Ekşi Duyuru

Passport damgalari. Vize degil.
Gittiginde konsolosluga ugra ikametimi tasimak istiyorum de.

öncesinde yapamıyor muyuz? sanki öncesinde de oluyor diye duydum.

Gitmeden bir şey yapamıyorsunuz. Gidince Elçilikten ve konsolosluktan ikametgahınızı yurtdışına aldıracaksınız. Sonra GSS borcu çıkmıyor zaten.

Eski çıkanlar olursa da o sırada yurtdışında oldugunuzu ispatlarsanız siliniyor borç. Giriş-Çıkış gösteren belge alıyorsunuz

Giriste kart alip yapabiliyor

Girişte günlük kart mı diye soruyorlar, evet diyorsun. Bir küçük kağıda bilgi doldurup istediğin şeyleri alabiliyorsun.

eskiden vergi mükellefi olmak gerekiyordu. vergi levhası falan götürüp kart çıkarttırıyordun.

artık vergi mükellefi olmadan da şahsi olarak kart alabiliyorsunuz.

kart illa ki olacak. ama bir şartı şurtu yok. hemen girişte alabilirsiniz.

geçen gün gittim. girişte sordum kart falan mı alıyoruz nedir olay diye, bireyselse bir şeye gerek yok dediler. herhangi bir marketteki gibi yaptık alışverişi.

Hiç bir şeye gerek yok. Gidip alisveris yapabilirsiniz.

Günlük kart veriyorlar girmeden danışmada onunla alışveriş yapılıyor, kasada verilen kağıdı verip ödemeyi yapıp çıkabilirsiniz.

evet yapabilir. Toptancı market olduğu için deterjan vb bozulmayacak malzemeleri buradan koliyle falan almak orta vadede epey kar ettiriyor insana.

Birinci kişi şişmanlama sürecindeki yaptığı şekilde değil, doğru makro dağılımıyla alması gereken kaloriye +500 kalori ekleyerek en az 6 ay-1 sene beslenip ağırlık çalışmalarını yapmalı, bu şekilde belli bir miktar kas kütlesi inşa edecektir, aynı zamanda zaten şişman olduğu için antrenmanlarda ve günlük yaşamında yağdan bol miktarda enerji üretip yağ oranını düşürmeye başlayacaktır ama yağ oranı için asıl çalışması, 1 senenin sonunda, belli bir kas kütlesi inşa ettikten sonra kalorilerini kısıp diyet uygulaması gerektiğinde başlayacaktır, bu şekilde de fazla yağdan kurtulup kas kütlesini daha detaylı hale getirecektir. Ha bunu kolaymış gibi anlatıyorum ama ben bunu başaran çok kişi görmedim açıkçası bu yaşıma kadar, belki birkaç kişi. Yani üzmek istemem ama şişman her zaman şişmandır derim ben.

İkinci sorunun cevabı; İkisinin de çok avantajı yok. Yani şişman için düşüncelerim yukarıda ama aşağıda birkaç şey yazacam onun için tekrar. Zayıf-skinny kişilerin de metabolizmaları çok hızlı çalışıyor, yani kabaca anlatmak gerekirse, vücudu o kası oluşturacak kalorileri sürekli yakma eğiliminde oluyor, o nedenle çok yemek yemek durumunda kalıyorlar, yani burada 4000-5000 kalori arası bir miktardan bahsediyorum. Bu hem ekonomik olarak yıpratıyor hem de makro ayarlaması doğru yapılmazsa kas kütlesi yerine sadece göbek de büyüyebiliyor o zaman da skinny fat oluyorlar. O nedenle zayıf kişinin çok şahane bir makro ayarlaması, çok şahane çalışma programı ayarlaması gerekiyor. Aslında skinny adamın işi bu anlamda daha zor, ama başarırsa mükemmel vücuda sahip olan da yine skinny adam oluyor.

Şişman adama tekrar gelirsek, şişman adamın metabolizma yavaş olduğu için kas kütlesini koruyacak kalorileri muhafaza edebiliyor, ayrıca kütlesine göre daha fazla ağırlık kaldırabileceği için daha kısa sürede daha çok kas inşa edebiliyor ama bunlar genelde estetik vücuda çok sahip olamıyorlar ve başta da dediğim gibi, çok dikkat etmezlerse tekrar şişmanlayabiliyorlar.

cogu kimyasal maalesef, ozellikle aluminyum icerenleri kullanmamak gerek, terlemeye engel olanlar...
banyodan sonra nemli koltuk altina karbonat cok şyi sonuc veriyor, ama giysilerin koltuk alti kismini renk olarak degistiriyor

Hindistancevizi yağı 1 kaşık
3 kaşık karbonat benmari üsulun erit iki güne kadar hatta daha fazlası dayanıklı koltuk altı terletmez kremi
Not sakın kristal deo alma o direk alinyum
Organik deolardan yıllardır çok çok denedim ama en memnun bu tariften kaldım

kendim kullandığım ve gayet memnun kaldığım La Naturel Deo Roll On Okaliptüs

Fasulyek +1 bütün rollonları çöpe attıracak tarif

Hindistan cevizini etitip içine karbonatı dökünce löp löp çöküyor ve hemen katılaşma başlıyor. Ben içine kendim için lavanta yağı koyuyorum ama erkek için nane yağı filan olabilir tüm gün sıfır koku çok etkili. Hazırlaması 5 dk zaten.

paraben, alüminyum ve alkol içermesin kesinlikle.


Deotak bu konuda oldukça başarılıdır.

benim gidip marketten roll on ya da deodorant almaya vaktim olmuyor çoğu zaman. şu hindistan cevizli şeyi nasıl yapacağız, hazırı yok mudur bunun? evde çoğu zaman çay bile içemeyen adamım. hindistan cevizi eritmek...

rossmann'da isana deostick sensitiv diye bir ürün var. içinde alkol ve alüminyum yok.

migroslarda falan satılan dessert essence diye bir marka var. Onda da zararlı maddeler yok.

Siveno.

1. IP cikmiyor
2. Ucretsiz versiyonda email cikmiyor. Google for Business ya da Education surumlerinde opsiyonel olarak email alinabiliyor ama formu dolduranin onay vermesi lazim.

öyleydi ama artık değil. danıştay o geçici maddenin yürütülmesini durdurdu. 2017'den öncekilerin geçerliliği 3 yıl.

indigodergisi.com

Topografi cektiriyorsunuz onunla anlasiliyor. Devlet hastanelerinde cekiliyor mu bilemiyorum. Ozel hastanelerde 200 300 bandinda.
Ama istanbulda iseniz bi egitim ve arastirma hastanesinden randevu alip on dakikada ogrenirsiniz.
Ben mesela Bakırköy egitim ve arastirma hastanesine gidiyorum.
Gecmis olsun.

Egitim ve araştırma hastanesinde de ek ucret odenmiyor.

Soruyu özel hastaneye mi gitmek gerekir diye okumuşum, doktorun denettigi merceklerle de goremiyorsaniz aslinda. Doktorun şüphelenmesi gerekiyor ama suphelenmeyebiliyor. Ben bi sure gozluk kullanip iyice ilerlediğinde ve gozlukle goremez oldugumda baska baska doktorlara gidip emin oldum,
Sonra bu yasina kadar neredeydin diye azar yedim oturdum.

Mümkün. Eğer Seyrantepe yönünden biliyorsanız, zaten Göksu sitesinin önündeki duraktan geçiyor

Yayin sizin yayininiz mi? Eger oyleyse editorle irtibata gecip, nedenlerini anlatarak geri cekilmesini isteyebilirsiniz.

mumkundur. ama keyfi degildir.

eger yanlis bilgi iceriyorsa belirtisiniz, incelerler, makale sizin olup olmasin geri cekilir. sizin makaleniz fakat telif haklari mevzusu var ise yayinlamadan once kabul ettiginiz sartlara gore yine geri cekilebilir.

context dependent.

phd full time da part time da tier-4 a tabi.

www.findaphd.com

S:Am I eligible?


C: As a genuine international student, you will normally have no problem applying for a Tier 4 visa, provided you can satisfy the following criteria:
You must have been accepted to study at a UK insitution with the right to act as a Tier 4 visa sponsor and granted confirmation of acceptance for studies
Your course must be a full-time or part-time PhD (or other postgraduate programme) at Ofqual level 7 or above
You must possess the necessary English language skills for your course
You must have sufficient money or PhD funding to pay your fees and cover living costs whilst you are in the UK

2x18 olabilir mi?
how-i-met-your-mother.wikia.com

evet mümkün.

yıldız sarayından yıldız parkına diklemesine geçecek yol yok. saraydan girdiğinizde yol sizi aşağı verecek, asariye caddesine çıkacaksınız, four seasons hotelin hemen karşısına. oradan devam edeceksiniz.

(bkz: bump)

takip için bunu bırakayım. sosyal bağımlılıklar için aynı cevaplar bana da lazım.

Noral adaptasyon aslinda daha farkli ama bagimlilik da bir uyarana cok fazla maruz kalma uzerinden aciklanacak olursa iliskilendirebiliriz. Yapisal bir farklilik bazi calismalarda gosteriliyor ama genelde fonksiyonel aktivasyon haritalarinda ya da connectivity ile ilgili sorunlar oluyor. Iyi bir fmri dizayni bunu kolayca gosterir. Pet de bagimlilik turune gore ozel noromodulatorlere odaklanilacaksa iyidir ama "saglikli" insanda ne tercih ederim uygulamayi ne de kendim denek olurum. Eeg ile de subkortikal olsa dahi belli frekans araliginda global connectivity bakilabilir. Asil odaklanilmasi gereken roi nucleus accumbens ve dlpfc ile aralarindaki temel connectivity olabilir.

Herhangi bir bagimlilik icin mekanizma az cok ayni isliyor. Tabii biyolojik ya da sosyal temelleri farkli olabilir ama ciktiklari yer nucleus accumbens.

"Analysis of the R/S..." gibi olmadığına emin misiniz?
Ya da 2. yazdığınız "Analyzing the R/S"... olabilir.

Kolaylıklar

analyzing the yada analysis of olması gerekir becne

@camussar yani popularite ile ilgili bir durum mu? :D

@hana bi örnek;

www.j-humansciences.com
www.ncbi.nlm.nih.gov
www.sciencedirect.com
www.shs-conferences.org

bu 4 linkteki örnek de anadili ingilizce olmayanlar tarafından yazılmış gibi duruyor.

analysis of

analyzing the

Ar gerçek zemin, eşya, madde üzerine görüntü bindirilmiş hali, vr ise tamamen sanal. Ar sistemlerde örneğin masanın üzerine projektör vasıtasıyla satranç tahtası yansıtılır, sen elinle taşı tutar gibi yapıp koyarsın, taş hareket eder. Vr'da ise bir ekranda görürsün tahtayı ve taşları, elindeki kontrolcü oyunun içindeki eli hareket ettirir, sen taşı hareket ettirir gibi kontrolcüyü oynatırsın, ekrandaki el senin hareketini taklit eder.

daha basit ar olarak şunlar var, temel fark yine gerçeklik üzerine kurulmuş olması.
www.youtube.com

bahsettiğiniz ürünün adı "Virtual Reality"

en bilindik iki markanın ürünleri var bu tarz oyunlar için biri Playstation VR diğeri ise HTC VR.

oyunları falan da var hatta Skyrim ve Fallout 4 gibi oyunlar VR platformu için çıktı. fakat daha çok fazla oyun eksiği ve teknolojik gelişmeye ihtiyacımız var.

@ A darkness coming +1

Bir de occulus rift var.

A darkness coming' in dediği gibi daha çok eksiği var ve yolun başında. Şimdilik çok yaygın değil. Çünkü hem daha yolun başında, oyunlarda tam entegrasyon sağlanmış değil hem de uzun süre oynamak zor. Çünkü baş dönmesi, mide bulantısı gibi sorunlara neden oluyor. Özellikle aksiyon fazlaysa ciddi sorun olur.

Öte yandan insanlar tam olarak cesaret edemiyor. Çünkü mesela VR ile korku oyunu oynamak çok ciddi sorunlara hatta kalp krizi kaynaklı ölümlere bile yol açabilir. Resident Evil 7 bunun için birebir. Hatta devrim yarattı diyebiliriz. Çünkü birebir deneyimliyosun. Hatta bayağı fena olan insanların videosu vardı.

Öte yandan sorduğun soruya cevap olarak şu an öyle çok ahım şahım derecede yaygın olduğunu düşünmüyorum. Yaygın olması için bi 5 senesi daha var.

Ayrıca evde kullanmak için de alınır. Avmlerde falan oyun salonlarında kullanılıyor. Yani öyle kullanım alanı kısıtlaması yok. Büyük bi şey değil zaten. Bi o kafaya geçirdiğin başlık var zaten. Bir de gerçekliğin daha da artması için bir yelek tarzı bir şey var. Onu takınca mesela oyunda göğsünden vurulunca gerçekten de göğüs bölgenden vurulmuş gibi acı hissediyosun. Tabi o seviye ayarlanır.

Türkiye' de Vatan Bilgisayar, Teknosa gibi teknoloji marketlerinde bulabilirsin.

şu gayet iyi

www.vive.com

www.youtube.com
www.ortombo.com 37bin lira gözlük hariç.

Evet.

türkçe açısından hata yok da, kasta göre epey farklı yerlere çıkabilir ikisinin anlamı.
gözlemlemek ve gözlemek tamamen aynı şeyler değil.

Gözlemekle gözlemlemek farklı şeyler.

bu iki sözcük birbirinden farklıdır.

gözlemlemek: niteliklerinin bilinmesi amaçla dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmedir bilimsel araştırma yapmak gibi
gözlemek: bakmak, gözetlemek, incelemek (gözlenmek; 2.tekil şahıs hali)

sonuç: sorudaki iki kullanımda farklı anlamlarda olup, ikisisi de türkçe bazında doğru kullanılmıştır.

dedentörün fotosunu atar mısın?

fotoğraf ne yazık ki atamıyorum çünkü yanında değilim. bana ait değil.

şimdilik önemli olan bitmemiş tüp çıkarılır mı :D

Tüpün bittiğinden emin olun diye yazmalarının sebebi "bitmemiş tüpü değiştirmeyin boşuna" mantığıdır.

Sobayı kapatın, vanasını kapatın, dedantörün emniyet mandalı açıp tüpü çıkarın. Korkmayın hiç bir şey olmaz Allah'ın izniyle.

Çocuk oyuncağı iş yani.

talep etmek anlamındaysa gelmez, iddia etmek anlamındaysa gelir.

sonrasında cümle gelecekse that gelir, cümle gelmeyecekse that gelmek zorunda değildir.

Yukaridaki yorumlar tam da dogru degil.

She claims to be a virgin.

She claims I am the father.

gayet dogru cumleler.

Gelse de olur gelmese de olur.

claim that, say that, know that, .... hepsi aynıdır yapı olarak.

that'ten sonra başlı başına ayrı bir cümle gelir. "claim that...." dersen "....-dığını iddia ediyor" anlamına gelir. yani oradaki "that" "-dığı, -diği" yerine kullanılır.

he claims that he was right. (haklı olduğunu iddia ediyor)

ama aynı şekilde "that" kullanmayarak da bu cümleleri kullanabilirsin. orada gizli bir that olduğu bilmen lazım böyle bir durumda.

eğer "-dığı, -diği" anlamı vermeyeceksen bu sefer that hiç yoktur.

he claims his right (hakkını istiyor)

burada gizliden de açıktan da that yok. çünkü "-dığı, -diği" anlamı yok.

başka bir cümleyle bağlayacaksan gelir. yoksa gelmez.

joint weed'in içiliş şekillerinden biri, tütünle karıştırılarak sigara gibi sarılıp içilen versiyonu; sigara gibi sarılı haline joint deniyor. weed'i bong(nargile mantığı) gibi farklı yöntemlerle de tüketebiliyorsun.

haşhaş da sigara gibi kullanılabiliyor, direkt olarak çiğneme yoluyla da tüketilebiliyor.

soru 2: tüpün içindeki joint, yanındaki şeffaf yuvarlak şeyler grinder, weed'i içinde öğütüyorsun, sonra tütünle karıştırıp joint halinde sarıyorsun. sağdaki parça üste gelen kısmı, soldakine tütünü koyup sağdakini üstüne yerleştiriyorsun, çevirdikçe öğütüyor kalın weed'i. yeşil kutudaki filtre sanırım, ya da halk arasında zıvana; dudağın direkt olarak yanan weed'le temas etmemesi için. kilitli poşetteki ise weed'in ta kendisi.

volcano digit bir vaporizer'mış, onu bilmiyordum. bong dediğim şeyin elektroniği, yanan weed'in daha hızlı etki eden şeklidir buharlı tüketim. bu da bu işi daha kolay ve daha dumanlı yapmanın yolu.

nax belirtmiş, sadece ot olursa hem sürekli söner hem de içimi zorlaşır. standart bir joint 1 kişiyi çok rahat uçurabilirken fazlasını koymaya gerek yok, yine tütün arasına ancak sağlam sarılmış bir joint'in 4 kişiyi uçurabilmesi mümkün.

böyle anlatınca da sanki her gün vuruyoz guru guru gubara durumuna düştüm. ot içmeyin yassah.

@bruce sağol, yok o büyük torbalı buharlı şeyi sormuştum zaten.

Joint marijuana nin tutun gibi kagida sarilmis ve sigara gibi tutturulerek icilen sekil, illa tutunle karistirmak zorunda degilsin. Ekonomik olsun diye tutunle karistiriliyor bence genelde.

Hashas da sararak iciliyor, pure oldugunu gormedim sarildiginda ama hep tutunle sariliyor. ya da bi yakiyolar filan biseyler oluyo, oyle de aliniyor ama ben sevmiyorum, ayrintisini bilmem.

Menude joint yazmasi "sarmayi bilmiyosan kardes biz senin icin onceden sardik, al ic" seklinde hazir satilisi demek :D

Resimdeki vaporizer olmasi lazim. Turkce cok ilkel versiyonu "kova" dhskajjajs

Haşhaş Türkiye'de yasak, değil mi? Ve bunun gibi anlık mutlu eden ama bağımlılık yapmayan şeyler? Sigara gibi değil ama astıma uygun olarak. Bitki çaylarına inanmıyorum, hiç denemedim ama şimdi haşhaş nere melisa çayı nere :)

Flemenk bir arkadas dedi ki; tutunle weed karistiriliyor cunku sarginin icine tutun koyulmazsa her nefeste sigaranin ucunu tekrar yakmak gerekir.

resimdeki büyük alet vaporizer. amsterdam'daki coffee shop'larda oluyor, ücretsiz kulanabiliyorsun. aslında mantığı kova yapmaya benziyor ama yakmadan yaptığı için daha "az sağlıksız" denebilir. ciğeri söndürmüyor kova gibi. o ucundaki balonu söküp içine çekiyorsun, kova gibi tek seferde hepsini bitirmek zorunda değilsin. subabı oluyor.

joint hazır sarılmış ot demek ama genelde sarmasını bilmeyenler, turistler falan alır. tütünü dayayıp weed fiyatına satarlar, weed'i de süprüntü olur genelde.

haşhaş dedikleri opium olabilir mi? afyon yani. genelde siyah bir taş şeklinde olur. macunumsu bir yapısı vardır. kubara benzer. jointi pek olmaz, pipe'ı yapılır. taze weed varken gereksiz.

biraz ters sırayla yanıtlamış gibi oldum, kusura bakma.

herkes keş çıktı be, gençler bir ara buluşma yapalım bari :p

haşhaş dedikleri şeyin bizdeki karşılığı kubar.

en.m.wikipedia.org

Bizim bildiğimiz haşhaş değil o, yine weedden üretilen, işlenmiş, toz halinde olan ve tütünle karıştırılıp içilen versiyonu.

haşhaş değil bu arada haşiş derler, neye göre haşhaş yazdınız

buluşma yapılsın gerçekten, pariste mezarlık tarif edenler, "tatkılma"'ya teknik açıklama getirenler - ki bilmeyene anlatması bazen tatlı oluyor gerçekten- duyurunun potansiyelini gözler önüne koydu bence.

Ariyorum narkotiği, silmeyin (*-*).

hashas = kubar,

pure joint sarilirsa da oyle milletin soyledigi gibi her cekiste yakman falan gerekmez, evet daha sik soner ama tutunle karistircnksin diye bir sey yok.

Arkadaslar cevap vermis ama ozetlemeye calisayim.

Joint: Tutunle karistirilip sigara olarak sarilmis weed ya da hash

Weed: Kurutulmus kenevir cicegi. Coffeeshoplarda yapragini satmazlar icim kalitesi dusuk oldugu icin

Hash: Haşhaş ile hash farkli seyler. Haşhaş bitki. Hash ise kenevir ciceklerinin uzerindeki tozlarin islemden gecip/preslenip kalip haline getirilmesi. Turkiye'deki kubara denk. Sakin ola yemeye kalkmayin bunu, yenildiginde hem etki gostermez hem de tadi berbattir muhtemelen. Eger macun kivaminda yumusaksa ince iplikler haline getirilip, degilse princ tanesinden kucuk parcalar bol tutunle ( yanmasi weed'e gore daha zordur ) karistirilip sigara ile sarilarak icilir. Bunun disinda raptiye/bardak/pipet kombosu ile icenler, ayran kutusundan uzay gemisi yapan arkadaslar da mevcut.

Resimdeki vaporizer. Arkadaslar kova ve bonga benzetmis fakat bir kac fark var. Kovada/bongda malzeme yanar, dumani cekilir vaporizer ise yakmadan buharlastirir, torbaya doldurur buhari nefesle icinize cekersiniz, icimi daha yumusaktir. Resimdeki vaporizerlarin krali olan volcanoda ise sicaklik ayar weed icin 180-190 ayarlanir. Herhangi bir coffeeshopta vaporizera hash koyarsaniz dayak olmasa da kufur yersiniz buyuk ihtimalle, hazneyi temizlemesi cok zor olur eriyince.

selam ve dua ile.

www.youtube.com

1) Ctrl + Home kombinasyonuyla metnin en başına gelin. Oradayken 'Ekle' menüsünün altında bulunan (sol üst tarafta) 'Sayfa Sonu' butonuna 2 kez basın. Metnin üstünde 2 tane boş sayfa oluşacaktır.

2) Word'ün 'Farklı Kaydet' seçeneğinde PDF olması lazım. Eğer yoksa ve Windows 10 kullanıyorsanız 'Yazdır' deyip, yazıcı olarak Microsoft Print to PDF'i seçerek PDF'e çevirebilirsiniz. Eğer windows 10'dan daha eski bir sistem kullanıyorsanız aşağıdaki siteden programı indirip bilgisayarınızda PDF için sanal bir yazıcı oluşturup yine yazdır menüsünden PDF'e çevirebilirsiniz.

www.dopdf.com

edit: soruyu değiştirmişsiniz ama edit yazmamışsınız. Benim cevabım sorunun ilk haline...

Bu arada paylaştığım program zaten ücretsiz. Malum yerlere gitmenize gerek yok.

şu programı yükleyip bir pdf printer sahibi olabilirsiniz.

www.cutepdf.com

ben geçemedim sebebine gelince birincisi türkçe kitap ebook her zaman olmayabiliyor, ikincisi ise kitapçıda bir kitap görüp alıyorsun ister istemez. zamanla yine birikiyor.

3 yildir aktif olarak e-reader kullaniyorum, tamamen gecmek pek mumkun olmuyor ama buyuk olcude kitap alisverisimi azaltmama neden oldu. Bazi kitaplari turkce bulamamak, kitapcida, fuarda gordugum kitaplara hayir diyememek gibi nedenlerden yine aliniyor. Bazen de cok begendigim kitabin basili olarak kutuphanemde kalmasini da istiyorum.

Fakat yabanci dilde kitap okuyacaksam cok islevsel oluyor. Yillardir hic yabanci dilde basili kitap almadim.

Kisacasi komple kitap alisverisi bitmiyor ama buyuk olcude azaliyor.

ben geçtim. eşim de ben de getirmedik önceki şehrimizden kitaplarımızı getirseydik nereye koyacaktık bir fikrim yok. geçen e-book kullanmayan bir arkadaşıma sevdiğim bir kitabı alayım dedim. üretimi kalkmış sahaf bir fiyat çekti bir kez daha iyi ki e-book a geçmişim dedim. bilgisayardan pdf okumakla e book arasında çok büyük bir fark var. e book asla bir bilgisayar gibi göz yormuyor. bir kitap sayfasını okumakla aynı. hatta daha iyisi. o kalın kitapların orta sayfalarında yaşadığımız eziyet yok.

skagen

Swatch.

(bkz: orient)

Casio, o fiyat aralığında bir sürü çeşit bulunur.

Skw6007

Gshock

Tiësto derim.

Faithlessı anmadan olmaz, o yüzden de şu klasiği de paylaşayım :
www.youtube.com

edit: e madem klasik dedik, www.youtube.com

bizim gördüğümüz kodamanlardan önce (tiesto-armin vs) paul van dyk, paul oakenfold gibi isimler ön plandaydı.

şunu koymazsam rahat edemem;
www.youtube.com

trance'ın şuanki halinden sıyrılıp zevk almak için altın çağdaki parçalara ve markus schulz, ferry corsten, max graham, sander van doorn gibi isimlerin eski parçalarına da bakılabilir.

Paul Oakenfold

Bu adamın üstüne tanımam. Goa Mix 1994 dinlemek benim için ibadet gibi bir şeydir.

saykodelik taraflarında infected mushroom var, yalnız her albümü/parçası trance olmuyor, daha çok eski dönem albümleri.

Paul oakenfold
Sasha
Dj shadow
Pete tong
Marco v
Mauro picotto
Atb
Robert miles

Bt
Menno de jong
Rank
Johan gielen

Sean Tyas
Cosmic gate

Memrise

Evet memrise idi adı.

paran viop teminatındayken hisse alamazsın tabi. önce teminat çek nakdi hisse hesabına al sonra al hisse senedini

ben internet bankacılığından tahakkuk fişi numarasıyla ödüyorum. Kredi kartında da sgk üzerinden ödeme yapılıyor, komisyon alıyorlar üstüne bir de.

internet bankacılığına girdiğim an sicil numarası istiyordu eskiden. ben kendi adıma yatırmayacağım için sicil ile ödemek istiyorum. fakat şimdi www.sgk.gov.tr şu siteden internet bankacılığı ile girdiğimde benim banka hesabımla e-devletimi eşleştiriyor ve sicil girmeme izin vermiyor. sadece kendime ait borçlara bakabiliyorum.

Boğaziçi için hayir, zaten biz dil belgesi istiyoruz diyip türkçe yapıyorlar.

exceldeki hücrelerin çerçevelerini kaldırmak mümkün. o şekildedir diye tahmin ediyorum.

bilişsel davranışçı terapi var. bu yaklaşıma göre düşünceler duyguları şekillendiriyor. biliş denilen şey kişinin kabulleri, ön yargıları, genel düşünceleri. bu düşünceler insanın duygularını ve doğal olarak davranışlarını etkiliyor. o yüzden bu terapide kişinin bilişleri değiştirilip rahatsız olduğu davranışları kaldırılmaya çalışılıyor. mesela fobi tedavisi böyle sanırım.

şimdi tam aradığın cevap mı bilmiyorum ama aklıma gelenleri yazacağım.

her canlı ana rahmine düştüğü andan itibaren bir altbeyini ve oradan çıkan sinirleri oluyor. ilk oluşan yer o. bu altbeyin, bugün sahip olduğumuz beynimizin 72%lik bir kısmını oluşturuyor ve ana rahmine düştüğümüz andan ölümümüze dek vücudun işleyişini kontrol ediyor. altbeynimizle nefes alıyoruz, hasta olunca hücrelerimiz onu yenmeye çalışıyor, kalbimiz kan pompalıyor, üreme, acıkma gibi içgüdülerimiz oluyor, birilerinden hoşlanıyoruz falan. kontrolsüz hareketlerimiz yani.

doğduktan sonra da korteksimiz oluşmaya başlıyor. bu da beynin 28%lik kısmı. korteksle düşünüyoruz, konuşuyoruz, matematik öğreniyoruz, üniversiteyi kazanıyoruz, işe giriyoruz. ya da birinden çok hoşlandığımızda (altbeyinle hoşlandık) bunu pat diye gidip söylemiyoruz çünkü korteksimizle "biliyoruz" ki her şeyin bir adabı var, taktiksel ilerlemeliyiz ki o da bizden hoşlansın. planlar yapıyoruz, ne yapsak onu tavlarız diyoruz.

bu durumda önce varolan şey duygular, daha doğrusu duyular oluyor. bunlar her canlıda daha ana rahmindeyken bile var. bilgi ise kortekste bulunuyor ve doğduktan sonra yavaş yavaş şekilleniyor.

burada atlanmaması gereken nokta şu, herkes korteksiyle düşünüp öyle yaşıyor yani günümüzde bilgimiz düşüncelerimizi şekillendiriyor diyebiliriz. ama aslında olması gereken bu değil. altbeynimizi de dinlemek ve altbeyinle korteksi dengeli olarak çalıştırmak lazım.

şöyle bir yazı önereyim. tam istediğini karşılar mı bilmiyorum.
www.psikoestetik.com

Düşünceler duyguları etkiliyor ama hepsinin üstünde içgüdü var bence.

Hissetmek tanım olarak, bir duygunun hissedilme belirliliğinden hemen öncesindeki istemli veya istemsiz bilgi işlenmesidir.

Bence sırasıyla,

Bilgi
Bilginin istemsiz yorumu, yani reflexler
Bilginin istemli yorumu, yani düşünceler
Hisler
Duygular

Sonrasında duygular başka hislere, düşünceler başka duygulara yol açar hepsi birbirine bağlı.

Sorduğunuz soruya dönersek,

Duygularımız mı bilgimizi, düşüncemizi, bilincimizi şekillendirir yoksa tam tersi bilgi/düşünce mi duyguları, davranışları şekillendirir

Bence bilincin burda kullanımı yersiz o yüzden soruyu kendime şöyle soruyorum,

Duygularımız mı bilgimizi, düşüncemizi, şekillendirir yoksa tam tersi mi?

Bence burda anahtar nokta yönelimler. Aşırı zor bir soru sormuşsumuz hatta bu cevabı bulmak bence bireyin yaşamdaki amacıyla doğrudan ilişkili ipuçları içeriyor.

Yeşil mercimek +1 nispeten kolay haşlanıyor ve yemeği de salatası da çok güzel oluyor

Ufak taneli daha çabuk pişer. Sırasıyla;
1. En çabuk kırmızı mercimek pişer. Yemek olarak yapabilirsin,. soğan salça kavur pişirdiğin mercimeğe ekle.
2. Yeşil mercimek
3. Börülce, iç bakla, şeker fasulye
4. Diğer fasulye türleri
5. Nohut

Ben yıllar önce dirseklerim kuruyor diye aktardan almıştım. (Kanıyordu bildiğin) o çok iyi gelmişti. Saçıma sürmedim ama yağ sektöründe olduğum için bilgim var. Saçı besliyor bayağı. Kepeğe de iyi geliyormuş.

Saça ne amaçla kullanacaksın?

Bir ara almıştım ayakkabılarıma kullanmak için ayakkabı boyası + kayısı yağı ise yarayıp yaramadığını gözlemleyemedim.

@ismira007 dökülmesini önlemek ve güçlendirmek.

arkadaşımla kardeşinin böyle saç derilerinde genetik bir problemleri vardı, habire kuruyup kanayıp duruyordu, yara oluyordu sürekli, onlar da kullanıyorlardı kayısı yağı çok memnun kalmışlardı. kepeğe iyi geliyorsa hemen ben de gidip alıyorum.

Coconut yağı da alabilirsin dökülmemesi için.

@ismira bu coconut yağı da bitkisel organik falan değil mi? ben normal şampuanları da kullanmıyorum. parabensiz vs. kullanmıyorum.

Kayısı yağını saç için hiç duymamıştım. Saç için çam terebentin ve hindistancevisi yağını daha çok söylerler. Kayısı yağı kuru cilde iyi gelir.

Cold press (soğuk sıkım) yazanlar katkısız saf yağ. Organik olanları da vardır satan biryerler.

aslında o hesap şöyle

100 tl'n var,

aldığın faiz, %10, enflasyon %5 diyelim

yıl sonunda 110 tl'n var, ama önceki 100 tl'den %10 fazla değil, çünkü enflasyon nedeniyle geçen yılki 100 tl bu yılki 105 tl'ye eşit zaten.

dolayısıyla, paranın gerçek artış yüzdesini 110/100 değil, 110/105 olarak hesaplarsın, o da %4.7'ye gelir.

geriye dönüp bunu ilk yıldaki 100 tl'yle çarpıp 4.7 tl faiz alacağını düşünmek hatalı olur, bir yıl sonra 5 tl alacaksın ama bu yılın 4.7 tl'si edecek ancak.

kaptanın bahsettiği şey rölatif. soruların ise nominal ve cevaplarının hepsi de doğru.

ek olarak: formül kullanmadan 14-11=3 reel faizdir denilmesi de "kabaca" doğru sayılıyor konuşma dilinde. yuvarlaması gibi.

toros 2005, ama kıloluk satılıyor bandrollu, legal.

american spirit kullanıyorum ben. çalı çırpı ayarında kuru tabi bu yüzden de katkı maddesi baya az. biraz ağır ama.

Pueblo ve american spirit. Sadece su ile işleniyor tütünleri, iyidir azcık ağırdır. Mavi paketi tercih edin puebloda.

birde tahmini kaç dk. sürüyor arası?

19e evlendirme dairesinden geçmiyor diye biliyorum, değişemdiyse 19e nautilusun oradan e-5e çıkıyordu. diğerleri belediyenin oradan geçer. trafiğe göre değişir. en az yarım saat.

Uzunçayırdan ya da kadıköyden sarı dolmuş da kullanılabilir

Novadanın yanı evlendirme dairesi 21b geçiyor

Aslında bir çok araştırma öfkeli olduğumuz zamanlarda şiddetle bastırdığımızı sanmamızın yanlışlığından bahsediyor. Yani birine sinirlenip duvara yumruk atmanız aslında o duyguyu bastırmıyor, şeklini değiştiriyor sadece. Okuduğum farklı farklı bir çok kitapta bu durumdan bahsediyorlardı. Yani, dışarıdan gelen yorum ve tepkilerden bağımsız olarak kendi kendilerini besliyor olmaları da bir ihtimal.

şiddet sarmalina girdikten sonra cikis yok. fast food tüketmek gibi düşün, saldırganlik duygusunu o an için fiziksel, sözel, ya da sembolik bir sekilde gideriyor, ama hemen ardindan daha büyük bir boşluk duygusu oluşuyor. şiddet uygulayan kişi, şiddet sonrasi yaşadıgı pismanligi justify etmek icin bir neden bulmak zorunda, rasyonel ya da irrasyonel olarak, bir açıklama yaptiktan sonra o açıklamaya inaniyor ve her saldirganligi sonrasi bu inanç pekişiyor.

benim kaynaklar toplumsal cinsiyet ve saldırganlik/şiddet üzerine oldugu icin dogrudan trollük icin kaynak öneremeyecegim ama bence temelde aynı saikten ilerliyor.

Bazı insanların troll olmak dışında seçeneği yoktur. Ciddi olmak isteseler kimse tarafından ciddiye alınmazlar. O öfke aslında onların bu hayata karşı isyanını ifade ediyor. İsyan bitmedikçe öfke de bitmez.

Der meister'la anlasamadigim 1000 tane konu olsa da troll oldugunu dusunmuyorum. Actigi konular genelde hayatina nasil vermesi gerektigi seklinde. 23 yasinda universiteye baslayacak, gidecegi ulkede ic savas cikti - yani onu anlayabiliyorum. Elbette "beni seviyor musunuz?" diye duyuru actigi da olmustu ama bir iki kereden bence sorun cikmaz. Ama son gunlerdeki troll'luk duyuruyu kullanilamaz hale getirdi. Islevsizlestik kisaca.

Aslinda vegas da tam troll degil gunde 2 tane konu aciyor ama cok sikinti yok. Arada gelip "muzumu kutuphaneye mi saklayayim?" diye soru acan kucuk troller oldugu gibi, ayda bir gelip sadece "su kadina 10 uzerinden kac verirsiniz" diye soranlar da var ve profiline baktigimda tek duyurusu bu olabiliyor. Bir de "sizce su nasil deyip?" kendi gibi dusunmeyenlere tik vermeyip eski duyuru masturbayonu yapanlar var. Onlar da kucuk troller.

Buraya siklikla troller gelir. S..z88, c...ist... gibi onlarcasi var ama bir sure sonra gidiyorlar, ancak bugunlerde olan biraz fazla oldu. 10 duyurunun 5'ini onlar kapladigi icin insanlar tepki gostermeye basladi.

sözlükte birisi var biliyorsundur belki, adam psikolog ama eskiden trollük yapıyordu. sonra ifşa oldu falan. ben asıl açıklamayı ondan bekledim ama bir şey yazmadı bunun hakkında.

trollüğü direkt saldırganlık öfkeyle filan açıklayamayız bence, ancak alt kümeler olabilir. temelde ilgi çekmeyi amaçlayan bir durum olduğu için davranışın artmasını normal karşılıyorum. hiçbir bilimsel dayanağı yok, varsa da ben bilmiyorum. bu şekilde gözlemliyorum. don't feed the troll.

Bu kadar basit değil bence.

Trol -> Anormal -> Demek ki sağlıksız bir psikolojik durumu var -> Demek ki bu sağlıksızlığa sebep olan bir duygu durumu var şeklinde fikir yürütmek büyük bir atlama değil mi?

Karakter olarak anormal gösterilenin hasta (yani sebebi, semptomu, tedavi edilebilirliği olan) olması bir gereklilik değil bence. Belki de farklı bir çeşit karakterdir sadece?

bence tekrarların beslenmeyle alakası var. yani diyelim ilk eylem şiddet boşalımı ile başlasın, sonrakiler aldığı tepkilere bağlı olarak devam edebilir. zira o noktada trol olmaktan başka bir mekanizma bana göre devreye giriyor: önemsenmek. bu sefer övgü veya yergi olarak kendini tatmin etmeye dönüyor iş. her alınan karşılık da pekiştireç olarak trol davranışını besleyip geliştiriyor.

Boşalttığı/yaşadığı duygu durumunu tekrar yaşamak istiyor ve öncesinde tecrübe etttiği yoldan duyguyu tekrar ve tekrar edinmeye çalışıyor. tekrarın nedeni bu.

not:
psikoloji eğitimi almadım, konunun uzmanı gelir "yanlış biliyorsun" derse şapkamı çıkarıp dediklerini dinlemekten memnunluk duyarım :)

Aslinda ilk iki cumlenin ikisi de dogru ama anlami farkli, tek bir harcama varsa expenditure birden fazla varsa expensditures.

Bu nedenle cogul durumda olan are, tekil durumda olan is, yine de half of the two expenditures dersen bu kez bunun yarisi bir olacagi icin ardindan is gelir.

Ayrica dictionary.cambridge.org spending uncountable olarak verilmis, bu nedenle cogul kullanmasak iyi olur.

Is gelir half diyorsun cunku.

youtu.be

Önemli olan tüketim miktarı her şeyden önce. Bana göre bir öğünde 60 gr ı aşmamalı. Onun dışında zararlı olduğunu düşünmüyorum.

Ayrıca neden hanımlara soruyorsunuz yalnızca. Beyler bu konuda fikir beyan edemez mi?

Duyuru hanımı değilim ama buğdayla ekmek aynı şey, haşlayıp yoğurtla yemen bir şey değiştirmez. Onun dışında, makarna durum buğdayından elde edilen bir ürün, glisemik indeksi klasik buğdaya göre 30 puan civarı daha düşük; Pirinç de gluten taşımadığı için diğerlerinden ayrılıyor, esmer pirinç olması da glisemik indeksini düşürüyor. Ha klasik pirinç olsaydı glisemik indeksi tavanda dolaştığı için çok tercih etmezdim ama esmer pirinç ya da özellikle basmati pirinç baya kaliteli ürünler. Bulgur da yine buğday işte. Bu saydıkların arasından ben tercih yapacak olsaydım esmer pirinci seçerdim. Hem glisemik indeksi düşük hem gluten içermiyor.

Buğdayı o şekilde yemek normal şartlarda zaralı değil. Normal şartlar; dengeli beslenme + hareket.
Her öğünde 4 ana besin grubundan yiyorsan ve aktifsen canının istediğini istediğin kadar (abartmadan tabii) yiyebilirsin.
Aldığın buğday aşurelik buğdaysa ruşeymi alınmış ve ısıl işlem görmüştür. Ruşeym buğdayın en kıymeyli yeri. (genel olarak tohumlar kıymetlidir meyveler tohumları beslemek için oluşur.) Ruşeymi alınmamış buğday bulabilirsen daha besleyici olur.
Isıl işlem görmesinin bi zararı yok daha çabuk piştiği için artısı var.

Ekmek için kullanılan unların çoğunda beyazlatıcı madde oluyor, bazılarında boya vs oluyor. Buğday ekmekten daha güvenli.
Bulgurla buğtay arasında bi fark yok, aynı şeyin kırık hali. Esmer prince göre nasıldır bilmiyorum, pek prinç tüketmem.

tarif önerileri:
en birinci tarif : keşkek :) yanına yaz turşusu.
çorba çeşitleri: şehriye ve prinç yerine haşlanmış buğdayla yapabilirsin.
salatalarda çeşni olarak kullanabilirsin. buğday salatası yapabilirsin.

İşlem görmemiş buğday alıp çimlendirebilirsin.(Aşurelik buğday çimlenmez) çmleri ister sık suyunu iç ister salatalara koy.

kiloluk aldığın zaman hepsini haşlayıp kullanacağın kadar torbalayıp dondurabilirsin. ben o şekil yapıyorum pratik oluyor.
haşlama yöntemi olarak da ekonomik bir tarif vereyim. ocak boşa yanmasın :)
sabahtan buğdayı ıslat, 1-2 saat aralıklarla suyunu değiştir. akşam büyük bir tencereye buğdayıve üzerini 2-3 parmak geçe suyunu koy, bir iki taşım kaynat.
Sabah buğdayı ıslatırken dndurucuya büyükçe kaplarda su koy. akşama kadar su iyice soğusun.
Buğday bir iki taşım kaynadıktan sonra ocağı kapat, soğuk suyu tencereye boca et. kapağını kapat. Sabaha buğdaylar yenme kıvamına gelir.

edit: buğdayın şırası da güzel olur, sevebilirim dersen bi dene.

pek yok.

kadıköy'de kaldım ben sadece. hush. tam hostel konseptindeydi ama odada tek bendim. (tersi olsa zaten zor olurdu odanın boyutlarını düşününce).

izmir'de shanti home'u deneyebilirsin. ankara için deeps derdim ama artık türk ve suriyeli ağırlıyor genellikle.

Ankara'da iki kez Deeps'te kalmistim.

Beyoglu´nda var bir sürü hostel. Ekoisthan´da kalmistim, en temiz en güzel hosteldi simdiye kadar gördügüm. Ama kapandi.

istanbul'da oldukça fazla var. ağırlıklı backpacker turistlere hitap eder. bunk var mesela baya efsane bir hosteldir. yine kadıköyde hush baya ünlüdür.
ankara'da ilk hosteli bir arkadaşımız açtı baya oluyor. sonrasında oldukça tarz başka bir hostel daha açıldı. eskişehir ve izmir'de de var.

@omonia eskişehir'dekinin ismini alabilir miyim?

Çanakkale, Muğla, Bodrum, Edirne, Bursa'da bilen var mı?

beşiktaşta puffin'de kalmıştım geçen kış, fena değildi ama kaldığım ilk ve tek hostel olduğu için kıyas yapamadım tabi

bulvar hostel

yag bezeleri malesef cok uzun surede kendi kendine kuruyup dokuluyor. Kurutmak icin bir yontem varsa bende bilmek isterim.
Diger turlu sterilize edilmis ignenin ucuyla hafif bir dokunusla ustunu delip sikincada cikiyor o bezeler.

yok patlatma, sıkma falan gibi değil. daha çok kurutma arıyorum. ama ne yaptığımı hatırlamıyorum.

Ben cayagaci yagi ve propolis tenturu suruyorum ustlerine. Yok oluyorlar duzenli kullandigimda. Gozum yaniyor biraz tabi surdugumde ama 10-15 dkya geciyor

2 için, ortalama alıp o sorunun cecapları ve katılımcının cevapları şeklinde onu atayabiliyor spss, öyle yapsanız daha sağlıklı olurdu ama adını spssi açmadan hatırlayamıyorum.

1) Elbette analizde nasıl kullanacağınız önemli ama sürekli bir değişkeni sürekli olarak (nominal) girmek mantıklı. Sonuçta mean raporlamınız da gerekecek. O şekilde girip daha sonra zaten kolayca yaş gruplarına ayırabilirsiniz (recode into different variable veya visual binning kullanarak).
2) Likert tipi ölçekte sıfırın bir anlamı varsa (örneğin hiç katılmıyorum sıfırla kodlanması gibi bir ihtimal var) missingleri öncelikle 99 olarak girmek daha mantıklı. Daha sonra araştırmacı olarak missingleri nasıl ele alacağınız size kalıyor. Yani missingleri meanle veya medianla değiştirebilirsiniz, ya da daha muhafazakar bir araştırmacıysanız missingleri pairwise ya da listwise exclude edebilirsiniz.

2)

o zaman variable'da anketleri girerken 4'lü likertin yanına bir de 99/0 ekleyeceğim value olarak ve label kısmına missing mi diyeceğim? doğru mu anladım? tabi bunu tüm anket sorularına yapacağım?

böylelikle data girişinde sıfır dediğimde onu atayacak.

x-zedeler olabilir mi? duruma göre belki.

zayiat

Ikinci soruya cevap çıkar derim. Sonucu çok yaniltir.

Ilk soru için bir sey diyemeyeceğim hiç başıma gelmedi.ama kulladigin analiz programına göre davranmalisin

Herhangi bir puan atamak yanlış olur ancak listwise veya pairwise deletion yapabilirsiniz, sonrasında yapmak istediğiniz analize göre değişir. Kapsamlı bir kaynak değil ama fikir vermesi açısından: www.psychwiki.com

ben bir kere nicel bir çalışma yaptım, uygulama yapmam gereken kişi diyelim ki 350 idi, ben 400 kişiye yapmıştım. birkaç şık dahi boş olsa çıkardım ben. eledikten sonra da 350 nin altına inmemişti.

yazdıklarım fikir verir mi bilemedim.

ikinci soru için kesinlikle çıkarmak lazım.

@fotrsapka listwise'da zaten tamamen data çıkartılıyormuş. ben de tamamen çıkartayım.

ETS yayinlari, KAPLAN yayinlari falan var.

Mecitefendi bak bi

Otacı organik değil miydi? Soru içinde soru oluyor ama neyinden memnun değilsiniz onun, ben de çok alıp almamak arasında gitmiştim o yüzden soruyorum.
cevap olarak da yazayım ben Tresan kullanıyorum, memnunum.

Nude diye bir marka kullanıyorum.
35 tl civarı bir kutusu.

Eyüp sabri tuncer zeytinyağlı bebek şampuanı. 14 lira gratislerde bebek bölümünde satılıyor.

rossmann'dan 7 bitkili sampuan

www.naturalive.com.tr

Doğal zeytinyağlı katı sabunla yıkıyorum. Saçlarım kuru olduğu için ardından nem vermesi adına kielh's in maskesini yapıyorum o maske doğal mı bilmiyorjm ama katı zeytinyağlı sabundan gayet memnunum. Üstelik saçlarım uzun, kalın telli, kabarık ve kıvırcık olmasına rağmen.

zeytinyağlı sabun +1. defne sabunu da güzel.

Eyup sabri tuncer internet sitesinden de satış yapıyor kendinin ve vegan sertifikaları var, sadece bebek şampuanı değil her saç çeşidi için şampuanı var, hindistancevizlisi dünya üzerindeki en güzel şampuan olabilir.

Nude kesinlikle

www.biblegateway.com

mezmurlar altinda

incil.info

Nedir uluslar arasındaki bu kargaşa,
Neden boş düzenler kurar bu halklar?
2 Dünyanın kralları saf bağlıyor,
Hükümdarlar birleşiyor
RAB’be ve meshettiği krala karşı.
3 “Koparalım onların kayışlarını” diyorlar,
“Atalım üzerimizden bağlarını.”
4 Göklerde oturan Rab gülüyor,
Onlarla eğleniyor.
5 Sonra öfkeyle uyarıyor onları,
Gazabıyla dehşete düşürüyor
6 Ve, “Ben kralımı
Kutsal dağım Siyon’a oturttum” diyor.
7 RAB’bin bildirisini ilan edeceğim:
Bana, “Sen benim oğlumsun” dedi,
“Bugün ben sana baba oldum.
8 Dile benden, miras olarak sana ulusları,
Mülk olarak yeryüzünün dört bucağını vereyim.
9 Demir çomakla kıracaksın onları,
Çömlek gibi parçalayacaksın.”
10 Ey krallar, akıllı olun!
Ey dünya önderleri, ders alın!
11 RAB’be korkuyla hizmet edin,
Titreyerek sevinin.
12 Oğulu öpün ki öfkelenmesin,
Yoksa izlediğiniz yolda mahvolursunuz.
Çünkü öfkesi bir anda alevleniverir.
Ne mutlu O’na sığınanlara!

zebur diye bilinen mezmurlar oluyor bu.
mesih'in geleceğini bildiren en açık ayetler bu mezmur'da yer alır.
o değil özellikle 5. ayet neden peki?

eksiduyu.ru

Ben de onceleri basvuru ucreti olmayan bolumler ariyordum sonra baktim 100 dolar basvuru ucreti veririm onemli olan PhD ogrencilerinden tuition almamalari ve stipend odemeleri.