geçen seneki fiyatlar ile aynı olacakmış. yani 2007-2008 sezonu için geçerli olan fiyatlar.

o fiyatlar da soyleymiş
numarali ust: 3.800
numarali alt: 1.520
kapali ust: 1.520
kapali alt:1.330
eski acik: 760 seklinde aciklamistir.

su var ama bilmiyorum calısıyor mu; rockmp3.iblog.com

linkler çalışırmı bilmem
www.pcmuzik.org

emule kullanıyorsanız buyurun;
ed2k://|file|KesmeSeker%20-%20Cenk%20Taner%20-%20Full%20-%20Full%205%20Album%20-%20Turkish%20Rock%20[e-sipa]%20[TEC]%20Tiyatrol.rar|328955000|BEE3FBD381BEB922726184DA2C7AA870|/

dünya vatandaşlığını nasıl kazanıyor peki bu sabi?

Dünya vatandaşı derken sanırım haymatlos olmayı kast ediyorsunuz, vatansız olabilir insan ama dünya vatandaşı gibi bir hukuki kavram yok, bebek haymatlos olmaz. Öncelikle anne babasının vatandaşlığını alır. Sonrası biraz karışık, doğduğu sırada hangi ülkenin toprakları üzerinden geçiliyorsa o ülkenin vatandaşlığını alır yönünde bir görüş var veya uçağın kalktığı ya da indiği yerin vatandaşlığını alır da denilebilir. Bu genellikle ülkeler arasında yapılan ikili anlaşmalarla belirlenen kurallara göre olur. Kesin bilgi için bi devletler özel hukuk kitabına bakmak lazım.

Ülkelerden birinde aksi yönde bir kanun yoksa çocuk çifte vatandaşlık alır diyebilirim.

uçağa 7 aydan uzun süredir hamile olanlar binemiyor diye biliyorum.

Bir de uçak şirketleri doğan çocuğa ömür boyu bedava uçuş hakkı veriyor. düşünmek laım.

yıllar önce dünyayı dolaşan bi çift vardı kızlarının adını deniz koymuşlardı, denizde doğmuştu çocuk. onlara sormak lazım yada nette onları aratmak lazım.

havada doğan ilk bebeğe virgin(!) adını vermişler ve 21 yaşına kadar bedava uçabilecekmiş. buyrun burdan:
www.telegraph.co.uk

bahsedilen belgesel (bkz: uzaklar)
çiftin adı da osman ve zuhal atasoy.

hala net bir yanıt bulabilmiş değilim. her ülkenn vatandaşına göre farklı muamele mi uygulanıyor bu gibi durumlarda bunu da merak etmiyorum. örneğin bir fransız çift paristen new york'a giderken -denizden yada havadan- atlas okyanusunun ortasında kadın 7 aylık da olsa erken doğum yapsa, bu çocuk o anda bulunduğu yer ortak sularsa, örneğin kanadanın izlandanın, ispanyanın veya başka bir ülkenin bilemiyorum o ülkenin yada ülkelerin mi vatandaşı oluyor? atasoyların günlüklerine bakmadım orada ne yazıyor bilemiyorum. ben şu anda başımıza gelse böyle bir durum ne olur onu merak ediyorum. araştırmaya devam.

efsaneden ibaret o durum.
okyanusun ortasında doğsa ve vatandaşlık için x ülkesine gitseniz, bu velet burda doğru verin pass diye muhtemelen büyük bir el hareketi çekerek baş parmağı ortaya alırlar:) abicim olay basit, abd'de doğarsa abd kanunlarına göre vatandaş olur ama almanyada doğarsa yaşı/2 yaşadığı süreyi geçmiyorsa alıyor tabi 6 aylık hamieyken gider ve orda doğum yaparsa ki mmkündür, uzun süreli vize, vizesiz kalıp doğurma falan.
b dünya vatandaşlığı diye bişi yok, bm pasaportu var o da kötü bir durum gene yaşadığım ülke için vize alıyorsun, piç olmanın legal hali, misal arnavutlar öyleydi.

kanunlar her ülkede farklı gerçekten, eu da birçok ülke çifteyi vermiyorken böyle durumlar nasıl türemiş hayret.

abd'de doğurcam bende veledimi, en yisi.

medeni kanuna bakmakta fayda var. belki orada bulunabilir. elektronik olarak arama motorları vasıtasıyla bulunabilir medeni kanun. ordan bakarsınız.

her ülkenin farkli, ama prensip olarak her zaman ebeveynlerin vatandasligini alir.hukuken de buna Jus sanguinis denir. Senin dedigin Jus Soli ye girer, o da ingiltere, avustralya vs. gibi ülkelerde gecerli degil.

hostel filminde adamın eli titriyordu diye cerrah olmamış.bence
doğru olması gereken bir şey.

geçenlerde bu konuyla ilgili bir belgesel vardı. el titremesine karşı micro robotlar üretilmiş. aletler titreme hissettiğinde falan gücü kesiyormuş, çalışmıyormuş. bunun gibi bişeydi.

--- spoiler ---

lost'ta da jack'in babasının eli ameliyat sırasında, alkolden ötürü titriyordu ve hastanın damarını biçmişti. tabii mesleğinden olmuştu, birinin ölümüne sebebiyet vermekten.

--- spoiler ---

bunu screenshot alıp bition'a koymak açıkça iyi bi şey değildir ;)

gayet titrer.. öyle alkol almış gibi zangır zangır değil ama titrer.. by-pass yapılırken alternatif yolak olacak olan damarın ağzında, damar çeperinden eli titremeden iplik geçirecek olana tam 5000 lira veriyorum, o derece...

titrer, mesleğinde de ilerler ama titremekten kasıt 10 metre uzaktan belli olması ise o kadar değil.

işini engelleyecek kadar bir titreme olursa ameliyata girmez ama ne olursa olsun hastaya çaktırılmaz bu tarz şeyler. dr ahmet yerine dr mehmet yapar kimiz zaman, ruhunuz duymaz bazen :)

elinin titrememesi gerektiği zamanlarda hap alıyorlar gram titremiyor(muş).

4-5 yıl evvel alkol'ü bıraktığımda benimde başıma gelmişti, titreme başladığında çeyrek bira içiyorsun titremeyi kesiyor. demekki bu doktorların aldığı hap'ta alkol etkisi var.

diazepam mı ne var servo motor takmıs gibi yapıyor.

öncelikle acil cerrahide müdahale ediliyor, ilk müdahale sonrasında duruma göre bir cerrah ekibi, duruma göre sadece konuyla ilgili tek bir cerrah operasyonu gerçekleştiriyor...

nöbetçi doktorun ilk müdaheleyi yapması lazım zannedersem eğer durum ağırsa alanına göre gerekli bölüme sevkediyorlar diye biliyorum.

acil cerrahide bulunan plastik cerrahi-ortopedi-nöroşirurji-genel cerrahi uzmanları oluşan hasarın bölgesine göre işin içine girebilir.

hiçbir cerrah olağan durumlarda kendi muayenehanesinde, bir adli vak'a (kurşun çıkarma) işini yap(a)maz. yapmamalıdır. yapmaya niyetlense bile, evvela polise/jandarmaya haber vermelidir. verir. yasal zarirettir.
bunları düşünmek yerine elinizdeki -eğer gerçekte ver ise-yaralıyı, derhal bir acil servise götürüp tedavi ettirin. kurşunun isabet ettiği yere göre cerrahi müdahale yapacak uzmanın branşı değişecektir.

öncelikle vurulan kişinin acil müdahelesi yapılır. büyük kanamaların durdurulması, nabız tansiyonun çok zararlı olmadığı bir seviyede olması ve nörolojik aciliyet gerektirecek semptomların görülmemesi, vb. durumları içinde eğer hastanın ameliyat olması gerekirse, gerekli olduğu müddetçe film çekilmesi için acil radyolojisine gider. daha sonra da yaralanmanın gerektirdiği cerrahlar tarafından ameliyat olması gerekliyse ameliyat edilir.

elinizde böyle bir hasta varsa ya da yakınınız ise muayenehanede böyle bir uygulama yapılması teknik olarak doğru değil.

lakin dizi senaristi iseniz, -konuyla alakasiz bir yer olan eksi duyuru'da bile- arastirma yaptiginiz kafaniza gore kimseye danismadan yazmadiginiz icin tebrik ederiz, o ayri.

www.pubmedcentral.nih.gov suradaki figure 1 işe yarayabilir belki.

www.nature.com

www-saps.plantsci.cam.ac.uk

(bkz: muse)
(bkz: coldplay) aklıma ilk gelenler.

3 doors down, blackfield, travis, pain of salvation ve opeth ('in bazi parcalari) (damnation albumu tavsiyedir opeth'ten), katatonia.. guzel muzik yapan gruplar bunlar. aklima gelen $imdilik bunlar var.

şu sayfa da işine yarayabilir ama adam gibi tek benzeyen kişi thom yorke.

www.lastfm.com.tr

a perfect circle
pearl jam
tool
white stripes
audioslave
sound garden
ccr
starsailor
matchbox twenty, ilk aklima gelenler.
bir de queens of the stone age.

bir de ek olarak, a perfect circle, soundgarden, audioslave ve ccr begenme garantili :P

Yabancı olarak The Arcade Fire ve Mogwai, Türklerden de Kafabidunya ve Nem aklıma geliyor. Pain of Salvation dinleyip beğenirseniz şiddetle Wastefall'u da tavsiye ediyorum.

ekleme: hafif grunge'a kaysa da Love Battery de pekala aynı etkiyi bırakır.

sana kesinlikle "pilot speed" grubunu öneririm. çünkü kime dinlettiysem, "radiohead" gibiler diyorlar. aslında radiohead'i iyi dinleyen biri aradaki farkı rahatlıkla görür.

not: "alright" şarkısını kesinlikle öneririm. hatta arka arkaya defalarca dinlenesidir...

dredg

bi de (bkz: ghinzu)'yu deneyebilirsiniz.

massive attack

2-taksici ile konusursun ama gunduz acar herhalde.
3-taksim'den var.

o saatte tramvay olur mu bilmiyorum ama metronun havaalanı yönüne ilk seferi saat 6:01'de, yarım saat civarı sürer emniyet-fatih'ten, yeterli olur o da sanırım.

6da evden taksi ile mertere gidip, ordan direk metroya binmeye karar verdim sanirim.
evet : )

şurası işinizi görür muhtemelen; www.drtus.com

üst ihtisas yaparsan sil baştan bir daha yapıyorsun üstelik. doktorun suyunun suyu oluyor. hele benim gibi phd ayarlıcam research yapıcam diye tutturursan devlet senin yerine kuranı çekiyor, atamanı yapıyor, gitmediğin için çift tarifeden yapıyorsun pratisyenlik mecburisini diye biliyorum.

@enfeksiyon, evet, annelerimizi neden dinlemedik ki zaten??

üst ihtisas dediin doçentlik fln mı oluyo? yani 6 senelik uzmanlıktan sonraki dönem? askerlikteki gibi mi bu olay; teğmenken bi kere, daha üst rütbelerde de bi kere doğuya gtmek zorunda olmak gibi..

üst ihtisastan kasıt sanırım genel dahiliye üzeri romatoloji gibi mesela.

elbette magazinsel sellülit değil. sellülit bir çeşit yumuşak doku enfeksiyonu,ciltaltı dokuyu etkileyen bir enfeksiyon ve bunun sonucunda dermisteki iltihabi süreç diye basitçe tanımlanabilir

www.nlm.nih.gov

ilk aklima gelen braveheartin soundtracki
sonra aklima gelen celtic woman
daha sonra aklima gelen blackmore's night

clannad ve maire brennan

Goran Bregovic - Irish Songs indir bence.

216.90.204.21 ayriyetten bu adreste iskoçya ve irlanda milli marşlarını bulabilirsin.

içinde gayda olup olmadığını hatırlamıyorum ancak, del amitri diye bir gurup vardır, belki del amitri başlığı altında yazan arkadaşlar daha net şeyler söyleyebilir.

(bkz: jose angel hevia )

loreena mckennitt

+

#268822 daki isimler

ise yarar mi?

evrenselmuzik.blogspot.com
şiddetle tavsiye ediyorum.

ron korb - celtic heartland

zevkle dinledigim bir albumdur. "celtic quest" ve "celtic dawn" adli iki albumu daha var ron korb'un, henuz bulup indirmis degilim ama eminim onlar da fena degildir. su adresten sample'larini dinleyebiliyormussun, ben de bu vesileyle dinleyeyim (soldaki music catalogue'a tiklaman lazim)

www.ronkorb.com

aslansınız, cansınız.

her ne kadar arada bildiğim baya şey çıktıysa da, bilmediklerim de çıktı bolca. tebrikler diyor, hepinize birer kilt almak istiyorum.

solas diye bir grup var irlanda folkloru yapıyorlar. muhakkak edin.

sozluk.sourtimes.org

İstanbul'a yakın İznik var hem göl hem antik şehir hem de üst taraflar doğru çıkarsan muhteşem manzara ve orman var.

Aynı şekilde biraz daha uzakta Bolu ve Düzce'de yukarılara çıkılınca çok güzel köyler bulabilirsiniz...

benzer bir soru sormuştum, gelen cevaplar işe yarayabilir;
(git: 18314)

Yakıncacak Bahçeşehir Gölet mevkii takılabilitisi olan bir yerdir, gece gündüz farketmez. Piknik tüpü yasak ama.

Ağva da iyidir, doğa kokan biryerdir. kazıktır hafta sonu ama dikkat edelim, ettirelim..

Sanırım Demirkoy-Igneada tarafı aradığınız türde bir doğa gezisi olabilir. Aynı zamanda Dupnisa mağarasınıda ziyaret etme şansı bulabilirsiniz.
www.igneada.com/
sozluk.sourtimes.org

gittim gordum mukkemmel bir yer degildi ama kis mevsiminde gitmistim. (bkz: kulindag)

onceki soruya gelen cevaplardan gidip gördüğüm maşukiye, kerpe taraflarını da tavsiye ederim. maşukiyede kahvaltı akşama da kerpede balık güzel olabilir.

Poloezköy

eskihisar var ben cok begenmistim. yalova feribotlarinin orda kucuk bi sahil kasabasi. balik restoranlari var, osman hamdi bey in muzesi var, tepede manzarasi var ama gez gez bitmeyecek bir yer degil. biz hava sogukken gittik, cok kalabalik degildi ama yazin nasil olur bilemiyorum.

sapanca gölü, maşukiye, kartepe çevreleri de şahanedir, hem de yakındır. göl kenarında güzel tesisler var, maşukiye sırtlarında canlı alabalık söz konusu, kartepe kayak merkezi, sezon kapandı ama dağa çıkarken yine çeşitli güzellikler ve tesisler mevcut.

(bkz: uçmakdere)

Arkadaşlar herbiriniz birbirinizden mükemmelsiniz ve kendinize yakışan cevaplar verdiniz ancak ;

doğru cevap kaz dağları olacaktı...!
biraz hızlı sürmek gerekecek yalnız..
katkılarınızdan öpüyorum..
iğneada ve uçmak dere cevaplarını veren arkadaşlar:
bir dahaki sefere oralara da gideceğim
hatta uçmakdereye sizin için uğrayacağım belki..
byes

yaz için yalova çınarcık taraflarını da bi göz önünde bulundurabilirsin. iyidir hoştur.

son zamanlarda oynanan önemli maçları (örneğin fenerbahçe-sevilla maçları) torrentturk'te bulmak mumkun sanırım.

4600 civarinda entrysi var. Ilk entrysinin tarihi ile son entrysinin tarihine bakip, aradaki zamani asagi yukari 5 parcaya bolerek tarihli arama yapabilirsiniz. bu sayede 1000 sinirinin da altinda kalirsiniz herhalde. olmadi 6-7 parcaya bolersiniz.

baska kolay yol bilmiyorum.

rica ederseniz yedek alıp sizinle paylaşır belki.

istanbul için iftar vakitleri:
özgür tetik, amerikan hastanesi (iyi diye duydum)

ankara için iftar vakitleri:
ahmet atay, hacettepe. (çogiyi)
mehmet binnet, ibni sina. (çog emin değilim)

mehmet binnet ibn-i sina diyecegim ben de, cok iyi bir doktordur bu alanda.

benim dayıoğlu hem ön bağlar hem yan bağlar, çaprazıydı arkasıydı bütün bağlar için ameliyat oldu. kendisi o kadar kötü durumdaydi ki halisaha futbol hayatinin bitmesini birak artık kitlenen diziyle yürüyemeyecek duruma gelmişti. çalıştığı şirketten özel sağlık sigortasi vardi. acibadem hastanesinde ameliyat oldu.
ben de iki gün refakatçi olarak kaldim hastanede. hastane 5 yildizli otel gibiydi. hani hemşireler filan çok güze... neyse buralar konu dışı.
dayıoğlu tamamen iyileşti. sahalara geri döndü. çok başarılı bir operasyn geçirdi. doktorun adını bilmiyorum ama butun fenerbahce futbol takimi oraya takilir, bilirsiniz. bu acidan acibadem'i onermek yanlış olmaz sanirsam. ozel saglik sigortasi olmasaydi odenecek gibi degildi tabi ucret. onu da ekleyelim.

acıbademde çalışıp, fenerbahçeli futbolcuların takıldığı doktor (bkz: omer taser) olsa gerek.

hacettepe ahmet atay'ı asla tavsiye etmem. işine gelince iyi oluyor.
ibn-i sina'dan şaşmayın. oranın ortopedisi türkiye çapındadır.
mehmet binnet evet oranın en iyi doktorlarındandır!

zoofobi için "hayvanat bahçesi korkusu" deniyor sözlükte.sanırım hayvan korkusu başka birşey.

sozlukteki bilgi yanlış sanırım; www.medterms.com

birinin kalbi veya solunumu dursa da sinir sistemi bir süre daha tepki verir.
bu haldeyken mesela kalp masajıyla tekrar kalbi çalıştırmak mümkün olabilir. ama gözbebeği bile tepki vermiyorsa ondan sonra yapacak bir şey kalmamıştır.

$oka girince de tepki vermıyor sanırım.

İlaç alıp almadığını da az çok belirleyebiliyor bu bildiğim kadarıyla. Hiperaktiflikle ilgili bir ilaç alındığında büyüyor ya da küçülüyordu. Uyuşturucu alınca da değişiyor. Işığa verilen tepkiye göre biraz bilgi elde edilebiliyor herhalde hasta hakkında.

ben askerdeyken, bi çocuk fenalaşmıştı, böyle kasılmalar falan, sara krizi gibi.. hastaneye götürdük, doktor gözüne ışık tuttu ve "hadi be sen de" gibisinden bi jest yaptı. bize de "gözünü kaçırdı, psikolojik tamamen" demişti.

zaten o çocuk da biraz sorunluydu, böyle hastalık hastası bişeydi.

demek ki ciddi bir sorunu olsaydı o ışığa tepki vermeyecekti diye düşünmüştüm ben de.

"Göze giren ışık miktarı, göz bebeği açıklığı alanının karesi ile doğru orantılıdır. Gözbebeği çapının 1,5-8 mm arasında değişebilmesi sayesinde, göze giren ışık miktarı 30 kat artırılıp azaltılabilir. Göz şiddetli ışığa maruz kaldığında, refleks olarak gözbebeği daralır ve göze giren ışık miktarı azaltılır. Doktorlar göze ışık tutarak bu refleksin çalışıp çalışmadığını kontrol ederler. Eğer gözbebeği aşırı geniş ise ve ışık tutunca daralmıyorsa, hastada beyin hasarı veya ölüm hâli var demektir."

göz refleksleri orta beyin kontrolündedir. herhangi bir sebeple orta beyine veya beynin tamamına oksijen desteği kesilirse bu refleks olmaz, göz bebekleri sabit ve geniş olur. ayrıca göz bebekleri sabit ve genişlemiş olsa bile bazı vakalarda hastanın iyileşme ihtimali vardır (mesela bir narkotiğin overdozunda veya geçici felçte) , ancak elbet birçok durumda bu ihtimal düşüktür.

pupillaların büyüklüğüne ve de ışık refleksine bakıyordur,
www.itfnoroloji.org surada pupilla kısmında bi tablo var oradan daha ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz.

gozun baktıgı tarafta beyin kanaması oluyor.

gözbebeginin tepkisinin ölcülmesi otonom sinir sisteminin calisip calismadiginin anlasilmasi acisindan önemli bir testtir. Nasil dize vuruldugunda refleks gösteriyorsa, isik tutulunca gözün tepkisi de ayni sekilde olur. e o zaman niye dize direkt vurmuyolar dersen de, gelen hasta cogu zaman uygun olmaz bu tür testler icin ve isik testi en kolay testtir. bu arada nabiz alinamamasi, solunumun tamamen durmasi ve göz tepkisinin verilememesinin hepsi gerceklestiginde klinik olarak hasta ölüdür.

bu belge için veline/ailene ait bir banka hesabının dökümü ve hesap sahibinin sen orada bulunduğun sürece sana para yardımı yapacağına dair bir yazı yeterli olur zannedersem. hatta bordro falan bile olabilir hesap dökümü yerine.

bana okuldan belge vermişlerdi. ama finlandıya konsoloslugunda miktar belirten bi olay yoktu.

sadece bordro yeterli olmuyor, noterden de bi taahhütname almak gerekiyor. taahhütname velinin adına düzenlenmeli. tam hatırlamıyorum ama şöyle bir şeyler yazması gerekiyor taahhütnamede: şu şu tarihler arasında almanyada erasmus tırıvırısıyla okuyacak olan oğlum/kızım bilmemkimin almanyada kalacağı süre zarfında her türlü ihtiyacını karşılaması için aylık 85 euro vereceğimi taahhüt ederim falan filan.

ayrıca bu belgenin yeminli bi tercümana almancaya çevrilmesi gerekiyor.

ravioli doğru söylüyor, o belge genelde erasmus dışındakiler için isteniyor ancak senın durumunda fark çok az ve değişim programı ile gittiğinden, burs miktarida göz önüne alındığında böyle bir belge istemezler, zaten o 585 euro sallama bişey, kafalarına göre değiştiriyorlar pek bir resmiyeti yok, o nedenle takma kafana:) tecrübelerle sabittir.

#11572661 şuraya da bak bir istersen..

500A tam sizlik. (kadıköy-edirnekapı)
500den emin değilim ama muhtemelen geçer.

500 geçmez sanırım mecidyeköyden çevreyoluna giriyo, emin değilim. ama 500A garanti.

eğer anadolu yakasından kasıt kadıköy değilse veya aktarma gerekecekse bir göz atın

www.iett.gov.tr

522 tam önünden geçer diye biliyorum.

500A Candır kandır

522 alemdar cevizlibağ/topkapı arabası. 1. köprüden gider bu arada.

benim okulumda E harfi olmasa da ECTS grading scale diye bir sey var belki onla bi paralelliği olabilir; www.credit.seua.am (sayfanın alt kısmındaki tablo)

e henuz notu girilmemis oluyor bizim okulda.

Uludağ Üniversitesi:

(E), ilgili dersin ön koşullarını yerine getirmiş olma şartına bağlı olmak kaydıyla, hastalık veya Enstitü Yönetim Kurulunca kabul edilebilir bir gerekçe ile dönem sonu sınavı, seminer, laboratuar, ödev ve benzeri yükümlüğünü yerine getirmeyen öğrenciye verilir. (E) alan öğrenci notlarının Enstitüye tesliminden itibaren on beş gün içinde eksikliklerini tamamlamak zorundadır. Ancak mazeretin uzaması halinde Enstitü Yönetim Kurulu’nun kararı ile eksik tamamlama süresi, bir sonraki kayıt dönemine kadar uzatılabilir. Aksi halde (E), (K veya FF) notuna dönüşür.


Dokuz Eylül Üniversitesi:

(E) notu, yarıyıl içinde başarılı olduğu halde ders için gerekli koşulları tamamlayamayan öğrencilere verilir. Öğrenci herhangi bir dersten (E) notu aldığı taktirde notların ilgili Enstitü Müdürlüğü'ne teslim tarihinden itibaren bir ay içinde eksikliklerini tamamlayarak bir not almak zorundadır. Alınan not, ilgili öğretim üyesince en geç üç gün içinde Enstitü Müdürlüğü'nce yazı ile bildirilir. Aksi halde, (E) notu kendiliğinden (FF) notu haline dönüşür


Ankara Üniversitesi:

(E) notu; yarıyıl/yıl içinde başarılı olduğu halde, hastalık gibi geçerli bir nedenden dolayı ders için gereken koşullardan bazılarını yerine getirememiş öğrencilere, dersin öğretim elemanı tarafından verilir. (E) notu almış bir öğrencinin, notların öğrenci işleri bürosuna tesliminden onbeş gün sonra eksiklerini tamamlaması ve bir not alması zorunludur. Bu süre içinde eksiğini tamamlayamayan öğrencinin notu (FF) notuna dönüşür. Eksikliğinin tamamlanmasının uzun süreceği fakülte/yüksekokul kurulları tarafından kabul edilen öğrencilerin (E) notu, en çok bir sonraki kayıt dönemine kadar uzatılır.


Çukurova Üniversitesi:

"E" notu, yarıyıl sonu veya yıl sonu sınavına girmeye hak kazandığı halde, hastalık veya geçerli başka bir nedenle yarıyıl sonu veya yıl sonu sınavına giremeyen ve mazereti ilgili Yönetim Kurulu tarafından kabul edilen öğrenciye verilir. (E) notu verilen her dersin eksik sınavı bu dersin verildiği yarıyılı izleyen ilk yarıyıl kayıt dönemi başlamadan önce yapılır. Öğrencinin bu sınavda aldığı not yarıyıl sonu sınavının notu olarak değerlendirilir. Bu sınava girmeyen öğrencinin notu kendiliğinden (FF) veya (U) notuna dönüşür. Ancak uzayan bir hastalık ve diğer geçerli mazeret hallerinde, Bölüm Başkanının önerisi ve ilgili Yönetim Kurulunun onayı ile eksik sınavının süresi bir sonraki sınav döneminin sonuna kadar uzatılabilir. Bu durumda (E) notu not ortalama hesabında dikkate alınmaz.

Anladığım kadarıyla Eksik'in E'si o. İngilizce eğitim veren okullardaki (I)ncomplete a denk düşüyor.

başkent üniversitesi'nde sınav tekrarı, sınav hakkı gibi bi şeydi e notu. resim hocam iyi resim çizemediğim için "sana e notu veririm, yazılı sınav yaparım" diye tehdit etmişti de ordan biliyorum.

Cevaplar için teşekkürler. Silmeye kıyamadım: )

kocaeli üniversitesinde
harflendirme sistemi şöyle a b c d e ve f
diğer üniversitelerdeki gibi cc bb cb gibi harflendirme yok zaten f harfini vize ve final ortalaman 50nin altında kalırsa f olarak geçiyor. geri kalan harflerde işte 50-100 arasındaki notlara tekabül ediyor. ha derseniz neden böyle bişey yapmışlar madem işte üniversitede okuduğun belli olsun. yoksa maşallahı var liseden beter bir üniversite sosyal bağlamda hiçbir şekilde destek olmayan proje falan yapmaya kalktığınızda aman napalım yaptın da bana mı yaptın diyip proje süresince girmediğiniz dersler yüzünden devamsızlıktan kalabildiğiniz biyer ha derseniz nottan bahsediyoduk bunu neden anlattın sinirlerim tepemde o yüzden paylaşmak rahatlamak istedim...

Bilgi Üniversitesi'nde de böyle bir uygulama var. E notu alanlar o dersten bir sınava daha - E sınavı- girme hakkı elde ediyor. Bütünleme gibi.

'orhan pamuk' malum onlar bizden daha iyi biliyorlar zaten

auf der anderen seite, im juli olur. test edilip onaylanmıştır.

organize işleri izlet beyinleri allak bullak olsun..noluyo burda falan olsunlar..

karpuz kabuğundan gemiler yapmak

dondurmam gaymak

hmm zor bir soru cidden. direkt olarak türkiye hakkında iyi şeyler düşündürecek film,kitap bulmak zor. bunlar tanıtım filmleri ve turist rehberlerini geçemez arasak da. ama türk sineması'ndan güzel örnekleri tercih edebiliriz. kendi açımdan düşündüğümde sinemasını beğendiğim ülkeye karşı bir sempati duyuyorum. bu ülkede böyle insanlar yaşıyor demek, hmm bunlar demek böyle düşünüyor, hissediyor diyorum. o yüzden türkiye'yi,türkleri tanıtma gibi bir ana gayesi olmasa da güzel türk filmlerini tavsiye edebilirsin diyorum. neler mi olabilir.

sevmek zamanı,muhsin bey,selvi boylum al yazmalım,yol,anayurt oteli...

uzak, mayıs sıkıntısı (hatta bilimum nuri bilge ceylan filmleri), babam ve oglum, yumurta gibi daha güncel örnekler de olabilir. bu filmlerle en azından bir bağ yakalayabilirler.

hah şimdi aklıma gelmişken, korkuyorum anne'yi izlesinler önce :) bak hemen nasıl sevecekler bizi.

ayrıca midnight express berbat bir film yahu.. türkiye'yi kötülediği için demiyorum. o filme bakıp da laf atanları kaale alma derim.

nuri bilge ceylan_uzak

crossing the bridge the sound of istanbul

fasulye izletin.

ravioli'ye katılıyorum "crossing the bridge" güzel bir başlangıç bence de; ayrıca her zevke de hitap eder!!

türklerin tarihini özlü bir şekilde ve tarafsız bir gözle medeniyet tarihi içindeki yolculuğu ile anlatan findley'in kitabı(başımdan geçti ordan biliyorum) tarihe meraklı olan yabancılar için gayet uygun :
www.amazon.com

şiir için talat halman'ın modern türk şiiri derlemesi başlangıç için yeterli çeşitlilikte ancak ingilizce çeviri yeterliliğini değerlendirmek için kendimi yetkin gördüğümü söyleyemem:
www.amazon.com

roman için "kara kitap" derim. herbiri bağımsız okunabilen köşe yazıları ile tekrar tekrar okunabilir.

Kitap olarak Stephen Kinzer'dan Crescent and Star. Hatta bunu okumadiysan kendin de oku.

www.amazon.com

hırvatistan devlet televizyonunda vizontele yayınlanmış. ordaki insanlar filme çok güldüklerini çok eğlenceli bulduklarını söylemişlerdi. Hani yabancı gözüyle şeyettirecek olursak.

16:48

www.islamiyet.gen.tr
turkish.wunderground.com

(bkz: namaz vakitlerinin işlevselliği) :):)

www.accuweather.com
burdan da watching the sky kısmında 15:45(CET) gorunuyor.

linkte bi sorun var gibi ama acılan sayfadan ankara aratılıp, 13 ocakın detaylarına bakabilirsiniz.

ankara merkez için günbatımı 17:38. eğer çok mühim bir durumsa tam lokasyon ile saniyesine kadar söyleyebilirim.

namaz vakitleri ilk aklıma gelen oldu ama o işlerden de hiç anlamadığım içim o şekilde de nasıl bakılacağını bilemedim :)))
teşekkür ederim herkese, merkez saat işimi fazlasıyla görecek ;)

www.gamecopyworld.com'da var ama tavsiyem crack'lemeden once eliniz degmi$ken oyunu son surumune guncellemeniz ve orijinal dosyalari yedeklemeniz. boylece ilerde de gerekli guncellemeleri yapabilirsiniz.

deamon tools kullanıyorsanız yasu diye bi program var 40kb. yasu.copybase.org adresinden indirin, deamon tools'un program files'daki klasörünün içine kopyalayın sonra onu açıp cloak yapın tamamdır.

teşekkürler hepinize, daemon tools kullanıyordum, katafalk'ın verdiği crack sorunu çözdü.

(bkz: misirlou)

istanbul life dergisi al. mutlaka süper bilgiler vardır.

www.biletix.com

lost in translation?

ayrıca eternal sunshine of the spotless mind izlerken yalnızlığı iliklerine kadar hissedebiliyorsun.

shawshank redemption

american beauty

konuş onunla
paris texas
los lunes al sol
taxi driver
yazı tura

gece yalnizlik falan yok ama falling down u bir seyretmek lazim. michael douglas pek bir güzel oynuyor kerata.

the indian runner
viggo mortensen ve david morse iki kardesi oynuyorlar. (karakterleri birbirine ters iki kardes) yan rollerde dennis hopper, benicio del-toro, charles bronson gibi isimler var. unutmadan filmin yonetmeni de sean penn.

(bkz: sleepers)mesela?

last man standing

the number 23
goodfellas
taxi driver (gerci bunu seyretmissinizdir)
lucky number slevin
miller's crossing
the departed

straw dogs'ta bana göre bir erkek filmi'dir. beğenirsin muhtemelen.

the football factory

bir de assassination of richard nixon var sean penn döktürüyor, muhtemelen onu da seveceksin, bulamazsan dvix ini kopyalarim sana.

tamamen fakrlı gözükseler de, aslında aynı kişiler olan iki erkeği anlatan:
"infernal affairs"

mutlaka izle derim...

mystic river(dramatizmi), four brothers(aralarındaki dostluklar-aksiyon)..
geri kalan her şey için martin scorsese =)
a bronx tale ve mean streets tarife epey uyuyor.

the football factory, ingiliz ve futbol filmlerine olan sevgisizligim nedeniyle eledigim bir film.
assassination of richard nixon, sean penn ise tamamdir.
internal affairs, ilgimi cekti, ama cok da buyuk beklentilerle izlemeyecegim (daha iyi olursa ne guzel)
mystic river, yine nasil olup da aklimdan ciktigina inanamadigim filmlerden biri.
four brothers, listede.
a bronx tale, ne merak ettiklerimden biri
mean streets, adini bile sevdim.

reservoir dogs

seyretmişsindir muhtemelen ama seyretmediysen izle mutlaka,"erkek filmi" denince aklıma ilk gelen budur benim.

pride and prejudice

wuthering heights

ilginizi çekerse pek çok vudi filmi özellikle; annie hall
masalsılıktan taviz vermek isterseniz; before sunrise
biraz erotizm ile: young adam
türk sinemasından ise: bir yudum sevgi

becoming jane

henry james uyarlamalari hosuna gidebilir. bir de romantik komedi istemiyorsun sanirim ama when harry met sally güzel filmdir .

lost in translation iyidir, gerceklik dozu da fazladir.
fantastik olmasinda bi sakinca yoksa the invisible olabilir.
dram deyince sweet november ve a walk to remember (bu ikinciyi seyretmedim ama her yerden duydum)
jeux d'enfants guzel.
masalsiliktan cok uzak olmamakla birlikte elizabethtown'i da tavsiye etmeden gecemeyecegim.

pride and prejudice - becoming jane siralamasinda izlenmesinin daha iyi olacagini soylemisler. wuthering heights, henry james uyarlamalari tahmin ediyorum cok guzel filmlerdir, ancak benim aristokrat donem filmleriyle ilgili problemim var, ziyadesiyle boguyorlar beni, sonunu getiremiyorum. daha gunumuzden olan daha yakin hissettiriyor.

woody allen filmleri konusunda cok gel git yasayan biriyim, sevip sevmedigim konusunda bile emin olamiyorum.

before sunrise (ve after sunset var yanilmiyorsam) listemde.

when harry met sally kanimca bir romantik komedi degildir. gercek hayata en yakin, olabilecek en iyimser ve durust oykulerden biridir bence. bir insani o garip huylariyla birlikte sevmenin onemini, onu o yapanin herseyin bir butun oldugunu anlatan (garip bir cumle oldu ama neyse) bir filmdir. yeri ozeldir.

twodimensionprism : an itibariyle yuh diyorum, filmleri izledikten sonra neler diyecegim kimbilir.

before sunrise'ın devamı before sunset
bi de julie delpy demişken ben (bkz: 2 days in paris)i cok sevmiştim tavsiye ederim kesinlikle.

atonement var, yeni oynadı sinemalarda hatta

:)
aklima geldi, the holiday de guzel bi ask filmi.

isteklerine en uygun film polanskinin "bitter moon"u.

2 days in paris, guzel seyler okudum, pek julie delpy sevmesem de :)
atonement, bu kadar yeni bir filmin zannedersem dvd si de mevcut degildir,
the holiday, banko
bitter moon, cok buyuk beklentilerim var cook..

panic room

(bkz: 1408)

tek bir gece değil de, tek bir mekanda geçen ve başroldekinin o mekandan çıkmaması gerektiği phone booth var.

unknown var ayrıca

cube dememe gerek yok heralde ama ben "the shining" diycem.

saw.

us.imdb.com

panik odasini david fincher fanatigi biri olarak izledim. phone booth'u da hali hazirda ee.. izlenecek hale getiriyorum. 1408 ve unknown'u cok sevecegim gibi bir his var icimde. the shining hakkinda cok sey duydum, kult bir film olarak kabul ediliyor ama hic aklimda yoktu. hatirlatma icin tesekkurler.

saw'u ise siddet iceriginden dolayi izleyemeyecegim. bunyem kaldirmiyor.
tape'i cncbe yayinladiginda izlemeye kalkmis, cekim tekniginden pek hoslanmamistim.

interview

30 days of night var. atmosfer the thing e benzemekle beraber teorik olarak tek gecede geçiyor :)

cast away de kalmak zorunda olunan mekan grubuna giriyor sanırım

(bkz: tek mekan filmi)

istediğin gibi değil sanırım ama konsepte uyuyor:

shaun of the dead
www.imdb.com :)

film izleyin, eger gorusunuz musaitse havai fisek gosterilerine bakin. sonra zaten saat gec olur...

sevişilebilir

Ona özel bir yemek yapın, beraberce yiyin. Televizyon açmayın bence, güzel bi film bulup izleyin. Tabi yılbaşınan beklentilerinize göre de değişir, benim dediklerim normal zamanda da yapılan şeyler. ılbaşı bahane olur en fazla...

kek

tombala oynanır mumkun mertebe tum maddi varlığı elinden alınır.ekonomik özgurlugu kalmadıgı ıcın senden vazgecemez (:

beraber balkona çıkıp amuda kalkarak havai fişekleri tersten izleyin.

bir iki saatliğine kafa eş-dost da çağırabilirsiniz. ama sırf adam adama gelip de, kızı ürkütecek cinsten olmamalı; ya da yılbaşı diye coşup fazla süslenmiş, fazla açılmış karı-kızı da peşlerinden sürüklememeli. yoksa, sonrasında rezil eder geceni, elin böğründe kalır.

çocuk yapabilirsiniz. Zira 1 ocaktan ileri 9 ay gidince tonla doğum günü olur istatistiklerde.

sevismek, cocuk yapmak, gibi faaliyetleri kastetmedigimi belirtmeme gerek yok zannetmistim ama yanilmisim.

iki taraf da kapsın fotoğraf albümlerini, eski günlerinizi deşin.mükemmel muhabbetler çıkabiliyor, hem birbirinizi daha iyi tanımış olursunuz.

dikkat etmeniz gereken şey eski sevgiliyle olan fotorafları ayıklamak, yoksa büyük arızalar çıkabiliyor.

bir şey daha...bir saatte mutlaka dışarı çıkın; mesela, istanbul'da ve avrupa yakasında olduğunuzu varsayarsak, iyice sabaha karşı çıkarsanız, yeniköy emek'te kahvaltıya bile çıkılır, ya da ne bileyim, emirgan'da dondurmalı salep içmeye çıkın.

çok mu naif oldu? olsun, ne var, emirgan'da dondurmalı salep bizim bu geceki programımız, esinlendim biraz.

@cedilla bakirkoy tarafinda oturuyorum ve malesef araba yok =/ ama guzel fikirler, tesekkur ederim.

- Teatral takilmak isterseniz ve sarki soylemeyi seviyorsaniz gazino programi canlandirmasi yapin. Biri oturur digeri sirayla bir kac hareketle kilik degistirip turkucu, assolist kiligina girip, sarki soyleyip, taklit yapar. Yilbasi programini ayaginiza getirebilirsiniz.
- Beyaz tisort alin kendi bedenlerinizde ve bir kac tane de tisort markoru. ( Mephisto, Istiklal'de 5'li paket 10 ytl ), sonra da birbirinizin tisortune ne isterseniz onu yazin, cizin, ani olur.
pcf san'antin ve sanatcinin dostu onerileriyle aramizdaydi. esenlikler, iyi aksamlar
bir sonraki duyuruda gorusmek uzre.

Ekşi duyuruya "şu anda ne yapıyoruz" gibi bir soru girin. Sizin gibi yılbaşını evde oturarak geçiren sözlükçülerin cevaplarını okuyarak eğlenin, "sevişiyorsunuz" haricinde cevap verenlere tick atın :) Hatta belki sizin gibi bezen bir kaç kişi daha bulur birlikte bir yerlere gidersiniz, ya da onlar size gelir, belli mi olur süper eğlenebilirsiniz.

Dans edin, birbirinizin resmini çizin (çizmeye çalışın), Scrabble oynayın, geçmişten ve gelecekten konuşun, çam ağacı süsleyin, pasta yapın, balkonda sıcak birşeyler içerek ve birbirinize sarılarak havaifişek gösterilerini izleyin, televizyonda diğer ülkelerin yılbaşına nasıl girdiğini izleyin... To be continued...

mesele bezmek degil. yalnizken sıkılmıyoruz zaten, mesele daha renkli hale getirmek.
@ermanen To be continued i bekliyorum =)

kafa dengi bir veya iki cift davet edilir (yada onlara gidilir). Sap olmamasi onemli, illa cift olacak. cok acaip bir sey lan bu iliskiler!

Yalnız sen sadece evde başbaşa yapılabilecek şeyleri sormuşsun ama bunun dışına çıkan cevapları da kabul ediyorsun.. Öyleyse yazılabilecek birsürü şey var.. Ben sadece başlığa göre devam edim o zaman...

-Yeniyılda beklentileriniz listesini çıkarabilirsiniz sonra karşılaştırıp aynı olan var mı diye bakabilirsiniz

-Kağıttan kar tanesi yapabilirsiniz
highhopes.com

Online da yapabilirsiniz
snowflakes.lookandfeel.com

-Yine ev dışına çıkacaz ama alışveriş yapabilirsiniz, birbirinize hediye alırsınız

-Beraber şarkı söyleyip düet yapabilirsiniz, belki beste bile çıkartırsınız

-Birbirinize şiir yazmayı deneyin, isimlerinizi akrostişini de yapabilirsiniz

-Sizin gibi çiftlere yılbaşında yapılabilecek tavsiyeler verebilirsiniz...

To be continued...

www.hostelworld.com, www.hostels.com ve www.hospitalityclub.org sitelerini denemeni öneririm.. ücü de oldukca islevsel ve ünlü siteler bu konuda.. ilk ikisi direk hosteller, ücüncüsü ise bir nevi evini, barkini backpacker lara, seyehat halindeki genci, yaslisi insanlara acan insanlarinin sitesi..

teşekkürler, onlardan haberim var da aradığım daha çok, hani biz su kadar insan kaldık, su iyiydi su cok boktandı tadında cevaplar, ha o sitelerde de okuyucu yorumları var ama bi de buraya sorayım dedim.

illa hostel diyorsaniz bilemem ama, alternatif olarak #5701 de bahsedilen oteller de isinize yarayabilir. ben sahsen central station'a 5 dk mesafede olan Season Star Hotel'i onerebilirim. www.easytobook.com (fiyatlari daha dusuk webde gozukenlerden)

görmeyen birine tavsiye derseniz konuşan kitap gibi bir proje vardı görme engelliler için. gönüllüler gidip kitabı seslendiriyorlar. hatta gözlerin iyileşince ankara milli kütüphanede siz de bir tane kaydedebilirsiniz.

(git: 15330)

linki göremiyorum, ironik oldu ama öyle.

o duyuruya da ben cevap vermiştim, googledan "radyo tiyatrosu" diye aratınca çıkıyor.

dini kanallar yapıyor bu işi genelde. tgrt nin oyunları bazen arabesk kaçıyor ama burc fm in oyunları güzel olabiliyor. sonuçta yüzlerce oyun var, seçip güzel olanları alabilirsin. dünya klasiklerinden bile vardı sanırım

www.tgrt-fm.com.tr
bide www.burcfm.com.tr
linkten copy paste

www.sourberry.org

türkce cok zor ama ingilizce audio book lar oldukca yaygin ve eger sansli iseniz yazarin kendi sesinden dinleyebilirsiniz. paylasim ortamlarinda bir dolu var.

(bkz: #11520553 )
boyle bişey var ama denemedim henuz

araba kiralamak geldi aklımıza yine de baska fikri olan?

defalarca aktarma yaparak gitmek mümkün sanıyorum. israr ederseniz görevli bisiler ayarlar belki. ama gercekten tek makul tek yol hızlı tren malesef.

yukarıda yazılı olan şarkı değil, mesela 4. sezon 6. bölüm sonunda çalıyor galiba, enstrümental zaten söz falan yok.

www.tv.com

4.sezon 6.bolumde calan sarkılar, calınma sırasına gore var yukarıdaki linkte.

sanırım hiçbiri değil, keane- walnut tree olabilir. izleyen varsa dizi sonunda klavye ağırlıklı bi' şarkı girdiğini hatırlayacaktır,sondtrack içinde de tanıma en çok uyan şarkı o. yine de kesin fikir beyan eden olursa "gurbanı olurum".

www.theocshow.com

burada 4 sene boyunca her bölümde ne parça çaldıysa(oyuncuların söylediği şarkılara kadar) mevcut. hangisi oldugunu buradan bulabilirsiniz.

sarkının adını vereyim belki bulan cıkar; (bkz: #9883230)

rapidreactor'den baktim da, gonul yarasi'nin soundtrack albumunde var.
lazim olur dersen $oyle alayim: rapidreactor.net

bugun sourberry'de calınan sarkı suymus,

Meltem Cumbul - Etek Sarı (Gönül Yarası Soundtrack)

(bkz: kurk mantolu madonna)

i never promised you a rose garden (sana gul bahcesi vaad etmedim.)

eskiden olsa bu kitabin adini buraya yazmazdim, cunku dunyada ne kadar az kisi bilirse o kadar bana ozel olur diye dusunurdum. Deborah delidir, niceleri denemistir onu kendi dunyasindan cikartmayi ama kimse basaramamistir, bir doktor basaracagini anlayinca ona bunu isteyip istemedigini sorar. isin sonunda ise "sana gul bahcesi vaadetmedim" der..

(bkz: kemalettin tuğcu)

(bkz: gazap üzümleri)

(bkz: silahlara veda)

piedra irmaginin kiyisinda oturdum agladim. bogdu beni bogdu.

gülden kale'nin yazdığını yazacaktım: gazap üzümleri +1
bari bunu yazayım:
(bkz: anayurt oteli)

gazap uzumleri +2. verem eder adami.

Gazap üzümleri +3 buradan. Gerçi öbür Steinbeck'lerin de arda kalır yanı yok.

Bir de Turin Turambar olayı vardır ki, of anam of diyorum başka bir şey diyemiyorum.

gecenin sonuna yolculuk ya da kinyas ve kayra

kinyas ve kayra diyecektim ben de.

kara kitap'da eklenebilir. okudugum en karamsar kitaplardan.

kumarbaz- dostoyevski
ezilenler- dostoyevski
ölesiye yaşamak- erich maria remarque

(bkz: başucumda müzik)

Tolkien - Hurin'in Çocukları.

Edit: Sui de önermiş zaten Turin'in hikayesini.

1984

açlık - knut hamsen

hatta seneye ramazanda filan okuyup etkisini katlayabilirsin.

stefan zweig - amok kosucusu

Bir de aklıma gelmişken, kitabın yanına Yaprak Dökümü ve Menekşe ile Halil dizilerini izleyebilirsin, acı kasvet tam olur memleket işte o zaman.

Okurken ulan bu kadar da olmaz b.kunu çıkartmışlar böyle hayat mı olur demeden ağır ağır acı çekmek uzun süre etkisinden kurtulmadan yaşamak istiyorsan kinyas ve kayra tam aradığın kitap olur.
yine hakan günday'ın piç'ini de tavsiye ederim.

tutunamayanlar - oğuz atay

HALİL CİBRAN kitaplarını okuyabilirsin,özellikle ERMİŞ tabi oradaki acıları görmek senin gözüne kulağına kalmış

ben yapmayı düşünüyorum.fakat scanlediğim dosyalar başka bir bilgisayara kaydedeliyor şirkette.içerik görülürse pek hoş karşılanmayabilir bizim müdürün sekreteri tarafından:) kendi bilgisayarıma kaydetmenin yolunu bulursam yaparım en kısa zamanda.

bence 1,5 liraya fazlasıyla değer bir dergi. hatta umut sarıkaya- ersin karabulut tek başına 1 lira bile eder. yapmayın etmeyin. adamların aldığı para çok olabilir ama hakediyorlar.

yok abi zaten beleşe alayım okuyayım gibi bi mantıkla yapılmış istek değil, her hafta alıp okudugum dergi ama iki uc ay bulamayacagım bi yerde olacagım için boyle bi şey istedim, yoksa haftalık 1.5 ytl helal i hos olsun.

Bende tüm Umut Sarıkaya karikatürleri mevcut. Scanner bulsam arşiv sitesi yapacağım da scanner yok. Bu projeye destek vermek isteyen olursa benimle iletişime geçebilir.

malzeme platin olabilir tabii ama ben esas zımbırtının adını arıyorum. yine de teşekkürler want2die.

şu anda aldığım bir bilgiye göre kemiği bu şekilde tedavi etmenin adı ilizarov yöntemi imiş. peki şöyle diyeyim: şimdi ben tıbbi malzeme satan bir yerden böyle bir aparat satın alacak olsam "ilizarov şeysi" diye mi sormalıyım? yoksa kendi başına, atıyorum, "ilizarov ateli" "ilizarov fıtfıtı" diye bir adı var mıdır?

(bkz: ilizarov yöntemi) zannedersem tarif ettiğiniz şey.

teşekkürler anatomik duruş, ama o başlıkta da bu aletin kendi başına bir adı yok. bu isimle aratınca tek bir yabancı kaynakta "ilizarov frame" olarak geçtiğini gördüm, kendi adıma "ilizarov çerçevesi" deyip çıkıyorum bu işin içinden. anlayıversinler gari...

malzeme platin, insan vucudu platine karsı en az tepkiyi veriyor ya da vermeyebiliyor. baska metallerde baya sorunlar cıkıyor, vucud kabul etmıyor.

bad day bu sarkının adı- daniel powter isimli arkadaş söylüyor.

klibi hatırlamıyorum ama o yıllarda bi şarkı vardı. ah memedim memedim sana ben gitme demedim diyemedim, sanki şehit olan bi askeri anladıyordu. yamuluyor da olabilirim

eğer şarkı memedim ise söyleyen zeynep isimli şarkıcımızdı.

Yok, Zeynep - Memedim değil.

berlin - take my breath away

www.youtube.com elif - vazgeçmek için çok erken youtube te sadece şarkı var.

nekropsi soyluyor, ikinci albümlerinde, adı da "papa" zannedersem.

yan odanda oturan kişi olarak şunu söylemek isterim ki şarkı bende var ki zaten ilk birlikte dinledik ne diye bana sormazsın ki?

iki versiyonu mevcut hatta. birisi "papa" diğeri "die neue papa".

telefonla hallediliyormus hat sahibinin görüşmesi şartıyla.

alakalı mı bilmem ben mesajla açtırmıştım, hatta hattınız uluslararası dolaşıma açılmıştır mesajı gelmesine rağmen yurt dışında kullanamadım.

pahalı gelmezse saat alınabilir
ya da altın takılır genellikle

ağaç dikin.

çekül vakfının web sitesine girin. şahane bir şekilde 7şer ağaç dikin çocuklar adına onlarda size sertifikayı yollasınlar. sadece çocuklara değil dünyaya katkı sağlayın.

belki bu gün o ufaklıklar anlamazlar değerini ama ilerde çok daha değerli gelecektir onlara.

benim sünnet düğünümde ağaç dikip sertifika getirselerdi sünnetçiden makası kaptığım gibi... :))) ahah çocuk bu ya 10 sene sonra hatırlamaz bile.

para/altın takmak gelenek, ondan kaçış yok gibi ayrıca eğer çocukları seviyorsanız

www.bunlardanistiyorum.com

adresinden ucuz yollu ama ilginç bir oyuncak alabilirsiniz. bana bu güzelliği yapanı 30 sene sonra olsa da hatırlardım :)

güzel bi futbol veya basketbol topu da iyi bir hediye olabilir.

çeyrek altın al gitsin, yok o altın belki çocuğa yar olmaz diye bir endişen varsa oyuncak da alabilirsin. hem çocuk daha mutlu olur.

yaşları çok müsait olduğu için bence lego gibi bir şey alın. gerçi altından pahalıya gelir ama hem çocuklara faydası olur hem de anısı olur. annemlerin bizim sünnette gelen böyle bir hediyeye burun kıvırdığını ama o setle 5-6 sene oynadığımı ve zihinsel gelişimimimde çok faydası olduğunu inkar edemem.

vallahi sabahtan beri düşün düşün buldum
"butterfly's tongue" değildir de nedir bu film sorarım.adam terzi değil öğretmendi galiba o terzi kafamı karıştırdı benim.

genel bir siteden değil de otel ve hostel'in kendi sitesinden yaptırmıştım. problem olmadı. tavsiye vermek için nereye gittiğin önemli tabi.

www.tatil.net

yer olarak hollanda diyeyim o zaman.

www.hostelworld.com

ucuzdur lakin bazı mekanlarda hesap kabartmayı alışkanlık haline getirmiş garsonlar mevcuttur, dikkat etmek gerek.

biz bi keresinde 20 kişi içip sapıtıp birbirine katmıştık mekanı. onlar da kovmuşlardı. onun için sevmiyorum. ama fasıl dersen hemen yanındaki çardak'ı şiddetle önerebilirim. gerçi sen sataniksin sana dorock öneriyorum:P

allah cezani vermesin :)

Balıkesir'i bilmiyorum ama kompozisyon benzeri (bunun ingilizce bi adı vardı ama unuttum) kendinizi tanıtan ya da belirtilen şeyle ilgili kısa bi yazı isteniyor çoğunlukla sanırım.

neeeee!! ben kocaeli de girmiştim, bildiğimiz testti. kompozisyon yoktu ama ama ama..

gelmeyin olm balıkesir'e bok gibi :(

universiteden universiteye değişir...
balıkesiri bilemiycem ama dokuz eylulde 2 cesit hazırlık sınavı vardı bildigim kadarıyla %100 ing bolumler için ve %30 ing bolumler için...
baraj 70 di..
zaten 70 puanlık kısım test 30 puanlık da colonizer in dediği gibi kompozisyon soruyorlar...test kısmı için gramerin iyise calısmana gerek yok, kelime bilgisi de onemli sayılır. onemli olan bence kompozisyon kısmı.. kısa cumleler kurmamaya belli kalıpları kullanmaya calıs bence yeterli olacaktır..
cok da zor olacagını sanmıyorum...
os un dediği gibi balıkesire gittim 2 kere cok da iyi bir yer sayılmaz ama korkutmayalım gozunu...
hayırlı olsun bu arada ne diyim :)

neuromanger,colonier, os teşekkür ederim. osayrıca seni kınamak istiyorum ama haklısın.
balıkesir in çok iyi olmadığını biliyorum ama yerleştim işte. önümüzdeki maçlara bakacağız artık. son transferler iyi olursa şampiyonluk zor değil. öhöm.

daha bilgi bekliyorum, kesmedi arkadaşlar. çok sağolun.

ben üniversite 1. sınıftaki sınavı hatırlıyorum (marmara üniv.) inanılmaz tırt bir testti, %95 civarı muaf olmuştu

99 da baü mühendislik fakültesinin muafiyet sınavına girmiştim. test yapılmıştı. zaten catır catır kopya cekildi. herkes geçti.

an, on, the falan bunlara (propositiondu galiba) çalışın. bunlardan minimum 10 soru çıkmayan dil muafiyet sınavı görmedim. kelime sorarlar biraz işte şu kelimeyi nasıl koyarız bu cümleye falan. bir paragraf verip oradan üç soru sorarlar ama çok basit oluyor bunlar işte cümleyi aynen yazmak yetiyor genelde. sonraa essay kurallarına az çok bakın writing'te o kuralların birkaçını uygulamak acayip puan artırır. tabii ki dilbilgisi baya olur onların kalıpları bilinmeli. çeşitli dil muafiyet sınavlarındaki tecrübelerim bunlar. (geçtim olm hepsini isn't it clear? hell yeah)

ben istanbul üniversitesi'nde girdim, sınava girip de dersten muaf olmayan insan hemen hemen yok gibiydi. bildiği am, is, are vs. gibi çok dandik sorulardan oluşuyordu ve baraj 50'ydi. üç beş tense bilsen zaten barajı geçersin gibime geliyor.

1 haftada veiyollar. erasmus için zorluk çıkacağını sanmıyorum.

teşekkürler, bi de türü ne olacak bu vizenin bilginniz var mı?
# Ticari
# Tanıdık/akraba ziyareti
# Turistik

Formda öğrenim gibi bir seçenek de olmalı. Yoksa formu teslim ederken görevliye sorarsın.

hmm tamam teşekkür ederim, oturma izni vs gibi bir şeye gerek var mı ona da bakmak gerek, konsolosluk yollarını aşındırmak gerek.

ayrıca ek bir bilgi:
istanbul üniversitesi işletme fakültesi'nde yapılan erasmus toplantısında hollandayı seçecek olan arkadaşların oraya gittikleri zaman alacakları oturma izninin 500 euro tuttuğunu söylemişlerdi. Diğer ülkeler için böyle bir ücret yoktu. Geçen sene durum böyleydi. Yetkili biriyle görüştüğünde bunu da sormanda fayda var.

edit: aklıma gelenleri ekliyim dedim. genelde 90 gün kalışlarda oturma izni istemiyorlar ama dediğin gibi 3 ay yani 90 günü geçmemeli. ama oturma izni almazsan da şöyle bir dezavantajı olabilir konsolosluğun vereceği vize hollanda'da geçerli olacaktır. avrupayı gezmek için ya oturma iznine yada schengen vizesine ihtiyaç olacaktır. bu tecrübelerimi almanya'dan edindiğim için bir bilene sormanda fayda var.

baya oturma izni, sigorata cart curt baya prosedürü var arkadaşım hollanda(erasmus) için 1 aydır koşturuyor sağa sola ama...

Okulunda falan danışabileceğin bir yer yok mu?
Yani bir vize alıp selamunaleyküm ben geldim diye yerleşemiyorsun.

altinoluka gitmek için önce feribotla bandırmaya geçmeni tavsiye etmem, ya da bilmiyorum kullanan varsa o etsin ya da etmesin.
otobüsler eskihisardan feribotla yalova, bursa, balıkesir, akçay üzerinden gidiyor, 6-8 saat civarında sürüyor, kamil koç-metro-truva falan birçok firmanın vardır, kamil koç'un 05.30'da bilem seferi var, günde toplam 4 tane olması gerekir.
istanbuldan çanankkaleye giden otobüsler trakyadan dolaşmıyorsa onlar bile altınoluktan geçebilir, ama direk otobüsü varken ne gerek var :)

Feribotla bandırmaya varan'ın yunus yolu seferi vardı eskiden o geçiyordu 5 milyon farkla çok müthişti ama kaldırdılar sanırım. Diğerleri eskihisar güzergahını kullanıyor zaten. Metro, varan, kamil koç, ulusoy felan gidiyor en pahalısı varandır sonra ulusoy gelir sonra kamil koç en son metro sanırım. Tavsiyem kamil koç'un "rahat hat"larından birinde tekli koltuk bulursanız onunla gidin şu anda 38 milyon sanırım.

ayni alet ve dertten çekmiş biri olarak en güzeli hayyamdır derim.
bir de bu sensör tozlanması olayından kaçılamayacağı için ve zırt pırt hayyam yollarına düşülemeyeceği için gidince bu iş için yapılmış pompalar var, pompanın hava haznesi(mi denir bilemedim sıkılan yer) bildiğin lastik, zift gibi kokuyor, ucunda da ince,uzun fırçasız bir boru var, 10 liraya bırakırlar, onunla aynayı kitleyip kendin de temizleyebilirsin, ondan al gidince hayyamdan.
yer olarak da, ben makineyi metro fotoğrafcılıktan almıstım gidince sen çay iç halledelim demişlerdi, bi uğra istersen güzel insanlar gayet.