animatörlere para vermiyorlar, bunlara para vermiyorlar, bellboylara para vermiyorlar, bu yazın antalya'da çalışanların hepsi enayi mi?

valla gideceksen dj olarak gideceksin, baş dj olacaksın ki bişeye benzesin... benim bir iki arkadaşım zamanında gitmişlerdi; tatmin edici paralar aldıklarını söylüyorlardı...

tabi çalışacağın mekanın kalitesi de önemli alacağın para için...

otelde çalışıcaksan sağlam tanıdığın olmalı.ha eğer mekan düşünürsen zaten onlar kadrolamışlar.kısacası antalyalı olmalısın ve çevrenin geniş olması lazım.parasıda performansa göre değişir.gece otel clubna dışardan müsteri cekersen iyi bi dj olursun onlara göre.ordan başka otele,party felan derken iyi para kazanırsın.burak yeter de böyle başladı.

veehd.com

Enemy at the Gates

(bkz: hitler the rise of evil )

der untergang-şiddetle tavsiye edilir.

der untergang + 1

Iron Sky

adam downfall'u izledim diyor millet der untergang yazmış...

das boot vardi galiba.

(bkz: nazi temalı filmler )

The Great Dictator-Charlie Chaplin

kamplarda geçmiyor ama Anne Frank'in Günlüğü'nün filmi vardı yeni, çok güzel o.

(bkz: duvar)
(bkz: Zwartboek)

the pianist

amen

ilsa serisi :)

çizgi pijamalı çocuk.

stalag 17

pasaporta işlenecek olduğundan öyle sanıyorum ki dutyfree'nin bir sınırı var. bu sınır ülkeye sokulabilecek maksimum alkol miktarına eşdeğer sanırım. he sen tlayadan alıp bavulu dizersen ne olur. x-raylerden geçerken pek bişey olmaz. (10-20 tane almadığın sürece) ancak türkiye tarafından aç şu bavulu derlerse sana sen de maksimum miktarı geçmişsen problem çıkar. yani piyango gibi biraz.

havaalanından maksimum 1 lt. alabiliyorsun. onun dışında fazla abartmadan valizlere koyabilirsin. ben rusya'dan dönerken x-rayde şişe şişe göründü hep oradan aldığım votkalar, kimse de bir şey demedi. formda da belirmemiştim.

elinde en fazla 3 litre getirme hakkın var diye biliyorm.

kanuni sınırınız 1 litre
ancak bahsettiğiniz benim sürekli yaptığım birşey
en garantisi giderken alıp dönüşte bavulunuza koymak, sonra tr deki havalimanından tekrar alıp çıkmak

ikinci ihtimal ise, diyelim malpensa'dan gelirken oradan alırsınız, 2 şişe, şişelerle uçağa biner, Atatürk havalimanına inince 1 şişe daha alabilirsiniz, sonra elinizde tüm o poşetler ile dışarı çıkarsanız ancak tam çıkış kapısında cins bir gümrük polisi getir o torbalarda ne var derse iki şişeyi orada bırakmak zorunda kalabilirsiniz ancak bunun içkinin ucuz olduğu ülklerden (lübnan, rusya) gelen uçaklar indiğinde yapıyorlar, genelde çok dikkat çekici bir endamınız yoksa durdurmazlar,

ben türkiyeye bavulumda 12 şişe, elimde 4 şişe alkolle girdiğimi biliyorum, ama genelde geçerken takım elbiseli olduğumdan hiç durdurmuyorlar

istediğiniz yer ideal olarak kemerdir. kaldığınız otel dışında kız ayarlmanız biraz zor. bunun dışında clublara tanıdığını yoksa iki sap girmeniz biraz mümkün değildir. vs vs

paran varsa kemer'dir. yoksa git olimposa karı kızla uğraşma kafanı dinle.

kemer masraflıdır. oteller kalitelidir.
anladığım kadarıyla lys'den yeni çıkmış tatil meraklısı 2 sapsınız.
en ucuz yoldan karı-kız düşürme peşindesiniz.
o zaman alanya'yı uygun görüyorum. beklentilerinizi sonuna kadar karşılar

antalya uzak kilyosa gidin..

dediğiniz yer kemer ama belirttiğin durmda anca hafızaya atarsın memlekette yararı olur.

akg nin modellerine bak belki beğenirsin

magnezium diasporal kullan

ağzını çok açtığın için, alt çene kemiğin üst çene kemiğindeki eklem yerinin kapsülü zorluyordur. çıkar gibi olunca da kilitlenme hissi olması normal.

bizim bi hoca vardı, ağzı açık esneyene kalem, tebeşir eline ne geçerse fırlatırdı. biz de ağzımız kapalı esnerdik. ağzın kapalı esne. mümkün.

ya o bana da oluyordu bir ara geçti sonra dayanılmaz acıyodu ama

esneme, bende de var, doktor bakıp elma yerken, esnerken dikkatli ol kitlenebilir filan demişti, ameliyatla duzelir filan diyordu da o zahmetli iş gibi : olay şu sanırım :
www.eksisozluk.com

hekim bilmez çeken bilir hesabı

bende de ara ara oluyor. kimse yazmamis ama benim tahminim ceneye bildigin kramp giriyor. cozumu de sudur: basinizi yukari dogru kaldirabildiginiz kadar kaldirin, yani yukari bakin iste. ayaga kramp girince germe mantigi.

çalgı çengi.
valla biz evce çok güldük.

knocked up
little miss sunshine (bu biraz dram-komedi tarzında)

absürd komedi : airplane
kara komedi: clerks
bildiğin komedi: get him to the greek

hangover

yarmaz ama eğlenerek izleyebileceğin four lions

hangover +1

four lions
sleeper
love and death

(bkz: due date)

the big lebowski

taxi var ama pahalı. büyük otellerle anlaş 3 kuruş versen dandik rehberlere seni götürür.

1.kemerden kalkan otobuslerin son durağı otogardır.otogardanda kalkan halk otobusu ve havas var.

2.ustede belirttiğim gibi son durak otogarsa,kemer yonune ilk durakta otogar olur.hemen orda gorursun zaten.goremessende sor.atla devam et.cok uzun sürmez.işkence cekmessin sıcak dısında.

bakırköyde var.adını hatırlamıyorum kusura bakma.google edersen bulursun.

bir iş yemeğimiz olmuştu antalyada ve alara diye bir yere gitmiştik konyaaltında. deniz mahsulleri başarılıydı.

www.alararestaurant.com

konyaaltı caddesinde ataturk parkta var bikaç yer.7 mehmet var. oteller var.bütce kısıtlıyse kofte piyaz var.güzeldir piyaz.

Alara'dan sakının derim. en son gittiğimde garsonun el çabukluğu ile açtığını zannettiğim rakıdan bayağı bi sıkıntı yaşadım. içelim keyiflenelim diyorsanız rayb ocakbaşı derim. adonis ve antalya otelin ortasında dinleyebileceğiniz en kaliteli fasıl ile yiyebileceğiniz en kaliteli eti sunuyorlar.

yedi mehmet

daemon tools ile aç, sonra kurulumunu yap. ya da poweriso gibi bi programla aç iso dosyasını, ordan klasöre çıkart, setup dosyasıyla kur.

daemon tools ile açınca normal oyun dvdsini takmışsın gibi görünecek muhtemelen, autorun çalışınca install dersin olur.

cd ye yaz.ordan normal kur.

winrar yüklüyse rar dosyası gibi görünür, çift tıklayıp da çalıştırmaya kalkma (birşey olmaz çünkü).

klasöre çıkartıp kurabilirsin. yada deamon tools

tüm olay vizede bitiyor, belli başvuru cevaplama süreleri var çünkü. kabaca temmuz'dan önce olmaz yeşil pasaport değilse.

tahmin ediyim iibf veya güzel sanatlarda okuyosun ve 2. sınıfsın?

ben ilk sınıf diyorum.

biraz daha zorla bitçeyi monte al.

operatörünüz ne bilmiyorum ama vodafone ve turkcell'in kendi markalı telefonları var. ben vodafone 840 kullanıyorum. istediğiniz işleri rahat yapar. bir araştırın bence.

Operatörüm Avea ama annem ve babam Vodafone kullanıyor.Onlara aldırsam Avea hat ile kullanabilir miyim acaba?

telefona göre değişir. sim kilitli değilse kullanabilirsiniz. ama telefon bayisinde sorarsanız, kullanamazsınız derler aklınızda bulunsun.

bol bol kahve iç , uyumazsın hatta uyuyamazsın

depresyondasın sanırım.veya vitamin olarak supradyn iç sabahlari.ayık tutar.

bol bol enerji votka iç, uyuyamazsın hatta uyuuamazsın

depresyonda olduğumu sanmıyorum. bu senelerdir böyle. kalabalık arkadaş ortamında herkes sohbet ederken ben uyuyup kalabiliyorum mesela. elbette bunu sokak ortasında ya da bir mekanda otururken yaşamıyorum ama azcık yayılayım, hop uykudayım.

kahve ya da enerji içecekleri işe yarayabilir. öyle olunca da hergün kahveye enerjiye dayanmam lazım. ben bunun altında yatan sebebi merak ediyorum aslında. kim bilir?

troid problemi olabilir kan testi yaptırıp dahiliye yada endokrin uzmanına göster.

ben de sürekli uyuyorum. yapacak fazla bir şeyim olmadığından sanırım. ama altta yatan psikolojik bir problem (depresyon ya da bişilerden kaçma gibi) vardır mutlaka. kendinle çok konuş, problemi bulmaya çalış. işe yarıyor bak benden söylemesi.

bari sırtüstü yat yüzün kırışmasın

geç yatıyorsan, uyku saatlerin düzensizse, gece geç yatıyorsan, düzgün beslenmiyorsan, sabahları güneş ışığı almıyorsan (yani uyandığında odan karanlık oluyorsa), B12 eksikliğin varsa hatta kansızlık da olabilir, gün içinde fiziksel yada mental olarak yoruluyorsan, depresyondaysan, uyuduğun yatak rahatsızsa; bunların biri yada birkaçı biraradaysa çok uyuman normaldir.
Bunun dışında sabah hafif spor yapmak, soğuk duş almak(buz gibi değil ama tabii ki), düzgün kahvaltı yapmak (mümkünse meyve ile desteklenmiş), gece belli bir saatten sonra ağır bir şey yememek hatta hiç birşey yememek (çünkü sindirime harcayacağınız enerji uyurken toplayacağınız enerjiden gidiyor), bol su içmek sabah daha enerjik olmanıza yardım edebilir.

tam tersi, sigara, kahve, cay, bunlardan uzak dur. kullaniyorsan tamamen birak.
spor yap, gunduz gunes isigina cik. ofisin evin nerede oluyorsan artik, iceri isik girsin. gece mumkun oldugunca karanlik bir ortamda yat, uyu, gec yatma, bilgisayar karsisinda cok durma. uyumadan once ilik dus yap, odani havalandir, ilik sut ic...

mesele DERİN uyuyabilmekte. bir paket sigara arti bes kupa kahve ustune 15 saat uyusan yine dinlenemezsin.

bir uyku klinigine görünebilirsin. demir eksikliği olabilir. ayrıca uyku apnesi huzursuz bacak sendromu gibi hastalıklar var olabilir.

burun tıkanıklığı veya geniz et şikayeti varmı ? uyurken horlarmısın ?

askeri malzeme satan bir dükkanda gördüğümü hatırlıyorum.

animasyon, tiyatro vb. kostümü satan yerlerde de var.

çelik olması şart mı? aliminyumları şakacı makacı ,1 milyoncu tükanlarında var

av pazarlarında vardır

polis malzemeleri satan dükkanlarda var ama herkese vermiyorlar sanırım.

kıyafet ve kostüm kiralayan yerlerde olabilir. ama kiralık. sorasıız nereden aldıklarını.

nasil 53 falan olmasi lazim? yazdirdigin degerler arasinda var mi ki 53?

algoritmada sorun yok, dogru sonucu vermesi lazim.

sonucta en buyuk sayı 53 geliyo defalarca.ama 40 ı veriyo bana

şunu niye yaptığını anlamadım bi kere:
arraynum[i]=-1+rand()%56;
array'de -1'in olma ihtimali de mi olsun istiyosun?
sonra i<=20 olacak. burda döngü olmuyor ve ilk sıradakini yazıp bitiriyor. printf'i döngünün dışına yazman lazım.
for(i=0;i<20; i++){
if(arraynum[i]>max)
max=arraynum[i];
}
printf("Largest integer %d \n", max);

yani şu halde çalışmmalı gibi:

#include<stdio.h>
#include<stdlib.h>
#include<time.h>
int main( )
{
int arraynum[20];
int i=0;
int max=0;

for(i=0;i<20;i++) {
arraynum[i]=-1+rand()%56;
printf("array %d named %d \n",i,arraynum[i]);
}

for(i=0;i<=20; i++){
if(arraynum[i]>max)
max=arraynum[i];
}
printf("Largest integer %d \n", max);
system("pause ");
return 0;
}

2) Write a C program to generate 20 random numbers in the range of -1 to 55 and store them in an array named arrayNums. Then have your program find the largest random number stored in the array. soru bu.hala olmadı bea.

şimdi nesi olmadı yine yanlış sayıyı mı döndürüyor? ayrıca ikinci döngüde i<=20 değil i<20 olacak. ilk yazdığımda onu değiştirmeyi unutmuşum onunla alakalıdır belki?

ellerinden öperim tepedeki psychedelic adam.

bakırkoyde vagoon var.bakırkoyu tam bilmediğim için soyle soyliyim.meydandan denize doğru sallan solda görürsün.temiz düzenli sağlam.

yazar (bkz: cennetten kovulan)

ruhsel ruhsel diye sayıklayıp dururdu bizim arkadaşlar. süpermiş. hiç bilmem onların yalancısıyım. ruhsel diye bi adam beyoğlunda tükanı varmış.

(bkz: lucky hands tattoo)

Modern anlamda mühendis, bilim insanlarının ürettiği teorik bilgiyi tekniker ve teknisyenlerin uygulayabileceği pratik bilgiye dönüştüren kişidir.

"İhtiyaçların karşılanmasında Emniyet Ekonomi ve Estetiğin göz önüne alınmasıdır. "

kaçıncı sınıftasınız? eğer imkanınız varsa yaz stajınızı kurumsallaşmış, düzgün bir işletmede yapın, tüm sorularınıza kendiniz cevap bulacaksınız zaten.
evet, oturup integral almayacaksınız ama integrali ve okulda öğrendiğiniz daha milyon tane şeyi biliyor kabul edilecek ve bunun üzerinden çalışma yürüteceksiniz. zaten işe girince hadi sınav yapıyoruz seni demeyecek kimse.
mühendislerin ne yaptığından öte kendinizin ne yapacağını kafanızda oluşturmaya çalışın ilk önce. hangi alana yönelmek istediğinizi, nelerle uğraşmak istediğinizi, hangi derslere ilginiz olduğunu güzelce belirleyin. zaten iş hayatına atıldığınızda birçok şeyi kafanızda halletmiş olacaksınız. ama illa ki, hangi işe girmişseniz o alanda uzmanlaşacağınız için her şeyi bilmek zorunda da değilsiniz. mesela ben kesinlikle elektrik alanında çalışmayacağım diyebiliyorum. büyük bir yetenek bence :)

ha bu arada, uzatmalı bir elk-elek müh öğrencisiyim. eyyorlamam bu kadar...

@ufukcel

2.sınıftayım ve yaz stajımı savunma sanayiine gönül vermiş güzide kurumlarımızdan birinde yapacağım:) ama aklıma gelmişken sorayım dedim, merak işte. daha spesifik örnekler sanırım daha çok işimi görecektir. bir mühendisin iş yerinde bir günü nasıl geçiyor gibi. yani ne yapıyor tam olarak.

bu arada teşekkürlet yine de.

@pazubant çok güzel özetlemiş.

eğer elektronik mühendisliği yapacağım dersen, iyi derecede bilgisayar ve bir kaç yazılım programı ( c++, .net, cisco gider o) öğrenip bir bilgisayar mühendisinin yaptığı işi yapacaksın. en iyi ihtimalle network, telekomunikasyon ve haberleşme tarafında iş bulursun. elektrik mühendisliği tarafında ise büyük ihtimalle üretim, fabrika veya şantiye gibi işlerde çalışabilirsin. ben şahsım adıma yazılımla uğraşacağıma autocad öğrenip şantiyeci olmayı seçtim. ilk başta neyi daha çok sevdiğine karar vermelisin, pc başı bir iş mi? üretim mi? şantiye işi mi? bu önemli. ve en sonunda bir tanıdığın vasıtasıyla ne olduğunu bilmediğin ama iş aramaktan sıkıldığın için fazla düşünmeden bir işe başlayacaksın. seversen o sektörde çalışmaya devam edeceksin.

staj konusuna gelince, ya iyi bir staj yapacaksan, ya da çok iyi bir şekilde dil öğrenip bunu kullanacaksın. ( yine hangi sektörde çalışmak istediğine göre dil seçimi yapacaksın örneğin otomasyon, kontrol,fabrikasyon gibi durumlarda almanca tercih sebebi olacaktır bkz siemens, festo,abb vs. ) (ya da şantiye ki bu durumda ingilizce, rusça veya arapça). ben yine şahsen stajları sallayıp work and travel olsun,güneyde çalışmak olsun kendimi dile vermiştim ve şu ana kadar iş hayatında hep faydasını gördüm. gerçek anlamda yabancı dil bilen kişi sayısı düşünülen kadar fazla değil. özellikle de bildiği dili konuşan kişi sayısına baktığında.

Somut örnek; Bir arkadaşım ford kapı kolu çiziyor. Öteki viko anahtar ve priz.

Uyduruyordun, sallıyordun vs..

bunu uyduruyordun.
bunu uydurdun. (yazıyosun yok böyle bişey)

piii.. geç kalmışım bi kaç saniye =]

sallıyodun

ip yi elle yazarsan sorun cozlebilir.

modemin router özelliği var mı ona bakmak lazım

valla hiç bilmiyorumki. anneye anlatır gibi anlatırsanız

for (line = 0; line <5; line++)
{
for (stars = 5 - line; stars >= 0; stars--)
{
printf("*");
}
printf("\n");
}

@mcsoftwereng

ilk satırda line<=5 olcek.

tesekkurler saolasın.

@pazubant en basit for mantığı, 0dan başla her zaman :) <=5 değil yani. <= de pek kullanma zaten. sonra array kullanırsın out of range dan patlar falan tırmalarsın.

alaksız olabilir ama

daron.yondem.com.tr

online advertising için: www.iab.net

cd rom un calıstıgından emin misiniz?

eminim.harıl harıl yardırıyo boot ederkene.cd de bir hata olması üzerinde druyorum.olmadı bir daha recovery yaratacağım.

aramaya çok inandım ve buldum.
download.cnet.com

lhasa dinle.

olmadı lisa hannigan.

bilimum klasik derdinize dermandır. bach, vivaldi, strauss, paganini, chopin.

tanju duru / duru zamanlar
loreena mckennit

Detektivbyrån.

nature sounds diye bie app var apple store'da ben onu dinliyorum. böyle kuş sesi ekliyorsun, okyanus sesi, yağmur sesi vs..

ya da ben kulak tıkacı kullanıyorum yatmadan önce. 3m'in turuncu renklerde işte. kozmetik dükkanı gibi olan eczanelerde satılıyor 2 liraya..

Siouxsie And The Banshees - Trust in me --- www.youtube.com
Shack - Daniella --- www.youtube.com
Morcheeba - Even Though --- www.youtube.com
Brazzaville - The Clouds in Camarillo (with Minerva) --- www.youtube.com
Turin Brakes - Sea Change --- www.youtube.com

kesinlikle;

vali(grup)-forlatt(albüm)

sigur ros

enya

amelie soundtrack

cok kaliteli kulak tipasi alip deneseniz

opeth'ten tüm damnation albümü + to bid you farewell + benighted + credence + isolation years + requiem vs

herkese tesekkür ederim.

bob marley - exodus

7 dakika kesintisiz uyku müziği. eksidasss olraaayt

akvaryum müzikleri olabilir bunun için hilary stagg in tüm müziklerini önerebilirim.

istanbuldaysan kanyona bak şapkacı var bitane.

xside mağazasında görmüştüm bu tip bir şey

atlas pasajında var bissürü.bide boyner ler de oluyo.

kaleiçinde var.ama pek hakim değilim o mekanlara.kışın pek oyle biyer buulamassın gibime geliyo.ama havalar ısınınca beachpark,atatürk parkı (konyaaltı cad. üzerinde) öneririm.

manzara opsiyonelse kaleiçinde simurg ve gizli bahçe var. bir de dedemanın orada arka tarafta jolly joker saloon fena değil.

klima varmı?kaç metrekare?kaçıncı kat?ve nerde?

aramaya inandım.duyuruda aradığımı bulamadım.

google it.

comprasion tarzını buldum.

vimeo ?

yok dayı vimeo değil.

veetle

bağlanbize.com

bizizle.com

odfi.tv

divx kalitesinde, imdb puanına göre sıralanmış filmleri bulabilirsiniz. Bir de imdb top 250 listeleri var. Baştan açın seyredin izlemediklerinizi. Takılmadan da izleyebiliyorsunuz.

veehd.com muş.

kamil koç yazhanesinde satıyola.

(bkz: photo booth) ?

@jarlaxle o değil dayı ya.

mekan olarak bir oda yı düşünürsek.o karede yatan oturan zıplayan vb. bir insan ama o insan aynı insan:)ismini bilmediğimden görselde koyamıyoruum.umarım anlamışsınızdır.

Aynı karede aynı nesnenin birden fazla olma durumundan mı bahsediyorsun? Bildiğimiz montaj yani. O programla yapılır. Photoshopta falan yapabilirsin. "photo booth" başka bir uygulama programı.

Kaliteli bir fotoğraf makinesini bir yere sabitleyerek hoplayan zıplayan uyuyan vs. şekilde 50 tane fotoğraf çekersiniz. Photshop ile kolayca halledebilirsiniz. Basittir efenim. Iki kırpmaca

Eğer aylinin dediği gibi sabit kadraj kullanacaksanız aynı layer'ı üstüste bindirip, silme (eraser tool)işlemiyle bile kolaylıkla halledersiniz. Tabii ki bu şart değil. Birbirinden tamamen bağımsız mekanlarda çekilen fotoğrafları da birleştirmeniz mümkün. En iyisi bir photoshop indir sen :)

www.fotokritik.com

anlatmaya çalıştığım mesele buydu.sanırım makinayı sabitleyip ps ile yapılıyormuş

verdiğiniz bilgiler için teşekkürler.

Evet. Makineyi sabitlemen şart değil yalnız :) İşini kolaylaştırır o ayrı. Işık değişmesin yeter.

fotoğrafçılıkla ilgilendiğim için bu dediğinize sazanlama atladım... arkadaşım için bir tamirhanede özel bir çekim yapmıştım işkenceye uğrayan loş ışıklı bir ortamda... işkence yapanlar da işkence gören de aynı kişiydi ama

yok sadece meraktandı benimkisi.yapıcağımdan değil :)

photoextremist.com
bu sitede detaylı olarak anlatıyordu bir videoda.incelersen bulablirsin

rayban falan değil, rey ben.

rey ben değil,ray ban.ray ışın,ışık anlamında ban ise bildiğin banlamak anlamında diye biliyorum ben.

@pazu, "ray" ile "ban" nasil okunuyor ki zaten de reyben degil?

harbiden ya :S rey ben diye okunmuyor mu? benim de aklımı karıştırdınız.

"reban" diye okuyor frankofonlar

reey beean
kaynak: seslisozluk.com - ray ve ban ayrı ayrı aratılır, ayarlarda "sesli" seçimi unutulmaz.

google translate reyben diyor

x-ray dediğimiz şeyi nasıl okuyoruz?? iks-rey değil mi, yani iks-ray diye bir kullanım yok..

peki yarı türkçeleşmiş ve internette sıklıkla kullanılan ban kelimesini nasıl okuyoruz, yazıldığı şekilde ban diye, banlamak filan..

o zaman şöyle diyoruz, reyban..

illa amerikanlar gibi seslendireceğiz diye bir kural yok. birçok ürünün adı biz onu nasıl kolay seslendiriyorsak öyle kalır. simens zaymıns örneğinde olduğu gibi..

amerikan markası olduğuna göre, o dildeki gibi okunmalıdır. açık e ile (a e arası bir ses) rey ben.
türkçedeki kapalı e ile değil.

zaymıns da denmez zaten
siimenz denir). :)

zaymıns diye amerikalı der. :P

sanki amerikalılar bizim bir markamızı türkçedeki gibi seslendiriyorlar. her ülke bir makayı kendi sesletim özelliklerine göre seslendirir. bunu bilmek için allame olmaya gerek yok. türkçede bizim kurallarımız geçerlidir, amerikalılarınkiler değil..

ve ayrıca türkçede kapalı e diyerek çoğunluğun bilmediği, bu nedenle a ile e arasındaki bir ses olduğunu sandığı bir sesi örnekleyemezsiniz. kapalı e sesi bir morfemdir ve arkaik bir sestir. günümüz türkçesinde karşılığı olmayan bu sesle herhangi bir sözcük sesletilemez. günümüzde çok az sayıda türk topluluğu bu sesi kullanır ve onlar da yabancı sözcükleri sesletmek için değil kimi anlam ayırtıları üretmek için bunu yaparlar.

bir markanın adını doğru telaffuz etmek istiyorsan, üretici ülkenin koyduğu adı söylemek durumundasın.
bunun türkçe kuralı ile ilgisi yok.
türkçe bu okunuşu bozuyorsa, okunuşun doğru! olduğu anlamına gelmez.
yabancı kelimelerin nasıl okunacağına dair türkçemizde "yazıldığı gibi okunur" kuralı vardır. bunun için de aynı şekilde "okunduğu gibi yazılır" kuralı olmalıdır. vardır ama uygulanmaz. çünkü global dünyada markaları yazıldığı gibi yazmak zorundayız.

bir marka! için bunlar geçerli olamaz.
mesela hintliler ülkelerine baharad diyor
biz hindistan diyoruz.
bu tip şeylere "transliterasyon" denir.

markada transliterasyon yapmak da öyle kolay değildir.

şarja herkes şarz zarş zarş bile dese
o şarj diye okunur :) fransızcadan edindiğimiz bir sözcüktür. kapiş :)


bu işin en iyi çözümünü japonlar bulmuştur. yabancı kelimeleri yazmak için başka bir alfabeleri vardır. bu sayede hangi laf japonca diildir bilirsin bunu. okunuşu da dilleri döndüğü kadardır. çünkü l harfi gibi bazı sesleri kullanamazlar, çünkü dilleri (ağzılarındaki dil yapısı) buna uygun değildir. aynı bizim gibi. :)

ben her markayı her lafı doğru okuyorum of ne müthişim gibi bir iddiam yok, yanlış anlaşılmasın, ben bildiklerimi söylüyorum.

aynı tartışmaları arkadaşlarımla da yapıyorum.
mesela türkçede bildiğimiz bazı laflar, kendi dillerinde çok farklı yazılıyor.
aziza mustafa zadeh örneği
bildiği azize mustafazâde olmasına rağmen yazıldığı gibi okuyoruz, h yi vurguluyoruz.

bunlar karmaşık durumlardır netekim, "herkes böyle okuyor, doğrusu bu" diyerek genelleme ile çözülemez.

transliterasyon bir dildeki sesi başka bir dilin alfabesine aktarmaktır, yani sesletimi en yakın biçime getirmektir: bu anlamda transliterasyon sizi değil beni destekler.

şimdi o kadar çok örnek var ki.. volkswagen firması bunun reklamını bile çekti. yaklaşık olarak folksvagın (çok sayıda uzatma ve vurgu-tonlama var bu birleşik sözcükte) okunan bir markanın adı öylesine uzak geldi ki türkçeye, insanlar vosvogen, volsvagen ve hatta vosvos diyerek yerelleştirdiler bu markanın adını.. önemli olan nasıl okunduğu değildir zaten.. yazımı standart olduğu sürece sesletim bölgeden bölgeye, hatta küçük gruplardan kişilere kadar küçük ölçeklerde değişebilir.

yav sen istediğin kadar değiştir.
yine de folksvaagın diye okunur doğrusu. çünkü folks adam demektir vagın da araba, araç, eski tip atlı araba bile demektir. bunların anlamını bilirsek, söylememiz daha kolay olur, çünkü yabancı dillerde çoğunlukla okunuş türkçeye uymaz. onlar da okudukları gibi yazar, ama aynı sesler için farklı heceler türetmişlerdir, ay yordun beni :)

arkadaş da "doğrusu" nedir diye sormuş?
eh doğrusunu en iyi üreten ülke bilmez mi?

bir alman gelse folksvaagın okunur dese, ona hayıııırrr biz vosvos diyoruz öyle diycez daha çok hoşumuza, kolayımıza gidiyor mu diyeceksin?

isteyen istediği gibi okusun, iletişim gerçekleşiyorsa benim için sorun değil. dil, insan kadar canlı bir organizmadır, değişimlere açıktır. :)
ama bu doğru okunuşu de-ğiş-tir-mez.

umarım anlaşırız, çünkü aynı şeyden bahsediyoruz.

bak mesela örnek vericem
matmazel diyoruz di mi
mademoiselle diye yazılır.
kimse ma-dem-o-i-sel-le diye okuyor mu?
hayır
matmazel diye okunuşunu söylüyoruz di mi?

senin bu dediğin
ma-dem-o-i-sel-le diye okumakla aynı kefede oluyor. anlatabildim mi?

bakın yine aklınız karışmış.. aziza mustafa zadeh diye yazıyor çünkü uluslararası bir sanatçı kendisi.. batı dillerinde doğru seslendirilebilecek tarzda yazmaya çalışıyor.. bizim dilimizde zadeh'in karşılığının olması o adı dilediğimiz gibi sesletebileceğimiz anlamına gelir ancak yazmak istersek zadeh yazmak zorundayız.

her konuda bilgi sahibi olunabilir ancak dil konusunda çok kapsamlı bir altyapı gerekir. ben türkçenin filolojisini okudum. bunlar çok karışık durumlar değil.. yalnızca çok uzun bir sürece yayılmış, geniş bir coğrafyanın olağanüstü bir verimidir türkçe..

volks adam değildir.. volk halk demektir.

kardeşim ben de uygulamalı dil okulu mezunuyum yani ne var? sidik mi yarıştırıyoruz?




aklım filan da karışık değil.
arkadaşımla bunu tartışıyoruz dedim
ben de senin dediğini savunuyorum ona karşı. kadın adını nasıl söylüyorsa biz de öyle okumalıyız diyorum. ve emin ol kadın adını aziza mustafazaade diye okuyor çünkü adı azize mustafaoğlu :)
amerikalının avrupalının dili buna dönmüyorsa sorun kadının adının okunuşunda değil, okuyamayanlarda.

halk dediğin de adamlardan oluşur
folk diye tek kelime ile kullanırsan ingilizcede adam demektir, aynı kökten gelmedir
almanca bilmediğim için sana sözlük karşılığı veremediğimden kusuruma bakma :)


kapsamlı altyapının hası bende.
gel güçlerimizi birleştirelim voltran olalım :)
bu konuyu da tatlıya bağlayalım.
nasılsa engin bilgimizi tüm duyuru ile paylaştık di mi :) artık ben çekiliyorum bu tartışmadan. çünkü karşıt görüşlerde değiliz, tartışmanın anlamı yok.

ayrıca bana türkçeyi övmene gerek yok.
anadilimi en az senin kadar seviyor ve korumak istiyorum ben. :) reyben okuyunca türkçeyi korumuş olmuyosun yalnız bunu da belirteyim de.

şimdi tümden gelim yapsak...

iddianız yabancı markaların yazıldığı şekliyle türkçe okunması mıdır? yoksa halkın ağzı nasıl alıştıysa öyle okunması mıdır?

eğer ilkiyse zaten çok saçma, mcdonalds'ı nasıl okursunuz merak ediyorum.
şayet ikinciyse, rayban'ın rayban olarak okunuşunun oturduğunun kararını siz mi veriyorsunuz, ya da kim veriyor? ben hayatımda rayban diye okumadım mesela.

sizin türkçe konusunda engin bir bilginiz yok.

dil üzerine yaptığımız her akıl yürütme türkçemizi biraz daha açımlar, geliştirir. tartışma için teşekkür ederim.

@desdinova

ben "ray-ban okunur" demiş miyim hiç?

iyi de :)
ray banin doğru okunuşu ile ilgili türkçe konusunda engin bilgi sahibi olmak gerekmiyor ki?
ingilizce telaffuz bilsen yetiyor.

sen engin türkçe bilginle hayatına devam et.
ben ray ban demiycem :)
rey ben diycem. türkçedeki kapalı e ile :)
ray ban diye de yazıcam.

amma tartışmaya dönmüş okumaya bezdim, kendi cevabımı vereyim.

memlekette herkes ingilizce bilmiyor. bilmek de zorunda değil. üstüne üstelik forum kültürü gibi bir kültür var ki ingilizce bilmeyenlerin, bilse bile çoğunluğa kapılıp bildiğini bile unutan bir çoğu okumayan yazmayan bir güruh var.

doğru okunuşu rey ben şeklindedir. tam e değil ama a ile e arasındaki bir ses ile. raey baen gibi.

ray ışın demektir. x-ray'de olduğpu gibi. rey diye okunur. ban engellemek demektir. ben diye okunur. ama tabi kamera anlamına gelen cam kısaltmasını forumcular kem diye okumaz. yazıldığı gibi "cam" der. mikrofonun kısaltması olan mic kelimesini de mik, mayk falan diye okumaz, yazıldığı gibi "mic" derler. dolayısıyla bu adamlar engelleme anlamına gelen "ban" sözüne de "baen" demez, doğrudan "ban" der. oyundaki bölümlere levıl değil, level derler. açık arttırma sitesine iibey değil yazıldığı gibi ebay derler.

o yüzden ray-ban markasını da rey ben diye değil ray ban diye okurlar. çoğunluk böyle okuyunca da şüpheye düşersin doğru okunuşu bu mudur diye.

efendim

örneğin
mısır'a biz mısır deriz.
ingiliz egypt der.
mısırlılar da mısr der.

sen mısır'la ilgili türkçe bir yazıyı ingilizceye çevirirken egypt yazarsın.
bu durum özel adların transliterasyonu, yani bir dilden diğerine aktarılmasıdır. her ülke özel adları kendine göre benimser. ancak bu durum markalar için geçerli değildir, çünkü adı üstünde markanın ismi dünyanın her yerinde aynı yazılmalıdır ki marka olsun.

bir sefer daha bu durum tartışıldı duyuruda.
eskiden yabancı isimler türkçeye okunduğu gibi aktarılırdı. ankara'daki can f. kenedi caddesi tabelasını görüp "can" adına gülenler bu duruma şahittir.
ama artık o devirler geçti. özel isim ve marka adlarını (türkçe'de karşılığı kalıplaşmamış ise) uluslar arası normlara göre yazıyoruz. (yani ingilizlerin okuyabileceği şekilde)

mesela eskiden gazetelerde, kitaplarda vaşington yazarlarmış. rastladığım bir laf. veya şikago.
artık böyle yazmıyoruz maalesef.
washington'dan bildiriyor diyoruz.


mesela ben de yabancıların "turkey" demesine karşıyım. türkiye desinler istiyorum. ama yaptırım gücüm nedir? 0

bu da böyle bir tespit. belki meramımı anlatabilirim diye.

ray-ban diye okuyana bir şey demem. madem transliterasyon var diyorsunuz bakın bakalım yabancılar türkçe insan isimlerini, yer isimlerini nasıl okuyor?

rey ben diyorum. isteyen istediğini der.

galat-ı meşhur lügat-ı fasihten evladır

Yahu ne uzatmışsınız okumaya gözüm korktu. Ara youtube'dan falan bir yerden bu markayla ilgili reklam olur ropörtaj olur, bul konuşan birisini, nasıl telaffuz ettiğine bak olsun bitsin.

@esref: ben de öyle biliyordum, o da hemen hemen aynı şeyi söylüyor fakat böylesi de varmış. bu durumda hangi şekliyle daha çok kullanılıyorsa o yeğlenmelidir deyip müthiş bir tutarlılık örneği sergileyeyim bari :)
bir de fotoşop-fotoşap var. fotoşap ve nayki aynı cümle içinde kullanılanda çenede kırılma etkisi yapıyormuş.

yazılanalrı okudum ve budnan sonra stek havs a steak house dicem.

olayın iki yönü var:

1) o markanın kendi dilindeki okunuşu.

2) o markanın-ki bu genelde global markalarda çok yaşanır ve reklamlarında bile yansıtılır- yerel pazarlardaki tüketicilerce farklılaştırılmış okunuşları.

ingilizcede okunuşunun bir tartışması olmaz, açılır bakılır "ray ban" nasıl telafuz ediliyormuş.

onun dışında pek çok marka türkiye'de orijininden farklı telafuz edilir. lamborghini'ye "lamborcini" denir örneğin, ve sayısız örnek, aynısı diğer ülkeler için de geçerli. o dile artık yerleşmiş şekli belki orijinal okunuşu değildir ama artık o şekilde kabul edilmiştir.

kimse livaysa levi'z de demiyor.
halbuki adamın adı levi. livay diil. :) eğlenceli örnekler bunlar üstelik türklerle ilgili de değil. amerikan markası, amerikan malı. ama kendi markasının adını esasına göre yanlış okuyor. her an olabilen bir durum. hehehe

birşeyi çok kişinin yapması, o şeyin "doğru" olduğu anlamına gelmez. ve genel geçer bir kural olarak görülemez tabi bu yüzden.

benim rey ben denecek diye inat ettiğimi sananlar avcunu yalasın.

rayban diye okurum.

nayk degil de nayki diyeni de ortamda barindirmam. dovebilirim bile, gucum yettigince.

amma konuşmuşsunuz lan rey ben işte. ingilizce bilmeyen eski topraktan bu yana gelen bi mallık sonucu ray ban diye oturmuş oggadar.

@kediebesi: (bkz: `evla`) (bkz: `yeğ` )
tercih etmek, üstün tutmak vs. var ama hiç "doğru" göremedim ben burada, nereden çıkmış acaba, allala?

avira win 7 uyumlu.tabi son versiyonundan bahsediyorum nasıl bir hata alıyorsunuz?

daha yenı ındırdım kendı sıtesınden. yukleme bu server system ıcın ımkansız setup wıll be canceled gıbısınden bı hata verıyor yanı yuklemıyor. acaba yanlıs mı ındırıyorum yada benım pcyle ılgılı bişey mı anlamadım !?

win7 güncelleştirmelerini kurduktan sonra tekrar dene.
Bu ara çok format attığımdan biliyorum bu hatayı.

kablosuz hedeler hkkında bir e-book var ama doc dosyası.pdfye çevirmek istersen, 802.11 le ilgili olan kısmı copy pasteliyorum..

IEEE 802.11, 802.11a, ve 802.11b
WLAN'ların bük kitleler tarafından kabul görebilmesi için aygıtların üretici firmalarının arasındaki uyum ve güveni sağlayabilecek bir endüstri standardı gerekli. Institute of Electrical and Electronics Engineers (IEEE) adlı kuruluş bu endüstri standardını sağladı. IEEE 802.11 adındaki orijinal standart 1997 yılında konuldu, hemen arkasından IEEE 802.11a çıktı ve 1999 yılının Eylül ayında da IEEE 802.11b geldi. Orijinal standart 2.4GHz radyo frekansı (RF) bandında çalışıyor, 1Mb/s ve 2Mb/s veri transfer hızı ve bir dizi temel sinyalleşme metod ve servislerini barındırıyor. IEEE 802.11a ve IEEE 802.11b standartları sırasıyla 5.8GHz ve 2.4GHz bantlarını kullanıyorlar. Bu iki yeni standart ayrıca 5Mb/s, 11Mb/s, son olarak da IEEE 802.11a ile 54Mb/s veri transfer hızlarını sağlayacak fiziksel ortamları tanımlıyorlar. Bu standartlar Endüstriyel, Bilimsel ve Sağlık (ISM) adı verilen frekans bantlarında çalışıyorlar. Tipik bantlar 902-928MHz (26MHz bant genişliği), 2.4-2.4835 GHz (83.5 MHz bant genişliği), ve 5.725-5.850 GHz (125MHz bant genişliği) şeklinde, sonuncusu da IEEE 802.11a'a yüksek veri transfer hızı getiriyor.
Bu standart, kablosuz iletişimin PHY ve Medya Erişim Kontrolü (Media Access Control - MAC) katmanlarını tanımlıyor. Burada 'katman', birbiriyle ilişkili fonksiyonlardan oluşan her gruba verilen isim; her katman, içerdiği fonksiyonların birbirleri ile ilişkisi ölçüsünde gruplanarak diğer gruplardan ayrılıyor. Bizim kablosuz ağ senaryomuzdaki katmanlar şu benzetme ile kolayca anlaşılabilir: Bir kitap var (bu kitap burada bir veri paketini simgeliyor) ve siz bu kitabı bir odanın bir kenarındaki bir raftan alıp diğer kenarındaki masanın üzerine koyacaksınız. MAC katmanında bu kitabın raftan nasıl alınacağı, PHY katmanında ise odanın içerisinde nasıl yürüneceği tanımlanıyor.
Standartta tanımlanan bu PHY katmanı iki değişik tür radyo frekansı (RF) iletişim modülasyon şeması içeriyor. Bunlar Direct Sequence Spread Spectrum (DSSS - Doğrudan Sekans yayılma Spektrumu) ve Frequency Hopping Spread Spectrum (FHSS - Frekans Sıçramasıyla yayılma Spektrumu). İki tür de güvenilirlik, bütünlük ve güvenlik göz önüne alınarak Ordu tarafından geliştirilmiş. İkisinin de kendilerine özgü veri transfer etme yöntemleri bulunuyor.
FHSS kullanılabilen frekans bandını birkaç kanala ayırarak çalışıyor. FHSS dar bir bant taşıyıcı dalga kulllanır ve bu dalga 2-4 seviyesinde Gaussian Frequency Shift Keying (GFSK - Gauss Tipi Frekans Kayma Modeli) sekansında sürekli olarak değişir. Başka bir deyişle, transferin frekansı sürekli olarak, belirli bir hesap süreciyle rasgele oluşturulmuş ama gönderici ve alıcı aygıtlar tarafından bilinen bir şekilde değiştiriliyor. Böylece katmana biraz güvenlik eklenmiş oluyor. Hackerlar, sinyalin tamamını alabilmek genelde bir sonraki frekansın ne olacağını bilemiyorlar. FHSS'nin bir avantajı aynı fiziksel ortamda birden fazla ağın çalışabilmesine imkan verebilmesi.

DSSS ise tamamen farklı bir yöntemle çalışıyor. Veri akışını yüksek hızlı bir sayısal kodla birleştiriyor. Her veri birimi (her bit) hem gönderici hem de alıcı tarafından bilinen bir veri desenine eşleştiriliyor. Bu desene ise "Chipping Code" (şifreleme kodu) adı veriliyor. Bu kod, rasgele bir sıra yüksek ve alçak sinyalden oluşmuş şekilde esas veri birimini simgeliyor. Aynı kod, veri sekansındaki bir sonraki karşıt veriyi (biti) temsil tmesi için ters çeviriliyor (bkz. resim). Eğer veri iletimi doğru olarak senkronize edilmiş ise bu frekans değişiminin kendi hatasını düzeltme imkanı var, böylece girişim (interference) konusunda daha az hassas.

hoca bunun aynısını sunuma yazdım.en son bi wifi teknolojisine kısa bi değiniyim dediydim.başlık olarak wifi atıcam altına acıklama felan.

genede çok sağolasın.

sadece bir kısmını copy-pastelediğim bu dökümanın tamamı işine yarar mı? yoksa onuda mı kullandın.

komple maile atarsan sevinirim:)

ilkaysafakdagci at gmail

alerji gibi geldi bana...

sadece cuma günü tetiklenen bir alerji nasıl oluyor yahu ?

polen denen ağaç dölleri uçuşmaya başladı aynı dert bende de var, bi yandan küfrediyorum bi yandan burun spreyi kullanıyorum.

yüzdüğünüz suya bir şey karıştırmışlardır, perşembe günü yüzdüğünüz için de cuma günü tetikleniyordur alerji işte sanırım önceki arkadaş da onu demek istemiş.

illa su değil de o ortamdaki başka bir şey de olabilir.

kesin olarak klordandır.aynısı bana olmustu havuz değiştirince geçti.burun tıkacı kullan diyecem ama burundan nefes veriyosan olmıcak.bazı havuzlarda klor dengesi pek olmuyo.

7,

vista dalyarak

cok acıklayıcı olmus eyw :)

6 aydır windows 7 kullanıyorum.hem evde hem işte.görsel olarak ok ama sçtığı zamanlar oluyor..ikide bir programların kitlenmesine deli oluyorum.illa yeni olsun diyorsan 7 kullan.ama 6 ay sonra hevesini aldığında sende xp'ye geçmek istersin.

eheh uzun uzun yazayım madem,

vista da dosya izinleri iyi ayarlanmamıs, stabil değil. kendi kendine değiştiriyor. enterprise ver. bu dedigim ustelik. 4 4luk guya. sonra uac sikik. her yaptıgın işleme izin istiyor. 7 de duzeltmisler bunu da. sonra aynı pc de 7 de kullanmıs biri olarak vista kasarken 7 akıyor.network, internet vs cok daha duzgun. backward compability mevzu cok daha yi 7 de.

Kesinlikle 7. Ferahlığı ve rahatlığı hissedeceksin :P

doğru soru windows 7 mi xp mi kullanmalıyım olmalıydı. Vista'yı tercih eden birisinin çıkacağını sanmam.
windows 7'den çok memnunum ben.

Kesinlikle Vista kullanma; MS-DOS kullan daha iyi...

Windows 7 çok güzel, Vista çok çirkin.

pc ini guc tasarrufuna ayarla. ekranı fılan kapat tabı kapatınca pc kapanmıcak sekılde ayarla. yanı sadece kullandıgın program acık kalsın. cok fasla yıcegını zannetmıom.

bi ara bi anket yapilmisti. aktif ev kullanicilarinin 3 de 1i gibi bi oranda geceleri bilgisayarini acik birakiyorlar.

sorun olmaz bilgisayarlarim 7/24 acik, sadece sabah uyandigimda restart ediyorum..

yani faturaya ne kadar ilave olur merak ediyorum... mesela 10-15 mi? 60 70 mi?

benim pc de 7/24 açık. elektrik de fazla gelmiyor.

200-300W 30TL falan ediyor sanırm...

60-70 lira hayatta fark etmez de duyuruda biri hesaplamıştı bilgisayarın ne kadar elektrik harcadığını da şimdi hayatta bulamam:)

yani bence dediğin gibi 10-15 lira fark eder.

michaelbluejay.com

adresinden, bilgisayarinin, ayda kac kilowattsaat harcadigini hesapla. Bunu da 1 kilowattsaat elektrigin fiyati ile carparsan, aylik masrafini bulursun.

Obur cihazlarin hesaplamalari da bonus olsun.

laptop açık bırakırsan daha ekonomik oluyor. 65 w falan çekiyor maksimum. hatta pilde çalıştırıp işyerinde falan şarj edersen masraf sıfıra düşebilir :) var öyle netbook cihazlar pili 8 saat giden.

antalyadaki iddialı diye biliyorum.bikaç yabancı rehber arkadaş gitmişti türkçe için.

taksimdeki de epey işe yarıyor, hem çıkınca istiklalde bol bol pratik imkanı var :) yurtta beraber kaldığım yabancı arkadaşlardan biliyorum.

hocam bırak tömer i falan. kız arkadaşım dilmer e gidiyo. tömer e de gitti zamanında. arada dağlar kadar fark var diyo. taksim deki dilmer e bi baksın yani

google dns kullaniyorum.
youtube'da video izleyebiliyorum an itibariyle.

bendede birkaç gündür yok youtube.bikaç arkadasımında aynı sorun var.adam seçiyolar heralde.yanlız değilsin dayı.

74.125.127.100 youtube.com
74.125.67.100 www.youtube.com

daha önce kurduğunuz youtube jacker makat tarzı programlar sanırım youtube ip değiştirdiği için geçerliliğini kaybetti. kaldırabiliyorsanız programı kaldırın, olmuyorsa hosts dosyasını açıp youtubela alakalı tüm satırları silerseniz sorununuz çözülecektir. yine çözülmezse-ki düşük olasılık- hosts dosyasına 209.85.227.138 www.youtube.com satırını ekleyin.

Hosts'a el atmayı unutmuşum. Hoşgeldin Yuutup :)

merak etme zamanla geçicektir bu "boktan" durum. aslında olaya bir de kurtuldum durumundan bak istersen? ya evlendiğin zaman olsaydı böyle şeyler? daha bok olmaz mıydı ? bence pek fazla üzülmeye bile değmez. şahsen bana olsa böyle bir şey o kişi ölse bile dönüp yüzüne bakmam. dediğim gibi şimdiden göstermiş ne olduğunu. bazıları öter şimdi "bunda bir şey yok" diyerekten ama onların koy dötüne gitsin. en fazla 4-5 gün çekersin o da "lan yaptığına bak" olur. başka bir şey olacağını sanmıyorum ama kurtulduğun için dua etmeyi de unutma.

ayrıca evde durmamaya çalışabilirsin. arkadaşlarınla eğlen, git pes oyna ne biliyim arkadaşlarımla da sıkılırım dersen git işine yoğunlaş. çalış çalış çalış. sonra beşiktaş maçlarına git 80. dakikadan sonra sinir krizleri geçir söv sağa sola. fenerliysen sakın gitme maça falan sıkıntıdan patlarsın.

benim de basimdan buna yakin bir olay gecti.
insanlar cidden karaktersiz ve giderek daha asagilik olmaya basladir malesef. asik olmaniza ragmen ayrilma kararinizin kesinliginden dolayi tebrik ediyorum. birakin hakettigini bulsun.
hayatinizla ilgili hicbir sey gec degil oncelikle eminim daha cok insan taniyacaksiniz ve onunuzde guzel gunler olacak. eger ayriliktan sonra sizi bitki moduna sokup, aska olan inancinizi yokederse, o tip karaktersiz insanlar kazanmis olur savasi o yuzden emin olun ki ask diye bir sey hala var.
bol bol arkadaslarinizla olun, seyahate gidin, yeni bir kursa yazilin yada hobi edinin, yeni bir dil ogrenin, icki icin...

@sert yerden yavas
@mulayim ters
çalışıyorum. aktiviteye zamanım yok ve işim masa başı olduğundan çok zor. kafa dağıtacak bişey yapamıyorum. özellikle ilk gün.
kimseyle paylaşamam bu durumu. zaten yakın arkadaşlarımın hepsiyle bağlarım zayıfladı son 1 yılda (klasik aşk hikayesi işte)
önerileriniz için teşekkürler. iş çıkışı yorucu bişeyler yapıp uyurum akşamları.
evet güzel olacak umarım of.

tokat bile atmadın mı?

masa başı iş? bilgisayar değil mi ? daha çok yoğunlaş işte? ne biliyim ücretsiz izin alabiliyorsan 1 haftalığına ücretsiz/ücretli izin al git bi sağa sola. eğlenmene bak. normaldir arkadaşlarla bağların zayıflaması. bence fenerbahçe beşiktaş maçına kesinlikle git bilet bulabilirsen. futbolu sevmesen de git. iş çıkışı yorucu şeyler yapayım derken işten çıkıcan yürücen eve doğru bu mu ?:) daha farklı bişiler yap. yalnız kalmamaya bak bence. bul bi arkadaş cidden pes oynayın. ya da gidin counter yapın hehe. oturun rakı için. süfer olur.

@selimisik
iyi insanım ya sözde. atmadım:)
işin kötüsü cevabından sonra şunu düşündüm. tokat atmayacağımı bildiğinden yaptı.
allam ya. hayat işte. tamam pes oynucam bu akşam. x pas atıyodu di mi. kaç ay oldu ya. ps4 çıktı belki:(

dostun sen yaşlardayken 5 senelik bir ilişkim vardı herkes bunlar evlenir diyordu bir sabah uyandım evini aradım annesi actı telefonu evde olmadığını söyledi ama sesi bir garipti daha sonra öğrendim ki fransaya gitmiş hiç bir şey demeden ki gitmeden önceki gece birlikteydik orda evlenmiş falan kendimi hiç bu kadar salak ve saf olacağımı düşünmemiştim aradan 5 sene geçti bir süre değil ben hala aşka inanmıyorum bir çok gecici ilişkim oldu ama hatta bırakma benı diye ağlayanlar oldu ama hayattıma şu lafı düstür edindim acıma yetime gelir koyar totona acıma vur tekmeyi bir ortak arkadaşlarınla bile ilşkini bitir ve bir süre değil hiç bir zaman aşka inanma hayatının merkezinede seksi koyabilirsin ben öyle yaptım kafam rahat evet adice bir cok insan benim öyle biri olduğumu düşünmez ama öyleyim sende yapabilirsin

aşk mesajları mı vardı kayıtlarda?

@selimisik
yok aşk mesajı falan. konu aslında şu. ben onla ilgilenemediğimde başkalarına gitmiş. günler saatler belli ben yoğunum cevap vermiyorum o da başkasıyla geçiriyo zamanını. ama yani aşk mesajı falan önemli değil artık. ben yapamam.

@sert yerden yavas
ya arkadaşlarla olma önerin süper. ve allahtan beraber takılabileceğim kişiler var hala.
ama şu var. pes oynucaz falan ama kimseye ben yaşadığımı anlatamam.
bu olay olmamış gibi erkek erkeğe küfür ederiz artık.

aşk mesajı olmasa ne olur oha ya bu kadar geniş mehzepli olmayın gecelik göstermeler falan vur götüne görüşme evini numaranı değiştir sil unut hayatından sil emin ol bir çok sey merkezine oturur hayatının istemesende ve aşka inanma

anlatma hocam kimseye anlatmak zorunda değilsin. bol bol küfür edersin pes oynarken zaten. x pas kare şut O orta ücgen ara pası atıyordu.

hocam acil olarak `askin metafizigini' okumaya basla artur sopenaur amcamiz yazmis zamaninda. Tabi bu acini kesinlikle hafifletmeyecek ama icinde bulundugun konumu en azindan anlamana yardimci olacaktir. maalesef cozum zaman be kardes baska hic bir cozumu yok. tokat mokat ta atma sakin. eger o kiza sans verirsen hep o supheyle yasamak zorunda kalirsin. ayril ve gerisini zamana birak...gecmis olsun...

bazı kızlar öyledir, karakter yapısından kaynaklanıyo olabilir kardeş. seni sevmediği bırakmak istediği anlamına gelmez. eğer fiziksel olarak bi aldatma kanıtın yoksa, aşk mesajı bile yok diyosun. bence abartmışsın. konuşarak çözebilirdiniz.

ama belki aşk mesajından daha ağır şeyler vardır. bunu burda söylemeye çekiniyo olabilirsin. onu bilemem.

hocam madem ciddi planların vardı bu kişiyle,böyle olması bi bakımdan iyi olmuş aslında, için rahat olsun derim.düşünce yapısı sana uymayan birisini ömrün boyunca çekmek çok zor olacaktır.en azından şimdiden öğrenmişsin aranızdaki problemi,yolunu da ona göre çizersin.bi süre işkolik olman her açıdan faydalı olacaktır senin için bu durumda:) imkan varsa tatile git,arkadaşlarınla bekarlığın tadını çıkar:) umarım doğru kişiyi bulursun yakın zamanda.

sakın ama sakın geriye dönmeyi düşünme. acı ama gerçek. konumum icabı çok güzel ikişkilerin, uzun evliliklerin, harika nişanlılık dönemlerin bitimine tanık olmak zorunda kalıyorum. Tüm bu ilişkilerin bitmesinin bir çoğunda, affedilmiş ama unutulmamış hatalar yatıyor. kadın içinde aynısı, kocası aldatıyor, bir şekilde barışılıyor fakat ilerki zamanlarda periyodik olarak şiddetli kavgalara dönüşüyor. arada geçen zamanda beyinde canlandırmalar, kendini yiyip bitirmeler de cabası.eğer ilk öğrendiğin anda bu tepkiyi vermişsen, affetsen de unutamayacaksın. unutma aşk her şeyi affeder, beyin (bilinçaltı) hiç bir şeyi unutmaz. iyisi mi şu anda yaşadığın acıyı ( ki acıların en güzelidir aşk acısı) doyasıya yaşa. git iç ağla zırla. buz gibi yatağa sarıl titreye titreye uyu. bir kaç gün/haftanı bu şekilde geçir. grip gibi vücudun o zehiri atacaktır. e hadi geçmiş olsun. aramıza hoş geldin.

affet hocam. herkes hata yapar.

@fatenim
herkes hata yapar evet. ve hatalar karşılık bulur. affetmek değil aradığım çözüm. affetmeyeceğim kesin.
neler yaparak unuturum. nasıl çıkarım bu kötü ruh halinden. nasıl unuturum güzel anları. böyle çözmler arıyorum açıkçası.

affetme mallığını yapmış ve tekrar kazığı g.tüme yemiş biri olarak söylüyorum aklından bile geçirme bu affetme olayını kimseyi dinleme.sakın!. Mustafa denizli'ye de inanma kuş kafesten bir çıktımı bir daha geri gelmiyor maalesef:) Aynı şekilde senin gibi ben de çalışırken bunları yaşadım. Zor zamanlar geçireceksin ama hepsi geçiyor emin ol. Asla yalnız kalma bu dönemde aramadığın sormadığın bir sürü arkadaşın var eminim:) Geceleri de yatarken al laptopunu yanı başına ve seni güldürebilecek bir şeyler aç ve izle güle güle uyuyacaksın aklına bile gelmeyecek hiç bir şey emin ol:)) (Komedi Dükkanı, Geniş Aile ,Çok güzel hareketler bunlar filan birebir:) )

ayrıca Türkçe müziklerden uzak dur:) İğrendiğimiz club müzikleri ilacın şu an malesef:))

abartma derim, sen uzaktayken başka bir erkekten ilgi görmek hoşuna gitmiş, egosunu tazelemiş falan, hepsi yapıyor bunu. aldatmak olarak tanımlamak ise oldukça yanlış, o erkekle buluşsaydı veya sevişseydi ne diyecektin?

öncelikle kısa vade için tavsiyelerim: yalnız zaman geçirme. mümkün olduğunca iyi anlaştığın arkadaşlarınla sevdiğin şeyleri yap. daha önce onunla birlikte olduğun ortamlardan uzak dur. imkanın varsa bir süreliğine şehir değiştir. ya da kısa seyahatlere çık. psikoloğa gidebilirsin bir iki seans en azından. gitmek istemiyorsan çok canın sıkıldığında seni dinleyecek birileriyle hislerini paylaş. kedi köpek seviyorsan ve halihazırda beslemiyorsan bir tane edin, onunla uğraş.

şimdi gelelim aşk vb ve bundan sonrasına:

bunun çok daha vahimi benim başıma geldi.
yaklaşık altı yıl süren bir ilişkinin ardından artık tam evlenmek üzereyken dünyayı bir yana kendisini öbür yana koyduğum hatun kişinin beni, benim öz dayımla aldattığını öğrendim (neredeyse babası yaşında). üstüne aynı şekilde "bırakma beni etme eyleme" diye ağlayıp sızlanmasının yanı sıra yaptığı şeylere mazeret olarak bu olaydan önce tecavüze uğradığını, bu yüzden ne yaptığını bilmeden bunları yaptığını söyledi. yalandı tabi ki ve bu sayede beni biraz daha aptal yerine koymaya çalıştı. o kadar yaşanmışlığı olan 6 senenin yanı sıra birlikte yaşlanma hayali kurulan 30-40 sene de bir anda elimden, beynimden, göğüs kafesimden uçtu gitti. diğer pek çok travmatik durumun yanı sıra çok derin bir uçurumdan düşme hissiyle geçti aylar hatta yıl. o yara hiçbir zaman tam anlamıyla kapanmadı ama üstünü örtüp yaşamaya kaldığım yerden devam ettim bir yıl kadar süründükten sonra.

bu çok uç bir örnek ama senin durumunla özü aynı. şundan hiç şüphem yok ki bahsettiğin süre zarfında en uzun ayrılık döneminizde bile sen bırak aldatma eylemini; bunun düşüncesini bile aklından geçirmemişsindir. ama maalesef benim tanıdığım pek çok kadında hatta hemen hepsinde halk arasında orospuluk switchi diye tabir edilen birşeyin varlığı söz konusu. türkiye toplumunun mevcut kültürel, ahlaki yapısıyla da birleşince ortaya dışardan duygusal, hassas, "namuslu" görünen ama her haltı her zaman yemeye müsait çeşitli kişilik bozukluklarından muzdarip bir kadın tipi çıkıyor. bunu sosyal statü, eğitim seviyesi vb. diye de ayırmak mümkün değil. mesela benim çevremdeki kadınlar çoğunlukla üniversite mezunu, toplumun muhalif kesiminde yer alan insanlar (yukarda bahsedilen kişi de dahil). şu tür kadınlar böyle birşey yapmaz diye birşey yok yani.

gerçekten kişilik sahibi, sevilmeyi hak eden azınlığı bir kenara bırakırsak, eldeki malzeme bu. sen de benim gibi acı bir tecrübeyle saf, kutsal aşk vb birşeyin olmayacağını öğrenmişsin. bahsi geçen dayımın deyişiyle; ortada bir dolu daldan dala atlayan ama yeni tutunduğu daldan emin olmadan elindeki mevcut dalı bırakmayan maymun var. bu mizojini değil. tespit sadece. dediğim gibi bunun da toplumsal, kültürel vb nedenleri var. bu konular üzerine mecburen çok düşündüm. ve kendime bir bakış açısı belirledim. her kadını kesinkes bu kefeye koymuyorum ama hiçbir zaman da eskisi gibi saf yaklaşmıyorum tabi. sen de er geç bu şekilde davranmaya başlarsın diye tahmin ediyorum.

sonuç olarak öyle ya da böyle hayat bir şekilde devam edecek. kendini çok sıkmadan insanların önerilerini de uygulayarak en kısa sürede çıkmaya çalış bu durumdan. umarım kısa sürede atlatırsın.

aldin mi kitabi?

@tezek
iş çıkışı ilk işim kitabı almak. teşekkürler önerin için.

hayatta herşeyin ve herkesin boşluğunu dolduracak birşey yada birileri vardır. yeterki akıllı ve sabırlı olup iyi bir kriz yönetimi sergileyelim. çünkü Hayatımızda işlediğimiz hataların çoğu, düşünmemiz gereken yerde hissetmekten, hissetmemiz gereken yerde düşünmekten ileri gelmektedir.

ailen hariç en güvendiğin insanın sana kazık atması(evet kazığın allahıdır bu)şüphesiz ki insanı acıtır.

şuana kadar ciddi ilişkilerimin sonunda hep garip bi şekilde terkedildim.6 ay,8 ay,5 yıllık ciddi ilişkilerim oldu hepsi aynı şekilde bitirdi.aynı ama laflar bile aynıydı.dayı kızlar belli bi süre sonra mavi ekran veriyo.hayatım dediğin insan birden garip bi insana dönüşüyo.tahmin etmediğin şeyleri yapıyo.ha unutmadan bunların alayı geri döndü tekrar.

esas konu ise nası unutcam demişsin.bi untma duayeni olarak sana diyorum ki nefret et.yaptığını aklına getir nefret et aga.bukadar.unutunca bi güzel oluyoki sorma.aynı zamanda vücut da yaparsan hamur gibi oluyon.misss.

edit:burdan pek açıklayıcı olamadım sanırım ve saçmaladım gibime geldi.konusmak istersen özelden beklerim.

nefret ederek ancak kendini tüketirsin. bir sonraki sevgiline aynı şeyi sen yapmış olursun.
kimse kimseyle birlikte olmak, bir tek onunla konuşmak, arkadaşlık etmek zorunda değil. evli insanlar bile. kız arkadaşın tek kötü niyet beslemeden görüşmüş olabilir o insanlarla. ya da aynısı bir gün senin de başına gelebilir. bir kız arkadaşınla dertleşirken sevgilin bunları okuyup , dellenebilir, hatta seni terk edebilir. onu kaybettiğine mi yanarsın, seni yanlış anladığına mı yanarsın o zaman?

:) istersen dağa çık, inzivaya çekil. kafanı dağıtmak için uğraşmasan bile yine de zaman içinde acın tükenip gidecek. sen onu canlı tutmak istemedikçe, özellikle bunun için uğraşmadıkça (nefret etmek gibi) seni zaten terk edecek, istemesen de. o yüzden derin bir nefes al ve rahatla. ve en çok keyif aldığın şeyleri yap. bahar geldi, bahar dalları açtı, gönül yayları gevşemiş, kuşlar cıvıldıyor... :) anandan yalnız doğdun, (ikizin yoksa) yalnız mezara gireceksin. kendini sev, teselli et yeter. gerisi de rahvan gitsin arkadaşım.

sana bi hikayeler anlatırım yuh dersin. en azından senden kötüleri düşünüp halinin iyi olduğunu anlamaya çalış. :)

çok okudum ama affetmeyecek şey bulamadım be arkadaşım. kızarsın ama ne ki napmış sevgilin sana. çok seviyosan bi daha düşün derim. ama tabii karar senin. gurur yapmışsın. ama küçük bi şeye biraz da fazla

he diyelim ki kız gerçekten seni aldatmış, ırıspının önde gideni kadar hain bir insan evladıymış meğer, o zaman da üzülmen değil, kurtuldum diye sevinmen, hatta zil takıp oynaman lazım :) arkadaşlarınla bir bara gidip bunu kutlayabilirsin bile :)
hatta abartıyorum dansöz oynatsanız yeridir :D

ya bu mezheple, kişilikle ilgili bişey..affetmek falan burada gorece degişken karar..evet affedilmeyecek bir durum yok ortada kimisine gore ama arkadasın bahsettiği farklı..o bu durumu kaldiramadıgını soyluyor..biraz empatiyle her sey anlasılabilr..tabi affet diyenler(hatta affetmeni gerektirecek bir durum bile yok da diyen olabilir) bu durumda empati yapabilir mi bilmiyorum..bazen biz dar mezhepli insanlar geri kafalı bagnaz olarak goruluyoruz toplumda..
neyse dostum..kararın kesinse yapacak bir sey yok, bol bol gul, aksamları dısarıda takıl, ailenle de vakit gecirebilirsin..eve gelip bilgisayar basında, film izleyerek falan zaman gecirme ama..fazla muziğe de kaptırma kendini...rahat ol nelere alısmadı ki insanlar..
bu arada begnaz ve ileri bir toplum ikilemindeyiz ama aslen herkes bagnaz ve herkes ileri..sorun kimin diğerini kızdıracak hatayı daha once yaptıgı ve burada hata abestir..kim once kıskanılacak şey yaparsa kazanclı cıkar, tabi senin durumun için demiyorum bunu..sonuçta seninki (soylediğine gore tabi) mezhebini aşmış...
ha msn icat oldu işin boku cıktı artık..facebok da şevk-renk kattı olayın içine.."eski arkadaslarımı buluyorum, bunlarla konusmamın bana zararı yok" ya bırakın bıdıbıdıyı...moda oldu eskileri bulmak..ulan 10senedir aramıyorsa salla gitsin zaten..neyse konu dagıldı..bunalra laf gelebilir..ama şunu soylerim her yaptıgından emin olabilecegin, her seyin olcusunu ve karsı tarafın huzurunu bilen insan sayısı cok az artık..
yeni çağın getirileri ve goturuleri...

sorduğun soru bu değil eyvallah lakin haklı olsan da durumu fazla abartıyor, pire için yorgan yakıyorsun gibi geldi birazcık bana. hayat hepimiz için hatalarla dolu ve hatamızı anlayınca bir daha asla yapmadığımız o kadar çok şey var ki.

kız arkadaşın giyip gösterseydi eyvallah ama almış ekrana tutmuş karşısındaki erkeğin zihniyetini sen erkek olarak bilirsin ama kız arkadaşın da erkek mantığı olmadığından onun algısını bilemez. ancak bir erkek ona "ya bak, dostun da olsa bir erkeğe böle yazamazsın, gecelik gösteremezsin erkekler farklı anlar" dersen anlarlar yanlış anlaşılabilecek bir şey olduğunu.

bir dönem sevgilim çok yoğun çalışırken ve ben işsiz evde otururken benimde sürekli yazıstığım bir erkek vardı ortak arkadaşlar vs. eklemiş sohbetimizi sevmiştik ordan burdan konusurduk, sevgilimden bahsederdim vs.. 1-2-3 ay her neyse sevgilime bunu söylemek aklımın köşesinden bile geçmedi kötü anlaşılabileceğini hiç şeytan düşürmedi bile beynime. sonra tıpkı sen gibi sevgilim de gördü kızdı, hoşlanmadı, olmaz dedi itiraz etti, sebepleri, sonucları açıkladı kendince..

anladım. bir daha da öle uzun uzun yazısmadım sonrasında. 2-3 ayda bir merhaba nasılsın iyidir kendine iyi bak o kadar. çünkü değmezdi yabancı biriyle sohbet sevdiceğimin yüreğinin dağlanmasına.

ha senin durumunda kız arkadaşın biraz daha belki sınırı inceden aşmış biraz ilgi görmek istemiş, beğenilmek istemiş.. msn üzerinden olduğundan kötülük düşünmemiş. bence olay bu. özünde demeye çalıştığım; kadınlar bazen erkekleri çok rahatsız edebilecek şeylerin içeriğini tam olarak kavrayamıyorlar. ama anlatınca kavrayabilir. hatası sana göre büyük eyvallah. ama aldatmadı, aldatmayacaktı, aldatmayacak da. söz veriyorum. şans ver.. sonucta sen gitmekte kendinde hak görüyorsan o da olan biteni tamir etmek hakkına sahip.

herkese çok teşekkür.
farklı fikirde olanlar bile zihnimi açtı.
her ilişkinin ayrı kuralları oluşuyor bilirsiniz. bizimkine göre aldatmak bu olay. bi başkasının ilişkisinde sevişmeden aldatılmaz. herkes haklı yani kendi içinde.
..
olan oldu. belki okuyanlara da faydamız olduysa ne güzel.
bundan sonrası yazmakla olmaz. baharı yaşamak gerekiyor. pes turnuvası, pazar pikniği bişeyler bulacağım artık. akşam güneşi ofisten dışarı çağırıyor zaten.
..
tekrar çok teşekkür

edit:
@anlam :anlıyorum seni. ama söz verdiğine göre senin tarafın belli:)

sen gene iyiymişsin, benimleyken giydiği gecelikle başka bir erkeğin kucağında, çakışan tarihlerde fotoğraf gördüm ben...

Bu yaşadığın aldatılmak değil bir kere bunu kafana yerleştir ama senin güvenin, erkeklik gururun zedelenmiş. Devam etsen de kıza cehennem azabı yaşatır öyle ayrılırsın belli.

Dedim ya aldatmak değil diye, o logları tekrar incele, kız arkadaşında bir "flört" havası sezdin mi ? ya da karşı tarafta afedersin bir yavşama sezdin mi ?

Şimdi aklına hemen şu gelecek "niye gidip kız arkadaşlarına sormamış" haklısın, hatun milletinin yaptıklarının sebeplerini bi kendileri bi allah biliyor.

Madem bu kadar seviyorsun herkes affedilmeyi hak eder, en azından bir kere. Her kadının beğenilme isteği yüksektir. Erkek gözüyle nasıl olacağını, seni etkileyip etkileyemeyeceğini merak etmiştir.

Eğer terk ettiysen bırak öyle kalsın, şimdi kendin gidersen ayağına kadar işin rengi değişir. Eğer sana tekrar gelip af dilerse de oturup enine boyuna bu yaptıklarının sebebini konuşun, içinizdeki bütün kini nefreti kusun. İçinizde kuracak bir şey kalmasın.

Bol şans.

bu satirlari yazacak kadar yasiyorsan, anormal kanamali bir durumun yok gibi gozukuyor. agiz ici bogaz vs cok hizli bir sekilde kendini onarir. Bir sure (12 saat falan) cok sicak soguk bir seyler yemezsen sorun gecer gibime geliyor. ha ama cok ciddi bir kanama varsa acile gitmen lazim.

enfeksiyon riskine karşı direkt doktora git, dediğin kadar ciddiyse antibiyotik bile kullanman gerekir.

Böyle kılçık batması gibi ufak bir şey değil sanırım.

Bi sürü hatun var çevrende ilgilensinler ahlkajsdfj :P

olur oyle.geçer sabaha.

hafiften bi öksür veya yutkun. kan tadı gibi bişey gelirse kesmişsindir. gelmezse çızıktır o.

Umarım biraz daha iyisindir. Compumaster' ın dediği gibi çabuk iyileşir. Sıcak şeyler yeme ve içme. Bir süre soğuk ve sıvı gidalar al. Bademcik ameliyatı olanlara dondurma yedirirler. Sert ve tekrar tahrişe neden olacak şeyler yeme. Baharatlı gıdalar ve asitli içeceklerden de uzak dur. Bir süre sıvı alışverişi yapmasan, enfeksiyon açısından, iyi olabilir. Geçmiş olsun.

çok hızlı iyileşecektir. salla gitsin. valla bak.

Çok dengesiz yahu, benim düşüncelerim de bi o kadar dengesiz. Tamam iyi hoş duygusuz değil de, fazlası da bayar. Ama olabilir diyorum bir akrep kadını olarak :p malum en uygun eş balıktır, akrep için.

kadını gibi erkeğide gereksizdir. ağlaktır. fetullahtır. gülendir. duygusaldır ve çekilmezdir.

yazan: yay burcu erkeği

aha akrep kadını buldum.sevgili aday aday adayım naabion nassın?

tercihim akrep dişisi aga bukadar.

sevgilerden bi demet.

Balık burcu çok duygusaldır %99 oranla, erkeği kadını farketmez. Çok duygusaldır. Hatta her burcun bir "kesin" özelliği vardır ama bir bir boğa burcunun dış görünüşüne ve insanların kendisi hakkında ne düşündüğüne meraklı olmasını, yay burcunun özgürlük, rahatlık & zevk düşkünü olmasını bir de balık burcunun duygusal olmasını hemen hemen kesin olarak söyleyebiliriz... birkaç tane daha var da boşverin şimdi :)

Balık erkeği aslında en uygun olan olmamalı, yani bayar akrep kadınını. Özellikle cinsellikte kesmez akrep kadınını.

hah bu duygu işte.bayar beni duygusu.peki kabul duygusalız ama .balık erkeği nerede hassas bir asık nerde ''erkek'' olması gerektiğini gayet iyi bilir ve her iki karakteri de son derece uyumlu ve dengeli bir şekilde bünyesinde taşır.full time duygusallık yoktur bizde.devrimizde aşk göstermek eziklik göstergesi sayıldığı için böyle bi fikir var kadınlarda.

o değilde cinsellikte kendine hayran bıraktırır.kitleleri peşinden sürükler balıklar.literatürde böyle geçer.

yok abi ben gidip hastane kayıtlarımı araştıracağım. baydı beni bu duygusal balık erkeği tanımlaması. ben ve kuzenim ikimiz de balık burcuyuz ama bildiğin öküzün önde gideniyiz. hiç öyle duygusal ağlak hallerimiz yoktur, şiirden de okuyanından da hazzetmeyiz. bir de bizim sanata eğilimli olduğumuzu söylerler ki ortaokulda flüt dersinde millet köle isaura'nın müziğini döktürürken ben daha do-re-mi faslını geçememiştim. yaptığım resimlerden ise hiç bahsetmeyeyim. aslında burçlar konusunda fazla meraklı ve bilgili değilim ama bildiğim kadarıyla burcuma uyan tek özelliğim yalnız kalmayı ve tek takılmayı çok severim.

dengesiz ve yalancı.

einstein da balıkmış
çok şaşırdım :D

ayakları hep dertlidir balıkların.

balık burcu da tıpkı ikizler gibi çift karakterlidir ki bu nedenle de dengesiz olarak algılanırlar
ben ise tamamen nötrüm
gereksiz değil bazılarına lazım değildirler sadece

sinüzit olabilir mi?

yok deel sinuzit de var da onun agrısı daha yukarda alına dogru oluyor

benim sinüzit ara ara çenemden alnıma kadar farklı farklı yerlere vuruyor. sinüzit gibi geldi bana da.

bişey diyimmi.sivilce toplanması gibi geldi aga bana.aynısı oldu bana izzet altınmeşenin beni gibi bişey çıktı daha sonra.ama olmayadabilir baş ağrısı felan demişsin.neyse.

hocam burun ağrısı olmadığı kesin. başka yerin ağrıyor fakat sen burun kökünde hissediyorsun. çünkü insan vücudunda hemen hiç ağrımayan tek organdır burun. aşırı yorulmaya bağlı olarak dil bile ağrır, hatta kramp girer. ancak burun ağrımaz. ağrınızın kaynağını iyi araştırın derim ben.

uğraşma doğubankın ordaki gozlukculere git.

kadikoyde bogadan iskeleye dogru asagi inerken sol cephede bir gozlukcu vardi, etrafinda bir suru ayakkabici dukkani olan, ismini hatirlayamiyorum magazanin, iste ordan gecen yaz bir raybani etiket fiyatinin nerdeyse yari fiyatina almistim, cok da buyuk bir pazarlik soz konusu degildi, ustelik cok satilan bir modeldi de, oraya da bir ugrayabilirsiniz, sirkecideki gozlukculer bile bu fiyati kolay kolay vermiyordu o siralar..

(bkz: ebay)

@jamswety doğubank demişsin dayıda gözler ümit özat olmasın?ha orjinal diosan ayrı tabi.

boşa vermedin(!) apple markasına verdin.

yok yani ikisini kullanan arkadaşlar kıyaslarlar ise, götürüp geri veririm be. başka bi şeyler alırım o parayla :/

apple sansanın... neyse lan ben bişey demiyorum.ipodunu kotuleme.kraldır bu alemde o.

ev arkadaşımda sansa flacplayer var. ben de nano. götüne koyayım ipodun. flac denen nane ne şahane şeymiş anlatamam. mp3 için kıyaslarsak ipod bir yana dünya bir yana. şekli yeter :D

evet ya .flac çalıyormuş sansa'lar

ayiabi; biz ipod sahiblerini kıl etmek için mi gönderildin:)

ya bende de ipod war ama flac süper birşeymiş ya. ses inanılmaz kaliteli. ipodtan mı dinliyoz kasetçalardan mı diyor insan flac dinledikten sonra. ama mp3'te üstüne tanımam. param olsun tüm apple'ı satın alırım o kadar seviyorum ipodu. shuffle hariç. ne boktan bişi o ya.

çorbayla başlamak elzem.

ha bi de içerken sallanıcan :)

içerken rakı ile adettendir yemek yemek ama siz çok fazla yağlı şeyler yiyip, midenizi çorba etmeyin derim ben.

yanınızda mide ilacı olsa iyi olur, lanson veya rennie, gaviscon tarzı. belkide alka seltzer.

püreyle başla geceye bildiğin patates püresi.

bol su. mümkünse aspirin.
bir de aslında zeytinyağı içerseniz accık mide cidarını sıvayacağından çok zarar almazsınız.

aydın boysan değiliz ki lafımızı dinleyesin :P he ben ne diyirung burda sayın pomolilik?

aydın usta der ki zeytin yağı tüketeceksin. o midenin çeperini saracak. alkol kana daha geç karışacak. mide daha sessiz çalışacak. dinlemekte fayda var. adam yıllardır içiyor ne de olsa.

zeytinyağı iç..

zeytinyağı..

zeytin ye. *

notepal by cooler master. üstüne tanımam.

Notepal infinitive +1

xena vizo.

illa notepal yani :)
Açıkçası diğer ucuz soğutuculardan tavsiye alırım diye düşünmüştüm ama artık bi notepal'a bakalım. O da biraz tuzlu geldi yalan olmasın.

hacı bi tanıdık bile olur takımdan.hiç farketmez.