Ekşi Duyuru

100 milyon adet olacak piyasada. yani az değil. alışverişte illaki denk gelecek. bakkallara marketlere simitçilere dolmuşçulara her yere ulaşacak.

nakit alışveriş yaparsan bir şekilde eline geçer. yoksa geçmez.

Bir iki aya dolaba astigin kislik montun cebinden bile cikar.

fontlar iki şekilde satılır.

birincisi kullanım hakkı için ücretini ödeyip kullanım hakkını elde ettiğiniz şekilde satılır.

ikincisi de font bütün haklarıyla size devredilir. siz de ister kullanım haklarını satarsınız, isterseniz sadece siz kullanırsınız.

tabi bu süreçte önceden kullanım hakları çeşitli yerlere satılmış olan fontlar için geçerli değildir. tamamiyle satın alsanız bile önceki satın almaları bu durum kapsamayacaktır ve önceden satın alanlar kullanmaya devam edecektir.

bütün haklarını satın almış olduğunuz fontun kullanılıp kullanılmadığını öğrenmenin kolay bir yolu yoktur. ancak fount.artequalswork.com gibi siteler sayesinde merak ettiğiniz web sitelerini arayabilirsiniz. ama örneğin latin amerikanın herhangi bir yerinde basılı bir yayın organında sizin fontunuz kullanılıyorsa maalesef bunu öğrenmenin herhangi bir yolu yoktur.

birinci yol bireysel olarak 0 km ve güzel anılar oluşturmak, daha önce yapmak isteyip yapmadığın şeyler olabilir, hiç aklında olmayan şeyler olabilir. ne bileyim arkadaşlarınla go-card'a git mesela, at binmeye git, dalış okuluna yazıl vs. gibi bireysel olarak yapabileceğin, sana keyif verecek şeylere yönel ve buralardan da güzel anılar edin.

ikinci yol flört etmek, flört ederken eğlenmek, illa ki cinselliğe dönecek ilişkiye dönecek yada her hangi bir şey olacak beklentisi olmadan, kimseyi kırmadan yada umut vermeden. Birinciyi yapınca ikinci kendi kendine geliyor zaten.

sosyal medyadan uzak durmak çok önemli, günlerce ne instagrama ne de facebook'a bakıyorum, kafam çok rahat. bu sadece kendini kötü hissedince falan değil, komple bir tavır gibi düşün. bildiğin masturbasyon yeri sosyal medya, yayınlayanlar açısından da, izleyenler açısından da. gerek yok.

Bunun adını bilmiyorum ama vidanın ucu kırık.onun yerine başka alsanız da yerine takmak pek kolay olmayacaktır. Vida ayrı parça malzeme ayrı parça olabilir mi?
Vida başı tarafindan net bir fotoğraf varsa vidanın yerinden çıkıp çıkmadığını bakabiliriz böylece sadece daha kısa ve kalın başka bir vida uerine takılarak tekrar takılabilir

ben bu tarz durumlarda parçanın fotoğrafını çekiyorum ya da yanıma alıyorum, bir yapı market ya da nalbura gidiyorum "bana aha bu lazım" diyorum. o sebeple bu ve benzeri bütün parçaların adı "aha bu"dur. :)))

eğer @kisa'nın dediği gibi ucu kırıksa ve içeride kaldıysa daha kısa bir vidayı dübelle de içeri monte edebilirsin.

adını bilmiyorum da 40 sene önce falan kullanılan bir şeydi. hala var mıdır bilmiyorum. nalburlarda olacağını sanmıyorum intrnette belllki.
aksesuarcılara bakmak lazım. ya da komple o set değilmeli. o da olmuyorsa elinizdekini götürün bir tane alt ucuyla uygun vida götürün bunun başlığını kesip alttakine kaynak yapsınlar. o malzemeye de kaynak pek sağlam olmayacak gibi ama hayırlısı :)

ismini ben de bilmiyorum ama @turbo'nun dedigi gibi cok eski bir (30-40 yil belki) kilit kapatma mekanizmasi bu. nalburlarda bulamayabilirsin ama cikma kapi pencere satan yerler oluyor belki oralarda bulunur. cok eski bir parca bu ve bu parca bilie nostalji yasatti bana...

Nalburlarda bulursun, yeni açılmış bir nalburda olmasa da eski bir nalburda mutlaka vardır.

@kisa çok güzel bi detaya değinmiş, vidalı kısım ucundan kırılmış, aynı yere takmak için içeride kalan kırık parçanın çıkarılması lazım. İnce bir matkap ucu ile ortasından delerek/çürüterek çıkarılabilir.

Ya da size uygun vidalı değil de montajlı tip kullanılabilir. Eğer kilit tipiniz şuna benziyorsa böyle bir karşılık da olabilir;

www.google.com

Siz giderken pencerenin kilidinin de fotoğrafını çekin ki belki ona uygun farklı bir karşılık verirler.

Hatta çekin buraya da koyun bakalım.

çok eski tip doğramalarda pencereyi kilitleme mekanizmasının parçası. yassı demir gelip bunun altına giriyor. anadoluda olan nalburlarda falan bulunabilir belki ama istanbulda falan zor gibi. netten bi araştır. doğrama falan parçaları olarak ara.

ben de triplere girerdim cv kabarık iyi inşaatçıyım diye ama bilemedim adını. pedere sordum yanağımdan makas alarak ispanyolet makarası dedi. demek ki eski mühendis gene eski mühendis. şu an ağlayarak yazıyorum bunları :(

-ben çok control freak birisiyim de işlerin akışını sahaya mı bırakmalıyım?
+kesinlikle öyle

Bu tarz sistematiği olmayan, kültürel birikimle gelişen sosyal ilişki içerikli konulara sistematik yaklaşmaya çalışırsan attığın taş ürküttüğün kuşa değmez, yorulursun.

Bunları hayatında kaç kere yapıyorsun ki. Hepsi yılda bir olacak şeyler. Bence akışına bırak. Hayatımız gittikçe karmaşıklaşıyor. Büyük bir şehirde bir yerden bir yere gitmek bile dert. Bazen üç tane araç değiştirmen gerekebiliyor. Nerede ineceğini, nereden bineceğini araştırman gerekiyor. Bunlar aslında herkes için zaman alan şeyler. Sadece sen zaman harcamıyorsun. Herkes zaman harcıyor. Kontrolcü olmayan insanlar da zaman harcıyor. Bu şekilde kendini biraz rahatlatabilirsin.

Dediğiniz şeylerin sistemi sadece onlarda değil sizin bakış açınızda da var, öyle düşünün bir de. Siz sistemlilik gerektiren bir şey olarak bakmazsaniz oyle bir sistem de ya olmaz ya asgari düzeye iner.

Bu dedikleriniz hayat pratiği denilen şeyler. Bu pratiği de dünyanın hiç bir yerinde okullarda öğrenmiyor insanlar eğer meslekleri değil ise.

herkes her hayat pratiğinin her ayrıntısını bilemez, her zaman da gerçekleştirmez zaten. sonra bir ceza gelir, bir uyarı gelir, bir yerlerde arkadaşlar arası muhabbet de konusu geçer ve öğlece öğreniriz.

şimdiye kadar bu pratikleri bilmediği için kimse ölmedi, batmadı, hapse girmedi, bir miktar para cezası ödedi en fazla, biraz canı sıkıldı o kadar.

kontrol etmek elbette faydalı, ama her şeyi bilip her şeyi kontrol edemezsiniz. buna zamanınız da enerjiniz de yetmez. biraz akışında halledeceksiniz, temel adımları bildikten sonra, gerisi oradaki insanlardan bilgi alıp devam etmek.

emlakçıdan ev, taşınma sürecinde yapılması gerekenler vs. konusunda temel bilgi alabiliriz ve bu başlangıç için yeterli, bu süreçleri bir yada birden çok kez yaşamış arkadaşlarımıza danışabiliriz. tecrübelinin tavsiyesi dikkate alınır falan.

aslında her alanın kendine ait know how'ı var, kanunları düzenlemesi, yönetmeliği falan var, o işin içinde değil iseniz bilmeniz çokda gerekmiyor. herkes şirket kurmak istemiyor mesela, okullarda öğretilmesinin ne anlamı var? gerektiğinde deneye yanıla öğrenebiliyorsun ve mutlaka bir yerlerde başlangıç için ne gerekiği bilgisine ulaşabiliyorsun. ayrıca ne şirketi kuracaksın, burada da detaylar değişiyor. denetimler vs. olabiliyor.

akışında ilerler herşey, kanunda yeri bile var, hayatın olağan akışı diye :)

hasta değilken yaptırıp düzenli ödüyorsun, ileride ev sattıracak kötülükte bir şey (Zeus korusun) başına gelirse hayatın kurtulmuş oluyor.

Ayrıca devlete gitmeyip anlaşmalı özel hastaneye gidip 500 liralık muayene ücreti vb. şeyleri ödemiyorsun veya dediğin gibi 50 lira olarak ödüyorsun.

Bence 30'larda yaptırıp yaşlılıkta işe yarayacak bir şey bu. Her sigortanın içeriği farklı olabilir iyi okumak lazım.

Bizimkinde soyle oluyor mesela. Yillik 1500 sigortaya veriyorsun. Doktor muayenesinde 350 yerine 70 veriyorsun. Kan testlerinde 1500 yerine 300. (1/5i yani) ne kadar doktora gittigine gore avantaji degisiyor. Bir yil hic gitmedim. Bu yil simdiden 6-7 kere gittim coktan parasini cikardi. Bazi hastanelerde hic odeme almiyorlar onu anlamadim ben de. (Mesela koru)

iyi bir hastanede apandis ameliyati oldum ozel saglik sigortasi sayesinde mesela. basina ne zaman ne gelecek belli olmaz. devlette de ameliyat ederler tabi ama sartlari ayni olmaz.

vallahi devlette sıra beklemeden gidip muayene oluyorum. cebimden 5 kuruş çıkmıyor.

pazar gecesi bi sorunum oldu mesela, ertesi güne hemen randevu aldım. doktor tahlil verdi hepsini toplam 30-40 dk içinde hallettim. hiç sıra beklemedim herhangi bir yerde. cebimden de 5 kuruş çıkmadı.

devlet olsa kim bilir ne zaman randevu bulabilecektim.

2018 den beri kanserle uğraşıyorum.Devlette çektiğim eziyetin haddi hesabı yok,özelde de harcadığım paranın.
Keşke sağlamken özel sağlık sistemine girseymişim:((

Ailem 3 haftadır bi ultrason çektirecek, uygun bölümden randevu bulup çektiremediler. Uygun bölümden randevu bulsalar bile ultrason için en az 2 hafta bekleyecekler.

Ben bu gün randevu alsam yarın doktora gidip, ultrasonumu çektirip, yorumlatırım, öğleden sonra da işe dönerim.

Tamamlayıcı sağlık sigortası vardı bende. Cebimden de devlet hastanesinde ödeyeceğimden 1 kuruş fazlası çıkmaz.

daha önceden yaşanmamış çok ciddi bir hastalığa denk gelirsen özel sağlık sigortası gerçek manada hayatını kurtarır. iki arkadaşım şirketin sağladığı öss ile anadolu sağlık gibi olağanüstü pahalı bir yerde kanser tedavisi yaptırabildiler

laba ödeme çıkmaması çok normal, çünkü kafana göre test yaptırıp sigortaya kitleyemiyorsun. doktora gideceksin, doktor talep edecek, o zaman ödeniyor (covid dahil)

öss'yi bir yaptıran, bir de yaptırmayan pişman.
yaptırmayanların sebepler malum, randevu bulamama, kalitesizlik, ilgisizlik.
yaptıranlar da, ciddi bi problemin çıktığında baksalar bile (istisnalara yakalanmadan), primlerini yükseltip sana yavaş yavaş ödetirler onu.

Odediginiz sigorta ayaktansa, ameliyat durumunda sadece indirim alirsiniz, ameliati odemez

sigorta temel anlamda hasar anında devreye giren ve sigortalıyı ani ve beklenmedik durumlara karşı koruyan bir sistemdir.

Sağlık sigortası dediğimiz şey de aynı şekilde beklenmedik ve ani durumlarda kullanılmak üzere tasarlanmıştır. TSS dahil hiç bir sağlık sigortası ciddi sağlık durumları ile karşılaşmadığınızda kullanabileceğiniz bir araç olması için tasarlanmamıştır. Ayrıca hiçbir sigorta parasını ödedim, ödediğimin karşılığını kullanmalıyım diye satılan bir ürün değildir ayrıca.

Hatta özel sağlık sigortalarında verilen ayakta tedavi limitleri de yatarak tedavi için gerekli olan doktor muayene işlemlerini başlatmanız için hazırlanmıştır. aksi halde 2.050 TL ayakta+ sınırsız yatarak tedavi limitini 2.500 tl ye satmaları size de saçma gelmiyor mu?

Konu en başından belirttiğim gibi grip, nezle vb. doktor ve hastaneyi sık sık kullanmaya çalıştığımız konular üzerine bir sistem değil.

son 3 yıldır özel sağlık sigortamı sadece 1 kez ayakta tedavide kullandım, son 5 yıldır 1 ayakta 1 yatarak tedavide kullandım. Toplamda 5 yıl içinde ödediğim prim 10bini geçmezken toplamda aldığım hizmet bedeli 100bin'in üzerindedir. sağlık sigortaları işte bu tip durumlar için var. ömür boyu yenileme garantisi olduğu sürece de sigortaya konu yaşadığınız rahatsızlıklara muafiyet koyamıyorlar. bu sebeple sağlık sigortası önemli ve ciddi bir konudur. Her sene yaptırıp, her gripte, her aklınıza geldiğinde dur şurama da baktırayım bir kan tahlilime baksın vs. diye son limitine kadar kullanırsanız hem primleriniz gereksiz yere artar hem de ömür boyu yenileme garantisi kapsamına alınmanızı engeller ya da geciktirirsiniz.

İşin en başındaki beyan kısmına gelince, doktor tarafından teşhisi net olarak konup tedavisi uygulanmayan hiçbir konuyu sigorta şirketine bildirmekle yükümlü değilsiniz. Doktorlar genelde tanılarında birden fazla konuyu gündeme getirip sizi bilgilendiriyor ancak bu lafı geçen rahatsızlıkların sizde olduğu kesin değil. çoğu zaman tüm tarama yöntemlerini uygulayıp konuyu netleştirmeden siz tedavi sürecinden çıkıyorsunuz. bu tip durumlarda net teşhis yoksa sigorta şirketine bunu bildirmenize gerek yok. onlara ilettiğiniz her bilgiyi onlar teşhisi netleşmiş ve tedavisi uygulanmış bir rahatsızlık olarak görüyor ve konuyla ilgili muafiyet konabiliyor.

işin özü sağlık sigortası bizim gibi ülkelerde özellikle en önemli konulardan biridir. keşke herkesin bir sigortası olsa ama ne yazık ki sigorta bilinci düşük ve yaygın olmadığından çok az bir kesim bu sigortalara bütçe ayırıyor ya da şirketi tarafından yaptırılıyor.

naçizane tavsiyem sigortaya ödediğiniz paradan çekinmeyin, kat ve kat fazlasını kullanacağınız bir gün gelir, gelmese bile ömür boyu sağlık sorunlarından korkmadan yaşamak gibi büyük bir konfor sağlıyor insana.

Ayrıca sağlık sigortalarınızı kendiniz yaptırıyorsanız harcadığınız parayı çalıştığınız ya da sahibi olduğunuz şirkete masraf olarak gösterip gelir vergisinden düşülmesini de sağlayabiliyorsunuz. bu da bonusu olsun :)

3 senedir eşim ve çocuğuma tss (tamamlayıcı sağlık sigortası) yaptırıyorum. Eşim geçen sene özelde ameliyat oldu, zorunlu pcr testi ücreti hariç beş kuruş ödemedim.

Oğlum zaten hastalandığında direkt özelde.

İşyerim de bana tss yaptı. Hastanedeki benzer semptomlara sahip bir adam gördüm, benimle aynı testleri vs istediler. medical park'a sadece 15tl katılım payı ödedim, benimle aynı şikayeti olan ama özel sağlık sigortası olmayan adam 1800tl ödedi.

Bütün hepsini geçtim, devlet hastanesinde gidip sıra beklemekten, randavu almaya çalışmaktan, tahlil koşturmaktan, tahlil sonucu koşturmaktan sinir krizi geçirmiyorsun. Sonuç gösterme dahil aynı gün halledebiliyorsun her işini. Üstüne ücretsiz kontrol muayenesi var..

Benim için artık gücüm yettikçe vazgeçilmez.

şuanki ülkede yapabileceğin en iyi şey özel sağlık sigortasıdır.

başına gelene kadar "boşa para harcıyorum" dersin, ama bir rahatsızlığın olur, 1 hafta hastanede yatman gerekir veya kanser olursun. o an anlarsın yıllarca bu parayın iye ödediğini. çünkü o an, o şey başınıza geldiğinde, çoğu zaman arabanızı satsanız dahi parayı yetiştiremezsiniz.

göz için, doktora alerji tanısı girdirmekten başka çare yok

buradaki beyanları anladım, herkese teşekkür ederim ve hasta olanlara da acil şifalar ve sabırlar olsun. ancak aklıma takılan, anlamadığım bir nokta var:

sigorta şirketi bana "kontrol amacıyla yapılan muayeneler ve tetkikler teminat dışı" diyor. ben doktora gittiğimde doktorun yaptığı şey de zaten neyim var, neyim yok onun kontrolü amaçlı muayene değil mi? doktorun kontrolü esnasında orada büyük bir hastalık teşhisi koyduğunda, teminattan nasıl yararlanacağım? bu bir tezat oluşturmuyor mu kendi içinde? sigorta şirketinin "bu teşhis sana konulmuş ama sen doktora kontrole gitmişsin, bunu saymam" diyerek beni red etmesi olası mı? yani o zaman bu sigortadan yararlananlar ancak acile vs gidip kontrol dışı bir teşhis olunca mi bu avantajı sağlıyorsunuz?

check-up niyetine tüm branşları gezdirmemek için o madde de

merak etme uygulamada kontrol amacıyla tetkik diye yazmıyorlar doktorlar da. şikayetle geldi diyor sigorta da ödüyor.

Bunun bir açıklaması vardı ama tam hatırlayamıyorum şu an. Ama işin özü, 6da uykunu almış olmana rağmen kalkmayıp daha çok uyumandan kaynaklanıyor. Daha çok uyuduk diye daha çok dinlenmiyormuşuz yani. Ve tabii sabahları havanın karanlık olması da etkiliyor diye düşünüyorum.

Hocam insan hamur gibidir. Duruma göre şekil alır ve hatta o durum değişse bile bir süre önceki durumunu korur. Hafta içi erken kalkarsanız cumartesi bile erken kalkarsınız. Çünkü vücut buna alışmış olur. Bunu devam ettirmek ister. Bir kere uyanmayı başarırsanız ve direnç gösterirseniz vücudunuz kendiliğinden o saatte uyanacak.

İkincisi de erken kalkmak erken yatmayı tetikler. Ben öğrenciyken gece 3'te uyurdum. Çalışmaya başladıktan sonra akşam 11'de uyumaya başladım. Çünkü çalışmak, yolda zaman geçirmek insanı yoruyor ve erken yatmaya başlıyorsun. Aynı şey askerde de oldu. Askerde 22.30'da uyuyordum. Gün içinde yorulmak da etkiliyor.

Bir de ben alarm ertelemekten nefret ederim. İlk alarmda uyanırım. Yatakta geçirdiğiniz süre 15 dakikayı geçmesin.

ikinci uykudan sersem gibi uyanmak uyku fazıyla ilgili, 6da doğru bir fazda uyandığın için dinç hissediyorsun fakat dediğin gibi karanlıkta yataktan çıkmak psikolojik olarak zor

İstanbulda güneş 7.40 da doğuyor, alarmı 8e kurup dene bir de, en azından 10-11 de uyanmaya göre kârlı olur

tamamen uykunun evreleri ile ilgili.

www.acibadem.com.tr

www.doktortakvimi.com

uykunun bazı evrelerinde uykumuz daha hafif, bazı evrelerinde daha ağır. ve bu evreler arası geçiş oluyor uyanana kadar. siz de büyük ihtimalle 6 gibi hafif uyku evresindesiniz, sonra yine ağıra geçiyorsunuz.

hatta bazı akıllı saatlerde bunun uygulaması var. hangi uyku evresinde olduğunu takip ediyor. siz diyorsunuz ki beni 08-10 arası uyandır. O aralıkta ne zaman hafif uyku evresine geçerseniz o zaman uyandırıyor.

Ben bu isin uzmani degilim ama bildigimi paylasayim. Isin uzmani Dr Andrew Huberman.

Dr Huberman diyor ki, bir hafta boyunca uyandiginiz saatleri dusunup ortalamasini alin. Bir sabah 6da bir sabah 8de kalktiysaniz ortalamaniz 7 gibi dusunun. Her sabah 10da kalkiyorsaniz 10. Bu saatten yaklasik iki saat oncesi sizin 'temperature minimum' zamaniniz. Sirkadyen ritminizi duzeltebilmenizin tek yolu temperature minimum zamaninizi bilip buna gore hareket etmek.

TM zamaninizdan itibaren sonraki dort saat icinde parlak isiga maruz kalmaniz gerekiyor. Bunu yaptiginiz surece daha erken uyanip daha erken yatmaya baslayabilirsiniz.

TM zamaninizdan onceki dort saatlik donemde parlak isiga maruz kalirsaniz daha gec kalkma egiliminde olacaksiniz.

Uyandiginizda hemen kalkmazsaniz uyku genelde 90dklik donguler icinde oldugu icin kosullar mumkunse asagi yukari bir 1,5 saat daha uyuyacaksiniz. Bu sure icinde mesela 40 dk sonrasinda uyanirsaniz sanki cok az uyumus gibi hissedeceksiniz cunku bir donguyu tamamlamadiniz.

Uyanin, camlari acin. Mumkunse disari cikip yuruyun. Hava bulutlu bile olsa karanlikta kalmaktan daha iyi. Hic mumkun degilse evinizdeki isiklari acin.

Ya da daha iyisi bunu dinleyin: www.youtube.com

Önce birini çek sonra diğerini, iş bitince filmleri kesip birleştir.

(bkz: matte)

Baya karton ile film kapatılıp o kısmı pozlanmıyor, sonra diğer kısmı kapatılıp diğer take çekiliyor.

Tabi hangi dönemde hangi ekipman ile çekildi bilmiyorum, çoğu en eski video masalarında split özelliği var o da başka bir yol.

Manuel/mekanik olarak banta işlem yapılıyor olması lazım +1

Hatta böyle bir konu ya burada ya da sözlükte olmuştu, bu işi yapan manuel makinenin de fotoğraflarını koymuştu bilen biri.

Herhalde kamerayı oynatmadan önce soldaki karakterle sonra sağdaki karakterle çekim yapılıyor. Kamera oynamadığı için değişen tek şey aktörler, böylece bantları üst üste ekliyorlar herhalde.

Sarı nakliye kamyonetlerinden bulmalısınız , İzmir'den örnek vereyim ; ilçe merkezlerinde durakları oluyor ekseriyetle taksi durakları yakınlarında. Sarı nakliye dememin sebebi ise nerdeyse tamamının üstü açık olması.

www.sahibinden.com gibi

starbucks lezzeti???? :'D

latte yapmak icin espressoya ihtiyacin var. ucuzundan bir portafiltreli espresso makinesi al. ogutucu olarak da graef cm 702 alabilirsin.

surpresso s20 kullanıyorum, çok memnunum. o tarz bir şey alman lazım. yalnız bir makine hem latte hem filtre yapmaz. birini seçeceksin artık.

mokha pot alabilirsin

Philips ep 5443 aldim fiyatlar cosmamisken memnunum.

www.eksiduyuru.com

bu soruya ve benim verdiğim cevaba bakabilirsiniz

Autofocus u bozulmus olabilir. (Makineyi görünce eline alır almaz objektifi cevirenler bozuyor genelde. Manuel modda elle netlik yapabilirsiniz.

ince ayar yapılan bir menü var 5d mk3'te. auto focus micro adjustment diye geçiyor. her gövdede olmadığını biliyorum. bir araştırın derim

Objektifinizi başka bir gövde üzerinde deneme şansınız varsa o ihtimali de dener misiniz?

Akdenizde ve egede esen rüzgarın binaların arasında zayıflamaması ve denizden daha iç kesimlere kadar ilerleyebilmesi için yapılıyor.

oralara yönetim odası, toplantı odası, etkinlik odası gibi yerler konabiliyor. bu bulduğunuz örnekte de o koridor gibi kısımlardan o tür bir yerlere giriliyor olabilir. benim bir arkadaşımın göztepe'de oturduğu apartmanda bu şekilde kullanılmış durumda o alan örneğin. büyük bir giriş bölümü var merdiven ve asansörlere kadar, bir de büyük toplantı odası var. bazı apartmanlarda da o bölümde güvenlik görevlisi olabiliyor. güvenlik görevlisi çalıştırmasalar bile banko gibi bir yer oluyor, onu da gördüm.

ama mimari bir gerekçe ya da belli bir yıldan sonra yapılan binalara getirilmiş özel bir gereklilik var mıdır başka, onu bilemedim.

Kadıköy bölgesinde çok var bu. Örneğin İmar izninde 500 metrekare ev ve en fazla 6 kat yapabilirsiniz denildiğinde, her evi 100m2 yapacaklarsa eğer en altta bir katı boş bırakıyorlar. Böylece hiç bir ev zemin kat olmamış oluyor ve daha değerli oluyor.

dediğin gibi zengin bölge, alanın sıkıp suyunu çıkarmaya ihtiyacı yok. oraya dükkan yapsa gürültü,patırtı bitmeyecek.

Hayır dükkan yapabilse yapar. Katların toplam alanı ve maximum kat sayısı limitlerinde bir boşluk olduğunda, en üste bir kat az yapmaktansa en altı boş geçmeyi tercih ediyorlar.

Bizim ev de boyleydi imari oldugu halde bu sekilde yapmislar. Zemin kata daire konmasi sacma gelmis herhalde o seneler.
Zenginlikle de alakali.

Fakir semtlerde siginak bodrum falan demezler her yeri kiraya verip satarlar.
Zengin semtlerde acik otopark bahce falan vardir.
Kadikoyun cogu apartmaninda arkasinda kocaman yesil alan olur.

Tam olarak @talasas’in dediğinden. Toplam izin verilen kapalı alan sınırlı.

Zemin katta mi iki daire daha değerli, yoksa orayı pas geçip yapacağın ekstra en üst katta mi?

Deprem yönetmeliğine uygun değil bu mimari tarzı sanırım. Yönetmelik öncesi evlerde var bu.zemin kat es geçtim kazancım arttı diyen müteahhidin kazancı uğruna binayı riske atması.

Deprem yönetmenliğiyle ve binanın taşıma kapasitesiyle bir ilgisi yok. Tuğla ya da benzeri malzeme taşıyıcı değildir. Ve deprem
yönetmenliği sonrası yapilmis genç, 1-2 yaşında binalarda da çokça bulunuyor.

tchibo müşteri hizmetleri yedek parça satıyor.

yükseklik, dip cam çapı ve kahve dökülen ağız yapısı gibi yerlerden farklı markalar birbirine uymayabilir. servisinden ya da markasından almanı öneririm.
philips vardı kırdım ben de gittim yenisini aldım philips yetkili servisinden.

aynısını veya uyumlusunu almanız gerekiyor.
Bazı modellerin sürahi fiyat, ucuz kahve makinelerinden bile fazla oluyor.
Mesela Sinbo'nun en ucuz kahve makinesi 170 lira civarında, bazı modellerin sürahisi 200 lira civarında.

Dolap uygulamasına baktınız mı? Genelde böyle parçalar oradan bulunuyor.

Ses yalıtımı problemi var çoğunda.

Goruntude guzel ozunde kalitesiz malzeme.

Site yönetiminin oturmamış olması büyük sıkıntı. O yüzden en az 5-6 yılı doldurmamış yüksek aidatla sitelere çok mesafeliyim. Büyük rezillik ve mağduriyet oluyor.

muhtemelen balance ilgili olabilir. bunu bir kontrol edin.

bazen bende de mac'in ses dengesi bir tarafa yatkin olarak ayarlaniyor otomatik olarak kulaklik baglayinca. benzer bir durumla karsilastiginda onu kontrol edebilir misin? system preferences>sound>yukardan airpods'u secip asagida left-right cubugunun tam ortada oldugundan emin ol yani.

ayrica airpods'u komple resetlemeyi denemis miydin?

ek olarak mac'in bluetooth modulunu de resetleyebilirsin: www.macrumors.com

bunlar da fayda etmezse apple'i ara istersen, sorundan ve yaptigin islemlerden bahset, muhtemelen yardimci olurlar garantisi devam ediyorsa degisir falan

sade soda ve ayran
onun disinda bi monsu diye bi mineralli su markasi var instagramda reklamlarini gordum ama asiri pahaliydi

Şalgam suyu ve bitki çayları.

kahve, çay, su, süt, bazı sebze suları, turşu suyu, limonlu churchill

Su, maden suyu, tonik (%100 emin değilim)

kefir

Satın alınacaksa hindistan cevizi sütü evde yapılacaksa badem sütü (çiğ bademle yapılan)

dukan birası

bir de vegan değilim ama kadıköy rulo'nun yaptığı vegan ayranı çok beğendim. internette de tarifi var.

unlu bir sayfanin, atiyorum gopro, belirli bir sure boyunca x kisi tarafindan kullanilmasi ve sayfada o kisi tarafindan paylasim yapilmasi olayi. genelde story paylasirlar.

snapchat'den cikmistir bu olay.

Favorileri one drive vb yere taşı. Sonra heosini sil

kaynağı belirtip çeviriyi kimin yaptığını belirtmen gerekir. tam raconunu bilmiyorum metod olarak ama tırnak içinde olması gerekiyor. paraphrase denen şey bir metinden fikir olarak yararlanmak oluyor. burada yaptığın olduğu gibi cümleleri (çeviri dahi olsa) kullanmak.

tırnak kullanmasan bile kaynağı belirmen lazım. Parantez içinde yazarın ismini yazman veya falancaya göre diye söylemen lazım.

tırnak kullanman gerekmiyor, çeviride kullanılmıyor
ama referans/atıf göstermen gerekir
yalnız ben pozitif bilimlerden gittim biraz :)
bizde pek olmaz ama sen bir paragrafı olduğu gibi alacaksan yazının içinde o kısmı italik olarak bir paragraf halinde koyabilirsin, sonuna cevrilmiştir filan diyebilirsin.

zaten iki secime girdimer yanlis hatirlamiyorsam, bu sarkinin da 1991 secimlerinde kullanilmis olmasi lazim.

yuvarlak kapaksa açarken kendisi yırtıyor benim bildiğim.

yuvarlak kapaklada folyo olmuyor kardes.

matti +1

oluyor da açarken yırtıyor. aha adı da helicap-23 imiş. video gayet ayrıntılı.
www.tetrapak.com

Iskan ve settlement oluyorda,1453 ten sonra istanbulu iskan etti olmuyor.cumlenin kurulumunda hata var.zaten olani iskan etmiyorsun.

yani anlatmak istediğim "İstanbul'a yeni gruplar getirildi/yeniden dolduruldu, nüfus artışı sağlandı, şehir yeniden iskan edildi." gibi bir şey. tabii bunu active yapmak gerek.

Ok.o anlamda dogru yolda olmalisin.settling,settlement,rehousing,relocation uzerinden yuruyebilirsin.

böyle bir manşet var gerçekten. istanbul baskısı ve taşra baskısı farklı.

Bandista-Selam Size

Boya firmalarına projenizi anlatan bir metinle başvurun. Telefon açın mailinizi ilgili kişilerin aldığından emin olun.
Duvarda kullanılan boya da tahminim su bazlı dış cehphe boyasıdır.

duvar resmi dersinde direk yağlıboya, su bazlı boya, badana boyası vs vs gibi şeyler kullanıyoruz.sponsorluk etkınlık cok buyuk degılse zor. ama yıne denemekte fayda var.

aptullah marka değilse çalışır.

bekle bir süre. sonra tak bilgisayarına dene. benim ki öyle 2 kez yıkandı bir şey olmadı. sapasağlam.

pirince sokmak nemini alır içindeki. çalıştırmadan önce bikaç gün bekletin pirinçte en güzeli. bişey kaybetmezsin.

bilgisayara takmaaa akım geçmesin içinden asla. önce adamakıllı kurut, sonra çalışır muhtemelen.

yeniden defter bedeli ve istediğin süreye göre ücretini bankadan yatıracaksın?

epasaport.egm.gov.tr

Pasaport süresi uzaması diye birşey artık yok
Pasaport yenileniyor.

Uzatma diye bir şey kalmadı. Yeni pasaport çıkartacaksın.
Defter bedeli 75 TL.

başvurduktan 2 veya 3 gün içerisinde tekrar eline ulaşır pasaport, onlar her ihtimale karşı bir hafta diyorlar, senin de bu süreyi baz almanı öneririm.

max 15 gün ama genelde 3 günde geliyor. sen gene de 7 ila 10 gün arasını baz al @bosver nicki nin demiş olduğu gibi.

Ben cuma öğleden sonra yaptığım başvuru pazartesi öğlen saatlerinde teslim edilmişti.

Ankara'daysanız sabah başvurup öğleden sonra gölbaşından alabiliyorsunuz. hemen çıkıyor ama işte hangi şehirde olduğunuza göre teslim süresi uzayabiliyor.

3 tane pusula verecekler. evet mührü ile onları oylayıp zarfa koyacaksın. sonra bir tane daha verecekler zarf. ona da oradaki muhtarların kağıtları var. masanın üstünde olur. birini koyup geri getireceksin işte. toplam 4 defa oy kullanacaksın yani. zaten orada seni yönlendirirler. merak etme.

manas teşekkürler. ancak oy tercihini meclis üyeliğinde farklı yapacağım ve oy ve ötesi ile sandıklarda gözlemcilik olayından dolayı önceden bilmemde fayda var. 5. olarak ben büyükşehir belediye meclisinde de oy kullanılacak diye biliyorum, yok mu o? ödp, bazı hdp'liler falan meclis üyeliğinde oylar bize kampanyaları yapıyor istanbul büyükşehir için, ben onu anlamadım.

aradığım sorunun cevabını buldum: twitter.com

Bilgi | Büyükşehirlerde doğrudan İl Genel Meclis üyesi seçimi yoktur. Meclis Üyesi oyunuzu ilçe için kullanacaksınız.

4:26

Bende de su an saat 4.31 gosteriyo ama saat su an 5.31 mi aslinda anlamadim olayi yoksa geri alinmadi mi benimki de.

www.google.com.tr

böyle bir şeye gerek yok. çünkü sözlükte istediğin günde açılan başlıkları entry sayısına göre sıralayabiliyorsun.

2 haziran
antik.eksisozluk.com

3 haziran
antik.eksisozluk.com

4 haziran
antik.eksisozluk.com

edit: bu arada bunu hayvan ara kullanarak yapıyorsun, antik'te hayvan ara dışarıya kapalı.

yeni sözlükten de arayabilirsin, yukarıdaki ara tuşundan tarih belirleyip dolu dolu seçeneğini seçmen gerekiyor.

eksisozluk.com

(git: img832.imageshack.us )

VLC 2.06 kullanıyorum..

metin içinde "x tarafından alıntılanan y" diye kaynak gösterip kaynakça kısmında sadece kitap yazarını belirtiyorsun.

açıkçası teknik bilgim yok ama hotmail outlook'a evrildiği için hotmaildeki mailleri onda da kullanıyor olmanız lazım diye tahmin ediyorum.

tkm.ibb.gov.tr

yandex mapte de görebilirsin.

İşlerin istediğiniz gibi gitmediği durumlarda genellikle ne yaparsınız?

En mantıklı tercüme bu olur sanırım.

kevin'a twitterdan ulaşabilirsin: twitter.com
julie'ye de aynı şekilde: twitter.com

tabi hesaplar fake değilse ki pek zannetmiyorum.

bi de bu var ehehe
twitter.com

twitterdan zaten takip ediyorum ama genel olarak takipçileriyle soru cevap tarzında bir ilişkileri yok. Mesela Alex taraftarlarla sürekli bu yolla konuşuyor ama aynı durum bu ikisi için söz konusu değil. Başka önerisi olan var mı?

facebook'ta durum nası peki?

emin değilim ama sanırım sayfaları fanları tarafından yönetiliyor.

bence facebooktan yürü sen. fanları yönetiyosa onlara sorarsın.

böyle blog siteleri oluyormuş ünlülerin soru cevap şeklinde konuştukları tumblr gibi mesela. O konuda bilgisi olan varmı?

1. testin cevap anahtarı yanlış söylüyor.

2. "may" yüzünden öyle o. her yaştan insan görme bozukluğu çekebilir, ama buradaki "her", "herhangi bir"e yakınsıyor. ilk cevabın daha yakınmış yani. ("any" doğrudur demek istiyorum)

3. testin cevap anahtarı yanlış söylüyor. which many ne be?

edit: toefl'a girilecek sanırım. bu çinli, vietnamlı sitelerinden mi yararlandın? onlarda böyle dallamalıklar olabiliyor. ben biraz daha bakayım netten.

bir tane buldum gene uzakdoğulu. onda da yanlış. sorudaki tümceleri tırnak içerisine alarak google'dan bir bak sağlama yapmak açısından. ama dediğim gibi pek sağlıklı değil. normalde toefl soru ve cevapları resmen açıklanmıyor çünkü. amcamlar kendileri çözüp koymuş sitelerine.

a person of every age diye bir şey yok. any olur.

iddia etmiyorum, sadece tahminlerim;

1- hiç birinin doğruluğunu kafamda yerleştiremedim. genelde "to be (well) aware of" olarak kullanılır benim bildiğim.

geniş zaman anlamlı bir cümle olduğu için "is" kullanımı doğru gelmiyor bana.

"bir bahçeden yabancı otları bir kere temizlemiş olan herkes köklerin toprağa sıkıca yapıştığının(yerleştiğinin) bilincindedir / farkındadır / çok iyi bilir."

de olabilir.

"bahçedeki yabancı otları temizlemiş ve köklerin sıkıca toprağa yapışmış olduğunu çok iyi bilen herhangi biri."

de olabilir? bilemedim.

2- cümlenin bütününde anlam olarak "every/her" olmuyor zaten. "herhangi" anlamındaki 'any' olması gerekiyor.

"herhangi yaşta olan birisi görme sorunları yaşayabilir."

"her (bir) yaşta olan birisi görme sorunları yaşayabilir." (oldu mu? olmadı)

***
i go to the cinema every saturday. (her cumartesi gidiyorum. düzenli)
i go to cinema any saturday. (herhangi bir cumartesi gidiyorum. düzenli değil)


3- which many.

"bugün arkeologlar arasındaki esas sorunlardan birisi, arkeolojik alanların korunmasıdır."

-hangi arkeolojik alanların?

"WHICH many are threatened by development."

- (cümlenin geneline bakınca sanırım burada development "imara açma" anlamında kullanılmış.)

- ÇOĞU(1) imara açılmış "OLAN"(2) arkeolojik alanlar.

1: sayılabilir olduğu için MANY.
2: WHICH

cümleyi tamamlarsak;
"bugün arkeologlar arasındaki esas sorunlardan birisi, çoğu imara açılmış olan arkeolojik alanların korunmasıdır."

sultanahmet-süleymaniye

soldaki resim, sol : sultanahmet sağ : süleymaniye

sağdaki resim, sol süleymaniye sağ : fatih

soldaki resimde yani gün batımında süleymaniye dediğinizi ayasofya diye düşünmüştüm, kalın ve ince minarelerden dolayı.

www.google.com.tr
www.google.com.tr

gün batımındaki fotografta sol taraftaki sultanahmet sağ taraftaki ayasofya. bu iki camii karıştırmak mümkün değil. sultanahmet türkiyedeki tek 6 minareli camii.
ayasofya da başka camiilerle karışmaz. çünkü ana kubbenin yanındaki düzlük ona has bir durum. osmanlı camiilerinde oraya yarım kubbe yaparlar. ama ayasofya da ha yapılırken bile deformasyon görüldüğü için yapım esnasında planları değişmiş, osmanlı döneminde de yıkılmaması için modifiye edilmiş bir bina. o nedenle kubbe ve yanındaki düz alanlarla tek örnek.

ikinci resimde de soldaki süleymaniye diğeri ise fatih camii (ben nuruosmaniye diye düşünmüştüm ama onun minareleri daha kısa ve şerefeleri arasındaki uzaklık daha az.
süleymaniyede karıştırılması zor bir camii. çünkü 4 minareli camiilerde minareler ana binanın köşelerinde yer alırken süleymaniyede avlunun çevresinde yer alıyor. üstelik minarelerden bir çiftinde 2 diğer çiftinde 3 şerefe var.

gün batımındaki resim soldan sağa sultanahmet nuruosmaniye beyazıt ayasofya..diğer resim herkesin söylediği giib suleymaniye fatih...

sorun bence "their mistakes and they use them to be done their" kısmında neyi kimin yaptığının belli olmaması, şöyle olursa sorun düzelir sanki.

The employees are monitored so the employers know employees' mistakes and take advantage of these mistakes in order to make requests granted. If the employees don’t want to get the axe, they must grant these requests.

susceptibility yerine de delicacy kullanacağım, uygundur heralde?

edit: delicacy demedim de şöyle dedim,

Most importantly, if the employers respect the employees’ privacy during workplace monitoring, the loyalty of the employees to the workplace increases. The employees like the respectful employers to them and they start to care about the future of the workplace.

.., employees will like the sensibility of the employers and begin to care about future of the company.. gibi bir şey yazardım ama burdaki asıl sorun türkçe cümlenin de garip olması, iki tane beğenmek fiili var, hem de neden çalışan şirketin geleceğini beğenmeye başlasın ki? bana anlamsız geldi yani :)

haklısın. 1.taslağı vermeden önce 3.avantajı bulmakta zorlanmıştım ve internetten baktım (az vaktim vardı ve saçmaladım), türkçe bir makalede bu tür bir ifade gördüm. şöyle diyor makalede:

İşyeri izlemenin kişisel mahremiyet ilkeleri ihlal edilmeden gerçekleştirildiği takdirde çalışanların verimliliğini, etkinliğini ve işyerine bağlılığını artırdığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır.

kaynak da şuymuş: Kovach K. A. vd., The Balance Between Employee Privacy and Employer Interests, Business and Society Review, 2000, 105:2

iibf.ogu.edu.tr

"and their efficiency, productivity increases as well as their employee loyality to the workplace." diye bitirmek daha güzel durur o zaman "gelecek" yerine :)

flash playerı güncelle. antivirüs programında da flash uygulamalarına tam izin ver.

flash player'da bir sorun vardır. kullandığın tarayıcı dışında bir tarayıcı dene. firefox kullanıyorsan internet explorer ile dene. bu ikisinin flash eklentileri farklıdır. ha bir de youtube'dan html5 video izlemeyi dene.

www.youtube.com buraya gir ve aşağıda Join the HTML5 Trial'a tıkla öyle izlemeyi dene.

yeri saati zarti zurtu belli olduguna gore katilabilirsiniz kanimca. bilinmesini istemeselerdi acik acik yazmazlardi.

başvurur.

hmmm evet senaryonn orasında bi hata yapmıslar

Gelecekten geliyorsa geleceği aynı zamanda geçmişi oluyor :)

Şöyle ki; dün 2020'deydin, bugün zaman makinesine atladın 2012'ye geldin diyelim. 2020 de olsa dün dünde kaldı.

Yani geçmişte 2020'deydin, günümüzde 2012'desin, gelecekte yine 2020'de olacaksın.

ben anladığım kadarını anlatayım; benjo bugüne gelmiş, yani bugüne gelmiş 5234'e kadar beklemeye çalışıyor, galiba tur bindirmiş durumda ya da geçmişe sahiden gelmiş. tekrar kendi dönemini bekliyor ama dededen beni geçmişe gönder diyerek aslında tur bindirmeden öncesini, geriye doğru gidip kız bunu terk etmeden önceye kadar geriye gitmek istiyor, gibi bir şey.

dizi abi ya, ne mantıklı ki

senaryonun tutarlılığı pek sallanmıyor. başka başka hatalar bir sürü var.

Absürt komedi zaten normaldir.

herhangi bir sebepten krediye dönüşürse diye o tarih var. sormuştum zamanında kyk.ya.

bana katkı kredisi cıkmıstı aldım ben bu yazıyor bende de
Kredi Bitiş Tarihi: 30/09/2015
Geri Ödeme Başlangıç Tarihi: 01/10/2017
senın olayı anlayamadım ama

@cmr_sa

mantıklı olan, bursun geri ödemesi olmadığı için yazmaması gerek. ama fenotiyazin'in dediği gibi bu burs, krediye çevrilirse o kredinin geri ödemesi kastediliyor büyük olasılıkla. tarihler neden farklı diyorsan, ben hazırlık okuduğum için bir yıl geç tarihler.

bir akademisyenin intihal yaptığı ekşi sözlükte ispatlanıyor. akademisyen facebook'ta intihar mektubu şovu yapıyor. güya midesini yıkayıp kurtarıyorlar. sonra herkes ekşisözlüğe lanet okuyor.

2023 yılında nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz? kendinizi bu ülkede nasıl bir pozisyonda görüyorsunuz? bu amaca ulaşmak için nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz?

gibi bir şeydi 2009 yılında.

ben geçen sene girmiştim. türkiye'nin öncelikli olarak çözülmesi gerektiğini düşündüğünüz 3 sorunu,bunlara getireceğiniz çözümler nelerdir falandı. bi de kompozisyondan önce kişilik testi yapıyorlar.

mesajlar 30 günden sonra siliniyor.

ayarlar kısmında görürsün zaten bunu.

şöyle bi şey var mesajlarda

Aşağıdaki mesajlar 1 aydan eski olduğu için kısa süre sonra silinecek, saklamak istiyorsanız mesajları bilgisayarınıza kopyalayınız.

ya benim de öyle oldu. üstelik mesajlardan birine ihtiyacım var. geri gelmiyor mu onlar

olmaz öyle.

yani yeni sınav+ilk 100'e girmek+yeni tercih+yeni yerleşme diyorsun?

net bir bilgim yok ama girilip alınabildiğini duymuştum. kyk yı arayın ama siz garani olsun değişebiliyor bu tarz şeyler sık sık.

açıköğretime kayıt yaptırıp alabilirsin

bir üniversitede okurken açıköğretime kayıt yapabiliyo muyuz?

@sedrick sicco

evet üniversite okuyanlara doğrudan sınavsız açık öğretime başvuru hakkı tanınıyor.