Ekşi Duyuru

emniyet gidip gözaltına alıyor(ohalde gözaltı süresi 30 güne çıktı), savcı ifadesini alıyor ve tutuklu yargılanmasını talep ediyor. daha sonra hakim'de tutuklu yargılanmasını onadıktan sonra cezaevine koyuluyor ve yargı süreci başlıyor. dava ne zaman sonuçlanır belli olmaz.

adil öksüz olayında savcı tutuklu yargılanmasını istiyor. hakim adli kontrol şartıyla serbest bırakıyor. böyle durumlarda var. bu durumda olan kişinin mahkemesi tutuksuz olarak devam ediyor.

Arkadaşın da dediği gibi. Tutuklanmak hükme varılması anlamına gelmiyor. Yargılanma süreci devam ediyor, delil karartma, kaçma şüphesi olanı falan içerde tutuyolar süreç boyunca.

Kuvvetli "kaçma şüphesi".

Ohal bunun için var. Ayrıca kaçma ve delil karartma riski var.

kurultayla ilgili akşener lehine karar veren hakim fetöcü çıktı, akşener'in mitinglerde kullandığı söylemler darbecilerle çok paralel, dolayısıyla şu an akşener de darbecilerin başbakan adayı algısı oluştu. şimdilik gündemden kalktı kurultay bildiğim kadarıyla. diğer adaylar zaten silik tiplerdi, onların da sesi çıkmıyor pek.

sabah gelen bir habere göre de, mhp; akşener ve çağrı heyetini ihraç talebiyle disipline sevk etmiş.

meral akşener hökümet gibi kadın.
birisinin kuklası olacak birisine hiç benzemiyor.
mhp de en güçlü aday o olduğu için şimdi ihale ona bırakılmak isteniyor.
akapenin koltuk değneği olan mhp de değişim engellenemez br hal aldı.
anadolu da bu etki daha sağlam görülüyor.
ya abi devlet bahçeliden bir şey olmaz ya ondan akapeye oy verdim diyen ocakta büyümüş kankitolara selamlar.

mhp sınırda da olsa tutunur. hdp için baraj altı ihtimali yüksek kanımca.

bir sonraki seçime kadar ortamdaki hava çok değişir. menfaatler neyi gerektiriyorsa o psikolojiye sokulur ortam. sıkıntı yok yani :)

Avrupa icin bi' vize aliyorsun zaten. Amerika da 10 yillik veriyor. Bir kere aldin mi 10 yil goturuyor. Bazi ulkelere de vize yok, bazilari kapida veriyor. Bunlarin disinda varsa Turkiye'den gitmeden once aliyordur.

yazılımsal duruyor.

iphone lar böyle genelde. yazılımsal çok fazla sorun var.

geçebilirseniz sony z serisine geçin.

Telefonunuzun güncel mi? Belki iOS yazılımı eksik bi şekilde yüklemmiş olabilir

Daha önce telefonunuzu apple harici bir servise verdiniz mi?
Servis sonrası yapılan bir işlem işlemciyi bozmuş olabilir.

5ste görülen bir sorun. Donanımsal maalesef. Düzelme ihtimali düşük sorunlardan.

720p izle deki bazı filmler.

www.subsmovies.com

dolmuşlar ücretsiz değil. halk otobüslerini söylüyorsan onar zaten belediyeden alıyor parasını, sonuçta akbil basıp biniyorsun. sen direkt onlara ödeme yapmıyorsun. muhtemelen yine belediye ortalama bir hesaba göre ödeme yapacaktır özel şirketlere.

ido özel şirkete ait ama o da ücretsiz, arkadaş bunu sormaya çalışmış galiba. ben de merak ediyorum. ido ücretsizse mavi marmara da mı ücretsiz?

Herkes yaranma ve paralel olmadığını ispat etme peşinde. Mecbur elini cebine atıyor.


.

Bence elini cebe atma meselesi yok. 16 gündür ücretsiz bunun bir maliyeti var ve özel sektör 1 gün 2 gün neyse de 16 gün hayatta karşılamaz bence. Alır yine devletten parasını

Geçen gün halk otobüsü şoförü yanındaki elemana "Valla verirler herhalde paramızı sonuçta su yakmıyoruz amk" gibi bir şeyler söylüyordu. O kadar da ücretsiz değil yani.

bursa'da metro hattını özel şirketler işletiyor. onlar da ücretsiz.

belediyeninkiler ücrretsiz özel halk otobüsleri paralı hala.

Ben Trump'ı Tuğçe Kazaz'a benzetiyorum. Bir insan sırf zengin diye alanı olmayan işlere bulaşmamalı. Nasıl Türkiye'de bir zamanlar Cem Uzan popüler olmuşsa onun da şu anda yaşadığı sadece popülerlik. Amerikalıların böyle birini seçecek kadar salak olduklarını düşünmüyorum.

trump'in bu kadar guclenmesinin nedenlerinden bir tanesi de hillary clinton'dan bir cok kisinin nefret ediyor olmasi, ayrica gmail adresini is icin kullanmasi, dnc nin barney sanders kampanyasini medya araciligiyla manipule etmesi, hillary'nin kadin olmasi ve siyahi bir baskan'dan sonra bir kadin gelme ihtimali karsisinda 'white men'in kontrolu kaybetmekten korkmaya baslamasi gibi bir cok farkli etken var. hillary trump'dan daha temiz/ahlakli degil dolayisiyla sadece abd halki salak onun icin trump'a inaniyor gibi hukum kurmak imkansiz.
kaldi ki baktiginizda trump abd halkinin menfaatine daha cok sey soyluyor, soyle ki ortadogudan elimizi cekecegiz diyor mesela, ama hillary aynen devam etmeyi vadediyor. ayrica abd halkina daha az vergi odetmeyi vadediyor. yapar yapmaz/samimi degil ayri konu...

Bakkalım ben

sağcıyım

solcu sayılırım ya

homo sapiens sapiensim ben.

Hayır ama ortamlarda solcuyum diyorum.

konumlandırmıyorum. o kavramlar eskide kaldı gibi geliyor bana. bir de sağcı veya solcu gibi birinin dünya görüşünü tanımlamak istiyorsanız, bu kadar dar kalıba sokmak zor bence.

ama hileli, ikisinden birini seçmem gereken bir soru gelse tabii ki solcu olmayı seçerim.

Sol

sağ ayaklıyım fakat solda daha iyi oynuyorum.

@harmonikhakaret güzel açıklamış +1

Konumlandırıyorum ama benimle aynı tarafı konumlandırdığını düşünen her kişiyle aynı düşüncelere sahip olmuyorum elbette.
Daha doğrusu kendimi Konumlandırırken bu konuma bazı insanları ve düşüncelerini dahil etmiyorum psikopat gibi. Evet.

net biçimde sol.

80 lerde bitti ta bu sağ/sol :)

sol fraksiyonum ben

sol görünümlü sağcı. yeni kafa, güncel akımların boyası yok hiçbir yerimde. rüzgara göre değişmeyen tok bir sesim var. aklım erdiğinden beri aynı görüşüm, değişenim yok. Boya takıntısı olan aramasın!!!bir alıcısına şimdiden hayırlı olsun.

sol ama türkiye solu değil daha çok kavramlar üzerinden solcuyum ütopik bir sol dünya düzeni içinde aslında ben yoğuuum

eşitlik ve özgürlükten yanayım. ne olduğumu bilmiyorum.

"bu memlekette sağcı-solcu, ilerici-gerici yoktur, bu memlekette namuslu ve namussuzlar vardır. siz namuslulardan olun.”

-Cemil Meriç

"tanımlamak, kısıtlamaktır."
- Oscar Wilde.

Marksistim, kendimi solcu olarak tanımlamıyorum.

doları kime sattıysan onu.

direkt dolardan çekim yapamazsın ama enpara alışveriş yaptığın günün bir önceki işgünü döviz satış kurunu alır. yani şuan alışveriş yapsan 2,88 den çekeceğini düşünüyorum

cevabın üzerine teb müşteri hizmetlerini arayıp sordum. alışveriş yaptığınız saatte kur ne ise onu baz alıyorlarmış. :(

enpara ile teb ne alaka?

sonrasında enpara'yı da aradım. onlar bir gün önceki kur'u baz alıyorlarmış.

öncelikle şurada 43 dolar şu an dip fiyat:

m.gearbest.com

kc06a yı değilde kc06 yı kullanıyorum, tizlerin biraz parlak olması hariç gayet başarılı bir kulaklık. ki a serisinde bir tık iyileştirilme yapıldığı söyleniyor. fiyat performans olarak gayet iyi.

Tehlikeli

tehlikenin yanında çıkardığı sesten dolayı rahatsız edici olur kışın
Bacası havalandırması vs normalse denetlemeye gelen eleman normaldir deyip onay veriyor
Legal olmasa onay almaz denetçiden

1. binalar için doğalgaz teknik esaslarına göre wc, banyo, yatak odalarına yerleştirilemez. yani legal değil.

2. soru retorik sanırım?

zaten haftasonu fiyatlar fix. dolar alış'ta hala kendi bandında. satışta ki dalgalanmaların hepsi türlü dezenformasyonlar. yani o kadar farka gitmez de gene pazartesi günü artacaktır. ha ne kadar artacağını da gece boyunca yorumladık zaten, şimdi tekrarın tekrarına düşmeyelim.

döner. yani 2.95'den yukarıda açılacağını sanmıyorum

Bence çok geri çekmezler, hazır bahanede var. %6 daha kaçtı hepimize...

3'ün üzerine çıktı hali hazırda. Şansımıza borsanın yüksek, doların görece düşük olduğu bir zamanda oldu bunlar da o kadar dehşet artmadı.

www.bloomberg.com:CUR

3.1'i falan görebilir, ama 3'ün altında uzun süreli kalacağını sanmıyorum artık.

Muhtemelen 6 seans falan gidersiniz tamamen sıfırlamak istemiyorsanız. Yazın güneşlenmenizde bi sakınca yok.

Bm güvenlik konseyinde rusya olduğu sürece öyle bir müdahale falan yok. Bence zaten gerek de yok, Işid her gün geriliyor.

asıl problem suriye falan değil.

asıl problem islam. avrupada en kısa zamanda camilerin ve islami yayınların yasaklanmasını bekliyorum.

pkk terörünün sebebi de mi islam?

@babilbaligi

ışid gerilemiyor geri çekiliyor ve bölgeyi hakimiyeti altına tam olarak almıyor koalisyon uçaklarına kolay hedef olmamak için. Hava kuvvetleri oradan ayrılınca tekrar oralara saldırıp ele geçiriyorlar.

Devletlerin Işid bölgesine kara operasyonu yapması tamamen kendi siyasi çıkarlarına göre şekillenir. Eğer kara operasyonu yapılmasını isteyen halkın sayısı yapılmasını istemeyen halkın sayısını geçerse anında operasyonu başlatırlar. Oy hesabı işte.

Şuan halk ışidin yaptıklarından nefret etse de oraya asker çıkarıp savaş başlatsak bizim çocuklarımız ölüyor elin pis arabı yüzünden. Bizim sorunumuz değil bizene amk modunda olduğu için operasyon taraftarı pek yok ama yavaş yavaş artıyor bu saldırılarla.
Tabi bu saldırıların artması muhafazakar sağcı partilerin iktidara gelmesini de sağlıyor.

pkk ile ışid'i aynı potada eritmeye çalışan gerizekalıdır benim nazarımda. son dönemde moda oldu da yeri gelmişken söyleyeyim dedim.

@Nox; mesela, geri ele geçirdikleri bir şehir, kasaba adı verebilirsen öğrenmiş oluruz.

Işid'in en büyük ticaret ve yardım kapısı olan Türkiye ile bağlantısı kesildiğinden beri iki şey yapmaya tçalışıyor; birincisi ufak da olsa tekrar bağlantı kurmak ve tırların işleyebileceği bir güzergah sağlamak. İkincisi de kendini kuşatma altında yaşayabilen bir örgüt haline getirmek.

Kuşatma altında yaşayan bir örgüt olmak tehlikeli olduğu için el-kaide'nin yıllarca yaptığı şeyi yapıyor; hücrelerini dağıtıyor ve ses getirecek eylemler düzenliyor.

Dolayısıyla sizin Suriye'de Işid'i bitirmeniz güç kaybettirse de yok etmiyor.

Bir de tabi Işid militanlarını açık cezaevinde tutan, bombayla yakalnmasına rağmen tutuksuz yargılayan, üniversite hastanelerinde tedavi ettiren, dergi yayınlamasına göz yuman it köpek sürüsü bitmedikçe Işid gibi bir örgütü bitirmek mümkün değil.

Işid'in fonksiyonu henüz bitmedi. Abd kurduğu örgütü amacı bitmeden yok etmez...

asıl problem ışid'e eleman sağlayan diğer terör örgütlerine batının verdiği destek ve iğrenç vahabi zihniyetin anayurdu arabistan'ın dünyayı tehditlerle (petrol parası) kontrol etmesi. bizimkiler bile suudi tehditinden sonra suriye ile barış esad gitmeden olmaz demeye başladılar. halbuki 3 gün önce suriye ile ilişkilerimiz iyileşecek diyorlardı.

bu saldırılar ışid bölgeden bölgeden atıldığında da devam edecek ne yazık ki. beyni radikal islamla yıkanmış bir nesil bırakacak örgüt arkasında işgal ettiği yerlerde. ayrıca abd'nin ırak savaşında yaşadığı deneyimlerden sonra kimse, aptal değilse, kara harekatı yapmaya yeltenmiyor haklı olarak. kürtlere ve ırak ordusuna destekle bitirilecek ışid planda.

@ne nicki be: IŞİD Kuran'ın "Müşrikleri nerede görürseniz öldürün" ayetini uygulamıyor mu?

Ha pardon dönemin şartlarına göre bu ayet Mekke ve Medine arasındaki siyasi ve askeri çatışmanın olduğu bir ortamda gönderilmişti değil mi? Yani bugün uygulamaya gerek yok.

Peki......

Diğer ayetleri niye dönemine göre değerlendirmiyor da "Kuran bütün insanlığa ve bütün çağlara seslenmiştir, dönemin şartlarına göre değerlendirilemez." diyoruz. Mesela Başörtüsü, Oruç ve Namaz ayetleri..

Kısacası İslam büyük bir reformasyon geçirmedikçe Terörle anılmaya devam edecek. Bu IŞİD'den önce de böyleydi. IŞİD'den sonra da böyle olacak. Çünkü günümüz İslam anlayışı Siyasal İslam denen iğrenç bir paradigma ile iyice saçmalıyor. Din devlet işlerine müdahele edemez. O küfrettiğiniz Laiklik bunu engelliyor işte. Yo, hayır biz dinimizi yaşarız diyorsanız, zaten bugün cihat ilan eden IŞİD de dinini yaşıyor. Hem de tam da ayetlerde yazıldığı gibi.

t24.com.tr

dilipak bile mantıklı bir analiz yapmış bu konuda bakın.

şii terör örgütleri diyerek yine dengelemeye çalışmış gerçi de.

androidde typerider var ben çok memnunum tavsiye ederim

Bilgisayar platform oyunundan geçilmiyor ki zaten. Milyon tane oyun önerilebilir. Ben birkaç metroidvania platform önereyim Ori de öyle olduğundan.

Axiom Verge
Dust
Rabi Ribi
Momodora: Reverie Under the Moonlight
Shantae
Cave Story
Unepic
Apotheon
Aquaria
Wings of Vi
VVVVVVV
Environmental Station Alpha
Guacamelee
Valdis Story

Bu liste böyle uzar gider ki ben metroidvania diye daralttım aradığınızı. Yalnızca platform olunca denizde kum bilgisayarda platform. O kadar fazla.

Kısmen doğru. Önemli olan klorür miktarı gerisi hava civa. Hepsi nane aroması zart zurt koyup yeni ürünmüş gibi pazarlamaya çalışıyor.

hacı yıllardır pahalı markalar kullanan birisi olarak bende o kanıdayım.
herhangi bir fark yok. al birini kullan.

Sadece hassasiyet gidericiler ve florsuz olanlar farkli. Geri kalanlarin makrobilesenleri hep ayni.

benim discim yillar once ben sormadan sensodyn kullan demisti, reklam filminde oynuyoruz sanmistim. fark edip etmedigini sordugumda da senin dislerin cok hassas, digerleri cok daha fazla asindirir demisti. o gunden beri, belki bir 12-13 yildir hep sensodyn kullaniyorum, arada misafirlige falan gittigimde eger kendiminkini yanima almamissam colgate, signal falanne varsa kullanmak zorunda kaliyorum. dis fircalama aninda bariz bir frk oluyor kopurmesinde, dislerdeki hislerde falan ama uzun vadede gercekten bariz bir sekilde fark ediyor mu bilmiyorum. dislerim bu riski almayacak kadar hassas ve onemli.

köpürmesi yeterli diye duymuştum ben de.

Nasıl aynı ya. Beyazlatıcı dis macunları bariz farklı. Çürümeye etkileri var mi bilmiyorum ama beyazlatmada gercekten ise yarıyor. Signal white mesela cok etkili.

bence doğru pek fark görmedim ben en ucuzu ve en pahalısı arasında pek fark yok.

cinema bizdeki sinema. hem sanat dalı, hem film oynatılan yer anlamında.

movie ve film için eşanlamlı diyebiliriz ama movie daha amerikan ve gündelik, film daha evrensel bir terim.

film teknik adı, cinema sektörün ve sanatın adı, movie de bildiğimiz izlenen film.
günlük hayatta hepsini kullansan oluyor. yani evet, aynı anlam için kullanılabilir hepsi. amerikalılar sinemaya gitmek manasında "movie theater" diyip sonra kısaltıyorlar, "theater" olarak da kullanıyorlar. ingilizler bizdeki gibi "go to cinema" kullanıyorlar. film de kullanılıyor ama film izlemek olarak, "watch a film" gibi.

film ile movie ayni.
film ayrica, fotograf filmi vardir ya hani, o filmlere de deniyor ayni zamanda, ayni bizdeki gibi.

edebiyat ve kimi yazarlar 2000 lere kadar kutsal kabul ediliyordu, adeta bu kitaplar kutsal kitap, yazarları da peygamber gibiydi . 2000 lerde sosyal medyayla birlikte siradan kişiler de bir şeyler karşılamaya baslayinca, kendi yazdıkları ve okuduklarını edebiyat yazarlarıyla karşılaştırıp aslında bunun hiç de o kadar buyutulmeyecek bir şey olduğunu farkettiler.

sözlükten pay biç, harika entryler giren nice insan var ve senin benim gibi birileri, kafkanin yazdığı gibi alegorik ogelere sahip yazıları birisi sözlükte yazsa , artık mahalle baskısından korkmadan "ne saçmalıyor la bu" diyebiliyoruz. ayrıca internet sayesinde, çok daha fazla sanat içeriği tuketebiliyoruz, sadece edebiyatla sınırlı değiliz, diziler, filmler, animasyonlar vs. yani edebiyata yüklenen o fazla anlam artık yok, dolayısıyla sen de artık bu eserlere daha gerçekçi gozle baktığından, kafkayi "bu muymus" diyebiliyorsun.


harry potter in yazari, j.k. rowling ublu olduktan sonra,yeni yazdığı kitabı (ya da başka kitabıni) farklı isimle yayin evlerine gönderdiğinde sürekli red yemiş, tabi kendi ismini kullanınca yayınevlerinin tepkisi de değişmiş. yani, yayın evleri bile iyi edebiyat eserini ayırt edemiyorlar, çünkü edebiyat çoğu zaman romantizm temelli bir sisirmeden ibaret.

Kafkaesk ne demektir araştırırsan, kafka'nın görece kısa hikayelerini okursan, üzerine de dönüşümü okuyup (ki okumuşsun) hukuk vb. dili kullanımı ve mimari yapı üzerine, devlet ve birey üzerine, sistem ve birey üzerine, baba figürleri ve ezilen çocuklar üzerine düşünürsen/okursan anlarsın. Çünkü evet kafka öve öve bitirilemeyecek, son yüzyılların en iyi yazarlarından.

Senin şu an hassas noktan oymuş demek.
meşrubat reklamlarında, sahilde, güzel kızlar, yakışıklı erkekler
meşrubatı içen insanların çok eğleniyor olması gibi "bak içersen sen de böyle mutlu olacaksın" mesajından bir farkı yok.

Hepsi insana sahip olamadıkları şeyi, bu ürünün sayesinde sahip olacağına ikna ediyor
THY reklamı nedir, yolculuk yapan insanları hedefleyen reklamdır.
Ben tek yaşayan birisiyim, bu reklam beni neden vuruyor?
Ben de yollara düşünce, beni düşünen bir annem ailem vardır, beni sever, bana yemek yapar, ah keşke uçağa binsem anneme gitsem vs vs vs diyorum.

Karaca reklamının hedef kitlesi nedir?Çeyiz hazırlayan kızlar.
Sizin de böyle kızınızla beraber evcilik oynayarak kadar sorunsuz hayatınız olacak evlenip, bir de karaca tabak alırsanız diyor.

Tamamiyle manipülasyon, ürünü anlatıp, faydasını gösteren reklam kalmadı artık.
hayal satıyor hepsi

Ben de buna karşıyım. Kapitalizmin farklı bir yerden kendini yeniden satışa sunması!

Garanti bankasında çalışanların arkadsında piknikte güzel ve genç bir kadın ve yanında şirin bir kız çoucuğu var.

AVEA reklamında Batılı kızlı erkekli gençler var, AVEA hükümeti destekleyen bir oluşum.

(bkz: hoax)

Senin de dediğin gibi bu sayfa basit bir örnek, halkımızdan bağımsız olarak insan psikolojisiyle alakalı bir şey bu, sadece türklere özel değil yani.

Bunda gene baya kısa bir cümle, bir uygulamada hele baya 9-10 satırlık böyle bir yazı yazıyordu herkes, geliştiriciler bazı yorumlara, neden türkiyeden herkes bunu yazıyor diye sormuştu :D, olumsuz butonu ve spam butonunu kullanarak en azından başkalarının görmesine az biraz engel olabiliriz.

Çünkü böyle bir dünya olmadığı için.
Hatırlarsanız Türkiye ilkokuldayken hepimize "tarım ülkesi" olarak tanıtıldı. Halbuki bugün türkiyeye bakınca bırak dışarıya satmayı, kendi ihtiyacı olanı üretmekten aciz bir durum var. Artık tarım ürünlerinin çoğu ithal ediliyor.
Soruya cevap,
artık dediğim gibi tarım ürününün büyük kısmı dışarıdan geliyor. Bu da dışarıdaki adamın kaşı gözü için değil, dışarıdan getirmek daha ucuz olduğu için. Senelerdir tarım ülkesi olarak pazarlanan Türkiyede tarım sektöründe gelişme kaplumbağa hızında bile değil. Kullanılan yöntemler, makineleşme vs. bunlar süper geride kalınca, üretimin birim başına maliyeti de haliyle dışarıdaki gelişmiş ülkelere göre bir hayli yüksek kalıyor. Bu durumda önerinizi yapmanın bir esprisi yok. "Hadi fazla üretelim de ucuzdan veririz millete" çok masum bir yaklaşım olaylara. Daha çok al dışarıdan, daha ucuz.
Kaldı ki zaten ülkede tarım sektörü yeterince desteklenmiyor. Sanayileşmek için belli çabalar sarfediliyor belki ama tarımdan artık vazgeçilmiş gibi bir durum var. Patates, pirinç meseleleri hep buna örnek. En büyük fındık ihracatçısıyken gelinen durum zaten ortada. İthal ikameci bir yol izlenebilir mi bunun önüne geçmek için? Bilemiyorum, belki ama sorunlar çok temelde olduğu için ne kadar sürede, ne oranda başarı elde edilir onu büyüklerimiz düşünürler.

Serbest piyasa ile falan da alakası yok bu olayın. Bilakis devletin yardımı gerekiyor tarım sektörüne toparlanma ihtimali için. Problem ülke içinde yeterince üretim yapılmaması falan değil yani. Kullanılan yöntemlerin geride kalışı, bir birim ürün maliyetinin dışarıya oranla yüksek oluşu, dolayısıyla da doğal olarak yerli üreticinin piyasada rekabet edemeyişi.

Ülkede üretim ve tarımcılık sıfır zaten. Eski Türklerdeki ikta ve tımar sistemi kadar bile yaratıcı sistem kuramıyorlar. Kırmızı et ve organik tarım hayal oldu.

Sütçü ve etçi kodamanlar izin vermez, hem devletin bu şekilde piyasaya karışması hoş karşılanmaz.

Kesinlikle katılıyorum zaten amaç da o. En başta Kürtler artık mecliste neden terör var diyorlardı şimdi onların dokunulmazlıklarını kaldırarak vekilleri hapse atmayı düşünüyorlar. Bu durumda Kürtler Türkiye'de temsil edilmeyecek.

İkinci olarak böyle bir durumdan milliyetçiler çok memnun ve MHP çok güçsüz. Tüm milliyetçi oyları AKP'ye gidiyor. CHP'liler bile Kürtlerin hapse atılmasından memnun. Bu durum elbette Erdoğan'ın işine yarayacak.

HDP derken Cumhuriyet'e veda edicez!

Edit: İnanmayanlar habere baksın: t24.com.tr

AKP'liler de okusun, onların medyası da yazmış: www.sabah.com.tr

Yerinde mantık yürütmüşsün. Olan bu zaten.

Ben HDP'nin Kürtleri temsil ettiğine tamamen inanmıyor.

Sivilleri öldüren bombacının taziyesine giden milletvekiliyle PKK'yı, Ensar Vakfı'na destek veren milletvekiliyle tecavüzcüyü, "Dolmabahçe mutabakatına dönülürse AKP'yi destekleriz" diyen eşbaşkanıyla AKP'yi temsil etti daha çok.

hdp'nin amacı kürtlerin hakkını siyasi çabalarla almak değildir.

hdp, pkk'nın önünü siyaseten açmak ve tanıtım faaliyetleri yapmak için vardır.

çözüm süreci akp'nin veya hdp'nin değil, abd'nin bir projesidir. Amaç kürdistan'ı kurmaktır. bkz : bop projesi...

kimse Atatürk'ün kurduğu mecliste terör propagandası yapamaz, teröre destek verdiğini beyan edemez. sadece meclis için geçerli değil bu durum. bir milletvekili nerede konuşursa konuşsun meclisi temsil eder. bunlar daha önce böyle değildi. demkorasi, cumhuriyet kavramları altında mecliste bulunmalarından rahatsız olmadım hiç. ta ki bu vahim açıklamaları yapana kadar.

bir şeye başlamadan önce ufak adımlarla tahrik edersiniz. akp'den gelme meclis başkanının laiklik üzerine yaptığı açıklamalar gibi. ufak ufak nabız yoklanır önce. hdp'de bunu yapmak istedi, ama olmayacağı belli yani, o yüzden kimse kusura bakmasın milliyetçilik kozu falan hikaye. teröre açık açık destek veren açıklamalar biraz da hdp'nin bindiği dalı kesmesidir.

eksisozluk.com

hdp türkiye'de ne olursa olsun kürdistan'ı oluşturmak için var.

ırak'taki bölgenin aynı suriye'de, türkiye'de ve iran'da oluşturulmak isteniyor. bu plan ise bölge halkının değil.

vatandaşlık-haklar etnisite tanımıyor; tanısaydıkötü olurdu. ülkede çok ciddi bir hukuk sorunu var. sen politik güç oluyorsun, o bölgeyi geliştirmek yerine millete kürt olabilmekten bahsediyorsun, üstelik ülkenin hiçbir sorununu sahiplenmiyorsun. adamın da umurunda değil. siz ne fantezisi yapıyorsunuz bilmiyorum ama oradaki insan hayvancılığı, tarımcılığı geri istiyor. fabrika istiyor, okul istiyor, hastane istiyor, hizmet bekliyor. oradaki okulu bombalayan pkk'nın liderine sen çok yaşa diyen, kendini desteklemeyeni öldüren bir güruhu istediğini iddia edebilmek için elde bayağı verin olması lazım.

ağa çocukları mı kurtaracakmış onları? bırakınız. yüzyılın kuklacılık oyunu burada da oynatıldı, o kadar. söylenecek tonla şey var. ben yazmaktan sıkıldım, en azından şu an uğraşamayacağım. yani yine uzun yazacağım ama sadece "rant" olacak.

ancak kendi içinde yaşadığı ülkede -kendi istediği şeyi elde edebilmek için- söylemlerinin tam zıddını gerçekleştirmiş bir siyasi gruptan bahsediyoruz.

deniz baykal sayesinde rte hapisten çıkıp aday olur ve başa geçer,
akp iktidar olur,
deniz baykal alaşağı edilir ve kılıçdaroğlu geçer,
referandum, açılım vs sonunda herkes evet der.

sonunda herkes evet der.

burada tek bir oyun ve farklı oyuncular var. 83'te haritasını chomsky koymuş, 84'te pkk resmi olarak bir de "kürdistan işçi partisi" olarak kendini ilan etmiş(işçi değil ağa partisiyle beraber bu arada), siz temsilden bahsediyorsunuz.

benim 3 etnik kimliğim var, senin onun bunun şunun kaçar tane var haberin var mı? neden bahsediyorsunuz, neyin özgürlüğü? adamlar "ben zartım zurtum" desinler diye ülke ortaçağa girdi. bütün bu şeylerin birileri için yapıldığını biz biliyoruz, onlar biliyorlar, bir tek siz bilmiyorsunuz.

siz rte'nin dini olduğunu da düşünüyorsunuzdur. ben düşünmüyorum mesela. hepsinin inançsız olduklarını ve bunu bildiklerini düşünüyorum. milletin hebele hübele bunları sahtelikle değil de başka şeylerle eleştirmesi çok komik geliyor. troll beslemeyelim diyenlerin en hakiki trolleri semirttiği bir çağdayız. bu hep böyle olmuş ya gerçi.

hdp'nin ne olduğunu anlamak isteyen lafa değil işe ve uzunca bir döneme bakar.

akp'den kurtulmak istiyorum diye uzun dönem oyun arkadaşı olmuş hdp'yi yüceltecek halim yok.

zaman, rusya ve çin yön değiştirirse, acı acı gösterecek. o zaman da kimse burnundan kıl aldırmayacak.

olm siz anlamıyorsunuz galiba, süreç süreç deyince sürecin ne olduğunu anlamayı reddediyor beyniniz. süreç bozuldu diyorsun. bozulmasa ne olacaktı? ne olacaktı sonunda da bozuldu, 3 bine yakın eyp temizlendi sırf operasyon bölgelerinde, süreç bozulmuş, tüh gördün mü :/

koçum bu süreç iki şekilde sonlanacaktı zaten;

1- daha büyük savaş, ya da terörö deyimiyle serhildan, tr içinde büyük bi kobani(3ün 1ini aldılar)
2- özerk kürdistan

hala süreç bozuldu diyor, la bozulmasa ne olacaktı sizin kafanız mı iyi?

hükümet ve apo kafa kafaya verip ortaya bi program koydu, bi pazarlığa tutuştu, hdp ve pkk bu pazarlığın hiç bi zaman asli unsuru olmadı. akp her seçimde bunları davar gibi güdüp işini karşıya geçti, pkk somut olarak hiç bi bok alamadı. sonunda da işler istenildiği gibi gitmeyince tayyip masayı kendine doğru devirip, bütün kartları topladı.

şimdi de pkk diyor ki, öcalanın uzlaşmacı politikası tutmadı, biz devreye girip savaşacaz. adamların başından beri planı buydu zaten. biz 2013te savaşa hazırdık dedi cemil bayık. öcalan pazarlığa oturunca eli tetikten geri çektik dedi.

sağı solu herkes bunlara "ne pazarlığı yürütoyrsunuz bize de anlatın bu iş şeffaf ilerlesin, böylesi uzun vadede herkese zarar verecek" dediğinde bunlar o sırada hakan fidan kankileriyle chp'ye operasyon çekiyordular.

unutma selonun reyhanlıdan sonra "hükümetin yanında olmalıyız" dediğini. ankra patlamasından sonra aynı selo "kötöl dövlöt" diye kendini paralıyordu.

meydanlarda roboski roboski diye vicdan tüccarlığı yaparken imralıda "ya akp bundan zarar görüyor, bunu öne çıkarmayın, diğer faili meçhullerle birlikte bi torbada dile getirin" diye orada ölen garibanın namusunu satarken iyiydi şimdi mi akp kötü oldu?


türkiye partisiydin, kimlik siyaseti yapmıyorum diyordun noldu, kankandan dayağı yiyince nden "kürdleri mecltec kovüyürler:(((" diye ağlamaya başladın, hemen niye "biji serok apo" diye slogana başladın ?

şimdi de chp'ye diyorsun ki gel beni kurtar. tabi, oldu anam.

hiç sağa sola atmayın. bugün kimin başına ne geliyorsa geçmişte yedikleri hurmaların sonucudur. yok tayyip yaptı, yok pkk bozdu geçiniz.

ha şiddet artacak mı? baş başta ne yazdım. evet artacak. kürdleri dışlıyorlar, direniş :((( ayağına yatan pkk daha fazla sivil patlatacak, daha fazla insanın kanına girecek, daha fazla insanı evinden göç ettirecek..

he cumhuriyeti düşünen adam chp neden kendini yok edip hdp'ye destek olmadı demiycek.

mecliste biji serok apo sloganı atan adamların hiç bir iyi niyetine inanmam. basbaya pkklı olduklarını kabul ediyorlar.

hayır. bankalar sözleşmelerinde değişikliğe gitti, onlar size oluşan/oluşacak masrafları önceden belirtmek zorundalar. dolayısıyla itiraz edemiyorsunuz. eğer sözleşmenizde yer almayan bir masraf kalemi gördüyseniz (elinizde bir örneği vardır sözleşmenin tahminimce) o zaman itiraz edebilirsiniz. fakat yazmadıkları bir şeyi alacaklarını zannetmiyorum, yemez.

Gayet de iade aliyorlar,banka tarafindayiz. Banka giderini fatura vs gibi belgelerle kanitlayamadigi sürece iade aliyor tüketici. Konut kredisi çeken adam tam tuketici zaten. Ama ev veya kendiniz icin sigorta yaptirdiysaniz mesela onu iade alamazsiniz ama bunu bilmeden sigorta masrafını bile iade isteyip kaybeden tuketiciler var.

çeviri, karikatür çizimi, turist rehberliği, aşçılık, kahve yapımı, yat kaptanlığı.

ebru, benim beğenmeyip de çöpe attığım ebruların benzerlerinin üzerine yüzlerce liralık etiket koyuyorlar. alan var mıdır bilmiyorum.

bir de eline geçtim fotoğraf makinesini iphone alan herkes fotoğrafçıyı havasına girdiğinden daha niş alanlara yönelmenizi tavsiye ederim. mesele fotoğrafçılık için söyleyeyim zamanında ürün fotoğrafçılığı çok iyi kazandırıyorken şimdi ele-ayağa düştü.

Her sey.

Genelde basarili isler hobi olarak baslar, para kazanma amacli baslarsaniz genelde basarisizlikla sonuclanir.

ilgi çekici bir youtube kanalı kurmak.

daha iyi bir yorum gelene kadar;

bence mail order yapacaklar. imzanızla her ay hesabınızdan/kartınızdan o miktarı çekme hakkı alacaklar. biraz kendileri risk alıyor ama sonuçta sözleşmeye imza attığınız için en kötü avukatlarıyla o parayı zaten alırlar.

yanlış anlamadıysam her taksiti ayrı ayrı çekecekler mail order ile.

yasal, bizim spor salonu da öyle yapıyor. bir kağıdı imzalıyorsun şu aylarda şu paranın şu karttan çekilmeisni kabul edioyrum diye, onlar her ay çekiyor peyderpey. bloke konmasından daha iyi bence.

yapan arkadaşlarım var, ama sen ne kadar uğraşmak isticeksin? eve gelir gelmez sokağa çıkarman gerekecek mesela tuvalet için.

apartman dairesinde pek olmaz o iş bence. ya da doğru cins köpeği seçmek lazım.

hayvana yazık, kedi olabilir

Olur neden olmasin. Canindan bi parca oglun kizin annen kardesin gibi olacak. Usenir misin kizinin tuvaleti gwlse. Ne guzel hava alirsin. Seni gercekten seven ve ozleyen biri olur evde. Seni bekleyen.

Eger ki sahiplenirsen, sonra zor gelip de geri terk edersen, Allah daha agir terk edilmeleri omrunun sonuna kadar sana da yasatsun derim ama.

Cunku onlar da canlar. Baglaniyorlar.

İyi dusun. Bi omru seni sonsuz sevecek bi canliya adayacaksan, durma bile.

Bizim kizimiz da kopegimiz yani sabah ve aksam cikiyor tuvalete. Ve evde. Apartman yani. Pekala. Gayet de guzel olur.

ya 10 saat çalışıyorsun sabah akşam onu çıkarmak da... nebliyim. zor yani. köpek rahat insan işi, evin işine yakınsa olur. benim arkadaşta her çeşit hayvan var, ama işi evine 10 dk akşamın bi saati de gelse hallediyo. akşam yürüyüşü diye düşünüyodur muhtemelen. oturduğun semt de önemli bu konuda bence.

benimki bir anlık heves değil zaten. yıllardır aklımda var kendi evime çıkıp köpek beslemek fikri. mütevazılığı bi kenara bırakırsam az çok vicdan var bende, hevesi alıp terk etmek falan aklımın ucundan geçmedi :)

Kedi falan olsa siklemez de köpekte olmaz o iş hayvana acı çektirirsin.

olay sadece tuvalete çıkartmak değil bir ebeveyn gibi onunla olmalısın
köpek, büyümeyen çocuk demektir. çocuğunu da evde yalnız bırakmazsın. komşumun köpeği tüm gün yalnız ve inan çok mutsuz. yapmayın etmeyin ilgilenecek biri yoksa evinize canınız istiyor diye köpek almayın.

İdeal değil, zor olur.

Köpek besleme fikir olarak çok tatlış çok cezbedici geliyor olabilir ama gerçekten beslemeye başladığında zorlukları ortaya çıkıyor. Bir kere yavru asla sahiplenemezsin, 10 saat evde tek başına kalamaz, ağzına sıçar evin, çok sıkılır, ağlar. Belki şöyle yaşını başını almış, huyu suyu belli uslu bir köpek, çok enerjik olmayan. Ama zor yine de. Ben tavsiye etmiyorum. Çok hayvan beslemek istiyorsan arkadaşların da dediği gibi kedi sahiplen, daha iyisi iki tane sahiplen.

olmaz.

gunde en az 1 defa yuruyuse cikarman lazim. ben sabah 7de ise giderken komsularim kopekleriyle yuruyusten donuyor oluyorlar cogu zaman, aksam keza 6dan sonra yuruyuse cikariyorlar. sadece bu bile buyuk bir sorumluluk bence. sonucta karar senin, sahiplendiginde, en iyisini yapmaya calisacagini umuyorum. sans seninle olsun.

Bence de kopek iyi bi tercih olmaz, senin durumunda en iyi secenek 2 kedi, ki onlar da aslinda evde uzun sure yalniz kalinca sikilabiliyorlar :) bizim yan dairede var bi kopek, ne zaman apartmandan ses duysa havliyor evde yalnizken. yazik olur kopege

köpek almadan 1 ay önce kendini alıştırmaya çalış. apartman dairesinde besleyeceğini varsayıyorum. aşağıda aklıma gelen maddeleri yazıyorum.

1) hergün 1 saat erken kalk. köpeğine yemeğini yedirdikten sonra hazmetmesi için en az 30dk-1saat geçmesi gerekecek. (fındık kadar köpek almayacağını varsayıyorum)

2) hergün işten geldikten 1,1.50 saat sonra dışarıda 30 dk dolaş. köpeğin enerjisini atması için en az 30 dk yürütmen oynaman gerekecek.

3) yavru almayı düşünüyorsan şimdiden vazgeç. tuvalet eğitimini anlayana kadar sağa sola işeyip sıçacak ev çok pis kokacak. sağı solu kemirecek. sen gelene kadar sıçtığı bok ile oynayacak. bunu deneyimlemek istersen işe gitmeden evin belli kısımlarına koku bırakabilirsin böylece akşam ne kadar kötü koktuğunu görebilirsin :)

4) akşam gezmesinden sonra eve geldiğinde patilerini silmeye bile üşenir olacaksın bir süre sonra :(

5) akşam bir ara mutlaka oyun isteyecek. kendi işlerinle mi ilgileneceksin onunla mı oynayacaksın?

6) illaki bir programın olacak, eve geç gelmen gerekecek. ne olacak bu hayvanın hali?

7) sen evden çıktıktan sonra başlayacak havlamaya.. kolu komşu ne der?

8) tüy olayına girmek istemiyorum, hayat enerjimi bitirdi..

evde bir yardımcın yoksa çok zor be dostum :(

genç bir köpek yerine en az 2-3 yaşında bir köpeğe yuva açarsanız daha mümkün. benzer bir durumda yaşadım ancak köpeğim 8-9 yaşlarında olduğu için hiç sıkıntı olmadı. sadece dönüşünüzde onun heyecanını, oyun isteğini karşılamanız gerekiyor. haftasonu da dışarıda olurum yine kısa dolaşırız diyorsanız sorun olur. boş vakitlerinizin büyük bölümünü ona ayırmanız gerekir. bir de barınaktan, sokaktan bir can kurtaracaksanız en azından bir köpek için güvenli huzurlu bir yuva olacaksanız. köepek beslemek olarak değil köpekle yaşamak olarak düşünürseniz hayatınızda ne kadar yeri olacağını daha kolay idrak etmek mümkün olur.

ben sabah 9 aksam 6 calisirken kucuk ve yasli bir kopegim vardi. butun gun benim yatagimda uyuyordu. sonra sokaktan 10 aylik civari bir piyango vurdu. iki kopekli oldum. ve her gun oglen eve geldim gezdirdim. neyse ki evim is yerine yakindi.
evde iki odaya ip-kamera kurmustum, gittigim yerden bakiyordum.
audacity programiyla gun boyu ses kaydi yapip, aksam baktim havlama durumlarina. bunlar tavsiye edecegim seyler. yalniz kaldiginda havlama huyu olusmamasini saglayin. ben olsam ve eve hapsedeceksem bu kadar uzun sure, en az 4-5 yaslarinda ve barinaktan/sokaktan kurtarirdim.

Fark istanbuldaki hayat pahaliligindan mi kaynaklaniyor?

evet

arkadaşın arkadaşının alıntısı, izmir'e geçti istanbul'dan: "abi buranın 7000'i istanbulun 12000'i"

aynı pozisyn aynı iş burada daha yüksek maaş, ama kira fazla cost of living fazla, işveren de çalışan da bilyior, piyasa ona göre şekillenmiş.

yani burada "oo fena kazanmyorum" sanıyorsun ama ortalamaya göre çok da iyi değil. işte boğaz görüyorsun, dünyanın en büyük metropollerinden birinde yaşıyorsun falan, böyle tatminlerin var.

fordun izmitte, istanbulda, eskişehirde fabrikaları var. üçünde de aynı maaşı veriyor.

Yaşam tarzına göre ve evin fiyatına göre değişir. Bir de maaş alt limiti olmalı tabii ki. 2000 tl ise maaş, konut kredisine girme. Bekar olduğunu varsayarak; aylık min 1500 tl kredi ödesen, en az bi 4000 maaş olmalı.

Bu arada ev/kredi piyasalarını bilmiyorum, krediyi o ay kenara attigin ve hicbir zaman dokunamayacagin bir para olarak düşündüm. Kira ödemeyen biri de tek başına 2,500 tl ile yaşar heralde.

Maaşın 3te 1i ni kredi ödersin diyolar hep

ilk yıl normale göre biraz yüksek bile olabilir, bir kaç yıl geçince kredinin maaş içindeki oranı düşer.

1/3 ile 1/4 arası

Sictik desene. Su anki hesap 1/2

yani tabi oran olarak düşünmek daha doğru geliyor ama kendine yaşayacak 1500-2500 arası bir para bırakarak hesap yapmak diye de düşünebiliriz,

konut faizlerinin inmesini bekleme, faizler inince, adi müteahitler zam yapıyor konut fiyatları ile faizler ters orantılı... aylık gelirininin 1/3 kadar taksit ödebilecegin kadar kredi çek faizlerde hatırı sayılır düşüş olursa yapılandırsın ama 3 sene hiç inecegini sanmıyorum.

bu seneden itibaren konut kredi faiz oranları düşmeye başlayacak.

genel olarak tc merkez bankasının faiz oranlarıyla paralel gider konut faiz oranları. o yüksekse konut faiz oranları da yüksektir. dolar fazla artıyor diye merkez bankası faizleri artırdı, öyle olunca bankalar da konut kredisi faizlerini artırdı.

Native hıza erişemese de html5 ile hybrid uygulamalar geliştirmek gayet mümkün. html6 ne getirecek, mobilde native'e yakın hızı sağlayacak mı bilmiyorum ama

(bkz: ionic)
(bkz: phonegap)
(bkz: apache cordova)

şuan mobil uygulamaların yaptığı bazı şeyleri mobil tarayıcılarda yapabiliyorsun ama cihaza tam hakimiyet için app şart. buna karar verenler de platform sahipleri oluyor haliyle, adam "ben desteklemiyorum bunu" dediği zaman hiçbir şey diyemiyoruz.

burada sıkıntı bir şeylerin geriden gelmesi değil bence, adam seni kendi uygulama marketine mahkum etme ve dijital ürünler için %30 komisyon alma fırsatı yakalamışken neden böyle bir iyilik yapsın ki?

mesela apple "kanka ben webrtc falan eklemem tarayıcıya, kamera mikrofon olayına gireceksen app yazıcan mecbur" diyebiliyor ya da başka bir üretici "kanka bu özelliği eklemek çok zormuş lan" deyip beş senede ekliyor.

aynısını masaüstü tarayıcılara yapamıyorlar çünkü oraya tam hakim değiller.

her web sitesi ve işlem için uygulama çıkarma işi de "beyler bi milyon uygulama var, ipini koparan uygulama çıkarmış, en iyisi bizim amiral gemisi bi uygulamayı kenarda tutalım ama bunun içinden 20 uygulama çıkaralım ki kalabalık yapsın, ana ürünü kullanmayan biri belki küçük ürünlerden birini kullanır da zamanla ikna olur" düşüncesinden ortaya çıkıyor.

ben böyle düşünüyorum.

Bence çok iyi bir mantık kurmuşsun. Sen bunu söyleyince ben de "ne güzel fikir" diye düşündüm bi anda. Bence söylediğin sisteme doğru giden ama çok yavaş ilerleyen bir durumdayız. Mobil siteler giderek mobil uygulamalara benziyor, artık web siteleri de uygulamalar gibi bildirim merkezine bildirim bırakabiliyor (Windows 10 ve Mac OS'te oluyor bunlar)

@hayirsiz'in söyledikleri de mantıklı ancak ben çok katılmıyorum. Neticede tarayıcı üzerinden çalışacak çok yetenekli bir site için HTML6 gibi bir sistem gelecekse apple da "yok kanka sen benim markete yazacaksın mecbur" demek yerine safari'yi buna uyumlu hale getirmeye çalışacak. Sonuçta apple market olayında tekel değil. Karşısında android gibi açık kaynak kodlu bir rakibi var. Açık kaynak kodlu bir sistemle yarışmak için de olabildiğince esnek olmalı bence. Şu an apple'ın mobil işletim sistemindeki bir çok özellik android ile hayatımıza giren özellikler (tweak, 3. parti klavyeler, kontrol merkezi). Bu nedenle HTML6 gibi (senin bahsettiğin özellikte bir sistem) bir şey gelecek olursa apple bu konuda da esneklik göstermek durumunda kalacaktır.

@himmet dayi

Android açık kaynak ama telefon üreticileri market ve birkaç şey için cihaz başına lisans bedeli ödüyor Google'a. Hem bütün uygulama marketleri aynı fiyat politikası güderken -Google, Apple, hatta "hani bana" diyen Facebook bile %30 alıyor- bunu bırakıp html5 gibi özgürlükçü bir teknolojiye tam destek vermezler diye düşünüyorum.

valla çok güzel demişsin, umarım ben haksız çıkarım da ortalık biraz canlanır.

(bkz: insan hakları evrensel beyannamesi)
www.ohchr.org

Bati dunyasinin soykirim dedigi Ermenileri topluca yuruyerek cole gondermek. Boyle yaparsaniz bu insanlar elbet ölür, bu soykirimdir diyorlar. Turkiye'nin tezi de amac bu kisileri oldurmek degil Rusya'dan uzaklastirmakti seklinde. Iki tarafin hipotezini de dusundugumuzde dogrudan askeri ya da sivil bir saldiri soykirima ya da cok buyuk olumlere yol acmamis.

Ermeni soykırımına pek çok Kürt aşireti de katıldı ve katliamda payı var diye biliyorum. Hatta Ahmet Türk geçtiğimiz aylarda çıkıp Kürtlerin bu katliamdaki rolleriyle ilgili bir beyanat verip özür dilemişti. Pek çok Kürt siyasetçiden bu tarz beyanatlar duymak mümkün. Diğer taraflardan kastınız buysa, bu cenahta durum böyle.

Taner Akçam'ın konuyla ilgili ayrıntılı araştırmaları mevcut. Kitaplarına bu konuyla ilgili göz atabilirsiniz ya da doğrudan kendisine ulaşabilirsiniz. Tatmin edici bir geri dönüş yapacağını düşünüyorum.

Katliamın dışında mallara el konması meselesi var bir de. Onu şöyle böbürlenerek anlatanlar var, dolayısıyla bu beklentinizin yerine gelmesi o kadar da kolay görünmüyor: eksisozluk.com

Dersim Katliamı sonrası "şöyle yaptık, böyle öldürdük" diyerek anlatan çok fazla asker var. 1915'e dair de mutlaka kayda geçmiş birkaç kaynak bulunur diye düşünmekteyim.

Benim annemin dedesi, kendi yanlarindaki ermeni koyu olduruldugunde cocukmus. Ondan dinlemistim zamaninda. Bu ermeni koyu bizim koyu basmayi planliyormus. Bizim koylu bir gelin bunu ogrenince haber vermis koye. Daha sonra o ermeni koyu basilip buyuk cogunlugu ucurumdan firat nehrine atilarak infaz edilmis. Hatta sanirim annemin dedesinin babasi o koyde yetim kalan bi cocugu da alip kendi cocuklariyla buyutmus. Bana o adamin da adanaya mi ne yerlesip terzilik yaptigini soylemislerdi.

Bunu ilk duyali epey oldu, o zamanla kafam cok basmazdi bu islere. Simdi oturup bunu daha detayli, soru sora sora dinlemek isterdim ama ne yazik ki oldu bunu anlatan kisi.

Ben de dinlemiştim o zaman bu bahsettiğiniz kişilerden birini. Kendisi mevzubahis dönemde asker imiş bana anlattığı kadarıyla gerçekten birçok ermeni öldürmüşler ancak olay şu şekilde olmuş. Bunlar yaklaşık yarım günlük mesafedeyken haber geliyor, toplanıp askerler gidiyorlar söz konusu köylere. Köylere girdiğimizde gözlerimiz kör olsaydı da yapılan vahşeti görmeseydik diye diledik demişti. Bizim vatandaşları vahşice katletmişler ermeni çeteleri. Bizim askerler de ondan sonra yakaladığı ermeniyi allah yarattı demeden öldürmüş. Ama biz vicdansız değildik çocuğu yaşlıyı ellemedik demişti. Fakat sonuç olarak ciddi miktarda ermeni çetelerini öldürmüşler.

Bizim koyde buyukce bir ermeni mezarligi var. Harap durumda bakimsiz. Bir de kilise temeli var. Ama ermenilerin varligi muallak. Onlari hatirlayan yok. Bizim koyun 250 yil kadar bi gecmisi var. Mezarlik o kadar eski olabilir. Kilise denen sey kilise olmayabilir. Koylunun soyledigi o. Ermeniler nerede bu mezarlarin sahipleri nerede hicbir bilen konusan yok. Agiz birligi edip konusmama karari aldiklarini sanmam. Ama yoklar. Arayan soran da yok. Civar koyler hep ermenice isimliydi. Bizim koyun adi her zaman turkceydi. (250 yildir) onlarda mezarlik var mi bilmem.

Babamin hatirladigi soyle bir olay var. Ama emin degil. 5 6 yaslarinda oldugunu soyluyor. Yanlis hatirlayabilirim diyor. Iste babam cocukken ilceden cok buyuk arsalari ermenilerden yok parasina satin aldiklarini soyluyor. Ben bu konuyu merak ettim. Hakikaten ilcede cok buyuk topraklarimiz var. Anne tarafimin da oyle. Ve sivasta ermeniler genellikle guney amerika ya gocmus diye bi bilgiye ulasmistim. Simdi herhangi bi guney amerika belgeseli acin. Ozellikle arjantin. Turkce konusan sivasli bi ermeni ile konusmalari neredeyse kesin.

Netice itibari ile bence ufak catismalar haricinde bi ani anlatabilecek olan cikmaz. Yani ermenileri iste soyle kestik kanlarinda dus aldik filan sanmiyorum. Varsa dahi munferif hadiselerdir. Daha cok 1915'den 60lara 70lere kadar goce zorlama seklinde vuku bulmustur. Kendi ordusunun iasesini saglayamayan osmanli'nin ermenilerin gocunde guvenligi sagligi saglayabilecegini dusunmek bence hayalden de ote turklere bok atmak icin sarinilan bi hadise. Tecrit sirasinda ermenilerin verdigi kayiplarin normal oldugu kanaatindeyim. Anormal sartlar altindaki topraklarda ermenilerin basina normal seylerin gelmesini beklemek abes olurdu. Diger yillarda uygulanan baski ve yildirmanin ise alcakca oldugunu dusunuyorum.

erdoğan aydın'ın "milliyetçilik: türkiye'nin çıkmazı" isimli kitabında, bizzat kendi ninesinin "ermeleri nasıl öldürdüklerini" anlattığına dair bir pasaj vardı. benim de aklımda o kalmış.

AHMET TÜRk DENEN ŞAhıs özür falan şov yapacağına bugün oturduğu taş konaktan yönetiminde olan tarla bahçeleri ermenilere teslim etsinde görelim ne kadar samimi olduğunu. kürtler sırf türklerin başı derde girsin diye bu tip açıklamlar yapıyor diyarbakır van bitlis muş vs de bir tane kürt arazisi kalmaz hepsi ermenilere geçer bunu biliyorsunuzdur.

Bunu bilmiyorum ama dedemin babasinin ermeni cetelerce ruslara teslim edilip sonra esir olarak sibiryaya calisma kampina gonderildigini biliyorum.

Iki tarafta da acimasiz insan coktu ve bir de hitlerin holokostuyla karsilastirdigimda ayni sebep-sonuc iliskisini goremiyorum zaten.

üstte yazılanlardan ve kendi tecrubelerimden biliyorum ki bu ermeni meselesi ve rum techiri meseleleri cok karıstırılıyor. 2 taraf da gayrimuslim ve tarihler yakın oldugu icin sanırım.
ben buyuklerimden rumlarla ilgili duydum(yöre karadeniz) ama maraşlı/malatyalı tanıdıklarımızın ermenilerle ilgili anlattıklarını biliyorum. ermeniler konusunda millet agız birligi etmişcesine yok kadınlarımıza saldırıyorlardı, bizi öldürceklerdi, sonra bizim komsular onları oldurdu.ama biz kesinlikle olaylara karısmadık, hatta evimizde ermeni aileyi sakladık falan filan. bu kadar benzer hikaye olunca cok inanası gelmiyor insanın. bence soykırım degil ama maalesef toplumsal ayrısmalar bi basladı mı, fitil bi alevlendi mi yangının boyutu akıl almaz radde geliyor. muhakkak munferit olaylar olmustur ama bunun ötesinde toplu bi şekilde ırk ve din bazında karsı karsıya gelmiş toplumlardan bahsediyoruz. zaten ermeniler ve türklerdeki bu milliyetçiligin ve karsı ırk nefretinin baska acıklaması olamaz bence.

öte yandan rum mevzuna gelirsek, ki malum su an yunanistan'daki cogu pontus da bi soykırım olduguna inanıyor, olay biraz daha makul bi şekilde hatırlanıyor bence. benim buyuklerimden duydugum, cok duzgun komsulukların oldugu, fakat giderken rumlara cok buyuk hainlikler yapıldıgı yonunde. genelde karadenizde su an toprak ya da altın zengini falan varsa istisnasız yakasında bi dedikodu vardır, ya rum gömüsü buldular, ya dedesi ceteciydi gidenlerin malına/arsasına el koydu diye. yasadıgımız dönemleri bile degerlendirmek bu kadar zorken, gecmiş gizemini koruyor.

abimin istanbul üniden arkadaşı vardı azem abi. içi dışı bir adam kıvırmaz. kendisinden bizzat duymuştum "dedem 10 15 ermeniyi o dönem sala doldurmuş hepsin öldürüp boğaza" bırakmış diye. bu kendisinden duyduğum olay. öte yandan rahmetli anneannemden de kendim duydum nehirlerin kızıl aktığını. inanın ya da inanmayın bi ermeni olarak çok da şeyimde değil açıkcası.

taner akçam'ın kim olduğunu ağabeyi dr. alper akçam'a sorun.

arnold toynbee'in kendi yazdığı blue book hakkındaki yorumu: "wartime propaganda" (savaş dönemi propagandası)

aram andonyan aynı şekilde kendi iddialarına 1937'de olsa gerek propaganda diyor yargılandığı mahkemede ve tarihi karalamakla suçlanıyor. ama bunu itiraf ettiği mahkeme nazi mahkemesi olduğundan bunu saymayalım.

vahakn dadrian'ın toynbee'nin bu kitabına sonra referans yaparak yazdığı kitaba yine referans ederek böyle kaynak zenginleştirme metodlarıyla yazdığı kitaplardan birinde mesela biritish foreign office 14 gibi bir dipnot var, ona bakarsanız onun da yakıldığını görürsünüz.

ama çatır çatır düzgün tutulmuş kayıtlar vetalat paşa emirleri bizim arşivlerimizde duruyor. birinci dünya savaşı'nda bolşeviklerin taşnak yağma ve saldırılarını engellediğinin kaynakları ve ayrıntılar ruslar'da da var.


dedelerin yaşattıklarıysa sorun, bizim millette öyle bir olay var. şöyle öldürüldük, böyle öldürüldük demiyorlar, öğretmiyorlar. gidin bir de yunan tarih kitaplarına bakın. ek: yani bizde "görgü tanıkları"ndan olay derleyerek kitaplaştırma yok. ben bunu da anlamıyorum. "dedim oldu"dan öte bir doğrulama kriteri yokken neden böyle şeyler kitaplaştırılır.

e kesmekle de övünecek halleri yok, zaten doğrudan bir saldırı değil tehcir sözkonusu. işin komiği savaşları fırsat bilip biz de toprak koparalım kafasında gaza gelen doğu bölgesinde aynı şehirler üzerinde hak iddia eden bir ermeni ve kürt grubu olması ve bunların osmanlı'da bizim bölgenin adı kürdistan'dı yeeey demeyi bilirken oradaki feodallerin birbirini kırdığında kıranın sonradan "türkiye cumhuriyei" adını almış tüm bir milletin olduğu iddiasındaki fantastik çelişki. burada ne şiş yanıyor ne kebap. kendileri toprak koparmaya çalıştığında hükmettikleri iddiasında oldukları faraza bir halkın özgürlüğü söz konusu oluyor; sen ayaklanma ve yağma bastırdığında, bunların istediklerini almasına engel olduğunda soykırımcı oluyorsun.


siz kendiniz neden bakmıyorsunuz ki kaynaklara? bak ben bunu saçmalık olarak görenlerdenim. bununla ilgili rus arşivlerinden çıkan bir sürü bilgiyi mehmet perinçek kitaplaştırdı falan.

e bir de işin vahan'lı taner akçam'lı yanı var. bunların hepsinin elinde güya belge var. hangisi doğru?

30 yıldır hatta daha fazladır fransa, isviçre gibi ülkelerde birden türeyen bir kürt tarihi var, alfabesini bile martin bilmem ne diye bir adam hazırlamış, 30 yıl evvelden sallayınca titrin de varsa bugün meşru dokümanların oluyor. tarihi kazananlar yazar, bugünün kazananları da emperyalistler.

zıt kaynaklar, zıt bilgiler, zıt belgeler, doğu ülkelerinde başka bilgiler, batı'da başka. artı osmanli arşivlerine göre tutarsızlık olduğu söylenen ermeni nüfusu (bu kadar ölmüş olamazlar çünkü zaten şu kadarlardı gibisinden) e 2000'lerin başlarında 2,5 milyon kişinin öldürüldüğü de yazıyordu, şimdi 1.2-1.5 arası sabitlenmiş olmasının belki bununla da ilgisi vardır.


ne arşivlere bakmaya yanaşıyorlar, ne iddialarından vazgeçiyorlar ama "soykırım yoktur" dediğin zaman mahkemeye verseler de suçlayamıyorlar ve suçlayamayışlarını da ifade özgürlüğü bahanesine veriyorlar: o zaman ne diye o günlerin gazete kupüleri çıkarılarak savunma yapılmasına izin verdin; dahası o savunma hangi karşı iddia için yapıldı? "ifade özgürlüğü bu konularda olmamalı" dese karşı taraf, dönem gazete küpürlerini gösterek mi savunma yapılır?

osmanlı arşivlerinde, koç üniversitesi'nde talat paşa'nın yazışmaları, tercümeleri vs'ini damgalı halde barındıran bir kitap var, bordo renkli. ismini hatırlamıyorum. ancak burada hem çoğu taşnak olan ermenilerin osmanlılara ve bölge nüfusuna saldırıp yağmaladığı, hem de o dönem 5 milyon insanın, çoğunluğu müslüman(3 milyon civarında, etnik kökenler belirtilmemişti) olmak üzere, doğu ve güney bölgelerinde hastalıktan öldüğü yazıyor. ben bunları okuyalı 11 sene oldu.


size birisi bir kitaptan voo muhteşem diye bahsediyor, sonra siz o kitabın dipnotlarını kontrol edince başka bir gerçekle karşılaşıyorsunuz.

bu propagandalar yapılırken potemkin zırhlısından resim koyup "öldürülen ermeniler" diye bahseden bile olmuştu.

bir sürü insan ölmüş bu açık ama bugüne dönük bir hesap yüzünden belli ki kritik önemde gerçekler çarpıtılıyor.


bu arada soykırım olsaydı asıl bunu tartışacak bir ülke olmazdı. bakın kızılderililere, yahudilere. hiçbiri saldırıda bulunmuyorken katliamlar başlıyor. bunlar konuşulmuyor da bu iddia tartışılıyor. orada katliam var, burada tehcir ve tartışılan bu. çünkü masaya oturtulmak isteniyor tc.


kaldı ki gerçek soykırımlara bakalım: almanlar özür dilemişler, peki yahudilere toprak mı vermişler? abd kızılderilileri rezervuarlardan çıkarıp eylateler mi vermiş?

ama ermenistan ermenileri hala ağrı'ya ararat diyor, sivas, kars, van vs şehirleri istediklerini gösteren haritalar görüyorsun nette.


e siz de başlayın o zaman şimdiden, bizim de on seneye ölü dedeler, resimler, hikayeler külliyatımız olur. sallarız arşivleri, filmler yaparız, 50 seneye salt bu konuda onbinlerce paper'ımız ve kütüphanemiz olur,paraphrase ederek tek bir article'ın içeriğini yine kendi kütüphanemizde sipariş ettiğimiz kaynakların hepsini birer birer kullandırarak çoğalttırız. bugün bazı ülkelerde yapılan bu. o zaman sormana gerek kalmaz. ayrıca adam kesmenin nesiyle övünülecek? biz anca yunanlıları deniz döktük diye övünüyorduk onun da nedeni belli; yine bir saldırıya başarılı karşı savunma yapılabildiği için. neyse, özetle bir tehcir olduğunda, dönemin osmanlı halkı veya bugünkü türk halkı bununla neden övünsün ki? osmanlı'da hep fetihle, ganimetler için yağma yapmakla övünen yaratık sürüleri oldu, tamam. bizimkilerin övündüğü bu fetihler ve bununla övünmek de iğrenç bir şey.

ya neyse. ben burada çok objektifmiş gibi bir dil takınıp sana sikko tarihçiler önersem, anlayacak mısın?

burada yalan atıp atmadığımı, şu an mesela, ne biliyorsun? niye kendiniz bir şeylere bakmıyorsunuz arkadaş, böyle mi öğreniliyor bu tür şeyler?

of aynı dert bende de var. ben uygun bir ev bulup tek çıkmaya bakıyorum. ev arkadaşı mevzusu çok zor.

bir kişi ile çıkılabilir neden olmasın. imkan varsa tek kişi daha iyidir.

tek başına çıkmak her zaman iyidir. akıl sağlığını korur.

ev arkadaşını tercih ederim

Başka biriyle yaşamanın (kim olduğunun hiiiç önemi yok) maddi kolaylıkları dışında neredeyse hiçbir artısı yok. Parayı basınız ve evde donla geziniz.

masraf kısmı zorlayıcı değilse tek başına çıkmak.
ama şansınıza uygun biri denk gelirse ev arkadaşı iyidir.2 kez hiç tanımadığım kişiyle eve çıktım birini eve taşındığımız gün gördüm hatta :) ve hiç sorun yaşamadım.şu anki ev arkadaşımla yediğimiz içtiğimiz her şeyimiz ayrı.sadece faturalar ve kira ortak.işinde gücünde aklı başında insanlar olunca sıkıntı olmuyor.ama maddi açıdan sorun yoksa tek başınıza tabi ki.

Eve çıkmanın mantığı zaten özgürce kafana göre yaşayabilmek. Paylaşımlı evde özgürlük sınırlıdır. Ev arkadaşın istemezse sevgilini eve getiremezsin, seks yapamazsın. Evde sigara bile içemeyebilirsin.

gayet net; paran varsa tek yoksa çift.

Param olmadığı için evi kurulu adamın yanına arkadaş oldum, gördüm tanıştım içime sindi, anlaştım ev arkadaşı oldum. :) Tesadüf eseri ortak arkadaşımız falan çıktı. Şans biraz. Paran varsa tek çık tabii. Ben evi paylaşmak konusunda sorun yaşamayan biriyim. Bilakis evde bir soluk olması iyi oluyor.

eve tek çıkıp bir sürü arkadaşın gelecekse eve ev arkadaşıyla çıkman tampon görevi görür.
üniversitede çıktım ben ayrı eve cihangirde, ulan kim taksime gelse "seindfeld abi akşam sana gelebilirmiyim?" laflarından ayar oluyordum. Ev arkadaşı olsa bu gibi durumlarda tampon görevi görebilir.
Diyelim evde tek başına film izliceksin hoop biri arar "panpa geliyom sana" gelme diyemezsin. Ama ev arkadaşı olunca "ya kusura bakma ev arkadaşının sevgilisi var, babası anası geldi" tarzından yalanlar üretebiliyorsun.
2+1 ev ise zaten fazladan 1 oda var. Niye zengin edesin tek başına ev sahibini hem para biriktirmiş olursun.
Hastalansan iki çorba yapan biri olur en kötü yanında.

Bence yerden soğuk geldiği için. Yer yatağı iyi de acayip soğuk geliyordu kapı altlarından falan.

Evindeki fare/hamamböceği/örümcek üzerinde tepinmesin diye.
Sürekli yere basan ayağımıza yapışan toz, kolayca yatağa girmesin diye.
Altına eşya koyabilelim, yerden tasarruf edelim diye.
Altına bir yatak daha koyalım, iki kişi aynı yerde yatsın diye.

Maymunlukla alakası yok. :/

Yer yatağında daha rahat yatıyor oluşun da tahminen sert zeminde daha rahat yatabiliyor olmandan kaynaklı. Şöyle ortopedik bir yatak alırsın sertinden, olay çözülür. İyi uykular. ^^

Yere yakın yerde ve odanın en yüksek noktasında genellikle kirli gazlar birikiyor. İnsan için en iyi hava kalitesi yerden 0.5 - 1m arasında.

çünkü ilk 3d deneyimiydi. İçeriği ile alakası yok.

edit: ilk 3d film değil tabii de bugün sinemada kullandığımız anlamda ilkti.

o dönem henüz yeni kullanılmaya başlanan 3d teknolojisini çok güzel değerlendirdiler. insanlar da doğal olarak bunu görmek istedi. film, bir çok insana öyle bir deneyim yaşattı ki gidip başkalarına "abartarak" anlatma ihtiyacı duydular ve sonuç bu oldu.

senaryo ve kadro klişe ve az popüler olsa bile oluşturulan ortam ve atmosfer 3d izlemeye çok uygundu.

Aynen öyle ilk 3D olması ve hala şu ana kadar o kadar güzel 3D film izlemedim ben en iyisiydi.

@seinfeld +1.
ilk olmasının yanında en etkili 3d deneyimlerimden birisiydi.
ben kanyonda izlemiştim örneğin, orman sahneleri oldukça koku da geliyordu. sonradan araştırmadım ama bu durumda 4d oluyor sanırım.

müthiş pazarladılar, sürekli haberlerde anlattılar falan insanlar da merak etti gitti. Ben de gittim izledim ama pek sevmemiştim mesela. Bu arada James Cameron bu işi biliyor çakal.(üstteki iki filmin de yönetmeni o.) Ha bundan sonra ilk sıraya J.J.Abrahams yerleşecek :)

yapımına 300 mil $, pazarlamasına 150 mil $ harcandı. bu kadar iyi pazarlanmasa bu kadar izlenmezdi.

EY tavsiye, diğerleri kötü.

Sıralama

EY


PWC
KMPG
Deloitte

Zaman zaman çok sıkıcı bölümleri olsa da genel anlamda, bu türe de bir ilgin varsa, güzel bir dizi.

ben izliyorum bazen bayıyor ama totalde beğendiğim bir dizidir

İzle güzel dizi, genelde akıcı, 1-2 bölüm dışında güzel gidiyor.

3 sezon falan izledim. sonra baydi

Sıkıldığım bölüm çok istisnadır, genel olarak çok iyi bence.

Fear the w. d. den baslayabilirsin hatta.

izle izle.

çok doğru bir tahminde bulunmuşsun "bu diziden daha ne kadar malzeme çıkabilir " diyerek.

bende tüm sezonları izledim.. yer yer baydığı oldu şuan tamamen alışkanlıktan izliyorum.

pek bir şey kazanmayı bekleme; heyecan, hayata yeni bir bakış açısı, üst düzey diyaloglar vs yok.

çok beklentiye girmeden tamamen vakit öldürmek için izlenir.. ben yemek yerken izliyorum genelde

tam anlamadım ne demek istediğini ama seçim bölgelerinde barajı aşan partiler arasında aldığı oy miktarına göre belirlernir.

ayrıntılı bilgi için tr.wikipedia.org

attığın oy sadece 1 kişiyi daha meclise taşır ya da taşıyamaz.

ama oy verdiğin partinin baraj kaygısı varsa o zaman istersen o şehirde o partiye 1 oy çıksın, o bile önemli.

Seçim sonrası

1 ay önce

hocam kışın, aralık-ocak zamanları piyasa iyice duruluyor. özellikle aralık sonunda hem kışı atlatalım diyen alıcılar bekliyor hem de ocak vergisini vermek istemeyen satıcılar bir an önce elinden çıkarmak istiyor ve fiyatlar bir miktar aşağı iniyor. o zamanlar biraz daha uygun fiyata bulabilirsin.

aralık 10,15 en ideal zaman stok eritmeleri gerek galerilerin.gelş fiyatına alırsınız neredeyse.

yapmıyorum valla. boktan bi durum.

yapınca nolucağına dair hayal kurup gaza geliyorum

o isi yapmadigimda dogacak sikintintiyi dusunuyorum. sonra kalkiyorum. bedenen yorgunsam veya keyifsizsem et pisirip yiyorum gerisi geliyor.

Yapmiyorum

sırf bu yüzden, 2 aylık işi hala bitiremedim, 5. aya girdik.

Yapmayınca ne olacağına dair hayal kurup gaza geliyorum

- kendimi gazlıyorum. yaparsın, edersin vs.
- motivational quotes.
- pomodoro tekniği.
- program yapıyorum. örneğin günde 1 saat bu iş üzerine çalışmak gibi bir hedef koyuyorum kendime. sonra yüzde kaçını bitirdiğimi hesaplıyorum falan. bu tip şeyler motive edici oluyor.
- kendime o işle ilgili bir şey satın alıyorum. mesela spor motivasyonum düşmeye başladı, gidip yeni bir spor ayakkabı, ya da bir spor eldiveni, koşu tişörtü falan, bir şey alıyorum. ya da yabancı dil çalışmak için motivasyonum düştü, gidip yeni bir kitap ya da defter, kalem vs. alıyorum. bu da hevesi arttırabiliyor ama biraz maliyetli :)

Alfabetik Sıralatıp yapabilirsiniz ya da süzdürerek görüp yana kendiniz yazabilirsiniz.

listenin tamamını diğer sayfaya taşıyın, sonra:

data (veri) -> remove duplicates (yinelenenleri kaldır)

ben en kısa böyle yaparım herhalde.

örnek listeden tüm elma, armutları mı çıkarmak istiyorsun yoksa sadece seçili olanları mı? Yani senin örnek listende iki elma var. çıkarmak istediğin sadece bir tanesi mi yoksa tüm elmalar mı?

@sarap dumani,
tüm listeden sadece 1 tane elma, 1 tane armut .. almak istiyorum.

@yons,

anladığım kadarıyla bu 4000 satırı oluşturan 160 farklı kelimenin ne olduğunu tek ve birbirini tekrar etmeyen bir şekilde görmek istiyorsun. yani bu 160 farklı kelime sürekli birbirini tekrar ettiği için sen sadeleşmiş bir biçimde bu 160 kelimeyi görmek istiyorsun diye anlıyorum. Eğer böyle ise cevap; pivot table. Pivot tablo oluşturarak bu dediğiniz listeyi hemen görebilirsiniz. İnternette pivot tablonun nasıl kullanılacağı ile ilgili pek çok örnek mevcut.

benim bildiğim , daha önce o fabrikanın çöplerini xxx belediyesi aracı aldıysa yanlış .

bizim fabrika da çöplerini kendi hallediyor, yakıyorlar arka tarafta bir yerde çoğunlukla. o yüzden doğru olabilir diyorum.

Belediyenin o çöpleri toplama zorunluluğu yok, fabrika sorumlu. Ama kendi alanı dışında çevreyi kirlettiğini düşünüyorsan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Alo 181 hattı var, oraya şikayet edebilirsin.

derdini fabrikaya anlatman gerekir diye düşünüyorum.
ama belediyenin de fabrika/site yönetimine bir yaptırımda bulunabilmesi lazım.

başka dinden olmaları, sadece israil değil türk milleti müslüman olmayan hiçbişeyi sevmiyor

revivo'nun galatasaraya attığı frikik golü.

temel referans dini sebepler,

bir de filistin bölgesinde egemenlik kuran bir devlet olduğu için, ''filistin/osmanlı/eski topraklarımız/eski müslüman ahalimiz üzerinde at koşturan yahudiler'' bilinçaltı travması var, nefret edenlerde.

bir de tipik müslüman/türklerin yahudilere karşı daha fazla antipatisi var, örneğin israil yahudi değil hristyan bir toplum olsaydı ve filistinde değil de mesela, iran'ın doğu bölgelerinde filan olsaydı bu kadar fazla nefret duyulmazdı gibime geliyor.

filistin'li halkla yaşanan sorunlardan kaynaklanıyor. o toprakların daha önce osmanlı devleti ne ailt olması ve o insanların da bir zamanlar bizim himayemizde olması nedeniyle normalden daha fazla etkileniyoruz. ayriyeten ulusal sularda mavi marmara gemisine yapılan saldırı da üstüne eklenince ortaya nefret çıkıyor malesef.

israil dediğin ülke katildir. birçok devlet gibi.

türkler zaten kendisi dahil hiç bir milleti sevmez, ama oradaki durum biraz müslüman kardeşlerimizi oldürdüler olayı, hoş o müslüman kardeşler suriyeliler gibi türkiyeye gelse pis araplar ülkeyi istila etti olur.

Katil ve cani olmalari. Sorsan yahu olduklarini bilmeyen bile cikar, din konusu degil olay.

türk milletinin değil, müslüman aleminin nefreti o. katliam geyiği olsaydı israil düşmanı o şahıslar arapperestlik yapmazdı.

yahudiler

Çoluk çocuğa dahi yaptıkları zulüm.

israil devleti ile ilgili. kökeni derin bir nefret olsa vaktinde o kadar yardım edilmezdi.

@nawar,

yav he he, müslümanlar sadece farklı bir dinden oldukları için nefret ediyorlar zaten. osmanlı da yahudiler ispanya'da zulme uğrarken o yüzden sahip çıkmıştı.

Lütfen izleyince
youtu.be

1. si haberler çok gazlıyor milleti. lübnana savaşı intifa gazze bombordıman haberleri bire bin katılıp israil terör devleti rörörö gibi lanse ediliyor ama filistinlilerin okul bahcesine hastane catısından attıkları füzeler es geçiliyor. 2. si illuminati, abd asıl yöneten yahudi aileler var vs. gibi internet uydurmalarıyla kafayı bozmaları.

Sevmek için neden ne? İsrail halkını kastetmiyorum. İsrail devletini sevmek için hiç bir neden yok.

israil konusu türkiye'de sağı da solu da mümkün sınırlar içerisinde aynı tarafa doğru konumlandıran nadir konulardan biridir.

filistin halk kurtuluş ordusu, filistin genelinde hakim güç iken sol bu konuda duyarlıydı ve israil'i işgalci olarak görüyordu. hatta deniz gezmiş dahil birçok zamane devrimcisinin filistin'de kamplara katılmışlığı vardır. hamas'ın filistin'de gücünü arttırmasının ardından, sağda da dini hassasiyetler başgösterdi ve onlar da "müslüman kardeşlerimiz öldürülüyor" hassasiyetiyle israil düşmanlığı geliştirdi.

tepeye cikmisim gibi.

ben daha ilk basamaktayım

4'e doğru tırmanıyorum.

Maslow aynı zamanda der ki eğer bir basamak tamamen karşılanmazsa bir üst basamağa geçirilemez. Örneğin, çok inek biri ne kadar çalışırsa çalışsın 4. adımı geçmeden 5. adıma gelemez.

Zaman zaman değişiyor. Ara ara 5'e de çıkıyorum, genelde de 4-5 arası takılırım, orada da uyku engeline denk gelirim ama tam da şu an 1'de takılıyım.

Edit: Karnımı doyurunca oldum.

maslowa kafam girsin

Bu hıyararşiyi! en son finallere çalışırken 2005 yılında baktığım zamanki durum ne ise aynı boş bakış durumundayım.

fizyolojikte takılı kaldım aga:(

4-5 arası

31 cinsellik sayılırsa 2'ye geçiyorum.

bir unsur yüzünden taban seviyede kalıyorum maalesef.

seks yüzünden tabandayım şu an. onu göz ardı etsek 3. basamaktayim.

malum durumdan fizyolojik

Ek bilgi vereyim. Burada 1'de cinsellik diyor, 3'te de cinsel yakınlık. Buradaki ayrımı iyi yapabilmek gerek. İlk basamakta "cinsellik" olarak geçen şey, göz dönmesi derecesinde ve nefes kadar gerekli olan kısımdan bahsediliyor. Yani mastürbasyonla aslında yapılan şey o kısımdaki cinsellik kısmını halletmek. Hani şu damacanaya hallenen adam var ya, işte, o 1. kısımda. Delicesine açlıktan bahsediyoruz. Nasıl ki besinden kastedilen havyar değil, hatta ekmek de değil, karnının doyduğu ve hayatının idame edecek kadarını yiyebilir durumda olmak; cinsellik dediği de sevgili değil, gözün dönmeyecek ve herkese hallenmeyecek kadar olan libido atma ihtiyacı. "Cinsel yakınlık" dediğimiz Kama Sutra'lı, sevgilili, fakbadili kısım. Orada artık cinselliği ihtiyaç olmaktan çıkarıp zevk haline dönüştürdüğümüz kısım. Yoksa Maslow "Hepsinden tıka basa" usulü ile çalışmıyor; hepsinden minimum bir çıtayı yakalamak zorunda olmaktan bahsediyor.

Bence doğrusu şu:
s-media-cache-ak0.pinimg.com

3 ü geçsem gerisi gelir.

piramit yanlış, doğrusu bu

imgur.com

baya baya 5teyim. kendim bile şaşkınım bu duruma. arada 4 ile ilgili sıkıntılar yaşıyorum, yetişkinlik hayatımın önemli kısmı da 2 ile cebelleşmekle geçti..

en tepedeyim.

fix'd it
imgur.com

4 ile 5 arasinda gibiyim, 5'e ulasmis degilim tam. Gerci neden kendime bu piramitte yer ariyorum ki?

5le 1 arasıyım

lüks olmasa da masaya hesap getirmek garson açısından iyidir, bahşiş bırakabilirsin, çalışanlar gençtir öğrencidir bir destek olur

çok salaş bir mekan, çay bahçesi gibi bir yer değilse

Evet bende de oluyor. Luks mekanlar disinda Masaya istemiyorum hesabi. Hatta utanmasam luks mekanlarda bile gider kasaya oderim.

ben genelde kartla ödüyorum o yüzden genelde kasada öderim ama bazen bazı garsonlar bahşişi hak eder onlar için masaya çağırttırım

goo.gl
Asosindex

gentrification kilit kelime..
soylulaştırma, seçkinleştirme, gentrifikasyon diye scholar.google'da veya uvt'de ararsan bulursun bir sürü şey.

trikotillomani, obsesif kompulsif bozukluğa benzeyen, onunla neredeyse aynı spektrumda olan bir hastalıktır. okb tedavisi asetilsistein ya da wikipedia ile olmaz (kaldı ki ingilizce sayfasında farklı bilgiler var)

en.wikipedia.org

bir psikiatriste başvurmanızı tavsiye ederim.

not: bende de bu bozukluğun bir formu var. dürtü kontrolümün fena olmadığını düşünüyorum.

Eğer psikiyatriste gidersen okb tedavisi olarak yüksek dozda antidepresan verecek. Asetilsistein zehirlenmelerde günde 30 grama kadar kullanılabiliyor. Ben olsam beynimdeki nörotransmitterlerimle oynayacak bir ilaç kullanmaktansa asetilsisteine mutlaka şans verirdim. (Not: Tedavi tavsiyesi değildir)

bei takım araştırmalar var ama klinik kullanımı var mı bilmiyorum. gene de doktora görün.

asetilsistein in böyle bir etkisi varsa o da nörotransmitterlerle oynuyor demektir.

lan asetilsistein balgam söktürücü, ne zamandan beri okb'ye veriliyormuş şaşırmaktayım.

mesane kanserlerinde verem aşısı falan yapılıyor ama bu hakkaten çok ilginçmiş.

kötüleşiyor. 100 kişinin yaşadığı küçük bir kasabada birine araba çarparsa herkes seferber olur. çin'de bebeğin üzerinden geçiyor inip bakmıyor bile çünkü her yer insan.

Nüfus arttıkça bireyin ortalama değeri düşüyor. Bu da herkesin kendi derdine düşmesi demek.

nufus değil de, birim alandaki nüfus.

evet.

sanmıyorum açıkcası, ahlak genel bir olgu kolay kolay değişmez, hanelik köylerde birbirini ..ken .kene tren yapıyolar neredeyse. şehirlerde ise ahlaksızlık denilen kavram değişiyor, aldatmayan ama kısa etek giyen hatun o.pu oluyor hemen halk gözünde. tabii birde arkadaşların dediği gibi emek ve yemek savaşları oluşuyor o ayrı bir durum ama bence

ahlak değerlerinin düşmesi değil değişmesi durumu var bence