Ekşi Duyuru

Yapmamışızdır

Öyle bir gücümüz olsa hükümet gelene geçene mahallenin delisi gibi sallaya sallaya gezerdi.

Atom bombası için zenginleştirilmiş uranyum ya da plutonyum lazım bunları öyle gizli gizli edinip atom bombası yapmamız çok mümkün değil. Zaten İran'ın da fi tarihinden beri uğraştığı konu bu; Uranyum zenginleştirmek çok zor bir süreç.

Savunma sanayisi atılımları atom bombası ile birlikte kullanmaktan çok uzakta henüz. Yani onlar üzerinden bakacaksak yapmış olmamız imkansıza yakın.

Öte yandan Türkiye'de soğuk savaş döneminde SSCB'yi vurmak için ABD tarafından ülkenin bir yerine getirilmiş/gizlenmiş atom bombası olabilir. Tıpkı SSCB'nin Küba için benzer bir şeyi yapmış olabileceği gibi.

Gerçi nükleer denizaltı diye bir şey var ve bombalar daha güçlü. Artık böyle birkaç üsse ihtiyacı yok. Karadeniz'in dibinde 20 yıl yatsa ruhun duymaz.

x.com

neden olmayacagi(ya da izinsiz olmayacagi) ile ilgili bir video ve flood.

Hayir yok. Olamaz da.

Uluslararasi bir anlasmaya göre ( adini unuttum) silahsizlasma, olasi bir savasta cok büyük zarar verememe adina o tarihten itibaren hali hazirda nükleer silahi olmayan ülkeler buna sahip olamazlar.
O sirada hali hazirda nükleer silahi olan ülkeler, iran abd rusya falandi.
Kuzey koreyi hatirlamiyorum.
Sadece o ülkelerin nükleer silah gelistirmeye ve sahip olmaya izni var.

Dünyada nükleer silahı olan ülkeler;
Amerika
Rusya
Çin
İngiltere
Fransa
Pakistan
Hindistan
Israil(tahmini olarak)
Kuzey kore

5 de anlasmada taninan ülke var;
Rusya, abd, çin, fransa, İngiltere
Bunun dışında yok ve yassah. Uretmeye calisanlar da ambargolar falanla uğraşıyor (iran misal)

Türkiye'de Amerika'nın falan nükleerleri var.

bunun olmasi icin bu alan da uzmanlasmis fizikcilerde lazim, hicbir isim duymadim.

atom bombasi yapmak öyle kolay bir sey degil. bugün baslasan, ambargo yemesen, ciddiyetle oturup ugrassan, ölümlü kazalar falan da hizini pek kesmese en az 20-25 yil gerekiyor. sen istedigin atilimi yap, know-how yok bir kere.

öncelikle madenden cikardigin uranyumu silaha takıp atabildigin bir sey degil nükleer silah. dogada bulunan uranyum 238'in, hadi atom enerjisi cok gelismis bir üllke ise platünyum 239"u da say, reaktörlerde zenginlestirilerek uranyum 235 haline getirilerek kullanilmasi gerekiyor. bunu yapacak know-how türkiye'de yok.

türkiye kalkip platünyum zenginlestiremiyor cünkü aninda bomba yapacagi anlasilir ama türkiye uranyum da zenginlestiremiyor cünkü
1. farki bir ülkeden uranyum aldigin an diger ülkelerin haberi oluyor.
2. kendi ülkemizdeki uranyum cevherini cikaracak ve isleyecek know-how yok.

- hadi diyelim yellowcake'i kazakistandan falan getirttik arap ülkelerine para yedirerek. uranyum dedigin madde kenara koyayim dursun diyebilecegin bir sey degil. uranyumu depolamak icin güclendirilmis kursun tesislere, gene bu tesis yaninda basincli su tesislerine ihtiyacin var. bu yapinin sadece insasi uc yil sürüyor. yani senin daha reaktör depon yok, ne bombesi yapiyorsun?

- uranyumu islerken santrifüje sokacaksin ama santrifüje sokmak icin bunu önce cürüfleyeceksin. cürüfleme sonucu uranyum tetraflorür elde edeceksin ki inanilmaz kontrolsüz bir madde bu. bunu handle edecek bir uzmanin yok, bu uzmanlar da öyle iki üc yilda yetismiyor. uranyumu santrifüjlemek de zaman gerektiren bir sey. bir atom bombesi icin 200 kg zenginlestirilmis uranyuma ihtiyacin var ki hadi ambargo falan yemedin diyelim ki tam gaz calisarak ve onlarca santrifüj cihaziyla anca 15 senede falan ulasabilecegin bir kg.

- hadi bunu da yaptilar diyelim. bombayi nah yaparlar. bomba dizayni sorun degil ama o bombanin kalbinde hangi madde ne kadar yatiyor tam olarak bir sir. hicbir ülke bunu paylasmaz. bunu bilebilecek uzmanin ve bir pratigin yok. seneler boyunca yüzlerce arastirma yürütmüs olman gerekiyor bunu yapabilmek icin.

-tüm bu asamaya kadar yaptigin her sey testti. bombe degildi. hadi tüm testleri gecip kazasiz belasiz bombeyi de ürettin diyelim, nasil atacaksin?
senin nükleer füze atacak bir basligin yok ki?

nükleer bombe öyle 3-5 yilda yapilacak bir sey degil. batida atomu ve uranyumu anlamak icin yürütülen calismalar 1800'lerin sonlarinda coktan hiz kazanmisti. abd 1942'de manhattan project'e basladiginda kenarda günümüz degeriyle 30 milyar dolari ve 130 bin calisani vardi. senin ne bu bilimsel know-how'i yaratacak egitimli insan gücün var, ne de bir projeye bu meblaglari ayiracak vizyonun.
birileri bir ara cikip 6 ayda nükleer bombe yapariz falan diyordu ama onlar anca atletle tank durdurdugunu zanneden kesimi inandirir buna.

Şu an için kendi nükleer silah teknolojimiz yok zaten bu teknolojiye sahip dünyada sayılı ülke var fakat caydırıcılık için ilerde bu teknolojiye sahip olacağımızı ve olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bazı analizlerde Türkiye'nin kardeş ülke Pakistan'dan bu teknolojiyi transfer etme ihtimali yer alıyor Ayrıca geçmişte İncirli Amerikan üssünde 90 adet nükleer başlıklı füze olduğu resmi makamlarca iddia edilmişti

tabii ki.
(bkz: ucuna da taramalı bağlarız)

1-2 hafta icinde faiz binmez nakit para cekimi yapmadiysan. hesap kesiminden sonraki son odeme tarihinde tum donem borcunu odemezsen faiz baslar.

Diyelim ki senin kredi kartin donemleri ayin 1'inde baslatiyor 31'inde bitiriyor olsun.

5 mayista harcama yaptin diyelim 65bin
31'inde hesap kesimi yapilacak ve bu borc o hesap dokumunde gorunecek.
mayis 1-31 tarihli hesap dokumu icin son odeme tarihi de 12 haziran olsun diyelim. gecirmemen gereken tarih bu.

Yukarıdakine ufak bir ek yapayım; eğer borcunuzun tamamını 12 Haziran'a kadar ödemezseniz, ödemediğiniz kısma gecikme ya da alışveriş faizi (Asgari tutarı ödeyip ödemediğinize göre değişiyor hangisinin ne kadar işleyeceği) hesap kesim tarihinden (örnekte 31 Mayıs) işliyor. Yani "İki gün geciksin bir şey olmaz" derseniz aslında 12 günlük (Hesap kesim ile son ödeme arasında genelde 10 gün oluyor sanırım) faiz ödüyorsunuz.

Bir daha şirket için harcama yaparken son ödeme tarihinizi de bildirip ondan önce geri ödeme almanız hayrınıza olur. Gecikme durumunda şirket belki faizi karşılar ancak düşen kredi notunuzu geri iade edemez. Bu durum birkaç kere tekrarlarsa yarın krediye ihtiyacınız olduğunda zorlanırsınız, şirket de size kredi vermeyecektir haliyle.

Faiz içinse yukarıda denildiği gibi son ödeme tarihiniz önemli.

son ödeme tarihini geçtiniz ve ödeme yapmadınız, 65000 lira için günlük (vergisi ile birlikte) yaklaşık 120 lira faiz çıkar. faiz oranları yüzde 4.5 - 5 arası değişiyor bankaya göre.

Evet, yeni dünya böyle. Birikimsiz, kıt kanaat geçinen insan modeline doğru hızla evriliyoruz ama bunu bahane etmemek lazım.

Bir bankada bir yatırım hesabı aç. Kazandığım her kuruşun yüzde şu kadarı de. Buna yolda bulduğun parayı bile dahil edip ne kadarı olduğuna sen karar ver. O kadar para kaç kuruş ya da kaç lira ediyorsa eline geçtiği anda gidip o yatırım hesabına aktarıp TMG kodlu fondan al ve unut.

İnan bir gün iyi ki yapmışım diyeceksin.

Kişisel. Bunların hiçbirini yapmak istemeyenler var.
Tabiki günümüzde alacak daha fazla şey var buna karşı çıkmıyorum ama kimse zorlamiyor bizi almaya. Misal araba yani, millet 5-6 yıllık arabaya eski diyor.

Hobiyse bir şey diyemem misal parfüm benim hobim. Ama sizde hobi değil daha çok tüketim var gibi.

İmkansız değil, ben kazandığım paranın neredeyse tamamını biriktiriyorum. Bunda kendi işimi yapıyor olmanın da faydası var ama durumun olduğu halde biriktirmiyorsan, birikim yapmamak için bahane olmaz. Ayda hobilerime 10 bin tl harcıyorum.

Maaşlı maaşsız, her ay %10-15 biriktirme hedefi olan birisi ileride çok rahat eder.

Sağlığınız için olanı hariç gereksiz harcamaları bırakmanızı öneriyorum. Gösterici tüketimin sonu yok. Ülkenin sosyal güvenlik sistemi çöktü yatırım yapın. Yarın ne olacağı belli olmaz.

ben neredeyse senelerdir doktora gitmiyor ve ilaç kullanmıyorum hele özelleri görünce bile kumarhane görmüş gibi hissediyorum. ve günaşırı dr kapısı aşındırdığım yıllardakinden çok daha sağlıklıyım. tabiki yaşam tarzımı düzeltiyorum. mideme girenlere aşırı dikkat ediyorum, uyku, maneviyat, pozitif düşünce şu bu inanın hayat öyle tatlı geçiyor ki? eşim izin verse bahçemi kendim yapcam ama bana kıyamıyor. o da benim dediğime gelecek.

gezip tozmayı seviyorum. bizde bir tek ona para gidiyor. onu da şöyle düşünüyorum esnaf evine ekmek götürcek gibi.

yaşlanmaktan bile korkmuyorum artık. çünkü kendimle olmak yalnız olmanın hazzı da başka. hem yaşlılık yalnızlık değil ki, her an insanın içini sevinçle dolduracak şeyler çıkıyor. bence bu hangi yaşta olursak olalım karşımıza çıkacak böyle hazlar.

modern dünya insana hava atmayı öğretti. buna ulaşamak isteyen insanlar tuhaf ihtiyaçlar üretti. bu sonlanacak. neyse öyle işte.

ölüm bile iyiler için çok güzel olacak. ölürken insanlar ne güzel öldü diyecekler kaplleri mutlulukla dolacak. kibir budalaları onları çok acı bir son bekliyor.
bence insan sevmeyi öğrenmeli. ibrahim hakkının dediği gibi viranelrde gizli hazineleri keşfedebilmeli.

Dünya bu hale getirildi.
Kişisel durum mu? dediğin ise her şeyi ihtiyaç olarak gösteren veya hissettiren uygulamalara karşı olan zaafiyetlerimizle başlıyor.

Dünya ekonomisi şu an bir ihtiyaç olmamasına rağmen kişiye harcatma veya kişiyi borçlandırma üzerine kurulu.
Reklamlara dikkatli bakın hedef kitle bellidir.
Çocuklar mesela. "Yok veya olmaz kelimelerine yabancıdırlar. Anne baba da onlara karşı bir yere kadar direnir sonunda isyenileni satın alırlar.

Gençler,kendini birey olarak görenler ve özellikle bekarlar.
Bunlar da bakacak bir aileleri olmadığı için harcama yapmaya evli olanlara göre daha çok meyillidir.
Bireyselliğe tutulan, aslında yalnızdır. O yalnızlığı giderecek şeyler çoğunlukla yine harcamaya dayalıdır.

Dünü (hatta tarihi) unut, bugüne bak.. diye güzel bir şeymiş gibi önümüze sürülen "trend " kavramı bunun için var.
Neyin eskidiği veya yeni sayıldığını bile belirleyen şeyi, ona olan ihtiyacımız değil piyasayı elinde tutanlar belirliyor.

Zaruri ihtiyaçlarını sırala ona göre harcama yap istersen.
Eve kapanmak sadece salgın için değil tasarruf için de söz konusu

Boyle satin almalarin altin kurali var:

"Bir şeyi iki kez satın almaya gücünüz yetmiyorsa, muhtemelen o sey sizin icin pahalidir. Yani, gözünüz 2000 dolarlık yeni bir dizüstü bilgisayardaysa, eğer bütçenizi zorlamadan ya da birikimlerinizi tüketmeden rahatça iki tane alabiliyorsanız, devam edin yoksa almayin."

Sizin yazdiginiz problem tam olarak bu degil. Sizin ihtiyac ve istekleri ayirmaniz ve para harcarken neyin gercekten onemli olduguna karar vermeniz gerekiyor.

Mesela ben su an evden ciksam, 1 saat sonra su anki arabami satmis yerine 2024 model $130.000'lik elektrikli bir Hummer ile eve gelebilirim. Mantikli mi? Tabi ki degil.

Parfume, kiyafete, saate cok fazla para vermiyorum. (Eskiden veriyordum) simdi Low profil takilmak daha cok hosuma gidiyor.

Disleri yaptir. Dis onemli. Geri kalanini bosver.

bu hep olacak. villa alsan yanındaki daha büyük villaya gözün kayacak. keep grinding.

Merhaba

Bence bu bir tüketim dünyası. Listenizdeki "saatler, parfümler, kıyafetler"in bir sınırı var. Kollarınızı saatler ile kaplayamaz, parfümleri üzerinize boca edemezsiniz. Dişleriniz ise sizin sağlığınızdır, bu ayrı bir harcama kalemi.

Dünya insanlara herşeyi tüketmesini salık veriyor. Maddiyatın, kültürlerin, bilginin bile. Sosyal medyada olanı biteni kaçırdığınızda (tüketemediğinizde) kendinizi kötü hissettiriyor. Oysa bu bana hastalıklı bir ilüzyon gibi geliyor.

Kendi adıma elimdekileri gitgide azaltan bir tavır izliyorum. Bana armağan gelen, giymediğim kıyafetleri veriyorum. Kitaplarımı 2. el alıyor, değiş-tokuş ediyor ya da armağan ediyorum. Örnekler çoğaltılabilir. Her ne kadar Fight Club filmi bence toplumun gazını almak için kurgulandıysa da şu sözüne hak veriyorum, diyordu ki:
"İhtiyacımız olmayan şeyler sahip olmak için gece gündüz çalışıyoruz. Sonra sahip olduğumuz şeyler bize sahip olmaya başlıyorlar". Bence basit, sade bir yaşamın dinginlik ve zenginliği çok değerli birşey. Parayla satın alınamayacak değerlerden.

Sizin durumunuz mevcut dünyanın akışına kapılmanız. Başınızı kaldırıp etrafınızın farkına varırsanız buna mecbur olmadığınızı görürsünüz. Bu duyuruyu açtığınıza göre bu gidişatı sorgulamaya başladınız diye yorumluyorum ben.

Tüketm dünyasında yaşamamız ve sürekli tüketerek yaşamamız bize tellin edilse de, insan ğsikolojisinde şöyle bir durum var, 100 bin lira maaş ta alsan, insan 100 binlik biri oluyor ve bütn kişisel ihtiyaç gibi gözüken şeyler seni 100 bine fitliyor, yyici birysen ay sonunda 100 bin de sana yetmiyor. O yüzden yediğin kadwr da biriktir, gün sonunda karşına çıktığında acayp mutlu eden bir para olur.

Yeni dünya böyle değil şahsi bir durum. Yazınızda sorunuzun cevabıda var kıta kanaat etmeyen çoğu bulamaz.

dostum seni tanimiyoruz elbette ama girdigin duyurulardan yola cikarak bence tuketim ve alisveris bagimliligin var. elbette ki bir tek sen tek degilsin, bircok kisi bu oyunlara geliyor ama aklini kullanip onceliklerini netlestirmen lazim. bu gidisatla iki kati kazansan gene birikim yapamazsin. senin kadar kazanan birinin dis yaptirmasi gerekiyorsa tak diye cekip nakit verip yaptirabilmesi gerekiyor.

Orta sınıfın erimesi de bu aslında; eskiden çalışırken hem yaşanabiliyor hem birikim yapılabilen insanlar artık birikim yapamıyor. Fakat gözlemim şu: çevremdeki ortayaş ve üstü orta sınıf, birikimini borsa, coin vb yatırım araçlarıyla yapmaya başladı

Hiçe çok yakın.
Şirket bu şekilde görünmeye para harcayacak kadar önemsiyor demek sadece.

Gptw gibi yerler tamamen parayla veriyor ödülleri:)

Yukarıdakiler +1
Gerçi gptw için belirli kriterleri sağlamış olmak lazım ama yine de güvenilirlik sağlamaz.

Bizim şirket güya 1 numara sürekli ama ben bir faydasını görmedim

linkedin üzerinden bana her hafta en az 5 tane bilmem ne ödül töreni, bilmem ne tv programı diye mesaj geliyor. alayı kolpa. boş anıma denk gelirse ben gelirim ama para isterim yazıyorum. henüz olur diyen çıkmadı.

artı veya eksi etkisi olmaz.

artı veya eksi olabilir.

artı: aaa ben de bu konuları seviyorum diyebilecek hr, patron

eksi: saçma bunu niye yazmış ki diyebilecek hr, patron.

Eksi etkisi olur herhalde. Kurumsal is kulturunden uzak oldugun dusunulebilir. Bilmemne korosunda tenorum gibi somut veya yazlari akdeniz sahillerini temizleyen gonullu grubunu organize ediyorum gibi begeni uyandiracak seyler de degil yazdiklarin.

"İkinci Dünya Savaşı Tarihi"
demeseniz de mesela "Churchill Doktrini" filan deseniz güzel olur. Tabii bu anlamda bilginiz varsa (bilmiyorsanız uçmayın sakın).

"Parfüm Koleksiyonerliği" yerine de, "Parfüm ve Duygular" deseniz, açıklarken de Şarap Kolleksiyoncusu gibidir deseniz mesela.

Günümüzde ilgi çekmek ve popülizm önemli. Detaylar ise önemsiz.

arti veya eksi etkisi olmaz. +1

Bu arada yurt disinda basvurdugun rol ile bir alakasi yoksa CV'de hobi, ilgi alani vs. yazilmiyor. Gerek de yok.

Hot potato +1

Bir de cok ergence buldum ben. Stajyer yazsa hos olabilir anca.

hobi kısmı olmasın cv'de +1

hangi iş ve meslek yazılmamış ancak ikinci dünya savaşı geek bir izlenim veriyor bence. alakalı bir meslek değilse yazmamak daha doğru olur.
parfüm koleksiyonerliği iyi olabilir. özellikle satış pazarlama falansa dış görünüşüne önem gösteren, kokudan anlayan birisi diye düşünülebilir.

Abi şimdi herkesten farklı bakacağım ben cv'de hobileri görmeyi seviyorum ve özellikle hayatında farklı şeyler olanlar ilgimi çekiyor. Yani parfüm koleksiyonu diyorsun, misal 20 tane varsa farklı ama bana basenotes'ta hednic var. Bu herif gibiysen o zaman bu gerçekten bir hobi.
Tarih konusunda da misal sana soru geldiğinde buna olan ilginin gösteriyorsan gene güzel.

Hobiler aslında kişiler hakkında ise alan kişiye bilgi verebilir. Misal bak ben fitness hobi derim ama bazı kişiye göre fitness yürümek, koşmak, iki hareket yapmak. Benim için 230 kg deadlift yapmak, 50 kg çantayı alıp taşımak, 20 kg yelek ile dağda yürümek, kitaplarını okumak, arastirmalara bakmak.

Yani aslında sen hobi diyince biz bundan ne anlamayiliz buna bakmak lazım. Sen ikinci dünya savaşı diyince bu konuda elinde 30 kitap varsa, misal Avrupa'da bu alanlarin gezmissen vs bu bize senin hakkında bilgi verir aslında.

Neyse yani benim kendi muhattap olduğum sirketler ve roller seviyesinde ben hobi kismini severim. Yöneticiler falan kendi tanitimlarini yaparken hobilerini de koyuyorlar o PowerPointlere ve gerçekten aklımda kalan şeyle hep hobileri, nerede calismislar, nerede okumuslar umrumda değil. Adamın hobisi misal hobi trenleri falandi. Çok ilgimi çekmişti.

Neyse çok konuştum :)

1 belki kurtarır da 2 saçma.

yazmak istiyorsan yaz, saçma olsun ne olacak. benim ilgimi çekerdi mesela. ama insanlar o kadar düz ki komik ve salakça algılayacak kişiler olacaktır tabii.

Genellemeler kötüdür kabul ediyorum ama mesleği bu olmadığı halde ikinci dünya savaşına takık biri 15 yaşında bir ergen değilse çok olumlu düşünmem. Gavurların red flag dediği zımbırtı yani benim için bu ikinci dünya savaşı takıntısı. Ha bu red flag iş vermeye engel olmaz benim için ama çok da muhabbet etmeyi tercih etmem kendisiyle lol

mantıklı değil. ABD'ye veya Dubai gibi yerlere gidip aylık bunun 2-3 katını kazanabilecekse belki, ama Avrupa'da çok da üstüne çıkmaz (bluecard limiti yıllık 50 bin euro muydu neydi, ülkeye göre de değişiyor, o güncel rakamı bulup net maaşa çevirip bi bak), hatta harcadığın paraya bakınca Eskişehir hepsinden iyi oluyor işte. (sadece maddi olarak sormuşsun)

Eskişehirde 3000 bin dolar civarı nasıl alıyorsun abi, brütünü dolara mı vuruyorsun? Yoksa netin mi bu?

Netse helal olsun. Bu rakamları alabiliyorsun, bizi resmen mikiyorlar.

Çevre varsa Eskişehirde hayatta bırakmazdım. Kimim kimse yoksa şehirde, yurtdışı denenebilir. Eskişehirliyim :D

3000 dolar eskişehir devam derim

tamamen disardan gelen teklife bagli.

tek basinaysan, asgari ucret x 4 altina yurtdisina cikmam, degmez.
eger coluk cocuk varsa, asgari ucret x 5 yapmak lazim.

Kariyer başlangıcı olsa mantıklı olabilirdi ama şu durumda pasif gelir yaratmayı denemek daha mantıklı. Gayrımenkul yatırımı, ticaret vb şeylerle pasif gelir yaratmayı düşün derim. Avrupa'da para yapmak zor. Abd senin için imkansız. Arap ülkelerinde yaşamaya okey dersen düşünebilirsin. 3000 dolar para iyi ve yaşadığın yer de güzel.

"yurtdisi" neresi belli degil o yuzden net yorum yapmak zor ama benim oyum, "git biraz yeni seyler gor, ogren, ufkun acilsin" yonunde. ama amacin alisveris yapmak ve rahat harcamaysa eskisehir 3000 dolar ayarinda yurtdisini kolay kolay bulamazsin.

Ben yurt disinda muh. olarak ilk calismaya basladigimda, maasimi cumhurbaskani maasiyla kiyasliyordum. Cogu zaman maasimin TL cevirisi cumhurbaskani maasindan daha yuksekti.

Yurt disinda muhendislikte, maastan cok birikim yapma imkani onemli. Mesela ben $7800 maas aldigim yerde harcamam sadece $700'di. Geri kalan $7000 direkt banka hesabima yatiyordu. Yil sonunda en kotu ihtimal $70.000 birikiyordu hesabimda. Bu yuzden yurt disinda is kovalamasi mantikli olabilir.

Diğer ülkelerde "ederini" biliyorsan ona göre yorum yapılabilir.

Çok spesifik ve güncel bir profesyonelliğin yoksa örneğin Avrupa'da da benzer net maaşı alırsın.

Fark ne olur dersen daha az çalışırsın, ev, araba gibi şeyleri daha kolay alırsın. Hayatı 2 seviye daha kolay yaşarsın.

''mantıklı'' değil

Ben her zaman şunu diyorum; kişinin yurtdışından beklentisi olan tek şey paraysa Türkiye'deki paradan fazlasını Avrupa'da bulamaz bu seviyedeyse. Misal ben şu an kazandigimin iki katını da verseler Türkiye'ye gelmem çünkü Avrupa'da yaşama sebebim para değil.

O yüzden olay daha çok para alir miyimsa tahminen gelir olarak çok farklı birşey olmaz ve genelde tek bakış açısı para olanlar da mutlu olamıyor. O yüzden hayır.

Süper mantıksız.

para olarak net $3k avrupa'da yakalamak zor. ama ayni parayi kazanacak olsam ben giderim. olay sadece maddiyat degil, avrupa'da yasamanin getirileri, oradaki kulturu gormek, avrupa sehirlerini gezmek, daha insani kosullarda yasam gibi avantajlari var.

dezavantajlari da havasi (muhtemelen bati veya kuzey'e gidersin) ve yabanci dil durumu. sahsen ben gidilip gorulmesi ve birkac sene yasanmasi taraftariyim. zaten muhtemelen turkiye'nin kiymetini anlayarak donersin.

9 yillik bir muhendisin avrupadaki ederi min 3.5k euro net ancak avrupa derken maaslarin yuksek oldugu ulkeler ve sirketler hedeflenmeli. muhendislikteki alaniniza göre, bilgi birikiminize göre maas konusu degisir. evliyseniz almanya'da 4.5k euroluk (net) bir is de bulabilirsiniz.

sadece maddi acidan bakarsak eger eskisehir'de evim varsa kalirdim. kiradaysam kovalardim.

Kısa vadede 3,000 $ güzel gelir ama Türkiye yaşanabilir vasfını hızla kaybediyor. İmkan bulunduğu anda, hemen yurt dışı...


.

tr'de 3000 alan kişi yurtdışında daha yüksek alabilir. bu durumda gitmesi mantıksız değil.

tr'de yaşadığı konfordan biraz kısmak kaydıyla avrupa'da ya da abd'de de da para biriktirebilir.

denesin kovalasın bence. eskişehir'de de kiralar yüksek artık. eskisi kadar da hoş bir şehir değil diyorlar (ben on küsür sene önce oradan ayrıldığımda bile şehir eskisi kadar iyi değildi)

Muhtemelen bozulmamistir. Ufak gocukte ya da cizik de bir sey olmaz. Tabi bu bahsettigim uretici garantisi. Zaten verdikleri garanti power train garantisi. Yani motora, sanzimana, turboya falan normal kullanimda bir sey olursa yenisi ile degistiriyorlar.

Daha buyuk bir kaza oldugunda zaten parcalar sigortadan degisir. Bu degisen parcalarin her birinin de uretici garantisi olur.

Kaportadaki göçük ya da çizik düzeltmeyi servis nasıl anlayacak ki? Expertiz gibi boya değişen var mı diye bakmıyorlar sonuçta. Bir şey olmaz.

Bozulmaz hocam, elektronik aksama müdahale bozar genelde

bozulmaz.

yeminli tercümana çevirtebilirsin.
dar.vin

Ben 2013'te çevirmeden dümdüz Türkçe verip vize almıştım ama biraz cahillikti biraz da o dönem daha rahat vize alınıyordu sanki. Sonraki başvurularımda hep çeviri ekledim(ki hükümet sitesinde yazıyor işte.)

Bu tür durumlar biraz da bakan memurun inisiyatifine bağlı benim anladığım kadarıyla. Kimisi kurallara aykırı veya ne diyor anlamıyorum diyerek ret verir, kimi hep bu tür belgeler geliyor biliyorum diyip doğru kabul eder falan. O sebeple Türkçe belge verip onay almış da çıkar, ret almış da çıkar.

banka hareketleri için herhangi bir şubeye gidip ingilizce döküm istediğinizi söylerseniz imzalayıp veriyorlar. zaten imzasız hali kabul olmayabilir.

ben her seferinde türkçe evrak verdim, hiç sorun yaşamadım ama bana denk gelmiş de olabilir tabii.

sadece önemli satırları (yatan maas, toplam bakiye gibi) fosforlu kalemle işaretlemiştim.

ben de türkçe belge verdim, sorun olmadı. istediğim süre için de vizeyi almıştım.

Aracın ön sürücü ya da yolcu kapsının açınca kaç psi olması gerektiği direkte yazar.

33 yazıyor ama aracı alırken neden bu kadar yüksek basılmıştı ona kafam takıldı.

Araç 0 mı?

resimdeki değerler yüksek ihtimal diğer bir basınç birimi olan "kpa " olmalı (opellerde de öyle)

Görünen değerleri psi ye çevirirseniz olması gereken değerleri daha iyi anlarsınız.

araç sıfır

sıfırlara yüksek basıyorlarmış. benim araca da 45 basmışlar. farketmedim bayağı öyle kullandım. olması gerekene alın.

Sıfırlar öyle, benimki de 41le geldi 33-32ye indirdim. Gideceğin hıza, sürüş konforuna ve yakıt ekonomisi yapmak isteyip istemediğine göre değişiyor.

neden yüksek basıyorlar bilmiyorum, ancak şu aralar gece gündüz sıcaklık farkı yüksek. bu sebepten lastiklerde basınç kaybı oluyor. yani binek araçlarda 4 lastikte aynı boyuttaysa 32 33 basılıyor. arkadan çekişli araçlarda bu değişebiliyor.

Longines için çok iyi fiyat. Tarih olmasa daha güzel olurmuş. Güzel saat alınır bence orijinalse

bu marka f/p için iyidir. tavsiye ederim.

temiz ise bulduğunuz, uygun gibi. saat işi biraz zevk meselesi, mesela ben hastasıydım, bir sürü saatim var ancak apple watch'a geçtiğimden beri bundan başka saat takasım gelmiyor. daha çok yaşadığınız ortam ile alakalı. üst düzey görevde olsam ve sürekli üst düzey kişilerle görüşsem apple watch takmazdım. longines iyi marka bu arada.

bu soruyu gelip burada soruyorsan verilmez. sifir fiyati (veya indirimli fiyati) o kadar olan urunler hic dusunmeden alacaklar icin uretiliyor, senin benim icin degil.

Sıralama olarak aynen paylaştığınız gibi :) bence siz zaten alacağınız modeli başa koyarak niyeti belli etmişsiniz. 4 ve sonrası gözlerimi kanatıyor

6 resmi kıyafet dışında hemen her renk kıyafetle iyi gidiyor bence. Ben genel olarak toprak tonlarını severim. Gardrobumun renk skalası munsell kataloğu gibi.

2-1-3 benim tercihim

2 ve 6 dışındakileri sevdim

Massimodutti ayakkabilariyla degil tekstil urunleriyle unlu bir yer diye biliyorum.Ayakkabilari dayanikli midir?

beşiktaşta fppro var oraya götür

Yetkili servise götürünce. Tamir edemeyiz ama 30.000 tl karşılığında size 7. nesil ipad verelim gibi saçma teklifleri oluyor.

olmaz. gel konuşalım der. provamız şu gün gel hem izle hem çıkışında konuşuruz der.

a2
b2

a-4
b-2

a 4 (aslında 3 demek istiyorum ama üstten bakınca klasik, yandan bakınca spor, çok uzun bakınca kafmaı karıştırdı)

b 2

Bu deri olanlar kokmaz mı peki?
1a güzel

a4, b2.

a4 benzeri bende var, hava sicaksa bayagi terletiyor.. uyarayim..

a4 a2

b1 b4

A 1 2 4
B 1 3 4

Ama böyle dış görünüşe göre seçmenizi hiç önermem. Belki birinin tabanı daha iyidir, daha rahattır falan. Ona göre seçin

Kargoyu almamak lazım. alıp iadeyle uğraşmamak gerek

çünkü iade etmeye üşenirsen veya iade maliyeti fazla gelirse iade edemeyeceksin ve onlar satış yapmış olarak kalacaklar. müşterilerin en az yüzde 20-30'u iade etmeye üşeniyordur büyük ihtimalle. tabii ki uzun vadede müşteri kaybetmiş olacaklar ama küçük hesap yapan esnaf kafasındalar demek ki.

takibi zor çünkü. şöyle ki, sistemsel hata ya da personelin dikkatsizliği sonucu ürün geri gönderilmek yerine size teslim edilebilir. siz de ürünün üstüne yatarsanız bu noktada kendilerine epey iş çıkacak. kargo firmaları da genelde başlarından atmaya çalışıyor durumu.

diğer ihtimal de yolda başına bir şey gelebilir. size mi teslim edildi, yolda düştü mü, çapraz kargoyla başkasına mı gitti ara dur ürünü kim bilir ne oldu.

bu sebeplerden dolayı çok da haksız değiller ama size tavsiyem kargo firmasıyla konuşup ürünü teslim almayacağınızı bildirin, paket geri gitsin. en kısa böyle çözülür.

Siparişiniz hazırlanıp kargo personeline teslim edilmiş olabilir, ben de ticaretle uğraşırken benzer şeyleri yaşadım, sipariş geliyor biz siparişi hazırlayıp kargo personeline teslim ediyoruz, kargo personeli akşama kadar o kargo paketini aracında dolaştırıyor akşam sisteme işleniyor.

Siz aradığınızda çoktan siparişiniz hazırlanıp kargo servisine teslim edilmişse artık kargo yola çıkacak mecburen yoksa çok uzun bir prosedürü var kargo aranıyor o kargo poşeti bulunuyor geri çağırılıyor vs.

Sadece ikisi arasındaysa tabiki longines

Kesinlikle Longines

longines

longines kesinlikle kral.

Kesinlikle hayır. Bunu gençlerle konuşurken falan hep diyorum.
Herkes müdür olmamali. Bu sebepten ortalik müdür olmaması gereken müdürlerle dolu.
Türkiye'deki sıkıntı müdür ile çalışan arasında çok ciddi gelir farkı olması. Yani ben Türkiye'de çalışırken müdürüm 5 katı maaş alırdı. E haliyle herkes müdür olmalı olayı çıkıyor.

Misal benim yerime birini almak lazım. Kimse müdür olmak istemiyor ekipte çünkü herkes rahat yasamak istiyor.

Subject matter expert olmak önemli bir şey. Misal bizde tehlikeli madde, uluslararası ticaret vs gibi şeylerin uzmanları el üstünde tutulur.

Neyse kısacası hayır. Ama maalesef Türkiye'de sıkıntı çünkü maaş çok artıyor.

Seninle aynı düşüncedeyim, 36 yaşındayım. Sağdan soldan müdürlük ile ilgili teklif geliyor ancak ben istemiyorum çünkü insan yönetmek şunu bunu yap demek hamurumda yok, benim için sistem ya çalışır ya da çalışmaz kafam rahat. Ancak logisticsmanager'ın yazdıklarından
dolayı arka planda tırmalayan bir düşüncede mevcut. Ben şöyle düşünüyorum alanımda öyle yetkin ve kilit olmalıyım ki maaşımı bu şekilde yükselteyim.

Türkiye gibi yoğunluklu olarak hizmet sektöründen veya yurtdışı menşeli markaların/operasyonların bayi/şube mantığının bulunduğu ülkelerde genellikle böyle bir düzen var gibi. Çünkü burada bir şey üretilmiyor veya geliştirilmiyor. Teknik anlamda iyi olanlar da yetkin ve kilit rollerde -bu adam iyi kaybetmeyelim ama yönetici maaşı verelim- gibi bir durumla karışlaşmıyor. Çünkü dediğim gibi, üretimin, tasarımın, pazarlama fikrinin geliştirildiği ülke burası değil. Dolayısıyla işini iyi yapanın da emeği ve yeteneği çok önemsenmiyor. Yerine yenisini bulmak ve daha az paraya daha çok iş yaptırma imkanından ilerleniyor... Diye düşünüyorum.

Edit: Teknik anlamda işinde iyi olanlar, networkünden müşteri çekerek kendi yapılanmasını kurma yoluna gidiyor gibi daha çok.

(bkz. peter principle)

insanlar başarısız oldukları pozisyonlara kadar promote ediliyorlar, yetenekli oldukları alan yerine başarısız müdürler oluyorlar.

daha yeni yeni bir iki senedir faang'de yönetici olmayan ileri seviye pozisyonlar açılmaya başlandı, türkiye'ye gelmez bence uzun yıllar.

@logi +1

yurtdisinda calisiyorum, mudurumle aramda ciddi bir gelir farki yok, ek olarak arabasi var, benim hic ihtiyacim yok arabaya. hayatta da - en azindan bu sirkette - mudur olmam. meslegim cok keyifli, benim mudur idari islerin icinde bogulmus durumda, benden cok calisiyor bir de benim ve digerlerinin dertlerini dinliyor.
ayrica, yurtdisinda bazi sirketlerde mudurlukten ziyade sirkette ne kadar suredir calistiginiz maasinizda daha cok belirleyici rol oynuyor.
ancak turkiye'deyken deli gibi mudur olmak istiyordum. neden? gelir farki coktu, ayrica benim meslegim icin o unvan turkiye'de meslegimde ilerlemem icin onemliydi.

simdi yatay hiyerarside calisiyoruz, herkesin kendi isi var, kimse kimseye karismiyor, kimse kimseye saygida kusur etmiyor (mudur degilsin diye), bir mudurumuz var, o olmasa da isleyebilen bir sistem aslinda ama yonetim icin gerekiyor.

herkes yonetici olmak zorunda degil. ama hedef para kazanmak ise bunun icin paranin kaynagina yaklasman lazim, bu da yoneticilikten geciyor.

bu yurtdisinda da boyle bu arada, disarida maas farki cok olmayabilir ama senin primin sene sonunda %2 ise yoneticininki %10-15dir. Ustune hisse verilir vs. Farkli avantajlari tabiiki var, yoksa kimse ayni paraya daha fazla sorumluluk ve risk ustlenmez.

yoneticilik kumasi biraz da genetik bir mevzu, matematik kafasi gibi birsey. Senden ya vardir ya da yoktur. Yoksa, seni o pozisyona bir sekilde getirseler bile boktan bir yonetici olursun, hepimiz boyle insanlarla surekli karsilasiyoruz. Yetenegin var ise zaten sorun yok..

Tecrübe kazanıp yönetici olmak tercih edilmeyecekse sonraki adım ya uzmanlıkta kilit bir pozisyona gelmek, ya işletme kurmak ya da danışmanlık yapmak olacaktir. Yoksa ne kadar tecrübe olursa olsun kişi sisteme giren yeni küçük çarklar sebebiyle gittikçe dış çepere doğru itilecektir.

Bu tamamen beklentilerle alakalı, kimisi daha fazla sorumluluk almak ve insan iletişimde bulunmak istemez kimisi de tam tersi her dk ortalarda olmayı inisiyatif almayı sever. Kariyerde başarının bir ölçütü kesinlikle değil ama hep dikey şekilde ilerlediği için bizdeki anlayış böyle şekilleniyor ne yazık ki, dolayısıyla maaş ve algı açısından haklısınız daha geniş bir etkisi var.

Değil, zaten mümkün de değil.

Yöneticilik ayrı bir kariyer. Bir meslekte çok iyi olmakla, o iş kolunda iyi yönetici olmak arasında büyük fark var.

Ama türkiye'de bu böyle anlaşılmıyor. Kendi sektörüm için konuşayım, belli bir yaş ya da tecrübe sonunda yönetici olmaya zorlanıyorsun. Çünkü aldığın maaş göze batmaya başlıyor, ekibin "yaşlısı" olarak görülmeye başlanıyorsun vs. Mesela eski şirketimin türkiye ofisinde 30-35 yaşında orta düzey yönetici değilsen şirkette barınma şansın azalıyordu. 40 yaş üstündeysen de üst düzey pozisyonlardan birinde değilsen "senior" olarak çalışmaya pek sıcak bakmıyorlardı. Ama bizim şirketin paris ofisinde 50-60 yaşında senior insanlar çalışıyordu. türkiye'de mümkün değil 50 yaşında yönetici değilsen büyük şirketlerde barındırmazlar.

Şu laf çok doğru, en iyi elemanını yönetici yaparsan, ekipteki en iyi adamı kaybedersin.

Bizde bu terfi mekanizmaları yanlış kullanılıyor maalesef. Futbol çok doğru örnek, teknik direktörün işi ayrı, futbolcunun işi ayrı. Adam futbol oynamaktan mutluysa ve orada iyiyse onu zorlamanın anlamı yok. Çünkü saha kenarındaki adamın işi farklı. İyi futbolcu iyi direktör olmuyor her zaman, ya da vasat futbolcu çok iyi direktör oluyor.

Yönetici kadro kurar, doğru adamı doğru işe yönlendirir, ekibin düzgün çalışmasını sağlar, aksaklıkları giderir. İşi idareciliktir. Ve bu epey sosyal zeka gerektirir.

Bizdeki sistemde genelde teknik becerisi en iyi adamı ya da en iyi iş sonucu üreteni yönetici yaparlar. Bu da bir kaosa dönüşür.
-sosyal becerisi olmadığı için ekibi iyi yönetemez, baskıyla iş yaptırmaya çalışır.
-yöneticiliğin ne olduğunu anlamadığı için esas idarecilik kısmını yapmaz hala iş yapmaya ya da mikro management ile uğraşmaya devam eder. Bu yüzden idari sorunlar kartopu gibi büyür.

Bunlar en temel gördüğüm sorunlar iş hayatında.

Türkiye'de yöneticiliğin cazip olmasının sebebi maaş farkının çok uçuk olması. Ekonomisi, iş kültürü oturmuş sosyal demokrat ülkelerde yöneticiyle senior seviye bir çalışan arasında efsanevi bir maaş farkı olmaz. Ama bizde her terfi yaşam standartlarında bir sıçrama demek

ikisi de alinir. bot muallakli ama ceket mankenin bedeni L sen S alacaksin. normal durur

massimo dutti

www.massimodutti.com

Derimod'da da geçen konya magazasinda arkadasim denedi.

www.derimod.com.tr

Gerci bunun yakasi yokmuş.

izmir kahramanlar'da derim diye bir atolye var.söyle yapsın.

derimderi.com

süet değil ama

www.massimodutti.com

Tarzları çok farklı ama Gant'ı alır çıkarım, bütçeden bağımsız. Neden bu kadar pahalı onu da anlamadım tabi. Hadi diğeri deri falan, bu bildiğin %100 polyester.

üzerinde gant değil de mont yazsa aynı ceketi alır mıydınız merak ettim ben 2 derim.

Gant güzelmiş. Gerçi deri de fena değil ama Gant baya iyi.

Gant diyorum.

Gant çok standart bi ceket. Diğeri deri. Kaliteli deri düzgün kullanılırsa evladiyeliktir. Diğeri 2 seneye yıpranır çöp olur.

linçlemeyin ama ikisi de kötü. marka algısı var sadece. pazarda görseniz yüzüne bakmayacağınız şeyler.

zevk meselesi nihayetinde.

Gant cok siradan, markasi icin mi aliyorsunuz bilmiyorum ama o kadar prestijli bir marka da degil. 2 yakisirsa cok daha iyi. Tarziniza yakismazsa cok husran da olabilir. 1’in yerine Paul and shark’a bakardim sanirim.

İkisi arasından 1

bence massimo. bu arada geçen sorduğun yakaya sahip deri ceket şurada var bak. pantolon linki. ceket kalmamış galiba ama fikir verir.

www.trendyol.com

massimo

Böyle bir şey al

www.fashfed.com

massimo

gant guzel ama kocaman gant yaziyor o ne abi
ikincisi zaten cop posetine benziyor
illa birini sececeksem gant
ama bence polo ralph lauren'e bak daha guzel seyler var

deri ceket cok iyi gozukuyor.

2 bence. deri olmasına rağmen daha ucuz. ilkini kaç yıl giyeceksin? gant yazıyor diye o para verilmemeli bence.

Elbette

Öğrenme açısından piyano çünkü tuşa her bastığında aynı ses çıkacak, kemanın ya da diğer telli çalgıların tuşesi çok farklı, tellere doğru basıp düzgün ses çıkarmak için aylarını vereceksin

ikincisi apartmanda yaşıyorsan dijital piyano alırsan kulaklık takıp gece 23-1 arası boş vaktinde bile etüd yapabilirsin akustik enstruman öğrenmek apartmanda insanı çok kısıtlıyor

Fakat enstruman keman mı piyano mu diye seçilmez, ben hangisiyle aşk nefret ilişkisi yaşamak istiyorum, hangisini çalışırken camdan atıp duvara çarpma noktasına gelip 5dk sonra aynı istekle başına oturmaya merakım var, hangisi damarlarımdaki kanın akışını değiştiriyor diye düşün, böyle hissetmiyorsan 1 senede pes edersin

Gitardan bağlamaya geçmek sıfırdan bağlama öğrenmekten daha zor, çünkü tekniğin seni alıştığın enstrumana doğru çekiyor, gerek kasların gerek kulağın. Yeni enstruman için beyninde ayrı oda açmalısın, bunun da tek yolu yenisini yüzlerce saat çalışmak

Yani 2. Enstrumana geçiş daha zor :)

piyano calisan biri olarak keman sec bence. en azindan portatif bi alet. ben piyano calismak icin evde olmak zorundaydim ve normalde sabit 1 evde cok vakit geciren biri degilim. ve sesi de daha guzel zaten

Bağlama çalmayı bilmek, keman öğrenmeyi hızlandırmak için doğrudan bir avantaj sağlamaz. Ancak müzikal deneyim kazandırdığından dolayı dolaylı olarak faydalı olabilir. Bağlama ve keman birbirinden farklı enstrümanlar olduğundan, birisini çalmak diğerini öğrenmeyi doğrudan hızlandırmaz. Ancak müzik teorisine hakim olmanız, ritim duygunuzun gelişmesi ve müzikal kulak eğitiminiz varsa, keman öğrenme süreciniz daha hızlı ve kolay olabilir.

Özellikle piyano ve keman arasında seçim yaparken, hangi enstrümanın size daha uygun olduğuna karar vermeniz daha önemlidir. Her iki enstrümanın da kendine özgü zorlukları ve avantajları vardır. Örneğin, piyano çok yönlü bir enstrümandır ve çok sayıda müzikal tarzda kullanılırken, keman klasik müzik, caz ve halk müziği gibi belirli tarzlarda daha yaygın olarak kullanılır. Piyano, nota okuma ve ritim becerilerini geliştirmek için iyi bir seçimdirken, keman, müzikal kulak eğitimi ve teknik becerilerinizi geliştirmek için daha faydalı olabilir.

Sonuç olarak, bağlama çalmayı bilmek keman öğrenmeyi doğrudan hızlandırmaz, ancak müzikal deneyim kazandırdığından dolayı dolaylı olarak faydalı olabilir. Ancak en önemli faktör, hangi enstrümanın size daha uygun olduğuna karar vermenizdir.

boyatacaksan tonu kuaför yakalayacak siz değil. nasıl bi beyazlık seviyesi? saç rimelleri var belli bi bölgeyse kullanabilirsiniz. bence erkeğin bütün saçını tek renge boyatması çok dikkat çeker. iyisi mi dm ye bi saç bırakın ben kuaför mafyasına düşmüş 1 gariban olarak yorumlayayım kdlflfas

Ayda 5 cm mi? Hangi gezegendensiniz? :)

Saç kısa olduğu için her ay boyamanız gerekecek. Dipler şakak bölgesinden 7-8 günde görünmeye başlıyor. Renk tonunu tutturmek saçınızın rengine bağlı olarak kolay ya da zor olabilir.

Erkek saçı boyanmayı sevmiyor. Girdiğiniz her ortamda 'Bu adam beni boyadı.' diye bağırıyor. Herkesin haberi oluyor.

Bir de sağlıklı bir insan saçı ayda 1 santim falan uzar. 5 santim uzamaz.

o yakalara trucker deniyor galiba. emin değilim ama.

ben beğendim bu paylaştığınızı, 4-5 senedir kullanıyorum aynı markadan deri ceket dün alınmış sanki, taş gibi hala. bu sezonda kalır mı bilmem ama vakko ve ramsey de iyidir deri ceket için.

Eger secilirse mevcut sistemdekileri oder, odemek zorunda. buyuk ihtimalle ilk birkac kararname ile de iptal edecektir yeni hukumet.

Amerika'da bir banka battı. Devlet, halk paniğe kapılıp Bankalara hücum etmesin diye hemen tüm mevduatları güvence altına aldı.

Yani hiçbir ülkede hiçbir hükümet, halkın bankalardaki parasıyla ilgili güvenini riske atacak adımlara cesaret edemez.

Yıl sonuna kdar devam ediyor zTen o arada vadesi dolanlar aynen devam eder yılbaşı sonrasında iptal olur bence

şu an kkm ile ile ilgili en ufak olumsuz haberde doları tepe noktasını bulamazsınız, ayrıca kk seçimi kazanamaz.

Seve seve ödeyecek.

seçilemez ve ödemeyecek

Mevcut olanı mecbur ödeyecek ama şu KKM rezaletinden kurtulmak gerekiyor bir an önce.

çamaşır suyunda bekletebilirsiniz tamamen beyazsa.

Kaynar su kiri pişirir, çamaşıra yapıştırır derdi valide.
Çok sıcak su iyi değildir. Yumuşatıcı kullanmadan ve sadece beyazlarla ve beyazlar için deterjanla yıkamak uygundur.
Çamaşır suyunun çamaşırı sarartıcı ve evsafını bozucu etkisi vardır ki bir leke falan yoksa kullanmak tavsiye edilen bir yöntem değildir.

Bu arada, renkliler, rengini salan ve salmayan diye ikiye ayrılır ki hangisinin hangi çeşit olduğunu tespit ancak deneme yanılma yöntemiyle bulunabilir. Salmayan renklilerle beyazlarınızı birlikte yıkayabilirsiniz.

Ayrıca, rengini salan renklilerin rengini toplayan ve beyazlara bulaştırmayan bir çeşit mendiller satılmaktadır ki hiç denemediğimden haklarında yorum yapamayacağım.

Abi olan olmuş biten bitmiş boş ver sen geçmişi geleceğe odaklan, biz bu ehliyeti aldıracağız sana gerisi önemli değil. V

hocam taklaya gelmeyelim de.

Kursa güvenme. İş Meb'de bitiyor. Onlara sor.

Ya yok bi şey olmaz, bi sıkıntı olsa zaten kurs söylerdi sana. Ulan belki tekrar kayıt mayıt parası almak için en başta tezgah mı yaptılar acaba kimseye güvenim yok artık benim abu işi check edebileceğin başka bir mecra varsa oraya da sor bi.

1 güzel. Belki 3 de olabilir.

babacım ne saatmiş ya bir seçemdik. www.patek.com şuradan bakın bence. Zengin yakışıklı bir erkeğe benziyorsunuz.

6-3-1 diyorum.

Marka açısından bakacak olursak sanırım Frederique Constant kazanır.
Modeller açısından,
Longines Flagship Héritage bence muhteşem bir saat. Arka kapak detayı bile ayrı bir sanat eseri.
Junghans'lar içinde sadece Meister Kalender bence cazip.
Diğerlerinin minimal tarzı hoş olsa da spesifik bir detayı yok. Daha ekonomik ve kaliteli yüzlerce muadilleri var. Fazla sıradan bu kadar para için.
Yine de zevkler tartışılmaz. max bill de ikonik bir saat sonuçta.

Ben alıyor olsaydım sıralamam:
1-Longines Flagship Héritage
2-Frederique Constant Classics Index Automatic
3-Junghans Meister Kalender
4-Junghans max bill Chronoscope
5-Junghans Meister Kalender, English Date
6-Junghans max bill Automatic


şeklinde olurdu.
Dürüst olmak gerekirse 3'ten sonrasını alacağımı sanmıyorum.

Sevgiler.

hemen almak daha mantıklı. neden hemen ehliyet almıyorsun yaşın mı küçük?

ben araba almak icin kredi cekmezdim. faiz odemek icin kotu bir yatirim turu. illa araba alinmasi gerekiyorsa 2 diyorum ama paranin yettigi kadar bir sey al, bosa borca girme. ev veya arsa almak icin ya da is kurmak icin borca girerdim.

araba almak için en iyi zaman şu andır. mümkün değilse yarındır. ne kadar erken, o kadar iyi.

1.5 sene önce şirket arabası verince arabayı sattım şimdi baktım dolar bazında aynı araba 1.5 sene eskiyip %10 değer kazanmış. Bu sürdürülebilir değil yavaş yavaş normale dönecek.

Sadece paranın alım gücünü koruyarak şimdi alacağınız evim ya da arabanın daha fazlasını alamazsınız seneye. En fazla %10-20 farkeder.

Aylık enflasyonun %6 olduğu ortamda seni ancak mal ya da mal üreticisine ortak olmak kurtarır. Yani ya ev araba şimdi al ya da borsada ortak ol şirketlere.

doviz yap dursun kenarda ve uzerine koymaya devam et. bu kadar kisa sureli para yatirim yapilmaz. ozellikle borsa falan cok sacma, 1 sene icinde gayet %25-30 alan dusmus bulabilirsin hisselerinin degerini. son derece normal bir senaryo.

güvenilir bi müteahhitten temelden ev almaya bak.

Tl haricinde herşey olur
Dolar euro şeklinde böl

Ben bunları giysem fakirim zannedip para toplarlar. İnsan içine çıkılacak gibi değil. Kötünün iyisi 3.

dissendium +1. beyaz ceket birseyle kolay kolay gitmez. ikincisi ise ceket degil, oversize pijama ustu gibi.

1 > 2
3'u gormemis sayiyorum

100K üzeri krediyi nasıl 24-36 taksit alabiliyorsun ? yeni yasaya göre bankalar 100k üzerinden 12 aydan fazla vade vermiyor.

şu enflasyon oranında %1.5-2.5 aralığında 250-300k 36 ay kredi çekebiliyorsan beklediğin hata. vade uzadıkça sen karlı çıkarsın. tabi bu senaryoda paranı mutlaka mantıklı bir fon-döviz-değerli maden gibi sepet yaparak koruduğunu düşünüyoruz.

100 üstü ihtiyaç kredisini 12 ayın üzerinde alamazsın.
nasıl alınıyorsa bize de söyle :)

Vakıfbank izin veriyor gibi görünüyor şu an.

Tasit kredisine falan bakıyor olmayasin?
İhtiyac kredisi 100bin ustu 12aydan fazla vade yok. Mumkun değil. Veriyor gibi görünüyorsa da sistem hatasidir, is krediyi cekmeye gelince olmaz.

şöyle bir sıkıntı var, pijama üstü modeli bu, yani benim gözümün önüne hemen gömlek tipi pijama üstleri geldi. meraktan baktım da hakikaten yanlış düşünmemişim, örnek bırakayım:

www.haysshop.com
productimages.hepsiburada.net

şık görünüyor gibi ama bana makul gelmedi mesela bu sebeple.

Ben beğenmedim. Hastabakıcı önlüğü gibi.

Hayir. Sik degil ve pahali.

Massimo dutti ile anlaşmanız mı var hocam? Hep bu marka :D

Aynısı:

soundcloud.com

Anlaşma değil hocam, tarzını çok seviyorum. Varsa benzer başka karma önerileriniz açığım.

Bence cok kotu. Bedava verseler birine hibe ederim.

Çok gay. Beğenmedim.

Eğer konaklama vergisi istiyorsa, siz de fatura isteyin. Madem tesis, ödesin vergisini.

Hoteller icin böyle bir yasa geldi. Kafasina göre arttiramaz cünkü yasada yüzde olarak verilmis zaten. Madem her seyi kitabina göre yapiyor, fatura istemek en akillicasi.

Evet, sene başında konaklama vergisi alınmaya başlandı.

Sizin için çok yapmayabilir ancak otel sahibi için 100'er TL verse, toplamda çok yapar. Ev sahibinin değil, hükümetin cebinizden aldığı bir para bu.



.

adam diğer vergilerini de düzgün ödüyorsa, mesela size fatura kesiyorsa hakkıdır. avrupadaki birçok ülkede de var bu konaklama vergisi. siz sözleşme yaptığınızda da henüz yoktu sanırım. Bu durumda yasal gerekliliği bilemem ama vicdanen ödemeniz gerekir.

Peki asosyallik de bu paralelligi bozmuyor mu sence?

Madem toplum baskisindan etkilenicen, oradan basla derim

kullanmayacağın araba yük olur. park ettiğin yerde illa çizerler birşeyler olur.
bakımını aksatırsın. aküsü biter vb vb.

iyi dediniz @abuzer ama onu değiştiremiyorum. değiştirebilsem tüm paramı oraya yatırırdım.

Böyle bir durumda araba sırf dert olacaktır. Herhangi bir arıza olduğunda tamircilerle servislerle uğraşması bile sizin için kabus olabilir, düzenli gider kalemi olması da ayrı. Naçizane tavsiyem;

Yatırım için farklı ve mantıklı bir alternatifiniz varsa onu değerlendirin. Yoksa maddi gücünüzü hobiler aracılığıyla sosyalleşmeye harcayın.

araba yattığı yerde masraf ve dert. hayat tarzın evdeyse bence gerek yok. gezen adama lazım araba.

hayir ya oyuna gelmeyin. paraniz varsa yatirim yapin harcayacaksaniz da asosyalligi birakin yurt ici yurt disi seyahat edin. evlen ev al cocuk yap vb. zincirin ilk halkasi gibi bi sey oldu araba almak. ise girdin biraz calistin ee araba almiyo musun. eben.

araba sart degil. ozellikle tr gibi devlete %200 vergi verdiginizi dusunursek hic mantikli durmuyor.

ama sunu unutmayin. araba alinca haritanin karanlik yerleri acilir. aoe 2'de marco polo yazmis gibi olursunuz. istediginiz yere istediginiz zaman gidebilirsiniz. yasadiginiz sehre bagli kalmaz eskisehir etrafindaki illeri, ilceleri, dogal guzellikleri gezebilirsiniz.

yani arabasizligi manasizca ovmeye gerek yok. dunyanin her yerinde araba cok onemli bir avantajdir.

30 yaşında mühendis olmak ne ki. 20 yıl tecrübeli insanlar bile servise biniyor. İş için servis rahatlık. Kapıdan kapıya bırakıyor. Sabah akşam trafikle uğraşmak mantıklı değil. Konu yakışmaksa iş için anca müdür seviyesine araba yakışır. Müdürün altını kimse umursamaz bile. İş dışında gezme amacı varsa araba almak mantıklı.

Yatirim ne yaparsın mesela? Araba almayip daha karlı ve garantili ne yatirim planım var veya var mi boyle bir planin elinde mesela? Bunu bir dusun.
3yil once aldığım arabaya o gun verdigom paraya dolar almis olsam bugun yaklasok 3 katina cikmis olacaktı net hesapladım gecem.
Gel gor ki benim arabanin fiyati bu surecte 6 katina çıktı. Hadi netteki fiyatlar şişirme de, 5.5 veya 5 kat olsun en kotu ihitmal.
Yorumu sana bırakıyorum.


"Araba yattigi yerde masraf" falan değil, eskidendi o. Bilakis yattigi yerde para kazaniyor araba. Son 3-4 yilda araba alan kimse zararda değil.
Cok sorunlu problemli cins bir araba almadikca "araba yattigi yerde masraf" argümanı geçersiz.

Araba net ihtiyac. Araba kolaylik, araba rahatlik. Araba nimet.

"Araba maseaf abi yaa" diyenden uzak dur.
Ben ilk araba alacağım zaman arabasi olan arkadaslaein bir kısmı da bana bunu soyledi ama nedense hiçbiri de arabasini satip hayatina arabasiz devam etmeyi dusunmedi, tuhaf değil mi? Sana araba masraf, bosver araba alma derler ama kendileri de arabadan vazgecmezler genelde. E bu is mantiksizsa neden hala araban var diye sorarlar adama.

Hepsini gectim, arabaya hiçbir şekilde ihtiyacın yok diyelim, hatta arabalardan nefret ediyorsun asla istemiyoesun varsayalım.
Bu ulkede araba durdugu yerde deger kazaniyor, dolar altin hiçbiri araba kadar deger kazanmıyor.
Hatta dolar almak bana gore asiri mantiksiz zaten, dolarda paran eriyor. Geriye donuk dolar kuruna bak bir de piyasa fiyatlarına bak. Buzdolabi alip kenarda tutsan o bile dolardan fazla değer kazaniyor.

Ve evet, 30 yaşında bir adamkm arabasi olmasi da gerekli zaten.

Bütün bu saydiklarimkn hepsi yanlış farzet, aldin arabayı ve pişman oldun diyelim. Sat kardesim? Kaybin yok ne kaybin olabilir? 3ay binip satsan kaybin olmaz kazancin bile olur.
Son olarak tekrar edeyim, 30 yasinda adam arabasiz olmamalı. Her yonden.

Sunu da ekleyeyim, araba ile ilgili bir ton ariza bir ton sikinti yasayip dünya kadar masraf yapmış, araba ile ilgili yasanacak tum belalari yaşamış biri olarak söylüyorum, araba al kardeşim. Sadece sorunlu araba alma, piyasa arabasi al. Masrafsızlgi sorunuzlugu kanitlanmks piyasanin tuttugu modellerden birini al.

Arabası olmayan birisi araba sahibi olana kadar arabanın temel bir ihtiyaç olduğunu bilemez. Araba sahibi olduktan sonra ben bu zamana kadar nasıl yaşamışım diyeceksiniz

kendini şuna hazırla www.volvocars.com :)

Şu anda en iyi yatırımlardan birisi araba ben olsam alırdım

Stavro +1
Dissendium +1
Birmilyonunvarmı +1

Araba al, yine servisle git. Arabanın farkını alınca daha iyi anlarsın, yok hiç sevemedin o zaman da denemiş ve emin olmuş olursun, istemezsen satarsın.

Konum ile sahip olunanlar arasında bir korelasyon olduğunu düşünmeyenlerdenim ben. İş arabaya gelene kadar ev / evlilik / çocuk gibi beklentileri de var toplumun da onları kim takar acaba?

Araba, yatırım peki de masrafı. Dururken bile masraf sağ olsun, sigortası, bakımı, içmeye gitsen gidemezsin, park yeri ayrı dert, benzin zaten falan filan... Kişisel hayat için ihtiyaç değilse ne gerek var?

Araba ozellikle kullanmiyorsan bence de bos yatirim. Bence amacin ev almak olmali.

Ote yandan madem kendini geribildirime actin yazayim: Seni ha bire su asiri pahali ceket nasil su asiri pahali ama hicbir ozelligi olmayan gomlegi mi alayim yoksa digerini mi alayim duyurulari acarken goruyorum. Parayi bundan daha kotu bir harcama sekli dusunemiyorum. Muhendissen anlamalisin ki evde kiyafet bitirmenin sana uzun vadede getirisi maliyetine gore cok zayif. Yani gereksiz harcama yapacagina araba al daha iyi.

Belki etrafindakiler bu yuzden araba al diyorlar, en azindan parani kotu de olsa ikinci el degeri olan bir seye bagla diye. Ama dedigim gibi bence ev al.

İnsanin kesinlikle arabasi olmali. Yuzde doksan yatar dkye dusunme. Zaten kendi kendine vakit gecirmeyi seviyormussun atlarsin bir yere gidersin havan degisir.

13 yildir kullaniyorum eksikligini hayal bile edemiyorum. İnsanin Hayat standartlarini yukseltiyor.

Ayrica dovizden bile fazla deger kazanmaya basladi resmen yatirim araci oldu ulkemizde.

İmkanin varsa al.

Yatırım da ne yatırımı yapacaksın? Döviz, altın vs boş yatırım. Yatırımı geç enflasyon karşısında bile eridi gitti döviz. Borsadan anlıyorum 300K koyarım seneye 1Milyon yaparım diyorsan parayı buyur yap, alma tabi ki araba o zaman.

Az geziyorsan da ona göre az yakıt giderin olur. Ben de senin gibi az kullanan biriyim. Arabayı aldıktan sonra taksi ve minibüse hiç binmedim. Tabi ki işe servisle giderim ya da daha merkezi yerlere Beşiktaş, Taksim vs. Taksi indi-bindi 40 TL, minibüs 7 TL oldu.

Siz trafiğin ve park etmenin de daha az problemli olduğu yerde yaşıyorsanız daha fazla kullanırsınız arabayı. Hem civardaki güzel yerlere de rahatlıkla gidersiniz.

Ama araba satıp ev peşinatı yapmak artık imkansızlaştı.

Ama eviniz varsa ya da ev alma imkanınız yoksa elinizdeki parayla, gerekirse de borca girip düzgün bir araba alın. 1-2 yıl önce 130Bine araba aldım. 150-170Bin bandında almadığım araba için pişman oldum. Çünkü benim araba 300K olduysa onlar 500K oldu.

Kullanmayacağınız şeye neden para veresiniz ki? Almayın tabii ki. Araba sizin hayatınızı değiştirmeyecek.

burada kimse bana katılmayacak ama araba sosyal statü açısından önemli. özellikle kız işlerinde işe yarıyor. kızı evinden alıyorsun evine bırakıyorsun. kızda olumlu bir etki bırakıyorsun.

onun dışında araba sahibi olmamak kısmen asosyalliğe neden oluyor olabilir. araba aldıktan sonra asosyalliğinizi yenebilirsiniz. insanın kendine güveni geliyor arabası olduğunda. özellikle iyi ve güzel bir arabası olduğunda.

Araba almak da yatırım. Üstelik kullanıyorsun. Marketi falan kim yapıyor patatesi soğanı kim nasıl taşıyor sizin eve?

ik ile konuşman faydalı olur. onlar yöneticin ile görüşmeli.

şirket içi geçişler çok anormal bir durum değil bu arada.

e zaten öyle olmalıydı. kendi yöneticinle konuşmadan diğer yöneticiye kadar işin gitmemesi lazımdı. böyle bir pozisyon var, başvursam ne dersin. güzelce konuşsaydın yöneticin aslında bu işi sana ayarlardı. şimdi uğraş dur.

Bu yöneticinin arkasından iş çevirmeye giriyor olacağı varsa da olmaz. Her zaman önce yöneticiyle konuşup sonra ilerlemek gerekiyor. Daha konu ilerlemediği için sorun olacağını sanmıyorum. Normal anlatın derdinizi böyle böyle geçmek istiyorum diye. Resmi olarak başvuru yapmayıp sadece karşı yöneticiyle konuştuysanız da henüz resmi başvuruda bulunmadım sizin için uygun olursa süreci ilerletmek istiyorum gibi bir şey dersiniz.

Doğrusu herkesin dediği gibi kendi yöneticiniz sonra diğer kisiler.
Tam tersi durumda yönetici arkasından is cevirmek olur ve şirket içinde de sıkıntı olacağı için size vermezler o pozisyonu.

gabe haklı. önce kendi yöneticinizle konuyu konuşmanız lazımdı. eğer kendi yöneticiniz ile bu iletişiminiz yoksa içeride sizin adınızı taşıyacak başka biri bulmadığınız sürece o iş sıkıntılı, kurumsal firmada da kafası çalışan kimse bu arkadan iş çevirme topuna girmez standart bir çalışan için.

bu aşamada ik'ya gitseniz onlar da aynı şeyi diyecektir yüksek ihtimalle.

Yanak tüylerini ben cımbızla alıyorum.

Cımbız +1

küçük makasla kesiyorum. hani ucu sivri olan.

Clean Shave başlık kullanmanızı öneririm. Çok başlıklıdan kastınızı doğru anladıysam, o başlıkları hiç biri clean shave başlığı kadar 0 kesmiyor.

Ben sırf bu tarif ettiğiniz iş için Braun 3 Serisi 310 model cihaz almıştım, her sabah veya 2 günde 1 kullanıyorum. Bundan daha kesin çözüm zaten epilasyon bence.

yanak tüyleri için yılların deneyimi sonucu karar kıldığım şey: ip ile aldırmak/almak

makine ve jilet kesinlikle kullanılmamalı bu bölge için. hem kıl/tüy miktarını artırır hem de bölgeyi tahriş eder. hem de çok daha kısa sürede uzar. böylece kötü bir görüntü bırakır hiçbir şekilde sıfır alınmış gözükmez.

ağda seyreltir ama uzun vade de cilde çok zarar verir. cilt sarkması ve cilt kararması yapar bu kesin. sıcak bir şekilde yüze sürüldüğü için kararma ve hatta yanma durumları olur bundan kaçış yok. dolayısıyla sürdürülebilir değil. tek avantajı daha geç çıkarır tüyleri ama zararı faydasından çok.

en makul yöntem yanak tüylerini bu işten anlayam birine ip ile aldırmaktır. bu işlem tüyleri ne azaltır ne artırır. işlem sonrasında bölgeye bepanthol vs krem sürersiniz kızarıklık ve tahriş söz konusu olmaz.
ortalama 15-20 günde tekrar çıkarlar tabi.

2023 yılına girerken jilet kesimi için kılları çoğaltır yaklaşımı gerçekten üzüntü verici yani elimizin altında internet falan var 3 saniyede böyle bir şey olmadığını ilkokul seviyesindeki anlatımlarla çok rahat öğrenebilirsiniz aslında; kılların artıp çoğalması tamamen hormonlarla alakalı bir durum, hiçbir kesim yöntemi ya da kılları alma şekli kılları artırmaz ya da azaltmaz, kıl köklerine hasar veren epilasyonu konu dışı tutuyorum tabii.

Bunların dışında sıfıra yakın bi alım istiyorsan eski tip yaprak jilet kullanılan tıraş aletlerini deneyebilirsin, ondan korkarım dersen kadınların kaşları için kullandığı kaş usturaları var onları da deneyebilirsin ikisi de sıfıra yakın alım yapar.

askerdeyken mecburen jilet ile almak zorunda kaldım. o zamana kadar hiç yanak tüylerime jilet ve makine dahi vurmamıştım. zaten az çıkıyordu ağda cımbız ip hangisi denk gelirse aldırıyordum aydan aya tıraş olurken. askerden döndüğüm gibi epilasyona gitmek zorunda kaldım. kesinlikle jiletin artırıcı bir etkisi var. hem daha sert hem daha sık çıktı jilet ile dokunduktan sonra. ki bende gerçekten azdı. isterseniz deneyin görün sizde @Kaleci Saçlı Forvet deneyimlemeden ben de öyle zannediyordum. belki her cilt tipinde aynı olmaz orasını bilemem ama ben beyaz tenliyim ve sonuç bu.

Süeti yağmurda giyemezsin. Beklenmedik bir yağmurda problem olur.

Diğeri hem %100 pamuk ve hem de %100 yün mü? Nasıl yani?

ikisi de kotu bence. suet hakkinda yukarida yazilanlara katiliyorum. #2'nin de modeli cok bicimsiz. O dev gogus cepleri gercek hayatta kotu duracaktir ki modelde bile iyi durmuyor.

edit: sadece modellere bakmistim ilk mobilden. fiyatlari gorunce oha diyorum ek olarak.

2 yün

fevkalade çirkin ikisi de.

ikisi de mantıklı bir alışveriş olmaz...

2. Çünkü 1ncisi sanki kısa boyluyum da boyumu uzun göstermeye çalışıyormuşum gibi görünürdü.

Tarz olarak farklı ama bence doğru bir karşılaştırma olmaz. Ama illa seç diyorsan 2

2 ama kötünün iyisi.

twelfth+
ilk ayakkabı aklıma yüksek topuklu korkunç converse ayakkabıları getirdi.
ikincisi iyi bence.

ikisi de kötü ama illa seç dersen 1. daha rahat gibi duruyor buradan bakınca.

Valla hocam Massimo'yu siz ayakta tutuyorsunuz galiba. Neyse 2 diyorum ben de ama kötünün iyisi+1

Kesinlikle bu fiyata almamakla beraber kesinlikle 1.yi alırdım

bu parayı massimoya verene kadar timberland alırım canavar gibi giyerim. ikisi de eh bence.

ikincisi daha kibar. kahverengi olan.

İyi yapmışsınız şifreyi tuşlamamakla, ben olsam mevcut kartlarımı kapattırır yenilerini isterdim. Böylece numaraları da yenilenmiş olurdu (tarih, cvv vs)

İnternet bankacılığı işlemlerindeki tüm güvenlik kısıtlamalarını da alın, üşenmeyin.

genelde 0550'li numaralardan arıyorlar artık.

sade olanları feminen bulduğumdan ve erkeğe yakıştırmadığımdan bunlar arasından 1 diyorum.

2-3-1 diyorum, hiç saat yoksa direkt 2

2

Ten-kıl kombinasyonunuz (allahım ne yazıyorum ben), 1’deki gibiyse her saat yakışır.

2 veya 1 ama kesşnlikle 3 değil

1 cok guzel bir speedmaster cakmasi. insallah orijinalini de alirsin bir gun, hayirli olsun

1 diyorum benim zevkime daha çok uyuyor.

1 ya da 2. 3 kesinlikle değil +1

WhatsApp üzerinden ne yapabilirler mesela ?

Pin koyun. Hayatta ele geçirmezlee

Yorumuna katılıyorum. Şık ve ağır giyiniyorsan her gün (takım vs) 2’yi al onun harici direkt 1. Ben olsam günlük giyinişten ve karakterimden dolayı düşünmeden 1 alırdım

ya bunları görme şansın varsa git gör

internette öküz kadar büyük yapıyorlar sende sanıyorsun ki o kadran falan gözükecek saati bir takıyorsun peeehhhh çıktı alıp taksan daha iyi

1.sini tercih ederdim. herkesin kendi zevki ama sarı çerçeveyi pek yakıştıramıyorum. bir de akrep-yelkovanın renkli olması daha hoşuma gitti.

2

çok deneyip bakilasi bir is bu ten renginle ve giyiminle vs kiyaslanir. bir cok modern guzel bir saat ikincisi vintage, yazmislar zaten. duz modern giyinen biriyseniz veya cok beyaz tenli iseniz 1 olur. ya iki saat de cok iyi ben female kisisi olarak gold rengini daha cok seviykrum ama erkeklerin genelinde gold yakismiyor.

Hocam saati boş ver o kadar verme ama bende diesel ikinci el bir tane var sana ucuza veririm :)

linklere bakmadim cunku zevkler tartisilmaz.

Türkiye fiyatlari da bilgim dahilinde degil.

kayis dert degil, kayisi degistirirsin kafana gore.

1. önerim : anordain.com gibi microbrandlere bakabilirsin. cok guzel saatler var. ben bu markayi mesela begeniyorum, bekleme listeleri uzun ama biraz. boyle bir dolu cok iyi saat markasi var.

2- cok az para ama kalite icin seiko, citizen ve orient, mesela su.
www.amazon.de

3- moda markalari yerine casionun en ucuz saatini al tak. gerci casioyu bunlarla ayni cumlede kullanmak bile casioya hakaret.

iyi aksamlar.

images.app.goo.gl

Aynı modelin Powermatic 80 versiyonu da çıktı. Bütçeye uygun, harika saat. Tavsiye ederim.

yakışmıyor bacak boyunu kesiyor

yakışmaz ama kısa kabanlar var. normal ceketten biraz uzun oluyor boyları. onlar denenebilir

1,76 boyundayım. Bugün Zara'da bunun aynısı diyebileceğim bir mont denedim. Olmadı.
75 kiloyum, iri değilim ama hafif bi bira göbeği var. Göbeği de ekleyince düdük gibi oldum, plastik mankende bende durduğundan güzel duruyordu. Bu tarz kıyafetleri ben de seviyorum ama olmuyor malesef, içini doldurabilmek gerekiyor bunların.

Hayir

4000 lira la, o paraya ben şeker fabrikası kurarım.

Zannedersem sadece bu benim şahsi görüşüm ama ben kaban gibi giysilerde ısıtıyor mu, sıcak tutuyor mu ona bakarım. Yakışmış, yakışmamış...bana ne. Beğenmeyen kızını vermesin. Ki zaten evlenme niyetim de yok, istemeye falan da gidecek değilim. Estetikten ziyade fonksiyon insanıyım. Zaten boy 165.

1.70 kısa boy mu sayılıyor artık? uygun beden numaralı kaban oranları iyi birine ( 70 kg civarında mesela) yakışabilir.

proporsiyon önemli. 1.70'sen zaten ona göre medium ya da small alırsın. Onun da boyu sana göredir.

Önemli olan bacak boyu uzunluğu. Yani 170 olabilirsin ama bacak, gövde oranın bacakların uzun olduğu bir şekildedir gayet şık durur.

1.90 olup bacakları vücuduna göre kısa olan insanlar var mesela onlar giyince de kötü olur.

Abi renkler tarzlar çok farklı ki. Benim tarzım 2-5 mesela. 2 tipinde kalın baharlık gömlek bende de var. 5im yok ama. 5im olsa giyerdim hoş geldi gözüme. Ama tamamen senin tarza, giydiğin ayakkabı vs. Bağlı bu işler

1&5 guzel. 4 cok tarz bi ceket, guzel durup durmayacagi genel giyiminize bagli

1-6 diyorum. genelini beğenmedim zaten.

2-5

2-4*-6

*: manken abimiz gibi giyinmedikten sonra kurtarır yanı olmayabilir. tarzınıza bağlı.

asiri aynilar. 1 diyim

Aralarındaki fark ne çözemedim, düğmeleri bile aynı.
Ben de 1 diyeyim.

saçma olmaz çünkü renkleri farklı. ten rengine ve giydiğin kıyafete göre hangisi daha iyi değişir.

Dokulu olan daha güzel gibi.

Bizim şirkette dönem dönem işe alımların ve terfilerin durduğu zamanlar oluyor (kurumsal firma). Böyle zamanlarda yönetim kurulu üyelerinin tümü onay vermedikçe terfi gerçekleşmez. Buradaki çalışan direktör, head of bilmem ne falan değilse kimse o terfiyi sallamaz.

Türk şirketlerde her zaman “istenirse” olur, kılıfına uydurulur. Yurtdışına sevgilisinin yanında giden kişiye doğum izni girildiğini gördüm. Önemli olan konu yöneticinin ne kadar şirkette sözünün geçtiği ve bu sözü sizin için ne kadar kıllanmak istediği.

terfi olayinda istese de yukardan onay gelmedikce yapamaz.

zam icin yoneticilere genelde senelik butce verilir, bunu dagit denir. O rakamin ustune cikamaz.

terfi yada zam isteyen calisan eger istekleri gerceklesmiyorsa kurumsallarda blof yapmak zorunda genelde, yerlerse alir, yemezlerse ziplamasi lazim baska yolu yok. cogunlukla yemezler, o yuzden B plani sart.

yöneticiden yöneticiye değişir. sözü geçen t*şaklı biriyse absürt olmadıkça yaptırabilir. holdinglerde de böyle yabancı şirketlerde de böyle.

Avukatlar çok daha doğrusunu bilir tabi cahilim bu konuda.

Ama firmanın sağlam bir avukatla karalama ithamı ile size dava açıp çok fena canınızı sıkabileceği geldi direkt aklıma.

Direkt ispatınız sonuçlanmış bir davanız yoksa o tarz bi video baş ağrıtabilir sanki.

Tekrar ediyorum bu hususta tecrübem ve bilgim yok boş konuşuyorum.

5

4

bir bağyan olarak 5 diyorum.

Ne zaman, ne için, nerede, neyle giyileceği bilgileri verilmemiş. Genel tip olarak bunların arasından yorumlayacaksak 4 diyorum ben de. Yandaki fermuar olmasa 5 derdim.

4

Aldo’ların hepsi çok kötü.. 4 numara diyorum.

1. 4 suet olmasinin disinda model olarak kotu bence ki suet bedava olsa alip giymem.

Almazlar

Tamamen kullanıcı hatası.

Eski bedenine getirme yöntemleri vardı Youtube'da, Bir ara istersen.

Alabilirler.

Git durumu anlat açık açık. Kimse saf değil yün kazağı yüksek derecede yıkasın. Zara’dan kıyafet almıştım aynı şekilde talimata göre yıkadım, çekti. Gittim anlattım iade aldılar hemen.

Hatta geçende bi tişört aldım kaft’tan, ilk giydiğim gün yanlışlıkla yırtıldı tişört. Çok da severek almıştım. Açık açık durumu anlatan mail attım, yenisiyle değiştirdiler.

ben de magazaya sorardim. zara demisken fermuari bizulan kotumu goturmustum iade almislardi direkt ben istemeden

eğer yıkama talimatına uygun yıkayıp da çektiyse gönderin, şansınızı deneyin. inditex grubu müşteri memnuniyetine önem verir.

direkt makineye attıysanız vicdanınızla muhasebenize kalmış durum. yalan söyleyerek yine muhtemelen değiştirebilirsiniz.

almazlar diye düşünüyorum çünkü yün kazak normal ayarda yıkanmaz, yani kullanıcı hatası var.
ama yine de şansınızı deneyin, markanın müşteri memnuniyeti politikasına bağlı.

Geri aldılar bu arada, müşteri odaklılığı takdir ettim.

@depresif çocuk dostum duyurularindan anladigimiz kadariyla bu markayi tek basina batmaktan kurtariyorsun, bir zahmet alsinlar kazagi geri :D