Emanetçiler oluyor kantin işletenler alıyor, herkes bırakıyor, oraya bırakabilirsiniz, 5-10 TL alıyorlar

bırakabileceğiniz bi yer varsa götürün.

İTÜ'de de vardır diyorsanız telefonu alıyorum yanıma :)

emanetler yasak covid sebebiyle. Çevre esnaf alıyorsa olur sadece.

ilginizi çekerse refik anadol'un "makine hatıraları: uzay" sergisi var. henüz gidemedim ama bildiğim kadarıyla dolapdere'de ve ücretsiz.

Daha önceden gitmediyseniz Pilevneli Gallery'de Refik Anadol sergisine gidebilirsiniz.

edit: 18 saniye geç bir şekilde aynı öneriyi yapmışım :)

Pilevneli’de her gün 3km sıra oluyor. Arter’e bi bakın.

arterde çok güzel sergiler var.
pera müzesinde de yeni sergi var, eğlenceli.
salt'ı bilmiyorum orada da vardır bişeyler.
pilevneli'de cumartesi çok kuyruk ve virüs riski oluyor hafta içi bakın.

Arter ve istanbul modernde birden fazla sergi var.

İlk ürün kedi için de kullanılabilir. Açıklamalarında yazıyor zaten.

Bu ürünlerin üçü de birbirinin aynı gibi. Aynı işlevi görüyor ve tüy toplama işinde gerçekten işe yarıyorlar. Ben olsam ucuz olanı alırdım.

Şampuan ile ilgili ön bilgi vereyim. Kuru şampuanlar var. pudra gibi kediye döküp sonra siliyorsun falan. Kediyi delirtiyor. Kaşınmaktan bitap düşüyor hayvan. Önermem.

Zaten kedi aşırı kirli değilse yıkanmaması gerekir. Kedi kendini zaten temizliyor. Bir arkadaşım, kediyi yıkamak tüylerini bozar demişti.

ürünler aynı işlevi görüyor sadece boyutları farklı.

bunların yanında farklı taraklar da öneririm. muhtemelen kıtık da oluyordur o kadar uzun tüylü olunca.

kıtık olmuş tüyleri bu tarakla açamazsınız.

www.hepsiburada.com

bu da güzel bir ürün genel taramada etkili.

www.hepsiburada.com

Cevaplarınız için hepinize teşekkür ederim. Kuru şampuan pek düşünmüyordum ben de. Ayda yılda bir yıkarsam diye.

@cureforlove 3 senedir hiç tıraş etmedim, sadece 1 kere yıkadım onda da yağmurlu havada evden arka balkona firar edip üstü başı sümüklü böcek dolduğu için, furminatörü de sfenks yapana kadar kullanmam merak etmeyin =)

@eeb tüyleri uzun olmasına rağmen neyse ki hiç kıtık yok

ben şu iğne gibi dişleri olan taraktan kullanıyorum (@eeb'in verdiği 2. linkteki gibi). düzenli tararsanız kıtıkları oluşmadan çekip alıyor onlar.

uzun tüylü kedime furminator olmadı mesela, tek bir tüy bile çekmiyor. tüyleri daha kısa olan kedimi ise koyun gibi kırkıyorum furminatorla. ama hiç sevmiyor, elektriklenme yapıyor. o yüzden furminator kenarda toz topluyor şu an, öbür tarağı her ikisine de kullanıyorum.

bir de kedi yıkanmaz.

Sık sık kazalar meydana geliyordu belki onun içindir.

kamyonlar carpiyor diye olmasin :)

pek cok uste gecit trafik isiklarini bertaraf etmek icin yapilmis oluyor. bunu ragmen kavsakta isik kullanilmasi gerekiyorsa ust geciti de kaldiriyorlar. bakimi falan zahmetli is

Üst geçitten kastınız araçların kullandıkları mı yaya üst geçitleri mi? Araçlarınkiyse cevabı biliyorum. Yayalarınkiyse pas.

@godsparticle yayaların üst geçidi.

kullanılmıyorlar, görüntü kirliliği oluşturuyorlar filan.

metrobüs üst geçitleri hariç çoğu kullanılmıyor. çıkması ayrı dert inmesi ayrı. rüzgar desen o da var.

rusyada üst geçit yerine hep altgeçit yapıldığını okumuştum. maliyeti daha fazla ancak boş durmasından iyidir sonuçta.

Katli vacip değil. Gırgırına da olsa uydurma bilgi doğru değil.

@ibomiu nun ironi yaptığını düşünüyorum arkadaşlar ama hassas bir konu olduğu için insanları yaralayabilir.

Konuya gelecek olursak Noel'le ilgili yazacağım bir yazı için sohbet edip; gelenekler, görenekler,inançlar hakkında bilgi almak istiyorum.

@advocat
1. her müslümanin cumaya gitmedigi gibi her hristiyan da pazar günü kiliseye gitmez.
2. ben katoligim, bana sor.

istanbul'daki evimde karşı komşu aile hristiyan. adam zaten rahip olduğu için kimsenin pazar günü kilisede olmasını garipseyeceğini sanmıyorum. adı da john ^^ bu sabah seni kilisede göremedim john geyiği de yapamıyoruz ahahd.
heea amerikalılar ama, senin aradığın buranın vatandaşı şeklinde mi?

dalga geçenin cezalandırılmasını istemiyorum, sadece dikkatli olmakta fayda var diyorum zira konu bizim ülkemizde olmasa da bağzı ülkelerde hassas karşılanıyor. o dalga geçme boyutunu ben belirlemiyorum, kaldı ki yapmayın da demiyorum. dikkatli olmakta fayda var gayet açıklayıcı? ben hristiyan olup senin gibi birisi benimle ahaha katli vacip diye dalga geçtiğini sansa ben o insandan korkarım, kusura bakma ama bu gerçek. hoca değilsin, baltık ülkesinde değiliz, vaaz vermiyorsun.

Sorguluyorum, hem de her gün.

Yüksek lisansa başlama nedenlerimden ilki askerliği tecil ettirebilmekti. Onu hallettim 3 yıl kafam rahat. Okul hayatını özlediğim ve sektördeki düz adamlardan farklı olabilmek için başladım diyebilirim. Ama benim de işim oldukça yoğun. Haftada 1 gün izin var ve o günde de sunuma hazırlanıp, makale yazmaya çalıştığım için kendime vakit ayıramıyorum. Spora gidiyordum bırakmak zorunda kaldım. Yüksek lisansta hocalar biraz farklı olur, kendimi geliştiririm, ufkumu açarlar diyordum. Ama ne yazık ki hala aynı kafadalar. Sektörde hiç bir şey yapamayan adamlar-kadınlar başka hiç bir şey yapamayacakları için akademisyen olmuşlar. Bilimsel anlamda ne üretiyorlar, hangi yaralı parmağa işiyorlar bilmiyorum. Sadece işkembeden atıp tutuyorlar. Kendilerine verilen kürsüyü kaybetmemek için yapışıyorlar. İktidarla otoriteyle ters düşmemek için taklalar atıyorlar. Gözetim toplumu, kültür endüstrisi, Marksizm, eleştirel teori vs vs atıp tutuyorlar. Sonra iş gündelik hayatla ilgili ufak bir duruş sergilemeye geliyor, iktidardan korktukları için 3 maymunu oynamaya başlıyorlar. Okula girerken ceplerimizin, çantalarımızın içine ellerini sokup didik didik arayan güvenlik görevlilerine çıkıp bir şey demiyorlar. Ama gözetim toplumu konusunda ''Ne güzel konuşmuş Foucault, I love you Adorno ♥•♥, çok yaşa Benjamin serseri dahi ♥•♥•• '' demesini biliyorlar.

ilkokulun ilk gününden şu saniyeye kadar hep sorguladım. okulda geçen her dakikam ziyandır bence. şu anda da ödev yapıyom amk yüksek lisans kadar gereksiz bişey yok. bıraksak para yanıyor

okuma amacımı değil de çalışma amacımı çok sorguladım. iş hayatı iğrençtir.
keşke ömrümün tamamı okul köşelerinde, kütüphanelerde, fotokopicilerde geçse.

keşke sadece okuyarak ömür geçirebilsem. olmuyor tabii.

evet bir de bu var... çalışma hayatımı da sık sık sorguluyorum.

2 kuruş para alıcaz diye sabah 6:30 da her gün kalkıp sıkış sıkış otobüste işe gitmeye çalışıyorum 1 saat boyunca. offf ne boktan lan herşey :)

yüksek lisansı bilemem ama şartlardan dolayı üniversite okuyamamış ve 45 yaşından sonra üniversiteye girmeyi hayal edenler de var.

Benim sorguladığım lisans değil ya. tamamen yüksek lisans. tabi ki okuduğum üniversite sayesinde iş buldum ve bir mesleğim var ama yüksek lisans tamamen boş ve bana bir şey kattığını düşünmüyorum. üstelik lisanstan çok daha fazla yordu beni ya. 3 yılda hayat enerjimi sömürdü yedi bitirdi.

bu sene bende başlıcam çalışırken yüksek lisansa. çok iyi motive ettin be!
aramızdaki fark en azından sen para ve kariyer için okumuşsun. ben kendim için.

eski kız arkadaşım oha denebilecek bir eğitim geçmişine sahipti ve birde üstüne doktora yapıyordu, bütün bunlara rağmen gayet punk'dı kendisi, açıklaması ise basit ve gayet net'di (ki bende aynı şeyleri düşünüyorum) sistemi içerden çökertmek için.

şöyle düşünün, solcu arkadaşlar her gün memleketi kurtarıyorlar ama çalıştıkları iş yerlerinde hiç bişi yapmıyorlar, öte yandan başkaları (cemaat evet) o sisteme dahil olup onu değiştirmek için çaba gösteriyorlar. okumanın tek amacı var, sisteme dahil olmak yada değiştirmek. hangisini seçeceğin senin ideallerin ile ilgili bişi. tabii örgütlenmek de önemli

www.ted.com

ohh 15 sayfa copy-paste ödevimi de bitirdim, nasıl olsa okumadan notu verip geçecek.

Gider biraz daha laf sokmalı, atar sinirlenmeli ne diyon lan sen gibi.

Atar terslenen, muhalif, her şeye dik tiplerin yaptığına diyorlar. Gider bambaşka, posta koydukları, ters yüz ettikleri, gerisin geri yolladıkları kişiler 'gider' diyorlar. Ama 'gider' tek başına 'ortalama, kabul edilir düzeyde' anlamına da geliyor. Hani 'şu kız kısa ama gideri var' anlamında...

Ayrıca yarım kafiyenin de etkisi büyük...

Atarı olan atar, atarı olamayan gider evinde yatar.
Senin yapacağın atar, benim hayatıma renk katar.
Senin giderin benim anca hoşuma gider.

(bkz: daha gider bu)

atarı tepki gibi düşün gider de o tepkiyi ifade etme biçimi gibi düşün bilmem anlatabildim mi :P

O diğer "gider" kelimesini ben de biliyorum, hatta kullanırım da bazı cins-i latiflere istinaden :) Açıklayıcı cevaplar için teşekkürler.

Kavramları dilbilimsel açıdan incelersek;

Atar, 'atmak' fiilinden geliyor. İnsanın kafasının atması,öfkelenmesi vb.
Gider ise, atarlanan bireyin karşı tarafa verdiği gözdağı ile tehditkar söz ve davranışlar bütünüdür.

(bkz: şaka lan şaka)

@fatal error: şaka bile olsa aslında mantıklı gelmiyor değil yine :)

atar daha bir ergen işi. sinirlenip carlıyorsun, sonra geçiyor. gider ise cesaret işi, karşındakine meydan okuyorsun ya da posta koyuyorsun, karakter gösteriyorsun. benim kafamdaki ayrım bu şekilde.

atar: korkusuzca gösterilen açık ve şiddetli tepki
gider: üstü kapalı, defansif ve iğneleyici tepki

vay arkadaş neleri tanımlıyoruz böyle.

E yaşlandık, yeni kavramları anlamakta zorlanıyoruz. Bunların da illa ki bir tanımı olacak.

genelkurmay 2. başkanı ya da kuvvet komutanı filandır.

armaya bakılırsa hava kuvvetlerinden bir komutanındır muhtemelen

6 ile başlayanlar hava kuvvetlerine ait oluyor ama rütbesini hatırlayamadım. zaten ayrıntılı bilgi sıkıntı yaratabilir.

bahsettiğinizde yaşlı kadın da komutanın eşi.

tr.wikipedia.org

şu linke göre hkk tümgenerali

plakaladaki 2 yıldız, aracın içerisinde tümgeneral olduğunu gösteriyor. öndeki eleman emir astsubayıdır, arkadaki ise -muhtemelen yanlış gördünüz- tümgeneralin kendisi olmalı. çünkü kendisi yoksa plaka açılmaz, yıldızlar kapalı gezer araba. (ve evet, hava kuvvetlerine bağlı bir araç)

askerlik bilgimi konuşturuyorum:
flama açıksa ve yıldızları görüyorsanız komutan aracın içindedir.
iki yıldız tümgeneral. kadın kurmay subay hiç görmedim.

Hepinize çok teşekkür ederim. Bilgilendim, kültürlendim, merakımı giderdiniz.

Sanki akp kurmaylari gibi audi a8e biniyorlar. Pasalarin megane binmesini bile cok gorunler var.

Napsin adam torosa mi binsin amk, torosa binen de var gerci

bence annelerinin yakınına klimanın altına bir yere koyup uzaklaşın ki anneleri onlara ulaşabilsin. Aslında en mantıklısı ananiyimioguz'un dediği, eğer yapabilirseniz yüksek bir yere koyun. Yoksa zaten bir süre sonra açlıktan ölürler. Eğer anneleri reddederse yavruları besleme yöntemi var, istersen anlatırım.

Annelerinin alması diye bir şey yok. Güvercinler kediler gibi enselerinden tutup yavrularını kaldıramazlar. Uçamayacak kadar küçüklerse bi şekilde yuvaya ulaştırmaya çalışın. O olmazsa Son çare şırıngaya Civciv yemi(sağlıklı değil) gibi yiyebileceği bi şeyleri suyla çekip yavaşça ağızlarına verin. Ya da ben uğraşırım derseniz kuş yemini ağzınızda çiğneyin yavruya ağzınızdan yedirin düzenli olarak. Belki yakınlarda hayvansever bi Kuşçu varsa yavruları anaç kuşlarına baktırmayı kabul eder.

Lütfen yavruları açlıktan öldürmeyen.

bak bu cevabı oku sonrada duyurunu sil. o kadar net konusuyorum.

kantoron yagı. bunu kullan ekşide araştır orda araştır burda araştır

kullan bunu 2 3 ay hayatın boyuca o yara ızınden kurtul net.

protein tozu bir iksir değil. bir ölçeğinde tozun üretim şekline bağlı olarak değişmekle beraber (izole, konsantre vs.) yaklaşık 25 gr. protein var. bunu 100-150 gr tavuk göğsü yiyerek de vücuduna alabilirsin. hiçbir farkı yok. protein tozları bildiğin peynir altı suyunun tozu, sütten yapılıyor yani.

Protein tozunun o konuda pek yararının olacağını düşünmüyorum. Glutaminin belki faydası olur. Hastanelerde ameliyattan sonra toparlanmaya yardımcı olması için verildiğini biliyorum. Protein tozunun iyi beslenemezsen belki ona faydası olur.

NOT:yatırım tavsiyesi değildir.

Bok.

Tanıştırayım, bu arkadaşın adı polyphylla fullo. Haziran böceği diye bilinir. Sizin gördüğünüz muhtemelen ergin bir erkek. Mayıs böceğinin kankasıdır. Bu ikisi birleşir bitkilere verdikleri büyük zararlarla bitki üreticilerinin korkulu rüyası olur.
Nerden mi biliyorum? Dayımın da belasıydılar. Ayrıca bir özellikleri daha var çok eğlenceli. Kendilerini koruma mekanizmaları: kanatlarını birbirlerine vurarak çıkardığı "tııısssııp" benzeri sestir. Ayrıca ısırmazlar. Bir tanesini bir süre beslemiştim. Te bu da fotoğrafımız.
scontent-b-lhr.xx.fbcdn.net

haydar bu. yani bizim orlarda öyle deniyor.

korkmuştur, yorulmuştur, hasta olduğundan değildir o hali muhtemelen. karnını doyurun doğaya salın. görünür bi sorunu yoksa bi şeycik olmaz. ekmek ıslatın yesin.
cinsini bilmiyorum.

doğan yavrusuna benziyor: ilan.elookat.com

canım benim ya.

oha. doğan böyle yırtıcımsı bir kuş değil miydi? şehrin kımıl kımıl olduğu bir yerde ne geziyormuş ki? cidden de benziyor.

ekmek değil de belki kıyma falan deneseniz?

yavrusu gerçekten buna mı benziyor emin değilim ama doğan şehrin hafif dışlarında, ağaçlık yerlerde bol bulunan bi arkadaşımız. büyüklerini görüyorum istanbul'da bile.

gaga etçil gagası bence de, doğan mı bilemem ama. korktuğundan pısıp kalmıştır muhtemelen, siz sabahtan veterinere götürün yine de.

upload.wikimedia.org

upload.wikimedia.org

pj-mcblake.smugmug.com

yetişkini bunlar ise ki emin değilim eğer bunlarsa "bozdoğan" yavrusu. Doğanlar kışı türkiye'de geçiriyor. Yaza doğru kuzeye göç ediyor diye biliyorum ben. Etçil avcı kuş.

yırtıcı kus yavrusu

doğan olsa yerinizde duramazdınız. kuş ebabil kuşu. normalde de ayaklarının üzerinde duramaz korkmayın. veterinere götürene kadar internette araştırma yapıp ne yiyip içtiğine bakabilirsiniz. görünür bir sıkıntısı yoksa ve uçabiliyorsa camdan direk salabilirsiniz de.

tr.wikipedia.org

ebabil kusu bu, sehirlerde yasarlar.

kuşun cinsi ne olursa olsun kesinlikle henüz yavru. ötmeyi bilmiyor. geçen yıl da 2 ay boyunca bir kumru ailesini ağırlamıştık balkonda, yavruların her aşamasını gördük, anne babaları birlikte ötmeyi ve uçmayı öğretmişti yavrulara. bu muhtemelen daha ötmeyi öğrenemeden bize geldi. babam eline aldığında tek tepki olarak ağzını kocaman açıyor, bağıramıyor. ama çok güzel uçabiliyor. hala evde, ama yemek yemiyor, su içmiyor :(

sonunda öğrendik. kuş ebabilmiş. ebabiller ayakları üzerinde duramazmış, bu da o yüzden hep yatıp duruyormuş. ve ebabiller sadece uçuşları sırasında sinek böcek yermiş, bir yere konup da ne uyurmuş, ne yemek yermiş. o yüzden verdiğimiz ekmekleri ve ölü sinekleri (evet, karasinek öldürüp verdik artık yesin diye) yemiyormuş. yarın akşamüstü balkonda serbest bırakacağız.

"Osamanik OSMANİNSKİ"
"sadece Osman"
"Osman Osman Osman Osman Osman Osman Osman Osman" dövize sığdığı kadar
"Osmanski OSMANOVİÇ"

Lord Osman Osmanski
Sir Osmanya Osmanski

İsme göre(gerçek ismine göre) daha yaratıcı bir şeyler çıkabilir

bence az ünlü bi oyuncunun ya da futbolcunun adını yazın. güzel bi takım elbise giyin, eğer erkekseniz, sonra cool bi şekilde beklemeye başlayın. millete heycan olsun.

ya da;

-oldoviç eki olabilir. osmanold osmanoldoviç.

Osman OSMANOV

Osmanis Osmanyan Yunan anne-Ermeni babadan doğma gibi dikkat et faşistler dövizini yırtmasın :)

Bir sürü isim türetilebilir aslında. Futbolcu isimlerine falan bakabilirsin.

OSMANOV OSMANSEN
OSMANDO OSMANOPOLİDİS

NOT: Haydaaaaa ben yazana kadar millet yazmış :)

bir de şöyle deneyelim:
adının sonunda -han
soyadının sonunda -can var
buna kafiye bulabilir misiniz?

Sir Orhanus Kumcanis
Lord Orhanyan Kumcanova

...hanov ...canski

ayrıca anası babası ismi koyarken kafiye bulmuş zaten :D

..hanım
...canım yaparsın aeheahfhaef

oğuz atay aşığı biriyse mesela, selimciğim ışık gibi ....hancığım ...can yazabilirsin.

hayır.

balıkla süt ürünleri birlikte yendiği zaman zehirlemez. yok öyle birşey.
ancak yiyecekler bayatsa zehirlenirsiniz. 2-3 günlük sütlaçtan bişey olmaz.

teşekkürler, götürüyorum o halde =)

Kuruyemiş. Özellikle kavrulmamış fıstık, badem.

küfürlü konuşmak zorunda mıyız?

bulgur, yulaf ezmesi-unu, corn flakes, kepekli makarna, haşlanmış patates(nişasta yüzünden pek tavsiye edilmez)

küfürsüz olarak bütün gıdalarda gerektiği oranda yememiz gerektiğini söyleyeyim.

karbonhidrat da gereklidir. önemli olan dengeli beslenmek.

low-carb yani düşük karbonhidratlı beslenme öneriyorlar.

yulaf ezmesi yiyebilirsin.

kepekli değil tam buğday unlu olması gerekiyor.

ayrıca corn flakes denilen şeyler de çok zararlı. kötü karbonhidrat onlar, çabuk acıktırır.

Ekmek yememek herhangi bir açıklık yaratmaz, o nedenle eksikliğini kapatmak gibi bir şey söz konusu değil. Vücudun ihtiyacı olan karbonhidratlar vardır; bunlar kompleks karbonhidratlardır. Kompleks karbonhidratları tahıl ürünlerinden de alabilirsin lakin tahıl ürünlerinin kalorisi fazla olduğu için, ki çavdar ekmeğinin de öyledir. Tüketimi fazlalaştıkça kilo problemine neden olur. O nedenle karbonhidrat ihtiyacınızı tahıl ürünleri yerine kalorisi ve glisemik indeksi düşük olduğu için sebzelerden karşılayabilirsiniz. Sorunuza kısaca "Sebzeler" diyebilirdim ama "Neden sebzeler" diye sorabilme ihtimalinize karşı ona da en başta cevap vermek istedim.

karabuğday (greçka) çok iyi bir alternatif olabilir bu durumda.

- esmer pirinç,
- wholewheat makarna
- tatlı patates
- yulaf

ekmek neden yemiyorsun yalniz onu anlamadim. wholewheat ekmekle bu yukarida saydiklarim ayni. yememen gereken sey beyaz ekmek ya da genellersek kan sekerini bir anda yukselten boktan gidalar.

besin değeri açısından en çok eksiklik b vitamininden olacak. b vitamini eksikliği için et, yumurta, kuruyemiş, yeşil yapraklı sebze, lif için de lifli birtakım meyve ve sebzeler.

amaç tahıl tüketmeyi mi yoksa karbonhidrat tüketmeyi mi bırakmak ona göre önerilmesi gereken yiyecekler de değişir tabi. yulaf ekmeği yemeyip yulaf yemek, tam tahıllı ekmek yemeyip makarna yemek pek anlamlı olmaz öyleyse.

eksiklik psikolojik olacak öncelikle bunu söyleyelim. cevaplarda da belirtenler olmuş. zannederim siz de zaten bu anlamda sordunuz "hangi gıda kapatır" derken.
bol proteinli beslenirseniz mücadeleniz kolaylaşır. karnınız tok olacak çünkü. sebzeleri ve kaliteli yağ tüketimini de ihmal etmeyin. ve bol su içmeyi de.

onexey@ birinci cevapta kitlemiş konuyu aslında.
badem, ceviz, fındık, fıstık şahane KH alternatifleridir. yani alternatif demek yanlış belki ama anladınız siz.

kolay gelsin!

çok çok sağolun süper cevaplar aldım. önümü açtınız biraz rahatlattınız beni. bakalım neler olacak bundan sonra :)

bulgur amk.

bulgur, baklagiller falan da ekmek yerine geçer.

Light in Babylon. İstiklal'de bilmeyeni dövüyorlarmış.

ismini bilmiyorum ama haber metinlerini okudukları ekrandaki yazıyı hareket ettirmek için kullanıyorlar diye biliyorum

ben de ayni seyi dusundum, prompter'deki yazi hizini ayarliyor olabilir.

ben de öyle bir şeydir diye tahmin ediyorum ama bugüne kadar yoktu da neden şimdi var?

promptercıyı işten çıkarmışlardır :)

prompterda normalde yazı kaymaz. sabit durur. o elindeki ise prompterın kumandası, genelde gizli olur ya da bilgisayarla filan cover ederler ama böyle olduğu da görülmüştür. o kumanda ile yazıyı istediği şekilde kaydırır.

not: haber bültenlerinde prompterın başında genelde kimse olmaz, belki sadece birisi yönetmenin dediği habere geçer metinde ya da yönetmen kendisi yapar. bunlar hep scriptle tek tıkla olan şeyler.

Kızın elindeki kumanda ve ntv de hep var. Bazı kanallarda prompter operatörü varken bazıları kullanmıyor. Söylendiği üzere okudukları kamların hızını ayarlıyor. Normalde masanın altında kullanıyorlarken bazen de böyle yakalanabiliyorlar :)

neredesin acaba?

Bahçelievler'deyim. Yani E-5'ten gitmeyi düşünüyorum.

Kendi arabanla mı toplu taşımayla mı?

Kendi arabanlaysa; e5ten yardır. Edirnekapı'yı geçince sağdan Ayvansaray'dan aşağı in sola dön Feshane'nin oraya gelmiş oldun.

Toplu taşımaylaysa;metrobüsten Ayvansaray-Eyüp durağında in az önce anlattığım gibi yürüyerek Eyüp'e inebilirsin.

Evet ben kendimi pek ifade edememişim. Arabayla gitmek için sordum.

@fatal error Haberin var mı bilmiyorum, yarın oralarda maraton var. O yüzden sordum zaten. Şu anda en mantıklı gözüken seçenek metrobüs :)

Vala o kadar açım ki şuan seni bile dilimleyebilirim :) Düşünce güzel..

böbrek.avi

börek.avi

düşünce tabii ki çok güzel ama bana çocukken şöyle öğrettilerdi: kendi yediğin, yiyemediğin için yarım bıraktığın şeyi başkasına verme.

benim dedem uzun sakallı, paraya pula hiç düşkünlüğü olmayan, sabah akşam işte kuran risale falan kasan bi amca. bir gün çocuğun biri bunu dilenci zannediyor her nasılsa ve yarım kalan dönerini dedeme vermek istiyor, aç olduğunu düşünerek.

ben "aa ne kadar hoş bi jest" diye düşünürken annem çok sinirleniyor, "öyle şey mi olur amın oğlu, bırak dilenciyi ite bile al ben yiyemiyom sen ye diye böyle yemek mi verilir, ayıp değil mi" diyor. o an ben de ona katılıyorum ister istemez. aynı durumda olsaydım karnım doyardı ama gururum çok kırılırdı, kendimi çok değersiz hissederdim diye düşünüyorum.

açıkçası sokakta dilenci zannedilen bir dedenin torunu, hayatı acılar içinde ve sefaletle geçmiş, kendini bildiği günden beri çalışan bir ananın çocuğu olarak hiç elitist olduğumu düşünmüyorum, haliyle "ya ne alakası var kardeşim, çöpe mi atalım o zaman, gururları kırılır diye yemeği vermeyelim mi insanlara, sen nerden bilceksin tabii aq" çıkışını haksız buluyorum/bulacağım.

fazla gelen yemeklerinizi sokak hayvanlarına verebilir veya daha sonra yemek üzere saklayabilirsiniz... eh teknoloji gelişti, ertesi gün yenemeyecek yemek yok neredeyse. neredeyse herkesin evinde buzdolabı var, mikrodalga fırın var, düz fırın var, bissürü şeyler.

yiyemediklerinizi başkalarının önüne koymak iyilikten ziyade kötülük gibi geliyor bana. "ben yiyemedim bunu al sen ye o yüzden, ben yiyebilseydim senin olmazdı zaten" der gibi...

gerçi bu kampanyanın hedefi aç/fakir insanlar mı yoksa karnı acıkan rastgele kişiler mi bilmiyorum ama her türlü hoş değil bence tavır olarak. benim açıkçası skimde olmaz, karnım açken gel kuçu kuçu deseler bile gidip yerim yani gurur murur bana ne olm yemek var işin ucunda, ama herkes öyle değil.

velhasıl bunun iyi niyetli bir proje olduğunu düşünmekle birlikte insanları mutlu etmekten çok kıracağı kanaatindeyim.

(bu sadece eğlence amaçlı, "olm bizde yemek kaldı ya, açsanız gelin de muhabbet edek birlikte yiyek" hareketiyse söylediklerim tabii ki geçerliliğini yitiriyor. ama o haliyle de çok anlamsız, saçma bir şey oluyor bence bu)

Yemek paylaşırken :
1- Şimdi öncelikle kendi yemeyeceğimiz yemeği başkasıyla paylaşmayalım. ' Artık yemek ' derken bunu da gözönünde bulunduralım.
2- Bi de illa evimizi açmamıza gerek yok yemeğimizi paylaşmamız için. Bi kaba koyup verebiliriz de. Böylece güven sorunu da kalkabilir ortadan.
3- Burda paylaşım yaparken yemeğin fotoğrafını da koyabilirsiniz isterseniz.
4- Şehir, semt olarak paylaşımın altında belirtirsek daha kolay iletişime geçebiliriz.
* Açıkçası grubun amacına kısa vadede ulaşabileceğini sanmıyorum ama yine de denemekte fayda var diye düşündüm.

pescador +1

Ben hala açım (patlarrr : )

5+1 yeterli. Toplar.

borsada kar satışı.

aşık olmak

Ilginc ve aksiyonlu bir olay yasamak

İş yerimin yanması ya da bölüm başkanının ölmesi.

Sabah 7 de işe gidicem akşam 6 da gelicem. Nasıl bir sürpriz olabilir ki?

yatagants +1

yüzümü güldürecek bişey olsun, herhangi bişey olabilir.

yatagants +2

yatagans +3

yatagans +4

sabah 9'da uyanabileyim. çok şey istemiyorum ya valla. "nasılsa 3 saatim daha var" deyip yatağa gömülmesem, 9'da kalkıp kahvaltı falan etsem çıkıp hava alsam çok mutlu olurum. uykuluyken düşünemiyorum bunları. yarın düşünebilirsem çok sevinirim.

aşık olmak +88

AT

aşık olduktan sonra buraya gelip "acaba benden hoşlanıyor mu" diye ağlıyosunuz. +88'miş hehe

@pescador hahahahha haklısın sustum.

ofisten arayıp "bugün tatiiil elindeki işi sakince yere bırak" desinler :)

doğaüstü güçlerimin olması.
olmuyorsa bir kawasaki ye fit olabilirim.

aşık olmak,

ama karşılıklı versiyonundan -.-

zombie apocalypse

benim beklentim gerçekleşti :)

''hadi seni mezun ettik, simdi s.ktir git''

osym sitesinden gir kullanici adin ve sifrenle. girmis oldugun yili sec. sonucu gorebiliyorsun.

Söylediğin yerden sadece cevap anahtarına ulaşabiliyorum, detaylarını göremiyorum.

sonuc.osym.gov.tr

elorelia + 1. dedigim yer burasiydi zaten. :)

wladimir bartol-alamut kalesi,

amin maalouf-semerkand

bunları zaten okuduysan başka roman bilmiyorum ama bu konu üzerine çok yazılmış diye duydum. bu arada bunlar çok sürükleyici ve güzel romanlar ama konuyu biraz araştırınca bunların düzmece ve büyük oranda kurgu olduğunu anladım. yine de doğru tarafları vardır tabii.

İlk önce Semerkand'ı okudum. Orada Hasan Sabbah ve Haşhaşiler dikkatimi çekti. Bartol'un Alamut Kalesi'ni aldım, okudum. Çok hoşuma gitti. O gazla Peter Willey'in Alamut Kalesini de okudum ama hiç zevk almadım okurken. Ha güzelleşti ha güzelleşecek derken kitap bitti. Özetle o kitap bi boka benzemiyor.

Not:Eser miktarda öznel yorum içerir :)

millet rahat pampa kriz mriz fakirlik yalan. ondan olabilir.

aga iş beğenmeyip sonra iş yok diyenleri sopayla dövmek istiyorum.

şantiyeye mühendis alacağız. görüşmeye geliyor adamın söylediği şeye bak "lokasyon iyi değil" "amın evladı o zaman git plazada bi iş bul kuş kadar maaşa mal gibi hep aynı şeyleri yap" diyeceğim geliyor ama tutuyorum kendimi tabi.

iş yok diye bir şey yok arkadaş. bizim millet nasıl yalanlarla doldurulduysa bir türlü iş beğenmiyor.

şartları bilmiyorum ama bir ihtimal satış işi olduğundan insanlar istemiyor olabilirler. ben misal şu an iş arıyorum ama satış işini beceremeyeceğimden ve deneyimim olmadığından bahsettiğin işe başvurmam.

İş şartlarını bilmeden sırf 2500 lira maaş için millete mal diyemeyiz. Onları da söyleyin ona göre yorum yapalım.

edit: Bir de şunu ekleyeyim nezih demişsiniz, adam işe geliş gidişi düşünüyor olabilir. Neticede 2500 lira maaş ile nezih yerde yaşanmaz. Günde 3 saat yolda ziyan olmaktansa daha az maaşa başka iş tercih edebilir.

bizim satışçılar 5000 üstü maaş artı yılda 8 maaş primle çalışıyor. satışçı var, satışçı var.

ee serbest piyasa bilader, isine gelirse. sende 3500 vericen yapcek bisi yok..

''İstanbul için gayet nezih rahat satış'' demişsiniz de İstanbul da satış yapmak kolay değildir bir de bu iş saha satışıysa yani..

İş şartları hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.

Diyelim ki haftanın 5 günü 8 ya da 9 saat çalışacak. Yolda git gel 2 saat geçecek. İşten geldi ee aç adam bir yemek yesin di mi?
Günün yarısı bitti. Adamımız yemeğini yedi. Azcık ayaklarını uzatsın tv'yi açsın, Acun'un sikindirik show programlarını izlesin. Ya da yaklaşık 1 maaşıyla aldığı süper ötesi akıllı telefonuyla "sosyal medya"da turlasın. Saçma sapan şeyleri beğensin paylaşsın.
Saat kaç oldu işçi adam? Yat zıbar hadi. Yarın şahane bir gün daha seni bekliyor.

"Millet iş yok diyo ama iş beğenmiyo"

Birisi o şartlar altında çalışmayı kabul ettiğinde hemen 2. seviyeye atlayabilirsiniz.

"O maaşa bu işi yapmak için kapıda bekleyen çok adam var."

Bırakın bari insanlar kaç paraya kime kölelik yapabileceğini seçebilsin.

5000 liraya kız çocuklarını dedeleri yaşında adamlara satıyorlarmış.çocuk gelinleri haber yapabilirsin.hatta dul adamlar bu kızları alıyorlarmış.bir de 10 yaşında bir çocuğun çocuğu olmuş.lütfen bunları haber yap.

(aynı duyurudan 5 tane falan açtın bugüne kadar sanırım, olm bu ödevleri senin yapman gerekiyo bizim diil=)

dershaneye giden öğrencilerle ilgili haber yap bence. hem çok rahat yapabileceğin hem de gündemdeki bir haber. rte dedi ya "bu çocuklar çocukluklarını yaşayamıyor" diye. ordan dalabilirsin. dershanelere/kurslara kaç senedir gidiyorsunuz, ne zaman gidiyosunuz? okul/dershane/kurs gibi şeylerden eğlenmeye vakit ayırabiliyo musunuz vs gbi..

Ne için lazım? Spor mu? Siyaset mi? Yaşam mi? Biraz daha bilgi verirsen daha iyi yardimci oluruz.

bence kendini ralli pilotu sanan minibüs şoförlerini araştır, soruştur.
niçin sığır gibi gittiklerini sor kendilerine, insan canına niçin kıymet vermediklerini falan sor. istatistik falan araştır, minibüslerin sebep olduğu ölümler vs.

şirinevler, yenibosna, bağcılar'daki suriyeliler ve çevredeki esnaflarla röportaj yap. bence süper olur.

parayla Suriyeli gelin alma olayı var mesela, basıyorsun 10000 lirayı Suriyeden genç bir kadınla evleniyorsun. Yanımda yaşlı bir amca telefonde pazarlık ediyordu biriyle, az biraz konuştuk da durum anlattığım gibiymiş. Ya feci dolandırıcılık yapılıyor ya da insanları parayla alıp satıyor birileri cidden.
Not: amcamın konuştuğu kişi de Türktü ve ajans gibi çalışıyorlar anladığım kadarıyla.

fight club sonu hariç neredeyse birebir, ve bence filmi daha iyi bi sona sahip

izlediklerim içinde yok..

zaten olması da pek mmkün değil..

kitap sonsuz sayıda hayal gücü vaadederken film sadece yönetmeninkini sunuyor.. bu nedenle bir kitap uyarlamasının insanları memnun edebilmesi çok zor çünkü kendi hayalinden farklı bir görsel görüyor..

İkinci sorun için: Kadının Adı Yok. Film kitabına milyon basar. Tabi ki metne birebir sadık değil.

the perks of being a wallflower. filmi kitabın yazarı yazıp yönetmiş. klasik ergen filmi demeden izlemek lazım.

Fight club +1 ayrıca a clockwork orange, filmi de kitabı da birbirinden iyi.

tamamini okuyamamis olsam da aklima ilk gelen the godfather

bir de su listeyi gormustum bayagi onceden bir kenara not almistim:
www.complex.com

Eyup devlet hastanesi sahilden alibeykoye giderken solda kaliyor. Onunden alibeykoye falan giden otobusler gecebilir numaralarini bilmiyorum. 55tye binersen eyup sultan duraginda inip 10 dk yuruyerek gidebilirsin.

kötü.

kıskanma kıskanç

işte gerçek bir sanatsever

the best youtube video ever!!!

Levreklerin ilk kamera deneyimiydi. Alışmaları için bir kaç dokunuşa ihtiyaç duydum açıkçası.

Agizlarini burunlarini cat cut legene carptirdigin icin biraz uzuldum sadece

onlar kamera hilesiydi. üzülmeyin ne olur.

Tamam öyleyse, ama bir daha videonun sonuna 'cekimde kullanılan hicbir hayvana bir zarar gelmemistir' falan yazsaniz icim rahat eder. Alakaniz icin tesekkurler, iyi geceler dilerim

Gerçek sanatın daha ölmediğini gözler önüne seren bir eser. Bu kadar az şeyle, bu kadar kısıtlı bir sürede ancak bu kadar çok şey anlatilabilirdi. Özet olarak kainatin en gizemli paradoksuna,yaşam ve ölümün absürtlüğüne verilmiş Çok net bir cevap, karşı koyuşu simgeleyen müthiş bir eser.

Hikayenin anlatiminda bir çok metafor ustalikla kullanılmış. Böyle usta bir sanatciyi daha onceden taniyamamak aci verici olsa da yeni eserler verebilecegini dusunmek bu aciyi unutturuyor.

Hangi kanalın ana haber bültenini arıyorsun? Ne yapacaksın?

e video için tabi 60d daha advanced. videoyu çekerken diyafram perde hızı vs gibi ayarlar yapılabiliyor. ama şöyle ki, normalde canon x0d serisi magnezyum alaşım gövdeyken, 60d ile bunu plastik yaptılar.

ayrıca 18-55mm eğer yeni çıkan lensi değilse tam bir çöptür!

geniş açı dediğiniz lens hangisi bu arada?

daha çok video için düşündüğünüz için diyorum, panasonic g2 ya da g3 ü de düşünebilirsiniz.

Almak istedigin lensleri tam anlayamadim.makinayla neler cekiceksin? Bende 60d-tamron 17-50 2.8 var. 17 bile bizim makinalarda genis olmuyor crop faktoru yuzunden.

600D kullanıcısıyım, arkadaşlarımda 60D, 5dmkII falan var hepsini kurcaladım. Video açısından 550D-600D-650D-700D-60D hepsi aynı. Sadece full sensör olan 5D ve 6D farklı, 600D'nin 400 isoda verdiği greni 5Dmk2 1600 isoda anca veriyor. Ama zaten onu düşünmediğinize göre 600D'den devam edeyim.

600D'de de tam manuel. Shutter speed ve exposure'ı kastediyorum. 60D'de kelvin ayarı var(beyaz dengesinde), 600D'de yok.(ben magiclantern firmware'i kurdum, artık var :)

Genelde fotoğrafı ilgilendirecek şeyler 60D'de daha fazla mesela:
60D'de dijital su terazisi var, 600D'de yok.
60D'de küçük boyutlarda raw çekme var(2mp,4mp vs.) 600D'de sadece 18mp raw çekebiliyorsunuz daha aşağısı hep jpeg.

60D saniyede 5 fotoğraf çekebiliyordu sanırım, 600D 3.7 foto.

60D'nin sağ üstte ekranı var shutter'ı vs gösteren, ayrıca 4 tane hızlı ayar düğmesi var. 600D'de yok.(iso düğmesi var yine)

60D uhs-I kartları destekliyor(class10'un daha üst hızı), 600D desteklemiyor ki en üzüldüğüm şey bu oldu. Mesela magiclanternde daha yüksek bitrate ile video çekebiliyorsunuz, greenscreen vb. işlerde iyi olur benim makinada 1.4x'ten sonra takılıyor, 60D'de uhs-I kartla 2 küsür x'e kadar çıkıyor.

Genel olarak, özellikle Magiclantern'i kurarsanız(hatta kurmasanız bile) video için pek bir fark yok. Fotoğraf için de prestij açısından 60D daha iyi. Diyelim bir fotoğraf işi aldınız, saniyede çektiği fotoğraf sayısı, daha büyük gövdesi 60D'yi daha öne çıkarıyor fotoğraf kaliteleri aynı olsa bile.(evet aynı)

Ben sadece video için kullanıyorum, 600D'mi seviyorum. Daha üst birşey alacak olsam bu 600-60 vb. serileri geçip fullframe 5D ya da 6D almaya çalışırım. ;)

umarım yardımcı olmuşumdur.

edit: ha bu arada, iki cihaza da harici mikrofon takılıyor, ikisinde de dipses sorunu oluyor. Magiclantern kurarak bu aşılabiliyor ama henüz ses ayarları 600D'ye gelmedi. 60D için olan magiclanternde var.

Ben 600d'yi öneririm. Dayanıklı olması bir yana, gerçekten tatmin edici bir kalitesi var. Sadece hareketli görüntü kaydında bazen sonuç kişiyi tatmin etmeyebiliyor. 60D'de de bahsi geçen durumun olup olmadığı konusunda pek fikrim yok açıkçası.

Ayrıca 18-55 lens için "çöp" ifadesi kullanan arkadaşımız beni şaşırttı. Yokluk zamanlarımızda ne haberler, ne belgeseller çektik biz o lensle ve gayet de amacımıza hizmet etmişti. Burada da 600d ve 18-55 "çöp lens" ile çektiğimiz bir kısa film çalışması mevcut. Buradan sonucu kendiniz gözlemleyebilirsiniz. Orman sahnesinde yeşil filtre kullanıldı. Bu sebeple o sahne görüntüsünde biraz kayıp mevcut.

www.youtube.com

yoklukta gideri olması o lensi iyi yapmıyor ki :)

en dandiğinden 50mm f1.8 ile karşılaştırdığınızda bile (video çekecekseniz bir eşy diyemem çünkü o konular hakkında çok bilgili değilim) dağlar kadar farkı anlayabiliyorsunuz ki, sadece şu nedenden ötürü bile canon yeni bir 18-55mm lens piyasaya sürdü. ben bu tarz işlerin prime lar ile yapılmasından yanayım. tabi fotoğraf da sinema da bütçe meselesi. ben de ekipmanım yoksa, elimdekiyle yetinmek durumda kalırım, ama elimdeki ekipmanı yükseltebiliyorsam keisnlikle bu yola girerim.


ayrıca 17mm geniş olmuyor diyen arkadaşa istinaden, 17mm aps-c de 27mm ye denk bir görüş açısı veriyor ve bu da wide angel yani geniş açı oluyor.

1 yıllık bir tatil

biraz güzel şeyler olsun isterdim

yurtdışana gidip çalışacak g.ö.t

1 hafta tatil denizli-kumlu
edit: bileydim başka bir şey isterdim :)

aşk + 1967 camaro ss + izmir'de olmak

Para..

şans

marlboro bide carlsberg

iş

Sevgilinin dudakları, biraz da sarılması.

hafıza sildirmek.

para

gerçekten "zaruri ihtiyaç" olarak bakarsak hiç birşeye ihtiyacım yok.

-zaman
-huzur
-aşk
-para

cesaret

İç huzur

yeni taşındığım eve yığılan, hengame halindeki eşyaların sihirli eller tarafından yerlerine yerleştirilmesi.

tatil, iş, para,

Veteriner yok mu? Ne civardasınız, hangi il vs?

İstanbul'dayım, Eyüp yakınlarında. Bildiğim veteriner yok. Sadece pet shoplar var, onlarda kapalı. Elimden bir şey gelmiyor, hayvanı öyle gördükçe içim parçalanıyor. Umarım daha fazla acı çekmeden ölür.

O civarda veteriner bulabilsem size götürebilir misiniz? Ben Ankara'dayım keşke yardım edebilsem ama elimden bir şey gelmiyor.

Bir arkadaşım Gaziosmanpaşa'da veteriner bulmuş arabayla oraya götürmüşler. Yardım etmeye çalıştığınız için çok teşekkür ederim.

samsung np550p5c güzel

İlk ben söyleyeyim. Oyun oynayacaksan laptop alma. Playstation al, Xbox al, Nintendo al, Pc topla ama laptop alma.

Şuraya da bak derim.
www.monsternotebook.com.tr

al hacı bütçeni biraz aşar ama 2023 e kadar oynarsın

www.monsternotebook.com.tr

bak havale ile yüzde 3 indirim de varmış

ben bundan almayı düşünüyorum önümüzdeki aya doğru.

www.sadecenotebook.com

bütçe uygun gerisi zevk meselesi.

bulabilirsen veya az beklersen nvidia gt 7 serisi radeon tarafındada 8 serisi başladı. üretim var ama daha yaygınlaşmadı gibi görünüyor.

samsung 8870m li bi cihaz var (www.bimeks.com.tr) telefonu ve kendi cihazımı satıp almayı düşündürcek kadar güzel. tek sorun ben tasarım yaptığımdan mat ekran gerekli bana ama sen oyun için arıyorsan parlak ekran olması senin işine gelir.

onun dışında dediğim gibi asus n56vz samsung np550 msi ge60 gibi tonla alternatif var. senin için önemli olan gt650m altında ve 8870m altına inme.

yoksa 1 senede çöp olur cihaz. bir bok oynayamazsın ultra opsiyonda.

Yardımlar için teşekkür ederim. Konsol al diyen arkadaş, çantada sağa sola taşınıp internete falan giren bir alet bulursan haber et.
Monster konusunda hiç olumlu yorum göremedim insanlar teslimat tarihinin gecikmesinden dem vurmuş. Ben daha çok elden alabileceğim bir urun arıyorum. (vatan Media markt vs.)

Ben de gecikmemişti teslimat ama gecikenler de vardı. Onlara da günlük gecikme ücretini hesaplayıp kredi olarak kullandırttılar. İşte kimi ram'i yükseltti kimi soğutucu aldı falan.

Sabahları servis beklerken eyüp- beyazıt otobüsü görüyorum. Ona binin Eyüp Sultan durağında inin, karşıya geçin, minare doğrultusunda yürüyün, sola dönün, oradan tahmninen 200 mt ileride yuva.

eminönünden o tarafa bir sürü otobüs kalkıyor diye bilmekteyim.

aga veznecilere geç direkt eyüp'e otobüs kalkıyor 86V. ona bin eyüp'e git.

gürcan bilgiç

Yılmaz Vural sanmıştım

inter ?

inter

www.goal.com

2009-2010

mourinho'nun inter'i cl şampiyonu yaptığı kadroda vardı.

(bkz: f.c internazionale)

bir an eto'nun mourinho'nun hocası olduğunu okudum. asıl haber bu olmalıydı.

ohannesburg! ben ibra olayını tamamen unutmuşum :D

bildiğim, sağlık raporları 6 ay kadar geçerli oluyor. personel ile görüşün bence.

eğer ağır ve tehlikeli bir işte çalışacaksan işe başlayacağın şirketin tahliller için anlaşmalı olduğu bi sağlık kurumu olabilir oraya gidersin hem şirketin istediği tüm tahlilleri yaparlar hem de ücret ödemezsin. tehlikeli sınıfa giriyorsa sağlık ocağından ya da dispanserden olur sanırım. ama yine de şirketle görüşün önce.

ulusal bir kanalda çalışacağım. Girişleri yapılan diğer arkadaşlar da sağlık ocağından rapor aldılar. Benim takıldığım nokta askerlik için alınmış olması sorun olur mu?

1)her gün/ya da 2 günde bir
2)her gün/ya da 2 günde bir
3)3-4 günde bir

@fatal error, fatal error.

1) 2 haftada bir
2) haftada bir
3) haftada bir

Yazarsam ortalık karışır.

İngilterede yapılan bir araştırmaya göre insanların %90 ı umumi tuvalete girdikten sonra ellerini yıkadığını söylüyor ancak gerçekte yıkayanların oranı %40-50.

Ben 4 saatte bir yaparım bu işleri.

1,2 rahatsızlık hissedince. Ki bu da 3-4 ay civarı oluyor, zohan gibi geziyorum :D

3 1-2 haftada bir

speedy.sh

parçalar bunlar arkadaşlar

1. Gül pembe Barış Manço

diğerlerinin tüyoları
2. cok ünlü bir yabancı popçunun
3. biraz zor ama popjazz deyince akla hemen onun adı gelir

2 numara billie jean değil mi?

ah be arkadaşım şimdi mi söylüyosun cevabı yarışma bitti :)

1.Gül Pembe
2.Billie Jean
3.www.youtube.com

su+kül kombinasyonu olabilir..

ulan bu nasıl başlık ? yeminle kan beynime sıçradı neyse ohhh.
paintball boyaları olabilir..

un

Dikkat çeksn diye mi , bir de bilinçli yapıyorsunuz yani , bir anne olarak kan beynime sıçradı. Duyarlı olacağınız yere bunu kullanıyorsunuz , Allah bildiği gibi yapsın sizi.
Başlık değişsin lütfen !

Sakin olun. Beyin kanaması falan da geçirmeyin değiştirdim.

eski başlığın ne olduğunu öğrenmek istiyorum pls

michael_knight +1

Kısa filmde çocuk kirletmek

adobe premiere kullanmıştım bir zamanlar. bayağı iyi bir program amatör çalışmalar için. biraz uğraştıktan sonra kullanımı da çok zor gelmiyor.

Aradığın program Edius olabilir. Çok ağır program değil istediklerini kolayca yapabilirsin.Premiere kadar da sistem gereksinimi istemez.

Adobe Premiere'i kullanmak Edius'tan daha kolay geliyor bana. Hem daha fazla kaynak bulabileceğiniz de garanti.
Çok özelliği olan bir program olması gözünüz korkutmasın, basit işlerinizi yapmakta pek zorlanacağınızı sanmıyorum.

İkisi de güzel, erkeğe gider.

benim tercihim kocalayakkabi.com'daki renk olurdu.

kibritsuyu +1

İnternetten ayakkabı almayı tercih etmiyorum. O yüzden ''Yeşil'in x şubesinde bu ayakkabı var'' gibi mağaza ismi verebilir misiniz?