Ekşi Duyuru

Avrupa'da en ucuz Türkiye'de bulursun, en pahalısı İsviçre'de olabilir ama : )
Yine de şansını dene: www.tutti.ch

2016 yılında yapılan birleşmiş milletler e-devlet kullanıcı ülkeleri sıralaması için ;

publicadministration.un.org

tasarımcıyım. işimi çok seviyorum, sektörümden nefret ediyorum.

Sağlık Personeliyim. Severek yapıyorum çoğu zaman insan yerine konulmasakta bir insanın hayatını kurtarınca yaşadığın tüm kötülükleri unutuyosun başkalarının sevincine ortak oluyosun

Hemşireyim memnun değilim.İnsanlatın bize bu kadar az saygı duyacağını bilseydim kesinlikle üniversitedeyken bölümü bırakırdım

mesleğimden değil ama işimden memnunum

Sosyal hizmet uzmanıyım. Mesleğimden de işimden de memnunum. Ama maaşımdan değilim diye bir not da düşeyim:D

Ticaret.cok mutluyum. Mutlulugum sadece isimden kaynakli degil tabi.isimi yapis seklimle de alakali.her zaman kisisel alanlarimi, ozgurluk zamanlarimi kendimin belirledigi bir hayatim oldu. musterilerle girgir samata dostluk yapilabilen keyifli bir isim var. Bir de sanirim isi olabilecek en dip noktada kurmustum.bebek buyutur gibi adim adim buyumek de, cefanin ustune sefasini surmek de guzel.aci cekerek gelen basarinin tadi baska oluyor.

Kalıp ustasıyım. Zor sektör, çalışma şartları allahlık. Keyifsizim.

Kardeşim bize niye tik yok?

Öğrenciyim. Memnunum. Yaşam boyu böyle kalacağım.

İnşaat mühendisiyim. Bu aralar işimden memnunum.

araştırma görevlisi.memnun değilim.akademinin olmadığı yerde akademisyen olmayı istemek mallıkmış şimdi anlıyorum.

çene cerrahı ve akademisyenim. ilkinden memnunken, ikincisinden değilim.

mesleğim diyebileceğim bişey yok, bi çok şeye hakimim.

ama baskıcı olmaya karar verdim, kağıdı koy, starta bas, övün övün dur.

bilgi yok, alt yapı yok, anca şekil.

Kaptanım
Fırtına yokken memnunum :)

Uzakyol Gemi Kaptanıyım, işimden memnunum ancak şartlardan memnun değilim. Seyirde youtube ve netflix videolarını takılmadan izleyemiyorum :/

serbest meslek

oldukça memnunum.

Eski akademisyen, yeni öğrenciyim. Memnumun ikisnden de; yeniden akademisyen olmak istiyorum.

meslegim yok ama su an denetciyim, yani klasik ekonomi/iktisat mezunu gibi bir ise girdim. yil sonu oldugu icin memnun degilim tatil zamani memnun olacagim.

antrenörüm memnunum

inşaat mühendisiyim. şu an memnunum ileride kötü olacak düşüncesi içindeyim

yazilim muhendisiyim. cok cok memnunum

nasıl bir pr çalışması ?

Bence sahiden sevgililer. Kendileri oyle diyor, “sahiden sevgiliyiz” diyorlar. Guveniyorum ben adrianacigima.

Sorunvar yine dogru cevabi olmayacak bir soru sormus ve yine tek kisi tik almis. Camussar'in ikinci hesabi mi sorunvar?

Takipteyim eksi duyuru masturbasyoncusu seni!

Yahu o Metin Hara evlat olsa sevilmez.

Ama doğru bence.

sahi olsa ne olmasa ne olur, sonuçta adam götürüyor mu, götürüyor; şu devirde hangi insan ulvi amaçlarla sevgili oluyor?

bence öyleler ve ben hiç şaşırmadım açıkçası. Adamın ortalama üstü bir tipi var abartıldığı kadar çirkin değil, iticiliğinden dolayı çirkin algılanıyor, parası da var, biraz ortalamanın üstünde kültürlü insanlara itici gelme sebebi de yaptığı boş muhabbetler. Adriana Lima da önemli bir entelektüel vs değil manken olduğu için Metin Hara'nın tuhaf kişisel gelişimci tripleri de itici gelmiyordur. Normal yani çok şaşıracak bir şey yok.

Ne pr'i arkadas Adriana yi amme hizmetlisi mi sandiniz nedir ki? Gercek sevgililer evet.

adriana lima'nın önceki sevgililerine, eski kocasına vs baktınız mı?

Iyi bir arkadasim ailece tanisiyor, cocukluk arkadaslari onlarla ve ablasiyla falan cok cok iyi arkadas. Ve evet gercek…

mutlaka var. ama Avrupa'yla bizi ayıran en büyük özellik adamlarda istifa var. bizde ise zeytinyağlık

Vardir. Cok yogun degil, 9-13 arasi genelde. Gormedim ben kendim.

Var
Portekiz Fransa' İtalya yoğun
Yunanistan da da duydum

rusvet her yerde vardir, ama toplumlar arasinda en ayirt edici ozellik rusvetin nasil algilandigi.
- rusvet toplum arasinda ovunulecek birsey midir, yoksa utanilacak birsey midir. Ornegin turk toplumunda rusvet almak bircok durumda utanilacak birsey iken rusvet vererek is yaptirmak tam tersine ovunc sebebi. bu durum toplumdan topluma cok degisiyor.
- rusvet kanun uygulayicilar tarafindan nasil ele alindigi da onemli. bazi toplumlarda rusvet o kadar yaygindir ki kanunen yasak olsa da kimse bir yaptirim veya ceza uygulamaz. ama bazi toplumlarda kanunen en agir sekilde cezalandirilir. bizim toplumumuzda bu durumda kanun uygulanirken rusvet verip almamakla degil, rusveti kimin alip kimin verdigine gore kanunlar isletilir.

genel olarak bati avrupada rusvet alip vermek hem kanun yonunden hem de ahlak yonunden iyi karsilanmadigi icin gizli ve korkarak yapilirken ornegin dogu avrupada bu acik ve secik olarak yapilir ve korkulmaz.

rüşvet olmayan ülke yok. oran ve miktar bizdekine göre çok çok düşüktür ama

bulgaristan'da, sırbistan'da falan yaygın.

Büyük ölçekte dönüyor, trafik polisine değil de işte genel müdüre filan gibi. en basitinden fifa dünya kupası rüşvet olayları.

Bosna Hersek'te var cunku 10 euro istemisti polisler. Her yerde var ama elbette daha fazla rusvet veren halk tarafindan daha cok kutsanmiyor arada oyle bir fark var.

Ukrayna rüşvet ile döner derler, havalimanında 10 dolara bile mutlu olur polisler

italya'da ben küçük olanını görmedim. büyük olanı oluyor ama.

devlet içinde oldu mu ortaya çıktı mı hemen istifa oluyor. özel sektörde vb var. ingilizler fransızlar vb. alayı alıyor. hele yurtdışı projesiyse yani kendi ülkelerinde değilse ağzına ... lar.

genelde "biz hukuk devletiyiz, öyle şeyler olmaz bizde" şeklinde davranıp voleyi vuracakları yerde kaçırmıyorlar.

duyuru nick uyumu diyorum. geçmiş olsun.

klavye değişecek. en az 1000 kağıt.

Birinin sorması gerekiyordu: Hiç mi çalışmıyor?
Darbe aldıysa klavyeyi anakarta bağlayan flex zarar görmüş olabilir, sadece flex değişmiyor diye biliyorum.
Modeli nedir cihazınızın?

aynen. hic mi calismiyor?

smc nvram yapiliyor mu? guvenli mod aciliyor mu?

turist vizesiyle is kurmak? neverland o zaman.

Uk, sweden falan demişsin bir de ufak sermaye demişsin hem de turist vizesiyle.

İsveç pasaportunla gel 1 milyon euro'ya geçtim şirketi falan bir büro veya yazıhane aç Stockholm merkezde yine yetmez o para.

Bulgaristan diyorum, vize işinden anlamam.

Sirkete ve bana bagli. Estonya artik Avrupa'nin Silikon Vadisi oldu. Atiyorum ama vergi dusuk olabilir, start up icin daha az maliyet gerektirebilir, fonlara ulasim kolay olabilir, daha cok musteri alinabilir. Teknoloji ile ilgili bir sirketse teknolojinin gobeginde olmasi faydali olabilir. Ornegin, Prag da ucuz ama Estonya kadar firsati olmayabilir. UK'de belini dogrultamayacagin parayla Estonia'da daha fazla is yapilir. Bu bilgileri bilmiyorum ama siz de bilmiyorsaniz bir is plani ile yola cikip bu ulkelerin o ise ne sunup ne sunmayacagimi iyi arastirmak gerek.

Cevabi o kadar sirkete bagli ki! Ne yapacak, musteri kimler, alip satacak mi, mal nereden gelecek, vergi ve gumruk kosullari neler? Bu tarz sorulara enikonu cevap verilmesi gerek kurmadan once.

Edit: Turist vizesini simdi gordum, onu hic bilmiyorum.

Turist vizesiyle olacağını pek sanmıyorum ben de.

İsveç az sermayeyle iş kurmak için iyi bir yer değil bence, yaşam çok pahalı, vergiler yüksek, işgücü de pahalı.

aklımda benim de uk ve estonia var.Zira bu 2 ülke daha kolay şirket kurulumu .Planlanan şirket bir it sirketi olabilir .Bu tutmaz ise bir cofeeshop açmayı planlıyorum :)) Nedir tavsiyeleriniz ?

Şıklarda yok ama ukrayna. Orada turist vizesi ile belediye başkanı bile olabilirsin. :))

Uzunca yaziyordum ama it sirketi olmazsa kafishop en olmadi doner kebap mantigini gorunce yazdiklarimi sildim,

Stabil ol,ne is yapacagini planla,ona gore dogru adimlarini at.kisaca az sermayeyle sweden olmaz,estonyada yanmaz kavrulursun,pragda masaj salonu isi yapacak halin yok.ingiltere yine pahali ama iyi fikirle yurursun-ben boyle dusunuyorum en azindan-,almanya dogru planla,isini iyi bilmekle gene yurursun.ama bunlarin tamaminda agir bir vergi yukun,yuksek calisan maliyetin sozkonusu,genel giderlerin yuksek.

Almanya icin turist vizesi ile sirket acabilirsin. Hatta gitmeden vekalet ile bile acabilirsin. Sonra basvuru yaptigin zaman onemli olan sirketin basinda olmana gerek var mi? Buna bakiyorlar. Denildigi gibi dogru is plani ile yuruyebilirsin. Artik min. X euro kadar bir sermayeye bile gerek yok. Min. 1€ ya sirket acilabiliyor. Diger ulkeler hakkinda bilgim yok.

gel uk'de coffee shop eksik, hemen kapat bu acigi

gencler öncelik ankara antlaşması ile it alanında bir iş kurmayı planlıyorum.Olmaz ise o tür şeyler planlıyorum.O açıdan söyledim .

www.youtube.com

bu hesabın videolarını izleyin. tüm sorularınızın cevabı var

Amerika'da pilot olmanın pek bir şeyi yok, çok pilot olduğu için uçuk maaşlar almıyorlar, geçinirsin tabii ama fazlası olmaz. Ha amaç orada pilot olup başka yerde çalışmaksa o başka.

Troll cevap olarak: böbrek avi
Erkek kafası olarak: Cinsellik istiyor
Kadın kafası olarak: Tanışmak istiyor
Gerçekçi olarak: Sana işi düşmüş, aracı olarak kullanacak seni

niçin görüşmek istiyorsunuz ? diye bir soru sorabilirsiniz bence.

aynen neden görüşmek istiyorsun de sonucu yaz buraya. seninle birlikte bu olayın heyecanını ve gizemini yaşamak istiyorum.

Alkollü, sevişmek istiyor. Yarın aramayacak ama.

azmis. ya simdi ya hic.

Sonuç?

Derdine derman oldun mu?

%99.92 amacı siyah giyen adamın söylediği gibi:

'Gerçekçi olarak: Sana işi düşmüş, aracı olarak kullanacak seni'

Diyeceği her neyse altındaki saf ve gerçek amaç budur. Duygusal yaklaşırsan muhtemelen duyguların sömürülür.

Bunun bilincinde olarak yaklaşmanda fayda var. Sırf bu kişinin yardıma ihtiyacı var diye de kendinden maddi ve/veya manevi ödün vermek zorunda hissetmemeni tavsiye ederim.

aksiyon arayışında.

tamam da taşla sopayla olmaz bu işler, cs go gibi kuşanmak lazım.

Go go go! Fire in the hole!

Ben varım , bitirelim şu işi!

olm bunların girdiği mahalleye sizi sokarlar mı :D

haydi gençler :) Kuşanın gidiyoruz :D

b1-4 b4-3 o2 o3 o4 öçöçöçöçöç

kırmızı liste level 5, biz level birden başlayalım gri listeden, 300 k veriyomuş kişi başı yeter.

www.terorarananlar.pol.tr

Bu ekibe bi Rıza Baba şart. Yoksa yakalayamazsiniz.

Valla mahalledeki hırsızları yakalatmak için soruyorsunuz zannettim. :D

ekmeği keseceksin. kola vs. içiyorsan unut. maden suyu tercihin olablir. ana öğün olarak karnını doyurmak için 4 saat öncesinden bir şey yeme. tabii senin vucuduna göre ayrı bir işleyiş olablir.

2 ayda yaklaşık 10kilo civarı verdim 85ten 75’e düştüm. boy:182 Deneyimleri aktarayım.
Spor : sürekli oturduğunuz bir hayatınız varsa spor bünyenin hızlanmasına yardımcı oluyor ilk bir ay düzenli gittiğimde bünyede bir değişiklik hissetmedim lakin 1,5 ayın sonunda ve 2.ayda hem kilo verdim hem de verilen kilo/zaman oranı arttı. Yani bünyeyi hızlandırmak şart. Ben crossfit yaptım haftada 4-5gün 1saat

Yemek : asayı yere vurup ‘you shall not pass’ demeniz lazım. Birden herşeyi kesmek acı veriyor öyle yapmayın. Şahsen ben gün içerisinde tek öğün ama ne istersem yedim. İşte okul civarı dilim pizza, kebap, biftek türü yiyecekler. Tatlıya tabi sınırlama getirdim. Aralarda ölüyor gibi olduğumda çavdar veya kepek+fıstık ezmesi+bal+reçelli sandwich yedim. Ton balığı+mısır yedim. Meyve iyi alternatif. Fındık fıstık keyfinize göre. Salata ok.

İçecek : alkolde biradan şaraba terfi etmeniz gerekli. Meyve sularını da bırakıp maden suyuna yöneldim. Yine kola zero vs iyi ama zararlı diyolar ben yine içiyorum. bol kahve tüketiyorum.

Düşük kilolarda daha sıkı yüksek kilolarda daha rahat olabilir sanırım bu schedule. Siz yine kendinize göre ayarlarsınız. Deneyimler böyle. fitbutsad out!

Spor değil de göt yayarak kilo verilmez. Veriliyorsa sağlıksız bir durum vardır.

Ben veganım, hominigırtlak tepeleme yemek yerim yine de kilo almam. Kilo almak istediğimde alır, vermek istediğimde de veririm. Çünkü her gün yürürüm, bisiklet sürerim, sağlıklı beslenirim. Kati suretle de aç kalmam kilo vermek için.

Öğünümde ekmeği, patatesi, pirinci, makarnayı azaltır sosu arttırırım kilo vermek istiyorsam. Yediğimi dahi değiştirmem.

kilon çok fazla değil aslında yağ kas oranında sıkıntı var sanırım. spor yaparak çözebilirsin.

9 kiloyu çok zorlanmadan 2.5 ayda verebilirsin.

+ Tematik olmayan dengeli bir diyet
+ bol su
+ akşam yemeği yerine bir bardak çorba
+ gün içinde metbolizma hızlandırıcı kahve ve ananas gibi şeyler

öğlene kadar sadece kahveyle beslenip öğle yemeğini de saat 2-3 gibi yiyip, akşam sadece kefir içerek 10 günde 5 kilo falan vermiştim ama tabii müthiş sağlıksızdı ve ciddi tansiyon düşüklüğü ve sinir yapıyordu bende...
şuan spor yaparak ve kahveyi minimuma indirip yemeklerimi düzgün yiyerek buna devam ediyorum. spor yapmaya vaktiniz mi yok bilemedim ama düzenli 1-1,5 saat tempolu yürüyerek ve en azından beyazları bir süre hayatınızdan çıkararak çok rahat 1-2 ayda istediğiniz kiloya inebilirsiniz.

Beslenme tarzını değiştirmen gerek. Ben eskiden genellikle dışarıdan yerdim. şimdi mümkün olduğunca ev yemekleri yiyorum. dışarıda da yediğimde ev yemeğine yakın şeyler yemeye çalışıyorum.
eskiden büfeden falan yediğimde ulan 4 lira farka patates ve kola da veriyorlar diyordum artık demiyorum, kola yerine de ayran söylüyorum.
ekmeği pazar kahvaltıları haricinde kestim. ekmek yiyesim varsa da yemeğin yanında makarna falan varsa onu yiyorum.

spor yapmadan ve aç hissetmeden yaz ortasından bu yana yaklaşık 10 kilo verdim. Açıkcası kendimi diyette falan hissetmiyorum. sadece mümkün olduğunca doğal beslenmeye çalışıyorum.

herkes yüzün zayıfladı, vücudun şekle girdi falan demeye başladı, sarkma falan da olmadı. bir 10 kilo daha verme hedefim var hiç kasmıyorum bu düzene devam ediyorum.

çünkü zamanında diyetisyen gözetiminde kilo vermiş birisi olarak söylüyorum bir listeye bağlı olarak yaşayınca illa kontrolü kaybediyorsun. sen kendini kontrol edip beslenme tarzını değiştirmelisin diyet diye bir şeye uymamalısın.

Yıkık.

Kendini beğenmiş, ağzını yaya yaya konuşan, sürekli mızmızlanan, herhangi bir konuda söyleyecek sözü olmayıp, sahip olduğu tek şey bol makyajlı suratı olan kızlardan uzak duruyorum.

Kendine saygısı olmayan kadın tipinden nefret ediyorum.

cahil olduğunun farkında olmamakla kalmayıp, hayatı çözmüş tavırlar takınan ergen ruhlu kadın görünce kaçıyorum, şener şen gibi bacaklarım götüme vura vura.

Sadelikten uzak tüm kadınları itici buluyorum.

Herhangi bir alanda uzmanlık edinmeyi amaçlamamış, o alanda okumamış, her şeyden üçer beşer öğrenmiş bir kadını itici buluyorum.
Bir konuda uzmanlık edinmiş o konuda konuştuğunda "evet, budur" dediğim kadınlara bayılıyorum.

Özetle; kendi değerler dünyasını oluşturmamış bir kadından uzak duruyorum.

hanımefendi olmayan.

gelişmeye kapalı ve kendini dünyanın merkezi sanan.

Dudak buzen egitimsiz.

Çirkef ve empati yoksunu.

karekter: cahil, basit zevkleri olan, adabı muaşeretten bihaber, anneci.
fiziksel: uzun (175 cm üstü), kilolu, kısa saçlı, piercing'li... bu kategoride çok fazla şey var ya. bu yüzden yalnızım zaten asdfghjkl.

sigara içen.

Sosyal medyada her şeyini paylaşanı diyim de sonraki o tip biri olur garanti

Ne istediğini bilmeyen, kararsız, hayat siken tür kısaca.

minyon, esmer, kısa boylu, akademisyen, bisex, mazoşist, kültürlü kadınlardan nefret ediyorum.

Türkçe yazım ve konuşmasında sürekli hatalar yapan.
sigara içen
küfürlü konuşan/yazan
Cumhuriyeti ve Atatürk'ü çok da önemsemeyen
apolitik davranmayı tercih eden
vermeyi değil almayı seven
kendine bakmayan
her gün duş almayan
saçı başı dağınık
gülümsemeyi sevmeyen

- küfreden
- sosyal medya (ozellikle instagram) manyagi
- pucca vb. okuyan
- muhafazakar
- dedikoducu, kiskanc
- sacini uc renklere boyamis, kendini marjinal gostermeye calisan

Entel takılmaya kasmayın, nefes almayan kadın diyin geçin.

dogal olmayan, kasinti tipler.

-herhangi bir konuda ilgisi/bilgisi olmayan
-sürekli olumsuz düşünen,her şeyi eleştiren
-her konuda oldukça yetenekli olduğunu düşünen
-parasıyla gösteriş yapan
-sevgilisini hayatında her şeyin önüne koymaya meyilli,gerektiği durumda kendinden düşünmeden taviz veren
-küfreden, argoyu bol kullanan
-hayvan sevgisi olmayan

ben kadınım ama yanıtlamadan geçemeyeceğim. hepsinden uzak durmaya gayret ediyorum. hemcinslerimden tiksiniyorum. araba kullanırken özellikle o kadar yüzsüz oluyorlar ki; sinyal verdiğin zaman iğrenç bir biçimde sırıtıyorlar. hatasını anlayıp özür ifadesine bürümek filan yok suratı. yüzsüzce sırıtıyor ya da aptal rolüne bürünüyor. bön bön bakıyor suratına. sorularıma hep alaycı yorumlarda bulunan kadın cinsi. cinsel içerikli bir soru sorduğum zaman erkekler son derece nezaketli cevap verirken bu gavurları anlamıyorum, hem özgürlükten dem vuruyorlar hem senin kimseye soramadığın mahrem sorularına özgürce cevap verilmesine ket vuruyorlar. kadın cinsi başına ne geliyorsa hak ediyor bence. geçenlerde ..punun birine okkalı bir küfür yolladım. birden nizama geldi. alaycılığı bırakıp kendini savunma moduna girişti. kısaca hepsini itici buluyorum. erkeklerde de bu saydığım şeylere rastlanılanı vardır elbette ama bizden daha mertler.

edit: birde aynı platformda farklı farklı nicklerle kendini savunmaya girişenleri var ki; ağzım açık izliyorum onları. garibim kasap sorumu halen unutamamış, ceylanım kıyamam. ben kasapla barıştım bile bu hala orda. kasabın sana selamı var bi ara tanışmak ister misin?

2-3, 10-20, 100-200 hatta arttırayım 1000-2000 kadın tanıyıp, kadın bir gün sinyal ile ilgili hatasını anlamadığı için, cinsel içerikli sorularına istediği gibi cevap vermediği için,"kadın cinsi başına ne geliyorsa hak ediyor" diyebilen; küfrün cinsiyetçi tarafı üzerine düşünmeyip birini küfürle "nizama" getirebileceğini düşünen, küfrü bir düzen sağlayıcı olduğunu sanarak hareket eden kadınlardan uzak duruyorum sadece. Geri kalan her zaman yanlıştan dönebilir, her zaman doğruyu bulabilir çünkü. Ama bunları yapan kişi kasaba gidip bir bakışı istediği gibi yorumlayıp, karşıdakine kafasına göre bağırabilir. Bunda bir gariplik görmez. İşte bu kişilerden uzak duruyorum her zaman.

Rafine zevklerden yoksun, hayatta çok basit hedefleri olan, ilgilendiği doğru düzgün bir hobisi olmayan, müzik zevki en son çıkan hitlerden ibaret, uyuşuk, hareketsiz, iradesiz, kaba, içi boş kibir sahibi insanlardan kadın erkek ayırt etmeksizin uzak duruyorum. K

Bencil

Ucuz kadınlardan

Devamli laf sokmaya calisan ya da herseyi bildigini sanan. Bu ikisi olmasin gerisi hallolur.

söyledigi ile yaptigi bir olmayan kadınlardan uzak duruyorum.

Özgüvensiz, ne istediğini bilmeyen

ilgi manyağı tiplere katlanamıyorum, ons bile çekilmiyor. her kadını tanımaya çalışabilirim ama ona olan ilgimi kullanmaya, sömürmeye çalışan kadını asla.

@windowsguvenlikduvari 15 ff mid open

insan nelere alışmıyor, zaman her şeyin ilacı. bu süreçte sigara ve alkolden mümkün olduğunca uzak dur.

xiomi air fiyatina 2.el macbook bulunur çok rahat.

Peki sen o isi yaptiginda maliyetin nedir?

İş bolca amelelik içeriyorsa bence yaptığın makul. Ama fiyata göre de değişir. Mesela 20binin 10bini vermezdim kimseye.

Çok değil ama biraz tembelsin.

Komisyon cok yuksek. Yari-yariya, kimse isi degerinin yarisina yapmaz, kimse ise ederinin 2 katini vermez.
Yoksa yapilir.

Usengec miyim diye düşünüyorsan kesin usengecsindir.

Kesin olan bir sey varsa o da doktor olduklaridir. Doktorluk ne guzel sey.

Bir serh duseyim: MIT, Harvard, Stanford, Princeton, Yale falan da ozel universite.

@neumann, muhtemelen Türkiye'deki özel üniversiteler kastedilmiştir.

Aynen türkiyedeki okulları kast ediyorum.

malum birkaç devlet üniversitesini saymazsak devlet üniversitelerinde eğitim acınası durumda. birçok özel üniversitede taş gibi kadrolar var. devlet iyidir özel kötüdür mantığı cehaletten başka bir şey değil. sorunuza cevap: hayatlarına akademisyen olarak devam ediyorlar.

Brakgn arkadas su bi gerçek ki doktorasini yapan bi çok insan akademisyen olamiyor. Zaten o kadar kadro da yok universitelerde. Maalesef hatri sayilir bi çoğunluk boşu boşuna yapmış oluyo doktorayi yani bu durumda :-(((

Evlenince bence. Kasmaya gerek yok. Durup dururken kural oluşturmaya gerek yok. X yaşa gelince ailenin yanından ayrılınır diye bir şey olmamalı.

kişi ailenin yanında yaşamaktan mutluysa ve sıkıntı yaşamıyorsa problem yok. değilse eğer işin saygıyla bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum.

ben olsam ayrılırdım. insanın özel hayatı olabilmeli bir yaştan sonra.

Bizim memlekette yaşanır ama Amerikan dizi/filmlerinde gördüğüm şey, bu insanların "loser" diye damgalandığı. Demek istediğim, "kalınmalı/kalınmamalı" diye bir kaide yok bence.

Eğer ayrılmak için kendince sebeplerin varsa usulünce ayrılırsın tabii. Ama derdin tasan yokken durup dururken "30 oldum madem, gideyim başka ev açayım kendime" diye de dertsiz başına dert almana gerek yok. Aile iyi aile güzel de insan kendine ait bir alan isteyebilir, ayrı bir hayatı olsun isteyebilir, şudur budur ister. Böyle isteklerin yoksa ne diye ayrılasın yaşından dolayı?
İşsiz güçsüz ipsiz sapsız, ihtiyar insanların sırtında kambur bir hayatın olsa yine "git kendi hayatını kur, kimseye faydan yok bari kendine bi faydan olsun" denir ama aileye de sen bakıyormuşsun. Bakmaktan kastının geçimini sağlamak olduğunu düşünüyorum. Hasta bakımı ise zaten bırakma, üç günlük dünya, pişman olursun.

Universite gibi dusun, universiteye gitmek elbette zorunlu degil ama universite okumak bircok kisiyi olgunlastiriyor. Kendi evinde sorumluluk alunca da bircok deneyim kazanmis oluyorsun.

Ozellikle erkeklerin ailelerinden ayri yasama deneyimleri olmali cunku 35 yasinda adam 2 yasinda cocuk babasi oluyor ama ocakta sut isitmayi bile bilmiyor. 21.yuzyilda yasiyoruz. Bir eviniz olsun, cocugunuza devlet okulunun sunabileceginin yaninda bir gelecek sunmak istiyorsaniz kadin da calismak zorunda.

Bu gibi nedenlerle yetiskinlerin anne baba korumasi olmadan yasamayi deneyimlemeleri gerekli.

30 yasinda aileleriyle yasayan kisiler genelde muhafazakar kesim. Zaten kadinin yeri evde hizmet etmektir. Erkek mutfaga girmez kadin da alisverise cikmaz. 3 cocuklari olur. Bunlara anane bakar cunku o da anneden zaten 15 yas falan buyuktur. Calismaz hayatinda hic calismamistir. Evet bu insanlarin universite okumasina ve benzer sekilde ayri eve cikmalarina gerek yok.

Cevap basit kişi istiyorsa yaşar,
İstemiyorsa ve şartlar el veriyorsa başka evde yaşar.
Aile ile de yaşamak baya avantajlı bence hem sevgisiz kalmıyorsun hem de çok para harcamıyorsun, kendine harcayacak daha fazla paran var ve eve yorgun argın geldiğinde yemek yapma sıkıntın yok.

Elindeki maaşla gerçekten ayrı bir evde yaşayabiliyorsan yaşa bence. Ama bunun tamamen maddi olduğunu düşünüyorum. Neden 30 yaşındayım ailemle yaşıyorum diye kendini kasmanın bir anlamı yok. Türkiye de bu piyasa şartlarında gayet normal ve gerekli. Ben tek başıma geçinemiyorum mesela şuan.

Soru çok anlamsız geldi bana açıkçası. Bunun kaidesi ve yaş sınırı yok.

Sorundan hareketle diyorum ki aileden ayrı yaşamak aileyi terk etmekle eş tutuluyorsa birlikte yaşanmalı.

Powerpufgirl güzel açıklamış.

ailenle yaşamakla ilgili bir sıkıntısı yoksa neden ayrılsın ki?

muhtelif sebeplerle 20li yaşlarda ailesinden uzakta, tek başına 4 - 5 yıl yaşayıp da bu yaşlarda tekrar ailesinin yanına gelenler genelde sorun yaşıyorlar. çünkü alışık oldukları özgürlük algısı tekrar değişiyor. insanlar da uyum sağlayamayıp ayrılmayı düşünüyorlar.

ancak bu bir şart değil. yani bu yaşa gelmiş biri ailesi ile sorun yaşayacak diye bir kadide yok. her şey yolunda ise ben ayrılmayı düşünmez, ayrı evde vereceğim kira, yemek, temizlik gibi masrafları da kenara koyar ve para biriktirdim.

bu arada; ailesi ile yaşayıp da para birikteremeyen çok insan var. nasıl olsa kira, mutfak masrafım pek olmuyor deyip müsrif yaşıyorlar.

Minimum kazancı olarak bilemiyorum ama yazar bir arkadaşım kitabının haklarını Hollywood’ta çok ünlü bir yapımcı/yönetmene sattı. Birdenbire milyon dolarlar telafuz edildi. Tam zamanlı işini bıraktı. Yani normal standartlardan zengine geçişe örnek olarak söyledim bunu, tam aradığınız cevap olmamış olabilir.

10-15 bin maaşla çalışan müdürdü, önce minik butik otel açtı kartepe-sapanca arasında, işine devam etti, otelini büyüttü, sonra başka bir otel aldı, onu da adam etti, bu arada çalışmaya yine devam etti, sonra iki otelini satıp daha büyük bir otel açtı. aylık 100k kazanıyor mu tam emin değilim ama hala yatırım peşinde, uzak değildir.

bir başka tanıdığımın tarlasına istimlak bedeli 1 milyon civarı ödendi, o parayla fındık tüccarlığına başladı. ferrero'nun sahibi olduğu bir gıda firmasına satıyor direkt çiftçiden aldığı fındığı. dönemlik iş olduğu için aya vurunca değişir ama senede milyondan çok kazanıyordur.

Spesifik ornekler disinda butun zenginlik yollari egitime, zekaya, sermayeye, cevreye, egoya, mantiga, saglamciliga, memur kafasina degil pratiklige, dusunmek yerine yapmaya, sezgileri kuvvetli olmaya, sokagi insani hayati kendisini sinirlarini tanimaya ve en cok da cesarete cikar.cesur ve pratik olmayan birinin ticarette basarili olma sansi yok.

Benim cevremde herkes ticaretle ugrasiyor.cogumuz da hemen hemen ayni isleri yapiyoruz.icimizde ayda 20 k kazanan da var 150 k kazanan da.ama hepimiz ise cok dusunmeden baslamisiz.masraflara degil kazanca odaklanmisiz. Afili isleri degil reelde gercekten ölümsüz olan isleri yapiyoruz.is kurarken kimseye kuralim mi diye sormamisiz. Isimizin cefasini da sefasini da seviyoruz.

Su kadar param var parlak da bir fikrim var napayim diyen biri veya cok zeki cok egitimli ama egosundan kasintisindan baska bir alemde yasayan biri ticarette ilerleyemez. Benim ayda 3 milyon tl cirosu olan celik ureticisi arkadasim var.ne zaman ziyaretine gitsem ya makina basinda ya elinde cekic vs. 40 kisi calisiyor yaninda ama farki ancak geceleri ve tatillerde yasiyor.harika iki villasi harika arabalari var ama egosu yok.bugun fabrikasi yansa gider sanayide calisir ama 3 sene sonra eski seviyesine gelir.

Ben yanimda 6-7 kisi calistiriyorum ortalama.donem donem degisiyor. Iclerinde her sene ancak bir tanesine isi ogretip kendi isinin sahibi olmasini saglayabiliyorum. O da digerlerinden daha egitimli daha bilmemne oldugundan degil.ise daha basit ama daha gercekci baktigi icin.digerlerinin eline 300 er bin lira versen gider adi cok afili ama halkta talep edenlerde karsiligi olmayan bir iste 6 ayda tuketirler.

zargana'nın dediği şey doğru, ama örnek verdiği arkadaşı hiç de güzel bir hayat yaşamıyor bence. Ayda üç milyon kazanıp bütün gün çekiç sallıyorsan sana ne faydası var paranın? Anca çocuğun yer, tüküreyim öyle paraya. Gece villada uyusam ne uyumasam ne.

Yolda issiz gezerken, bir tanidiginin rastlayip "benim su arsayi sat, komisyonunu al" demesiyle, bugun kose olan bir emlakci var bildigim.

@i was made'e katiliyorum. Ama ben tukurmek kelimesini degil, daha agir bir kelime kullanirdim.

Popo tavan yapip alemlerde her gece para sacmak degil bunun alternatifi. Ama isci gibi de calisacaksam ..kayim oyle paraya. Isinin basinda durmak, isini takip etmek farkli; amele hayati surmek farkli.

Kariyer degistirip, biraz cile cektikten sonra firsat buldukca kodlayabildigim kendi yazilimimi satarak zengin oldum. Aylik gelirim bahsettigin miktarin 2 kati civarina yaklasmak uzere ve benden baska kimse bilmiyor bunu.
Hala freelancer usulu musteri isi yapmaya devam ediyorum. 3 kurus para verip de kendini senin sahibinmis gibi sanan tiplerle ugrasmak hosuma gitmese de yaptigim isten keyif aldigim icin devam ediyorum.

ne hocası bu? lise mi? üniversite mi? yoksa özel bir kurs mu? yani sizlerin yaşı kaç? kaç yaşındaki insanlara bu şekilde konuşuyor?

ona göre davranmak lazım. lise vs ise okul yönetimine şikayet edilir. üniversite ise "sen ne diyon hoca" tarzı karşı çıkılıp ağzının payı verilebilir ve tabii ünide de yönetime şikayet edilebilir. özel bir kurs vs ise direk dövülebilir.

kızların olmadığı meslek lisesi gibi bir ortamda söylüyorsa, çok kafa hoca ya algısı yaratmak istiyordur

gençler lise öğretmeni değil yetişkinlere ders anlatan bir kurs hocası

Yetiskinlerse sanirim cok da sorun degil cunku bir sure sonra arkadas gibi olunuyor. Zaten yetiskinse zaten hocayi ornek alacak falan degiller, sorun yok bence. Bir adam diger adam ve kadinlara kadinlarla iliskiyi cok sevdigini soyleyebilir, ama profesyonel degil elbette.

Hadi her sey tamam da neden kizlar kotu aliskanlik olsun ki? :/ Uzuldum.

Kardesim yuzlerce egitim fakultesi acarsan ipini koparan ogretmen olur. Sasirilacak bir durum yok.

mutlu değilim ama keyfim yerinde.

scontent.cdninstagram.com

Derdim yok çok şükür. Mutluluk diye bir kavram da tanımıyorum.

İçinde bulunduğum hali AlsterWasser çok iyi tanımlamış +1

Mutlu değilim ama keyfim yerinde

Mutlu değilim, gelecek kaygım var. Nasıl bir hayatım olacak diye çok düşünüyorum.

Mutlu degilim. Yönünü bulamamış yelkenli gibiyim. Kafam hep karışık.

Genele vurursak 1 senedir mutsuzum aslında ama geçtiğimiz perşembe sabahından beri aşırı mutsuzum. En büyük derdim işle ve kemoterapiyle ilgili şu an. Şimdilik kemoterapi benim için değil ama yakında çevremdeki bazı insanlar kanser edecek bence beni.

ölmedik çok şükür yaşıyoruz ama son 2 yıldır kötü giden hayatımda en azından bir noktayı düzeltebildim bu hafta.terfi alıyorum yarın,sevindirici ancak aşık olduğum kişi beni başkası için terk etti kısa süre önce,o yüzden mutluyum diyemiyorum.

çakal yigenim ayagimi isirdi canim yaniyor.Onun disinda derdim yok.

Bu soruya genel bir cevap veremeyeceğim, bu aralar borderline takılıyorum ya çok mutluyum ya da dipte.

Mutlu değilim.

değilim

Ben sürekli ağlamak istiyorum, sürekli. Tam 1 hafta önce de böyleydim. Hatta 2 hafta önce de böyleydim. Arada 2-3 gün gidiyor ağlamam, sonra yine boğazıma düğüm

bir sure once mutsuzdum. ama sonra hayatta bazi seylerin farkina vardim. ne kadar sansli bir azinlik icinde oldugumu anladim. mutluyum. hayatim guzel.

mutlu olmanın nasıl bir şey olduğunu hatırlayamayacak kadar sıfırladım kafamın içinden.
"Bizim gibilerin hayatında güzellikler, kısa süren aydınlıklardır. Bizim gibiler, başkalarının yaşantılarına kısa bir süre için girerler. Uşak rolünde sahneye çıkarlar. Kötü bir yaşantı, fakat iyi bir oyun."

Mutlu olmaya, hayattan keyif almaya çok müsait bir bünyem var ancak bazı koşullar yüzünden bir süredir mutlu olamıyorum.

Değilim

Bilmiyorum, şu an bunu düşünecek halim bile yok

zaman zaman mutsuz olsam da bu günüme şükür diyorum.

Mutsuzum ama depresif değilim en azından.

Bildiğin mutsuzum. Hatta huzursuzum. Sonsuza kadar bütün bantlara çarpıp deliğe bir türlü giremeyen bilardo topu gibi yuvarlanıyorum.

Ja. Mutluyum. Ama duyuru ilanımı siliyor cinsel içerikli diye. Ona canım sıkkın.

mutlu gibi görünen bir mutsuzum.
yalnızım, işsizim, parasızım, pasaportsuzum.
evde yeğenim olduğu için bütün ilgiyi o çekiyor, kimse benimle takışmıyor, dolayısızla sorun hissetmiyorum ama sorunlarım var.

Yarım bardak bira içtim. Şu an mutluyum. Mutluluk bazen bu kadar kolay. Inşallah bizimkine mesaj atmam tabii.

Mutluyum :)

son 6 ayı düşünürsek değilim.

bir gun mutluyum bır gun mutsuz.

ama gerçekten samimi olarak mutlu degılım

Derdim var birtakim. Hayatin genel kosturmacalari ustune art arda bircok sey geldi basima. Bir de cok yakinlarimin saglik sorunlari var, asilmasi zor, bununla ic iceyim. Dolayisiyla, "Oh, mutluyum" demek icin mazosist, vb olmam gerekir su donemde. Dusunmuyorum mutlu ya da mutsuz olmayi cok fazla, nasil hissediyorsam oyle yasamaya, kendime karsi cikmamaya, guclu olmamaya calisiyorum. Radyoda guzel sarki cikinca, guzel bir yemek yiyince, gunes cikinca mutlu oluyorum ve iyisiyle kotusuyle yasamayi cok seviyorum.

Sadece plug istiyorsan onun içinde elektronik yok, sadece metal. herhangi birini alabilirsin. usb li adaptör istiyorsan xiaomi'nin 2000 mah adaptorlerı var.

Linktekinin bi esprisi yok. Tum ulkeleri birbirine donusturen buyuk adaptor istersen usb cikisli modellere bakabilirsin.

ararsan bulamazsın

beklersen gelmez

bence çok snobsun, psikolojik sorunlar var veya beklentilerin çok yüksek. askerlik yapmak iyi gelebilir en alt tabakadan tiplerle bile ortak noktalarını bulabiliyorsun.

Demek ki sen farklisin ve sana denk olan bir kafa yok.

gunde 10 insanla nasil icli disli oluyorsun? Biraz acar misin merak ettim.

kafa dengi bir insan bulmak çok zor.

Insan iliskilerinde temel unsur maddi menfaat ve cinselliktir. Kendi cinsel yoneliminizle tutarli biriyle gorusun.

nerden gideceğine bağlı olarak değişir.

ben yine de yazayım;
hacıosman metrosunun levent durağında inip bi kaç dakika yürüme mesafesinde.

yeniköy, istinye dolmuşlarından fabrikalar durağında inebilirsin.

aynı şekilde 29D, 29C gibi otobüslerden fabrikalar durağında inebilirsin.

araba almak ile sosyal aktiviteleri karşılaştırmak yanlış.
bence her gelir düzeyinde araba olmalı.

Araba alsan da trafikten pek araba sürecek yer mi kaldı, ayrıca maliyetler de yükseldi. Bence toplu taşıma + başka aktiviteler.

arkadaşım var. araba almak yerine gideceği her yere taksiyle gidiyor. arabadan daha ucuza geldiğini söylüyor.

Ev iş yakınsa, başka semte çıkmıyorsan, hastane okul, eş dost vs elinin altındaysa alma.
Yoksa al, bi palio olsun ama acil durumda taksiye kösülmekten, normal durumda toplu taşıma ile gitmekten iyidir.

ben, hatta 26 yasina geldim ehliyetim bile yok. gerci artik taksici tribi yemekten gina geldigi icin 60-70 bin bandinda bisey almayi dusunuyorum ama daha karar vermedim

Aylık 1500 nasıl oluyor ya?
Ben yakın zamanda ilk arabamı aldım, aylık yakıt masrafım 200 tl. Dizel ve manuel olduğu için yakmıyor araba. Polo 1.2
Hadi ben pek gezmiyorum sadece işe gidip geliyorum. 300 olsun, 400 olsun çok gezen insan için.
Arabayı şu an satsam aldığım paranın üzerine bile satabilirim.
Kasko, mtv, zorunlu trafik sigortası masrafım oldu işte 2500 falan toplamda. 1 yıllık toplam sabit giderim bu oldu ekstradan.
Araba bence direkt hayat standardını doğrudan yukarı çeken bir şey. İstanbul’da toplu taşıma malum. Trafik saatinde de çıkmayıverin. Köprü geçmediğim için belki böyle rahat konuşuyorum.

Ben İstanbul'da yaşasam araba kullanmam. 80 bin liraya araba alacağına taksi tut her yere, hatta düzenli gittiğin yerlere über veya kaçaktan taksi ayarla kulun kölen olurlar.

Bir de arada sırada metro, otobüs, metrobüs de yapılabilir. Gezmeye geldiğimde araba falan kiralamıyorum. Alayına taksi kullandım.

Araban var derdin var.

Bakım, trafik, cezası, çevirmesi, park yeri derdi, sigortası, kaskosu, muayenesi, vergisi, hgs'si, kış lastiği, yaz lastiği, suyu, sileceği, yıkaması ööööf ne gerek var lan. Fakir boş adam işi araba.

yaşadığın semte göre değişir.Metronun dibinde İstanbulun ortasında yaşıyorsan bekarsan arabaya ihtiyaç duymayabilirsin.Ama şehrin hafif merkezi dışında yaşayan evli barklı biri isen arabasız ne yapacaksın? İstanbul genel olarak arabasız konforlu yaşam sürmeye göre dizayn edilmemiş.

Etrafimizdaki araba sahibi kisilerin cogundan daha iyi gelirimiz var, istesek hemen araba alabiliriz ama arabamiz yok zira kullanamiyoruz :) Ben Istabul'un trafiginden cok korkuyorum, erkek arkadasim da araba kullanmayi hic sevmiyor. Genelde taksi kullaniyoruz.

Birkac kere araba almaya yeltendik, gittik baktik filan ama kullanamayacagiz diye korktugumuzdan almadik. En sonunda ders alip oyle araba alalim dedik. Bence asil Istanbul'da araba ihtiyac zira toplu tasimalar rezalet. uzak yerlere gitmek isteyince de lazim oluyor muhakkak.

istanbuldayım, kira ödeyerek yalnız yaşıyorum. güzel bir gelirim ve iyi bir araba alacak param kenarda var. ama almıyorum. lazım olunca şirket arabası, şehir içi ise toplu taşıma. taksiye bile acelem yoksa binmiyorum. iş yerinin servisini bile kullanmayıp çoğunlukla toplu taşıma kullanıyorum. araba almak hiç mantıklı gelmiyor. ailemle aynı ilçede oturuyoruz. onlarda da araba yok. araba gereklilik. ama çok fazla masraflı. her şeyi vergi. ayrıca araba alacağıma o parayı başka yerlerde, hisse, borsa, döviz gibi yerlerde değerlendirip üzerine koyuyorum. park sorunuydu, bakımıydı, yakıtıydı, arızasıydı akıl alır gibi şey değil. çok masraflı. inanın taksi kullansanız çok daha ucuza geliyor.

taksi+vapur+metro+saridolmus+uber.

Bunlarla yaşıyorum, araca pek ihtiyacım olmuyor.

Önce bir doktora yapmak lazım tabii, soruyu öyle bir sormuşsunuz ki pazardan nasıl elma alıyoruz sanki mübarek :)

Akademik ünvanlarınız yeterli ise bildiğiniz iş başvurusu gibi. Pozisyona başvuru yapıyorsunuz zaten bu esnada yayın listenizi filan göndermiş olursunuz. Referanslarınız da sağlam kişilerden olursa çok büyük katkı. Hoşlarına giden 3-4 kişiyi çağırıp bir jobtalk verdirirler. En hoşlarına giden siz olursanız işi alırsınız.

Diğer bir alternatif, bir üniversitede hatrı sayılır miktarda ve özgün ve güvenilir ingilizce makaleler çıkarırsın, yurtdışındaki bir akademisyen seninle kontak kurar, gel benimlen burda çalış der, yani kabul alırsın. Üni de seni onaylarsa olursun. Tabi bu üstün başarılar ister. Benim babamın arkadaşı bu şekilde ottowa üni de hoca oldu.

En mantikli yolu o ülkede doktora yapmaktan geciyor tabii ki. sonrasinda akademisyen olmak istendigi taktirde postdoc yapip belli kriterleri doldurup prof unvani alinabilir. en sonunda da prof arayan bir üniversitede is basvurusu yapilir. (bati avrupa ulkelerinde boyle bir isleyis var) Haliyle gidilen ulkenin dilini iyi bilmek ya da bir kac sene icinde cok iyi ogranmek en onemli kosul.

vergi falan bir ara sıkıntı yapıyorlardı

başka çıkış yolu yok kendi seçmen kitlesi kaçtı çünkü yanaşarak barajı yüzde 5 e çeksinler diye ağlıcak bahçeli.

Hainlerin inine girebilecek başka kimseyi görmüyor da ondan.

medyascope.tv

kongrede kaybedeceğini görünce çareyi akp'ye yamanmakta buldu. adamın karısı-çocuğu yok, işi yok gücü yok.

Kaset-tape mevzusu olabilir.

abant platformuna koşan içişleri bakanı ile, fetullah itinin yeşil kart kefili milli savunma bakanı ile, fetullah itine yüz sürmeye on bin kilometre yol giden milletvekilleri ile, fetullah itini nimet yerine koyup "gökten ne yağar da yer kabul etmez" diyen başkomutan ile, yıllarca bu itin peşinden giden avanak sürüsü ile ülkeyi iyice cehenneme çevirmek istiyor da, ondan.

"Aynı sürede bir lisans eğitimi almak bir yandan da yüksek lisans sonra da doktora yapmayı hedefliyorum."

? Bunu hiç anlamadım. Hem lisans hem yüksek lisans eğitimini aynı anda almaktan mı bahsediyorsunuz? İlk olarak bu mümkün mü? İkinci olarak yüksek lisans eğitimini basit bir şey mi sanıyorsunuz?

Her sırasıyla, acele etmeye gerek yok.

Sorunuza cevap olarak:bence de almanya.

Almanya'da ayni anda iki farkli bolum okuyabilmeniz biraz mucizevi bir istek.
Almanca anadiliniz degilse ya da neredeyse ana diliniz kadar iyi degilse, alman egitimine hakim degilseniz, sosyal hayatiniz varsa pek memkun degil bu.

Biraz alman uni egitimlerini arastirin derim bu tip hayallerden once. Iflahi kesilmeyen cok as ki ayni anda iki bolum okumaktan bahsediyorsunuz.

@kuehles blondes in da dedigi gibi alman egitim sisteminde hem lisans hem yuksek lisansi ayni anda yapmak ciddi zor bir hedef. sadece lisans egitimi icin bile ogrenciler dersin disinda zamanlarini tam bir alman disipliniyle geciriyor, sosyal hayat icin cok kati programlar yapiyorlar, kutuphanede ciddi zaman harciyorlar. Bunun disinda hem lisans derslerinin hem de yuksek lisans derslernin takvimini ayarlaman da zor. bence bu kadar kati hedefler yerine daha uygulanabilir hedefler koy kendine.

30.

Sinema-TV okurdum.

34-> lisede dil bölümünü seçerdim.

@femme vitale
www.youtube.com
buradan "olmaz öyle saçma şey" serisini izle ve tekrar düşün derim. kardeşim ve kuzenim radyo-tv-sinema mezunu, ikisi de mesleğini yapmıyor.

36, bitcoin alırdım.

34. Dönüp sünnetime engel olurdum. Zamanda kırılma olması falan zerre umrumda olmaz.

www.youtube.com

(bkz: 8 haziran 2003 liselere giriş sınavı)

bu sınav öncesine gidip bewd eğer bu sınavdan iyi puan alırsan hayatın 180 derece değişecek derdim ve zamanda kırılmanın kralını yaşatırdım dünyaya.

26.

lise 2 de bilgisayarım bozuk diye tamirciye götürdüğüm o günü yok etmek isterdim. orda tanıştığım kişi şuan bile hayatımın içine sıçıcak şeyler yaptı bana. 16 yaşımdan beri baş etmeye çalışıyorum bu durumla. :(

musicforprogramming.net

open.spotify.com

open.spotify.com

ali farka toure denedin mi

Alef - Sol

www.youtube.com

Vangelis - 1492 - www.youtube.com
Yanni Best - www.youtube.com
Gregorian - www.youtube.com

Spotify'da deep focus diye bir playlist var kendi playlisti. O gayet iyidir.

Chopin - Spring Waltz (Mariage d'Amour)
youtu.be

youtube'da jazzhop listeleri var, öneririm.

Sigorta için aylık 500-600 civarı ödemek gerek miyor mu sskya?Nasıl yapıyor bu işi?Ödeme yapmıyor heralde.

sistemde gözüküyor..

sistemde gözükür zaten,borç işyeri sahibine yazılır sadece. yani işveren sig primini ödemese de bu çalışanı etkilemez

muhtemelen o şirket kendi üzerine değil, alakasız biri üzerine. ve muhtemelen primleri ödemeyip sonunda da kaçacak.

bu durumda muhtemelen sgk inceleme yapacak ve bu kişilerin çalışmadığını tespit ederek prim günlerini silecek. siz de boşuna 300 lira ödediğinizle kalacaksınız.

Adam sgkya bildirim yapıyor ama ödeme yapmıyor. borçlar trilyon olmadıkça sgknın ruhu duymuyor. Zaten adam da şirketi başkasının üzerinden yaptığı için kendisi için cezai yaptırımı yok.

bir pipetin iki deliği mi vardır? tek deliği mi?
edit : tik atmamış sen biliyon mu bir delik mi var iki delik mi var?

atomlar belli paternlerle hareket ederken gerçekten hür iradeden bahsedilebilir mi?

Nasıl ölecem

Ne istediğimi

Evren, evren hakkındaki herşey.
Uzay/zaman/kara delikler/gezegenler/yıldızlar.

Beyin. Beynin işleyişi. Yapısı.
Çalışma şekli. İşleyişi.

Ölüm. Hissettirdikleri. Ölümden sonrası.

Kadınlar ne ister?

İlk üçü hakkında az çok fikrim var.

şu düğmeye basınca ne oluyo?!

rakınrolun sonu ne olacak acaba benim için bunu merak ediyorum. ya da olacak mı...

Şans oyunları sonuçlarını, hadi bir tanesi olsun, çekilmeden önce rakamlara ulaşmanın bir yolu var mı? Evet kısa yoldan... aynen...

şu dünyayı belirli grupların yönettiği geyiği gerçek mi?

insanların doğrudan ağa bağlandığını görebilecek miyim? telefon da, tv de, bilgisayar da sensin. 3d, vr, hologram hepsi hikaye, insanları ağın içine soktuklarında olay çözülecek. sen de matrix, ben diyeyim Kôkaku Kidôtai.

İnsanın algı sınırlarının dışında neler olup bittiğini çok merak ediyorum ulan ! Duyu organlarımızın kapasitesi belirli. Ayrıca bazı şeyleri algılayacak organlarımız, becerilerimiz de yok. Belki algı yetenlerimizi geliştirecek cihazlar yapabiliriz ama şimdi düşündüm de peki ya hiç farkında bile olmadığımız etkenleri nasıl bileceğiz. Varlığını aklımıza bile getiremediğimiz... Lan ya...

ruhlarımız birbirlerini nasıl bu kadar iyi tanıyor?
nasıl oluyor da suratını ilk kez gördüğümüz bir insanla daha önce de karşılaşmışız gibi oluyoruz

en çok bunu merak ediyorum

vesselam

öhöm... oturduğum yerde, totom da uyuşmuşken, yeterince direnirsem, ne bileyim... 30 küsur yıl sonra... acaba bir kez daha altıma işer miyim? nostalji olur...

büdüt... bu soruya bakıp bakıp durdum. işin aslı şu aralar bencilce merak ettiğim tek şey bunamadan kuş gibi hafiflemenin yolu olup olmadığı. moralimi bozmayayım, geyik yapayım dedim olmadı. buraya yazmayınca düşünceyi aklımdan itmiş olmuyorum.

onun dışında beynin işleyişini ben de merak ediyorum. ninja kaplumbağalarda shredder'ın efendisi olan sıvıdaki beyne benzer şekilde evya matrix'teki gibi bir ortama bağlanarak içinde durduğu kabı algılamadığı o zaman gerçekten gelecek mi, düşündüğüm kadar kötü bir şey olur muydu bu... bunları düşünüyorum. kusursuz ve late viper+1
hayvanların düşünce balonları... ne düşünürler, kendilerinin ne kadar farkındalar, onların gözünden dünya ve yaşam nasıl? hatıra, hafıza, duyulardan gelen veriler nasıl?
nedensellik-determinizm-rastlantısallık konuları.
algı ve gerçeklik tartışmasından solipsistleri çıkaracak nihai noktanın ilan olacağı ve agnostiklerin de inanç vs inançsızlık tartışmasından çıkarılacağı günü, çağı merak ediyorum.
rüyaları yönetebilir miyiz, daha işlevsel kullanabilir miyiz, öğrenmeyi beynin bugün yaptığından da hızlı gerçekleştirmek için rüya ve derin uyku safhalarını kullanabilir miyiz?
psikopatoloji canlılarda ne kadar yaygın? epigenetik çalışmalar ne kadar ileride? genlerin tetiklenmesi veya atıl durması nelere bağlı? dünya nüfusunu fmri'a bağlasak antisosyal spektrumda nerelerde yığın oluşur, hata aralığı ne olur, ölçülen değişkenler neler olur, buna göre tanımdaki değişiklikler ne olur, darwinism, sosyal darwinizm, yönetim sistemleri açısından bu ne anlama gelir...

uzar gider. merak ettiğim şey çok. ama ben kuş gibi hafiflemek isterken kuşbeyinli olmaktan korkmakla meşgulum.

akıcı 3-5yabancı dil konuşabilecek miyim?
akademisyen olacak mıyım?
dünyayı gezebilecek miyim?
ha bi de
kilo vercem mi? :D

uzayın ötesinde ne var onu merak ediyorum. uzaydaki başka akıllı yaşam formlarını merak ediyorum. evren neden oluştu onu merak ediyorum. başka evrenler var mı onu merak ediyorum.

yemişim dünyayı yöneten ahmakları.

@bohr +1

Bunu demeye gelmiştim.

Geleceğim. Film gibi.

tool gerçekten yeni bir albüm çıkaracak mı?

1- biyografimi ve sonunu tabiki
2- oteki dunya denilen sacmaligin olmadigini biliyorum ama milyarlarca insan degil de ben yaniliyorsam ve varsa ahiret denen sey, bu dunya da tiksindigim zalimlerin ote tarafta nasil acilar cektigini zevkle izleyebilecek miyim?

geleceğimi

Ikinci dunya savasi. Basindan sonuna tum cepheler, tum karargahlar, kaleler,her sey ve her yer. Zamanda yolculuk yapabilecek olsam gidecegim yer direkt ww2.

Bunlar ön bilgiler. Devamını istiyorlar.
Ben yerli dolandırıcı kullanma taraftarıyım ama. Para yurtiçinde kalıyor o şekilde.
Bizim savcı dolandırıcımız var, çok memnunuz.

Bunlarla dolandırılabilse Türkiye'de dolandırılmayan kalmazdı.

böyle gelen her maile para istiyorum iban gönderiyorum :)) para gelirse tüm sözlüğe çay benden

İban ı gönderirsen bişekilde başını derde sokabilirler. Çay ısmarlıcam derken hapiste bulma kendini.

sahte pasaport için istiyorlar çoğu zaman

aga insanin icinde olacak bazi seyler. bazi seyler sonradan kazanilamiyor.

Bu bahsettiğin adamlar işletmeci ruhlu, ticarette başarılı olabilecek yapıdaki insanlar.

Yani hangi işi yaparsa başarılı olacaktır büyük ihtimal ile, yaptığı iş ile ilgili ekmeğini de yiyecektir.

Hacı malzemeleri satan bir firması olsa, ya da hac umre turizmi yapsa yine başarılı olacak ama bu sefer muhatap olduğu zümre değişecek.

O tarz adamlarla takılıp gözlemlemen ve uygulaman lazım. Tecrübe gerektiren işler. Özellikle satış alanındaki insanlara yoğunlaş derim.

kalacak turist bulamazsın. 150 bin tl gider minimum. hiç girişme. kapatan bir çok hostel va.r

sifirdan olusturmak disinda kiralamayi da dusunebilirsin, otel-hostel sahibi olup baskalarina komple oteli kiralayan biriyle tanismistim ilginc gelmisti. en azindan 1 yilligina denemis olursunuz :)

Sektör su durumdayken yatırım yapmazdım ben olsam.

Sıfırdan açacaksanız binanın yapısını hostele müsaitlik durumuna bağlı. 200'ü gözden çıkartın bence

Irkını pisletenler yüzünden.
Kurunun yanında yaşlarda yanıyor.

varoluş korkuları.

Cunku kodumuzun pislik tarafinda sakli.

www.ncbi.nlm.nih.gov

Phelps'in irkcilikla alakali guzel calismalari var, okuyun, okutun ^^

daha geçen yıl yılbaşı kutlamalarını kana bulayan müslümanlar yüzünden olabilir mi?

bu her zaman belirli kesimlerin işine gelir. bilerek bu gibi işler başkalarına yaptırılır.

@babilbalığı
İslam'da hiç bir şekilde ırkçılık yoktur. Ve anlaşılan pek bir bilgin de yok bu konuda. dersini iyi çalışmıyorsun. o saldırdan zarar gören kocası vurulan kadın bile bak ne diyor? :
youtu.be

yazarı yabancı bir çok kaynak, kitap bile müslümanaları övebiliyorken
yine bunun tersine ifade içimizdekilerden geliyor.
sonra: türkiyede özgürlük yoq..

Irkcilik salt bir kavram degil. Insanlar kendinden olani gozetir. Irkcilik sadece bunun cok dar oldugu bir alan.

Insan dogasi geregi kendisine yakin olani gozetir digerlerini dusman beller. Bu aileden baslar, ayni mahalle, ayni cemaat, ayni mezhep, ayni din, ayni dil, millet, irk, renk diye gider.

Bir cok vegana gore de vegan olmayan herkes turcu bu da bir irkcilik.

Linke bakmadan kavramlar uzerinden gidiyorum. Bir hayatta kalma ve kollektif hareket etme durtusu bu. Ama modern dunyada yeri olmadigi icin zamana karsi yenilecek elbette.

müslümanlık ırk değildir diye söylemeye geldim, neyi kastettiğinizi biliyorum ama ırkçılık kelimesinin genel bir yanlış kullanımı var çevrede çok gözüme çarpıyor bu aralar.

karakollarda takılabilirsin belki :D
birkaç polisle tanışınca onlar senin ismini verir, bak benim tanıdık avukat var diye hahah. kartvizit dağıtırsın tabii

hayırlı olsun. stajyer lazım mı swh

internet sitesi ve düzgün yapılmış bir SEO

sosyal ol, herkese kartını ver, gittigin kafedeki garsona bile.

Golf oyna önerisini es geçme derim. Spor olur, dernek olur bir topluluga katıl mutlaka. Müvekkil cevresi geniş basarili avukatlara dikkat edersen hepsinin takildigi sabit bir kulüp bir şey oluyor. Bir de belirli bir alanda yogunlasmaya basla simdiden. Hayirli olsun.

Vakif, dernek vs islerinde aktif ol. Cevreni avukatlar disindaki kisilerle genisletmeye calis. Ise yarayacak.

Katılabildiğin tüm sosyal aktivitelere katıl, örneğin memleketin neresiyse onların derneğine git oraya takıl ve faal ol. Hiç beklemedeğin müvekkiller çıkabilir. Nereye gidersen git yanında kartvizitin olsun. Bulunduğun şehrin barosunda da aktif olarak görev al, kurullara girmeye çalış etkinliklerini takip edip katıl. Eğer daha tecrübeli avukatlarla aranı iyi tutabilirsen, onlar için küçük ama senin için büyük dosyalar olabilir ve takıldığın noktada yardım isteyebileceğin insanlar olur. Her zaman düzgün, temiz giyinmeye özen göster. Gerekirse açlıktan kırıl ama giyimin özenli olsun çünkü insanlar avukatı önce dış görünüşü ile değerlendirir.

Iyi gunumuzde sevenimiz mi Var ki :)

edeer ^^
ben de ederim. hem çok zor zamanlar atlattık zaten. birlikte olunca her şey daha kolay geçiyor.

acemi’ye kesinlikle katılmıyorum, kadınların hepsini böyle paragöz diye anlatılması hiç hoş değil. kadının kendi parası yok mu niye erkeği parası için sevsin. fakirleşince tekmeyi basacak kadın da vardır ama bu durumda onunla sevgili olan erkekte de sorun vardır bence.

acemi+1

Birçoğu etmez.

daha 2-3 aydır çıkıyorken, hatta yarı uzak mesafede olduğumuz için sadece 5-10 kere görüşmüşken ayağımız kırdım. evde yatmaktan sıkıldım diye yaz sıcağında beni kucağında 3 kat aşağıya indirdi merdivenlerden. hemen evimizin yanındaki alışveriş merkezine götürdü, beni kenarda bi yere oturtup koşa koşa gitti tekerlekli sandalye aldı geldi, saatlerce gezdirdi. sonra tekrar kucağında 3 kat yukarı taşıdı.

o adam şimdi kocam :)

ve ben 2 yıl önce gene ayağımı kırdım. gene kucağında taşıdı, her gün sabah kahvaltımı, öğle ve akşam yemeğimi hazırladı. sıkıldım dedim gezdirdi, ağrıdı dedim ilaç buldu geldi, acıktım dedim yedirdi, evi temizledi, çamaşırları yıkadı. pff bile demedi, demez de. daha kötü hasta olsam yatağa düşsem de demez.

Somut örnek vereyim
Trafik kazasında suratımdan yaralandım. Sağ göz kapağım parçalandı. Kaşım, alnım, kafam vs.. cidden kötü durumdaydım.

O zamanki kız arkadaşım, aşkımdan ölen, beyaz eşya falan baktığımız insan beni bir kere o halde gördü.

O dakikadan sonra telefonda aşkım, canım vs. Demek yerine adımla hitap etmeye, olabildiğince az konuşmaya, soğuk davranmaya başladı.

Buluşalım dediğimde sürekli reddetti. Çok ortak arkadaşımız olduğu için ayrılalım da demedi. Bir ay böyle sürdü.

İstersen ayrılalım dedim. "Peki" dedi ve bitti.

@kusursuz gibi maalesef çok örnek gördüm.Kadınlar bu konuda daha acımasız .

ben onu her zaman ve hep sevdim, seviyorum hala ve severdim de... ama o her kötü zamanımda, yanımda durmadığı gibi bir tekme de atıp gitti. ondan kesinlikle bir ümidim yok. başkası olabilir, mümkün... bilmiyorum.

Fiziksel manadan ziyade maddi ve/veya statü sayılabilecek şeyler anlamında düşerseniz 10 kadının 9'u bir bahane bulup, başka bir konuda sizi suçlu gösterip bırakırlar. Biraz çevrenize bakıp düşünürseniz mutlaka bu tür örnekleri görürsünüz.

Evet, şu ankinden eminim desem yeridir.

bundan emin olabiliyorsan sıkıntı vardır zaten açıkçası. atıyorum kanser olursun, eşin yanından bir saniye olsun ayrılmaz. aylarca, yıllarca gözü gibi bakar sana. sonra her şey yolunda gibi görünürken "bye" deyip pat diye gider. insanoğlu bu. nankördür, şerefsizdir vs. diye demiyorum. kimin ne zaman seveceği, sevmeyeceği, gideceği vs. belli olmuyor. bunu sen bilemezsin. çoğu zaman karşı taraf bile bilmiyor.

tek başıma sıfır planlı izlanda'ya gittim. dahası gelmedi aklıma.

anahtarı evde unutup pijamalarımla sokakta kaldım

Altımda külot ve üstümde tişörtle kapıda kaldım.Çöp koyacaktım apartmana,rüzgardan bir anda dış kapı kapandı.Sonrası iyilik sağlık.....

İkincisi istanbulda ormanlık bir bölgede ışıklandırmalar bozulmuşken yürüdüm,manzaram harikaydı,yüzlerce ateşböceğinin geceyi aydınlatışı vardı bir tek.

içimden insan çıkarttım.

Aynı günde 5 kadınla ayrı vakitlerde beraber oldum.

no pants subway ride yapmıştık taksim levent arası. hey gidi.

note 4 ü rootlamak isterken yanlış kernel sürümü ile tlf u yazılımsız hale getirdim -tlf hiç açılmadı simsiyah ekrandan başka bi şey yok- yazılım yüklemek için iki gün harcadım okumadığım makale yapmadığım yöntem kalmamıştı derken kies ile acil durum kurtarma zımbırtısı ile tlf u hayata döndürdüm elimde tek tlf oydu, ve kendime aldığım ilk yüksek tutarlı hediyeydi, heyecanla karışık yusuf yusuf tu benim bu durum :D

19 yaşında ilk kez evden -arkadaş yanında kalcam ayağına- şehir değiştirdim, evet ailemle yaşıyorum, pansiyonda kaldım. ve lanet olası petekler ısıtmıyordu aha öldüm, ölcem derken hala yaşıyorum :D bi de yalan söyleme durumu var sıçtım yani aklımdan neler geçiyor.

kapı kırdım. anahtarı unuttuk yedek anahtar yok cepte para da yok çilingir çağırayım kırıyorum kapıyı dedim bizimkilere ve kırdım.

zil zurnaya yakın sarhoşum yarım litreye yakın viskiyi sek ve hızlı içmiştim kamptaydım kafam attı burnumun ucunu zor görüyorum bi ağaç bulayım kestireyim dedim çadırda olsam rahat bırakmazlar diye çıktım yürüyorum dar patika var solu denize bakan uçurum sağı çalı çırpı. bir insan anca yürür max 60 cm lik genişlik var. burnumun ucunu görmüyor halde oralardan geçtim bi ağaç gölgesi bulup sızdım işin garibi olası düşerim yuvarlanırım diye, ağaç gövdesini öyle sıkı tutup kolumu çizdirmişim kii :D

heyecanlıydı yani o an:D

Hallstatt'tan Linz'e kadar ödeme yaptığımız trende yorgunluktan ölürken trenin Çek'e kadar gittiğini keşfedip kaçak yolculuk yaptık. Hem de açılıp yatak olan koltuklarda. Üç buçuk ata ata uyuduk. Hem heyecanlı, hem de tatlı bir atraksiyondu.

daha 10 yaşlarında bir veletken, askerden gizli bir şekilde anıtkabir'deki mezar odasına girdim. atatürk'ün mezarını canlı gözle gördüm. hatta sanırım o zamanlar bu bilgi kamuoyu ile paylaşılmamıştı bile (bilen biliyordur tabi ama kamuoyu atatürk'ün mezarını çelenk koyulan mozole sanıyordu). daha sonradan "atatürk'ün asıl mezarı mozolede değil, 7 metre altındaki mühürlü bir odada" diye gazetede haber ve fotoğraflar çıkmıştı.

böyle bir yer olduğunu öğrenmek ayrı, gizli girmek ayrı, atatürk'e o kadar yakın olmak ayrı heyecanlıydı.

17 yaşımda Brezilya'ya tanımadığım ve ingilizce bilmeyen bir ailenin yanında 1 sene yaşamaya gittim
Bungee jumping yaptım
Dağcılık yaptığım zamanlarda dağda tehlikeli bir yerde yoğun siste kaybolduk
İzlanda'da buzullara tırmandım
Dalışta karşımda kanlı canlı köpek balığı gördüm (amacımız zaten köpek balıklarını gözlemlemekti heheh)
Tek başıma yaptığım bir avrupa seyahatinde cüzdanımı çaldırdım, üstüne gece 12de bineceğim otobüsümü kaçırdım, sabah 6ya kadar sokaklarda gezdim, fotoğraf çektim

Tek başıma bir uçakla ısparta dolaylarında kayboldum bi kere.

benimkiler genellikle salakliktan oldugu icin yazmayacagim. -_-

birinde ciplak ata bindim, ama bacaklarimin titremesini kesemedim ve hayvan beni uzerinden atmakla kalmayip bir de kovaladi. son sahnede kafamdan isirik almaya calisiyordu, oyle diyeyim.

Amerika’da homeless arkadaşımla bana iş aradık. Yağmurun altında nerde evsiz otçu ya da torbacı tipli eleman var hepsiyle tek tek tanıştırdı. Şehrin kenar mahallelerine doğru giderken Dedim bugün böbrek gitmezse daha gitmez.

Şüpheli hareketler sergileyen bi apaçiyi arabasından indirip amerikan polisi gibi yere yatırdık. Arabasını aradık. Sadece biraz dangalak olduğunu ve uyuşturucu/alkol almış olduğu için mallık yaptığını anlayıp saldık. Nizamiyede nöbet tutan asker piçliğine boş silahın kurma kolunu çekip bırakırken yaşadığı korkuyu görmek inanılmaz bi deneyimdi.

Bi tane daha var ama onu bilmesi gereken prensibinden dolayı burada anlatamam.

Rehin alindim. Benim tahminimce dorduncu gun o.cocuklarindan birini yaralayip sonra da bogazini keserek kurtuldum.
Yargilandim ve hapse atildim. Hapis olayi beni korumak icin bir bahaneydi, hic yatmadan yurtdisina cikarildim.

Sevmiyor.

tam degil ama (bkz: ghosting )

Saygi duyup rahat birakmak lazim. Kimse hoslanmak zorunda degil. Isterse o iletisime gecer.

Fazla hevesli görünmemek için taktik yapıyor da olabilir.

evet. kasıtlı yapılan bir hareket gibi eğer çok sık yapılıyor ve normalde o kadar meşgul biri değilse.

Cevap nickinde.

onun için bi b planı, bi olasılıksın. 7 kocalı hürmüz'ün yedekte beklettiği 8.'sin. yakalayabildiğin yerde vur kaç ama olmayacak gibiyse rehberden silmeni öneririm vakit kaybetme.

taktiksel yapması daha kötü değil mi? taktiksel yapıyorsa eğer mutlu olma bence, en çok buna üzül:)

%1000 seni önemsemiyor.

Çalışıyor mu? Aynı gün içinde dönüyorsa bence sorun etme.

Mustafa pektemek kadar

çok uğraşma,görüp de hemen cevap vermiyorsa ya meşguldür ya ta takmıyordur.
ya sende aynısını yapıcan ya da bırakıcan.

fazla mi zengin ve/veya işsizsiniz (kiskanclik ihtiva eder)

Biraz calisip tatili ozleyebilirsiniz. Bir seyler ariyorsunuz ama onu 34 ulkede bulamamissiniz. Bir durup dusunun. Nedir aradiginiz?

34 ulkenin her yerini degil de en merak ettiginiz ve size gore gorulesi yerlerine gitmissinizdir. Bence baska yerlere de sans verin, buyuk sehrin kucuk komsusuna da ugrayin bir dahaki gezinkzde. “Yok, ben boyle iyiyim” diyorsaniz bulunmaktan en hosnut oldugunuz sehirleri listeleyin ve o sehirlerde yerel insanlar gibi birer hafta gecirmeyi deneyin. Mukemmel bir his olacak :)

Eski heyecanı vermiyorsa boş yere gitmiş olmak için bir yerlere gitme bence. Sevdiğin yerlere bu sefer yanına sevdiğin birilerini alarak gezi planı yapabilirsin. Ya da gezmek dışında keyif alabileceğin başka şeyler deneyebilirsin; dil öğrenmek, spor, vb...

34 ülke gezmedim. Türküm Türkiyeyi bile dosdoru gezemedim. Fransaya 10 kere gittim Sadece Parisi bitirdim. Marsilya, Lyon, Bordo, Nice gezemedim. Normandiyanın birazını gezdim yaşım 32. 34 ülke gezemem. ne param yeter. yalnız gezmek sıkıcı avrupadan sora amerikada dat vermez.

We Need to Talk About Kevin isimli şahane romanın anlatıcısı bir gezi rehberi yazarı. Sürekli seyahat ediyor. Bir noktada “kültür farklı, ama neticede bir kültür var. Mutfağı farklı, ama neticede bir mutfak var. Bir yerden sonra ‘al işte burda da ağaç’ vs” gibi baktığını anlatıyor. Seyahat her zaman çılgınca eğlendiren ve hayatınızın anlamı olmak zorunda olan bir şey değil. Bir süre ara verin. Kendinizi seyahat ile anlamlandırmak zorunda değilsiniz.

entry nick uyumu olmuş.
ölüm bir duygu mu? oteki dunyaya inaniyorsaniz ok, but bitti biter aga. olgu olarak bunlardan kurtulmak guzel gelebilir ama his diye tanimlanamaz sanirim

Ölünce öldüğümüzün farkında olmayacağımız için bütün yazılanlar anlamsız kalıyor sanki.

korkunç bir şey tabii ki. dostoyevski'nin bir sözü vardı "bir dağın zirvesine zincirlenmiş bile olsam sonsuza kadar yaşamak isterdim" diye. inançlıysan ayrı, diğer türlüsü ayrı. bir de ona göre değerlendirmek lazım.

Öldüğünüzde ölü olduğunuzu bilmezsiniz.Bu sadece başkaları için zordur.Aynı şey salak olduğunuzda da geçerli..

Ölümün iyi bir şey olduğunu düşünüyorsanız pek iyi durumda değilsiniz demektir. Depresyonda olabilirsiniz mesela.

Yok olmak. Özellikle de arkanda bişey bırakmadıysan geriye senden hiç bişey kalmıyor. Hiç doğmamak gibi değil maalesef.

Nasıl sen daha doğmadan öncesini bilmiyorsan öldükten sonra da ne olacağını bilemiceksin.

Ama herşey kötü giderken iyiye döneceğine dair umudun kalmadıysa ölmek mantıklı görünüyor. Ama kötü nedir ki? Hayatında çok kötü olabilecek ne yaşadın ki? Başka insanların yaşadıkları şeyleri duyunca insan haline şükrediyor gerçekten. Ama tabi ki bu gerçeği değiştirmiyor sadece hafifletiyor.

İnsanın zihninde ölmek gibi bir düşünce varsa herşeyi göze almıştır demektir. En azından ölmeden önce yapabileceğin bir çok şey var. Bu dediğim o kadar önemli bişey ki.
Mesela sorumluluk demişsin gerçekten çok ağır bir sorumluluk mu? Yani kafanı kaşıyacak kendinle başbaşa kalacak vaktin bile mi yok?

Bunları düşününce ölmek mantıksız geliyor ki bir gün elbet öleceksin zaten.
(her gün ölmek isteyen ben, bu düşünceleri kafamdan atmak için yukarda yazdığım gibi düşünüyorum. Ne zaman aklıma ölmek gelirse, ne zaman her şeyden ve hayattan bunalırsam aynen bunları düşünüyorum. )

OLuyor gibi olmak kotu. Kendi isteginle hayatina son vermedigin surece tabi, o zaman herhalde beklenen ve istenen bir sey oldugundan iyi ve huzurlu gelebilir.

Ama bir kaza sonucu hayati tehlikeye girdiyseniz ve bilinciniz en azindan neler olup bittigini anlayacak kadar yerindeyse (benim en sonlara dogru bilinc gitmisti) baya korkutucu bir sey oluyor. Oluk oluk kaybettigim kana bakarken tum sevdiklerim, ailem aklimdan gecmisti. Bu kadar boktan bi kaza sebepli olemem diye shsjjs olmek istemiyorum dusunceleri de geciyo ama bisey diyemiyosun tabi shsjsja bence korkunctu hicbisey yapamamak.

ölüm nasıl bir duygu bilmiyorum.

ölümün, bilincin kapanması ve hiçliğe gömülmek olduğunu düşünüyorum. bu da ölümü arzulamama sebep oluyor. Sorumluluk yok, sorun yok, güzel şeyler de yok ama zaten yaşarken de güzel şeyleri yaşayamıyorsan gayet makul. Güzel bir şeyler olur umuduyla yaşamak saflık biraz, bence.

fakir ve orta düzeyli insanlar için ölümün güzel bir şey olduğunu düşünüyorum fakat bu şekilde dünyada hiç insan kalmaz -ki iyi bir şey olur bu bence- çünkü sistem kendi fakirlerini yaratacaktır o zaman.

intihar edelim mi?

Nefse, hayatı carpediem kelimesine takılmış, eğlence taraftarı olanlara her zaman zor gelir. Uzun ömür arzusu ve dünyaya bağlılık ölümden korkmaktan onu itici ve sevimsiz bulmaktan ileri gelir.
Fakir biri için de hayatın bir çok zorluğunu, acısını gördüğünden ölüm, bir üstteki tanıma oranla çok daha hafif kalıyor.

Fiziksel olarak canım yanıyor, iki güne geçer ama şu an derdim bu.

Kısa vadede aşağılık kompleksi, uzun vadede varoluş.

bitmek bilmeyen borçlar.

üzülen ve değer verilen birinin yaninda olamamak..

hayatımda ilerleyemiyor olmak.

insanları anlayamamak.

Para.

tamamen estetik.

Yurtdışında kalıp dövizli askerlik süresini doldurmaya çalışmak. Öyle olmasaydı daha iyi olabilirdi sanırım.

Para

Köleyim. Hayatımın %5'lik diliminde yapmak istediğim şeylerin %5'ini yapabilmek için hayatımın %65'ini milyon dolarlık bir şirkete daha fazla para kazandırmak için çalışarak ve strese girerek geçiriyorum. Geri kalan %30'da da uyuyoruz zaten.

15 ay askerlikten sonra hissizleştim eskisi gibi değildim artık, sevdiğim nişanlım terk etti sonra da,

akabinde babamı kaybettim, ekonomik sorunlarla cebelleşiyorduk o dönemde ailece,

şimdi de annem kanser tedavisi görmekte doktor ömrü az kaldı, hazırlıklı olun falan dedi..

6 kardeşiz en küçükleriyim ben, dört abim ablam işsiz boşanmış falan yükleri üzerimde.

*gelişen teknolojiyle daha da geriye giden, hissizleşen insanların durumu da ayrı bir konu.

iş ve dolayısıyla para.

@redeath, başın sağolsun. annene şifalar diliyorum.
dört abinin ve ablanın yüklerini yüklenme. sen yüklenirsen onlar kendi yüklerini alamazlar, bırak kendi yükerini taşısınlar. bu hem senin hem onlar için en iyisi, en doğrusu.

geldim cevaplamadan gitmek olmaz
benim şimdiki derdim "bir derdim var dünyalara değişmem" durumu. sıkıntılı zor bir sürece girdim ama bu sürece girdiğim için çok iyi hissediyorum.

Yorumların solundaki dolu kutucuk.

-Babam kanser.
-annem ise iyice yaşlandı ve anksiyete hastası.
-kardeşim işsiz.
-bana aşık olan bir kimse yok.

okul.

takmıyorum, parlaklığı mümkün olduğu kadar, rahatsız edene kadar kısıyorum.

astigmat ve miyopim var ve bilgisayar başında takmıyorum.

takiyorum. herhangi bir gozlukcuden alinabilen teflon kaplama gozluk kulaniyorum.

f.lux kullaniyorum. hayat kurtariyor.

Parlaklığı hem bilgisayarda hem telefonda mümkün olduğu kadar kısıyorum. Lens ve gözlük kullanıyorum. Gözlüğü genelde evde kullandığımdan en ucuzunu almıştım.

Takmıyorum

Monitörün parlaklığını düşürüyorum.

yazılım
tasarım
seo
metin yazımı/içerik üretme
endüstriyel dağcılık

Kitap editörlüğü ve redaksiyon var,
Sinema tv sektöründe freelance çalışanlar var, proje bazlı çalışıyorlar. Kurgu-montaj gibi işler uzaktan da yapılabiliyor,
Grafik tasarım var, bunun her türlü alt dalı (web'den kurumsal kimliğe kadar) var,
Yazılım var

dalgıçlık olabilir.

Psikolojik rahatsızlık bence.

Psikolojik rahatsızlık. Eğer havadan nem kapıyorsa müthiş tepki göstereceği şeyler yaşamıştır. Kızmamak gerek zira psikolojisi hiç sağlıklı değil, sağlıklı da düşünemez şu anda. Kızmaktansa onu bi tedaviye yönlendirmek veya hiç değilse yarasınu sağaltmak gerekir. Eğer sevgi (sadece gönül işi olarak değil insaniyet olarak da sevgi) varsa tabii.

Kezbanlık değil, kadının psikolojik sorunları var.

öncesini bilmeden yorum yapamayız.

Hastalık bu, ne kezbanlığı.

Susar ve arkama bakmadan uzaklaşırım.

Kadınım bu arada...

salaklık

techcrunch.com

razzi'li bi site daha vardı ya yabancı aklıma gelmedi.

the verge, the next web

Düzgün bir eşi hak etmeyen bekardır. Sevgili bulmada intel core i7 gibi çalışan beyin, en az bir iki aylığına neden evleneceği kadın üzerinde biraz düşünmez ki?

biraz ikisi de. cok iyi niyetli olup stabil bir hayat yasamak isteyen ama cesitli nedenlerden dolayi talihsiz olanlar var

bir de maymun gonulluler var allah onlarin evlerine atesler salsin.

Ne talihsizlik ne de başarısızlık olarak görüyorum ben bu durumu. Bir tercih yapmıştır, ileriyi çok düşünmemeyi seçmiştir ve sonucu da bu olmuştur. Sonucu hep böyle olacak diye bir kural da yok, hayatın ne zaman ne getireceği belirsiz. 25 yaşında evlenen herkesin evliliği de mükemmel değil.

klasik yüksek beklentili insan durumu.
o beklentilerini acilen düşürmezse evde kalacağı kesin.

Nalakası var

30 yaş çok abartılıyor, eski nesillerde hayat 25 sonrası bitermiş, bizim 40'a 50'ye kadar yolumuz var. Tek sıkıntı 35 yaş sonrasında kadınlarda hamilelik zorlaşıyor.

Öteki taraftan evlilikte bir bok yok. Sürekli evli arkadaşlarımı gözlemliyorum. Sırf toplumu mutlu etmek için kendilerinden feda ediyorlar.

Not: 32/e/ilelebet bekarspor

Daha bulamadım, bulamıcam bu gidisle de..

facebook'ta bir fotoğraf yetti :)

Lise arkadaşı ama lise sevgilisi değil. Bir pilav gününde konuştuk, sohbet güzel geldi. 15 yıldır evliyiz.

Benim hocam, onun kuzeni tanıştırdı. 7 yıldır evliyiz.

kerpe

Bursa
Tekirdag/trakya baglari
Hereke
Igneada
Mudanya
Bandirma
Kartepe-sapanca
Iznik
Kefken-kerpe
Yalova (kaplicalar)

@liberal'in tavsiyesi güzel. 2-3 gün vakit varsa bursa iyi. Yok 1 gün dersen şile civarı doğa konusunda iyidir.

Çok enteresan bir olay ya.

Acaba hayvanlardaki gibi alan sahiplenme çabası mı var?

Daha önce de duymuştum, az önce Sözlük'ten yine okudum. Birileri bir cono kadını kaçırmış, tecavüz etmek istemişler. İyice bir boğuşmadan sonra kadın bakmış yoruluyor ve karşıdakiler pes etmiyor; eline sıçıp kendi üstüne başına sürmüş, 'Şimdi tecavüz edin yiyorsa' diye. Oda arkadaşım Adana'lıydı, ne kadar doğrudur dediği bilmem ama kamusal alan gibi kavramların conolar için pek bir anlamı olmadığını ve birçoğunun çadırda kaldığını, zaten tuvalet için açık alanı kullandıklarını söylemişti. Doğruluğunu veya nasıl bir orana genellenebildiğini bilmiyorum.

kamusal alan yoktur, conosal alan vardir.

eksisozluk.com

Hayvan olduklari icin.

Malum egitimsiz hayvanlar da sokagin ortasina sicarlar. sicarlar

benim aklıma takılan detay şu: bunlar nasıl istedikleri anda sıçabiliyor? mesela benim sıçasım yoksa spontane bir şekilde sıçmam imkansıza yakın? bence evrimsel bi mevzu.. kendi bölgelerini, hakimiyet kurmak istedikleri alanları işaretlemek için kullanıyor olabilirler??

Zarar vermek, sinir etmek, karşısındakine kendini kötü hissettirmek, saygısızlığını, tınlamamamazlığını göstermek, pisliğini tartıştığı kişilere temizletip kendince öc almak için.

Bunlar Maraş’tan Adana’ya sürülen Adana’dan Mersin’e sonra tekrar Adana’ya gelen 300-400 kişilik bir aşiret. Gasp hırsızlık vs herbiri var. Adam pislik çıktı rıza babadaki pislik bunlar işte. Bazı bazı grup ve örgütlere karşı istihbarat sağlıyorlar diye polis dokanmıyor bunlara diyorlar.