seinfeld geldi aklıma alakasız olarak

@karokiz

evet tameri hatırladım. bir ara sprey boya da satıyorlardı. umarım orda vardır.

kayınvalidemin salonunda duruyor aynısından, kaledeki antikacılara bakın, kesin vardır.

her iki sınıfta da derse girmenizi öneririm. konuşma genelde en geç gelişen skill'dir, o nedenle int. sınıfındakilerin de şakıdığını sanmıyorum. dediğim gibi 2 sınıfta da derse girip, hangisinde kendinizi iyi hissederseniz orda derse girmenizi öneririm bir profosyonel olarak. öğrenmede, ortamın sizi germemesi motivasyon açısından önemli bir etkendir.

film izle film. bunun ilacı film.

@pyro clustic flow

olay mantıklı. aradım. fakat program uygun değilmiş. teşekkürler.

@jeanne hebuterne

film izleyerek ingilizceyi söken arkadaş var mı. varsa alnından öpücem:)

ben o şekilde örendim ama alnımdan öpmesende olur :)

film izlemek konuşulanları anlamaya yardımcı oluyor. çatır çatır konuşmak için pratik yapmak gerekiyor. özellikle türkçe filmleri ingilizce alt yazı ile izlemek işe yarar bir yol. daha önce izlediğiniz bir ingilizce dublajlı filmide ingilizce alt yazı ile izlemek aynı derecede mantıklı. konuşmayada faydası olur. ama baya saglam sinefil olmak lazım. öle 3-5 filmle olcak iş değil.

(bkz: i love you)

ben de merakımdan sorayım:

1- peki neden hala orada duruyor?
2- zararsız ise neden nod32 sürekli uyarıp, sayfanın görüntülenememesine neden oluyor?
3- nod32 bazı script'leri muhtemel virüs olarak yorumlayabiliyor, bu da onlardan biri midir?

bu da kendin sor, kendin cevapla gibi oldu ama, neyse.

Avira da kırmızı alarm veriyor, kaynak kodundan bile tırsıyor vay be...

avastta da durum aynı:)

bende de aynı. antivirus yok üstelik direk içgüdüsel kapatıyorum sayfayı

zonealarm'da tık yok.

edit: aha salak demeyin, security suit ;) kaspersky powered :)

şayet sorunu yanlış anlamadıysam şu şekilde olacak;

kırmızı ile işaretlediğin alanı şeç, süpürge tuşunu (format painter) tıkla ve birleştirmek istediğin alanı işaretle,

uzunyol;

birleştireceğin hücreleri seç / sağ klik / format cells / alingment / merge cells kutucuğunu işaretleyip tamama bas

veya boş hücrelerin bulunduğu satıra sağ tuşla tıkla (29 numaralı satır diyelim, 29'un üzerine sağ tuş yap) ve sil.

@frown

süpürge tuşunu beceremedim.

@sheba and the albino girls

silemem çünkü sayfanın devamında 2. satırda bilgiler var.

çözemedik...

işimi gücümü bıraktım bunlarla uğraşıyorum. allah kimseye müşkülpesent müdür vermesin:)

uzun bi yolunu anlatabilirim ama bilemem uğraşmak ister misiniz.

öncelikle bu 13.2.2.2 gibi iki satır açın. bu sefer karşıdaki değerler olmadan (keşke en başta böyle yapsaydınız) kırmızı kutu dediğiniz şekilde birleştirin. sonra bu çiftleşen kutuya yukarıdaki değerin olduğu hücreyi girin. (örnek; =B7) 3,52 yazacak. bu birleşmiş ve içeriği dolu olan hücreyi sağa doğru açıp bütün satırın böyle olmasını sağlayın.

içerikler işlemli olduğundan bunları başka bir satıra kopyala/özel yapıştır/değerleri demeniz iyi olur.
üst satırı boş alt satırı dolu olanları da süzüp bir şeyler yapılabilir ama deli diyecekler diye yazamıyorum.

benim eski müdürüm de çok incelerdi böyle:)

bende bitane var. harici ve neredeyse hiç ama hiç kullanılmadı belki bir iki defa cd yazdım öylel kutusunda duruyor 1.5 senelikte garantisi var vatan bilgisayar faturası hala duruyor. markası LG. almayı düşünürsen buraya yaz. www.vatanbilgisayar.com almayı düşünürsen 110 a veririm. 150ye almıştım

bana da nec önermediler. samsung external slim dvd-writer aldım. gayet seksi, işinde gücünde bir cihaz.

asus tavsiye ederim

2 sene önce herkes nec önerirdi ben de gittim aldım ve şimdi pişmanım, taktığım 10 dvdden 8ini okumuyor hatta kendi yazdıklarını bile okuyamıyor

cevaplar için teşekkürler.

@füt, teklifin çok cazip olmasına rağmen lg'den ağzım 2 kere yandığı için almama yemini ettim. üzgünüm
@atmosphere, nec öneren kadar önermeyen de var aslında. ancak birçok testlerden sağlam not aldığını hatırlıyorum bir ara. teac ve plextor da benzer önerilenler arasında, gerci plextor kendini coktan ispatladı bile.
@sijwocaq, asus'u bu aralar cok duyuyor rastlıyorum. düşünmeye baslayabilirim. ama medya seçmez umarım.
@zubundy, nec konusunda bu uyarın için çok teşekkürler. daha detaylı araştırıcam. çünkü tam olarak korktuğum şeyden bahsetmişsin.

Yeni birini bul (Evet çok klasik).
Acıdan beslenmekten vazgeç. Tlf numaraları vs. hep karşına çıkan şeylerden kurtul.
Sana coşku veren, heyecan veren aktivitelere zaman ayır.
Muhtemelen son 1,5 senedir insanlar senin mutsuz olduğunu yüzüne söylüyorlardır. Aynı insanların seni mutlu gördüklerini söylediklerinde hayatın normal hale gelmiş olacaktır.
Emin ol ki sürekli ondan bahsetmenden, etrafındaki herkes(evet herkes!) bıkmıştır!

benim sorunum unutumamak değil malesef, unutmak istemiyorum korkum unutmak.
ayrıca kimseye bahsetmiyorum, yani kimsenin başının etini yemiyorum, zararım kendime. çevreme belli etmemeye çalışıyorum ve inandırdığımı da düşünüyorum.
unutmak istenilmeyecek kadar iyiydi herşey(şimdi neden bitti o zaman falan neyse)

ha bu arada 1.5 sene oldu ayrılalı ama temmuzda doğum gününde yanına gitmiştim kumsalda güneşin doğuşunda yanyana oturuyoduk, durum karışık.

ben unutmamak için tiyo istiyorum, korkuyorum unutmaktan.

o ilişki 2-3 yıl daha sürer, yine biterdi. emin ol buna. "iyi ki bitti" diyip önüne bakman gerekiyor. aslında her halükarda bunu demeliydin. 1,5 yıl olmuş yani. süreç sancılı, geçer ama merak etme:)

daha öncede yazdim yine yaziyorum
ne unutmak zorundasin ne de hatirlamak
ne tamamen unutulur ne de hep hatirlanir
hayat boyle bir sey degildir
hatirlamak icin yasanmaz
unutuyorsan birak unutulsun
ama illa da unutmuycam diyorsan
hatirlatacak ne varsa yap, resimlerine bak, yazili seyleri tekrar tekrar oku
sarkilari dinle, onun icin bir seyler yaz ama üzerine yeni yasanmisliklar da koyman gerekli
madem mumkun gorusmeye devam et
durumun nesi karisik gayet basit
eski sevgilinin dogumgununu beraber kutlamissiniz, ikinizin de akli basinda olduguna, kimse size bunu zorla yaptirmadigina gore
durumun kontrolunu kaybetmedigin surece pek sorun yok ama
bu kontrol meselesi de lafta kolay
ama yine de size kolayliklar

başka birisi ile olunca onu unutmuyorsun.. hatta o başka birinin yanında uyurken adını sayıklayarak o başka birini üzebiliyorsun.. bilse bile yaranı, üzülüyor, yıpranıyor.. işte o başka birine, muhtemelen seni seven ve bu yüzden bu kadar anlayışlı olan; bunu yapmaya hakkın olmadığı için, hiç hakatmediği halde ona böyle acı çektirdiğin için (istemeden), onu yeterince sevemediğin için vesaire çok kötü hissediyorsun, düzeltmeye çalışıyorsun.. bu arada sevdiğin kişi kusurun oluyor.. selülit gibi, çok sevmediğin, göstermemeye çalıştığın, istemediğin ama olan.. o seviye istediğini veriyor.. aynaya her bakışında (boydan ayna) görüyorsun ama saklamaya, gizlemeye, unutmaya, yokmuş gibi davranmaya ve hatta inkar etmeye çalıştığın bir parçan.. al sana unutmamak.. selülit diye adını da sayıklamıyorsun uykunda artık, sayıklar mısın sayıklamazsın, en azından bende öyle oldu, sevgili (başka biri olan) seni kusuruna rağmen seviyorsa: kıçındaki bacağındaki selülitine takılmıyorsa gözü yani, ne ala.. zaten bulmuşsun o kadar sevenini sev onu.. önce aşık gibi sevme.. başka bişey gibi sev.. sonra zaten zamanla o da parçan olur.. hem böyle olmasın istemeyeceğin bir parçan gibi, bakıp gülümseyeceğin güzel bir yerin gibi..
yani, başka sevgili iyidir..

not: 3 yıl oldu, unutmak istemiyorum, acıyı en yoğun halde çekerken bile istemedim ve kimse bana istemediğim bişeyi zorla yaptıramaz, unutmuyorum ben o sevgimi, sevgilimi, sevilmemi..

yan etkiler: acıdan beslendiğimi iddia eden, kızan, ağırlığını koymaya çalışan başarısız olunca ağırlık koymaktan vazgeçen arada laf sokan eş dost.. kalp kırılmaları (olmazsa olmaz).. çektiğin acıyı sevdiklerine acı çektirdiğin için haketmenin ferahlaması (hastasıyım bu vicdan muhasebesinin en çok).. sabırsız sevgi eksiklikleri (hoşça yerlerinde kalsınlar) =)

unutmak istemiyorsanız bunu tek taraflı yaşamanın hiçbir manası yok. hissediyorsanız içinizde, eminseniz onun için en iyi ihtimal olduğunuzun, biliyorsanız ona sizden iyi kimsenin bakamayacağını peşinden gidin tekrar. bunu ona söyleyin. geçen 1.5 yılı anlatın. hatta bazı filmlerin sadece bu konuyu anlatan sahnelerini kesin bir cd ye yazın ve ona yollayın, belki de bir mektup içinde. aklıma ıssız adam geliyor. espri olsun diye değil. sondaki konuşma sahneleri bir önerimdir.

...

bana zamandan söz ediyorlar
gelip size zamandan söz ederler
yaraları nasıl sardığından,
ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
zamanla ilgili
bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
hepsini bilirsiniz zaten,
bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
dahası onalar da bilirler.
ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler,
öyle düşünürler.
bittiğine kendini inandirmak,
ayrılığın gerçeğine katlanmak,
sırtınızdaki hançeri çıkartmak,
yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak
kolay değildir elbet.
kolay değildir
bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek.
zaman alır.
zaman,
alır sizden bunların yükünü
o boşluk dolar elbet,
yaralar kabuk bağlar,
sızılar diner, acılar dibe çöker.
hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
o boşluk doldu sanırsınız
oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir

gün gelir bir gün
başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
o eski ağrı
ansızın geri teper.
dilerim geri teper.
yoksa gerçekten
bitmişsinizdir.

....

Murathan Mungan, Yalnız Bir Opera'dan,

valla insandan insana çok değişiyor böyle şeyler. kendi adıma örnek vereyim. 6 yıl önce 1-2 ay çıktığımız bir kız vardı. geçenlerde görüştük yıllar sonra, allak bullak oldum yine.

bence ilişki bitmiş ama sende bitmemiş...sen bunu yaşamak istiyosan yaşa bence.biri girecek olursa zaten hayatına bi şekilde dahil olur.içinden geleni yap:)

yazılanları okudum da insanlar oturdukları yerden ne kadar kolay karar vermiş "oo bitmiş, oo bitir" denmiş, unutmak istemiyorum diyen bir adama "koş git yeter ya unut artık böyle şey mi olur unut" tadında şeyler bile sıralayıp durmuşlar. yav yok demekki olmuyor, ayrıca da adam kimseyi unutmak falan istemiyor belli ki, unutunca onunla alakalı olan her şeyi güzellikleriyle beraber kaybedecek cünkü, ayrıca kötü de ayrılmadılar ki nefret etsin telefonları falan silmeye vardırsın olayı. madem unutmak istemiyorsun kardeşim untmazsın da korkma yav. beynin bir cılgınlık yapıp eski dosyaları silip yerlerine yenilerini kaydedecek değil sen öyle programlamadığın sürece korkma. ama bak 1.5 yıl olmuş sen bu şahsı hem insan olarak hem de aşk olarak baya seviyorsun sanırım, nasıl ayrıldığınıza gelince valla elbette bilemeyiz fakat doğumgünlerinde seni onun yanına götüren, ona seninle güneşin doğuşunu izlettiren şey her neyse belli ki hala ve hala bitmemiş!! nedir yani durum 1.5 yılların daha böyle mi gecsin sen "ya unutursam???" gibi garip bi sebeple korkudan çıldır falan hatta. olmaz yav olmaz böyle. madem ki hala içinde bu eski, durumların karışık olduğu sevgilin, kendini üzmekten paralamaktan vazgec, git eyleme gec, git kazan, git bul al ... kavuşun lan... sonunda yapmadığına pişman olursun hatta belki o raddeye gelmeden; skerm böyle aşkın ızdrabını dersin vazgecersin. hazır şu anda neyi istediğini kimi istediğini biliyorken eminken, garip durumunuza son ver karışık işleri de çöz git ona herşeyi anlat(zamanında ben yaptım oldu, oh cok da iyi yaptım) nasıl yapacağını bilmiyorsan da elbet birgün duyuruya sorarsın, ilan-ı aşklar söz konusuyken öneriler çooook :)). git şansını dene kazan mazan... sonrasını da sonuca göre düşünürsün.

brezilya versiyonunda patronun oğlunu çirkin haliyle kendine aşık ediyordu. sonra güzelleşiyordu, evleniyordu falan filan...güzelleşince gıcık, otoriter bir iş kadını oluyordu. spoiler:)

kanserin bile çözümü var ama bunun yok.

kulak ugultusu mu cinlama mi? ornegin benim sag kulak zarimda yirtik oldugu icin, nerdeyse surekli cinliyor ama ugultu arasira. bunun sebebi ise; gun icerisinde maruz kaldigimiz gurultulerin kulakta tekrar yansimasi vs. gibi bilimsel bir aciklama seklindeydi. doktorum bunun pek dert edilecek bir sey olmadigini soylemisti. hatta geceleri cok rahatsiz olursan walkman la yat falan demisti. ama simdi, bu kbb alaninda uzman bir cok kurum bu cinlama ve ugultu hakkinda; tedavi ediyoruz seklinde reklamlar veriyorlar. ne derece dogru bilmiyorum.

@atmosphere en korktuğum da buydu..

@ne nicki be genelde kulak uğultusu çınlama nadiren oluyor. kulak zarımda yırtık olduğunu zannetmiyorum, birçok teste tabi tutuldum. herhalde çıkardı ortaya. ben de en başından beri dert etmemeye çalışıyorum, alıştım da bu uğultuyla yaşamaya çoğu zaman farkında olmuyorum varlığından. ama bazen çok rahatsız ediyor. bahsettiğin kurumları araştıracağım.

teşekkürler

tinnitus olabilir bunda da testlerde (odyometre vs.) herhangi bir şey bulamıyorlar fakat çınlama ya da uğultu devam ediyor.

nedenleri arasında ise kulak sinirlerinde yıpranma gösteriliyor. (kulaklıkla yüksek seste müzik dinlemek - hatta mp3 lerin klavuzlarında yazar çınlama yapabilir sorumluluk almayız tarzında bir şey - çok ani yüksek seslere maruz kalmak var.)

hacıbayramın ordan dolmuş kalkıyor. direk önünde iniyorsun.

@elxa sanırım soruyu idrak etmede bir probleminiz var çünkü o duyruda nasıl bir yer olduğu sorulmuş ve ulaşıma çok az değinilmiş. ben daha detaylı bir ulaşım bilgisi edinmek için sordum.

@atmosphere hangi dolmuş bu? ne diye geçiyor?

hacıbayram dolmuşlarından ve mithatpaşa dan gecen otobüslerden haberim yok fakat sıhhıye koprusu uzerinden rahatlıkla forum ankara tabelası olan dolmuslarla önünde inebiliyorsun. (heralde onlarda hacıbayram dolmuslarıdır okumadım uzerınde yazanları) aynı sekılde indiğin yerden gecen dolmusla sehre gerı donebılıyorsun.

263 çok ters bir yerde bırakıyor. sakın binmeyin. keza 26x'lerin tümünün son durağından ankara forum görünüyor ancak uzak.

gata'nın önünden ya da dışkapı'dan binelebilen ulus - etlik/ayvalı minibüsleri önüne kadar götürüyor. aynı münibüsler sıhhıye köprüsü'nden de kalkıyor irbat2ın dediği gibi.

arayan arkadaşlara bilgi olarak not edeyim de sonra "yeaauu milyon tane var arasanıza sizi çömezler" tavırlarıyla karşılaşmayın.

"nerelere gidilir" derken biraz spesifik konuşursanız (örn; içmek için, gezmek için, alışveriş için... ?) yardımcı olabiliriz sanıyorum.

ulaşımda otobüs-metro-ankaray üçgeni ekonomiktir. dolmuş biraz pahalıdır. taksi ucuzdur ancak istanbul'a nazaran pahalıdır.

ne yenilir içilir: ne yiyip içmeyi seviyorsanız o. (neyi sormak istediğinizi anlamadım)

kaldığım 2 ay içinde şunları söyleyebilirim taksi ucuz yamulmuyorsam 1.70 tl idi zam gelmediyse tabi,küçük esat ta kaldım kuzenin evinde arjantin caddesi diye bir yere götürmüştü orda palet cafe vardı güzeldir,limonatası şukeladır.Esat'ın üst kısımlarında (adını bilmiyorum beni bağışlayın) bir sürü tikky mekanı vardı,fast food dükkanları,kebapçılar,barlar doluydu.

içmek için, gezmek için, alışveriş için hepsi için.eğlenceli mekanlar nereler?

alışveriş için;

eskişehir yolu üzerinde CEPA AVM. bir de yıldız'da PANORA AVM. derim.

içmek için ne tarz bir yer aradığınızı bilmiyorum, eğer ki rock veya türkü bar tarzı mekan arıyorsanız kızılay sakarya caddesine gidin, orada bir çok rock veya türkü bar var, eğer daha laila, reina tarzı yerler arıyorsanız kavaklıdere - arjantin cad. bakın.

söğütözü civarında olacaksın sanırım..eğer doğru tahmin ediyorsam,, sögütözünden çıktınmı eskişehir yoluna ; sol tarafında armada avm sağ tarafında cepa avm var.. alışveriş için bunlar ideal..içmek içinde kızılayda leman kültür var benim bildiğim..

çok teşekkürler.

tunalıya git. random, locus solus felan var. kızılayda yüksel iyidir. otantik ortam istiyorum diyosan ulusta atpazarının oralar güzeldir. güzel yani, dolaşçan işte...

taksi pahalı. kartlı otobüsler paralılara göre daha az gelir. 45 dk içinde transfer olayı böyle boşa çıkıyor gökçek sağolsun!
ayrıca cepa ve panora hakkaten favori avm'lerimdir. acity de outlet avm olarak çok iyidir.
akşamları 9 dan sonra toplu taşıma araçları az gelir. dikkatli ol.

ne icin kullanacaksin bilmiyorum ama ustun bir performans beklemiyorsan gunluk kullanim icin yeterli bir cihaz. fiyati da iyi gibi.
ama yine de eee pc 1000h gibi bir cihaz tavsiye ederim ben gunluk kullanim icin.

eger bir daha notebook alacak olursam o da ibm lenovo olucak diyip duruyorum aylardir. adamlar nasil bir kasa yapmislar anlamadim. nasa tarafindan lisans alan ve uzayda kullanilir diye onay alan tek marka bu sanirim.

fiyati neden bu kadar ucuz onu da anlayamadim.

yani bunu aile kullanıcak daha çok. film izlenir internete girilir en fazla ben biryerlere giderken yanıma alır fm oynarım.

@trimpot: bana da öyle geldi. fiyatı bu özelliklere uygun gibi. kıllandım normal olarak sormadan edemedim.

Lenovo'lar güzel. Ancak touchpad'ine alışmak biraz zaman alıyor. Fazla hassas.

3000 V200 öneririm.

eger sadece ev bilgisayari olarak kullanacaksiniz alinir abi, kacmaz bence.

xp driverlarını aratıcam netten. onlar da varsa 1 değil 2 tane alıcam.

tam modeli nedir bilmiyorum ama iyidir ya.. hele bi de lenovo imis, alinir ki bu.. ideapad degil de thinkpad ise bi de, zaten dusunme bile, kucakla gotur..

www.kipa.com.tr

benim önerim 14inç alman. bunlar taşınmıyor, büyük ve ağır.

daha ziyade ev içerisinde gezdirileceği için büyüklüğü çok sorun yaratmaz benim için.

düşünmeden al.

Yeni aldıysan iade ediyorum bunu diye geri vercektin ve paranı isteyecektin. Eğer 15 gün bile geçtiyse servise gönderirler.

biraz sesinizi yukseltin, bağırın çağırın, magaza da kalabalıksa tırsıyolar zaten. hoş bi durum değil ama bundan anlıyorlar.

satın alış tarihinden itibaren 30 gün içinde bozuk bu diye götürürsen yenisini isteyebilirsin. tarih vermemişsin ondan net bir şey söyleyemedim.

ayıplı malı iade ettiğinde seçim hakkı hukuken alıcıya aittir. malı iade edip parasını almayı, malın tamir edilmesini yahut mal sende kalarak ayıplı malın fiyatında indirim yapılmasını talep edebilirsin.

yani ben bu malı iade etmek istiyorum dediğin anda sana iade etmek zorundalar. ürünü tamire gönderme vb. seçim hakları yok.

lakin teknosa bu temel hukuk kurallarını hiçe sayan bir kuruluş. sırf bu yüzden tüketici hakem heyetlerinde ve tüketici mahkemelerinde bir sürü teknosa davası mevcut. bir başka arkadaşıma "biz kanuna bağlı değiliz. bizim prosedürümüze göre teknik servise götürüyoruz" gibi abuk sabuk yanıtlar vermişler. o yüzden biraz baskın olup sesi yükseltmek (mecazi anlamda) ve gerekirse tüketici hakem heyetine işi götürmek gerekiyor ki zaten orada pek zorlamıyorlar tüketiciyi.

eğer malı iade almak istemediklerini söylüyorlarsa mutlak surette yetkili bir kişiden bu malın iadesini kabul etmediklerini gerekçesiyle belirten imzalı bir kağıt vermelerini iste. açık açık ayıplı malı iade etmek istediğini ama iade almadıklarını yazsınlar.

ayrıca şu ek bilgi de aklında bulunsun: ayıplı olsun veya olmasın 7 gün içinde her türlü ürünü koşulsuz olarak iade edebilirsin. bu 7 gün içinde aldığın ürün ayıplı olmasa bile iade yapabiliyorsun. (ki arkadaşımın teknosa'da karşılaştığı durum da ayıplı mal iadesi değil, bu 7 günlük koşulsuz iade biçimindeydi)

tüketici kanunundaki ilgili kanun maddesi de şudur, dayarsın yüzlerine:

Madde 4 - 4077 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Ayıplı Mal

Madde 4 - Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.

Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.

İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.

Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz.

Ayıplı malın neden olduğu zararlardan sorumluluğa ilişkin hükümler dışında, ayıplı olduğu bilinerek satın alınan mallar hakkında yukarıdaki hükümler uygulanmaz.

Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına, imalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla okuyabileceği şekilde "özürlüdür" ibaresini içeren bir etiket konulması zorunludur. Yalnızca ayıplı mal satılan veya bir kat ya da reyon gibi bir bölümü sürekli olarak ayıplı mal satışına, tüketicinin bilebileceği şekilde tahsis edilmiş yerlerde bu etiketin konulma zorunluluğu yoktur. Malın ayıplı olduğu hususu, tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde gösterilir.

Güvenli olmayan mallar, piyasaya özürlüdür etiketiyle dahi arz edilemez. Bu ürünlere, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun hükümleri uygulanır.

aslında ayıp malın değil bazı malların ayıbı ya neyse.

teknosadan birşey almadan önce sözlükteki teknosa başlığını iyice bir okuyun. okuyun ki; nasıl bir muameleyle karşılacağınızı iyice bir öğrenin. en basiti; 15 gün içinde ürünü kutusuyla, herşeyiyle iade edersen %15 kesiyorlar. bu bile ordan koşarak uzaklaşmak için mantıklı bir sebep.

yeni aldığım ürün bozuk çıkacak, temir edip geri verecekler. o mağazayı yıkarım başlarına. sana bozuk ürün satıyorlar arkadaşım. bozuk bir ürün için sağlam ürün parası veriyorsun...

alalı 4-5 gün oldu götürdüm iade etmek için servistir carttır curttur uğraştırıyorlar. insanlıktan anlamıyorlar gerçekten bağırmak da çözüm olsa..

tüketici heyetinin kararı olmadan para iadesi yapmayız diyebilirler, samsung bana öyle bir şey dedi, sen de ürünü hem kullanır hem hakem heyetinin sonucunu beklersin (1 ay sürüyor sanırım) sonra afedersiniz eşek gibi paranızı alırsınız. işi yokuşa sürüyorlar işte, bu yöntemle bir çok insan uğraşmıyor, yani firmalar için daha rahat bir yol.
kısaca, heyete başvurun, hakkınızı alın.

alchemistt doğru söylemekte. normalde kanunen yüzde 15 kesme gibi bir hakları da yok. çoğu kişi uğraşmadığı için böyle yapmaktalar. tüketici hakem heyetinde çoğunlukla tüketici lehine karar çıkar. hele böyle bir durumda kesinlikle. özellikle teknosa vb. kuruluşlar resmen kanunsuzluktan ve milletin hakkını bilmemesinden, üzerine gitmemesinden haksız kâr etmekte. bu arada daha önce de dediğim gibi, tüketici hakem heyeti ve tüketici mahkemelerinde yığınla teknosa dosyası var. örgütlü olarak bu işi yapmaktalar. ben mafyayla aralarında pek fark göremiyorum.

bugün adama gittim baya tartıştık sonunda dedi git tüketici hakem heyetine büyük ihtimalle senin lehine karar çıkar teknosa takip için adam yollamıyor dedi. adamlar bile benimsemiş. öyle olunca ama adamlar parayı aldığım marka'dan tahsil ediyorlar galiba öyle bir şeyler dedi adam. tüketici heyetine başvuracağım. kadıköy'de nasıl yapabileceğimi bilen biri var mıdır acaba?

faturanı, servis belgelerini vs. al ve kaymakamlığa git, dilekçe ile başvur, 1 ay sonra sonuç çıkar, önceki mesajımda dediğim gibi samsung da böyle yapmıştı, milleti bıktırıp süreçten uzak tutmak için, aslında bu yaptıkları da ayıplı mal, mal ayıp, ayıp lan mallar hesabı :)

bu arada bence şikayetim.com mu ne öyle bir site var bence orayada yazın, belki...

virüs olması muhtemel. format çekmenize rağmen yeniden olduysa devamlı girdiğiniz bi siteden falan bula$ıyor olabilir.

yazilim cakismasi olabilir, 2 anti-virus veya 1 anti-virus ile 1 antispyware cakisiyor olabilir. belki de donanim da sorun vardir.

Ben de mouse takılması derdiyle çok uğraştım. Sonradan anladım ki laptopun touchpad driver'ından kaynaklanıyormuş. Programı msconfig'den iptal ettim sorun çözüldü. Belki bu bilgi işinize yarar.

bende de oluyor bu arada, formatlıyorum geçiyor, bir sonraki formata kadar idare ediyor...
ilk seferinde falan çok uğraşmıştım sebebi bulmak için, antivirus,antispyware vs. bulamadım, sonra vazgeçtim, olunca formatlıyorum

@october swimmer

evet ben de aynı şekilde çok uğraştım. system restore ile herşey eski haline döndü şimdi. ama cidden berbat bi durum. bilgisayar komaya giriyor resmen.

düşük bir ihtimal ama, sabit diskinizin DMA ayarı değişmiş olabilir, böylece her diskten okumada bilgisayar kasılır da kasılır. ama bu nispeten eski donanımlar için geçerli. yine de bir kontrol edin: (bkz: dma)

3-4 kere soruldu. sözlükteki buglar'a da yazmış birisi, inşallah çözülecek bir ara.

opera kullan

yaklasik bi 5 katina cikartiyolar sagolsunlar. 2.5 KW oldugu icin alet...

kwh 20 kurus oldu, 2kwh'lik ise saatte 40 kurus, 2,5kwh'lik ise saatte 50 kurus yakiyor bu aletler. infrared kullandiklarindan sadece acikken ve donuk olduklari tarafi isitiyorlar, yakin durunca da bas agrisi, burun kanamasi ve saireye yol aciyorlar. bunlardan almak yerine ayni gucte bir elektrikli yagli radyator almanizi tavsiye ederim, birim zamanda ayni gucu kullaniyorlar ve havayi isitiyorlar, termostat sayesinde de oda isininca kapaniyorlar. 15-20 m2'lik odalar icin yeterliler.

dur bunu sozluge de yazayim :)

bu da ornek:
www.hepsiburada.com

markası "ufo" olan cihaz iyi. özellikle onu al. tek odayı iyi ısıtırsın. mrtksn'in dediği gibi 120'yi bulur fatura.

oasys (nerdeyse cıktıgı gunden beri) ben kullanıyorum, zaten #37391 şurada da konuşmuştuk. 30 gün kullanılıyor. gayet memnunum. advance'den sonra bilgisayarda oasys'le cok rahat ettim.

Bu arada 1 sene kadar; gözümü miken, gözlerimin kızarıklığından beni eroinman gibi gösteren, bazı günler neredeyse gözümden oluk oluk yaş akıtana, konjüktivite varana kadar gözümü rahatsız eden focus night&day kullandıktan sonra bir doktor arkadaşımın tavsiyesi üzerine Coopervision'ın ürettiği Biofinity kullanmaya başladım ve pek memnunum.
30 günde de gözümden galiba 3 kere(geceden sabaha kadar) çıkarıp dinlendirdim. Focus'da bu bazı zamanlar her günü buluyordu.
Hani alternatifler arasına alın derim.
Not: Ha bu arada ekmeğini bilgisayardan kazanan bi adamım ve en ufak bir rahatsızlık hissetmiyorum. Ameliyat olmaktan vazgeçtim o derece.

lens market 0212 444 53 67 numarasını aradığınız takdirde ellerinde deneme ürünü varsa her türlü lensi(iki göz için iki adet tabi) ücretsiz olarak gönderiyorlar.kargoyu siz ödüyorsunuz(5-6 ytl,yurtiçi kargo)

www.lensmarket.com tabi

oasys kullanıyorum ben. daha önce focus night&day kullanıyodum, ama ben baya hunharca lens kullanan bi insandım, bi taktım mı 2-3 ay çıkarmıyodum falan, sonra tabiatıyla gözler skildi, gözlüğe döndüm. sonra sıkıldım, oasys'i aliyim kullaniym bakiym biraz dedim. ilk bir-iki hafta "bu muymuş lan çok rahat lens dedikleri? herhangi bir lens kadar boktan işte," modundaydım, gözlerim adapte olamadı yani. sonradan alıştım ama, kullanıyorum şimdi. haftada bir solüsyonda bekletilip takılarak 30 gün kullanılabiliyodu diye okumuştum sanırım bi yerlerinde lensin (en azından öyle yapıyorum ben), bi sorun yok. çok da geçirgenmiş falan, öyle motive ediyorum kendimi. en iyisi lazer aslında hocam (amca modu).

sonuç: Oasys lens kullanmak dünyanın en heyecan verici deneyimi değil ama insanı canından bezdiren bir şey de değil. Kronik göz kuruluğum tutuyor arada, onu da suni gözyaşı damlamla bertaraf ediyorum.

@kotak

arkadaş takım elbise aldı. 15 çift giydi çıkardı. sen ondan bile betermişsin:) arkadaşım çok güzel lens al güven bize:)

bu lens 15 gün üst üste takıldıktan sonra folloşlaşır. 30 gün diye kim dediyse yalan söylemiş size. 15 günden sonra göze yapışma, batma yapmaya başlar. +15 gün daha gider belki. ama o şekilde rahatsız edici bir şekilde...

ben dişi kedimi kısırlaştırdım 11 aylıkken. kesinlikle davranışlarında hiçbir değişiklik olmadı, sadece artık veterinere gitmeden önce daha çok parçalıyor beni..
bu "mutlaka bi kere çiftleşsin" olayını ilk kez duydum, tabi benim kedi dişi olduğu için böyle birşey söylenmemiş olabilir bilmiyorum. bir de eğer dişi kedinin sahibi bebek istiyorsa bence kısır kedi aramaya falan gerek yok.. kısır bir dişi kedinin çiftleşmek isteyeceğini hiç sanmıyorum çünkü

böyle birşey ilk kez duyuyorum. veterinerler hemen kısırlaştırın diyorlar. çiftleştirin lafını ilk duydum.

kısırlaştırılmış dişi kedi çiftleşmek istemez. hatta kediniz ona o şekilde yaklaşınca kaçar.

kısırlaştırmadan sonra karakter değişmiyor. bazı kedilerde iştah açılıyor, ama ilk zamanlarda az yemek verirsiniz, bu da düzelir sanırım.

başka birkaç veterinere danışın derim ben.

ben duymuştum daha önce de böyle bir şey.. kedi ilerde idrar yollarında problem yaşayabiliyormuş hiç çiftleşmeden kısırlaştırılırsa..

kısır kedi gösterip vermiyor, tecrübeyle sabit.

Ben erkek kedimi Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'nde operasyona sokmuştum hiç de öyle bir kere ilişkiye girsin diye bir şey söylemediler. Operasyondan sonra zıpırlığı değişmedi hala oradan oraya atlayıp tepelere çıkıp beni deli ediyor ama daha sokulgan oldu, daha çok okşanmak ve ilgi istiyor...

Erkek kedinizin yaşı, kısırlaştırılması için ideal. Ben de şimdiye kadar hiç bir veterinerden böyle bir şey duymadım. Bence başka bir veterinerde ameliyat ettirin. Cinsel ilişkiye girmesiyle ilgisi yok ama kısırlaştırılan erkek kedilerde ileri yaşlarda böbreklerde ve idrar yollarında sorun yaşanabiliyor. Beslenmesi kontrol edilemeyeceğinden sokakta yaşayan erkek kedilerin kısırlaştırılması önerilmiyor. Öte yandan zaten sokak kedileri çok uzun yaşamıyor :( Ev kedisi içinse düşük proteinli beslenme ve uygun mama seçimiyle bu sorunun üstesinden gelinebiliyor bildiğim kadarıyla. Kısırlaştırılması karakterini çok etkilemiyor.

Bir kediyi kısırlaştırmak, veterinerler ne derse desin biyolojik olarak hayvanın yapısına ve yaşamsal içgüdülerine tamamen ters bir durumdur. Kedinizi, bir hayvan değil, size yakın bir dost olarak görüyorsanız gerçekten onun yaşamında çiftleşme ve bir dişiye ilgi duyma, karşılık alma evrelerinin çok önemli olduğunu kabul etmeniz gerekir.

Ayrıca, çiftleşme bir kedinin senede 3 aylık zamanını meşgul edecek kadar ciddi bir içgüdüdür, bu içgüdüyü onun hayatından kesin olarak çıkarmaya karar verdiyseniz sonuçlarına katlanmanız, sağlığına daha fazla dikkat etmeniz gerekir. Genç kısır kedilerde sorunu tam olarak gözlemleyemeseniz de yaşlı kısır kedilerde kilo, miskinlik ve benzeri sağlık problemleri çok daha sık görülmektedir, normaldir, hayvanın doğasından bir parçayı koparmanın bedeli vardır. İyi düşünüp kararı kendiniz için değil onun için vermenizi öneriririm.

şu kedi kısırlaştırma olayını duyunca moralim bozuluyor. arkadaşımın kedisi manen çökmüştü. aptal gibi dolaşıyordu hayvan. lütfen yapmayın bunu.

hotspot shield ile girmeyi denedin mi?

koza yönetmenin ilk filmi. böyle bağımsız bir yönetmen için haliyle gerek teknik eksiklikler, gerek başka hatalar olmuştur. şimdi kendisine sorsanız o filmini belki o da çok sevmiyordur. bir de şu var her sanat filmi sevilmek zorunda değil. nuri bilge ceylan'ın diğer filmlerini izledikten sonra bence siz bir daha düşünün, eğer beğenmiyorsanız size göre değildir.

ben de çok övdükleri için "sonsuzluk ve bir gün" de fenalaşıyodum gömleğimin düğmelerini açtılar kolonya filan getirdiler zor kendime geldim. gri tonlar, hareketsiz karamsar manzara görüntüleri bize göre değil demek ki, salla gitsin. "radio days" i seyret woody allen'ın, onu da sevmezsen o zaman kırosun işte : ))

morphling klasik trollüğünü yapmış bence. sanat filmini izlediğinde beğenmezsen, beğenmemişsindir. illa seni vuracak diye bir şey yok. belki emir kusturica'nın tarzı seni çeker, belki sydney pollack'ınki. kaldı ki en azından merak edip izlemişsin yani, bu bile güzel bişey.

sanat filmi ne demektir biri bana tanımını yapabilir mi ?

@dumur

- ticari amaçla çekilmemiş olması (zaten genelde düşük bütceyle cekilirler)
- illa güzel ya da illa kotu olmasi gerekmememsi
- genelinin bana göre sıkıcı olması
- daha çok filmlerde insanın kendini görmesini sağlamaya çalışan (insanın iç dünyasını yansıtmaya çalışırlar dah cok )
- bir nevi deneysel bir tarz taşıyan
- yakın plan çekimler çoktur vb. şimdilik aklıma gelenler bunlar..

ayrıca :

(bkz: #7058861)

ya bir şeyi "ben niye beğenmedim" diye sıkıntı etmeyin rica ederim. çok beğenilmiş olabilir, kült olabilir, klasik olur ne bilim. ama insanız beğenmeyiz. anormal bi hal yok bunda.

beğenmedim'i ikiye ayırmak gerek tabi:
* anladım (veya anladığımı sandım) ve beğenmedim
* bi bok anlamadım ondan beğenmedim

her eserin, hedef kitlesinden beklediği "altyapı" farklıdır. gişe kaygılı bir film "ayşecik tatilde" kitabını okuyup anlayabilen herkese hitap etmeye çalışır. sınırlı bir kitleye hitap etmek doğasına ters, en fazla parayı kazanmaya çalışıyor. öte yandan tamamen niche bir kültürün ikonlarına gönderme yaparak veya o kültüre haiz insanların kalben bildiği (bilmesinin beklendiği) kavramları herhangi bir ipucu vermeden kullanarak iskeletini ve mesajını oluşturan bir eser (her sanattan olabilir), neredeyse sadece o altyapısı olan kişilere hitap eder. bu iki hedef kitlenin sinema koltuklarını, mp3 çalarlarını falan değiştirdiğinizde bu kişilerin her biri homurdanır. normaldir.

genelde "sanat filmi" diye geçen şeyin sanatı içeriğinde olur çünkü esas işçilik metaforlarla onla bunla bir şey ifade etme çabasına gider, ifadede bir "şiirsellik" kaygısı olur, bu da o alanda bir birikim ve yetenek ister. "ticari" denilen eserlerin de sanatı bana göre içeriğinde değil, belirlenen bütçe ve zamanda en fazla kazancı getirecek şekilde yapılması (dev organizasyonlar söz konusu, her adımının gerçekleştirilmesi ve yönetilmesi o işi yapan yetenekli kişilere ihtiyaç duyuyor) ve tabii ki pazarlanması derim.

ha isim olarak "sanat filmi", "ticari film" falan gibi bir ayrım yapmak doğru mudur bilmiyorum. bana çirkin gelse de bir alternatifini bulamıyorum. ticari filmler de bahsettiğim sebeplerden ötürü birer sanat filmi bir yerde fakat vitamininin nerede olduğuyla ilgili ayrımı yapabilmek için bir şeye ihtiyacımız var, insanlara en kolayı böyle ayırmak gelmiş olmalı.

muhendissen (veya muhendis adayi) normal bence, sorun yok..

herkesin tarzı farklı olabiliyor. gunetapar'ın sıkıldığı Angelopoulos'un filmini bayaa sevmiştim mesela. herkesin bayıldığı "babam ve oğlum"da ise çok sıkılmıştım. bi de sanattan anlaman gerekir mi. öyle bir mecburiyetin var mı. kasma güzelse izle değilse kapat:)

advance önce, oasys sonra üretildi bildiğim kadarıyla.

advance kullanıyorum memnunum. oasys'in daha iyi olduğunu düşünüyorum sözlükteki entrylerden.

daha önce sorulmuştu. yine söyleyeyim.

ikisi de j&j ürünü. oasys en yeni çıkanı. optikçiler aşırı ince olduğu için formunun daha çabuk bozulduğunu söylüyorlar. ama hava geçirme kapasitesi daha yüksekmiş...

15 gün kullanım ömrü vardır.

advance iyidir...

daha önce acuve kullandım, advance'e geçtim. birkaç yıldır advance kullanıyorum hiçbir problemim yok. oasys'i bilemedim.

acuvue oasys (with hydraclear plus) zaten kendisi, yani en azından benim kullandığım o. kullandıklarım arasında en iyisi. kuruluk yapmıyor öncekiler gibi. bahsedildiği gibi 15 gün değil ömrü uzun süre kullanabiliyorum.

ikisi de acuvue zaten. üretisi j&j, lensin markası acuvue, advance ve oasys de alt modelleri.

j&j acuvue advance
j&j acuvue oasys.

cevaplayanlara cok tesekkür.
sanırım oasys kullanan yok. ya intenret sitesinde 15 gün dio ama hem türk siteleri hem de optikciler 1 ay diyo. acuvuler icin, hepsi icin yani, bu biraz enteresan.ama cok satılsın diyedir denen klasik tüketici mantıgına basvurucam bu durumda,peki oasys'i denemek için tek bir cift satın alabilecegim bi yer var mıdır? hiç boyle bisi yapan var mı? denemek için bir çift sadece.

uçurulmuşsunuz malesef.

bir entryniz gg yüzünden silinmiş.

05.01.2009 17:12:00 kaamos sil din dersi kitabina ataturk resmi koyan zihniyet/#14897810
"götümüze girebilir" gerekceli ispiyon

geçmiş olsun.

bir entryn gg olarak silinmiş.

ulan orda ironi vardı, atatürk'e herhangi bir hakaret yoktu ki=) nasıl iştir bu yahu! nereye itiraz edebilirim?

itiraz gibi bir şey yok. isterseniz tekrar kayıt olup sıra bekleyebilirsiniz.

yahu ne gireyim sıraya, benim hatam yok! yanlış anlaşıldı, sanırım ispiyonlayan arkadaş üstünkörü bir baktı entry'e hemen 'hakaret' saydı. sözlükte bir merci yok mu bu tür hadiseler için?

iletişimden yazın derdinizi o zaman. böyle böyle oldu diye. şu anda tek iletişim aracınız orası. ilgilenirler, dönerler size bir yanlışlık varsa.

yav şimdi tüm gammaz ve mod.lar gözlerini dört açmış uçurmak için sabırtaşı arıyorlar sırasımı ironi'nin falan biraz bekleseydiniz.

yahu ironi bile sayılmaz, adam gibi okuyan -ki 2 satır- kolaylıkla ne demek istediğimi anlayabilir! sözlüğün iletişim bölümüne şikayetimi ilettim, artık ne zaman yanıt gelirse... gelmezse de canları sağolsun ne diyeyim=) yardımlarınız için teşekkürler.

itiraz var, moderatörlerden bir tanesi bile haksız uçtuğunuzu düşünürse tekrar yazar alınıyorsunuz, galadnikov'a sormak lazım...

bir de o entry'ye ne yazdığını buraya da yazarsan belki yorum yapabiliriz...

şimdi entry'nizi göremiyoruz ama yorum yapayım kendi çapımda.

ironik de olsa atatürk'e "dinsiz" falan demişseniz, "tabee canım, zaten ne işi var din kitabında" anlamı çıkacak ironi olduğu apaçık belli olan bir ifade kullanmışsanız, sonuna "ironidir" yazsanız bile götümüze girer o.yazdığınız şeyi akılsız mantıksız, ironi yorumu yapamayacak düz bir adamın okuduğunda ne anlayacağını düşünerek okuyun bir de. "evet böyle okuyunca hakaret olmuş" diyorsanız götümüze girer o.

''o zihniyetin ağzına ölük ölük sıçayım'' dedirten... din kitabında atatürk gibi kâfirin ne işi var! atatürk, birtakım çıkarı olan hacı-hoca güruhunu işinden etmesi, saf insanları din istismarcılarının elinden alması, o'nun kâfir olduğunun noter onaylı belgesidir!
o zihniyetin... diye başladığım cümledeki zihniyet'in, hangi zihniyet olduğunu siz doldurunuz efendim...''



-Entry bu, yorum sizin...-

"o zihniyetin" diye başlayan ilk cümle biiir (belli çünkü koyan zihniyet. ironik de olsa laf o zihniyete gitmiş. "din kitabında " diye başlayan ikinci cümle ikiii. atatürk'e apaçık hakaret var. ironik de olsa hakaret bu.

üçüncüsü de ona gerek kalmamış ama düpedüz dedirten bu.

yahu atatürk'e hakaret edecek en son kişiyim belki arkadaşım! orda anlatmak istediğimin tam tersini dile getirmek babında yazmıştım. neyse, olmuş ve ölmüş hesabı...

entry girmeden önce "olay" ı okusaydınız fena olmazdı. ayrıca ironi yapıp yapmadığınız net olarak ifade edilmemiş.

sozluk.sourtimes.org

"dedirten" ifadesini kullanan yüzlerce yazar var. dedirten kısmını geçin. yazar arkadaş da belli ironi yapmış ama yanlış zamanlama ve yanlış başlık da olmuş bu olay. sanırım [email protected] a mail gönderebiliyorsunuz. iletişim'den daha hızlı geri bildirim olabilir.

bu ülkede dümdüz yazının bir cümlesini içinden çekip alenen adam öldürüyorlar. seni mi uçurmayacaklar.

"sanırım ispiyonlayan arkadaş üstünkörü bir baktı entry'e hemen 'hakaret' saydı." demişsiniz ancak gammazlar sadece hatalı gördükleri entry'yi moderatöre paslar o kadar, entry silemez, yazarları çaylak yapamaz uçuramaz vs. Eğer yönetim entry'nin hatalı olduğu konusundan hemfikir olmazsa ispiyonu geri çevirir, eğer haklı görürse de gereğini yapar...

sabırtaşı yazarlar çok heyecanlı. şu ateşiniz biraz sönsün arkadaşlar. eski yazarların açtığı bazı yeni başlıklar resmen sazan avı. topyekün temizlik aparatı gibi. sakin...

salla be kardeşim ekşi duyuru hala var ((:

yeri biraz sapa ama güzel..ankamall,armada tarzi ama onlar kadar bi verim bekleme derim :) iyi gezmeler..

ankamall ve armada'dan daha uygun fiyatlar bulmayı planlıyorum. outlet diye boşu boşuna dememişlerdir diye umarak : )
bir de 100. yıldan gidiş yok sanırım. kızılay'dan nasıl gidebilirim? biliyor musun?

tekrar teşekkürler

hmm ben o yönden düşünmemiştim kusura bakma :) yani gezip görme açısından iyi de outlet olayina dil uzatmayayim bilmiyorum çünkü..yüzüncü yıldan direk yok.kızılay dan hangisi olduğunu tam bilemicem ama opera dan 286 opera-ovacık otobüsü geçiyor..yine de araştırmanı tavsiye ediyorum :),

mithatpaşa dan 263 etlik otobüsüne binip son durakta inince bi 15 dakikalık yürüme mesafesi varmış öğrendim..hadi sana iyi alışverişler

çok berbat bir yer. media markt haricinde bir şey yok. otobüsle gidersen ovacıktaki köyün içinden geçebilirsin. çamur içinde. gitme yani:)

çok gereksiz bir yer esasında.. fiyat açısından randıman istiyorsan optimum veya acity ye git daha iyi.. mediamarkt dışında bir olayı yok forum un.. yeri de berbat..

bir hafta öncesine kadar ben de aynı soruyu soruyodum hep, şu ttnetten sürekli aştığım kotasından ve durmadan yavaşlayan bağlantısından bıktım diye. kablonet uydunet adıyla güzel reklam yapıyordu. ancak yeniden 2 yıllık sözleşme yapma olayı beni vazgeçirdi. sonuçta adsl modemi ıskartaya çıkarıp kablo modem kullanmam ama memnun kalmazsam yeniden adsl bağlatmak için ücret ödeyip kablo modemin turşusunu kuracağım ihtimalleri kemirdi beni ve vazgeçtim. ttnet kutulara kadar fiber döşemeye başladı haberi bende bir umut oldu. şahsen merakla bekliyorum.

ohooooooo daha ne duruyon sen..elinde modem de varmış bide ..ne düşünüyonki... inan bana birisi yeni yıl hediyesi olarak kablonet modem verse havalara uçarım..... ikinci el buldum bitane 50ytl istiyor..walla param olsada alıp ta bide üstüne 30ytl başvuru parası bulabilsem hiç durmam hemen iptal ettirirdim..sonra gelsin rapidshare..

şu kotadan çektiğimi hiç bişey çekmedim walla....arkadaş hiç durma..

Dediğim gibi elimde modem var ve sözleşmeli olarak bağlatmayacağım. Geçişi yapmaya karar verdim, teşekkürler :)

evin içine kablo kapıdan giriyor. sonrasında heryer kablo. eğer odan kapıya uzaksa evde sıkıntı yaşayabilirsin. kullandım, vazgeçtim. şu tesisat işini halletseler direk kablonet derim o ayrı...

ben de son haberlere göre oğlak olmuşum eheh.

hakkaten yıllardır milleti burçlarına göre kategorize edenler napacak şimdi onu merak ediyorum.

photos-c.ak.fbcdn.net

şimdi yıllardır burçlarını okuyup ona göre karakter şekillendirmiş olanlar sıfırdan yapılanmaya girecek ona yanıyorum.

<haha>yeni gordum ya sagol, aslanimi aldilar benden yerine yengec verdiler</haha>

bir de yilan eksikti zaten, cin astrolojisine ne oldu peki, o da mi degisti, kaplanimi da almasinlar benden:)

arada bir çıkar böyle şeyler. avrupada cadı avı döneminde astroloji birikiminin sonraki nesillere aktarılamamasından doğan boşlukları bazen böyle doldurmaya çalışıyorlar. klasik astrolojiden şaşmayın. hakkatten merak ediyosanız bi foruma takılın gök haritanıza baktırın.

@yoldaki isaretler, "klasik astrolojiden şaşmayın" mı? şaka herhalde? astroloji yalandır, hurafedir. tu kakadır. astroloji diye bir şey yok ki klasiği olsun :)

insanlar astrolojiyi nasıl biliyor ki. "güneş yön değiştirdi akrepler elma yesin stresi azaltır" gibi şeyler. inanmıyorum diyorum. babam yıldıznameyi bir açıyor başlıyor matematiksel hesaplara. sonra geçmiş gelecek hepsi ortada. ee bu nasıl oluyor. deckard ben de senin gibiydim. bir zamanlar:)

pluton gezegenlikten çıktıktan sonra bu burç olayı komple patlamamış mıydı?

@jamesjersey, gezegenlerin burçlarla ilgisi yok. burçlar, güneş'in dolandığı ekliptik düzlemin arkasında kalan takımyıldızları tarafından belirleniyor.

ooo koç olmuşum ben. ama boğaydım. boğa burcu erkeğiydim lan. büyükbaşlıktan küçükbaşlığa indik resmen, kabul etmiyorum arzederim

sikerim yengec değilim lan ben, aslanım!

valla geçenlerde karşılaştığım burçlara inanan bi topluluk "dekart gerçekten de böyle demişti artık inanmayı bırakıyoruz" dediler.

astrologlara da bi değişiklik olmuş oldu işte, ne var? rezzan kiraz'ın aldığı telefonları düşünemiyorum.

Haber yalan değil ama değişim yeni bir şey değil. Binlerce yıl önce oldu o ayma hala da devam ediyor.
Bu kaymadan daha da acı veren hata burçların hepsine eşit zaman vermeleri. Bir takım yıldız kocaman olup 1,5 ay süren bir burca neden olurken diğeri 15 günlük oluyor.
Zaten bu astroloji, burç murç işleri yalan da bari destekli sallasalar keşke.

@deckard
şaka değil. ilgileniyosanız nette biraz araştırma yeterli olur.

klasik astrolojiden şaşmayın cümlesine istinaen demiştim onu. klasik astroloji diye bir şey yok zira astroloji toptan yalan.

dedikleri gibi.. armani code.
onun dışında yine armani'den acqua di gio'yla lacoste klasik..

'ara' kısmına bi 'parfüm' yazın bakalım ne kadar parfüm başliklı duyuru cıkıcak aramaya biraz inanın.

tabi ki aqua di gio, çok piyasa oldu ama yine de mükemmel bir kokudur... kız arkadaşım 3'lü setini 100 ytl civarına almıştı sanırım bana...

@imparatorol..

merak etmeyin başlığı açmadan önce gerekli aramaları yaptım..

tr.strawberrynet.com

fiyatları karşılaştır. boş yere bayılma hepsiburadaya.

ayrıca 212 men'de aklında bulunsun

kış mevsimi için armani code güzeldir iyidir. birde benim kışın kullandığım biraz klasikleşmiş dior un fahrenheit ı da var..oda harika bişey..

ben genelde parfüm konusunda öncelikle bi ton para verip orjinal almaktansa, önce şu her yerde şubesi olan açık parfüm satan mağazalardan alıyorum en küçük şişesini..sonra bitene kadar kullanıyorum.namussuzlar da bayağı iyi yapıyolar olacaklar ki kokusu bayağı bi uzun süre hissedebiliyosun..daha sona beğenirsem tuttuysam gidip orjinalini alıyorum.tabi bunda çevremden gelen etkileride göz önüne alarak..yoksa 150 ytl yi hemen basmak istemem doğrusu..

koklamadan parfüm almak gibi bir hata yapma.

(bkz: rochas)
(bkz: 212 men)

burberrys classic ya da rochas ikisi de çekici seksi şukella parfümlerdir.

code çok iyi ama klasik gibi birşey oldu artık. ck man, ck euphoria, bulgari aqua öneriyorum.

bvlgari notte de iyidir. yeni başladım kullanmaya.

gucci pour homme II

ben de "bvlgari notte" diyeceğim. parfüm-ten uyumu olayını bilmem ama aldığım tepkiler süper ;)

Chanel Allure

www.hepsiburada.com

ck truth diyorum.

türkçe evet

yeni baslayan icin:
www.birzamanlar.net

bende 1960-1980 arası plakların derlendiği 12 gb civarı böyle bir arşiv var. belki hala paylaşılıyordur birileri tarafından. gerekli keywordleri hatırlarsam arayın diye yazarım.

albüm kapaklarını da ihtiva eden çok güzel bir blog

my.opera.com

1)benim tecrübelerime göre etkilemiyor.
2)istanbul'daysanız şu sabahları bedava verilen 20dk ya da gaste'ye ulaşın, sever onlar böyle haberleri.

diğer dairelerin kaçak elektrik kullanması sizi etkilemez, herkesin ayrı saati var durumdan anlaşıldığı kadarıyla.

Eğer kaçak elektrik kullanıldığından eminseniz nasıl olduğunu öğrenmeye çalışın. Genellikle çok iyi gizlenmiş bir düzenek oluyor. Misal sıva altına gömülmüş uzaktan kumandalı kontaktör bile duydum. yoksa şikayet ettiğinizde gelip saatin bağlantısını kontrol eder giderler.

1)etkilemez. fakat güzide elektrik kurumumuz kaçak elektrik kullanımından dolayı yaşadığı maddi kayıpları kapatmak için elektriği yasal olarak kullananlardan acısını çıkartıyorlar.

komşularınızdan rahatsız olmuyorsanız çocuk gibi davranmayı bırakın bence, kaçak elektrik kullanmaları sizin faturanızı kesinlikle etkilemiyor zira (kalkıp yıllık 0.001 kuruşun hesabını yapıyorsanız bilemem). Ha enayi gibi hissetmekten rahatsızlık duyuyorsanız da bu kolaylıkla çözülebilecek bir sorun; kaçak elektrik kullanmak veya yasal olarak ödemeniz gereken faturayı ödeyip kendinize ve komşularınıza "ben vergisini veren dürüst bir vatandaşım" ayağı yapmak gibi seçenekleriniz var önünüzde.

ayrıca süper bilgiler de edindim buradan; meğer elektrik zamları kaçak elektrik kullananlar, vergi zamları ise vergi kaçıranlar yüzünden yapılıyormuş. milletvekili olacak adamlarmışsınız netekim.

1-başka dairelerden cıkmaz fatura ama ödediğimiz vergilerden çıkar.

@nickini vermek istemeyen suser

boş konuşma!

@nickini vermek istemeyen suser: yaran mı var bu konuda? neden gocundun? kaçak elektrik kullanan da kaçak doğal gaz kullanan da şerefsizdir, hırsızdır.

@divit: 0.000001 kuruşun hesabı hiçbir yerde yapılmazken bu konuda "senin cebinden gidiyor onun parası" muhabbeti yapmayı yapmacık ve ikiyüzlü buluyorum açıkçası. ayrıca öyle demek istememiş olsanız dahi cümlenizden kolayca "bütün zamlar böyle yapılıyor" anlamı çıkıyor.

@atmosphere: vazgeçtim ben, çocuk gibi davranmaya devam et.

@barfilozofu: yaram yok, anlamsızca küfür sokma çabana da hayran kaldım doğrusu.

bunalti.com'u bilirsiniz sanirim...

www.dunyaezgileri.com

aswecrumble.blogspot.com

reklam kokusu aldım ama?! :)

limbo-pillow.blogspot.com

yeah!

goodmusicbox.blogspot.com

nocna-hudba.blogspot.com

özellikle breakbeat ve futurejazz sevenler için...

core i7 çıkmışken centrinoya para gömmek akıllıca olmayabilir, ddr3 vs.

internet sitesi diyecegim ben yine de.

almadan once arayip stok durumunu sorabilirsiniz.

dell xps 1530
msi gx 600
dell dv5-1021
toshiba a300
samsung r560

bunlar tam aradiginiz seyler sanirim. modeli sectikten sonra su firmalarda o modelin olup olmadigini arayabilirsiniz; exa, mavi, hizlial, eksen bilgisayar, sanal marketim, webdenal. daha sonra stok durumunu sorgulamak icin telefon acarsiniz, ellerinde varsa siparisi verirsiniz.

ikinci el düşünüyosan kadıköy'de yazıcı işhanında "notebook hastanesi" var.

istanbul bilişim (dikkat!! buradan alacağınız sony vb.. ürünleri sadece bunlara ait teknik servise götürebilirsiniz)

Mecidiyeköye de bakabilirsin, fiyat araştırması babında. kampanyalar da olabiliyor.

kadıköy yazıcıoğlunun ordaki eksen bilgisayarı öneririm. civarda gold, tecnocity gibi mağazalar da var

ben çok araştırdım alırken, en uygunu bimeks'te demişlerdi, gerçekten de oradaymış, bakmakta fayda var.

ben de bimeksten almıştım ama bi kadıköy de var bi de havalanının orda yeşilköyde.

amcam emekli parasıyla iyi bir firmanın bayiliğini aldı, sonra battı.
sanırım büyük şehirlerde bu durum doyuma ulaştı(damacana su talebi karşılanmayan bi yer kalmadı) yani artık yapabileceğin insanların kullandıklarından fazlasını vaat eden suları tanıtmak ve alışkanlıklarını değiştirmeye çalışman olur.
ya erikli gibi güvenilir bir markayı daha ucuza satıcaksın ya da ucuz bir suyu kaliteliymiş gibi göstereceksin

yazarken aklıma geldi gecekondu mahallelerinde şişeden doldursan da içiyolar hakkatten.

cevrenızde yenı acılan yada acılacak olan alıs verıs merkezlerini hedef almalısınız.100 magaza ortalama ıle acılan bır avm de su tuketımı cok fazla olmakta magazalarda.ancak bır cok firma sebil i ucretsız vermektedır.bu sekılde arastırma yapmanız gerek ancak arkadaslarında da dedıgı gıbı buyuk sehırlerden zıyade kucuk sehırlerde ıyı kar yaptırıyor bu sektor..

semtin mahiyeti cok onemli oluyor bu konularda. sayet daha fakir kesimin yasadigi bir semtte acacaksaniz fiyata, luks konutlarin oldugu bir semte acacaksaniz ise markaya onem verildigini gordum simdiye degin. fiyatindan ayri olarak bir de verilen hizmetin kalitesi onemli. sadece icindeki suyun temizligi degil kapiya getirilen damacanin temizligine de bakiliyor (buna ben de bakiyorum misal).
maliyet hesabi acisindan en kolayi elle tasima yapilarak doyuma ulasabilecek yogunlukta yerlerin tercih edilmesi oluyor. motorla ve benzeri araclarla tasima yapildiginda maliyet gittikce artar. bu sebeple site vb yerlesim birimlerinin cok oldugu yerlere acilmasi daha mantikli olur kanimca. bir de etrafta damacana su satisi yapan firmalarin kokleri ve musteri miktarlari iyi takip edilmeli.
bizim eve haftada en az bir kere baska bir su firmasinin reklami geliyor. aldiris bile etmeden cope gonderiyorum o reklamlari. cunku hali hazirdaki su firmamdan memnunum. bu sebeple sifirdan baslarken bircok engel var onunuzde. iyi tahlil edin, dusunun ve oyle girisimde bulunun.

servis zamanı ve hizmet kalitesi de gerçekten su kadar önemli. zira daha iyi bulduğum bir markaya geçirmeye çalışmama rağmen valide ısrarla şu an kullandığımızı savunuyor bu yüzden.

ayda 500 damacana dükkanı çevirir. üstü direkt kar kalır. kritik olan dükkanın açılacağı bölgeye en yakın kaynağın bayiliğini almaktır. nihayetinde damacana su fabrika teslim satılır ve en büyük maliyet yoldur. büyük markalar daha pahalıya sattıkları için bir parça kurtarabilirler ama trabzonda erikli bayiliği para kazandırmaz. bir başka konuda servis kalitesi. herkesin işi acildir, ocakta yemek vardır, misafirler gelecektir vs. vs. o yüzden servis kalitesini kaybetmeden sürat te çok önemli. ilk sermaye alacağın damacanaların bedelidir. tanesi yaklaşık 6,5 ytl civarı 500 x 6,5 ytl = 3.250 ytl ilk mal sermayesi gerekiyor. tabi artı su bedeli + yol bedeli ve dükkan kirası ve servise çıkacak işçiler. taş catlasa 7-8 bin ytl ile işe başlanabilir.

çok ucuz su satan bir marka bul. ya da ben sööliyim: javsu veya kalinda. ikisi de 4 ytlnin altında. sonra güzel bir flyer ile civarda fiyatın tanıtımı yap (suyun güvenli lezzetli olduğunu belirt) güleryüzlü bir çalışan bul (100-200 fazla ver yap bunu). bu iş olur. 14 yıl aktif ticaretle uğraşmış bir kişi olarak söylüyorum. ben böyle yapardım. tabi karar senin

aman diyim bunu alcağınıza gidin daha ucuza logitech in creative in 2.1 leri var onları alın.
www.hepsiburada.com

kesinlikle creative ya da logitech (ya da bunlara muadil bir markanın)2+1 alın. bu çok şık delikanlı arkadaşımız muhtemelen pek çok benzeri gibi "foss" seslerini çok net verip gerisini önemsemiyordur, markası ve fiyatı da bu konuda fikir verir cinsten. kaldı ki iki subwoofer'ın çok gerçekçi bir fayda sağlaması mümkün değil gibi geldi bana.

sakın almayın. hoparlör işi uzmanlık ister, dandik muadil markalar kurtarmaz. arkadaşların dediği gibi creative ve logitech en iyileri. En olmadı philips alın.

2.2 diye sizi kandirmasin, sub'i ikiye bölüp on kapagini acmis, 2 hoparlor gibi gostermis. gere yok. creative'in 2.1 sistemleri hem daha ucuz hem daha verimlidir.

tamam çok teşekkürler, sanırım paraya kıyıp creative, logitech veya altec lansing 5.1 alacağım, çok teşekkürler herkese!

logitech 2+1 al. fiyatı 100 ün üstünde bişiyler olanından bahsediorm. (creative alma)

Modeli ne, soflens 38, soflens 59? Belki oksijen geçirgenliği az geliyordur, ben soflens 38 kullanamıyorum mesela ama 59'la bir problemimiz yok.

bende de ayni sorun vardi. acuvue'ye gecince biraz daha iyi olmustu.

acuvue'yi tavsiye ederim bende. daha önce bausch and lomb ve zeiss kullnmışlığım vardır. her ikisinden de rahat.

gözlerinde alerjik bir rahatsızlık oluşmuşta olabilir. doktor değilim ama zaditen göz damlasını bir kaç gün kullanman işe yarayabilir.

j&j acuvue advance. kuruma, batma, yanma varsa 3 ay lens takma.

hocam yaklasik 8 senedir lens kullanan biri olarak (soflens 38), oftalmolog hocamin tavsiyesiyle acuvue advance e gectim, bu saate kadar ne halt etmeye iskence cektim lan diye bayaa bi küfrettim kendime.

solüsyon olarak da renu menu kötü, solo care aqua en iyisi...

acuvue candır.

@the man who hears deepest inquisitions
Lens olarak Solo Care Aqua ' yı kullanıyorum bir süredir.

Acuvue konusunda hemfikir sanırım herkes.
Peki bu zımbırtının advance mi yoksa oasys halini mi tercih etmeliyim?
Birde tahmini fiyat , Ankara'da nerede rahat bulabilirim falan...

evet bütün ekşisözlük halkı gibi :
(bkz: acuvue) :)

oasys daha yumuşakmış. formu daha çabuk bozulabilir. bir de önemli bir bilgi vereyim. advance'in kullanım ömrü 15 gündür 1 ay değil. heryerde bulunabiliyor. 55ytl'den fazla satanlardan alma. altında bulursan bana da haber ver:)

55 ytl biraz fazla değil mi lens için.
Her neyse , Acuvue son kararım.
Tekrar teşekkürler cevaplar için.

ankara'da kocatepe caminin karsisinda optimed var. oradan bulabilirsiniz. ucretsiz muayene de yapiyorlar. muayene olmak isteginizi belirtirseniz muayene de olabilirsiniz.

Sony BRAVIA 3500D kullanıyorum gayet memnunum 1997 ytl idi sanırım en son mavibilgisayarda başka yerlerde de bulabilirsiniz.

link verebilir misiniz bulamadım ben onu

2 ay kadar önce bir arkadaşım aldı bundan. HD film izledik, oyun oynadık, bayağı memnun kaldık:
www.hepsiburada.com

www.vestel.com.tr

sony kdl serisi alınmaz. w serisi olacak ama o da çok pahalı.
o yüzden samsung 6 serisini öneririm...

www.istanbulbilisim.com.tr
en son bunu buldum az biraz daha pahalı ama çok iyi diyolar.

mavide full hd 106 ekran hitachi=1550ytl. plazma mı lcd mi bilmiyorum. görüntüsünü yanındaki 6-7 cihazla kıyasladım çok beğendim. tv alcak olsam direk onu alırım.

www.mavibilgisayar.com
link olarak bu benim kullandığım. fiyat artmış tabi dolar euro malum

büyük film şerketlerine bağlı olmayan, kendi yağıyla kavrulan yönetmen ve yapımcıların yaptığı sinemaya bağımsız sinema deniyor.

haliyle bütçeleri ve teknik imkanları kısıtlı oluyor. daha sonra tanıtım ve dağıtım imkanları da öyle.

ne farkı var dersen tahmin edeceğin üzere ticarete yönelik olmayan, çok fazla gişe kaygısı ile çekilmeyen, büyük şirketlerin politikalarına uymayan, özgün ve orjinal filmler oluyor bunlar. kaliteleri çoğunlukla yüksektir.

ilk zamanlarda bağımsız filmler pek önemsenmezken şimdilerde desteklenmeye çalışılıyor. örneğin amerika'dan robert redford bağımsız filmlerin katıldığı bir festival düzenlemeye başladı bir süredir. sundance film festivali. niye desteklemek gerekiyor? çünkü arkalarında stüdyolar yok. tanıtım ve dağıtım imkanları yok. o yüzden tanınmıyorlar ve para kazanamıyorlar.

kısaca ve acele bunları yazıyorum. gerisini biraz internette arayarak bulabilirsin.

hollywood'tan bana göre en izlenmeye değer yönetmeni izlemişsin zaten: kubrick. gerçi o filmlerinin çoğunu ingiltere'deyken çekmiştir. ayrıca evet david lynch'i de izlemelisin bence, her ne kadar hakkında bişey anlaşılmıyo bilmem ne diyen düz adamlar olsa da bunlara kulak asmamak lazım. onlar 2001: a space odyssey gibi bi şahesere de aynı yakıştırmayı yapmışlardır. ama kişisel düşüncem lynch ne kadar iyi olsa da kubrick'in yanına bile yaklaşamaz. gerçi böyle karşılaştırma olur mu işte. yani ben kubrick'ten aldığım zevki alamam ondan. bana göre tabi dediğim gibi. neyse burası biraz soruyla alakasız oldu.

bence hollywood'u bitiriym avrupa'ya geçeyimden ziyade direk avrupa'ya geçsen daha iyi olur. avrupa'dan da ilk tavsiye edeceğim ingmar bergman. bayma potansiyeli olmakla beraber ilgini çekecek bir alansa çektiği tarzda filmler gayet zevk alacaksındır. avrupa'dan diğer tavsiye edebileceğim isimler: andrei tarkovsky, luis bunuel, jean pierre jeunet.

1. Tarkovski. Daha güncel istersen guillermo del toro falan olur.
2. Blog aç.

bende sinema kulturunu yeni edinemeye basladim. sana tavsiyelerde bulunayim az da olsa.
1- filmleri yonetmenlerine gore izlemek mantikli, bende oyle yapiyorum suan. ben turk yonetmenlerden basladim fakat. mesela zeki demirkubuz, nuri bilge ceylan gibi. sonra tavsiye edebilecegim ferzan ozpetek, roman polanski var.

2- bence ilk once kulturunu biraz gelistirmelisin bu is icin.

3-

4- turk sinemasinda bagimsiz sinemaya en guzel ornekler nuri bilge ceylan ve zeki demirkubuzdur mesela.

- film festivallerine katil
- baska baska milletlerin filmlerini izle (uzakdogu yapimi, rusya yapimi gibi)
- sinema forumlarina katil, elestiri yaz
- son olarak da amator film cekmeyi ogren ve kendin bir film cek

tarantino azıcık olsun hoşunuza gidiyorsa guy ritchie nin filmlerini izlemek lazım abukluk yerine daha ince espirilere sahip tarantinoya nazaran
(bkz: lock stock and two smoking barrels)
(bkz: snatch)
bir de revolver var gerçi ama ben izlemedim henüz bilemeyeceğim

psyche,sui: tarkovski'yi daha önce de önermişlerdi, kesinlikle izleyeceğim. direkt avrupa ya geçmeyi şimdilik düşünmüyorum, biraz daha abd filmlerine vakit ayıracağım :)

sanio: yeni nesil türk yönetmenleri avrupa sineması ile ele alıyım diyorum.

ermanen: film çekme kısmı haricinde varım.

yuto: aslında bütün bu sinema tutkusu tarantino ile başladı. aa bu film güzelmiş bakalım daha başka ne varmış derken..

bahsettiğin filmlerin üçünü de izledim, üçünü de çok beğendim, aynı elden çıktıklarını bilmiyordum, kesinlikle takip edeceğim o zaman.

sinema blogu & dergisi oku. criticker.com a üye ol. film oyla, karşılaştığın çok film izlemiş insanların izledikleri tavsiye ettikleri filmleri gör, bul ve izlemeye devam et.

"üçünü de izledim ama aynı elden çıktıklarını bilmiyordum" diyorsun. şayet bir sinema kültürü edinmek istiyorsan ilk ama ilk iş olarak izlediğin filmin yönetmeni kimmiş onu öğren.

hal hartley'in trust filmini izle. ekşiye bir film kritiği yaz. bilmem anlatabildim mi?

ayrica ben de o uc film hakkina bisi soyliyim, o uc filmi izledikten sonra (ki basrol oyunculari ve yonetmen ayni) ayni elden ciktigini anlamiyosan senin isin biraz zor. filmleri izlerken biraz daha dikkatli ol sadece izleme, yonetmenlerin tarzlarina da dikkat et. mesela snatch, revolver, bank job, lock stock and two smoking barrels gibi guy ritchie filmleri birbirine fazlaca benzer(iyi anlamda) yani baska bi guy ritchie filmini izlerken hemen anlarsin belirli isaretlerden...Yani kisaca biraz daha dikkatli izlemeye basla filmleri. sadece film adi ogrenip izlemekle sinema kulturu edinilmez.

edit: Bank job guy ritchie filmi degilmis ben de sicmisim orda..

haklısınız, lock stock ve snatch ikiz filmler sanki ama oyuncu kadrosu aynı değildi sanırım bu ikisinde. bir de benim izlediğim film başka bir revolver'miş. o kadar da vahim değil durumum sanırım :)

bu tip konulara önceden hiç dikkat emiyordum tabi ama şimdi bakıyorum.

atmosphere: ben anlayamadım maalesef, gerçekten.

Holy shit!

Hayvan gibi yazdigim uzun mesaj gitti :( Gizle dedikten sonra tekrar cevapla diyince ucuyormus yazilanlar bugun bunu da ogrenmis oldum :(

Usengec bir insan oldugumdan daha kisasiyla tekrar yazacagim.

1) Yonetmen bazinda izleyerek kendinizi sinirlandirmayin. Once cesitliligi saglayin, sonra zaten film izledikce begendiginiz yonetmenlerin filmlerine ayri ilgi duymaya baslarsiniz.

2) ingilizceniz varsa imdbde oyrum yazin, eksi sozlukte yazin (cok geri donus beklemeyin), forumlarda yazin bir de cok istiyorsaniz blog acin.

3) diviks programlarini izlediginiz filmleri takip etme amacli olarak kullanabilirsiniz. Hem aklinizda kalan bazi seyleri oralara not alirsiniz, excelden daha kolaydir kullanimlari. IMDB de neredeyse yok yoktur, dogru arama kriterlerini girdikten sonra cogu film -hele ki festivallerde gosterildiyse- database'inde vardir. bunun disinda asya filmlerine ozgu listeler mevcut. asian movie database diye aratmaniz bile yeterli. avrupa icin zaten olmamasi gibi bir sey soz konusu degil.

4) bagimsiz sinemayi taki petmenin en iyi yolu divxtir. eger ingilizceniz varsa y.disindaki sitelerden dvd sini almaktir ama ingilizceniz yoksa altyaziya muhtac oldugunuzdan mecburi istikamet divxtir. bundan sonra festivaller gelir. istanbul veya diger buyuk sehirlerden birisinde yasiyorsaniz festival ve izleti gunlerini takip ediniz. ayrica hollywood bitmez.

bunlarin disinda;
- kendinize sinir koymayin.
- keskin hatlarla iyi kotu diye ayirmayin filmleri. iyisi olmadan kotusu, kotusu olmadna iyisi olmayacagini aklinizdan cikartmayin.
- ayrim yapmaksizin her tur filmi ilzeyin.
- yorumlari/elestirileri filmleri izlemeden okumak yerine, izledikten sonra okuyun.
- dp gibi sinema sitelerini takip edin. beyazperde gibi mal surulerinin cok oldugu yerlere aldiris etmeyin.
- yazili/online sinema dergilerini takip etmeye calisin. sinema dergisi bu bakimdan iyidir.
- eger bir janrdan hoslanmadiginiz hatta nefret ettiginiz bir film cikarsa o turden bir filmi hemen akabinde izlemeyin. biraz sure taniyin kendinize. yoksa o turden tamamen uzaklasabilirsiniz. bazen 2 tane ardarda kotu film cikmasi insanin sevkini feci sekilde kirabiliyor.
- cabuk pes etmeyin.
- etreafinizda sinemaya ilgi duyanlar varsa onlarla oturup filmler hakkinda konusun, tartisin.
- begenmediginiz bir seyi, koyun psikolojisine girmeden, begenmedim diyebilin. blade runner'dan nefret ediyorum diyebilin yani. bunun uzerine gelen yanitlari dinleyin, kendi kafanizdakileri iletin. belki gormediginiz veya anlamadiginiz seyleri bu sayede gorebilirsiniz.

daha cok sey yazmistim ama sabah erken kalkacagim, anca bu kadarini toparlayabildim.

iyi seyirler.

uzakdoğu sineması derseniz : kim-ki duk ve chan wook park 'la başlayabilirsiniz. enfesler.

nevizadede. şahikanın yanındaki binanın üst katı olabilir. haftasonu damsız almıolar. bayanla girsen içerde bol miktarda abaza var. pahalı değil. ses yüksek sohbet edemeyebilirsiniz. elektronik çalıo

akdeniz'in disardaki masalarinin ordadir kapisi. buyuk, demir eski usul kapilardan. ogleden sonra giderseniz sohbet icin idealdir, ozellikle kapali, camli teras kismi.

149 ytl ortalama ve en cok gorulen fiyati. 170-180 olanlar rt-211. fakat dolar kuru degistikten sonra zam gelmis olabilir. bimeks'ten bakin, en dusuk fiyat garantisi veriyolar.

Hepsiburada'daki olumlu ürün yorumlarına bakmayın. Yıllardır hepsiburada'dan alışveriş yaparım, bugüne kadar ne zaman olumsuz yorum girmek istesem yayınlamadılar. Aynı zamanda da çeşitli konularda da müşteri hizmetlerinden çok kötü ve saçma sapan muamele gördüm. Bence gayet pahalı ve güvenilmez bir site.

Kanımca "sitaro" diye okunuyor.

rt-205'i türk telekom kampanyasından bedavaya alanlar, hiç kutuyu açmadan. 70-80 liraya satıyorlar. Onlarla karşılaşmış olmayasınız?

80ytl'lik modemler promosyon modemleri. fakat kurarken bir sorun çıkarmıyor. bulursan direk al. piyasa fiyatı 170ytl dir

death note
hellsing

sadece dizi mi?

Büyüklere de hitap eden ve fazlasıyla eğlenceli olan Avatar'ı dene bence. Bütün bölümlerin altyazılarını da rahatlıkla bulabilirsin.

@late viper
evet sadece dizi.

school rumble çok komiktir. fakat 2. sezondan sonrası kaldı devamı gelmeyecek(son yaptılar yine de tek bölümlük).

bi samurai x vardı, 6 bölüm, kısa... güzeldi :)

(bkz: hagane no renkinjutsushi)
üstüne tanımam.

Kesinlikle "Samurai Champloo"

Abartılı kan görmek istemiyorsan, ucube ucube konulara girmesin diyorsan, süper vakit geçirebileceğin bir dizi.
www.imdb.com

cowboy bebop

-serial experments lain
-technolyze

izlemesi daha kolay bir şey istiyorsan

-ninco scroll tv series

PPP internet denen aga girilemedigini gosterir yanmadigi zaman. Modemini Airties ise ve wireless'tan download'a birakiyosaniz boyle bi sorun olabiliyo, ben de yasadim. Onun disinda kimi zaman modemin marka ve modeli ya da icindeki firmware'i ise yaramaz oldugu icin belli bi yerden sonra uzerinde IP tutamayabiliyo. BAzilari Fİrmware guncellemesi ile gecebilirken bazilari yeni modem almakla gecebiliyo.

Aynen dediğiniz gibi polifonik osuruk, modemim Airties ve wireless'tan download'a bırakıyorum. İşkillenmeye gerek yok demek ki. Teşekkürler.

modem sıçıktır kesin, üretici firmayla bağlantıya geçin acilen.

modem bozuk.

modem bozuk degil, modemin yazilimdaki bir hata bu. guncelleme ile de gecmiyor malesef. normalde wireless'tan bagli olan client'larin kac saatten sonra disconnect olmasi gibi bir option var, ama sabaha kadar download etmek icin bunu kullanmiyoruz tabi. ve programin icindeki bir bug da belli bir sure boyunca wireless'tan yuklu miktar veri indirdigimizde modemi kitliyo. reset atinca duzeliyo, fakat yazilimsal olarak update etmeme ragmen sorunu cozemedim. yani modem bozuk diye giderseniz aynisini tekrar verirler, ayni sorunu tekrar yasarsiniz. usenmezseniz bir hub'la crossover kablo alin sifir sorun.

ulus'da saman pazarında bir yerde satılıyor şu kültür bakanlığının yanındaki yoldan girip yukarı doğru çıknca sol tarafta spotcular çarşısının yanında armut ve vb şeyler satan bi dükkan var zannedersem fiyatları da piyasaya gore daha uygundur.

ulusta çadırcıların oraya gidin. ordan ucuza alırsınız.
bi de itfaiye meydanına bakın.(ki arkadaşın tarif ettiği yer orası sanırım :)

onlar 60-80 arasında değişiyor. tahminen 60a kapatırsın. ama itfaiye ve çıkrıkçılara bak muhakkak

bende açık valla.

aynen

explorer ile kesinlikle giremedim. opera açtı ama

değişti kanal yerleri yeninden kablotv'de.

kanald
show
atv
star hariç

sanırım uydu için parametre ile arıcaksın. sitesine bakarsan ntv'nin yazıyor olması lazım. polarizayon fln girceksin.

network arama[12731 v(dikey) 3333] ve frekansları tek tek girmeyi deneyebilirsin ama sonuç alabileciğini sanmıyorum:
(git: 45295)
(git: 45068)

Cihazda türksat 3a yazmaması normal, onda problem yok. Siz isterseniz sonra uydu ismini 3a diye değiştirebilirseniz cihaz izin veriyorsa buna.

yok çıkmıyor. ntv paketine baybay diyoruz böylece

loadingvault.com rapid içinde dosya adı ile arama yapıyor.

bir de u2n2.com

"google + rapidshare" ikilisinden daha geniş ve kolay ulaşılan bir arşiv olduğunu pek sanmıyorum. ama işte emek gerekiyor. premium account yoksa liste yapıp bırakamıyorsunuz tabi..

hatta google da "şarkı_ adi/sarkici_adi rapidshare blogspot" diye de spesifikleştirebilirsiniz(bu nasıl bir kelime oldu lan) aramanızı. net sonuçlar verir.

google'dan rapid aramaları. bazı albümlere rapidde de rastlanmıyor. onlar da emule'de var. paslaşıcan yani

uyku problemi için vitamin almayı deneyebilirsin ya da çok sert bi kahve içmeyi. isteksiz olunca konsantrasyonu sağlamak gerçekten zordur. faydası olur mu bilmem ama ders çalışmak için sınavdan bir önceki günü beklememeni öneririm..keyfin yerindeyken notlarına ayıracağın 5 dk. sınavdan önceki rehavet çökmüş halinle (çalışmaya)çalışacağın yarım saatten daha verimli olabilir..

öncelikle iyi bi okulun iyi bi bölümününde okuduğunu söylemeliyim.
istediğim bölümde okumuş biri olarak okul hayatı benim de bu tip isteksizliklerle doluydu. devamsızlıktan kaldığım, çok salak bahanelerle sınavına girmediğim dersler oldu. ama bi şekilde bitiyor kardeş.
bu duyuruyu açman içten içe bi sorumluluk duygun olduğu da gösteriyo. 4 yılda değil 5 yılsa bitsin ama sonunda bitecek.
senin sorunun çevrendeki insanlar olsa gerek. okuldaki arkadaşlık bölümle ilgili yargıları direk etkileyen bişi. belki sosyal sıkıntılar.
senin yaşlarında olur öyle.
çalışmasan bile derslere gir. mühendislikte kız sayısı azdır ama platonik bi kız bile okula gitmene sebep olabiliyor bazan :)

okuduğun iki küsür seneyi bir kenara atıp tekrar öss ye girmek gibi ciddi bir kararı bu psikolojideyken vermemelisin bence.

mühendislik eğitimini en iyi veren okullardan birinde, en zor bölümün en zor senesini okuyorsun, durumun belki bununla açıklanabilir... unutma ki bu bölümleri insanlar ortalama 5.5 yılda bitiriyor.

en kötü ihtimalle birkaç dersten kalır, okulunu biraz uzatırsın. bu sayede ders yükünü daha geniş bir zaman dilimine yayar, yeni hobiler edinmeye, öğrenci topluluklarına girmeye, karşı cinsle münasebete girmeye vakit ayırırsın.

olur öyle...

ben de işimde aynı sorunu yaşıyordum. acayip mutsuzdum ve dikkatsiz olduğuma dair geri dönüşler alıyordum. işimi değiştirdim, (aynı sektörde başka bir işyerine geçtim) herhangi bir dikkatsizlik sorunum kalmadı. aksine daha dikkatli oldum ve daha çok çalışıyorum.
bu da onun gibi birşey. sevdiğin birşeyi yaparken konsantre olabiliyorsan da ders çalışırken konsantre olamıyorsan o zaman bu üstesinden gelebileceğin birşey.

öncelikle bölümünü sevmeye çalış. elektronik mühendisliği gerçekten güzel bir bölüm. avantajlarını görmeye çalış. mesela sizin bölümden mezun olup da şu anda güzel bir yerde, iyi para kazanan insanlara bak.

ders çalışırken program çıkar. örneğin; iki gün içerisinde bitirmen gereken bir konu varsa. ilk gün ve ikinci gün nereleri çalışacağına karar ver. sonra da her günü kendi içerisinde planla. böylelikle o günün programı önünde belirli hale gelir ve oturup o bölümü bitirmek için daha istekli olursun ve bitirdiğin zaman rahatlık hissi gelir bünyeye.

gelecegi dusunmek...

süper bi üniversitedesin itünün klüplerini olanaklarını fln düşününce eski bir mimar sinanlı olarak lan kasıp mühendis falan mı olsaydık araziye gel falan diye kendi kendimizle konuşurduk. özel bir üniversite değil, ben üniversiteyi 6 yılda bitirdim mesela. hatta bizde sınıf diye birşey yok oluyor bir süre sonra. seneye mezun oolurum heralde fln diye dolanıyor insanlar.

üniversiteyi zaten sadece elektronik müh. olcaksın sonunda diye bi zorunlu durum olarak da görme. çok daha başka bir alana geçebilirsin, master yapıp istediğin bir alana kayabilirsin. çok uzun bi zaman var daha. bütün gün uyuyacağına aktivitelere katıl, sosyal ol, çevreni genişlet, klüplere katıl, hobilerini paylaşabileceğin insanlar bul vs. gerçi 3. sınıfsan zaten bu dediklerimin çoğunu yapıyorsundur. çok da aşırı salmadan en kötü dersleri kaçırmayarak hocalara yüzünü unutturmayarak elinden geleni yapmaya çalış. çalışamıyorsan kendini yiyip bitirme o kadar. belki bu sıralar kafan dolu olabilir başka şeyler yüzünden önce kafanı dağıt bi. sonra dersleri düşünürsün.

öss ile kıyaslanamaz ki üni. öss de ailen hep ay canım cicim yemeğin hazır çalışırsın lisede oluyorsun zaten yapıcak daha iyi bir alternatifin bile olmayabiliyor test çözmekten. üniversite ise hayat demek. koca 4 yılını sadece ders öğrenerek geçirmek de hayatta boşuna 4 yıl harcamış olman demektir. biraz kendine zaman tanı.

eğer ben illa kesintisiz mezun olucam olmam lazım diyorsan. çalışma grupları oluşturun arkadaşlarınızla birlikte. 40 dakika çalışıp 10 dakika mola vererek hem birlikte eğlenceli de olur. sosyal ortamdan da çok kopup asosyelleşmezsin. bu yöntemi de deneyebilirsin. biri diğer insanın tembelliğine kendisi kadar göz yummaz çünkü. konsantrasyonunu daha etkin kılmak için önce ne az ne fazla uyu, çok iyi beslenmeye çalış, öğün atlama, kafanı dağıtacak hobilere zaman ayır ve planlı olmayı dene.

sürekli bu bölüm iğrenç diye de düşünme. 3. sınıf olmussun ne kaldı ki diye düşün. öğrendiğin farklı şeylerle başka bir meslek yapsan diğer insanlardan farklı olarak kesin artıların olacaktır bunu düşün.

(bkz: nero nutrients)

ben de itü elektrikte aynı şeyleri yaşıyorum negzel. geçen sene aynı problemden dolayı doğru düzgün hiçbir sınava giremedim.

ev arkadaşınız falan varsa ve o da öğrenciyse onla beraber masaya oturmayı deneyin. benimki şehir bölgede okuyor, o proje mroje çizerken beni de zorla masada tutuyor, ilk başta 5 dakikada bir okuduğunzudan tamamen kopuyorsunuz ama zamanla 10 dakika yarım saat derken eskisi gibi ders çalışabilir hale geliyor insan. sizi masada tutacak birileri iyi bir fikir yani. konuşarak çalışmak da konsantrasyon süresini uzatıyor bence. sesli okuyup soruları kendi kendinize konuşarak çözebilirsiniz.

eğer ki bölümünüzden çok nefret ediyorsanız, diplomanızı aldıktan sonra mühendislik yapmazsınız. ama buraya kadar gelmişken diplomayı alın derim. ben öyle yapmaya çalışıyorum en azından.

hımm.. aynı ben.. hazırlık + 7 yıl = 8 yıl.

vallaha kimsenin elinden hiç bişey gelmez bu durumda, kitabı notu, neyse işte çalıştığınız kaynak, okuyun onu, anlayın demiyorum, ro artı sigma artı mü artı omega eşittir epsülon vs gibi dümdüz okuyun. tekrar tekrar okuyun. kitabın üstünde uyuyakalın, sıkılın, ağlayın ama okumaktan vazgeçmeyin.

bi şekilde dirayet gösterip konsantrasyonu sağlayamazsanız, hazır derslere de girmiyormuşsunuz, zaten boşluktasınız daha da derinlere yuvarlanacaksınız muhtemelen, mutsuz yatıp mutsuz kalkacaksınız, çok daha iğrenç günler bekliyor olacak sizi.

tabii zenginseniz falan o ayrı, akışına bırakın o vakit.

ha ben ne yaptım? işte aynı sizin gibi 5 dk bakıp kaçtım, derslere, sınavlara girmedim, iyice bulaştım okula, sündükçe sündü, sündükçe soğudum, nefret ettim, nefret ettikçe daha çok bulaştım.. böyle nefret ede ede 7 yılda son sınıfa geldim, (2 yıldır son sınıftayım) hala da devam eder bu nefret etme - bulaşma döngüsü, aha işte elektromanyetik kitabı bana bakıyor masada ama ben tavsiye yazıyorum hiç tanımadığım birine. acayip tembelim yaw ya da malım. neyse siz dediğimi yapın yaptığımı yapmayın, önüne geçilmiyo sonra.

saygılar sevgiler.

sen bölümden soğumuşsun anlaşılan. bir tercih yapmalısın

dogru anladim mi emin olamadim da. siz simdi, esinizin sizden gizli kullandigi msn'nini mi iptal ettirmek istiyorsunuz? ve de bunu yasal yollarla yapmak istiyorsunuz :s ama siz evli ve ayni evde mi yasiyorsunuz? tum bunlara cevabiniz 'evet'se, sorunuzu dogru anladigimdan emin olacagim ama buna cevap yazmam mumkun gozukmuyor :s

eşinizin msn adresinizi geri almak ne anlamda işinize yarayacak çözemedim ama eşinizin kullandığı bilgisayara trojan yükleyerek olup biteni takip etmeniz yararınıza olabilir.

bence direk eşinize sorun. ben böyle böyle bir şeye rastladım, şunlar şunlar uyuyor, nedir bu diye. açık açık sormak en iyisi.

ben anladığım kadarıyla bir cevap yazayım: garip bir paranoyaya kapılmışsınız. sanırım ilişkinizle ilgili karşılıklı olarak sorunlarınız var, bir takım şeyleri konuşamadığınız bir aşamaya gelmişsiniz. bunları çözebilmek için oturup açıkça konuşmanız gerekiyor. bunun dışında sizin şu ruh halindeki zihninizin üreteceği tüm çözüm yolları herşeyi daha da karmaşık hale getirecektir.

yahu belki msn'ni çaldırmadan önce açmıştır netlog'taki hesabını.

cok samimi yazacagim, insallah yanlis anlasilma olmaz.

esinize msn hesaplarini devamli sizin almaniz ve hep sizin kontrolunde interneti kullanabilmesi (hani su ozgurluk sloganli interneti) basli basina bence sakat bir durum.
aranizdaki "guven" sorununun ilk gostergesi bence.

esinizin size mail hesabim calindi (ya da msn, ya da herhangi bir sey) demesi durumunda sizin buna inanmamaniz ve olayi desmeniz yine ayni sorunun ikinci gostergesi. kimbilir daha daha neler var bilmedigimiz.. hele bu 2680 olayini okuyunca, daha nelere taktiniz su hayatta diye dusunmedim degil.

bence her seyin basi duzgun iletisimden gecer. alin karsiniza sevdiceginizi, konusun derim nacizane.
benim esimle bir sorunum olsa zannetmiyorum ki kendisiyle halletmeye calismadan once gelip tanimadigim insanlardan medet umayim (belki son ihtimal)

madem bu kadar gizli iş yaptınız, bir tane daha yapın ve bulduğunuz netlog hesabı aktif mi bir kontrol edin, netlog nasıl çalışır bilmiyorum ama siz de mesaj atın başka bir kimlikle falan filan. bir de bilgisayara keylogger mıydı hani yapılan işleri yazılan yazıları kaydediyor ondan kurun.

eğer eşinizin sizi aldattığını tespit ederseniz eşinizi karşınıza alın konuşun. (gerisini siz bilirsiniz biz bekarız burda, siz evlisiniz)

eşinizin tehlikeli bişi yapmadığını tespit ederseniz. bütün programları kaldırın. paranoyayı bırakın.

asıl önemli olan o hesabı eşin mi kullanıyor yoksa başka birisi mi. bence bunu çözmeye çalış. bence ilk olarak netlog'ta o kişiyle konuş farklı bir nick ile.

bir de eskişehirlisin galiba. eskişehirli bayanlar nicklerinde 26 çok kullanıyor. o yüzden olaya şüpheci yaklaşmanı doğru buluyorum

yok, bilgisayara takiyorum, calisiyor, kapasite 120gb gorunuyor, ayrica 1 kusur gb veri attim, problem cikmadi. yani bendeki has hakiki flash disk, kapasitesi hakkinda supheliyim.

linkteki usb icin $299 verilmis, biz en azindan 10euro verdik. yani usb ucu da ciksaydi kayip olmayacakti fazla. :)

içindeki verileri kopyala yapıştır ile duplicate edin. disk dolu deyinceye kadar da devam edin. sonra içindeki tüm klasörleri seçip toplam boyutuna bakın.

icine attigim pdf dosyalarini, mp3'leri acabiliyorum.

baska oneri.tool falan yok mu analiz edecek?

bir zamanlar 1 gb kapasiteli diye aldığım çin malı mp4 player aslında 128 mb çıktı mesela. İçine dosya atınca kopyalıyor. Ama açmaya çalışınca açmıyor. Ve gerçeği anlamanın ne yazık ki tek yolu format atmak. Çünkü ben de böyle bir tool indirip bakmaya çalışmıştım. tool un yaptığı şey format atmaktı. (Allahım, tool bile çakma tool. Bahtsız başım)
O değil de, 120 gb flash disk öyle boyna asılıp taşınacak küçüklükte olmamalı sanırım.

edit: bu arada, mesela 2 gb ise gerçek kapasitesi, 2 gb i aştıktan sonra kopyalanan dosyaları açmamaya başlar. Gerçek kapasiteye kadar olan kısmı ise açar. Sanırım format atmadan anlamanın bir yolu 1 gb, 1 gb adımlar şeklinde birşeyler yüklemek ve yüklenen dosyaların açılıp açılmadığına bakmak. Ama format daha kolay bir çözüm her ihtimalde.

sahte olduğunu anlamanın en güzel yolu, sony'nin herhangi bir usb bellek üretmediğini bilmenizdir sanırım.

sony vaio olayinin cakma oldugunu tahmin ediyorum dogal olarak ancak komple cakma cikmasin diye dua ediyordum.

ama buldum en sonunda. merak edenler linke bakabilir. bendeki de aynisi ancak uzerinde 120gb yaziyor. format da fake'i ortaya cikarmiyormus yazdigina gore.

corro.cantcode.net

neyse, birkac gb flashimiz var, mp3 atariz, calanlari dinler, calmayanlari sileriz.

tesekkurler.

bu arada satilik 120gb sony flash disk. sadece 5 euro. :)

ben de aynısı var.ürün sahte.çinden geldiğinde 80gb'tı içindeki bazı dosyaları silmiş kardeşim 512mb'a düştü kapasitesi.

yanlis olmasin? karbondioksit zaten maden suyunun kendisinde var. ama soda dersen evet bildigin suya karbondioksit karistirip satiyorlar.

madensuyunun doğalı öyle.gaz dile değdiğinde dildeki sinir hücreleri uyuşuyor ve içimi kolay hale geliyor.tadı pek iyi olmayan herşeye koyuyorlar yani.başka da bi olayı yok gazın

kurukafa doğru söylüyor. maden suyunda karbondioksit falan yok. gazsız çıkıyor o su, karbondioksit basıp şişeliyorlar. nedenini ben de bilmiyorum. gaz çıkartsın rahatlatsın diye olabilir.

Evet, içine karbondioksit basıyorlar. Yani doğal hali şişeden çıktığı hali değil. Kaynağındaki çeşmeden içtim ve diyebilirim ki "doğal" maden suyunun tadı, aynen 10 saat ağzı açık beklemiş şişe maden suyu gibi, yani aynen su gibi içilebiliyor. Hatta bazı ülkelerde şişe su olarak bildiğin mineralli gazsız su satıyorlar(hatta Türkiyeden geliyor bazısı, üzerinde yazıyor). Bu suyun tadı, aynen su gibidir, ancak mineraller sebebiyle biraz hoş bir acılığı vardır.

@mrtksn: soda sadece karbondioksit basılmış su değil. içinde sodyum bikarbonat da var.

muhtemelen bir süre co2 basmadan satmışlardır pek rağbet görmemiştir sonra cola'dan feyz alarak bir de böyle deneyelim demişlerdir. çok mu salladım?

gaz basılmayan içeceğin tadı berbat olur da ondan.
ancak karbondioksidin de bir zararı yoktur hani, özellikle günde 10 şişe maden suyu içebilirsiniz (meyveliler hariç tabi ki) hiç bir zararı olmaz.
ayrıca doğal maden suyunun çıktığı halinde karbondioksit olması çok saçma.

Evet zararı olmadığını biliyorum, fakat tadının kötü olduğu konusunda katılmıyorum. Dediğim gibi kaynağından gazsız halini de içtim ve gayet güzel. Aynı etkiyi şişeyi açıp uzun süre bekleterek de elde edebiliyorum.

Yine wikipedia efenim:) umarim fikir edinirsin:

en.wikipedia.org

"Uses" kismi ozellikle

net limiter tarzı bi program kullanmıyorsunuz di mi? Cfosspeed vs.

torrent hızı belli olmaz. feeder lara bağlı.
rapidshare de kullanım fazla olduğunda free kullanıcılara sınır koyuyor.

eğer dowload yapıyorsanız msn gönderimleri yavaşlıyordur. ya da gönderen kişi download upload yapıyorsa ondan dolayı yavaşlama olabilir.

en iyi ihtimaller bunlar. belki de telekomdan kaynaklanıyordur.

belki iyi bir kaynaktan bir dosya indirmeye çalışsanız maksimum hızınızı görebilirsiniz.

iyi bir kaynaktan dosya indirmek ve maksimum hızınızı görmek yerinde bi tavsiye olmuş.

mesela bunu indirin. iett'nin makineleri sağlam ve trafiği de az sayılır.
www.iett.gov.tr

bakalım kaçla indiriyosunuz. 100kb/s den az değilse bi problem yok demektir.

www.speedtest.net

buradan deneyip sonucuna göre 444 0 375'i arayıp şikayetini bildirebilirsin.
şu an benim bağlantımdan şikayetim yok ve 239/902 gösteriyor. www.speedtest.net

bence mozillanın sitesinden firefox'u indirin. 100k/sn dan daha yavaş indirdiğimi hatırlamıyorum.

adsl şebekesine uzaksanız veya size gelen kablolar eskiyse olabilir bunlar. bakabiliyorsanız modemden sinyal/gürültü değerine bakın. 10db alt sınır optimal ise 30db olması lazım sanırım. benim böyle bi problemim vardı, biraz uğraşarak ttnetten adam getirttim kabloları değiştirdiler yetmedi apartmandaki telefon kutusundan daireye direk kablo çektim şimdi max. performans alabiliyorum.

- gholeman:35 seederlı bir o kadarda leecherlı bir torrent linkini maximum 30 ile indiriyor
- rapid 25in üstüne çıkmıyor
- cruor:o dosyada max 46yı gördü
- talemon:adsl şebekesi yani santral yürüyerek 2dakikalık uzaklıkta
- nerden bulaştım bu adsle...

speedtest.ttnet.net.tr
bu adresten hız testi yapıldığında sonuç eğer ki 800'den aşağı bir değer çıkarsa 444 0 375 i arayarak direkt arıza kaydı bırakabilirsin. Test yaparken internet bağlantısını kullanabilecek uygulamaları da kapatmayı unutmamak lazım. Eğer ki 800 üstü bir değer çıkarsa bağlantı hızında bi problem yoktur.

(bkz: tunalı pasajı)

tunalıda tunalı(isminden emin değilim)pasajında vardı.ama hades müzikin olduğu pasajda olduğunu biliyorum.yalnız bayaa kazıkçı bir yer

dost kitabevi/kızılay. alt katında bir sürü poster vardı en son, film afişleri de vardı, muhtemelen hala duruyordur. bir de karanfil sokak'ta ata iskenderin yanındaki özalitte biraz var diye hatırlıyorum.

ya aslında o kadar takmıyordum da yeni okula başlayacağım için ilk günden kokmak istemiyorum:D

dislerinden herhangi biri çürük olabilir.

dilini,damağını ve yanağın iç tarafını da fırçala

@trimpot öyle olsa her zman kokardı ama sadece ramazanda yaşıyorum bunu

agızdan ya da mideden değil akcigerlerden geliyor o koku bildiğim kadarıyla. açlık uzadığı zaman vücut depodan yakmaya başlıyor ve bu yakmanın egzosu kötü kokuyor. sözlükte açlıktan nefesi kokmak başlığında değinilmiş biraz. ramazanda özellikle iftara yakın saatlerde oruçlu herkesin nefesinde aynı ağır koku mevcut olduğu için oruç tutmayanlar dışında kimse pek hissetmiyor kokuyu.

@terak, lutfen bu tarz konularda sahsi fikirleri vermektense, muftuluk ne diyor ona bakmak gerek. muftulugun dedigine gore de dis macunuyla fircalarsan orucun bozulur.

evet agzin kokacak, kokmali da, ki anlayabilesin aclarin durumunu. ayrica yine bu koku icin Kur'an'da, oruclunun agiz kokusunun en guzel koku oldugu seklinde ayet de var

subtitle workshop'ı denediniz mi?

filmlerinizi bilgisayar ortamına çeşitli isimlerde gruplar taşır, bu grupların adları release (yayım) olarak geçer, örneğin aXXo, unSEEN, uSk, DiAMOND gibi. eğer elinizdeki filmin isminde böyle bir release adı varsa divxplanet gibi sitelerden sizdeki release'e uygun bir altyazı bulmanız daha rahat olur.

çoğu player programında "ğ" geri, "ü" ileri senkronize eder. şayet altyazı 3 sn ileriden gidiyorsa 6 ke "ğ" harfine basarsanız, zamanlamayı ayarlamış olursunuz. tabii filme uyumlu altyazı ise bu mümkün oluyor.

Sorunuza tam cevap değil ama bundan sonra başınıza gelmemesi için şu yolu deneyin:

Önce alt yazı sitesini açıp alt yazıları listeleyin. Bunlar release gruplarına göre isim alırlar. Daha sonra filmi aratıp hem alt yazısı uyan (release grubunun adından anlayabilirsiniz) hem de en çok seed'i olanı seçip indirin. Filmi indirmek görece uzun sürdüğünden doğru dosyayı seçip indirmek önemli zaman kaybı olmaması açısından...

indirdiğiniz filmin ve altyazının fps sinin uyumlu olmasına dikkat edin. 25 mi yoksa 23.976 mı 24 mü... filmin kaç fps olduğunu sağ tık>özellikler>özet kısmında "resim karesi hızı" altında görebilirsiniz. altyazıyı indirdiğiniz yerde de -divxplanet falan-yanında yazar altyazının kaç fps filme göre uygu olduğunu.
ayrıca bs player kullanıyosan ctrl + sağ ok tuşu ya da sol ok tuşu yardımıyla altyazının senronunu ileri geri alabilirsin. uygun fps de altyazı indirirsen başta bir kere ayarladın mı büyük ihtimalle kaymayacaktır bir daha. ha oldu ki yine kaydı. hemen bana gel. çünkü kayma benim alanım.

subtitle workshopla senkron yapacaksın.ilk konuşma ile son konuşmanın zamanlarını filmden tespit bu programla senkronize edeceksin.

eğer altyazı ve ses kayması bütün filmlerde oluyorsa, codec'lerinde bi yamukluk vardır. aynı iş için birden fazla codec yüklersen çakışma olur, buna dikkat et. bunun dışında, divxplanetteki bütün altyazıları dene, tutmuyosa altyazı kaydırarak izle artık ya da subtitle workshop'ta düzenle. gom player'da altyazı ve ses kaydırma özellikleri mevcut.