Ekşi Duyuru

Daha evlenmeden işin sonunun düşünülmesi hoş değil tabii ama hayat, her şey olabilir, herkes kendini garantiye almak ister..
Kabul ederdim..
Kadın..

Samimiyetsizlik gibi geliyor bana bu durum asla böyle bir şey istemem.
28 E

Boşanmak için evlenilmez. Yol verirdim.

dur bir soluklan derim.

(erkek)

evlenmem ki o adamla. daha evlenmeden boşanma durumunda ne olacağının planını projesini yapıyor, kaldı ki kimsenin onun parasına, malına ihtiyacı yok. beni ne olarak görüyor acaba diye düşünürüm ve ona da sorarım. kadın

Sözleşmeyi eline verir ortamı terk ederim. Kadın


Pardon da neyin güvencesi bu?

kadın olsam eyvallah der imzalar, yarın bir gün benden cocuk istediginde bir sözleşme de ben uzatirdim ona. hemde hazır bulundurur, yatakta verirdim eline al bakalim nasil oluyomus diye.

cabbar17f

edit: ha bu demek degil ki ''alcak erkek al sana bombe'' diye cakma feministlik yapıyorum erkek halimle, zira evliligi karsisindaki erkegin iligini kemigini sömürmek, kanını emmek, rahat bir hayata konmak olarak algılayan kezbanların sayısı hiç de az değil ve bunlar degil sözlesme, en aşağılık muameleleri hak eden cinsler.
üstteki yorum bu tarz kezbanlardan olmadiginiz önkabulu ile yapıldı.

olur derim. neden eşimin ailesinden kalacak olan ya da kendi kazanıp aldığı malı isteyeyim?

başlamadan sonunu düşünüyorsun diye de suçlamam. kağıdı yüzüne fırlatmak falan çok çocukça geliyor.

Bunu isteyen tarafta guvensizlik sozkonusu.
Suphe icinde gecen bir evlilik yurumez bence.

Ayıplamam. Mantıklı ve makul bulurum; hatta son bir madde de ben eklerim,

"Eğer boşanma durumunda eşlerin birbirinden bağımsız malvarlıkları arasında gözle görülür bir dengesizlik söz konusuysa, iyi niyet ve dürüstlük kuralları dahilinde, bir taraf, diğer tarafa, hakim tarafından belirlenecek miktarda nafaka vereceğini temin eder. Gelir ve malvarlığı olarak diğerinden daha varlıklı olan taraf, boşanma ya da ayrılık halinde, doğacak çocukların masraflarını da üstlenmeyi kabul eder."

E ama konusu hiç mal nafaka istenmeyecek şeklinde olan evlilik sözleşmesiydi demeyin. Daha da ilerisini için düşünerek söylüyorum. Nasıl olsa benim ekonomik güvencem az çok var. Onun olmayabilir.

23, E.

Elbette ki hayatıma girecek kadını, hayatımdan çıktıktan sonra mağdur edecek değilim.

pinkpeony, madem istemezsin boşanırken istemezsin. istememek için sözleşme imzalamak istemen ilginç bir kafaymış.

bu sözleşmeyi yapan adamlar 1. zengin oluyor 2. daha önce boşanmış oluyor. sadece bu vakalarda duyuyorum. artık adamlarda ya da kadınlarda eş 'boşanılabilen' bir şey çünkü. işim gücüm yerindeyse kabul ederim ama çocuk için madde ekletirim.
sımdı hem cocuk sorumlulugu sana vercek işinden olcaksın, hem adam senı boynuzlayacak hemde bosandın basını sokacak bır evın dahı olmayacak. öyle bir dünya yok. eger cocuktan oturu çalışamazsam atıyorum bir ev alır ve cocugun masraflarını karsılar. onun dısında cocuk olmazsa ısım gucume de karısmazsa atarım ımzayı. kadın.

biriyle evlenecek olursam zaten birlikte oturup karar veririz böyle bir sözleşmeye, getirip imzala şunu durumu olmaz yani. gayet mantıklı geliyor bana, olması gereken bir şey bence. kadınım.

neden sadece erkeğin malını koruduğu düşünülüyor ki zaten. belki ben adamdan daha zengin olcam:D boşanırsak niye paylaşıyım ki kendi kazandığımı.

öncelikle sen ne diyon la denişik derdim

ardından da

ohooo arkadaşım evleniyor muyuz, yoksa esnafız birbirimize mal mı satıyoruz onun sözleşmesini mi imzalıyoruz. ayrıca para neymiş önce onu anlat da bilelim der sadri alışık vari bir laf da sokardım. tövbe tövbe de get işine diyerek kapanışı da yapardım.

erkek olduğum için nafaka alma durumum olmaz sanıyorum gerçi de, gene de aynı şeyleri söylerim ya ne itici.

bir iki madde de ben eklerim.

mesela eşin akrabalarıyla yüz göz olmaktan korunmak gibi önlemler.

28 E

normal karşılarım - oturup sözleşmeye bakar, çift taraflı yapar sözleşmeyi ve eksik varsa tamamlar imzalardım.

burada "ama nasıl, n'ayır, kaba adamlar =/" diyen arkadaşları da garipseyerek kaçar adım uzaklaştım.

sözleşme şartlarına göre değişir
nafaka istemeyeceksin diyorsa, baybay bebişim
evlenmeden önceki malları paylaşmam diyorsa, bana uyar, ben de paylaşmak istemiyorum zaten

ayrıca sözleşmede ne yazıyor olursa olsun kanun üstündür

Kendimi kötü hissederim. "Bu ne ya seninle maddiyat için mi evleniyorum ya da sana kazık atabileceğime, çirkef biri olduğuma mı inanıyorsun?!" der ortamı ter kederim sanırım. (Kadın)

Gururum kırılır, kabul etmezdim. -kadın-

kabul ederim. Boşanma hayatın gerçeği.

Sokaklar ölene kadar eski eşiyle evli kalacağını düşünen dullarla dolu.

evlenmeyi düşünmüyorum, ama evlenecek olsam evlilik sözleşmesi isteyen ben olurdum zaten.

en başından olası bir güvensizlik kaygısı bünyeyi sarıyorsa zaten doğru insanla birlikte değilizdir.

Devir mantik devri. Bu sozlesmeyi hazirlamak ve imzalamak bosanacaginiz anlamina gelmez ya da bosanma ihtimalini arttirmaz.

Ama tek tarafli da olmamali bence. Iki tarafin da fikirleri alinmali ona gore bir sozlesme hazirlanmali

Bu şu demek değil mi ya; "Bir gün boşanacak olursak sen benim malımı mülkümü her şeyimi sömürmeye çalışırsın, hakkın olmayanı benden koparmaya çalışırsın, aman diyim." Karşısındakinin böyle biri olduğunu böyle şeyler yapacağını düşünen biri hiç evlenmesin zaten diyerek ben o evliliği iptal ederdim heralde. Böyle hesaplar yapmak çirkin geliyor.

ssyumusakg ee tamam aynısı işte. fark etmez yani, imzalarım. ayrıca yazanlara da katılıyorum, sözleşme tek taraflı olmaz, diğer tarafın da istekleri olabilir, aynı şekilde eklenmeli.

Bence bu sözleşme olayı evliliklerde gerekli standart prosedürlerden biri olmalı. gidip müstakbel karına "şuraya bi barnah bas hele bakalım" çakallığından bahsetmiyorum. ama bu sözleşme iki tarafında evlilik ve olursa evlilik sonrası haklarınıınn korunması için elzem. hele hele türkiyede.

Kabul ederdim, olabilir yani, bence bir sikinti yok

tek taraflı olmamak şartıyla imzalanabilir neden olmasın, eğer sadece kendine yontmak istiyorsa o zaman kesinlikle o iş yürümez.
kadınım
ama şunu da eklemek istiyorum çevremde bir sürü boşanmış kadın ve nafaka ödemeyen baba var. adamlar yeni genç kız arkadaslarıyla sürterken, kadınların çocuklarına yetememe duygusunu gördükçe o kadar üzülüyorum ki bazen bu psikoloji yüzünden ağır kredi kartı borcuna bile giriyorlar. iki taraflı düşünmek lazım hem kadın hem erkek de mağdur olmamalı. benim cevremde nafaka ödeyip çok mağdur olan cocuksuz bosanmıs erkek yok, tam tersine nafaka ödenmeyen cocuklu kadınlar var.

Evlilik sözleşmeleri, Türk dizilerinde de çok işlenmesiyle gündemini hep koruyan bir konu olsa da, Türk medeni kanununda aslında pek yeri yoktur.

Kadın bir şey almayacağına dair imza atmış da olsa hukukun ona boşanma ile sağlayacağını alır yani... Evlilik sonrası alınan mallarda hem kadının hem erkeğin hakkı vardır, bunu sözleşme değiştiremez.

çok mantıklı. evlenmeden önce mutlaka böyle bir sözleşme hazırlayacağım.çocuk falan yoksa tabi. boşandıktan sonra maaşın 3 de birini pis karıya vermek çok koyar zaten.

Evlenmekten sogurdum.

bunu söyleyen taraf aşık değildir, seviyordur, bu bağlamda:

eğer bunu teklif eden taraf genç ise yadırgarım, bu yaşlarda aşk evliliği yapılır ve göz hiçbir şey görmez, aşık değilsen evlenme birader, daha yolun başındasın, derim

eğer bunu teklif eden taraf 30 civarı ve üstüyse yadırgamam, çünkü evlilik treni kaçmadan son vagona atlayayım bari ama kendimi de güvenceye alayım kafası anlaşılabilir bir kafa. mantık evliliği yani. bu durumdaki birinden gelen evlilik sözleşmesi şartını anlayabilirim.

29 yaşında bir insan evladıyım. (oha lan, yaşlanmışım! en son 23tüm ne zaman 29 olmuşum)

tüh tek rakamdan yatmışım :/

Server konusunda birşey diyemem ama 18TL verip tek oyun almaktansa 15TL'ye donanımhaber'de satılan "Half-Life Complete"yi alıp tüm seriye sahip olabilirsin. Linkteki arkadaştan daha önce alışverişim oldu güven konusunda sıkıntı yaşamazsın..

forum.donanimhaber.com

store.steampowered.com (HL Complete)

evet

bu arada half life'ı yapan firma zaman zaman neredeyse o fiyata bütün ürünlerini satıyor. kantırı portalı hepsinden koca paket. ama acilse al oyna, hemen server bulup girebilirsin.

server sıkıntısı yaşamazsın hala oynayan bir sürü insan var.

community hub: 320 in game. zor.

20 senelik bir oyunda her daim 300-400 oyuncu olması fazlasıyla yeterli bir sayı.

Ne 18 tl'si lan? 1.6 indir, yanina da hl indir oyna mis gibi.

la zor diyenler, ben daha geçen hafta girdim crossfire'da psikopatlar hala cirit atıyo, hala çatlak porosörle headcrab zombi birbirine su tabancası sıkıyo, g man elektrikli süpürgeyle karizma yapıyo. millet birbirinin üstünden zıplıyo koştura koştura. sirkülasyon var yani dert etmeyin.

99 yılında oynarken bile millet cheating den ölüyordu...duvardan geçenler zıplayanlar hala yok mudur ki? bedavası varsa benim de oynayasım geldi şimdi kurup.
Bence para vermenize gerek yok.

yav sanki 320 in game'in hepsi multi, multi'de olanların da hepsi public, public olanların da hepsi crossfire oynuyor anasınısatam. zor işte aga zor para sırf multi crossfire için verme o kadar para. bekle indirime giriyor zaten sık sık.

Şu anki durum bu(açıp caps aldım)
i.hizliresim.com

Bence de indirim bekle Valve Complete pack al. Ben half life ve counter strike oynamak için almıştım ama portal'a bi kaptırdım oyun bitmesine rağmen deli gibi başkalarının yaptığı bölümleri oynuyorum. HalfLife zor geldi hem :D millet deli gibi hızlı oynuyor çat diye vuruyorlar

(bu paketi alırsan portal 2'yi kesinlikle oyna. Ben önce 2'yi sonra 1'i oynadım ;)

basınç farkından falan olabilir. nörolog derdine derman olabilir.

Ck var basi agriyan, kulagi agriyan. Evet iniste oluyor insanlara. Basinc farki oluyor cunku.

Benim de bir kere başıma geldi ama böyle bir ağrı yaşamadım ömrümde. Bu sefer ruhumu teslim ediyorum dedim kendi kendime. Bir daha hiç olmadı. Nedenini ben de merak ediyorum.

garip bi durum yok sinüsler dolu ise ondandır. son uçuşta kafayı yumruklayarak indim.aslında basınçtan dolayı her insan da olabiliyor ama sinüzit varsa iş değişiyor, ağrı anlatılmaz yaşanır. sakız çiğne kısmen rahatlatıyor...

Ben de inişlerde çoğunlukla kulak ağrısı ve tıkanması yaşıyorum. İndikten sonra da bir süre devam ediyor, ilk yarım saat feleğim şaşıyor. Nörologa gittim, basınç farkından dedi ama teorisini çok merak ediyorum. Kabin basıncını ayarlamıyorlar mı, benim ayarlarımda mı bozukluk var? Niye seçilmiş kişiler gibi bir avuç insan olarak ağrılı iniş yapıyoruz?

Aynısı bende de var. İlk bindiğimde 6 sene önce de olmuştu. Geçen ay Almanya'ya gittim. İşkence gibiydi. Sinüzit de var zaten. 6 ay önce ameliyat olmuştum. Neyse bu sefer dedim ki "aha bu sefer kan boşalacak burnumdan. aha patlayacak kafam" dedim. Unutmuştum bu ağrıyı, 2 yıldır binmiyordum uçağa. Bir anda ağrı başladı, birkaç saniye sonra iniş anonsu geldi. Psikolojik bir olay değil yani. En son kafamı oraya buraya vurmaya başladım. İndikten sonra azala azala birkaç saatte tamamen geçti.

sakız çiğne, en azından dayanılabilir hale gelir.

kulağına baktır basınçtan etkileniyor kulağın.

her uçakla seyahat benim için migren ağrılarımın başlaması demek basınç farkından dolayı. benzer bir sebebi olabilir sizde de.

Bir sure sonra gelen ekleme: google veya bu site uzerindrn bir sekilde bu basliga erisenlerle paylasmak amaci ile yaziyorum. Sinuzit hastaligi varmis. Sinuslerin dolu olmasi sebebiylr bu durum yasaniyormus.

Haneke - der siebente kontinent

notes from the underground
conversation
detachment
half nelson
assasination of richard nixon

www.imdb.com

(bkz: Den brysomme mannen)

Den brysomme mannen +1

Fridrikson'un Evrenin Melekleri filmi de benden gelsin.

eksisozluk.com

isterdim

Erkek.

asla çocuk istemiyorum. böyle bir durumda da zaten istemem. çocuğumdan ayrılmak zorunda kalacak olmak hayatta yaşayacağım en büyük acı olur. kadın

bu soruya verilecek cevapların sana faydası ne olacak merak ettim

hamile isem hamileliği sonlandırmazdım.
hamile değilsem çocuğum olmasını istemezdim.
kadın.

Her ne kadar çocuk rahat yaşayacak olsa da; bile isteye ebeveynsiz büyümesine dayanamam. Çocuğa haksızlık, bana büyük acı verirdi. İstemezdim, kadın.

isterdim.

erkek.

çocuğun doğmasını istemezdim, böyle bir durumda çocuk sahibi olmak da istemezdim. çocuk oldu diyelim, kendim için, mutlu olmak için yaptık ama 3-4 sene ne yaşanabilir ki ? 4 sene sonra ölünce çocuk için daha kötü olacak. en iyi baştan bu işi bitirmeyi seçerdim. erkek

100 yıl yaşayacak olsam bile çocuğum olsun istemiyorum ki.. buna ne dersin?
erkegim.

elorelia+1
hamile isem doğururum, değilsem ölmeden önce yapılacaklar listeme çocuğu eklemem, niye annesiz büyüsün yavrucak?

çocuk sahibi olmayı, anne olmayı çok istiyorum ama 4-5 sene sonra öleceğimi bilseydim ve hamile olmasaydım çocuğumun olmasını istemezdim. annesiz büyümesine dayanamam.

4-5 sene sonra öleceğimi hamilelik sırasında öğrendiysem de eşimle ortak karar verirdim. eğer tek başına çocuk büyütmenin altından kalkabileceğini düşünüyorsa o zaman hamileliği sonlandırmazdım. eşimden başkasına güvenemem çocuğumuzu yetiştirme konusunda. ben öldükten sonra da çocuğumuzu kendi çocuğu gibi sevebilecek, iyi bir anne olabilecek biriyle evlenmesini isterdim.

umarım hiçbirimiz böyle bir karar vermek durumunda olmayız.

hayır. K

çocuklara aşık biri olarak asla istemezdim. bizim ülkemizde çocuğa bakış, çocuk yetiştirme vs o kadar yanlış ki. bir çocuğun annesiz/babasız büyümesini göze almak(elinde ne kadar imkan, çevresinde ne kadar insan olursa olsun) bencillikten başka bir şey değil.

-K-

normalde istemiyorum hadi istediğimi hayal edelim, neden bana ihtiyacı olan bir canlıyı sırf 4-5 sene egomu tatmin etmek için yalnız bırakacağımı bile bile dünyaya getireyim?

kesinlikle istemem.

kadın.

hamile olsam sonlandirmazdim.
degilsem de kalmayi dusunurdum. bir cocuk annesiz de sagliksiz bir ortamda buyuyup, mutlu olabilir. ama arkamda birakacagim kocamin benim olumumden sonra mutlu olabilecegini dusunmuyorum. bir cocugu olsa hayata tutunurdu.

kesinlikle hayır.
evet diyenler çocuğun anne veya babadan mahrum olarak büyümesine sebep oluyorlar.Sonuçta herkes iyiki dünyaya gelmişim diyerek yaşamıyor keşke olmasaydım dediği bir anın bile sorumlusu sizsiniz.
çocuk düşünmüyorum maddi durumum ve yaşam şartlarım çocuğuma sunacağım hayat çok iyi olmadığı sürece.

erkek.

hamileysem bebeği aldırmaz, doğururdum.
hamile değilsem asla kat'a zinhar çocuk sahibi olmayı düşünmezdim.

kadın.

Normalde istemiyorum böyle bir durumda hiç istemezdim. Kadın.

zaten hamileysem doğururdum.
değilsem istemezdim.

hayır tabi ki. bencilliğin dik alası bu.

4-5 sene sonra ne olacağını kim bilebilir? Ya da yarın (mevcut ebeveynler için)?

Ben isterdim.
(Er kişiyim)

hayır istemezdim.
erkek.

Hamile olsam ve o sırada sayılı zamanım olduğunu öğrensem aldırmam. Çocuğun günahı ne. Ha ama böyle bi durumda, öleceğimi bile bile hamile kalmak asla istemem. İsteyen de bencildir. Düşünürseniz ikisi arasında çok fark var. Onu anlayabilmek mühim.
Bana kalsa, ben zaten çocuk mocuk isteyen birisi değilim. Hiç olmadım. Kadınım.

hamileysem bebeğimi aldırmazdım, değilsem çocuğum olmasını istemezdim. (anne)

çocuğum var. yaşamaya devam etmek istememin en büyük sebebi o . Böyle bir durumda istemezdim. Ölmek çocuğun olduğunda çok çok daha zor çünkü.
Geçen gün rahat rahat ölebilecek insanlara özendim, bu bile bir özgürlük :/ gözün arkada kalmadan gitmek en iyisi .

asla ve asla istemezdim.

Hamilelik varsa yapacak birsey yok. Yoksa asla istemezdim. Erkek.

istemezdim.

kadın

yapabileceğim kadar yapardım.
erkek.

Hayir tabi ki. Boyle bi durum yokken bile cocuk yapmak buyuk kumar, bi de sonunu,o cocugun yasayacagi seyi bile bile nasil isteyim.

Kadin

hehehe bir led zep hayranı için basit bir soru.
www.youtube.com
şarkının adı in my time of dying.
hareketi 1:18 de yapıyor.

in my time of dying.
www.youtube.com

boyhood
omar

a patch of blue
verdict
dog day afternoon

2001: a space odyssey
dead of night (1945)
persona
fahrenheit 451
voshojdeniye
leolo
mon oncle

bunlari izledim tavsiye ederim:
dogville (cok basarili)
shame (biraz rahatsiz edici bir film, ama ilginc)
the fall
scenic route

su ikisini de duydum, izlenicek listemdeler:
the skin I live in
the secret in their eyes

black
(varsa Hint filmlerine karşı ön yargıyı bir kenara bırakarak)

-jagten-

yazdığın filmleri beğendiysen bunu beğenmemen imkansız.

(bkz: the pianist)

(bkz: celda 211)
(bkz: también la lluvia)

(bkz: kynodontas )

hayır arabaların insanları kaçırdığını düşünüp saldırıyorlar insanları korumak için

eksisozluk.com
"nasıl ki kedi hayvanı, doğal beslenme biçimi kendisinden küçük fare gibi hayvanları avlamak olduğu için en sakin anında bile yuvarlanan minik bir top gibi, oynaşan bir parmak gibi küçük hayvan çağrıştırır bir nesne görünce kendinden geçerek oyuna koşmakta ise, köpek hayvanı da kurtluk zamanlarındaki doğal beslenme biçimi olan kendisinden büyük geyik gibi manda gibi heyvanları sürü halinde kovalayıp avlamak iç güdüsü doğrultusunda, tıpkı koşan bir mandaya benzeyen bir araba, seken bir ceylana benzeyen bir motosiklet gördüğünde kendinden geçmekte ve peşinden oyuna koşmakta, dönen lastikleri etli bir kalçayı dişlermişcesine dişlemek arzusuyla dolup taşmaktadır"

ben de daha önce dönen lastiklerle ilgili diye okumuştum sanki.

Hhızlı hareket ettikleri için ve ya motor sesi yüzünden tehdit olarak algılıyor olabilirler

köpeklerin kendilerinden uzaklaşan şeyleri takip etmek gibi bir olayı var. örneğin köpeğiniz oturuyor yatıyor bişeyle uğraşıyor olsun, elinize herhangi bir şey alıp yerde ona göstererek uzaklaştırır, yuvarlar, fırlatırsanız hemen ona gider. belki de buna benzer bir olaydır.

edit: direkt tekelerlekle ilgili bir olay olduğunu söyleyenler de var.

gamzedeyim deva bulmam

aman yavas aheste, sozleri de (hangi dil oldugunu bilmiyorum, osmanlica sanki)

Perdedar-i mikuned der kasr-i kayser ankebut
Bu nöbet mizenet der bertarımı afrasyan
(Padişahın sarayında perdeleri örumcek çekiyor, ve nobeti devralma sırası şimdi
ona geldi)

Halil İbrahim sofrası

İzgören Akademi , Elma Yayınevi.
Ahmet Şerif İzgören'den ötürü :)

great place to work'ün en iyi işverenler sıralamaları oluyor. onları inceleyebilirsin.

Her ne kadar amerıkaya hayran olmasam da, turkıye sınırları ıcındekı amerıkan fırmaları her zaman calısanına daha cok deger verır

Yıllık 7800 değil yahu, aylık 550 gibi bir sayı olması gerek...


Öğrenci evlerinde şansınızı zorlayın.

botanik veya tropik restaurant.
yanyanadırlar

www.selalerestoran.com

en ünlüsüdür. diğerlerine hiç gitmedim açıkçası.ama şelalenin yemeklerini beğenirim.

yılmaz özdil.

perşembe akşamı. Saatten emin değilim.

cemler perşembe olur saat 7 civarı 8 civar gidebilirsin.

ben olsam rahatsız olurum
çoluk çocuğunda öyle görmesini istemem.

Bence böyle bir özgürlüğü olmamalı.

Edit: Bu millet hangi dünyada yaşıyor anlayamadım gitti...

Var tabi ki ama özgürlükten anlayış bu mudur yani?

olmamalı,

dışardan görünebilip görünebilememesine bağlı.

Toplumsal sözleşme dediğimiz bir olay var.

Mesela karşı komşunuz sizin evinizde misafir varken cama doğru cinsel organını sallamıyorsa bu toplumsal sözleşmedendir.

Siz hastaysanız ve komşularınız biliyorsa geceleri sessiz olmaya çalışmaları da öyledir.

Bu yüzden biraz toplumsal sözleşmeye uymak lazım. Evde bir yere kadar çıplak gezilebilir lakin komple sıkıntı yaratır.

Evidir ne yapsa yeridir.

Bakmak istemeyenin kendi perdesini kullanma secenegi var.

bence evet. evimde de rahat edemeyeceksem nerde edicem? istedigim gibi yasarim evimde, ister ciplak gezerim, ister incir yapragi orterim.

normalde ev ozel alandir, herkes istedigini yapmali. ama bizde ozel hayata saygi, ya da ozel alan diye bi kavram olmadigindan pek mumkun degil. eger

disaridan gorunup gorunmemesi de onemli olmamali bence, ideal bi dunyada tabi. kimse kimsenin evinden iceriye bakmamali, dikizlememeli. coluk cocuk gorur diye bisey yok. benim camimdan iceri bakma kardesim, cocuguna da bakmamasi gerektigini ogret.

olaya bak erkekler dışarıyı rahatsız etmemek için gezemiyor, biz de dışardan rahatsız edilmemek için gezemiyoruz. iki şekilde de sinir bozucu

ben evin içinde perdeler açık kapalı fark etmeden a şıkkını uygularım daima. bir sorun yaşamadım şimdiye kadar. ne olacak ki biri kapıma gelip "kardeşim seni dikizliyorduk da meme uçlarını gördük ve alevlendik lütfen atlet giy" falan mı diyecek?

Kesinlikle var, evin icinde ne yaptigim beni ilgilendirir. Cikip da biri cam perde acik diye de dikizliyorsa bu o kisinin ayibidir.

yasal bir yaptırımı var mı bilmiyorum ama perdelerin açık tutulması dışarıya yönelik bir niyet gösteriyor, teşhircilik de suç olarak kabul ediliyor.

atıyorum bu iş mahkemeye düşse hakim önce yazılı mevzuata bakar evde çıplak gezen açısından.

orada belki bir hüküm yok -sanırım öğrenmek istediğiniz de bu hüküm-


o zaman -hiyerarşide yamulmuyorsam- gelenek-görenekteki yerine bakar olayın. sanırım ezici çoğunluk gelenekte bu işin çıplak gezenin aleyhine sonuçlanacağında hemfikirdir. o yüzden bana sorarsan evde perdeler açıkken çıplak gezme özgürlüğü biri seni görene kadardır.

insan evinde olabildiğince rahat ve özgür olmalı tabii ama eğer tam karşında komşun seni görebiliyorsa ve bunu bilerek yapıyorsan bu rahatsızlık verir elbette.
yani şikayet giderse polis gelip gayet ilgilenir bence durumla.

@divit benim odamda var disko topu, kimse de gelip bu ne ya, odasinda disko topu var irispinin demedi

Hukukçuyum (oehhhhhh)
Biliyorsunuz pencerelerde cam madeni! Kullanılıyor. Bu sadece içeri güneş gjrmesi için değil iceridekinin de disarisini görmesi için. Yani aynı sistem arabalarda da var. Çok uzatmayayim arabayı çıplak kullanamayiz evde de çıplak gezemeyiz. Niye diye sormayın epey bir kopipest yapmam gerekecek. Anlayın artık.

var. yarayan kanaya parmak atmışsın. sürekli çıplak geziyorum ve sürekli gözetlemeye çalışıyorlar. bunun sebebi perdelerini kapatmaları. perdesini kapatan zaten röntgenci zihniyetini o perdeyle örtmeye çalışmaktadır.

Gezebilirsin. Ama malesef seksist yapi, erkeksen "sapik"; kadinsan "cesur" der..

erkeğin üstsüz gezmesine kim nasıl ne diyebilir ki? gayet vardır.
geri kalanından emin değilim, yasaksa da serbest olmalı, ama türkiye boktan...
bu ülkede bir şeyin olması gerekiyorsa olmaz. o zaman serbest olması gerektiğine göre değildir...

yok. hukuksal olarak yasak.

migros otobüs durağının hemen arka tarafından kalkıyormuş. o otoparkın bir bölmesi ayrılmış işte havaş'a. o kumluk alandan değil.

brezilya almanya maci iste.

almanların brezilyayı fethi konulu caps. arkada ki heykel çok meshur brezilyanın simgelerinden aynı eifel kulesi nin fransanın sembolü olması gibi.. fransayı işgal ettiğinde hitler benzer pozlar çekilmişti fotografcılar tarafından.. ona atıfta bulunmuşlar.

www.ww2incolor.com

Badland

flow free

2048

badland +1
monument valley

heroes 2

arabesk dinleyenlerin ruhu da arabesk oluyor. hayır beklenmez onlardan. yaş lerledikçe müzik zevki değişebiliyor. black metalden post rocka evrilmiş biri olarak söylüyorum bunu. ha arada açar dinlerim tabi hala ayrı mesele. müzik türünden karakter analizi pek mümkün değil bence. arabesk dışında, onlar y.rrağımı yiyebilir.

tam olarak karakteri bilinemez ama hayat görüşü, siyasi görüşü falan genellenebilir.
yani beatles hayranı biri sakin de olabilir hırçın da olabilir ama muhtemelen dünya barışı olsun, savunma sanayii yerine o parayı eğitime, fakirlere harcayalım falan diyecektir.

dinleme tarzi da muhim, ama dinlenen eser ve eser sahipleri kisilik hakkinda bence fikir verir. muzik turleri uzerinden gitmeyi pek saglikli bulmuyorum.

www.google.com

the darjeeling limited diyor gugıl.

Bence var. Hatta garipsemek tamamen saçmalık. Adam alırken de 10tl vermiş somaya veya herhangi bir yere yardım yapmış. Ondan sonra kendi malı olan bileti istediğine istediği fiyata satar. Alan da satan da razıysa, bu bir ihtiyaç değil lüksse bence uygun.

Biletleri beleşe temin edip sonra satsaydı vicdansız olurdu. Adam parasını vermiş almış. Isterse 10.000 tl'ye satar.

bir beşiktaş'lı olarak, her zaman ve ebediyen karaborsacılar benim gözümde orospuçocğudur.

Katıksız orospu çocukluğundan yargılanmaları lazım.

hayatımda hiç karaborsa bir şey satmadım ama orospu çocuğu diyen arkadaşlara soruyorum, sebep? Adam parasını vererek aldığı kendi malını satıyor. bu mal ekmek, su değil, biz kıtlıkta değiliz, ee? bence bu kolay parayı onlar yapamadığı için içlerine oturuyor ondan kızıyorlar.

Yakuza ne güzel teşhis koymuşsun, ne güzel niyet okumuşsun öyle.

Sen hiç bileti anında tükenmiş olmasına rağmen çok gitmek istediğin bir konser ya da maçtan önce biletin 5-10 misli fiyat çekildiği için dışarıda kaldın mı? Bunu bir düşün bakalım.

Karaborsa dediğimiz şey legal de değil işin garibi.

@yakuza, temel ihtiyaç olmayan her şeyi 10 katına satalım o zaman? takımının normalde 120 lira olan formasını 700'e verelim sana, nasılsa adam kendisi almış istediği fiyattan satıyor?

karaborsacılık orospu çocukluğudur. "kendi malı istediği fiyata satar" diye bir şey yok, hele ki bu malın ilk satış fiyatı, ikincisinin yarısından daha azsa. sanki 100'e aldığını 110'a satıyor aq.

karaborsacılık o kadar zor bir iş değil, kolay para kazanamadığım için değil gerçekten ahlaksız, kitapsız oldukları için nefret ediyorum ben. mesele para kazanmak değil.

bu işi gerçekten nitelikli dolandırıcılık şeklinde yapanlar şerefsiz. yani alır iki bilet gidemez ama bakar çok değerli ederinin üstüne satar falan olabilir ama bazı şerefsizler var ki toptan alıyorlar bileti hemen sonra da satıyorlar böyle mislince değerlere piyasada bilet bırakmıyorlar sonra da kendileri hakimiyet kuruyorlar piyasada. bunu yapan sadece bunlar değil tabii ki hayatımız her yeri karaborsa ama farkında değiliz aslında. tabii hepsi şerefsiz bana göre.

bedelli askerlik uygulamasinin yapildigi, ozel okullarin/dersanelerin oldugu, denize ucretli girdigin hatta ozel mulklerin etrafina cekilen duvarlar yuzunden kimi zaman denizi goremedigin bir ulkede -baska bir deyisle bu gibi seylerin tesvik edildigi bir sistemde- kisisel captaki orneklerin (ki cezalandirilanlar da onlar oluyor meslek olarak karaborsacilik yapanlar islerini bildikleri icin) suc sayilmasi absurt geliyor. yoksa armagan'in soyledigi sebeplerden oturu adaletsiz ve gayri ahlaki bir durum oldugu su goturmez. tipki organizasyon sirketlerinin sahne onu vb uygulamalarla soyguna cikmasi gibi.

@armagan ve @pescador

Her malı alıp 10 katı fiyattan satalım o zaman denilmiş, sürpriz olacak sanırım ama zaten bu gayet serbest. Ülkemizde serbest piyasa ekonomisi var ve isteyen, istediği şeyi, isteği fiyattan satışa sunabiliyor. Ve Kimi ürünler var ki siz almasanız fiyatı düşecek ve daha fakirler de satın alabilecek ama bu fiyatta alamıyorlar, hem de bu ürünler konser ve maç gibi etkinliklerden çok daha temel ihtiyaç. Onlar da alamadıkları için kendilerini kötü hissediyorlar. Aynı zamanda düşünürseniz, hiç karaborsa olmasa bile birilerine bilet kalmıyor ve bu insanlar da gayet kötü hissediyor.

Karaborsa yanlış fiyat politikalarının bir sonucudur, biletler gerçek fiyatından satışa sunulsa hem kulüpler daha fazla kazanır hem de karaborsacılığın mantığı kalmaz.
ve tekrar ediyorum, illegal mallar hariç türkiye cumhuriyetinde herkes kendi malını istediği fiyattan satışa sunabilir. Ve bu her gün yapılıyor zaten.

Keynesyen teoriyi falan siktir et şimdi. Sen bana bunun etik olup olmadığını, orospu çocukluğu olup olmadığını söyle.

Niyet okumayı nereden öğrendiğini de ekle lütfen. Bilelim de oradan öğrenmeyelim, gayet yanlış öğrenmişsin zira.

100 liraya aldigin, uzerinde kendi adinin yazili oldugu bir bileti 101 liraya satmak dahi yasadisidir. zamaninda karaborsayla ilgilenmis biri olarak soyluyorum bunu. bu sebeple geceyi nezarette geciren arkadasim da oldu. hatta yaninda bir letonyali mi litvanyali mi ne varmis ona da bu nedenle sinirdisi edilecegi soyleniyormus filan. "kendi bileti ya ne olacak satsin" demek suistimale yol acabilecegi icin herhalde bu da suc kapsamina giriyor.

ayrica her mali her fiyattan satamazsin. 70lerde sana yag, tup vs depolayan insanlar vardi. bunlara da polis baskinlar duzenlerdi. hatta bir tane aksarayli imam hikayesi vardi. polis camiye baskin yapmis, yaglari camide bulmus filan. bu devirde de benzeri bir duruma devlet goz yumamaz. karaborsa ecza depolarina da yine polisin gecmiste baskinlar duzenledigini biliyorum. hala da vardir boylesi baskinlar muhtemelen.

bir de bazi hallerde fiyatlar hangi seviyede tutulursa tutulsun mal alici bulur. kriz durumlarinda ornegin makyaj malzemesi, oyuncak gibi urunlerin talebinde fazla degisim gozlenmez. bu da etik sorular dogurur mesela. oyuncaklar camekanlara koyulmali midir gibi. her durum fiyat politikasiyla alakali olmayabilir. ilaclarda ornegin insanlar mecburiyetten ne olursa olsun odeyecek parayi bulmaya calisirlar. muzik, spor gibi zevke hitap eden seyler de istisna olarak verilebilir. kus kadar geliriyle morrissey konserine 500 lira verecek adam cikabilir. ama kayseri'de filan 1 lira'ya indiriliyor mac biletleri seyircinin gelmemesi fiyatlara baglanarak, yine kimse gitmiyor.

turkiye'de spor musabakalarinin fiyatlandirmasi normal seviyelerde olabilir, o konu hakkinda pek bir bilgim yok. ama konserlerin normal seviyelerde oldugunu dusunmuyorum. peter doherty konseri burada 150 liraydi, baktim simdi fransa'da babyshambles'la 30 euro mesela. bu ornekler cogaltilabilir.

kurallarina uyarak oynanan, adil rekabetin saglandigi bir oyunda maglubiyet o kadar hayal kirikligina ugratmaz insani. ama oyuna disaridan mudahale oldugunda yenilginin agirligi, yasanan adaletsizlikle daha da buyur. ben biletler cikmadan once fiyatlari gorurum. 'cok para lan veremem bu kadarini der' gecerim. ama keseme uyacak bir bileti sabah 10'da bilgisayarin basina gectigimde alamaz ve sonradan ulasamayacagim bir fiyata satildigini gorursem isin adaletsizligine soverim.

swedish house mafia isveç=geyik demek

House muzikten ziyade hipsterliktan kaynaklaniyor.

www.google.at

Merhaba.

Son 1 yıl içinde 5 defa THY ile yolculuk yaptım.

Miles&Smiles'im yok.

Sözlükten yada buradan ulaşabilirsiniz.

buyrun benim.

caddebostanda goruyodum eskiden ama hala var midir bilmiyorum (bayadir gitmedim).

Hayır. Yükseltmenin olayı bu zaten, her şey aynı kalıyor.

gitmez ama aşırı disk kullanımı diye bir şey var. onu bir araştırmanızı öneririm yükseltmeye karar vermeden önce. ingilizceniz varsa win 8.1 %100 disk usage, yoksa windows 8.1 aşırı disk kullanımı diye google'layabilirsiniz.

ben tekrar 8'e döndüm. anamı babamı doğrarım yine de 8.1'e yükselttirtmem bu aleti bir daha.

Yükseltmişken Windows 8.1 with Update (en güncel sürüm) kurun. @pescador, Windows 8.1 with update ile bahsettiğiniz sorun düzeltilmiş, fare ve klavye etkileşimi arttırılmıştır.

Esma sultan yalisi olmali.

Bu arada sarkis balyan'a ait.

esma sultan yalısı.
dugun mugun yapiliyor.

esma sultan yalısı
esmasultan.themarmarahotels.com

güneri civaoğlu ile şeffaf oda'nın çekildiği yer aynı zamanda.

Ic organlari patlamis bir suru insan olur. Olum bilmiyorum.

Ağaçlara ne oluyorsa insanlara da o olur bence. Islanırlar yani.

Belli bir yükseklikten bıraktığı için su hızlıca limit hıza ulaşıp damlalara ayrılır bence. Yani aşırı şiddetli bir yağmur gibi olur.

Helıkopter gerektıren yangınlar genelde orman yanını falan oldugundan cevrede ınsan olmuyor yanı. Zaten yangının yanında plajda guneslenen ınsan ne arasın?
Boyle bı kurtarma calısmasında herhalde ınsanlar da dusunuluyodur. Sanmıyorum kı cıddı zarar versın..

hiç bir şey olmaz. toma suyu bile daha tazyikli daha sert gelir insana. ama birşey olmuyor, görüyorsunuz.

aksi takdirde çok yüksekten boşalan yağmur damlaları herhalde kurşun etkisi yaparlardı.

belki insan kendisi yukarıdan suya düştüğünde beton etkisi yarattığı için bu tür bir ihtimal üzerinde duruyordur.

Orman yangınlarına müdahale sırasında çoğu zaman geliyor zaten. Helikopter suyu kütle halde bırakacak kadar alçaktan uçmuyor. Üstelik ben bundan dolayı ölen ya da yaralanan henüz görmedim.

Ben arabanin uzerine dusmusunu gordum. Arabanin camlari patlamis tum tavani cokmustu. Koltuklarin seklini almisti. Ustu cukurdu arabanin.

Yağmur beynimizi delmiyorsa helikopterden bırakılan su hiçbir şey yapmaz. Islatır en fazla.

ciddi bir şey olmaz, dağılıyor çünkü havada baya. çok yakından gördüm su bırakırken.

For j = 2 To satir

bu satırda 2 yerine 4 yaz.

Makrolarla olur dersen kodu yazayım hemen.

@cakabo, teşekkür ederim ancak makro kullanmadan yapmam lazım.

-cevaba cevap niteliğinde ama silme moderatör-

makro ya da yinelenenleri kaldır kullanmadan olmaz gibime geliyor.

Makro olmasa da kendi formülünü tanımlasan olur mu :)

ben hala =SUMPRODUCT(1/COUNTIF(B1:B15;B1:B15)) nasıl benzersiz değerleri buluyor onu anlamaya çalışıyorum :D. hem sumproduct'un hem de countif'in ilk defa bu şekilde kullanıldığını gördüm.

@himmet dayi, aslında mümkün gibi.

hatta, sonunda buldum. örneği de eğer incelemek isterseniz paylaşayım: www.dropbox.com


A ve B'de isim-ziyaret ettiği il var.
F1-F4 arasında Ali Veli Ayşe Derya olarak 4 farklı isim var.
Şu da G1 formülü:

=COUNT(1/FREQUENCY(IF($A$1:$A$50000=F1;IF($B$1:$B$50000<>"";MATCH($B$1:$B$50000;$B$1:$B$50000;0)));ROW($B$1:$B$50000)-ROW($B$1)+1))

(ctrl+shift+enter ile çalıştırılıyor)
Formül aşağı çekince de diğer isimler kaç farklı şehir ziyaret etmiş gösteriliyor.

-cevaba cevap niteliğinde ama silme moderatör-

A3'te
=A1&B1 kullanarak hucreleri birlestir, sonra da A3 deki benzersiz degerleri saydir.

@gogu delen adam

saygılar.

ctrl + enter ile girilen formüllerin hastasıyız.

@ocaan; amaç toplamda kaç tane benzersiz değer var ona bakmak değil. amaç, bir hücredeki değere ait, bir tabloda kaç tane benzersiz değer olduğuna bakmak. o yüzden yazdığınız yöntem istediğimi karşılamıyor.

@himmet dayi; est. :)

-cevaba cevap niteliğinde ama silme moderatör.-

ille de çiçekli istiyosan mum çiçeği olabilir. zor açar ama inanılmaz dayanıklı bi çiçek. o kadar dayanıklı olmamakla beraber menekşe de olabilir. yine de biraz aydınlık istiyo ikisi de gece gündüz lambaları açman gereken bir odaysa hiçbiri olmaz.
çiçek dedin diye bunları yazdım ama yapraklı salon bitkileri de iyidir çoğu da çok güneş istemez. yine de çiçek dersen yelken çiçeği hem yapraklıyken iyi hem de bazen çiçek açıyo fazla da güneş istemez.
bir de ağlayan kalpler diye bi çiçek varmış tamamen gölgede yetişen ama türkiyede satıldığını görmedim, belki internetten tohumlarını bulursun gerçi çoğu tohumu ekme zamanı da geçiyor.

istiklal'de urban'a benzettim.

urban burası hakkaten

Urban mis hakketen:) yasa eksiduyuru

twitter'da heybedeki sona bırakılan büyük turp benzetmesi yapıldı tapeler için(daha doğrusu beklenen büyük tape için) gerek baransu gerek fuatavni kullandı bu argümanı. sonra patladı gitti.

Soruşturma açılmasına karar verilecek bugün. Sonra soruşturma komisyonu kurulup aynı savcı gibi olayı soruşturup iddianame hazırlayacaklar. Sonra yüce divana gidecek bakanlar.

bende aynı şekilde excel öğreniyorum youtube'da tutoriallar var.Ben buna başladım iyi gibi şimdilik.

www.youtube.com

ozalitçiler ve baskı merkezleri yapıyor bu işi.

sözleşmeye bakar. ekstra ücret alabiliyor salonlar.

(bkz: ssis) ile sql e atabilirsin.

la belle personne

edx ile ünlü üniversitelerden ders alabilirsin.

onedio

stumbleupon +1

şu siteyi yeni keşfettim:
www.brainpickings.org

bir konuda derinlemesine bilgi vermiyor ama değişik konulardan haberdar oluyorsun ve beğenirsen seni araştırma yapmaya sevketmiş oluyor.

de.reddit.com

ivirzivirarsivi.blogspot.ch
coursera benzeri open2study var.
sanatsozlugum.blogspot.ch
www.acikbilim.com

Mankenler
bir maden işçisinin 5 yılda biriktiriceği parayı 2 saatlik fotğraf çekiminde kazandıkları için bu sistemden ve bu sistemin parçası olan mankenlerden nefret ediyorum

Futbolcular ( sadece rüşvet alanlardan )

Kendilerine ve takıma inanmış milyonlarca insanı hiç sayarak rüşvetle oyun oynayan şerefsiz futbolculardan ve kazandıkları kolay paradan dolayı

Şarkıcılar

Bir konserde binlerce lira gelir ettikleri halde ,1 tane jip i eksik olacak diye internetten mp3 indiren dar gelirli vatandaşlara dava açma peşinde olan kuruşçu şarkıcılardan da nefret ediyorum

Politikacılar ( belirli bir kısmı )

Onlar bu boktan sistemin en kolay para kazanan kravatlı yalakalarıdır gözümde, ciğerleri beş para etmez kimi topluluklar her ay binlerce lirayı ceplerine havadan indiriyorlar.

(edit: Az çalışıp çok kazanan tüm meslek gruplarından nefret ediyorum)

dedemin güvenmediği 3lü listesi vardı:

dişçi
emlakçı(o komüsyoncu derdi)
din adamı

taksi/dolmuş şöförleri: sebebi malum
müdürlük: sebebi malum götler. personeli sikip işi ben yaptım demek müdürlük oldu.
siyaset: fakir adamın siyasette işi yok biliosunuz, e fakirin hakkını kim korucak ozaman he?
asgari ücret belirleme komisyonu: ne desem gg.
akgerzekler/aktroller: 100 lira için ülkenin sikildiğini görmezden geliyorlar.

ergenlerin ayakkabılarına zorla boya sürüp ceplerindeki harçlığı göz dağı vererek alan boyacı piçler; daha izaha gerek yok bence.

minibüs şoförleri: sıra kavgasını abartıp direksiyon başındaki şoförü yumruklayıp duraktan yollayanları var. yumruklanan şoför avcılar-esenyurt arasında seferi tamamlayana kadar sesli sesli küfretti, yediği dayağı hazmedemedi bi türlü gavat evladı. özet: içlerinde bi tane adam yok.

eminönünde turist sikmeye çalışan rehberler. bunlar da sık sık birbirine girer.

eminönünde boğaz iskelesi önünde vapurdan kısmetlerine düşecek turistleri bekleyen taksiciler (bu piçler de vapur iskeleye yanaşmadan arabalarının iskeleye bakan cephesinde tekerleğine kadar temizler. arabanın öbür tarafı pistir. turisti hunharca sikerler.

market sahipleri: işçilerini öldüresiye çalıştıran kaliteli o.çler.

minibüs şoförleri (sebepleri malum)
taksi şoförleri (yazmaya luzüm bile yok)
emlakçılar (bir tane de dürüst olanına rastlamadım )
polisler (malumunuz)
politikacılar (artık tahmin edin)
Evet bu kadar.

hukukçular (ego)
emlakçılar (malum)
müzisyenler-özellikle operacılar (sanatı en önemli şey zannetmeleri)
tiyatrocular
öyp yle atanan araştırma görevlileri

Reklamcılar-dünyayı yok eden markaların göğe çıkaranları
Politikacılar-pislik savaşçılar
Polisler-.....

emlakcı(bunu açıklamaya bile gerek yok)
veteriner(bu adamlar kadar geçirmeye çalışan insan tanımadım)
ego şoförleri (çok kaprisli ve tehlike arz eden mizaçlara sahipler)
taksi şoförleri (...)
seçim arabası süren o gizemli insanlar (...)

avukatlar: para için seri katilden en pis dolandırıcıya kadar herkesi savunmaya meraklı insan grubu. bir de avukat ücretini karşılayamayan fakir insanların evini arsasını alanları var.

polis: dünyanın her yerindeki sebeplerden

patron/fabrikatör tayfası: kendisi tripleks yatlarda boğaz turu yaparken eldiveni, elbisesi yırtılmış kaynakçıya elindekiyle idare et deyip, o sağlıksız koşulda çalışan işçiye 1000 lirayı çok görenler.

paparaziler: 3 kuruş muhabir maaşı için bir insan sırf ünlü diye yaptığı her şeyi reklam ederler ve fakirlerin beynini uyuştururlar, haysiyetlerini gazete binasının girişinde bırakmışlardır.

siyasetçiler,mankenler falan filan daha orjinal bişey gelmedi aklıma

orospu çocuğu taksici

orospu çocuğu dolmuşçu

orospu çocuğu emlakçı

orospu çocuğu müteahhit

orospu çocuğu diktatör (böyle bir meslek grubu var mı emin değilim :P)

Doktor: Ego
Toplu taşıma şoförü: Kabalık
Manken + Yeteneksiz oyuncu + şarkıcı bozuntuları: Popüler kültür sayesinde paranın dibine vuranlar
emlakçılar: Şark kurnazı
Polisler: No comment

doktorlar

emlakçılar ( 10 dakkika ev gezdirip, kiradan nemalanmak dünyanın en büyük ahlaksızlığı olsa gerek )

gebze-harem dolmuş şöförleri

polisler, polisler, polisler.

öğrencilerine bir pislik gibi davranmaya çalışan akademisyenler.

bir asistan olarak, götü kalkık asistanlar.

ve 1 numara kesinlikle,

proje koordinatörleri!

asistana, saha çalışanına, ofis çalışanına hayvan gibi davranan, öğle arasında siktir olup gidip sizi dosyalarla başbaşa bırakan, akşam aldığın tiyatro oyunu için ''kusura bakma özel sektör böyle, iş bitmeli'' deyip önüne dosya yığan, anket başına coca coladan 40 tl almasına rağmen saha çalışanına sadece 7 tl verip sokak sokak dolaştırıp görüşmeci buldurmaya çalışan bütün kordinatörlerin allah belasını versin.

5 tane sayamıyorum, siyasetçiler dışındakilerin hepsini bireysel değerlendiririm ama siyasetçilerin hepsinin çıkarcı olduğunu düşünüyorum. hizmet bahane, ayrıcalıklar şahane.

- Kapalıçarşı esnafı (normal şartlarda tuvalet temizleyip asgari ücreti alması gereken yavşaklar orda esnaflık yapıp turist kazıklayarak akla hayale gelmeyecek paralar kazanmakta yabancıların gözünde ülke insanımızın imajını yerle bir etmektedir)
- Taksici, minibüs şoförü tayfası
- Noter: Adamların suçu yok ama bir iki damga basıp hayvan gibi para almaları çok dokunuyor be, cinnet geçirip pıçaklıcam bigün birini:)
- İnşaat sektörü kodamanları, rantçıları, mimarı, mühendisi. Ülkenin de çevrenin de mına koyanlar hep bunlar işte. İnşaat sektöründe kaliteli insanlar olsa yeminle tüm ülke yaşanılır hale gelir.
- (bkz: lüks mağazada kendini bir şey sanan tezgahtar )

ögretmen.yatıyolar devlettekiler.bide hemşire sanırsın doktor bi havalar havalar

bireysel olarak katılan çokca insan da var protestolara vesaire ama faşist gruplar da göstericilerin içerisinde önemli bir bileşenler - en büyük faşist örgütlenme olan svoboda örneğin, önemli bir yapı sokakta. lenin heykelleri ile derdi olanlar da faşistlerdi gene zaten.

ama göstericiler sadece faşistlerden oluşmuyorlar - gene gösteriler de faşistler yahut sadece sağ kanattakiler tarafından kontrol de edilmiyorlar. buna karşın gösterileri kontrol etmeye çalışan üç parti de sağ parti ve üç partiden faşist olanı, en çok yer sağlayanı.

militan faşistler var, onlar ise apolitik göstericilerin sempatisini kazanmada başarılılardı görece. hakeza ciddi anlamda bunlar çatışıyorlar polisle ve bu yüzden göstericiler bu "patriyotlar" açısından pek kötü birşey görmüyorlardı. şu anda %5-%10 civarında kalabalıklarının olduğu söyleniliyor tüm neo-faşist ve neo-nazilerin göstericiler arasında.

gösterilere katılan ama sol kanattaki kişiler, gruplar ve anarşistler de var.

youtubeye Göksel Baktagir yazın, alayını yükleyin

göksel baktagir'i compadrito yazmış, teşekkürler :)

ömer faruk tekbilek
yurdal tokcan
yinon muallem
yansımalar grubu (zaten sizin örnekler)
mercan dede

albümlerini karıştırın derim.

asla razı olmam.

7 haneli bir miktar olması gerek.

10 bin yeter.

öndeki dişimin çekilmesine hiç bir paraya izin vermem

Caart diye çekecekse razı olmam, yavaş yavaş oynatarak acıtmadan çekmeye uğraşacaksa; 1 diş 500 bin, 3 dişte kampanya var sadece 999 bin lira. Komple üst çene 3 milyon. 10 milyon ver mandibulamı al götür..

sadece para yetmez. ekstra bişeyler lazım.

arka diş tamam ama ön diş asla.

@vfgerty, oynatarak çekerse acıdan ölürsün yalnız. hatta ciddi ciddi ölebilirsin. philosophy of a knife'ta tüm dişleri sökülen bi' kadın ölüyodu mesela, gerçekti ordaki olaylar bildiğim kadarıyla. böyle çevire çevire kanırta kanırta. dayanılmaz ona.

sorunun cevabına gelirsek, korkarım ben, razı olmam.

en az 100 000

ağrı şokundan ölme riski var kişinin.

kesin bilgi.

eğer sallanıyorsa filan bir nebze 1 saniyelik iş ama sağlamsa çok canı yanar.

(diş hekimiyim)

cevap: asla razı olmam.

43 bine hallederim.

pek acı hissetmediğim ve implant seçeneğim olduğu için sanırım 1 milyon dolara kabul ederdim. ( pazarlıkla en son 750 bin dolar olur )

6 yaşındayken en arka dişim hiçbir uyuşturucu müdahale olmadan çekilmişti.

1 milyon dolar verirlerse ön dişe razı olurum.

arka diş için en az 10 milyon.

aklıma şu geldi ;

www.youtube.com

üşümem diyorsan adalarda girebilirsin çılgın dostum.

bir tane bakir olanlardan alip hediyene eklemeni tavsiye ederim.

illa ki vardir turk marketlerinde ama her yerde de yoktur bizim memleket gibi 960 parca yemek takimi, 850 parca tencere tava takimi bilmez bu ecnebiler bence :)

Fransada turk veya arap marketlerinde bulunabilir belki ama cezve olayi pek yok avrupada. Benim gozume pek carpmadi acikcasi. Onun icin hediyenin yanina cezve de katmak mantikli olacaktir.

artık sınav soruları açıklanmayacak demişlerdi galiba

download1091.mediafire.com olsa gerek

firefox flashgot ile anında indirme şeysi çıkıyor. 129 mblik bi mp3 diyor hatta

sayfa kaynağını görüntüleyip download1091.mediafire.com ile başlayan linki ararsan bulursun.

ben genelde şu yöntemi kullanıyorum:
www.youtube-mp3.org

bu siteye parçanın youtube linkini yapıştırmak yeterli. o da şu olsa gerek;
www.youtube.com

neyse onu söylüyorum.
bok gibiyse bok gibi güzelse güzel.
dürüst olmak lazım bence.

Genelde tanımadığım ya da yakın olmadığım biri ise doğrudan söylüyorum beğenmediğimi. Yakınım ise kırmak istemem konuyu hiç açmam. Üstüme gelirse neden beğenmediğimi düşünürüm, "Hakkaten güzel de bana mı hitap etmedi" yoksa "G.tüm gibi mi olmuş" diye. 1.ye evet diyorsam "Güzel olabilir ama şundan şundan bana hitap etmiyor", "Belki anlayana güzeldir, ben anlamadım", "Biliyorsun beni, tipim değil" derim. 2.ye evet diyorsam, konuyu değiştirmeye çalışırım. "Aaa, bak uçak geçiyor"a bağlarım. Daha da sıkıştırırsa "Ben o konudan pek anlamıyorum" derim, zaten o raddeye gelene kadar mesaj alınır. Ama birkaç kere de bakmadan "Heee, beğendim" demişliğim vardır.
Bir iki kere beğendiğim şeye de hakaret etmişliğim vardır. Örneğin, "Ne yaptın saçına, süper olmuş" gibi.

söylemeyin amk yalan söylemeyin. beğenip beğenmeme meselesi değil bu 'aa bu ağaçların rengini ne güzel yapmışın' dersin. illa bütününü beğenmene gerek yok.
saçını haftada bir boyatan ev arkadaşıma beğendiğim zaman yakışmış diyorum ama beğenmezsem 'rengi ne bunun' diyorum. bana ne diye beğendirsin?
hem beğenmemek ne? neye göre beğenmiyosunuz? hoşunuza giderse söyleyin ama beğenmediğiniz zaman da daha güzelini yapamayacaksa boşuna moral bozmayın
ne dolmuşum ya hu boşaldım yeminle

hassas bir meseleyse beğenmediğimi ifade ediyorum kırmamaya çalışarak. mesela "güzel aslında ama şurası şöyle olsaymış daha güzel olurmuş." gibi.

Eskiden böyleydim ben. Sürekli yalan söyler başkaları adına kendimden ödün verirdim. Yalan söylemek kendinden ödün vermektir sonuçta.

Hani derler ya "üzerine git". Gittim. Ama çok fazla gittim. Sevgilime, arkadaşıma hatta aileme.

Bu nasıl olmuş, yakışmış mı?
- Kızım sen de hiç renk anlayışı yok mu ya?

Yemek nasıl oğlum?
- Anne yeminlen tat gelmesin diye tatmadan yutuyorum.

Kanka borç versene?
- 1 sene sonra getir de mi. Borç falan yok.

Abi fazla sigaran var mı?(Sokaktaki dilenci)
- Var ama sana yok.

Merhaba. Gittigidiyordan anket için arıyorum müsait misiniz?
- Evet müsaitim ama ankete ayıracak vaktim yok.

Böyle böyle herkesi kırıp geçirdim. Şu an eskisi gibi olamıyorum. Dönmek de istiyor muyum bilmiyorum. Ama sevgilime hep gerçekleri söylediğim için, herkese karşı dürüst olduğum için yavaş yavaş yalnızlaşmaya başladım.

İnsanlar yalanı seviyor.

Doğruyu kırıcı olmadan söylemek benim tercihim. Şiir yazdıysa, şiirindeki gerçekten güzel olan bir iki yöne vurgu yaparım "şu iki kelimedeki uyumu çok güzel yakalamışsın" diye öncelikle, daha sonra geri kalanı için nesini sevmediysem onu gerekçelendiririm.

ben şöyle diyorum:
-politik konuşmamı mı istiyorsun, gerçek düşüncelerimi mi?

zaten herkes gerçek düşüncelerini söyle der.Mesela saçını beğenmediysem "bence kafa yapına ve yüzüne uymamış,beğenmedim" diyorum.

Ben yalan söylüyorum. Çok güzel olmuş çok beğendim diyorum.

Burada korktuğun karşındakinin kırılması değil, onun gözündeki yerinin bozulması. Aslında bencillik ediyorsun.