oncelikle iOS gelistirebilmek icin Mac'inin olmasi lazim. butce ayriramam dedigin icin mac'inin de olmadigini varsayiyorum.

bunu gecersek herhangi bir programlama bilgin/tecruben var mi? yoksa sifirdan programlama ogrenmek mi istiyorsun?

www.patika.dev de güzel kaynaklar var, kodluyoruz.org da takip edilebilir. İngilizce varsa freecodecamp.org da çok iyi kaynak.

Sifirdan ios kodlama ogrenmeyi secmek, genel yazilim mantigini ogrenmek icin kotu bir baslangic olur. ios icin kodlamada kullanilan Swift dili her ne kadar high level bir dil olsa da ios dokumantasyon ve kaynak olarak benim gordugum en kotu durumda olan sdk'lar arasinda.

Mobil uygulama gelistirmek ilgini cekiyorsa dunya uzerindeki en yaygin dillerden biri olan java ile baslaman (normalde kotlin onerirdim ama baslangic icin java cok daha yardimci olur) ve android ile en az 3 ay kodlama yapman cok daha hizli ilerlemeni saglar. android, ios'a gore baslangic yapmasi cok daha kolay oldugu icin motivasyonunu da bozmaz.

Sonra kendini hazir hissettiginde ios ve swift'e gecmek cok daha kolay olur.

video izleme. video izleyerek bir yere varamazsın. bilmiyorum ilk anda bir gaz geliyor olabilir video izlerken lan aynısını yapıyorum dersin ama video izlemek yazılım için en kötü yol olabilir. swift/ios biraz yanlış bir seçim bence de. ben olsam direkt js ile başlar oradan yön bulurdum kendime. öğrenmesi keyifli, direkt ekranda görmek keyifli falan.

Hic bir bilgin olmadigini soyledigin icin ekleme ihtiyaci duydum, bir yazilim dilini ogrenince digerlerini ogrenmek bir iki haftani alir. tum yazilim dilleri aslinda cok benzer sadece yazim (syntax) olarak farklilik gosterir.

Burada onemli olan yazilimin mantigi. en fazla ogrenmesi zaman alacak olan sey bu.

biz yazılım derslerinde kodları ve algoritmları A4'e yazardık. sınavda da hoca A4'lere puan verirdi. bir hata yaptın kod çalışmıyor diyelim. sıfır geçmiş olsun.

şimdi elimizde 1000 yazılımcı var ise gerçek dünyada bunların belki 50 tanesi sıfır hata ile kod yazabilecek sabır bilgi ve donanıma sahiptir.

gerçek hayatta programı run edelim hataları düzeltelim çoğu insan tarafından daha anlaşılır bir metot olarak kalıyor.

yani 1000 yazılımcıyı bu şekilde yönetebiliyorsun. bir hata çıktı istifanı ver desen adam bulamazsın.

diğer mühendislik branşlarında da 3-5 böyle özel sektör.

hatasız bir yazılım mümkün değil elbette ama minimuma indirmek için gerçek ortama geçmeden önce test etmen, ettirmen gerekiyor.

ondan da öte kod yazarken tdd'yi deneyebilirsin..

(bkz: devsecops) denilen nane bu sebepten dolayı ortaya çıktı tam olarak. %100 hatasız ve güvenli kod mümkün değil ama buna yaklaşman mümkün. Şu videoda 12:20'den itibaren anlatıyor kısaca: www.youtube.com

Bu arada ben sadece güvenlik olarak baz almışım, üründeki genel bug'lar için farklı yöntemler tabii ki vardır. Güvenli - güvensiz kod olayı çok daha büyük bir problem bug'lardansa. Çünkü bug hemen ortaya çıkıyor, ama güvensiz bir kod 3-4 sene sonra bile operasyonu alt üst edebilir. Asıl endişen bu olması lazım.

büyük ürünlerde hata çıkmaması mümkün değil. Ancak hataları production'a çıkmadan önce çözmek gerekir. dolayısıyla iş başlamadan önce kapsamlı bir analizi yazılmalı, tüm süreç bu analize uygun şekilde kodlanmadı. sonrasında test case'ler hazırlanmalı ve bir tester( yazan kişi test etmemeli) tüm bu case'leri test etmeli. Sonrasında ürün productiona hazır oluyor temelde.

oncelikle unit test yazmak onemli. cunku yazilimda cikan hatalarin cok buyuk kismi unit testler tarafindan tespit edilebilecek hatalar.

daha sonra integration testler onemli. cunku diger buyuk hata kumesi de integration testlerle tespit edilbilir.

tabi bu testlerin cok sık calismasi lazim o nedenle de ci/cd prosesleri cok onemli. testler lokalde calistigi gibi ayni zamanda integrasyon sirasinda farkli platformlarda da test edilmeli. ornegin git push yapar yapmaz bir docker container icinde test edilebilir. bunun icin bircok arac var ornegin travis, jenkins vs.

ci/cd prosesleri otomotize edilmeli ki. bunun icin cesitli codepipeline yontemleri var. ornegin aws code pipeline ya da github actions pipeline icin kullanilabilir.

ayrica code coverage tool kullanilmali ki testler tarafindan denetlenmemis hicbir kod satiri kalmasin.

code review ve test case review farkli deneyimlerdeki ve uzmanliktaki gelistiriciler tarafindan cok disiplinli yapilmali.

kodlar mumkun oldugunca stateless yazilmali. icinde state barindiran her kod hata olasiligini katlanarak arttirir. bircok alette state sifirlamak icin bir kapat/ac yapmamizin temel nedeni budur. o nedenle mumkun oldugunca stateless functional kod yazmak bizi rahatlatir.

tespit edilmesi en zor hatalar asenkron calisan kod bloklarinda olur. cunku bu kod bloklari arasinda bir bagimlilik var ise asenkron calisan kod bloklarindan birinde gerceklesen islem zamani gecikmesi digerlerini etkileyebilir. bu hatalar cok problemli hatalardir cunku "hersey" ayni olsa bile "bazen" bu hatalar gerceklesir. network hizinda dalgalanma veya islemci sicakligindaki degisim bile bu tarz hatalara neden olabilir.

tum bunlar sayesinde elbette sifir hata saglanmaz, cunku bir projede bircok farkli kutuphane, framework kullaniliyor ve bunlardaki hatalar da sizi etkileyebilir. ya da bunlarla olan entegrasyon sizi etkileyebilir ama cok buyuk oranda hatalari dusurmus olursunuz.

Hatasız kod olmaz +1.

Öte yandan ben testlerin kod kalitesini artırabileceğini düşünmüyorum. Kodunuzun ne kadar kaliteli olduğunu ölçebilir ya da hangi hataların varolduğunu gösterebilir, ama yeni hata çıkmasını engellemez. Test yapmak kodunuzun daha az bug üretmesini sağlamaz yani, sadece varolanları tespit etmenizi sağlar.

Kilo vermek istiyorsanız spor yapmanız ve az yemeniz lazım, tartılmak sadece sonucu gösterir, tartılarak kilo verilmez vs. Bunun gibi.

Neyse, bence hatayı minimuma indirmenin yolu kod karmaşıklığını minimuma indirmektir. Ne kadar güzel/sade bir mimariniz olur, ne kadar loosely coupled kod yazarsanız bug çıkma olasılığı o kadar düşer, çünkü bug'lar genelde developer'ın karmaşıklığın içinde kaybolmasından kaynaklanıyor benim gördüğüm.

Ha yine kodun kritik/karmaşık yerleri vardır, oraya unit test yazarsınız, her zaman çalıştığından emin olmak için e2e kurarsınız düzenli çalışır falan. Onlar ayrı. Ama "yeni bug" çıkma rate'ini düşürmek için mimarinizi ve mindset'inizi değiştirmeniz lazım.

Arada dikkatsizlikten de olabilir ama agile yapıyorsanız, günde 2-3 deploy çıkabiliyorsanız o hatalar zaten minik olur, çok bir şeyi bozmadan görüp düzeltebilirsiniz. Ayrıca external tester yerine developer'ın kodun düzgün çalışmasından sorumlu olduğu bir setting'in developer'ı daha iyi kod yazmaya teşvik ettiğini düşünüyorum.

Ben de bu test süreçleri ve aşırı analiz planlama ile hantallaşma yerine en hızlı şekilde yayına alıp kullanıcıların da bu sürekli gelişim döngüsünde rol almasının mümkün olmasını hayal ediyorum. Bazı yazılımlar hatalı bir işlem yapınca bunu çok smooth bi şekilde bug reporta dönüştüren akışlar yapıyorlar. Hayalim kullanıcının da hem feature isteği hem bug rapor olarak nefret ederek değil de karşılıklı feedback olarak çalışabileceği bir yapı. Hatta belki bu tip tester-kullanıcılara fiyat avantajı vs tanınması. Çünkü 'tester' rolündeki insanların bulduğu hatalar sadece ekibi yıldırıp moral bozmaya sebep oluyor bazen. :D

hatasız kod olmaz, "ilk çıkardığınız üründen utanmıyorsanız yanlış yapıyorsunuz" demiş steve jobs

hatasız kod için sürekli aynı işi aynı platformda öğrenme süreci olmayacak şekilde yapıyor olmalısınız.

ekibinizin hataları nerede yaptığını analiz edip buna göre bazı optimizasyonlar yapılabilir. mesela en sık yapılan == yerine = koymak gibi typolar. uygulanabiliyorsa MISRA C gibi kurallar tanımlayıp ekibi bu kurallara uymaya ve alışkanlık haline getirmeye zorlayabilirsiniz.

@plutongezegendegilmi yazdiklarinin bircoguna katiliyorum ama sadece "test hata engellemez" dusuncesine katilimiyorum.

cunku yazilan automatik test kodlari ayni zamanda kodu yazarken gelistiriciye yol gosterici olur. ornegin yazdiginiz ve potansiyel olarak bug olsturacak kod ilk planda kodu yazdiginiz anda test edilebilir ve size bir geri bildirim yapacaktir. yani tum testlerden gecmeyen bir kodu zaten "git push" yapmayacaksiniz.

hadi yaptiniz, bu durumda da CI aksiyonu devreye girecek ve tum testleri calistiracak. bu sefer de sizin bu degisim yaptiginiz versiyon ana versiyon ile birlestirilemeyecek.

hadi bundan da gecti, bu sefer de CI/CD araci devreye girecek ve testlerden gecmeyen versiyonun production a alinmasina izin vermeyecektir.

yani potansiyel bug her seferinde potansiyel olarak kalmaya devam edecek. testler duzgun yazidiysa her adimda test duvarina carpacaktir. testler yazilmasa her satir kod degisikliginde urunun tamaminin test edilmesi imkansizdir, ama testler yazildiginda her degisiklik sonunda bir yer bozuldu mu diye bir geri donus alinabilir.

ayrica bir karmasayi da aciklayayim test ile kastedilen test kodlari. yoksa bir insan tarafindan yapilan manual test yapmak gecmiste kalan bir yontem.

ekleme: asagida @plutongezegendegilmi aciklamasina katiliyorum. kaliteli kod ve temiz kod yaklasimlari her zaman yazilan testten once gelir. yazilan kod kalite prensiplerine uymadiginda hersey sarpa saracaktir, test yazilsa da nafile. bu nedenle burada boyle bir duzeltme yapmak istedim.

care tdd :) turkiye'de e-ticarette ilk 5'te olan bir firmanin altyapisini yeniden yazdik, en onemli kisim olan sepette, canlida 1 tane bug cikmadi, 1 tane bile. inanmasi guc. tabii ki eksiklikler vardi, sonraki versiyonlarda tamamlandi. tdd sayesinde sisteme yeni ozellikler katmakta cok kolaylasti cunku testler sayesinde her kodun dokumantasyonu var ve herkes her yere kolayca girebiliyor.

@emrahday, hocam biliyorum bahsettiğiniz konuları ama kastettiğim farklı bir şey.

Şimdi diyelim yeni bir X feature'ı geliştiriyorum, bunu geliştirirken de varolan bir A fonksiyonunu değiştirmem gerekti. Bu A fonksiyonu, Y,Z,T gibi bir sürü diğer feature'u da etkiliyor olsun.

A fonksiyonunu değiştirdiğim için testler patlayacak, testleri de değiştirmem lazım. Üstüne sadece yeni geliştirdiğim X'i değil, Y,Z,T feature'larının da nasıl çalıştığını ve yeni testlerin sadece X'i değil, Y,Z ve T'yi de kontrol ettiğinden emin olmam lazım.

Bu şekilde kod yazmak hem development'ı yavaşlatıyor, hem de bir developer'ın bilmesi gereken business miktarını çok artırıyor. Yeterince büyük bir projede geliştirme yapmak zamanla imkansız hale geliyor bu yüzden.

Peki alternatif nedir? A yazıldıktan sonra onu çok zorunda kalmadıkça değiştirmemek. Onun yerine bir B fonksiyonu yazıp, A'yı extend etmek. Bunu yaparsam sadece B'ye test yazıp geçebilirim. Bunu yapmıyorsam, önceden A'ya yazılan testler anlamsız hale geliyor, çünkü kod değişti. Her değişiklikle birlikte bir sürü başka testi değiştirmem gerekiyorsa bu da maliyeti inanılmaz artırıyor ve mimaride bir sorun var demek oluyor. SOLID'in O'su bundan bahsediyor aslında.

Yani demek istediğim test yazmayın değil. Ama mimari düzgün değilse, iyi kod yazılmıyorsa test anlamsız bir hale geliyor. Sadece test olması kodun iyi olduğunu garanti etmiyor. Test yazarak yeni çıkan 100 bug'ın 80'ini yakalayabiliyorsun, güzel, ama elde 20 bug var. Mimari düzgün olsa 10 bug çıkacaktı, overall'da daha iyi durumda olacaktık. Demek istediğim şey bu.

"Los pájaros leen el diario"

güzel bir program ama ben sıfırdan başlamıştım, ileri seviyeler için ek kaynaklara ihtiyacın olabilir. tabi bunu ispanyolca için söylüyorum diğer dillerin de hemen hemen öyle olacağını tahmin ediyorum.

var olan seviyemi ilerletmekten ziyade eski bildiklerimi hatırlamama ve her gün kullanarak unutmamamı sağlıyor. ileri seviye için yetersiz beginner ve pre-intermediate seviyeleri için ideal bana göre.

Ben daha yeni başladım ama seviye ilerletmek bu şekilde zaten çok zor olur, benim kullanma amacım bildiğim kelimeleri ve kuralları unutmamak, bu anlamda şimdilik işime yarıyor..

liseden kalma hafif bir tanışıklık olan fransızcamı ilerletmemde çok faydası oldu duolıngonun. son zamanlarda fazla yapamıyorum ama çok uuzun zaman önce geçtiğim dersleri bile tekrarlatıp hatırlamamı sağlıyo. yeni ekledikleri article okuma olayını pek yapamadım ama o da baya faydalı gibi duruyor. gramer olarak yeni bişey öğrenmek çok zor ama bildiğin konuları pratik yapmak ve kelime öğrenmek için ideal.

fransizcayi bitirdim. 14. leveldayim.

italyancaya basladim, 3. leveldayim sadece.

fransizca konusmama faydasi olmadi ama cok guzel yazar okurum, sadece 70 gunde bitirdim fransizcayi. 8 aydir da fransadayim.

aynı soruyu sormak için girmiştim duyuruya. biz de büyük iki koli kıyafet ayarladık nereye göndericeğimizi bilmiyoruz.

kargo şirketlerine mail atın, ben web sitelerinden bu mail adreslerini bulup koli göndereceğimi iletmiştim, bu şekilde cevap gelmişti, ücretsiz göndermişlerdi.

www.cinilihamam.com

iyi de orası bildiğin pis!

ataşehir mozaik çarşının alt katında bayanlar işlettiği bi yer var

eylülde gittim en son, güzeldi

kadıköy aziziye hamamı. kişi başı 20 lira gibi bişeydi giriş de. geçen gün gittik gayet iyiydi bence.

maltepe olimpiyat

kadıköy aziziye +1
gel sonrada bi çayımı iç derim

(bkz: kumbaracı50)

Şehir Tiyatrolarında Kösem Sultan var, Üsküdar'da sahneleniyor sanırım.

bol ingilizce kitap okumanı, ingilzice film falan izlemeni tavsiye ederim. kirap kelime için en idealidir.

www.memrise.com u bi dene bakalım.

(bkz: ingilizce kelime ezberleme yolları/@compadrito)

yazısını okudunuz mu? işinize yarayacak her şey orada var.

kitaplar ne olursa olsun en fazla 100 lira falan teklif edicekler, bilgin olsun.

burdan ya da gittigidiyordan falan satmaya çalış bence.

para karşılığıda alırlar değiş tokuşta yaparlar

hope ender haklı
değerinden düşük fiyata gider

kitapların ismini buradan yazarsanız belki hem yükten kurtulursunuz,hem daha fazla kazanırsınız hemde o kitapları almak isteyen insanlara yardımcı olmuş olursunuz.
şahsen ben bile talip olabilirim bazılarına.
not:eğer kitaplar dünya klasikleri ise yayınevlerinide yazarsanız alacak insanlara daha fazla yardımcı olmuş olursunuz.

ben burayi filan bilmiyorum pek. bi arkadasimin kullanici adindan giriyorum. daha dogrusu interneti de pek bilmem (kitaplardan anlarim:)). elimdeki kitaplarin hepsini buraya mi yazayim yoksa yeni duyuru mu acayim? yardimci olursaniz mutlu olurum

siz en iyisi alınık satılık kategorisinden bir duyuru açıp bütün kitapları yazın tek tek.

bir de kadiköydeki çakallara iki koli kitap götürmüşlüğüm ve verdiği fiyatları duyunca çıldırmışlığım, aman bunlara kalacağına ihtiyacı olan isteyen şu köşebaşından alsın demişliğim vardır. belki kağıtçı çocuklar almıştır bilmiyorum, umurumda da olmadı.

hiç izlemediysen henüz 2 kez izle tüm 6 filmide

ilk izleme sıran 1-2-3-4-5-6 şeklinde olsun
ikinci izleme sıranda 4-5-6-1-2-3 şeklinde

2-) 4-5-6-1-2-3 filmdeki zaman akışına göre böyle bir sırayla gidiyor.

1-) bu soru soru bir çok insanın kafasını kurcalıyor. ben olsam "bir bildikleri vardır" diye düşünür, çıkış tarihine göre izlerdim.

asuahsuashuda bu soruyu ben sorduğumda herkes daşşak geçmişti "duyuruda da ilk kez soruluyor canım" diye :) harbi komik oluyormuş la. şahsi fikrim, bu seri hangi yayın sırasıyla yayınlandıysa sende öyle izle, eskiden yeniye yani. sonuçta bu şekilde efsaneleşti :)

4-5-6-1-2-3. Ben 123456 diye gitmistim o gorsel efektlerden sonra eskiler o kadar hos gelmiyor gozune.

hiç izlemediysen henüz 2 kez izle tüm 6 filmide

ilk izleme sıran 4-5-6-1-2-3 şeklinde olsun
ikinci izleme sıranda 1-2-3-4-5-6 şeklinde

adamların bir bildiği vardır hakikaten, nasıl çektilerse öyle yap
önce twin peaks dizisini sonra filmini izlemek gibi
imla için özür, copy paste ile bu kadar oluyor

çıkış tarihine göre izlemeyeceksen hiç izleme arkadaşım. 456123

1) kesinlikle ve kesinlikle 4 5 6 yı izle, sonra 1-2-3 ü izle, bak 4-5-6-1-2-3 demiyorum, önce 4-5-6 sonra sanki 1-2-3 sonradan çekilmiş gibi, "aa bak şu hani star wars 3 lemesi varya onun öncesini anlatan filmler varmış" tadında izle, yani 1-2-3 yokmuş gibi, her şey 4-5-6 ymış gibi izle, bana güven

bence en iyi sonuç için 4 5 6 - 1 2 3 - 4 5 6

marionette +1

gözlük numarasıyla lens farklıdır, lens numaranızı öğrenin.

???

miyop lens numaran gözlük numarasıyla tabi ki aynı. sadece göz çapını ölçüyorlar lens için özel olarak. bi de gözünüz uygun mu falan filan. alabildiğiniz tek bi lens varsa bence alabilirsiniz. son olarak miyop numaranızdan 0.25 düşük almanız uzun vadede faydanıza olacaktır.

4 yıllık lens kullanıcısıyım, 15 yıllık lens kullanıcısı kardeşiyim; ilk defa lens numarası diye bir şey duydum. Doktorun yazdığı numaradan alın gitsin.

Benim doktorum gözlük numarasından 0.25 az verirdi, miyop.

odtü derim ben.

ben de bilgi derim

seninle aynı durumu yaşadım. odtü tarih ya da bilgi tarih'i seçecektim ben bilgi'yi seçtim. pişman değilim çünkü istanbul'u, ailemi bırakmak çok zor. ayrıca bilgi'nin sosyal bilimleri harikadır. bunu da unutmamak lazım.

ODTÜ + 1 Ankara mı istanbul mu sorusuna şiddetle istanbul demiş birisi olarak söylüyorum bunu ODTÜ nun psikoloji bölümünün iyi olduğunu çok kisiden duydum ve hocalar ne kadar iyi olursa olsun öğrenciye göre davranıyorlar karşındakiler alabileceği kadar zorluyorlar o yüzden sadece hocaların ismine bakarak hareket etme ve ödtü de seni tatmin edebilecek ufkunu acacak bir eğtim görme fırsatını kaçırma

ailen istanbuldaysa bilgi, ailen ankaradaysa odtü, bu iş böyle.

eğitim sadece okuduğun okulla dğeil, bir de senin o okuldaki psikolojik durumunla ilgili, hayatındaki düzenle ilgili, hiçbir tanıdığının olmadığı bu şehre gelip sıkıntı çekeceğine, aklını zihnini ve enerjini orada kalıp derslerine yoğunlaştırabilirsin, ne blieyim ailenle kalıp akşam ne yiycem, çamaşırımı kim yıkıycak vs sıkıntısı çekmezsin, odanda dersini çalışırken evde birileri yemek yapıyor olur flan, bunlar basit görünebilir ama demek istediğim, sorumlulukların daha az olacak ve az sorumluluktan doğan zamanını daha çok kendini geliştirmeye, okulun sosyo-kültürel aktivitelerine, derslerine filan aktarıcaksın.

tabii bazıları, "sorumluluk kazansın" filan diyecek de, sorumluluk kazanmak dediğin olay kişinin kendiyle ilgili, kalkıp başka şehre gidince buda gibi aydınlanmıyorsun ya birden...

Bilgi. Çünkü istanbulda kalman lazım gibi hissettim ben.

lord randal +1
dostum istanbulda kalmak istiyorsan ankaraya gitme pişman olursan falan geri dönüşü zor olur okulu bırak tekrar hazırlan bilmem ne onun için en başından istanbulda rahat edebileceğini düşünüyorsan ki bilgi üniversitesi için arkadaşlar iyi demişler sıkıntı yok yani odtü diye kastırma git paşalar gibi yemeğin çamaşırın önünde hazır olsun kendi evinde kafan rahat olsun.

ankaraya gittiğime gideceğime pişmanım şu anda istanbuldayım mutluluk budur.

tabii ki bilgi. ankarada ne yapacaksın sakın öyle saçmasapan bir hata yapma. ben yaptım oradan biliyorum.

bilgi, pişman olmayacaksın.

Yazdırırken çerçeve yapıyor olabilir otomatik olarak. yazıcı ayarlarını kontrol edin. kenarlıksız tam baskı yapın.

ctrl+r sanırım istediğiniz cetveller.

ctrl+r imiş, teşekkür ederim. görünürde herhangi bir çerçeve yok. ancak dediğiniz olabilir. kenarlıksız, tam baskı seçeneklerini bulamadım.

dijital baskılarda mutlaka bu tip kaymalar olur. hatta ofset baskılarda bile olur. o yüzden baskıdan sonra işler giyotine girer ve kanarları kırpılır. yani makineden çıkar çıkmaz, katlayıp kullanacağınız muntazam bir çalışma elde etmeniz imkansıza yakındır.

yürütmeyi durdurma kararı aldırmak için mahkemeye başvursanız ? en azından birkaç ay idare eder, o sırada da diğer yerlerin desteğiyle karar bozulur.

not: hukuk ile ilgim ergenekon ve şike davaları.

mahalleye maklube yaptirip dagitin , zaman gazetesine abone olup kapida birakin,bisey demeye tirsarlar ne ayak bunlar diye

Aklıma sadece 'cama yazı yazmak' geliyor. Yol kenarı müsaitse ok işareti de yapılabilir.

Dava açmayı düşündük ama bunu tek başımıza yapmamız bütün masrafları da üstlenmemiz demek. Bi şekilde diğer insanlarla işbirliği yapmak lazım ama kimse sesini çıkartmıyor ki. aynı apartmandaki doktorlar hiçbişey demeden indirdiler tabelalarını. insanlar nasıl kabullenebiliyorlar böyle onu da anlayamıyorum ben.

büyük ihtimal tek tip tabela belirleyecekler. yani tabelanın içereceği renkleri belediye belirleyip size "şu ebatlarda şu şu renklerden oluşan" diye bi bilgilendirme vereceklerdir. istiklal caddesinde eskiden olduğu gibi yani. tabelayı sökün. belediyeye gidip bu tek tip tabela işini sorun. ama zabıtaya değil. direk belediyeye gidin. belediyeyi ayrıca takdir ettim. çok güzel bir işe girişmişler.

@faaip de oiad dediğiniz gibi olsa bence de sorun yok. gerçkten çok karışık bi görüntü oluşturuyor tabelalar. ama gelip de şöyle yapın tabelaları demiyorlar ki. direk "kaldırın" denmesi mantıksız değil mi?

mahkeme kararı varsa. "biraz bekleyelim" diyemeyecekleri için sıkıştırıyorlardır. o yüzden bi belediyeye gidip sorsanız fena olmaz. gerçi tahminimce "üzerinde çalışıyoruz, biz size bildireceğiz" falan diyeceklerdir. belediye meclisinden fln karar çıkartmaları gerekiyor çünkü. biraz bürokratik bi süreç. şu an için mahkeme kararını uyguluyorlar mecburen. biraz daha süresi vardır tam anlamıyla sistemin oluşması ve oturmasının.

cama one way vision denilen sadece dışarıdan görülüp içeriden görülmeyen sistemi deneyebilirseniz belki işinize yarayabilir.. ama akşam için bir de led ışığa ihtiyaç var. çözüm üretmeden bu şekilde bir yaptırımda bulunmaları sıkıcı gerçekten :/

tabela vergisi ödemişseniz sizde belediyeyi dava edin veya dava edeceğinizi söyleyin.
siz baskın çıkın yani.

biz yıldız hisar restaurantta yapmıştık fiyat uygundu ama hatırlamıyorum suada da güzel seçim olur bence.www.yildizhisar.com

Kişi başı verilebilecek maksimum para nedir?

Yıldız Hisar restaurant güzelmiş bi fiyat alalım bakalım. Kişi başı maksimum 250 diyoruz(sınırlı içki fiyatı bu tabi)

cihazın üstüne başka IMEI no çakmışlar sanırım. tüketici haklarına şikayet edin derim.

ben de itouch dan aldım 1 yıl once gayet sorunsuz hala ipod touch ım, sonuçta 1 yıl sonra her ürün bozulabilir onun garantisini apple bile veremediği için teknik servis denen olay var. o teknik servis in biçtiği fiyat da itouch ın suçu değil zira sorun bilkom da.. 2-3 sene önce bakıyorlardı ancak şimdi çoğu insan yurtdışından iphone ipod falan getirince onlar da bakmamaya başladılar.. normalde aslında itouch ın dediği doğru 1 yıl uluslarası garantisi var ama tr de maalesef yok, para verip yaptırmak zorundasın.. bir daha ister doğubank dan al, ister internetten al eğer ürün yurtdışı çıkışlıysa bilkom bakmıyor artık bozulduğu an para vermek zorundasın bunu göz önüne al..

gerçi senin soruyu tam okumamışım senin durum biraz farklı ama yukarıda dediklerim geçerli, ona göre dikkatli ol..

@cryptex; cihazın üzerindeki seri no ipod touch 3. nesile ait. ama faturadaki ipod nanonunmuş. farklı fatura gönderdiği için şikayet etme hakkım var mıdır? varsa nereye edebilirim? gitigidiyorun bu konuda yapabileceği bişey var mıdır?

@kalim; zaten bi yıl geçmiş olsa yapılabilecek bişey yok bunu baştan göze almıştım. yalnız geçen gün üstteki kilit tuşu içeri kaçtı. bu konuda mesela rahatça gidip o tuşu değiştirebilecekken götüremiyor olmak sinirimi bozdu. tamam büyük bi sorun değil belki ama daha büyük bi sorun olmayacağı ne malum.

şu ana kadar herkese internetten alışverişi savunurdum ya. oof of.

kaymakamlıklarda tüketici hakemliği oluyor oraya bir danış derim. şimdi burdan ahkam kesmiyim, zira durumun farklı olabilir yurtdışından gelme cihazsa pek bişe yapamazsın. ithal ürünse bi şekilde halledersin

not: tüketici haklarını korumayada gidilebilir (netten konumuna bakarak en yakın yerin adresini öğrenebilirsin) fakat bu iki yerdede çok sıra olduğundan sana 6 ay sonra sıra gelecektir. sen yinede bi danış buralara ve 6 ayı göze alıyorsan bir an önce başvurki sıraya koysunlar seni