Adile naşit, g.bubikoglu filminde sanırım erkek oyuncu da Aytaç arman. Bakınayim

bulursam adını da eklerim

www.sinematurk.com

bu mudur?

adam kapkaraydı, diğer yeşilçam filmlerinde de oynayan bir adamdı.

kendi başınıza mümkün olacağını sanmıyorum. yargıya intikal etmesi gerek sanırım.

yargı yoluyla o saat ve dakikada kimin o ip adresini kullandığı rahatlıkla tespit edilebilir. Sıklıkla isp lere bu tarz istekler geliyor.

petition.

hamdi: take this
dilekçe: thank you
gibi..

2-2

belediye süpürür.

1- telefonla taciz(borç bildirimi)
2- ihtarname yoluyla taciz.
3- icra takibi yoluyla taciz.

en tehlikelisi 3 numara oluyor ki bu da ekstradan 500 tl demektir.

bu yazdıkların 3. aydan sonra olabiliyor diye biliyorum. 1. haricinde tabi doğru muyum?

Limit dusururler. Bir daha da yukselmez :)

Isinizi gorur mu bilmem ama
groups.google.com

sol üst köşeye tse logosu sağ üst köşeye çalıştığım kurumun amblemini üst bilgi-alt bilgi ekleden yapıştırdım ama bu iki resim arasında metin giremiyorum. bu resimlerin bittiği yerden metne başlayabiliyorum o da çok aşağıdan oluyor.
kısaca üst bilgide sol ve sağdaki resimlerin arasına nasıl metin girebiliriz?

son soru için;

yukarıdan "ekle" sekmesine tıklayın.

"metün kutusu"nu seçin.

istediğiniz metni kutu içerisine yazıp, kutuyu tutup sürüklemek münasebetiyle o iki resmin arasına yerleştirin.

voila!

son bir soru:
diyelim logoları ve metni istediğim şekilde yerleştirdim. bundan sonra boş bir word sayfası açtığımda otomatik olarak nasıl gelecek bunlar.
yani ne zaman boş bir word sayfası açarsam bu son şeklini verdiğim logo ve metin gelsin.

Tatil değil. Çalışıyorlar.

GS Bonus Taraftar Paracard ile Spor Toto Süper Lig ve Türkiye Kupası iç saha maçlarında biletlerin satışa sunulduğu ilk 2 gün öncelikli bilet satın alma hakkına sahip olurlar.

Diyor sitesinde.

@dibini gor: ya onu ben de gördüm ama bi google araştırması ile baktığımda olmuyor, sanal kart oluşturun gibi şeyler yazmışlar. o yüzden kafam karıştı. teşekkürler.

Avis'i bir arayip sorun, eger istediğiniz yerde mevcutsa kaçırmayın derim. Allah göstermesin herhangi bir terslikte muazzam hizmet saglayip, her turlu kolayligi sağlıyor.

olabilir.

en kötü olasılıklar da olabilir.

a) mideni üşütmüşsündür
b) apandisitin patlamıştır
c) mide kanaması geçiriyorsundur.

apandisit olabilir. zaman kaybetmeden hastaneye gidin.

gaz olabilir. yüzüstü uzan. hareket eden bir ağrı mı?

apandisitse tam belirtileri neler onun karşılaştırma yapıyim diyorum

www.uzmantv.com

ağrı kesici içme her ihtimale karşı.

of bi şurup içtim bile :/

yahu korkma hemen.

idrar kaçırma, bacakta çekilme gibi bi durum var mı?

ağrı hareket ediyor mu?

az önce kustum rahatladım baya.ağzı azaldı biraz.nedir ?

bence mideni üşütmüşsün. ayağına çorap giy. nane limon kaynat için. geçmiş olsun.

kusmuk koyu kahverengi siyah filan değilse problem yok. üşütmüşsün gerçekten de.

Evhamlı olma la. Mideni usutmussun.

hastaneye gittim apandisit riski var dediler.12 saatte belli olurmuş.şimdi iyiyim.çok heyecenlı.

hmmmmm bana da demişlerdi hatta muayene tipik apandist gibi demişti spazm çıkmıştı. gaz yani. korkma İnşallah değildir. tabi iyi yapmışsın gitmekle. geçmiş olsun.

www.hepsiburada.com

kadıköyde bi dükkan var, asker casiosu almıştık oradan zamanında, oraya bir bakın.
reksin önünden kıvrılarak aşağı inen cadde bittiği zaman tam karşıda bir sokak var, girişinde mobilyacı var, girişin solunda da figür satan bir dükkan var. o sokakta mobilyacının yanında minik bir dükkan.

uzaktan kumandalisini al eğer tembelsen tvyi değiştirebiliyorsun.

‘match to SALES’ kolonunda veri olmayan makineler yeni araç/aygıt uygulandıktan sonra Y124'e kayıt olamaz.

"match to SALES" sütununda giriş (entry) bulunmayan makineler yeni araç/cihaz'ın (tool) tatbik edilmesini takiben artık Y124'te kayıt edilemeyeceklerdir.

yeni parça eklendikten sonra, satışa uygunluk sütununda girdi bulunmayan makineler artık Y124e işlenemeyecek.

kendini toparladi gibi bi anlami var

işte tam bir karşılık lazım "ayağa kalmayı başardı" "ayakları üstünde duracak kadar toparlandı" "kendini topladı" falan gibi değil de tam oturacak bir şey

gather someone or something to oneself -->> yanına/önüne almak

bağdaş kurmak olabilir.

"Millions of them -until one last time, when he gathered himself
to his feet. . ." ringde dövüşen bir adam var mevzubahis

aslında en doğrudan çeviri kendini ayakları üzerine geri topladı gibi bişi. yani zorlanarak ayağa kalkmış, bunu anlıyoruz.

ekimden önce gitmen lazım, kelepçe takmazlar hemen

31 ekim olması lazım, o zamana kadar gidip muayene olman gerek, sonra da tecil ederler.

peki burdan tecil etmeden gitsem, orda öğrenci belgesiyle konsolosluğa başvursam durum ne olur?

yanlıs yere takıyor olmayasn? ya da jak tam oturmuyordur.

bi de denetım masası, ses menusunden bak bakıyım, kulaklıgı aktif etmıyordur belki takınca.

kulaklık simgesine kulaklık,mic simgesine mic takıyorum,denetim masasındaki ses ayarlarına da baktım da kulaklığı aktif edip etmediğini nerden anlıcaz?
sorunsuz çalışıyor diyo.

kulaklığı denedin mi, çalıştığına emin misin? jakı taktığında ses kesilir de kablosunda sorun olabilir.

farklı kulaklıklar denedim sonunda gidip yeni bi kulaklık aldım migrostan.
yani çalıştığına eminim.

output sekmesıne bakcan.

öyle bir sekme göremedim win7 home türkçe kullanıyorum.

yok mu bu işi çözebilecek dostlar?

işte geldim burdayım :) aynı dell bende de var. ilk aldığımda kulaklıktan ses alamamıştım. idt denen naneyi iyice kurcalamak gerek. mesela şu husus önemli, ses kapalı mı şurda?

imageshack.us

gösterdiğiniz kısım fotoğraftaki gibi,yani sessiz kutusu kırmızı değil..

imageshack.us

burda etkin ve kulaklık seçenekleri var, onları kurcalayarak bakın bir de?

üretici hatısıymış,ürün değişimi yapılacak.
teşekkür ederim hepinize.

olursun.

Kırmızı kanatlıysa doktora moktora görün.Bir şey bildiğimden mi söylüyorum,yok lan.Sıradan bi böcek olmadığından ötürü git baktır bi.Geçmiş olsun.

fare olabilir. kolada varmis ya.

doktora falan gidersen böceğin eşkalini sorarlar.

www.radikal.com.tr

öldün mü hacı durumun ne?

panpalar hasta oldum lan.
bişi olur mu ki

isim başta olmalı, ayrıca licence degree yerine bachelor degree daha uygun olur.

tamam başa alayım bence de :)
bachelor degree yazcaktım ancak portekizde "licenciatura" diye geçiyor, bachelor onlarda daha aşağı bi derece sanırım. o yüzden bachelor yazmadım. licence degree tamamen yanlış mı ki?

hemen hemen çevirdiğim bütün diplomalarda lisans derecesinin karşılığı bachelor's degree diye geçiyordu. çevirdiklerimin yalancısıyım. bir de "in 08.08.1988" değil "on 08.08.1988" olucak yada "on August 8, 1988" diyebilirsin.

peki bachelor diye yazayım sakat olmasın.

bu arada yeminli tercüman mısınız? ben bir umut bunu notere götürcem uğraştırmasın tercümanla diye. yani belki kabul etmeyecek ama standart bişi olduğundan bence kabul etmeli :/

peki tarihi "on"yaparım sadece birebir olmasına çok kastım :/

yok değilim. ama her halükarda yaptığın çeviriyi yeminli tercümana götürmek zorundasın. noter o şekilde kabul etmez.

teşekkür ederim notere güvenmem diplomanın sahibi olarak gitmem, hani yeminli tercüman olabilirim bile sanırım :) bi de tanıdık o yüzden umudum vardı ama yarın görürüm artık, olmaz derse el mecbur.(isim ve hersey kurgusal bu metinde:D)

son bişi olarak "faydalanmak üzere" bunu ne olarak çevirmeliydim? anlam olarak aynı bence ama sizce nedir?

onu çevirmene gerek yok. kullandığın "with" yeterli.

ben kendi transkriptimi çevirmiştim, tanıdık bir yeminli tercüman da "iş bu çeviri tarafımdan tercüme edilmiştir" gibisinden bir şey yazıp yeminli tercüman bilmem kim diye kaşe basıp imza attıydı. sonra da notere götürüp onaylattım ha bütün işi ben yaptım bütün parayı noter aldı o ayrı tabi.

yani senin çevirini kabul etmeyebilirler.

@dibini gör evet farkındayım kabul etmeme ihtimali var.
ancak yine de şansımı deniycem sonuçta bi miktar parayı baysam beni yeminli tercümanı yapabilir bu noter, yani ingilizce mezunuyum işte daha ne :/

bakalım en son tercüman bulurum tercümeme bi tek kaşesini basar parasını da kendi yapmış gibi alır sanırım, ...

Noter bunu kabul etmeyecek, boşuna uğraşma derim. Yani ihtimali var değil, kesin. Her halükarda yeminli tercümana para bayılmak zorundasın, zira tercüman yalnızca çevirmiyor, bir de "bilmmene bu belgesi aslına uygun olarak kopyalanmış ve çevrilmiştir bilmemne tercümanlık ali mehmet gündüz" diye kaşe basıp imzalıyor. Burada olay çeviri değil zaten, o kaşe ve imza.

3'e kadar falan uyudum, kahvaltı duş falan derken saat 5 oldu. bir iki saat annemle babamın tatil hazırlığına yardım ettim. 7 gibi galatasaray maçı başladı bitene kadar onu izledim. ondan beridir internette sürünüyorum. 1-2 saate arabama atlayıp nargile içmeye fenerbahçeye inerim herhalde.

ben de evde oturdum ve 2 dakikada bir duyuruya baktım.

ben camasir makinesi actim. bitince camasirlari astim. disari cikip yemek yedim bir ara dondum. gerisi facebook, eksi ve duyuru.

9 civarı uyandım, arkadaşımda kalmıştım zaten.

başka bir arkadaşın evine gittik, boğaz manzarası eşliğinde kahvaltı ettik.

dönüşte markete girdik bir kaç zımbırtı aldık.

arkadaşım beni eve bıraktı ( acemi şoför, biraz da pratik amaçlı pazar pazar)

akşam sularında bir an gaza geldim ve bir şeyler dikeyim dedim. az önce de arkadaşımın siparişi bir adet şalvar dikip bitirdim. yoruldum ama güzel oldu. sonra da 2 gündür kompiterle pek alakam yoktu, duyuru'yu açıp, bu soruyu cevaplayarak, dikiş maceramı ve sevincimi anlatayım dedim.

not: eve dönünce köpeğime yemek yaptım, sonra dikişe oturdum.

huzurevine gidip yaşlıları sevindirdim, dönüşte çocuk parkındaki çocuklara çikolata dağıttım ve son olarakta eve gelirken yol üzerinde bulduğum yavru kediyi sahiplendim. oldukça mutlu ve huzurlu bir gündü benim için.

şaka lan bütün gün evdeydim, 3-4 dk arayla haber sitelerine, facebook'a ve duyuruya baktım. sözlük zaten arka planda açıktı.
sen tut haftanın 6 günü çalış, pazar gününüde hiçbir sosyal aktiviteye dahil olmadan evde geçir, bravo bana.

yalnız değilsin bro.

dizi, internet, ders, dışarıdan yemek, dizi, ders, internet, uyku.

aynen evdeydim oturdum mal mal. 4e kadar yataktan çıkmadım makarna yapmak dışında. onu da yatakta yedim. sağlıklı besleniyodum sözde. gerindim esnedim bütün gün. himym friends big bang theory izledim biraz. 2 days in paris i izledim sonra. şimdi yatcam bir şeyler izlicem yine. sevdicek evdeyse skypedan konuşuruz belki. ya da uyurum. bilemedim. şeftali çekti canım.

12'ye kadar uyudum. günüm bilgisayarda geçti. daha sonra kitap okudum. uyudum uyandım. bilgisayardayım.

solidworks'te çizim yaptım, 650 kere şu şarkıyı dinledim. www.youtube.com

Hiçbir şey... Ot gibi bir yaşam sürüyorum, valla ciddiyim...

12'ye kadar uyudum, ctesi aksami gec yatmistim cunku. Sonra amcam ve akrabalariyla kahvalti/oglen yemegi gibi birseyler yedim. Gazeteleri karistirmak, kahve derken saat 15 oldu. Sonrasinda sirayla kitap okudum, spora gittim geldim televizyon izledim simdi de telefonda takiliyorum.

Teyzemler geldi, kuzenlerle go-kart'a gittik, içim dışıma çıktı, telefonun ekranını da kırdım o arada. Sonra eve geldim, her 2 dakikada bir facebook'a ve twitter'a bakma döngüsüne girdim.

allenpoe +1

iki film izledim. bir haftadır film izliyorum zaten. ilk film un prophete, ikincisi ise before the rain. bir arkadaştan tavsiye alarak film izliyorum. bugüne bu iki film düştü.

marcelle +1.. ben de ciddiyim.

valla hepimiz mal gibi takılmışız evde haftaya buluşup hep beraber takılalım hahahah

5 yıllık sevgilimden ayrıldım.

cumartesi akşamından kalma olduğum için öğle saatlerinde arkadaşımın evinden kendi evime geldim. Evde bir süredir yalnız yaşıyorum. İlk başlarda hoşuma gitmişti. Ama sonradan nevroza bağladım. duş almam gerekiyodu acilen ama ben gittim fırsatı değerlendirdim ve eliptik bisiklette yarım saat kadar müzik eşiliğinde tepindim. su gibi olduktan sonra güzel bi duş aldım. sonra kendime küçük süprizler hazırladım. oturdum onları yedim. bu arada aşk tesadüfleri sever i izledim. duygulandım biraz la. şimdi de duyuruya girdim işte. viskim çok az kaldı lan. son 2 bardaklık. o yüzden kıyamadım içmeye.

12 gibi kalktım işte kahvaltı duş oyalanma felan 5e doğru dışarı çıktım önce bir kafe bara gittik sonra arabayla biraz gezdik ortam gece hayatına dönüncede bir bara takıldık şimdide döndüm işte

denize gittim aşırı pisti girmedim piknik gibi ööle boş boş oturdum eve geldim sıkıntıdan 2 saatten beri duyuru dayım

8 de kalktım. 11 gibi bir işim vardı, çıkıp hem onu hallettim hem de sokaklarda sürttüm biraz. Eve dönünce uzun süredir ihmal ettiğim DIY projelerime giriştim. Bunlardan biri yapmakta olduğum gitardı. ahşap kısımlar, boya, cila bitmiş durumdaydı; pickguard kesip, manyetik takıp elektroniğini bitirdim. Biraz onunla uğraştım ama aslen gitarist olmadığımı hatırladım bir süre diğer enstrumanlarımı kurcaladım. Sonra 2 saat kadar uyudum, kalkıp birkaç elektronik devre ile uğraştım. Akşam birkaç saat yine müzik, kayıt derken baktım ki şu an bunları yazıyorum.

geç kalktım, yemek yedim, çoğunluk diye iç karartıcı bir film izledim, markete gittim, yüzmeye gittim, yemek yedim, temizlik yaptım (yapıyorum), temizlik bitince ders çalışacağım.

gerçi pazartesi olmuş, sonu sayılmaz.

standart

Aldırır tabii... Her gün en az 1 litre çok fazla...

yağ var sütte yağ.

bişey olmaz muhtemelen eritirsin eğer hareketliysen arkadaşlarin dediği gibi fastfoodun yanından bile geçmez gaz yapması konusunda kişiden kişeye eğer laktoz varsa baya problemli oluyor.

bira daha fazla aldırır.

ciddi bi kilo aldırma olacağını sanmıyorum ben, her ne kadar yağ olsa da içinde..

ya ztn göbek var. daha da btr olmasn..

1 litreden fazlasının bazı sağlık sorunlarına neden olduğunu duymuştum, ne kadar doğru bilmiyorum ama nolur nolmaz, en fazla 1 litre yap sen onu :P

edit: ayrıca süt göbeği diye bir şey de var, dikkat et derim

hocam çocukluğumdan beri hergün günde yarım litreye yakın süt içiyorum. hiç aldırmadı.

spor yapıyorsan spor yaptığın zaman spor öncesi ve arada toplam bir litre, yapmadığın günler yarım litre. yarım yağlı olanından tabiki.

sabah güne başlarken içersen almazsın ancak yatarken içersen alırsın.

yatarken 1 litre süt içersen uyuyamazsın, o süt ağzından burnundan geri gelir. tecrübeyle sabittir.

ben de arkadaşıma diye kendime bilet almıştım dalgınlıkla. müsteri hizmetlerini arayıp düzeltmişti sonra kendi, kart onun adınaydı. büyük ihtimalle düzeltirler, en kötü iptal eder tekrar satar sana.

Eğer bilet promosyon sınıfıysa sadece vergi iadesi alırsın gerisini geri vermiorlar maalesf. ve isim değişikliği de yapmıorlar.

promosyon değil ama acentadan aldım ekobilet.com yani trek turizm. sorun olur mu ki

** yanlış anladın, yeni kazanıcağım büyük ihtimal yazarsam.

Herhangi bir tür geçiş düşünerek okul veya bölüm yazmayın. Sonu %90 hüsran oluyor.

yatay geçiş yaparım diye tercih yapılmaz.

geçiş yapma ümidiyle gelen çok kişi gördüm ama geçiş yapan bir kişi gördüm.

edit: geldikleri yer kıbrıstı.

Hepsinin farkındayım lakin açıkcası detaylı bilgilerine ulaşamadığım için sormak zorundaydım ve ayrıca haklısınız herkes geçiş için orada, zaten gitmezsem 3. seneye kalacağım. zorlamanın alemi yok diyenlere geliyor ; "hep denedin hep yenildin, gene dene gene yenil, daha iyi yenil"

valla geçen bi adam da ben gördüm şimdiye kadar. (belki aynı adamdır lan:) ) hacı kıbrısa da güzel diyorlar, yaz oku bence, ada hayatı, yeşillik, deniz, kum, casino?

Odtü K.k.k. 'ne giden arkadaşlardan duyduğum ''''sakın gelmeyin'''' o puana ankara-istanbul-izmirde mis gibi yerler yazılır...

kadın yok ağlamak yok

humin her şeyi tek cümlede özetlemiş.

+1

@humin zararlisi;orada kadına ağlama diyor.no woman no cry ı diyorsun sanırım.

(bkz: #16144966)

hayır kadınım hayır ağlama, ühühühü senin yerine ben ağlayayim.:Pp

ağlamayana kadın yok :)

legalize marijuana da var felsefesinde :)

www.youtube.com

Bob Marley Rastafarian kültürüne inanmıştır.JAH sevgisi hakkında insanları bilgilendirmiştir.JAH gerçek adıyla Halie Selassie'nin Bob Marleyin vaftiz babası olduğu söylenir.
Tüm şarkılarında ırkçılığa karşı çıkmış, bir sevgiyle tüm kalplerin açılacağından bahsetmiştir(one love)
Mariuhananın aslında insana farkındalık katan bir madde olduğunu savunmuş ve legalize edilmesi için çalışmalar yürütmüştür.
Günümüzde Bob Marley dinleyen bir çocuğun bile ruh hali iki saniyede değişmektedir.
Örnek video
www.youtube.com

adamın felsefesi:

dudeeeeeeeeeeeeeeeee this shit awesomeeeeeeeeeeeeeeeeee.

türkçesi: ayık kafa ile hayat çekilmez.

budur:

www.rasta-man-vibration.com

www.jamaicans.com

ev kiraları 250(nadiren), 300, 350 isterlin civarı 400ü geçmez, geçse de tutulmaz.
yurtlarla ilgili üniversitenin sitsine bakabilirsin, benim okulum farklıydı.

alkol-sigara fiyatları türkiye'ye oranla daha ucuz. hava alanında stok yapabilirsin sigarayı. fiyat listesi beklemezsin herhalde. :)

lefkoşa'dan çok şey bekleme diyeyim :) alış veriş için üniversite servislerinin güzergahlarında büyük (neye göre, kime göre) marketler var, oralar tercih edilir genelde.

askeriyeden de alışveriş imkanı var tabi, kimlik gösterip giriliyordu. bazı günler sivilleri almıyorlardı onu kapıdan dönünce anlarsın :)

uçak biletlerini iki üç ay önceden alırsan daha ucuz oluyor, altmış liraya gidiş dönüş bileti alan arkadaşlarım vardı. şans işi birazda bu. ucuş tarihine yakın bir zamanda aldığımda en fazla 130 vermiştim, acil olmasa vermezdim :) thy ve atlasjet bavul ağırlığı konusunda daha toleranslı, pegasusla uçuşa 10 dakika kala para yatıracak yer arıyor olabilirsiniz, zaten bunda beleş fruit juice bilem yok.

2009 yılında kesin dönüş yaptım :) fiyatlar döviz kuru nedeniyle değişmiş olabilir ama mekanlar aynıdır. :)

benim aklıma gelen cevaplar bunlar. başka soru varsa mesajla ya da burdan alabilirim.

çok teşekkürler.peki ydü'nün uluslararası geçerliliği.yani diploması var mı?

diploma verirler bitirince :)

yök denkliğinden bahsediyorsun sanırım, bildiğim kadarıyla (dediğim gibi ben farklı okulda okudum, onun için ydü hakkında bilgim yok pek) var. mezun olduktan sonra KKTC büyükelçiliğinden bir kaç belge alıyorsun, Türkiye'de emniyetten falan bir kaç belge alıyorsun hepsini güzelce toplayıp YÖK'e götürüyorsun ya da postalıyorsun. denklik geliyor.

yine de daha detaylı bilgiyi www.yok.gov.tr burdan maille alabilirsin.

yök denkliği tabi ki var.ösym yerleştiriyor sonuçta.
uluslararası diplomadan bahsediyorum.
dumura bağladım resmen :F "diploma verirler bitirince" süpermiş :D

biraz soğuk süt iyi gelir diye biliyorum.

edit: emin değilim

ekmek yiyin biraz bastirsin o.
Sonra duzelince fazla yagli olmadan bir seyler yersiniz.

dondurma beyaz.

acı, ekşi, yağlı, kızartma, çiğ sebze meyve yenmese iyi olur. salçasız zeytinyağlı olabilir, sossuz makarna, az yağlı pilav filan olabilir.

paça çorba .birebir.

haşlama patates

yıllardır ülser hastası olan biri olarka ilacım olmadığı zor durumlarda.
ekşi olamayan elma bu iş için çok iyi. süt içtiğimde ağrım 1 kat artıyor

kızarmış ekmek ve muz mide yanmasına birebir.

bence geri vermelisin.
bütün elektrnik cihazları açıp baksınlar o zman sorun var mı diye. saçmalık

edit: yada teşhir ürünü olabilir

Geri ver yenisini al bakmis sifre koymus diye bir sey olamaz.

geri ver, mırın kırın eder kesin öyle bir haltı eden bir firma. şikayet etmekle falan tehdit et, değiştirmezlerse de hakikaten et.

Resmen kullanılmış ürün vermişler. Çoğunda windows yüklü bile olmuyor sizden önce alan yüklemiş kurmuş. Bence de geri götürün, almak zorundalar.

onu sadece acip bakmakla yetinmemis bence kullanmis bile o calisan. magazalarda teshir urunlerine magazanin adi verilir kullanici olarak, calisan degil.

gerek kendim gerekse tanıdıklarım için üç dört tane laptop aldım ve hepsinin kurulumu falan ödeme yaptıktan sonra mağazada gözümün önünde yapıldı. öyle pakedini bile açmadan verdiklerini görmedim, bence de geri ver.

zuhaha böyle saçma bişeyide ilk defa görüyorum. bişey var mı diye bakmış. adamlar bozuk parçaya zorla bakıyolarda durup dururken bakalım bi bozuk mu bu diye bakacak bi adam ben tanımıyorum. adam güzelce kullanmış işini görmüş hatta o kadar işini görmüş ki şifre bile koymuş :))) vallaha gülmekten bi hal oldum git geri ver mutlaka.

marka ve mağaza adı ver merak ettim şimdi, o belliki kullanılmış yutturmuşlar sana.

Beyler gideyim fakat ne diyeyim. Savunmam ne olmalı (ulan sanki mahkemeye çıkıyoruz ya) ne diyeyim tam olarak.

erpa diye bir mağaza. Vatan bilgisayar, evkur gibi bir şey...

@hayaletin garrip huyları beyaz eşyacıdan laptop mu aldın sen. beyaz eşyacıdan laptop alanıda ilk defa görüyorum her neyse. git ve problem neyse direk anlat. olduğu gibi.

oranın sorumlu üst seviye birisiyle görüş. kullanılmış de bu pc kimde görülmüş açılıp parola koyulduğu, biraz daha kurcala pcyi eski tarihlerde bi işlemyapılmış dosyalara fln.

Dostum çalıştır'a cmd yaz sonra çıkan ekrana systeminfo yaz ve orda ilk yükleme tarihi:.... diye bişey yazar adamlar kullandıklarına göre bu tarihte eski olacaktır onuda gösterebilirsin.

hocam ilk yükleme tarihi 27.06.2011 yazıyor...

kullanılmış laptopu kakalamışlar panpa.
iade et, çıngar çıkar.

acaba sadece kullanılmış mı?
belki sattılar hüseyin gündüze, bozuk bişeyi vardı geri verdi, bunlar da onarıp satışa koydular yine.
kesinlikle değiştirmelisin.

teşhir ürünüymüş beyler.
biraz zorlayınca söyleyip yenisini verdiler. Taş gibi bilgisayar.
Sağolun hepiniz...

bildiğim ve yaptırdığım kadarıyla yanlardan ve kollardan ayarlayabiliyorlar, fakat boydan kısaltma işini penyecilere yönlendiriyorlar.

coolermaster notepal u3

www.bitenekadar.com

4 yıldır kullanıyorum ve gayette memnunum. normal olarak dizüstü kullanmak pek mümkün olmuyor ama fanları platformu (oha) ters çevirip monte ederseniz dizüstü soğutucu oluyor. :)

eğer sabiha'ya iniş yapacaksan sıkıntı yok. istediğin kadar getirebilirsin...

4 litre elde bikç litre bagajda kurtarırsın abartma ama.orda bırakmak zornda kalırsın.mesela rakı dty free ile hemen hemen aynı fiyat kıbrısta.gitmeden once rakı vodka felan döşe bavula.ercana girdiğinde ise daha sağlam alkolleri eline alırsın.

ev arkadaşım iki bavulu tıka basa doldurmuştu, hiç sorun yaşamamıştı. bir keresinde de ben yorganımı falan tıka basa doldurmuştum, bir damla bile alkol yoktu, istanbul'da bavulu aldım, tam çıkış kapısında bir adamla göz göze geldik, fazla dikkat çektim galiba şişkin bavulla, adam kimlik gösterip bavulda ne var, alkol var mı, öğrenci misin gibi şeyler sordu, aç bi bakalım dedi, ben de tam açacakken inandı yorgan falan olduğuna bıraktı. bu da böyle bir anımdır. :)

sabiha gökçen'e iniş yapıcak.
2 x 1lt votka, 70cl cin, 70cl tekila, 70cl bacardi
söylediğiniz kadarıyla şansımızı denemek lazım, büyük ihtimalle sorun olmaması lazım. diğer türlü kısmet.

teşekkürler.

özel kutuda 2'li Yeni Rakı 10 evroydu. bi kutu da rakı getirebilirsin hatta. aynısı tr'de 72 lira. sıkıntı olmaz denilebilir yüksek ihtimal.

Kediyi evlat edindikten sonra annesiyim diye kediyi sünnet ettiren kadın > 50

Kediyi evlat edindikten sonra annesiyim diye kediyi sünnet ettiren kadın - 22= 50

evlat edindiği kediyi sünnet ettiren kadın olabilir ama ben böyle başlık açmam. kediyi evlat edinmesi kendini annesi sanması için yeterli bi veri. ne kadar canım sıkılıyor sen anla ayrıca.

bir de, sözlükte yazar olacağın günü iple çekiyoruz.

herkese iyi akşamlar.

ona göre uydurun birşeyler işte.

@forlife o gün hiç gelmicek.

www.youtube.com

beterdi kötü oldu

worse comes to worst - daha kötü olamazdı gibi bir anlamdaysa

worst come to worse - kötünün iyisi diye belirtilen şey olabilir

en kötü ihtimalle

en kötü daha kötü oldu gibi bir şey olabilir.

zonguldak türküsüydü sanırsam

www.youtube.com

yok bu türkü başka bir şarkının sonundaydı hatırlamaya çalıştığım o baştaki şarkı.

of evet var öyle bir sarki, kurban olabilir diye düsündük (kardesimle) ama degil sanirim. benim de icimde dert oldu simdi.

peki nasil bir tür sarkiydi? rock ya da baska bir sey mi?

tolga çandar söyleyince başka bir şarkıymış gibi geliyor insana ;)

www.dailymotion.com

tolga çandarı dinledim ama o da değil.
şarkıyla ilgili bu ayrıntı dışında hiç bir şey hatırlamıyorum. bunu hatırlamam da tesadüfen oldu zaten.
kurban olabilir aslında panik de olabilir. uzun zamandır dinlemediğim bi şarkı onu biliyorum.
teşekkür ederim yardım etmeye çalıştığınız için =)

haluk levent'in şu şarkısı var ama başında giriyor, budur bence:
www.youtube.com

şu an nirvanaya ulaştım sanıyorum tam hatırlamasam da annesi için tekrar söylemiş olduğunu hatırladım kişinin. =)

evet hrskrs haluk leventin şarkısı...

(bkz: annemin türküleri) diye bi albüm yapmıştı evet. güzel de albümdü aslında, oturup dinleyeyim en iyisi ben de:)

1- www.evcilkopekler.com girip anasayfada Köpekler Seçiminize Göre Sıralı yazan yerden kolay eğitilenleri tıklarsanız bir fikir verebilir.

bilgim dahilinde olanlar

1- golden retriever, labrador, jack russel terrier, bi tane daha vardı ama cinsini unuttum. en kolay değitilen oydu hatta, siyah beyaz renkleri vardı hafiften çoban köpeği tarızndaydı.

büyük köpekler mesela danua hep daha sakin ve daha uyumludur ufaklara göre. beagle ve jack russell çok hareketli, çok enerjili hayvanlar. çok çok hareket ettirmek gerekir. ayrıca jack russellar inanılmaz akıllı oluyo. eğitimi kolay köpekler mesela border collie liriamerin unuttuğu.

beagle ve JRT cok hareketli kopeklerdir (cok havlarlar ayni zamanda). sessiz sakin kopek ariyorsaniz unutun derim. kendinize uygun cinsi suradan bulabilirsiniz:

animal.discovery.com

en kolay egitilen kopek (dolayisiyla en akilli) kanis bu arada

@liriamer
collie...

greyhoundlar ev içinde oldukça sessizdir, temel eğitime cevap verir.
black russian terrierler kızıl ordunun savaş için özel ürettiği köpekler (saldırgan olduğu fikrine kapılıyor insan ama değiller) çok iyi eğitilebilirler. fakat çok büyükler ve maddi durumun iyi olması gerekiyor.
schnauzerlar oldukça zekidirler, 3 boyu da eğitime çok iyi cevap verir.

herkesin aşina olmadığı ve türkiyede çok az bulunan cinsler, benim en sevdiğim cinsler olduğu için yazıyorum. ama golden r., labrador, danua, doberman, alman çoban köpeği(halk dilinde alman kurdu), çoğu terrier cinsi, poodle (kaniş/fino), collie ...vs en kolay eğitilen köpeklerdir. fakat kolay eğitilmesi bakımının kolay olduğu anlamına gelmiyor. mesela bir labradora bakmak için bol enerji ve sabır gerekir, büyük köpekler daha fazla yer haliyle, maddi açıdan daha fazla zorlarlar bütçeyi.

Bir jack russell terrier sahibi olarak bir kaç noktaya değineyim, okumaktan üşenecekseniz sadece son maddeyi okumanız da yeterlidir:

1-öncelikle uzun vadeli düşünün. Bugün vaktiniz bol olabilir ancak yarın zaman ayıramaz hale geldiğinizde dostunuzun haline en çok siz üzüleceksiniz. jack russell terrier'ler ev hayvanı değillerdir daha doğrusu evde hapsolmak onlar için işkencedir. Sürekli koşmak zıplamak atlamak isterler dolayısıyla her ne kadar evde sürekli oynasanız da oynamayı bıraktığınız anda üzgün moda geçeceklerdir. Yorulmazlar(abartı değil gerçek anlamda ). normal bir cins günde en az bir, bir buçuk saat egzersize ihtiyaç duyar. Bu süre küçük cinslerde, özellikle JRT'lerde daha fazladır çünkü hiperaktiflerdir ancak yine de yeterli değildir.

2- eğitimi zor köpek yoktur, eğitmeyi bilmeyen insan vadır. bir köpeğe 10 yaşında bile eğitim verilebilir. Elbette ki ağaç yaşken eğilir yani eğitim küçükken daha kolaydır.

3- çok havlayan, evdeki eşyalara zarar veren, çiğneyen köpeğin problemi enerjisini atamamasıdır. Düzgün egzersiz yapan hayvanda böyle davranış bozuklukları görülmez.

4- uzun vadeli düşünün, 4-5 sene sonra evde onunla ilgilenebilecek kimse olamayabileceğini hesaplayın hatta daha kötüsü evde yalnız bırakmak zorunda kalabileceğinizi de hesaba katın. Bunlar bir köpek için gerçekleşebilecek en kötü senaryolardır.

5- bahçeli bir eviniz olsa bile onu sadece bahçeye çıkarmak günlük egzersiz ihtiyacını gidermez. Bahçe onun için sadece evin biraz daha genişidir. Günlük yürüyüşler her köpek için şarttır ve belirttiğim üzere JRT’ler için bu yürüyüş günde en az iki saattir.

6- bu madde her köpek sahibini/sahiplenmeyi düşüneni ilgilendiriyor. Bir national geographic programı olan “the dog whisperer/köpeklere fısıldayan adam” ı kesinlikle izleyin. İnternetten indirin indiremiyorsanız ben göndereyim. NŞA 15 sene birlikte yaşayacağınız sizin bir parçanız olacak olan canlının ve sizin bu süreyi en mutlu şekilde geçirmeniz için olmazsa olmaz bir belgeseldir.

önce olduğunu söyler, sonra tanıştırıp biraz kaynaşmalarını sağlarım. sonra da planlarımı açıklar işime bakarım.

"Hayatımda sevdiğim biri var ve ciddi bir şeyler düşünüyorum" diye başlardım herhalde..

anneye konu açılır, çocuk/kız hakkında detaylar verilir, annenin kafasına yatarsa olur bu iş.

evlenir, evlilik cüzdanını gösteririm.

aslında hal ve hareketlerinden çabucak anlamaları gerekirdi. insan birşeyleri saklayabilir kendine ama ev ahalisinin gözünden kaçmaz.

açıkcası bu sizin ailenizin misyonusla alakalı olacak. adımlarınız onların tepkileri bakış açıları üzerinden giderse başarılı olma ihtimali daha yüksek. eğer doğrudan birini karşınıza alıp konuşma ihtilamiz yoksa hissettirin derim ama en önemlisi öyle sıradan bir film izlerken, ortak birşeyler paylaşırken ya sahi benim için de çok önemli biri var tanıştırcam aslında sizi de biraz daha zaman geçsin şeklinde sıradan bir cümle kurup cümleyi ortaya bırak. petlayıp patlamaması, soruları vs düşünme, heee unutmadan hayırlı olsun :))

başıma böyle bir şey geldiğinde yapacağım şey amcama söylemek olur sonra da işi onun üstüne yıkar şimdi gidip bunu anne ve babama anlat derim :)

Sevgilin olduğunu belli et, sorsunlar, onlar sorunca açıkla sevgilin olduğunu, böyle böyle diye. Sorarlarsa ciddiyetten bahsedersin. Sormazlarsa da yakın zaman belli edersin, söylersin. Tanıştırırsın ve olaylar gelişir.

bu tür şarkılar ve remixler zaten bana çok saçma geliyor. o 78 leri falan bilmiyorum. kadın orada -şarkı sözlerine göre- aşk acısı çekiyor, arkadan dımtıs dımtıs

valla verecegin cevabi falan hic bilmiyorum ama videonun altina "best song ever!" yazan kisiyi gercek hayatta tanimak isterim hangi insan bu sarkiya best song ever der yahu insaf

arkadaşınız pek de haksız sayılmaz. ama sen ne bok yemeye "tc de bu yazın en meşhur şarkısı" dedin ki. ilk defa duyuyorum ben bunu emin ol.sen arkadaşına erkan oğurun sadece gitarla söylediği bir şarkısını versen bundan daha iyiydi.. tamam bizdeki yaz şarkıları zaten sulu zırtlak olmasına çalışılır zaten de bu şarkı da gerçekten kötü.
ajda pekkan danda pek hazzetmemm zaten. şişirilmiş bir balondur ve aleyhe konuşmak neredeise bir tabudur. sen başka bir şarkı ile düzelt durumu.

senin ağzından çıkanla kulağının duyduğu bir değil :) @ground gibi ben de ilk defa duydum bu şarkıyı. arkadaşına gelince bence haklı, ama diskoda zıplarken kimse bu kadın ne diyor, müzik nasıl falan gibi şeylere bakmadığı için dımtıs dımtıslamak yetiyor.

sen bu yazın en meşhur şarkısı diyerek sıçmışsın zaten. bari ajda pekkan falan göndermeseydin. bırak adam ezsin bari haklı valla billa.

cevap şu;

haklısın, özür dilerim :D

ben de ilk defa duydum :D

DJ'lerin ''oturanları ayağa kaldıran'' parçaları vardır hani.. 'müzik başladı' der gibi.. şimdi çeşme'de, bodrum'da beach'lerde, mekanlarda, keza istanbul'da mekanlarda falan bu şarkı en meşhur arkadaşlar. mesele beğenmek beğenmemek meselesi değil. gözlemlenen gerçek bu. millet deli oldu bu şarkıya. beni sittiredin.

suç senin hocam. ajda pekkan ı örnek göstererek kendi kalene golü atmışsın.

rica etsem kendisine resul balay'ın nazlı yarim haber salmış ını gönderir misin, bakalım ne diyecek.

justin bieber da çok meşhur. nabalım yani, meşhur olması kaliteli olması manasına gelmiyor. arkadaşına bunu anlatabilirsin.

ayrıca ben de ajda pekkan sevmem zaten. rastlantı değil heralde bu kadar insanın beğenmemesi ?

bu yazın en meşhur şarkısı şu değil mi ya?
www.youtube.com


çok mu geride kaldım ben?

bu arada ajdanın şarkısı gerçekten kitsch. o kadar olur yani

atiye dinletseydin adama. o kız iyi müzk yapıyo bence.

"bak, bu yazın burdaki en meşhur şarkısı bu"
evyah ki ne eyvah. İlk 15 snsinde kapadım panpa, tekrar da dinlemem.
Yaptığı bu eleştirileri sen kendine yönelt :).

ajdanın şarkısını ilk kez duydum.

seninde bileğin kırıldığında pek de düzelmez aslen. eklemler kırılıp tekrar eski haline gelen yapılar değiller. atlarda da sadece ayağı kırıldığında vuruyolar diye biliyorum. daha fazla acı çekmesin diye malum sürekli ayakları üzerinde

@onexey

tamam da en azından beni; alçıya alırlar, vidalarlar, platinlerler vs. bir tedaviye başlanır en azından. keza bazı yarış atları benden değerli. onları da öldürüyorlar ayakları kırılırsa. peki neden? bilimsel gerekçe ne? ben orasındayım.

emin olmamakla beraber büyük bi kırık değilse platindir vidadır takıyolar damızlık olarak kullanıyolar,şampiyon bi at vardı hatta o öleydi

edit:ayabakan dı şindi hatırladım gerçi onun ayaağı kırılmamış.

geçenlerde okumuştum, duyuruyu görünce paylaşayım dedim. (tamamen alıntıdır)

Ayağı kırılan at'ları niçin vururlar?



Atların bacaklarında meydana gelen bazı kırıklar günümüz teknolojisi ile bi noktaya kadar,plakalar,vidalar konularak tedavi edebiliyor..Yani bacağındaki her kırık artık atın ölüm fermanı değil.Ne var ki yine de birçok kırık sorununun hala tedavisi yok.Sebebi ise atın diğer hayvanlardan farklı anotomik yapısı ve ruhsal durumu...
Atların vücutlarındaki kırık ve çıkıların tedavileri diğer benzer hayvanlarınkilerinden farklılık gösteriri.belki de bu hususta atlar tekdirler.atlar uyuşturulmaya yani uzun anestezik uygulamalara gelemzler.yerde uzun süre yatamazlar.sık sık dört ayak sütünde durmaya ihtiyaçları vardır.ayaktayken daha rahattırlar ve daha az enerji harcarlar.nadiren,o da hasta olduklarında veya doğum sırasında yatarlar.atın iri vücudundaki organları yatar vaziyetteyken nefes almasında zorluk yaratır.
At ayakta durabilmek için ön iki bacağına,koşmak için ise dört bacağına birden gereksinim duyar ama hiçbirzaman ağırlığını dört bacağına eşit olarak yayamaz.her zaman ön iki bacağa daha fazla yük biner.bu nedenle atlarda karşılaşılan kırıklar çoğunlukla ön bacaklardadır.atlar yatarken ön ayakaları üzreinde doğrularak ayağa kalkarlar.kırık bacağı üzerinde ayağa kalkamayan atın yerde kalması veya tedavi amacıyla yerde yatırılmaya çalışılması at için hem ıstıraptır hemde başka hayati tehlikler doğurur.
Kemikli canlıların tümünde kırılmış bir kemiğin tedavi usulü aynıdır..Önce kırık parçalar bir araya getirilerek sabitlerştirilir.Bu sabitleştirme kan akımı yani doklulardaki beslenmeyi sağlamak ve olabilecek enfeksiyonlara karşı kan yolu ile vücudun savunma mekanizmasını devreye sokmak için gereklidir.
Kırık kemikler genellikle 12-16 hafta içerisinde kaynarlar ve eski sağlam yapılarına kavuşurlar.bu süre içerisinde hastanın hareket etmesi,kemikleri sabit tutamaması iyileşmeyi yavaşlatır ve tedavisi süresini geciktirir.insanlarda tedavinin başarısı,kırık kemiğin bulunduğu uzvun bu 12-16 haftalık sürede sabit tutulması,kırığın alçıya ve askıya alınması ama en önemlisi hastanın sabrı ile ilgilidir.
Kırılan bir kemiğin kaynaması ve mikrop kapmadan iyileşmesi için en önemli faktör o bölegedeki kan dolaşımıdr.bölegedeki kan,çevre deri ve kas dokularından gelen kan ile de takviye edilir.ne varki at yarım ton civarındaki ağırlığı ve iri cüssesi ile bu hususta farklı bir yapıya sahiptir.dizinden aşağısı,kemikler,bunları birbirine bağlayan bağlar ve deriden oluşur.bu bölegede fazla bir kas yapısı olmadığından mevcut ve takviye gelebilecek kan miktarı da fazla deildir.bu nedenle atın bacağındaki kırık kemiklere yapılan tıbbi müdaheleler çoğu kez sonuç vermz.kırılan kemikler iltihaplanmaya yatkındırlar.basit kırıklarda bile veterinerler,hastalığın seyri,süresi ve iyileşme ihtimali hakkında kesin bilgi veremezler.
Atların tedavilerinde sorun yaratan bu özellikler nedeniyle,cerrahi müdahalelerin çok kısa olması,3-4 saati aşmaması gerekir.atlar anestezinin etksi geçnce,uaynı uyanmaz iri cüsseleriyle ayağa kalkmaya çalışırlar.hemde o alçıya alınmış vidalar veya metal parçalar yerleştirilmiş bacakları üzerinde.at tedavisi için gereken sabrı hiçbirzaman gösteremz,biran önce ayağa kalmaya çalışır.bu arada bacağına konulmuş alçı ve takviye parçalarına zarar verdiği gibii takatsiz bacakalrının başka yerlerinden yeniden kırılmalarına yol açabilir.yani atlar hastalık süresince rahat durmayan,ne yapacaklarını önceden kestirilemeyen hayvanlardır.
Herşeye rağman 30-40 sene evvel atın ölümü demek olan birçok kırık,günümüz teknolojisi ile tadavi edilebiliyor.ancak bir bacakta birden fazla kırık bulunmasına veya iki bacağın biren kırılmasına hala yapılabilecek fazla bişey yok.bu dost,güzel ve asil hayvanın yerde uzun süre yatırılıp acılar içinde ölümü beklemesi yerine daha fazla acı çekmemesi için yapılabilecek en güzel şey hayvanın hayatına son vermektir.

sırf performansı düştü diye hayvan öldürülmez. eğer böyle ise buna en başta hayvan hakları örgütleri karşı çıkar. performansı düştüyse yarıştırmak zorunda mısın, emekli eder hayatına sütçü beygiri olarak devam etmesini sağlarsın, çayıra salar bırakırsın, çiftliğinde oynarsın. yeter ki iyileşsin. "madem ki koşturamıyorum, o halde öldüreyim" diye bir şey yok.

at dediğin hayatını ayakta geçirir. uyurken bile ayakta uyur, yatmaz. insan evladının eli kırılınca alçıya alıp boynuna asıyorsun. ayağı kırılınca alçıya alıp üstüne bastırtmıyorsun, koltuk değneği veya tekerlekli sandalye kullanarak basmamasını, kullanmamasını sağlıyorsun. "basma üstüne " diyince de karşındaki insan laf dinliyor.

at dediğin koca ağır hayvan. alçıya alsan da hayvan bu neticede, laftan anlamaz, basma desen yine basar, alçıya alıp koltuk değneğiyle yürütemezsin, tekerlekli sandalyeye oturtamazsın, "kullanma bu ayağını, diğer üçüyle idare et" diyemezsin. alçıya da alsan at o ayağının üstüne basar. bastığı sürece de iyileşmez. iyileşmedikçe de acı çeker. o yüzden öldürülürler.

torrent işini görürse, btjunkie'de var çoğu fakat orjinal isimleriyle arattım. altyazı falan divxplanet'te mevcut olabilir.

bu filmlerin hepsi orjinal olarak ben de var.eğer indirme konusunda ya da kopyalarını bulma konusunda sorun yaşarsan sana (işin bitince geri göndermek kaydı ile, zira koleksiyon parçalarım onlar) seve seve kargolayabilirim.

avax.ru sitesine bir bakın

battleship potemkin'in telif hakkı süresi dolduğundan onu artık beleş olarak youtube'dan da izleyebilirsiniz.

youtu.be

Hiç kasmayıp "you are cheating with the dice" dersin.

Google'da arama yap, "how to set dice" veya "how to cog dice" ile sonuç bulamazsın. Ama "how to cheat with dice" ile tonla sonuç verir.

with den ziyade "cheat at dice".

www.akvaryum.com