Ekşi Duyuru

Urla / Palmiye Park Goya

Alsancak'ta hosteller var beklenti düşülürse fiyat makul gelebilir sanki. Bi bakınız.

Tıklayınca yazıyor olması lazım bende 600lira civarı ekledi diye hatırlıyorum

Yok hiç bir şey odemiyorsun. Sanırım doktora yaptığıni gösteren belge ile şubeye gitmelisin. Ya da pazartesi ara şubeyi yardımcı olurlar

Tecil işini halledemezsen ve belirtilen 15 gün içinde gitmezsen 2000 tl ceza kesiyorlar (artmadıysa). Ve her tutanakta cezan katlanıyor. Geçen sürede faiz biniyor vesaire.

Bu yüzden aksatmadan halihazırda doktora öğrencisi olduğunuza dair belgenizi askerlik şubesine iletin ki ceza durumu ortadan kalksın. yüksek lisans için başlangıç tarihinden itibaren 3.5 yıl gibi bir şeydi maksimum tecil süresi. Dolmuş olması normal.

Ve umarım doktora tecili için başvurmanız gereken süreyi geçmemişsinizdir.

yaş 35 değilse dert etmeyin. askerlik şubesine gidip işlerinizi halledin.

tecil için, doktora yaptığın yerin bağlı olduğun şubeye resmi yazı yazması lazım.

götüreceğin belge ile ancak yoklama kaçağı durumunu bir sonraki celp dönemine kadar kaldırabilirsin.

diye biliyorum.

Hocam çok kafa karıştırmak gibi olmasın ama, sanırım şöyle bir süreç yaşayacaksın:

- Yurt dışında doktora yaptığın için, adres kaydın da yurt dışındadır. Dolayısıyla, askerlik işlemlerini yapacak olan esas kurum bulunduğun ülkedeki konsolosluk olacak.

- İlk iş, Türkiye'de bir askerlik şubesine gideceksin. Orada yurt dışında öğrenci olduğuna dair belgeleri ibra edeceksin. Onlar da bu belgelere istinaden sana geçici bir tecil belgesi verecekler. Sanırım 3 aylık bir erteleme yapılacak. Sonra yurt dışına çıkıp konsolosluğa gidecek ve esas ertelemeyi orada yaptıracaksın.

-Türkiye'deki geçici erteleme için öğrenci belgelerinin orijinalleri ve Türkçe çevirileri gerekecek. Eğer öğrenci belgenin orjinali yoksa, elektronik kopyasıyla da işlem yaptırmayı dene, belki kabul ederler. Ama Türkçe çeviri mutlaka isteyecekler. (Öğrencilik durumunu gösteren vize belgeni de çevirtmen gerekebilir). Yerinde olsaydım, belgelerin orijinallerini evde kendim çevirir, word dökümanı yapar ve yeminli bir tercümana gidip senin çevirilerini onaylamasını isterdim. Öteki türlü, kendileri çevirmeye kalkınca çok uzun sürüyor.

- eğer kafanda 'acaba zorla askere alırlar mı?' gibi bir düşünce varsa, ondan çok korkma. belgeleri falan ibra ettiğin sürece sıkıntı yok. ancak, tüm bu belge toparlama işleri falan biraz can sıkıcı ve pahalı olacak. kolaylıklar dilerim.

sekersiz turk kahvesi durumu guzel ozetlemis. ben de master yaparken yoklama kacagi durumuna dusmustum. yurtdisinda konsolosluga gittim okul belgeleriyle tecil ettiler. o zamanlar 2'ser sene tecil ediliyordu. 30'a kadar boyle gitti sonra oturumu alinca 37ye kadar tecil yapildi. Tecil bitmeden de parasini verdim bitti. Senin de surec buyuk ihtimal ayni olur eger turkiye'ye kesin donus niyetin yok ise.

Tesekkurler cevaplar icin, ne oldugunu yazayim da ilerde biri aramadan denk gelirse bilgi sahibi olsun.

Askerlik subesine gittigimde hicbir sekilde tecil islemi yapamayacaklarini ve o anki yoklama kacagi durumumla yurtdisina cikarken sorun olacagi soylendi. O yuzden askerlik yoklamam normal bir sekilde yapildi ve mayis ayinda askere sevk edilecek sekilde kayit edildim. Daha sonra Almanya'ya gidince verdikleri sevk belgeleri ve ozel ogrencilik kaydi icin gereken belgeler ile konsolosluga gittim ve ozel ogrenci kaydimi yaptirdim, konsolosluk MSB ile gereken yazismalari yapti ve askerlik sevkim iptal edilip doktora bitene kadar tecilim yapildi.

Dikkat eksikliği çocukluktan itibaren vardır, sonradan ortaya çıkmaz. Eğer problem geçmişte yoksa, ilk önerim tüm vitaminleri de ölçen bir kan tahlili vermeniz. Sonuçları iyi bir dahiliyeciye yorumlatmanız. Sonra tahlilleri de alıp psikiatr yolunu tutarsınız.

Uzm. Dr. Eylem Doğan Elçi’yi gönül rahatlığıyla önerebilirim.

bendede bu var. yaş 46.
ilaç dışında bi.r tedavisi yok (doktor dedi) ilaç concerta.

Ballantines 12

İçki içmeyi seven ama şarap ve viskiyle anlaşamayan biri olarak Dimple derim. Hiç hazzetmediğim viskiyi sadece dimple olursa içerim nefis bir zıkkım :)

Glenfiddich guzeldir.
laproaigh biraz isli bir tat birakir guzeldir.
lagavulin
glenmorangie
macallan

o ayarda bunlar vardir. 12-16 macallan yag gibi akar.
babamin yalancisiyim :)

laphroaig biraz çizgi dışı gibi. özel ve ağır bir tat herkes sevmeyebilir. dimple zaten blended hatırladığım kadarıyla.

glenmorangie ve glenfiddich arasındaki farkı anlayabilecek kapasite de bende yok. glenfiddich'ten yardır gitsin.

glenfiddich 15 güzel viskidir

Talisker

Macallan.

Macallan Sienna bulursanız kaçırmadan alın, piyasadan kalktı. içmelik değil de saklamalık viski olur.
Cragganmore 12 de artık satılmayacak, çekiliyor. 235tl gibi bir fiyatı var. f/p viskisi.şuan zor bulunuyor, bitmeden alın
Lagavulin Distillers Edition Türkiye'ye yeni giriş yaptı sayılır, tadanlar çok memnun. Lagavulin 16'ya göre biraz daha hafif.
Laphroaigh 10 ya nefret edecektir ya da aşık olacaktır, öyle bir viski. hastane kokusunu severse alın.
Coal Ila 12 isli viski severler her zaman tercih ediyor,güzeldir.

ayrıca şehir-bölge bilgilerini de paylaşırsanız indirimli yerleri önerebilirim.

single malt sctoch'lar damıtımevlerinin bulunduğu yerlere göre kişilik kazanıyorlar. highland ve speyside bölgelerindekiler en popüler olanlar ama ben olsam laproaigh, caol ila gibi islay viskileri tercih ederdim; farklı bir perspektif kazanmış olur arkadaşın.

Cardhu da güzeldir.

Hibiki

Araştırın, memnun kalacaksınız

Glenmorangie hafif, guzel fark edilir derecede vanilya ve tatli badem kokulu. Cogu kisiye hitap eder. Bogazi yakan, kafanizi kul tablasina batirmis hissi verenlerden degil. Oyle seviyorsa, Islay´in agir taslarindan olan viskileri secmelisiniz.


Talisker ve Glenmorangie diyorum viskiye bayilmayip ikisini de icen biri olarak. Cok uzak degilse viski dunyasina, severek icebilir bu viskileri.

tek yaşıyorsan büyük buzdolabına gerek olmayabilir. evlenme ya da ev arkadaşı durumu olursa iyi olabilir ama.

boyu uzun olanlar için buzluğun altta olması pratik değil ama. eğilmek gerekiyor.

klasik mantık bence. büyük olanı alın yeriniz uygunsa. her zaman büyüğe ihtiyaç oluyor ki dediğiniz gibi alt buzluk daha hoş ve daha modern.

bence de buyuk olan. ayrica evde yemek yapan ya da surekli markete gitmeyen biriyseniz buzluk cok ise yarar, et atarsiniz ya da yaptiginiz yemekleri bolup bolup atarsiniz vs. buyuk buzdolabi bence onemli.

Bunlarin markasi ne? Bence de buyuk olan.

@balpolen Markalari amica

olur da güzel durmaz. sen o prizi her halükarda iptal et, dolap için başka bir priz bulmaya çalış.

Prizi söküp duvarı içeri doğru biraz kır ve prizi göm. Benim prizler öyle

@mithril

Ne yazik ki ev sahibi ona izin vermiyor. Ayrica elektrikciye yaptirsam bile duvarlardan dolayi gomme priz olmayacagi soylendi.

dişi fiş alıp yarım metre 3x2,5mm kablo ile uzatma yapacaksın işte. prizi söker ekini yapar dolabın yanında takarsın fişi. taşınırken takarsın geri.

bir şey olmaz kabloları güzelce bantla sonra tekrar buzdolabını çekmekle falan uğraşma.

Buzdolabının duvarla belli bir mesafesi olması gerekmiyor mu sağlıklı çalışabilmesi için?

@arenas evet 3-4 cm mesafe olmasi gerekiyor ama bu prizin cikintisi 7.5 cm kadar. Oyle olunca da normal buzdolaplari 3-4 cm disarda kaliyor.

en iyisi bir diş hekimine görünmen tabii ama largopen, augmentin gibi bir ilaçsa (etken maddesinde amoksisilin olacak) en az 1 hafta kullanman lazım. şayet abse oluşmuş ve bu abse kullanacağın antibiyotik tedavisi ile gerilemezse diş hekimine muhakkak gitmen gerekir. antibiyotiği de ağrım geçti diye sakın 3gün sonra bırakma

ilaçlarla sadece kısa süreli çözüm bulabilirsin. 20 lik diş düzgün çıkmadıysa çektirmen gerekir. ilerde sürekli sıkıntı çıkar.

diş hiç çıkmamış(gömülü) yada az çıkmış ise(yarı gömülü) diş hekimleri onu çekemiyor. çene cerrahına gitmen lazım 20 lik diş için, sigortan yoksa para biriktirip özele gidebilirsin.

devlette 20'lik diş çektirmek işkence zaten. hayvan muamelesi yapıyorlar, bir tanesini devlette çektirdim sonra dayanamayıp kalan 3 tanesini özelde çektirdim. özel düşünürsen bahçelievlerdeki doktorumu söyleyebilirim

antibiyotik ne yapacak, dişi geri kemiğe mi sokacak? acilen bir diş hekimine git yoksa apse birikimi olursa genel anesteziye 4000 lira bayılırsın. git özel kliniğe 300-400 lira ver çeksinler şimdiden.

Kaş o bölgenin en sirin ve sakin yeridir merak etmeyin.


Kemere gelmişken phaselis antik kentine ve olympos teleferiğe de kesin gidin.
phaseliste denize de girebilirsiniz. Zaten Kemerin en iyi denizi orada.

En güzel zamanları Kaş’ın.

Kuruntu yapıyor evet, ama Avrupa ya hayvan getirmek için uzun bir prosedür var bildiğim kadarıyla, yani siz alana kadar kedicik 6 aylık civarı olabilir. Sokak kedileri de gayet sıcakkkanlı ve insana alışık olabiliyor, değilse de zamanla alışıyor. En yabani kedi bile evde 1 ayda kuzuya döner, sevgi gördüğü sürece.

sokak kedileri, cins kedilere oranla sağlıklıdırlar. uzun vadede sağlık sorunu yaşamazsınız. insana alışkın olmamaları konusu külliyen yalan. sokakta yaşayan hayvanlar yabani değil ki? vaşakla mı karıştırdınız sjdjdj

@hipopotamus

Yok kediler de burada, uçakla getirme gibi bir durum yok. 12 haftalık olduklarında gidip alacağız sadece. Ben de kuruntu yaptığını düşünüyorum da konu hakkında hiç bir deneyimim yok. Bi de ek olarak iki kardeşler, ikisini beraber alacağız.

@nice

İşte hayatlarında sokak kedisi görmemişler o yüzden bilmiyorlar, böyle abartıyorlar biraz

2 aylıkken de alabilirsiniz. Biraz kedinin yapısına bağlı aslında, erkek kediler daha özgür ruhlu ve evde mutsuz oluyor hele ki sokaktan geldiyse. Ama dişi kediler daha uysal ve tembel olabiliyor, bizim burda bir dişi var eve alın diye ölüyor, apartmandan çıkmıyor, çok iyi huylu. Ama erkek kedim uyumak ve yemek için Otel gibi kullanıyor evi=) şansınız şu ki anne ilgisiyle büyüyecek, onlar daha uyumlu oluyor.

Yoo 1 senedir sokakta yaşayan kediyi de sahiplendik 1 aylık olanı da. Bi şey fark etmiyor :) güle güle büyütün

Bireyleri anlarım da alışveriş sayfalarından nefret ediyorum.
Tam bir yerde bir gönderi çıkıyor karşıma girip bakmak istiyorum ki instagram butiklerinden sık sık alışveriş yaparım bir bakıyorum sayfa gizli.
Ne alaka yahu, asla takip etmem çıkarım hemen öyle sinir oluyorum.

Sanırım bazı gerizekalı arkadaşlarım gibi arkadaş arkadaşa paylaşıyı gönderiyor, "gizli .s" yanıtını alınca zorla takip ettiriyor. diğer türlü sayfayı takip etmeden beğenip geçilecek çünkü.

ben ısrarla çok komikse ss at diyorum, tavsiye ederim.

Doğrusu TOMA. Toplumsal Olaylara Mücadele Aracı.

Panzer tankın Almancası.

@amortisman, allahkitap

Neyin ne olduğunu biliyorum, hatta o linke ben de cevap vermişim

Sadece iki kelimenin dilde yer edimini merak ettim.

@Haldamir, Yahu toma ve panzer iki farklı araç. Eskiden panzer diyorduk çünkü onlar panzerdi. Sonra toma denilen araçlar yapıldı ve onlara da haliyle TOMA diyoruz. Birbirinin yerine geçen kelimeler değil bunlar. Farklı araçlar farklı isimler. Biri bildiğimiz tank diğeri üzerine tayzikli su zımbırtısı takılmış ağır bir araç.

toma ve panzer farklı araç sen mercesedes'e bmw demiyorsan tomaya da panzer dememelisin.

kamyondan bozma olanlar TOMA, tank gibi koca tekerli olan şeyler Panzer.

Aslında kastedilen tank değil zırhlı araç olduğu için panzer kullanımı teknik olarak doğru değil. Tomalardan önce kullanılan V-150,Dragon gibi araçlara görüntüsü tankı andırdığı için panzer denmiş.

Kamyondan bozma yeni araçlara yeni bir isim bulmak istenmiş olmalı ki TOMA dendi. Kelime anlamı olarak bakınca -toplumsal olaylara müdahale aracı- iyi de oldu.

Eskiden panzer vardi cunku. Panzer kalkti, yerine TOMA'lar kullaniliyor. TOMA'ya panzer demedik hicbir zaman.
Bu arada zirhli arac oldugu icin panzer kullanimi teknik olarak dogru.

merkezde öyle.

ama neuherberg'de daha uygun fiyatlara bulabilirsiniz. zaten münih şhir merkezinde ev bulmak samanlıkta iğne aramak gibi. ben oldukça uğraşmıştım.

www.immowelt.de
immobilienscout24.de

buralardan bakabilirsiniz. çevre yerlere de bakabilirsiniz.
ama merkeze yakın yerlerde de ne yazık ki pahalıymış. biz ağustosta taşınıyoruz münih'e, 1+1 50 m2 evler 1200 eur civarı masraflarla.

Son 5 senede büyük sehirlerde ev sorunu var ve bunun yaninda inanilmaz bir pahalilasma. Münih de bunlarin bir ornegi. Sorun, ev fiyatlarindan cok, hic ev bulamamak. Cünkü basvuru yaptiginiz yere 50 kisi daha basvuru yapiyor ve bir sene boyunca ev arasaniz da, kafanizdaki daireyi, istediginiz yerde bulamiyorsunuz.

Evet elbette, 1+1ler 1000 civarinda, 3 oda evi asla merkeze yakin yerlerde 1000´e bulamazsiniz.

"1 m2 hangi semtte ortalama kac Euro olabilir?" sorusunun cevabi surada. Buna gore de 50-55 m2 ev zaten 1000 Euro yaklasik olarak.: www.wohnungsboerse.net

O yüzden diğerleri gibi WG bakacaksınız

WG istemiyorum iste, illa kendi evim olsun istiyorum.

Cok cok yanlis bir onyargi imis. Birkac sene once Frankfurt civarindan baslayip Hollanda´ya gectim bir arkadasimla. Tatil sezonu olmasi ve yollarin bos olmasina karsin, uzun sure hicbir noktada beklemedik. Gecen sene Dogu Almanya´da birkac yer gezdik uc kadin, yine sorunsuz gecti.

Almanya iyidir otostop konusunda. Duydugum kadariyla Avrupa´da güney ülkelerinde, Italya´da ve Ispanya´da ozellikle otostop cekmek cok cok zormus. Halbuki direkt tersini dusunuruz, degil mi? Otostop forumlarinda da bulabilirsiniz boyle bilgileri. Hollanda, Almanya, Fransa iyidir genelde. Her otostopcu gibi arabalarin durdugu yerleri bilmek, haritaya sahip olmak, baglanti noktalarini az cok bilmek gerekiyor. En kotu ihtimal benzin istasyonunda bir aile arabasi bulur gidersiniz. Türkiye ile kiyaslayamam. Türkiye´de sadece kampüs icinde otostop cektim ya da otostopcu aldim arabama.

Kiz arkadasin daha cok dogu almanyayi kastetti heralde.

Ama yine de genel olarak Almanya icin boyle bir genellemede bulunmazdim.

hitchwiki.org

linkler calismiyor sanirim, toplu tasima mi kullanacaksiniz? ve de kac gun kalacaksiniz? sanirim klasik istanbul turist gezisi yapacaksiniz.

Aa bende calisiyor, acaba booking engelli diye mi olmuyor? Evet 6 gece kalacagiz ve klasik turist gezisi olacak.

edit. otel isimlerini ekledim

linkleri açmak için vpn gerekiyor, farklı bir siteden bulabilirsen daha kolay olur.

booking şuan Türkiye'de çalışmadığından uyarı veriyor.

Pera Palace'a bakın derim, TL olarak yüksek fiyatları ama tahminen euro olarak 200-250 civarlarındadır.

bence içlerinde en iyisi vali konak. osmanbey metro durağına 7 dk uzaklıktaymış. dorne taksim suite ise taksim metro durağına 15 dk uzaklıkta. ikinci seçenek o olabilir.

ikisi de aynı metro. her yere 1-2 aktarma ile geçebilirsiniz. sultanahmet'e filan gidecekseniz metro-tramvay kolay aktarma yapabilirsiniz.

35-40 krş arası tüketime baglı olarak bir fiyata anlaşabilir firmalar ile.

yıllık 2000 kWh üzeri müşteriler bireysel müşteri sıfatına haiz olup istedikleri firmadan elektrik alabilirler.

normal elektrik firmasıysa 35 kuruş üzerine 0.11 lira civarında elektrik iletim ücreti de ekleyip 0,46-0,5 lira çarpı 20000 yaptıktan sonra +%18 eklerseniz sonucu bulabilirsiniz.

lisans.epdk.org.tr

buradn hesaplayınca tek zamanlı olarak 7500 lira falan çıktı.

istanbul için 0.321 tl her şey dahil kdv hariç.

Finansbank enpara bence

bitcoine yatır veya altcoinlere.

Evet faiz alırlar. 300 lira kadar olan alışverişi kartla yapın en iyisi.

mahallendeki bakkala, markete rica et, o 300 lirayı karttan tek çekim çekip sana 300 versin. ama komisyon istememesi gerek.

Altın alıp bozdurmak mantıklı değil. Al-Sat fiyat farkı çok zaten. Kredi kartının mevduat hesabında +300 görünüyor olabilir. Oradan çekince faiz binmez. Karttan nakit çekme gibi değil yani. Bankamatikte 'mevduat hesabı' olarak görünen bir seçenek varsa oraya bakın.

Bankan ile görüş, artı bakiyeyi vadesiz hesabına aktarsınlar.

bankayı ara veriyorlar yada şubeye git.

bankayı ararsan hesabına yatırıyorlar hemen (aynı bankada hesabın varsa tabii).

Bankayı ara, hesabın varsa aktarırlar. Yoksa da şubeden hesap açtırabilirsin

İnternette bulunmuyor evet. Optik optik gezmeniz lazım fiyat almak için. Tahminimce 1000tl civarına bu numaralarda kaliteli ince cam alınır (Zeiss Seiko Nikon vs). Ama fiyatlar artmış da olabilir tabi son zamanlarda.

Markaya göre çok değişir.

En az 150-200 den başlar 5000 e kadar gider.

atasunda 700tl inceltilmis. sanirim 1,74 inceltme orani

Yanmazlar süresini ona göre ayarlarsan. Folyoya sarıp çatalla delikler yap üzerine.

yemekle temas halinde ısıya maruz kalan folyoların sağlığa kimi zararları hasıl oluyor, folyoya sarmayın.

fırınınızda turbo diye bilinen fan özelliği varsa fanı çalıştırarak pişirebilirsini.

Kumpir için patatesin büyüğü makul, ama ortaboy ya da küçük boy patatesle de gayet olur. afiyet olsun

Birey olarak güçlü olmak gerekir evvel.

Kazık yersen ömür billah geçer.

Onsuz yaşayabilceğine inanıp öyle düşünmen lazım, arkadaşlar bul, hobi edin, başka şeylere zaman harca, onsuz da bir hayatın olsun, bir yandan onu da ihmal etme tabii.

Dev saçmalık.

Fi'yi izle, Duru'nun şu anki durumunu incele.

Geçmez dibi görmen lazım.

bunu bir kere yaptıysan ve zamanla alışkanlık haline geldiyse yeni normalin bu olduysa geçmiş olsun.. @komando +1

muhtemelen ilişkiniz bittiğinde ki terk edildiğinde güzel bir deneyim kazanmış olacaksın ve bir daha bunu yapmayacaksın..

tecrübeyle sabit ki : www.spruch-des-tages.org

aynı yollardan geçtim geçiyorum..

Biraz daha tecrübe sahibi olunca hataları çok daha net görebilirsin.

Kendini daha çok severek.

Kendine bi zararin yoksa niye degistireceksin yav, koy merkeze ne guzel, butun sorumluluk baskasinda, sen de istedigin gibi sev. Zaetn seviyorsun, dursun merkezde. (*-*)/

Ya bu çok normal bişi değil mi? Hep öyle yaptım hiç de pişman değilim, aksini de kesinlikle kabul edemem karşı taraftan. Çok doğal bence yani. O huyundan vazgeçeceğine ona değecek insanlar ara derim.

büyüyünce geçiyor. dalga geçmiyorum; ciddiyim.

not: sağlık sorunları hariç. o zaman her şeyi unutuyorum.

www.bkmkitap.com

dw.de

solid works çok başarılı bu konuda

ver çizip atayım çok detaylı değilse.

@bohr teşekkürler ama 50-60 fotodan oluşturmam gerekcek ve ilerde de tekrarlayacağım o yüzden kendim yapmam gerekiyor ama yine de teşekkürler.

kuzey kore'yi solcu-sosyalist bir ulke saniyorlar.

Bu arada yazı sol gazetesine ait değil, Kuzey Kore gazetesindeki bir makaleyi çevirerek, tırmanan gerginliğin Kuzey Kore cephesinden nasıl görüldüğünü göstermeye çalışmışlar. Sol gazetesinin Kuzey Kore'ye destek verecek kadar 'tankie'leştiğini sanmıyorum.

kimi solcular, çoğu vakit hayal aleminde yaşadıklarından olsa gerek, kuzey kore'yi pis emperyalistlere karşı mücadele eden ve halkın iradesini hep ön planda tutan dahası propaganda mağduru harikülade bir ülke sanıyorlar.
benzer durum sol gazetesinde de görülüyor.

sol haber tkp (bölünme sonrası kp) yayın organıdır. kp kuzey kore'yi emparyalizme karşı bir cephe olarak görür ve kendi deyimleriyle tüm eksiklerine rağmen destekler.

Anne ve babalari Türk vatandaşligindan izinli olarak çıkan mavi kartlilar yani imtiyazli yabancılar dedigimiz kesimi olusturuyor. Yani yalnızca alman vatandaşligi olan kişiler bunlar. Haliyle çocuklar da alman vatandaşı. Ama isterlerse kendi ülkesindeki Ergin olma durumuna erişince ergin olmalarindan itibaren 3 yıl içinde seçme haklarini kullanarak Türk vatandasligina gecebiliyorlar.

Almanyada 1.4 milyon secmen varmis. Eger anne babalari TC vatandasi degilse ve kendilerinin basvurmasi gerekiyorsa cok yuksek bir sayi degil mi bu? Bu kadar aktif bir sekilde TC vatandasligina basvuruyor mu cocuklari?

Kişi hangi ülkenin vatandaşıysa çocuğu da o ülkenin vatandaşı olur. Kişinin hem Alman hem Türk vatandaşlığı varsa ve çocuğu Almanya'da dünyaya gelirse çocuk da hem Alman hem Türk vatandaşı olur.

@grgn,ondan emin değilim iştr, bildiğim kadarıyla Alman vatandaşlığına geçmek için diğerinden çıkmak gerekiyor.

Adamlarin almanyada sinirsiz oturma/calisma izni filan var, hangi vatandas oldugu farketmiyor ki.
25 yasindan sonra alman vatandasligina basvurani da gordum. Trye kesin donus yapacakti, bir sey olursa almanyaya donebilmek icin alman vatandasi oldu da geldi.

Bir de almanya tc ile cifte vatandasliga iZin vermiyor, cifte vatandas olanlar (eskiler haric) tc vatandasligini gizleyenler

İki Türk'ün çocuğu Almanya'da doğarsa, Türk vatandaşlığından çıkması beklenmeden ona Alman vatandaşlığı verilir. Sırf çocuğu yabancı ülke vatandaşlığı edinsin diye yurtdışında doğum yapanlar var, hiç duymadınız mı? :) Örneğin 9 ay bitince çiftimiz ABD'ye gidiyor turist vizesiyle, orada doğum yapılıyor ve vatandaşlık alınıyor. Bu durumda sadece çocuğun vatandaşlığı oluyor tabii, ebeveynlerin değil.

@grgn

Almanyaya dogum yapmaya gidip dogum yapinca cocugun alman vatandasi olmaz. Her ulkede gecerli olan bir sey degil. Mesela almanyada gecerli degil. Kesinlikle yanlis bilgi. Cok nadir ulkeler (abd bunlardan biri) bu sekilde vatandaslik hakki veriyor.

Ius soli vs ius sanguinis diye aratabilirsiniz.

Kizim almanyada dogdu, esim ve ben turk vatandasiyiz ve alman vatandasligimiz yok. Limitsiz oturum ile yasiyoruz. Kizimiz su anda hem alman vatandasi, hem de turk vatandasligi var cunku Eğer anne ve babadan hiçbiri Alman vatandaşı değilse, ancak anne veya babadan biri en az sekiz yıldır Almanya sınırları içerisinde yasal olarak ikamet etmişse, çocuk yine de otomatikman Alman vatandaşlığı elde eder.

Cifte vatandaslik hala mevcut ama sadece bu sartlarla,

2000 yilindan sonra dogmus olanlara cifte vatandaslik hakki var, anne baba alman vatandasi olmasa da. onlar da 18 yasina geldiginde turk veya alman vatandasligindan birini secmek zorunda.

1990 - 2000 yillari arasinda doganlarda ise cesitli kosullar istiyorlar. anne babadan biri alman vatandasi olmali, 6 yil alman okulunda okuyup 8 yil almanyada yasamis olmak gibi.

1990 yilindan once doganlar ise cifte vatandas olamaz, almanyada dogsalar da dogmasalar da.

yani ozetle almanyada yasayan turkiye secmenleri almanyada alman vatandasligini hakkini kazansalar da kabul etmemis, oturum ile ikamet edenler. Almanyada yasayan bircok turk hak kazansa da alman vatandasligina gecmiyor cunku limitsiz oturumlari alman vatandasliginin kazandiridigi bircok hakki da kazandiriyor onlara. (Baska ulkelere vizesiz giris ve oy kullanma hakki haric) Bu secmenler sadece turk vatandaligina sahip, alman vatandasliklari yok.

Kendisi hakkında yapılan son haber, 2 Eylül 2016 tarihinde eğer yanlış görmüyorsam. 27 Temmuz 2016'da TSK'dan ihraç edildiği yazıyor, bunun geri alındığına dair bir şey de yok. Bahsettiğiniz konuya paralel olarak, 'haberlerin bir anda kesilmesi' durumunu başka internet kullanıcıları da dile getirmiş bu arada.

Otobuste isic kartini gormek istemeleri kuvvetle muhtemel. Aklinda bulunsun

Valla bulunduğum yerde 15 €, zaten tek sefer kullanacağım, şurada 3€'nun hesabını yaparken kart almak pek mantıklı gelmedi.

Araci banka ile gececegi icin o ucret disinda kesinti olmak zorunda diyebilirim.

hayir

tibbi yorum yapamam ama, yediklerinizin icindeki karbohidratlarin agirligini azaltirsaniz ve karbohidratlarin cinsini kan sekerini ziplatmayacak turde secerseniz sonrasinda da bir anda sekeriniz dusmez diye dusundum. yani grafigi bir cesit rölantide goturmeye calisin.

cayi sekersiz icin, tatliyi azaltin ya da hepten birakin, ekmegi iyice azaltin veya ekmek yemekten vazgecin...

bunlara ek olarak "tatlandirici"li gidalardan uzak durun zira vucut tatlandiriciyi alinca aldigi seyin tatlandirici oldugunu bilmeyip sekere verdigi tepkiyi veriyormus. ustelik vucuda seker girisi de olmayinca insanlarin daha cok ac hissetmelerine ve/veya daha cok yemelerine sebep oluyormus.

ek: karbohidrat cinsi derken, mutlaka karbohidrat alacaksaniz basit karbohidrat yerine kompleks karbohidratlari tercih etmekte fayda var.

Yurtdışında konsolosluktan da hallediliyor diye biliyorum. Yapan arkadaşlarım vardı. Yine de askerlik şubesine bir telefon edip öğrenin derim. İçiniz rahat olsun.

yurt dışında konsolosluktan yaparsın, ama ülkeden çıkış tarihinde askerlikle ilgili problemin olmadığına dikkat et (kapıdan çıkarmayabilirler)

Üniversiteden haziranda mezun olup, eylülde yüksek lisans yapacağın zaman tecil etmen Ve yoklamaya girmen lazım. Yurt dışında okumaya giderken de aynıdır.

eğer öğrencilikten dolayı tecil ettireceksen gidince oradaki konsolosluktan yapacaksın.

Ama ben TÜrkiye'de 2 yıllık tecili yaptırıp gitmiştim, öğrenciliğimi hiç bildirmeden yükseği tamamlayıp geri geldim. Sonra YÖK denklik işlemleri sırasında 1 yıl, denklik olduktan sonra da 1 yıl hakkın var onları yaptırabiliyorsun falan. (ama denklik 3 ay içinde çıkarsa 3 ay + 1 yıl gibi düşün mesela)

Edevletten sorguladım da bu kişinin 31/12/2019 tarihine kadar askerlikle ilişkisi yoktur diyor. Bu askerliğin kendi kendine tecil olduğu anlamına mı geliyor?

Her zaman oyle olmuyor. Bazi hocalar hep ilk yazar olmayi tercih ediyor. Tesvikle, puanla falan da ilgisi var sanirim.

en kidemsiz en sona yazilir, bu ogrenci de buyuk ihtimalle calismanin ameleligni yapmistir, belki bir tandiklik durumu da varsa en sona eklemislerdir, cunku normalde boyle durumlarda eklenmiyor, sadece tesekkur falan ediliyor. bu arada bahse konu makale de bilimsel acidan cok anlamli cok guclu bir calisma degil yani.

Farkindayim, yayin yaptiklari dergi Japonya'dan vasat bir dergi. Ama ben hep batinin sistemine alismisim, sonda ogrenci gorunce sasirdim. Zaten isin icinde bi akp yenigi var, torpil donuyor gibi.

Genelde en az emeği olanın ismi en sona yazılır. Proje yöneticileri, danışmanlar, vb.nin sadece konuyu önererek son yazar olması genel teamül. Hocalar 'Sen çok çalıştın, yaz adını en başa' der, bu da beklenir.

Bir de hocanın yayın ihtiyacı, o anki egosu, birlikte çalıştığı kişiden hoşlanmama durumunda kızıp adını en sona da attırmış olabilir. Bir arkadaşımda bir yayında öyle olmuştu, hoca 'Ben bu kişiyle çalışmak istemiyorum artık' deyip göndertmeden önce adını sonra koydurmuştu.

Sıralamanın genel bir kuralı yok, beklenen veya teoride olması gereken ise yayındaki emeğe göre sıralama.

@aychovsky aslinda alandan alana degisiyor. Fen bilimlerinde daha cok haldemir'in dedigi gibi durum. Mesela bizim alanda lab calismalarini yuruten, analizleri yapan, deneyi tasarlayan, makalenin yazim isini ustlenen kisi ilk isim olur. Digerleri analize yardimcidir. Son isim de danisilan, analizleri yorumlayan, deney tasariminda soz sahibi olan kisidir, kisaca big boss'tur.

Turkiye'de onceden ilk isimden baslayip azalarak tesvik veriliyordu sanirim, o nedenle ilk isim unvani yuksek olan olur diye sacma bir teamul yerlestirilmis. Alakasiz adamlar yayinlarda yer aliyor. Tip fakultesinde dekandan basliyorlar makaleye isim yazmaya demisti hocamin biri :)

Sosyal bilimlerde de emeği en çok olan en başa yazılır (yani bizde böyle) ama sürekli aynı kişiler çalışıyorsa kendi aralarında denge yapıyorlar ve özellikle akademik teşvikte ilk yazar her zaman daha fazla puan alır.

yasadigi yerdeki "Bürgeramt" yani bir nevi devlet dairesine gitmesi gerekiyor. almanyadaki kisi burayi bilir, mutlaka yolu düsmüstür. Ondan cesitli belgeler isteyecekler, mesela son alti aylik maas bodrosu, is sözlesmesi, kimlik/pasaport vs. bu belgeler degisebilir kisiden kisiye. bir form var onu dolduracak, 25 euro gibi de masrafi var.

Kaynak: service.berlin.de

tavaci recep usta kahvaltisi cok iyi

pelit çukurambar

beğendik çayyolu

i.hizliresim.com

Teşekkürler, elinize sağlık :)

Anlatımına göre çok ciddi bir şey yok, muhtemelen de basit bir kas ağrısıdır. Ağır bir sakatlık yaşasaydın hareketi yaparken veya yaptıktan çok kısa bir süre sonra acısını hissetmeye başlardın.

Ağırlık arttırdığın için, uzun süredir bel çalışmadığın için olmuş olabilir bu ağrı. Başka egzersizlerle de zorlamışsın belli ki. Koşuya çıkma, birkaç gün dinlen bence geçecektir. zaten doktora da gidecekmişsin, en doğrusunu o söyler o güne kadar bir değişme olmazsa durumunda.

60 kg biri için 95 kg fazla. Bel fıtığı bile olabilir. En iyisi doktora gidene kadar dinlenmek.

Monitoring this thread.
Ben de barfiks çekerken aynısı oldu. Demek çok zorlamamak lazım.
Benimki bir gün ağrıdı geçti.

Deadlift benim en sevdiğim hareket olsa da, bir insanın kendini kolayca sakatlayabilceği de bir hareket. 95 kiloya kademe kademe geldiysen, yani kafama esti 95 kilo kaldırdım diye bir durum yoksa 60 kiloyken 95 kilo da kaldırabilirsin 150 kilo da. Doğal bir sporcu deadlift'te kendi ağırlığının 3/4 katına kadar kaldırabilir. Onun dışında; Şimdi bu ağrı eğer hareketi yaparken olduysa, o zaman bir sıkıntı vardır. En önemli detay bu. Kendini sakatlamış olabilirsin. Yok eğer antrenman sırasında değil de sonradan başlayan bir ağrıysa muhtemelen kaslara yüklenen gerilim nedeniyle başlayan bir ağrıdır. Biz buna "Gecikmeli kas ağrısı" diyoruz. Bu ağrı antrenmandan 24/72 saat sonra kendisini gösterir 3/4 gün içinde hafifleyerek yok olur. Ben böyle bir şey olduğunu düşünüyorum ama garanti veremem tabii zaten doktora gözükecekmişsin, o daha net bilgilendirir.

ben havuzsuz salona yıllık 490'a üye oldum. peşin para verirsen indirim alabilirsin az bir şey.

Yillik uye olursaniz duser o fiyat.

Yıllık üye olursam zaten düşüyor lakin eylülde Türkiye'den gidiyorum, o yüzden 2 aylık bir spor salonu lazım.

gecen hafta macfit e uye oldum 1 aylik kampanya varmis 20 gun falan da hediye ettiler. 50 gunlugu 170 tl ye aldim . havuz var kompleks cok iyi ve temiz. havlu ucretsiz. bana pahali geldi sizinki.

biz 9 aylik uye olup kisi basi 1200 lira verdik. sizinki aylik oldugu icin biraz yuksek fiyat vermisler sanirim. macfit'te filan 2-3 aylik uyelikler oluyor; onlara bakin.

Ankara panora macdeyim aylık 140 tlye denk geliyor. 170 bana fazla geldi.

Esasında okulumun spor salonuna gidiyorum halihazırda mis gibi bedava, ama haftanın 6 günü 15 km yol gidip gelmek yorucu olmaya başladı. En yakın macfit de 5 km uzakta, yine yol tepmem gerekecek. Burdaki macfit de aylık 90 lira aylık üyelik yapınca.

havuzlu ve kısa süreli olduğu için normal.

Kötünün iyisi cunku. Teokrasiden iyidir.

demokrasi aslinda bok gibi yeaaacilara ne oneriyorsun diye sorunca cevap veremiyorlar. 1000 tane yonetim sistemi yok. bir demokrasi var, bi de monarsi. tayyipten bilale gecmesi daha mi iyi olacakti yani? konu yonetim sistemi degil, insanlarin gucu elinde bulundurduklarinda diger gorusteki insanlari ezmek istemeleri.

demokrasi ≠ temsili demokrasi

<3 doğrudan demokrasi

Demokrasi doğası gereği hatalı ve yanlış bir sistem değil.

Sadece bizim toplumumuzda uygulanamıyor o kadar. Halk bilinçsiz bir şekilde sırf oy vermeye gidiyor. Bizim toplumumuz din sömürüsü altında kolayca kandırılıyor. Doğru ve yanlışı ayırt etme yetisine sahip değiller.

Hal böyle olunca kurunun yanında yaş da yanıyor. Çoğunluğun yaptığı hatanın bedelini diğer kesim de ödüyor.

Avrupa'nın bir çok ülkesinde ise halk bilinçli neye kime ve ne için oy verdiklerinin farkında. Farkında olmasalar bile en azından kendi içlerinde ayrışma bizimkisi kadar keskin değil.

Ben de aynı şeyleri düşünüyorum. İngiltere gibi medeni bir ülkede bile yanlış kararlar aldırabiliyor brexit gibi. Atatürk'ün çok partili rejimi ertelemesinin sebebi de zaten mevcut düşünce yapısına sahip insanlarla bunun ülkeyi daha kötüye götürebileceği gerçeğiydi. O yüzden sosyal alanlarda reformlar yapıldı, eğitim seviyesinin yükselmesi beklendi. Bence olması gereken zamandan erken çok partili rejime geçtiğimiz için bu sıkıntıları yaşıyoruz şu anda. Erdoğan da bunun farkında ve demokrasiyi bir araç olarak kullanıyor amaç olmasındansa.

İşte ben de bunu demek istiyorum, tayyip'in demokrasi ve diktatörlükle yönetmesi arasında bir fark yok ikisi de aynı, ama işlevsiz bir demokrasi Tayyip gibi insanları yaratıp başa getiriyor.

Bence doğrudan demokrasi de çözüm değil, çünkü yine insanların geleceği ile ilgili karar vermesi gerekiyor. Mesela yakın bir örnek olan brexit'e bakalım. Bunun iyi bir seçim olması için tüm vatandaşların olası sonuçlar hakkında fikir sahibi olup, öğrenip buna göre mantıklı karar vermesi gerekiyor. Fakat herkesten bunu bekleyemezsin, ki çoğu insanda medya aracılığıyla kendi desteklediği liderleri dinleyip ona göre bir karar veriyor ama bu bilgili ve üzerine düşünülmüş bir karar olmuyor.

Açıkcası madem teorik konuşuyoruz bana kalırsa halkı yöneteceklerin tamamen rastgele bir kurayla seçilmesi gerekiyor, böyle olunca kimse gücün peşinden koşamaz. Ve bu insanlar rastgele bir örnek olacağı için toplumun tüm kesimlerini temsil eder. Tabi bu yöntemle ilgili daha derin düşüncelerim var ama uzun uzun yazıp cevabımı uzatmak istemiyorum.

@dalessandro, aslında ben de onu demek istemiştim. Şöyle ifade edeyim demokrasi doğası gereği bizim gibi ülkelerde uygulanması yanlış ve hatalı bir sistem. Yoksa izlanda ve diğer İskandinav ülkelerinde çok güzel bir şekilde yürüyor.

ülkedeki hatta bir çok ülkedeki mevcut haliyle demokrasi öyle şişirildiği kadar güzel bir sistem değil. eldeki en iyisi diye buna sarılıyor insanlar. türkiye'de demokrasi sandığa gidip gelmek sanılıyor. sokaklara dökülenlerin de önemli kısmı demokrasi için değil, "din elden gidiyor" ve akp düşecek hatta en önemlisi recep tayyip erdoğan düşecek endişesi ile can havliyle çıktılar. yoksa o kişilere sorsan çoğunluğu demokrasi gitsin, tek adamlık biat sistemi gelsin isterler.

Demokrasi kavramının olumlu anlamda bir sözcük olarak kullanılması son 100 küsür yılda, özellikle de abd'nin sovyetlerle mücadelesinde ortaya çıkmış bir durum. Öncesinde demogoji, kitlelerin tiranlığı, cahilliğin teşviki gibi anlamları var. Zaten kavramın cumhuriyetçilik, eşitlik gibi kavramlarla da zorunlu bir bağı yok. Tarihini biraz araştırıver.

Demokrasiyi bence kimse sevmiyor, bu kadar farklı türde insanı ortak paydada nasıl buluştururuz sorununa bulunmuş dandik bir çözüm sadece, "en kalabalık olanın dediği olsun." Öte yandan alternatifi olmadığını söyleyen arkadaşlar yanılıyorlar, mesela ben Türkiye 'nin bir teknokrasi/meritokrasi olarak bile şu halinden çok daha iyi durumda olacağını düşünüyorum, en azından "okumuşun şerrinden koru" duaları okunmuyor olurdu bugün, okumuşlar yönetirdi ülkeyi. Başka tür yönetim biçimleri de var, ilgilisine: en.wikipedia.org:Politics/Categories_and_topics (Forms of government kısmı)

Bu işin bir yönü. Öte tarafı şu; Demokrasi standart bir paket değil, varyasyonları var, her demokrasi süper değil yani. En basitinden demokrasinin uygulanabilmesinin temeli seçimdir, seçimin nasıl yapıldığı her şeyi değiştirir.

Mesela seçim barajının varlığı demek, "Türkiye 'de %10 'un altında bir sayıda görüşe mensupsan sen bizim için yoksun/demokrasi seni içermiyor/sana zulmediyoruz" demek. Ateistlerin çiz üstünü, yeter sayıya ulaşamadıklarından tüm gün sela dinlemeye mecburlar demek.

Bir başka seçim mevzusu, seçimin nasıl yapıldığıyla alakalı, Türkiye 'de seçimler "en çok oyu alan" üzerine kurulu. Mesela ülkenin %51 'ine, %49 'unun hayatına sıçma hakkı verir ve bu şekilde seçilebilirim, bu bir demokrasi. Buradan ne anlıyoruz, demokrasinin terim olarak insan haklarıyla, modernlikle, eşitlikle vs. bizim olumlu baktığımız değerlerle bir alakası yok, demokrasi güce ulaşmayla alakalı bir konu. Kimi seçim yöntemleri "orta yolcuyu" önplana alır, bunların benim ezbere bilmediğim bir algoritması oluyor genelde, temel mantık, AKP gibi çoğunluğun desteğini alıp, önemli bir kısım insanı kendinden tiksindirirsen seçilemiyorsun, sevilmeme durumu daha baskın oluyor. Bu da demokrasi, o da demokrasi.

Son olarak şunun da altını çizmek lazım; demokrasiyi, hele de bizimki gibi çoğunluğun azınlığa, çok az olmasalar bile, koşulsuz tahakkümü anlamına gelen bir demokrasiyi adam gibi işletmek "güçler ayrılığı" dediğimiz olayın çok iyi tahsis edilmesini gerektirir. Türkiye 'de bu yok, yasa koyucu, yine örnekle AKP, yeter sayıya ulaştıysa kendisini engelleyebilecek yürütme ve yargı organlarını saniyede ortadan kaldırabiliyor. Bunun karşısına ise Türk demokrasisinde, alakasız bir kurum olarak TSK yerleştirilmiş durumda idi, varlık amacı bu olmamasına rağmen "ülkenin şirazesi kayarsa toplama yetkisi" gibi pratik bir yetkiyi, demokrasi araçlarından alakasız bir şekile kullanabiliyordu. Mesela şu geldiğimiz noktada, iyi kötü bir dengenin artık hiç kalmadığını söyleyebiliriz.

Neticede Yargı 'yı da, Yürütme 'yi de Yasama 'nın emrine vermiş bir ülkeyiz, Binali Yıldırım yasama, Tayyip Erdoğan yürütme, onların atadıkları Yargı olmuş durumda. Her demokrasi bu hale düşecek diye bir şey elbette ki yok.

Kullanamazsınız. Öncrki pasaportu direk deliyorlar

öyle iş olmaz, yeşil pasaportu teslim etmeniz gerekiyor bordo alınca.

Yeşil pasaport hakkını kaybetmiyorsan şunu: goo.gl bir dene.

Büyük ihtimalle olmaz ama..

@nrmnm

o linkteki bi aralar bolca olan sallıyorum kıbrıs vizen var ise yunanistana giremezsin, iran vizesizle israile, küba vizesiyle amerikyada giremezsin durumları için.

@kurnaz, biliyorum ama denemesi bedava. olursa olur olmazsa da kaybedecek bir şeyi yok.

@haldsmir, olmazsa da dönünce bir defter bedeli masrafı ile yeniden yeşil alırsın..

Ben de nrmnm'nin dediği kuraldan dolayı sormuştum zaten. Gidince sorarım emniyette olmazsa da neyse daha denemiş olurum.

doğru ama tam değil.

bazı ülkeler yeşil pasaporta kesinlikle vize vermiyor, eğitim oturum etc, fransa mesela.
almanya veriyor, ama yine de risk var, zaten eğitim amaçlı vize alınacak, temiz temiz bordo ile başvurup bu riski sıfıra indirmek varken niye yeşil ile uğraşasınız ki.

ek olarak sigorta tr dışında eğitime döneceği için iade edilmesi de gerek.

kısaca reddedilme riski var, bundan dolayı rahat rahat bordoya çevirin, vize alacaksınız zaten artık yeşile ihtiyaç yok.

Anladim, haklisiniz. Zaten pasaportumun 2 yil daha suresi var, simdi bi de bordo alip masraf yapmayayim diye dusunmustum. Anlasilan degistirmem gerekecek.

yakinsa git, ist, solda hukuk bölümüne giris var, evlilik aile birlesimi bloke hesap acma gibi islemleri, onlar yapiyor. numarasiz gitmis halletmistim. 2 sene oldu tabi, degistiyse bilemeyecegim.

randevusuz oluyor bazi islemler ama belge onaylatma kismini bilemeyecegim. kapidaki adami ikna etmekten geciyor biraz.

Randevusuz onay yok ne yazık ki.

daha fazla ilgi çekiyor diye biliyorum.

Çünkü as kadro yok. Teknik olarak as kadro götürülemiyor. yaş sınırlaması var. 23 yaşından yüksek yanılmıyorsam 5 oyuncuya izin veriliyor.
Mesela messi olimpiyatlarda oynamıştı diye hatırlıyorum.
Ayrıca katılım hakkı çok karman çorman...

Olimpiyatlarda 23 yaş altı futbolcular yer alıyor, 23 yaş üstü futbolcuların 3 kişilik kontenjanı var. Öyle olunca pek çok yıldız futbolcu yer alamıyor takımlarda. O yüzden fazla ilgi çekmiyor. Onun dışında, futbolcular diğer sporcuların tersine olimpiyat tipi organizasyonları angarya olarak görüyor ve yer almak için çok istekli olunmuyor. Bu da ilgiyi düşürüyor. Olimpiyatlar amatör sporcuların Kabe'si, futbol sporunun amatörlükle bir ilgisi yok artık.

olimpiyatlar amatör ruhu temsil ediyor bu yüzden milyar dolarlık futbol endüstrisi olimpiyatların yapısına uymuyor. zaten 2-3 oyuncu hariç kadrolar da 23 yaş altı oyunculardan oluşuyor olimpiyatlarda. bu kadrolar da dünya kupası, avrupa şampiyonası kadar heyecan yaratmıyor haliyle..

Eylül'de son krediyi alırsın.

Geçici mezuniyet belgesini alırsan Eylül'den önce kesilir.

ben yıl sonuna kadar almıştım. başlangıç zamanın önemli burada

Tur kayagi diye bir sey var, karda yurumek icin.

nordic tarzi kayaklar var. bunlar daha ince, daha uzun ve kayaklarin topuk baglamasi sabit degil. bunlarla düz ve yokus yukari gayet iyi hizlarla ilerlenebiliyor. yokus asagi yeterince hizlaninca bir sonaki yokustan yukari cikmak zor olmuyor, topuk baglamasi sabit olmadigi icin kayaklari ayaktan cikarmadan yürüme ve kayma arasi hareket yapilabiliyor yani hem yürünüp hem kayilabiliyor.

öğrencilik bitince yeşil pasaportun iptal olmaz, yeni yeşil pasaport alma hakkını kaybedersin sadece. ücretsiz alacağın pasaport da 25 yaşına kadar olacak, o yüzden böyle bir şey yapmanın mantığı yok..

Öğrencilik bitince yeşil pasaportun varsa teslim etmek zorundasın. Sistem taraması yaparlarsa zaten kendiliğinden iptal olur. Yani üstteki yorum gibi yeni yeşil alma hakkını kaybetmek diye bir şey yok, var olanı da kullanamazsın.

Yahu insanlar bu kafa yapısıyla, bu üslupsuzlukla nasıl yaşamlarını sürdürebiliyor gerçekten hayret ediyorum.

@patos64, "Yani üstteki yorum gibi yeni yeşil alma hakkını kaybetmek diye bir şey yok" ne demek? kaybetmiyor mu yani hakkını? alabilir mi yeşil pasaport? Yazdığınızı önce bir okuyun yahu bir şey biliyorsanız onu söyleyin geçin ama başkasının fikrini yalanlayacaksanız ortaya bir kanıt koymak gerekir. Pasaportun "kendiliğinden" iptal olduğuna veya öğrencilik bitince teslim etmek "zorunda" olduğuna dair bilginin kaynağı ne? Yeşil pasaporta başvururken emniyette imzalanan belgede böyle bir şey yazmıyor.

Evlenirsen, öğrenciliğin biterse, sigortalı işe girersen yeşil hakkın düşer, eğer zaten halihazırda varsa da kullanım hakkın düşer, teslim etmek zorundasın daha doğrusu sağlayıcı yani veli teslim etmek zorunda.
Bilip bilmeden sen yorum yapma bence. Yahu ne artistler var memlekette anasını satayım. Adam resmen tartışıp laf sokacak yer arıyor. Öğrencilik bitince yeşil pasaport iptal olmaz, yenisini çıkartma hakkını kaybedersin demiş, ben de buna karşılık sadece pasaport alma hakkını değil var olanı da kullanamazsın demişim. öyle bir şey yok demişim. Sen anlamıyorsan benim sorunum değil.

Yok

hangi dergiyi istiyorsan nature dan o önemli.
ama bu epey iyi bi site bak derim: sci-hub.io

Nature'nin kendisini istiyorum, alt dergileri değil. Sci-hub'dan teker teker makalelere ulaşılabiliyor ki zaten onu ben de yapıyorum. Amacım derginin tamamını indirmek

İkisi bağımsız çalışmıyor ki. Ben outlook.com üzerinden .edu uzantılı mail adresimi outlook mailime bağladım, Office 2016'da kimlik bilgilerimi girince ikisini birden getiriyor önüme.

Tekrar kontrol et bence hesapları.

O zaman sanırım office 2016'ya outlook hesabımı bağlamam lazım, edu. uzantılı okul hesabımı değil. Öyle deneyeyim bari bir de.

Degil bence.

Arkadas grubunla da gidersin.

Liseyse degil bence.

yoo ne alaka? çok da özel bir etkinlik değil maksat eğlenmek. damlı gidilmiş damsız gidilmiş ne fark eder bu kadar kasmaya gerek yok. gecenin başında herkesin elit tavırları gecenin sonunda kendini bambaşka bişeye bırakacak zaten ajshjahsaj

iyi de mezuniyet kutluyon düğüne gitmiyon. balo başlı başına saçma bana göre o ayrı. gecenın sonunda herkes çifte telli oynıcak zaten.

koy götüne filmlerden dizilerden etkilenmeyin bu kadar. zaten o gün görüştüğün tiplerin %90nı bi daha görmeyeceksin. raad ol git eğlen

Aksine eşli gitmek daha mantıksız. Sen mezun oluyorsun, senin eğlencen. Gösteriş yeri değil ki orası, daha sonra yanında götürdüğün kişiden ayrıldığında o mezuniyeti bile hatırlamak istemiyorsun fotoğraflara da bakamıyorsun. Halbuki hatırlanıp ne içmiştik ya diye gülünesi bir gün oluyor.

Cv'mi yazayım.
2004 bir tıp fakültesinin balosu
2005 arkeoloji balosu
2006 diş hekimliği balosu
2007 baloya neyin gitmedim
2008 sosyoloji
2009 japon dili
2010 evdeydim
2011 deli gibi çalışıyordum
2012 tıp balosu
....

nerede balo var beni dam olarak davet ettiler.her seferinde bunun saçma olduğunu söyledim, gidip herkesle goygoy yapıp gecenin sonunda sarhoş taşıdım.
Eşsiz gidilir miydi? Evet herkes eşsiz gelse gene de acayip bir şey olmazdı gayet normal olurdu. Eşli gelenler de aslında bunun dönemdaşlarıyla beraber mezuniyetlerini kutlamak için yaptıkları bir şey olduğunu unutup sevgililerine bak buradan mezun oldum şunu da tanırdım şununla bozuştum, şu kız mal, şu çocuk yakışıklı mal vb diyor.

Damlı da gidilir damsız da ben olsam yanımda kimse olmadan giderim.

Arkadaş grubumla gidicem ben de bu sene. Benim zaten damım yok ama kızlar da sevgililerini getirmeyecek. Beraber mezun oluyoruz sevgililerin ne işi varmış.

kendi kendine çalışıp mezun oldun kendini kutlamaya gidiyosun başkasına gerek yok bence. bölümden falan sevgilin varsa olur da okul dışından birini mezuniyete götürmek pek de gerekli bir şey değil.

bana kalırsa mezuniyet balosunun kendisi çok saçma. hiç gitme.

bence kesinlikle eşle gidilmesi gerektiğini düşünmek mantıksız. biz kalabalık bir arkadaş grubu ile gitmiştik ve hayvan gibi de eğlendik.

badem yağı

hatta tatli badem yagi.