Ekşi Duyuru

Hata olur. Sizin için faiz uygun. Paranıza göre günlük, aylık, 3 aylık olarak düşünebilirsiniz. Borsayı takip etmek gerekiyor.

- Tanıdığın kuyumcudan fiziki altın al.
- Az da olsa bir kısmını dolar euro olarak tut.
- Az bir kısmını günlük mevduat TL' de tut.
- Ufaktan borsa ve halka arzları takip etmeye başla.

Yıllarca para/yatırım konularından köşe bucak kaçtıktan sonra, enflasyonist dönemin mecbur bırakması ile araştırmaya başlamıştım ben de. Şimdierde bloomberg ekonomi programı izleyen birine döndüm.

Sürekli araştırmak, takip etmek istemiyorsanız alternatif bırakayım. Mobil bankacılıkta yatırım hesabı açın, tefas ya da yatırım fonu alırsınız. Hangi fonu alacağınıza tefas.gov.tr'de fon analiz/karşılaştırma kısmından bakabilirsiniz.

evde veya bankada kasanız yoksa fiziki altın tutmak çok riskli.
altın dövizden hızlı gidecek bu yıl.

mesleği fon yönetimi olan birisi olarak başlangıç seviye yatırım yapmak isteyenlere tasarruflarını dağıtmayı öneririm her zaman. altın-usd-eur şeklinde eşit dağılım yapabilirsiniz. %+/-5 esneme payları ile paralel artış gösteren değerler bunlar.
belki bunlara gümüş de eklenebilir.

gerçekten anlamlı ve perforsmanlı bir getiri istiyorsanız, ekonominin işleyişini öğrenip , haber akışlarını takip etmelisiniz.
Yok edemem diyorsanız, altın, mevduat, bireysel emeklilik, arsa ,toprak vb. gibi oluşan yatırım sepeti oluşturmanız daha doğru olur.

kişisel psikolojimiz yaşadığımız toplumdan bağımsız değil malesef. bu yüzden siz kendi piskolojinizi çok iyi tutsanız da her gün iletişim içinde olduğunuz insanlar mutsuz oldukça bu size de yansıyacak.

Arkadaşlar ben hayattan tamamen kopmuştum fakat psikiyatri işimi çözdü. Korkmayın gidin, sandığınız gibi değil. Belki yapay ama mutluyum, hayattan keyif alıyorum nispeten hafif bir ilaç kullanıyor olmama rağmen.

Bende hiçbir şey covid öncesi gibi değil.

türkiye'de doğmanın bile insanın ruh halini kalıcı olarak bozduğunu düşünüyorum.

ben covid başlarında yurt dışına taşındım, tayin gibi bir olay ile. ailemi ve sevgilimi arkada bıraktım.

şimdi yalnızlık sosu ile karışık, hergün daha kötü oluyor hissiyatını taşıyorum.

sevgilim olsa düzelir bir nebze bence.

Covid değil de deprem ve seçimlerden sonra en küçük mutluluk bile garip bir utanç ve anlamsızlık ikilisi getiriyor. 10 dakikalık komik YouTube videosu izlesem bile böyle.

Madde bağımlılığının türü çok önemli oluyor bu konuda. Bazılarının uzun süreli kullanımda bırakma eylemi neredeyse imkansız oluyor.

Gelelim arkadaşınıza, 20 yıl çok çok uzun bir süre. Bu süreçte artık madde onun günlük hayatının temel gereksinimi olmuş ki gece bulamadığında uyuyamadığını yazmışsınız. Bu seviyede medikal yöntemler dışındaki yöntemler arkadaşınıza zarar verecektir. O zaman geriye ona hayatı sevdirecek bir parça bulmak gerekiyor ki bu amatem süreçlerinde motivasyon olsun. Bahsettiğiniz ailevi travmalar + 20 yıl boyunca kendi travmalar da burada işinizi çok zorlaştırıyor.
Gerçekçi yaklaşımla ilerlediğimde şu an için bence onu madde kullanımdan uzaklaştırmak gibi adım atmak yerine madde +düzeni hayat düzenine alıştırman daha doğru. Madde kullanımı eleştirmeden ya da değiştirmeye çalışmadan dışarıda beraber aktivite yapmanız, arkadaş çevrenizi değiştirmeniz şu an için tek yapabileceğiniz şey. Geri kalanı kendisinin hayattan alacağı keyfe göre değişecek.

Opiyat bağımlılığı ise yeni ilaç var ve artık başarı sağlanabiliyor.

Tanıdığım birisi 60 yaşında bırakmıştı verdikleri ilaç da bağımlılık yapıyor ,hala da kullanıyor ve 78 yaşında. O da 20 yıldan fazla içmiş ama içen bütün arkadaşları vefat etti.

Muhtemelem met içiyor. Detay vermemissiniz ama. Çözüm yok hocam bunu demek istemezdim ama :/ siz de yolunuza bakın en iyisi iş kişide bitiyor yoksa cok zor. Zaten kurtulma orani da çok düşük :(

teneke sir agda al ocakta cok az bi ateste isitirsan kuafordeki gibi agda elde edebilirsiniz. sonra cubukla surmek istediginiz yere surup bantlayip cekebilirsiniz.

veya sir agda bantlari kullanabilirsiniz hic kullanmadigim icin islevselligini bilmiyorum

veet marka (veya diger markalar ayni tarzda) agda bandi alip kullanabilirsin. bantlar cok buyukse makasla kesip, alacagain yuzeye uygun boyutlara getirebilirsin. bu tabi elmacik kemikleri ve kas bolgesindeki tuyler icin gecerli, daha asagi dogru tum yanagini almak gibi bir beklentiye girme killarin asiri ince ve ciliz degilse.

veya cimbizla tek tek alabilirsin benim tercihim.

teneke sir agda ocak falan cok fazla is, cubuk falan derken her tarada yayilir isin ustasi degilsen.

Trendyol Yemek, Yemeksepeti, banka uygulamaları, not almak için Notion, Bursa ve Ankara'nın ulaşım uygulamaları

Trendyol Yemek + Market, Bitaksi, Moov, Google Keep.

migros, helpsteps.

en basit hali ile,
ülkede üretilen her şey yurtdışından hammadde ile üretiliyor. dolar yükseldikçe hammadde yükseliyor ve fiyatlar artıyor. ayrıca her ürünün en önemli gider kalemlerinden birisi nakliyedir. dolar arttığı için akaryakıt fiyatları da artıyor. bu da fiyatı etkiliyor.

toplumsal histeriye benzer bir şekilde, bu olay, zamlar o kadar dillendirildi ki, tüm piyasalar benzer hareket ettiği için kartel etkisi yaratıyor. enflasyon artacak ya da düşmeyecek beklentisi malını satan için neden şimdi satayım, daha sonra daha yüksek fiyattan satarım baskısı oluşturuyor. bu da rekabet ile ters yönde çalışır, eğer günlük tüketmek zorunda olunan bir ürün değilse iş hacmi azalır, kendi içinde beslenen bir sistem. bu psikolojiden kendi kendine, müdahale edilmeden kurtulması çok zor.

üretmiyoruz.
tarım bitti.
gazeteciler, sanatçılar içeride olduğu için hukuk konusunda dışarıdan yatırımcıyı korkutan, tekinsiz bir ülke olduk. yabancı yatırımcı güvenip bir iş kuramıyor.

bunun dışında ;
bizim sanayimiz tırto,
kültürel ve geleneksel yapı nedeniyle araştırmaya, sanatsal üretime, müzelere, ar-geye vs yi "gerçekten" destekleyen bir halimiz yok, yani bunlar zaten yoktu. bizim olay tarımdı. toprağından para kazanan bir ülkeydik. bitince komple bittik. etrafa bakınca en son işte doğal varlıklar, duran kıymetler kaldı. yani işletmecilik ve turizm. hizmet sektöründen besleniyoruz, o da bitince dank edecek. bence insanlar hala tam uyanamadı.

her gün milyarlarca lira para basılıyor.

basılan her para enflasyona sebep oluyor çünkü para değersizleşiyor.

bu daha başlangıç, 3 sene boyunca %100 üzeri enflasyon yaşayacağız.

Üretmiyoruz, üreteni değil ithal edeni destekliyoruz. Sıkıyı görünce hemen ithalatı serbest bırakıp fiyatın düşmesini bekliyoruz.

Saçma sapan bir mantıkla faiz-döviz-enflasyonu yönetmeye çalışıyoruz. Petrol fiyatları birazcık bile artsa bizim paramız sürekli değer kaybettiği için benzin fiyatları katlanıyor. Haliyle tüm lojistik ulaşım maliyetleri katlanıyor.

Nihayetinde de enflasyon çığ kütlesi gibi büyüyerek geliyor.

kur korumalı mevduatın ödemeleri, silinen vergi borçları, geçiş garantili yapılar için ödenekler neyle olur? parayla
para nerde? yok
olmayan parayla nasıl ödeme yapılır? vergiler artırılaral
nasıl yani? 5 liralık sigarayı 30 tl yap, 100 liralık içkiyi 350 tl yap, 5 liralık yakıtı 25 tl yap, elektriğe zam yap, doğalgaza zam yap, bunlardan gelen parayla öde.
elektrik, doğalgaz ve akaryakıta zam gelirse ne olur? 2 liralık sütün nakliyesi 10 tl, 100 liralık boyanın üretim maliyeti 600 tl, vs. vs. olur. plastik, cam, metal, gıda üretimi vs bunlar hep elektriğe, doğalgaza ve akaryakıta ihtiyaç duyarlar. tabi başka pek çok bileşen var ama basit haliyle böyle.

Abi sen üretim yapmadığın için yeşil mercimeği Kanada'dan dolarla alıyorsun, gelen ürünü de haliyle dolar karşılığında bi fiyatla satıyorsun. Yani sen hem ülkedeki doları dışarıya satıp doları yükseltiyorsun hem de dolarla alışveriş yaptığın için yükselen dolar kuruyla ürün satıyorsun, haliyle bu içinden çıkamayacağın bir kısırdöngü oluşturuyor pahalılık anlamında.

başkanlık sistemi.

@etna,

zamların vergilerle en ufak bir alakası yok.

kkm'yi ödemek için vergileri artırmıyorlar. para basıyorlar. para bastıklarında da piyasda bir sürü para dolaşıyor bu da enflasyon yaratıyor.

ama sırf kkm'yi ödemek için değil tabi, çarkları döndürmek için de para basıyorlar. ve basmak zorundalar. basmadıkları noktada tüm çarklar duracak çünkü.

bunlar bastıkça enflasyon körükleniyor.

1- iktidarın enflasyonu baskılamak için düşük faizden taviz vermemek adına herhangi bir rasyonel politika geliştirmemesi.
2- yüksek kur baskısı.
3- global tedarik zincirindeki sıkıntılar, rusya - ukrayna savaşının enerji maliyetini yükseltmesi.
4- mülteci akını sonrasında gıdadan gayrimenkule pek çok sektörde talep patlaması yaşanması.

radikal islam

çünkü konserler yasaklanıyor.

insanlar sanıyor ki tek sebep fabrika yok, ar ge eksik vs. gündelik hayattaki baskıların ne alakası olabilir düşünemiyoruz. özgürlük yoksa, kölelik vardır. böyle düşünün. özgürlük olmazsa, güven olmaz. güvenin olmadığı yerde yatırım da üretim de gelecek planlaması da olmaz. köle gibi karın tokluğuna çalışan insanlar olur.


yarın yan baktın diye tutuklanabileceğin bir ortamda, ekonomik anlaşmalara neden güvenilsin ki?

bir de tabi daha basitinden şöyle bişey var; sen kumbaraya emeğinle para koyuyorsun ama paralar oradan bir iki sekiz eksiliyor. sonra neden paramız kalmadı diyorsun.

dask o. yaptırmak zorundasınız. herhangi bir sigorta şirketi ya da bankalar yapar. daha önceki poliçe mevcutsa online da yaparlar. bunun için sanal kredi kartı kullanın.

Satın alınırken Dask istenmiyor muydu? Elektrik, su faturası gibi faturaları üzerinize almak için Dask yaptırmanız lazım. Online olarak sigortam.net gibi hizmet veren yerlerden yaptırabilirsiniz.

Yaptırmadığınız için herhangi bir ceza veya yaptırım yok, ama tapu satışından önce yoksa da yapılmıştır o. Bir sigortacıya sorun adrese göre sorgulasın, zaten daskı var olabilir.

6 ay önce satılan dairede dask olmama gibi bir şansı yok. satış yapılırken istenen evraklardan biri zaten o. vardır muhakkak iyi araştırın. tapu harcı ödüyorum vs. derken onu da yaptırmışsınızdır. bankadan kredi çektiyseniz onlar yapıyor genelde.

Kullanma kılavuzu çıkmıştır illa içinden, ek olarak üstünde butonlar vardır makinanın. Onları oku ve nasıl çalıştıklarını anla.

Temel olarak bulaşıkları yerleştirdikten sonra o tablet bölümüne tableti koyup, (tableti soymadan) istediğin menüde çalıştırabilirsin, istersen içerideki kokuyu önlemek için limonlu şeyler var marketlerde falan onlardan da alabilirsin ileride.

Altin kural: bulasiklarin temizlenmesi gereken yerleri asagiya bakacak.

makine içinden parlatıcı çıkmadı ise parlatıcı da alın. parlatıcı olmaz ise kurutma performansı düşer. bulaşıklar tam kurumaz.

Ek olarak musluk suyu sert ise bulaşık makinesi tuzu alıp eklemeniz de gerekebilir. bunu kurulumu yapan adamın söylemesi lazım normalde. tuz eklenmezse bulaşıklar lekeli çıkar.

her ikisinin de nasıl yapılacağını youtube'da bulabilirsiniz.

not: parlatıcı ve tuz için 'migros' marka ürün almayın. Çok ucuz ama aşırı kötü. Bulaşıklarda berbat bir koku bırakıyor.

Dur ve elindeki tableti sakince yere bırak!
Makinede tuz ve parlatıcı var mı?
İlk kurulumda bunları, size de nasıl yapılacağını göstererek, dolduruyorlar. Yani en azından Arçelik servisi öyle yaptı.
Yoksa kullanım kılavuzuna bir bakın önce.

Bilgisayar al:) çip krizi daha süreceğe benziyor bir süre hem kullanırsın hem değerini korur.

dün maaşım yattı ödemeleri yaptıktan sonra tamamını kura falan bakmadan dolar'a çevirdim. bugün bir uyandım tl yine abuk subuk değer kaybetmiş ama benim 3-5 demeden kenara koyduğum para en azından değer kaybetmemiş oldu. bir gecede 200-300 tl kaybetmedim.

bence döviz coştu giremiyorum gibi düşünmemek lazım.

Coştuğu için derken, daha da coşmayacağını mı düşünüyorsunuz?

Salihdt +1

bugun çakıldı 12.40a kadar umarım almışsındır :)

Bi şey yapma bu panikle elindekinden de olursun, piyasa biraz durulsun sonra bakarsın.

Hatayı TL'de durarak yapmışsın. bugün piyasa biraz volatil bugün bekle. Yarın faizi indiriminin fiyatlanması bitmiş olur. Ondan sonra dövize geçebilirsin. gün geçtikçe o para ile alabileceğin döviz miktarı azalıyor.

dans.

dışarı çık, eğlenmene bak. o zaman sosyalleşiyorsun, bütün gün evde oturursan nasıl sosyalleşeceksin ki? eğlenmeyen insanı kim ne yapsın

Bugün herkes kadar erken çıkamayacağım ama yine normalden daha erken çıkacağım.
Dolabımı düzenleyeceğim.
Kışlıklarımı çıkarmamıştım ayakkabı dolabım karışık vs.

Yarın öğlenden sonraya kadar evde ders çalışıp öğlenden sonra dışarı çıkacağım, yemek yerim kahve içerim akşam da bir etkinlik var.

Param olsaydı;
Bugün dolabı biraz düzenler ders çalışır,
Yarın ve hafta sonu da kahvaltıdan itibaren dışarıda takılır yeni yıl hediyelerini alır gitmek isteyip gidemediğim sergilere vs uğrardım belki sinemaya giderdim.

selda bagcan konserine gidecegim:)))<3

Halı saha maçında anladım. Koşmaya devam etsem bayılacaktım. Oysa fişek gibiydik. Arka arkaya 2 maç yapardık.

Gençlik heyecanı da vardı tabi ama eskiden seks için şehir değiştirir, nefes almaksızın cima ederdik. Şimdi masturbasyon için bilgisayarı kalkıp almaya üşenip, uyuyorum.

pandemiden sonra anladım. bldiğin on yıl yaşlandırdı beni merdiven çıkamıyorum

istedigim gibi iki gunde gobek eritemedigimde anladim

Ben bisiklet turunda daha 27 iken dizi parcaladim, duzelmiyor. Surekli sizim var. Ortapedistim 18-20 yasindan sonra spor yapilinca bir sekilde dizlerin zarar gorebilecegini, Tanri´nin pek de bu konuda pek de iyi bir is cikarmadigini soyledi. Dizler dandik yapilmis.

Bunun disinda fiziksel aktiviteye bagli olarak daha dinc ya da daha kirilgan hissediyorum. Bence hissetmekten cok, biraz akillanip, kendini deli dehset yormamak fiziksel ve de ruhsal "olgunluk" gostergesi. 19 iken yarin ne kadar basimin agriyacagini, yorgun olacagimi dusunup ve tartip ona gore davranmazdim.

performansla ilgili çok sorun yaşamıyorum sanırım. yüzme gibi sakin nefes kontrollü sporlarda daha iyi bile olabilirim ama bu hayat tarzımın da yaşla beraber değişmesinden olabilir, bi de arkadaşlar da yaşlandı kimle kıyaslayacaksın. bir tek şu, eskiden neredeyse donsuz gezerken şimdi arabanın klimasından çarpılıp iki gün ağrı çekiyorum.

35 yasimdayken falan oldu: bizim apartmanin sokaga acilan dis kapisi kilitli kalmis. gayet dusunmeden yandaki duvardan sokaga atladim. atladim dediysem duvarin yuksekligi belime geliyor max. atladiktan sonra ayaklarimin yere degmesiyle, nasil denk geldiyse sirtimda omurgamin ortasinda bir simsek cakti, nasil bir aci. canim hic tatli degildir ama bagiracaktim neredeyse. orasi hala ara ara sizlar. bu kadar basit bir fiziksel aktiviteden zarar gorebilme ihtimaliyle karsilasinca kendimi ilk kez dede gibi hissettim.

bir de 1-2 sene once uzuuun zaman sonra ilk defa düştüm. belki de ilk ergenlikten beri falan ilk defa, baya takilip dustum.

aman yarabbi yetiskin koca adamken dusmek ne pis bir seymis... cocukken gunde 50 kere duserdik farketmezdik bile. topallamadan yurumem iki hafta aldi. yaralar maralar rezalet yani.

20-26 yaş arasında istikrarlı bir şekilde acayip kilo aldığım için benim değerlendirmem çok isabetli olmayabilir zira bi' nevi hızla yaşlandırmış oldum kendimi ama 24-25 yaş civarı gerçekten "böyle yaşanmaz" demeye başladığım aralıktı.

20-24 arasında sigara da içiyor olmama rağmen lazım olduğunda hala aygır gücüm olduğunu hissediyordum. konser olsun, gezi olsun, başka bi etkinlik olsun vs. yani "oha ben fiziksel olarak bu kadar güçlü müydüm?" sorusunu sorduğum oluyordu, "hala gençmişiz be heheyt" diyordum.

25 ve sonrasında ise sigarayı bırakmama rağmen dizler başta olmak üzere çoğu yer bitti, düz yolda devrilir hale geldim. fiziksel acı çekmeden ne zaman hareket ettiğimi hatırlamıyorum bile.

kısmetse işte şu kiloyu bi verip bakıcam tekrar, tamamen şişkoluktan mıymış acaba yoksa 25-26 yaşından sonra gerçekten de ne kadar uğraşırsan uğraş ağrı sızı kalıcı mı oluyormuş.

29 yaşında majör spor sakatlığı geçirdim ama 35’e kadar doğru düzgün etkilemedi. 35’ten sonra aynı sakatlığın etkisini bütün vücutta hissetmeye başladım. Keskin bir kırılma yok ama yavaş yavaş eskisi kadar hızlı recover olmadığımı hissediyorum.

Android uygulaması için söyleyebilirim. Muhtemelen aynıdır.
İlk sorunuz için: Ana Sayfa-Emirler-Alım Satım Geçmişi
İkinci sorunuz için: Cüzdan-Spot-Dünün PNL'si kısmındaki yarım ok işaretine basarsanız ayrıntılı bir şekilde PNL analizini görüntüleyebilirsiniz.

Bütün arkadaş edinme sorularına aynı cevabı veriyorum, yine vereceğim: İnternetten faydalanın.

Hobileriniz yok mu? 30 yaşından sonra ortak bir ilgi alanı olmadan arkadaş edinmek zor, lisedeki gibi 20 kişiyi bir sınıfa atıp "hadi tanışın, arkadaş olun" demiyor kimse. Facebook'ta birçok hobiyle, ilgi alanıyla ilgili aktif gruplar var. Böyle gruplar bulun, yorum yapın, insanlarla sohbet edin. (Discord var bir de galiba ama oraya alışamadım ben.) Böyle ortamlarda tanıştıktan sonra fiziksel buluşmalar ve aktiviteler yapmak kolay. Ha tabii pandeminin ortasında millet ancak yakın çevresiyle görüşürken yeni arkadaş bulup beraber yemek içmek biraz zor, o ayrı.

çok bir para değil aslında banka yolu ile alırsanız en garantili iş olur.

transferwise. defalarca kullandim, benzer miktarlari transfer ettim.

Kimse bitcoin yazmamış.

Transferwise. 7 bin dolar transfer etmistim en yüksek, sikintisiz

ziraat sanırım.
diğerleriyle karşılaştıramıyorum ama benim de mecburiyetten açtığım bir ziraat hesabım var, internet bankacılığı düşündüğümden daha iyi.
şimdiye kadar bir sorun yaşamadım işlem yaparken.

1-2 kere de şubeye gitmem gerekti, orada da işimi kolay hallettim.

Ziraat ve Vakıf karşılaştırmasında Ziraat alır. Tecrübelerime dayanarak söylüyorum.

Halkbank

Ziraat'in internet bankacılığı, sadece Devlet Bankaları arasında değil, tüm Bankalar arasında liderliği zorlar.
Kullanıyorum. Memnunum.

ziraat

online bankasi cok kullanisli ve en buyuk kamu bankasi, ve digerlerine gore daha oncu. yarin bir gun x islemi icin sadece ziraat uzerinden yapilabilir denilecek kadar da buyuk bir banka

O paralara residence olmaz zaten de, ihtiyaç değil de konut kredisi çek, daha düşük faizi.

Hem ilerde faizlerde indirim olursa yapılandırmaya gidersin. Alacağın ev 10-12 yaşından fazla olmasın, hadi semt ve bina çok güzel 15 yıl diyelim. 2005-2006'dan daha eski yapım tarihi olmasın.

Temmuz ayını görmeden ev alma. Yaz ayları inşaat sektörü için çok sıcak geçecek, süper fırsatlar görebilirsin.

@john eski olmasın demişsin ama kentsel dönüşüme girecek diye övüyorlar eski binaları ?

@prizmatik, kentsel dönüşüme girene kadar deprem olursa? Ölüm Allah'ın emri de ölmeyip eziyet çekmek de var.

benim 1 hafta kadar sag kurek kemigim civari ve sag kolumda geceleri uyutmayacak kadar agri oldu, sonra agri gecse de kolumu kaldirmakta zorlandim uzun sure, daha yeni yeni tamamen gecti gibi.

evet evde laptopla çalıştığım için oldu bende de.

ekran aldım, düzgün masa sandalye kurdum, bir de arada yoga yapmaya başladım o ağrı ve uyuşmalar geçti.

Bende sırt ve omuz arkası ağrısına kafamın üst tarafındaki bir ağrı eşlik ediyor bir kaç aydır. Covid ve antikor testi yaptırdım sonuç negatif çıktı.

2-3 aydir bende de var, sagli sollu boyun tutulmasi da eslik ediyor daha once yasamadigim birsey.

10 lirayken düşeceğini tahmin etmek o kadar kolay değil. teknik analiz bir şeyler söylüyor elbette ama ekonomi politikalarında yapılan değişiklikler öngörülmemişti. dolar 6.95 seviyesine indikten sonra da tekrar 7.45'i göreceğini önceden kimse bilemiyor. saçma sapan siyasi tartışmalar yüzünden anormal dalgalanıyor. bu kadar dagalanan kurda kâr etmek mümkün ama zarar da edilebilir.

genelde olan şudur: "dolar 7 liranın altına inecek, fazla zarar etmeyelim 7 liradan satalım." diyorsun çünkü hsbc yıl sonu dolar beklentisini 6.50 olarak açıkladı. sonra işte damat polemiği oluyor bir anda 7.40'a geliyor dolar. "bu tartışma daha sürecek dolar tekrar çıkar, 7.30'dan alalım bari" diyorsun bu sefer de tekrar düşmeye başlıyor.

özetle, kısa vadeli al sat yapmak göründüğü kadar kolay değil. uzun vadeli düşününce de euro 10 lirayken "8,5'a inecek heralde, buradan satıp aşağıdan alalım" demek kolay değil. kimseden yatırım tavsiyesi almak da mantıklı değil.

Kanka bu iş o kadar da kolay değil. Ekonomist değilim zeki biri bile değilim bence. Amatörce ilgilenmeye çalışıyorum bu işlerle. Tahmin etmek o kadar zor ki. Yaptığım çok doğru hamleler oldu. Yanlış işlemler oldu. Hele Türkiye de bunun gerisini doğrusunu çizmek çok zor. O nedenle ben kar değil birikim olarak bakıyorum dövize artık. Paradan para kazanmaya bir gün şansınız yaver gitse bir gün terse gidiyor.
Yıllardır ilgileniyorum dediğim gibi. Fakat bu daha çok babamın parası üzerindeydi. Şimdi kendi birikimimi yapabiliyorum cok şükür. İlk dolar aldığımda kur 6.08 Di. 6.08 den sonraki her fiyattan dolar aldım. Misal bir yerden bir harcamadan elime 10 lira mı geçti gittim dolar aldım. Her fiyattan aldım. Hiç düşünmedim hiç fiyata bakmadım. Bunun daha doğru bir yatırım olduğunu düşünüyorum. Naçizane böyle davranıyorum ben.

Darıca kapalı.

Parka gidilebilir. Sahil kenarına gidilebilir. Bir piknikle keyifleri gelir. Erkeklerse topa vururlar

Hayvanat bahcesine gitmeyin zaten. Bogaza gidebilirsiniz.
Muzeler aciksa cocuklarin da ilgisini cekebilecek muzelere gidebilirsiniz.
Koc muzesi, oyuncak muzesi, miniaturk gibi. Bence dolmabahce ya da topkapi da enteresan gelebilir cocuga. En azindan 12 yasindakine. Pier loti ya da macka teleferigine binebilirsiniz. Karakoyu gezebilirsiniz.
Parklara gidebilirsiniz. Caddebostan sahile gidebilirsiniz.

darıca çok moral bozucu bir yer, neşelenmek yerine keyfiniz kaçabilir. bence de sahillerde gezmek mantıklı.

Darıca’ya gidip iç sıkacağına evinde otur için sıkılsın daha iyi. Ayrıca hayvanat bahçesine götürmeyin+1

Sahilde bisiklet sürülebilir.
İstanbul’da görülecek yerlere götürebilirsiniz müzeler vs
Sarıyer Atatürk arboretumuna gidilebilir.
Balık tutmaya gidilebilir.
Hava güneşli oluyor genelde simit çay peynir alıp Deniz kenarında kahvaltı edilebilir.
Zaten pandemi var çok seçenek yok çocuklar da bunları biliyor artık merak etmeyin.

sirketin orada subesi var. dokumanlari onlar ayarlayacak.

pek çok ülke sınırsız oturum/vatandaşlık için ülkede yılda en az 181 gün kalmanızı, ikametinizi oraya aldırmanızı, ve evet orada az ya da çok para kazanıp vergi veriyor olmanızı bekler.

portekiz özelinde bilmiyorum.

ab vatandasligi almis biri olarak yazayim.

her yilin yarisindan fazlasini orada gecirmeniz gerekir, toplamda vatandaslik 8c8n gereklibsurenin neredeyse tamami orada oomalisiniz. soyle hesaplaniyor bu yilin 20% i disari olmaniz ulke 8ci gibibhesaplanir fazlasi cikarilir.

kisaca daha gitmeden bu hesaplara girismeyin. önce kalici oturum alin, portekizi bilmiyorum ama bazi ulkeler kalici oturum almadan vatandaslik vermiyor zaten.

tüm parayi orada kazanmaniz gerekecektir buyuk ihtimal resmi olarak. sadece uzerinize ev filan varsa bjnun kirasini gelir olarak gosterebiliyorsunuz.

genelde minimum 1-2 yene bir sirkete mahkumsunuz. o sirada isten cikarilirsaniz iptal oluyor oturum ve calisma izni.

Baska bir avrupa ulkesi icin konusursam; ilk vizede sıkıntı olmayabilir ama yenilemede eger 6aydan az kaldigin ortaya cikarsa ki pasaport damgalarini vereceksin, sıkıntı cikar.

Konumdan değil zaten HES kodu ile kullandığın toplu ulaşımlardan temas durumuna, sağlık sisteminden de senin durumuna ulaşılabilecek.

yani eğer sen covid testi yaptırırsan bu zaten e-nabız sistemine düşüyor. dolayısıyla hes uygulamasına da düşecek.

hes kodu kullanarak bindiğin araçlar ile nereye gittiğin, o araçta kimlerle gittiğin falan takip edilecek. örneğin sen bindin bu uçağa, seninle birlikte binenlerden birinde 2 gün sonra pozitif vaka tespit edilirse seni de takibe alacaklar. özetle böyle çalışıyor.

sadece gitmesi değil geri de dönmesi de lazım gibi. isviçre'de tam nerede bi de? merkezdeyse olur ama, dolmuşa falan binilecekse, senden dolmuş parasını istemesi normal bence.

evet dogru. yeri de sikinti:( bir numarayi arayip kayit yaptiracak ve en yakin neresiyse oraya gitmesi gerekecek. yol parasini veririm.

olmuyor cunku firma kargo kaabul etmiyor. anca yuzyuze aliyirlarmis.

iki hafta once filan olsaydi ben yeni geldim, isvicre'deyim. duzenli de (2-3 ayda bir) gelip gidiyorum ama isvicre'nin neresinden aldiniz? hangi firmadan aldiniz? yoksa sorun degil, alip degistirirdim.

@duygusuzromantik: ya sorma ya. aptal bir sistem yapmislar. internet sitesinden chat kismindan sordum. onlar da portekizden cevap veriyormus. bana dedi ki kesinlikle kargoyla urun kabul edilmiyor. bizzat getirmeniz lazim. baska bir telefon verdi. pisman oldum ya bi daha yurtdisindan almiycam.ben almanca bilmedigim icin elim kolum bagli. cok da anlamiyorum neler yaziyor orada diye.

@fraise, fust'dan almistim. ama faturayi bulamiyorum. tr'deki servisi aradim problem olmayacagini soylediler. ne zaman gideceksin bi dahaki sefer? bi de almanca biliyor musun? ben tr'de oldugum icin ve almanca bilmedigim icin her yonden elim kolum bagli. sen bu isi kendi isinmis gibi ustlenip halledebilirsen cok buyuk bir iyilik yapmis olursun. bunu maddi olarak olmasa da manevi olarak kesinlikle karsiliksiz birakmam. ben de 3 ayda 1 portekize gidiyorum. orada yada istanbul'da bir ihtiyacin falan olursa ayni sekilde yardimci olurdum. guven problemi yasiyorsan da telefonumu, ev, is adresimi falan verebilirim.

bu arada kulaklik pahali bir kulaklik. ucuz bisey olsa kimseyi yormam. bide hic birsey yapmamalari gibi bir ihtimal de sozkonusu. o yuzden boyle birseyi bedavaya yaptirma derdimdeyim. yoksa adamlar hicbirsey yapmazlarsa elimde bozuk bir kulaklik ve bosa harcadigim getir-gotur masrafi olacak ki bu durumda kendimi aptal gibi hissedecegim. yoksa cimri oldugumdan degil. bi de ben de boyle birseyi bedava yapardim. umarim anlatabilmisimdir derdimi.

firmayi telefonla ara, mutlaka ingilizce bilen birini bulurlar.

aradim. ingilizce bilen var. ama dedigim gibi portekizde cagri merkezi. onlarin da hizmet kalitesi pek meshur. insiyatif alma, istisnai durumlarla ilgili cozum uretme konusunda hic birsey yapmiyorlar ve direkt isvicreye elle gonderin diyorlar. biliyorum cok sacma ve yanlis; ama ben turkiye'de almanca ozurlusu bir turk olarak daha fazlasini yapamiyorum.

Şöyle bir siteden faydalanıyorum ben:
www.albumoftheyear.org

rateyourmusic.com

msa dışında yine iyi olan ama fiyatı daha uygun bikaç okul daha var onları da araştırabilirsin. aklıma gelirse yazarım ben de isimlerini

mutfak

Nasıl olsa 2 haftadan sonra gitmeyeceksin havuza, spora tahminim.

Mutfak iyidir

ben o programa gitmistim, cok sey ogrendim tavsiye ederim

mutfaga git ya

Denizin doldurulmasıyla olmuş, depremden çok etkilenmesi ondanmış. Her sene denize doğru 20-35 cm kayıyormuş diyorlar.

İstanbul universitesi’nin oradaki kampusunden dumandan duman hatunlarla birlikte olmustum zamaninda hey gidi hey neden nefret edelim hocam.

Ahaha cevaplari kiesss.

Avcilara metrobus gidiyor, onlari sev.

Aklıma sürekli Metrobüs geliyor

Kimlerden nefret etmen "gerektiğine" başkalarına danışarak karar veriyorsan bilinçli yaşamla zaten hiçbir alakan kalmamış demektir.

@brkylmz :D sesli güldüm

@dokunmakalbime bence sevme garanti olsun

tebrikler populer kulturun degil ama marjinal kulturun kolesi olmussun. mikro patlama +1. neyi ne icin yaptigini bile bilmiyorsun, birseyler soylenmis sen de "oooo ne kadar cool" diye uygulamaya baslamissin.

Bunların hepsinden önce avcılıktan nefret etmeniz gerekmez miydi? Tamaaaamen keyfi hayvan öldürüyorlar çünkü.

cocuklugum oralarda gecti.
simdi cok bozmus diyolar, ama kendi halinde, eskilerin gezinti / yazlik yeri memlekettir.
mahalle kavrami 90'larin sonuna kadar filan da yasamisti.
deprem cok seyi aldi goturdu.

niye nefret edelim yha.
:P

Ben bir kere bir garsona soylemistim gidip uyardi. Zaten 300 kisilik kapali konser salonunda kimse sigara icmiyorsa bu asi ergenlik neden!

kendimizi zehirleme hakkımız elimizden alınamaz! çünkü.

yasağa uysalar para kazanamazlar çünkü.

Onlar neyse de metrobus beklerken, durakta falan sigara icmek tam bir gorgusuzluk hayvanlik.

28 yaşındayım. ben bu ülkede çıkarılıp da uygulanan hiçbir kural/kanun/yasak görmedim.

her kafenin icilen icilmeyen bolumleri var,aglamayin bu kadar.

bunun için devlet akıllı telefon uygulaması bile yaptırmıştı (bkz: yeşil dedektör)

şöyle çalışıyor: siz şikayet ediyorsunuz o ara devletin paraya çok ihtiyacı varsa, ceza kotası dolmamışsa, denetim vs varsa abiler gelip cezayı yazıyor. yoksa gelip çorba parası alıp gidiyorlar ya da hiç gelmiyorlar.

Dizi izleyip sagliksiz seyler yemek

Kahve yapip ders calismak

bütün gün evde oturup maç izleyip bahis yapmak.
her zaman gittiğim meyhanede arkada bir masada oturup rakı içmek.

balık tutmak. bunu babamla da yapmak zevkli. ayaklarımı uzatım belgesel vb. izlemeyi de çok severim

Yemek yapmak hatta daha iyisi pasta tatlı yapıp saatlerce mutfağı birbirine katmak. Aşırı keyif alıyorum, bir de mutfağı arkamdan toplayacak biri olsa hep yaparım.

çarşı pazar avm gezmek
akşam yürüyüşe çıkmak
bi de kulaklıkta son ses saçma sapan müzikler dinlemek

Okul kütüphanesinde çok rahat bir koltuk var orada yayılıp kitap okumak

bisiklet sürmek. özellikle istanbul sınırları dışına çıkmak.

Uyumak

koşmak

Saatlerce makale okumak
Müzik dinlemek
Yemek yemek
Alışveriş yapmak
Kuaföre gitmek
Masaja gitmek

Abur cubur yemek. Başkalarıyla yaparken zevk alamıyorum

bisiklet ve sinema var bende

motosiklete binmek, yürümek, kamp kurmak, film/dizi vs.

Birçok aktiviteyi tek basima yaptigimdan dolayi, hepsini tek basima yapmaktan keyif aliyorum.

Yürümek, gezmek, müzik dinlemek, dizi/film izlemek, mümkünse bisiklete binmek, manzara izlemek. Bu tarz şeyleri tek başıma daha çok seviyorum.
Makale/dergi/kitap okumak

Sektör onemli o konuda. Hizmet sektöründe (gida giyim vb.) 50 bin ile anca arabada nohut pilav satarsın.

Risksiz is kurmak diye bir sey yoktur deli misin... Gomdugun butun parayi batirma olasiligiyla girebilirsin bir ise ancak. Ya az rekabetli ama ihtiyac olan kimsenin gormedigi bir niche bulup ona yuruyeceksin (ama isin tutarsa rakiplerin pitir pitir ortaya cikacaktir o yuzden cebi senden dolu kisilerin isin tuttugunu gorduklerinde parayla seni ezemeyecekleri bir niche olmak zorunda) ya da halihazirda rekabet ortami olan bir sektoru inceleyeceksin ve herkesten daha iyi hizmeti daha iyi kar marjiyla verebilecegin bir aralik bulursan oraya gireceksin. Tabii surekli bir rekabet ortami olacak fiyat kiranlar adini kotuleyenler, bir sekilde ayakta kalmaya calisacaksin. Sectigin is koluna gore sermaye ihtiyaci 0 liradan baslar milyonlarca dolara kadar gider gercekten tamamen ne sectigine bagli. Kimi is var evinden yapabilirsin, kimi is var buyuk dukkan acman gerekir... Hepsinin gerektirdigi sermaye farkli.

evet güzel diyil. kaplumbağlar biraz tuhaf olmuş. shrek gibi de diyil gibi.

hakkaten bildiğin canavar olmuş bunlar. ebesini bellemişler güzelim kahramanların.

Yabancı sitelerde aylardır dalga geçiliyor bu yeni tiplerle zaten.

1- i went home
2- i had gone home
3- i was going home
4- i would go home, (burada senin yerine olsaydım anlamı var) eskiden eve giderdim ama artık gitmiyorum diyorsan i used to go home.

1. i went home
2. i was go home
3. i was going home
4. i'd go home

ingilizcem bitti. önemli olan yarışmaktı.

1. I went home
2. I have gone home
3. I was going home
4 I used to go home.

1. I went home.
2. I had gone home. / I would have gone home.
3. I was going home. / I had been going home.
4. I would go home. / I used to go home.

bağlama göre değişebilir bu çeviriler.

ingilizce'de "to home" diye bir şey yoktur.

Kare cikis dediginiz de bildiginiz usb, sekli farkli. Monitoru bilgisayara o cikistan baglayacaksiniz, diger portlara da diger cihazlarinizi takabilirsiniz.

Valla bende lenovo z500 var, 8gb ram ve i5 3230k işlemcisi var.bilgisayarı senin dediğin çöp olayından çok daha kötü kullanıyorum. 1tb lık hard diskimde 400 gb lık oyun arşivi ve onların yüklü kalmasıyla birlikte sadece 40 gb alan kalmış. Masa üstüm simgeleri en küçük boyuta getirdiğim halde kaç kez doldu bilmiyorum, her dolduğunda masaüstü 1 - 2 - 3 diye klasör açıp topluca yolluyorum oraya. Şu anda masaüstü 12 klasörü dahi var masaüstümde. Ccleaner, tuneup gibi programları hiç kullanmadım. Bilgisayarımda ağır antivirüerden eset nod32 yüklü. Ama buna rağmen chrome'u her açışımdan 3-4 dakika sonra 40 civarı sekme oluşuyor. (Linkleri yeni sekmede açma hastalığım var da.) sekmeler arasında geçişlerde salise gecikme dahi olmuyor, tarayıcıyı çok ram yediği için örnek verdim ama hiç bir oyunda verebileceği performansın altında performans vemiyor. Diğer işlerimde de hiç bir zaman yarı yolda bırakmadı beni.

windows vista ve sonrasi (evet 7 bile degil, vista) ve yeni nesil i3/5/7 işlemcilerle format atmak tarihe gömüldü.

antivirüs fikri inanılmaz kötü bir fikir. hiç bir düzgün antivirüs programı bilgisayarı çökertmez, ciddi şekilde yavaşlatmaz. opsiyonel değil, şartlılıktır. norton'un yeni sürümlerinden birini kullanıyorum ve gayet memnunum. microsoft'un ücretsiz programı da gayet iyidir.

çöp programlar, spyware'ler, ucuz adı altında bilgisayara yük getiren uygulamaları kullanmayın yeter.

Bana da format atmayi ogretir misin ?

macbook, ve sifir program, sifir korsan, sifir dosya :) hic bozlmuyor bilgisayarim.

spybot ve advanced system care sayesinde bilgisayarım aldığım ilk gün ki gibi..

evet, gayet başarılı.

şu ana kadar 15-20 tane restorasyonlu yeşilçam filmine denk geldim.
Bunu yapanları senin nezdinde teşekkür ediyorum :)

Aa cidden ya, 15 dakikadir seyrediyorum sen soyleyince fark ettim.

simdi sen soyleyince actim. harbiden guzelmis.

restorasyonu kim yapıyor..

selvi boylum al yazmalım ınki de çok başarılı olmuş.. hababam sınıfı da gayet iyi.. kim yapıyorsa da eline sağlık..

Cuma günü hangi paralel evrende trafik tenha oluyor?

cuma günü yoğunluk olur.

cuma günü ve tenha mı? bayburt'un neresinde oturuyorsunuz?

trafik asla tenha olmaz. Çağrı merkezleri vs. ye gelince, insanlar cuma gününün rehavetiyle goy goy yaptıkları için, koy götüne rahvan gitsin tarzı bir söylemde bulunuyor olabilirler.

Ama genelde bu olaylar cuma günü öğleden sonra başlıyor

Açılın ben trafik mühendisiyim.

Cuma günleri trafik olur. Trafik akşam yoğunluğu cuma günleri diğer günlere göre daha erken başlar. Ve akşam trafik zirvesi daha yayvandır (y ekseni araç sayısını x ekseni zamanı gösterecek bir grafik düşün). Akşam saatlerindeki tepe biraz yayılmıştır. Bunun sebebi de cuma akşamı işten erken çıkmaların diğer günlerden fazla olması (plazalar gibi servislerin yoğun kullanıldığı işlerden bahsetmiyorum). Aynı zamanda işten çıktıktan sonra gezme tozma oranı da cuma günü diğer haftaiçi günlerden fazladır.

cuma günü olan trafiği ben çektiğim için iyi biliyorum. Korkunç trafik oluyor,
İstanbul için konuştum.

para konuşur.

- yargılayıcıları kim yargılayacak?
(bkz: quis custodiet ipsos custodes)

film, müzik sektörü gibi lobileri olmadığından.

oxford sözlükler vardı. onların içinde var böyle örnekler

Çünkü her ihtiyaca uyacak sistemler kurmuyorlar. Ekran kartı, ram falan ihtiyacı kullanıcıdan kullanıcıya değişiyor. Biri müzikle diğeri grafikle uğraşıyor mesela.
Ayrıca marka bilgisayarlar da sonuçta toplama, apple değilse eğer. Stabil sistem yaratmak da bir bilene sorunca zor değil hiç.

edit: fiyat kısmını eklemeyi unutmuşum. Toplama daha ucuz oluyor evet.

kendin toplarsan fiyat çok daha ucuza geliyor da ondan. ayrıca istediğim kombinasyonu yapabilirsin ki bu ayrı bir zevktir. (anlayana)

gidip hp'den, asus^tan alsan aldığın fiyatın içinde işletim sistemi de var. ubuntu kullanacaksın mesela. gereksiz yere para vermiş olacaksın. belki ona vereceğin parayla 4 değil de 6 gb ram alabileceksin.

"en sorunsuz en yuksek performansli parcalari ekliyorlardir" da buyuk yalan. hazir pc'ler kullanicilari kandirip daha yuksek karlar pc satmak icin hazirlanirlar. oyle arge, performans testi falan komik seyler. hazir pcler'de genelde 1 parca iyi olur gerisi dandik yada orta sinif parca olur. mesela i7 islemci koyar ama onun hizina yetiscek ram yada anakart koymaz. ee noldu o zmn? sistem yine en yavas parcasinin hizinda calisti, i7 cop oldu.

hayır.

bangır bangır çalması hiç hoşuma gitmiyor.. sırf bu yüzden girmediğim mağazalar oluyor..

çabuk çıkma sebebim, zaten alış verişten nefret ediyorum..

kısık seste sakin müzikler olursa hoşuma gidiyor, diğer türlü, bir şey alacağım varsa bile bakamıyorum, çıkıp gidiyorum..

yok hocam, dışarda zaten ses içerde ses. yok.

evet hoşuma gidiyor. özellikle o dönem popüler olan yabancı şarkılar çalıyorsa özellikle hoşuma gidiyor.

hayır. müşterilerin gürültüsü zaten kafa ağrıtıyor bir de müzik çekilmiyor...

bangir bangirsa hic hosuma gitmiyor. hafif caliyorsa fena degil.

hayir.

cok alakasiz yerlerde cok komik muzikler caliyor o zaman hosuma gidiyor.
sozlere hic bakmiyorlar listeye koyarken heralde en son watson's ta miydi nerdeydi ana avrat duz giden bir rap parcasi caliyordu :)
onun disinda gitmiyor ozellikle yuksek sesliyse

hayır. bir de sesi kısmalarını rica etsek, tripler tripler... itici

hayır

asla asla asla.

sadece önünden geçerken bile rahatsız oluyorum. şikayet edesim var ama ilgilenmezler biliyorum.

kişiye-ruh haline-girilen mekana vs. göre değişir bence, genelleme yapmak zor. mesela şöyle mağazaların bulunduğu yerlere girerken metal müzik sesi duymak hoşuma gidiyor. 2.bp.blogspot.com

hayır hoşuma gitmiyor.

hani bi karikatür vardı . "LSD kullanmayın düğüne gidin" diyordu.

aynı düğün efekti. aynada sağa sola gidiyorum falan filan..

gidiyor. çünkü müzik çalınmasa bu sefer de özellikle büyük bir kadın güruhunun sesini duyuyorsunuz. en azından müzik kapatıyor. yani müzik çalınmasa da mağaza sessiz olsa evet hoşuma gidebilirdi ama zaten içerideki kalabalığın sesi var her türlü. bu yüzden müzik tercihim.

gitmiyor. hiç fon müziği çalınmayan yerleri tercih ediyorum veya çalan yerlerden müziği kapamalarını rica edip öyle alışveriş yapıyorum.

Hayır.
Sırf bu yüzden gitmediğim...+1
Çabuk çıkma sebebim +1
Hiç müzik yoksa rahat rahat girip alışveriş edebiliyorum.

hayır

Evet. Muzigi her halukarda severim.

"Akpliyim"

muzdarip
müşkül

muskul. tesekkurler

Aslinda cok guzel insanlariz cidden ama ulkecek uzerimizde bi cenabetlik var. Ben oyle goruyorum

Sadece burada 30 derece güneşten Hamburg'da 14 dereceye indiğimde söyledim sanırım, havaya alışınca da geri aldım zaten. Yoksa ben yurt dışında unuttuğumuz içinde yeni alınmış ipad falan olan çantayı koyduğum yerde, hatta koruma altında buldum, sizinki şanssızlıkmış.
Burası kötücül insanların yaşadığı mutsuz bir ülke.
Ya da ülkenin mutsuzluğu insanları kötücül yapıyor.

valla ne insan ne bisey. taharet muslugundan baska sevilesi hicbir seyi kalmadi bu memleketin.

disarda ucuza yemek yiyebilme.. yurtdisinda da ucuza bulunur da buradaki gibi cigerciye gittiginizde mezeleri onunuze dizmiyorlar bedava :) cigerci yok lan gerci var mi ? yok diye biliyorum

bir de taharet muslugu +1 :)

valla bizim ülke muhafazakar tutucu falan diyoruz özgürlük yok diyoruz ama avrupadaki insanlarda çok rahat be arkadaş. avrupa'nın kızları yeni tanıştığı ve herhangi bir ilişki içinde olmadığı bir çok erkekle yatıp kalkıyorlar sonra arkadaş kalabiliyorlar.benim midem kaldırmadı açıkçası.

komşunun pişirdiği börekten kokmuştur diye bi tabak getirmesi. Başka ülkelerde var mı bilmiyorum ama böyle bir şey.

@kakao İşte böyle yakınlıkların diğer tarafı deli ediyor beni mesela. Kokmuştur diye yemek getiren sevimli teyze ertesi gün "senin kız da bir çocukla geziyordu" falan diye dedikoduya, muhtarlığa soyunuyor.

edit: Ayrıca insanlar arasında biraz mesafe olmasını, kimsenin başkasının hayatına burnunu sokmamasını çok seviyorum. Türkiye'nin çok sıkıcı olmasının sebeplerinden biri de (her ne kadar olumlu tarafları olsa da) mahalle kültürü ve getirdiği mahalle namusu gibi şeylerdir.

Rakı

- taharet musluğu +1
- fenerbahçe'nin türkiyede olması (takım)
- dolmuşlar
- kaliteli ve nispeten ucuz berberler

kakao +1


@Sour kalmaz olur mu efenim. Muhabbet arasinda canim sunu cekmisti gecen derim komsu duyar ertesi gun zilimizi calar yapmis kocaman tencereyle. Evde yapilan her yemekten bir tabak eve gelir mutlaka.. Ben de cok sasiriyorum ama durum bu :) belki bizimki istisnadir

Zaman zaman bu diyecegime sinir olsam da xaman zaman insan kendini iyi hissediyor,
Hastanede sira beklerken memlket rahatsizlik tavsiye iyi doktor, sifali ot, bilinen iyi orneklerin anlatilmasi iyi bise.

bir kere ptt'de sıra beklerken;başım döndü,gözüm karardı.hemen oturanlar kalktı,yer verdiler.bir adam su alayım mı size diye sordu.aç mısınız,yiyecek bişeyler alalım mı diye sordular.sıralarını vermek istediler ben hemen hallediyim işimi diye.nasıl olduğumu sordular.güzel insanlardı.ama genel anlamda bu ülkeden ve insanlarından hoşlanmıyorum.

istanbulda degil ama anadoluda her hangi bir sehirde (koylerden falan bahsediyorum) kapiyi calip tanri misafiriyim desen yeminle seni doyurup yatiya davet edip en guzel yorganlarini senin uzerine orterler.

bakkalda 5 krs olmasa abi sonra versem desen "canin sagolsun" der bir cogu.

evropada amerikada boyle degildir herhal

ben asosyal ve soğuk bir insan olduğum için insanlarla anlaşamıyorum. türk insanı da sanki biraz fazla sıcak kanlı ve girişken geliyor bana. yani 2 dk önce tanıştığımız adam hayatımla ilgili özel konular sormasın bana istiyorum ama taksici bile soruyor arkadaş tanıştığım adamı bırak. taksiye biniyorum ya maaşın ne kadar ya evli misin karın ne iş yapıyor. size ne deyince bu sefer herif dövecek gibi bakıyor. bu soğukluğum yüzünden insanlar sevmiyor beni. yurt dışında çok uzun süre kalmadığım için bir şey diyemem ama en çok gittiğim yer rusya. rusların bazıları da böyle türkler gibi. önce başta soğuklar oh diyorum benim kafadan bir adam. bir iki yemek memek derken adam yedi ceddinin sırlarını döküyor ortaya. biraz hızlı çözülüyorlar. sevmiyorum.

toplumu değerlendirmek için yeterli örnek sayısına sahip olmadığımızı düşünüyorum. birinden bahsederken "ya evimize misafir gelicek ama karısı kürt napıcaz bilmiyorum " diyen adam da tanıdım bu ülkede " porsiyonu küçük tut bunlar öğrenci ekmekle doyar zaten" diyen esnaf da tanıdım. dürüstlük tanımını biraz daha geniş tutarsak piyasada herkesin akrabalarını, tandıklarını, kendinden olanı (din,mehep,siyasi görüş ne derseniz deyin) seçtiğini biliyoruz. bu da dürüstlüğe ters değil mi? iş yerlerinde dönen türlü dolaplar, çalışanların çevirdiği oyunlar dürüstlüğe girer mi? bence biz kolay gözü boyanan insanlara sahibiz.

meyvenin sebzenin kiloyla alınabilmesi.Suyun evin içindeki çeşmeden akması.

1- Türk yemekleri( sırf yemekler için dünyanın başka hiçbir ülkesinde yaşamam)

2- Tuhaf ve iyi niyetli insanları (hepsi için geçerli değil)

3- Türk dizileri- programları ( ben seviyorum abi)

4- Yardımlaşma ( Ben Kanadadayken bir adres sorucaktım yolda insanlar beni hiç umursamadan sanki dilenciymişim gibi suratıma tip tip bakıp gidiyorlardı. Ama burada olsa böyle birşey olmazdı. Abi hemen şuradan sağa dön beyaz renkli bir bina görüceksin oranın soluna git falan tarzı cevap verirler.)

5- Komşuculuk ( illaki orta doğu ülkelerinde de vardır. Genel olarak Müslüman ülkelerde komşuculuk yaygındır. Ama avrupada Amerikada sanmıyorum böyle bir şey olabileceğini. Kanadadayken insanlar aynı katta yaşayan komşularını tanımıyordu bile)

buluşma o zaman.madem ekiyor seni buluşma.

Ekiyor diyorsun, hani arayip gecerli bir mazeret soylese, hadi onu da yapmasın ama en azindan haber verse neyse. Ayip etmis bence. Biraz sert çık, 'bari haber versen de ben de ona gore planlarimi ayarlasam' falan de.

yarın da patlarsa eğer:
bir daha o arayana kadar aramam arayınca da bana yaptığının aynısını yaparım. bazıları empatiyi fitil tedavisiyle öğrenebiliyor sadece maalesef.

buluşma, bulaşma.

olm mehmet sen misin lan? ya yeminle nasip olmuyor. tamam haklısın, ekiyorum gibi görünüyor ama işin aslı cidden öyle değil dostum.

mehmet değilsen de bir şans daha ver arkadaşım, bazen gerçekten de bir problem çıkıyor.

mehmet degilim; ama bence sen bi mehmet'i bir ara. kulağı çınlamıştır şimdi:)

gerçek bir mazereti yoksa, bunu huy edinmişse siliyorum. aramıyorum bir daha. ararsa cevap veririm ama o kadar.
tanıyorsanız siz bilirsiniz, bahane mi uyduruyor yoksa gerçek mazereti var mı..

www.eksiduyuru.com

bende de vardı, iletişimimi kestim. dönüp de bir hayırdır demedi. kısa vadede kendimi kötü hissediyorum, sevdiğim bir arkadaşımı kaybetmiş gibi. ama uzun vadede iyi yapmışım diyiceğimi hissediyorum.

geçen salı gunu boyle bır arkadaşa bu nedenlerden dolayı posta koydum. whatsapptan falan yazdıklarına hımm ok yazıyorum. kezban modunda atarlanıp kapatıyorum konuyu.

yine erteleme bahsi açarsa tamam hiç sorun değil falan gibi kısa kes bir daha en ara ne sor bence. ileri de o ararsa vaktim yok sonra bakarız diye takmayan tavır takın. cart curt ederse sıç azına doldur boğazına. sinirlendim bir an pardon.

4. kez randevulasip ekin.

üç kez ekerek. kısasa kısas.

teleperformance eğer bir call center ise gorup gorebıldıgın en dandik şartlara sahiptir. diye dusunuyorum.

dusuncelere degil kesin bilgi ve tecrubeye ihtiyacim var arkadasim.

öğrenci bi tanıdık çalışıyor. haftaiçi 9-6. kırk yılda bir fazla mesai, o da iki saati bulmaz. bi mazeret varsa izin almak sorun değil, sıkıntı yaratmayan tipler için en azından. ücret 900-1000 lira civarı galiba. beklenen performansı aşınca prim var. öğle yemeği var. elbette ssk da.

bsplayerdan altyazı buluyorum..sonra gidip gom'da açıyorum..

yaptım alçaklık ama mağdur olduğum için aslında. şöyle ki, flört ettiğim bir kız pat diye konuşmayı bırakıp eski sevgilisine dönmüştü. üstünden bir sene geçti olayın, ayrıldıklarını öğrenince tekrar yazdım kıza ve sevgili olduk ama baya aşık oldu güvendi kız. o zaman da ben bıraktım pat diye konuşmayı falan kestim. ilişkilerde yaptığım tek alçaklık da budur.

arada bi sıralara kaynak yapıyorum. hiç unutmam üniversiteye kayıt olurken erken saatte gitmeme rağmen abartısız binlerce kişi vardı ve uzun yola çıkacaktım, acelem vardı. ilk 15'e falan kaynak yaptım.

arada bu tarz mini çakallıklar yapıyorum ama aşırı bi örneğim yok.

camlar açık yattıysanız, beliniz tutulmuştur.

1.nem.
2.pencereler açık kalmış olabilir.

Kurşun kadmiyum vs zehirlenmesi?
Beraber ev taşiması sonrası?
3 yatağın da boktan olması?
3 kişinin de çok uzun saatler, çok boktan koltuklarda ve boktan pozisyonlarda oturması?

en.wikipedia.org

Gerçek dostum.
Bazıları uydu vasıtası ile düşmana kilitleniyor bazısı ısı güdümlü uçağın egzosunu takip ediyor.
Edit2: Bazı uçaklar ısı güdümlü füzeyi yanıltmak için şu sistemi kullanıyor.
www.google.com.tr

www.google.com.tr

en.wikipedia.org

Isı güdümlü füzeleri bertaraf etmek için uçaklar ve helikopterler Flare atar. Flare denilen sistemle uçak etrafa ısı yayan cisimler atar. Bu sayede ısı güdümlü füze flarelere güdümlenir. Füzeyi kandırmaktır bu.

(bkz: güdüm)

üstad hawx oynarsan görürsün zaten flare sistemini vs

soru bunun neresinde?

soru yoktu. oyle paylasmak istedim. kotu mu yaptik?

Ee bence normal aksaklıklar olması, metro konusunda çok iyi bir ülke değiliz. bu ay içi normale döner. Hayırlı olsun siz istanbullulara.