en: finding a way of doing (your) checkout go faster in supermarket?

mot-a-mot ama iş gören çeviri:

finding the cashier whose queue will end quickly in the supermarket


anlamı yakın ama daha halk dilinde çeviri:

choosing the cashier line that is moving faster...

xxx.html dinamik mi statik mi?

hocam hiç bilmiyorum. :( anlamıyorum desen daha doğru :/

.htacces içine

RewriteEngine on
RewriteCond %{SCRIPT_FILENAME} !-d
RewriteCond %{SCRIPT_FILENAME} !-f
RewriteRule (.*)$ $1.html

RewriteEngine on
RewriteRule ^AAAAA/$ BBBBB.html [L]

AAAAA=/dosyan/;
BBBBB=dosyan.html

düz statik odluğunu kabul ediyoruz.

Bahsettiğiniz sitenin sayfaları .php (veya asp) ile bitiyorsa sayfalarınız dinamik, .html ile bitiyorsa statiktir. Ancak xxx.html şeklinde yola çıktığınızı düşünürsek muhtemelen statik sayfalarınız mevut.

Bunun için ilk önce " .htaccess" isimli bir dosya oluşturun (uzantısı bulunmayacak bu dosyanın). Ardından ise aşağıdaki kodları ekleyin:

-- kod--
Options +FollowSymLinks
RewriteEngine On

RewriteCond %{REQUEST_FILENAME} !-d
RewriteRule ^(.+)/$ /$1 [R,QSA]

RewriteCond %{REQUEST_FILENAME} !-f
RewriteCond %{REQUEST_FILENAME} !-d
RewriteCond %{REQUEST_FILENAME}.html -f
RewriteRule ^(.+)$ $1.html [L,QSA]

-- kod--

Ancak mod_rewrite biraz karmaşık bir konudur ve yalnızca bu kodları ekleyerek tüm problemlerinizi çözmeniz biraz zor :)

hocam ikisini de denedim ama beceremedim sanırım. site şu şekilde aslında;

www.site.org burada bir resim var.. resimin üzerinde 3 tane yönlendirmek için faceboğa, youtuba ve esas yazılı içeriğe, içeriğe girince şöyle oluyor;

www.site.org/ppp/index.html . buradan sonra ve burada ben .html gözükmesin istiyorum. www.site.org/ppp gözüksün diğerlerinde örneğin; www.site.org/ppp/xxx/aaa.html olarak geziniyorsunuz sitede .html olmasın. sizin söylediklerini yaptıktan sonra dosyaların içinde bir değişiklik yapmalımıyım peki? çünkü sizin dediğiniz gibi yaptığım halde beceremedim :(

Sitenin olduğu sunucu Windows IIS mi? IIS ise ne bizi uğraştır, ne de kendini.

yok linux hocam.

ppp/index.html dışında ddd/index.html var mı?

yok sanırım hocam. ama başka xxx.html var.

Options +FollowSymLinks
RewriteEngine On

RewriteCond %{REQUEST_FILENAME} !-f
RewriteCond %{REQUEST_FILENAME} !-d
RewriteCond %{REQUEST_FILENAME}.html -f
RewriteRule ^([a-z0-9]+)/([a-z0-9]+)/([a-z0-9]+)$ $1/$2/$3.html

RewriteCond %{REQUEST_FILENAME} -d
RewriteRule ^([a-z0-9]+)$ $1/index.html

ne tür bir hata alıyorsunuz ve kontrol paneliniz ne? (cpanel, plesk v.s.)

cpanel üstadım. jooomla açılmıyor işte:/ joomlayı www.sitemiz.com örneğinin üzerinde kuruyorum ama ben site.sitemiz.com un üstüne kurmak istiyorum. yani subdomaine.

cPanel muhtemelen oluşturduğunuz subdomain adıyla bir klasör oluşturmuştur public_html içine.

Mesela sub.domain.com şeklinde bir subdomain oluşturursanız public_html içine sub diye bir klasör açar ve sub.domain.com dediğinizde o klasörü listeler.

Joomla dosyalarını oraya atıp kurulumu yapın. Joomla ayarlarından da domain adresini sub.domain.com şeklinde belirtin.

Eğer reseller hesabınız varsa veya WHM'de hesap açma yetkiniz daha kolay bir yol da direk subdomain ile hesap yaratmaktır. Create a new account kısmında domain bölümüne sub.domain.com yazarak açacağınız tamamen ayrı bir hesap çok daha etkili çalışacaktır.

üstadım evet dosya oluşuyor ancak şu şekilde public_html/site ve adres çucuğund şöyle gözüküyor bu; www.sitemiz.com/site neden böyle oluyor ki acaba :/

site.sitemiz.com yazdığınızda açmıyor mu?

default web site page diye birşey çıkıyor :/

www.ktunnel.com üzerinden girmeyi deneyin bir de..ha bir de site dizinine bir index.html atıp öyle deneyin o index çıkacak mı site.sitemiz.com yazınca

listen.grooveshark.com adresine girebilirsin. internetexplorera orbit kur. oradan indirebilirsin bu siteden aradığın her şarkıyı.

google ile aramayı denediniz mi?

evet. bulamadım.

www.kakasoft.com

linki sağ tıklayın, "save linked content as" veya "hedefi farklı kaydet" i tıklayıp indireceğiniz yeri seçin

italya candır hep derim, roma da yapmadım ama italyanın geneli iyidir. hamburgu baştan eliyorum zaten çok samimiyetrsiz gibi geliyor bana soğuktur bi de, almanya'da olmasını saymıyorum bile, normal şartlar altında direkt roma derdim ama amsterdam çok zorluyor. roma'da ev kiraları ne durumda bilmiyorum ama büyük şehir olduğu için her bütçeye göre ev vardır. ingilizce açısından elbette amsterdam, tamam italyanlar da biliyor (özellikle roma gibi turistik bi şehirde) ama amsterdam'da dil açısından daha az sorun çekersin. erasmusa akedemik bilgi-gelişim amaçlı gitmediğini düşünüyorum (ve umuyorum) bu nedenle amsterdam malum nedenlerden dolayı daha makul gibi geliyor ama roma da aklında bulunsun derim favori şehirlerimden birisi.

amsterdamda herkes ingilizce konuşuyor. dil konusunda sıkıntı çıkacağını sanmıyorum. ingilizce biliyor musunuz diye bir soru sormana bile gerek yok kesinlikle. gir ve konuş hemen. ama amsterdam 2 haftadan sonra fena sıkacağına eminim seni. o yüzden hamburg kesinlikle erasmus yapılası bir yer. hem amsterdama da çok yakın. tahmini 200 km daha bile az. bence bu konuyu iyi düşün. amsterdam emin ol sıkacaktır seni. ama hamburg soüğuk olmasına rağmen çok garip bir yer. iyi düşünün bence.

Bir süre Den Haag'da okuduğumdan Hollanda'daki öğrenci hayatını iyi kötü biliyorum, kesinlikle Almanya ve İtalya'dan çok daha iyi bu ülkelerde okumuş arkadaşlarla konuştuklarımıza bakarak. Amsterdam'da dilenci bile çok düzgün ingilizce konuşur. Hollanda'nın bir avantajı her yere yakın olması, Roma'dan paris'e gitmek için düşünürsün ama amsterdam'da sabah canın sıkılırsa atlar gidersin paris'e, birkaç saat geçirip dönersin. Belçika, Almanya ve İngiltere de dibinde. Hamburg da iyi bu açıdan ama Almanya'daki insanlar ile Hollanda'lılar arasındaki farkı daha sınırı geçerken anlarsın, Hollanda'lılar fazlasıyla güleryüzlü ve yardımseverken almanların hepsinden aynı şeyi bekleme. benim tavsiyem yaşamış birisi olarak amsterdam.

şu an Amsterdam'da erasmustayım.

kesinlikle gel diyorum.

pişman olmayacaksın.

citibank'Tan global hesap açın. sanırım ispanyada şubesi olması gerekiyor. oradan masrafsız olarak para çekebilir. ama kart çıkarmadan önce 80€bi ücret alıyorlar. her ne olursa olsun en avantajlı yöntem bu. kendimden biliyorum.

hsbc kullanmıstım ben, cekilen miktar ne kadar olursa olsun sabit bi kesinti yapılıyordu, 3-5 euro gibi; para cekeceği zaman da 300-500 cekerse cok kesintiye ugramamıs olur.

ben yurtdışında iken iş bankası kartımla HSBC'nin atmsini kullanmıştım, masraf almadıkları yazıyordu ATM'de.
Ben olsam HSBC'ye sorardım.

cevahirin içinda olması lazım.

3. Her ay ödediğin taksitlerin sayesinde 83'er liralık limit açılmış oluyor.

1. tek seferde alır.
2. banka alır.
3. her ay ödediğin kadar limit açılır.

1. her iki durumda olabilir, işyeri ile banka arasındaki anlaşmaya bağlı.
2. işyerine peşin öderse banka alır doğal olarak, ama işyerinden de komisyon alır tabii ki. vade farkını sizi fonladığı için alır.
3. limitiniz sıfırlanır, ama bankalarda genelde gölge/ekstra limitler olabiliyor yüzde 10 civarı, yalnız bu limit aşım için ücret de alırlar. bu arada express limit li bir alışveriş yaptıysanız kartınızın limiti sıfırlanmaz.

1. bankayla satıcı arasındaki anlaşmaya bağlı. eğer satıcı ertesi gün para hesabımda olsun derse bankada post makinasından aldı parayı artırıyor. ama taksit taksit taksit istersen. satıcıda kazanır, bankada. ama bunun için satıcının baya bi zengin olması lazım. küçük yatırımcı için kötü birşey:/

2. aradaki farkı banka alır.

3. 500 liraya birşey alırsan limitin dolar. ödeme yapacağın ilk ay kredi ekstrene 83 ytl borç gelir. sende bunu ödersin. 83 lira limitin olur. her ay açılır böyle yapa yapa. harcama yapmaz, sadece ödeme yaparsan tabiki.

3. çok nadir de olsa bu limit konusunda bazı özel durumlar olabiliyor. mesela galatasaray kombine biletini 500 liraya 5 taksit ile aldım. ama ödemeyi 5*100 şeklinde değil 100-100-100.. şeklinde yaptılar, yani taksit döneminde limitim 100 lira düşecek. hoş cardfinans gibi bir kart kullanıyorsanız limit sorunu olmuyor. işsizken verdiklerinde 1.750 limit verdiler geçen baktım 4000 yapmışlar. te allam ya.

Klasör işlemlerini manipüle eden virüsler mevcut. Onlardan olması muhtemeldir.

combofix i deneyin. düzelicektir.

ilk cevabı sildim kısaca şöyle düşün. geçen tvde vardı. adamın biri açıklıyodu bunu. şuna benzer birşey diyordu;

"yani siz hayatınızda iki erkekten hamile kalmış bir kadın duydunuz mu? yeryüzünde böyle bir olay var mı? iki babası olan bir çocuk olabilir mi? olamaz tabiki. ama 2 ayrı kadından sürüyle çocuğu olan bir baba olabilir. erkek 3 değil 5 değil. allah ne verdiyse, isteyen her kadından çocuk sahibi olabilir. bu da erkeklerin tek eşli olmadığının kanıtıdır"

kısaca böyle. genelde iyiyiz hoşuz ama, bazı konular sakıncalı tabi...adam güsel açıklamıştı ama:)

onun için güzel gitmiyo olabilir?

'Catir catir' sevismek icin.

yasak olanı yapmanın heyecanı üzerine cinsellik sosu

1. o ilişki düzgün gitmiyordur zaten, bir taraf hep bir şeylerin eksikliğini gizlemiş, diğer taraf ise farketmemiştir. bitmesi gerekiyordur, bitsindir.

2. bir taraf hep bir şeylerin ispatındadır. gitmiştir, arkasından bakılmaz, bitsindir.

3. daha iyisini bulmuştur. üzülünmez, bitsindir.

tek bi açıklaması var, kalanların hepsi laga luga; gerçekten aşık değildir.

CUNKİ DOGASI BOYLE.

sevmiyordur.

sevmekle sevmemekle alakası yok, dogasına genlerıne uyuyor sadece.

sori bryan ama ben bu doğasında var, genleri öyle, içgüdüsü böyle mantığını çözemiyom. meseleyi bireyin tutumundan bağımsızlaştırarak onu masum kılma amacı niye? hırsızın hiç mi suçu yok? evrime göre tecavüz de var insanın doğasında, onu napcaz. ben bu sorunun cevabının karakter bozukluğu olduğunu düşünüyorum.

her genelleme yaptığınızda, bir yerlerde, dünyalar tatlısı bir yavru kedinin öldüğünü biliyor muydunuz?

genetik bilgiler anne ile aktarılır. yani aslında bir kadının çok eşli olması genetik çeşitlilik açısından daha faydalıdır, erkeğin değil. tabi bu durum sadece birden fazla kadınla olmayı açıklar. birini bırakıp diğerine gider serial monogamy yapar adam.
aldatmak çok daha farklı bir şey.
madem diğer kızlardan hoşlanıyor erkekler, doyumsuz bir nevi, neden elindekinden vazgeçmez? yani işin doğasıydı, cartı curtuydu bir tarafa arkadaşlar. insanız sonuçta. sevmiyorsan ayrılırsın, zor mu? aldatmak neden? bence tamamen işine gelmeme durumu. duygusal konularla yüzleşmekten kaçış.

çünkü (aldatan erkekler için söylüyorum) evlenecek kız sayısı eğlenecek kızlara oranla inanılmaz düşük. eee ne oluyor o zaman zaten erkekler yapı olarak meğilli çabucak aklı çeliniyor veee tataaa tek gecelik heyecan dolu bir ilişki ama tilkinin dönüp dolaşacağı yeri hepimiz biliyoruz yani :)

ben dogası boyledır cevabından hıc tatmın olamıyorum ama bır secenek tabıı

hormonlar

sirf aldatmak istedigi icin.

ne kadın ne de erkek tek esli deigldir ki, gayet olagan bisey bu.

cunku nefsine hakim olamiyor.

teşekkür ederim bu kitap çok iyi oldu. tavsiye edebileceğiniz özenle hazırlanmış site, blog adreslerine de ihtiyacım olacaktır mutlaka. bu arada denizli'deyim bir çok ilçede şarap üretimi var burada. bu da avantaj olur sanırım.

farkı üzümlerin farklı tadı olacağı için tadımıda farklı olacaktır, tecrübesi de. sizin için güsel birşey tabiki bu. çok para harcıyordum bir dönem bunun için. artık eskisi gibi değil tabi ki. amatörce yapıyordum btün hepsini. internette "wine tasting notes" diye blogları aratabilirsiniz. benm özellikle tavsiye edebileceğim bir site yok malesef. çok bilgi , tecrübe gerektiren bir uğraş. opus one içmekte para ister...ama zevklidir:)

tam aksine artıyor olması gerekiyor. çünkü 20 gün önce saw-haj bileti thy'de 340 lirayken şimdi, aynı tarihteki bilet 500'ü geçmiş. yurt içindede aynı şekilde olması lasım. yoksa herkes son dakika alır, aylar öncesinden almazdı...

bildiğim kadarıyla tam tersi oluyor. uçuş süresi yaklaştıkça fiyat katlanır.

arkadaşların da dediği gibi genelde bileti önceden almakta fayda var, fakat zor bir ihtimal olsa da son bir kac gün içerisinde ucuz veya daha uygun bilet bulmak da mümkün...artık bahis oynamaya benzer bu iş. Ya uçarsın ya kalırsın...

aktarma seçeneği varsa o belki daha ucuz olabilir ama gitmek istediğin güne yaklaştıkça aktarmasız bilet fiyatı ucuzlamaz.

mavişehir-egeparkta kalite bir yer var. adamlar inanılmaz memnun bırakıyorlar. ben olmuştum en azından.

gaziemirde tansaş önünde kuaför ali var o da kalitedir.

www.hursitkuafor.com

kuzenim gürdala kestirmişti saçlarını, gayet güzel olmuştu. özkanlar bornovada, kaliteli bir yer.

söylersen :

-kız gerçekten seviyorsa daha iyi en azından eskisi ile ilgili fazla kafa kurcalıyıcı sorular yönetlmez sana, ayrıca senin sadece ona ait oldugunu düşünüp sana daha fazla baglanabilir. (iyiye ya da kötüye yormak sana kalmış)

söylemezsen :

hiç birşey olmaz aynen devam edersiniz

erkek

söyle tabii neden çekinesin?
hatta aynen yazdığın gibi, şimdiye kadar hiç doğru düzgün kız arkadaşım olmadı, hep kısa süreli ilişkilerim oldu, sürmedi dersen daha iyi anlatmış olursun.

bendeniz bir bağyanım bu arada. yaş 23buçuk:)

söylemek en iyi çözüm sanırım bu durumda. ben kızın yerinde olsam bilmek isterdim yani. vereceği tepkiyle ileride ne durumda olabileceğinizi de tahmin edersin diye düşünüyorum. "ezik" diye düşünürse, bilirsin ki zaten birlikte olmanız daha da kötü olacak, rahat edemeyeceksin falan, ha "olsun canım ne var bunda" derse de seni olduğun gibi kabul ettiğini bilirsin, daha güçlü bir bağ oluşur.

2-3 sevgilim oldu dersen de kesin bilmek isteyecektir. şimdi olmasa ileride soracaktır, kimdi nerdendi diye, konusu mutlaka açılır yani. o yüzden yalan söylemeye hiç gerek yok.

ayrıca cinsiyet: kadın, yaş: 21

bnmde 21 yaşındayım şuana kadar 11 ciddi ilişkim oldu...günübirlikleri saymadım... bir sonraki sevgili bana sorarsa ben ne yapayım peki? 10 mu diyim, 20 mi?hangisi daha iyi "ilk sevgilimsin, seni bekliyordum" demek mi, "senden önceliklerde aynıydılar" demek mi. bende işin içinden çıkamadım... dürüst ol demiyorum ama bir düşün. benim ilişkim olsaydı, "sadece son sevgilim olduğunu bilmen yeterli derdim..." öncekileri karıştırma. erkek

ben bir kadın olarak duymak isterdim bunu ya. yalnız derken kısa süreli yaşadım kısmını at. hatun kısmısı kıllanır kısa süreli ilişki diyen adamdan.

Söyleme, ayrıca ne gerek var? Geçmişi de karıştırmayın hiç. Zaten insanlar birbirlerini çabuk tüketmeleri sonucu (geçmişi ortaya dökme, özel alanın kalmaması) tartışarak deşarj olmaya başladılar. Sevgilin de olsa, asla her şeyini bilmemeli, giz olmalı. Bu demek değildir ki arkadan iş çevirmelisin, bahsettiğim böyle bir şey değil. Güven ve dürüstlük bir ilişkinin temelini oluşturan iki ögedir evet, ama aptalca her detayı vermek de yanlış.

btw, dişiyim.

ehhe bence söyleme. sorarsa da geçiştir eğer yalan söylemek istemiyorsan. ama söyleme derim. nedenini uzun uzun yazamıyacağım ama söylemee.
erkek.

Ben olsam hoşuma giderdi erkek arkadaşımın ilk kız arkadaşı olmak, söyle yani neden olmasın...

doğru düzgün kız arkadaşım olmadı, hep kısa süreli ilişkiler yaşadım dersen şimdiki kızda bi çekince olur bence. "acaba benle de mi kısa sürecek?" sorusu kızın beynini kurcalayabilir ve belki sırf bu yüzden seninle birlikte olmak istemeyebilir. hiç sevgilim olmadı demek daha mantıklı geliyor bu durumda. neden diye sorarsa; "gerçekten sevebileceğim biri olmadı" falan dersin :)

23 m istanbul :))

x factor'e katılıyorum, karşındakinden ne kadar hoşlansanda ilişki içerisine girdiğinde nasıl olduğunu bilmiyorsun. eğer satranç ilişkisi modelini benimsemiş tiplerdense çok çekersin. tabii sen şimdi kızı sevdiğin için konduramazsında. mümkün olduğu kadar yuvarlak konuş tam anlatma olayı. hem kızın gönlünü al hem de olayı tam anlatmadan geçiştir ama aklında bir fikir oluşsun yani. zaten bundan sonraki hayatın bunu yapmakla geçecek...

21 pipi

bence 22 yasinda biri icin "hic sevgilisi olmama" durumu, yani en azindan ciddi bir iliskisi olmamasi durumunun cok ozel bir tarafi yok. Benim de 22 yasina kadar hic ciddi iliskim olmamisti. (22'ye 3 ay vardi tam rakam vermek gerekirse), ondan oncesinde benim de bir kac kisa sureli husranla biten ufak tefek hikayelerim olmustu. Ilk defa ciddi bir iliski yasamaya basladigimda yani "hic sevgilim olmadigini soylesem mi soylemesem mi" ikilemine dusmemistim. Bence soylersen "Bu yasa gelmis hic ciddi iliskisi olmamis" dememesi lazim yengenin. Tabi kisiden kisiye degisir ama, yahu 30 yasinda degilsin ki, 22 alti ustu... Ben anlatmistim o ufak tefek kisa sureli hikayelerimi bile, ama yani lafa benim hic sevgilim olmadi uhuhu diye girersen olmaz da, iste mesela ben yeri gelince demistim ki ya iste soyle bir kiz vardi, 1 ay kadar ciktik, sonra soyle soyle oldu ayrildik vs. seklinde anlatmistim. Hic bir sey de olmamisti, yani ters bi tepki gormemistim. Hatta ben de ona sormustum o da anlatmisti, ben de ters bi tepki vermemistim.
Tabi kisiden kisiye cok degisir tepkiler, asiri kiskanc falan ise yenge, anlatmamakta fayda da olabilir. Ama yani normal sartlar altinda, dedigim gibi "uhuhu" modunda anlatmazsan, hic bisi olmamasi lazim.

"ıyy ezik lan bu yaşa gelmiş sevgilisi olmamış maldır bu" demesi %99 ihtimaldir.. hele de "bu arada kızın önceden bir aşk hayatının olduğunu biliyorum." cümlesini sarfettikten sonra..
siz burada yazanlara aldırmayın, tabii o da duyuru kullanıcısı falan değilse..:) yani artık ilkokul, ortaokul da başlıyor bu işler, siz o kızdan hoşlandıysanız, ortalama 15 yaşından beri kaç tane bu kızdan hoşlanan, yazan, seven adam olmuştur.. ee önceden bir aşk hayatı olduğunu biliyorsanız sizin bilmediğiniz daha neler vardır.. kızlar hakkında bilimsel bir gerçek bu linkini bulursam atarım, kızların-kadınların anlatıkları muhakkak ama muhakkak eksiktir, bunu unutmayın..
şimdi sizin iş yatar mı yatmaz mı olur mu olmaz mı bilmem ama eğer " benim hiç sevgilim olmadı biliyor musun merve" diye yaklaşırsanız merve ye, mervenin " ayy canım benim kıyamam sana.." ve hemen akabinde onu sevdiğinizi falan söylediğinizde " ama tatlım ben seni arkadaşım olarak seviyorum.." demesi muhtemeldir..
ayrıca bir kızın sizi sevdiğini, sinemada elele tutuşsanız dahi zor anlarsınız, her zaman arkadaş geyiği vardır.. şimdi sen " o da bana karşı boş değil galiba" demişsin ama belki o bunları çok sevdiği bir arkadaşı ile yaptığını zannediyor? o "boş olmama durumu" sadece arkadaşça dostça bir yaklaşım belki?
neyse çok uzun konuştum, toparlayayım; 1) kesinlikle sevgili olmadan "ben daha önce kimse ile çıkmadım" demeyin, sevgili olursanız söylersiniz, o zaman sizi daha çok sever..
2) açık konuşun kızla sevgili misiniz dost musunuz nesiniz belli olsun, yoksa siz onun peşinde öyle aylarca boş boş koşarken, umut ederken bir bakarsnız hooop o başkasına gitmiş.. olayı kesinleştirmezseniz çok üzülürsünüz sonra
3) dünyadaki tek kız o kız değil bunu unutmayın
4) yaş arttıkça şöyle 30 a falan yaklaştıkça merak etmeyin bir sürü kadın bulacaksınız, o yüzden hiç dert etmeyin..

kıza bağlı.

abartılacak bir durum değil yahu 22 yaşına kadar ciddi bir ilişkinizin olmaması. olmaması da iyi bir yandan, bağlanmaya ilk kez bu kadar yaklaştığınızı görmeniz iyi bir şey. söyleyin, anlayışla karşılayacaktır.

22 xy

4. içeri girince uçuş numaralarının saatleriyle verildiği bir ekran vardır, hemen oraya bakacaksınız. sizin uçuşunuzun kontuarı açılmışsa orada yazar zaten şunun gibi: /14:45 X şehri X firması - kontuar açık/ orada kontuar numarası da gösterilir. hemen o kontuara gidip pasaport/kimlik/bilet no. ne gerekiyorsa vereceksiniz, valizlerinizi kontuarda alıp etiketleyip banta koyacaklar ve biniş kartınızı verecekler. biniş kartında saat kaçta hangi kapıda olmanız gerektiği ve koltuk numaranız yazılı olacak.

bir soru da ben sorayım aynı başlıkta :) izninizle

laptopları yanımıza alabiliyor muyuz yoksa o da mı bagaj kısmına gidiyor?

laptop yanına alabiliyorsun,
kadıköyden belediye otobüsü geçiyor, iett sitesinden bakılabilir
90 dakika derler ama iç hatlar için çok kasmaya gerk yok, tabi esktrem bir durum olur kuyruklar falan filan derken göte girerse demiştik derler.
havaalanı danışmadan ordaki işlermlerle ilgili bilgi alabilirsiniz.

1. havaş kafadan 8-10 alır. bence taksimden dört levente metroyla geç ordan e-3 e binebilirsin mesela. 35-40 dk ta sabihadasın.
2.
3.evet. sırası var bunun, araması var, falan ı var, filanı var. bide istediğin yeri belirtirsin önlerde olursan. ben hep 19f de uçarım mesela.
4. uçuştan 90dk önce checkin gişeleri açılır. kimliğinizi verirsiniz, bavulları veririsizniz, laptobunuzu yanınıza alırsınız. size biletinizi verirler. zaten uçağın peronu billette yazar. sizde peronda bekleyin.insaları takip edin. bi sorun olmaz meraketmeyin. sunexpresin bütün uçarkları 737-800 kalite uçaklardır. bişicik olmaz. korkmayın eğer korkuyorsanız. 1000 defa bindim bişi olmadı. iyi yolculuklar...:)

peki havaş için önceden yer ayırtmak ya da bilet almak falan gerekyo mu? bu arada taksimden 12 liraymış.

www.abduzeedo.com , psdtuts.com

adobe un 8 dvd lik bir egitim eti var. onu bul.

www.tutcast.com

gnomon workshop a bir bak istersen. www.thegnomonworkshop.com burada photoshop ile ilgili olanlar var.

öyle bir zorunluluk yok. ama şöyle bir kural var. okul döneminde olmayan bir öğrenci, eğer ikameti izmirde olsa bile izmirden almıyor. benimikametim izmirde olmasına rağmen bana, "yazın yaz okulunda olmadığınız için, vizeniizi ailenize en yakın olan şehirden almak zorundasınız" demişlerdi. gerçi ben okuldan bir ikişey ayarlayıp halletmiştim. sorun olmamıştı.

tabi bunlar öğrenciyseniz. bence izmirden rahatlıkla alabilirsiniz. aşağıdaki numarayı arayıp sorun olmadı.
tel: 0232-444 0 636

doktora git.
(piskolok-miskolok)

benimde başımdan böyle bir olay geçmişti. çorba bile içemiyordum o dönem... çok garip bişi boğulmak neyse... vala yapıcak tek şey zamana bırakmak. bn 1ay yemek yiyemediğimi biliyorum. lokma yutmayı bırak su içemiyordum. ama zamanla geçiyo. zamanla öğrenioysun öyle kolay değilmiş diyorsun boğulmak. bence düşünmeden, yutkunurken neves almayın, çekin içinize gitsin... geçmiş olsun.

not: şimdiki korkumda fiş takmak. elektrik çarptı geçen sene karşı duvara fırladım. 1 senedir fişi prize takamıyorum. geçmiyo korkusu amk. hehe:)

lisedeyken bana da olmuştu. tost yerken boğuluyordum, 15-20 gün kadar doğru düzgün yemek yiyemedim. her şeyi lapa haline gelecek kadar çiğneyip, suyla yutuyordum. kuzenim psikiyatr, ona sordum, "bir şey olmaz, ben garanti veriyorum, boğulmazsın" dedi, ben de zorla yemeğe başladım, 1 hafta içinde geçmişti. korkunun üstüne gidicen, başka yolu yok.

yemek yeme anlarında bazen (aklına olay geldiğinde) stres seviyen artıyor çünkü muhtemelen "ya tekrar boğulursam" diye geçiriyorsun aklından.

1- Bir kere "gecenin bir geç bir saati" demişsin, muhtemelen o sırada ya uykuluydun ya da uyku sersemiydin. her iki durumda da ufak hatalar yapmak çok normal bir şey. ama sonuçta boğulmayı atlatmışsın ve turp gibisin (yaşıyorsun işte!).

(bkz: beni öldürmeyen şey beni güçlendirir) ;) yeter ki atlat.

2- Olayın travması ne kadar büyük olursa olsun, bir şeyi bir kere yapman bir daha yapacağın anlamına gelmiyor. sonuçta robot değilsin. yani eğer her zaman yediğin gibi yersen hiçbir şey olmaz.

şimdi eğer yemek yerken o travmatik olay aklına geldiğinde bunları düşünürsen, stres seviyen azalır ve her zamanki gibi yemek yemeye devam edersin. böylece ileride çocuklarına anlatacağın heyecanlı bir anın olur ;)

vay be yalnız değilmişim

eksiduyu.ru

internette doktorun biri eğer aç kaldığınızda yemek yiyebiliyorsanız psikolojiktir demişti ama güvenip rahatlayamıyor tabi insan boğaza yemek kaçıp ölme ihtimalini düşününce.

sakarya üniversitesi için konuşuyorum; öğrenciler gittikten yaklaşık 2 ay sonra ilk hibelerini alırlar.

o iş gittikten 1-2 ay sonra oluyor. kimseye gitmeden önce vermezler hibeyi.

edit: dokuz eylül bnmkiside.

kimseye yatmadı. erasmus hibesi her okula aynı anda veriliyor diye biliyorum. her sene de zamanı farklı oluyor. ama bu yıl bir sıkıntı yokmuş, eylül sonuna kadar bekleniyor. yine de yüzde yüz doğru diyemem.

itu icin: gittikten bi iki ay sonra yatar demislerdi, 3aya yakin beklemistik yatmasini.

bizim okulda biz daha gitmeden hibenin %90 lık ya da %80 lik -tam hatırlaıyorum şimdi- kısmını vermişlerdi. okulum eskişehir osmangazi

incir, kayısı, su, reçel vesaire?

geçmiş olsun;
anlattığınız hikayeden, tahmininizin doğru olduğunu düşünüyorum. anal fissür...
bu dışkının çıktığı yerlerde (anüste) çatlaklar, küçük yırtıklar oluşması durumudur.
tedavisinde en önemli unsur fissüre neden olan durumlarla yine karşılaşmamaktır. anüs bir mukozadadır ve çok kolay iyileşir (normal deri gibi değil). biraz dinlenir ve travmaya uğramazsa geçecektir. bunun için dışkınızın yumuşaması ve mumkunse sayısının azalması gerekmektedir.
iki çözüm yöntemi önerebilirim; ilki dışkı yumuşatmak için duphalac 3x1 ölçek kullanmanız. boylelikle yumuşak dışkılarsınız. ikincisi iyileşene kadar dışkı sayısını azaltmanız. bunun için sebze çorbası türü yemeniz gerekiyor.
ayrıca önerim sabah akşam ılık bir batikonlu banyo hazırlayıp içine 30 ar dakika oturmanız.

eczaneye gidip fissür için krem alın.

cevaplar için tekrar teşekkürler.

bi de asıl merak ettiğim şey, bu anal fissür, cerrahi müdahaleye gerek kalmadan büyük ihtimalle düzeliyormuş. ancak dediğim gibi 2 haftadır yeme alşkanlığımı düzenlemeye çalışsam da bi gelişme yok. sizin de tedavi önerileriniz doğrultusunda, ne kadar süre daha iyileşmezse, olay kronikleşmiştir? yani şimdiden doktora gitmek istemiyorum, 1-2 hafta sonra çok daha kötü olur mu?

hocam götünün acı hikayesini okudum. benden iğrenebilirsin ama düzelene kadar tek çözüm; olaya bir 'el atmak'.

nickin çok karizmatik ayrıca :)

@atmosphere

ya dur sen de korkutma. zaten eczaneye gidip bu ilaçları almaya bile utanıyorum, eczanedeki herif arkamdan gay der die. hani gaylerle bi sorunum yok, yanlış anlaşılmasın ama biraz homofobik oldum lan :)

git kendine vazelin al. girmeden önce, çıktıktan sonta iyice bol bol sür, acın olursa yaşam kaliteni üst seviyede tutmak için ağrı kesici al. benm tavsiyem emla krem sür ağrılı bölgeye. sıcak su derler inanma, hemoroid değil bu. tuvalet kağıdını normal suyla ıslat sür temizle. tuvalet temizliği önemli. kortos krem de iyi gelir. kendini kasma fazla. zorlama sakın. hergün düzenli aynı saatte çıkmaya çalış. çıkmıyosa zorlama. 2 günde bir de olur. ama hergün çıkmak en sağlıklısı. bu aralar biradır, cipstir aburcuburu kes...kısacası;
eczaneye gidip, kortos krem, emla 5 li tüp al. hatta istersen fitil dene daha iyi oluyor. bozmaz merak etme. ıık suyla temizliğini yap. yemene içmene dikkat et. zamnanında ye zamanında çıkar. hatta tuvalete çıktıktan sonra git yatağına sırt üstü şekilde, bacaklar da 45 derece a.ı yapacak şekilde raatlamaya çalış 15 dk. 1 hafta sonra düzelirsin. geçmiş olsun.

hatta şunuda ekliyeyyim. şimdi bu hastalığın sorunu şu; dışkı çok sert olduğu vakit anüz çıkışında bir yırtık oluşuyo. şimdi bu kıçın yapısını düşündüğümüzde orada 2 tane kas mevcut. biri dışkının çıkmaını engelliyor(dıştaki kas) diğeri ise gazın çıkmasını engeliyor(iç kas). anal fissürde genelde iç kasta bi prgblem oluyor. hatta anüs çıkışında ele gelen garip bi çıkıntı bile olabilir. şimdi bu iç kas travmaya uğradığından(hatta belki dikkatinizi çekmiştir orda bir sertlik olur, siz burda sert bi damar var dersiniz) temiz kan ulaşamaz dokuya ve doku yenilenmesi hızlı olmaz. yani hızlı iyileşme yalan bi başka deyişle. bizim yapmamaız gerekn sadece o damarı travmadan kurtarmak yani kan akışını olağana çevirmektir. eczaneye gidip daflon hap alabilirsiniz. çok iyi gelir inanın. ordaki travmayı azaltır ve iyileşirsiniz. zaten cerrahi müdahalede şu şekilde oluyor; bu iç kastaki kasın alt kısmına bir çizik atıyorlar ve kas gevşiyyor. tabi bu gevşeme belli bir ölçüde oluyor yoksa tutamazsınız dışkınızı. kas gevşeyincede kendi kendini iyileştiriyor. zaten sıcak su muhabbetide bu yüzden. ama işlemiyor. neymiş,

ordaki kası gevşetmemiz gerekiyormuş. daflon diyin eczanede onlar anlar. ayrıca kremleride unutmayın. illet bi hastalık. hayattan soğutur adamı. geçmiş olsun tekrar.

@barfbag çok saol, süper anlatmışsın. sinameki dışında, yeşil çay fln da iyi gelir mi? normal çayı içmemem gerekiyormuş. çok da çay içerim ona göre yeşil çaya saldırayım.

wala çayların bu konudaki olayını pek bilmiyorum. ben normaldede çay kullanmam zaten. kendini kabızlıktan koru, yemekleri iyi çiğne, stres yapma, bol su iç, kola gazoz yasak, acı baharat yasak, karabiber fln yasak, bol yeşillik, lifli gıdalar tüket. dediğim vazelin işini mutlaka yap çnkü işini büyük ölçüde kolaylaştırır bu. utanma çekinme olmaz bu işte. burnundan kan gelse işkillenir doktora gidersin. ama bu kan kıçtan gelince nedense kimse doktora gitmiyor. çok ilginç. emla krem, daflon, kortos krem, progtolog fitil... on numara sonuç:)

bende büyük bi ihtimalle olacam ameliyat.. ölee büyük bi ameliyat değil çatlak büyürse o zaman işin daha zor.. elletme parmaklama konusunda o kadar abartma, sonuçta sağlık bu. ben göztepede muayene olurken bi kaç öğrenci bi acil cerrah, ameliyatı yapacak uzman cerrah falan taktı parmağı ama bende fistülde vardı canım yanıyodu. bu parmaklama olayına cok takılma. o bölge hassas ne gerekiyorsa yapmanda fayda var. narkozu yiyince bacagını kesseler duymuyosun amelıyathaneden odana gıdene kadar cok cok ufak bı agrı o kadar odana gelınce hemsıre ılk agrı kesıcı yapıyo. bı dahda agrın magrın kalmıyo. kolonoskopide ol endoskopide korkmaa.

forum bornova'da var evet. ama çocuklar için sanırsam. yetişkinlerde kullanabilir ama küçük biraz ya. 20:00-21:00 gibi eğlenceli olabilir. tafsiye ederim. ege hastanesinin orda bir yerde inin. herhangi birine sorun sizi yönlendirirler. camiden sağa ya da sola dönünderse inanmayın.

internette forum bornova nın haberini görmüştüm, ama küçük çocuklar için dedin ve kırdın hevesimi :))
saolasın.

bakmayın siz bana. bende kız arkadaşımla kaymak istemiştim fakat kendisi bana bu cevabı vermişti. yakıştıramadı kendine heralde. siz keyfinize bakın. çocukla çocuk olmaktan zarar gelmez. o saatte çocuk faln olmaz zaten oralarda. eğlenin iyice.

bucada hasanaga bahcesinde vardi. 5 yil kadar once gitmistim baya buyuktu.

hasanağadaki pist kapanmış :( netten baktım da.

forum bornova'daki pist buz değil. biraz da küçük. çokta güzel değil yani. ancak başka yer olduğunu da sanmıyorum.

1. midenin asitliğini arttırdığı için gastrit veya ülsere sebebiyet verdiğini biliyorum. fazlası zarar elbette.

sade soda kilo vermede yararlı oluyor diye biliyorum(ama günde 5 tane abartılı).göbek eritmek istiyorsan yürümeye devam et ama şekerden ekmekten falan vazgeçmeden yürüyerek ülke turu bile yapsan göbek de senle beraber yürür durur.

5 tane fazla bi günde tansiyonun çıkar.İçinde mineraller var.

fazla soda, böbrek taşı yapıyor diye biliyorum. soda yerine spor yapmanızı tavsiye ederim. en fazla kiloyu tempolu yürüyerek verebilirsiniz.

1- günde bir şişeden fazla içilmesi zararlıymış.
2- yediklerine dikkat edersen uzun vadede faydası olur. kısa vadede cık.

1- bi zararı yok arkadasım, mineralli fln ustelik normal sudan daha iyi.

içiyorsan bile sodyum miktarı düşük olanları iç. Mesela akmina

belirtmek isterim ki tabi, doğal, natürel soda (maden suyu da deniyor) dedikleri şey gayet faydalı ve herhangi bir zararı yok bünyeye ama doğal olmayanların ve meyve aromalıların fazla tüketilmemesi gerekiyor.

Soda değil, maden suyu için. Meyvelisi olmaz zaten bunun.

Meyveli olan zımbırtıların her birisinin en az kola kadar zararlı olduğu söyleniyor. O meyvelileri içmeye devam ederseniz zaten kilo vermeniz mümkün değil. bi ara gittiğim diyetisyenim bu şekilde söylemiştim.
Ama maden suyunu rahatlıkla içebilirsiniz. Soda değil maden suyu. Ben dohturun yalancısıyım.

günde 5 sodanın zararlı olacağını sanmıyorum (art arda içmiyorsan tabii)

göbek eritmek kadar zor bişey yok. lanet şey erimiyor :) bunun için önerim hergün düzenli olarak mekik çekmen. mekikten ziyade yerde dümdüz yat, ellerini mekik pozisyonuna al ve bacaklarını yerden kaldırabildiğin kadar kaldır ama indirirken yere koymadan tekrar kaldıracaksın. bu hareketide mekikten 10 dakika sonra dinlenerek 10-15 kez 4 ya da 5 set yap. faydasını göreceksin. ama dediğim gibi kendi disiplinini sağlamalı ve hergün bunu tekrar etmelisin. 1 ay'da bile ne kadar değiştiğini göreceksin.

tabii yediklerine de dikkat etmen gerekiyor. sık ye ama az ye. çayı 3 şekerli içiyorsan ikiye, zamanla tek şekere indir. (bkz: #16226924)

2. mekik çekerek göbek eritilmez, dur şurayı çalıştırayım da oradaki yağlar erisin mantığı hatalıdır, bölgesel zayıflama yalandır. siz yürüyüşlere tempolu bir şekilde devam edin, biraz da boğazınızı tutun olur o iş.

soda degil de maden suyu icersen bir sorun olmaz, hatta oldukca da saglikli olur. yemeklerle filan oneriliyor genelde. meyveli soda ama tam tersi tabi.

sodanin asidik degil de bazik olmasi lazim ama yanlis biliyor da olabilirim

sodanın günde 2 şişeden fazlası zararlı

kim ispatlamıs o zararı sayın caylakkız.

şahsıma ülser başlangıcı ve çeşitli diğer mide problemleri teşhisi koyan doktora sordum geçenlerde,soda içmemin bir zararı olur mu veya günde kaç lt içmeliyim deyü.hiç birşey olmaz abanabilirsin dedi.bilindiği üzere mide veya kabaca simit diye tabir ettiğimiz bölge en zor ve en son eriyen bölgedir.yürüyüşünüzü mekikle tamamlayabilirseniz daha çabuk etkisini görürsünüz tahminimce.

1) bunun denenmişi var:

babam 20 senedir falan aksatmadan günde 3 şişe maden suyu içer. taze limon suyu ekleyerek.
turp gibin maşallah.

kayip ruh;
tempolu yürüyüşlerle olmuyor o iş. koşmak yürümek iyidir ama göbek eritmeye bir gram bile yardımı olmuyor. bunu ben söylemiyorum, bunu yaşayanlar söylüyor.

bunun icin yok'un tablosu var. 4'luk sistem 100 Luk sistem donusum tablosu diye bir google'da aratin, yok.gov.tr'den gelen sonucu acin.

65 e denk geliyormuş..

üniversitelere göre değişir bu haberiniz olsun, bu puanı ne için kullanacaksınız?

yüksek lisans için başvuru şartı olarak verilmiş.

kesin olarak 65. Kendimden biliyorum.

Üniversiteden üniversiteye değişiyor. Birçok üniversite 2.00 ı 70 alıyor diye biliyorum.

sanırım okulların kendi 4lük sistemlerini 100 sisteme çevirmesiyle yök ün çevirisi arasında ciddi fark var. benim okulum 2,16 lık ortalamamı 100 üzerinden 76,50 olarak çevirmiş ama yök e gör eçok yüksek bi çeviri.

75 e

muzen olurken okuldan aldığım transkriptte yazan notu söyledim yani tamamen resmi bi belge. bu arada sakarya üni. den mezun olmuştum geçen sene.

ben bugun marmara sosyal bilimleri aradım ve benim transkriptimin mi yoksa yök ün çevirisinin mi gçerli olduğunu sordum. görevli eğer transkriptinde okulun çevirisi varsa okul çevirisi geçerli dedi. bu arada başvurduğum bölüm muhasebe finansman ingilizce.

2.50 = 65.00
bkz:www.isa-sari.com

2.5 not odtü'de cbye yani 75e denk gelir. diğer okulları bilemeyeceğim.

gecme notu 70 iseö 2.5 75'e denk gelir.

benim 2.49 74.9'da takiliyor, yl falan problemi olabiliyordu, iyi hatirliyorum o yuzden.

download edilen yerde tutarsanız seed etme işlemini gerçekleştirmiş olursunuz. fakat diyorsanız ki yerim doldu, başka yere alsam nasıl olur diye; ozman istediğiniz yere alın sonrada torrente eşleştirme yapın. çok basit yani.

ikisininde olması gerek. hiçbir şeyi silmeden devam ediceksiniz hayatınıza.

eğer gitmezseniz sizin yedeğiniz gidecektir. siz anladığım kadar asil talihlisiniz. seneye hak aktarımı diye birşey söz konusu değil. yedeğiniz ne seviniyordur şimdi...

seneye de başvurabilirsiniz tabiki. hatta başvuru formunda ilk başvurunuz mu diye bir soru olması gerek.

lacinia diye bir şampuan kullanıyorum 1 aydır. şampuanın iddası saç dökülmelerini %90 azaltmak ve var olan saçları güçlendirmek. ama hiçbir faydası olmadı bana. daha başka dökülmeyi önleyici şampuanlarda kullandım ama sonuç sıfır. eğer ailenizde, dayınızda amcanızda da saç problemi varsa şunu söylemeliyim ki hiçbirşey fayda etmez size. genetik bütün bunlar. babanız kelse sizde kel olacaksınız büyük ihtimal. bütün erkeklerin problemi bu zaten... hiçbir marka inandırıcı değil bu konuda...deneyimim ve tecrübem bunlardır yani...

ben toppik kullanıyorum. seyrek ve onlere doğru resmen acılıp kellesmiş saclarımı lisedeki halime geri donduruyor..

ben de tam kısa ve geçici çözüm istiyorsan toppik kullan diyecektim elevent american söylemiş. ben denemedim.

@eleventh american esme has met,
olayı nedir toppik'in, yani toz gibi bir şey heralde ama, sudan etkileniyor mu, jöle kullanılabiliyor mu falan?

topik mopik olmaz onlar.kalıcı bir şey istiyor herhlade.kızarkadaşlarımdan duydugama göre bioxcin gerçekten işe yarıyomuş.bi tanesi uzun zamandır kullanıyo ama diğer arkadaş bir paket kullanmış serum+şampuan güçlendiğini gürleştiğini hissettiğini söylese de ben bişey anlamadım tabi kullanandan daha iyi bilemem.
bitkisel yolları denemek lazım gibime geliyo ya da böyle bitkisel ürünler işte.saçın varken dikkat ediceksin ben bunu billirm hatta şu an kendime de kızıyorum saçlarıma bakım yaptırmadığım için evet saçlarımızı sevelim

pies:genetik diilse geçerli bu söylediklerim bi de şöyle vidyo var bak istersen www.uzmantv.com

@zombikanı bioxcin serum+şampuan ben de kullanıyorum. ame etkilerinin geçici olduğunu gördüm. ilk etapta dökülme bariz bir şekilde duruyor ama bir süre sonra eski haline dönüyor.
ben derim ki ticari olarak satılan bu tarz pahalı ürünlere para vermeyin. sonuçta sistemik bi olay saç dökülmesi.

Konya'da olsan iddialı bir yöntem önerirdim ama olmaman varsayımıyla. Bioxin'i ben de yenilemek istiyorum. Sahiden işe yaradığı şeklindeki tiyoları Boynır Teki Nacar gibi firmalardaki yılların kozmetik uzmanı arkadaşlarımdan defalarca aldım. Ama sakın (yine yalanan bir vaka olmak üzere) Bioxin serunları gün aşırı kıçtan enjekte ettiriim deme zeval gelir vücutcezine. Bunu yapan birini tanıyorsan da acilen ilişkiyi kes. Mal mısınız lan kafaya dökülüyor o Allah Allah yhaaaaa!

saclarının dökülmesini önlemek icin, ilk etapta bir tampon yap derim. jöle falan kullanma, hadi kullandın diyelim jöleli saclarını yıkamadan uyuma, kırılıyor. şapka kullanma. önce bir sıfıra kazıt, daha gür cıksın. doktora görünmedende eczaneye gidip, ilaç kullanma. doktorunun yönlendirmesine göre ilac tedavisi kullanmakta fayda var.

(bkz: propecia)

+1 propecia. gerisi yalan zaten zombikanı'nın yolladığı uzman tv videosunda da doktor aynı şeyi söylüyo.

papatyalı tresan.

öyle ilaçla, şampuanla falan erkek tipi dökülmenin önüne geçemezsiniz. hepsi geçici bir düzelme yaratır ama netice değişmez. mevsimsel, stres kaynaklı vs değilse dökülmeniz yani genetikse şayet geçmiş olsun diyorum.

Bizde de rüzgar gülleri var. hatta eğer yamulmuyorsam rüzgar gülü sipariş eden ülkeler arasında da en üstlerde bir yerdeyiz. Hali hazırda çanakkale civarında var bir rüzgar çiftiliği. ayrıca gebzeyi geçtikten sonra bir tepede görüyorum istanbul'a giderken. bi de umuttepe'den inerken görünüyor bir tane.

benim bildiğim çeşme'de, manisa'da, bandırma'da, çanakkale'de fln bolca var bunlardan. baya ekonomik hemde. bazı bölgedeki yetkililer bilinçli tabi. herkese lazım bu biliçlenme...

@want2die, yani şöyle bir şey yapsak, bu, kısa vadede tasarruf yaparak masrafları karşılamamızı sağlamaz mı?

şöyle bir şey = blogs.ec.europa.eu

ruzgar tribunu tarlasi yapmadiginiz surece hic mi hic ekonomik bir cozum degildir. ve sanirim turkiyede o tarlayi yapacak kaynak yok.

evet ruzgar gulu dedigimiz sey, karayollarinda iki ucu acik, kumastan yapilmis, yuksek bir direge bagli, ve ruzgarin siddetine gore sisen, ruzgarin yonune gore donen bir cisimdir.

edit: ruzgar enerjisinde kisa vadede tasaruf yapmak imkansiz. yaptiginiz tasaruf, tribunun fiyatini karsilamaz yahu.

en buyuk "dezavantaj", hakkaten ise yarayacak buyuklukte bir santral cok yer kapliyor.. e bunu da pek isteyen yok yani.. "santral yapacagimiza oralara apartman dikeriz mesela"?
onun yerine hidroelektrik ve termik takiliyolar turkiye'de.
ruzgar enerjisi santralleri de kucuk oluyor, mesela en buyugu bandirma'daki, 30 mw gucunde. (zaten toplam 4 tane var, cesme, bandirma, bozcaada, canakkale)
halbuse keban baraji'nin ustundeki mesela, 1330 mw lik bir santral. ucurum var arada.
ekonomik olabilmesi ise yarayabilmesi icin hakkaten hayvan gibi buyuk bir alana kurulmasi lazim. bunun icin feda edilmek istenen bir alan yok paradan once..

ruzgar santralleri pek tercih edilebilir degil, fakat bana gore tuketicide cevre bilinci olusturabilecek en hizli araclardan bir tanesi.

nukleer santral icin pek yerimiz yok.
1) nukleer santral dedigin ya denize ya da buyuk bir nehre yakin olmali. cunku enerji uretmesi icin su isitmasi lazim, o suyuda buradan alabilir.
2) ikincisi, deprem olayindan en az etkilenebilir bir yere kurulmasi lazim ve temelinin saglam olmasi lazim. yani kaya(her kayadan da degil oyle. en makbulu sert lava tasidir)

ruzgar enerjisi icin,
1) ruzgar debisi bol olan hemen hemen her yere kurulabilir.

solar enerji
1) bulutsuz gunu az, gunesli gunu cok yerler makbuldur.

kurulumunda maliyet hesaplarından ziyade çevreye olan duyarlılık dikkate alınıyor galiba. yani maliyet açısından herhangi bir avantaj saglamasa da sırf çevreyi kirletmemek için kurulabiliyorlar. yani market alışverişinden dönerken elinizde bez torba yerine marketten parayla satın alınmış plastik torba gören ve bakışlarıyla sizi yerin dibine geçiren insanların yaşadığı ülkelere baktığımızda gayet yoğun bir şekilde rüzgar santrali girişimlerini görüyoruz pekala.
bana kalırsa maliyet avantajı da var. yani çok uzun dönemde enerjiye hem bir alternatif getiriyor, hem de kömür gibi negatif dışsallık harcamalarına(sağlık harcaması gibi) neden olan enerji kaynakları ile beraber ele alındığında, maliyeti uzun dönemde katlanılabilir hale geliyor. ama tabi çok uzun vade işin içine girince türk girişimcilerinin bakış açısına takılıyor.

valla ben de işin aslı termonükleer santrallerden yanayım. geçen gün greenpeace'ten bi kızla nükleer santraller üzerine laf dalaşına girdik. kıza bir iki detay verince karşılık veremedi. belli onlara da bazı şeyler ezberletilip sokağa salınıyorlar.

cevap verenlere teşekkür ederim.

rüzgar türbini (tribünü değil :)) ilk kurulumu masraflı olmakla beraber işletme masrafı düşük bir gereç. bakım masrafları bir doğalgaz santraliyle karşılaştırılamaz doğal olarak. elektriğimizin yarısından fazlası ne yazık ki yerli kaynaklarla değil, doğalgazla üretiliyor.

türkiye rüzgar enerjisi açısından avrupa'daki en iyi ikinci potansiyele sahip. (bkz: repa)son lisans başvurularında epdk'ya 80.000 MW lık başvuru yapılmış, türkiye'deki toplam kurulu gücün 40.000 MW olduüu düşünülürse rakamın büyüklüğü anlaşılır. sistem kısıtları nedeniyle bu rakamın onda biri bile (şimdilik) kurulamıyor ne yazık ki.

son kanun değişiklikleriyle son kullanıcıların kendi yenilenebilir enerjilerini üretip fazlasını devlete satmaları teşvik ediliyor. ilgileniyorsanız çin malı dikey eksen türbinleri araştırın derim.

nükleere gelince, teknolojisine sahip olup utanyumunu kendin zenginleştirmediğin sürece cazip değil. nükleer yasası felaket zaten; ne atıkların ne olacağı ne de santralin kaldırılması konusunda mantıklı maddeler var. bir de güya ucuz kaynak olacak nükleerin ihalesinden 20 cent fiyat çıktı, dünya ortalamasının 3 katından fazla. şu anda evimize giren elektriğin maliyetinin 10 cent (doğalgaz santrallerinin yaklaşık satışı da bu civarda sanırım) olduğu düşünülürse fiyatın abukluğu ortaya çıkar.

bilgisayar kullanırken sağ el yukarıda mı duruyor? benim bilgisayar masam yatağımın sağında olduğu için sağ elim hep yukarı pozisyonda duruyor. bende de oluyor haliyle.

bugün fareyi baya bir aşağıda kullanıyorum ama yinede donuyorum.
anlamadım nedendir.

fare tutan elin uzun süre yüksekte ve hareketsiz duruyor. kan akışı azalıyor.

saglak olmaniz olabilir.

kan verdim 2 gün önce acaba sorun bu mudur?
fazla aldı kesin ibneler terazi çalışmıyodu.

ahaha yok sanmıyorum. bende de oluyor o bazen.

sebebini bilememde sanırım sakatlık çıkartan el-kol sol taraftı, kalp krizi habercisi. sağ elde yok bildiğim kadarıyla öyle bir mevzu. ama 1 saat önce tuttuğum bir bardak bile bazen 2-3 saat elimin ısınmasına engel olabiliyor, mouse kullanmamında etkisi var sanırım bunda. neyse gece gece saçmaladım yine, korkulacak birşey olduğunu sanmıyorum diyeyim ve susayım.

1. bir çok yerde XP ile de satılıyorlar.

2. 15" bile taşımada ciddi sorun. şimdi şu 10"lere bakıyorum. istediğim yere götüremedikten sonra laptopun anlamı kalmıyor.

3. HD olayı çok büyük ekranlarda seyederken asıl anlamını kazanıyor. 70 ekran bir tv için bile bence anlamsız.
bazı tv kanalları HD yayına geçiyor TR'de de. yani sadece film için değil tv izlerken de HD özelliği kullanılabilecek.
görüntü çözünürlüğü müthiç yüksek. futbol maçı seyrederken her bir çim parçasını ayrı ayrı görebiliyorsun yakın çekimlerde.

yeni bir teknoloji çıkmasını beklemeyin, beklediğiniz ürün piyasaya sürüldüğünde daha yeni teknolojiler çıkacak... yani bunu kafanıza takmayın fazla. windows 7 çıktığında belkide 8 i hazırlanmaya başlanacak... bu seferde 8 bekleyeyim derseniz hiçbirşey alamazsınız.

1) driverları rahatça bulabilirsiniz. forum donanımhaber'e bakın.
2) eğer kullanma amacınız büyük ekran gerektirmiyorsa almayın 15.4"'den daha büyük. 15.4" bile sanını sıkıyor adamın taşırken. bilgisayarın ram desteklemesi büyüklüğünden ziyade kullandığı sistemle alakalıdır.
3) bluray tıpkı dvd gibi kalıcı olacaktır. 2008 sonbaharına kadar kesin değildi. hd-dvd ile aralarında rekabet vardı ama bluray kazandı. artık hd-dvd üretilmiyor. bluray uzunca bir süre daha devam eder.

ekstra bi bilgi vereyim. haziran ayından sonra alıncak bilgisayarlardaki vistaları microsoft ücretsiz 7'ye yükseltcek. ama tabi aldığın firmanın anlaşması var mı ona da bakmak laızm..

Yeterince paraniz varsa ve Windows'la duygusal ya da is baglaminda bir iliskiniz yoksa "Apple MacBook" alin derim. Gerci yeni nesil Apple'lar Windows'u da sorunsuz calistiriyor. Bir cihaz bu kadar mi kullanisli olur sorusunun yanitini alacaksiniz.

bence öncelikle alacağınız bilgsayarın xp driverlarının olup olmadığına bakın. üzerinde xp yüklü alet bulmak çok zor. sony tavsiye etmem neden dersen aynı özelliklerdeki bir çok marka nerdeyse yarı fiyatına satılıyor. sadece üzerinde sony vaio yazıyor diye bi alete 2 katı para vermek saçmalık.(bazı karbon fiber modelleri tenzih ederim onlar hafif oldukları için pahalı) windows 7 de çıksa 8 de çıksa sonuçta kaynak tüketimi (ram,işlemci) gitgide arttığı için ben şahsen uzuuun bi süre xp de kalmayı düşünüyorum. bi işletim sistemi yanarlı dönerli diye bu kadar kastırması çok salakça. ne tavsiye ederime gelecek olursak ben olsam şu aleti alırım bu fiyata da bundan iyisini bulman imkansız gibi:
www.hepsiburada.com
kısaca özellikleri şunlar;
+ Blue-Ray
+ 9650M GT Ekran Karti
+ T9400 Islemci
+ 4GB 800MHz RAM
özellikle ekran kartı ve işlemci ikilisi için bile alırdım ben bu aleti.

3. bluray'in yayginlasmasini saglayan ps3ler ve film sektoru. depolama medyasi olarak henuz cok baslarda. rakibi yeni bir disk formatindan cok internetin kendisi. online depolama araclari giderek yayginlasiyor ve youtube dahil bircok video paylasim sitesi 720p formatina gectiler. quicktime uzun zamandir 1080p yayin yapiyor ve inanilmaz bir bant genislikleri var.

sorulariniza gelince : fiyat cok farketmiyorsa bluray okuyucu alabilirsiniz. yoksa simdi almayin ileride external alirsiniz fiyati dusunce.

full hd ekran en az 1900*1080 cozunurlukte olmali, bunu film izlerken kullanacaginiz gibi, isletim sistemini kullanirken de bu cozunurluge cikabilirsiniz.

bir buçuk ay yeterli. tabi bu süre parçayı çalacak olan kişinin yeteneksizliğiyle doğru orantılı. normal şartlarda biraz yetenek sahibi kişi 1 aydan kısa sürede bu şarkıyı çalar. ya da ben çokiyi bildiğimden bana basitbiş gibi geliyor...

dipnot: 1 ay=2 fırın ekmek

şunu eklemek isterim: 1 ay dedim ama dünde 10 dakikayla olmaz bu iş. ben saatlerimi veriyorum, kendime göre düşünürsem 10 dakika yeter de artar bu performansa. sizin yetenekelrinizi bilmediğim için şöyle diyorum; verilen emek karşılıksız kalmaz. yaklaşıl olarak bu sure uzun bir süredir. yapabilirsiniz.

onu bir ayda çalmak bence imkansız.

edit: hatta ne saçmalıyorum ne bir ay bir buçuk ay falan da hikaye. eline hiç gitar almamış bir insandan bahsediyoruz, diğer taraftan çinli sübyan akorların arasında şak şak şeklinde geçişler yapıyor. eline gitar alan adamın parmaklarını o pozisyonlara getirebilmesi için bir aydan fazlası gerekir en başta. tam olarak bir süre söylemek ise imkansız gibi. çalışmaya tabi ki bağlı ama ortalama 1 yıllık gitar geçmişi olan birinin çalabileceği bir şey gibi geldi bana.

(bkz: Sungha Jung)

bir buçuk ayda akdeniz akşamlarını çalıp söylersin ancak :))
linkteki seviye iyi bir seviye, yavaş gitmek lazım.

buradan baya paco de lucia, al di meola çıkartacağız gibi. 1 ayda onu çalcak yetenek kimde var acep, videoyu tekrar bir daha izlemenizi şiddetle öneririm:). sonra gitarı hiç bilmeyen bir insana verin yakınınızda bakalım ne yapacak gitarla

1-2 hafta arpej kasın. sonra da akorları öğrenin. bana çok da zor gelmedi.

o değil de bu şarkı hangi filmde vardı yahu?

@deckard: karayip korsanları

e yetenek işi tabii. gitar çalmak için kursa falan gitmedim, farkında olmadan günde 6-7 saat çalarak bi ayda yıllardır grubunda lead gitarist olan arkadaştan iyi konuma geldim.

@deckard: valla arkadaşının ne kadar gitar çaldığını bilmiyorum ama gitar çalmak denilen şeyin kitap okumak gibi bir şey olmadığını biliyorum. biraz zaman lazım bazı şeylerin olması için gerek anatomik gerekse zihinsel olarak. ama tabi bunu tartışmak gereksiz çalıyorum diyorsan çalıyorsundur. ama bir ayda bu parçayı bu şekilde çalmak herkesin yapabileceği bir şey değil.

genel olarak sorulduğunu farz ederek cevap verdim. yoksa getirirsin dahi adamın tekini 1 ayda çalar ama öyle tanrı tarafından kutsanmak, aydınlanmak, aşırı yetenek olaylarını hesaba katmazsak normal bir insan bu parçayı çalabilecek duruma daha uzun sürede gelir. parça bir akdeniz akşamları gibi durmuyor, çalmayı denemedim ama öyle 2 akor basılan sırf ritim basit bir şey olmadığı ortada.

@insantaklidiyapanmaymun, öncelikle nick'in güzelmiş. deckard nick'iyle sözlüğe girmeden önce burada sofistike maymun nick'iyle takılıyordum, özlediğimi fark ettim o nick'i :(

heh şimdi cevab veriyim; "normal bir insanın" gibi bi sıfat tamlaması kullanmışsın. peki ben sana soruyorum, bu parçayı bir ayda çalma kriteri normal bir insan olmamak mıdır? ya da şöyle sorayım; normal insan olma kriterleri nelerdir? hayatında eline gitar almamış birisi bir ayda bu şekilde çalabilir, yeteneği vardır ama kendi de farkında değildir. yine gitarla hiç işi olmamış bir başkası ise sittin sene çalamayabilir. "bunu bir ayda çalabilen insan aşmış insandır" dememek lazım. ben gitar çalmaya başlamadan önce uzun süre (~10 sene) piyano çaldım. akor bilgim, müzik kulağım vs. yeterli seviyedeydi. o yüzden kısa sürede kendi başıma gayet iyi sayılabilecek konuma geldim. aynı koşullar altında bir başkası farklı noktalara gelebilir.

bi de gitar çalmayı nasıl öğrendiğine bağlı. istemeye istemeye çalıyorsan mümkünatı yok bir ayda bunu çalmanın evet. "kızlar gitaristlere kayıtsız şartsız verir" felsefesiyle gitar çalmaya girişmişsen de pek mümkün değil. ideallerin doğrultusunda çalıyorsan, ve günde (özellikle farkında olmadan) 7-8 saat çalışmışsan, gayet de mümkün.

günde 45 dakika ayırırsan en geç 3 ayda bunu çalarsın. müzik olayına hiç bir yatkınlığının olmadığını varsayıyorum.

şarkı karayip korsanları'nın müziği imiş. ben öğrenmeden önce in flames olduğuna bahse girebilirdim.

@deckard: teşekkür ederim. normal insanla kastım ortalama insandı. ama 10 yıllık piyano deneyimi olan birisi pek ortalama bir insan değildir, türkiye koşullarında. türkiye'de kaç kişinin böyle bir tecrübesi olduğunu düşündüğümüzde bu sonuca varabiliriz. sorudan benim anladığım gitar çalmayı öğreniyim diyen normal sıradan bir vatandaşın ne kadar sürede bu konuma geleceğine yönelik bir cevaptı ki bence bu 1 ay olmaz. sende farkındasın ki daha önceki müzik bilginin yardımıyla bu konuma gelmissin. kulağın ve parmakların zaten yeterince gelişmiş olduğundan daha az bir çalışmayla gitarda kolayca ilerleyebilirsin. ama eğer 1 ayda böyle bir tecrübesi olmadan bu konuma gelmeye başaran bir insan varsa evet o insanı aşmış insan diye adlandırabilirim sanırım.

1kaç ay diyende var ama tabii bu yetenek işi :)

2 yıl çalışıp hala doğru düzgün arka arkaya 2 akord basamayan arkadaşlarımda var. O yüzden kesin bir şey söylemezsin:)

eline bir gitar al. gitar çalmayı bilen arkadaş bul ve kendisinden kolay bir arpej göstermesini iste. sonra sen çalmaya çalış. ona göre kararını verirsin zaten.

elektronik aletlerde olumlu oy oranı yüksek kişilerden alışveriş yapabilirsin. çünkü elektronik vergisi diğerlerinden daha yüksek. örneğin yalçınlarda 1000 küsür liraya satılan panasonic dijital fotoğraf makinesini orada bir arkadaşa 550'ye almıştık ve de çok memnun kaldık.
ama giyim için olay nedir bilemiycem.

ben y.dısından abercrombie çakmaları getirmiştim.. orcisine oranla ne derece basarılı oldugunu görmek icin kalyondaki intersporta gittim.. ve karşılaştırdıgımda abartmıyorum onlardan daha iyi bi işçilik vardı ortada ve bikaç marka düşkünü arkadasıma gösterdim orci sanarak satmamı istediler.. yani çakma olma ihtimali yüksek ürünler oldugunu düşünüyorum sen ben anlayamayız gibi geliyor bana.. ama bu tabii ki hepsi çakma demek olmaz..

orjinal ürün var elbet ama her satıcıda bulunmuyor. bazı toptancılar yurtdışından getiriyorlar abercrombie olsun tommy hilfiger olsun bunların orjinal seri sonlarını bulmak mümkün. ama orjinalinden daha çok bir kısmı kolpa mallar...hatta orjinalleri bile satıcıların ellerinde kalmış kalitesiz mallar. ama uygun bir zamanda denk gelirseniz kaliteli mal bulmak mümkün.

ucuz olmasının sebebi ihraç fazlası olması. gayet doğaldır ucuz olmaları. diğer bir sebep ise ürünlerin sahte olması diyebilirim. gg de her satıcıdan alışveriş yapılmaz.

herkese güvenemezsiniz. resimdeki farklı gönderilen farklı oluyor bazen. ama satıcının aldığı yorumlara bakarak bir izlenim edinebilirsiniz. araştırmadan alışveriş yapmamak en güzeli.

çok birşey eklemeyeceğim ancak 100 yorumda yalnız 5 kötü yorumu var diye kıyafet satanlara güvenme. zira en büyük oy yanlışlığı mrtksn' in dediği gibi onlarda oluyor. 5 kötü yorumu çok rahat genelle ve başka bir satıcıya yönel.

Merhaba,
Bir süre gg de satış yapmış biri olarak şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Alıcı mümkün olduğu kadar profili yüksek olan satıcılardan alışveriş yapmalı. % 90 altı kişilerden alışveriş yapmamak çıkacabilecek sorunların ihtimalini azaltacaktır.
Yazar arkadaşlar belirtmiş ama, 100 satıştan 5 i kötü dahi olsa yani % 95 e tekabül eder bu, yine de dikkatli olun diye ama, ben bu söylenenlere katılmıyorum.
Çok çeşitli alıcı tipleri var, insanlara kaliteli hizmet verseniz de içinde kıllık yapmak varsa yapıyor, kim bu insanlar demeyin, hepsi bizim ararmızda dolaşan insanlar.
Örnek vereyim de iyi anlaşılsın( ürünleri sallıyorum, mühim olan yaşanan)
Müşteri atıyorum cep telefonu şarj cihazı alsın. Satıcı gayet güzel bir şekilde, çevresel etkilerden zarar görmesini engellemek adına her şeyi yapmış ve ürünü çevreden bulduğu bir kutuya koyarak göndermiş( orta büyüklükteki ülker çizi mukavva kutu-bakkaldan almış-)
Müşterinin eline geçiyor ve ardından satıcının profil sayfasına 1 yıldız veriyor. Ardından şöyle bir diyalog geçiyor.
Satıcı: Ürün de bir sorun mu var?
Alıcı: Hayır gayet memnunum.
Satıcı: O zaman niye tek yıldız verdiniz, ayıp değil mi?
Alıcı: Çizi kutusuna koymuşsunuz, çizi gönderdiniz sandım ve o puanı verdim.
Satıcı: Bi siktir git arkadaşım.
Tekstil konusuna gelince; tekstil ürünleri ve parfüm konusunda gg de problemlerin olduğu doğrudur, dikkatli alışveriş yapmakta fayda var.

satıcıya mesaj atma saflığını denemek istedim az önce. yorumlarda da negatif bişey yok. çok da duyarlı oldugu yazılmış tersine. bakalım ne derece doğru

az once cevap geldi. urunun orjınal oldugunu -tabıkı- ıddıa edıyor. sanırım alıcam. zaten son teklıf de bende. urun elıme gectıkten sonra da onaylarım ve bısey almak ısteyen olursa kendısını burda tavsıye ederım.

valla chelsea eşofman takımı aldım 20 tl'ye, çakma makma ama güzel gözüküyor sdfs

dedelerimizin yöntemlerinden birini tafsiye edebilirim size; tuzlu su ile ağzunızı güzelce çalkalayınız. birde şunu önerebilirm sensodin markasının ultraultra yumuşak diş fırçaları var özellikle diç eti sorunu olanlar kullanıyor. birde onu deneyebiliriniz. bilimsel değil bunlar ama zaten sizde doktora gitmek istememişsiniz.

dediklerinizi denemek ile fayda bulacağımı umuyorum , teşekkürler.

arada bir diş etinde kızarıklık ya da şişlik kızarmış ekmek parçasının batmasıyla ilgili bile olabiliyormuş. benim dişçim öyle söylemişti. birkaç günde geçmezse bir dişçiye görünmek gerekebilir.

yeniden indir, durakla devam et çoğu zaman hata veriyor rapidshare'de.

flashgetin ayarlarından premium hesabının kullanıcı adını ve şifreni tanımlatırsan öyle bir sorun olmaması gerek. bende bazen uğraşamıyorum yok durdur sonra programı kapat falan. sağ tıklayıp hemen kapat diyorum flashgeti...bi problemim olmadı şu zamana kadar.

bende kayıtlı o ayarlar, ancak ona rağmen indirse bile genelde part hatası veriyor.

bende bazen şu şekilde oluyor;

bazen firefox ayarları kendi kendine sıfırlıyor, giriş yaptığım forumlar falan tekrar giriş yapın diyor, haliyle rapidshare de kullanıcı girişi istiyor. flasgette hata veriyor. ama onun haricinde hiç bir sıkıntım olmadı yani.

bana öyle olduğu zaman inatla yeniden başlatıyorum, bir yerden sonra devam ediyor download'a. etmediği zaman da sıfırdan başlıyor zaten. ancak şöyle de bir sorun var ki, böyle durumlarda bazen dosyayı bozuk olarak indiriyor, en baştan indirmek gerekebiliyor.

Flashget'te "araçlar" menüsündeydi sanırım, "varsayılan indirme özellikleri" var. Oraya rapidshare kullanıcı adını ve şifreni girersen, hiç kopma olmaz. İstersen download'u yarıda bırak, dünyanın öbür ucuna git, yine deva edebilirsin. Yıllardır bu şekilde kullandım, hiç bozuk dosya inmedi.

Not: Kullandığın internet tarayıcısında rapidshare üyeliğine giriş yapmış olmana gerek yok. Hatta linklerin üzerine tıklama, direkt sağ tıklayıp flashget'le indir de. Hatta flashgot sayesinde birden fazla linki seçip "seçilenleri indir" yapabilirsin. Ama sakın linke tıklayıp rapidshare sayfasından "premium"a tıklayarak indirme. O zaman yarıda kesilme olabilir.

@edgenaby: dediğin gibi yapıyorum zaten.. yukarda da dedim flashgot yaptım diye, rapide girip indireceksem neden flasghot yapayım?
ama olmuyor işte hata veriyor, 10 linkten 2-3 tanesi arıza çıkardı, onları da yeniden indirdim artık.

rapidshare'in sunucuları bazen devre dışı kalıyor. senin dosyan da büyük ihtimalle o sunuculardan birinde. linki browser'a kopyala oradan bak durumuna indirilebiliyor mu deyu...

Flashget'te "varsayılan indirme özellikleri"ne rapidshare kullanıcı adı ve şifreni girmiş miydin?

essid yayinini gizli yaparsaniz siz ag adini elle yazip baglanirsiniz. oylesi daha mantikli. yani bir nevi hayalet olacak.

iyi de, 67.239.59.99 ve 195.150.17.253 lan'dan gelen ip degil ki ?
wan'dan geliyor ve internet uzerinde bu gayet normal. wireless ile falan alakasi yok yani.
onun icin varsa dhcp loglarina bakman lazim.

edit: yahu adam zaten "mac filtreleme aktif" ve "wpa sifre var" demis. ohooo ?

mac adresi filtreleme yoluna giderseniz başınız daha rahat olur.

kesinlikle sadece mac filtreleme yoluna gitmeyiniz. güvenli densede en kısa sürede kırılan yöntemdir bu(yaklaşık 1-2 saniye).içinizin rahat olması için hem WPA ve MAC filtreleme yapmalısınız.