dizinin ratingleri düşmüş sanırım gelecek sezonu çıkarmayabilir. yapımcıları diyor. bitsin artık be abi. bence 5. sezonda devam ettirmeyip bitireceklerdi efsane olarak kalıcaktı dizi. 5 ten sonra gelenlerin hiçbiri güzel değil. 5 te zirve yaptı dizi.

+1, Kastiel diziyi kanatlandırmıştı ve keşke akılda onun yoğun oynadığı o zamanlarda kalsaydı.

Hala oynamadıkları tanrı kozu var. Onu da kullanıp bitirmeliler.

bulunduğun yerdeki kaymakamlığa gidiyorsun

yasa sigortalı bir işte çalışmayan, 25 yaş üstü öğrenci dahil, isteğe bağlı sigortaya da bağlı olmayan herkesi kapsıyor.

gelir testi sadece gelire bakmıyor harcamaları da göz önünde bulunduruyor, yani siz gelirim yok deseniz de ailenizden gelen parayı harcıyorsunuz ve bu harcamalar banka hesaplarında olmadı evinize aldığınız eşyalarda yiyecek içeceklerde kendini gösterecek.. çok saçma ama böyle..

alt sınır 34 üst sınır 213 tl. ben kişisel görüş olarak gelir testine gelen memurların ezici çoğunluğu üst primden ödeme yapmaya mahkum edeceğine inanıyorum. çünkü düşünün ben x lira gelire sahibim ama harcamalarım hayat şartları yüzünden x lira artı y olarak gözüküyor ben y kısmını borç harç kapatıyorum belki ama devlet bunu kabul etmiyor..

ayrıca eğer evde bir kişi çalışıyorsa ve nispeten kalabalıksanız (yazar burada 2den fazlayı kastediyor), kişi başına düşen gelir miktarı düşeceği için yanlız olmaktan daha iyi olur bir anlamda..

ha ayrıca duyurunun tepesindeki ilanda tüm soruların cevaplanmış zaten bi de orayı oku..

aaa bi de o 2008 muhabbeti şu 2008 de 18 yaşını geçmiş olan kız çocuklar babalarının sigortasından evlenene dek yararlanmaya devam edecek, evlenmezlerse ölene dek.. ama 2008 de 18 yaşında değildiyseniz kız çocuk olarak baba sigortasından yararlanma hakkı her halükarda 25 yaşında bitiyor.. dolayısıyla eski yasaya tabii olanlar babalarının sigortasına dahil oldukları sürece gelir testine gerek yok.

Bu sabah açtığım yeni bir duyuruda, pek çok sorunun cevabı olacak şekilde SGK'nın yayınladığı soru cevap var.

Teşekkür ediyorum. İki duyuruyu da inceledim. O zaman, 2005 yılında sigortalı oldugum icin babaminkinden yararlanmaya devam ediyorum.

Yasa hususunda yırtmış olsam da demeden geçemeyeceğim: bir devlet, soz gelimi olsa bile sosyal devlet ise; bu kadar akıl dısı bir uygulamayı vatandaşına nasıl diretir? Saçmalık.

çocuğa bir seçim hakkı veriyor. iyi bir şey.

2- hiç zikimde değil.

1- karı koca arasında kimse baskın gelemeyince ikisinin de istediği isim veriliyor (babalar dedeler falan)
2- ben de uyuzum çok anlamsız buluyorum bankada orda burda hayatın boyunca baska isimle sana seslenebiliyorlar ve aval aval bakabiliyorsun.
tek isimliyim gayet memnunum oooh :P

ali ve can ile birleştirilen isimlere tahammül edemiyorum....

örnek:alican, alikemal, alimert, canberk, cansel, berkcan, berkecan saysam daha bitmez. ha entel dantel isimleri de unuttun.

örnek:ada,atlas,rüzgar,bulut .. . .

bende çift isimliyim, çocuğum olursada çift isim koyarım.

isim karışıklığı yüzünden çocuğun başı derde girmesin.

birilerini üzmemeye çalışmak gibi bir amacı var sanki. yok annemin adını koymazsak anısına hakaret, yok bizde mutlaka paşa dedemin adı konulacak hayrullah olmazsa babam kalp krizi geçirir, o zaman bi de modern bir ad verelim de arkadaşları dalga geçmesin, gibi..
not: tek isimliyim, hatta adım 3 harfli* ve oldukça mutluyum.

çift isimliydim, ilkokul ve ortaokul yaşamım boyunca dalga konusu oldum, 16 yaşında babama dava açtık falan bir isme indirdik onu.

sonra efendim neden asosyal bu çocuk, efendim neden çekingen.

ben de keşke tek isimli olsaydım , çocuğumu keserim yine çift isim koymam :)
içim rahatladı benim gibi uyuz olanları görünce , yalnız değilmişim.

benim de hoşuma gitmiyor.

mehmet ali gibi (memedali bey bi yardım edin), ali rıza gibi, halil ibrahim gibi ikisi birden okunan isimlerden değilse, çevrendekilere nasıl hitap edecekleri konusunda ikilem yaratıyor. örneğin ismin "mehmet serdar tantunioğlu". sen serdar ismini kullanıyorsun. mehmet sadece göbek adı. ama nüfus cüzdanında ve bütün resmi belegelerde önce mehmet yazdığı için seni ilk defa görenler mehmet diyor. herkes serdar diye tanıyor, ama nüfus cüzdanı ile kayıt yapılan yerlerde herkes mehmet diyor. bir hastaneye yattığında mesela, mehmet tantunioğlu diye kaydediyorlar seni. serdar tantunioğlu diye ziyarete gelen kimse uğraşmadan bulamıyor seni. bütün doktorlar gelip "mehmet bey nasılız, mehmet bey şöyle, mehmet bey böyle" diyip duruyorlar. senin adın serdar, herkes sana mehmet diyor.

ilkokula başlarken kayıttaki görevli seni mehmet s. tantunioğlu diye yazıyor. bütün sınıf listelerinde adın mehmet oluyor. ilkokul arkadaşların seni mehmet diye tanıyor. liseye kayıt yaptırıyorsun, oradaki görevli de m. serdar tantunioğlu yazıyor. bütün lise arkadaşların ve öğretmenlerin de seni serdar diye tanıyor. liseden arkadaşın ilkokuldan ortak tanıdık birine senden serdar diye bahsedince, ilkokuldaki mal gibi kalıyor, "serdar kim lan" diyor, aslında çok iyi tanıyor ama tanıyamıyor. çok salak saçma bir durum.

ben tek isimliyim, çok memnunum. ama 55 yaşındaki iki isimli ve ikinci ismini kullanıp o isimle tanınan kuzenim, hala yakınır bu durumdan "ali bey diyip duruyorlar" diye. en yakın arkadaşım iki isimli. bu adam benim liseden arkadaşım. yakın arkadaşım olması sebebiyle hangi ismini kullandığını biliyorum. ama lise sınıf defterinde diğer isimi yazdığı için az görüştüğümüz sınıf arkadaşlarımız adamın o ismini neredeyse bilmiyor. ben liseden biriyle sokakta karşılaşıyorum, "kimlerle görüşüyorsun" falan muhabbeti geçiyor, "serdar'la görüşüyoruz sık sık" diyorum adam andon gibi kalıyor "serdar kimdi" diye, "hani vardı ya mehmet serdar, senin arkanda otururdu" diye açıklamak gerekiyor. gün oluyor hep birlikte buluşuyoruz, benim dışımda herkes adama "mehmet" diyor. ne gerek var tek isimle tanınmak bilinmek varken?

rapçilerin a.k.a. olayı gibi.

dedenin, ananenin ismi, hadi bi tane de yeni isim olsun. bebeğe abdurrahim demek garip geliyor, yaşlı birine de burak dede demek aynı şey gibi.

1- Kadın başka istiyor, adamın aklına yatıyor; adam da başka istiyor ve o da kadının aklına yatıyor, bu sayede ikisini birden koyuyorlar.

2- İki isimli biri olarak diyeceklerim var. Bu iş çok yararlı valla. Neden, a. google'da / fbook'ta benden sadece bir tane var ve o da benim. biri gogıla ismimi yazarsa direkt bana ulaşır, telefon numaramı alır. Veya nerde ne yapmışım yapıyorum görür.
b. İsmim A B C. Üniversiteye kadar ismim hep B C idi. Okulda yaşadığım bir takım ağır olaylar ve o olayları yaşayan adamı geride bırakma düşüncesi ağır basınca ne yaptım? Artık A C dedim kendime ve yeni çevrelerime. Ailem ve okul öncesinden beni bilen herkes hala B dese de, artık dünya beni A Bey olarak biliyor. Ve asla B piçinin yaptığı hataları yapmıyorum, bir daha B olamam - B'nin yaşadığı ve yaşattıklarını yaşatamam.
c. Benim A B C'de olduğu gibi ağız dolduran bir isminiz varsa hem kartvizitte hem de sorana söylerken hoş oluyor, ağır görünüyor. Berkcan Şekerpaşa gibi sırıtmıyor (lafım meclisten dışarı, Berkcan Şekerpaşa'lardan özür dilerim)

artık eskisi gibi çok çocuk yapılmadığı için insanlar isim heveslerini almak için koyuyorlar bence. yap 4 çocuk homojen olarak dağıt isimleride değil mi ama?

çift isimliyim
birbiriyle alakasız 2 ismim var ikisi de entel/ideolojik değil -yani okulda hocayla vs sorun çıkacak türden değil-
liseye kadar ikincisini kullanmıştım hep ondan sonra fark ettim neredeyse 2 ismim olduğunu. şimdi insanlara seçme hakkı veriyorum istediğinizi kulllanın diyorum her ikisini de sevip benimsedim
benimki babaanne adı olduğu için mecburi ama zevk için de olsa olurmuş bence hiç sorun değil. durup dururken muhabbet açılıyor işte niye 2 isim aa o arapçamı farsça mı yok şuralı mısın buralı mısın....

i.neden koymasınlar... ii.güzel birşey.

Nasıl tek isim koymak ayıp bir şey oldu yahu? Ne alaka?

çift ismi var diye kimlik bunalımına girecek insanı zaten hiçbişey kurtaramaz. tek ismi olsa da zor. ayna filan görünce de kimlik bunalımına girer o.

çift ismim olmasını isterdim, hem seçim hakkı veriyor hem de kulağa dolu dolu hoş geliyor.

iki ismim olsun isterdim ben de.

iki isimliyim kibritsuyu'nun dedikleri tamamen gercek. 1.5 yildir ev sahibim karsilastikca ilk ismimle hitap edip duruyor 20 kere duzelttim hala anlamiyor :)

Acıbadem sadece Onkoloji ve Kardiyoloji alanlarında SGK'ya tabii. Diğerleri cebinden. Anadolu S.M. de Acıbadem'in zaten = geçirmece her yerde. Öyle geçirmece ki bir arkadaş vesilesiyle beyin Mr'ı ne kadar diye sormuştum Nöroloji bölümünde, kemiksiz 1700 demişlerdi :D

PM

O okuyan tayfa 80 ihtilali öncesi birbirini yedi bitirdi, kimse perdenin arkasına bakmadı. Şimdikiler de kırmızı tshirt giyip ayağa konvers çekip sol yumruğu kaldıran tipler, o önceki kuşak görmediyse bunlar hiç görmez.

BDP'nin etnik temelli sağ siyaset yaptığının farkına varamıyorlar pozitif ayrımcılık kastıkları için, sol diyorlar. Halbuki aynı PKK gibi sol adı altında başlayıp etnik temele dayanan bir oluşum. Dolayısıyla evet, biraz aptallar bence.

ideolojilerin insanlara benimsettiği şey tarafgirlikten başka birşey olmuyor maalesef. tarih bunu gösterdi.
(bkz: bakmakla görmek arasındaki fark)

hangi ırkçılık yanlısı pankart gördün ? bi tane söyle bakem?

kürtlerin normal, olması gereken şeylerin pankartlarını görünce yok ırkçıymış yok neymiş gibi şeyler söyleniyor hatta bazı aptallar aptallıkla suşluyor.işin aslı ;
ırkçılık dediğiniz şey bir ırkı diğer bir ırktan üstün tutmaktır.eğer bir adam kalkıp 'türkçe yasaklansın sadece kürtçe konuşulsun' derse evet ırkçılık yapmış olur ama 'kürtçe eğitim istiyoruz' diyen biri en doğal hakkını aramaktadır.
asıl ırkçı 'ana dilde eğitim olmaz' gibi bi söyleme giren faşistindir.
eğer mesele apo posteri, pkk bayrağı gibi şeylerse bu da ırkçılık değildir.sadece onun dünya görüşüdür.sen onun dünyasını anlamaya çalışma zaten
2- molotof atmak faşizm midir? faşizm bi eylem değildir, bir zihniyettir bi anlayıştır.eğer molotof bi sivile atılırsa şiddettir, cezanlandırılmalıdır.
3-ailelerinden kayıp mı vermeleri gerekiyor? eğer bir yerde ölen varsa öldüren de vardır.öldüren ölmemek için öldürür.bugüne kadar türkiye vatandaşı ölen askerin sayısının iki katı ölen örgüt elemanı var.yani onlar da ailelerinden kayıp vermiş olabilirler zaten.bu hayatta durduğun yerle alakalı her şeyi olduğun yerden anlamaya çalışmak doğru bişey değil.

(bkz: azınlık milliyetçiliğinin solculuk sayılması)

dünyanın her yerinde böyledir. ispanyollardan nefret eden ayrılıkçı katalanlar solcu sayılır. katalanları sevmeyen ispanyollar ise ırkçı.

onlarınki açılım kapsamına giriyor,ama ağzını açan potansiyel terör örgütü üyesi ,gözyummayan gazeteden tvden kovulur.Meclis kürsüsünde kürdistan lakırdılarının dile getirldiği bir ortamda bu neyin faşizmi.hukuk sistemine çomak sok,it köpek fırsattan istifade etsin, fırsat verenlere bacağım girsin.

Valla bana sorarsan ne güzel geçiniyoz işte. Böyle konulara pek ilgim yok. İlgili olmadığım için de hayat bana güzel. Kim napıyosa yapsın umrumda değil. Ben kendimden öncesini siklemeyen bi insan olduğum için herhangi bi sorumluluk da yok üstümde. Ben öldükten sonra da kim ne yapıyomuş umrumda değil. Çevremde bikaç dostum vardır, içlerinde kürt asıllı, arap asıllı, japon asıllı, ermenisi çerkezi, lazı, harlemlisi, kuzey korelisi, kaliforniyalısı, birleşik kırallıklısı (taam buralar abartı) var. Bize ne abi dedemizin dedesinin sperminden. Ben böyle çok mutluyum. Hayata bi kere geliyoz.. falan filan. Tavsiye ederim size de. Hayat paylaşınca güzel laa la lal la laaaaaaa! :)

hayır o yapılanlar terör kapsamında değerlendiriliyor, unutma pkk bir terör örgütü
terör nedir, ne değildir çok geniş mevzu
siyasi yöntemlerle çözülememiş pek çok şey terörize edilmiş de oluyor
bir de bir pankart hem faşizm karşıtı olup hem de ırkçılık yanlısı olamaz

Sorunuzdaki gözünüzden kaçırdığınız önemli bir ayrıntı devletin (Kolluk kuvvetleri) halkına karşı davranışlarındaki sorumlulukları nelerdir? Ve bireyin (Gerilla, solcu veyahut terörist) devlete karşı davranışlarındaki sorumlulukları nelerdir? Tabi ki bunları 80 anayasasına göre değil insan hakları evrensel bildirgesinbe göre değerlendiriniz. Bu kısmı idrak edebildiğinizde sorunun bence önemli bir kısmını aşmış olacaksınız.

Bunların dışında samimiyetle üzülerek söylüyorum şu an dünya düzdür diyen insana nasıl gülüyorsak, yüzyıl sonra da insanlar şurada yazıklarınıza öyle gülecekler emin olabilirsiniz.

ayıkken ne geçiyorsa biraz daha sürrealisti işte. eski sevgilimle de mutluydum vaktinde dediğin an alkolün etkisiyle telefona sarılma falan gibi saçmalamalar.

bilincin açıksa sadece çevrendeki seslere odaklanıyorsun, konuşmalara vs.
uyursan veya bayılırsan ayıldığında hiç bir şey hatırlamazsın, o zaman senin için boşluktur zihinsel olarak.

şimdilik aklıma gelen bu kadar.

genelde düşünmüyorum sadece güldüğümü hatrlıyorum

bir daha asla içmeyeceğim. her seferinde böyle söylenir. ama sonra gene it gibi içilir. şişenin dibine dibine vurulur.

vay amina koydumu kizi, bu kadar guzel olunur mu lan? aha bakiyo galiba, bi gidip yoklasam mi? yok lan bi dur amina koyim alkolden konusamaz durumdasin, kizi denk getirsen sikini kaldiramican sarhosluktan, kir kicini otur assaa rezil olma durduk yere. amina koyim bu kadar guzel olunur mu lan? hasiktir midem bulaniyo, daha icmiyim artik. aciktim da lan, eve giderken bi duble kokorec patlatayim. ulan bunun yanindaki hatun daha mi guzel ne? vay arkadas, duzgun goremez olduk, sahte mi bu amina kodumun rakisi?

"sarhoşken söylenen her söz ayıkken düşünülmüş şeylerdir."

bu söz tamamen doğru işte, yalan kavramın kalmıyo dosdoğru dürüst bi insan olup çıkıyosun.

"sarhoşken söylenen her söz ayıkken düşünülmüş şeylerdir." +1

beyindeki ket vuran (engelleyen) mekanizma devredışı kalıyor alkol etkisindeyken, o yüzden hızli sürüyorsun, kıza açılıyorsun, tecavüz ediyorsun, şiddet uyguluyorsun vb normalde yapmayacaklarını yapıyorsun.

efes'in sahibinin içki içip içmediği. Çok kafa yorduk çok.

ayıkken, seni, birşekilde utandıran ya da sinirlendiren şeyler.
kafa kıyakken insanın kendiyle yüzleşmesi daha kolay oluyor.

Uymaz.

Sıfırdan sistem toplayacaksınız, yeni alacağınız anakart ddr3 destekli olacak, anakartın uyumlu olduğu ram marka-model listesine bakın da sorun çıkmasın daha sonra. ddr3 ramler çok ucuz şu aralar zaten.

aşırı tepki falan değil. ağız burun dalarım ben olsam. kızlar hep iyi niyetli böyle konularda anlatamazsın malesef.

onlar birbirini seviyolar, aralarından çık. öğrencilik bitince evlenecekler.

ayrıca türkçe konusunda da sıkıntılısın. ayrılık acısı çekerken türkçe aşk romanları okuyarak senin diyişinle a win win situation yaratabilirsin kendine.

Bana göre uygun bir davranış değil. Ne münasebet yani elin adamının çamaşırını yıkamak? Sizin tepkiniz normal.

Edit: Ben de bir kızım. Abaza vs değil.

ayrıl abi, boşver.

öyle mallık mı olur la :) gayet haklısın, ben olsam daha fazlasını bile yapardım.

yok daha neler diyeceğim.

adam otursun da çamaşırını kendi yıkasın.
o kızı unut sen en iyisi, tepkin normal.tepki vermedim deseydin; sende sorun var derdim.

acik bir sekilde cok sert tepki koymak ters etki yapar bence ustadim. bu sefer sen "oteki" olursun. onun yerine adamla konus bence. ne ayaksin sen, yakisiyor mu, siktir git falan de.

iç çamaşırlarını vermiyordur, kot pantolonu falan kazağı falan veriyorsa problem olmaz, ama iç çamaşırlarını da veriyorsa senin kız yakında boynuzu takar kafana.

hahha çamaşır yıkatmak neymiş..adamın yaptığı master degree ayıp, kızın yaptığı biraz saflık, gereksizinden hem de. sen de haklısın ama aşırı tepki verilecek birşey değil bu. yani ne bileyim kızda tuhaflık var gibi geldi. sorun sende değil kızda. sen de kızı anlamaya çalış bakalım, derdi neymiş.

7 ay falan önce benim başıma da geldi abi bak, tamam don falan yıkamıyodu da evine servis yapıyodu herifi. ne bileyim yürüyüş planları falan yapıyolardı, yemek yapıp götürmeden bahsediyodu, onunla bi yere gidip bana ertesi gün söylüyodu falan vs vs. tabi ben "la noliy" demeye başlayınca da suçlu oldum. kendini kurtar diyorum tekrar. felaket tellalı gibi oldum ama, bu yani.

cevap videoda saklı:

www.youtube.com

aynen hocam, ben öfkeyle kalkıp zararla oturanlardan ziyade empatiyle kalkıp enayiliğimle oturan biri olduğum için öyle yaptım, "bi otur soluklan kızım" dedim, "nedir olayın, neden bu kadar polyannasın?" cevap olarak en klişe kız cümlelerinden biri olan şu cümleyi kurdu;

"iyi ama biz 15 yıllık arkadaşız."

?? hatta !!?? so? istersen paleolitik çağdan beri arkadaş ol? bu senin o adamın rüyalanmış donlarına ev sahipliği yapman gerekliliğini doğurmaz ki.. bu ne grekliktir, ne avrupailiktir arkadaş!! az daha zorlasam faşizme bağliycem amk. ne hâllere soktunuz lan beni..

üzme kendini, yakma devrelerini. yapacak birşey yok, kendi enayiliği. sen hoşlamadığını belli etmişsin zaten. kazığı yiyince (doncudan) güzelce anlar.

adamın yaptığı hayvanlık, kızın da yaptığı saflıkla boynuz cilalamak arası bir şey. @ freze: dediğin gibi bu ne grekliktir? tamam her bokumuz avrupai falan filan da, özümüz gayet doğu. bence sen de silkin ve özüne dön! (tamam kıza pıçağı takıp mapuslarda kral ol demiyorum ama bence son bir analiz yapıp inceden bitir bu mevzuyu)

Ayrıca ben de seni sevdim lan. Resmen Palp Fikşından Jules var karşımda :D

kızın bence senin donlarını dahi yıkamaması lazım, o ayrı konu da.
yaptığı şeye kızmakta sonuna kadar haklısın. aşırı tepki değil kesinlikle. konuş kız arkadaşınla bu konuyu adamakıllı. hatta bak aşkım kamuoyu araştırması yaptım, aha bak bir sürü insan da benimle hemfikir de, bu yazılanları göster.

Sen önce Türkçe konuşmayı öğren. Senin gibi birine katlandığı için kızı tebrik etmek lazım asıl.

@jesterdvine, jules iyidir usta. onu geçebilecek tek karakter harlem'de üzerinde "i hate nigger" yazılı dövizle dolaşan Officer John McClane'dir. konudan da 20 milyon ışık yılı uzaklaştık bu arada.

@fapple, onu da yaptım hocam. lakin kendisi an itibariyle "her meselede haklı olan kız" rolünü başarıyla icra etmekte. bir taraftan benle uğraşıp bir taraftan da fransızca tez yazıyo, o kadar da önemser beni canımcıım.

(bkz: ironi)

@jacque, "badem"e "bağdem" diyen biri olarak Türkçe hususunda beni uyarman güzel bir ironi örneği. ayrıca uyarıyı girişte vermiştim, hamama girenin terlediğini bilmiyorsan burdan buyur;

www.egitimseti.net

o değil de, ona göre hepiniz abazan sözlük oğlanlarıymışsınız, aranızda hiç kız yokmuş, kimse sizinle saklambaç oynamazmış, "hain düşman al sana bombe"ymiş. ulan sırf şu tripler yüzünden bile değil sevgili terk etmek karı bile boşanır ya neyse.

fransızca tez yazıyor, ama elin adamının donlarını yıkıyor. vay anasını.

ben kızım bu arada. abazan sözlük oğlanı değilim.

brom ben seninde yerinde olsam senin yaptığının aynısını yapardım. cinnete girmedende kurtulamazdım.Ama şunu düşün rüyalı donları yıkatan zaten gurursuz , onursuz biçin tekiymiş , yenge desen oda kız olmanın verdiği aşırı iyi niyetle yapmış her kızda olduğu gibi ondada mallık var , yani yenge salaklaşmış , rüyalı don ise piçin teki zaten içlerinde bir akıllı sen varsın sağlıklı düşün bari doğru olanı sen yap.

hahaha rüyalı don :)
kız arkadaşına söyle aramızda abazan ve erkek olmayanlar da var. kimsenin donunu yıkamıyoruz. pişman değiliz.

@natalz, bakış açın orijinal, ayakkabılar prada, zeka yahudi kıvraklığında. tam olarak dediğini yapmaya çalıştım. önce cinnete, sonra da kötü bişey yapmayayım diye duyuruya girdim. ayrıca "rüyalı don" hagaden iyiymiş. ahah :)

don neysede rüyalı don yıkanmamalı.tamamen karşıyım :).

@freeze
Bir kelimeyi farkında olmadan veya bilmeden yanlış yazmak başka, sırf artistlik olsun diye İngilizcesini söylemek başkadır. Erkek yerine male yazarak karizma falan olmuyorsun. Sadece İngilizce'yi yeni öğrenmiş ukala bir ergen gibi görünüyorsun.

@jacque, bilmem farkında mısın da burada ingiltere kraliyet seçim delegasyonu toplantısı falan yapmıyoruz. yarı hasb-ı hâl yarı geyiktir. ayrıca bi sıkıntın varsa özel mesaj bunlar için. tanımadığın yahnilere meze olup kaçarak, arkasından dayanamayıp cevap yazarak ergenlik tahtında 2 asırlık diktatoryanı sağlamladın zaten, erişemeyiz. şakaysan hiç komik değil, gerçeksen 700 promil dramsın. daha fazla yazmayacağımı bildirir, seni de moderasyona havale ederim.

kız kendini dost canlısı kımıl kımıl biri zanıyor zanırsam.
olgunlaşamamış olabilir, hakkaten saf olabilir, afedersin biraz sezgi ve iq eksikliği bile olabilir. tamam yani don yıka hadi de, başkasının porno bilmemnesine de izin verme. muhafazakarlıktan demiyorum, istismara açık mesajlar vermek demektir bu bana göre.

@jacque sözüm sana,
adamın derdi var tasası var daha ne üzerine gidiyorsun nedir bu gaddarlık? hiç mi nezaket öğretmedi anan baban sana?

bu arada freeze, abi kızcağıza çok yüklenme ama uyar, bir daha yıkarsan elemanla direkt konuşacağım ve tepkim sert olacak uyarıyorum bundan sonrası benim suçum değil, 5 tl ye dışarda yıkatabileceği birşey için benim canımı sıkmanız hiç adil değil hatta ben veriyim parasını dersen savunacak birşeyi kalmaz diye düşünüyorum

avrupailik falan değil abi, avrupa'da adam böyle yüzsüzlük yapmaz gider çamaşırhanede atar makineye 1 saat kitabını okur, çamaşırını alır evine döner.
maalesef kızlara meriçlerin kötü niyetli olduğunu anlatmak çok zor, sonra sen kötü oluyosun. artık kızların hoşuna mı gidiyo başkasının ilgilenmesi yoksa gerçekten inanılmaz saf mılar bilemedim.

askerlik bize hep b*ktan ve sikintili anlatilir. Aradaki samimiyete gore camasir yikanabilir mi? Bence mumkun. Ruyali don vs senin olaya bakis acin. Kiz arkadasinin bu ‘Yakin' arkadasiyla tanistin mi? Bir erkek olarak onyargisiz bak incele su asker cocugu. Her kisinin camasiri yikanmaz ama yikanacak kisiler de olabilir.

kızlar bu gibi konularda saf oluyorlar, erkekler de, başlangıçta kötü bir niyetleri olmasa da, fırsatını bulunca çakallıktan kaçmıyor. kıza sözlüklerden meriç başlığını okut. baktın anlamıyor yol ver gitsin. sonunda canın daha çok yanacak.

İçindeki şey sıvıymış öğrendiğim kadarıyla. İğne batırıp şırıngayla içindeki sıvıyı çekiyorlarmış. Tam emin değilim.

O zaman emilmeye ağızdan başlanacağı için mideye inene kadar epey gider ve randımanı azalır. Prospektüslerde boşuna şurdan burdan alın diye yazmıyor :)

Öte yandan da prospektüste diyor ki:

Kullanım şekli ve dozu:
Günde 1 kapsül, tercihen sabah kahvaltısı sırasında alınır. 12 yaşından küçük çocuklarda kullanımı önerilmemektedir. Kapsüller çiğnenmeden bir miktar sıvı ile yutulmalıdır. Yutma güçlüğü olan kişilerde kapsül kesilerek açılıp, içeriği yiyecekler ile karıştırılabilir. Pharmaton Kapsül şeker içermediği için diyabetli hastalar tarafından da kullanılabilir.

Şeker içermiyormuş. Yani ağızda emilimi olmaz. Eğer gerçekten de yutmakta zorlanıyorsan denildiği gibi yiyeceğe karıştır.

Suyla eritilip içilen toz formu da çıktı,eczanenize danışın,çile çekmeyin ;)

polis telsizi dinlemek bildiğim kadarıyla suç teşkil ediyor. o yüzden yasak.

bende yasak değil diye biliyorum.git bi polise sor en iyisi.bütün haberciler nasıl buluyor o kadar haberi.nasıl hemen olay yerine gidiyor.dinliyorlar tabi.

sanırım bazı telsizler varmış, her frekansı dinleyen, bende yasak diye biliyorum ama onlarda piyasa da satılıyor. ama kim satıyor?

scanner denilen cihazlardan alman lazım.

İstanbul'a yolun düşerse Eminönü, Sirkeci, Tahtakale'de sordur. Mutlaka vardır aleti.

Behzat Ç'de her olay yerine onlardan önce damlayan bir gasteci vardı, amirim bunu her seferinde azarlıyordu "dinleme la!" diye.

Veya biz kampüs çevresindeki ralliyi yürütürken kısa menzilli telsizlerimiz oraların (beytepe) jandarmasına karışıyordu, en sonunda koydular anonsu, tüm ekip frekansımızı değiştirdik.

Demem odur ki bu işler çok gizli çok zor değil (özellikle şifreli falan değilse) siz de bunu yapabilirsiniz.

www.turkeyforum.com


burada bayağı bir tartışılmış konu

her ne olursanız olun, elinizde bir telsizle polis dinlerken yakalanırsanız tem şubede sorgulanır,terörist muamelesi görürsünüz çünkü bu yasal bir suçtur.
zaten dinleseniz bile hiçbişi anlamazsınız çünkü polis muhaberesinde asla detay adres ve olaya dair bilgi vermezler.
örn:
8920 merkez 89205, çiçek sokakta 795 konusu.
89205 merkez 8920 yakınız geçiyoruz efenim.


bu kadar.

ne anladınız burda? hangi çiçek sokak? 795 ne?
siz anlayıp,adresi bulup gidinceye kadar polis çoktan şahısları almış olur emniyete...

Polis telsizinin basın kuruluşu tarafından dinelnilebilmesi için emniyetten özel izin alınması, dinleme yapacağınız telsiz cihazınızın marka-model seri numarasının da ilgili kuruma bildirilmesi gerekiyor. Öyle her önüne gelen kafasına göre dinleme yapamaz, izinler alınmaksızın dinleme yapılıp yakalanma durumunda ciddi bir sorunla karşılaşırsınız benden söylemesi. Bu işi yolu yordamıyla, gereken tüm başvuruları yaparak halledin derim ben.

bu çekicilerde de var telsiz dinleme olayı..
kaza yaptıktan sonra trafik polisini aradığınızda onlardan önce geliyorlar akbaba gibi..

bize çocukken yurtdışından telsiz almıştı amcam, oyuncak babında. ona polis telsizi karışıyordu arada.

çünkü bize garip gelen tüm davranışlarına (ve garip gelmeyenlerin de) kaynağı olan kültürleri bizimkisine göre daha orjinal kaldı, fazla bozulmadı. bak japonlara, onlar adaydı, 45'e kadar istilaya uğramadılar ve özgün bir kültür geliştirmek için 1000 yılları vardı!

üstüne, yapageldikleri şeyleri de herkesden iyi yaptılar. ama bkz Rusya(ve satranç), eğer bir şeyi taa ilkokuldan müfredata sokar ve sıkı sıkı uygularsan, o işin canavarları türüyor ister istemez :)

Muazzam nitekim.

Kültürleri, dinleri, egitim sistemleri farklı. Çok disiplinliler.
İstilaya uğramamış olmaları japonlar'ın gelişimini hızlandırmış olabilir ama 65 yıl önce atom bombası yediklerini unutmamak gerek. Herşeyden önce güney kore örneği var önümüzde. 1950'li yıllarda türkiye'den daha geride olan g.kore şuanda bize fark atmış durumda ekonomik olarak.

Kısacası insanlar çok çalışkan. Bu onların kültüründen gelen bir şey.

daha zekiler.
Yapılan bir araştırmaya göre,korteks kıvrımı ortalamsında sarı ırk beyaz ırktan,beyaz ırk da siyah ırktan az da olsa önde.

1 türk 10 japona 10 japon 100 türke bedeldir.
açıklamsına gelince.türkler zeki fakat bir konuda toplanıp grup çalışması olarak iş yapabilme yetisine pek sahip değiller. japonlar ise zeki değiller en azından türkler kadar fakat iş grup çalışmasına gelince daha iyi iş yapıyorlar. pek iyi anlatamadım ama yardımcı olabilitesi açısından
www.eksisozluk.com

verdiğiniz örneklerde çok uçuk bir şey göremedim. ilk iki masa tenisi örneği zaten şov amaçlı, basketbolda da harlem globetrotters vardı mesela. voleybol ise oyundan çok anlamam ama ofanslarının kötü olduğunu düşündürdü bana. kaza videosunun ise şans + bir çeşit savunma sporu yapıyorsa oradan kalma bir refleks olduğunu düşünüyorum.

ama şöyle bir şey var. bildiğim kadarıyla gerektiğinde gerçekten disiplinli ve konsantre olmayı bilebilen insanlar genelde. buna bir de (çinlileri bilmem ama) ekonomik refah etkisini de katarsak saçmasapan bir video oyununa günlerini verip başka bir şey düşünmeden "sadece" o oyunda uzmanlaşabilirler. bu da bizde asyalıların her şeyde uzman olduğu yanılsamasına neden oluyor.

ayrıca başlıkta "acayip" derken kültür farkını kastetmediğinizi umuyorum. örnekleriniz o yönde değil ama yine de söyleyeyim dedim.

google da bir sürü yaratıcı örnek çıkıyor bi baksana.

ne koyarsan koy kendi resmini koyma, itici duruyor bence.

panaromik bir kare bence en münasip olanıdır.

daha iyi kavramı senin ihtiyacına göre belirlenebilir.

benim wireless ihtiyacım vardır, senin bluetooth gibi.

İstediğin özellikleri sol menüden seçip, çıkan sonuçlardan seçim yapman mantıklı olacaktır.

galaxy gio ile bir karşılaştır derim sanırım 100TL civarı cebinde kalır çıkmaktansa arada fazla özallik farkı yok zaten

hep derim, tekrar diyorum: o seviyede huawei ideos x5

www.compare-cellphones.org

www.compare-cellphones.org

Galaxy Nexus tabiki. Nerden dersen aralarındaki en büyük farkların başında gelen ekralarını söyliyebilrim:
800×480 px at 218 ppi (galaxy s 2)
720×1280 px at 316 ppi (galaxy nexus)

Nexus süper amoled hd kullandığı için süper amoled plustaki gibi 3 değil 2 subpixelden oluşuyor her pixel. İnsanlar daha çok süper amoled hd tercih ediyor görüntü kalitesi olarak ama almadan önce yan yana bak istersen ikisine de:
www.youtube.com

hiç düşünmeden bile galaxy s2 diyebilirim. Biraz düşününce de:
www.compare-cellphones.org

Nexux ekran özelliği olarak ve ekran tasarımı olarak beni cezbetti gerçekten. Fakat genel olarak galaxy s2 yi almama yönelik tavsiyeler kafamı karıştırdı. Sanırım tercihim s2 olucak.
teşekkür ediyorum tavsiyeleriniz için

www.creative.com

ZEN serisi candır, uzun süre kullandım, herhangi bir eksikliğini aratmadı.

creative'in ürünleri dediklerinin hepsini yapabiliyor, üstelik ses ve ürün çok kaliteli

asia.creative.com

kız arkadaşım bunu kullanıyor 3 senedir, çok memnun. 2gb kapasiteli, uygun fiyatlı felan. creative'in sitesinde bir çok benzer ürün var daha özellikli felan.

Cowon d2, c2, s9, j3 bunlar kusursuza en yakın sesleri veren cihazlar. Diğer kriterleri de karşılıyorlar.

@allineed

Bazı ürünler Malezya, bazı ürünler Kore, bazı ürünler de Çin segmentli geliyor. Size denk gelenler büyük bir ihtimalle Çin menşeili olanlar, ki hangi büyük firmanın Çin'de fabrikası varsa, başını ağrıtan tüm ürünleri de bu bölgeden çıkar. Sizin ve erkek arkadaşınızın şanssızlığı da sanırım bundan dolayı olmuş.

samsung yp-u3 kullandım1-2 sene. sonra zunehdye geçtim. yp-u3e bi bakın derim. hala üretiliyor mu bilmiyorum ama. ses kalitesi baya tatmin etmişti beni.

Bence A serisini bi görün. Gerçek kalite onlarda. Ve aman aman fiyatlı da değiller.

s bu alet 350 tl etmez..
hem tel hem mp3 tasımak istemiyorsan şu da aklında bulunsun (bkz: sony ericsson live with walkman)

Bence ortak paydada buluşmakta fayda var: Geçici dövme. :)

sen anne değil misin? nasıl olsa Dila'nın ismi kalbine yazılmıştır dövmeyle. naapçan kolunda görüp, gösterip? kolunda çocuunun adı yazılı olmayan annelerden daha çok mu seviyo olacan çocuunu? heveslendin anladım da, belki sana izah edemediği, etmek istemediği bi batıl inanışı filan vardır senin herifin. netçe itibarıynan sen kadınsın, daha akıllısın, boş ver, yaptırma, germe ortalığı.

dini kaygıları olabilir. dini kaygıları olması tuhaf karşılanacak diye de nedenini belirtmek istemiyor olabilir.

tanımadığımız insan hakkında yorum yapmak hariçten gazel okumak oluyor bu arada.

eşiniz niye oyle soylediğini bile bilmeden bir kere hayır demiş,boyle soylediği için gereksiz inat ediyor olabilir.şimdi 10 kerede sorsan hepsinde hayır diyecektir sebebini sorsan sevmiyorum diyip kalkacak.

bana sorarsan kimseyi dinleme yazdırmak istiyorsan git yazdır.beden senin bedenin,ufacık dovmeyi bahane edip seni bu yuzden sevmeyecekse sevmesin.bundan dolayı trip atabilir kapris yapabilir boyun egmeyin,devamını getirmesin.

Öncelikle kişisel görüşüm eşinin dövme istememe nedeni dövmesi olan birisinden nefret etmiş olması. Bu kavga etmiş, birşeyler yaşamış manasında değil de belki; yolda dövmesi olan bir kadın görmüştür ve gözüne çok kötü gözükmüştür. Belki o kadın eşine çok kötü birisini çağrıştırmıştır. Bu yüzden de tiksinmiştir. Ben de benzer bir nedenden dolayı yolda sigara içen kadınları sevmem mesela. Karısını her gördüğünde benzer bir çağrışım yaşamak istemiyordur bu nedenle de karşı çıkmıştır. Ama kimisine göre çok saçma bir sebep olduğu için söylemek istememiştir bunu. Halbuki bu da bir fobi. Nasıl yüksekten korkmak garip değilse bence bu da garip değildir.

Gelelim diğer kısma. Eğer eşinin sebebi yukarıda anlattığıma benzer birşeyse bence yaptırmaman daha iyi olucaktır. Zira içten içe bu durumdan daha rahatsız edici olur. Ama gerçekten çok alelade bir sebebi vardır. Biraz naz yaparak söylüyordur(ki çok sert söylediğini belirtmişsin, o yüzden pek ihtimal dahilinde değil) üzerinde görünce belki sevdiği insanı yeni haliyle de kabul edebilir, hatta o halini de sevebilir.

Bundandır ki beni önerim nedenini öğrenmeye çalışman. Yukarıdaki teorimi direkt olarak olmasa da bir sor bence. Niyetininn kavga etmek değil onu anlamak olduğunu göster. Eğer mantıklı birisiyse sorun çözülür.

Bence düşünmeniz lazım, o da sizin ısrarla hayır dediğiniz bir şeyi yapsaydı nasıl hissederdiniz? Evet kendinizce hafifletici nedenleriniz olabilir (ufak olması ve 2 yıldır istemek) Ama ne olursa olsun, eşiniz istemiyor.

Böyle beraberliklerde bazen ödün vermek gerek. Yoksa sonra çok büyüyecek bir çatlak oluşabilir.

benim cevap silinmiş ama compadrito'nun dediği gibi bir cevap verecektim sonrasında. kolunda yazan isimle mi hatırlayacaksın kızını?

eğer ciddi ciddi dövmeden hazzetmiyorsa ve siz gidip yaptırırsanız dönüşü olmayan bir yola girmiş olursunuz :

- ya sevmese de artık yaptırdığınız için katlanır (anlattıklarınıza bakılırsa zor)
- ya kavga kıyamet kopar, uzun bir süre sonra unutulur ama dövmeyi her gördüğünde aklına gelir.
- ya da dövmeyi çıkartmak için uzun ve sancılı bir süreç sizi bekler...

seç beğen al :)

sakın ha yaptırmayın.

alternatif: sadece UV ışık altında görünen mürekkepler varmış, onla yaptırın. yani orda dursun ama görünmesin.

www.google.com.tr

facebook timeline'dan mı bahsediyorsun? bu sayfadan geçebilirsin.

www.facebook.com

fakat facebook timeline değil mi bu?

evet ta kendisi!

@y.k.d: ya neticede eğer kişi özel hayata dair bilgi vermezse, fb de özel hayatını göstermez. ha eğer görünmesinden rahatsız olacağı bilgi veriyorsa, o zaman da şikayet etmeyecek.

adam soru sorup sosyal mesajı çaktı beyler.

sen bizi dinle, timeline bok gibi.

www.tastekid.com
www.tastekid.com

Bir yere uğramak için geri dönmüş olmasınlar?
Soldaki deniz değil başka bir su olmasın?

Yol donemecli olabilir

mesela bafa gölü olabilir:)

Yok, Her Şey Çok Güzel Olacak filmini diyorum.

sana huawei x5 diyorum ve inan bana, buna katılacak 5 kişiyi daha bulursun :)

www.eksisozluk.com

turkcel t20 alabilirsin


@jesterdvine nin dediği telefonle t20 aynı olmalı sadece adları farklı sanırım.

ideos x5, t20 ile aynı değil. t20'nin bir üst modeli.

bir de ideos x5 piyasada yok sanırım, en azından internet üzerinden satış yapılan sitelerin çoğunda yok.

Merhaba. Psikoloğum. Özel mesaj attım.

www.bupampsi.boun.edu.tr boğaziçi ünv. psikoloji araştırma ve uyg merk.

Samsun'da üniversitede iken bana çok yardımı dokunmuştu. Öğrenciyim diye ücret almadığı zamanlar bile olmuştu. On numara insan.
www.ozlemdurhat.com

yanda başka bir pencere varsa biraz ekmek de oraya bırakın. ikisinde aynı anda nöbet bekleyemez ya psikopat olan. o sırada diğerleri de nasiplenir.

Bence dokunma. Vardır bir bildiği :)

En nihayetinde doğadaki denge. Bozulmaya gelmez.

bu ekmeklerde bi bokluk var diye düşünüp bodyguardlık yapıyordur :P

(git: 347870)

burda sonlarda yazdım.

bir tane büyük ekmek olunca bir kabadayı çıkıyor da ekmeği parçalayıp mesafeli atınca (3 çapı 3 lük bit alana...) kabadayı hepsine yetişemiyor tabi.

öyle yapın.

aynen.ekmeği bölün.

bende veriyorum kuşlara.
ilk başta 2 tane falan vardı.
1 hafta sonra bütün tanıdıklarını çağırmış.
13 tane saymıştım en son.
cephe olarak iki tane yanyana binayız.cadde ye değil de diğer binaya bakan tarafta pencere..
sıra sıra dizilmişlerdi..
ne güzel yiyorlar ama.
leylek besliyoruz yahu biz.
çatı katına koyuyoruz leylekler sabah yiyorlar.

www.youtube.com

alternatif method olaraktan...

midnight express var izlenicek. o epey bilgi veriyordu sanırım türk hapishaneleri hakkında ama henüz ben de izlemedim.

Uçurtmayı vurmasınlar +1 ayrıca aklıma geldi yine 72. koğuş. Dönem filmi ve dönem hapishanelerini anlatıyor kitabı varmı bilmiyorum ama.

uçurtmayı vurmasınlar var mesela.
midnight express'i ben de izlemedim ama okuduğum kadarıyla epey işkenceliymiş, günümüz hapishaneleri pek öyle değil sanırım.

birikim dergisi'nin hayata dönüş operasyonu sonrasında çıkmış dönemdeki sayılarına göz gezdirebilirsin, o dönem ve sonraki 1-2 yıla göz gezdir mutlaka çıkar bir şeyler, geçenlerde okuduğumu hatırlıyorum çünkü.

Midnight Express'e göre afrikanın herhangi bir ülkesinden farkımız yoktu. Tamam, tavırlar ve koşullar o zamanlar pek insancıl değildi ama adamlar SUÇLU. Ve görece de değil, misal mal çalmış adam öldürmüş bilmemne yapmış. Bir de ona mı insanca davranacaksın? Bilerek isteyerek suç işlemiş biri işte. Ha, filmdeki adam uyuşturucuyla yakalanmıştı. Uyuşturucu daha mı az suç? (swh)

72. koğuş kitabı vardı orhan kemalin..ince bir kitaptı okuman 2 saatini almaz. öneririm..

(bkz: karılar koğuşu)

bir de zamanında geceyarısı ekspresinin karşıtı günışığı ekspresi diye bir kitap okumuştum www.nadirkitap.com

tatar ramazandaki olaylar çok eski olmasına rağmen yakın zamana kadar hemen hemen aynıydı. hatta f tipi ve tutukevi olmayan bir çok cezaevi şartları aynı denilebilir.

yalçın küçük'ün hapishane zamanlarını anlattığını "türkiye büyülü hapishanem" adlı kitabı tavsiyedir.

forum.memurlar.net

şuradaki bazı başlıklar belki faydalı olur.

tuncay özkan - hapiste yatacak olana öğütler okuyabilirsin

türk hapishanesinde yatmış bir ecnebinin yazdığı bir kitap: karafatmanın sarayı
www.idefix.com

o son düşmesi müdahale ile oldu. yani oldukça zor.

Ekonomik kriz durumda belki yeni bir müdahaleyle. Kendiliğinden o seviyelere düşmesi çok zor. Yakın gelecekte öyle bir müdahale de görünmüyor.

hayal.

"Merkez Bankası’nın piyasalara agresif müdahalesinin sürmesi ve küresel piyasalarda risk iştahının artması halinde ise dolar/TL’nin 1.85’lere doğru çekilebileceğini tahmin ediyoruz."

Ayrıca o dediğin seviyeye aniden düşerse, bizim ihracata dayalı piyasa çöker. Çökmese bile okkalı kere okkalı bir darbe alır. Dibe vuran gelirler azalan istidhamı getirir, bu da devlete işsizlik olarak geri döner ödenemeyen vergiler ıvır zıvırlar da cabası. Bu yüzdendir ki MB öyle bir şeye asla izin vermez.

dolar kısa vadede 2,10 u geçemez...avrupadaki kriz ortamı geçtikten sonra dolar talebi düşebilir ve $/tl 1.70 leri deneyebilir...daha altı ilk bakışta kısa vadede görünmüyor...
yatırım tavsiyesi değildir...
(tavsiye verebilecek birikime sahip olmayan sıradan birinin fikrini okudunuz sadece)

hayal artık o günler. 1.75 olursa yat kalk dua et

doların 1.40 altına düşmesi tehlike çanlarının çalması demektir. inşallah 1.20 seviyelerine düşmez. (bkz: `2001 ekonomik krizi`)

bana kalırsa 1.60 a kadar düşer 1.75 gibi seneyi bitirir.

Vakıfbankta kimlikteki tipin olması lazımdı karşılarında.

noterden onaylı vekaletname falan vermen gerekir. Kimse senin yerine çekemez başka türlü.

yukarıda çekemeyeceğini söylemişler zaten. yalnız şunu deneyebilirsin. bankanın 444'lü yardım hattını ara, oradan telefonla havale yapmayı dene. eğer ayrıca telefon bankacılığı için bankaya gidip aktivasyon yapman gerekmiyorsa babanın hesabına havale yapabilirsin. eğer babanın da halkbankda hesabı ve kartı varsa bugün bile aktarıp cekmesini sağlayabilirsin. tabi havale masrafı alırlar..

hızlı

bir sürü alıp kimini yavaş kimini hızlı yiyenlerdenim.

yavaş yavaş diye başlayıp gaza gelip hızlı bitirmek.

yemeğin yanında bir bardak ice tea, kola neyse bir içecek koyuyorum. niyetim bir bardağı yemek bitene kadar azar azar içmek. ama ilk veya ikinci yudumda o kadar datlı geliyor ki o içiş, lökür lökür dikiyorum kafaya.

hızlı. yediğimin tadından çok doymanın hazzı benim için mühim.

fazla yavaş

moduma göre değişiyor, hadi bakalım. çürüdü tezin.

tekila bir dikişte, şarap yudum yudum. hamburger 5-6 ısırıkta, çikolata yavaş yavaş..gazete hızlı hızlı, kitap satır satır..işim varsa çabuk çabuk, yoksa yaya yaya..

soğuk içecekler haricindeki şeyleri yavaş tüketmekten zevk alıyorum.

ben de katılıyorum sana. ben sanırım hızlılardanım. bir de şöyle birşey var.

diyelim arkadaşımla üçer paket çikolata aldık. o çikolataların birini yiyor diğer ikisi yenmeden günlerce belki haftalarca masasının üstünde durabiliyor. ben ise ya ilk günden üçünü birden bitiriyorum ya da ikinci. yani ne olursa olsun daha fazla durmaz. o orda yenmeden durursa içim huzursuz olur.

limonata ve onun gibi sevdiğim sıvıları pipeti 3 yerinden kırıp peyderpey içmeyi severim. genel olarak yavaş tüketimciyim.

ben sıkma portakal suyunu bazen yavaş içerim keyif almak için. o kadar sıktık elimizle. ama bazen de bünyede mutluluk hormonları patlama yapsın diye kafama dikip 1 saniyede bitiriyorum. müthiş oluyor ama 5 dakika uğraş verip 1 saniyede tüketince biraz da huzursuz oluyorum.

ben araftayım.
iksini de yapıyorum.
çikolata da sevmiyorum, hıh.

bence güzel bi anket oldu :)

(bkz: dexter)?

bir de izlemesem de sawın konusu da bu tarz bir şeydi sanırım. hatalıysam düzeltin..

robin hood:)

Ben onun gibi bi' film daha bilmiyorum. O konuda, o tadı veren yani.

evet (bkz: saw) serisi

lavarage dizi film, bi kaç bölüm seyredilebilir.

bir de ne tür bir kötülük? nereden bakıldığına göre v for vendetta da olabilir.

snatch'de brad pitt.

tamam olabilecek en iyi filmi buldum.

(bkz: home alone)

@ orange c: evet v for vendetta da böyle. Ama sorum genel, özel bir bakış açısı yok.

behzat ç.

(bkz: the punisher)

Bloglar bunu için var. Ayrıca, senin için büyük önemli acı dolu çılgın bir olayı gelen geçenin okuyup mynet okeye falan dönmesi kadar iyileştirici bir şey yok ;)

ben yıllarca tuttum günlük.
şimdi ajandama ufak notlar alıyorum.
ajandaya ufak notlar almanın en güzel yanı; soyut takılmanız durumunda hakikaten kimsenin bir şey anlayamayacak olmasıdır. fakat bazen fazla abartıyorum. öyle ki neden bahsettiğimi kendim bile anlayamıyorum ahah..

günlük tutarken yazdıklarımdan çok utanırsam soyut yazardım. ya da ilgili kişiyi şifrelerdim. ama sonra çok da umursamamaya başladım, nasıl olsa uzun yazıları kimse okumuyor diye :)

üniversitedeyken, aileden tırsıp aralara ders notlarını sıkıştırarak günlüğü ders notu defteri görünümüne sokup saklamışlığım da var gerçi. o takıp çıkarılabilen kitap kapaklarından bulup kamufle etmişliğim de oldu. ama sonra hakikaten umursamayı kestim.

çekinmek; çok çok derinde, aslında günün birinde okunma isteği nedeniyle yazan egoist günlük yazarları sınıfına dahil olduğumdan çekinmek sözkonusu bile değil :) zaten niye çekineyim; temelde toplumsal ve kanuni kuralların geneline uygun seyreden, gayet sıkıcı bir hayatım var. 20 yıl sonra okunması durumunda, vay annem ne kaltakmış denmesi ihtimali de beni şu an pek ilgilendirmiyor :) paso yalan söyleyen ya da aldatan ya da nebliym adam öldüren biri olsam kuşkusuz bu konuda farklı düşüncelerim olurdu; ya soyut takılmaya devam ederdim ya da hiç yazmazdım.

lök diye ölürsem bulunup okunma ihtimaline karşı tutmuyorum. aslında güncellemediğinde kendini imha eden dosya programı olsa ne güzel olur..ya da uzaktan imha..şuursuzca tutuklanan gazetecilerin fln da işine yarar. yoksa var mı öyle bişi?

yakın bir arkadaşım haftalık olarak tutuyor. o haftanın olaylarını kendince kurgulayarak yazıyor, kişilerin adlarını bazen değiştiriyor bazen de gerçekte olmayan kişileri olaylara dahil ediyor. bi iki sayfasını okutmuştu bana, günlük gibi olmasa da güzel bi şey, hoşuma gitmişti..

Psikiyatriste gitmelisin, şayet uygun görürse o zaten seni bir psikologa yönlendirir.

bakırköy - incirli tarafına yakınsanız bir arkadaşımı tavsiye edebilirim.

Psikoloğum. Sizinle görüşebiliriz. Detaylar için özelden geliniz.

egzama çok genel bir tanım ,çok çeşitleri var şudur diye bir isim koydular mı ?

egzama için psikanaliz tavsiye ediliyor ayrıca ilaç kullanımı gerekliyse en doğru yer psikiyatri.

öğrenci iseniz fakülte mediko sosyalden yardım ediyorlar diye biliyorum.

bakırköy ruh ve sinir hastalıklarından randevu alıp gidin oradakiler psikiyatrist size bir çözüm sunabilirler, bazı devlet hastanelerinde isim veremiyorum sadece duydum o da duyurudan- psikayatrisle seans yapılıyormuş.

geçmiş olsun.

@Çuvaldızı, doktor ve asistanı aralarında "hmm şuna benziyor değil mi?" diye konuştular. bize de egzamanın çeşitlerinden dediler. bilemiyorum :/ teşekkür ederim :)

sallıyo ya köşeye sıkışan bi hayvan nasıl son kozunu oynarsa bunlarınkisi de o. şu sıralamaya bak
www.globalfirepower.com
sadece şu veri bile yeterli aslında
Defense Budget / Expenditure $1,800,000,000 $25,000,000,000 (25 olan türkiye)

Ateş olsalar cürümleri kadar yer yakarlar, lübnan nere türkiye nere, 100bin füzeyi taa buraya ulaştırmak bambaşka bir yere. Hadi abd deseydi anlardım da :) (ki yine demez, salak mı adamlar o kadar füze harcasın)

PS: Bu yıl itibariyle öyle atılabilecek menzilli Tomahawk füzesi 830.000$ ediyor. X100.000 = saçma bir rakam. I ıh, deymez :)

ben yanlışmı hatırlıyorum iki üç sene önce lübnana girip işkal etmedilermi.üçüncü dünya savaşınımı bekliyorlar füzeler için :)

acaba erdoğan bu adamın sözlerine karsı bişey söyledi mi? haberi olan varsa söyleyebilir mi?

civilization

tropico serisi

machinarium, world of goo

Freebird5406_2 Civilization nasıl şiddet içermiyorsa?
:) Gerçi şiddet anlayışına göre değişir.

bir ara quake arena' nin aile versionu vardı ama..

civilization

tycoon oyunlarına bakılabilir. küçük çocuklara basit işletmei, yönetim becerileri kazandırdığı iddia edilebilir. şiddet içermeyen bir de spor oyunları geldi aklıma ama ne yararı var dersen; yok heralde.

Sims, simcity, citiesxl

www.oyunskor.com
yaş olayıyla ilgili bir şey diyemem. bilmedikleri sürece her kesime hitap eder.

ücretsiz kalacak yer için:

(bkz: couchsurfing)
(bkz: hospitality club)

@dj: rusyada otostop hakkında birşey bilmiyorum ama herkesin açıkta giyindiği soyunduğu uyuduğu yataklı vagonla St. Petersburg-Moskova yapmıştık, şu anki kurla 65 lira falan tutmuştu. Kaçak yapmayın bence, bolca görevli var. Ayrıca Ruslar biz gibi affı olan bir millet değil. Kalacak yer konusundaysa merhum +1, biz de couchsurfing üstünden ayarlamıştık bütün evlerimizi.

bence kafkasya'dan dolaşacağına bulgaristan üzerindne dolaş.

Cem Yayınevi

İçinde uzun bir Sabahattin Eyüboğlu önsözü var. Eski baskısı var bende, parayla satmam, o denli kıymetlidir.

iş bankası'ndan okumuştum ben, tavsiye edebilirim.

İş Bankası çevirisi de Sabahattin Eyüboğlu'nun. Mina Urgan'la Vedat Günyol da üstünden geçmişler çevirinin. Bu iyidir.

sensation u bilmiyorum ama desire hd nin fotograf kalitesi gercekten cok guzel.
bahsettiginiz gibi bar gibi bir karanlık ortamdda gayet guzel ve net resimler cekiyor.

O zaman telefon için güzel resim çeken ve dükkandan ücretsiz radyo programları indirebileceğin bir iphone 4 al?

@jesterdvine internet radyo programları fm tuner yerini tutmuyor. iphone neden fm tuner eklemek istemiyor bilmiyorum. kanada ve amerika da bile iphone kullanıcıların %40 a yakını fm tuner istiyor. bizim süper ötesi 3g şebekelerinde hepten ızdırap radyo işi.

valla bende arıyorum ama yok pek. o kalitede aksiyon ajan filmi yok gibi.

Tam seri olmasa da kahramanım Jason Stathamın tüm filmleri diyebilirim

www.imdb.com

mission impossible 3
true lies

(bkz: unknown) www.imdb.com
(bkz: taken) www.imdb.com
(bkz: killer elite) www.imdb.com

son james bond filmleri de bourne serisine özenilmiş gibi çekilmiş.

ayrıca şu linklerde benzer filmleri tartışmışlar.
www.starpulse.com
www.neowin.net
forums.whirlpool.net.au
forum.dvdtalk.com
answers.yahoo.com

o dediğiniz filmleri izlemedim de; limitless diye bir film çektiler bu sene. öff öff diyorum.

(bkz: enemy of the state)

yeni gelen mission: impossible çok şahane panpa. bourne serisi gibi.

@locco;

öncesi var mi bunun? yoksa baliklama daliyorum.

öncesi var ama en güzeli sonuncusu. özellikle sinemada gitmeni tavsiye ederim.

zaten sigara içiyorsun, bir kaç yıl sabretmen yeterli. alkolü de ihmal etme.

Viski de öyle Temel Reis'in ıspanağı gibi zınk diye etki vermez. Eğer uzunca süre viski ve sigara içersen sesin kalınlaşır.

4 senedir sigara, 2-3 senedir alkol kullanıyorum zaten. onlarla olmayacak gibi pek.

viskinin de sigaranın da sesi kalınlaştırması tatlı - seksi - hoş anlamda bir kalınlaştırma değil. sesin içine ediyor.

Kalinlasmaz panpa. Ses telleri de kaslardan ibarettir ama body building yaparak gelismez. Allah vergisi neyse odur. Yaslaninca tahribat nedeniyle biraz degisir. Sigarayi da bu hayallere aldanip abartarak icme. Oyle olsaydi sigara bagimlisi atilla tas in sesi adnan polat gibi olmus olurdu.

bu hard metalcilerin bi karışımı vardı. su karabiber karışımı falan

mümkün, tiyatrocuların sesi filan da belli alıştırmalarla gelişir çünkü. ama nasıl bilmiyorum.

edit: sakın -bu nedenle- sigara içme, lanet bir şey.

ataköy

life gym.

feneryolunda aden tenis klübü. geceleri bile temiz havalarda sürekli pluck plock pluck plock plak plock kafa ütülerler :)

adenteniskulubu.com

hisar'dan motorla bebek'e geç, boğaziçi'nin güney kampüsü bebek girişine yürü, kapıda bişey sormuyolar, içeri gir 100 metre yukarda tenis kortlarını görürsün zaten. hem bedava, hem de partner bulma ihtimali mevcut

tarkan - selam ver

"suçluyum ,ne desen haklısın"

jale üzgünüm

www.youtube.com

artık bu son veda üzgünüm
nefret etme benden üzgünüm
ister miydim hoşçakal demek, elim kolum bağlı üzgünüm

Daha ölümcülünü bilmem:

Arkabahçe - İhtiyacım Var

İhtiyacım kalmadı
Benim de artık mutluluğa
Ölüme rahat uzanıyorum
Kuş tüyünden yatağımda

www.youtube.com

İkisi de güzel, erkeğe gider.

benim tercihim kocalayakkabi.com'daki renk olurdu.

kibritsuyu +1

İnternetten ayakkabı almayı tercih etmiyorum. O yüzden ''Yeşil'in x şubesinde bu ayakkabı var'' gibi mağaza ismi verebilir misiniz?

Bourne serisi.
Blitz.
Jason Statham'ın oynadığı diğer filmler.

the great debaters

Celda 211

(bkz: lord of war)

cok ilginc bi film var, siddetle oneririm.
memento.
film sondan basa dogru gidiyor ama cok guzel anlatilip, cok guzel baglanmis birbirine.. cok begenirsin.

hotel rwanda ve blood diamond sevildiyse, bunları çok sevmiş bir sinefil olarak şunları önerebilirim:

- la haine
-this is england
-city of god (cidade de deus)

bu üçünü de gözünü kırpmadan izleyeceğine emin olabilirsin. hatta bir kaç kez daha izlersin sonradan.

Bende m2 var ve baslar belli olsa da dengeli bir sound var. m4 ise okuduğum kadarıyla baslarda biraz geri ama daha da netmiş. Sitede fiyat olarak arada fazla da fark yok. Bence alınır. Sadece zaten net olan m2'nin üstüne daha da netlik getirdiği için bile alınır.

edit: m2'den önce sennheiser cx300 II vardı bende. m2, bundan daha iyi derim sana. veya m4. eğer istanbuldaysan bir dene benden. istanbulda mısın?

dönemin abd dışişleri bakanının soyadı marshall idi. onun projesi olduğu için.

Thomas Riley Marshall var, zamanında ABD'nin başkan yardımcısıymış. Oradan geliyor.

(desem de inanma, dış işleri bakanı George Marshall imiş kaynağı)

risk.

hollanda clklslnda sorun olmazsa
turkiye girisinde hicbir sey olmaz

garantisini veriyorum
o kadar kontrol yok

Yasal değil. Gümrükte anında öperler. Çantanın kenarına köşesine sıkıştırsan, hava alanında seni kenara (ve hatta içeri) alırlar. Uyuşturucu maddeden bahsediyorsun, şaka değil.

valla "bi arkadaşım ekolü" olacak ama, arkadaşım fransa'dan magic mushroom getirtiydi rahatlıkla. yine de kesin bişey diyemem.

Yasal değil,riskin en önde gideni. Yakalarlarsa derdini anlatana kadar çok başın ağrır. Özellikle de hollanda'da. Orada içeride serbest çünkü sokmak çıkartmak kesinlikle yasak. Biz de her türlüsü yasak. Kararı sen ver.

walla 2 sene evvel bir bavul dolusu "eşya"nın içerisinde sadece hatıra diye getirmek istediğim boş becks şişesini aldılar hollanda çıkışında. türkiye girişinde ise hiçbir problem yaşamadım.

lan aynisini ben sordum bi beddua etmediginiz kalmi$ti.

neyse hocam bir kavanozun icine normal kultur mantarlarin icine atarak yapabilirsin.

yada bavuldaki pantolunun icine koyarsin, muhtelif. yerlere siki$tirirsan olabilir.

ben gelirken getirecektim, bir cay filizleri dolu kutuda ancak gotum yemedi,

bizim eleman kirli çoraplarının arasına koyup getirmişti valla. neden kirli çorap_? köpek kokusunu alamasın diye :D

@darkrocq adam transporter beyler

pil diyorsan philips xenium

baharatlı yemek anlıyorum ben mesela.

acı yerine "hot bıdı bıdı" kullandıklarını görmüştüm.

acı da baharatlı sayılmak üzere baharatlı anlıyorum ben.

ingiliz mutfağında bildiğim kadarıyla öyle pek baharatlı yemek yok... haliyle kekik atılmış yemek bile onlara baharatlı gelebilir diye tahmin ediyorum. yani kekiklisinden acılısına, bol baharatlısından az baharatlısına "spicy food" denebilir sanırım.

spicy dendiği an benim aklıma hintliler geliyor, başka da bir şey değil.

Benimde aklıma DUNE geliyor, niyeyse :)

baharat tadının baskın olduğu yemek

acılı

@commander: sadece akla gelmekle kalması iyi bir de gerçek olsaydı mavi mavi gözlerle dolaşırdık garip olurdu ;)

@cevap: spaysi food denince baharatlı gelir benim de aklıma. mesela meksika mutfağı. ama alt tarafı bir tutam kekik serptiği yemeğe spicy diyen görürsem kızarım :)

baharatlı. acı olunca "hot" diyorlar. hot spicy derse acı baharatlı olur gibi gibi..

En ucuzu kesinlikle USPS, takip numaralı gönderirse masraf biraz artar ama kafan rahat olur. Bir de gümrük sınırını geçmeyecek değerde bir ürün olmasına dikkat et.

Fakat neden ki? Görünüşte arkadaşımın bana hediyesi olacak bu cihaz.

Hediyelik eşya muafiyeti, posta/hızlı kargo yoluyla gelen eşya için dikkate alınmakta mıdır?

Hayır, yolcu beraberi 430 Avro'luk hediyelik eşya limiti, posta yolu ile getirilen eşya için söz konusu değildir.

www.gumruk.gov.tr

Posta ile getirilenlerde sınır 75€. Yalnız bayram ve yılbaşı gibi dönemlerde 1 ya da 2 haftalığına bu sınır 2 katına çıkıyor.

kötü niyetli yazılmamış bir ilan ama bence üyeliğini silecekler :)

ağzımdan aldın, derler ya aynen öyle oldu.

pasaport kayıt hakkını başkası için kullanmak etik dışı değil de bunu gelir haline getirmek pek etik değil. parayla satış ilanları yasaklanabilir.

adam haklı beyler

konu eksiduyuru etrafinda donuyor sanirsam ama ben yinede soylemek istiyorum,

pasaport hakkini satmakla, insan ustunde sucluluk hissetmemelidir. zira, yaptigi harekette suc teskil edicek durum yok.

devletin hakkini gasp ettigi olayda, bulunan aciktan gasp edilen hak alinmaktadir. yine kaldi ki bu devir olayi senede 1 oluyor.

bu yaygaranın gidişatı, iş/işçi arama ilanları dışında bütün maddi içerikli ilanların yasaklanması olacak, demedi demeyin.

onlar için de birçok platform var nasılsa, büyük sorun teşkil etmeyecek.

benzer örneklerle açıklayayım:

para karşılığı ehliyet sınavına kendisi yerine ehliyeti olan birisini sokmak. bize ne diyebiliriz. kendi ahlakı da diyebiliriz. zaten bizi ilgilendiren o değil, üçüncü kişiler. para karşılığı sınava başkasını sokup araba kullanmayı bilmeden ehliyet alan o adamın ezdiği yaya ne olacak? biz bu kural ile o yayayı koruyoruz. ödev ve tez için de durum aynı. belki kısa vadede kimseye zararı yok ama o ödevi kendi yapmadığı için öğrenemediği konuyu uygulamaya kalkıp uzun vadeli zararlar verebilir.

veya siz doktorluktan zerre kadar anlamayan adamın, para karşılığında bir doktorun diplomasını kiralayıp sizi muayene etmesini ister misiniz? diplomasını satılığa çıkaran, kiralayan doktorun ahlaksızlığı bizi ilgilendirmez. alanın ahlaksızlığı, vicdanı falan da ilgilendirmez. bizi ilgilendiren şey, o sahte doktorun muayene edeceği hastalardır.

o zaman seks konularını da yasaklayalım?

Bir çift, işte biz seviştik böyle böyle oldu, ya da biz sevişmek istiyoruz ama heyecanlıyız tarzı bir duyurudan sonra, ya korunmasız ilişkiye girip hamile kalırsa ne olacak?

Bu durumda bebeği korumanız gerekiyor aynı mantıkla.

o zaman çeviriler de yasaklanmalı.

az kaldı az, ikna edeceksiniz herkesi bütün paralı duyuruları yasaklamak konusunda, ha gayret.

bu da "aynı mantık"la. hangi mantıksa o.

parayla ödev yaptırmayı, tedbirsizlikten hamile kalmayı ve yurtdışından gelen telefonları pasaporta kaydettimeyi aynı potada eritebildiğiniz sürece, bence de hepsi yasaklansın. hiç değmez.

Lütfen neleri kıyasladığınızı iyi düşünün. Bu bir eleştiri değil, bir rica.

iyi de arkadaş alan razı satan razı. ortada etik olmayan bi durum yok. talebi de mevcut sonuçta. kibritsuyu da bi örnek vermiş ama alakasını çözemedim. bu duyuruların ve sonuçlarının üçüncü bi kişiye zararı yok sonuçta. aldatmak da etik değil, kız sevgilisinin facebook mesajlarını okumuş o da etik değil. napalım yasaklayalım mı?

Kendi alanım için söyleyeyim ben de:

Hukuki yardım istemek de etik değil, ahlaki değil, ayrıca yasal da değil. ''Akademik hırsızlık'' dediğiniz/zannettiğiniz şeye göre de çok daha büyük bir problem. Onları da yasaklayın o halde. Hatta bu kafayla siteyi kapatın gidin.

Bir de hazır komik duruma düşmüşken sizinle alay edenlerin cevaplarını da silin. Eleştiri kaldırabilecek olgunluğunuz yok zira. Cevabı silince o insanların da yok olduğunu falan mı zannediyorsunuz nedir?

kıyasladığımız şeyler : ahlak ve etik.

Tarihte ucu en açık, kişisine göre değişebilecek şeyleri sebep göstererek bazı kararlar alınıyor.

Herkesin ahlak ve etik değerleri kendinedir, bu da demektir ki, moderatörler burada belli kuralları takip etmenin yanı sıra kendi kararlarını da verecekler.

Yok kaçak ehliyet konusu bana gayet saçma geldi ama başkasına göre etik ahlak vs

@elorelia: Alandan ve satandan çok o diplomanın asıl etkileyebileceği kişileri düşünün lütfen.

bence ahlaksız filan değil. ayrıca bir şeyi tamamen farklı durumlara benzeterek savunmakta çok saçma. bu telefonu pasaportla kayıt ettirme olayında sabit bir fiyat veya pazar olmaması bir yamuk görülmesini engelliyor.

tamamen masumane bir olay. elinizde kullanmadığınız bir kalemi nakte ceviriyorsunuz. yukarıdaki benzetmeleri destekleyenler bunları da desteklesin o zaman. evinizi kiraya vermeyin. bankadan kredi çekmeyin.

Burada sözü edilen anlamda akademik etik çok da ucu açık bir konu değil. Bir yasak koyulması tabii ki iyi bir şey değil ama burası bu tür işlere alet olmaya çok uygun bir site ve yapılması gereken yapıldı.

başka örnek:

durum 1: ben inşaat mühendisliği öğrencisiyim. bitirme tezimi yazdım, mezun oldum mühendis çıktım. ingiliz bir mühendis tezimle ilgilendi, ingilizcesini istedi. ama ingilizce bilmyiorum. bilmek zorunda da değilim. türkçe eğitim veren bir okuldan mezu olmuşum. ben bu ingiliz mühendise tezimi okutmak istiyorum, parasını verir, ingilizceye çevirttim ki okusun anlasın. ingilizce bilmiyorum, bilmem de gerekmiyor, çünkü türkiye'de çalışacağım.

durum 2: ben inşaat mühendisliği öğrencisiyim. hiçbir derse girmedim, devam zorunlulşuğu yoktu. sınavlara para karşılığı başkasını soktur, yakalanmadım oh. ödevleri de aynen başkasına yaptırdım parasını vererek. bitirme tezimi de yine parayla (bu biraz pahalı oldu) başkasına yazdırdım ve mezun oldum, inşaat mühendisi çıktım. şimdi hiç girmediğim ders ve sınavlarda öğretilen bilgilerle, alakam bile olmayan ödev ve tezimle, kısacası para karşılığı aldığım diplomamla bina dikeceğim, içinde insanlar oturacak.

bu iki duruma aynı diyorsanız tekrar düşünün ve cosmicstring'in de dediği gibi neyi karşılaştırdığına dikkat edin. mühendis yerine doktor, avukat falan da koyabilirsiniz.

@cosmicstring hangi diplomadan bahsediyosunuz? kibritsuyunun örneğini diyosanız ben o örnekle pasaport kaydı alakasız dedim. o durumla bu durum çok farklı.

@elorelia: Ben yanlış anlayıp parayla tez yapan ve yaptırana çekmişim. Özür dilerim. Tabii ki pasaportla ilgisi yok.

başka örnek 1 : parayla tercüme yapan kişi ingilzceye çevirdiği tezi başkasına parayla sattı ya da beleşe verdi.

O zaman tez tercümelerini yasaklayalım ?

Biri parayla ödev yaptırıyorsa o ödev kurtarma ödevi gibi, sonucu belirleyen bir ödevdir. Projeler de öyle. Tez yazımı zaten kişiye doğrudan yüksek lisans veya doktora diploması getirir. Burada ihtimaller yok. Sonuç size doğrudan bir şey sağlıyor.

İhtimallere bakarsanız (ki çevirenin çevirdiği şeyi birine satması da bir ihtimal) işin sonu gelmez. İhtimaller üzerinden yasakçılık yapmanın sonu gelmez. Burada yapılan da o değil. Öyle bir yer olsaydı zaten kimse kendi rızasıyla burada bulunmazdı.

Burada yapılan ihtimaldir. Yok ehliyet sınavına girecek biri yerine başkası girecek de sınavı kazanacak sonra trafiğe çıkacak insanlara çarpacak adamları öldürecek.

Bu ihtimal değil midir? Hatta varsayım?

Diploma ve ehliyet ihtimal değildir. Biri size meslekte, diğeri trafikte söz hakkı verir. Burada yasaklanan o söz hakkının haksız olarak alınması.

kibritsuyu'ndan alıntı

para karşılığı ehliyet sınavına kendisi yerine ehliyeti olan birisini sokmak. bize ne diyebiliriz. kendi ahlakı da diyebiliriz. zaten bizi ilgilendiren o değil, üçüncü kişiler. para karşılığı sınava başkasını sokup araba kullanmayı bilmeden ehliyet alan o adamın ezdiği yaya ne olacak? biz bu kural ile o yayayı koruyoruz. ödev ve tez için de durum aynı. belki kısa vadede kimseye zararı yok ama o ödevi kendi yapmadığı için öğrenemediği konuyu uygulamaya kalkıp uzun vadeli zararlar verebilir.


Buna ihtimal ya da varsayım değil diyen çıkacak mı peki? Daha en baştan gösterilen sebep varsayım.

ekşiduyuru gibi büyük bir platformu yönetebilmek çok zor olsa gelsek. bu konuda gerçekten sabır diliyorum size :) eminim bizlerin bilmediği daha bir çok konuda kafa yoruyorsunuzdur, 7/24 nette olmaya çalışmak da zor tabii.

ancak sanırım sadece neyin etik olup olmadığından ziyade postların/cevapların veya üyeliklerin nedenini tahmin bile edemeden silinmesi de büyük bir birikime sebep oluyor. elbette forumun da kriterleri var ancak mesela +18'lik bir soruyu bile rahatça soramıyor insanlar diye anlıyorum bazen; kaldı ki bazı konuları hepimiz en yakınımıza bile soramıyoruz. örnek olarak veriyorum. +18 konusu da tamamen bir örnektir.

bir konunun etik olup olmaması da değişkenlik gösterir. bana göre vakit sıkışıklığından dolayı ödevini yaptırmak isteyen ve ek paraya ihtiyacı olduğu için bu görevi üstlenmeyi sağlayan ilanların silinmesi etik değil. konu madem vatana millete bilinçli öğrenciler kazandırmaksa o zaman ücretsiz ödev yardımını da silmelisiniz ya da 'bugün okula/dershaneye/fakülteye gidemiyorum, çok içmişim, ne yalan söyleyebilirim?' tarzı duyuraları da silmeniz gerekir. bunun ucu gelmez. burada hiçbirimiz mükemmel insanlar değiliz. hepimiz kopya çektik, kopya taktikleri sorduk, işten kaytarmak için bahaneler ürettik, yeri geldi ailemize, yakın arkadaşımıza, patronumuza, öğretmenimize yalanlar attık. hepsini burada, bu forumda paylaştık ve yine buradan akıl aldık. neye göre ve kime göre belirleniyor bu etiklik ben de onu anlamıyorum.

neler dönmüs neler

bonjurkes etik nedir????felsefik bir giris yapiyim dedim...

"Malumunuz, x kişisinin yurtdışına çıkıp bu hakkını y kişisine kullandırtması etik değil. E duyuru da etik olmayan şeylere karşı, o zaman bu da yasaklansın."
demissin,bence etik.

onun disinda hayvan verilik ilanlari oluyor da ,satilik ilanlari neden yasakli onu tam anlayamiyorum,cok da sallamiyorum.

hayvan satisi illegal degil,etik degerlerden ya da bunu rant a cevirmek isteyenlerden dolayi yasaklanmis olabilir,hadi o yasak.ben simdi kurban bayramindan önce "kurban a 4. araniyo " diye ilan versem?

yani etik degerleri belirleyen ne?hayvan satisi etik degil ama kurban icin hayvan satin almak etik?hatta onun bogazini kesip öldürüp yemek etik mi?

etik degerler sinirlari olmayan ,farazi ve kisilerin kendinde biten degerlerdir.

bence legal oldugu sürece hersey rahat olmali ,özellikle burada...

kisisel görüsüm budur.

bu sayfadaki yazilarin hepsini okudum ve mahmut, sen haksizsin ibne.

pasaport kayıt hakkını başkasına kullandırtmak etikse, yani babanın pasaportuyla kendine telefon kaydediyorsan, bu hakkı tanımadığın 3.kişilere satmak bal gibi etik.
ancak devletten vergi kaçırılmış olması gibi bi sorun var.
telefon kişisel kullanım için getiriyorsa zaten problem yok, kendi pasaportuna kaydeder kullanır canının istediği gibi.
ikinci bi telefonu yurtdışından uygun fiyata alıp, hatta aldığın ülkeden çıkarken ben turistim burda deyerekten ödemiş olduğun ücretin yaklaşık %20 sini geri alıp, aynı telefonu türkiyede kişisel kullanım içinmiş gibi gösterip (vergi ödemeden) sağlam bi karla satmak. işte bu pek etik bi davranış değil. tabi burda devletin koyduğu aynı pasaporta 2 yılda sadece 1 tane telefon kaydedebilirsin yasası da eleştirilmeyi fazlasıyla hakediyor.

Hey durun, psikolog olarak diyim ki tez yasaklayın psikolojik soruları. Çünkü çoğu zaman yanlış yönledirmeler yapıyor işi bizler gibi bilmeyenler. VE yanlış yönlendirilen insanın hayatı ne ölçüde değişebilir bir düşünsenize? Öyle pasaporta çeviriye ödeve benzemez bu..

Çk çk çk

çok rahatlıkla ve gönül ferahlığıyla veriyorum bu cevabı SENNHEISER!!!

SENNHEISER demiş arkadaş ki çok haklı...

sennheiser ı kesinlikle tavsiye etmiyorum, 70 lira para verdim ve çok pişmanım.
güya kulak için ama dışardaki en ufak sesleri bule duyabiliyorum. volumu de çok düşük zaten.

sennheiser mx371 :) kanatlandırır!
(git: www.elmasepeti.com)
(git: www.kulakligim.com
(git: www.cimri.com)
(git: www.sennheiser.com)
bakmayın fiyatı ucuz olduguna:)

sennheiser, bilmeyenler veya uğraşmak istemeyenler içindir. 100tl civarına brainwavz m2 var. eğer istanbuldaysanız buluşalım deneyin görün. mp4nation.com sitesinden palpal yoluyla sipariş edebilirsiniz.

Ayrıca şöyle de birşey var: www.eksiduyuru.com

kim ne derse desin klasik sony yıllardır kullanıyorum hala kulaklık alacagım zaman gidip ondan alırım.

@oldman: senin aldığın kulaklıkta arıza çıkması bütün brainwavz ürünlerinin mi durumunu gösterir?

Kişi belli ki bilgili değil bu konuda, dünki duyura oldugu gibi bugünkünde de doğru yolu göstermeye çalışıyoruz şurada. Neden sennheiser alıp hem kazıklansın hem de çok daha iyilerinden kalsın ki?

al bir sennheiser ol birinci:)
bu arada jester kafamı çelme benim brainwavz ile. resmen kışkırtıosun beni:)

son 2 yıldır sennheiser cx300II kullanıyorum hala taş gibi. ses izolasyonu , ses kalitesi mükemmel. hayatım boyunca kullandığım en harika kulaklık diyebilirm . benim zamanımda fiyatı 169 tl idi şimdi 129 a falan düşmüş. pişman olmazsın

@vadrigar: sen gel hele şöyle, eğer istanbuldaysan senin kulaklık vs brainwavz m2 yapalım gör. O zaman çelin yada çelinme. Bu teklif diğer ep640 veya cx300 II'ci arkadaşlar için de geçerli :)

PS: Donanımhaber'de kulaklık ve mp3 player buluşmaları yapılır. Sahi, neden burada yapmıyoruz ki?!

ben de uzun bir arastirmadan yerli yabanci forumlardan sonra brainwavz m2 almaya karar verdim. sennheiserin tek avantaji türkiyede bir sorunla karsilasildiginda muhatap bulabilmek. mp4nationdan aliyorum kulakligi bir sorun olsa göndermeye üsenirim büyük ihtimal.

sennheiser mx470 tek geçerim!!

forum.donanimhaber.com su adreste kulakliklarin head-fi.org adresinden karsilastirmalari var. fiyat/performans olarak degerlendirmek isteyene