ben bau'da bilgisayar muhendisligi okuyorum. eger burslu olarak okuyacaksa tercih etmesin bence. ogrencilerin cogu, mezun oldugu zaman ailesinin isini surdurecek insanlar. oyle olunca siniftaki kalite baya dusuyor, kimse ciddiye almiyor. gerci bilgideki bi hocayla da konustugumda o da aynisini soyledi. ama illa da bilgi mi bahcesehir mi dersen bence bilgi. kampus olanaklari olsun, akedemisyenlerin durusu olsun.

teşekkürler chipowski.

ben 20 mb superonline fiber internet kullanıyorum, lolde en fazla 60 ping.

barky US sunucusunda oynuyoruz biz yalnız, sen avrupa sunucusunda mı o pingi alıyorsun?

evet avrupada bu pingi alıyorum, us'de bilemeyeceğim. us sunuculu pbe serverında 200e dayanıyor ping ama.

her motosiklet marka ve modeli için ayrı ayrı forum başlıkları açarsan çok iyi olur. motosiklet.net sırf modele özel başlıklar sayesinde acaip iyi hit alıyor mesela.

onu zamanla yapıcağım biraz otursun aklımda var:)

gayet güzel olmuş, kutlarım.

hayırlı olsun! ekşiteker'e de bekleriz:)
belki vardır da ben görememişimdir ama bir tavsiye bölümü olsa çok işe yarar bence. birkaç kriter girmek gerekli olsun (fiyat vs.) tıklayalım, bize motor önersin. sonra bir de motosiklet şarkıları bölümü olsun.

Dostlar:) ilgilenenler üye olursa ya da motosozluk'e ileti girerse cok sevinirim

forum işine hiç bulaşmayın derim. bin tane var zaten.

Forum işide motosiklet dünyasında olmazsa olmaz birşey o yüzden direk forumla siteyi döndürmekten vazgectim motosiklet dünyasında tanınan bilinen isimlerle konusup onları siteye kazandırdım. Yeni yazar arkadaşlara da ulaşmaya calisiyorum yine sözlük ile de bir fark yaratma cabam var bakalim :)

sozluk gereksiz olmuş

email konusunda yorum yapıcam sadece gayet yeterli.

henüz kırılamıyor iphone 4 simlocku.

simlock henüz kırılamıyor. herkes beklemede.

E peki ABD'den simlocksız alınabiliyor mu?

abd den simlocksuz alınmıyor. avrupa ülkelerinin bazılarında var.

forum.donanimhaber.com bu ne peki?

unlock olayı eski versiyonda var. 4.1 den daha düşük bir yazılım ve baseband'ı da 02.10.04 ten daha düşükse unlock var. değilse beklemeye devam.

Baseband?

yurt dışından getirtmek her zaman daha mantıklı. 1100 liraya 16 gb bulunabiliyor şu ara piyasada. elbette pasaport kayıt ve unlock gibi dertleri oluyor. yine de 650 lira fark az değil.

almayın christmas ı bekleyin hem beyazı çıkacak hem fiyatlarda oynama olacak ki beyazı revize edilmiş olarak çıkablir

ios 4.1 jailbreak'i yarin itibariyle cikiyor bildigim kadariyla. ayrica microsim olayina da cesitli cozumler (karti kesmek) bulunmus. hangisini alacaginiza dair bir sey soyleyecegim. iki alet de oldukca guzel.

htc desire ile ilgili pek bi bilgim yok ama, 4.1 simkilitli iphone'sa, simkilit için unlock kasım'dan önce çıkmayacak deniyor. o nedenle alsan bile kenarda durur aldığın iphone.

microsim'e döndürmek için ise ille avea'dan microsim almana gerek yok. gittigidiyor'da bile satılan microsim kesiciler var. veya telefoncular bile yapar, kartını veriyorsun, adamlar microsim'e göre kesiyor. evde sen bile kesebilirsin, ama riskli bi şey, kartı kaybedebilirsin yanlış kesersen.

ios 4.1'in jailbreak'ı yarın çıkıyor, adı greenpois0n, fakat greenpois0n sadece jailbreak yapıyor, unlock yapmıyor. unlock için ise ultrasn0w'un unlock çıkarmasını beklemek gerekiyor. son tweetlere göre ise, kasımda çıkacak 4.2'den önce çıkacakmış gibi görünmüyor unlock.

yine de belli olmaz, yarın greenpois0n çıktıktan sonra bi kaç gün içerisinde de unlock çıkabilir.

ios 4.1 jailbreak yarın çıkıyor ancak unlock konusunda hala bir zaman söyleyemiyor hack grupları. iphone alırsan bir süre ipod touch olarak kullanacağını unutma, ona göre seçimini yap.

desire android telefonlar içinde en ust sıradadır.

şimdi yarın çıkıcak olan jailbreak 4.0.2 değil mi? yani en son sürüm şuanda abd de satılan iphone4 lerin yazılımı?

bu arada ben iphone tercih ederdim.. şahsen ben öyle yaptım hiç de pişman değilim, yalnız henuz telefon olarak kullanamıyorum..

amerika'da satılanlar da şu an 4.1 bildiğim kadarıyla. değilse bile yarınki jb 4.1 için çıkıyor, 4.0.2 için çıkarmayacaklarını açıklamışlardı zaten.

ben dün aldım iphone4, 4.1 olduğu için şu anda ipod olarak kullanıyorum ama bu haliyle bile yeterince keyifli eheh. htc desire'ı da biraz kurcalamış biri olarak sizin yerinizde olsam direkt iphone 4 alırdım.

bu arada ufak bir ihtimal ama, eğer iphone'un baseband'i (modem firmware'i yani) 01.59.00 ise yarınki jb'den sonra varolan ultrasnow'la unlock edebileceksiniz, onu da bir öğrenin eğer sim kilidi kararınızı etkileyecekse.

teşekkürler yorumlar için. iphone da karar kıldım. kısmetse alıcam.

hayırlı olsun diyelim o vakit.

4.0.2 ler peki nasıl kullanılacak? ben abd den 2 ay önce falan aldım ve 4.0.2 yazılımlı..
o zaman downgrade mi gerektirecek ki..

4.1'e yükseltilecek 4.0.2 olanlar, sonra da jb ve çıkınca unlock. 4.1 ile 4.0.1 karışmasın :)

Muayenesiz aracı trafik yakaladığında parka çeker.

sigortanız yoksa motoru bağlarlar. sigortası varsa vize için 62 tl ceza yazarlar, 1 hafta süre verirler.
1 hafta içinde olası bir çevirmede cezanızı göstererek yırtarsınız. sonrasında vize yaptırmazsanız tekrar çevirirlerse bu kez bağlarlar.

motosikletin zorunlu trafik sigortası var, tek eksiği muayenesi.

Eğer motosikletinizin,
- şasi ve motor seri numaraları rahatlıkla okunabiliyorsa,
- farları (uzun ve kısa), sinyalleri ve fren lambaları sorunsuz yanıyorsa,
- lastik diş derinliğiniz yeterliyse,
- frenleriniz, ön ve arka sorunsuz çalışıyorsa,

gidin tüv-turk'den randevu alın, gününüzün yarısını ayırın ve muayeneyi halledin. Hani arabayı muameleciye verebilirsiniz de, motosiklet için düşünemiyorum...

Savaş diye bi arkadaşla konuştum, www.motosikletclub.com 'un da kurucusu sanıyorum kendisi. ehliyetli arkadaşlarla bulunduğunuz yerden motosikletinizi alıyor, muayene işlemlerini tamamlıyor ve bi iki saat içerisinde motosikleti size teslim ediyor. muayene ücreti vesaire her şey dahil 150 lira istiyor. kendisi ayrıca bir sürücü kursunda eğitmenlik de yapıyormuş.

şurada sahibinden ilanı da mevcut:
www.sahibinden.com

hocam şuna anlam veremiyorum.. motorsiklete bir haftasonu cumartesi günü sadece muayene olmak için binseniz ve randevu alıp motorsikletinizin yasal işleminizi yaptırsanız inanın yarım günden daha az 1-2saat vakit kaybedersiniz.

öncelikle motorsikletinizin muayenesi olmadığı için ilk trafik çevirmesinde motorunuz bağlanır ama evrak üzerinde. 1hafta içinde muayene yaptırmanız için size evrak düzenlenir.
yaptırmazsanız ilk çevirmeden sonra polnet sisteminde motorunuzun uyarı aldığı ortaya çıkar ve sonra motorunuzu polis eşliğinde otoparka çekersiniz ve yayan olarak otoparktan çıkarsınız. ya da çekici ile çekilir.
daha sonrasında motorunuza yazılan ceza ile beraber otoparktan çıkarıp muayene ettirmek için 1tam gün mesai harcarsınız hemde haftaiçi bir iş gününde...
bu işleri de yaz sıcağında git gel yaparak önünüze gelen her sırada polise ve cümle ailesine küfür edersiniz, stres yaparsınız, sinirlenirsiniz ve kendinize eziyet çektirirsiniz.

peki neden?
Sırf planlı olarak motorunuzu muayeneye götürmediniz diye.
O halde suçlu kim burada? Size ceza yazan, sizi 1haftada motorunuza muayene yaptırma süresi koyan trafik polisi mi/devlet mi?

BEn arkadaşımın motoru için 1hafta sonrasına cumartesi günü saat 9.30 için randevu aldım tüvtürk'ten, netten yaptım hatta bu randevuyu.
sonra bakımları yapan ustayı arayıp motor şase numarası nerede onu öğrendim.
yanıma 100lira para aldım (gecikmeli muayene çünkü)
saat 9.20'de tüvtürk'te oldum.
9.32'de evrak işlerim ve ödemelerim bitti.
9.45'te muayeneye girdim, far kontrolü, motor şase no kontrolü, fren kontrolü yapıldı ve ilgili form düzenlenip oradan saat 10.05'te ayrılıp motorcu arkadaşlarla gezmeye gittik.
Motorsikletinizin de muayenesinde testlerde siz kullanıyorsunuz ayrıca bu da işi kolaylaştırıyor oldukça...

Siz bilirsiniz yinede, muayenesiz gezerek sürekli "ulan çevirmeye denk gelmesek bari" endişesi taşımaktansa yaptırmak daha mantıklı kanımca.
saygılar.

seagate tabi ki.

neden? ben de aslen seagate düşünmüştüm ama ekşi'deki yorumlar canımı sıktı:
(bkz: seagate)

insanlar genelde sikayetini yaziyor cunku. simdi evlerden irak, benim diskim de bozulsa gider soverim orada.

ben de marka takintimdan dolayi seagate diyorum. memnunum yani kendiminkinden.

bir sorun yaşamadınız yani değil mi? gidip seagate alabilmem çok olası çünkü fiyatı biraz daha makul. hatta bugün alıyordum ama ekşi'deki yorumlar kafama takıldı.

gönül rahatlığıyla seagate alınız, aldırınız. pek az sorun çıkarır seagate'ler. bende bir 500 gb, bir de 1 tb harddiski var seagate'in. daha tık demediler.

tavsiye verenler hep seagete diyor, almamakla hata mı ettim ya :(
peki diğer iki ürün için fikriniz nedir, toshiba ve verbatim?

seagate 500gb mersinden izmite izmitten mersine kucağımda tangur tungur gidip geldi. baya sarsıntı geçirdi yani ingilizlerin concussion dedikleri. ama hala tıkır tıkır çalışıyor. kesinlikle tavsiyem.

Geçen ay yeni bir seagate aldım 15 günde bozuldu hemen de içini doldurmuştum çok ciddi miktarda datam gitti. Tamam mağazaya gittim hemen koşulsuz değiştirdiler ama olan benim giden verilerime oldu. Seagate'i kötülemek istemiyorum, evde bir tane daha var 1.5 yıldır sorunsuz çalışıyor ama şimdiki aklım olsa birkaç gün bekleyip o gün bulamadığım western digital'de ısrar eder veya kapatma düğmesi olan samsung'lardan alırdım.

Bir de aldığınız ürünün kutu vs.sini bir ay filan atmayın, ben artık birşey olmaz deyip 14 gün sonra iç karton zımbırtılarını attım 15. gün bozuldu. Mağazada da sırf o iç kartonları eksik diye yeni kutulu ürünü açtılar içinden sadece hd'yi çıkarıp verdiler biraz saçma bir değişim oldu yarım yamalak.

(bkz: the truman show)
(bkz: elizabethtown)
(bkz: the number 23)

ilk aklıma gelenler bunlar oldu, izlemediysen bunlar iyidir bence.

(bkz: italiensk for begyndere)

küçük insanlar küçük hikayeler.
(bkz: magnolia)

(bkz: the straight story) adı gibi straight ama beklenmedik şekilde bir Lynch filmi. İzle pişman olmazsın.

(bkz: lost in translation)
(bkz: miss potter)
(bkz: the mighty)
(bkz: frozen) (shirley henderson'in oynadigi)
(bkz: la femme de gilles)
(bkz: hours)
(bkz: i am sam)
(bkz: forrest gump) (bu son ikisini seyretmemis olamazsin ama yazayim yine de)
(bkz: shallow grave)
(bkz: rory o'shea was here)
(bkz: abandon)

neyse cok oldu bunlar hosuna giderse dahasini dusunurum :) ayrica yukarida belirtilmis elizabethtown ve high fidelity'nin de tekrar altini cizayim.

ağlamak istersen

kramer vs kramer
ordinary people

urga
into the wild
eternity and a day
fried green tomatoes

(bkz: stranger than fiction)
(bkz: missing in america)

shane meadows filmlerini de izleyebilirsin.

big fish tam senlik.

(bkz: garden state)

station agent izle. tam senlikmiş.

olsa bile onun kağıtlar çok pahalı oluyordu demedi deme
geçen sene bi arkadaş makinasını vermişti de filmlerinin fiyatını görünce geri iade etmiştim

#11204513
çok pahalı diil gibi geldi sanki.

gittigidiyor'da biri satıyordu. istersen bir bak.

bi ara ben de aranmıştım polaroid film.. üretimi durdurulduğu için bulursanız da bayat film bulursunuz demişlerdi. sonra bi fotoğrafçı tavsiye ettiler, kızılay'da, selanik'te, köksal foto. o zamanlar ben makine de arıyordum.. filmle beraber makine getirtebileceklerini söylemişlerdi.yeni nesil polaroidlerden. neyse, buranın telefonu: (312) 435 76 16.. belki yardımcı olurlar..

@elxa ankaradamısınız? ankaradaysanız beraber bakabiliriz selanike.

torrent'in avantajı, eğer üyelikli bir siteden indirceksen içerik konusunda aldatmaca olmuyor, emulede indirip süprizle karşılaşmak mümkün.

torrent hızlıdır ama kaynak bulması zordur.emule yavaştır ama aradıgını bulmak kolaydır.

kesinlikle torrent. program olarak ta utorrent ve azureus ikisini de kurun. utorrent´in indirmedigi dosyalari azureus, azureus´un da indirmedigi dosyalari utorrent ile indiriyorum ikisi de candir.

torrent tabi ki.

torrent her turlu dover yea... ama indirirken hele ki seed guzel ise baglantiyi kasar. netlimiter yahut cfosspeed kullanirsan superdir. ama yine de torrent, hihi, evet.

torrent!

oy birliği ile kabul edilmiştir.

ben ikisini birden kullanıyorum. aslanlar gibi. emule'da kad ağını kullanarak torrent'ini bulamadığım şeyleri bulabilmem mümkün oluyor mesela. vuze kullan torrent client'ı olarak da.

ben ikisini de kullanıyorum, gayet memnunum. yeni dosyalarda torrent, eski ve zor bulunan dosyalarda emule kullanmak gayet güzel sonuç veriyor.
şöyle bir karşılaştırırsak dosya türlerine göre;
film için dediğim gibi yeni bir filmse torrent, eskiyse direkt emule.
müzik için tek tek mp3 indirmeyi seviyorsanız emule, albüm indirmeyi seviyorsanız pek farketmez emule veya torrent.
dizi için kesinlikle torrent, ortalama bir sezonda 20 bölüm olduğunu düşünürsen, emuleyle 20 bölümü ayrı ayrı indirmek işkence olabilir, oysa torrentle tek dosyayla halloluyor.
ayrıca emulede üye olmanıza gerek kalmadan divxplanet, divxforever, osloskop gibi siteler sayesinde fake indirme ihtimalinizi sıfıra indirebilirsiniz. orda burda site davetiyesi için yalvarmanıza gerek kalmaz torrent gibi.
(bkz: emule siteleri)
(bkz: torrent siteleri)

torrent! diyenler yanılıyor. çünkü emule da torrent de farklı yerlere sahip. doğru sitelerden dosya indiriyorsan yanlış dosya çekme gibi bi şansın yok. misal divxforever'dan emule linklerine bakıyorsan %100 doğru dosya indirirsin.

benim sana önereceğim şey, dizi vs gibi şeyler indirmek istiyorsan, özellikle yeni çıkmış dizilerse, doğrudan torrent indirmen. seed sayısı yüksek olacağı için çok seri bir şekilde sorunsuz indireceksindir.

ama işin bir de öteki boyutu var. ciddi anlamda arşivciyim film çekiyorum diyorsan. emule linkleriyle filmleri emule'dan indireceksin. daha yavaş iner, ama bütün filmler iner. torrent özellikle eski filmlerde böyle bir başarı sağlayamamaktadır.

kısaca, o mu bu mu değil de, ikisini birlikte kullan.

batman begins.

Batman (1989) www.imdb.com
Batman Returns (1992) www.imdb.com
Batman Forever (1995) www.imdb.com
Batman & Robin (1997) www.imdb.com
Batman Begins (2005) www.imdb.com
The Dark Knight (2008) www.imdb.com

Batman'in sinema olayı ana hatlarıyla bu 6 filmdir, ama "dark knight'a gitmeden önceki 5 filmi de izliyim" dersen kasarsın biraz. o yüzden sadece batman begins'i izle. batman'in hikayesini ve olayını biraz herkes bilir zaten.

the dark knight öncesi herhangi bir film izlemen gerekmiyor bence. çünkü onu bir devam filmi olarak çekmiyor christopher nolan, isminden de anlaşılacağı üzere...

batman birbirini izlemeyen kopuk filmlerden oluşuyor tarihine bakarsan. the dark night, batman begins'in devamı.. (düzeltme: gibi:)) diğerleriyle alakası yok. zaten tim burton'ınkiler hariç rezil filmlerdir. begins güzeldi. batman'in doğuşunu anlatıyor zaten. the dark knight da güzel olacak gibi geliyor bana.

the dark knight bir devam filmi değildir.

sayın sirrikadem, batman begins'in sonunda müfettiş gordon batman'a bir kart verir, üzerinde joker vardır. buna bakarsak batman begins'in devamıdır diyebiliriz the dark knight için. yani bir konu geçişi var.

hatta batman begins ve dark knight arasındaki zamanı konu alan, batman gotham knight isimli bir animasyon filmi var ki, onu da tavsiye ederim.

Ben yukarda tüm 6 filmi de saydım ama batman begins izlenmeli dedim, evet batman begins izlense yeterli çünkü the dark knight yapım aşamasındayken düşünülen isim "batman begins 2"ydi. imdb'de also known as kısmında da yazar hatta.

devam filmi mantığını çözebilmeniz için sizi, back to the future serisini izlemeye davet ediyorum. ilkinden sonra yapılan her film, bir devam filmi...

batman begins ve the dark knight arasında böyle bir bağlantı yok. yani devam filmi olabilmesi için önceki filmi izleme gereksinimi duyması gerekir kişinin. öyle değil yani bu....

not: bir devam filminin başlıca özelliği kötü olmasıdır ayrıca. çünkü ticari amaçla yapılır genelde. back to the future istisnai bir örnek, yakın zamanlarda çekildi seri. hatta son ikisi birlikte çekildi neredeyse...

yahu uzatmanın mantığı yok... sonuçta batman'in doğuşu the dark knight'ta anlatılmayacak.. örümcek adamın filmleri devam değil miydi sanki? onların da eskisini izlemeye gerek yoktu (hiç birini izlemeye gerek yok aslında).
batman olayını anlamaya çalışmaktan bahsediliyor burda. bunun için begins gerekli bence.

en temizi motoru size satan kisi ile birlikte ruhsati da alarak notere gitmek. noterde 2 islem yapiliyor. satis ve vekalet. satis zorunlu, vekalet ise muameleciye veriliyor ki bu ruhsat yenileme muayene vs ugrassin. ben yakin zamanda 2. el motor aldim. satis icin bu kisiyle notere gittim. bu islem sira yoksa sadece 20 dk surer. fiyati tam hatirlamamakla birlikte max 100 ytl gibi. sonraki islemler icin de muameleciye vekalet verilecek bu da sure olarak ayni. fiyat da o civar. ama bunlar noter isi tabi. bir de muameleciye verilecek para var ki onu bilmiyorum iste. adamina gore de degisiyor zaten. ama kendiniz ugrasirsaniz biraz zorlu ve daha uun suruyor. ben muameleciye verdigim icin detaylari ve siz yapsaniz neler olur , neler gerekir yazamiyorum.

yeni bir kanun çıktı artık noterden satış yapılamayak diye biliyorum ama yürürlüğe girdi mi, ne zaman girer bi fikrim yok.

normal şartlarda şöyle oluyor;

satıcıyla birlikte notere gidiyorsunuz, orada zaten noter halleder işini,
(motorun parasını da orada ödüyorsun bunu unutma), sonra işlemler falan yapılıyor ve sen noter satışını yapmış bulunuyorsun. bundan sonrası da kolay. bir ay süren var, bu süre içerisinde herhangi bir trafik takipçisine gidiyorsun, o da bir gün içinde ruhsatını falan değiştirip senin üzerine geçiriyor motoru. tabi plaka falan değişeceği için biraz daha masraflı olabilir. ama tahminim 200-300 YTL yi geçmez.

(git: 28748)

yakın zamanda ben de bir motor aldım, işlemleri anlatayım sana.

öncelikle notere gidiliyor ve satış işlemi yapılıyor. motorun modeli, cc'si vs gibi özelliklere göre bir fiyata mal oluyor bu. 250cc'lik bir motor için 175 lira civarında parayı noter alıyor. sana satışla ilgili bir belge veriliyor. bu tarihten sonra senin satıcı ile yapaacağın bir işin kalmıyor.

yanlız noterde motoru almadan önce, vergisi yoktur vs gibi üç beş tane belge alması gerekiyor satıcının. onlar seni ilgilendirmiyor ama.

neyse, sen o noterde verilen belge ile herhangi bir sigorta şirketine gidip zorunlu taşıt sigortası yapıyorsun. o da 50 ila 75 lira gibi bir fiyata mal olacaktır sana.

zorunlu trafik sigortasını da yaptırdıktan sonra motorun bağlı bulunduğu, yani ruhsatta yazan yerden kendi adına ruhsat çıkartman gerekiyor. onu da uğraşabilirsen kendin, uğraşamazsan muameleciye (trafik müşaviri) veriyorsun. benimki uzakta bir yerdi, uğraşacak vaktim yoktu. 175 lira gibi bir para aldılar. (aslına bakarsan çok paraymış bu işlemler için, sen pazarlık yap biraz daha)

yok, ben muameleciye gitmeyeceğim, kendim hallederim işimi diyorsan o kısmı hakkında bi bilgim yok. ama 2-3 saat içerisinde yeni ruhsatı alabildiğini biliyorum. kendin uğraşırsan da 50-75 lira gibi bir fiyata halledebilirsin yanlış hatırlamıyorsam.

bir de yukarda bir arkadaş demiş, yakın gelecekte noterlerden satış yapılamayacak evet. bundan sonra karakollarda bu devir işlemleri gerçekleşecek, ama henüz o sisteme geçilmedi. en az 6 aydan önce de geçileceğini sanmıyorum. belki yeni yıl ile başlarlar.

onun dışında dikkatli sür, kaskını, montunu hep giy. güle güle, kazasız belasız da kullan.

Motorun sahibi öncelikle vergi dairesinden "temiz kağıdı" alıyor. Birkaç dakika içerisinde ve ücretsiz veriyorlar.

Sonra ikiniz motorun ruhsatı ve kimliklerinizle birlikte notere gidiyorsunuz, kallavi bir para bayılıyorsunuz. Noter size satış sözleşmesi hazırlıyor, onu imzalıyorsunuz, noter de imzalayıp damgalıyor. Ruhsata da ayrıca kaşe basarak motorun satıldığını onaylıyorlar.

Bundan sonrası için muameleciye git diyen arkadaşlara kesinlikle katılmıyorum. Gerçekten fahiş ücretler istiyor bu sülükler. Yazık günah onca paraya. Yarım gününüzü ayırıp hepsini kendiniz halledebilirsiniz.

Öncelikle bir sigorta acentasına gidip zorunlu trafik sigortasını yaptırıyorsunuz (genelde emniyet müdürlüğü yakınlarındaki kırtasiyeler birkaç dakikada hallediyor).
Sonra motorun ruhsatındaki ilçe emniyet müdürlüğüne gideceksiniz. 1-2 form dolduracaksınız. Eski ruhsatı vereceksiniz. Yeni ruhsat ücretini vereceksiniz. 1-2 gün sonra da gelip yeni ruhsatınızı alacaksınız. Bu kadar basit.

ya cevap veremiycem de bişey sorucam izninle, usb klavye ile misal call of duty'yi oynayabiliyor muyuz? usb mouse falan da taksak?

hem ps3 ana menüsünde hem de oyun sirasi chat sirasinda klavye de mouse da kullanilabiliyor.
ama ben pes 2008 oynadigimdan, mouse ile isim yok oyun sirasinda haliyle.

ama sunu biliyorum ki klavye ve mouse calisiyor menülerde en azindan (en dandik usb mouse bile)
bir tek web kameralar calismiyo, onun icin ya sony marka almak ya da direk eye toy almak gerekiyomus

türkce destegi yok ne yazikki, sonradan dil filan eklenemiyor, aslinda tek bi update'le hallolucak birşey ama yapmiyorlar.
usb ve klavye'yle oynanan tek oyun unreal tournament 3, hic de fena olmuyor aslında da, oynayan kimse kalmadi onu da.

asıl soru ile alakasız olacak ama, ps3 oyunlarında klavye kullanabilmek için sözlükten bkz: #13234914

şahsen cod4 oynadım altı ay kadar ps3'de klavye ve mouse ile. elbet pc'deki mouse kadar rahat değil. sonuçta bir nevi analog stick emulatör görevi görüyor. ama alışınca en az pc'deki kadar rahat oynayabiliyorsunuz klavye ve mouse ile.

www.msnvirusremoval.com

bu işini görmeli.

nod32 de temizliyor onu

(bkz: win32/ircbot.aal)

(bkz: adsl vs kablonet)

@brkylmz,

bakınız için teşekkür ederim.. :)

ama orada son entry 1 sene önce girilmiş. ben eğer varsa insanların güncel fikirlerini de duymak isterim. mesela siz olsanız benim yerimde geçer misiniz gibi..

@mrtksn

valla açıkçası aklıma gelmedi arama yapmak ama yapınca senin de cevaplarına rastladım :) sağ ol..

kablonete geçicem o zaman anasını satayım.. want2die'ın dediği gibi telekoma kafam girsin afedersiniz..

ben mrtskn e katılmıyorum kablo net aksine ellerinde kalan 3-5 aboneye bile doğru düzgn servis sağlayamayan bir konuma gelmiştir(en azından izmir bölgesinde durum bu)

gerçekten adsl bile daha güzel teknik servis veriyor..

adsl nin ağustos gibi hız arttrımına gideceği de söyleniyor ki, tadından yinmez

bolgeler arasinda asiri fark ediyor kablonet. ben yaklasik 7 sene kadardir kullaniyorum, bu sure icinde 3 defa sehir degistirdim. bolgeler arasinda cok fark ediyor dedik, 1 yil boyunca hic aksamadigi da oldu, gunde 2 defa problem cikarttigi da, ama soyle bir gercek var ki; herhangi problem durumunda gun icersinde -haftasonu haftaici demeden- servis gonderip cozuyorlar problemi, bu konuda cok hizlilar ve gayet guzel calisiyorlar. sezar'in hakki sezar'a.. bunlarin disinda, kullandigin bant genisliginin vaadettigi hizi tam randimanla elde edebiliyorsun kablonette, adsl gibi yavaslama problemi olmuyor. boyleyken boyle.

kablo avantajlı gelse de bence geçme. kabloya geçtim neredeyse 1 sene kullandım yine adsl e döndüm. kabloda garip bir olay var makinayı download a bırakıyorum bir şekilde 2-3 saat sonra kopuyor ve bir daha bağlanmıyor :) çok kere türksat'ı aradım da oradan düzelttiler. tek çözümü modemin fişini çekmek. 1 hafta açık kalsa hep bunu yapıyordu o yüzden sinir etti zaten. mevki kozyatağı tabi onu da belirteyim. hız vs olarak da bir farkını görmedim.

ben kablo internet kullanıyorum çokta memnunum ama bölgeden bölgeye değişme mevzuu doğru benim bölgem izmir evka3 en kaliteli sinyalin burda olduğunu öğrenmiştim, evde fazla pc varsa router şart tabi kablo modemde almak gerek donanimhaberi incele derim.

neredeyse ilk çıktığı zamanlardan beri kablonet kullanıyorum. şu anda 2mbit bağlantı kullanıyorum ve netmaster kablomodemim var. yılda en fazla 3-5 kere sorun çıkmıştır, onda da müşteri hizmetlerine ulaştığınızda direk çözüme ulaştırıyorlar. ekip yollamaları gerekirse genelde ya o gün, ya da geç saatte aramışsanız müşteri hizmetlerini ertesi gün kesin birileri gelip sorununuzu çözüyor.

ama arkadaşların dediği gibi bölgesel bazda inanılmaz değişiyor kablonetin durumu. yani bulunduğun yerdeki insanlara sorarsan daha sağlıklı bilgi alırsın bu konuda.

adsl'e oranla üstünlükleri ise şu an öncelikle fiyat avantajı var, ardından da adsl gibi asimetrik değil bağlantı. yani adslde download yaparsan, upload'ından kaybedersin. upload yaparsan downloadından kaybedersin. bunun için cfosspeed falan kullanmak gerekiyor. kablonetde böyle bir problem yok. eğer online oyunlara çok meraklıysan kesinlikle kabloneti öneririm o nedenle.

altı ay kadar adsl kullanmış biri olarak söyleyebilirim ki, asla ve asla bir daha adsl bağlantıya geçeceğimi sanmıyorum. ancak VDSL2 uygun fiyata gelir o zaman geçerim.

5. ne kadar gider tam bilmem ama biz kafede oynadik 2 saat boyunca bir tane kolda sarj problemi oldu 3e 3 oynuyorduk adam sadece 2dk tuttu kolu kabloda ve sonra devam ettik.

7. ben WE3 serisinden beri oynuyorum oyunu ama beni de tatmin etmedi acikcasi oyun bir garip geldi, belki de ps3+yeni oyun olmasi sebebiyle oyle olmustur ancak oynanis acisindan bana zevk vermedi multiplayer en azindan boyleydi belki master league vs atraksiyonlari yine iyidir ama oyun gereksiz duragan olmus gibi geldi bana. fifa08 ps3'te oynamadim o yuzden karsilastiramam tabi.

1. sifirdan hesap acip UK gibi bir ulke ile kayit yaparsan oyun demolari indirebiliyorsun abi. baya faydali ve guzel.

2. gittigidiyor iyidir.

3. gta iv, assassin's creed, devil may cry 4 ve adi aklima gelmeyen birkac oyun daha.

4. sanirim wishmaster kurmu$tu, belki mesaj ile ula$abilirsin.

5. cogu oyun tek ki$ilik oldugundan sorun olmuyor pek $arj. biri ile oynarken digerini $arj edebilirsin. ama istersen herhangi bir mini-usb kablo i$ini gorecektir.

6. ben bunu bilmiyorum.

7. ben hicbir problem gormedim oynadigimiz sure icinde. $u an durum nedir bilmiyorum fakat hata varsa patch cikmi$tir zaten. otomatik indirir eder o.

2. ben oyunları genelde ebay'den getiriyorum. gayet uygun fiyatlı şeyler yakalanabiliyor. ama tabii üşenmeyip araştırmak ve takip etmek gerektiriyor.

3.uncharted kesinlikle.

6.ps store'da oyunlar satılıyor 5 10 dolar gibi fiyatlardan, bazıları gerçekten çok eğlenceli.

7. pes falan bende yok ama çok başarısızmış ps3de. arkadaşlar harıl harıl oynuyorlar ve şimdilik en iyi oyunun euro2008 olduğunu söylüyorlar.

pek bilgim yok ama, sirkeci'de hayyam pasajına gidersen ille bulursun. lubitel 2 için bile film bulunabiliyor orada. ha bilen biriyle git, çünkü pek bir geçirgen oradaki fotoğrafçıların alayı. 2 liralık ürünü 10 liradan satmaktan çekinmemekteler.

sirkecide postanenin orada hem kendisini hemde butun kagıtlarını satan dukkanlar var.oradan edinebilirsin.

www.boston.com

"Polaroid instant film will be available in stores through next year, the company said -- after which, Lee said, Japan's Fujifilm will be the only major maker of instant film."

polaroid "ben oynamıyorum, kapatıp gidiyorum" demesine rağmen fuji üretmeye devam ederse kağıtları uzun bir süre daha piyasada olur ama zor bulunabilir.. benden yaşlı bir fotoğraf makinesinin filmlerinin hala üretildiğini biliyorum ama türkiye'de yeni tarihli film yok mesela, yirmi yıl önce üretilenleri kakalamaya çalışıyor sirkeci esnafı.. kağıtlarını bulmakta zorluk çekebileceğinizi düşünerek alın alacaksanız, nostaljik olur ilerde..

hayyam pasajında ata usta var ona gidersen en temizini verir sana...

philips kullanıyorum. cihazdan dolayı problem yaşatmadı. ilk aldığımda türkçe karakterler yoktu, resmi sitesinden official firmware indirdim, düzeldi. sonra rahat kıçıma battı. tam beyaz değil de biraz gri gibiydi. arka planı da şeffaf değildi, çerçeve içinde gibiydi ama çok rahatsız etmiyordu. forumun birinden unofficial firmware yükledim, o problem de ortadan kalktı. şimdi çok memnunum. tabii hepsi böyle midir bilmiyorum ama bilgisayarda izlerken altyazı fontu ufacık olduğundan her türlü uzun altyazı ekrana sığıyor ama divx player'larda 45-50 karakterden uzununu kesiyor. fontu daha da küçültülebilen divx player'Lar da vardır. unofficial firmware güncellemesine gerek olmayan günümüz teknolojisi kullanılarak yazılımı hazırlanmış divx playerlarda bu dediklerime bile gerek yoktur eminim.

modeli yanlış hatırlamıyorsam vestel dvd 5500 progressive divx player olan aleti kullanıyorum yaklaşık iki yıldır. altyazı konusunda daha bugüne kadar bi problemle karşılaşmadım.

bu tarz 45-50 karakterden uzun satirlari gorememe sorununa cok guzel bir cozum var:

altop.(evren.name.tr adresinden cekilebilir)

cdye yazmadan once 2 tikla tum satirlari otomatik kisaltip sureleri ayarlama isine yariyor bu program. tavsiye ederim.

divx player mevzusunda ise donanimhaber gibi sitelerde ayrintili incelemeleri var. benim size tavsiyem 100 ytlyi asmayan kullanici yorumlari fena olmayan bir alet almaniz. cok pahali olani iyi diye bir sey yok divxplayer olayinda.
bende teee seneler once aldigim bir adet beko (simdi arcelik oldu gerci degisim sonucu) divxplayer var ve gayette memnunum. izlemeyse izletiyor ama atraksiyon sansi yok. firmware falan ugrasirim dersen update olabilen (destek verilen) bir marka secmenizi tavsiye ederim.

bunun yerine ekran kartının tv-out çıkışına (artık hepsinde var neredeyse) diğer ucu scart olan bir ara kablo takıp tv'den seyretmek ciddi kullanım kolaylıkları sağlıyor.
tv'de scart girişi yoksa composite'de olur herhalde.

meniere sendromu olma ihtimali var.

muhtemelen yüksek stres ve düzensiz uyku nedeniyle ortaya çıkmıştır her ne ise. gerekirse kolundan tutup doktora götürünüz.

vertigo olabilir mi acaba?v
sirtustu uzansin, ani bir sekilde dikilsin ve basini saga yada sola cevirsin. basi donerse vertigodur, ilaci betasercdir. doktor arkadaslar hatam varsa duzeltsin, kulaktan dolma yaziyorum.

sabha öğle akşam betasec kullanılmalı ama daha önce doktora gidilmeli . kulak ses testi( ölçümlemesi ) yapptırılması erken zamanda tavsiye edilmektedir. bu test raporu ile doktora başvurulusa işler hızlı ilerlerç

abin yanlış hatırlıyor olacak, nitekim zodiac katilinin kim olduğu hala bilinmemekte. sadece şüpheler vardı, katil olma ihtimali en yüksek şüpheli ise o kel arkadaşdı -arthur leigh allen yani-. ayrıntılı bilgi için üşenmezsen : www.zodiackiller.com

daha sonra Mike Mageau isimli kurban, fotoğraflarından teşhis etmiştir arthur leigh allen'i, fakat bu olaydan bir ay sonra arthur ölmüştür.

kısaca david lynch'in filmi gerçeklere olabildiğince yakındır.

yanlız şöyle de birşey mevcut : Sept. 27, 1974: Allen was arrested by the Sonoma County Sheriff's Department on a charge of child molesting.
yani bir ara çocuklara tacizden hapise girmiştir, ve o arada zodiac mektupları gitmemiştir basına. belki abin bunu görmüştür.

bir daha sordum "sonunda yakalandı diyordu program" diyor. Alla alla. Belki hani discoverydeki bir programda hata vardır, ya da işte ne bileyim en son katilin leigh olduğu ortaya çıkmıştır diyordur ki katilin Leigh olma olasılığı çok yüksek zaten

sonunda zaten Mike Mageau'ın teşhis etmesi ile Allen olduğu ortaya çıkıyor katilin. fakat dediğim gibi, bu olay ortaya çıktıktan sonra şeker hastalığından ölüyordu.

Mike Mageau adlı kurban katili teşhis ediyor.Teşhis ettiği kişi ise Arthur Leigh Allen, Mike Mageau teşhis ettikten sonra, arthur leigh allen kişisine dava açılıyor. Kendisinin davası sürerken ve tam sonuçlandırılma aşamasına gelinecekken arthur leigh allen amcamız ölüyor. Kısaca arthur leigh allen öldüğü için hapishaneye girmesi imkansız.
Olayın diğer enteresan tarafı arthur leigh allen' in yanlış teşhis edilebilme ihtimali yada Zodiac katilinin filmdede geçtiği gibi bir tek değil birden fazla olabileceği gerçeği.
2002 yılında Zodiac katilinin yolladığı mektuplar tekrar DNA araştırmasına tabi tutulmuş. Çıkan sonuç şaşırtıcı, mektuptaki örnekler ile arthur leigh allen' ın DNA örnekleri birbirini tutmuyor. Bu olay bütün mektuplar için geçerli. Yani mektupları yazan arkadaşımız arthur leigh allen değil. Filmde arthur leigh allen' ın tutuklanmasının sebebi olarak zaten el yazılarının uyuşmaması gösteriliyordu.
Zodiac katili bazı araştırmacılara hala bulunamamıştır. Bazılarına göre ise katil kesinlikle arthur leigh allen 'tır.
Zodiac kitabının yazarı Robert Graysmith' e göre arthur leigh allen öldükten sonra evine gelen tehdit telefonları kesilmiştir.

eski zamanlar değil, yakın bir zamandan beri 100 dolar üzeri her şey gümrüğe takılıyor. ama nedir ne değildir bilmiyorum.

farketmez, paketin uzerinde yazan degere bakilir. "gift" bile yazsa, eger uzerinde belirli bir deger ve sigortasi varsa vergi 20 ytl'den baslar, duruma gore degisir. astari yuzunu gecebilir.

paket ustunde yazan degerin belli yuzdesini odeyeceksin vergici amcalara... elektronikte %15 idi sanirim.

öncelikle bu ürün yurtdışından kargo ile geleceği için her koşulda üzerine 700$ ibaresi bulunduğu için takılacaktır. ister ptt yoluyla gelsin ister dhl ups gibi kargo şirketleriyle hiç farketmez.

dhl veya ups le gelirse fiyatından ötürü illa ki bir gümrük müşaviri ile anlaşıp onun aracılığı ile yaptırmalısın bu da amcamızın payı gümrük ücreti uygulanan kdv si derken alıp başını gider.

posta yoluyla gelirse topkapıdaki dağıtım müdürlüğüne gideceksin önünde açacaklar vergisini tahsil edecekler ve teslim alacaksın.

ancak bir sorun var ki türkiye de bulunmayan bir ürün diyorsun bu ürünün ce belgesi yoksa avrupa birliği zart zurt diye alabilmen acaip zor. varsa bile bu ürüne tse belgesi isteyecekler (ülkede satışı olmayan bir ürünü üretici tse belgesi almayacağı için). bunun içinde resmen ithalatçılar gibi ürününe tse belgesi almak için zaman ve para harcayacaksın.

olmaz mı peki olur nasıl olur ultra teknolojik bir cihaz getirteceğim diyorsun ne getirteceğin önemli değil boyutu ne alemde bunun. küçük dikkat çekmeyecek bir şeyse göndereceğin kişiye rica edip orijinal paketine değil de başka bir karton kutuya koydur üzerine de gift ibaresini kondursun. bedelini 100$ altında göstertip burada da dikkat edilmezse hiç uğraşmadan alırsın hatta postacı kapına kadar getirir. aksi takdirde yukarıda yazanlar aynen geçerli.

yaz zamanı yurtdışına giden gelen çok, tanıdık yoksa burada bir duyuru ilanı daha aç bavulda getirilebilecek birşeyse dönerken getirsin yazar arkadaş gelirken bir kendine bir de sana birer şişe absolut alsın free shoptan parasını ver ödeşin.

yok bavulda gelmez büyük bu getirteceğim ürün dersen işte biz o gün tükeneceğiz. yine yukarıdakiler geçerli senin en az bi 750 ytl gümrükçü tse vergi için verilecek paran en az iki hafta da uğraşacak vaktin var demektir. kolay gelsin.

son bir yol daha var bir tanıdık bulacaksın elektronik ürün ithalat ihracatı yapabilen resmi yasal şirketi olan veya orada çalışan göndereni de şirketi de kafalayıp kılıfına uyduracaksınız. yani adamlar diyecek ki "hacım biz bu ürünü türkiye ye getirip satacağız eleman bize bunu numune gönderdi" o zaman zaten işi ayarlamış olduğunuz için ""faturalı bir şekilde"" gelecek siz de ithalatçı firma olduğu için gümrükçü vasıtasıyla vergisini ödeyip sokacaksınız memleket dahiline. tabi yine bişeyler ısmarlayacaksın adamlara.

hm uçak parası verir gider alır gelirim daha ucuz o zaman :) işin kötüsü bu cihaz feci derecede yeni yani internet satışı dışında elektronikçilerde satılıyor mu bilemiyorum. aha ben bunu avrupa birliği içinde bir arkadaşa yollatsam gelince ondan alsam olabilir gerçi, uzun iş gene. gümrükçü amcalar diğer her türlü öpüyorsa yapabilecek bir şey yok :( hepinize teşekkürler. bu arada alacağım alet irex iliad idi.

öncelikle benzin açmak motora ekstra yük getireceğinden bir artışa sebep olur ama bununla ilgili bir duyuru vardı orada myht busters'da cam açmanın daha çok harcattığına dair bir şeyler vardı. araştırın görün.

bunun dışında %5-15 arası bir benzin harcaması artışı olur. motor gücünüzde bir miktar düşer.

arabada klima açık olması, klima kapalı olmasına göre %30 daha fazla benzin harcamaya neden olur.

mythbusters'da cam açılınca %30 tasarruf sağlanmaktaydı.

Klima da sonucta enerjiyle calisan bir alet ve enegrjisini motordan aliyor. O yuzden daha fazla benzin harcanmasina sebep olur.

Ben de darknum gibi, goldenwand'in dediginin aksine, otoyolda giderken klima calistirmak ile cam acmak arasinda cam acmanin daha cok benzin yaktigini hatirliyorum mythbusters programindan. Bunun da sebebi hep acilan camlarin arabanin aerodinamigini cok bozdugu olarak soylenir.

@goldenwand. hangi duruma göre %30 artış/azalış oluyor?

1.klima açık %30 artış.
2.cam kapalı/klima kapalı
3.cam açık %30 tasarruf ->(klimanın kapalı camların açık olmasına göre mi demek istedin?)

kullandığım araç 100km de ortalma 10lt yakıyor, klima açıksa 11 lt bile olmuyor. yani %30 çok gerçek dışı bir rakam. o bölümü ben de izledim ama %30 dediklerinden pek emin değilim. zaten o kadar fark etse kimse klima açmaz emin ol.

myth busters ilgili bolumler ıcın;
episode22
episode38
mythbustersresults.com

dodocan'ın verdiği linkte (episode 38) eğer hızınız saatte 50 milin altında ise camların açık olması tasarruflu.

eğer saatte 50 mil'in üzerinde bir hızınız varsa air condition daha tasarruflu.




(sayfada ararken benim gibi dalmayın. bölüm başlığı episode 28, 38 diye yazıyor.)

%30 çok fazla bence.
zaten daha modern klimalar çift kompresörlü oluyorlar. aşırı sıcak olmayan havalarda küçük olan kompresör marifetiyle iklimlendirme yapılıyor böylece daha da tasarruflu olunabiliyor.

istanbul'da nisan'da hava 26 dereceyken klimayi 22 derece'de acmak
ile
antalya'da temmuz'da hava 38 dereceyken klimayi 16 derece'de acmak
arasinda enerji tuketimi acisindan fark olmali diye dusunuyorum...
[hava sicakliginin tuketilen enerjiyi etkilememesi dogrudur, lakin klima sizin istediginiz sicakliga gelesiye kadar durmaz/yavaslamaz yani antalya ornegindeki klima kontak acik oldugu surece okuzler gibi calisacak ve iddia edilen %30 benzin zararina yol acabilecektir]

Yüzde kaç fark olur bilmiyorum, ama asıl sorunuzu yanıtlayayım.

Cevap evet. Arabada klima açmak, farları yakmak, radyo açmak, çakmak yakmak, GPS kullanmak, siren çalmak vs. hepsi benzin artışına neden olur. Bildiğiniz gibi bu işler için elektrik gerekiyor. Elektrik ise aküden sağlanmakta. Akü ise alternatör (jeneratör) döndükçe oluşturulan elektrik ile şarj ediliyor. Alternatör motora bağlı ve döndürülmesi için de bir güç harcanması gerekiyor. Elektrik üretmediği zamanlarda ise bu güç daha az. Boş veya dolu bir karabiber değirmenini döndürürken harcadığınız gücün farklı olması gibi.

Sonuç olarak; klima elektrikle çalışıyor, elektrik aküden geliyor, akü alternatör tarafından besleniyor, alternatör motor tarafından döndürülüyor, motor da benzinle çalışıyor.