anne-baba-çocuk
isimlerinizi heceleri yer değiştirerek yazabilirsiniz meslea

anbaçonebacuk

gibi?

kendinize bir domain alın;
o domainde herhangi bir yere herhangi bir linki yönlendirebilme şansınız olsun.

atıyorum; www.gonion.com adresini satın alın. gonion.com/ailem adresini herhangi bir cloud olur, resim olur, youtube linki olur oraya yönlendirirsiniz.

sonra gonion.com/ailem adresinin qr kodunu alır; dövme yaptırırsınız.

ne oldu? bir taşla iki kuş.. 1 kere dövme yaptıracaksınız, ama 3-4 sene sonra o dövmenin ifade ettiği şeyi değiştirmek isterseniz; gonion.com/ailem linkini farklı bir adrese yönlendirirsiniz olur biter.

YA DA;
domain almadan; herhangi bir bit.ly tarzı linki (linkin kendisi değişmeden) yönlendiği adresi değiştirebiliyorsanız o da olur.

özet: qr kod yaptırın

www.creativefan.com

şöyle bir şey yaptırıyoruz biz. ada/su/sema ve ben. ıssız bir ada figürü, etrafında su ve yukarıda gökyüzü yani sema. ben de sivsisinek dövmesi ile bilindiğimden adanın üzerinde vızıldayan bir sivrisinek.

Fikirler için çok teşekkürler. Hepsini eşimle konuşacağız. QR kod fikri için ayrıca teşekkür ediyorum, en yakın hissettiğim o oldu. Gerçekten harika fikir.

rica ederim. ben kendim bizzat kullanıyorum, kan grubu, pasaport numarası, vatandaşlık bilgileri, vasiyetim vs olan bir linke bağlı. pasaportum, vasiyetim ya da farklı bir bilgim değiştiğinde linki değiştiriyorum.

aynı zamanda özgeçmişimde de var. qr code feeltheblanks.com/cvenglish'e gönderiyor. onun yönlendirmesi bir yandex.disk klasörüne. klasörün içine cvmi koyuyorum, böylece 3-4 sene önce bir x yerinde bıraktığım cv bile güncelliğini koruyor. ayrıca yandex klasörüne yönlendirme yaptığım için hosting/domain vs ile de her seferinde uğraşmıyorum.

herkeese sık sık olur

Evet çok oluyor, hatta yakın zamanda ben de sormak istiyordum. Bizim fark edemediğimiz bir şey bize o görüntüyü hatırlatıyor diye düşünüyorum. Benim genelde çok küçükken gördüğüm, bulunduğum ortamlar geliyor gözümün önüne. İlginç gerçekten.

Yav sana gene anı geliyormuş, ben bilmem kaç sene önce gördüğüm rüyalardan sahneler hatırlıyorum böyle alakasız bir anda. Kim bilir niye oluyor.

çağrışım denen şey tam olarak bu. illa köpek resmi görünce o köpek gelmiyor aklına, beyin bu kadar basit değil. bilinçaltının derinliklerinde senin farkında olmadığın bir çok veri birçok başka veriyi çağrıştırabiliyor.

"akla geliyor bazen rakıyla ankara"

bu sürekli olur bana. çok detaycı olabiliriz biz.

Evet elbette oluyor. Gözümüzün önüne gelen şey, farkında olmadığımız bir ayrıntı ile zihnimize kazınmış olabilir. Yine hatırlamanın gerçekleştiği an farkında olmadığımız bir ayrıntı o eski ayrıntıyla örtüşüp birden kafada böyle bir şimşek çakıyor olabilir. Mesel küçükken o balkonda boyama kitabını boyuyorken, o esnada yolda biri diğerine "Çevre Tiyatrosu neresi" diye sormuş olabilir, sorulan da "aha orası, önünde duruyo ne soruyosun" demiş olabilir. O diyalog o esnada dikkatini çekmiştir, kafanı kaldırıp tiyatroya bakmışsındır ve beyin fotoğrafı çekip bu verilerle birlikte depolamıştır. Şimdi fotoşokta renk seçerken küçük bir ayrıntı birden bu dosyayı açmış olabilir.

Beyin çok acayip çalışan bir mekanizma. Belki de bununla hiç alakası yoktur durumun. Sen işini yaparken beynin arka planda başka uygulamalarda geziyordur. Birden Facebook gibi "Bunu hatırlamak isteyebileceğini düşündük" diye çıkarıp önüne koymuş da olabilir.

Bana çok sık olur ama sıkıntılı olduğum, çaresiz hissettiğim zamanlarda ÇOK DAHA fazla olur. Belki beyin onları güzel/sakin/dingin/mutlu günler olarak görüyordur, özlem duyduğu veya umuda ihtiyacı olduğu için öyle anlarda daha çok ortaya çıkarıyordur.

Bir de bunun kısa vadeli olanlarını anlatayım. Arada bir telefona oyalanmalık yeni oyun yüklerim. O oyunu ilk oynadığımda etrafta kimin hangi cümlesini duyarsam duyayım beynimde mermer bloklara kazınır o cümleler. Sonraki her oynayışımda, üzerinden zaman bile geçmiş olsa, o cümleler kulaklarımda çınlar durur. Film repliği de olur, sepet sarkıtmış mahallenin bakkalına sipariş veren bir komşu da olur, fark etmez. Bak 2002 senesinde ben ortaokul ikinci sınıftayım, "iş teknik/eğitimi" adındaki o... derste hoca kilim dokuma ödevi vermiş. Biliyorsundur, çıtalardan bi tezgah yapılır, karşılıklı uçlar arasına çivi çakılıp aralarından ip geçirilir o iplere yün benzeri iplikler bağlanır halı yapılır. İşte ben o çok gerekli minyatür halımı yaparken, arkada Yedi Numara açıkmış. Vahit Emmi ile Zeliha Yenge yine çocuklarının olmamasından yakınıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam bir an Zeliha Yenge hamile diye ümitleniyorlar ama boş çıkıyor. O konuşma esnasında Vahit Emmi hayallerini anlatırken, "daamat adaylaruna dünyaaayu dar ederdüm!" diyor sesini incelte incelte. Sene 2018, üzerinden 16 yıl geçmiş, ama benim aklımdan hala çıkmadı bu. Soruyu okuyunca da direkt bunu hatırladım :)

1-2 santim fark normaldir eger saglak bir insansan. daha cok kullanilan kol sonucta yillar boyunca. biri gorunce bu ne lan mi diyor? o kadar mi absurd? boyle bir absurdluk hayatimda duymadim.

günlük hayatında sol kolunu kullanmıyorsan onu kullanmaya çalışır. spora ölçüme ilk gittiğimde adam "sol kolunuzda bir sakatlık mı oldu" diye sormuştu, çünkü hiç kas yok. dolu bir bardağı bir odadan diğer odaya bile taşımak zor benim için sol elimle. ama artık çabalıyorum en azından :/

31 i tek elle çekme. bazen sağ bazen de sol el ile hallet. şaka bir yana sağlak isen sağ kolunun daha fazla gelişmesi normal.

@1111: yok artik ciddi misin? O kadari da fazlaymis, nasil oldu ki oyle?

Bir ara kollarimin fotosunu koymayi dusunuyorum ama hangi pozisyonda cekeyim fotoyu karar veremedim :)

sol elimi hiç kullanmaıdm günlük hayatımda. zaten spor yapan biri de olmadım hiç. öyle kendiliğinden olmuş işte, şimdi güçlendirmeye çalışıyorum :D

park edebiliyorsunuz ama otopark ücreti bence pahalı. civardaki izpark'ları tercih edebilirsiniz.

dışarıdan aylık abone olup sürekli buraya parkeden arkadaşlarım var. oldukça da ucuz diyorlar. muhtemelen tek girişlik de alırlar.

Hava da çok güzel gidiyor, tam gezmelik:) Haftasonu hava durumuna bakın yine de. Böyle devam edecekse giy çıkarlık eşya almanız iyi olur, kalın giyinmeyi gerektirecek zamanlar da oluyor, kalınların fazla geldiği zamanlar da oluyor. Dün akşam üzeri kaban ve kazakla çıktım, pişman oldum, sıcak geldi.

Bi yazar arkadaş gezilecek yerlerle ilgili ayrıntılı döküm yapmış, satır satır incelemedim ama genel olarak yeterli görünüyor.
eksisozluk.com

bostanlı günbatımı iskelesinde sevdicekle güneş batırılır,şarap içilir. yaşları bilmiyorum ama biraz genç işi bir aktivite :)

konak asansöre çıkılır.izmir manzarası izlenilip bir hatıra fotoğrafı çekildikten sonra bir şeyler yenebilir.

araciniz olacaksa balıgi balıklıovada yiyin, un kurabiyesi almayı unutmayin.

izmire gelip şarap falan içmeyin. cumartesi akşam muhakkak kordonda falan bir meyhaneye gidin rakı balık veya mezelerle sazlı sözlü kopun. tektek iyidir mesela. gündüzleri mesela pazar günü kaynakler köyüne veya çiçekli köyüne gidin deli gibi bir kahvaltı yapın. sonra doğa yürüyüşü falan yapın. izmir şu sıralar çok soğuk fazla gezme şansınız yok. kızlarağasına pazar harici gidin veya kıbrıs şehitlerinde yürüyün çay kahve için. meyhaneden sonra gazi kadınlar sokağına yürüyerek gidin 90'lar vecihi gibi yerlerde iyice kopun anasını satayım.

Aracınız varsa şirinceye gidin şarap alın ordan efes i görün gitmediyseniz.
Sığacık ı gezin balık ekmek yiyin çayınızı için.
Kemeraltında balıkçılar yemek yiyebileceğiniz midyeleri sıcak gelir,turşu suyu satan bi seyyar var yakalarsanız turşu suyu için.Kahve falı bakan yerlerde kahve içmeyin berbat. Kemeraltını pazara bırakmayın.
Boyozu alsancak kıbrıs şehitleri caddesinde alsancak dostlar fırını var orada yiyebilirsiniz.Az yağlıdır ve içeriği çeşit çeşit boyoz var sabahları çok kalabalıktır öğlene doğru gidin.

izmir'e gitmedim, internetten görüp gidersem yaparım dediğim şeyleri buraya da atayım.
izmir bomba tatlısı
scontent-sea1-1.cdninstagram.com

www.instagram.com

boyoz
www.instagram.com

kumru, kokoreç ve lokma tatlısını da unutmamak gerek.

Araç varsa balık için güzelbahçe'ye gidebilirsiniz. İzmir'de güneş çok güzel batar. Günbatımını sahilde izledikten sonra balık halinin etrafında yer alan bir restoranda keyifle yemek yiyebilirsiniz.

Ayrıca tarihi mekanlara meraklıysanız Efes +1. Öyle üç beş kalıntının olduğu dandik bir yer değil kesinlikle.

alışverişiniz geldiyse, antik kuntik şeylere de meraklıysanız, pazar günleri halkapınarda bit pazarı kurulur. herkese hitap etmez tabi de belki merakınız vardır.

Oksijensiz bir ortamda bir nesneyi ısıtamazsın, zira ısı, yanma hareketinin sonucunda ortaya çıkan bir etki, yanma da, yanmaya neden olan kimyasalın oksijen atomuyla tepkimeye girmesiyle elde edilir.

@angelus'un "Oksijensiz bir ortamda bir nesneyi ısıtamazsın." ifadesi tamamen yanlış. Uzaydaki uyduların güneşe bakan tarafı ısınır. Uzayda oksijen yok. Isı sadece radyasyon yoluyla da yayılabilir. Oksijen olmadan yanma olayı gerçekleşmez. Bahsettiğin şartlarda madde hal değişimine uğrar. Tamamen buharlaşabilir.

dissendium +1. oksijensiz ortamda yanma olmaz ama ısıtamazsın demek tamamen yanlış bir durum. çok basit bir mantık kurarsak iki nesneyi oksijensiz ortamda birbirine hızlıca sürtsen yine ısınırlar. al sana friction welding:D

füzyon
mesela güneşin uzayda yanması

oksijen olmayan bi ortamdaki herhangi bir nesneyi fazlaca ısıtırsan önce sıvılaşır sonra da ortam basıncına bağlı olarak buharlaşır. ama bildiğin anlamda alev alıp yanmaya başlamaz.

Buca, Barış Mh.

Araba yoksa bana göre hepsi cırt ama hani illa bınlarda seçelim derseniz menemen çiğlimdoğrudan çöp, şehre gerçekten uzak buca yine idare eder

Buca olanlar belki ama bu fiyata zor

Çiğli uzak değil, izban ile karşıyaka 5 durak ( 15 dakika falan ), arabayla alsancak bostanlı vs 15 dakika falan hep. Araba yoksa zor ama o ayrı

izmir çok büyüyor ve çok değişiyor son 2-3 yıldır. artık "merkez" denilebilecek pek çok yer var. çiğli bu seçenekler arasında en makul olanlardan birisi. özellikle yeni binalardan ev alabilirseniz bence iyi bir seçenek. foça'ya denize gitmesi kolay. mavibahçe, kipa v.b. avm'lere oldukça yakın. bostanlı iskeleye otobüsler(ordan vapurla konak, alsancak, üçkuyular), izban (halkapınar aktarma ile metro hattı), bornova ve karşıyaka dolmuşları vesaire derken pek çok yere ulaşım oldukça kolay. bölge hastanesi'de çiğli'ye yapıldı ve gidenlerden oldukça olumlu yorumlar duyuyorum. kent hastanesi, ekol kbb v.b. hepsi çiğlide.

menemen ve ulukent tarafına taşmadan, çiğli'de bütçenize uygun ev buluyorsanız, bence yatırım açısındanda iyi.

kira getirisi için buca

çiğli izbana 10 dk yürüme mesafesi oturuyorum, izbanla aliağa tam 35 dk, menemen tam 15 dk, karşıyaka tam 10 dk, halkapınar metro aktarma durağı tam 23 dk, alsancak tam 30 dk, havaalanı tam 1 saat, çevreyolu dibinde, düz ayak yerleri çok güzel çiğli'nin emin olun. 5 yıl önceki haliyle bugün arasında çok fark var, daha da gelişecek büyük ihtimal.

çiğli rulez. bu arada buca metro güzergahını da araştırın. gelecekte o kısım da çok değerli olacak.

kutusunda sıfır ise kartuş da vardır içinde. kullanım kılavızı da vardır. nasıl bağlanıp kurulacağını anlatıyordur.

Kutuyu aç içinde birer tane içinde az mürekkep olan kartuş çıkar, yazıcıyı fişe tak usb kablosunu bağla ve yazılımını yükle, kendi yazılımını yüklemedne önce windows ile yazıcı eklemeyi dene, olursa gereksiz program yüklememiş olursun.

Hepsinden önce kartuşların bantlarını çıkarıp yazıcıya takmış olman lazım.

Sadece kabloları var maalesef, Klavuz ve kartuş olsa ona göre sorardım zaten.

@john bloor, eski Win7'de de yazıcı eklenir mi, bulur mu?

bulur
bulamazsa da yazıcının modelini arat
o driver i kur
kartus icin de aynı sekilde yazıcı modeli arat

kartuşların ağzı muhtemelen bantla kapalıdır açman gerekebilir.

YouTube a bak

Valla piyasa gerçekten felç durumda 45 ödeyen adam 15 de öder bence güzellik ile halledin çok acil lazım değilse.

senedin bir zaman aşım süresi var. yani vadesi geçtikten belli bir süre sonra artık işleme koyamıyorsun. süreyi bir avukata sormakta fayda var.

ben olsam şuna bakardım. bu adam gerçekten mi ödeyemiyor. yoksa bana olan borcunu ödemek önceliği mi değil. ev-araba alıp lüks-rahat bir hayat yaşıyor borcunu ödemiyorsa yasal olarak peşine düşerdim.

adam 45 bin ödedi ama yeni denet düzenlemeyip 60 binlik tek senet sizde mi kaldı ? adam biraz salakmış sanırım her neyse. bunu yapan adam ödeme gücü olsa ödeyebilirdi bence, demek durumu yok.

Guzellikle almaya bakın. İş senedi isleme koymaya giderse canınız sıkılır.

Bir toptanciya 80 bin borcum var, veya bir araba alicam, biraz para verip kalanada senin seneti vereyim mi diye bir sor.

senein vade tarihinden itibaren 3 yıl süresi var. bu süre kombiyo olarak kullanmak için gerekli süre. 3 yılı geçerse normal adi senet şelinde kullanabilirsiniz. Bu şekilde de kambiyo senedine göre daha zayıf bir evrak haline geliyor yani. Kabaca vade tarihinden itibaren ilk 3 yıl kambiyo senedi sonraki 7 yıl adi senet olarak icraya verebilirsiniz. 10 yıl geçince de alacak zamanaşımına uğruyor. Benim tavsiyem ciddi bir işlem yaparsanız ödeyecektir. Bir avukata verin tamamına icra takibi açsın ama siz sadece 15 bini tahsil edin. Tamamına açmazsanızitiraz ve bir takım konularda sıkınjtı olabilir.

teşekkür ederim cevaplar için

benzin en mantıklısı. permatikle de kazırsınız.

Aseton veya etil alkol kullanabilirsiniz.

benzin yerine gaz yağı koysam kurtarmaz mı? benzin pahalı, aseton aşırı pahalı, etil alkol de arayıp bulmak lazım.

nerede oturduğunuza bağlı olarak ulaşabileceğiniz korular olabilir. bu havalarda ilaç gibi gelir. Emirgan, Beykoz, Mihrabat, Yıldız parkı, Fethi Paşa vs.

Çengelköy'den boğaz hattına binerek kıyı şeridini bir akbil basarak boğaz turu güzel olur :) Arada inersiniz. Mesela Bebek, Kanlıca'da yoğurt, Arnavutköy'de İbb'nin sosyal tesislerinde yemek ve Arnavutköy'ün sokakları, dinlene dinlene gezin..

Eğer dini mekanlara ve şahsiyetlere ilgisi varsa(Eyüp Sultan'ı beğendiği için söylüyorum) Üsküdar'da Aziz Mahmut Hüdayi Türbesi, Valide-i Atik Cami.. Beşiktaş'ta Ortaköy ve Yahya Efendi Türbesi(Burada bol bol kedi seversiniz)

şimdilik bu kadar aklıma gelirse yazarım yine :)

boğaz turları yapan teknelerle gezdirin.

Çevirmeyi denedin mi?

convertio.co

Son müzakereci;
This video is corrupted or not uploaded completely
hatası veriyor.

vlc media player ile dinleyebilirsiniz. videolan.org

@rucka adam öldürmekle hakareti bir mi tutuyorsun benim demek istediğim öyle bişey varsa zaten yoğunluktan kimse davaya bakamaz ki. Ögrendikten sonra 6 ay derken ne zaman öğrendiğini nasıl kanıtlıyor ki. Bence 6 aysa hakaretten sonraki süredir o.

Adam hakaret davasi acmak icin neden 12 sene beklesin? Belli ki ogrenilen sure onemli.

@baldır iyi de güzel kardeşim geç öğrendiğini nasıl kanıtlıyor bu şahıs. Üstteki arkadasa da aynısıni sordum yanitlamadi

DAVA ZAMANAŞIMI - TCK 66. Md.

Madde 66 - (1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;

a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,

b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,

c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,

d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,

e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,
Geçmesiyle düşer.

@rucka 5 senede bu işin hakareti nasıl kalıyor anlamış değilim. 5 sene önce hakaret olan bişey şuan hakaret olmayabilir. Örnek olarak Fethullah Gülene 5 sene önce sövmekle şimdi sövmek aynı mı. Benim aklıma yatmadı hakarete dava açmak için bu kadar uzun süre hakkı olması.

Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret hariç şikayet süresi 6 ay. 6 ay içinde şikayet etmezse geçmiş olsun. Dava açıldıktan sonra da 8 sene içinde hüküm kurulamazsa dava düşüyor.
Madımak olayında da 20 sene içinde hüküm verilemediği için dava düşmüştü ya dava zamanaşımı onu ifade ediyor.

Zamanaşımı süresi suç teşkil eden fiilin bittiği andan itibaren başlar. Kişilerin bu şekilde ifadeye çağırılmalari hukuka ve kanuna aykırı oluyor çoğu zaman. Zaten hakaretten değil de anayasal düzene karşı suçlardan falan çağırılıyorlar. Sonucunda da bir şey çıkmıyor. İnsanların bunları görüp otosansur yapmasını hedefliyorlar. Literatürde soğutma etkisi olarak geçiyor ya da chilling effect diyorlar.

Şikayet için sure de zamanaşımını geçmemek üzere fiili ve faili öğrendiği tarihten itibaren başlar.

Gunduz sicak olur kamaralar, ama camlar (genelde bas kamarasinda olur) acik olunca o kadar dayanilmaz olmaz. ozellikle usttekini acarsan icerdeki sicak hava ucacaktir ve teknenin ustu ne sicakliktaysa icerisi de yaklasik o kadar olacaktir. Zaten gunduz kamarada zaman gecirmeye gerek yok. Gece ise cok keyifli olur, cok guzel uyunur.

Tekne gece dalgaya acik yere demirlenir ise sallanir. O nedenle koy iclerine, trafigin cok olmadigi sakin yerlere demirlenirse cok tatli bir sallanti olacaktir ama giderkenki kadar olmaz. Tabi burada hava durumu da onemli. Eger egede demirleyecekseniz uygun koy bulmak kolay, hava da guzel olursa karada yatmaktan farkli olmaz.

Yaninizda bulanti hapi olsun. Hava kotu olursa gece olmasada gunduz mide bulantisi olabilir. Tekne yol yaparken icinde zaman gecirmeyin, iste o zaman mide bulantisi olur. Tekne icindeyken gozler sallantiyi bulamiyor, ama ic kulak sivisi sallaniyor, beyin gelen tutarsiz sinyalleri isleyemedigi icin mide bulantisi oluyor. Eger yol yaparken mide bulantisi olacak gibi olursa ufka dogru bakin, boylece gozler de beyne sallaniyoruz sinyali gonderecektir. Bu durum arabada da olur, soforun midesi bulanmazken (cunku hep yola bakiyor), yolcularin bulanir.

Tekne gezisinden keyif alanlar olacaktir, almayanlar da olur. Tekne cok buyuk degil ise elbette otel kadar konforlu olmaz, kamp yapmak gibi dusunun. Teknede bol bol islak mendil, agri kesici, yanik kremi, tuvalet kagidi olsun. Tuvalet kagidini asla tuvalete atmayin, tekne turu felakete doner. Guvenlik kurallarini asla atlamayin, isler ters giderse sandiginizdan daha tehlikeli olur. Eger tekne eski ise icinde bazilarini rahatsiz edecek ahsap kokusu olur, bazi eski teknelerde mazot kokusu olur buna dikkat edin, tekneyi onceden kontrol edin ki koku yolda rahatsiz edecek boyutta olmasin.

(Bu dediklerim 8-15 metre arasi ozel tekneler icin, guletlerde durum ne pek bilmiyorum)

1 hafta mavi tura katıldım,bir gece kamarada yatmadım.Güverte muhteşem olur.Gece yıldızları seyredip sessizliği dinlersin.Teknede 220 volt ve ışıklandırma olayını öğren.Buna göre power bank ve kitap okumak için özel ışık al derim.palet gözlük 3 şort ve 3 tişört yeter.

ben yelkenlide 9 gün geçirdim.
kamaralarda default olarak 1 pervane var içeriye üflüyordu.
çok sıcak olduğunda onu açıyorduk ama çok da sıcak olmuyordu açıkcası.
zaten gece 1-2 gibi kamaraya girip sabah 9-10 da çıkıyor ve bir daha girmiyorduk.
tekne hareket halindeyken zaten hiç sıkıntı olmuyor.
camını açınca püfür püfür esiyor.
gece de tekne hafif hafif sallanıyo çok tatlı uyunuyor...
tekne tutması varsa onu bilemiycem ama bana çok iyi gelmişti.
9 gün sonunda karaya çıkınca aydan gelen astronot gibi olabiliyorsun ilk birkaç gün=)

teknenin altı üstünden daha az sallanır. zaten alkollü de olursun uyur gidersin. tekne kiralamada püf noktası alkol. yiyeceğini getirirsin ama alkolü tekneden satarlarsa olmaz. pazarlığınızı buna göre yapın. biz alkolümüzü de getiriyoruz diyin. yemeklerin pişirilmesi servisi ve yıkanması onlara ait oluyor.adamlara arada bir jest yapınmasanıza davet edin rakı falan. ayrıca bu gezinin günün bir kısmını balık avına ayırın. teknede yeterli olta ve yem olmasına dikkat edin. bir saatinizi ayırarak bir kaç günlük yemeğinizi çıkarabilirsiniz.

"Evlendigimizden beri maas karti bende"
"Tabii esimin bilmedigi bazi borclar vardi"
böyle kafalarda adamlarla nası evleniyor kadınlar anlamıyorum. hem eşinizden gizli saklı iş çeviriyorsunuz hem de kadın çalıştığı maaşı sizin avuçlarınıza bırakıyor akıl alır gibi değil. verin eşinize bir yıl da o yönetsin ekonomiyi bakalım neler olacak. neyse çocuğunuz da olmuş mutluluklar.

Bilmedigi borclar kumar borcu, pavyon borcu degil. Eksiye dustugumuz zamanlarda olusan borclar. O strese girmesin diye soylemedim. Stresini kendim cektim, sonra da temizledim.

Bizim evde ben bakiyorum para islerine, hanim tutumlu degil okadar.

Sizin de aklınızda bu fikir vardıysa neden onun söylemesi ağrınıza gitti anlamıyorum. Sonuçta o sizin eşiniz, size en yakın insan. Sizin, çocuğunuzun, ailenizin iyiliğinizi düşünerek böyle bir şey teklif etmiş. Umarım sırf ağrınıza gitti diye teklifi geri çevirmeyi düşünmüyorsunuz?

Ben cok abartiyorum ya @veritaslibertas. Marketteb 30-40 tl tutacak bir sey istiyor. Ben 200-300 ile cikiyorum :D

Mesela canim da steak cekti diyor ama cani cekse bile o almaz. Ben caktirmadan alip geliyorum. Al sana durduk yere 150-200 tl.

Yemeye cok duskunum ben. O cani cekse bile o oarayi vermez iste. Biz giyime falan oara harcamiyiruz ama yeme icme ve gezmeye cok harciyiruz. Ama artik tutumlu olmak lazim diyor. Ben de sana uyuyirum diyor.

ne kadar çelişkili bi insanınız ya. siz teklif edecekken kadın etmiş aa ben kılıbık mıyım moduna girmişsiniz. valla tebrik ediyorum sizi.

dışarıda arkadaşlarına çay bile ısmarlamayan erkekler demek ki bundan oluyormuş:).

@rivulet, yok geri cevirmeyecegim.

Ama ayin uc farkli gununde (farkli tarihte bana bir maas, baska bir tarihte bana bir maas daha, ayin ortasinda da onun maas yatiyor) gelen maaslarimizla birden fazla yere farkli tarihlerde yapilacak odemeyi bir organize etsin bakalim. İlk ayda pes edecek bence :)

@suradaniki, valla o vardi benim de aklimda :)

Neyse hanimdan harclikla gezmeyi deneyecegim artik. Yoksa cok harcadigimi inkar etmeyecegim.

@evrenos belki de sizi utandıracak, çocuk gibi güçlü bir motivasyon olunca annelerden her şey beklenir :)

valla bizde de evin tüm mali işleri bende. kadın tarafıyım. çünkü eşim baya savurgan. ilk zamanlarda çok karışmıyordum. ama kendisi son paramızla samuray kılıcı alan bir insan :') baktık olmuyor kartına el koymama karar verdik :) o da para biriktiğinden durumdan şikayetçi değil.

bunun güçlü hissetmekle ya da gücü kaybetmekle hiçbir alakası yok. ömrünüzü birlikte geçireceksiniz. en iyi, en mantıklı şekilde nasıl para yönetilecekse bunu becerebilen yapmalı. bi de bebeğiniz var, o kadar ani durumlarda birden paraya ihtiyaç duyuyor ki insan. para biriktirebilmek çok önemli bu yüzden.

bizim evde kasa annemdir. ek olarak fatura, taksit, kredi kartı ödemelerini ben de takip ederim. babam bize göre savurgan. para biriktiremiyor. o yüzden mali işlerin yönetimini devraldık :)

Paraya bağlı, 2000 için kasa olabilir ama 200 000 için kasa kim kazaniyorsa o olmalı.

kasa hanımdır bende de 18 yıldır. her şey de onun üstünedir. kafam rahat. normal gelirimle beraber harcar yer içeriz. ama mesleğim icabı arada bir 10 bin tl ve üzeri gelen paralar oluyor rekor 140 bin. bu paraların tamamı hanıma verilir bizde. gider kredi kartlarını kapatır, ev veya araba kredisi varsa onları bitirir, evde önemli tadilatlar yapılır, 2 çocuğun özel okul paraları peşin peşin yatar. artarsa hemen yurtdışı programı yapar, gider vize lazımsa uzatır, otel uçak biletlerini alır. kafam rahat. pırıl pırıl. her akşam eve geldiğimde rakım hazır hanımın enfes mezeleri masaya dizilidir.

Once kenara at sonra kalanini harca metodunu denediniz mi?
duzenli ve yeterli gelir varsa para biriktirmek cok zor degil.

kadını erkeği yok bu işin, mali işleri evde tutumlu olana emanet etmek gerekiyor.

bi erkek olarak soyluyorum, bu ev ekonomisi isini karima biraktigim gunden beri kafam rahat, birikim de yapabiliyoruz artik. bi sekilde cekip ceviriyo, ben tek oldugumda maasi yer bitirirdim, simdi uc kisiyiz, hesapta para arta kaliyor.

araçı park etmemişsiniz terk etmişsiniz. özel bir park alanında değil de kamuya açık bir alanda sahibinin arayıp sormadığı ve yine sahibinin araç çekildikten yaklaşık 50 gün sonra haberinin olduğu bir aracın asıl orada devamlı olarak kalması tuhaf değil mi?

itiraz ederseniz ve adam dava acarsa, davayi kaybetmeniz halinde borcunuza ek olarak bir de icra inkar tazminati odersiniz haberiniz olsun. o nedenle avukata danismanizda fayda var.

yeddiemin depolarının asıl kuruluş gayesi orada malların kirasını almak veya güvende tutmak değildir. kira borcu malın değerini aşsın diye bekletip kira borcuna karşılık mala sahip olmaktır. şu durumda depo sahibin yaptığı tamamen hukuksal bir durum. bunun yerine şartları oluştuysa aracınızın kaldırılma sebebini bulup, haksız yere kaldırılması nedeniyle uğramış olduğunuz zararı tazmin etmek. veya kaldırma işlemini iptal ettirip aracınızı geri almak.

hukuki olarak pek bir itiraz hakkın yok şu an için. kötü niyet diyemezsin çünkü 50. günde durumdan haberin olmuş. ve günlük kiranın yaklaşık ne kadar olduğunu biliyormuşsun.

icra takibine herhangi bir sebep göstermeden de itiraz edebilirsin. geçici olarak icra süreci durur ve karşı taraf sana dava açar. davayı da kazanır aradaki gün farkı ve avukatlık masraflarını da alır senden.

bu arada o araç gerçek piyasası 10 bin lira ise ihalede 6-7 bin edecek. senin borcun 10-15 binlere dayanırsa bir de aradaki fark için başka malların üzerinden haciz işlemi uygulanır.

Dönünce tecrübelerini paylaş. Bende düşünüyorum

bi insan neden kamboçyaya gider ya aklım almıyor asfdsaf
dilinde damağında çatlak yara vs varsa oradan bulaşır. ağzına girdiyse yutma ihtimalin yüksek ondan.

Hindistan icin de ayni seyler soylenir.
Ben orada yasarken 1 ay boyunca icme suyuyla dis fircaladim. Sonra normal suyla fircalamaya basladim ama asla asla yutmadim. Cok dikkat ettim hatta. Agzimda yara mara da yoktu.

Dus alirken de normal suyla dus aldim tabi, agzimi kitleyerek filan su girmesin diye :D

Soyle diyim, bi kez icme suyu kalmadi diye suyu kaynattim, bayaaaaa kaynattim. Soguttum filan. Ictim. 3 gun circir :/

çok ama çok pis bir memleket. halkın yarısı ağzında maske ile geziyor. altyapı sıfırın altında.bir kaç gün için gitmiştim ama ilk gün geri döndüm. dişlerini pet su ile fırçala, duş alırken ağzına gözüne kaçırma.

@kuehles, cırcır hiç önemli değil. Hepatit falan esas korkum

Keşke bu cevapları ben gitmeden, kaç gün kalayım diye sorduğumda verseydiniz hahah :)) Cevaplar için teşekkürler

(bkz: john goodman)

paul giamatti
www.imdb.com

james gandolfini?

bu arada ben keli görmedim.

richard dreyfuss olabilir mi?
www.imdb.com

Ben de Paul Giamatti diyorum.

Evet yaaa paul giamatti
Nasıl da unuttum. Çok teşekkürler. Hemen başlayayım izlemeye.

The man from earth, kanser değildi.

o değil onu da izledim.

www.imdb.com ?

işte budur. Barbarların istilası.

15-20 yaş aralığındaki ergenler ve bunlara bağlı aileleri.

Beni de yaz.
Ergen değilim ayrıca

Arada bi çok olmamak kaydıyla bende yiyorum

ben severek yiyorum burger king'i ama mcdonalds'ı yıllardır yemiyodum sadece bu yaz avrupa gezimde ucuz ve her yerde var diye yedim. Burger king'den iğrenmiyorum aksine çoğu burgerine bayılıyorum. Ha butik burgercıları da severim oralardan da çok yerim ama burger king yemem yeaa demem. Gerçi öyle çok sık yediğim söylenemez şu aralar ama öncesinde ayda 2 3 kez hatta bazen daha sık yediğim oluyordu

Burger yemiyorum buralardan ama zaten et yemiyorum ben. Bunun dışında McDonald's milkshake konusunda iyiydi bence. Artık bıraktım tatlıyı ama geçen yaza kadar alıp içerdim arada. Bir de soğan halkası aldığım olurdu eskiden ama o da yılda bir kez falan en fazla.

ayda en az 2 kere yiyorum

1 yildan fazladir yemiyorum..ögrencilerin ucuz diye tercih ettiklerini dusunuyorum

ben de yemiyorum ama 8 ve 16 yaşlarındaki çocuklarım için giriyoruz mecburen.

Mesela biri amcam.
Çok sever uzun süre yemeyince özler.

Benim gözlemlediğim genelde çocuğu olan tayfa gidiyor oraya sanırım hem fiyat düşük hem de çocukların ilgisini çektiği için oraya yöneliyorlar.
Bir de liseli grubuna giren insanlar yoğun o da bütçeyle ilgili sanıyorum.

dönem dönem haftada 1 dönem dönem 2-3 ayda 1 yiyorum ama yediğim şey sadece hamburger oluyor. gidiyorum en düzgün burgeri neyse onu yiyorum yani.

ayda bir gibi bir oranda yerim. beğenmeyeni anlarım ama dışarıda yemek yemeye sıcak bakıp ne diye tiksinirler aklım almıyor.

quarter pounder'a bakıp 'kayış gibi' diyen insan ya hamburgeri bilmiyor ya da hiç dayak yememiş.

bir de fiyat anlamında bunlarla başa çıkabilen butik burgerci nerede var, çok merak ediyorum.

mc donalds never again... asla bir daha yemem.. yahu son siparişimde hamburgerleri kağıda sarmadan laps diye koymuslar kutuya :(

Burger ise efendi adam.

Pislik olduğunu bilerek oburluk amaçlı gömüyorum. Sigaranın kanser ettiğini bilen ama devam eden adamlar gibiyim.
Mcdonaldsın kahvaltı muffinlerini seviyorum, sabah açken kahveyle birlikte sıcak sıcak off. Burger King her türlü gidiyor, soğan halkası da güzel.

Bizim yan komşu her gün yiyor, onun siparişi yanlışlıkla her gün önce bizim kapıya getiriyorlar oradan biliyorum. Hep de Mcdonalds söylüyor, Burger King hiç görmedim. Bir kere de künefe gelmişti gece 12'de, onu almayarak hata mı yaptık hala emin değilim asadasd.

@neferkitty

ayşe hanım siz misiniz? kusura bakmayın yanlıslık ıcın

uzun zamandir yemiyorum. 4-5 sene olmustur

daha bugün yedim.gayette memnunum.bursada iskendercilerin çoğuna at eti satıldığı ortaya çıkmıştı,dışarda hangi hijyenden bahsediyoruz.

Nijerya şirketi bu değil mi?

yok öyle bir şey değil.

bana mantıklı gelmedi, terimlere de aşina değilim ama biraz araştırma yapınca size bankanızdan kredi açtırıp bu krediyi onlara göndermenizi istiyorlar şeklinde anladım ben. çok saçma geldi, size yatırım yapmak için neden paranızın olduğu ya da kredi alabileceğiniz bilgisine erişmek istesinler ki? bunun için farklı yöntemler var diye biliyorum, bankadan alınan referans bilgileri vb bu şekilde olmaz diye düşünüyorum.

yanılıyor olabilirim ama burada bir şeyler yerine oturmuyor bence. metinde bir sürü yazım hatası var, bir milyar euro gibi bir rakamdan söz edilmiş (korkunç bir rakam) ve bu soru ekşiduyuru'da soruluyor.

Buna benzer sadece yurtdışında ihaleye katılırken, banka referans mektubu gibi belgeler aldık. Ama ekteki 1 milyar euro saçma ve abartı bir rakam. Bir de madem bu ciddi, avukatınız ve finans müdürünüz falan yok mu, gidin bankayla görüşün direkt.

Arkadaşlar rakamda saçmalık yok. İş hacmi yaklaşık 10 yılda muhtemel rakamlar. Böyle devasa işlerin avulatı yok mu var. Ama o da maalesef benim. Fakat bu avukatlık bir iş değil. Banka müdürü ve uluslararı uzman arkadaşlarla örüştüm sizden sonra. Hiç bir bağlayıcılığı olmayan sadece bankanın kişi hakkında görüşüymüş.

1 milyar euro...

(git: www.youtube.com )

üzgünüz ülkenizde kullanıma sunmadı diyor?

vpn kullanıyorsan kapatıp dene.

tüketici mahkemesine başvuru sınırı 3600 tl nin üzerinde. Hakem heyetine başvurmanız gerekiyor.

Ground doğru söylemiş +1

Kaymakamliga gidiyosun. Tuketici hakem heyeti var oraya basvuruyorsun. Oturdugun yerdeki kaykamliga gidebilirsin

dostum selamlar,

3.480 TL altındaki parasal değere sahip ayıplı mal için tüketici hakem heyetine başvurabilirsin.

başvuru dilekçesinde;

- malın özellikleri,
- nereden ve hangi bedelle alındığı,
- sorun,
- satıcıya başvurulduğunda onların nasıl tepki verdiği,
- sizin beklentiniz

bilgileri yer almalıdır..

ilçe kaymakamlıklarında yer alan tüketici hakem heyetine başvurabilirsiniz..

vermek zorunda. illa vermezse noterden ihtar çekerek talep edin.

kendi isteğinle ayrılırsan tabi ki alamazsın. mobbing i kanıtlaman lazım. iş, davalık olursa 2 sene sürer

Haklı sebeple istifa etmeniz ve bu sebebi de ispatlamanız gerekir. Konuşun belki de halledilebilir.

sgk ya maaşımın altında tutarda sigortamın yattığını şikayet etsem peki çünkü burda öyle bi duyuru görmüştüm ben.

alabilirsiniz. mobbing ispatı zor bir şey gerek de yok. sigortanızın asgariden yattığı gerekçesiyle şikayette bulunacağınızı söyleyebilirsiniz muhtemelen anlaşma yolunu seçerler. eğer seçmezlerse iş akdinizi ihtarname çekerek haklı nedenle feshedip tazminatınızı alabilirsiniz.

her türlü delille ispat edebilirsiniz asgariden yattığını, banka kayıtları olabilir, elden ödemeye dair makbuzlar olabilir hiç bir şey yoksa tanık olabilir.

Asgari maaş gösterip misal 3000 TL alıyorsan veya bu gibi bir durumun varsa haklı fesih nedenidir, fakat mahkemeye verip ıspat etmen istenir. Bu noktada bir şahit bile işini görür (aynı şirkett bir dönemde çalışan biri olabilir seninle) Avukata gidersen zaten o herşeyi ayarlayacaktır.
SGK ya şikayette bulunursan süreç uzun sürer ama sonunda sağlam öperler firmayı.
Bununla birlikte tahminimce izin vb haklarınıda tam vermiyorlardır, mesaiyaptırıp ödemiyor olabilirler. Bunların hepsini dava konusu yapabilirsin.
Sahada görevliysen masabaşı işin yoksa alacağın para dahada artar.
Her türlü kazanırsın.

yasadigim sureci anlatayim.

sgk'ya ihbar ettim. iki mufettis geldi. teker teker ne kadar maas aldigimizi sordu ve tutanak tutup imzalatti. bu esnada bir kac arkadasi ajite ederek gercek maaslarini soylemesini sagladim.

sonra sgk'ya gittim ve tutanaklarin birer kopyasini aldim. bunu normalde yapmiyorlarmis ama bana denk geldi.

isi biraktigimi soylemedim. avukatima gittim ve hemen daha surecine girdim. bu noktada tutanaklari alamazsaniz mahkeme kanaliyla istenmesini saglayabilirsiniz. bunun disinda is yerinden 1 2 tanik ayarlayabilirsiniz. ben iki tanik ayarlamistim hakim sadece birini dinledi. bu arada tanigin isyerinden olmasi zorunlulugu yok, esiniz, yakin bir arkadasiniz da taniklik edebilir.

bilirkisi sureci var bir de. gercek maasiniz uzerinden calistiginiz sure boyunca kullanmadiginiz izinler, fazla mesailer (gunde iki kez 15dklik mola verildigini bu vesileyle ogrenmistim) molalar ve ogle aralari, resmi tatilde calisip calisilmadigi vb. seyleri de hesaplayip tazminat bedelini cikartiyorlar.

benim davam 11 ay sonra karara baglanmisti. artik eskisi kadar uzun surmuyor.

hakkinizi birakmayin!

1. Ankara Ayrancı antika pazarı var mesela ayda bir kurulur, ama bu antika ağırlıklıdır, Almanya'nın trödelmarkt/flohmark piyasasına nazaran pahalıdır ve bu tür pazarlar TR çapında münferittir.
2. Olay siyaset ise bizim insanımız o pazarda satılan kitaptan müzik cd sinden tut da kıyafete kadar geniş yelpazede siyaset yapacak argümanı rahatlıkla bulabilir.
3. Bu kültürün gelişmemiş olmasında Almanya kadar tüketim toplumu olamamamızın da katkısı vardır, yani biraz da ekonomik koşullar. Bu farklılık kendini Almanya'da belli günler kapı önüne çıkarılan 2.el eşyalarda kendini daha çok belli eder, TR de çıkmaz pek öyle hala kullanışlılığı olan kaliteli eşyalar.

kitap için sahaf olayı var zaten bizde yerleşik. 2. el giysi filan da tek tük var.
bunun dışında bizde kültürel olarak, başkasının eşyasını kullanmak (parayla alıp) çok sevimli görülen bir şey değil. birinin ihtiyacı vardır, yardım edilir, kültürümüzde o var. para için bunun ticaretini yapmak yok.
siyasetten tamamiyle uzak organizasyon--bu artık uzun bir süre mümkün değil. her etkinliğin siyasi bir karşılığı var.

Niye ama+1
Bizde ikinci el alıp daha az ödeyeyim değil de, üstüne biraz daha ekleyip sıfırını alayım mantığı var. Fazlasıyla kişisel bir yorum olabilir ama bir de başkasının kullandığı eşyanın kuru temizleme görse de yeteri kadar temiz olmayacağı gibi bir algı da var, bu konuda pimpirikli bir milletiz bence. Ayrıca, gördüğüm kadarıyla bizdeki bit pazarlarında eski olanı ucuza satayım değil de antika/vintage/nadir sıfatlarıyla pahalıya satayım mantığı var. İşin kaynaşma yönüne geleceksek; normal halk pazarı insanları ne kadar bir araya getirip kaynaştırıyorsa, bit pazarı da o kadarını yapar. Feriköy'de pazar günü bit pazarı kuruluyor, gözlemlemek için gidebilirsiniz.

Var ama anlasilan sen bilmiyorsun

Hem niye ama'nın dediği durum var, hem de 80'lerden sonra azalan bir ortadirek sınıfında bu kültür oluşamaz. Örneğin, bir şey bir kere alınır ve hayvan gibi alınır. O şey de çulu çıkıp kullanılamayacak gale gelene kadar kullanılır. Tüketim toplumu olmamız 20-30 yıl öncesine dayanıyor; ondan öncesi eşyaların suyunun çıkana kadar kullanıldığı, 10 yıl aynı paştonun giyildiği, çulu çıksa da yamalana yamalana yama tutmayana kadar kullanıldığı, yedeğinin olmadığı dönem. Ülkenin çocuğu işçi, memur, köylü çocuğu iken kaç kişi giysisini ikinci el haldeyken beğenmeyip başkasına verecek kadar az kullanmış ki.

Vardır yav istanbulda. İzmirde bile var. Ucuza herşeyi almak mümkün. Pazar yeri gibi oluyor. Ama belediye vergi alamadığı için hoşnut değil. O yüzden afişi unut. Ki internet var zaten afiş mi kaldı.

turkiye'de ikinci el temiz/calisan bir sey bulmak nispeten zor. bulursaniz satan kisi muhtemelen yurt disina tasiniyordur.

ikincisi buldugunuz çürük çarık ikinci el esyalarin fiyatlari sifir fiyati oluyor.

eski ve pasla kaplanmış atıl araba kaputuna 15bin lira istiyorlar oradan hesaplayın. boyle bir ortamda sifir almak genelde daha akillica oluyor.

sahibinden.com ilanlarini da ararsaniz her seyin altina "bozuk ama 100 liraya yapiliyormus, benim vaktim yok. alana hayirli olsun" diye dalga gecer gibi yaziyorlar. amerikada sokaga atilan, cop kabul edilen esyalar burada para ediyor.

izmirdeki çok büyük. defalarca gittim asla tamamını gezemedim.

arkadaşlar, bit pazarı var mı diye sormuyorum, herhalde tek tük bit pazarı olduğundan haberim var. bunun bir kültür haline gelmesinden bahsediyorum. her hafta satmak isteyenler başvurur, çeşitli yemek standları olur, millet evinde yapıp getirdiği yemekleri de satar, bazı bölgelerdeki pazarlarda müzik çalar, bir köşede insanlar ayaküstü sohbet eder...vs. bu her pazar bir ritüel haline gelip tekrarlanır. ama bizdeki tüketim alışkanlığı farklı tabii, haklısınız.

@pike; halk pazarıyla bit pazarını karşılaştırmak doğru olmaz bence. halk pazarında satıcının mesleği o diyebiliriz, alıcı da direkt olarak ev alışverişi yapmak için gidip alacağını alıyor ve alandan ayrılıyor. hatta bunu mümkün olduğunca hızlı yapmak istiyor. iyi bir bit pazarındaysa, kişi yine bir şey almak için gidebileceği gibi, sadece keyfi olarak da orada bulunmak isteyebilir ve tüm gününü o alanda geçirebilir. atmosfer olarak ikisi birbirinden farklı.

bu arada kendimce milleti siyasetten uzak tutmanın yollarını arıyorum sadece. aklıma bit pazarı geldi. onun dışında yaz aylarında, herkesin faydalanabileceği, pahalı olmayan açık hava sineması, yemek etkinlikleri, yine sokakta olabilecek kültürel etkinlikler...vs gibi. yani insanların sokakta bir araya geldiği organizasyonlardan bahsediyorum. hatta evet, yemekle alakalı etkinlikler çok daha ilgi çekecektir herhalde. gözlemeler, börekler, yöresel lezzetler... bir ara bunun için ayrı başlık açayım.

satistaki ikinci el tum urunler hem sifir fiyatlarina yakin, hem de "ambalaji denenmek icin acildi" "cok cok az kullanildi" da ondan.

sonuçta muhatabın karşı tarafın avukatı, onlar ile görüşerek her şey mümkün.
görüşmekten zarar gelmez, vekalet ücreti falan almak isteyeceklerdir elbet ama onda da orta yolu bulabilirsiniz.

7 gün içinde öderseniz vekalet ücretinin tamanını değil 4 de 3 ünü ödersiniz.
avukatı arayıp konuşun indirim taksit vs talep edin.

bu tip durumlarda kırılıyor genelde. hatta tekrar fayans yapılsa bile söküm yapılıyor. çünkü yüzey pürüzsüz olduğu için tutmaz sıva. en kötü ihtimalle tırtıklı olması için her tarafını küçük küçük kırmalısınız.

kırılmadan yapılmaz. eğer bir usta yaparım derse de fayansları çekiçle biraz kırsın ki fayansın üzerinde sıva güçlü durabilsin.

ama size tavsiyem kırdırarak yaptırmanız çünkü sıvanın düşme ihtimali de var.

Kırılmadan yapılır.

Fayansların kesişim noktalarına ufak vidalar çakılıyor, bu iş için olan file fayansın üzerine gerilip o vidalara sabitleniyor. Sıva filenin üzerine yapılıyor. Sıvanın tutması için gerekli olan pürüzlü alanı sağlıyor gerilen file. Ancak fiyatını bilmiyorum

bizde sizin gibi düşündük ama hangi ustaya sorduysak yapılır ama sağlıklı olmaz zamanla düşebilir dediler. mecbur kırım yaptırdık. @yemrem'in dediği gibi yapan da var direk yapıştırıcı zımbırtısı varmış onu kullanıp yapan da var.

Fayans yuzeyinde çekiçle tırtık oluşturmak suretiyle bundan 16 yıl once yaptırdık ve hala sorunsuz duruyor.

Bazı fayanslara vurduğunuzda altı boş gibi ses geliyor. Tırtık islemi o noktada cok başarılı değil demek ki.

Dikkatle tırtık yapıp, bir de file gererseniz sorunsuz olur.

alçı/seramik yapıştırıcısı (kalekim) gibi uygulanan malzeme var, mevcut fayansları çeltiklemeden direk alçı gibi uygulanıyor. diye duymuştum doğruluğu nedir acaba uygulayan var mı ??

noterdeki tüm evrakların kopyasını ücretini ödeyerek alabilirsiniz. ancak bir çok kurum belgenin aslını istiyor, o nedenle sorun çıkabilir.

1-evet
2-evet. noterden aslının aynıdır onayı olan belge ile işlem yapmayan memurun adını direk bimer'e yapıştır.

@babilbaligi

hocam emin misiniy acaba?
üniversite kaydi icin orjinalde orjinal diye tutturmus itü.

gecici mezuniyet belgesini de kabul etmemisler hatta direk kayip diploma cikaralim diyince de lise o en az 10 gün sürer demis. abi diploma yahu bu. kaydolamayacak mi bu kiz üniversiteye??

@kakao haklı.

noterden aslı gibidir onaylı belge her yerde her şartta her koşulda aslının yerine geçer.

ben diplomanın kopyasını noterde aslı gibidir diye onaylattırıp onu vermiştim üniversite kaydında.

her telefonda avukat olduğunu söyleyen gercekten avukat olsaydı, memleketin yarısı avukattı...

salla gitsin.

1- her avukat olduğunu söyleyen avukat değil. büyük olasılık lise mezunu biri karşınızdaki.

2- babanız amcanızın yasal mirasçısı, tamam siz değilsiniz sizi araması saçmalık ama babanız bu parayı öderse diğer mirasçılara rücu edebilir . para gasp edilmemiş oluyor bu aşamada.


sinirlenmenizi anlıyorum ama sırf emeklilik parası var diye akrabasına kredi çektiren, o parayı yedikten sonra da mirası red dile bir kuruş ödemeyen akrabaları da gördü bu gözler. hukuk bürosu olduğunu söyleyen bu yerler kendiliğinden bu aşamaya gelmedi. yasal yollarla borcu tahsil imkanı belliyken, borçlunun kapısına adam yığıp dayakla parayı alamayınca sadece telefonla taciz yapabiliyorlar.
bankalar için demiyorum sadece, ama bu devirde alacaklı olmak kadar kötü bişey yok.

Birşey anlatmak zorunda değilsiniz.iddia eden ıspat yükümlülüğünü ustlenir.

Akşam 4 e kadara borcunu ode diye bir sey zaten olamaz.

Borcu ispat etsinler, tebligat yapsınlar. Siz de reddedin. Bırakın mahkemeye gidip dava acsinlar.

Niye bu kadar asabiyet yaptınız ki? Arayanın avukat olduğundan emin misiniz???usul bilen hiç bir avukat akşam 4e kadar borcunu ode demeyeceği gibi alt soy üst soy gibi akrabalık bağlarını da bilir.

geçen sene bir müvekkilim hakkında yapılan icra takibine itiraz ettik. takip durduruluyor bu durumda. alacaklının gidip dava açması lazım.

ama sürekli müvekkili arayıp ödeyin hacze gelicez diyorlar. bana söylediğinde ben boşverin baskı yapıyorlar dedim.

cuma günü de mesaj atmışlar ismine hitaben. evinize hacze geldik, kapı kapalıydı işlem yapmadık. bir dahaki sefer çilingir ve polisle gelicez.

haydaa... kadın telaşlanıyor tabi. bana sordu. ben de uyap'taydım zaten. olmaz ya hani yine de baktım. dosyada harç vs. bir işlem yok aynen duruyor hala.

aradım avukatı. sekreteri çıktı. avukat mısın, dedim. yok sekreterleriyim dedi. ne yaptığınızı sanıyorsunuz, şikayet etsem avukatınızın sorumluluğu var, ne halt yiyorsanız yiyin şu sisteminizden müvekkilin numarasını çekin, bir daha olmasın diye güzelce bağırdım çağırdım. alttan aldılar tabi haksız oldukları için.

avukatı şikayet edebilirsiniz baroya ama baro şikayetleri keyfi olmasın diye 100 tl gibi bir ücret alınıyordu en son. savcılığa şikayet edebilirsiniz ama sonuç çıkmayacaktır muhtemelen.

özetle, siz de üste çıkıp bağırıp çağırsaydınız. geçmiş olsun.

avukatım;
telefonda konuştuğunuz kişi avukat değil, icra ofislerindeki çağrı merkezi çalışanı. bu şekilde konuşması, sizi ödeme için zorlaması (borçlu siz olsanız dahi) avukatlık kanunu uyarınca suç teşkil ediyor. durumu uygun dille anlatın. işveren avukatın tahsilat baskısından dolayı iş şirazesinden çıkmış durumda.
avukatlık kanununa göre tüm bu anlattıklarınız suç. ama sizin de çekinmeden şikayetçi olmanız baroya ve savcılığa haber vermeniz gerekir.
bu arada ilk örneğinizdeki doktorun yaptığı teknik anlamda suç değil. görevi kötüye kullanma olabilir belki. ancak bu kasıtlı veya ihmali davranış sebebi ile hasta daha kötü olmuş, ölmüş veya bir zarar görmüşse tazminat anlamında sorumlu olur.

Nerdeyse bütün eski türk filmleri bunu anlatıyor.

Richie Rich
:DD

2 broke girls. komedi ama

blue jasmine. konu çok sığ zenginden fakire ama cate blanchett oyunculuk dersi veriyor resmen. güzel dram.

Trading Places (1983) İki durum da var filmde, karakterlerden biri zengin digeri fakir oluyor
From Prada to Nada (2011)
Life Stinks (1991)

The Pursuit of Happyness --> Will Smith

Kieslowskinin üç renk üçlemesindeki beyaz filmi olabilir belki, çok farklı şekillerde okumaya da müsaitken

Monte kristo kontu
Sefiller

blow

les misrables

Zübük.

The Jerk veya Brewster's Millions. Trading Places gibi komedi gerçi ikisi de. Zenginden fakire düşme için bir anlamda Coming to America olabilir, gerçi o biraz numaradandı o ayrı.

muhtemelen 2 yıl ceza alır cezası paraya çevrilir (günlüğü 20tl) sonra da 5 yıl ertelenir. bir mühlette ehliyetine el konulabilir.

tamamen suçsuz olduğunu varsaydığımız için "taksir" var başında zaten. yani ceza alır. muhtemelen biraz sonra tutuklanır da. ama daha sonra adli kontrolle tutuksuz yargılanabilir. yargılama sonucu 6 ay - 1 yıl arası hapis yatabilir birini öldürdüğünden dolayı.

bilirkişi raporunda derseki servis şoförü kusursuz tam kusurlu ölen derse beraat alır.

diyelim ki servis şoförü tali kusurlu (örn.kavşaklara gelirken kontrollü geçiş yeşilde geçip kaza yapanlar için mesela) TCK 85/1 2 YILDAN 6 YILA

not: tevzi olan mahkemenin hakiminin verdiği kararlara göre bile değişebilir alacağı ceza

ben bu konuyu anlamıyorum gerçekten.

bu olay özelinde değil de genel olarak bakıyorum.
diyelim ki yolda tamamen kurallar dahilinde giderken aniden önüme birisi atlasa ve çarpmam sonucu düşüp kafasını kaldırıma vurarak ölse ben yine ceza alır mıyım?
bana saçma geliyor.

Tamamen suçsuz olduğunuz varsaydığı için 'taksir' diyenler oluyormuş, o da güzelmiş.
Taksir, sonucu istememesine rağmen en azından dikkatsiz/hatalı oldugu durumlardır.
Olayınızda hız, araç vs. Durumlarına göre taksir var mı yok mu bakılır.

Tamamen kusursuzsa, @teritori nin sorduğu gibi, tabi ki ceza almaz. Boşverin ceza hukukunu, bir doz mantık yeterli.

aziz dostum, suçun taksirle olup olmadığı bile belli değil. türk ceza kanunu gereğince, dosya hakkında leyh ve aleyhe tüm deliller toplandıktan sonra şoförün hız kurallarına uymamasından dolayı bir kaza meydana gelmişse, burada bilinçli taksir veya olası kasıt gibi durumlar oluşabilir.
açmak gerekirse,

olası kast özetle ;olmaz, olmama ihtimali vardır, olursa da olsun" demektir.
bilinçli taksir ise; yahu birşey olmaz, hız yapalım demektir.

şimdi bu iki kategoriden birisine girmesi halinde cezalarda arttırım söz konusu olacaktır.

şahsın daha önceden sabıka kaydı varsa, bu konuda mahkeme teşdiiden (üst hadden) ceza verebilir ve arttırımlar sonucu şoför kişisi bir ceza yiyebilir. bunun dışında, şoför gayet normal bir hızda seyrediyorsa ve kabahati de asli kusur tali kusur oranındaki oranlar önemli olacaktır ancak 5-10 metre sürüklenen bir adam için hız oranı yüksek gibi duruyor. bu nedenle şoför arkadaş asli kusurlu sayılabilir.

5275 sayılı infaz kanununa göre ve açığa ayrılma yönetmeliğine göre, şoför arkadaş ceza aldığı ve ertelenmediği takdirde cezasının onda birini kapalı ceza infaz kurumunda geçirecektir, şartla tahliye tarihine 1 yıl kala denetimli serbestlik tedbirinden faydalanacak ve özgürlüğüne kavuşacaktır.

tabii bunlar hem farklı görüş ve farklı doktrinler neticesinde değişebilmektedir. bazı hakimler, cezayı basıp geçerler, yargıtay aşamasaında onanır, bazıları daha bir vicdan yapar az ceza verir. ama şunu diyebilirim,

2 yıl ceza alan bir kişi kapalı ceza infaz kurumu yüzü görmeden direkt açık ceza infaz kurumuna ayrılır. oradan da denetimliye çıkar.

5 yıl ceza alan birisi, 6 ay kapalı ceza infaz kurumunda kalır, açık ceza infaz kurumuna ayrılır, şartla tahliye tarihine bir yıl kala açıktan çıkar. böyle bir hukuk sisteminde, kimse size net olarak cevap veremez.

olasılıklar yukarıda yazdığım gibidir.

edit: @teritori isimli yazar arkadaşa da kısa bir cevap olsun.

kurallar dahilinde yaptığınız işlemlerden dolayı sorumlu tutulmanız mümkün değildir, ancak bu konu halen adam gibi işlemiyor. çünkü hakkınızda tutulan tutanak, bilirkişinin varsayımlara ilişkin raporu doğrultusunda kusur oranınız net olarak belirlenmiyor. özellikle sokak arası gibi kamera olmayan yerlerde, karşı tarafın ve tanıklarının hızlı gidiyordu gibi beyanları karşısında ceza yiyebiliyorsunuz. bu açıdan "ispat" çok önemli.

ikinci olarak, çevreyolunda karşıdan karşıya geçen birini çarptığınızda, hızınız ne olursa olsun hakkınızda ceza davası muhtemelen açılmaz. çünkü çevreyolu yayayara yasaktır ve şoförün yola bir yaya çıkmasını öngörmesi mümkün değildir, bu nedenle bu tür durumlarda ceza almama ihtimaliniz yüksek.

@han20 taksirin ne olduğunu biliyoruz koç. tamamen suçsuz olduğunu varsayan ben değilim, soruyu soran arkadaş. oradaki "taksir" de ona gönderme zaten. yani diyorum ki tamamen suçsuz olması gibi bir durum söz konusu olamaz. (adam intihar etmek için atlamadıysa yola ve kameralara da yansımadıysa bu durum oki?)
şehir içinde yokuş aşağı giderken çarpılan bir adam söz konusu. nereye ceza almıyor? hatta adam şu an tutuklu değilse ben de bir şey bilmiyorum.

avukata da ödeyebiliyorsunuz ancak ödediğinize dair yazı alın mutlaka.

Vakıfbank hesap numarası vardır orda direk yatırın. Ancak oradaki rakamda avukatlık ücreti vesair eksik kısım vardır. Onu ancak icra dairesine gidip öğrenebilirsiniz

Herhangi bir icra dairesine gidip öğrenebilir miyim? Avukata ödeyeceğim şimdi gidip ödemedin mevzusu olacak kağıdı alamam ki ondan çok uzakta nasıl etsem acaba?

Ödeme emrinde avukatın telefonu vardır,arayin kapak hesabi alsinlar .icra ibanina odersiniz, avukattan da borc infaz edilmiştir tarzi imzali yazi alin .

Kapak hesabı nedir nasıl oluyor hocam bu? nasıl alabilirim o imzalı yazıyı farklı yerlerdeyiz.

avukatı arayın ben bu borcu ödeyecem ancak bana kapak hesabı yapıp yollar mısınız deyin. zaten avukat para geleceği için yaptırır size yollar. siz de o miktarı icranın hesabına dosya nosunu'da belirterek yatırırsınız. vakıfbank gişeden yatırmnız en sağlıklısı

Kapak hesabi dosyanin guncel borcu demek .ileride yine para istemesinler diye diyorum. Imzali yaziyi alamazsaniz da dekontunuzu saklayin, ya da imzali yazi dedigimiz ibrayi en kötü kargo ile yollasinlar size .

tüketici hakem heyeti

gümrük ticaret bakanlığı il ticaret müdürlüğü'ne şikayette bulunursanız hızlı sonuç alırsınız. sonrasında gerekirse malın değerine göre hakem heyeti ya da tüketici mahkemesi'ne başvuraiblirsiniz.

Delillerinizi hazirlayip hakem heyetine gidin. Parasal tutari nedir telefonun bilmiyorum ama Daha detayli bilgi icin ozelden yazabilirsiniz.

özel okula giden çocuğu sonradan tekrar devlet okuluna aldırırsanız çocuk sıkıntı yaşayabilir. özele sokup sonradan da(üniversiteye kadar) özele gönderecek bütçeniz olacağını düşünüyorsanız şimdiden gitsin.

büyük kızımı 8 yıl özel okulda okuttum. bu yıl lise 1 i devlet okuluna verdim. iyi de bir okul ama bariz fark var öyle böyle değil. seneye tekrar özel okula gönderiyorum. tabi yeni açılmış, dersaneden devşirme özel okullar değil de an az 30/40 yıllık köklü okulları tercih etseniz iyi olur. izmir bu arada.

Kurumsal bir özel okula ya da butik bir özel okula gönderebilirsinz bence. Diğer arkadaşların da dediği gibi dersanelerden devşirme olmasın çünkü onlar çocukları yeteneklerine göre yönlendirmiyor, boot camp gibi ele alıyorlar olayı, sürekli test çözdürüyorlar.

Benim çocuklarım da ödev yapmayı sevmiyor, uygun fiyatlı bir butik okuldalar. Ha yakınımızda İTü vakfı va da Bilfen gibi gayet donanımlı ama çok fazla ödev yükü veren okullar var ama benim çocuklarım orada yapamaz. Şahsına münhasır, biraz keyfine düşkün çocuklar.

Şu anda devam ettilleri okulda, müthiş bir sanat öğretmenleri ve çok iyi bir bilgisayar öğretmenleri var. Sanat ögretmeni hemen hemen her hafta bir sergiye, bale ye yada müzikale götürüyor onları ve rehberlik ediyor. tenefüslerde her hafta farklı bir ülkenin müziklerin dinliyorlar. Sanat dersinde her hafta ayrı bir sanatçıyı işliyorlar. Eve gelip bana büyük bir şevkle Frida Kahlo'yu anlatıyorlar mesela :)

Bilgisayar desinde Kodu Game lab la kod yazmayı öğreniyorlar keyifle. Dediğim gibi çocukların mutlu olduğu okul en iyi okuldur bence. Ben sınavlardaki başarılarını o kdar da önemsemiyorum. Mutulu olmaları ve meraklarının kamçılanması yeterli benim için.

özele yollamayın aşırı leş ve dejenere bir nesil yetişiyor. Devlet okulunu da göndermeden bi araştırın iyi devlet okulları gerçekten var.

Derslere daha çok özen göstermesini istiyorsanız etüt merkezleri ya da dershanelere gönderebilirsiniz.

özel okulların en büyük artısı sanat spor müzik gibi bazılarınca hobi olarak görülen alanlarda daha iyi olabiliyor. bir de sözde ingilizce eğitimi devlete göre daha iyi diyorlar ancak yabancı liseler ve anadolu lisesi dışında (o da eskiden, şimdi o da yalan oldu) hiçbir okul mezununun mezun olunca ingilizce bildiğini görmedim.

bana özel okul say dediğimde kafadan sayacağın türkiyenin en büyük ve bilinen özel okullarının birinin VIP şubesinde (üstün başarılı öğrencilerin toplandığı şube, şu afişlerde boy boy reklamları yapılan türkiye derecesi almış çocukların yoksa herhangi bir şubeden mi çıktığını sanıyordunuz) öğretmen olarak çalışıyordu. bu VIP bile leş, sen daha diğer şubeleri düşün demişti bana.

leş den demek istediği çoğunlukla ahlaki ve karakter olarak dejenere olma durumu. paralı ergenler bir araya gelince maddi manevi yemedikleri bok yokmuş.

abim büyük yeğenimi bu sene başında özel koleje yazdırmıştı, yok etüd yapıyorlar, ingilizce eğitimi devlete göre şöyle iyi, yok ata bindiriyorlar, gezi düzenliyorlar vs. diye. yukarda yazdıklarımı onlara da anlattım. resmen yaw he he diyip duymazdan geldiler. tekrar devlete almaları 3 ayı bulmadı.

ha devlet de derken gidip sıradan bir okulu kastetmiyorum. nasıl ki özel okullar kendi aralarında farklılık gösteriyorsa devlet de kendi içinde farklılık gösteriyor.

Bu digerlerinden farkli devlet okullarida ilk kayit yaptirirken ayni ozel okul gibi hatiri sayilir para istiyorlar,aslinda birazda o yuzden dusundum ozel okulu.

özel okulların devlet okullarındaki başarılı çocukları büyük indirimle ya da bedava alıp sınav başarısı kastığını da göz önünde bulundurmakta fayda var. lisede kesinlikle devlet fen liselerini tavsiye ederim tabi kazabilirse.

arkadaşlarımın hepsi devlet okullu. hepsi ilk 5bine girmiş insanlar. okulu büyütme. çocukta bitiyor iş. sınıfı 30 kişi üstündeyse başka okula al. değilse kalsın orda.
eğitimi sen vereceksin.
ingilizceyi de.

@Standart ben o egitimi veremem sadece destek ve takviya yaparim.

Okul boş iş ve vakit kaybından başka bir şey değil. Unschooling terimini araştırın.

bence çok basit, durumunuz varsa gönderin, yoksa göndermeyin.

benim iki kardeşim de ilköğretimlerini özel okulda tamamladılar (Denizli'de), pamukkale üniversitesinin eğitim vakfına bağlı okul. büyük şehirlerdeki top class özel okullardan değil elbette, maddi yükü de ona göre daha hafifti muhakkak. ama birinci sınıftan itibaren drama, satranç, bale dersleri vardı. sınıflar kalabalık değildi, öğretmenleri çok ilgiliydi. biri lise 3, biri lise 4'te şimdi hala arayıp, sorarlar. ikisi de iyi liseleri kazandılar.

ama sizi maddi açıdan sıkıntıya düşürecekse, öyle aman aman gerekli değil diye düşünüyorum. arkadaşların önerdiği gibi sınıfların kalabalık olmadığı devlet okullarını araştırıp, okul dışında kurslara gönderebilirsiniz. çocuğun başarısı için ailenin ilgisi ve takibi çok önemli. bunun dışında da sürekli devam ettiği bir spor veya sanat kursu olsun. boş zamanları kaliteli bir şekilde geçirmek okul başarısını da arttırıyor, bizimkiler senelerce üniversite kulübünde yüzdüler örneğin.

Ben de 4. sınıfta devletten özele geçirilmiştim. Ders yoğunluğu değil ama asıl en büyük problem aradaki sosyo-ekonomik uçurum oluyor. Devlet okulunda yapılanlar/görülenler ile özeldekilerle dağlar kadar fark oluyor. Adapte olmak çok zor oluyor. Benim tüm özel okul hayatım boyunca 1 tane çok iyi arkadaşım vardı. Hatta 8. sınıfım bol depresyonlu geçmişti. Ama tabi benim çocuğum adapte olur diyorsanız yabancı dil bakımından çok yararlı oluyor. Ders konusunda da ev ödevi yoğunluğu oluyor ama öğrenmesi açısından faydalı tabi.

in bruges.

viki kristina barrselonaaaaa

woody allen filmleri, ayrıca;
before sunrise
before sunset
before midnight

merhaba. devilred +1 şu paris ı love you, new york ı love you diye zorlama yaptıklarına kıl oluyorum. biz de karşılığı anlat istanbul, adanalıyız, angaralıyık... tüm bu isimden iddialı filmlerin arasından sıyrılan tek film var bence.

sonbahar.

Ronin

Paris i love you

la grande belleza

Slumdog millionarie tam dedigin gibi olmasa da hindistandaki hayati anlatabiliyor. Sehir adi vermiyor galiba ama yakin cevrelerde geciyor.

ankarayı seviyorum.

bol bol Venedik görmek için "turist" ve "İtalyan işi" filmlerini tavsiye ederim :)

Fellini-Roma

ipotek ve ekspertiz ücretleri artık alınamıyor yargıtay kararı uyarınca. ama bankanın özellikle ekspertiz için harcama yaptığını kanıtlaması lazım. bunu da makbuz ve fatura ile yapabilir ve krediyi çektiğiniz tarihte olması lazım . bankalar bu konuda genelde uzlaşmaya da açıklar bu yolu deneyebilirsiniz.

ipotek ücretini bilmiyorum ama ekspertiz ücretini alma hakları var. ama bu ekspertiz tutarı da değerleme firmasına ödediklerinden fazla olamaz.

edit: avukat değilim. değerleme firmasında çalışıyorum.

basit bir dilekçe ile davanın reddini isteyin, onlar ipotek ve ekspertiz ücret idi diyolar ise bunu makbuz ve dekonta kanıtlamadıkları sürece bişey olmaz.
zorunlu ve belgeli masraf olduğunu kanıtlamalılar.
ama siz illa dosya kapansın diyosanız bi arayın ofisi. ama burda bazı mahekemeler bankayı haklı bulsa bile avukatlık ücretine hükmetmiyor. tüketiciyi koruyor yine.

her ay böyle davalar açıyoruz biz, kısa sürede neticeye bağlanır zaten.

not: banka sözleşmeli vekiliyim.

Cevap süresini kaçırmışsınız ancak dava dilekçesi ile iligisi detaylı bilgi verirseniz yardımcı olabilirim

www.facebook.com

aynen. fiyat falan yazmıyor mu yahu

ismini google'a yazsanız çıkardı
shop.fatboy.com

yorumlarda amazonda 94$ diye yazmışlar

daha kötüsünü seyretmiştim www.youtube.com

diziyi bundan sonra bırakmıştım ama bunla alakası yok. baya kötüydü ondan :D

kurt adam yazisini gorunce direk kapadim, o kadar soyleyeyim :)

yarısında çıktım.

hayır. zor durumda kalırsam (arkadaşlarla film gecesi yapıyoruzdur filan) izlerim. zaten filmin tüm inandırıcılığı kaybolur.

sağlıklı bir hayvan kendini temizler
bu hayvanın temizlikten daha ciddi problemleri var

dilinde yara falan olmasın. veya üzerindeki kirli şey acı asitli zehirli bir şey de olabilir

Bu kedinin hastaligi vs. Var. Saglikli degil. Veterinere baktır yavrum yazik ya icim acidi.

abi bunlar aksırıp tıksırıp salya sümük geziyorlar. sümükleri kabuk bağlıyor gözleri akıyor... leş bi hastalık, ne olduğunu bilmiyorumama nezle herhalde.

sık gittiğim bi mekanın civarda bir tane vardı, baktım severken falan hapşırıyor etrafı bok ediyor elimi yüzümü sümüklüyor, elimde kırmızı bulaşık eldiveni, kapşonlu üst, içimde kat kat atletle tırmık darbelerine karşı korumalı hale geldiğime ikna olup sıcak su bez skoç brayt falan hazırlayıp gözünün çapağını burnundaki kabuklu sümüğü falan temizledim, götüne başına yabışan pisliklerden arındırdım güzelce de kuruladım fakat hayvan birkaç gün sonra yine aynı hale geldi. bi veterinere anlatıp sordum, ilaç verdi. suyuna yemeğine ilaç katıp besledim düzeldi ama bir süre sonra tekrarladı sonra kendi kendine iyileşti ondan sonra yine hastalanmış ve sanırım ölmüş. sanırım diyorum çünkü bulunduğu mekana gittiğimde göremiyorum ve son görenler hasta olduğunu söylediler.

nerede oturuyorsunuz bilmiorum ama bizim buradaki belediye her gün arabayla sokaktan kedi topluyor kısırlaştırıyor ya da tedavi ediyor sonra aldığı yere bırakıyor
belediye veterinerini arayın bi sorun yazık hayvana :(

bu kedi hasta. sağlıklı kedinin burnu böyle akmaz.

muhtemelen bu da fip canım ya, öyle lanet bir hastalık ki işte, birinde başladı mı civardaki bütün hayvanlar gidiyor.

Saadet zinciri?

Saadet zinciri.

Galiba. Yani herhalde.
Titan denilen şey galiba o. Başı da tutuklandı mi neydi.
Bitti mi o işler, sonra mı yasaklandı?

Var hâlâ.

(bkz: mega holdings)

Piramit

www.google.com.tr

histomil.com

dediğin gibi stalingrad zaferi, şehir dahil tüm bilgiler mevcut ;
(bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Stalingrad_Muharebesi )

berlin mi yani neresi lokasyonu anlamak bakimindan soruyorum. ikinci dunya savasi oldugu belli ama neresi bura acaba?

stalingrad zaferi neden berlin'de kutlansın? stalingrad işte.

stalingrad şte yahu. leningrad veya şimdiki adı ile st. petersburg

Şimdiki adı Volgograd.

beyler stalingrad moskova'nin guneyinde kalan volgograd tarafları. petersburg ile alakasi yok su an petersburg hala leningrad bolgesi diye geciyor ama bunun peter'de olmasi imkansiz.

rusya
www.youtube.com
(26:54)

100 lira veririm

105 veririm...

150

510 tl

Forma uzerindeki imzalari gormeden deger bicmeyin bence. Imzalk halini gonderin bana gercek imza olup olmadigini soyluyum. Alicaksaniz da ona gore alin.

@isott şu an burada satmıyorum zaten. almak isteyen kişiye buluşup vereceğim zaten, aklında herhangi bir soru işareti kalmasın diye.

civic

onlardan konuşacaksak tabiki 1.6

2012 model otomatik fiesta alınabiliyor o paraya, gayet güzel bir araba.

2012 modeli geçtim 2013 model otomatik fiesta da alınabiliyor hem de yeni kasa. ben 1.6 105 beygir 2013 model 16 bin kmde fiestayı 38k ya aldım

çok mantıklı. 50 000 tlye X5 getirdi arkadaşım ama çok düzenbaz da var aman dikkat edin.

bu konu uzun uzun tartisildi, legal yollardan yurt disinda senede 180 gun veya fazla ikamet etmiyorsan bu araçları kullanamazsın.

www.yabanciarac.com

gürcistan araba diye bi facebook grubu şöyle birşey hazırlamış: docs.google.com

gayet açık anlatmışlar. sitelerinde oradan araba alan her bir kişiyi fotoğraf çekip paylaşıyorlar. bu adamların hepsi orada 180 gün yaşamamıştır..

O gruptakilerden araç alanlar ne hikmetse bir süre sonra kendileri de araç satmaya başlıyorlar...

Donanımhaber'de uzun uzun tartışıldı konu
mobile.donanimhaber.com

kurcalayayım tamam sağol.

eskiden gürcistan'dan getiriliyordu ancak şimdi yeni kanuna göre aracı alan kişinin orada 180 gün yaşaması gerek. getirilen aracı da sadece birinci derece akrabaları kullanabiliyor. başkasına satılamıyor, kullanılamıyor bile.

5 ay once 2004 x5 aldim hanıma. 11 bin dolar. Masraflarla 13bin oldu. Kullanıyor garibim sıkintısız.

6 ay kaldınız mı gürcistanda? arabayı siz mi geçirdiniz satın aldığınız kişi mi? @ground

adres ve detay alayım

Note 3 telefonda sağ tuşta kırp seçeneģi var. Belki telefona atarak yapabilirsiniz. Muhtelen androidlerde standart özellik

any video converter ile yapabilirsin. küçük, bedava ve türkçe.

silinmedi aslındada saklı gibi. tuhaf bişi oldu.

eğer gmaile arada bir girip çıkıyorsan yedeklemiştir.

elim bu şeyi tutmak için çok küçük demiş ama tutmuş sonuçta, bundan bahsediyor sanırım aklıma başka bir şey gelmedi.

bi bok görmüyorum ben.

gösterdiği iphone'un ekranına dikkatli bakın
bir beyazlık var

sadhgsag abi üşenmedim orijinal posta baktım. postun linkinin aQ ile başlamasından tut kalemliğin şekline kadar her türlü subliminal öğeyi inceledim. ekrana zoom yaptım gözlerimi hafif kıstım yine de bir şey yok.

img-9gag-fun.9cache.com

@ufuk ikinci görsele bak sonra tekrar orjinaline bak

ben sanki bir popo ve bir şey daha görüyorum.

king lizard: bin yaşa! sence tesadüf mü sübliminal mi?

ulan ergenliğin de bir adabı, sivilcesi falan vardı. bu ne zorlama yorum arkadaş. bu mantıkla bulutlara falan bakınca neler görürsün neler. o kadar adam bakmış görememiş, sen hala iddia ediyorsun.

Sabah sabah..
Adamın/kadının parmaklarının arasından kalem çıkıyor efenim parmaklar sayın taşakları kalem ise penis ya da latince ismiyile sik'i temsil ediyor. Hemen elin az yukarısında bulunan kalemlik ya da ne idüğü belirsiz çantanın açılma biçimi ise insanın kendisine "yoksa bu bir kuku mu" demesine sebebiyet veriyor.

pişman oldu, geldi köpek gibi yalvardı, ayaklarıma kapandı demek.

baska ulkelerdekini bilmiyorum ama, bizim atasozleri ve deyimler hep hayvanlari asagilar nitelikte.
atasozlerini birak insanlar da oyle zaten. bilincsizlik.

seçim yapmak diye bişi yok.

hem çiçek dikilmeli hem ağaç.

kedilere mama veren insanları, açlıktan ölen fakirleri göstererek eleştiren adamlar gibi olmaya gerek yok. hepsi birden olmalı.

eskiden ben de öyle düşünüyordum ama ağaç dikilemeyecek yerler de var, mantıklı ölçüde çiçek de dikilmesini olumlu buluyorum ben. şehir zamanla değişebildiği için diktiğin ağacı da ona göre seçmen lazım, caddeye çınar ağacı dikemezsin mesela, bin yıl yaşayabiliyor bir çınar ağacı. cadde geçen sene yoktu.

aklıma direk şu geldi :)) 9gag.com

Bizim burada belediyenin kendi fidanlığı var, orada yetiştiriyorlar hepsini. yaklaşık olarak bedavaya geliyordur herhalde :)

çiçekler yandaşa para aktarma kaynağı olduğu için istemez belediye.
100 bin çiçek koyduk 2 ay yaşadı öldü diyorlar. gidip sayan mı var? temiz para.

çiçeğin su ve bakım masrafı fazladır.
ağaç ise bir kere tuttuktan bakımı yok gibi kökleri de derine indiğinden su da pek istemez.

belediyeden bildiriyorum.
amaç mevsimsel olarak yaklaşık 5-6 aya bir fahiş fiyatlarla başkanın cebine para trafiği oluşturmak. çiçeklerin nevi tür vs gibi konular son anda ihale şartı olarak belirlenir. aylar öncesinden çiçekleri tedarik etmiş ucuza kapatmış yandaşa ihale verilir. diğer bahara kadar o çiçekler ölür yenilenmesi için tekrar ihale yapılır. bu arada fakir fukara yandaş kesim de geçici işçi olarak alınıp çicek dikiminde iş verilir. amına koyarım ağacınızın. çiçek iyidir. ohhhhhhhhhhhhhh