sen intihar edersen kimse karışamaz ama birisi buna katılırsa ortaya bir haksızlık çıkar, kimsenin bir başkasının her ne nedenle olursa olsun hayatına son vermeye hakkı yoktur, buna imkanı yoktur. istisna olarak beyin ölümü gerçekleştiğinde hastanın yaşam destek ünitesine bağlantısını, kaba tabirle fişini çekip, ölmesine izin veriyorlar ama orada da beyin ölümünün gerçekleşmesi ve ciddi bir doktorlar kurulu kararı gerekiyor.
doğrusu bununla ilgili iki söz olayı bana tamamen anlatmaktadır. birincisi; türkiye'de geçen yıla kadar trafik kazası geçiren bir öğretmen vardı, ötanazi istiyordu, bu benim hakkım, diyordu, hatta en son isviçre'deydi galiba başvurusu kabul edilmişti, gidecekti, sonra ne oldu, bilmiyorum. o adamın bir sözünü duymuştum, diyordu ki; ben 40 küsur yaşımda trafik kazası geçirdim, boynumdan aşağısı tutmuyor, iyileşmem imkansız. şimdi ben kazada ölseydim, herkes arkamdan genç yaşta gitti, yazık oldu, diyip üzülüp, ağlayacaktı. oysa şimdi ölsem, herkes arkamdan aman gitti kurtuldu, diyecek, böyle yaşamak hak mı, gibi bir şey diyordu adam. bu söz bana göre ötanazi hakkını tamamen yasaklamamak için haklı bir nedendir.
bir diğeri de bu konu sınıfımıza bir defasında tartışılmıştı da bir kız arkadaş kalkıp şunu demişti; adam zaten kendini öldürebilecek durumda olsa öldürecektir, onu o durumda cezalandırmıyorsak, buna hakkı olduğuna inanıyorsak, kendisini öldüremeyecek durumda olmasına da bu şartlarla izin verilmesi gerekir, gibi bir laf etmişti. bu laf da benim için ötanaziyi tamamen haksız kılmamak için yeterli gözükmekte.
ancak bir husus daha vardır ki, kişi kendisine karşı dahi korunur. hukuk bir anlamda da budur. adamın çok kötü durumda olmasıyla ilgilenmez. sadece ayırt etmeden yaşam hakkını korur. oysa hukuk sistemi bu özel duruma bu kadar da müdahale etmemeli. adam ölmek istiyorsa bırak ölsün, zaten yaşamak mı ki bu?
umarım bir işinize yarar bu görüşler.
0