ormancı'da bir ihtimal vardır. konur'da cafe ezgi'nin yanı.

güvenpark dolmuş duraklarının orada simit evi vardı. orada vardır bence..

güvenpark'ın oradaki simit sarayı mı ne orada normal simitleri bile bütün gün ısıtıp ısıtıp veriyorlar. çok zordur bu saatte taze simit. hele kandil simidi falansa dünden yapıp kakalıyorlar millete. sabah 8 den sonra hepsi bayat simitlerin.

ormancı da varmış.

frost/nixon

Bilim kurgu Armageddon(Bruce Willis)
Komedi Yes Man(Jim Carrey)
Bide eğer bulabilirsen ''9'' bir türk filmi şiddetle tavsiye..

'Yapay Zeka'eski bi film ama izlemediyseniz tavsiye ederim.

kesinlikle changeling.
akademi kıymetlimin hakkını yemiştir...

Kusura bakma bide unuttum eğer ki izlemediysen tüm dediklerimi unut Otomatik Portakal(Overclock Orange) var onu izle..

changeling beni oldukça etkilemişti.

tuh gec kalmısım bjk-fb macı vardı..saka bi yana slam dog millionaire vardır cok guzeldir...iyidir..etki bırakır...hee birde kelebek etkisi var 3 seri sanırsam ben sadece 1.yi izlemiştim hala unutmadım demekki guzel...birde birde benjamin button var oda cok guzel..

inside man'i izle. uzun süredir sonunda kallavi bir hassss..... dedirten film izlememişsen ilaç gibi gelir o kadar söylüyorum. clive owen ve denzel washington başrollerde...

in bruges.

the fall

bir antalyalı olarak olimpos da en çok kaldığım ve sevdiğim yerin türkmen olduğunu söyleyebilirim , bir de şerif pansiyon var yanında o da iyidir ama türkmenin yemekleri ve temziliği daha iyi şerife göre.
bu yaz dalyana gitmeyi düşünüyorumn ve ben de nerede kalınır diye başlık açacaktım şimdi :)

oralara değil de amasra'ya gidin. kaleiçinde kalın, akşamları yürüyüş yapın, her daim serin ve ucuz.

(bkz: orange pansiyon/@la traviata)

bu entrymi okuyun bir.

walla ben kadir de kaldım, bir problem de yaşamadım. personel de kafaydı baya...

orange pansiyon candır. müzikleri güzel, yemekleri güzel.
türkmen çok daha büyük, daha kalabalık ve hareketli orange' a göre. o da olur.

ölüdeniz'e gidin bence.

teşekkürler cevaplar için. dalyan için bir öneri yok sanırım. sözlükte bir kaç yer tavsiye etmişler gerçi. bir kaçı :

www.beyazgul.info
www.myramotel.com

Bu duyuruyu yeni görmüş olmanın hüznü içindeyim :D umarım daha gitmemişsinizdir ama çıralıda kalınız olymposu geziniz. Ha yok illa olympos diyorsanız limon pansiyon (kadir'den sonra sağda) yukarıdaki tanıma uygundur.

(bkz: primolut n)

hiçbir yan etkisini görmedim, bıraktıktan 2 gün sonra normal sancıyla regl oldum. Alkollüyken hiç denemedim, zaten alkollüyken ilaç alınmaması gerekiyor deniyor bu ilaca özgü yan etiklerini bilemiyorum. Günde 3 tane tok karnına alınıyor, 2 alınsa da olur ama 3 alın diyor. fiyatı da 10 lira gibi bir şeydi.

primolut n beklenen adetten 3-4 gün önce alınmaya başlanıyor ve maksimum 10 gün kullanılabiliyor. yan etki olarak şişkinlik ve pms'de yaşadığınız her türlü sıkıntı abarıyor. alkol de yok.

tam da 2 gün önce kullanmayı bıraktığım ilaç. primolut n.

şiş bi karınla geçirebilirsin tatilini, buna hazırlıklı ol canım ve oldukça çok sayıda sivilce yaptı bende yan etki olarak( normalde pek sivilce çıkarmayan bi bünyem var)

ben ilaci 5 gun boyunca sektirmeden alkol alarak kullandim. bisi olmuyo oyle etki etmeme durumu fln yok ama duygusal olarak cokertiyo biraz pms krizinin bi kuple abartisini yasiyosun

bi arkadasım dogum kontrol hapi kullaniodu.

kesinlikle primolut ama belli bi süre önce başlanması gerekiyo galiba

Primolut cok ise yariyor ama en son kullandigimdan sonra bilmem kac tane reglim inanilmaz gecikmisti. Tamamen kafasina gore takilmaya baslamisti. Sis bir karnin yaninda her seye aglatip zirlatma gibi yan etkiler yaratma potansiyeli de var ama kisiden kisiye gore degisir.

harcarım. kaç kaat buldun?

ben de harcarim, keske bulsam su ara. o degil de gecen gun de soruldu bunun aynisi?

sayarım

alirim.

not: tipatip ayni soru sorulmustu ve ayni cevabi vermistim, tiklenmis miydi hatirlamiyorum.

harcamam.
büyük meblalar ise polisle irtibata geçerim, 100 kağıt falansa sokak çocuklarına bi güzellik yaparım, valla lan, popülizm yapmıyorum bak.

yirim ben onu.

çatır çatır harcarım

butun ekşi ahalisi kafayı mı yedi lan ?

tabi asla harcamam

sadece paraysa, cuzdan neyin degilse polise vermem. onlar da yiyorlar afiyetle cunku. ona buna ihtiyasi olana dagitirim. kendime bir sey almam yemem icmem o paradan. karma. cuzdansa kıcımı yırtarım sahibini bulmak icin. boyle bir insan oldugum icin hayatta bi bok yere gelemedim ayrıca.

harcamam. sokakta dilenen yaşlı amcalara verir ya da mağazalardaki kasanın yanında bulunan lösev kutularına atarım.

cennetlik adamımdır a.q

içinden bir ellik alıp onu yere atarım (50 lirayı lan) başkası da sevinsin diye.
eğer mebla über çoksa ( milyarlar filansa) para bulduğumu yakın çevreye ilan eder. miktarı sayısı v.s. özelliğiyle sorar eder sahibini bulurdum. gerçi o zamanda bin kişi geliyor. abim dükkanda sik kadar küpe parçası bulmuş, dükkanın camına " bir miktar altın bulunmuştur" yazmıştı ( oha) günde 50 kişi geliyordu.

cerceveletip odamin duvarina asarim

dilencilere sakın verme.
küçük meblaysa çocuklara filan veririm. eğer büyükse affetmem. büyük paranın yanında bende çocuk gibiyim.

birkaç kez başıma geldi. ne yapacağımı bilemedim ben. cebimde öylece kaldı birkaç gün. dilencilere ya da şu selpak satan çocuklar var ya. onlara veriyorum selpaklarını almadan.

kendi paramı dilencilere veren bir tip değilim ama elalemin, parasını nasıl kullandığını bilmediğim için dilenciye veriyorum. sahtekarsa hak terazisi var, karma var. var yani...

ben 150 ytl bulmuştum valla çatır çatır harcadım pek zevkli. sen almasan başkası alacak zaten...

@domaine hasret yumuşak g
ben bugün para düşürdüm yola. benim sanırım o.


yahu bu sorunun nesi basit? kaç para olduğunu söylememişsiniz ki?

cevabım ise; elbette yerim.

niyeyse çocukluktan beri camiye veriyorum hep.

çeşitli vakıflara bağışlanmalı
o da en kolay şöyle
en son yerde 20 lira bulmuştum yaklaşık 1.5 sene önce,ben almasam başkası alır ve başkası benim yaptığımı yapmayabilir dedim ve parayı aldım
eve gidince babamdan faturalı hattını rica ettim,tanesinin maliyeti 5 lira olan bağış mesajlarından 4 tane yolladım(mehmetçik vakfı) sonrasında bulduğum parayı babama verdim tabi

bu mesajla bağış olayı olmasa iş gerçekten zordu çünkü parayı bağışlamak bana para/zaman olarak maliyet yaratacaktı ve bu durumda şeytana uyup parayı harcayabilirdim belki

yaptığım ne kadar doğrudur bilemiyeceğim ama bana mantıklı gelmektedir.
ancak şöyle bir atasözü vardır "haydan gelen huya gider".bana haydan gelen huya değilde mehmetçik vakfına gitti umarım o paranın iyi bir işe ufakta olsa bir katkısı olmuştur.

4 ay once bildigin desteyle okulunun giris kapisinda 4 bin kusur bulmus adam konusuyor: sahibini arar, bulur, eline veririm. tesekkur icin 100 dolar vermeye calisinca da ,sktir lan, derim.

baska zaman kafam atar: catir catir yerim.

ama o gun oyle oldu.

vakti zamanında baya yüklü bir para bulup borcumu harcımı ödemiştim.
nasılsa ben almazsam benden sonra başka biri alacak ve kim bilir ne için kullanacak.
sahibi bulunacak gibiyse sahibine veririm tabi önce.

Bende eger ufak mıktarsa harcarım ve aynen bende bu arkadasın dedıgı gıbı sokak cocuklarına bı guzellık yaparım ama buyuk bı mıktarsa hemen polise giderim

ben de yurtdışındayken ailemi, istanbulu, arkadaşlarımı, çıkıp kokoreç yemeyi, gece 12 de bile bin tane açık dükkan bulabilmeyi, kısacası buradaki karmaşayı çok özlemiştim. ilk 1 yıl gerçekten de güzeldi fakat oradaki hayatınızı gerçekten özleyeceksiniz buraya gelince. o kadar çok sorun çıkacak ki ailemden uzak olsam da olur diyecek duruma geleceksiniz.

imkanınız varsa gelin 1-2 yıl burada çalışın, yaşayın, özlem giderin. baktınız her şey iyi gidiyor kalırsınız, olmadı dönersiniz. cidden oraları çok özleyeceksiniz, ve pişman olacaksınız dönerseniz.

orada kalın. istanbul bir cehennem. tatillerde gelirsiniz. aileniz de çok özleyince sizi ziyarete gelir. ben kendi çocuğuma da git diyorum.

Merhaba,
Kafa patlatmak istemem ve yalnızca şunu söyleyebilirim: Bu ülkede herkes buradan kaçma derdinde. Gerisini siz düşünün. :| Kararı da sizden başka kimse veremez. Sonuçta önemli bir karar veriyorsunuz.
Bol şans.

Dönmeyin. Erkekseniz ya da bayansenız ve yaşınız 40'dan büyük ise beni evlatlık alınız. Oraya geleyim. Bayansanız ve yaşınız 30'dan küçük ise benimle evleniniz. Oraya geleyim.

Not: Erkekseniz ve Hollanda'da iseniz yaş farketmez. Benimle evleniniz. Oraya geleyim.

Not 2: Gelme.

ne gerek var arkadaşım özlemişsin anladım ama duygusal olma. tamam istanbul güzel hoş ama hayat bu. nerede olduğunu bilmiyorum ama bahsettiğine göre güzel şartları olan bir yerdesin. tatillerde gelip biraz alırsın havasını olur biter.

Öncelikle bu "aman ne yap et kaç buralardan" geyiklerini pek kaale almamanızı öneririm. Türkiye'de yaşayanlar ne yurt dışındaki şartları biliyor, ne de göreceli olarak Türkiye'dekileri.

Bence gidin İstanbul'da takılın birkaç hafta. Sonra tekrar düşünün.

yurtdışında çalışarak ekonominizi düzeltebilirsiniz ama türkiyeyi özlersiniz.
türkiyede bazen çalışsanız da işinizde olsa bir anda işsiz kalabilirsiniz ve ekonominiz altüst olabilir. o çok sevdiğiniz yerler beyoğlu vs sizi boğabilir.
yaşınızı bilmiyorum ama bu ülkede bir şeyler yapabilmek, para biriktirmek iyi yaşamak gerçekten çok zor.
en güzeli 1 yıl özleyin sonra bu ülkede ( türkiyede) sadece tatil yapın. sonra yine 1 yıl özleyin.

İzle gözün korkmasın.Yaz sıcaklarının verdiği sıkıntıya bire bir ilaç işte. O çok sayıda entry'nin içeriği ne olduğunu değil, ne olacağının üstüne tahminler barındırıyor, sayıca fazla olmalarının sebebi bu olsa gerek.

tek kelime, izle. pişman olursan (bkz: gaçhayım)

sozlukte yazilanlari takmana gerek yok, ben sozlukteki lost basligini bir kere bile okumadim, okunacak gibi de degil zaten. hic bir seyi takmadan izleyip bitireceksin, en zevklisi oyle. zaten dizi bitince hersey anlasilacak, birak da gizemli kalsin bazi seyler.

aynı hislerle prison break izlemeye başladım birkaç ay önce, evdekilerle gece 11 de başlayıp sabah 8 gibi yatmaya gidiyorduk. bu arada okul olduğunu da söylememe gerek yok. izlemeye başlamak için güzel zaman seçmişsin. ayrıca elinde dvd leri falan mı var bilmiyorum ama eğer indirerek izleyeceksen 10 bölüm indirmeden başlama ki sonra beklerken pişman olma :) insanlar bu diziyi 1 hafta bekleyerek nasıl izliyordu diye bir düşünceye kapılacaksın ayrıca, doğaldır.

yeni sezonun başlamasına aylar varken, fırsattan faydalanıp bu arada tüm sezonları izlemeni öneririm. vaktin de varmış, oh mis.

evet, lost başlığında binlerce entry var ama bu seni korkutmasın. çünkü bi kaç bölüm izledikten sonra zaten olayları kendi kendine çözmeye başlıyorsun bile. hatta diziyi izlerken sayılardaki gizemi çözmeye çalış, bazı noktalarda bu sayıları kendin keşfetmeye çalış (plaka numarasından çıkar, arada konuşulan laflardan anla, vs.) böylece kendi kendine "aha! lost uzmanı olmak hiç de zor değilmiş" fln diyeceksindir. bunun için sevin. mutlu ol. bir sonraki bölümü izlerken yeni bi şeyler keşfedeceğim diyerek paranoyaklaş. x'e 5 ver... kısa zamanda lost hayranı olduğunu hayretler içerisinde hissedeceksin!

3000 mi?
9371 adet enrty var an itibariyle.

düşün yani, o kadar korkutmuş ki gözmü doğru düzgün rakamlara bile bakamamışım :)

ben 5.sezonun ortasında yeter lan ne bu diyerek bıraktım. kendimce makul bir sebebimde var. şöyle ki dizideki gizemleri açıklamak yerine sürekli yeni sürpriz olaylar sokuşturmaya devam ettiler. artık öyle bi noktaya geldi ki lock gay olduğunu açıklasa, ada da sawyer la evlenseler şaşırmıcaktım, o derece !

neyse söylemek istediğim umarım benimle aynı düşüncede olmazsınız ve sonunu getirmeyi başarırsınız.

İzle, beğenmezsen scugnizzi'yi bul.

bununla ilgili yapımcıların bi lafı vardı, hatta entry ama bulamam şimdi sanırım. kısaca şöyle bi şeydi hani evet bi grup insan deli gibi sayılar resimler teoriler tarih fizik mizik kasıyolar ama bi grup insan da var sovyır'ın tşörtünü çıkarmasını izlemek istiyo adamlar bu iki gruba da hitap ediyorlar(sanırım böyle bi şeydi).
şöyle diyim çok kafa yormadan da izleyebilirsiniz bırakıp olayın akışına ,hiç gerek yok derin düşünmeye, zaten bir çok takip edilmesi gereken şeyi gözümüze sokuyolar. ben öyle yapıp 4 sezon izledim geçen sene 1 ayda. çok da güzel oluyo yalnız gece izleyince biraz korku paranoya filan oluyo, normal. izleyin mutlaka ya başlı başına desmond için bile izlenir :p

sene 2008 mart lost hastalığı banada sırayet etmiş durumda sonunda ne olcak ne olcak diye cebelleşiyorum her gün,bir sabah işe giderken arabamın radyosunda sanırım power fm di,dj bayan arkadaş meşhur lost dizisi 2010 a kadar yapımcılarla yeni bir anlaşma yaptı diye bir haber duyduğum an itibariyle lost bitmişti benim için..biz ha bitti nasil bitti öcüler böcekler çıkıcak derken,adamlar 2 sene daha eziyet çektiricekler izleyenlere..istersen seyret ama 3. sezondan sonra aman ne bu ya diyceksin bence..lost yerine heros u tavsiye ederim..seyrettimmi hayır onuda seyretmicem ama tavsiye işde:)

izle. beğenmezsen ben hariç burdaki herkes vercekmiş sana.

imkanım olsa da kafamdan lost'un bütün bölümlerini sildirsem ''eternal sunshine'' misali. şu izleyecek dizi film sıkıntısı çekilen günlerde, inanılmaz şahane olurdu...

entrylere bakıp gözünüz korkmasın. hatta o 3000 entry de okumanızı tavsiye ederim. sanırım 3. sezonla birlikte yazarlar da online takip etmeye başlamışlar. biraz deli işi fakat ben her bölümü izledikten sonra o bölümle ilgili yazılanları okudum. en fazla 10 sayfa oluyor bi bölümle iligli yazılanlar zaten. görmediğim, kaçırdığım, aklıma gelmeyen bir çok teoriyi bu entrylerle sağladım.

yani kuru kuru lost izlemek bile mükemmelken, o bölümün entryleri ile çok daha harika bir hal alıyor. biz bir bölüm için 8 ay ara bekledik, hepsini birden izlemeyi o kadar çok isterdim ki sizin gibi :)

tamamen bitmesini bekle bence çünkü izleyenler yıllardır bir sürü mesele üzerine kafa yoruyolar, fizik kuramları, denklemler falan dolaşıyor etrafta ama dizide ortaya konulan tüm gizemler tutarlı bir bütün içinde çözülmemesi ihtimali de az değil(özellikle son sezondan sonra)
izleyen birine sorarsın baktın öyle olmuş izlemezsin. hani dersen ki "olsun sonunda tırt çıksa da bana izlerkenki heyecan yeter" izle o zaman.
insan arkadaşlarıymış gibi özlüyo da lost karekterlerini, biçok açıdan iyi kurgulanmış bi dizi.

izleme bence... hiçbir boku birbirine doğru düzgün bağlayacakları yok. sadece ilgi çekmeye, gizem yaratmaya, dizi üzerinde konuşturmaya kasıyorlar artık.

ilk 3 sezonunu izledim, kastı artık, sonrasını izlemedim.

silah
uyuşturucu
beyaz kadın

el bagajında yasak onlar..100ml'yi asan sivilar vs alamiyorsun yanina, seffaf plastik bir posete koyman lazim o tur maddeleri gecerken vs vs. asagidaki linkte var check in ettigin bavula ne koyabilirsin el bagajına ne koyabilirsin..

www.tsa.gov

bagaja yiyecek, içecek koymazsan iyi olur. özellikle meyve sebzelerde sorun çıkabiliyor. ama bu iş için bekleyen ve bavulları açmaya hiç de can atmayan eli eldivenli görevliye çantada böyle şeylerin olmadığını söylersen direkt geçersin. varsa bile, ben sana inanmadım aç bakıcam denmedi hiç bana.

Bizim aldığımız hatıra çakmakları bile çıkarttırmışlardı valizin içinden.

deodorant, sıvılar, ateşli ürünler yasak hep.

kibrit dahil yanici, ucucu, delici seyler yasak. isvec cakisi vs gibi seyler de yasak. kullandigin ilac varsa yukarda da yazilmis plastik poset icine koyman gerekiyor hepsini.

bir de el bagaji tek parca olayi var.

cildine sür.:)) akşama yumurtalı ekmek yap. Ya da poğaça gibi bişi yap.

böreğin de üstüne sürülebilir. yine de yumurtalı ekmek varken uğraşmaya değmez. biz de yemeye gelelim hatta.

tarifleri alayım :P bu gazla pasta bile yaparım hehe..

@pijamaliantigone
sakallar kokmasın sonra :]

brownie tarifinden başlayın. hem çok yumurta gerektiriyor. kolay da yapması. tarifi her yerde bulunurç

@hoochie woman
çok saol ya.. yalnız ben bunu yaparsam yarın mutfağı temizlemekle geçer bütün günüm :P anneme falan yaptırayım bari bi ara hehe

pişir, yufka ekmek ile yemeye başla :)

dolaba kaldırın, yarın sabah yumurtalı ekmek yapın aileye.

içine baharat, peynir, domates, üzerine sucuk, zeytin, salam falan koyup fırında pişire de bilirsiniz, ev pizzası gibi.

En güzeli ihtiyacı olan birisine verin. İletişim için lütfen mailleşelim: cevap)ya)zmayi)niz @ gmail

(Parantezler yok. Mailimi çalıp spam atmasınlar diye öyle yapmayı düşündüm)

ev yapımı limonata içebilirsiniz. limonları dilimleyip şeker ve biraz suyun içinde bekletip (bir gece kadar) sonra elinle iyice sularını sıkıp mükemmel limonata yapabilirsin. hazır limonataların içinde şeker, ve katkı maddesi oluyor o yüzden tercih etmeyebilirsiniz.

ayran iç :) yıllardır kola vs içmiyorum. benim bi meyve suyu ice tea gibi içecekler içme zevkim var arada. bi de kesinlikle meyveli soda tavsiye ederim, limonlusu falan sporun üstüne çok güzel gider.

öncelikle benim resmi içeceğim eker ayrandır, fakat kalorilidir, arada tadımlık öneririm.

domates suyu > karabiber ve az balzemik ile beraber. uçaklarda içiliyor bu, nedense eve alınmıyor pek, aldım eve, mutlu bir beraberliğimiz var.

powerade ya da gatorade > spor yaptığın için.
eskiden isostar vardı, antrenmanda su yerine içerdik.

maden suyu > spor sonrası içersen kaslarda oluşan laktik asite bağlı ağrıları azaltır, genel olarak da faydalıdır.

dunya kadar cesitli madensuyu var, nil karaibrahimgil de oneriyor bende.

uludağ şekersiz limonata

hocam ice tea on numaradır.hatta 8 lı kutularında 2 tanesi bedava ( 6+2 hesabı).

hafif kakaolu süt. ya da çilekli, muzlu da olabilir.

ice tea sorunun tam cevabı hacı. 25-30 kalori/100ml civarı bir değeri var. susatmıyor da. dik ice tea'yi tepene.

edit: bir buçuk litrelik şişeleri de var. çok daha ucuza geliyor.

soda, bol limon, tuz. çokk güzel oluyor. mineral açığını da kapatır hem=)

www.bodytr.com adresinde 15. gün antrenman programında verilen içeceğe göz atabilirsiniz.

Yukarıdaki önerilere ek olarak meyve bolluğu yaşadığımız şu güzellerde her türlü meyvenin suyunu evde yapıp, güzelce soğutup tüketebilirsiniz. Bazı meyveyi sıkarak bazılarını kaynatarak suyunu çıkartın. Afiyet olsun.

(bkz: fayrouz)

o da bir seçenek tabii. rahatlamak için size sınavı düşündürmeyecek şeyler yapmanız gerekir. bol bol müzik dinleyebilirsiniz, arkadaşlarınızla buluşup muhabbet edebilirsiniz, kitap okuyabilirsiniz vs vs..

bence beygir gibi girmeyin.

daha 1 hafta var:) bugünden demişsiniz de.

öss sabahı zaten yapma. sakın. bugün yaparsan da eğer yaptıktan sorna ayı gibi yemek yiyenlerden, tatlıya saldıranlardansan yapma. bir gün önceden değiştirme vücut düzenini. ama ben haftada beş altı yaparım, tek rakibim thy vs diyorsan yap tabi.
rahatlamak istiyorsan deniz kenarına -varsa- inip derin nefes alarak yürü. olmadı müzik falan dinle.

öss yarın =)

@abtash
bi hafta yok sınav yarın :)

sınavdan bi gün önce en azından rahatlatır ama sınavdan hemen önce yaparsan fazla rahatlamadan konsantrasyon eksikliği çekebilirsin.

oha lan sınavın yarın olduğunu da duyurudan öğrendim ben haftaya sanıyodum. koparsın o zaman.

ben de girecek tanıdıkları bi ariyim ayıp olacaktı. duyuru da olmasa ne yapacaktık.

orgazm sonrası tatlı bir yorgunluk çöker, rehavet yapar, uyku gelir. o yüzden sabah tavsiye etmem ben.

@abtash
arama tanıdıkları, ayıp filan olmaz. "hadi hayırlısı, inşallah istediğin yeri kazanırsın" tarzı konuşmalar sınav öncesi pek iyi gelmez :)

21 civarı yapki rahat uyuyasın. Sabah zımba gibi kalkarsın..

çıh çıh geç oldu, önceden böyle bir ıkıntınız olduğunu bilseydim geneleve götürürdüm hepinizi.

@huleyn
aramam gerekliydi, yani pek görüşmediğim ama hatırlamam gereken bi arkadaş, aramasam unuttu olurdu o yüzden aradım, iyi de yapmışım, normalde bana da saçma geliyor. ama bu arkadaşı aramam gerekliydi. neyse.

bir kitap okunur, ustune bir guzel de uyunur.

Tuvalette mastürbasyon yap. Çok heyecanlı oluyor. En azından ileride; "vay be, zamanında uçakta bile mastürbasyon yapmıştık... ey gidi...." dersin. Ama en fazla 15-20 dk nı alır. Daha yaratıcı fikirler bulmak gerek. Psp falan al yanına, oyun oynarsın, film izlersin falan da diyeceğim ama şarj durumu malum... bunun dışında bilimum mizah dergileri, kitap falan...

kitapla aran yok zannımca,

o yüzden;

eker ayran iç binmeden önce +1 litre. slow şarkılarla birlikte uykuya dalarsın.

Birşey olmaz. İnince banyo yaparsın zaten illaki. ;)

Uçakda eğer imkan olursa teknisyenle sohbet edebilirsin. Hostes veya pilotların arasında kaynar giderler ama en keyifli bilgiler onlardadır.

Mezar-ı Şerif'e gidersen benim için bir avuç da olsa toprak getirebilirsin:)

ayıp ettin getiririm zaten benim yolumda oraya gidiyor .

Ne yapsan yap, 8 saat aynı yerde sıkılırsın illa ki. Belki yanına oturacak kişi kafa bir tip olur da biraz vakit geçebilir. Geceden fln uykusuz kalırsan belki yolda uyursun da zaman geçer. Şöyle hafif bir müzik de arka plana aldık mı.. Yolculuklarda ben de çok sıkılırım böyle çözüm buluyorum, iyi yolculuklar.

yanına çok ses çıkarmayacak bir sürü abur cubur al, etraftakileri rahatsız etmeden yiyebilirsin, sıkıntın geçer.

mizah dergileri alabilirsin, ya da karikatür kitapları (yiğit özgürünki, ersin karabulutunki falan), hızlı hızlı geçe geçe okuyabilirsin,

tetris, gameboy psp tarzı ufak bir oyun aleti olabilir,

gazetelerin bulmaca ekleri de uzun süre oyalar.

Tuvalete hostes at. İleride "Vay be, gençken uçağın tuvaletinde hostesle işi pişirdim." dersin.

iki hafta kadar dayanir ama rengi iki haftadan önce solmaya başlar
pek tavsie etmem.

fiyatı tam olarak söyleyemem ama kalıcı dövmeye göre çok ucuz bi'şey. 10 liraya fln bile yapılıyor olması lazım. eğer yazın denize fln girmeyeceksen, güneşte cayır cayır yanıp sonra deri dökmeyeceksen 2-3 ay kalırı var :)

Bir defa çok kalitesiz duruyor o kınayla yapılan dövmeler. Ben gerçek değilim diye bağırıyor. Tatil yerlerinde çocuklar yaptırıyor anca. Fiyatları da en fazla 20 lira tutmaz bile kola yaptırılıcak bir isim.

Hm açıkcası bende kalıcı olmasını istiyorum da kalıcı dövme yaptırıncada iyice düşünmek lazım, bu ismi yazdırdınmı sildiremicem bi daha sonuçta

demek ki ismini koluna yazmaya değmeyecek biri bu, hint kınasına bile bulaşma derim..

ekran yalan oldu.

fonksiyon tuşlarıyla oyna hani harici bi ekrana bağlayınca fn+ ekran tuşuna basıyosun da görntünün harici kaynağa mı laptop a mı verilceğini gösteren tuşla.

anakart sorunu vardır. git servise değiştirsinler.

sorunun oluş şekli farklı olsa da sonuç olarak benimki de ekran kararmasına uğramıştı. şarj aletini değiştirdim, bir de şarj girişi tamir edildi düzeldi. 200 liradan az bir masrafı var.

girersiniz aslında başkasının ardından onlarlaymış gibi görünerek ama alışveriş yapamazsınız. kasada müşterinin birinden rica ederseniz olur tabi..

içeri girmek serbest ama alışveriş yapamazsınız. haftasonları dışında girişte kontrol etmiyorlar. tipinizi beğenmeme durumları olursa kart soruyorlar.

eğer vergi levhası olan herhangi bir dükkan, işletme, şirket sahibiyseniz zaten kart çıkartırlar. olmadı günlük kart alabilirsiniz girişten. ama günlük kartı da herhangi bir vergi levhası olana veriyorlar sanırım.

çalıştığın bir firma varsa ismini verip günlük kart alabiliyorsun. Mesela Akbank adına günlük kart alabilirmiyim diyorsun, çoğu zaman veriyorlar ama bazen kimlik soruyorlar, varsa kartvizitini gösterip alıyorsun.
En temizi kasalara girince sendenn sonrakinden kartını istemek ve fatura işine yaramıyorsa faturayıona verip adamı mutlu etmek :) Senden aldığı faturayı gider olarak yazacak adam ;)

yau efendi gibi papyon tak bence. bunlar gerenksiz atraksiyonlar-yine bence tabi.

valla o şerit rahiplerin boynuna taktığı zımbırtıya benziyor. ama diğeri de çok şık değil bence. vecihi'ye katılıyorum papyon en güzeli.

hocam yelek fular güzel oluyor.
sarar'ın sade ama kaliteli yelek-fular takımları var.
üstüne de Atatürk yaka gömlek.
yalnız sıcakta bayıyor biraz. dikkat.

Allah bir yastıkta kocatsın.

Fular, şerit şu ara moda olabilir belki ama geniş zamana bakarsak ben 20 yıl önce düğününde fular takmış insan görmedim. çocuklarınız baktığında düğün resminize komik gelebilir o zamanın moda anlayışına göre. Ama papyon, kravat bunlar klasik şeylerdir, düğün için olanları da gayet şık ve kaliteli durur.

ikisi arasında ceket fular daha güzel duruyor. ama kravattan şaşma derim. oynarken beline sokabiliyorsun. konukları dolaşırken çıkarıyorsun. hem de çok şık. her iki pederle bir uyum da yakalayabilirsin. yelek sırtı göbeği çok kasar.

www.pinarcocuk.com.tr
burdan mp3 olarak telefon(lar)a gonderilebiliyormus.

Youtube'dan reklamın olduğu videoyu bulup, onu ufak bir programla mp3 olarak indirebilirsiniz.

megan fox olabilir.

edit: evet megan fox muş kendileri. rep+

justjared.buzznet.com

olivia wilde gibi geldi bana da.

photoshoplarken eşeğin bir tarafına su kaçırmanın güzel bir örneği olmuş bu fotoğraf.

belini bacağından ince yapmış hangi angut editlediyse...

@mortifera
fotoşap yok, orası kesin. bu bir film çekimiymiş. hayvanlar gibi korse var. muhtemelen bağırsakları ciğerlerine baskı yapıyordur. (tabii megan abla zaten selda bağcan beline sahip değil. ince bir kişi :) )

o nası beldir arkadaşım ya. inanılmaz.

ne bileyim resimdeki kişiyi tanımıyorum bile koymak istemedim o yüzden.(akdenizde olduğunu tahmin etmiştimde,arkadaki şu manzara ile ilgili bir çıkarım yapılabilir diye düşündüm)

amasra gibi geldi bana girinti çıkıntılardan.

amasra daha yeşil, ege civarlarında olsa gerek. ayvalık diyerek atışımı gerçekleştiriyorum.

fikir edinmeye başladım sayenizde

gündoğan derim ben.

ege ve akdeniz kiyilarini da icine alan guneybati sahillerinde herhangi bir yer olabilir, reklam panolarinda ne yazdigini bulsak, evler biraz daha yakin gozukse daha cok ipucu olabilir, baska foto yok mu, neden sadece bu fotograf?

tahminim ise bodrum taraflari...

sadece bu foto var malesef keşke daha fazla olsa.ama beklemediğim ve çok mantıklı bulduğum cevaplar alıyorum.

ipucu: ankara değil (:

(:

iddia ediyorum ayvalik

demre/antalya

asos yav..

bu arada ödüllü Burası neresi? yarışması için;

www.tempo24.com.tr

çok büyük ihtimalle ege, bodrum civarı olma ihtimali yüksek..

dediğiniz film " vantage point " olmasın sakın..

forum.divxplanet.com

buyrun buradan bakın isterseniz..

magnolia

rashomon

jackie brown'da olabilir. bu tarz çekilmiş bayaa film var. istersen biraz daha detay ver.

(bkz: a la folie pas du tout)

reconstruction

Herkese teşekkürler.

Bir iki sene önce bir derginin ilgili yönetmen ile yapılmış röportajını okumuştum. Hatırladığım kadarıyla yönetmen uzak dağuluydu ve film yeni dönem filmiydi. Gene yanlış hatırlamıyorsam, yönetmen metroda metro treninin önüne kendileri bırakarak toplu intihara girişen genç Japon kızlarını konu alan bir film de çekmişti. Rashomon gibi duruyor aradığım ancak biraz eski bir film.

amasra'ya gidebilirsiniz. kale içi denilen yerde ev gibi pansiyonlarda kalabilirsiniz. dar sokaklar, birleşik evler oldukça değişik. amasra da oldukça iyi vakit geçirebilirsiniz.

oraya geçen ay gittik ya :) safranbolu amasra inebolu kastomonu yaptık.

1 saat uzaklıkta kızılcahamam var. asya termal tatil köyü, patalya termal otel, ab-ı hayat termal otel ve belediyeye ait otel şeklinde fiyat sıralaması olan konaklama seçenekleriyle. orman fln. piknik de yapabilirsiniz.

Beypazarında da küçük konaklar var kalmak için ama kalıp da naapacaz derseniz bilemiyorum :D

takım elbise olmaz demişsin ama çok ciddi geliyorsa kravat takmayabilirsin, her koşula uyum sağlar

modacı degilim ama moda okuyorum. bence kumaş pantolon - gömlek - yelek olabilir. takım elbise neden olmaz anlamadım ama böyle blazer tarzı ceket giyersen daha spor durur.

kot beyaz gömlek süveter ve blazer ceket yeterli olacaktır...

kot+gömlek+kadife ceket gayet guzel olur bence

gömlek erkeğe her zaman ayrı bir hava katar. yaz kış gömlek giyebilirsiniz düğünler. tabii ki kısa kollu olmamak şartıyla. altına ister kumaş, ister keten, ister kot pantalon giyebilirsiniz.

düğün mekanı da önemlidir,sıradan bir düğün salonu için takım elbise gerekmez belki ama şık bir restaurantsa takım elbise en azından blazer ceket şarttır.

pantolon seçiminde genellikle kot veya keten , üstünede yoğun olarak gömlek yakıştırması var...hmmm tatmin edici cevaplar ..teşekkürler

direk izlediğiniz siteden indirebilir misiniz bilmiyorum ama diziyi torrent, rapid gibi yollarla indirebilirsiniz zaten kota sorununuz yoksa. çünkü siteler konulanların kaliteleri çok kötü oluyor.

keşke dizinin adını da söyleseydin.
eğer bahsettiğin popüler dizilerdense www.indivx.org'ta rahatlıkla bulabilirsin aradığını.

firefox kullanıyorsan downloadhelper eklentisini kurabilirsin ya da flashgetle de o sitelerden dizi indirebilirsin. ayrıntılı bilgiyi de sozlukte ilgili başlıklara bakarak bulabilirsin.
ama bana sorarsan da usttekilerin dediği gibi yap ve torrent kullan ha iş yeri-yurt vs.den bağlanıyorsan ve ttorrent falan da engellenmişse, o başka tabi

urlsnooper a bakmanızı öneririm. Kaynağın nereden geldiğini görebilirsiniz ve dolayısıyla download edebilirsiniz.
www.donationcoder.com

msgplus.net ten messenger plus ı indirin. kurun. seçeneklerinde var çoklu oturum aç.

apatch diye bir şey vardı. ikonu da mordu hatta, google dan bulup indirebilirsiniz.

messenger plus yerine apatch'i tavsiye ederim.. reklamları falan da kaldırabilirsiniz apatch sayesinde..

A.patch WLM Plus'ın yerine geçen bir uygulama değildir. A.patch adı üzerinde "patch"dir. WLM Plus ise eklentidir. Programın kullanım alanınını veya şeklini genişletir.

Bahsedilen özelliğin adı ise "polygamy" olarak geçer. A.patch'in de Plus'ın da açabildiği bir kilittir.

adil ışıkta mezuniyet dönemi yaklaştıkça bu tarz abiyemsi elbiseler oluyor genelde.

bir de metrodan izmir caddesi çıkışında (collezione falan var, mavi var köprü var) işte o yol üzerinde sakarya tarafında yürürken bir mağaza var ufak. burç diye. spor olarak da çok tarz şeyler mevcut, üst katında abiyeler görmüştüm ama bakmadım, bu tarz olabilir. aynı mağazadan 7. cadde üzerinde de var.

bir iki aya kalmadan mezuniyet elbiseleri oldukça fazlalaşacaktır, sezonu gelince.

şurada satıyorlar onu galiba:

www.promgirl.net

resmi kopyalayıp tineye'da aratınca başka adresler de çıkıyor. bir araştır istersen. belki başka yerler de vardır.

tineye.com

armada'da ki vakko da (ya da vakkorama emin olamadım tam ama aynı yerde nası olsa) resimdekine çok benzeyen biraz daha kısa bi elbise vardı, betsey johnson ın.
www.betseyjohnson.com burdan bi bak istersen, ordakilerin çoğu var zaten vakko da bildiğim kadarıyla.

sağ tık > simgeleri yerleştir > değiştirme.

öyle yapınca oluyor benimkiler. en azından resimler.

kesin prestige i izlemiştirsin sen şimdi.

v-for vendetta'yı da izlemişsindir.

eğer şimdiye dek denk gelmemişseniz ben de sleuth'u öneriyorum. bugün hem eskisini hem de yeniden çevrimini izlemiş biri olarak.

(bkz: killing words) ve (bkz: the game) tavsiye ederim. ilk aklima gelenler bunlar. ar$ive bakinca yazarim 2-3 tane daha...

(bkz: kiss kiss bang bang)
(bkz: the insider) ya pardon, bu film (bkz: donnie brasco) olacak. al pacino yuzunden kari$tirdim. the insider biraz hafif kalir ama digeri superdir.

the other boleyn girl
changeling
a mighty heart

valla çok yakın zamanda izledim, the fall diyorum. izlemediysen being john malkovich de ilginç bir film.

into the wild

hadi bunu da izledim de;

Lock,Stock and Two Smoking Barrels :)

tüh bu da senin kriterLere uymuyor galiba.

(bkz: identity), (bkz: phone booth)
bunlar da cok iyidir.

@solfej
kriter belirtmedimki. sadece izledikçe izleyesi gelsin dedim.
listeye aldım filmi.

oldboy u izleme o zaman.

haute tension
eight below
ne le dis a personne
blindness
el orfanato
the fountain

aslinda begendigim filmleri soylemekten farki biraz daha surukleyici olanlari yazmis olmam... sorunun da farki bu heralde...

lock stock'u izlemediysen snatch'i de izlememişsindir kesin.

the grifters, nick of time, the nines bunlar surukleyicidir.
deception, bu pek begenilmemi$ ama kendini izletir.
dead fish, bu da biraz snatch tadinda.

izlemediysen the hitchhiker's guide to the galaxy.

gran torino (on numara clint eastwood filmi.)

the fall

"the fountain" denmiş ama ben bir daha yazmak istedim çünkü ismi yazılarak geçilecek bir film değil. requiem for a dream'in ve pi'nin yönetmeni (bağımsız) darren aronofsky başyapıtı. izlemediysen kaçırdığın şeyler var dostum. çünkü filmde çok güzel göndermeler var. coğrafyaysa coğrafya, tarihse tarih, dinse din... bunların yanında aşk!

@nihavent uvertur
bağlaç olan ki olması için iki kelimeyi bağlaması gerekmez mi? ben "ki"den sonra birşey göremedim o yüzden öyle yazdım :)


bu arada alaka gösteren herkese teşekkür ediyorum
izlemediğim filmleri sözlüğe soruyorum neler yazmışlar diye, birde trailer'lerine bakıyorum, hakikaten iyi filmler var.
edit; en kısa zamanda tekrardan görüşmek üzere. (ama bu sefer "tematik" filmlerle)

(bkz: layer cake)

breakfast club

the escapist hapisten kaçış için,
hırsızlık için the bandits ama görmüş olma ihtimalin yüksek.
en son dün gece knowing e gittik. çok fena, aşırı korkunç, hiç o kadar gerçekçi kazalar görmedim. içim kıyır kıyır oldu valla.
kin dza dza var mesela çok değişik bir filmdir. :)

arkadasim dedigin adamin kisiligine bagli. yani birisini dusununce hic isim olmaz diyorum, eger ciddi ciddi diyebilecek - dengesiz olmayan cok iyi arkadasim diyosa da, vardir bi bildigi diyerek testi yaparim.

maddesel bakacak isek bi onceki paragraftaki on sarti gectigi durumda;

1- varim.
2- karsidaki kizin arkadasiniz olmamasina veya arkadas muhabbeti kurulmamasina, test basarisiz olur yarin bi gun arkadasinizin sevgilisi olur.
3- arkadasim ile alakali cok konusmam. hatta hic konusmam.
4- eaaöh?
5- testin amaci belli. nereye kadar ilerleyebiliyosam.

ek bilgi:
bu istegin sahibi cocuk, normaldir ama bu konuda bir acayip. arkadasim bu anlattiklarimi benden istemedi. 3'uncu kisiyim ben. cocuk, kiz, ve oteki cocuk arkadas. ben yapmam dedim, boyle isler boka sariyor istisnasiz. ama cocugun arkadasi benim de arkadasim arada kaldi...

sorulara sırayla değil konuya genel olarak cevap vereceğim.

karşı tarafı denemek için bi kızın bunu yaptırması da, erkeğin yaptırması da eşit şekilde mide bulandırıcı bence. diyelim ki kıza yaklaştınız, ilgi gösterdiniz kız yüz vermedi. arkadaşınız da sağlam kız deyip hangi yüzle yakınlaşacak o kızla? kızın bunu öğrendiğinde vereceği tepkiyi düşündünüz mü hiç, bunun ne kadar onur kırıcı, aşağılıyı bir şey olduğunun farkında mısınız? birlikte olacağı kızı bu şekilde test ederken arkadaşınız sizi kullanıp, o kızın hiçbi şeyden haberi olmadan dolaşmasını etik buluyor musunuz siz? bence değil arkadaşınızın oyununa alet olmak, kızı uyarın gidin derim. çok büyük bi terbiyesizlik bu oyunlar bence. güven olmadan hiçbir şey olmaz.

yapılsa da yapılmasa da tamamen boktan bir durum. bir erkek gerçekten bir şey hissettiği bir kız için böyle bir tuzak asla hazırlamaz. buna inanamam. orada aşk veya sevgi yoktur, sadece namus ölçmeye çalışan hastalıklı bir beyin vardır. dolayısıyla bunu isteyecek neanderthallikte bir insanın olay yaşandıktan sonra bir pişmanlık hissedebileceğine de inanmıyorum. godoşluğuyla kalır. sağlıklı bir beyin, ne böyle bir tuzağı planlar, ne böyle bir tuzağa düşer, ne de böyle bir tuzağın parçası olmayı kabul eder.

ne koparsan kardır!

yapılmasın ya bu ne arkadaşınız kendisini ayrıcalıklı görüyor heralde, genelde insanlar sevgili olurlar sonra ne malmış karşısındak, daha iyi anlarlar sizinkisi biraz da denemeden yaşamadan öğreneyim diyor direk yok öyle şey bence... kıza da yazıktır, ayıptır.

bu ilanı düşen bilgisayardan yazdıysan bişeycik olmamıştır.en fazla bir süre sonra ekran eğilmeye başlar geriye doğru yalama şeklinde.

@pandoraninkutusu

evet düşen bilgisayardan yazdım. Özellikle baktım ekrana öyle bir sorun yok, düşmeden önce ekranı kapalıydı heralde o yüzden bişey olmadı orasına.

şakaydı lan

şu an bu cevabı yazdığım bilgisayar kucağımdan yere düştü iki kere bir metre mesafede. ikisinde de ekranından tut photoshop'ına kadar açıktı. ucu çizildi bi o kadar.

ben benimkini 4-5 defa düşürdüm 3 yıl önce. hala çalışıyo.

hiçbi şeycik olmaz. en azından sorun hemen çıkmaz sanırım. artık ölmek üzere olan notebook'umu ben de düşürdüm. ekrana giden kabloların çoğu kopmuşken hem de. 10 ay oldu hala çalışıyor.

anne nasihati: o kablolara dikkat :)

muhtemelen en fazla hard disk zarar görür.

ben pencereden attim bisey olmadi

benimki 2 yıl önce, yazlıkta bir gemi turunda açık denize düştü, 3 gün sonra dalgıçlar tarafından bulundu. o heyecanla power tuşuna bastım mis gibi çalışıyor. şu an ondan yazıyorum.

ama sen sen ol düşürme bir daha. o kadar da dayanıklı değiller :)

kapalıyken düştüyse hiç önemi yok da çalışırken düştüyse şimdilik anlamayacağın bir harddiskinden ömür yemiş olabilirsin.

sanal uyku'nun belirttigi gibi en hassas bilesen harddisk. onemli bilgileriniz varsa yedegini alin mutlaka.

toshibaysa bişeycikler olmaz. (defalarca tecrübeyle sabit..)

@zeki baba

evet toshiba

@desdinova

sadece ekranı kapalıydı yani uyku halindeydi.

grup grup aynı şifreleri verebilirsin. kredi kartları numeric aynı, internet bankaları zor şifreler aynı, forumlar vs. ise aynı ve basit şifreler kullan. bir yere yazman gerekirse de telefonuna yazabilirsin(mesela modem şifren gibi). yazarken hepsini değil de bir kısmını yazabilirsin. benim çözümüm böyle.

her gruba aynı şifreyi vermek tehlikeli diye düşünüyorum ben. böyle ağzı yanan çok arkadaşım oldu. bi anda tüm mailleri, facebook, diğer üyelikleri ne varsa kaybettiler. belki biraz tehlikeli ama ben bir word belgesi yaptım allah ne verdiyse üye olduğum tüm siteler, mail adresleri, şifreleri yazdım, hatırlatma sorusu cevapları ile. erkeklerin porno film saklama yöntemiyle de en bulunmıycak yerde duruyor o word dosyası. birinin eline geçer mi bilemem kişisel bilgisayarım ama aklımda tutamam da hepsini. telefonu çaldırma, kaybetme olsalığından daha düşük sanırım.

şifreleri unutuyorsan depolayacağın bir alan bul,birkaç farklı alanda yedeği olsun.hepsini de görebilmen için master password belirle onu hayatında hiç unutmayacağın, hafızan gitse gördüğünde bir şeylerin şifresi olabileceğini düşüneceğin şifre yarat...

tamam bunlar çok fantastik..

* kredi kartları,bankamatik,vs. şifreleri zaten 4 haneli bunları 1234 seçmediğin sürece ailenden birisinin doğum günü olarak belirlemen daha iyi.
*internette kullandığın bankacılık şifreleri,güvenlik açısından belirli periyotlar ile değiştiriliyor.telefonunu ve numaranı kaybetmediğin sürece sorun yok :)
*diğer bilimum şifre için ascii karakterlere göz at derim, adının veya kullandığın nickin(sürekli değiştirmiyorsan nickini daha iyi) ascii karakterlerle bezeli bir formunu yarat bunu ezberle.

olmadı dövme yap :)

(bkz: roboform)

e-mail şifren diğer tüm şifrelerinden farklı ve uzun olsun. diğer hesapları kaptırırsan e-mail sayesinde iletişime geçebilirsin ama e-mailı kaptırırsan bir daha geri alman daha zor.

3-4 tane şifreyi değişik kombinasyonlarda kullanabilirsin. mesela "a1d3j7" "fvs2h6" "a1f4mk" diye 3 çeşit şifren olsun. bunlara da normal1, normal2 ve normal3 diye isim ver. her kullandığın hesap için de bir kağıda yaz normal1+normal3 normal2+normal1 şeklinde.

kredi kartının şifrelerini ilk iki hane sabit, ikinci iki hane kart numarasındaki üçüncü grubun sondaki iki rakamı falan olacak şekilde de ayarlayabilirsin. misal kredi kartının üzerindeki kart numarası "1234 5678 9012 3456" olsun, bütün şifrelerin başında atıyorum 15 sabit olmak üzere bu kartın şifresi 1512 olabilir. bu durumda diğer kartların şifreleri 1534, 1574, 1542 gibi farklılıklar gösterir ama yine de bi yerlere yazıp hatırlamak zorunda kalmazsın. (kartın üzerinde şifre yarı yarıya yazıyor gibi olacak zaten). biraz karışık oldu farkındayım, üzerindeki kart numarası "9012 3456 7890 1234" olan bir kartın şifresi bu durumda 1590 olacaktır diye son bir örnek vereyim gideyim oy.

telefonmuş bilgisayarmış dijital ortama güvenmiyorum ben. beynime de güvenmiyorum ki organize edeyim şifreleri yok 3 rakam yukarı 5 rakam aşağı. bir defterim var unutmamam gereken ne varsa yazıyorum. 8 senelik var bu defter dikkat edince kaybolmuyor. ilkel ama daha güvenilir :)

adonis kası. kadınlara yakışmıyor bence.

halk arasında ken kası deniyor bir de. erkekte candır.

abdominal external oblique.

Musculus obliquus externus abdominis

si tu savais combien je t aime - christian adam

fragmanda once belle calmakta notre dame de parisden, daha sonra si tu savais combien je t'aime calmakta. hani oburunu de soran olursa..

(bkz: sütü seven kamyoncu)

@thefalloftekin
pek alakalı değil ama bu bmp beni bütün fransızca şarkılardan soğuttu :) normal şekilde dinleme imkanım kalmadı. keşke yazmasaydın arkadaşa :)

arkadaşlar çalan üç parçadan iki tanesini yazmışlar ama çalan bir tane daha parça var, o nedir?
lö pariiiiii,tırı tırı...şeklinde gidiyor.

une belle histoire

edith piaff - sous le ciel de paris
enrico macias - soıs le ciel de paris

şu anda o üçünkü parçayı hatırlamıyorum ama sanki bu şarkı sorulmuş gibi geldi bana

işyerinin ortamını bilmiyorum ama yann tiersen iyidir

alex fox
gotan project
devotchka

nokta atışı:
jethro tull - bouree

kitaro

Ronan Hardiman - Feet of Flames ve Lord Of The Dance müzikleri. ( çalışanları horon teperken görebilirsiniz :D)
Nicos - Archipelago ( ııh , elemanlar tatil planı kurmaktan çalışamaz :D)
No Smoking Orchestra - The waterfall- (Life is a miracle filminden bir parça)
Gustavo Santaolalla - Motosiklet Günlükleri Soundtrack albümü

karma caz albümlerindeki parçalar olabilir

www.di.fm 'de solo piano kanalı süper oluyor.

yansimalar

(bkz: balmorhea)

kesinlikle ve kesinlikle

(bkz: gotan project)

pastorale: secret garden,
my immortal: gregorian,
only time: enya,
the lord of the rings... : enya,
matrix: enya&enigma,
ameno: era,
classical Gas: eric clapton,
oasis: kitaro,
la musica de los dioses: enya,
silk road: kitaro..

hepsi sözsüz olmayabilir ama konsepte uygun...

Clint Mansell

birkaç parçasını örnek ver dersen de:

-Lux Aeterna
-Death is the Road to Awe
-Dead Reckoning
-FBI
-Work

ama farklı tarzdadır Clint Mansell'in enstrumantalleri. eğer melodik şeyler arıyorsan beğenmeyebilirsin (ben bayılıyorum diye herkes bayılmak zorunda değil)

ayrıca yine bu tarza benzer Michael Andrew var(Donnie Darko'nun da enstrumantallerini yapan) o da harikadır (bence)

-Goldfish
-The Artifact and Living
-Manipulating Living
-Liquid Spear Waltz
-Gretchen Ross

(ama kısacıktır bunlar, hemen biter) :)

ve kesinlikle Farid Farjad, yukarda da önerdikleri gibi...

-Taghtam Deh
-Goleh Pamchal
-Vaqti Miaii
-Sarı Gelin (farsça adını bilmiyorum maalesef)
...

www.youtube.com
stravroz grubunun neredeyse tüm şarkıları güzeldir benim favorim
finishing ile Merci éclair

Hangi geçişler olduğunu söylerseniz daha iyi olabilir. Türkçe bir şarkı mı? Bugün i will survive çaldı bir kaç kez. Diğer günlerde erkeğin söylediği bir geçiş şarkısı duymadım ben.

Başka bir seçeneğiniz varsa kapısından dahi girmemenizi öneririm. Satış sonrası destek sıfır, fiyatları zaten kredi kartsız taksit yaptıkları için neredeyse normalin iki katı. Eğer mecbur kalmadıysanız buradan ürün almayın derim ben.

dükkan değil alacağınız mal önemli. sonuçta garantili satıyorlar. markalı bir ürün aldığınızda bir problemle karşılaştığınızda ürünün kendi servisine gidebilirsiniz.

kredi kartıyla taksit yapınca fiyatlar makul seviyelere geliyor.

taksidi kredi kartsız yaptıkları için, tahsilatları doğru dürüst yapamıyorlar ve zarar etmemek için de, ürünleri pahalıya satıyorlar yani borcunu ödeyemeyenin parasını, ödeyenden cıkartıyorlar, zamanında onların da icra işlerini yapan bir avukatın yanında çalışmıştım, oradan biliyorum. eğer borcunu ödemek gibi bir niyetin varsa, ordan almamalısın, pahalıdır.

kesinlikle pahalı ve ilgisizlik had safhada. çok zorunlu değilseniz uzak durun derim.

En yeni Elif Şafak'ın kitabı var. Kesinlikle incelenmeye değer buluyorum.

ödev için olduğundan fikrimi yazayım:) eğer bu ödev bütün sınıfa verilmişse, yani sizden başkaları da bu türden bir ödev hazırlayacaksa, naçizane önerim, Elif Şafak gibi çok popüler bir yazarın bir romanını incelememeniz yönünde olur. nedeni şudur; öğrenci kardeşlerimizin pek çoğu böyle bir ödev aldıkları zaman çok popüler, meşhur isimlere yönelirler. böylece aynı romanı inceleyen birden fazla kişi olabilir. (özellikle de adı "aşk" olan bu romanı incelemeye kalkacak birden fazla kız öğrencinin olacağından emin olun:)) bu da öğretmende karşılaştırma düşüncesini ortaya çıkarır. bu durum, her türlü sakıncalıdır, ya birbirinizden esinlendiğinizi düşünür, ya sizi ondan iyi bulur ve kendi başınıza yapmadığınızdan kuşkulanır ya da sizi ondan daha kötü bulur ve böylece notunuz düşük gelir, tecrübeyle sabittir:)) böyle durumlarda "tek" olmak iyidir. bunun yanısıra, holly golightly'ye de katılıyorum, şayet bu ödevi yapacak başka biri yoksa, bu roman gerçekten incelenmeye değer bir eser...

bir de Ayşe Kulin'in yeni romanı var, "Umut"...

ödevi bütün sınıf yapacaksa, yani herkes bir roman inceleyecekse, okumamış olmakla beraber, Cormac McCarthy' nin dilimize yeni çevrildiğini düşündüğüm romanını öneriyorum. "İhtiyarlara Yer Yok" hatırlarsınız, bu geçen sene sinemaya da uyarlandı,4 veya 5 tane de oscar aldı... romanı okuduktan sonra, filmi de izlemenizi öneririm izlemediyseniz. fakat bu kitap tam olarak bir - bir buçuk ay önce mi basıldı, bunu bilemiyorum...

bir de zülfü livaneli'nin "son ada" sı var, aklıma gelen. o da çıkalı bir aydan daha fazla oldu yalnız.. bu şart mı? yani çok yeni olması ??
orda elim kolum bağlanıyor tavsiye verirken.. bir buçuk ay.. .neden ki? hmm incelemesini bulamayın diye galiba:))

kolay gelsin, hiç de yardımcı olamadım aslında kusura bakmayın. çok konuşup hiçbir şey söyleyemedim:((

Cevaplarınız için teşekkürler, en kısa zamanda inceleyeceğim bu kitapları.
yattara valli, son bir ay içinde olması gerektiği konusunda bende şikayetçiydim ilk başlarda, sonra araştırdığımda bu tarz bir ödevin diğer amacının da okulda her ay çıkan bir edebiyat derginisin "kitap incelemeleri" gibi bir kısmı olmasıymış. Hoca beğendiği ödevleri derleyip bu dergiye koyuyormuş. Hem eski basım kitapların incelenmiş olma ihtimalleri yüksek olduğundan, hem de dediğiniz gibi kısmen incelenmiş versiyonlarını bulabileceğimizden muhtemelen böyle bir kural koydular.

Tekrardan teşekkürler.

biz de bilmiyoruz. diziyi izlemeye devam et. çıkar bir yerlerden.

lostpedia'da öyle bir şey görünmüyor. bence o bir daha çıkar ortaya.

bir de üstteki tireleri çoğalt, ilk cümlen kabak gibi görünüyor, spoiler olabilitesi mevcut.

işin ilginci kimse de "noldu bu kıza" demiyor. neyse bekleyelim bakalım.

@drink the stars,
düzelttim.

jacop, christian falan eve çıktı onlar heralde. aaronlu bir bölümde ortaya çıkar diye düşünüyorum.

sözlükte bir girdide bahsediyordu. bir ekran görüntüsü alınmış, sun ile jack'in babasının kulübedeki sahnesinden bi görüntü. izlerken hiç farketmemiştim ama arkada bir ara bir kadın silüeti beliriyor. kafasını falan oynatıyor. claire olabilir gibi geldi bana da. yazı dün yazılmıştı sözlüğe bakabilirsin.

lost'un usulü bu: bazı şeyleri gözden gizliyor, bölümler -yahut sezonlar- sonra çıkarıyor ortaya, 'aaa bu da vardı' dedirtiyor.

evet claire 6. sezonda çıkcak karşımıza. bu sezon hiç beklemeyin yani.

@dr cucu

sanırım şundan bahsediyorsun

lostpedia.wikia.com:509_sun_woman2.jpg

5.sezonda gözükmicekmiş,6.sezonda tekrar geri dönücek yani biz Claire'e nolduğunu falan öğrenicez herhalde,bi yerde öyle okumuştum.

yumusatmak mumkun degildir saniyorum, yalniz biraz seyrelsin istiyorsunuz gibi. lazer epilasyon kokten mi aliyor acaba hepsini.

benim arkadasim kollarina yaptirmisti, goril gibi geziyordu, simdi yine kollarinda cikiyor ama hafif azalmislar. saniyorum kac seans gittiginize bagli kokten cikmamasi.

biraz daginik yazdim kusura bakmayin. sinav sonrasi beyin got olmus durumda.

seyreltmek için bir kaç kez kökten alınması gerekir. lazer epilasyon ile tam da köse yapmadan kendinizi seyrelttirebilirsiniz. daha sonra kullandığınız jilete, traş makinesine bağlı olarak da yumuşar.

sakalın karakter değiştirebileceğinden emin değilim ama traş olurken sıkıntı çekiyorsanız, "shu" die bi ürün var. traştan önce sürüyorsunuz, yumuşatıyor sakalı. daha rahat bir kesim sağlıyor. bu da böyle bir bilgidir..

sevgili kardeşim, bunu iyi oku.

sakallarını yumuşatmanın tek yolu, sir ağda yapmandır. erkeksen, acıya dayanıklıysan, bu ucuz ve kolay yöntemi denemeni tavsiye ediyorum.

lazer epilasyon, kıl köklerine demir iyonları değdiği andan itibaren işlerliğini kaybeden bir uygulamadır. yani, araya lazer epilasyon attırmak, boşa para harcamaktan ibaret. sir ağda güzeldir, sir ağda candır.

peki traş makinası ile traş olsam bir etkisi olurmu?

anti aging ile ilgili olarak
(git: arsiv.sabah.com.tr) ve akabinde
(git: www.gnc.com.tr)

en iyi dedikleri krem bile gözle görülür bir etki sağlamıyor. aa 60 yaşında mısın 40 görünüyorsun etkisi asla yapmaz o kremler. para tuzağı sadece. ama tamamen geçersiz denemez de. sadece fazla ümit bağlayıp çok paralar dökmeye gerek yok. hücre yenileyici özellikli, nemlendiricili bir çok cilt ürünü işini görebilir annenizin.

memento tarzı dövme çok aşırı kaçar. en iyisi o an not almak. ufak bi kayıt cihazıyla aklınıza geleni kaydedip dinleyebilirsiniz. nottan daha kolay.

yatmadan önce içilen bir su bardağı taze sıkılmış havuç suyunun unutkanlığa iyi geldiğini duymuştum. defterle falan uğraşmazsın hem, kökten çözüm.

@holly

"götümden kan aldılar" diye dövme yaptıracağım bir şey söz konusu değil, gündelik şeylerden bahsediyorum. kayıt cihazına kaydetmek ile not defterine not etmek arasında teoride bir fark yok. zaten "alternatif bir şeyler var mı?" demek istedim sorumda. anlaşıldığını düşünüyorum.

@aklimdan

katı meyve sıkacağım yok.

ufak tefek hatırlatıcı şeyler yapabilirsin. Örnek: sabah çıkarken anahtarımı almayı unutmamak iin gece yatarken kapının önüne alakasız şeyler koyuyorum veya kapının kupbuna ayakkabımı takıyorumm geceden sabah çıkarken de vaziyeti görüp önce dumur oluyorum sonra neden öyle bişi yaptığımı hatırlayıp anahtarımı alıyorum.

ses kayıt cihazı olabilir mi? Unutmamak için de kıç cebinizde bulundurun, o zaten kendini size hatırlatır. Ama işe yararsa bana sövmek yok.

hatirlamaya odaklanirsan, unutmayi unutursun. onun disinda beslenmeyle ilgili bir durum olabilir.

zimbirti istiyorsan su var:
www.livescribe.com

Bi de şey olabilir, telefonda fotoğraf çekme özelliği varsa, aklınıza bir şey geldiğinde bir fotoğraf çekin. Kaldırım taşı, güvercin, zart zurt, ne olduğu önemli değil yeter ki size o aklınızdaki şeyi hatırlatsın....

doktora gittin mi?bence önemli sorun herşeyi bu kadar unutmak..

www.bitkisel-tedavi.com

gingko bloba işe yarıyor cidden. yaşlı insanlarda bile işe yaradıgına şahit oldum. hapı da var çayı da var onu kullanmayı deneyebilirsin. bi de sudoku çözebilirsin o da süper.

aslında burada ciddi bir hatırlama sorunundan bahsettim. kendini hatırlatacak bir şeyler aradım. fakat iletişim kuramadık sanırım bir kısmınızla. benim sorduğum şey, random şekilde titreyip, ara sıra ötüp kendini hatırlatan bir not defteri gibi bişilerdi. mesela bir kolye parçası var, o boynunuzda sabit, not defterinden uzaklaştığınızda ötmeye başlıyor geride bıraktın diye. bunun gibi bir şeyler sordum. ne saçma şeydir "kitap oku bu bir" falan. fotoğraf çekmek de not almakla aynı şey. fotoğrafa bakmayı hatırlasam bile neyi çağrıştırdığını anımsayamayacağım. hep gün içinde aklıma gelmesi gereken şeyleri zamanı geçtikten sonra fark edeceğim. telefon ajandası da hakeza. belirli bir saati olmadan yapmam/bakmam/ilgilenmem gereken şeyler için not defterinden farkı kalmıyor. soruma beklediğim cevabı alamadım kısacası, iyi ifade edemedim demek ki kendimi. zamanınızı harcadığım için üzgünüm. sanırım şu hapları deneyeceğim.

yukardan pofile tıkla orda yazdığın ismin sağında mavi çarpı işaretine tıkla ve onayla.

@edip
evet şimdi o dediğini yaptım bu yazdığımı yarın kimse görmemiş olcak öyle mi?

hesabını dondurursan gözükmez diye düşününoyorum.

zannımca kimse görmeyecek, tabi risk her zaman var. :)

kız arkadaşın varsa ve bir kız arattıysan büyük sorun. ama sağdaki çarpıya tıklarsan ya da oradan delete falan dersen görünmez.

o mavi çarpılara bakarak ancak kendi profilinizden silersiniz. yeni bir status yazdığınız arkadaşlarınızın news feed sekmesinde gözükecektir. onu değiştiremezsiniz.

status'unu değiştirdiğin zaman zönk diye senin news feed'ine ekleniyor ama diğerlerinde de aynı hızda göründüğünü pek sanmıyorum. Zira ~150 milyon üyesi olan bir sitede kısa sürede yapoılabilecek milyarlarca değişikliği hesaba katarsak anında tepki verebilme ihtimali de biraz zayıf gözüküyor.
tam emin değilim ama yaklaşık bi 2 saat rötar yaptığı bile oluyor sanırım..

bundan kesin emin olmak için hemen ulaşabileceğin bi arkadaşına facebook'unda senin yazdığın statusun görünüp görünmediğini de sorabilirsin..?

bol şans.. ;)

(bkz: everybody lies) şirket bütletenine uygun değil ama olsun

"unbeing dead isnt being alive" benim favorim.

ağaca çıkmak istiyorsan aya çıkmayı hedefle, konfiçyus (?!)

(bkz: ingilizcedeki en guzel cumle)

''dogmus olmaktan daha büyük bir lutuf tanımıyorum'' favorim !..

bunlar çok hosuma gidiyordu oynarken, özellikle Sun Tzu'nunkiler
en.wikiquote.org:_Total_War

oh for the company, born to the company,
live for the company until i die.

no pain, no gain...

"ask no questions and you'll be told no lies" bunu dickens amcam demiş.

"imagination will often carry us to worlds that never were, but without it we go nowhere..."

(bkz: carl sagan)

en.wikiquote.org şurdan çok sayıda bulabilirsin

I owe, I owe,
off to work I go..

"The most effective way to do it, is to do it." Amelia Earhart

Al burada 2600 tane falan var:

(bkz: hastası olunan sözler)

“If you want to build a ship, don't drum up people together to collect wood and don't assign them tasks and work, but rather teach them to long for the endless immensity of the sea”

St. Exupery

Ayrıca "citadel - kale"deki neredeyse bütün lafları, management kitaplarına da girmiştir.

burunda beyne giden hassas damarlar var. önce doktora git.
edit: panik de yapma. önlem olarak diyorum.
doktordan sonra da gerekiyosa 3-4 kat fazla para ver en streil yerde deldir burnunu eğer çok istiyosan.

bastirinca aciyor mu?
enfekte olmus olabilir. deldirdigin yer kikirdak, eger enfeksiyon varsa kemige yayilabilir, antibiyotik falan kullanman gerekir. bence de bir doktor gorsun.
iyilestikten sonra yine git deldir istiyorsan ama dogru duzgun temiz bi yere git, parasi neyse ver.

burun delmenin tabanca yöntemiyle yapılması zaten yanlış. oraya içi kancalı bir hızma takılması lazım pat diye küpe takar gibi delinmez zaten. ama şişmesi normal. sanırım dışarı çıktığı için içeride kalan kısım şişmeden dolayı kapanmıştır. hassas bir bölge olduğu için zorlamamanı öneririm. hızmayı çıkar ve doğal oksijen suları var eczanelerde onlarla günde bir kaç kez temizleyebilirsin. aynı yeri deldirmek için de biraz beklemekte yarar var. kadıköyde ise çağatay var dövmeci onun stüdyosunda piercing yapıyorlarsa orada deldir. ucuz olsun diye sağlığından olma.

bepanthene merhem sürüp sabaha kadar bekle. gecmezse sabah doktora git direk

atatürk'ün evi diyerek klişe bir tavsiye vereyim.
onun dışında(birkaç klise ve kuleler falan) aslına bakarsan gezecek pek birşey yok gibi gelmişti bize interrail yaparken ya da biz fena halde italyaya geçmek istiyorduk.
izmir gibi upuzun kordonu var,
şehir merkezi güzel, kızlar da avrupa ortalamasının baya üzerinde, ilgileniyorsan.
fırsatın olursa atinaya ve adalara geçmeye çalış derim ben.

çok fazla taklit ürün var. channel çantalar, gucci gözlükler falan öyle bir eğiliminiz varsa olabilir. orada bir liman gibi bir şey var orayı mutlaka girin görün derim zaten dikkatinizi çekecektir.

kavala kurabiyesiiii.... hatta al bana da getir:)

gittim geldim. yarin bir gun gidecek biri selanik diye arasa gorsun diye bazi notlar yazayim:

- sehirde taksi ucuz. o yuzden ulasim konusunda kasmaya gerek yok (sehir ici 3-4 euro civari tuttu, havalimani-sehir 15-20 euro). ote yandan havalimani-sehir arasi duzenli calisan otobusler var. 78 ve 78n numaralari. 78 ekspres hat, 78n yol uzerindeki her durakta duruyor ama ikisinin de rotasi ayni. durakta bilet gisesi var veya otobus icinden de bilet alabilirsiniz (mavi bilet otomat kutusu) (50 sent)

- muzeler: arkeoloji muzesi (sehrin simgesi beyaz kule'nin yakininda) guzel. arkeoloji muzesi'nin arkasinda bizans muzesi var ve o da guzel -istanbullular icin ayrica tanidik. bunun haricinde sinema muzesi, yahudi muzesi gibi nispeten ufak muzeler de var. vaktiniz, keyfiniz ve ilginiz olursa...

- yeme-icme: ogunler halinde ayiriyorum asagiya.
etrafta cok sayida pastane, borekci gorecekseniz. hatta izmirliler cogunun caminda yazan seyin (μπουγάτσα - bougatsa) boyozla ayni kelime olup olmadigini dusunebilirler. iceride bildigimiz boyoz degil borek var ama boyozla ayni dokme acma potansiyeline sahip, tadi da benzer olsa gerek. sehrin unlu pastanelerinden terkenlis (Τερκενλής)'in birkac subesi var. hepsi de cok guzel. gidip peynirli (evet adi boyle), kasarli (kaseri), ispanakli (spanako ile baslayan tum yiyecekler) borekler pideler cok guzel ve cok tanidik. jambonlu-kasarli bir kruvasanlari da var, o da ayrica guzel. tatlilari saymiyorum bile. bunlari kahvalti icin yazdim ama pastaneler gece gec saatlere kadar aciklar.

- selanikliler aksam yemegini (bana gore) gec saatte (9 gibi diyelim) yiyorlar. o yuzden gec bir ogle yemegi mantikli olabilir. bir tavsiyem yok, burnunuzun goturdugu yere gidin. domuzla sorununuz yoksa guzel gyros yapan spata diye bir yer var aristoleous meydaninda. arada iki kadeh de raki atayim diyorsaniz sagda solda yururken goreceginiz ufak bir ouzeri'ye girip bir iki meze ile ogle yemegini gecistirebilirsiniz.

- aksam icin gozunuze bir yer kestirin. bu kalamaria tarafindaki bir balik restorani olabilir veya ladadika tarafindaki bir ouzeri ya da rakidiko. disaridaki menuyu okuyun, cogunda ingilizce menu var ama yoksa bile eger yunanca okuyabiliyorsaniz (anlamak gerekmez, alfabesini biliyorsaniz) yemekler ve mezeler hakkinda bir fikriniz olur. patlicanli mezeler guzel, kefalotiri denen peyniri (kelime anlamiyla kelle peyniri / head cheese anlaminda) ben fetadan daha cok seviyorum, salatalar genelde cok guzel, tarama biraz abartilmis bir sey, cacik (susuz) bulunsun mutlaka, kabak kizartmasi deneyin, kalamar ve ahtapot izgaradan hic cekinmeden bol bol yiyin ve yemek uzerine de lokma, helva falan isteyin derim.

acikcasi yeme icme konusunda cok da tavsiyelik bir sey yok cunku cok ayni her sey turkiye ile. ben iyi bir istanbul meyhanesi kalitesinin selanikte girip ciktigim her yerden daha yukarida oldugunu dusunuyorum. tek tavsiyem siparsileriniz tek parca halinde vermeyip yeme hiziniza gore ayri ayri soyleyin. yoksa her seyi bir anda masaya yigarak isleri hizlandirmak gibi bir egilimleri var ve bu da benim gibi uzun raki icicileri uzebilecek bir sey.

csi:ny'da kullandıkları über teknolojik aletlerle ilgili makaleler olsun. "şu alet gerçekten var, şu teknolojiyi kullanarak şu şu işleri yapıyor." "bu alet var ama, tv'de gözüktüğü gibi değil aslında, tam olarak bunu yapıyor."

sonraa, seri katillerle ilgili dosyalar olsun; özellikle yakalandıktan sonra (varsa tabii öyle bir şey) psikolojik tahlilleri (çocukken annesi zorla yumurta beyazı yedirmiş, ondan böyle olmuş) olsun.

belirli olaylardaki suclularin genelinde bulunan ortak özellikler. mesela tecavüz suclularinin %68i 43 numara ayakkabi giyer. bu kadar absürd degil tabii ki ama acep ortak noktalari var midir, varsa nelerdir. bunlar olabilir mesela.

suç ve suçluları ortaya çıkarmada kullanılan teknikler,maddeler,aletler,vb. hakkında bilgi vermeyin,daha profesyonel ve tedbirli suçlular türemesin!

böyle bir dergi mi çıkarmayı düşünüyorsunuz?

-her ay gelmiş geçmiş en büyük suçlulardan bir tanesinin hayatı.
-eski zaman işkenceleri.

skplgl ' nin dediğine katılıyorum. amerikadaki csi dizilerinin suçlara etkisini anlatan bir yazı bulmuştum stumbleda, o yazıda bu diziler sayesinde suçluların nasıl akıllandığı anlatılıyordu. kısaca olmamalı böyle bir şey

hatta ben şu anda, aşırı dozda enjekte edince insanı öldüren ama kısa sürede tamamen vucüttaki bileşiklere ayrılan, bu yüzden otopside bulunamayan bir şey biliyorum. ben bile biliyorum düşün yani

suçluların beyin yapılarına düşünce biçimlerine değinilse mesela. ne bileyim yani suçlulara tü kaka demek yerine söylediklerine devranışlarına filan odaklanılsa.

İlginç yakalanma hikayeleri olabilir. Polsiye romanlardaki olaylara benzer yaşanmış davalar.
Elbette "sizden öyküler" gibi bir bölüm de olmalı.

Sevil Atasoy'un Hürriyet'te pazar günleri yazdığı yazılar tadında birkaç yazı güzel olurdu.

- teknoloji
- tarihte bugun
- psikiloji
- hukuk
gibi suca dair temel yaklasimlarin olacagi bolumlere ek olarak:
sucun nedenlerinin yanisira, sonrasindaki mevzulara da yaklasablirsiniz. ne bileyim, ' oncesi sonrasi' kosesi olur mesela, orda olayi anlatip sonra da ordaki kisi ve yakinlariyla roportaj yapip bugunlerini de sayfalara tasiyabilirsiniz.
bir de bazi suclar komuoyunu daha cok ilgilendiiyor, yani herkesin haberinin oldugu bir cinayet dosyasi mesela. sonrasinda hemen unutuluyor yani sonrasinda bir gelisme olsa bile insanlar yeni bir 3. sayfa haberiyle ilgilenmeye baslamis olabilir. misal boyle bir vakayi ay sonra ya da 3 ay sonra ya da dava karara baglaninca, yeni bulgular ogrenilince vs gibi kriterlerle izleyebilirsiniz. bu bolumun adi ' takipteyiz' gibi bi sey olabilir mesela.
sonra bir de sey aklima geldi. bilmem o tipo bir imkaniniz olur mu ama 'katilim kim' gibi bi bolum olabilir. kimin oldurdugu belli olmayan vakalarda, size basvurular, siz de arastirirsiniz vs.

polisiye bilmeceler olabilir. yani uc dort clue ile sak diye sucluyu bulabilme gibi.
bi de bazi kullanilan kimyalsallar evde nasil uretilir tarzinda bisi olabilir...
sonra sucsuzlarin psikolojisi de incelebilir.

mesela neden cok guzel bir kizin hirsizlik yapmayacagina inaniriz gibi...

Kontr-Kriminoloji ya da Kontradalet diye bir bölümü olsun.

Burada Uğur Mumcu cinayeti, Hrant Dink, Engin Çeber cinayeti gibi cinayetler ele alınsın. Süreç adım adım değerlendirilsin.

Devlet nasıl kanıtları çalı süpürgesiyle süpürdü, polisler nasıl Samastla fotoğraf çekildi, Engin Çeber'e işkence yapılan hapisanenin kamera kayıtları neden silindi, kullanılagelmiş işkence yöntemleri nelerdir, nası etkileri olur. 19 Aralık katliamında, devletin kullandığı kimyasal silahların etkisi nelerdi bilelim.

olacaksa bilimsel değil magazinsel olmalı.

böyle bi dergi çıkarsa bi şekilde benim haberim olsun. reklamı iyi yapılsın. sadece istanbul'da ankara'da satılmasın, küçük yerleşim yerlerinde de de bulunabilsin.

yoksa ben alıp okuyamadıktan sonra içine hayatın anlamını koysanız bi gram faidesi yok.

simdi, suclular xp kazanır denmıs de, magdurların kazanacagı experience ı nedne gormuyoruz ?

yazabilen varsa kisa agatha christie öyküsü yazsin

adli bilimler ve adli psikyatri dergisi var ama populer bi bakış açısıyla yapılamamış dergilere tıklarsanız konu başlıklarını bulabilirsiniz aşağıdaki linkte;
www.seckin.com.tr

ben şöyle bir örnek vereyim.
tecavüzcü tenor şahin öğüt'e "ığğğ iğrenç. ölsün o o.çocuğu hem de operacıymış" demek yerine, bunu yapmaya onu iten nedenleri, davranışlarını, yaşayış tarzını, aile hayatını irdelese.. ne güzel olurdu.

işledikleri suçlar anlatılırken sıradan anlatılmasın. yani "gitti, öldürdü, geldi" gibi değil de "şunu yaparken şunu düşünüyordu, o sırada birden panikledi ve böyle yaptı" tarzı.

istatistiksel bilgilere yer verilmeli. çeşitli suçların ve kurbanların istatistikleri olsun. coğrafyaya göre, suçun niteliğine göre, kurban seçilen kişilere göre istatistikler versin. suçların nasıl cezalandırıldığına yer versin.
hangi suçu işleyen nerde, ne kadar ceza almış gibi istatistikler de koyulabilir.
onun dışında, eğer yol göstermek gibi amaçlarınız olacaksa; suçların ne şekilde, nereye bildirilmesi gerektiği, bir suçluyla davalık olunduğunda nasıl yollar izlenmesi gerektiği gibi hukuki bilgiler verilebilir.
bi de hakkaten fazla bilimsel olursa ilgi görmeyebilir. magazinsel yanı olmalı. bazı suçluların ve ilginç suçların hikayeleri güzel okunuyor. suçlunun psikolojisi ve geçmişi anlatılırsa iyi olur. profiling denen olay ilginç bi de. onunla ilgili bilgi verebilir ya da hala çözülmemiş olan suçların failleriyle ilgili profiller hazırlayabilirsiniz.
potansiyel suçluya hitaben şeyler de yazılabilir. suç işlemeye meyilli, ne biliyim bişiyler çalmaya yatkın ya da taciz, tecavüz etme gibi istekler içinde olan bi insan naapmalıdır, nasıl bi yardım almalı ya da bu tip eğilimlerle nasıl savaşmalıdır gibi.

yeni harman'da turkiye'nin bitki ortusu diye bir harita verilmisti. nerede ne kadar uyusturucu kenevir filan bulundu, bunlari veriyordu. boyle seyler olabilir.
uyusturucu kullanimi ile ilgili istatistikler yararlari/zararlari suc ile ilgili bagintisi nedir? bunlardan bahsedilebilir.

bir de tarihteki enteresan suclardan bahsedilebilir, mesela zehirli bir yilanla oldurulen kurban gibi...

promosyonları olsun isterdim konuyla alakalı
öyle ama

suçtan sonrası da işlensin. yani ailesini katletmiş birinin akıbeti ne olmuş onu da bilelim. hapiste şişlenmiş mi, idam mı edilmiş, intihar mı etmiş. hangi suça ne kadar ceza verilmiş onlar da sunulsun. suçu öğrenelim ama cezayı da bilelim ne olmuş.

Sevl Atasoy olsun, hatta işi ona bırakın tamamen.

tv.de, sanırım Deşifre programındaydı, arada Arzugül pektaş adında bir psikiyatr açıklamalar yapardı vakalarla ilgili, bunun gibi bir psikayatrın yazılarına yer verilebilir. cinayet romalarıyle ilgili bölümler olabilir. dostoyevski üzerine araştımalar eleştirilere yer verilebilir.

toplumu bilinçlendirmeye yönelik yazılar görmek isterim ben mesela... Allah korusun, hepimizin başımıza böyle şeyler gelebilir. Bu olayları yaşayan insanlar suçluların yakalanması cezalarını çekmesi için neler yapabilirler? kimlerden, nelerden şüphelenmelidirler? vs. vs.

organize suçlara da yer verilsin. ne bileyim tayland'daki mafya gruplarından haberdar olalım. yeni hükümet mafyanın üzerine gidince öldürülen politikacıları öğrenelim. daha iyisi politika ve organize suçu dünya çapında haritalandırsın. atıyorum insan ticaretinin bilinen tüm ağları sergilensin. italya'da kopya üründen geçinen ve belediyesi dahil tüm şehri mafyanın elinde olan bi şehrin ve ilişkilerinin belgeselini izlemiştim natgeo da ordan geldi aklıma. malları satacak insanları afrikadan nasıl topladıkları, çinden nasıl sahte mallar yaptırdıkları, karaparayı nasıl akladıkları vs.
ayrıca pablo escobar quote ları olsun :)

suca maruz kalan masumlarin akibeti de incelenebilir. genelde bu hep atlanan yandir. suclu hakkinda bircok sey sunulurken atiyorum olen maktulun esi akrabalari neler yasamistir. yasadiklari bu vakanin sonucunda bu durumu atlatabilmisler midir, atlatmislarsa nasil atlatmislardir vs.

bir de sucu ve sucluyu ovmemeye onem verilmeli. bi ara discovery'de izledigim bir programda soylenen bir sey beni cok rahatsiz etmisti misal; "cok kurnazca ve ince eleyerek hazirladigi plana sadik kalmisti. kendine guvenini ve zekasiyla..." buradan sonrasini hatirlamiyorum. midem bulanmisti. sanki onun yaptigi seyi over gibi!

suc oncesi yapilanlar, ulkemizde ve diger ulkelerde suc oncesi seylerle alakali makaleler olabilir. benzer sekilde insanlarin suca maruz kalmamasi icin oneriler iceren yazilar yer alabilir.

bir konu daha geldi aklıma da, magdurların hakları, ya da kriminal incelemelerin proseduru, ya da hangi delil ne kadar surede toplanmalıdır/toplanabilir, sahihliğini korur, sahihtir vs bu gibi hukuki taraflarına da deginse super olurdu.

veya, standart işleyisin dısında inceleme sırasında baska bi olasılık geldi diyelim aklımıza bunun incelenmesini nasıl yapabiliriz ya da duzenlenen rapora ititraz gibi konular.

Herkese verdiği yanıtlardan ötürü teşekkür ederim. Konuyla ilgili özgün fikirleri olan varsa her zaman buraya yazabilir.

veet'in sprey şeklinde olanları vardı. marketlerin kozmetik reyonunda bulabilirsiniz.

hatta şurada linki de var. köpük olan sizin dediğiniz: www.veet.com.tr

Aktarlarda satılan Zırnık(bir diğer adıyla hamam tozu) denilen beyaz bir toz var bunu alıp suyla krem kıvamına getiriyorsun ve tüyleri yoketmek istediğin bölgeye sürerek, kuruduğu zaman spatula kullanmadan yıkıyorsun.Kokusu biraz kötüdür ki genelde tüm tüy dökücülerin kokusu kötüdür ve içinde bu genelde maddeyi ihtiva ederler ve fiyatı gayet uygundur ve her tüy dökücü olduğu gibi cildin duyarlıysa kullanmamanı tavsiye ederim.

@julliet sadece zırnınk (sodyum sülfür) değil çoğu metal sülfür tüy dökücü özelliğe sahiptir. Ben baryum sülfür kullandım, çok memnun kaldım. Şurada bir tarifi var.

(bkz: erkeklerin+koltukalti+killarini+alma+yontemleri/@okocha)

pek bir işe yaramadığını belirteyim. zaten bu tip ürünler sarışınlarda sadece işe yarıyor da, bu kremden de beter, ekstra işe yaramıyor.

istenmeyen tüylere bitkisel çözüm." bioder bu çok iyi haber"..

köpükler de aynı mantıkla işliyor. suyu tutunca gitmez. süngeri var. onunla ovalayarak temizliyorsunuz.