bence eskişehir bırakılıp da istanbul'a yerleşilmemeli, evet.
çok daha yorgun ve yalnız olacaksınız.
çünkü sürekli bir yerlere ya da bir şeylere yetişmeye çalışmaktan kendinize ve başkalarına ayıracak vaktiniz azalacak, koşuşturmaktan da yorgun düşeceksiniz.
eskişehir candır hem.

geçen gün 45 dakikalık yolu 4,5 saatte katettim bayram dönüşü trafiğinde.
4,5 saat az zaman mı? neler yapılır... hiç yoksa uzanır evimde iki film izlerdim...

şu anda dışarıda nefes alınamayacak kadar hava kirliliği var. soğuk ta olsa penceremi açıp odamı havalandırmak isterdim.

daha neler söylenebilir neler...

gelmeyin

aynı sorunun tersini sormuş biri olarak cevap vermeyi borç bildim. ben eskişehir e taşınmayı düşünürken babam dedi ki, eğer biraz farklı bir yer görmek tek başına hayatını idame ettirmek istiyorsan git. ama eğer kariyer yapmak istiyorsan yine git ancak 2-3 sene sonra istanbul'a dön çünkü kariyer burda yapılır.
biraz iddialı belki ama bir baba fikri ne de olsa. ben olsam ne yapardım diye düşünüyorum... belki merak duygusundan gelmeyi isterdim. ama burdaki hayat pahalılığı, karmaşıklık, zamanın hiçbirşeye yetmemsi beni hayalkırıklığına uğratırdı sanırım. evet istanbul'da bir sürü yer var ama bunların tadını çıkarmaya vaktin, paran, enerjin, fırsatın olacak mı? yoksa hayat gailesi içerisinde güme gidecekse ne anladım ki ben gelmiş olmaktan...

eski şehirde ayrı daireye taşın ama istanbula gelme.
hele oradaki maaşın dolgun sayılıyor ise.

4 kereden fazla taşlatma...

100 150 lira için canınızı tornacıya da yedek parçacıya da servise de emanet etmeyin..

fren diskinin değiştiğini duymamıştım. daha fazla aşınan parça balatadır. diski kastettiğinizden emin misiniz?

kazık da yemiş olabilirim bilmiyorum ama 2001 model clio'mun ön fren diskleri "aşınmış, dursa da olur ama değiştirelim, balatalarını daha uzun kullanırsın, her bakımda balata değiştirmek yerine 2-3 bakımda değiştirirsin böylece" denilerek 2007 yılında araba 45000 kilometrede iken yetkili servis tarafından değiştirildi.

büyük ihtimalle kazık yedim.

ya arkadaşlar,
taşlatma, tornacı falan... bunları nereden çıkardınız? soru gayet açık. balatalar 1mm de, zaten değişecek. diskler de 16 mm'deymiş.

Disklerin kalınlığı sadece arabanın sürüş ve fren konforunu etkiler. Soğuk/sıcak farklarından ve sıcakken sert kullanımlardan gözler görünmeyecek eğrilikler sebebiyle etkilenir. Bu eğrilik taşla sıyrılarak alınabilir. Riski yoktur.

Balata ise disklere çift taraflı baskı uygulayarak dönüş hızlarını azaltır. Yani freni tutar. Bisiklerlerdeki fren papuçları vardır hani. Siyah lastiklerdir. Hah işte o bisiklerdeki siyah lastiklerin görevini arabada balata görür ve lastik değildir. Çok sert bişey, ne olduğunu bilmiyorum. 1 mm olmuşsa acilen değiştirmek gereklidir. Tamiri yoktur. Mümkünse orjinal balata takılmasına fayda vardır. Riski vardır.

(bkz: doğu ekspresinde cinayet )

edit: ama okumak daha eğlenceli. şöyle karlı bir pazar sabahında kahve eşliğinde bu kitabı soluksuz okumak enfesti.

teşekkürler Ayıyogi

peki başka?

www.imdb.com/name/nm0002005/

filmleri şuradan indirebilirsin

sharebus.com

poirot bi ara bbc'de dizi olmuştu sanki.

(bkz: death on the nile)

petek arkasını da ısıtıyor sanırım. ufoda böyle bi durum yok sadece önünü ısıtıyor

Klima?

edit: ikisi arasında kaldıysanız. UFO daha kullanışlı olur. Petek ısınacakta, havayı ısıtacakta, sonra siz ısınacaksınız.

UFO tipi ısıcılar radyasyon kaynağıdır. Bir eczacı bunu bilmelidir meslektaşım.

söylendiği gibi ufo ışımayla ısıttığı için sadece karşısına geçtiğinde ısıtır. dolayısıyla yüzünüz göğsünüz ya da ısıtıcının konumuna göre ona doğru bakan kısmınız ısınırken arka tarafınız ısınmaz. suratınızın yandığını hissedersiniz ama sırtınız üşüyordur mesela..

petek ise havayı ısıtır böylece kapalı bir odada biraz zaman alsada daha verimli bir ısıtma etkisi yaratır. tabi burada kullanılacak peteğin odanın büyüklüğüne oranla seçilmesi mantıklı olur.

klima konusunda çok fazla bilgim yok. ancak bir çeşit ısı pompasıdır ve verimi diğer iki alternatiften de daha yüksek olabilir. sadece alırken fazladan maliyet yaratacağını düşünüyorum.

elektrik tüketimlerine gelince aletler kaç wattlıksa o kadar elektrik tüketirler.

eczane özelinde düşünecek olursak bir bankonun arkasında sürekli hareket eden kişi için doğru açıyla yerleştirilmiş 2300 wattlık bir ufo mantıklı olabilir. genişçe bir dükkan olacağını düşünürsek petek verimsiz hale gelecektir.

karışık oldu biraz ama umarım faydalı olacaktır. önemli olan ufo'yu taktırdık kapının girişine çevirdik ama dükkanın arka tarafı buz gibi dememeniz...

kapınız sürekli açılıp kapanacak, ne ufo ne de petek kurtarmaz bence...
doğrusu bir adet klima + kapıya hava perdesi
tahminen ikisi toplamda ufodan fazla yakar ama fayda/maliyet olarak daha verimli olur

@pishosc~ radyasyon ışınım anlamına gelir. güneşten gelen ışınlar da radyasyon sayesinde dünyayı ısıtıyor. her ışınım gama ile olmak zorunda değil.

tavsiyem klimadan yana. homojen bir ısınma sağlar.

@sttc;

Güneşten gelen ışınlar ozon tabakası başta olmak üzere pek çok tabakada ya süzülüyor ya da uzaya geri yansıtılıyor. Aynı şey değil.

Ufo ve benzeri ısıtıcılar 1 metreye kadar yoğun radyasyon yaymakta.

en alttaki genelde iliklenmez

en alttaki iliklenmez, sanırsam kötü bir anlamı vardı.

En alt dugmeyi iliklememek, Kral VII. Edward'dan geldigi soyleniyor. Ama adam, bel olcusu genis diye iliklemiyormus. :)

en alttaki iliklenmez, oturman gerekip te düğme çözecek vaktin olmaz ise düğme kopmasın diye şeklinde duymuştum ben de...

en alttaki ceketler genelde uzun olduğu ve oturuş, kalkış, yürüyüş hareketlerini kısıtlayabildiği için iliklenmez. tabi, nasıl istiyorsan öyle yaparsın.

Iliklenecegi varsa:

Double-breasted > Ictekiler iliklenilir

Single-breasted > Iki dugme: En altaki iliklenmez
Single-breasted > Uc dugme: En altaki iliklenmez (Orta tek basina veya orta ve ustteki iliklenilir - ceket kesimine gore)

Takim elbise isinden anlamiyorum, cok giymisligim de yok! Oyle atiyorum!.. :P

cevaplar fazlasıyla doyurucu. hatta mülakatta neden alt düğme ililenmez diye bi soru gelirse döktürürüm artık :P çok teşekkürler vakit ayırıp cevaplayanlara.

bi de 3 dugme gecmiste kaldi hala 3 dugmeli takim yapan var mi yaw??

fabrika altınyıldız yapıyor demekki.. gerçi bikaç sene önce almıştım.

korporeyşşıaaan
petrol şirketlerinden başlayabilirsiniz araştırmaya :) dikkat edin odanızda açık kola kutusu varsa kapatın yalnız, dinliyolar, geliverirler valla camdan içeri. :)

ingilizce kaynaklar çok geniş işinize yarıyor mu?

@kediebesi
teşekkr ederm
evet bende en çok petrol şirketlerinden bahsetmek istiyorum ama bildiklerim hep kulaktan dolma bilgiler... referans verebilecegm saglam bir makale bulamadm.. gazete veya dergiden yayınlanmış bir makale vs. bulabilirsem eger işime yarayabilir. Bilgn varsa çok yardmcı olrsn.

Amerika'nın dış politikasında silah üreticilerinin de söz sahibi olduğu çok sık dile getirilir. ( ''Bak yeni bir silah yaptım; hadi gidip kullanacak bir yer bulalım.'' misali)

www.tumgazeteler.com

vasıfsız eleman sanada teşekkür ederm
yolladıgın linke baktm tam aradıgım şeye benziyor

Royal Dutch Shell // Exxon Mobil // BP ya da

eads // boeing // lockhead martin böyle gider bu

mahşerin üç atlısı dedikleri bunlar heralde

Çokuluslu şirketler ve onların kendi uluslarını-ülkelerini aşan güçleri; ulus-devletlerin küreselleşme koşullarındaki vaziyetleri vb. şeklinde arayabilirsiniz.

goldman sachs ı da bir googlelayabilirsin.

eskilerden
east india company

watergate skandalı, lockheed martin sadece lockheed iken ve f 104. buralara bir göz atın sözlükte.

not: lockheed yolsuzluğunun hasır altı edildiği tek nato ülkesi türkiye arada.

uluslararası şirketlerden kastın çok uluslu şirketler mi; yani coca cola, toyota, fiat vs mi? yoksa örneğin sadece abd'de üretim yapan ancak dünyada etkin bir gücü olan sadece kendi ülkesine değil başka ülkelere de silah satan belli silah şirketlerini de mi uluslararası şirketlerden sayıyorsun?

www.zmag.org

www.znet-turkiye.org

www.hepsiburada.com

lafuma çok iyidir. terletmez, kesinlikle su geçirmez, çok hafiftir, rahattır, kaymaz vs vs

ben hepsiburada'dan aldım geçenlerde... tavsiye ederim... bedelini her kuruşa kadar hakediyor...

ayakkabi dunyasi'na cok nadir de olsa arada bir salomon botlar geliyordu eskiden! 120 - 130'a filan satiyorlardi...

evet, o timberland' ler çakmadır ve çakma timberland' lerden uzak durulmalıdır.

cat al.

catarpilar ve scooter . hayvan gibi ayakkabı değiştiren biriyim scooter bot 4 sene dayandı ayrıca onla halısaha kumsaha ve onlarca kez basket oynadım. yemedi hiçbirşey olmadı bağcıklar çürüdü yeni bağcık aldım 3 liraya bakım yaptırdım cıncık gibi oldu.
ama eski göründüğü için cat aldım. bu da iyidir

bizim üniversitenin (koç üniversitesi) kitapçısında (pandora kitapevi) bolca vardı bir dönem.

anladığım kadarı ile bu pandroa'nun taksim'de yeni melek'e yakın taraflarda bir yerde bir şubesi daha olması lazım oraya sorarsanız muhtemelen stoklarında olup olmadığını öğrenebilirsiniz.

geçen gün hocamız bu kitaptan ödev vermişti. sonra ödev iptal oldu ama kitabı alanları görmüştüm. beyazıt sahaflar çarşısına ve özbek pasajına bakın. mutlaka diyemem ama muhtemelen bulacaksınızdır.

bir ay kadar önce alkım da vardı diye hatırlıyorum

ulusta itfaye pazarımı ne öle bişi vardı ordan bulursun...

sahibinden.com da aklınızda olsun.

itfaiye meydanına gidin ama iyi pazarlık yapın
100 den satılanı 20 den alabilirsiniz

www.zolved.com adresini bir deneyin isterseniz.

çözüldü ...



HKEY_LOCAL_MACHINE\SYSTEM\Curr entControlSet\Contro l\Windows\
ErrorMode değeri 0(sıfır) ise 2(iki) olarak değiştirin.

WU 45 gün bekletir parayı en az... sonra araştırma yapar ulaşmaya çalışır...vaktiniz var yani yeterince...

Ev sahibiniz illa western union demiyorsa money gram cok daha az fee aliyor, 5 dakikada gonderiyor, 1 seneye yakin para cekilebilir olarak kaliyor. Bu sene ilk defa kullandim birkac kez money gram'i tavsiye ederim..

scam bir ilan olup olmadığından emin misiniz?
Western Union'dan herhangi bir kontrat öncesi ve ya anahtar teslimi öncesi para istiyorlarsalar genelde scam oluyor bu tür ilanlar.

Arkadaşlar para gönderilince acaba net üzerinde tracking yaparken ne yazıyor?Alıcıya ödendi falan mı ingilizce ne yazar?göndere arkadaşlar varsa lütfen yardım..

2- yapmaz.

1- e-sata gerçekten usbye göre farkettiriyor ama sadece arşiv için kullanılıcaksa çokta gerekli değil bence
2- wd iyidir seagate de iyidir

3- www.sanalmarketim.com

3 - elektroworld iyidir.

1 - e sata cok da gerekli bisey degil.

2 - seagate wd iyidir.

1 - e-sata, USB'ye göre 6 kat daha hızlıdır. tercih sizin.
2 - WD iyidir. ama seagate daha iyidir.

o müzik : the outlaw

kimin söylediğine bakamadım şimdi. uykuluyum zira.

the ecstasy of gold o dediğin. enter sandman'le alakası yok. ennio morricone'nin. metallica konserlere başlamadan önce bu bi çalınır, sonra sahneye çıkarlar.

o şark budur www.youtube.com

yeri gelmişken '' ne filmdi beah... ''

paintov geçen ilanda ironi yaptığımı düşünmüşsün düzeltme hakkı doğdu :D Boyner Jack Wolfskin ve Columbia gibi tapılası iki markayı anı çatıda satan bildiğim tek yer. Bu nedenle e-ticareti de mağazası gibiyse şefkatle kucaklamakta sakınca görmem şahsen...
ama netten alışveriş yapmadım...gerçi sorun çıkmayacağına eminim...

www.columbia.com
www.wolf-paw.com

boyner online'ı bilmiyorum ama boyner'in müşteri hizmetlerinin oldukça ilgili bi yaklaşımı olduğunu biliyorum. Ben kendi adıma çekinmeden alışveriş yapardım ama tecrübe yok, ne kadar cevap oldu bilemiyorum.

mağazası gibiyse şahanedir muhakkak...

@inspectorjavert

ironi mi yapıyosun valla anlamadım :)

valla boyner online'ın çok kötü bir online mağaza olmak gibi bir lüksü yoktur. tr'deki online mağazaların totalde epey gevşek ve güvenilmez olduğunu düşündüğümüzde boyner'in en azından ortalamanın üzerinde olduğunu düşünüyorum, ben olsam alışveriş yaparım.

~~~ DİKKAT! Boyner Online'dan henüz alışveriş yapmış değilim, görüşümü bu bağlamda değerlendiriniz. ~~~

3- muhtardan alınır.

1- kullanmıyorsan yollamana gerek yok. bnm de vakıfbankta 3 yıldır dokunulmamış bir hesabım var, onunla alakalı hiç bir mail almadım ya da aranmadım.

2- her bankaya ayrı ikametgah kagıdını vermen lazım.

3- muhtar.

4- hesabına ulaşmakta biraz sıkıntı çekersin. en azından ziraat bankası ve iş bankası bankamatiklerinde işlemlerinizde aksaklık yaşanmasını istemiyorsaız daha öncesinde belgeyi getiriniz ibaresi var.

3 - nüfus müdürlükleri de olur. Muhtar şart değil. (bkz: adrese dayalı nüfus kayıt sistemi)

artık muhtarlıktan alınmıyor diye bir söylenti vardı ama...? peki.

evet muhtarlıktan artık alınmıyor söylentisi var, nüfus müdürlügünden de alabilirsiniz ama ben son 3 belgemi hep muhtarlıktan aldım, dah ayakın diye.

masak diyor ki , ''adresini belgeleyemeyen adamla iş ilişkisine girmeyin yoksa yakarım!''
yani adres belgelenmeden iş ilişkisi kurmak suç haline geldi.
şimdi böyle bir zorunluluk varken vatandaşın sadece muhtarların kucağına bırakılması adil olmazdı. üstelik bedava da değil. bu nedenle adrese dayalı nüfus kayıt sisteminin de oturmasıyla nüfus müdürlükleri imdada yetişti. ücretsiz üstelik. böyleyken böyle kısaca

ben düşünüyorum ama yaptığım araştırma sonunda henüz
-kota sorunu
-baz istasyonlarının doluluk sorunu
gibi temel bazı problemleri sanırım giderebilmiş değiller

kota sorunu var

limitsiz bir tarife için pusuya yatmış durumdayım çıkar çıkmaz, elveda telekommmmmm...

Ulusoy ile Marmaris'e gitmiştim geçen yaz, çok çok rahat gitmiştim. Otobüs içi sıcaklık, ışıklandırma, koltuk genişliği ve kendinize kalan özel bölgeniz oldukça iyi, yeterli. Kamil koç'u bilemiyorum ama ben çok rahat ve sorunsuz gelmiştim Ulusoy'la, yaptığım en güzel ve keyifli yolculuklardan biriydi. Umarım yardımcı olabilmişimdir.

O yöne pamukkale den başkasıyla gitmem ben. Şimdi bazı otobüslerinde üç sıra koltuk var mesafe oldukça geniş. Yanınızdakinin omzunuzda uyuma şansı yok. hatta koltuk arasında oldukça geniş bir kolçak var( kapanıp açılabilen cinsten), fiziksel temas imkansız. İsterseniz tekli sırada da oturabilirsiniz tabii. Her koltukta içeriğini seçebildiğiniz lcd dokunmatik ekranlar var ve film seçenekleri makul düzeyin üzerinde. Telefon kapatma zorunluluğu yok. Bilet alırken sorun, bütün otobüsler aynı değil.

valla eğer tur şirketi ile gidicekseniz onların otobüsünü de bir soruşturun.bazen çok boş oluyorlar ve koridorla birlikte 4 koltuğu doldurup seyahat edebiliyorsunuz.

@mavi karanlik: teşekkürler. ulusoya artı bir puan

@ inspectorjavert: pamukkalede öyle birşey olduğundan haberim bile yoktu. fena görünmüyor ama hangi seferde bu otobüsler var bilemiyorsunuz internetten. şubeden bir sorarım ben teşekkürler.

@ dgursoy: turla gitmiyoruz. kendimiz gidicez bir firma seçip.

pamukkale'de bir kaç tane var o otobüslerden.. denk gelme meselesi, her gün aynı saatte aynı araç gidemiyor sonuçta..

ben varan'dan memnun kalmıştım marmaris'ten istanbul'a gidip gelirken, en azından saçma saçma duraklamalar ve beklemeler olmaması güzel.. varan en son gittiğimde izmir veya başka bir yerde durmuyordu, direkt marmaris-istanbul gidip geliyordu arada iki mola yeri vardı sadece.. pamukkale ve koç 4-5 yerde durur, biraz sinir bozucu olup yolu uzatır bu..

koç'un rahatı olsa başka seçenek düşünülemezdi dediğiniz gibi.. marmarisliyim ve izmir'de okuyorum, tüm gidiş gelişlerimi koç'un rahat hat'ı ile yapıyorum, bir kere bile sorun yaşamadım..

tüm bunlardan sonra varan veya ulusoy'dan yana kullanın tercihinizi, pamukkale'yi tavsiye etmem, belediye otobüsü kıvamında oluyor yolculuk..

ben fethiye'ye gidip geldim geçen ay 4 kere, 2'sinde varanla 2'sinde ulusoyla.

ulusoy'un afyon'da mola verdiği ikbal tesislerine gece saatinde varacaksanız, çarşamba dışında her gün açık olan outletler var. acayip ucuza çok güzel şeyler alabilirsiniz.

bunun dışında varan setra ile, ulusoy da genelde travego ile gidiyor. setra travego'dan daha iyi gibi. neoplan olsa en iyisi tabi ama ikisinde de yok neoplan.

ben rahatlık istiyorsanız pamukkale'yi soruşturun derim. daha doğrusu gideceğiniz günkü otobüsleri sorun. neoplan varsa direk neoplan olan firmayı seçin. yoksa setra travego'dan iyidir ama dediğim alışveriş olayından dolayı ben ulusoy ile gidicem gelecek ay tekrar gittiğimde. ulusoy da çok rahatsız değildi sonuçta, belinize bir yastık koyduğunuz zaman cam kenarı olan her yer aynı : )

manyetiklerini değil de, toprağa dökülen cinsten olanlarını kullandık biz. onlar işe yarıyor.

bi keresinde manyetik olan köpek kovucuyu bi ev köpeği üzerinde denemiştim işe yarıyo mu diye hayvan evin en ücra yerine gitti pustu kaldı ama dediğim gbi ev köpeği olduğu için çıtkırıldım olabilir, bi k9 üzerinde nasıl bi etki yapar bilemiyorum.

kediyi bilmem de köpekte yarıyor. kedide de fark yoktur sanırım.

Kediler üzerinde işe yaradığını defalarca gördüm.

marka model tavsiye eden var mı? yazlıkta biz de aynı dertten mustaripiz.

evet marka model tavsiye ederseniz çok iyi olur..

dazer marka olanı piyasada en yaygınıdır, köpeklerde etkili ama kediler için kesin birşey diyemem

üniversitedeyken hocalar araziye çıkarken kullanıyorlardı manyetiklerini, işe yarıyormuş gerçekten.

dazer işinize yaramaz
yani şöyle tabiki kediyi de köpeği de uzaklaştırır lakin tetiğine basınca çalışır size 7/24 etkin bir kovucu gerekli

dazer ın sürekli çalışanı var mı varsa pil dayanır mı bilemiyorum

yemezler. kart garantininse hele, asla yemezler.

en ufak bir ihtimal bile yok yemeleri için.

degisiklikler bir sonraki aydan itibaren gecerli olur.

yani simdi yaparsaniz buyuk bir ihtimalle onumuzdeki ayin hesap kesim tarihi degisir, bu ayinki degil.

aradım bonusu..aynen dediğiniz gibi...geçmişte böyle bişe yapılıyomuş ancak son bikaç yıldır kaldırmışlar bu uygulamayı...önümüzdeki dönemden geçerli olarak değiştiriyolarmış ama...

son ödeme gününden bir sonraki gün öğlene kadar bekliyorlar.
tarihi atabiliyorlar mı bilmiyorum ama ödeyemediğim bir seferinde ne zaman ödeyebilirsiniz diye sormuştu, neden bilmem.

yer mi anadolu çocuğu...

otellerin müşteri kapasitesi/sayısı da etken değil midir puanlamada?

istatistikçiler bilir bu işleri benden bu kadar...

bu ortalamayı oy kullanan kişi sayısı ile çarpıp puan diye bi sütun oluştur. bu sütuna göre otelleri sırala.

kasiyerler para artarsa artan parayı cebe atıyorlar, para eksik çıkarsa da eksik miktarı ceplerinden ödüyorlar..

büyük marketleri bilmem ama ben burger king'de çalışırken şöyle bir sistem vardı. kullandığın kasanın, gün sonunda en fazla -+3 lira açık verme limiti vardı. yani 3 liradan fazla, eksik de çıksa fazla da çıksa o kasiyerin maaşından kesiliyordu. ve biz müşteriden hiçbir zaman fazla para almazdık. zaman zaman 50 kuruş bile eksik aldığım olmuştur.

aşağı-yukarı bütün gişe/resepsiyon/kasa görevlileri kasa açıklarını cepten öder.
hatta tutar büyükse taksit yapıp maaştan keserler. bu nedenle para alışverişinin yapıldığı yerlerde azami dikkat göstermek lazım. mesleki körlük icabı kasiyerler üzücü hatalar yapabiliyor. durum böyle olunca kasiyer otomatikman küsüratları lehine yuvarlar.
bence anlayış göstermek lazım. üç kuruş maaş bir de hergün 3 - 5 lira eksik çıksa bedavaya çalışmış olur adam... en azından küsüratlardan çıkacak fazlayı kenara koyup mustakbel açığını kapatabilir...

ilk defa duyuyorum böle bişey belkide vardır ama stajlarımı bankalarda yaptığımdan ötürü olsa gerek bazen evrakları kaybedebiliyorlar belkide kaybedip tekrar istemek için böle bir şeyi kıvırmış olabilirler..

saçma

hsbc bankasından aradıklarından emin ol dolandrıcı birileri olabilir kredi çektikten sonra kimlik istenmesi çok saçma şubeye gitmeni tavsiye ederim

yine sanırım hsbc ile ilgili bir en az 7-8 yıl veya daha fazla önce
bizim işyerinde bir hatun hsbcden kredi çekmiş bunu aradılar
siz bizden kredi çekmişsiniz ama biz evrakları kaybettik ne kadar çekmiştiniz ne zaman nasıl ödiycektiniz filan. kadın dogruyu söyledi paşa paşa gidip ödedi. ben çok ikna etmeye çalıştım 5 lira kredi çekmiştim 12 ayda ödiycektim ama vazgeçiyorum peşin ödiycem kapatcam de diye ama yapmadı.

scr3eam, bankadaki eleman aradı ki kendisini tanıdım sesinden. hatta biraz takıldım, ek belge istiyorsanız biraz indirim filan da yaparsınız diye.. yani banka arıyor.
ama belge kaybetmiş olabilirler (copy paste'e referans verdim bak) zira ikametgah belgesi verip vermediğimi de sordu ki vermiştim.

nüfus müdürlüğüne veya muhtara gidip ikametgah alın.

cep telefonu?

kontörlü ne yazık ki

ssk ya da bağkur kaydınız varsa orda belirttiğiniz adresinizin de geçerli olması gerekiyordu (aynı dertten muzdarip olmuş olup 1 yıl önce böyle yapmıştım)

evet ikametgah işini görür...

aynı sorun bende de var. ikametgah da alamiyorum cunku onun icin de nufus mudurlugune faturayla gitmemiz gerekiyormus artik, bu nasil bir sacma sistem anlamadim...

ikametgahı muhtardan alacaksınız. faturayla gitmek de ne demek. adınıza elektrik, su, vs gibi abonelik yapabilmek için de ikametgah isteyecekler. ikmetgah için fatura, fatura için ikametgah. ikisi de birbirine yollasın. öyle saçma iş mi olur?

muhtarda da kaydınız memlekette falan gözüküyorsa daha da yapacak bir şey yok malesef. olsa olsa 7-8 lira verip eve bir telefon hattı daha alın adınıza. en hesaplı sabit ücretsiz tarifeden. maksat fatura bulunsun.

hane sahibi kim gorunuyorsa onu da yanına alıp nufusa gidiyorsun, orda senı o eve kaydediyorlar. kira sozlesmesınde adın geciyorsa arkadasa gerek yok gerci. sonra ikamet alıyorsun hemencecik.

muhtardan değil nüfus müdürlüğünden -ücretsiz ve anında - ikametgah alacaksınız

bu kadar...

kitap bilmiyorum ama bir örnek, sabah kahvaltısında çaylarına pekmez/reçel/bal katıp içiyorlar.

www.minidev.com adresi belki işinize yarayabilir.

kitap bilmem ama mezeleri süper oluyor.

www.arasyayincilik.com

bu yayıneviyle temasa geçerseniz size en gerekli kaynakları tavsiye edeceklerdir. Kendi yayınlarından da faydalanacaksınız muhtemelen.

yakıp yıkmamış olsaydı bazıları...

oturur bir birahanede, masallarını dinlerdin ermeni bir amcanın
komşuna misafir olur, kendin görürdün, yemeğini tadardın ermeni ninenin
ağıtlarını tekerlemelerini dinlerdin
zengin olurdun
mutlu olurdun
ama olamadı

Kullanmadiginiz bir ayakkabinin bagcigindan yapilamaz mi?

bilmem yapılır mı? yapılırsa yaparım

www.kordiplik.com

Bilmem, yapı olarak benziyorlar sanki. Ayrıca:

Onu üreten www.kordiplik.com

Bunu da üretiyormus www.kordiplik.com

national georaphic fotoğrafçılık cdleri var.sanırım 4 tane onları indir.

hafta sonları kursa git. ismek var ücretsiz.

nette fotoğraf dersleri diye aratırsan karşına online bir şekilde öğrenebileceğin kaynaklar ve powerpoint sunumları felan çıkıyor. şahsen ben bunu fotoğraf kursuna başladığımda yapmıştım ve başlangıç için gösterilen dersler üç aşağı beş yukarı birbirinin aynısı. yani teknik bilgileri ordan alabilirsin. ha işin bir de düşünme boyutu var ki o fotoğraf kurslarında daha etkili oluyor. zira farklı kültürlerden insanların bir fotoğrafa bakış açılarını görebiliyorsunuz ve bu da sizin düşüncenize katkı yapıyor. ama aynı katkıyı fotoğraf sitelerini gezerek de elde edebilirsiniz gibi geliyor, fotokronik, fotokritik, ya da online fotoğraf dergileri gibi.

fotografin kalitesiz gorunmesinin ilk sebebi, cozunurluk tercihi olabilir. ornegin makineniz 7 megapikseldir ancak bunu 1.3 megapiksele ayarlayarak cekiyorsaniz, kotu gorunebilir.
ikincisi, fotografta cok fazla kirli nokta (noise) varsa, iso & diyafram & pozlama suresi uclusunun uyumsuzlugundan olabilir. ornegin karanlik ortamda yuksek iso, noise ortaya cikarir. bazi makinelerin noise orani digerlerine gore biraz daha fazla olabilir, bu markaya gore degisiyor. makinenizin markasi-modeli ve uzerindeki objektifin ozellikleri nelerdir?
dslr makineler arasinda da kalite farki vardir, ornegin bir nikon d40 ile bir canon 5d arasinda oldukca fazla fark olmakta.
arti kullanilan objektif de cok farkediyor, ornegin canon'un giris seviyesi kit lensi 18-55mm 1:3.5 objektifi cok kaliteli degildir, ancak sigma ve tamron bu konuda iyi lensler uretmekte. carl zeiss, minolta ya da schneider de lenste mukemmel sonuclar verebilmektedir.
aksam saatlerinde ya da gece cekimleri icin tripod kullanmanizi oneririm. hatta soyle diyeyim, pozometre 100'un altinda pozlama suresi veriyorsa tripod kullanilmasinda fayda vardir. tabi bu rakam objektifinizin diyafram hiziyla da alakali, ornegin iki fotografi 1/100 saniye, biri 50mm. 2.8 objektifle, digeri de 50mm 1:1:4 objektifle cektiginizde, 1:1.4 diyafram degeri olan objektifle cekilen fotograf biraz daha aydinlik gorunecektir ve alan derinligi artacaktir.
iso fotograftaki kirliligi ortaya cikarabilecek en onemli faktordur. ornek vermek gerekirse, bir arkadasim nikon d200 kullaniyor, ki gayet super bir makinedir kendileri.. ustundeki objektifler de gayet iyidir. ancak alet 800 iso'da noise yapmaya basliyor. bu bir dezavantaj tabiki de.

biraz uzun oldu farkindayim ama soyle diyeyim, bu hicbir sey. fotografcilikta dengeyi bulana kadar cok hafiza karti bosaltmak gerek..

DSLR ile başlamak biraz yanlış olmuş. Eğer fotoğrafçılığa gerçek bir tutkunuz varsa analog makinelerle başlamalı, en azından prensiplerini öğrenmeli, kompakt makinelerle tarzınızı oturtup sonra DSLR'a geçmenizi tavsiye ederdim. Okumayı öğrenmeden kitap okumaya çalışmak gibi. Ama bu hevesinizi kırmasın. Bol bol çekim yapacaksınız. Deneyip sonuçlarını göreceksiniz.

Güzel fotoğraf dediğiniz nasıl oluyor? Sorun nedir? Netlik mi, keskinlik mi, renkler mi? Yoksa konu mu? Bunun cevabını bulmanız, güzel dediğiniz fotoğrafı elde etmenizi kolaylaştıracaktır.

www.slrphotographyguide.com

www.ifsak.org.tr

anladığım kadarıyla fotoğrafçılığa yeni başlamışsınız. direk slr makineyle başlayayım diyorsanız kusura bakmayın ama biraz eşekliğe kaçıyor bu. slr'ler profesyonellere yöneliktir. çok ayrıntılı ve hassastır. teorik/pratik birikim ve yatkınlık olmalı. kullanım kılavuzu okuyarak öğrenilseydi basit bi düğün fotoğrafçısı milyarlar kazanamazdı. üstelik sadece çekim bilgisi de değil bilgisayar ortamında onu işlemek için de birşeyler bilmeniz gerekli, tam anlamıyla kullanabilmeniz için. bu saatten sonra compact'a dönmem derseniz herbişeyi oto yapıp uğraşın edin artık.

-lensler belirli değerlerde belirli amaç doğrultusunda kullanılıyor. diyafram falan öğrenene kadar standart olanı işini görür.

-ripperjack fotoğrafa bakış açısından bahsetmiş. o apayrı bi konu. sanatçılık, yaratıcılıkla ilgili daha çok.

ilerletince fotokritik'e katılıp çalışmalarını gönderir eleştirilerden faydalanırsın.

tekniği bi yana bırakıp ''konu'' üzerine çalışın.tekniğiniz muhakkak zamanla keskinleşecektir. ama anlatım çok önemli. konu keza...bakana da çekene de bişeyler katmalı.

makinanın pozometresi gereken diyafram değerini verir size zaten. yapmanız gereken örtücüyü ayarlamak ve çerçevenizi oluşturmak. bunu oturttuktan sonra da ister örtücüyü 1 e getirir çizik araba farı çekersiniz ister 1000 e getirir hızlı tren çekersiniz. çok çok fazla zorluğu yok bu 2 ayar bakımından.

four seasons derim

sude konak veya golden horn... biraz sirkeci'ye dogru kaciyorlar ama hem makul fiyatli hem de temiz mekanlardir.

yeşil ev....

www.esanshotel.com

i tavsiye ederim. temiz ve kaliteliler .

selam

e bow olabilir. ışığı falan kendi takmıştır.

e-bow dur o. sanırım ufak titreşimler ya da ona benzer bişiler çıkarmak suretiyle çalışıyo.genelde perdesiz çalanlar kullanıyor.o aletin ön kısmında da ufak mavi bi led bulunur ayrıyeten.

e bow dur, erkan oğurdan dinlemek gerekir. herkes kullanır ama herkes iyi kullanamaz, güzel kullanan bir nevi jedi dır, ebow da bir nevi lightsaber.

teli manyetik bombardımana tutup temas etmeden titreştirmek böylece arşe ile çekiliyormuş hissi vermek için kullanılan bri aparat.

e-bow dur efendim..
www.e-bow.com

e bow'dur. elleşme fazla.

0 462 326 47 60 bi kaç pansiyon vardı ama hatırlayamadım
bu telefon turizm danışma bürosu bi arayıverin

öncesinde tedavi olup, daha sonra mekik çekmeye başlamak en akılcı yol olur kanısındayım.

efendim göbek erimez...eriyenini görmedim...şu hariç; ciddi ciddi yemeği azaltmak...şekeri yağı da tabiki...zaten günlük ihtiyacın çok üstünde enerji alıpta, spor yapabilseniz ve günde 10 000 mekik çekseniz bile erimez o...gerektiği kadar kalori ve sabırlar diliyorum size...

spor yapılırken yakılan yağ yorulan bölgedeki yağlar olmuyormuş genelde. tekrar edelim: spor yakarken, farzedelim mekik, yağ yakıyoruz ya, o yağ göbekteki yağ olmuyormuş/olmayabiliyormuş. mekik çekilerek karın kası yapılırmış, göbek erimezmiş.

göbeği eritmek kolay değil, eritip öyle kalmasını sağlamak heralde imkansız. yapıyla alakalı. o yüzden göbeği vücut kılı gibi istendiğinde ortadan kaldırılabilecek bir şey yerine burun kemeri çene çukuru vs. gibi görmek daha makul. (inanın çok az uyudum, ondan böyle)

geriye iki yol kalıyor. (her şeye rağmen iki yol var hala, güzel) bir, alabildiğine harekete dayalı spor, yürüyüş, bisiklet, hafif tempoda koşu gibi yaparken vücudu zorlamayan ve bir seferde en az yarım saat yapılabilecek sporlar. iki: kişinin göbeğin aslında o kadar kurtulunması gereken bir şey olmadığına kendi kendini ikna etmesi.

Hocam şu yazdığını var ya sanki iki sene önceki ben yazmışım zannettim. zira mekik hakkındaki düşüncelerden tut bel fıtığına kadar aynı durum.

göbeğimden o dönem kurtuldum. şimdi tekrar bağladım ama formülü veriyorum.

1. Birayı ve kolayı (Tüm şekerli gazlı içecekleri bağlamında) direkt kesiyorsun. şaraba ve maden suyuna başlıyorsun.

2. Gidip yüzebilecek bir yer buluyorsun. Haftada üç-dört gün birer saat yüzüyorsun. (üniversitede okuyorsan ve şanslı biçimde yüzme havuzu olan bir üniversiteyse bu mesela)

sadece göbeğin de erimiyor;

1. o üç saatin fazlasını uykundan kısarak kazanmış oluyorsun. (İnsan fiziksel yorulunca çok daha verimli uyuyor. ben o dönemde günde 6 saat uyuyarak ömürümün en dinç zamanlarını geçirdim)

2. Fıtık başlangıcına iyi geliyor (bana muazzam yardım etti)

3. Omuzların genişleyip vücudun üçgenleşiyor (Valla bir seneden fazladır yapmıyorum spor insanlar hala sen sporla uğraşmışsın diyor. Hem hayatım boyunca sportif biri olmadım, hem de sadece 6 ay tekrarladım bu yoğun kürü)

saat 18 den sonra en fazla (ve sadece) meyve yenirse de işe yarar.

oncelikle gecmis olsun diyorum.
aslinda kilo ile dolayisiyla gobek yag vs. ile iliskilendirebiliriz bel fitigini.

ne kadar kilon, ne kadar gobegin varsa , fitigi da o derece kotu etkiler bu.

sana bel fitigi konusunda ameliyat olmaksizin tedavi sunan cok unlu bir turk doktorun bel egzersizlerini yaziyorum.
bunlar hem kilo anlaminda yardimci olur, hem de fitigi geriletir ve ileride yoketmeyi saglayabilir ( tabi fizik tedavi da alman gerekmekte)

not : yuzmek hem hastaligin hem de kurtulmak istedigin yag bolgen icin dunyanin en buyuk nimeti.


egzersizler (bilimseldir, kafamdan yazmiyorum, klasorumde listeli halde doktor imzasi ile durmakta)

1- yuzustu yatin. kalcalari kasin. 4 e kadar sayarak tutun, 50 ye kadar devam edin.

2- yan yatin. ustteki bacaginizi 10 kere havaya kaldirin. diger bacaginizda da tekrar edin.

3- sirtustu yatin. dizler bukuk olsun. once bir dizinizi gogsunuze dogru cekin, sonra uzatin. diger bacaginiz bukuk olsun. 10 kere tekrarlayin. diger bacaginiza da ayni islemleri tekrarlayin.

4- her iki dizinizi bukup gogsunuze cekin. tam uzatmadan yarim indirin. 10 kere tekrarlayin bu islemi.

5- dizler bukuk sirtustu yatarken karninizi ice cekin. 5 e kadar sayarak tutun. 50 ye kadar devam edin.

6- dizler bukuk sirtustu yatarken beli yere bastirin. 5 e kadar sayarak tutun. 50 ye kadar devam edin.

not : ilk hafta gunde bir kere, ikinci haftadan itibaren gunde 2 kere olmak uzre 3 ay yapin. uygun zaman yemekten once veya yemekten 2 saat sonradir.

bende de göbek vardı.102 cm'den 90 cm'e indim.ama tam 11 ayımı aldı .ben şöyle bir program uyguladım ; her gün 1 saat koşu bandında koştum .bunun yanında haftanın 3 günü 1'er saat yüzdüm ve her akşam yatmadan önce 13 dakika mekik çektim (limewire'dan , 8 minutes abs ve abripper videolarını indirebilirsin.)