% 51

mümkündür. bence ünsüz kişilerden farkı yok. herkesin bir popisi var.

paran yoksa yüzde 0
paran varsa yüzde 25
çok paran varsa yüzde 50
çok çok paran varsa yüzde 75
çok çok çok çok paran varsa yüzde 100

%49 such a loser.

Televizyonda dizilerde, reklamlarda görmediğimiz hiç ünlü olmayan biriyle tanışma, sevgili olma ihtimali kadar.

bireyin kişiliğine bağlı. okuldan bi arkadaş reklam modeli filan oldu hala görüşüyoruz. ama maddi durumlar arasında uçurum varsa pek olmuyor o iş.

ben o çok da ünlü olmayan kişiyi merak ettim.
soruya gelirsek eğer çok ünlü değilse hiç bir sorun yok bence ha çok ünlüyse de sorun yok aslında.

sosyal cevreyle alakali. ornegin agri'nin dogubeyazit ilcesinde muhtarin olgu olsan ve ordan cikmasan ihtimalin var mi?

veya istanbul'da altinda araban cebinde paranla her gece kurucesme de takiliyor olsan ihtimalin yok mu?

kendi sosyal yapina gore arada bir yerde ihtimalini ver iste.

milyonda bir.

götü kalkık olmasın bi insanın.

ingilizce işine yararsa en.wikipedia.org
iq-test.learninginfo.org

böyle eğitilebilir gerizekalı gibi terimlerin olduğu bitane vardı detaylı ?

IQ Range Classification

140 and over Genius or near genius
120-140 Very superior intelligence
110-120 Superior intelligence
90-110 Normal or average intelligence
80-90 Dullness
70-80 Borderline deficiency
Below 70 Definite feeble-mindedness

daha başka istiyorsan: www.iqcomparisonsite.com

asi nehrinin kenarında bir kaç bira iç

ben patlamaya devam ediyorum.

dışarıda: gym, ps3 salonu, yüzme havuzu olabilir.

evde: film indirip izlenebilir, frp, fps, rpg oyunları oynanabilir, kitap, dergi okunabilir, yeni bir dil öğrenmeye çalışabilirsin -dışarıdaya dil eğitim merkezi de olur-, yeni müzik türleri deneyebilirsin, kısa hikayeler yazmayı deneyebilirsin.


yeni: enstrüman, guitar hero gitarı, davulu, wii, xbox 360...oyun konsolları satın alabilirsin

not: üşenmedim yazdım. en az 2 tanesini denemeden gözükme buralarda

(bkz: league of legends)

antakya'da olsam sıkıntıdan patlayacağıma, patlayana kadar yemek yerdim. ortalık durulunca halep'e gidebilirsin. vize kalktı.

şınav, mekik, barfiks çek. dumbbell çalış. fiziksel aktiviteye ver kendini.

dolaylı yollardan evet. çünkü verilmesi gereken bir dikkat söz konusu olur. sık sık bulmaca çözmek beynin daha fazla dikkat sağlamasına olanak verir. böylece hafıza da güçlenmiş olur, kişi durumlara/olaylara artık daha dikkatli yaklaştığı için.

sadece bulmaca çözmek de değil, dikkat isteyen her iş dolaylı bir şekilde hafızayı güçlendirir.

edit: çengel bulmaca ve türevlerini (kare bulmaca, sarmal bulmaca vs.) kastetmemiştim ben de. onlar hyu'nun dediği gibi ezberletiyor sadece. bir süre sonra sadece bildiklerinizi tekrar etmiş olursunuz sonuç olarak da. ama bir sudoku öyle değildir mesela. sözcük avı, 7 fark bulma bile öyle değildir.

relief'in dedikleri kısmen doğru. bulmaca dikkat sorunu çekenler için daha uygun. ama dikkat hafızayı birebir etkilemiyor. bu konuda ny times'da bir yazı vardı hatta. bulmacanın bir etkisi var ama hafızayı güçlendirmiyor. şöyle söyleyim: bulmaca çözdükçe bulmaca çözmeye alışırsınız. ve alıştıkça beynin bulmaca çözmek için harcadığı efor azalır. bulmaca çözerken yaptığınız şey kelime arayıp ezberlemektir o kadar. her kelime beyinde ekstra hafıza gelişimine yol açmıyor. hatta denebilir ki beyninizin kapasitesini gereksiz bilgilerle doldurmuş olursunuz.

aylak memur ve de emeklilere mı ınanıcan. acı yemek de iq yu artırıyormus zaten.

@relief'e katılıyorum.dikkatini ve uyarılmanı arttırdığı için hafızan da artacaktır dolaylı olarak.

teorik olarak, "ilahi" bi kudrete inanmıyorsanız evet mümkün. İnanıyorsanız "ruh"a, imkansız. Ahlak ve etik mi değil mi konusunda tartışma da ise olmayan bir şey üzerinde tartışma "hazırlığı" yapmak gerekecek.

format etme olayı zamanında Avrupalı bilim adamları tarafından ortaya atılmış suçluların beyinlerini silip topluma yararlı fertler yaratma yetiştirmemiş

itirnil sansayn ov di sipotlis maynd izlemenizi tavsiye ederim.

(bkz: ışık evleri)

commodore64 ile yapilabiliyor (bkz. G.O.R.A.)

o daha çıkmadı yeni sürümleri bekliceksiniz.

(bkz: a clockwork orange)

@point me at the sky: ışık evlerine formattan daha çok antivirüs desek daha doğru olur.

Beyin dalgalarını, elektriksel aktiviteleri inceleyerek temel düzeyde işler çıkarılabiliyor. Örneğin kişi uyanık mı, uyuyor mu, yalan mı söylüyor. Görme merkezine elektriksel pulselar uygulanarak gözlerde pikseller oluşturulabiliyor. Hatta sözlükte bir yazar beyin dalgaları ile yazı yazmanı sağlayan bir proje geliştirmişti.

Belki ilerleyen yüzyıllarda mümkün olur, insan üzerinde deney gerektirdiği için gizli kapaklı yapılması gerekiyor, haliyle bitince bile haberimiz olmaz muhtemelen.

Bence zamanla her şey olacak, nükleer bombalarla dünyayı yok etmezsek.

uzun zaman önce beyin araştırmalarıyla ilgili bir yazıdan aklımda kalan beynin üzerinde inceleme yapıldığında kendini korumaya aldığıydı. yani röntgen, mr gibi dışardan inceleme yöntemleri haricinde beyni normal seyrinde çalışırken incelemek neredeyse imkansız. bu yüzden birçok organın çalışma mekanizması araştırılabiliyorken beyindeki gelişmeler zorlu süreçler gerektiriyormuş. falan filan.

ha bir de alakalıdır belki (bkz: lobotomi)

format b:

diyince oluyor ama jak yok klavye girisi yok biraz zor o.

vücudu yan yatır. yok bu olmadı sanki.

beyini bilmiyorum ama karma için; kryon: nötr aşı

@hyu, senin dediğin şey sakın foton olmasın ?

mr'da beyin aktivitesi gayet güzel görütülenebiliyor, farklı durumlarda beynin hangi bölgesi aktif görüntülenebiliyor

@kimlanbu, ben de mr'la beyin aktvitesi görülebiliyor demek istemiştim. yanlış mı yazdım ki?

Bir arkadaşım Türkçe yazamadığını söylemişti. Ne kadar doğru bilemiyorum.

türkçe yazsın ing. çevrilsin. türklerden başka kimse yapmaz bunu.

kitap olarak mı bahsediyorsunuz? o dilde okuyordur, o dilde rahat ediyordur, o dilde yazıyordur.

asıl türkçe değil ingilizce yazamadığı söyleniyor. hatta ingiliz edebiyatçının biri fena bir ayar vermişti.

iskender'i çeviren ibaresi gördüm de meraklandım. bir türk edebiyatçısının böle olmaması gerektiğini düşünüyorum. ben mi yanlış düşünüyorum anlamadım.

daha fazla insana ulaşmak istiyor olabilir, daha rahat yazabiliyor olabilir vs vs.

garipsenecek bir yanı yok bence.

hiç yazmasa daha iyi tabi.

kısaca tercih.

p.s. elif şafak okuldan bir hocamın kızı olur. görüşmüyolar yıllardır orası ayrı.

kedi yesin onun ingilizcesini.
bir yazar en iyi kendi dilinde eser verir.
kültür kaymasına uğramıştır,
avrupada veya amerikalarda türkler hor görüldüğünden belki de utanıyordur,
( ben öyle değilim bakın sizin dilde yazdım beeeen)
tüm dünyada okunmak istiyorum gibisinden saplantılı bir hal almıştır belki de egosu.
hiç doğru değil bence.

küçüklüğünden bu yana türkiye'de çok fazla yaşamadığı için...

büyük gazeteler baya taşak geçtiydi onun inglzcesiyle ny times dı sanırım, önce ingilizce yazmayı öğren sonra kitap yaz gibi laflar çaktıydılar.

nabokov, conrad, james joyce... bunlar da ingiliz değil ama ingilizce yazmışlar.

bildiğim kadarıyla eğitiminin büyük bir bölümini inglizce olarak aldığı için.

ingilizcesi kötü değil ya. ny times'ın o haberini merak ettim. şu belki ingilizcesi hakkında fikir verir:
www.ted.com

İngilizce düşünme ve yazma biçimine daha alışkın olduğunu ve bu dilde kendini daha rahat ifade ettiğini yazmıştı bir ara bir yerlerde. Tercih meselesidir, bizi alâkadar etmez. Beğenmeyen okumasın arkadaş, nedir? Sanki bütün Türkçe yazanları okuduk da bir Elif Şafak kaldı okunacak... (Bkz: Her kuşu s.ktik, bi' kaldı hacı leylek)

mrtksn +1

AhmetVural1987 +1

hyu'nun verdigi linkte (ted talks) anlatiyor, kendini rahat hissettigi dilde yaziyormus. sanirim siz de butun egitim hayatinizi ingilizce gorseniz, uzun yillar cocuklugunuzdan itibaren yurtdisinda yasasaniz belki siz de kendinizi ingilizce daha rahat ifade ederdiniz. bir okur olarak benim icin tek sorun kitaplarinin turkce cevirisi, cevirisine cok karismamaya calisiyormus, ondan belki de ayni tadi alamiyorum.

programda da sormuslardı tabi amerika da yaşamış uzun süre o yüzden demişti.

işin boktan kısmı ingilizce yazıp türkce ye başkasına cevirtmesi. bi şeye benzesin diyosan kendin cevir kadın.

@hyu ted'deki konuşmasını daha dikkatli izlersen konuşmayı baştan sona ezberlediğini görürsünüz. ki bu konu da gerek sözlükte gerekse başka mecralarda bayağı tartışılmıştı. dikkat ederseniz anadili ingilizce olan birisi bile öyle nefes almadan konuşmaz. kadın düşünmeden, nefes almadan, ezberden konuşuyor ted'de. bu arada pek çok yerde ingilizcesini alaya alan yazılar çıktığını ben de biliyorum.

bu arada sözlük'te elif şafak başlığında "ted ezber*" (tırnak olmadan) diye aratırsanız konuya değinen pek çok kişiyi görürsünüz.

microfiction, ezberlemiş olabilir doğrudur. tedtalk konuşmacılarının çoğunun yaptığı şey bu ama. ezberlemesi iyi ingilizce bilip bilmediğini göstermez. ezber de olsa konuşması basit bir ingilizceye sahip olmadığını gösteriyor. asıl merak ettiğim konu yabancı basında ingilizcesinin kötü olduğuna dair eleştiriler. örnek verilse ne güzel olur. çünkü böyle eleştiriler varsa işin boyutu değişir. benim bildiğim her şeyden önce bu tür eleştirileri yayınevi editöryasına yaparlar, yazara değil.

iyi güzel hoş da, madem bu kadın ing. yazıyor bu farsça kelimeler sevdası nedir? çeviri işine hiç karışmıyormuş. ingilizce de "meyyal" kelimesinin kullanımı nasıldır ?

attila ilhan da zamanında fransa'dayken fransızca roman yazmış. önemli olan hangi dilde yazdığı değil de, herhangi bir dilde ortaya nasıl bir eser koyabildiğidir bence.

Kimisi kesinti uygulamıyor, uygulayacağı zaman haberdar ediyor seni, dene bir şansını.

bankaların kendi sitelerinde yazar ne kadar kesinti aldıkları. bu da google'ın getirdiği ilk sonuç: www.aktuelblog.com

genelde sabit 5tl alıyorlar diye biliyorum, ekranında yazar zaten bir dene bencede.

Cumadaaan cumaya.

haftada bir. şuradan takip edebilirsin.
www.bim.com.tr

baba yok mu bir bilen?

anladım, hiç mi katil yok aranızda? ahaha

adli tıp enstitüsünden bilgi alabilirsin ama korktum ya sen böyle sorunca. İyisin değil mi?

kendini iple boğan birinin videosunu izlemiştim. peder zickler'in sözlükte verdiği bir videoydu. intihar edenin sadece başı belli oluyordu. kafası önce morarıyordu. fakat birkaç dakika sonra rengi tekrar eski haline geliyordu. hatta kafaya kan gitmediği için sanırım benzi soluyor gibiydi. kafa için ilk zamanlar böyle diyebilirim.

ingilizce ararsan soruna cevap bulabilirsin. türkçe kaynak dediğin kişiler dışında zor bence.

ingilizcem kaynaklardan istifade edecek düzeyde değil ne yazık ki.

o kadar zor bir şey sormadım bence tıbbiyeli kişiliklerin kolayca bilmesi gerekli ama sanırım ortalıkta yoklar.

eşimin anlattıklarını ve ilgili linkleri aynen aktarıyorum.
"Asfiksi (boğulma-ası)ile ilgili makale için:
www.klinikgelisim.org.tr

algor-livor-rigor mortis ile ayrıntı için:
www.ttb.org.tr

ası yolu intihar ile ilgili powerpoint sunumu için:
web.itu.edu.tr/~ozcanm/kim/bogulma.ppt

ası ile ex olanların giyinik veya çıplak olmasının bir özelliği yoktur. ancak otopsi yapanlarca ölüm sebebi olarak otoerotik asıya dikkat çekilir. bu durum genelde cinsel sapkınlarda görülen bir durumdur. Şerefattin hocanın makalesinde ayrıntısını bulabilirsiniz.

tam asılarda vücudun ve ipin baskısı ile tlem izinden yukarı bölgeye kan akışı kapandığı için surat genel de kansız bir görünümde yani beyazdır. morarma genelde telem izinin aşağı tarafında görülür. morarma ayaklarda yoğun bir şekilde görür.

ancak yarım ası veya tam olmayan asılarda vücudun yere temas eden (genelde diz kısmı) yerlerinde basıya (yer çekimi ve vücud basısı) bağlı morarma olur.

25 derece üzeri kuru ve açık havada açıkta kalan bir ceset zenci başı görünümünde olduğunu görmüştüm. Bekleme süresi 4-6 gündü. 15 derece muhtamelen kapalı ve nemli olan ortamda 5 gün kalan birinde çürüme yoğunolarak görülmez. Koyu kırmızı- gri renk arası bir renge bürünebilir. Ancak ortamda ki nem ve vücudun güneş görüp görmediği önemlidir. Ölen kişinin maruz kaldığı sıcaklık insan vücut sıcaklığına ne kadar yakın olursa çürüme o denli hızlı olur. Yani 36 dereceye yakın veya bu derecenin üzerindeki sıcaklıkta açık havada ölen kişinin 4-6 gün içerisinde vücut dış derisiyle el ve ayaklarında çürüme tam anlamıyla gerçekleşir. El ve ayaklardaki kemikler gözle görülür şekilde çürüyen etten ayrılarak net bir şekilde ayrışabilir. Sizin sorduğunuz kapalı ortamda 15 derecede 5 gün süreyle bekleyen ve tam ası ile intihar eden bir kişide ölü katılığı ve ölü morluğu tam olarak oluşmakla birlikte, el, ayak ve karın bölgesinde çok az çürüme görülebilir. Ancak kurtlanmanın anlattığınız şartlarda 5 gün içinde görülmesi pek beklenmez."

bi link daha buldum resimli falan korkunç :)
www.itf.istanbul.edu.tr/adlitip/slaytlar/13.ppt

çok sağ ol ya acayip faydalı oldu bu bilgiler.

bu durumda tourchwood 4. sezon izliyorsun hocam, ölmezsek ne oluyor görüyorsun ve vazgeçip ölmek istiyorsun :) saygılar :)

her canlı ölümü tadacaktır

karbon fiber misin eşşoğlu eşşek derdi cem yılmaz. ya da ben götümden anlardım orayı. neyse ölüme çağre yok hacı göte pamuğu tıkıyolar gidiyosun.

ya discovery ya da nat geo'da bi belgesel izlemiştim. amerikalı bi zengin. (borsadan kırmıştı parayı yanlış hatırlamıyorsam) bu işe deli gibi para harcıyordu. babası, dedesi erken yaşlarda ölmüş hep. kalıtımsal olduğundan bu da kafayı takmış. beklentisi 10-15 yıla bu konuda ciddi gelişmelerin olacağıydı. adam bu olaylar bulunmadan gitmemek için hergün 40-50 hap yutuyordu sağlığını koruyabilmek adına. heralde 15-20 yıla büyük gelişmeler kaydedilir.

hadi hastalıktan yaşlılıktan ölmedin de hacı bu ak savaşları nolcak? sike sike ölücez başka yolu yok.

gerçekten inanırsan ölmüyormuşsun, dene bi istersen atla bir yerden. secret falan.

Ölmenin tek bir sebebinin olmamasındandır belki de. Grip gibi tek bir virusu yok bunun.

hala senden saklıyorlar mı yaw? yeter artık bu arkadaştan sakladığımız dimi arkadaşlar. hadi açıklayalım artık.

genlerdeki veri kaybı dolayısıyla mecburuz bilader. ama bunun üstünden atlayan yöntemlerle ömür uzatma çalışmaları var şimdilik. ölümsüzlük mümkün değil, yaşamı uzatmak mümkün. insan ömrü belki bir gün 2000 sene yapılır ama gene ölümsüz olmazsın yani sonuç olarak.

Niye ölmek istemiyorsunuz?

@cosmicstring, Korkuyorum. Ayrıca neden ölmek isteyeyim ki? Ebediyet ne güzel şey.

Ebediyetin güzel olup olmadığı tartışılır. Korkma kısmına ben karışmam :)

pratik olarakta mümkün görünmüyor.Nereye koyacağız doğanarı.Dünyada yer kalmaz.Asında ölümsüzlükte kötü bir şey.

herşeyi devletten beklememek lazım. sen bul formülünü vallaha köşeyi dönersin.

2011 diyorsunda hala bir çeşit virüs, hastalık adam öldürüyor müdahale edildiği halde?! milyon yıl geçse ölümsüzlüğü yakın bir şey bulamaz bu insanlık :/

doğurmak da ölümsüzlüğe bulunmuş bir çare esasen. eşinin genleriyle beraber yeniden doğuyorsun işte.

her saniyeni hakkıyla yaşadın da mı ölmek istemiyorsun? derler adama:)

"hocam 5 dakika daha" diyen öğrencilerden olabilir misin sen?

@emrag discovery channel

herkes ölüyor, yani herkes yapıyorsa sen de yapabilirsin sorun yok. böyle düşün. ya da ölüm sonrasıyla ilgili felsefi-dini açıklamalar bul, olumsuz düşünmezsin belki.

çok yakın olmasa da bulunacaktır. biyolojik yapımızı değiştirip robotlaşmaya başladığımızda ölümsüz olacağız.

excelde bunuyazdım. yanlış sanırım ama atladığım ne bilmiyorum.
Sonuç -7124 :))
=1*(30^2-24)-(30^2-10^2)*10

2 parantez arası çarpım mı çıkartma mı var? çarpımsa; 77968800 gibi bi numara (pek benzemiyor ama) çıkıyor.

not : 5 yıldır matematik görmüyorum ben, mesuliyet kabul etmiyorum.

Call Now: 01 876 80 00

turkay+1

"Call Now: 01 876 80 00" diyenler, cevap açıklaması da alalım?

turkay+2

01.( 900 - 24 ).(900 - 100 )*10
01.876.8000
01 876 80 00

açıklaması ne olacak işte verilen x,y değerlerini parantez içinde yerleştirip işlem yapmışlar. sonucu da telefon numarası işte. zor bir işlem değil. çarpım ve üslü sayılar işte.

"açıklaması ne olacak işte verilen x,y değerlerini parantez içinde yerleştirip işlem yapmışlar."

vay bee ben orada bir işlem yaptıklarını anlamamıştım!

yahu işlem olduğunu görüyorum. ancak benim (ilk cevabımda) işlemimde sonuç saçma çıktığı için nedir açıklama diye öğrenmek istedim. ancak işlem tek bir sonuca değil, rakama blok blok 01--876--86--00 cevap veriyormuş. benim hesabımla eksi sonuç çıktı. istediğim açıklama bu idi.

ösym'nin alacağı bilişim uzamanları için 4-8000 arası maaş alacak deniliyordur. 4000'den altı olmaz gibime geliyor.

yeni başlayan aday meslek memuru 2000 falan alıyor diye biliyorum. mühendislere en az 4000 mi veriyorlar ya?!!

vay canına diyorum..

ösym'nin alacağı bilişim uzmanlarının en az 5 sene güvenlik konusunda tecrübesi olması gerekiyor eğer aynı şeyden bahsediyorsak. bu adamlar özel sektörde 4000 tl den çok fazlasını alır kanımca.

dış işlerine uzaktan bir tanıdık girmişti. matematik mezunuydu kendisi. ne iş yapıyor tam bilmiyorum. muhabbeti geçmişti de sanırım 2000-2500 arası bir şey alıyor denmişti. bir de ikramiyeler var onların sanırım.

2000 civarı olabilir. diğer kamu kurumlarına göre düşük yanılmıyorsam. çalışma durumu olarak ilk önce hayat şartlarının zor olduğu ülkelere (ırak, afganistan, afrika ülkeleri vb) gönderiliyorsunuz. yıllar geçtikçe daha iyi ülkelerde görev alıyorsunuz. mühendisten çok teknisyen gibi bir kadro olduğunu duymuştum. yine de bakanlığı arayıp bir sorun bence. güncel bilgiyi onlar verir.

eve diyorlar sanki genelde. bir de richard'a niye dick diyorlar? richy falan diyorlar genelde herhalde. ya da rich. ama dick? eğer öyleyse şaşırırm baya.

edit: şaşırdım baya. yazık la richard'a.

ivy ve evelyn farklı ya.

evelyn -> eve -> evey olabiliyor, belki onla karıştırmışsındır?

benim Evelyn diye bir arkadaşım var Evy diyoruz (okunuşu da eyvi gibi birşey)

bir ismin birkac kisaltmasi olabiliyor.
mesela adamin adi william'dir, ona bill, wil, willie, willy falan diyebiliyorlar.

elizabeth'e liz, beth, eli falan diyebiliyorlar. richard'a rich, richie, dick falan deniyor evet. bu mantikla evelyn'e eve de diyebilirler ivy de lyn de...

ivy: books.google.com

evelyn: books.google.com

ne yapılacak bir şey yapılmaz.

daha çok mantı.

salata . başka bir şeye gerek yok.

has kayserili olarak ne salatası ak. diyorum? mantı yanına salata mı yenir? salata yeme. sanki makarna yiyosunuz. salata yersen mantının tadı kaçar haberin olsun.

turşu?

ezme ?

İçli köfte ve yaprak sarması(etli). Kayseri'de böyle.

@altini ser incisi ker :) ben yine salata diyorum.

puf boregi

salata olmaz. mantı tek yenir bizim oralarda.

Öncesinde çiğ börek yenebilir.

kola içiyoz biz. varsa turşu.

@ykyt; sen başkaymışsın müdür:p

kemalpaşa tatlısı olsa yerim sonrasında

mantı tek yenir, bir tek yaprak sarmasını yakıştırıyorum yanına. o da usulen, tek yemek olmasın diye.

para parayı çeker. dededen zenginler.

valla birkaç museviyle yakın çalışma fırsatım oldu. ben hala tam çözemedim. kimisinin ruhunda girişimcilik var. kimisi çok zeki. kimisinin çevresi çok geniş. kimisi zaten çok zengin. birbirlerini tuttukları doğru ama bu zaten tüm azınlıkların yaptığı şey. bizdeki memleketçilik gibi işte.

bir yerlerde okumuştum: ticari zekalarının sebebi olarak misafir oldukları topraklardan bir gün kutsal topraklara geri dönme hevesiyle toprakla uğraşmak gibi yerleşik işler yerine parasal konulara yoğunlaştıkları söyleniyordu. ancak bunu pek doğru bulmuyorum. kuyumculuk falan musevi işi olarak bilinir ama doktorluk da esasen musevi mesleği olarak bilinirdi uzun zaman.

adamlar hem çalışkan hem işbilir hem birbirlerini tutuyorlar, bir nevi ticaret genlerinde var yani

eskiden yahudilere ciftcilik izin verilmediginden hep ticaretle ugrasmislar...
eskiden gelme bi olay..
ve tabi ki genelleme yapmamak gerek.. cunku yahudilerin de zengini ve fakiri var.. ama nedense herkes hepsini zengin sanıyor...
bi de.. sürekli dıslandiklari icin, daha bi azim var..
daha gecenlerde dukkana " kopek ve yahudiler " giremez yazıyorlardi...

bu arada asil kelime yahudidir.. musevi degildir. musadan türetilmiş bir kelime..

@lady laura, doğrusu nedir bilmiyorum ama kendilerine musevi diyorlar.

yahudi kelimesi kaba oldugundan.. musevi daha nazik geliyor ama asli yahudi..

ticari zekaları var doğuştan, kur'an da yazıyor.

Yahudi toplumu özellikle ortaçağda avrupada dışlanmış,özellikle siyasete girmeleri istenmemiş.Onlarda diğer alanlarda çok başarılı olmuş.Sadece ticaret değil dünyayı değiştiren adamların çoğu yahudidir.Örneğin Einstein,Freud,Picasso ilk aklıma gelenler.

yahu tamam da ne farkları var? çingeneler de dışlanmış tek onlar değil ki.

eğitim dostum.

benim bildiğim kadarıyla yahudi ırkın adı, musevilik dinin adı

hayır sami ırkından geliyolar

Yahudilik yada musevilik tam bir ırkı temsil etmez.İsrailoğulları yada ibrani kökenli olan halklar Hz musa ya inanmaları sonucu yahudi inanışı etrafında toplanmıştır.Daha sonra tevrata inananlar israiloğullarından olmasada yahudi olabilmiştir.Şimdilerde yahudiliğe kabul edilme içinde belli koşullar vardır örneğin.

1- hyr

2- dunno

sağlık ocağında bile oluyor(edit: du) o iş.

@ocanal sağlık ocağı artık almıyoruz dedi.

1) zorunlu değil
2) 5TL kadar

kan bankası varsa kan bağışı yapıyosun bedavaya yapıyolar testini. ehliyet lazımdı gittim kan verdim bende :)

yok uzakta kan bankası daha doğrusu var mı bilmiyorum :D

Kızılay

ben kimliği kaybetmiştim. yenisini çıkartırken sordular söyledim. belge filan da sormadılar. eski kimlikte de yazmıyordu.

geçen hafta özel sağlık merkezinde yaptırdım. 15 lira verdim.

kaplan, kartal, timsah vs. beslerim şahsen ama diğer o karının beslediklerini beslemem.

la bunlar bizi yer aç kalınca.

evet ve evet. tabi maddi açıdan uygun olsaydım. bu arada evcilleştirmekten bahsetmiyoruz sanırm sadece besler misiniz evde diyorsunuz.yoksa doğasını değiştirelim, üstüne boncuklu tasma takalım demiyorum. soruya göre cevap.

oha. en orospu çocuğu hayvanlardan birini besleme başarısını gösterdiği için helal diyorum kadına.

aslında sormak istediğim kanunlar çerçevesinde serbest ve yavrusu hediye edilse beslermisiniz

abcnews.go.com

asla ve asla.
nasıl bir vahşi olana hükmetme zalimliğidir bu her tehlikeyi göze alarak?

www.hyaenidae.org

bunlar ne ki, beni kesmez, fil ya da zürafa varsa rica edeyim, gergedan da olabilir :)
resimdeki hatunun enteresan zevkleri varmış doğrusu.

İmkanim olsa kedigillerden hepsini beslerim.
Sirtlan falan beslemem.

imkanım olsa penguen beslerim aslında, sırf doğal ortamı olsun diye koca bi salonu buzdolabına döndürüp onu mutlu etmeye çalışırım. en büyük hayalim bu hatta, düşünsenize oturma odasında otururken pat pat imparator penguen geliyo bi tv ye bi size bakıyo sonra kafasını öne eğip salonuna gidiyo eheh.

ben kendi karnımı zor doyuruyorum bunları nasıl besliyecem? her gün 3 kilo et yer bunlar.

fiyatı iyi de daha güzeli bulunur bence. pek beğenmedim.

ben de beğenmedim. alma bence.

bence gayet iyi. ben mesela girip alıyorum şu an.

genel için iyi olmamakla beraber basketbol falan oynuyorsanız alabilirsiniz.

Zenciyseniz gayet sade, şık. Kiliseye bile giyilir.

aaa ben bunu cok begenmiştim.ama basketbol oynarken kullanmayı düşünüyordum.günlük kullanım için bence pek uygun değil.ha kareli ve koyu renk kapri pantolonlar giyiyorsanız bilemem.

bana para versen giymem. ama gettolardan cikmis gibi geziyorsan sosyal hayatinda senin icin bulunmaz bir urun olur.

benim genel anlayisim kanvas pantolondur ve bu asla olmaz misal.

üstten fena değil de, yandan beğenmedim.

normal fiyatı mağazalarda 140 civarı şuan.originals grubu, basketbol oynayamazsın. tipi fena değil ama bence sadece eşorfman altıyla iyi olur, kot ile yakışmaz.

çok kaba yorgandan yapılmış sanki. beğenmedim

ne güzel ne çirkin. ha ama rahat edersin mi edersin.

cok kro

tam şopar işi.

güzel lan bence. çekinmiyorum, demek.

hiç beğenmedim Walla

kesinlikle ya macbeth ya hamlet.

othello da olabiir.

"...ama ben daha çok aforizmalarını ve anlatımını görmek istiyorum"

bundan neyi kastediyorsunuz ki? shakespeare'ın ya oyunları okunur ya da soneleri. oyun tavsiyesi verilebilir ama bundan başka neyi merak ettiğinizi anlamadım.

kişisel tercihim ise bir yaz gecesi rüyası'dır ama can yücel çevirisiyle başlamamanızı tavsiye ederim.

soneler, talat halman çevirisi olan

komser şekspir

al sana aforizma: "danimarka krallığında çürüyen birşeyler var."

demek istediğim, oyunlarını az çok biliyorum. hikayelerin gidişatından haberim var, benim için sonları sürpriz olmayacak çoğunda. bu nedenle bana okurken bir şeyler hissettirecek eserlerini arıyorum. aforizmalar, diye soruyorum çünkü çok ağır sözleri de var shakespeare'in ki ezberlemem zaten mümkün değil, sadece o tadı almak istiyorum ben. anlatımını görmek istiyorum diyorum, çünkü nasıl betimliyor, nasıl anlatıyor, nerde anlatıyor, bunu alabilebeceğim, shakespeare'in tadını kattığı bir eseri ile başlamak istiyorum.

yoksa benim de niyetim sırayla tüm eserlerini okumak ama ilk nerden başlamalı?

bana sanki şekspir romanı arıyorsunuz gibi geldi :) yukarıdaki arkadaşın da yazdığı gibi, oyun metinleri ve soneler dışında okuyabileceğiniz bir eseri yok rahmetlinin (bildiğim kadarıyla).

venedik taciri neden olmasin?

galiba soruyu baştan yanlış sordum. shakespeare okumak isteyen bir adamım, hangi eserini tavsiye edersiniz, diye sormam gerekiyordu galiba. o zaman, roman türünde eseri yok diye cevap almazdım sanırım.

bir de biraz şekspir okuduktan sonra looking for richard'ı izleyin. al paçino III. richard oyununu nasıl yorumladığını anlatıyor, belgeselimsi bir şey, bir sürü ünlü aktörle oyunu sahnelemek için çalışıyorlar arada oyundan parçalar da izliyorsunuz.

ingiliz dili edebiyatı okumuş biri olarak tavsiyem 4 trajedi:
hamlet
macbeth
othello
king lear

king lear

aikido tamamen bi savunma sporu olarak geçer. rakibinin sana yaptığı hamleleri ona karşı kullanma esasına dayanıyo. bence çok eğlenceli.

boks yahut kravmaga. Uzakdoğu dövüş tekniklerini kendinizi savunmak için kullanmaya başlamak uzun bir sürenizi alacaktır.

iyi bir kickbox'çının (ağır siklet 99' avrupa üçüncüsü, gümüş madalya), iyi bir aikido'cuyu (4. dan) ringten emekleyerek kaçacak hale getirdiğini gözlerimle gördüm. şimdi isteyen ''ama aikido savunma sporu ama yeaa'' diyebilir. hani koskoca 4. dan savunamadı kendini? bir de ''onun felsefesi farklı yeaa'' diyenler çıkabilir; hakamanı başına dolarlarsa görürsün felsefeyi..

bu nedenle kickbox'u şiddetle öneririm sevgili arkadaşım.

zamanında judo yapmıştım. geliştikçe hiç vurmadan karşındakinin bi yerlerini kırabilir, koparabilir, yerlere çarpabilirsin.

kungfu, aikido, wingtsun geç bunları. valla mma'de bjj bilmeyen adamın işi 2-3 dakika sürüyor. eli kaptırdığın anda kırılması çocuk oyuncağı. üstüne boks, kickboks yada muay thai gibi saldırı bazlı spor yaparsan yanına pek kimse yanaşamaz. bjj+boks derim.

kendisi abd vatandaşıda olduğu için türk pasaportunu kullanmıyordur bence.

Tamam Rahmi Koç olmasın o zaman.

Ne bileyim.. Güler Sabancı olsun..

kapıdakiler domalıyordur onlara zaten, ne pasası portu?
tabii şakası bi yana, normal yoktur o zatlarda. düşünsene vize kuyruğunda o kalibrede bir şahıs :|

Belirli iş hacmi olan işadamlarına yeşil pasaport verileceği/verildiği haberleri var sağda solda. Gerisi zaten 2-3 vatandaşlık sahibi oldukları için onlara pasaport filan gerekmiyor.

Ha, çok kalantör adamların ceplerinde her ihtimale karşı kırmızı pasaport var. Bu ülke kimlere kırmızı pasaport vermedi ki :)

Aynen senin benim dolaştığım pasaportla dolaşıyor. Ama muhtemelen pasaport kuyruğunda beklemiyor:

1- Dünya kapitalist eğer paran varsa çeşitli üyeliklerle dünyanın her yerinde özel bankolara sahip oluyorsun. Rahmi Koç için problem değil.

2- Rahmi Koç muhtemelen kendisi de pasaport uzatmıyordur, VIP olduğu için onun yerine pasaport işlemleri yapılıyordur.

3- Vize problemi olmamakla birlikte, bittikçe yeniliyorlardır. Yani yapraklar dolunca değiştiriyor mecburen.


İşin resmi ve hukuki yanı bu. Bununla birlikte len adam Rahmi Koç olduğu için o gidiyorum diyor gidiyor, muhtemelen yanında bulunan asistanları pasaport işlerini hallediyor.

Vallahi George W. Bush, Jr. bile bildigin pasaport kullaniyordu...

rahim koç olmasa da yüzlerce kallavi iş adamının pasaportu elimden geçmiştir. hiçbirinde ayrıcalıklı pasaport gibisinden bir şey görmedim. sadece zenginliğin getirisi olarak pasaport vize işlemlerini başkasına hallettirirler. o kadar.

1.5 sene önce 10-15 küsür lira vermiştim devlet hastanesinde.

birkaç ay önce acil'de röntgen falan çektirdim. herhangi bir ücret almadılar. genel sağlık sigortası var artık dediler. tc kimlik no ile muayene olduk. lakin geçenlerde kapıma bir mektup geldi sgk'dan. 270tl prim borcum varmış. meğer herhangi bir devlet hastanesine gittiğin anda genel sağlık sigortasına geçiriyorlarmış sigortasızları.

@sivrisinek, aile hekimi işimi görmüyor maalesef. cilt doktoru gerekli. zaten şimdiye kadar sağlık güvencem vardı. ama önümüzdeki ay olmayabilir. hastaneye gidince öğreneceğim artık.

@sivrisinek

sgk uzay-zamanında 5 aylık süre bizim uzay-zamanımızda 5 güne denk gelir.
1-2 sene içinde illa ki karşına çıkarlar.

sigortan yoksa 15,5 lira verip doktorun yanına giriyorsun. o da sadece bakmakla bir şey anlayamadığı için kan tahlili röntgen cart curt istiyor. sonra bunlar için de ayrıca makbuz kestiriyorsun 15,5 lira katlıyor da katlıyor.

böylece anayasa da sosyal olarak anılan devlet seni sikmenin verdiği keyfin üzerine bir cigara tüttürüyor. maksimum 5 dakika doktorla muhatap olup bir avuç para dökmenin acısıyla ressmen özel hastahane parası ödemiş oluyorsun.

@sivrisinek, sonradan sigortalı olduğunda muayene olup ilaç almaya eczaneye gittiğinde muayene ücreti olarak alıyorlar. başıma geldi de. 38 lira falan muayene ücreti ödemiştim.

hyu ya katılıyorum 3 gun once erkek arkadaşım için acile gittik röntgen falanda çektirdik. bedavaydı. kendisinin sigortası onaylatmadıgı için kesilmiş ona ragmen para almadılar. bundan birkac gun once polikliniğe gittiğindesigortası kesildiği için para istemişlerdi.

acilde para almamış olabilirler. benim sorduğum muayene ücretiydi sadece. tahlil falan da yapılmayacak. sadece ilaç yazılacak.

diyojen mi?

diyojen miydi, hatirlamiyorum kimdi:(, haftaya sözlum var bu konuyu kullanmak istiyordum ama adini hatirlayamadigim filozofun neyini kullanacagim

Çiçero. Ağzına taş doldurmuş. Kekemeymiş aslında. Ama hayatı pek iyi bitmemiş.

himm, aklimda koyunlara karsi soylev veren filozof kalmis vardi ya oyle birisi, ama cicero da isime yarar tesekkurler

theodor, ağzına taş dolduran Demosthenes.
en.wikibooks.org

@hyo www.sabah.com.tr

theodor, en.wikipedia.org:DemosthPracticing.jpg

"Demosthenes Practising Oratory by Jean-Jules-Antoine Lecomte du Nouy (1842–1923). Demosthenes used to study in an underground room he constructed himself. He also used to talk with pebbles in his mouth and recited verses while running. To strengthen his voice, he spoke on the seashore over the roar of the waves."

ben de o hikayeyi hep cicero olarak duydum. düzeltilmesi gereken kısım cicero antik yunan'da değil roma'da yaşamış bir insandır.

ağzına taş dolduranı bilmem ama en ünlü hatip yunan çiçero

mesaj attım. bakarsınız.

Buradaki isimler nasıl bilmiyorum ama bu teknik 8 senedir antidepresan kullanan annemi 2 ayda dünyanın en mutlu insanına çevirdi. şiddetle tavsiye ediyorum.

www.emdr-tr.org