bilgi kültürel incelemelerle ilgili olarak dersler, içerik vb. hakkında şurda bilgi var:

www.bilgi.edu.tr

burada bir şey sormadan önce ben de google'da arıyorum. bulamayınca soruyorum. y. lisans programının sayfasında derslere ait özet bilgiler var ve kaynaklarla ilgili bilgi yok.

kaynaklar ve derslere sanırım sitesinde ulaşılıyo

internet sitesinde derslerle ilgili çok kısa açıklamalar var. kaynak listesi de yok. benim daha ayrıntılı bilgiye ihtiyacım var.

milli kütüphane'nin geniş bir arşivi var. bakabilirsiniz.

aslında en basit çözüm gazetenin kendi arşivleridir, ama gazete seninle ilgilenmediyse; medya takip ajanslarından faydalanabilirsin. bu ajanslar genellikle istanbul'da olsalar da, ankara'da medya takip merkezi'nin (MTM) şubesi var.
oraya bir sor bakalım; ne diyecekler, kaç para isteyecekler...

@brkylmz, arsive girmemistir diye dusunuyorum ama yine de bakıcam.
@delirttiniz lan beni,internet sitesi paralı üyelik istiyor tüm haberlere, yazılara erişim için ki zaten basılı sayıya ihtiyacım var benim.
@kehanet, son çare ankara temsilciliği'ni arıycam artık. ancak MTM çözüm olabilir sağolun.

kağıt başı 15 lira gibi fiyat vardır. babam yeni emekli olmuş bir noter.

2 ales, 2 üds kopyası icin 46 tl ödedim.

tepe home'da olabilir.
www.tepehome.com.tr

3M ya da 5M migroslarda olabilir.

bir de büyük züccaciye mağazalarında olabilir. kızılay'da gmk bulvarı çıkısında var bir tane bir de kızılay'dan demirtepe tarafına yürürken var diye hatırlıyorum. akbank'ı biraz geçince.

büyük otellerin içinde oluyor genelde. o şekilde araştırsanız? hiç yoktan iyidir ve yabancı dil sıkıntısı da yasanmaz.

(bkz: Eynebey hamamı)

Bir de Hamamönü'nde Karacabey hamamı var. İkisini de tavsiye ederim ama bayan bölümlerini bilmiyorum haliyle. Bu arada bu iki hamamda da yabancı müşteriler sıklıkla bulunur. Büyük otellere de genelde tek günlük girilmiyor.

araba falan varsa, kızılcahamam'da (adı üstünde) alası var. şehir içinde bilmiyorum maalesef.

@bordeaux, dedeman'da varmış. ama arkadaşım hamam kültürünü merak ediyor bir de otel hamamları bazen şifa niyetine minicik olabiliyor ama bakıcaz artık. teşekkür ederim.

@paranormal, eynebey'le ilgili sadece kadınlara hizmet verildiğini okudum. ama yazdıklarınızdan sonra karacabey'i tavsiye edicem galiba. teşekkürler.

@kızılcahamam uzak onun için şehir içinde bir yer olmalı. yine de sağolun.

dünyanın en iyi kaplıca suyu Haymana'daymış. ama sonra bi ara yalnız başına git. Kızılcahamam'da tesisler güzeldir, ama yine sonra bi ara yalnız başına git. en iyisi karacabey hamamıdır; kötünün iyisi diyebilirim.

@jirki,tavsiyeler için sağolun ama ben gitmeyeceğim.
karacabey'e bir git bak içine sinerse gir onun dışında oteller var diyeceğim arkadaşıma.
ne dertmiş koskoca şehirde adam gibi bir hamam bulamadım.

getirirken pek sorun yaşamaz, aynı üründen birden çok olmadıkça. o nedenle elektronik ürün isteyebilirsin. neredeyse yarı yarıya geliyor. internetten de sipariş edebilir hatta.

ha yemek kültürü gelişmiş yer, eğer düşkünlüğün varsa onu daha gurme arkadaşlara bırakayım :))

oraların bi hardalları var ki dibin düşer. fesleğenli ve zeytinli falan karışık türlerde üstelik. bence hardal iste.

peynir çeşitleri de şahane ama ben hala Edremit'in testi peyniri üzerine lezzet tanımayan bi taşralıyım. anamdan onu gördüm, öyle gidiyom işte:))

tabiki de kirmizi sarap

macaron
brie
bordeaux ya da cotes du rhone şarabı
caramel au beurre salé (tuzlu tereyağından yapılmış karamel)
dijon hardalı. eski usul çok ezilmeden yapılan, taneli olanı da olabilir. yalnız tadı daha keskin oluyor. yukarıda bahsedilen çeşnili hardallar için edmond fallot markasının ballı-balzamiklisi.
creme de cassis artı cidre (tercihen normandiya)
deniz tuzu
bal
lavantalı ürünler (sabun. mum. bal vs.)
çay seviyorsanız buradn çeşitlere bakıp isteyebilirsiniz. www.palaisdesthes.com
herbes de provence
oradan getirilecek kadar özellikli bir domates salçası var mı bilmiyorum ama değişik domates çeşitleri var fransa'da (sarı, turuncu, siyah domates gibi) onların kurutulmuş zeytinyağlı iştah açıcıları olabilir (emin değilim).
türkçe altyazılısını bulmak pek mümkün değil galiba ancak ingilizce biliyorsanız ingilizce altyazılı la grande vadrouille dvd'si. louis de funes 'in oynadığı filmler diye de genişletilebilir bu seçenek.
çizgi roman. fransız ve belçikalı çizerlerin eserlerinin ingilizce, almanca versiyonları rahat bulunuyor. ikinci elleri birinci ele göre hatırı sayılır derecede ucuz.
karite yağı (bkz: shea butter) fransız ürünü değil ama orada çok ucuz. marketlerde organik kozmetik reyonlarında bulunuyor.

gauloises, gitanes

Puro seviyorsanız duty free'den ucuza Davidoff purolar da getirebilir.

fr deki domates salçasinin tr dekinden bi farki yok.hatta Tr de ki daha lezzetli.
20 euro ya 1go luk mp3 rahat bulabilirsin.

bu konuda özellikle İtalyanların yanında çok dikkatli olmak gerek..bir İtalyan erkeğinin karşısında kulağınızı kaşımanız 'sen gaysin' dediğiniz anlamına gelir. bizdeki bozkurt işaretine benzer işaretler hiç hoş karşılanmaz bir nevi küfürdür. bizde 'çok güzel' anlamına gelen parmakları birleştirip eli aşağı yukarı sallama hareketi, onlarda 'ne istiyosun' şeklinde kavgaya sebebiyet verebilecek bir çıkışmadır.. şimdilik aklıma gelen bunlar.

rus erkekler genelde kadınlarla el sıkışmaz. Yani en azından kadın elini uzatana kadar hamlede bulunmazlar.

italyanlarla yemek yedikten sonra vs "cok guzel" anlamında parmagınızı yanagınızda dondurur gibi bir hareket yapmanız gerekir diye biliyorum.

Hintliler genelde vejetaryen oluyorlar, yani en azından kırmızı et yemiyorlar. Önermeyiniz. Önermekten ziyade sandviç hazırlayayım hoşluk olsun falan derken icinde salam, sosis, yumurta olmamasıa dikkat ediniz.

ilk bunlar geldi aklıma tecrübeyle sabit olanlar.

Bir de şu var, bu da ikinci larak geldi aklıma.

www.cupertino.org

italyanlar yemekleri begendikleri zaman, bizdeki butun parmaklari birlestirip "immmm, mukemmel olmus" anlamina gelen hareketi yapmazlarmis. "igrenc olmus la bu" demekmis bu italyan kulturunde. onun yerine eli tabanca gibi yapip, namluyu (isaret barnagini) sag yanaklarina bastirip, ayni anda da dairesel hareketler yaparak "mmm" derlermis.

ismini unuttugum bi "kisisel gelisim ve vucut dili" uzmani vardi. o anlatmisti.

bu kültürel özellikler kişiden kişiye büyük değişim göstermektedir. ayrıca ülkenin hangi bölgesinden, hangi demografik özelliklere sahip bir kesiminden gelindiği ile de çok ilgilidir. o yüzden genellemeler ne yazık ki pek bir işe yaramayacaktır.

ancak hangi ülke, kültür hakkında bilgi edinilmek isteniyorsa internetten (ingilizce/türkçe) kaynak bulunabilir.

çok genel olarak böyle ortamlarda kişilere doğrudan kişisel sorular sormayın, kıyaslamalar yapmayın, öpmeyin, sarılmayın denebilir.

cogu millet direkt yanak yanaga opusmeyi sevmez

İranlılar üçe kere öpüyorlar, bir sağdan bir soldan sonra bi daha sağdan.
Uzak doğulularla takılırken beyaz giymeyecekmişiniz bir de, ölüm demekmiş.

bir fransızdan bir şey rica ederken "lütfen"i eksik etmeyin. lütfen denilmediyse ölecek hastalığı var çünkü. örneğin bizde ".... yapar mısın?" gayet kibar bir rica iken bir fransız bunu buyurmak olarak algılayabiliyor. bu yüzden ofiste birbirine girdi alman ve fransız iş arkadaşlarım.
yine fransızlar karşılaştığınızda öpmezseniz bunu ciddi kabalık kabul ediyorlar. aynı şey vedalaırken de geçerli.
yine fransa'da birine merhaba demeden bir şey sormayın. çok aceleniz var, "pardon, şu nerede?" diye sormayın. "merhaba, .. nerededir?", "teşekkür ederim" makbul karşılanır.
almanlar size ayılıp bayılsa da verilen sözler konusunda takıntılı olabiliyor. zamanlama da dahil. bahaneler onlar için pek önemli olmayabiliyor. başkaları için çok geçerli de olsa sonuca bakıyorlar.
benim çalıştığım kurum ve insanlara mı hastı bilmiyorum ama fransızlar eğer yeni yıllarını kutlamadıysanız ve yeni yıla girdikten sonra ilk yazışmanız, konuşmanızsa yeni yıllarının kutlanması önemli.
estonyalılar, özellikle yeni nesil (sovyetlerden ayrıldıktan sonra okula gidenler) "rusça biliyor musun?" sorusuna karşı fazla çok hassas olabiliyorlar. peşinden ruslarla estonyalılar farklıdır konulu bir tirat gelebilir.
tanıdığım pek çok rus putin eleştirisi konusunda hassas. o rusya'yı küllerinden doğurdu, yabancılar çekemiyor vb. gibi bir savunmaları var.
makedonlar'la yapılan yazışmalarda fyrom u kullanmak aynı şekilde yunanlar'la yapılan yazışmalarda makedonya'yı kullanmak ciddi tepki görebilir.
sırplar'a (genelde) "kosova sınırında geçerken zorluk çıkıyor mu?" diye sormak, kosova'nın bağımsızlığıyla ilgili soru sormak hiç hoş karşılanmıyor. "kosova sırbistandır !" diye dellenebiliyorlar.
flaman bir belçikalı'ya aynı dili kullanmalarından hareketle dutch demek. aman diyim.

tüm bunlar benim karşılaştığım ve sonrasında da üzerine konuşup vardığım sonuçlar, bu yüzden böyle kişisel bir genellemeye gittim aksi her zaman mümkündür.

en ilginç diyemeyiz belki ama kesinlikle ilk aklıma gelen gaudi'nin eserleri. gerek la sagrada familia olsun, gerek park guell, ya da casa battlo, casa mila hepsi de ilginç ve bir o kadar da güzel mimariye sahipler.

senin söylediğin light beam'in söylediği la sagrada familia.

eheh gaudi için en ilginç diyemeyiz demiştim de, en ilgincini buldum sanırım. bunlara lazok tarz diyorlar. bir örneği için:

www.eksibition.org

@colonizer: sanırım senin bahsettiğin de la sagrada familia, yapımı bitmeyen ve bitmeyecek olan katedral diye geçiyor. bir duyuma göre gaudi planlarını ölmeden önce yakmış kimse bulamasın diye.

mimarsinan'ın selimiye camii'nin minaresini, 3 kişinin aynı anda çıksa dahi kimsenin kimseyi görmemesi şeklinde yapması bana hep ilginç gelmiştir.
ayrıca yine mimarsinanın diğer camiilerde uyguladığı sistemler (yanan kandillerin artığından mürekkep oluşması vs) yine enteresandır bence.

genel temayül la sagrada familia ki ben de katılıyorum bu görüşe. neredeyse rakipsiz. ve tabii ki mayaların basamaklı piramitleri ve de angkor wat. elhamrayı da unutmamak lazım ve ayrıca soğan kubbeleriyle st basile katedrali var. bir de burnumuzun dibinde durduğu için farketmediğimiz kapalı çarşı. uzayda diyorsak eğer tabii ki trantor. yok bu sonuncusu olmadı.

newyork taki "flatiron binası" ilginçtir. İskambil kağıdı gibi duruyor, her an yıkılacakmış gibi...


getir.net
getir.net

bana da brezilya'daki amca hep urpertici gelmistir. gulyabani gibi, o ne oyle.

(bkz: cristo redentor)

bana şu dubaide inşa edilecek olan (belki de edilmiştir) bina geliyo.
inventorspot.com

Dubai'de yapilan bircok proje bu kategoriye girebilir.
Ozellikle dunya haritasi seklindeki suni adalar.
www.theworld.ae

(bkz: guggenheim bilbao )
blogs.usyd.edu.au

frank gehry, zaha hadid gibi mimarlara bakabilirsiniz. bana sorarsanız dünyanın en ilginç binası ayasofya'dır.

gehry:
img2.travelblog.org
www.onnyturf.com
www.elciego.com

hadid:
www.floornature.com
archrecord.construction.com

benim ev var, mimarisi çok acayip. salonun ortasında garip çıkıntılar var. mutfak ve yatak odası arasında salon olmasına rağmen mutfaktan yatak odasına direk gidilebiliyor. pencere açılınca evin içinde hareket edilemiyor.

mmo dan incelemelerini rica etmiştim gelen yetkili kaçtı

stumbleupon'dan soyle bi sey denk geldi.

villageofjoy.com

vallahi ben koç çalışanıyım,
bir kere bu %52 deki tüpraşla ilgili yazanları okudum, tam anlamı ile dogru degil. o kazada 3 degil 2 kişiöldü, bu bir. ikincisi o 16 kişinin hastaneye basvurması vs. de dogru degil. tüpraş kendi içinde neredeyse hastane kadar donanımlı revir ve uzman doktor barındırır..

meslek lisesi memleket meselesi basta olmak üzere pek cok sosyal sorumluluk projesi yapıyor adamlar.. ama illa ki bir açıkları varsa da herhalde koç vakfı olabilir. bildigim kadarı ile çalışanların maaşlarından zorunlu bir kesinti yapıyor bu vakıf, ama sonrasında geri veriyor faizi ile falan.. yine de yasal olmayan bişey oldugunu sanmıyorum.

yüreğime su serpildi 3 değil 2 kişi öldüğünü duyunca.

insan utanır şunu yazmaya ya.

seka arazisine ford fabrikası kurdular. bu konuda ara$tırma yapmanı öneririm.

www.aksam.com.tr

koç holding'le doğrudan ilgili sayılabilir mi bilmiyorum sonuçta vakıf giriyor için işine ama koç üniversitesi'nin devlete ait orman arazisi üzerinde kurulması.
(bkz: #4750138)
(bkz: #10640589 )

koc universitesi yapilirken ilce sinirlari degistirilmisti diye biliyorum agaclari kesebilsinler diye.

Kapitalizm=Para
Etik=RUH
Tartışmaya gerek yok...

(bkz: plaklı figuran kahvesi) nasıl gidileceği başlıkta yazıyor!

bahçelievler 7. cadde ikbal.

incek teki gözlemeciler.

ya da ulus taki tarihi pirinçhan'da o muhteşem gözlemeler ve ayran eşliğinde süper bi kahvaltı. tabi gramafoncu ali'nin gramafonundan çıkan parçalarla beraber..
eskişehir yolundan sıhhiyeye kadar olan güzergahta denizciler yazan dolmuşlar var onlara binin ya da altındağ belediyesini sorun, ordan yukarı azcık yürüyünce pirinçhan tabelasını görürsünüz.

(bkz: ankara kalesi)

eski ankara evi tarzında döşenmiştir çoğu. hatta büyük kısmı bildiğin eski ankara evi gerçektede.

(bkz: marul cafe) ama soguk havada pek bir esprisi olmaz.

Teşekkürler..

hangi ülkeye sokmaya çalışacaksın bunları, onu da yaz, belki tecrübesi olanlar ona göre yazarlar.

Zamanında Almanya'ya giderken ben yapmıştım :) Pek bir sorun çıkmamıştı.

oldukça çok aktarmalı bir yolculukla, İstanbul'dan Los angeles'a kadar börek, beyaz peynir ve zeytin dolu bir valiz götürmüştük biz. Bazı ülkelerde "valizlerde bulunması yasak unsurlar" arasında yer alıyordu yiyecekler, ama olay şöyle gelişiyor: - valizinizde X, Y, yiyecek, Q, W var mı? - Yok! - Buyrun!

bence şansını dene en kötü havalanında bir ziyafet verirsin ;p

bu konularda hiçbir tecrübem yok, ama naçizane şunu tavsiye edeyim. hani böyle yiyeceklerin havasını alıyor ambalajlıyorlar ya, ondan yaptır. şarküterilerde yaparlar herhalde. koku ve akma dökülme sorunu kalmaz.

@zillosh, valla fransa nevi şahsına münhasır, kendine göre kuralları olan bir ülke. eğer "valizlerde bulunması yasak unsurlar" listesi diye bir şey varsa kimi ülkeler için, fransa'da kesin vardır ve büyük ihtimal yiyecek de listede yer alıyordur. size sorun çıkmaması güzel, lakin böyle bir listenin olabilme ihtimali düşündürücü:)

@mea maxima culpa, tekrar teşekkür ederim. benim aklıma sittin sene gelmezdi bunu düşünmek, ama herhalde bizimkiler** biliyorlardır, bir şekilde ayarlarlar.

bi sıkıntı olacağını sanmıyorum. thy'de check in'ci olarak çalıştığımda alıyorduk öyle bagajları, kimse almayın demiyordu.

italya'da erasmus yaparken 4 türk arkadaşımla beraber; ezine'sinden vişne suyu'na kadar onlarca çeşit yiyecek sokmuştuk italya'ya. hiçbir sorunla karşılaşmadık.
ancak;
yiyecekler kesinlikle akmamalı.(darbe alabileceklerini de düşün)
ve ağır bir biçimde kokmamalı. (belki koku yüzünden, şüphelenip, arama yapmaya kalkabilirler.)
onun dışında fransa'ya özgü bir yasak varsa bilemem.

aslinda biraz da sansa bakar efenim. eger sansiniz varsa sizin valizinizi kontrol etmezler. bazen bu polislerin ipneligi tutuyor ve tum valizinizi dokuyorlar. o yuzden polislerle fazla goz goze gelmeyin hizli adimlarla havaalanini terketmeye bakin :P

el cantanizda olmayan seyler nadiren sorun yaratir, takiliniz.

arkadaşlar alakadar olup cevap yazdığınız için hepinize teşekkür ederim. ben şansımı deneyeceğim valla, kafaya koydum;)

@ravioli, ben de thy ile döneceğim, verdiğiniz bilgi rahatlattı valla.

@gioberg, darbelere karşı paketleme, yiyeceklerin kokmamasını sağlamak gibi mevzulardan aile büyükleri sorumlu. valizi onlar yapacak, benim tek görevim valizi sağ salim burada kaldığım yere getirmek:)

@hollandabocegiilesevismek, hani yabancı ülkeye vardıktan sonra pasaport kontrolü bitiminde bekleyen iri kıyım adamları diyorsunuz değil mi?:) valla zaten valizi uçağa vermiş, ülkeye girmiş olucam. bunları sokamazsın derse 2-3 baklava verir hallederiz artık, eheh.

fransa'yı bilmiyorum ama bu perşembe günkü san diego-chicago-istanbul uçuşumdaki bavullardan kilitli olan bir tanesi açılmış, içindeki çukulatalar (ki kesinlikle kapalı pakette, basbaya marketten alınmış bildiğimiz 4 paket hersheys çukulata) yok olmuş, bavulun içine de "bavulunuzu random kontrol ettik, kilidini kırdık kusura bakmayın" yazısı konulmuştu. yasak filan olmamasına rağmen kontrolcu arkadaşın canı çukulata çekmiş diye tahmin ediyorum. en kötü ihtimal alırlar orada çöpe attırırlar.

ben lokum ve turk kahvesi götürmüştüm fransa'ya, bir sorun olmadı. ezine falan demişsiniz cidden akıp dökülmeyecek şekilde paketlenmesine dikkat edin. almanya'dan turkiye'ye donerken ise çikolatalarım yok olmustu:)
her ulkenin standardı farklı. yıllar önce hilary swank yeni zellanda'ya girerken elma soktuğu için ciddi problem yaşamıştı. tarım hastalığı taşınır vs muhabbetlerinden ötürü. ama ben geçen ay makedonya'ya giderken bildiğin elma götürdüm yanımda. indiğimde alışveriş yapacak vaktim yok diye. avrupa ülkeleri için çok sert kurallar yok bldiğim kadarıyla.denemeye değer gibi geldi bana.

herkese tekrardan ilgilenip cevap yazdıkları için teşekkür ederim.

20 kg'a yakın yiyeceği sorunsuz fransa'ya sokmuş bulunmaktayım. hiçbir sorun çıkmadı;)

buna çok benzemese de zara'da ve benetton'da gri uzun hırkalar var. topshop'ta da var. ama bu mağazalar izmir de var mı yok mu bilmiyorum.

bende zarada görmüştüm

mango'da bugün benzerlerini gördüm.

aynısı topshop'ta ve sokaktaki beş kızdan ucunde var su anda.

o deılde bunları unluler gıymeden bızım kızlar gıyse ananenden mi kaldı dıye dalga gecerdı millet.
mango'da bende görmüştüm bi bakınız olmazsa..

sokaktaki beş kızın dördünde olmadan önce almak istiyordum ben ama ancak zaman+para bulabildim napiyim. ayrıca bu hırkayı ararken lindlay lohan'ın böyle bir hırkalı fotosunu falan ilk defa gördüm haberim de yoktu. vurmayın bana!

valla bildiğim kadarıyla çok şık bir hareket ile ödeyeceksin.

yurtdışına her çıkışta ödeniyor.

her çıkışta ödenmek zorunda ama oturma izniniz varsa ödemenize gerek yok. oturma izni kartınızı göstermeniz yeterli.

www.kadinlarkulubu.com var. onun forumları var. her türlü yemeği bizzat ev hanımları anlatıyor. daha ne olsun.

www.kadinlarkulubu.com

(bkz: portakalagaci)

ingilizceniz iyiyse ny times - dining & wine iyidir.

oktayustaninyemekleri.blogspot.com

cafefernando.com

Sık kullanılanlara ekleyebileceğin bir site ben de buradan bakıyorum :) denenmemiş tarifler asla eklenmiyormuş www.mutfakyolu.com

wikitravel.org
fotograflar pek matah degil ama derli toplu bilgiye ulasmak icin ideal.

www.virtualtourist.com

seinfeld ve scrubs'ı saymamışsın ama cnbc-e dediğine göre izlemişsin herhalde.
3rd rock from the sun izlenebilir, ben severdim. that 70's show da çok kötü denemezdi.

fakat en önemlisi curb your enthusiasm!!! bu diziyi izlemediysen hemen izle derim.

(bkz: green wing)

dsmart'ta comedy smart kanalinda "that 70's show" var ve kesinlikle harika.

(bkz: two and a half men)

(bkz: the office)

(bkz: cheers)

izlemediyseniz, my name is earl, tek geçerim.

(bkz: the it crowd) öneriyorum şiddetle ingiliz dizisi 2 sezon 12 bölüm totalde büyük keyif alarak izleyebilirsiniz.

(bkz: everybody hates chris)

30 Rock.

Tnt yakinda vermeye ba$layacak.

kesinlikle flight of the concorde.

türkiyede ne hikmetse kimse duymamış.

Spaced (özellikle 2. sezonuyla. ilk sezonu bi şekilde izlemek lazım) çok eğlenceli.

georgeanne brennan'ın fance kitabındakı herbes de provence tarifinden alıntılıyorum:

maydanoz, biberiye, feslegen, nane, kekik, adaçayı, tarhun otu, frenk maydanozu, defne ve mercanköşk.

bu yazar 20 yıl fransa'da mutfak üzerine araştırma yapmış ozellikle Provence mutfagi konusunda uzmanmıs o yuzden güvenilir bir tarif bence.

kitabın adı fance degil france olacaktı.

2-3 dakikadan fazla haslamayın, hamur olur. ustune de domateslı sos.

hasladıktan sonra suzmeyın bır de kremalı sosun ıcıne atın domateslıyı hıc denemedım.aslında evde gnocchiyi kendidiniz de yapabılırısnız artık baska bahara:)

evde gnocchi nasıl yapılır ki?

grameri illa sokersiniz. bence bol bol kelime sokun haznenize yeni.. her gun onlarca yuzlerce.. istanbulda anahtarlik seklinde satilan mini vocabulary kitapciklari vardi, icinde 1000 kusur fransizca - turkce kelime.

benim ingilizcede en buyuk derdim vocabulary, bu yuzden atliyim istedim soruya. diger secenekleri siz de yazmissiniz zaten : )

fransızca anlayabilmek veya konuşabilmek fransızca okuyabilmekten çok daha farklı bir olay, en azından türkçe bilen insanlar için. bunun için bol bol fransızca altyazılı film belgesel vs. izlemek, kelime haznesini bir şekilde arttırmak, fransızca müzik vs. gibi şeyleri dinlemek gerekiyor.

ben dört dönem fransızca aldım seçmeli ders haklarımla. televizyon veya sinemada dört kelimenin üzerinde söylenen bir cümleyi tam anlamıyla anlayabilmiş değilim (bu birz da benim moronluğum tabi).

misal şu anda cash diye birfilm var fransız yapımı. "ocean's eleven fr" olarak da nitelendirilebilir, onu izle hem çok sıkıcı değil hem fransızcaları nispeten anlaşılır.

darısı başıma tabi benim de niyetim var biraz fransızcayı geliştirmeye :)

mesaj yazan herkese alakalarından ötürü teşekkür ederim.

@ jesters cap - film önerisi gayet mantıklı. fransızca altyazılı, çok kasmayacak türden, bulup izleyebiliyirim. merci beaucoup;)

dil kursunda ogrendiklerinizi günlük hayatta kullanmak için beklemeyin dile kafa göz dalın! baget alırken bile ilk seferde ne dediğinizi anlamayabilirler. hiç dert etmeyin. masterı ingilizce yaptığınız için kendinizi rahat ifade ettiğiniz bir dilin konforunu gün içinde bir kac saat yaşarsınız sakın buna aldanıp fransızcayla haşır neşir olma işini askıya almayın. dil kesinlikle sokakta ve sosyal hayatta kullanıldıkça öğreniliyor. konuşmak için her fırsatı değerlendirin.sadece çevrenizdeki ingilizce bilen fransızlar ve yabancılarla iletişim kurmayın,rahattır, kolaydır ama dil öğreniminize ket vurur.
bol bol altyazılı fransızca film izleyin
çizgi romana ilginiz varsa okuyun, kitabi dilden çok gençlerin kullandıgı dille ilgili de fikir verir, günlük kalıp ve deyim öğretir.fransa cızgı roman ıcın cennettır. ıkıncı ellerı hemen her sehırde vardır. paris, lille, nancy'de cok uygun fiyata gormustum ben.
yukarda bahsedilen sözlük gibi küçük kitapçıklar cok faydalı. size gönderebilecek bir yakınınız varsa edinin.
resimli süzlük alın. görsel bilgi akılda cok daha kalıcı oluyor ve günlük hayatta da işe yarıyor. örnegin tamirci geldiginde ve bir sey sordugunda turkcesını bile bilmezken sozlukten buldurtuyordum ve sonra o kelime asla aklımdan cıkmıyordu.(DK'nın fransızca ıngılızce resımlı sozlugu cok ıyı ama virgin'de baska yayınevlerının de gormustum)
fiil çekimi kitapcıgı edının ve masa ya da kıtaplık susu olmasın bu, cidden karıstırın ozellıkle de passe compose'yı ogrendıkten sonra. basucu eserınız olsun.(bescherelle'ınkı ıyı)
zamanla bir yazım ımla sozlugu edının (yıne bescherelle onerırım)
esanlamlı kelımeler sozlugu edınır arada karıstırırsanız bıldıgınız kelımelerın es anlamlılarını da ogrenırsınız hem kendınızı daha ıyı ıfade edersınız hem de kelıme dagarcıgınız artar. fılm ızlemek, okumak cok daha eglencelı olur.
TV ızleyın. ben de nefret edıyordum ama cok ıse yarıyor. en azından arada bakının.
yanınızda kucuk bır defterınız olsun gun ıcınde ogrendıgınız kelımelerı not alın.
www.lepointdufle.net burdan fransızca calısabılırsınız.
charlie hebdo okuyabılırsnız. polıtık mızah dergısı. hem yasadıgınız ulkede ne oluyor gormek ıcın eglencelı bır alternatıftır hem de sozluk kullanmaya tesfık edıyor ınsanı konusma balonları.

valla çok teşekkür ederim, denenebilecek tüm yöntemleri yazmışsınız. dediklerinize mutlaka başvuracağım.

arkadasim 1 yil kolombiya´da kaldi ama allahin daginda bir köyde ana okul cocuklarina ingizlice ders veriyordu yani öyle temelli gitmemisti.tabii gittigi köyde insanlar ispanyolca degil de yerel dilleri kichua? konusuyorlardi ve tabii arkadas ispanyolcadan cok o dili ögrendi. kendisi gayet memnundu. kizlari güzelmis öyle diyorlar.en yasanilasi yer yine baskent oldugunu düsünüyorum ihtiyacin olan herseyi tek oarada bulabilirsin sanirim. tüklerin olacagini da pek sanmam zor yani.

vize istemiyor demişsin ama bildiğim kadarıyla vizesiz geçirilcek süre sınırlı oluyor, 3 ay 6 ay gibi gene sınırlamalar var. ama ülke olarak güzel tercih gerçekten, go go go.

dolayli bir cevap onerisi: kolombiya ve ilintili basliklardaki entry'leri bi tarayin. yazdiklarindan orada yasamis/ bulunmus izlenimi edindiginiz yazarlara kisa bir mesaj atiniz. sorulariniza cevabi olanlar olabilir. akliniza gelmediyse diye yazayim dedim.
not1: esim sili'de 2 ay gezmis, orayi da cok metheder, yolunuz duserse diye.
not2: dedigizin aynisini arjantin'de yapan arkadaslarim oldu. biraz parayla gidip oldukca iyi vakit gecirip, ispanyolca ogrendiler. kimisi kaldi, kimisi dondu.

bence git insanın değişikliğe ihtiyacı var hem severek gittiğin yerde olumsuzlukları bile görmezsin gezilecek görülecek yerleri araştır iyice öğren ve herkese el salla...:D

bence gıdılıp kalınabılecek bır yer.gıtmedım kalmadım gormedım ama gıdenlere ve dusunenlere gıpta ile baktım.bakarsın yapamadın gecınemedın ozaman baska işlere yonelirsin.orası bazı ham maddelerin memleketi.yaparız bişeyler baglarız yerler.
cok seversın rahat edersın bizede haber verirsin atlar geliriz..

abi ben muhtelif hollywood filmlerinden sonra çok korkuyorum bu memleketten. hele scarfaceden sonra tırsma katsayım en az 2 ye katladı. benimki de belki iş değil ama kolombiya diyince aklıma iki şey geliyor; kokain ve marksist gerillalar. özünde güzel bir ülkeyse bilemem tabi.

kolombiya'da bir yil degisim programiyla kalmis alman bir arkadasim var. kendini yari kolombiya'li olarak kabul eder, cok seviyor kolombiya'yi ama ulkeyle anlattiklari hic de ic acici seyler degil. uyusturucu kacakciligi, gerillalar hollywood filmi degil gunluk hayatta artik insanlarin kaniksadiklari bir sey. belki ben cok korkagim bilmiyorum ama bu potansiyeldeki bir ulkeye sifirdan hayat kurmaya asla gitmezdim.

annem diyo ki,

hortumuyla içine sıcak su, sonra deterjan ve çamaşırlar konacak. önde metal kolu vardır çalışmayı başlatmak için. kaldırınca içindeki pervane dönecek. bu kadar yıkamak yeterli deyince kendin durduracaksın.

durulamak için temiz suyu kendin koyup yine çalıştıracaksın.

sıkmak için de merdanenin yanında öne doğru çekecek bir metal varmış(?), merdane o zaman dönmeye başlıyormuş.

hatirladigim kadariyla makineye suyu koy( cizgiyi gecmesin ) deterjani ekle dugmesini asagi dogru indir. calismaya baslar yeterli kadar temizlendigini dusunuyorsan arkadaki hortumu yere at kendi kendine suyu bosaltir bittikten sonra hortumu tekrar kaldirmayi unutma yoksa durulama suyunu da bosaltir. bitince sikma islemi icin acma dugmesini yukari dogru kaldir merdane calismaya baslar. arada camasir sikisirsa ( i= igdir'in i'si ) merdanenin hemen yaninda bir kulp gibi bisiy var onu cevir. bazilarinda da asagida uzun telimsi birseyi oluyor ( merdane alti ) ona basarsin. merdane aralanir camasiri cikartirsin. merdane donerken dolasanlari acayim deme yani eli kaptirirsin.

camasir yikaman bitince merdaneyi kurula kuf yapiyor islak birakirsan

bir iki ufak tefek şeyi yıkayacaksanız elde daha kolay halledersiniz muhtemelen.

nasil calistirilir bilmiyorum ama cocukken salak gibi bile isteye kolumu o merdaneye soktum ben! dikkat edin derim, camasiri merdanede sikarken sacinizi falan kaptirmayin!

bu konuyla ilgili deneyimi olanlara buradan ulasabilirsiniz:
[email protected]
uyelik icin de: [email protected]

@filtre kahve: bu gruba herkes üye olabiliyor mu? ben de kullanabilir miyim üyelik adresini?

geçen yıl aldım ispanya vizesi,belli bir amaç doğrultusunda ve davet mektuplu başvurmuştum. pasaportumda da eski vizelerim fazlaydı. hemen verdiler. ama isteseler yine de kıllık çıkarabilirlerdi ki bunu yaşadığım konsolosluklar oldu geçmişte. yani o kadar korkunç bir yer değil bence

tavsiyeye gelince.
kesinlikle tüm varlıkları beyan edin
öğrenci belgesi ve kimliğinizi beyan etmeyi unutmayın.
harcamalarınızı kim karşılayacaksa onun bordroları,şirket varsa imza sirküleri vs. vs.(bunlar hep yazıyor her yerde) yanında sizin masraflarınızı karşılayacağına dair dilekçe yazsın
SAĞLIK SİGORTASI önemli! ne kadar teminat istediklerini öğrenin dünya kadar para bayılmayın büyük şirketlere en ucuz neresi yapıyorsa ordan yaptırın,farketmiyor

ve en önemlisi gidiş amacınız tatilse kalacak yerinizi beyan edin,otel rezervasyonu gibi birşey gösterin. birkaç hostel sitelerinin birinden yapabilirsiniz. sonra iptal etseniz bile bir aylık en fazla zararınız 20-25 euro olur. bu önemli
ve uçak gidiş dönüş rezervasyonları

bunları verip bekleyeceksiniz. daha fazla yapabilecek birşeyiniz yok. ikna olurlarsa verirler. canları sıkılmışsa birşeye vermek istemiyorlarsa vermezler. yani ne yazık ki öyle taktikler vs. yok:(

[email protected]
bu gruba herkes uye olabılıyor ancak gereklı gereksız binlerce mail almanızı saglıyor.yanı ben 3 yıldır uyeyım buraya gunluk ortalama 50 mail gelıyor en az..cogu ısınızede yaramıyor..

gecen yaz aldim, eylul boyunmca barcelona, granada idim. tum belgeleri verince hic bir sorun yok, cat diye veriyorlar ve dunyanin da en yardimsever konsoloslugular sanirim.
ucak biletlerini, 5-6 gunluk hostel/otel rezervasyonu ve mali durumu belgeleyen belgeleri vermen gerekli. 1 haftada vermislerdi.
neden boyle ocu gibi anlatilmislar bilmiyorum ama bence dunyanin en sevimli konsoloslugu.

Bence bir an önce başvur.

Gerekli belgeler:
www.maec.es

ailenin pasaportlarındaki vizelerin fotokopisini çektirmen belki ekstra işe yarayabilir.

@insanimsi: herkes uye olabiliyor. ben sadece bu tarz seyler icin olan bir e-mail adresimle olmustum. cunku bahsedildigi gibi arsive bakmadan en basit seyi bile soranlar sayesinde hergun onlarca e-mail geliyor. ama seyahat onerisi,kalacak yer,vize vs icin ciddi faydali.