şimdi tam aradığın cevap mı bilmiyorum ama aklıma gelenleri yazacağım.
her canlı ana rahmine düştüğü andan itibaren bir altbeyini ve oradan çıkan sinirleri oluyor. ilk oluşan yer o. bu altbeyin, bugün sahip olduğumuz beynimizin 72%lik bir kısmını oluşturuyor ve ana rahmine düştüğümüz andan ölümümüze dek vücudun işleyişini kontrol ediyor. altbeynimizle nefes alıyoruz, hasta olunca hücrelerimiz onu yenmeye çalışıyor, kalbimiz kan pompalıyor, üreme, acıkma gibi içgüdülerimiz oluyor, birilerinden hoşlanıyoruz falan. kontrolsüz hareketlerimiz yani.
doğduktan sonra da korteksimiz oluşmaya başlıyor. bu da beynin 28%lik kısmı. korteksle düşünüyoruz, konuşuyoruz, matematik öğreniyoruz, üniversiteyi kazanıyoruz, işe giriyoruz. ya da birinden çok hoşlandığımızda (altbeyinle hoşlandık) bunu pat diye gidip söylemiyoruz çünkü korteksimizle "biliyoruz" ki her şeyin bir adabı var, taktiksel ilerlemeliyiz ki o da bizden hoşlansın. planlar yapıyoruz, ne yapsak onu tavlarız diyoruz.
bu durumda önce varolan şey duygular, daha doğrusu duyular oluyor. bunlar her canlıda daha ana rahmindeyken bile var. bilgi ise kortekste bulunuyor ve doğduktan sonra yavaş yavaş şekilleniyor.
burada atlanmaması gereken nokta şu, herkes korteksiyle düşünüp öyle yaşıyor yani günümüzde bilgimiz düşüncelerimizi şekillendiriyor diyebiliriz. ama aslında olması gereken bu değil. altbeynimizi de dinlemek ve altbeyinle korteksi dengeli olarak çalıştırmak lazım.
şöyle bir yazı önereyim. tam istediğini karşılar mı bilmiyorum.
www.psikoestetik.com