bana hiç gönderilmedi. bu tarz bir talepte bulunmadığımdan olabilir. böyle bir hizmet olup olmadığını da bilmiyorum gerçi.

hiç duymadım

cep havale yapıldıysa sana sms ile bilgilendirme ve referans kodu yolluyor iş bankası.

havale falan gelince babama akbanktan sms geliyor. ziraatin internet şubesinden ben de sms seçeneğini işaretledim ama hiç gelmedi daha.

akbankta var ama ücretli

isbankasinin boyle bir ozelligi var. isnetten yada atm den ayarlayabiliyorsunuz ben kullaniyorum ucretsiz.

Üç farklı tür, üç güzel dizi.

muhteşem yüzyıl ftw

Game of Thrones.
Ya da Hustle.

spartacus görsel olarak ve aksiyon olarak daha iyi gibi bence.
tekrar birini izleyecek olsam ilk spartacus izlerdim.

person of interest

GoT bence de. zamanın varsa hemen aç ilk bölümünü izle. muhtemelen ya hasta olur takır takır diğer bölümleri de izlemeye başlarsın, ya da pek sevmez diğer alternatiflere geri dönersin.

Mitolojik kıl-tüyden pek hazzetmemiş bir insan olarak ne Yüzüklerin Efendisi'ni, ne de o türün takipçisi olan yapımları izlememişimdir. O yüzden Game Of Thrones'u da hiç izlemedim ancak ciddi bir kitlesi olduğunu biliyorum. Spartacus'ün Andy Whitfield'li ilk sezonunu (Blood And Sand) ise nefesimi tutarak izlemişimdir. Person Of Interest'i ile halen takip ediyorum ama Spartacus kadar sürükleyici değil bence? O yüzden şahsen sizin seçtiğiniz üçlemeden sadece Spartacus'ü seçiyorum. "Benim seçtiğim üçlü hariç tavsiyeler var mı" derseniz, izlediğim dizilerin külliyatına eksiduyu.ru adresinden ulaşabilirsiniz, illa ki size fikir verir.

Game of Thrones ya da Sopranos...

Battlestar Galactica.

hipokrat değilim, sigara da içmem ama bana da zaman zaman olur. arada bir su ile nemlendiririm ve 4-5 gün sonrasında geçer.

siccnasal burun merhemi

İyomer veya Rhinomer burun spreyi içinde steril okyanus suyu var.
Nemlendirmek için: Burun hafifçe çekilirken her bir burun deliğinin içine bir kez püskürtülür. Gün içinde istenildiği kadar tekrarlanabilir. Tıkalı burnun temizlenmesi için: Tıkalı her bir burun deliğine bir veya iki kez püskürtülür; birkaç saniye beklenir ve burun sümkürülür.

bozulmuştur veya arifesindedir. dışarıda beklememeliydi, buzdolabında da bulunduğu koşullara bağlı.

nofrost buzluktaysa sorun olmazda diğer türlü pek sağlıklı olcağını sanmıyorum.

sanmıyorum. bozulduysa da öyle bi kokar ki anlarsınız.

düz buzdolabındaydı ya, biraz yiyorum bakalım

kesin bozuk, at.

garanti olsun yeme zira ağır sonuçları olabilir.

bozulmadıysa ve eğer top şeklinde ise, yani orta kısmına soğuk ulaşamıyor ise salmonella çoğalmış olabilir, gıda zehirlenmesine sebep olabilir.

ayrıca aklınızda bulunsun, özellikle barbunya pilakı dolapda yayık tencere ve kapların içinde saklanmalı, derin olanlarıhn değil. aynı şekilde köfteler de olabildiğince ince yapılmalı ki soğuk onun da ortasında ulaşıp mikropların üremesini yavaşlatsın.

pek yardımcı olamayacağım soruların hakkında ama kesinlikle whiskas başta olmak üzre süpermarket mamaları verme. özellikle whiskas çok çok tehlikeli bir mama.
(bkz: #25141066)

ben yavru kedim için royal canin kitten 36 kullanıyorum.
petburada.com gayet güvenilir ve ucuzdur.

brnnn: whiskas hakkında söylenenleri duymuştum şimdi ikna oldum teşekkürler
delphin: tavuk etinin tüy dökümünü arttırdığını duymuştum ne derece doğru bilmiyorum ama önerilerin için teşekkürler
fuzuli: petburada.com'a bakacağım teşekkürler
ankaralı kedi severler hala yardımlarınızı bekliyorum.. kendi veteriner hekimini önerecek olan yok mu?

mama almak yerine çiğ etle (et, tavuk, balık, sakatat...) ile beslemeyi tercih edebilirsiniz. kediniz için yapay mamadan çok daha sağlıklı olur, ve kedi mama yediğinde yiyeceğinden daha az yiyeceği için (çünkü mamanın aksine etteki bütün besini kullanıyor) bütçenizi sarsmaz.

- aşı için bahçeli veterinerlik yakınında sayılır ama fiyat olarak uygun olmaz sanırım sana, sormanda fayda olabilir ama.
- mama olarak market mamalarını tercih etmemende fayda var, böbrek fonksiyonlarını yavaşlattığı ve ileri safhalarda sorunlara neden olduğunu biliyorum, aynı zamanda diştaşı ve ağız kokusu da yapıyor bu anlamda profesyonel mama kullanmanda fayda var, ben petburada'dan alıyorum, tavsiye edebilirim hızlı ve güvenli çalışıyorlar. yavru olduğu için 2-3 kilo alırsan san 4-5 ay yetecektir ilk etapta, sonra daha büyük mamaları alırsan fiyat olarak daha uygun olacaktır, açtığında ağzını bağlayacağın 2-3 kiloluk poşetlere bölüp güneş ve nemden korursan mamalar daha uzun taze kalır. neli mama seveceğini kestirmen için bir kaç türlğü mama denemen gerekebilir, o yüzden 2-3 tür 1 kg lık mama alıp denemende fayda var, yavrular için uygun olanları ilk etapta kullanmaya dikkat etmende fayda var. veterinerlere mama konusunda çok güvenmek mantıklı değil, hangi firma ile çalışıyorlarsa, stoklarında hangi mama varsa, hangisinin kar marjı yüksekse onu satmaya çalışıyorlar.
- genelde kalite fiyat ile ilintili ama en profesyonel mamalar proplan mamalar diyebilirim(bence)yavrular için olan mamalar ile başla, günde 2 parti halinde az mama vermen iyi olur aşırı kilo almaması için, aslında siyamlar açgözlü hayvanlar değiller, ben oğluma mamayı yığıyorum önüne acıktıkça yiyor, aşırıya kaçmıyor genelde. piyasada gdo lu mamalar oldukça fazla,sağlıklı olmasını istiyorsan profesyonel mama kullamanda fayza var.
- bütün kedilere hizmet verir, aşılarını orada da yaptırabilirsin, kısırlaştırmayı düşünüyorsan ileride (bence düşünme ve kısırlaştırma) orada yaptırabilirsin.
- kediye oyun malzemelerinin en güzeli birlikte yaşadığı kişidir. bir poşet, bir ip bir alüminyum folyodan yapılmış top, onun için yeterli olur. tavsiyem her oyuna başladığında en az 5 dakika devam et, psikolojisinin sağlıklı olması açısından, oyunları yarıda kesme.

extra tavsiyeler;

- siyamlar tasma takılıp gezdirilebilecek türde kediler. bu anlamda eğer dışarıda gezdirmek istiyorsan küçükken alıştır onu, ben geç kaldım ama sen yapabilirsin.;)
- mecbur kaldığında 48-72 saat tek başlarına kalabiliyorlar ama bunu onlara karşı koz olarak kullanma, mümkün olduğunca onunla vakit geçirmeye çalış.
- normal konuşma tonunu ve ultimatom tonunu iyi ayarla,onu çok iyi algılıyorlar, ses tonun ve söyleme şeklin yanlış yaptığı şeyi anlamasına yardımcı olur.
-evde yürürken ayaklarını sürüyerek yürümeye alış(sadece sen var isen, başkası varsa onlar da öyle yürümeye alışsınlar derim), ayak altında çok dolanırlar, küçükken daha dikkatli olman gerek, büyüdüğünde ayağına kuyruğuna basmamana yardımcı olur.
-evden çıkarken mamasını suyunu ve kumunu ve nerede olduğunu (kaçmaması bir yere sıkışmaması için) mutlaka kontrol et, kirli kumu kesinlikle sevmiyorlar, suyunu hergün tazelemen gerekiyor, mama kontrolü izleyeceğin mama rejimi ile alakalı.
- ilk aşılarını yaptırdıktan sonra kene veya parazit için tekrarlamanız gereken aşılar var diyeceklerdir, parazit, kene vb. koruyucular çok gerekli aşılar değil eğer evden dışarı çıkmıyor ise, evde gayet sağlıklı bir şekilde yaşıyorlar, ilk aşılardan sonra bir sorun olmuyor, ben 2-3 sene yaptırdım bir faydasını görmedim, 5 senedir yaptırmıyorum bir zararını görmedim.

- biraz ödlek olabiliyorlar, korkularını yenmekte onlara destek olabilirsin, bu hem iyi hem kötü, aşırı cesur olursa kolay kaybolabilir, aşırı korkak olursa moralinizi bozabilir.

benden bu kadar, aklına takılan birşey olursa direkt sorabilirsin.;)

gönderdim. ön ayak olduğunuz için de italian ile size teşekkür ederim.

gönderdim..

e-mail gönderdim.

Desteğin için teşekkürler mahnita ve gönderen tüm arkadaşlar. Ben de gönderdim ve tüm iş arkadaşlarıma gönderttim. :)
Konunun akıbeti ile ilgili sizleri bilgilendireceğim.
Modlar, lütfen üstlerde kalabilir mi ilanımız?

Edit: Gönderen tüm arkadaşlar gönderdiklerini iletirlerse en azından motivasyonumuz artar. Kedinin durumu ile de bilgi almaya çalışacağım.

mail olarak gönderdim. ilgilenen ve ilgilenecek herkese ve en başta da size teşekkürler.

insan kaynakları müdürümüz faks çekti..

mail olarak gönderdim.

gönderdim. arkadaşlarıma da söyledim.
yapılabilecek birşey olduğunu gösterdiğin için teşekkürler manhita.

gönderdim.

ben de gönderdim. önayak olan arkadaşlara teşekkür ederim.

gönderdim. ama bu ne ilk ne de son. hayvansevergazetesi.com sitesine bakın daha neler var; köpeğin boynuna taş bağlayıp denize atanlar, hamile hayvana tecavüz edip boğanlar, hayvanın boynundaki şah damarından sivri cisimle girip gözünden çıkaranlar, bedenini kesip derisini yüzenler. yaptırımı geçtim nasıl bir nefret ki bu böyle bir eziyet etme ihtiyacı hissederler.

Arkadaşlar, biliyorum daha nice kötü hikayeler var. Ama inanın birinin yarasına basana karşı çıktıkça adalet yerini bulacaktır. Daha niceleri var deyip, oturup seyrettiğimiz için ve hiçbir suçlu cezasını bu yüzden almadığı için her gün yeni bir haberle karşılaşıyoruz :( Dünyayı kurtaramayız evet ama en azından bir sonrakilerine işkence edenleri durdurabiliriz.

Ben aynı zamanda Ayşe Arman ve Nil Karaibrahimgil'e yazacağım. İşe yarar mı bilemiyorum ama şansımızı denemiş oluruz. Varsa sizin aklınıza gelen ve hatta birebir tanıdığınız olursa süper olur, siz de aracı olabilirsiniz.

Ayşe Arman ve Nil Karaibrahimgil'e yazdım. Aynı zamanda 0 414 314 82 99'u arayarak dilekçelerin ulaşıp ulaşmadığı bilgisini aldım. Dilekçelerimiz ulaşıyormuş. Eğer çözüm bulamazsak farklı kanallara başvuracağımı söyledim. Kibar bir şekilde tehdit eder gibi oldu ama sanırım bu işler böyle yürüyor. Görüştüğüm kişi yardımsever birine benziyor, cep numaramı aldı, müdürü ile görüşeceğini belirtti. Öğleden sonra tekrar görüşüp soruşturma açılıp açılmayacağını ve kedinin akıbeti ile ilgili nereden bilgi alabileceğimizi iletecek bana.

Bu sırada lütfen sizler de dilekçelerinizi [email protected] mail adresine gönderiniz. Desteğinize gerçekten ihtiyacımız var.

Sevgiler,

Gönderdim. Güzel haberleri sabırsızlıkla bekliyorum. Umarım bir işe yarar.

Az önce Yeditepe Hayvan Barınağı baş görevlisi Meral Hanım ile irtibata geçtim ve kendisi kedinin uyutuluduğu duyumunu aldığını söyledi. Umarım doğru değildir. Aksi halde bu kararı kim verdiyse onun peşine düşmek gerekecek.

fax+mail

gönderdim

Gönderdim ben de.

mail gönderdim ben de

Gönderdim. Ama az önce:

Delivery to the following recipient failed permanently:

[email protected]

Technical details of permanent failure:
Google tried to deliver your message, but it was rejected by the recipient domain. We recommend contacting the other email provider for further information about the cause of this error. The error that the other server returned was: 550 550 5.7.1 Message rejected as spam by Content Filtering. (state 18).

Bilgilendirme geçmek istedim.

Az önce valilikten aradılar. Dilekçelerimizin mail yoluyla hangi kanala ulaştığını hala öğrenemiyoruz. ancak faks yolu ile iletilen dilekçeler ellerine ulaşmış ve müdürün imzası sürecinden sonra basın müdürlüğünden yazı işleri müdürlüğüne ulaşıyormuş.

görüştüğüm kişi gerçekten iyi niyetli biri ve bana DHA'dan muhabir bir arkadaş ile irtibata geçtiğini, kedinin kliniğe götürüldüğünü ve ön patilerine protez takılacağını söyledi. Rica ettim, benim numaramı bu muhabir arkadaşa iletecek ve beni aramasını sağlayacak. Eğer ararsa tabii çünkü bir önceki yazıda belirttiğim üzere kedinin uyutulduğu bilgisi ulaşmıştı bazı derneklere. Gerekirse kedinin buraya naklini sağlayıp bakımını üstlenebilirim ancak öncelikle bunu yapan kişilerin bulunması ve cezalandırılması gerek. Bir gelişme olursa haber edeceğim tekrardan.

Unutmadan, eğer Şanlıurfa Valiliğinden tanıdığı olan biri varsa, bizlere yardımcı olsa çok iyi olur. Kedinin haberini yapan kişinin ismini verdi valilik, haberi yapan kişi ile de irtibata geçebileceğimi söyledi ancak ben kendinisine nasıl ulaşabilirim bilmiyorum. İsmini burada yazmak da ne derece doğru olur bilmiyorum.

mail gönderdim.

ben de mail yolladım fakat bu pisicik sahiplenildi mi bilen var mı?

Kedi uyutulmamış ancak maalesef hayatta değil. Veteriner ile birebir irtibata geçtim. Kedi yavru olduğu için kan kaybından ölmüş. Veteriner tüm müdahalelerine rağmen yaşatamamışlar. Gerçekten iyi niyetli biriydi. Bozuk türkçesi ile ilgimizden dolayı binlerce kez teşekkür etti.

Az önce haberi yapan muhabire de ulaşabilme imkanım oldu. Kendisi kedinin halini anlattı, çok kötü oldum. Üstelik zaten orada çok sık bu olaylar oluyormuş. Bir kedinin gözleri oyulmuş mesela. Diğerine farklı işkence, öbürüne daha farklısı uygulanmış. Ve bu kediye işkence edildiği gün yine aynı civarlarda baliciler bir vatandaşı da bıçaklamış. İkisi arasında bağlantı olduğunu düşünüyor muhabir. Adam haklı. Bu caniliği yapan birinin sağlıklı bir psikolojisi var mıdır ki?

Bunların yakalanabilmesi için ne yapabiliriz dedim. Bana açık açık 'dilekçeleriniz ilgili birimlere gönderilecek, emniyet müdürlüğü de araştırma yapıldı ancak bilgiler saptanamadı diye sizi bilgilendirecek' dedi. Bugüne kadar hep böyle olmuş. Samimiyeti ile ekledi: 'çünkü bu görevi yapanlar duyarlı değiller' diye ve bugüne kadar bu işin peşinden sadece bir veya iki kişi koşmuş.

Bu insanlar bir insana da zarar verebiliyorken bulunamaması, bulunmak için çaba sarfedilememesi akıl alacak gibi değil dedim. Kitlesel bir şeylerin yapılması gerekiyor dedi o da. Aksi halde bu da diğerleri gibi kapatılacak ve o baliciler ya da her ne haltsalar yine hayvanları bu şekilde öldürüp, insanlara da zarar verecekler dedi.

Emniyet müdürlüğünü tekrar aradım görüşmemiz sonrasında. Vardiyalı çalıştıkları için bilgilere ulaşamadıklarını, yarın aramam gerektiğini söylediler ancak muhabirin söylediklerinden sonra, o insanlar gerçekten bu işin peşine düşebilecek duyarlılıkta olacaklar mı emin olamıyorum.

Tıkandım. Var mı daha iyi bir fikri olan? Ve bu insanların hala sokakta olabilmesine ve hele ki bazı kamu görevlilerinin bu işin peşine düşmemesine akıl erdiremiyor ve sindiremiyorum :(

ben sahibi olmak istiyordum onun, çok üzüldüm ölmesine.
umarım dilekçeler işe yarar, diyecek başka bir şey bulamıyorum...

çok üzgünüm.. çok umutsuzum.. çok..

italian sen ne kadar güzel bir insanmışsın..umarım çabalarımız ses getirir de böyle olaylar bir daha yaşanmaz.

E-mail gönderdim ve facebook sayfamda haberi ve dilekçe örneğini paylaştım, umarım sonuç alınır, duyarlı davranan her arkadaşa teşekkürler.
Not: Ad soyad, tc kimlik no ve adres yazınca bir şey olmuyor, sadece duyarlı vatandaş ve "insan" kategorisine alınıyorsunuz !

yolladım.

ben de mail attım.

+1

gönderdim.

Gönderdim. İyi insanlarsınız siz.

Mail attım, yarın bir de faks yollayacağım. Bunca zamandır duyurudan çıkmayıp da nasıl okumadım bu duyuruyu anlamadım.
İnsanların bu kadar vahşileşmesini algılayamıyorum bazen. Benim de yavru bir kedim var, hatta şu an sırtımda uyuyor. Ne kadar gözüm dönerse dönsün böyle bir şey yapabileceğime ihtimal vermiyorum. Bu insanlar neler kullanıyorlar, niçin kullanıyorlar gerçekten merak ediyorum.
Umarım kediye zarar vermez ve en iyi koşullarda yaşamasında yardımcı olurlar. Ve umarım bunu yapanlar da hak ettiklerini yaşarlar.

Düzeltme: Şimdi okudum öldüğünü. Yazık, inşallah çok acı çekmemiştir.

Duyarlı olan tüm arkadaşlara çok teşekkür ederim.
Bugün kendilerine kaç e mail ulaştığını öğrenmeye çalışacağım. Bir iki dilekçe ile kalmadıklarımızı bilsinler ve bunun emniyet üzerindeki yaptırımı ne olur, onu da araştıracağım.
Eğer bir yaptırım olmayacaksa bunca insanın verdiği emeğe yazık o zaman başka bir yol düşünmeye çalışacağım. Bu süre zarfında umarım sizler de yardımınızı esirgemezsiniz.
Teşekkürler tekrardan.
Bu sapık insanlarla aynı toplumda yaşıyor olmaktan utanıyorum.

deckard'a sonsuz teşekkürler öncelikle.

Sabah Urfa Valiliğini aradım, kendilerine mail yolu ile 50 civarı dilekçe ulaşmış. Duyuruyu baz alırsak normal bir rakam ancak şahsen ben kendim bu maili minimum 50 kişi ile paylaştım - ki duyurudan bir çok arkadaş da sağ olsun bloglarına, facebook sayfalarına vs. konuyu taşımışlardı. Toplu olarak düşündüğümüzde düşük bir rakam gibi geliyor bana.

Bu arada İl Emniyet Müdürlüğü, Karakol ve Asayiş Şube olmak üzere tüm mercileri aradım ancak kendileri haberi maalesef benden öğrendiler ve bu konu ile ilgili herhangi bir çalışma olmadığı için herhangi bir göz altına alma durumu da olmamış.

Valiliği aradığımda Vali Yardımcısının konu ile ilgili bizzat ilgilendiğini belirttiler. Dolayısı ile bizzat kendisine yazmaya karar verdim. Gerekirse konuyu daha yüksek mercilere ileteceğimi de ekleyeceğim. Ayrıca yazmak isteyen olursa iletişim bilgilerini sizlerle de paylaşabilirim.

Kedinin gözlerini oyan, başka bir gün kuyruğunu koparan, en son yavru bir kedinin ön patilerini keserek üzerine kaynar su döken ve muhabirin söylediğine göre aynı gün yine bir tinerci tarafından bıçaklanan muhitte haliyle hayvan, insan ve maalesef tinerciler hala aynı ortamda bulunmaktadır.

Amacım, dilekçelerin daha fazla yollanmasını sağlamak ve vali yardımcıs ile birebir görüşebilmek. varsa fikriniz, bana destek verirseniz sevinirim. Bu süre zarfında dilekçe gönderen ve destek veren herkese çok teşekkür ederim.

umarım çok fazla olmuyorumdur.

tüm krumlara otomatik dilekçe gönderen bir sistem yazıym mı lan ! :D

e-posta gönderdim.

dilekçeyi mail olarak gönderdim, gönderttim. daha fazla gönderilmesi için de uğraşıyorum, yeterince geç kalmışım. umarım iyi haberler alırız..

gönderdim.

Merak edenler için son bilgi: www.eksiduyuru.com

pahalidir

catamaran(mutlaka görün) giriş+bir yerli içki 40 lira.
masa için şişe açtırmanız gerekiyor ve herhangi bir şişe açtırmak 350 liraya tekabül ediyor. ortalıkda dolaşıp tekila shot satan kızlar 10 liradan veriyor, bardan alırsan 25 lira.
taksi fiyatları pahalıdır ama pazarlık yapabiliyorsunuz. torba'dan havalimanına 75 liraya anlaşmıştık biz.
araba kiralamanın daha ucuza geldiğini duydum ayrıca. ama en uygunu toplu taşıma araçları tabii. (:

plastik aksamdan oturudur muhtemelen.

ayrica kullandigimiz makinada ust sinir 70 (beko). yani makineden makineye degisebiliyor bu sinir. 75 gormustum daha evvel (siemens'deydi herhalde).

ayrica cogu kisi 50 derecede yikiyor. 60 da cikmayan sey gormedim ben.

aklima ilk gelenler, kullanici guvenligi ve kullanilan parca omru/dayanikliligi.

nedenini bilemiycem ama, mikrop diye tabir ettiğimiz şeylerin sıcakta değil soğukta yaşamadıklarını söylemişlerdi sittin sene önce okulda.
aynı soğuk daha bir dezenfekte edici imiş.

bulaşıkları sıcak suda lavabo fırçası yardımıyla çalkalamadan makinaya koyunca kirler kuruyup kalabiliyor bazen. fırça edinin hatta onu da arada bir makinaya atabilirsiniz tertemiz çıkıyor.

@brnnn: yanlis bilgi. soyle anlatabilirim, sogukta uyku moduna gecerler, sicakta olurler (parcalanirlar).

ayrica bulasik makinalarinin asli ozelligi dezefekte etmek degildir, temizlemektir. bunun icin de kirlerin cozulmesi gerekir. sicaklik kirin cozulmesine yardimci olur (buhar faziyla tasinan deterjan kirlerin arasina daha kolay girer).

bir bilgi daha cogu bakteri 50 C ve uzeri sicakliklarda olur. bazilari 40'in ustunu bile goremez. genellikle 30 C civarinda etkindirler.

büyük ihitmalle oturup hesaplamışlardır. ortalama bir kirin bağlarını parçalamak için gereken sıcaklık yaklaşık olarak 60 derece diye filan.

bi kere hata sizde.
-yumurta kesinlikle kurutulmaz. kurumuş yumurta kalıntısını sanayi tipi bulaşık makineleri bile çıkaramaz. tecrübe ile sabittir.
-ruj, balık (kokusu), türk kahvesi, pirinç ... bunlar bulaşık makinesini zorlayan şeyler.
-ruj önceden silinmezse çıkmaz.
-balık kokusu için kokulu deterjan ile 65 derece ve üstü programlar seçilmeli.
-türk kahvesi. kesinlikle telvesi ile makineye konmaz. telve yıkanıp kaba kiri de el ile durulanmalı.
-pirinç, muhtemelen yapısı nedeni ile sıcakta nişastası daha da ortaya çıkar ve 1-2 tane ise olduğu yerde kalır. çok ise tüm makineye yayılır. o yüzden pirinç makineye konmadan tamamen temizlenmeli. bulgur ve makarna da benzer gibi görünse de onların zararı olmaz. yapışıp kalmaz. yine de bir sıyırın tabi.
-yumurta, yağda veya haşlanmış. mutlaka kurumadan önce temizlenmeli. en azından içine su konulup bir kenarda tutulmalı. makine çalıştırmadan önce makineye konmalı. özellikle rafadan yumurtadan sarısı veya yağda ama az pişmiş yumurtanın sarısı kuruduğu anda temizlemek için bulaşık teli bile zorlar sizi, bırakın makinenin temizemesini..

özel durumlarda (evde grip nezle olan vs varsa) ön yıkama sırasında kapağı açıp 1-2 çay kaşığı domestos koyarsanız içiniz daha rahat olur.

İnce bardaklara 100 derecelik suyu boca et bakalım :) Musluktan akan sıcak sular bile 70-75 derece civarlarında maksimum.

Hesap yapası gelen birisi suyu 60 dereceye çıkarmakla 100 dereceye çıkarmak için gereken elektrik enerjisini ve maliyetini çıkarırsa ekonomik olarak da optimum bir karar olduğunu görürsün gibime geliyor.

not : musluk sularının kaynama noktaları 70 derecelere kadar düşer

plastik malzemeler yüksek sıcaklıklarda erimeseler bile degrede olabilir. Ayrıca ince cam malzemeler (şarap kadeh misal) sıcak soğuk şok durumunda termal stres çatlama yapabilir. Bunun yanında paslanmaz çelik yüzeyler her ne kadar paslanmaz olsalar da yüksek sıcaklıklarda difüzyon ve içerideki iyonlar sayesinde oksitlenmeye maruz kalabilirler.

muratk18 e ek olarak 90 derecede içeride oluşucak buhar basıncıda sıkıntı yaratabilir.

pansiyon 4 mevsim. kişi başı 50 lira. halikarnas bir kaç blok üstte dediler. 0 252 316 27 43 numarası. kahvaltı var.

sun camping güvercinlik'te. apart ev 60 lira. 0 252 374 53 72

bilgileri daha dün aldım. bizzat kendim aradım. güvercinlik ne taraftadır bilmiyorum ama merkeze uzakmış.

gümbet barlar sokağının üst sokağında mavi boncuk otel var. sahibi ali abi.
çok iyi değildir odaları ama, gayet işini görür. manzara, havuz, samimi bir kahvaltı da cabası. geçen gün 2 kişi 40 lira vermiştik tek geceliğine.
uzun süre kalacak isen belki daha uyguna da anlaşabilirsiniz.

kesin bir çözüm yolu olmamakla beraber aktarlarda bunun için satılan yağlar var. o yağlarla yapılan masajlar faydalı diyolla.

@veritas, bahsettiğin yağların bir adı var mı? çatlakların oluşumunu engelliyor mu?

badem yağı, kayısı yağı zeytin yağı filan gibi yağlar. aktarlarda tek tek de bulabilirsin. cilt çatlakları için dediğinde de veriyorlar zaten. oluştuktan sonra gidermekten ziyade, oluşumunu engellemek açısından daha faydalı olurlar kanımca.

Kakao yağı çatlakları önlüyor diye biliyorum.Ama siz yine de bir sorun doktorlara.

dr. kardeşime lierac'ın çatlak serumunu önermişti.

oluşan çatlaklar hiç bir şekilde geçmiyor. tıp bunun bir tedavisini bulamadı sanırım. ama kakao yağı bire bir. şöyle bir karışım uygula kendine: kakao yağı ve tatlı badem yağı. bunları bire bir karıştır. ama içine zeytinyağı, fındık ve kayısı yağı da ekleyebilirsin. çok iyi koruyorlar. ya da vazeline adlı markanın kakao yağı var. onu dene, sonra bizimle paylaşabilirsin. ama the body shop'tan kakao yağı var o da çok hoş kokuyor ve gerçekten çok kaliteli. o daha güzel olabilir hatta. diğer karşım yağlar çok yağlı olabiliyor.

lierac'ın serumu ile beraber kremi de var. elancyl'in de bi çatlak kremi var.. bir de mustela'da var çatlak kremleri 2-3 çeşit.

Benim de vardı bir zamanlar, birkaç seneye geçti.
geçiyorlar, boşver eskileri.
yenileri önlemeye bak.

sanılanın aksine bir çözümü var.

lierac çok çok etkili, evet.
ama eğer çok ciddi bir sorun varsa (benimki öyleydi) güvenilir bir doktora mezolift yaptırabilirsin.

doktorun gözlerini dolduracak kadar kötü bir durumdaydım ve 1,5 aylık tedavi sonucunda yüzde 90'ı geçti. yani "yok oldu" beyazlamadı.
ama bunun etkili olabilmesi için yeni çatlak olması lazım. yani kırmızı ya da morumsu renkte. aynı zamanda bu pahalı bir çözüm tabii.

lazer denemedim, ama bildiğim kadarıyla tek seans yapılıyor ve 250-500 arası ve onda da çatlakların yeni olması gerekiyor.

ayrıntılı bilgi için özelden yardımcı olabilirim.

güvenilir birine kiralayın.
ağzına etmeden kullansın, hem çürümez, hem işe yarar hem de küçük bir geliri olur.

bu ev taşıma işleri dert dert!! ben de hemen hemen aynı nedenle ya eşyalarımı memleketime götürüceğim yada satacağım. anlayacağın kelin ilacı olsa kendi başına sürer ;fakat tavsiyem odur ki eşyaları varsa kalıcı bir eve naklettirsin.(ebeveynlerinin evi vs.)

Leş kafeden kastını anlamadım ama Sokak kafeyle bi' görüş istersen.
Orta katı genelde kapalı oluyor. Yahut gündüzleri bahçe ve teras da tenha.
Kemal abi var sahibi ya da Ali Rıza işletmecisi.
İkisinden biri yardımcı olabilir.

yer: adalar migros'un arka sokağı.

anadolu üni kütüphanesinde ders verenler görüyorum ben ara ara... sessiz sakin...

bir öykü veya şiir yaz. uğraşamam diyorsan al bir gazete noktasına virgülüne kadar oku.

spor yap.
sevdiğin şeyleri düşün, listesini çıkar ve yap.
içinde kalan şeylerin listesini çıkar ve yap.
imkansız olduğunu düşündüğün şeyleri imkanlı kıl.
parka git kaydıraktan kay.

ben kpss ye çalışıyorum. benim için anayasa hukukunu özet çıkarabilirsin hem yardım etmek iyidir.

van gogh, rona park. tilbe.

Ataköy plus, midpoint.

gebze-bostancı diyor ve oyunu açıyorum. tomofille katlanılıyor, minibüsle işkence.

gebze-karaköy gidip gelen adam tanıyorum. trenin bi parçası oldu artık, başka bi forma geçti. kişisel kanaatim 1 saatten fazla sürmesi insanda dönüşü imkansız hasarlara yol açıyor. yoksa 1 saat dediğin mp3 playerdı gazeteydi geçer...

Gebze-Beyazıt yolunu ders için depen insanlar duydum ben. Şehir efsanesi olabilir tabii.

ist. avrupa yakasından sakaryaya okula giden arkadaşım vardı haftanın 5 günü 4 yıl :) 2 saat sürüyormuş galiba.

sarıyer-hadımköy biliyorum desem?

maltepe-bağcılar.
hayatımdan bıktım. 4 yıldır bu istikametteyim. bundan önce de maltepe-avcılar yapıyordum. okul bitti de kurtuldum. beterin beteri var diyip katlanıyorum.

valla 3 aydan sonra saç dökülmesi, sivilce ve yüzdeki kırışıklıkların artmasını gözle görebilirsin.
İç kulakta, sinir, kas, dolaşım sistemlerinde, iskelette kalıcı hasarlar oluşacaktır.

günde 3 saat yolda harcıyorum... şükrettim la halime..

izmitte oturuyor, istanbulda okuyorum. her gün trenle git gel...

yazın birkaç hafta avcılar-kurtköy gittim geldim, ölmek üzereyken hattı kadıköy-kurtköy'e çevirdim. bi yerden sonra zevkli geliyordu ama.

hadimkoy'deki mercedes fabrikasi calisanlarina sorabilirsin mesela, anadolu tarafindan gelen cok ordada..ve bu adamlar 7.30'da mi ne is basi yapiyor bi de:)

silivri-beyazıt yapan yazar: soulforger
sorunuz, yazdırınız.

büyükçekmece- cevizlibağ otobüs ile hergün ayakta yardırıyorum bir de evden otobüse yürümek inip avcılar'da metrobüse yürümek. cevizlibağ'da inip işe yürümek. günde 3-3,5 saatim yolda gidiyor.

acıbadem-kadıköy gerçekten çok uzun sürüyo..

maltepe-dilovası 60 km.
çaresiz durumda olmadıkça hiç bulaşılmamalı bu işlere.

2 sene kadar izmit-derince istanbul-söğütlüçeşme git gel yaptım. tren 1.45dk. sürüyordu. bir de eve varmak için ayrıca otobüse binmek gerekliydi. ama benim olayım. sadece belirli bir süreliğineydi. yani 6 aylık bir şey 2 seneye uzadı. neyse. ama trenle gidip gelirken, adapazarı-istanbul(tuzla) yolcuları çok olurdu. hala olur ya gerçi. onlara çok şaşırırdım. bi iş için 2 şehir değiştiriyorlar. ve 2.30dk. civarı (belkide 3.00) süren bi yolculuk. bide bunun dönüşü var. sonuç olarak. bence iş için, 1 saate kadar olan yol zaman kaybı normaldir. tabi bide dönüşü olacak bunun 2 saat. ee devir böyel artık. norm'lar değişiyor.

aha bahsi ben aldım!
beylikdüzü-gebze mesafesini bizzat kendim biliyorum.
bdüzü-zincirlikuyu mesafesinden kat be kat daha iyi, akşam 17de çıkarsan 18:15'te evdesin, geç çıkıyosan zçtın. servis her türlü şart.

şişli'deki evimden levent ofisine 20 dakikada giderken departmanımızın bir günde tuzla ofise taşınması kararı alındı :) her gün şişli-tuzla arası gidip geliyorum. 5 kişiye 1 araba tahsis ettiler toplam gidiş geliş 2,5 saat sürüyor. (kışın daha da fazlaydı)
insan bir şekilde alışıyor, ama her ne kadar kendini motive etmeye çalışsan da ya psikolojik ya da fiziksel açıdan çok yorgun oluyorsun. mesela çarşamba gününden itibaren yataktan sürünüyorum resmen. şartları aynı kalan çevreniz de sizden eski halinizi bekliyor. artık kiminle yaşıyorsanız ilgili bir eş, evlat, baba, kardeş vs. gibi. bu haliyle kesinlikle yıpratıcı. ha bir de kötü tarafı eğer iyi bir ücret aldığınızı düşünüyorsanız ve sorumluluklarınız varsa istifa etmek, çekip gitmek güç oluyor ne yazık ki. ayrıca mülakatlara gidip gelmek de eziyet halini alıyor. başa çıkmak için tek yaptığım uykumdan biraz feraget etmek oldu. böylelikle eski sosyal hayatımı sürdürmeye çalışıyorum. yorucu ve zor kısaca.

Bence numara yapmak yerine git doktorla konuş. Eğer geçerli bi sebebin varsa söyle, yoksa geçerli bi sebep uydur.
Defalarca denedim, her seferinde de işe yaradı bu.

dahiliye; kırgınlık, yüksek ateş, soğuk algınlığı vs. bir şeyler yazar. şu kadar gün istirahat der oldu da bitti. ne doktora, ne de sana sıkıntı olur.

yeni farkettiysen sende bi göz doktoruna gitsen iyi olur...

valla bana da öyle geldi. uzun zamandır bu olay üstüne yoğunlaştım ben de dersleri falan çok ihmal ettim. nası toparlayacam bilmiyorum...

ne zaman görsem aklıma -eski l-manyakçılar bilir- tırt star'ın logosundaki at geliyor, ayrı yönlere bakan o diabolik gözler...

şehla.
kayıyor gözleri arada bir.

mankyajdan yamulmuş.

gözleri farklı yerlere bakanlara şehla denir... iki göz birbirine doğru bakıyorsa ozaman da şaşı denir... sinem kobal tam anlamıyla şehla değil bence ama bazen şehla gibi bakıyor.

Ne okulu?
İlköğretim, lise, üniversite?

valla çok eskiden ilkokulda ben bu işe kalkıştım. Çok zevkliydi.
Ozamanlar (tabi internet kullanımı çok azdı o aralar) internetten ilginç bilgileri falan indirip corelde a3 kağıdına fotokopicide bastıyordum. Tabi bu en başta tutmadı.
Ardından para ödüllü soru yerleştirdim gazeteye. Her gazetenin köşesinde küpür gibi bir boşluğada numara yazdım. Her gazetenin 2 cevap hakkı vardı. Ödülde 5€. O ara baya tuttu.(orta 2 dönemi). Gazete gazeteden çıktı, sadece alıp soru cevabı getiriyolardı.
2 A3 yani 8 sayfa gazete.
Ardından talep artınca reklam işini deneyeyim dedim. Sanırım yarım sayfa 2tl çeyrek 1 tl. ufak ilan 0,5 tl. Olum ne reklamı vercekler diceksin ama herkes küs olduğu arkadaşlarına veyahut egolarını tatmin etmek gibi ottan boktan şeylere reklam vermeye başladı. Tam 4 sayfa reklam dolduruyodum :). Her gazeteden de 1 tane öğretmenler 1 tane de sigara odasına koyuyodum. Baya iyi güzel hoş gidio derken, reklam işi götümde patladı. Bir kız kavgalı olduğu kıza nazaran verdiği imalı tam sayfa reklamdan sonra soluğu müdüriyette aldım. Sokayım bida basmayacaksın. Okumaya geldin sen buraya dedi.
Birdaha da basamamıştım.
Buda böyle bir anım.

Her sayıda bir hocanızı tanıtın. Kendi dersi nasıl çalışılmalıdır, gelecekte ne işinize yarayacak, onları anlatsın.

bu arada köşe yazarım bile vardı lan. Bak bu da hocaların çok hoşuna gitmişti. Zeki bi kızdı. Severek yazıyodu.

kalabileceğiniz değil de kalmamanız gerek bir otel söyleyeyim: palm garden otel. 2 yıl önce gittim pişman oldum. odada klima bozuktu. havuz pislik içindeydi. silme alman doluydu ve hepsi havuza niyeyse tişörtle giriyorlardı, yemekler çok kötüydü. sadece yeri cadde üzeri olduğu için rahattı minibüs açısından o kadar.

alta park gümbet var, orda kaldıydım. acaip ucuzdu ve o fiyata beklediğimden çok daha konforluydu. yemek konusunda falan takıntılı değilseniz bakın derim. barlar sokağına falan da yakın zaten.

rosso verde hotel. yolda arabamız bozulduğu için gitmek kısmet olamamıştı ama gümbet merkezde bu yıl yenilenmiş bir otel olduğunu biliyorum. telefonda birkaç kez görüştüğüm görevliler çok nazikti, otel sevimli ayrıca odaları gerçekten güzel görünüyor. yüksek sezona göre oldukça iyi fiyat vermişlerdi sanırım her şey dahil 60 tlydi kişi başı (eğer oda kahvaltı bir yer aramıyorsanız fiyat fena değil) şimdi nasıldır bilemiyorum. iyi tatiller.

www.rossoverdehotel.com

pansiyon benzeri bir şey istiyorsanız çam oteli önerebilirim.
red dragon çin restoranının yan tarafındaki merdivenlerden tam yukarı çıktığınızda görebilirsiniz.
sahibi hakan akbulut.
size her konuda yardımcı olabilir, eğlencesi de cabasıdır.