye bakın.

benzer bir durum benim başıma 4 ay önce geldi, cpu'yu taktığım kısıma macn bulaştırmıştım az da olsa, 1 saat boyunce ince ince temizleyip taktım. şu anda çalışıyor düzgünce.

Anakarttaki pinleri eğmiş olabilirsiniz. Bir kontrol edin. Kolay kolay işlemci ve anakart yanmaz. İşlemci belli bir değerin üzerine çıkınca zaten bilgisayar otomatik kapanır. pin eğilmişse anakartınızın teknik servisine götürün genelde ücretsiz hallediyorlar.

Anakarttaki pinler eğilmemiş, termal pasta sağa sola bulaşmamış. Eski fanla çalıştırmayı denedim, yine kar etmedi.

Ben bilemedim bu işi :(

anakartın pilini çıkarıp takmak çözüm olabilir mi? Yanlış bir girdi gitmiş olabilir diye söylüyorum. Ya da çok pis sallıyorum.

Anakartın pilini çıkartıp taktıktan, işlemci ve yuvasının üstüne basınçlı hava tuttuktan sonra bilgisayar canavar gibi çalışır oldu.

Thermaltake Silent 775D CPU soğutucu kullanıyorum. İşlemci sıcaklığı ortalama 20 santigrad derece düştü.

Tavsiye ederim, ancak montaj esnasında dikkat!

adam gibi calisan gps'i ve navigasyon uygulamasi olan bir telefon.

tişörtünün içinde falan görünmeden takılabilecek ufak bir çanta al, pasaport ve paranı koymak için. hayvan gibi sırt çantasıyla dolaşılmıyor hep, sırt çantası gibi bişey alabilirsin kısa süreli geziler için. gpsli telefonun var mı bilemem ama iyi ve kullanışlı bir harita şart, atlas gibi kocaman bişey değil tabi. ufak bi sözlük olsun yanında, bakkalda çakkalda lazım olur. marketten falan alınacak bişey taşıma yanında. bi de minik bi yastığın olsun trenlerde falan beli ağrıyor insanın. en konforlu ayakkabını götür, bi açık bi de kapalı ayakkabı yeter. yağmurluk al, şemsiye bile olabilir. mayonu da al yanına. bira-şarap açacağı makası bıçağı falan olan bi çakın olsun. kendin yeme içmeyi ayarlıyacaksan termos, bardak vs olabilir. fotoğraf makinası için pil şarj aleti, ekstra hafıza kartı, gezi günlüğü, aklıma gelenler. checklist yazacak kadar deneyimli olmasamda bana zorluk çıkaran şeyleri hatırladığım kadarıyla yazdım. tek basına gitmek ne kadar eğlenceli olur bilmiyorum bence ne kadar çok kişi o kadar eğlence, belki internetten o tarihlerde aynı yerlere gidecek birilerini bulabilirsin. boş şanslar ve iyi eğlenceler.

anladığım kadarıyla urban yapacaksın bu backpacking işini (türkçeyi zktik). önce şu ayırabileceğin mini bütçeni de bir yazsan süper olur.

urban mekanda çadır kurmaya kamp alanları dışında izin yok. kamp alanları da ücretlidir genelde, en ucuz hostelin yarı fiyatına gelir ama aman aman bir tasarruf bekleme. öte yandan çift kişiliği bırak tek kişiliği bile fevkalade ağırdır çadırın, çok gereksiz bir yük etmiş olursun kendine, en kötü ihtimalle orada kiralayabilrsin, daha ucuza ve daha az zahmetliye gelir. uyku tulumu ve mata itirazım yok, gerçi tulumu sağlam bir battaniye ile de değiştirebilirsin, tren garı vs evsizlerin bulunduğu mekanlarda geceyi geçirebilirsin. ha tek başınayken tavsiye eder miyim hayır, ukraynanın bu konuda güvenliğine dair bir fikrim var mı o da hayır.

prensipte backpackini 15 kg altında tut, pratikte 10 kg civarı olsun max. bu içindeki yemek stoğu, suyu vs dahil değilken. içine 3er üst 2 alt giyecek, yine o miktar iç çamaşırı, işte havlusu püreli ilacı çakısı falan filan en elzem ne varsa koyacaksın. yine urban yerde ateş yakmak yasal değil bildiğim kadarıyla, kendim pişiririm muhabbetine girmek istemeyebilirsin, o yüzden ona göre ekipman da taşıma boşu boşuna.

gps olayına hiç lüzum yok, harita okumayı biliyorsan ve şehirden çıkmayacaksan tourist informationdan alacağın harita ve göreceğin landmarklarla rahatça idare edersin. bilmiyorsan da al sana oryantasyonunu geliştirmek için fırsat :)

önce bir tourist guide edin gitmeden, ne yapacağım diye kabaca planla, bütçe aralığı çıkar kendine. bu illa o plana uyacaksın anlamında değil, kabaca fikir edinmen için.

bunlar genel olarak söyleyebileceklerim. ama gidip görmüş arkadaşlar eminim daha spesifik fikirler verecektir.

*genel malzemeler:
*çanta
*çadır
*uyku tulumu
*mat
*ayakkabı (trekking ayakkabısı tercihen gore-tex)
*2-3 çift çorap
*bir kaç çift t-shirt, short
*nalgene (kırılmaz su matarası)
*termos bardak

kişisel bakım, hijyen:
*diş fırçası ve macun
*ıslak mendil vs vs
gerekliyse lens kabı, suyu vs, kadınlar için diğer hijyen malzememeri, işin düşecekse condom
*en basitinden ilk yardım gereçleri (sargı bezi, bant, dezenfektan vs vs)
*kan grubunun, adının ve uyruğunun yazılı olduğu, tercihen ingilizce veya o ülkenin dilinde bir kart (kaza anında kolay bulunabilecek bir yerde)

*gps-navigasyon cihazı (avrupa kentlerinde çalışabilecek)
*kağıt-kalem (en gerekli şeylerden)
*gideceğin yerin gez rehberi (elektronik şeylere çok güvenme)
*dili çok iyi bilmiyorsan turist sözlüğü (günlük kullanıma uygun cümle kalıplar içerir)


ilk etapta aklıma gelenler bunlar.

Ne olursa olsun bir pusula al yanına. "Lan navigasyon aletleri var ne pusulası" deme, sonra pişman olma. Harita okumayı bilen bir yakının varsa (subayların çoğu iyi kötü okur) harita okumanın temellerini öğren ve gideceğin yerin fiziki haritasını al, özellikle dağ tepe yürüyerek gezeceğim, köylere gideceğim dersen.

almayı düşündüğün giysilerin yarısını, paranın iki katını al

olmuyor malesef. bazı çakma yamalar var onlarda sadece basic uyarı mesajlarının dilini değiştiriyorlar. dil kurulumla geldiği için ing.windows cd bulman gerek.

windows vista ve 7'de dil paketi dosyası ve aktivasyon ile oluyor o işler. mesela bir windows vista türkçe yüklenmiş, eng dil paketini yükleyerek ve registry'den gerekli düzenlemeyi yaparak bir sonraki restart'ta ingilizce olması sağlanabilir. bunun legal yolu, eğer daha düşük bir versiyon sahibi iseniz windows ultimate'e terfi etmekt -yüz küsür dolar ödeyerek- böylece istenilen anda windows dilini değiştirebilmektir. öteki türlüsü de registry patch falan yapmaktır ama sakata gelme ihtimali var.

microsoft'un sitesinde ucretsiz olarak mui paketleri mevcut, download bölümünde araştırın, oluyor yani olmuyor değil.

dil paketlerinin olduğu bir sayfa bulmuştum ama orada da ingilizce harici diller için mui paketleri vardı.

windows xp icin turkce->ingilizce donusumu mumkun degil.

doğrudur standart olarak masaüstü bilgisayarlarda kablosuz ağ adaptoru bulunmuyor. bu nun için dahali olarak bilgisayara parça takılabileceği gibi usb olan pratik çozumlerde var ..

şu an tüm tekno marketlerde bulabileceğin

AIRTIES WUS300 125 Mbps Wi-Fi USB STICK+DUCK 39 dolar

ama daha iyi bağlantı yakalamak istiyorsan

LINKSYS WUSB100 KABLOSUZ USB ADAPTÖR(RangePlus) 32 dolar (sanal alışveriş sitelerinde bulabilirsin)

Linksys daha mı iyi? Daha ucuz olmasına rağmen?

enteresan ama öyle herzaman pahalı olan iyi olmuyor sanırım airties'in pahalı olma nedeni masaüstüne uzanan bir uzatma kablosu olması. hepsiburdada iki ürün içinde yorumlar var karşılaştırıp işine yarayanı alabilrisin bence herkesin ihtiyaçları farklı sonuçta

valla etrafımda kimse yok, bi de soramam ya ben öyle, ver parasını neyse al geç

hmm, kasayı açmak gerekecek yani, elimde kalmasa bari ;)

1) doğrudur.
2) seçeceğiniz markanın sisteminizle uyumul olması gerekir: örnek olarak eğer ki sizdeki sistem 64bit'lik işletim sistemi ise, size bu duyuruda önerilen AIRTIES WUS300 125 Mbps isimli ürün çalışmayacaktır. çünkü bu ürünün 64bit sürücüsü yoktur ve eğer airties'ın sözüne güvenecek olursanı olmayacaktır da.

yani diyeceğim odur ki, elinideki sistemi bilin, alacağını parçayı da ona göre araştırıp alın. 64bit sistem ise parça alıp da sonra "bu yüklenmiyormuş ya" deyip üzülmeyin. mesela kimse bana AIRTIES WUS300 125 Mbps'ı 64bit sürücüsü olmadığını söylemedi satın alırken...

bir de bu card reader girişi var, gayet cehula bi soru olabilir gülmeyin, oraya bu wireless adaptör takma imkanı yok mu, sanki usb ye nazaran daha aklı başında duruyo o yuva orda

peki, kasayı açıp pci kart takıcam, en iyisi o sanırım

powerpoint diyesim var ama?

powerpoint dosya da açmıyor office bunu. bahsettiğim hatayı veriyor.

dosya çok özel şeyler barındırmıyorsa upload edebilir misiniz bir yere?

sorunsuz açıldı. gösteri olarak kaydedip upload ettim bi öyle deneyin. linki mesajla atıyorum.

değişik power point versiyonuyla kaydedilmiştir sizdeki dosya. muhtemelen -emin değilim böyle olmayabilir de- doya daha yeni ppoint sürümüyle hazırlanmıştır ve sizdeki ppoint de görece daha eski sürümdür, o sebeple açamamıştır diye düşünyorum.

yeni ofis sürümü alacaksınız seve seve... tekrardan para vereceksiniz...

denemedim ama işine yarar bence..
addons.mozilla.org

ayarlarından anasayfa seçilen yerine, iki sayfayı da aralarına virgül koyarak yazmak.

ayarlardan anasayfa yerine geldiğinizde araya | koyarak yazmak. mesela

anasayfa: google.com|sozluk.sourtimes.com şeklinde. ayrıca 20-30 tane bile homepage tab'in olabilir.

bir diğer yöntem de şudur; homepage yapmak istediğin sayfaları değişik tab'larda aç, tools > optiopns > homepage seçim kısmında "use current pages" ı seçmen. o anda hangi tablar açıksa hepsi otomatik homepage yapılır.

tüm windows sürümlerini denemiş biri olarak, hele birde vista kepazeliğini gördükten sonra kesinlikle xp sp3 derim.

98 kadar stabilini kullandığımı hatırlamıyorum. ha o da sıçışlardaydı ilk başlarda ama sonra sonra kendine geldi.

xp sp3 derim şahi görüşüm doğrultusunda. vista sp1 de onu geriden takip ediyor.

win7 de çıktığı zaman iyi olacak gibi ama, RC sürümünden ben çok memnun kalmadım, USB external'larımla ilgili performans sorunları yaşıyorum vs vs. xp eskidir ama güzeldir, klasiktir, candır.

vista'yı seven pek yoktur ama çok fazla beklenti içerisinde olmadan kullanılırsa vista iyidir aslında. Ama yine vista yerine xp sp3'ü tercih edenler çoğunlukta diyebiliriz.

(bkz: 2009 yılında windows xp kullanan cahil)

XP SP3 iyidir guzeldir, ama iyi bir sistem ve Vista ile oyun oynamak da bir baska guzel, malum DX10 avantajlari.

win xp sp3 ama duyumlara göre ilerleyen günlerde win7 ile durum değişecek.

windows 7 süper geliyor. ama şu an için xp sp2. tabii kullandığınız programlarla ve oyunlarla alakalı. sp3 bana sorun çıkardı ve ben de onu yok ettim.

xp, vista, 7 arasinda secim yapmam gerekirse 7'yi secerim. hala ilk cikan betayi kullaniyorum ve henuz format atmadim. 6 ay oldu mu ben bunu yukleyeli onu bile hatirlamiyorum.

7 beta hali ile ilgili dusuncem bu yonde. varin gerisini siz dusunun.

(bkz: windows 98 se) 10 dakikada kurulabiliyordu. bilgisayar çok hızlı açılıp kapanıyordu. driver sorunu sıfır düzeydeydi. tek gıcıklığı meşhur mavi ekranlardı.

hisarı geçince hemen yanında bir mekan var, boğaz manzaralı. fiyatları da orta karar.
ismi bir gemi terimi ama hatırlamıyorum.
edit: pruva olabilir.

(bkz: mavi balık)

illa kebap demezlerse kireçburnu set balık derim ben

bebek otel restoranı olabilir.
les ottomansın restoranı olabilir.

Boğazda kebap zor bulunur, mekanlar balık yapar daha çok.
Ulaşım sorun değilse Rumeli Feneri'ndeki Barınak'ı şiddetle öneririm. Anadolu yakası ise Poyraz'daki mekanlar da olur ama Barınak candır. Amasra usulü midye var, karidesli salata var, soslu uskumru var.. İstavrit var, tekir var.. Offfff..

sonuc suada'da suda kebap oldu, gayet de guzel oldu. tavsiyeler icin tesekkurler.

olmaz mı hocam var tabi böyle şeyler. hatta bende biraz kasarsam duvarın arkasını görebiliyorum bunu yapınca iki kilo veriyom ama. bu aralar çok yaptım galiba bu işi şu an 14 kiloyum.

edit: dinciye selam bu arada.

sadece düşünürek böyle bir şeyin gerçek olup olamayacağını anlamanız lazım, sence mantıklı birşey mi bu ,kibrit çöpü ve zayıflama?

edit: dinciye selam söylemeyi unutmuşum.

temassız derken telekinesis gibi bir şeyden mi bahsediyoruz?

inanmıyorum ama rahipler hakkında bir sürü hikaye var belki burdanda duyan olmuştur diye bekliyorum.

evet telekinesis hani bu syların yaptıgından:)

telekinesis diye bir şey var ama bunlar hiçbir zaman kanıtlanamaz. zaten böyle bir şey gerçekten olsa, e2 dahil bütün kanallarda görürdük. ve bu insanlar minyon dolarlar kazanırdı.

Aslında bu konu daha önce de tartışıldı ama aramaya üşendim. Neyse Amazing Randy diye bi eleman var herhangi bir özel gücünü kontrollü bir ortamda ispat edecek kişiye amazing randy 1 milyon dolar veriyor. Bi ton eleman başvurmuş bu ödül için Randy hepsini göt edip yolluyo. Youtube da bulabilirsiniz bu videoları. Yani eğer adamın böyle bi gücü olsa ilk oraya giderdi...

böyle bir şey olsa hala mışlarla mişlerle mi anlatılırdı bu olay?
bir de öğretmenim ben deyip sonra da bunları anlatmazlar mı.

lars ulrich bozuk parayı duvara koyup bagetlerle vurarak duvarda sabit tutuyormuş...

boot.ini bozulmuş olabilir. eğer hdd sata ise kurulum cd sinde sata driver olan bir kurulum cd si deneyin.

hdd'de sorun olmadığını biliyorum demişsin, ama format atmaya çalıştığımda hdd görünmüyor demişsin.

format atmak için dos altından "format c:" falan mı kullanıyorsun? hddyi bağladığın başka pc'de tekrar formatla ya da gparted live cd kullan, sistemi gparted cd den boot et öyle bak.

bir de vista "boot.ini" kullanmaz, vista boot loader diye ayrı bir olayı vardır onun, hdd'yi başka bir yere bağlayıp easybcd ile vista boot loader'ı onarabilirsin.

nikerunning.com a bakabilirsin. hoş modeller var. ben de doğumgünümde ordan almayı düşünüyorum.

www.megagames.com

game fixes kısmından bulabiirsin sanırım.

gamcopyworld'de mass effect sayfasında game fixes diye bir link olması lazım. bu oyunun crack'i gamecopyworld üzerinde değili başka bir sitede, gcw oraya link veriyor.

m0001.gamecopyworld.com

bu sayfada game fixe diye bir link var üste doğru, o da buraya yönlendirir. gf.wiretarget.com

bu fixlerden bazıları düzgün, bazıları değil deneyip göreceksin. cracklerden bazıları tam çalışmyor, o zaman galaxy map falan kayboluyor vs vs. en sonunda da texture'lar nanay oluyor. düzgün çalışanda sorun olmuyor kaymak gibi, dene sen.

not: üşenmedim baktım bendekine, gf.wiretarget.com crack'i en düzgün çalışanı.

teşekkürler 73727 süper oldu. taş gibin çalışıo artıkın :)

dıştakini ve içtekini ayrı ayrı birleştirirsen sorun olmaz.

iş görür

en içteki bakıdan akımın diğer kablodaki en içteki bakıra geçmesi yeterli gibi gelior bana. dıştaki teller değmesin ona dikkat. bir de o bakırda akım vardır, elinle sıkma bence. düşük bir akım olsa da kaşındırıyor.

Uydu kablosunun ucunda connector yok mu ?
İç kısımda bulunan tel ile dış kısımda bulunan tellerin birbirine temas etmemesi gerekiyor eğer temas ederse ya cihazdan bir uyarı verir ya da cihaz çalışmaz (modeline göre). Ayrıca yayın alabilmen için de uydu alıcısının arkasında bulunan Lnb girişinin içine kablonun iç kısmında ki tekli telin dış kısmına da kablonun orta yüzeyinde bulunan çoklu tellerin temas etmesi gerekiyor.
Son olarak kablon kısaysa Alıcıyı ona yaklaştır. (dağ sana gelmezse.....)

Son not : Sorununu çözmüşsün. boşa yazdık desene ama kalsın yine de silmeyeyim.

dıştaki ile içtekini karıştırma diğer arkadaşların dediği gibi. birbirlerini nötrlemesinler.
ancak şöyle de bir olay var; elinle ya da pense ile ne kadar sıkı yaparsan yap; elde ettiğin sonuç bir "soğuk bağlantı"dan öteye geçemeyecektir. bu yüzden parazitlenmeye karşı hazırlıklı ol.
bunu yenmek için ya lehim ya da ayrı bir aparat (konnetktör, çevirici) kullanmak zorundasın.
az uğraşmadım zamanında dial up modem kablosu ile ;)

cevaplar için sağolun

burda muhim olan husus makara sistemi degil gibi geldi bana , duvara bir adet bolt cakarsin bu da sistemle ayni isi gorur cunku kendini asagi atamazsin ki cok hizli inesin , inis icin atc , sekizli , riverso , pursik bir sey kullanmak durumundasin ve inisin hizini bu kullandigin aletlerden biri belirleyecek.bence en hizlisi emniyet kolonu filan giymeden cunku vakit kaybi , duvara sabitledigin iple , ellerine bir cift eldiven gecirip komando sitili kendini asagi birakmandir , nacizane gorusum boyle, eger hiz diyorsan.

hız açısından mantıklı evet ama, bana iniş kısmında az uğraştıracak bir şey lazım. Deprem anında ip üstünde olmak nasıl hissettirir bilemiyorum, yine de bir frenli makara sistemi düşünüyorum içten içe.

godless commie diyor ki: "rappelling ekipmanları ile bu çok rahat çözülür, ama her ne olursa olsun, binadan çok hızlı kaçmayı gerektirecek kadar büyük bir deprem esnasında binanın dışında armut gibi sallanmak işime gelmezdi; düşen çatı parçaları var, patlayan camlar var. o anda ipin üzerine bir şey düşme ihtimali var, yani ip koparsa, aşağı düşmek var. Yangında böyle bir tahliyeyi anlarım, ama depremde benim aklıma sığmıyor."

teşekkürler, tam kafamdaki bu evet, bizim kulüp topluca alırken bir tane de ben isteteyim.

patlayan cam veya benzeri risklerin ben de farkındayım. sadece apartman çok eski ve yatak odamın yakınında cam yok ve 3. kattayım. atlamak için yüksek ama hızlıca inmek için uygun bir yükseklik gibi geliyor bana. binanın ne kadar çürük olduğunu ise şöyle anlayın, makul depremden kurtulma yöntemleri yerine bunları düşünmeden duramıyorum. o kadar güvenilmez bir bina.

iyi de deprem anında binadan kaçmayı gerektirecek tehlike binanın çökmesi değil mi? son derece hazırlıklı da olunsa bu tertibatın gece uyurken olan bir deprem sırasında işletilmesi için gerekecek sürenin min. 60 saniye süreceğini düşünüyorum. o zaman da geçmiş ola gibi geliyor bana. 1999'da yıkılan binaların çoğu ilk 20 sn. içinde yıkıldı zira. binaya taklıacak bolt da binayla birlikte çökecek çünkü. yok bina çökmüyorsa yürüyerek çıkmak varken camdan atlamak niye?

chill out

anydvd?

anydvd den de randıman alamadım ben. onuda kullanmıştım.

anydvd + nero recode.

randıman alamadım derken, kopya kaldırmada etkisiz mı kalmaya başlıyor artık demek istediniz?

olur. hem de bu gerçeği uygulama esnasında acı içinde öğrenirsiniz.

parmagın ucundayken hafifce baskı yapıldıgında kolayca terse dönerse düzelmiş olur.. yok dönmüyosa zaten düzdür..

ters yaksanız zaten gözünüzde durmaz. kontakt lens yandan bakarsanız şu biçimdedir:

|)

yani göze temas edecek kısmı | olan tarafı, ) da dışarı bakıyor.

lensin kenarında ışığa tuttuğunda görebilceğin küçük harfler olur, ona göre anlayabilirsin tersini düzünü. misal "s" harfi, "b&l" gibi. bunları ters biçimde görüyorsan lensin terstir, diğer yüzünü çevir tak. normal "s" ise sorun yok. ilk bakışta harfleri göremeyebilirsin, lenin ortasında değil de çanak kenarlarında diyeyim, orada olur harfler.

olur. bazı lensleri ışığa tuttuğunuzda belli belirsiz 123 yazılmış olarak görürsünüz. o şekilde görüyorsanız lens düz demektir.

gozunde efendi efendi duruyorsa duz takmissindir, katlaniyorsa ya da cikarin beni burdan modundaysa ters

ya ben byaa elimde ters döndükten sonra düzeltmeden takarım hiç de bir şey olmaz. ben de mi problem lenste mi? yeri gelmişken.

(bkz: şaşkınlıkla izliyorum)

lensin markasına göre de değişir. bazı lenslerde ters düz olmaz bildiğim kadarıyla.

Parmagindayken duz oldugunda kenarlari yukari isaret eden bir kase gibi olmali sekli. Ters oldugunda ise kenarlari yanlara isaret eder. Resimde de gostermeye calistim.

Kendi lensini bir iki kere ters-duz et. Aradaki farki gormene yardimci olur.

img528.imageshack.us

rahatsız eder, ama takabiliyosanız görmenizde sorun olmaz. tersi düzü anlamak için şöyle bir gözünüzün hizasına kaldırın fazla yayıksa ters dönmüştür.

Avcunuza azcık solüsyon dökün lensi koyun, pıt pıt vurun. o düzünü bulur kendiliğinden.

Ters takılmış lesne yakından bakarsanız gözbebeğinizin üstünde büyüyüp küçüldüğünü görebilirsiniz, düz lenste böyle bir şey olmaz. wpi'nın anlattığı olayla alakalı olableceğini düşünüyorum.

herkese özellikle wpi'ye teşekkürler.. :) resmen deneme yanılma yoluyla buldum düzünü;
taktım baktım acıtıyomu, batıyomu evet, hoop değiştirdim. tabii hoop bölümü o kadar da çabuk olmadı nede olsa daha yeniyim bu işlerde :) şimdi tek sorunum lensi daha bana yabancı olması. ona da alışırım heralde :)

güzelcene masada oturun, masa lambasını çekin. masa lambasının bol ışığı altında lensi güzelcene solüsyonla yıkayın. sonra lensi ışığa yaklaştırarak tersini düzünü anlayabilirsiniz.

biraz gözünüz alıştığında lenslerin ters ve yüzleri olduğunu göreceksiniz. kesim şekilleri vardır. kenarlarından belli olur.

ayrıca bazı markalarda üzerinde yazılar da vardır. burdan da ayırt edebilirsiniz.

ilerde çok feci alışacaksınız buna. olur orda burda düşerse gözünüz kapalı tersiymiş düzüymüş tereddüt etmeden saniyesinde yerine takacaksınız.

ters takarsan atar o kendini. FOCUS marka kullanıyordum. gözlüğe geri döndüm ben.

anakartın fotoğrafına baktığımda 2 adet ram bellek yuvasının olduğunu görüyorum. Dolayısı ile eğer 4GB destekleyecekse dediğin gibi 2+2 takmayı gerektiriyor olabilir. Anakartın kitapçığında bu konuda gerekli bilgi yer alır aslında. Bununla birlikte taktığın bellekler anakartın desteklediği bellek listesinde yer almayabilir belki?

ben derim ki anakart kitapçığına bak.

bios firmware uğdate yaptınız mı? genelde bu tür sorunları çözer firmware update.

@vampir akrep, anakart kitapcigi bende degil aslinda, 4gb oldugunu netten okudum. ama dediginiz gibi istemeyi dusunuyorum.

@raj bios firmware update yapildi, bilgisayari satin aldigim yerde ilk defa bu problemle karsilasmistik. 1+1 i uygulayan ilk yer orasi.

asus a mail atmayi dusunuyorum, umarim bu da bir cozum olabilir. tesekkurler yardimlariniz icin.

* sata kablonuzu değiştirin
* bios'a firmware update yapın.

ikisini de yaptım, ama malesef halen aynı problem. "A Disk Read Error Occured. Press CTRL+ALT+DEL to restart"

sorun kasanın güç kaynağındaymış. kasadaki 350watt PSU yetersizmiş. dolayısı ile 700W OCZ PSU aldım, sorun düzeldi. teşekkürler tekrar.

netbook'lardan çok şey beklemeyin, hele hele hd performansı hiç beklemeyin; grafik işlemcileri düşük saat hızında çalışır (pil ömrü uzasın diye) ve ram'leri sistem ram'iyle paylaşımlıdır. asus netbook var evde, kardeşim kullanıyor (1.6ghz), dvd ripleri izliyor ancak hd rip izleyemiyor.
640x480 dvd rip'leri izlerken sıkıntı yaçamazsınız ancak 720p hd-rip'lerde frame atmalasına alışın.

netbooklar değilde 12"lik notebooklarda iyi

(bkz: #13957588)

teşekkürler cevaplar için. yalnız 12" notebooklar çok pahalı yahu, ah imkan olsa da onu alsak...

bu netbooklarda bi de performans modu oluyor. ona alınca 720p'leri sorunsuz izletebiliyorlar diye biliyorum. (1.6 atom işlemcili olanlar)

düşündüğün fiyat nedir bilmiyorum ama ben senle aynı düşünceler ile bunu aldım forum.donanimhaber.com hd rip izliyorum mutluyum.

Kullanacak her daireye hız limiti koyulmazsa bir daire tüm bant genişliğini de kullanasbilir download'a abanıp, o zaman diğer dairelerde google bile açılırken kasılır. Pek işe yarar bir yöntem değil yöneticinizin aklına gelen şey...

yasallığı pek takmamakla beraber , yasal olmadığını da söyleyeyim, bu arada vdsl için yeni modem gerekeceğinden o modemde bantgenişliği sınırlama özelliği olursa ya da (bkz: qos) benzeri bir özellik o zaman sorun olmaz.

iki tane bağlatırsanız rahat olur gibi sanki, daire başına da 17ytl düşer; çok büyük bir meblağ değil...

valla ortak kullanım durumlarında sınırsız interneti bulan adam elbet abanır yani. bir kişi bile sömürmeye başlasa ondan sonra milletle papaz ol. modemden falan "toplamda şu kadar eşit parçaya dağıt" gibi bir şey olmayacaksa sömürülür o bağlantı. dağıtma imkanı olacaksa da 32/20 olur zaten.

siz "yok ağa ben almayayım" diyin;
1. yasal değil.
2. online oyun oynamaya gelince ping'leriniz 500-700'ü görürse mutluluktan ağlarsınız, yoksa 1sn falan görürsünüz bence. ping-latency öyle tavan yapar.
3. yasal değil.
4. biz türk'üz, apartmanda biri torrent'e abansa, -ki bir hıyar mutlaka abanır, -ben olsam abanırım-, inen torrent başına simultaneaus connection'u 300-500 falan yaparım, qos falan da fayda etmez, bütün bant genişliğini sömürürüm.
5. router'i kim idare edecek, sizin daireye bağlantı nasıl gelecek? her daireye 1 lan kablosu girecek ise eve 2. pc aldığınızda ne yapacaksınız, wireless ve laptop kullanmak istediğinizde ne yapacaksınız, başkalarına bağımlı hale geliyorsunuz.
6. apartmanda azıcık bu işlerden anlayan biri varsa qos ile oynayarak da bandwidth'i kendine ayrıcalık verecek biçimde ayarlayabilir.
7. network güvenliği diye bir şeyden bahsedemezsiniz.
8. yasal değil.

bence çıkıntılık yapıp "yok aga ben almıyorum" diyin, pişman olmazsınız.

istanbul'daysanız yazıcıoğlu tarafına gidin, içeri girip 2-3 katlardaki notebook tamircilerine durumu anlatın. bu adamların ellerinde 10-20 değişik laptop markasının ölü notebookları bulunur ve gerek duyunca bunlardan parça söker, sizinkilere takarlar.

o dediğiniz beyaz parça, tuşa bağlı bir parça benim hatırladığım kadarıyla, yani klavye'nin değil tuşun parçası. o sebeple gidip bir bozuk bir asusun klavyesinden X söküp sizinkine takarsanız olacaktır, hatta herhangi bir tuşu söküp, harfi silip, üzerine X sticker ı da yapıştırarak başarılı sonuç elde edersiniz.

bilgisayariniza keylogger yuklenmis olabilir gizlice. yazilanlari kaydedip, daha onceden belirlenen e-mail'e gonderenleri, belli zaman araliklarinda ekran goruntusu alanlari bile var bu programlarin.

yapani nasil bulursunuz bilmiyorum da, bilgisayara saglam bi format atmakla okunmaktan kurtulabilirsiniz.

mümkündür, aklıma geen 2 makul açıklaması var,
-keylogger yüklüdür,
-biri sizin bilgisayarınıza girip konuşma geçmişinizi okuyordur.

öncelikle,
-keylogger veya benzeri bir malware sizde yüklü mü ona bakın, silin, temizleyin, adamakıllı bir firewall yükleyin ve o firewall'ın neye izin verip vemediğine dikkat edin.
-msn kayıtlarınızı silin, silmek istemiyorsanız msn plus yükleyin ve msn konuşma kayıtlarınızı şifreleyin.

kimin yaptığını biraz zor öğrenirsiniz, o sizin hayal gücünüze kalmış. biri gelip sizin pc nin başına geçip okuyorsa yakınınızdan biridir, eğer biri size remote control ile bağlanıyorsa da bilemiyorum. böyleyken böyle

bi antivirüs programıyla taratın güzelce. firewall programı yüklemeniz elbette en güzeli olur. hatta tavsiye de vereyim comodo. bunlar dışında o bilgisayara sadece siz oturuyorsanız güvenmediğiniz birisinden gelen hiçbir dosyayı, programı açmayın ya da adı sanı duyulmamış bir siteden program indirmeyin. sadece bu son dediğimi yapsanız bile %99 güven içinde olursunuz. ayrıca nolur nolmaz tüm şifrelerinizi de değiştirin.

edit: deveye hendek atlatmak yapanı bulmaktan daha kolay olur. bence kim yaptı ettiye takılmayın bu saatten sonra.

eğer keylogger gibi bir durum varsa büyük ihtimalle ya bir yakınınız tarafından elle yüklenmiştir ya da size msn'den "bak ne güzel program" gibi gönderilmiş, sizde açmışsınızdır. keyloggerlar herhangi bir küçük oyuna ya da ıvır zıvır programa iliştirilebiliyor. öncelikle şüphelendiğiniz kişilerden gelen dosyalarınızı kontrol edin. klasör seçeneklerinden bilinen dosya uzantıları gizle seçeneğini kaldırıp *.mp3 uzantılı dosyaları bile gözden geçirin. zira arkadaşlarımın bilgisayarların gayet mp3 ikonlu .exe dosyalarına bile şahit oldum.

bunun dışında temiz bir formattan hemen sonra kuracağınız bir antivirüs (nod32 tavsiyemdir) ve eğer altından kalkabilirim diyorsanız firewall (comodo ya da zonealarm) sorununuzu kökten çözecektir. kimin yaptığını öğrenmek içinse yapabileceğiniz tek şey msn konuşmalarınızda şüphelendiğiniz kişilere yem atıp napıcaklarını beklemek/izlemek olabilir.

sen format at kurtul bu i$ten. key logger'ı adam yüklemi$se ip'ini de almı$tır. yani silsen de o seni gelir bulur. bazı solucan virüsler var hiç çıkmıyor. sen format at. kesin çözüm.

Eğer internete aynı ağdan girdiğiniz insanlar varsa, onlar msn sniffer programlarıyla yazışmalarınızı görebilirler.

@edge-nabby, aynen söylediğin gibi aynı ağ üzerinden bağlanıyorum,yani şüpheliler aynı ağda olabilir. Bu msn sniffer programının çaresi nedir ?

(bkz: #12512931)

Sniffer programının çaresini bilmiyorum. Tabi konuşmalarınızı şifrelerseniz göremezler. Sanırım gsgsgsgsgsgsgsgs'nin dediği olay şifreleme olayı. Ama 2 tarafta da yazılımın yüklü olması gerekir. Önemli bi şi konuşacaksanız şifrelemeniz gerekir ya da en kolayı yüzyüze konuşun yaw :D

www.eksiduyuru.com

sakarlık başa bela :) aynısını ben de yaşadım ama benimkinin zaten garantisi bittiği için kadıköyde bi yere götürdüm, anakart hasar görmüş demişlerdi bana, şu anda tam hatırlamıyorum ama 150 veya 200 ytl tutmuştu.

hey masallah 200 ytl hehe.

ebay'de power jack (adaptorun ucunu soktugum yer) 5-10$. bizde 70 ytl bir sitede. ebayden alicam babam yerine takacak, eski elektrikcilerden.

200 ytl, yazik gunah yemin ederim..zaten laptop alip yeni, parcalayip satsan 10 milyara satilir sanirim

şunu yapıyorsunuz, cahili oynuyorsunuz.

"bu şarj etmiyor" diyip veriyorsunuz garanti servisine.
onlar da beyefendi bunu kırmışsınız diyecek gibi olurlarsa "neyi kırmışım?" diyorsunuz, sonra gösterdikleri yere bakıp bakıp anlamayıp, "lan ben orayı nasıl kırayım arkadaşım? piskopat mıyım?" diyorsunuz ve zeytinyağı gibi üste çıkıyorsunuz, "sen bir de beni suçlayacaksın ha? boktan şarj girişi yapıp bana bok atıyorsun ve sorun kalmıyor öyle mi?" diye iyice depreşiyorsunuz.

başarılı oynarsanız garanti kapsamında tamr ettirip rahata eriyorsunuz. benzeri zeytinyağı taktikleri teknik servislerde başarıyla uygulanmıştır defalarca. cahil, bilmeyen mağduru oynayın, rahata erin.

Benzer zımbırtı için Asus yetkili servisine 220YTL ödedim, ancak alet benim değildi ve yeni olduğu için garantisi baya vardı. Yani mecbur servise öpüldüm. Düşürdüğüm için garantiyi de zorlamadım. Sonra kendi cihazımı da düşürdüm, ses çıkışları ve usb içeri göçtü, ses gitti falan. Aynen "anakart çatlamıştır" hikayesi ile 200YTL civarı fiyat aldım 4-5 bilgisayarcıdan. Sonra sinirlenip giriştim alete, içini açtım, sıkıntılı yerin anakart ile alakası olmadığını gördüm. Gittigidiyor'da benim cihazın parçalarını satan birisinden 20YTL (ebay'da 10USD civar karşılığı bozulan küçük kartı aldım, taktım ve eskisi gibi oldu. Yani laptop tamir eden yerlerin default tespiti "anakart çatlamıştır"dır, sakın kanmayın. Dizüstü içi açmak göründüğünden kolay, hatta google yardımı ile resimli döküman bulunabilir, çok faydası dokunur.

konuyu saglama baglayalim da ileride belki insanlara lazim olur:

yukaridakilerin mesajlarindan da anlasilacagi uzere ve benim yurtdisi sitelerindeki arastirmalarimdan gorduklerim; bu tur bir sorunun yetkili servisteki tek cevabi: "abi anakart komple degismeli" turunden bir sey ve bu sadece bize ozel degil, evrensel (eh insanoglu cakal tabi, gerek abd de gerek avrupada hep ayniymis)

cok basit bir islem netten gordugume gore. siz siz olun elinden is gelen elektrikden anlayan bir tanidiginiz varsa 20 ytl ye parcayi alip ona taktirin.

bir de sakarlik etmeyin, bos yere basiniza is acmayin

eğer tıkırtılarla beraber, bir yerlerden su akıyormuş gibi sesler de geliyorsa; büyük ihtimalle buzdolabının dondurcu kısmı arıza yapmıştır.
duvara çok yaklaştırdıysanız ya da arkası nispeten sıcak bir yüzeye bakıyorsa, bu sorun sıkça tekrarlanır.

kompresor hararet yapiyor olabilir

10 yasin ustundeki buzdolaplari yavastan oflamaya puflamaya basliyor, @punkertifo'un dedigi gibi su koyveriyorlar. bu kadar erken basladiysa oflamaya, ters giden bi$i vardir. etrafinda firin, ocak gibi seyler olmadigindan emin olun.

eger su yeni tip buzdolaplarindansa (buz hazneli mi, kendini temizleyen mi ne), korkmayin buz kiriyordur. annemde var, hoplayip zipliyordum ki boyle dedi.

tahminen
servis gelir bi ses yok der. baya bir uğraşırsınız en sonunda bakmaya razı olur. bir şeyler yapar eder düzeltir mi düzelmez mi bilinmez. düzelmezse daha yetkili kişilerle muhattap olmanız gerekebilir. en sonunda hiçbir şey yapılamazsa da servise gönderilecek olursa size teslim süresi yasal olarak 30 iş günüdür. (muhtemelen 6 hafta)
ses gelmesi normal değil tabi, mecburen bir servis çağırmanız lazım.

saçma gelecek ama, ısınıp soğuyarak genleşen plastik parçalar o sesi çıkarıyor. eğer çat-çut gibi kısa sesler ise, genleşip daralan plastik parçalar birleşim yerlerinde böyle sesler çıkarıyorlar.

eve gelen servis elemanından aktarıyorum.

Exa Bilgisayar var.
www.exa.com.tr
Bir arkada$im surekli mu$terisi memnun, ben bir kez muhattap oldum, memnundum..Tam adresini bilmiyorum.Sitesinde yaziyordur buyuk ihtimal.

EXA!

tek parça olarak kampanya bulman zor, genelde kampanyalar sistemlere oluyor. kadıköy takıntın yoksa avrupa yakasından yardımcı olabiilirim sana. gerçi kadıköy civarından da çıkar birileri herhalde.
edit: çıkmış bile ben yazarken cevap yoktu buralarda.

www.inventus.com.tr güzel fiyatlar veriyor, çok da iyi insanlar. İnventus'a gitmeye üşenirsen exa, gold vs. bir firmaya inventus şu fiyata veriyor, siz de o fiyata verin sizden alayim diye baskı yapabilirsin işe yarıyor.

exa'dan uzak durun.

zamanında extrem vardı eksen'in hemen yanında. bir sene çalıştım orda. gayet iyi biliyorum o sokağı. exa'da da arkadaşlarım çalışıyor. ben de bir sene önce extrem kapandı, eksen pahalı, gold çakaldır diyerekten exa'dan topladım bilgisayarı. hayatımın en eziyetli günleri başladı ondan sonra. sürekli sorun çıkarmaya başladı pc aldığım ilk günden itibaren. götürdüm önce ana karttan dediler, değişti. sonra ekran kartı dediler değişti. aynı sorun devam etti, uyumsuz ram vermişiz dediler üste bir de para alıp ramlari değiştirdiler sorun devam etti. bu süre içerisinde defalarca gittim geldim kavga ettim. en son istemiyorum ulan bilgisyarınızı falan deyip bırakma raddesine geldim bilgisayarı. sorunu çözmekten aciz bir teknik servis, müşteriye yardım etmekten aciz, ilgisiz bir mağaza müdürü. en son aradılar hard disc sorunluymuş ithalatçı firmaya göndereceğiz dediler. istemiyorum kardeşim o hard disci ben yenisini verin ilk günden beri sorunlu dedim. yenisini veremeyiz dediler. artık nasıl tamir ettirmeyi düşünüyorlarsa. neyse ertesi gün gittim, aynı hard disc duruyor. hayırdır dedim. sizinkinde sorun yokmuş aynı ad soyadlı başka müşteri ile karıştırmışız dediler. nalet olsun dedim, saydım sövdüm aldım bilgisayarı geldim. daha da kapısından içeri girmem.

bir de sistem ile beraber lcd monitör almıştım. sorunlu çıktı. ışık sızıntısı vardı. normalde ilk 15 gün içerisinde sorun ne olursa olsun değiştirmeleri gerek. hatta iade dahi edebilmem lazım. tüketici hakları dedim o dedim bu dedim. yok değiştirmediler. philips'i aradım. mağaza değiştirmeli yasal süre içinde dedi. ama dinletemedim.

ben kendilerini en kısa zamanda şikayet etmeyi düşünüyorum ama o kadar bezdirdiler ki adı geçse geriliyorum artık exa'nın.

en ucuzu exa'dır evet. ama insan gibi muamele istiyorsanız uzak durun, biraz fazla verin eksen'e gidin derim ben.

eksenbilgisayar bir nebze exa ve gold'a gore daha efendi.

bence de exa'ya bulaşma...

www.uraniumpc.com var bir de, yerleri de yazıcıoğlu'nun sokağındaydı galiba... hem sıfır hem de 2. el var, 2. ellere garanti de veriyorlardı sanırım. bir kaç pc parçası aldım 2. el henüz bir sorun çıkmadı 2 yıldır.

cevaplar için teşekkürler, fikrim oluştu baya.

ttnet adsl'imi kesti sağolsun, işkembeden 200 lira fatura uydurmuşlar. ancak şimdi ok işareti atabiliyorum.

bir ara bastirildi da i$te numunelik gibi bir $eydi sanirim. oyle bulanacak bir $ey de magazalarda. kendin bastirtabilirsin ama.

zalambodont'un elinde bir ara o bardaklardan koliyle vardı diye hatırlıyorum, tabii yanlış hatırlıyor da olabilirim.

tabii zalambodont kim diye soracak olursan, o artık yok derim, bardaklar da biraz zor bulunur derim.

ama yaptırılabilir evet.

(bkz: eksi sozluk muglari) olarak azicik bir sey yaptirilmisti. alan sanslilardan birisiyim. aslen yonetim tekrar yaptirmayi dusunsun, cok iyi satar ha!

zamanında ekşi sözlük kitabı çıktığında, netten sipariş veren ilk 100 kişiye mi ne (rakamı tamamen salladım) sözlük tshirtü ve kitap eşliğinde gönderildi bunlardan. chaplin'in elinde de zirvelerden kalma fazla var diye hatırlıyorum ama kendisi artık belçika'da, hala var mıdır, gönderir mi bilemem.

ozalitçilerde çok rahat bir şekilde yaptırabilirsin.

Dual boot yapabiliyorsun. Zaten kurulumda "upgrade mi yapayım, yoksa temiz kurayım mı" diye soruyor. Ben ubuntu kullanıyorum. Windows 7'yi kurdum, hoşuma gitti benim. Dene bence. Daha beta olduğu için vista da dursun bi tarafta.

burada anlatıyor kısaca
lifehacker.com

anlatacağım şey deneysel, işlemyebilir, denemedim.
joomla updater diye bir joomla component var, kuruyorsun, sonra update edeceğin kurulum dosyasını gösteriyorsun diyorsun ki "benim 1.0.13 joomla'mı bu zip dosyasındakine döndür" o da gerekli dosyaları düzenliyor, hop update ediyor. o hedef zip dosyası d 1.0.15 olursa çalışır gibi.

ama sıçabilir de, her update sırasında patlama riski az da olsa var, eski sürümler için (1.5 öncesi) daha da fazla olabilir bu risk.

kwai köprüsü - the bridge on the river kwai.
aslen "ismi olan" bir şarkı değildi yamulmuyorsam. başrol oyuncusu william holden'ın doğaçlama olarak ortaya attığı fikir ile filmde yerini almıştır. eski bir asker marşı gibi bişiydi yanılmıyorsam aslen...

www.youtube.com

şunu diyorsunuz.

bildigim kadari ile laptoplarin ekran karti anaart ile tumlesik geldiginden o mevzu yapilamiyo. en azindan intel islemcilerde oyle. lakin amd'lerde farkli oluyo bidigim kadari ile.

çok pahalıya patlayan bir sistem var. linkini bulamadım şimdi. asus destekli harici ekran kartı aparatı vardı. bulursam atarım sözlükten(çaylaklığım bitince:)) ya da buradan.

yeni laptop al daha ucuz ve mantıklı. asusun o ürünü bile piyasada sadece hava atmaktan başka bir işe yaramadı.

uyumlu bir başka chipset'le değiştirebilirsin. rakamlar sallama ama mantığı anlatmak için şöyle bir örnek vereyim.

atıyorum sende xpress 1100 chipset var, anakarta tümleşik, bu chip'i söküyorsun, yerine bununla aynı mimaride (atıyorum) xpress 1300 takıyorsun. oluyor diyen var.

kesinlikle zararlıdır. o yüzden bir tondan fazla açma pek yaptırılmamalı. kuaför tercih edilmeli bence.

geçenlerde kuzenim yaptırmış böyle bişey,gitmiş canım saçlar,mısır püskülüne dönmüş,resmen yanmış ya.bir de dünya para vermiş kuaföre,öyle dandik bi yer de değilmiş yani.uğraşmayın bence saçlarınızla,pişman olmayın.

oreal dediğin böyle sanki güçlü asiti deriye döküyomuşsun gibi hasar veriyo saça,bence evde denemeyin. ben yaptım evde ama hem saç tellerim kalın hem de sağlıklıdır,buna rağmen yıprattı. kuaförde bile zaman zaman tutturamıyorlar, yanıveriyo saç. illa yaptıracaksanız iyi bi kuaföre gidin,hatta saçınız nazlıysa hiç denemeyin.

eski sevgilimin sırtına gelen saçlarını resmen eritmişlerdi, saçları yandı, döküldü. böyle 0'a vurulmuş saç 2 ay sonra nasıl bir uzunluğa gelirse o kadar olana kadar kopmuştu saçlar ortasından, ucundan. sonunda kafayı traş etmiştik ve peruk almıştık.

tabii kuaföre parasını zorla ödemiştim, çirkeflik edip bir de beni dövmeye kalkmışlardı, kuaför düzgün bir yerdeydi ve başkaları çok çok önermişlerdi bize.

gerçektir.

muhtemelen e-posta desteği formu türkçe olarak yoktur. bu sebeple ulaşamıyorsunuz, google'dan ingilizce formu bulmaya çalışın.